iOS 18.4 güncellemesi silinen uygulamaları geri getiriyor

Apple, yakın zamanda iOS 18.4 güncellemesini kullanıcılarına sundu. Ancak, bu güncelleme sonrası bazı iPhone kullanıcıları, beklenmedik bir sorunla karşılaştı. Kullanıcılar, aylar hatta yıllar önce silmiş oldukları uygulamaların birdenbire yeniden cihazlarında görünmeye başladığını bildiriyor. Bu durum, özellikle eski iPhone kullanıcılarını şaşkına çevirmiş durumda.

İlk olarak, iOS 18.4 güncellemesi sonrası, bazı iPhone’larda silinen uygulamaların geri yüklenmesi durumu ortaya çıktı. Kullanıcılar, cihazlarında daha önce uzun süre önce kaldırdıkları uygulamaların yeniden görünmeye başladığını ve bu uygulamaların otomatik olarak tekrar indirildiğini belirtiyor. Bazı kullanıcılar, eski uygulamaların iPhone’larında yeniden göründüğünü fark ettiklerinde, bunun iOS 18.4 güncellemesinin bir hatası olduğunu düşündü.

Bu hatanın, Apple’ın “Otomatik İndirmeler” seçeneğiyle bağlantılı olabileceği düşünüldü. Otomatik İndirmeler, bir kullanıcının bir Apple cihazında satın aldığı veya indirdiği uygulamaların, diğer cihazlarında da otomatik olarak indirilmesini sağlıyor. Ancak, hatayı yaşayan birçok kullanıcı, başka bir Apple cihazına sahip olmadıklarını belirtiyor. Yani, otomatik indirme özelliği devrede olmadığı halde, eski uygulamalar yeniden cihazlarda görünüyor.

Bu sorun sadece bir kaç kullanıcıyı değil, daha geniş bir kullanıcı kitlesini etkiliyor gibi görünüyor. iOS 18.4 güncellemesi sonrası geri gelen uygulamaların, genellikle geçmişte iPhone’dan tamamen silinmiş olanlar olduğu belirtiliyor. Öte yandan, jailbreak yapılmamış ve App Store dışındaki alternatif mağazalardan uygulama indirilmemiş cihazlarda da bu durumun meydana gelmesi, sorunun sadece belirli bir grup kullanıcıyla sınırlı olmadığını gösteriyor.

Apple, bu hataya karşı henüz bir resmi açıklama yapmamış olsa da, kullanıcılar iPhone’larındaki silinen uygulamalarınyeniden yüklenmesi nedeniyle büyük bir şaşkınlık yaşıyor. Sorunun çözülmesi amacıyla Apple’ın bir güncelleme yayımlayıp yayımlamayacağı, şu an için belirsizliğini koruyor. Kullanıcılar, özellikle yıllar önce sildikleri ve artık kullanmak istemedikleri uygulamaların tekrar cihazlarında belirmesi nedeniyle bir çözüm bekliyor.

Apple, bu hata ile ilgili henüz resmi bir açıklama yapmamış olsa da, çok sayıda kullanıcı bu sorundan şikayetçi. Şirketin, iOS 18.4 güncellemesindeki bu hata için yakında bir düzeltme yayımlaması bekleniyor. Ancak, hatanın tamamen ortadan kalkıp kalkmayacağı, iPhone kullanıcıları için merak konusu olmaya devam ediyor. Bu tür sorunlar, özellikle sık sık cihaz değiştiren ve eski uygulamaları unutan kullanıcılar için can sıkıcı olabiliyor.

Tether, Be Water’a yatırım yaptı!

0

Tether; ses, video, film ve canlı içerik üretimi ve dağıtımı konusunda uzmanlaşmış yenilikçi medya şirketi Be Water’a stratejik bir yatırım yaptığını duyurdu. Şirket, 10 milyon euroluk sermaye artırımı ve hisse alımı yoluyla yaptığı yatırım doğrultusunda Be Water hisselerinin yüzde 30,4’lük bölümüne sahip oldu. Guido Maria Brera liderliğinde faaliyet gösteren Be Water, içerik üretimi ve hikâye anlatımına teknoloji odaklı bir yaklaşımla medya tüketimini yeniden tanımlamayı hedefliyor.

