Şirkete göre Perplexity, site yöneticilerinin içeriklerini yapay zekâ botlarına kapatma isteğini dikkate almadan, kimliğini gizleyerek ve IP adreslerini değiştirerek bu kısıtlamaları aşıyor.
Cloudflare tarafından yayımlanan raporda, birçok müşterinin Perplexity botlarının sitelerine hâlâ erişebildiği yönünde şikayette bulunduğu belirtiliyor. Oysa bu müşteriler, sitelerindeki robots.txt dosyasıyla Perplexity’yi açıkça engellediklerini ve hatta Web Uygulama Güvenlik Duvarı (WAF) kuralları oluşturduklarını ifade etmişti. Cloudflare’in testleri de bu iddiaları destekliyor: Şirket, Perplexity’nin botlarının önce kendilerini “PerplexityBot” veya “Perplexity-User” olarak tanıttığını; engellemeyle karşılaştıklarında ise kullanıcı ajanı bilgilerini değiştirerek “macOS üzerinde çalışan Google Chrome tarayıcısı” gibi davrandıklarını belirtiyor.
Perplexity, IP ve ağ bilgilerini de değiştiriyor
Cloudflare, Perplexity’nin sadece kullanıcı ajanı değil, aynı zamanda IP adreslerini ve o IP’lerin bağlı olduğu otonom sistem numaralarını (ASN) da değiştirdiğini savunuyor. Bu yöntemle yapay zekâ girişimi, binlerce farklı alan adına ve günde milyonlarca isteğe ulaşıyor. Ayrıca, bu gizli bot trafiğinin Perplexity’nin resmî IP adresleri listesinde yer almayan adresler üzerinden gerçekleştiği belirtiliyor.
Cloudflare’in CEO’su Matthew Prince, özellikle son aylarda yapay zekâ şirketlerinin yayıncılık sektörü için varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu vurgulamıştı. Şirket kısa süre önce, web sitelerine içeriklerinin taranması karşılığında ücret talep etme hakkı sundu ve varsayılan olarak tüm AI tarayıcılarını engellemeye başladı. Bu gelişmelerin ardından Perplexity, Cloudflare’in “Doğrulanmış Botlar” listesinden çıkarıldı.

Öte yandan, Perplexity cephesinden gelen açıklamada Cloudflare’in raporu “bir halkla ilişkiler şovu” olarak nitelendirildi. Şirket sözcüsü Jesse Dwyer, blog yazısında pek çok yanlış anlaşılmanın bulunduğunu ileri sürdü.
Yapay zekâ ve veri erişimi arasındaki gerilim, giderek daha fazla gündeme gelmeye devam ediyor. Bu son gelişme, özellikle telif hakları ve dijital içeriklerin izinsiz kullanımı konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirecek gibi görünüyor.