Dünyanın en büyük drone üreticisi DJI, ABD Savunma Bakanlığı’nın Çinli askeri şirketler listesinden çıkarılma mücadelesini kaybetti. Washington’daki bir federal yargıç, Pentagon’un bu sınıflandırmayı haklı çıkaracak “önemli kanıtlara” sahip olduğuna karar vererek, DJI’ın Çin savunma sektörüyle bağlantı iddialarından uzaklaşma çabalarına büyük bir darbe vurdu.
DJI savunma sanayi alanında faaliyet gösteriyor
Aktarılan karara göre, Yargıç Paul Friedman, DJI’ın Çin’in “askeri-sivil füzyon” stratejisinin bir parçası olarak tanımlanmasına ve devlete ait bir ana şirketle olan bağlarına dikkat çekti. Hükümetin bazı gerekçeleri çok zayıf bulunarak reddedilse de mahkeme belirleyici bir faktörün yeterli ağırlığa sahip olduğuna karar verdi: DJI’ın teknolojisinin hem “teorik hem de fiili askeri uygulamaları” var.
DJI, askeri bağlantısı olmayan ticari bir teknoloji şirketi olduğunu ve öncelikli olarak tüketici ve kurumsal dronlar üretmesiyle tanındığını defalarca savundu. Şirket, halka arzın iş fırsatlarını kaybetmesine ve itibarını haksız yere zedelemesine neden olduğunu belirtti. Kararın ardından yaptığı açıklamada DJI, kararı aşırıya kaçmakla eleştirdi ve Pentagon’un mantığının doğrudan askeri bir rolü olmayan birçok başka teknoloji şirketine de uygulanabileceğini savundu.
DJI dronları ABD’de yasaklı olmasa da federal kurumların şirketle çalışması kısıtlanıyor ve özel sektör genellikle askeri bağlantılı olduğu belirlenen firmalarla sözleşme yapmaktan kaçınıyor. Karar, DJI’ın bu yıl içinde olası ithalat yasakları ve yeni ulusal güvenlik incelemeleriyle karşı karşıya olduğu bir dönemde baskıyı daha da artırıyor.
Bu sonuç, Pentagon listesinden çıkmayı başaramayan lidar üreticisi Hesai’yi de içeren benzer bir davayı yansıtıyor. Washington açısından bu sınıflandırma, özellikle donanımın hem ticari hem de savunma alanlarında potansiyel olarak çift kullanımlı olduğu düşünüldüğünde, Çin teknolojisinin hassas endüstrilerdeki rolüne dair artan endişeleri vurguluyor.
DJI için bu karar, onu yalnızca daha sıkı ABD denetiminin sonuçlarıyla değil, aynı zamanda Çinli şirketlerin giderek bölünen küresel teknoloji ortamında nasıl faaliyet gösterebileceklerine dair daha geniş sorularla da baş başa bırakıyor. Washington ve Pekin arasındaki gerginlikler devam ederken, karar, Çinli firmaların, beyan ettikleri misyon veya pazar odakları ne olursa olsun, devlet etkisinden bağımsızlıklarını kanıtlamalarının ne kadar zor olabileceğine işaret ediyor.