Hedef, dijital içerik dağıtımını güçlendirmek

Yatırımla birlikte Tether ve Be Water, dijital içerik dağıtımını güçlendirmek, yeni teknolojik çözümleri entegre etmek ve Be Water’ın markalarının uluslararası genişlemesini desteklemek için iş birliği gerçekleştirecek. Kurulan ortaklık aynı zamanda Be Water’ın blockchain ve ileri dijital araçlardan faydalanarak yüksek kaliteli, bağımsız içerikleri küresel ölçekte dağıtmasını sağlayacak kapsamlı bir teknoloji altyapısı geliştirmesine de olanak tanıyacak.

Yatırım hakkında açıklamalarda bulunan Tether CEO’su Paolo Ardoino, “Tether olarak hikâye anlatımının gücünü ve bağımsız medyanın bilinçli toplumlar oluşturmadaki önemini biliyoruz. Be Water’a yaptığımız yatırım, teknoloji odaklı inovasyonu farklı sektörlerde destekleme vizyonumuzla örtüşüyor. Guido Maria Brera ve Be Water ekibiyle iş birliği yaparak içerik üretimi ve dağıtımında yeni ufuklar keşfetmeyi, yüksek kaliteli ve bağımsız içeriklerin küresel çapta izleyicilere ulaşmasını sağlamayı dört gözle bekliyoruz.” dedi.

Tether’in yatırımından dolayı heyecanlı olduklarını belirten Be Water Yönetim Kurulu Başkanı Guido Maria Brera yaptığı değerlendirmede, “Be Water’ı kurduğumuz ilk günden itibaren amacımız; podcast, sinema, televizyon ve canlı etkinlikler gibi farklı platformlarda içerik üreten ve dağıtan, güçlü ve bağımsız bir medya şirketi yaratmaktı. Tether’in desteği ve Paolo Ardoino’nun teknolojik uzmanlığıyla hem İtalya’da hem de küresel ölçekte büyümemizi hızlandırma fırsatına sahibiz.” ifadelerini kullandı.

Tether’in katılımıyla Be Water, dijital içerik dağıtımı ve üretimi için son teknolojiye sahip bir altyapı geliştirmeye odaklanan kapsamlı bir yatırım planı başlatıyor. Bu plan, Chora ve Will’in araştırmacı gazetecilik bölümlerini genişletmek, küresel çapta film, televizyon ve belgesel prodüksiyonlarında yeni stratejik ortaklıklar kurmak ve Be Water markalarının uluslararası büyümesini hızlandırmak gibi kritik adımları içeriyor.

Tether yatırımlarına devam ediyor

Be Water yatırımı aynı zamanda, Tether’in güçlü finansal pozisyonunu ve finansal teknoloji sektörünün ötesinde yenilikçi girişimleri destekleme konusundaki stratejik kararlılığını da ortaya koyuyor. 2024 yılında 13 milyar doları aşan kârı ve 113 milyar doları aşan değerde ABD Hazine Tahvili bulunan şirket, küresel ölçekte finansal şeffaflık ve likidite alanındaki lider konumunu pekiştirmeye devam ediyor. Yatırım portföyünü çeşitlendiren Tether geçtiğimiz dönemde; 775 milyon dolarlık Rumble yatırımı, Juventus Futbol Kulübü’nde stratejik azınlık hisse alımı ve 200 milyon dolarlık Blackrock Neurotech yatırımı gibi farklı sektörlerde önemli hamleler gerçekleştirdi.

Yapay zeka Turing Testi’ni geçti!

0

Yapay zekâ dünyasında tarihi bir eşik aşıldı. OpenAI tarafından geliştirilen GPT-4.5 modeli, ilk kez Turing Testi’ni başarıyla geçti. Bu gelişme, makinelerin insanlarla kurduğu iletişimde yepyeni bir dönemi başlatıyor.

Turing Testi Nedir?

1950’de Alan Turing tarafından ortaya atılan Turing Testi, bir makinenin insan gibi düşünüp düşünemediğini ölçmek için geliştirilmişti. Bir insan değerlendirici, biri insan diğeri makine olan iki katılımcıyla yazılı bir sohbet yapar. Eğer değerlendirici, hangisinin makine olduğunu ayırt edemezse, makine testi geçmiş sayılır.

GPT-4.5 Ne Başardı?

Mart 2025’te yapılan deneylerde GPT-4.5, insanlarla yazışan denekler tarafından %73 oranında “insan” olarak tanımlandı. Bu oran, gerçek insan katılımcılardan daha yüksek bir başarı anlamına geliyor. Model, katılımcılarla beş dakikalık sohbetler gerçekleştirdi ve insan benzeri cevaplar vererek beklentilerin üzerine çıktı.

Aynı testte, LLaMa-3.1 modeli %56 oranında insan gibi algılandı. Bu oran, gerçek insanlarla benzer bir seviyede. Ancak GPT-4o sadece %21, ELIZA ise %23 oranında insan olarak değerlendirildi. Bu da GPT-4.5’in açık ara farkla öne çıktığını gösteriyor.

İletişimde Yeni Bir Dönem

GPT-4.5’in başarısı, yapay zekâların artık sadece bilgi vermekle kalmayıp, insan gibi sohbet edebildiğini de kanıtlıyor. Bu gelişme, müşteri hizmetleri, eğitim, sağlık ve medya alanlarında büyük dönüşümlere yol açabilir. Artık karşımızdaki kişinin insan olup olmadığını anlamak çok daha zor olacak.

Bu durum, bazı ciddi etik tartışmaları da beraberinde getiriyor. İnsanlar, bir sohbet sırasında karşılarındaki kişinin gerçek mi, yapay mı olduğunu nasıl anlayacak? Bu kadar güçlü bir teknolojinin kötü niyetli kullanımları nasıl engellenecek? Tüm bu sorular, önümüzdeki dönemde daha sık konuşulacak.

GPT-4.5’in Turing Testi’ni geçmesi, yapay zekâ dünyasında bir dönüm noktası oldu. Artık makineler sadece bilgi işlemiyor, aynı zamanda insan gibi düşünüp konuşabiliyor. Ancak bu gücün beraberinde getirdiği sorumluluk da büyük. Geleceği şekillendirecek bu teknolojiyi nasıl kullanacağımız ise insanlığa kalmış durumda.

AB 15 otomobil üreticisine 458 milyon euro ceza verdi

0

vrupa Birliği, Volkswagen ve Stellantis başta olmak üzere toplam 15 otomobil üreticisine, araç geri dönüşüm sürecinde rekabeti engellemek amacıyla kartel oluşturdukları gerekçesiyle toplamda 458 milyon euro para cezası verdi. Bu ceza, Avrupa Komisyonu‘nun 2021 yılında gerçekleştirilen baskınlar sonrasında yapılan soruşturmanın sonucunda alındı.

Kartel suçu ve gizli anlaşmalar

Avrupa Komisyonu‘na göre, 2002 ile 2017 yılları arasında bir kartel oluşturan otomobil üreticileri, geri dönüşüm süreçlerinde rekabeti kısıtlayarak çevre dostu alternatiflerin sunulmasını engellemeye çalıştılar. Şirketler, araçlarının geri dönüşüm oranları hakkında reklam yapmamaya ve geri dönüşüm maliyetlerini üstlenmekten kaçınmaya karar verdiler.

Normalde, Avrupa Birliği yasaları, otomobil üreticilerini kullanım ömrünü tamamlamış araçları geri dönüşüme tabi tutmaya ve bu süreçle ilgili maliyetleri karşılamaya zorlar. Bu sayede araç sahipleri, eski araçlarını geri dönüşüm tesislerine ücretsiz olarak teslim edebilir. Ancak, söz konusu kartel anlaşmaları bu süreci engellemişti.

Cezalar ve suçlamaların kabulü

Bu yasa ihlalleri nedeniyle Volkswagen 127,69 milyon euroStellantis 99,5 milyon euroRenault-Nissan 81,46 milyon euro ve Ford 41,46 milyon euro ceza aldı. Toyota, Mitsubishi, Honda, Hyundai, Jaguar Land Rover, Mazda, GM, Suzuki ve Volvo da cezalandırılan diğer şirketler arasında yer aldı. Ayrıca, Avrupa Otomobil Üreticileri Derneği (ACEA) de 500.000 euro ceza aldı.

Mercedes-Benz ihbarda bulundu, ceza almaktan kurtuldu

Mercedes-BenzAvrupa Birliği yetkililerine kartelin varlığını bildirdiği için cezadan muaf tutuldu. Diğer tüm otomobil üreticileri ise suçlamaları kabul ederek AB rekabet otoriteleriyle iş birliği yaptı. Bu iş birliği, şirketlerin cezasında %10’luk bir indirimle sonuçlandı.

AB yetkililerinden uyarı

AB Rekabetten Sorumlu Başkanı Teresa Ribera, kartellerin müşteri farkındalığını engellediğini ve daha çevre dostu ürünlere olan talebi baskıladığını belirterek, bu tür faaliyetlerin tolera edilmeyeceğini vurguladı. Bu karar, otomotiv sektöründeki büyük firmaların çevresel sorumluluklarını yerine getirmeleri ve rekabeti adil bir şekilde sürdürmeleri gerektiği mesajını bir kez daha gündeme getirdi.

Microsoft Copilot+ özelliklerini AMD ve Intel işlemcilere de açtı

Microsoft, geçtiğimiz yıl duyurduğu Copilot+ özelliklerini, artık AMD Ryzen AI 300 ve Intel Core Ultra 200Vişlemcili cihazlarda da sunmaya başladı. Başlangıçta yalnızca Qualcomm’un ARM tabanlı Snapdragon işlemcilerinde çalışan bu özellikler, artık daha geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşacak.

Microsoft, Copilot+PC programını 20 Mayıs 2024‘te duyurmuştu ve bu tarihten itibaren yalnızca Snapdragon işlemcili cihazlarda kullanılabiliyordu. Ancak yeni gelişmeyle birlikte, AMD ve Intel işlemciler de bu programı desteklemeye başladı. Yeni desteklenen sistemler arasında, AMD‘nin Strix Point ve Kraken tabanlı Ryzen AI 300 serisi ile Intel‘in Lunar Lake tabanlı Core Ultra 200V işlemcileri bulunuyor.

Intel‘in Arrow Lake serisi de NPU (Neural Processing Unit) içeriyor ancak bu işlemciler, Copilot+PC sertifikası almak için yeterince güçlü değil. Ayrıca, Microsoft’un AI MAX+ desteğiyle ilgili herhangi bir açıklama yapmaması dikkat çekiyor. Zira Ryzen AI 300 serisi ve Core Ultra 200V işlemciler, aynı XDNA2 işlemcisine sahip olmasına rağmen bu özelliklerden faydalanamıyor.

Microsoft’un şu anda sunduğu Copilot+PC özellikleri arasında şunlar yer alıyor:

  • Canlı Altyazılar (Live Captions): Gerçek zamanlı altyazı desteği.
  • Paint Eş-Yaratıcısı (Co-creator in Paint): Çizimleri gelişmiş yapay zeka ile dönüştürme.
  • Görsel Oluşturucu (Image Creator): Metinden görsel üretme yeteneği.
  • Görsel Yeniden Şekillendirme (Restyle Image): Fotoğraf stilini yapay zeka ile değiştirme.

Buna rağmen, Copilot+ programında tartışmalı “Recall” yazılımının hala mevcut olmadığı belirtiliyor. Microsoft’un, bu özelliği neden geri getirmediği ise belirsizliğini koruyor.

Intel ve AMD yetkililerinin açıklamalarına göre, halihazırda satılmış dizüstü bilgisayarların da Copilot+ sertifikası alması bekleniyor. Ancak bu sürecin ne kadar hızlı ilerleyeceği konusunda henüz net bir bilgi bulunmuyor.

Dünyanın en büyük doğal hidrojen kaynağı keşfedildi

Fransa’da bilim insanları, temiz enerji alanında devrim niteliğinde bir keşif gerçekleştirdi. Yapılan araştırmalarda, dünyanın en büyük doğal hidrojen rezervi bulundu. Ekonomik değeri yaklaşık 92 milyar dolar olarak hesaplanan bu kaynağın, küresel enerji dengesini değiştirebileceği belirtiliyor.

Doğal hidrojende çağ açan keşif yapıldı

Uzun yıllar boyunca hidrojenin doğada serbest halde büyük miktarlarda bulunmadığı düşünülüyordu. Ancak 2023 yılının Mayıs ayında Fransa’nın Lorraine bölgesindeki terk edilmiş madenlerde bilim insanları doğal hidrojen yataklarına rastladı. Bu keşif, 2025 yılının Mart ayında Moselle bölgesinde yapılan ve 1.250 metre derinlikte bulunan rezervlerle daha da büyük bir önem kazandı.

Tahminlere göre, bu bölgelerde toplamda 92 milyon ton beyaz hidrojen (doğal olarak oluşan hidrojen) bulunuyor. Bu miktar, dünya genelinde üretilen gri hidrojenin (fosil yakıtlardan elde edilen hidrojen) yarısından fazlasına eşdeğer.

Geçmişte yapılan ayrı bir araştırmada, yeraltındaki hidrojen rezervlerinin yaklaşık 6,2 trilyon ton olabileceği tahmin edilmişti. Hatta bilim insanları, dağların bu kaynağın birincil oluşum noktalarından biri olabileceğini belirtiyor.

Daha temiz ve yenilenebilir bir seçenek ortaya çıktı

Hidrojen, günümüzde temiz enerji kaynağı olarak görülse de üretimi oldukça zahmetli ve karbon salımına neden olabiliyor. Yeni keşfedilen beyaz hidrojen ise doğal yollarla oluştuğu için tamamen temiz bir alternatif sunuyor.

Bilim insanları, bu hidrojenin yenilenebilir olabileceğini de öne sürüyor. “Serpantinleşme” olarak bilinen jeolojik bir süreç, yer kabuğundaki demir açısından zengin mineraller ile suyun reaksiyona girmesi sonucu hidrojen oluşmasına neden oluyor. Eğer bu süreç sürekli devam ediyorsa, beyaz hidrojen fosil yakıtlar gibi tükenmeyen bir kaynak olabilir.

Ayrıca, beyaz hidrojenin yeşil hidrojene (yenilenebilir enerjiden elde edilen hidrojen) göre daha düşük maliyetle ve karbon salımı olmadan üretilebilmesi, onu çevre dostu bir alternatif haline getiriyor.

Fransa’nın geleneksel olarak kömür ve çelikle anılan Lorraine bölgesi, bu keşifle birlikte yeniden bir enerji merkezi haline gelebilir. Ancak bilim insanları, bu bölgedeki hidrojenin kömür ve çelik gibi zengin maden yataklarıyla bir arada bulunmasının bir tesadüf olup olmadığını henüz kesin olarak bilmiyor. Eğer bu bir tesadüf değilse, benzer rezervlerin dünya genelinde yaygın olarak bulunma ihtimali oldukça yüksek.

Ancak doğal hidrojenin ticari ölçekte çıkarılabilmesi için çeşitli teknolojik ve ekonomik zorluklar bulunuyor. Petrol ve doğal gaz sektöründe zaten oturmuş bir altyapı mevcutken, beyaz hidrojenin çıkarılması için henüz yeterli teknik bilgi ve ekipman geliştirilmiş değil. Bunun yanı sıra, mevcut mevzuat eksiklikleri de doğal hidrojenin yaygın kullanıma sunulmasını engelleyebilir.

Hidrojenin petrol ve doğalgaza göre daha düşük enerji yoğunluğuna sahip olması ve taşınmasının karmaşık bir süreç gerektirmesi de çözülmesi gereken konular arasında yer alıyor.

Ancak bu keşif, enerji sektöründe küresel bir domino etkisi yaratabilir. Dünya genelindeki enerji şirketleri ve araştırmacılar, benzer jeolojik yapıları inceleyerek beyaz hidrojen yataklarını ve kaya oluşumlarını yeniden değerlendirmeye başladı.

Eğer başka ülkelerde de büyük miktarda doğal hidrojen bulunursa, bu keşif küresel enerji piyasasında fosil yakıtların yerini alma sürecini hızlandırabilir. Enerji dünyasında yeni bir dönem başlıyor olabilir.

ABD’de Signal sızıntısının ardından Waltz hakkında şok edici iddialar gündemde!

BD’de Signal mesajlaşma uygulamasında yaşanan sızıntının ardından, Başkan Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz’ın hassas askeri görüşmeleri kişisel Gmail hesabı üzerinden gerçekleştirdiği iddia edildi. The Washington Post’un yeni haberine göre, Waltz’ın “devam eden bir çatışmaya ilişkin güçlü silah sistemleri ve hassas askeri pozisyonları” Gmail üzerinden konuştuğu öne sürüldü. Bu olay, ABD’de Signal uygulamasının güvenliğinin sorgulanmasına neden oldu.

Bu iddialar, Waltz’ın geçtiğimiz hafta Signal sohbet grubunda yaşanan bir skandala karışmasının ardından gündeme geldi. Waltz’ın, Yemen’de gerçekleşen bir askeri saldırıya ilişkin tartışmaların yapıldığı bir Signal sohbet grubuna yanlışlıkla bir gazeteciyi dahil ettiği bildirildi. Bu hata, ABD’de Signal kullanımının tehlikelerini gözler önüne serdi. Bu hata, ABD hükümetinin üst düzey askeri planlarının ifşa edilmesitehlikesini doğurdu.

Hassas bilgiler E-Posta trafiğinde yer aldı mı?

The Washington Post’un haberine göre, Waltz ve diğer Ulusal Güvenlik Konseyi üyeleri, devlet kurumlarındaki meslektaşlarıyla teknik askeri görüşmeleri kişisel Gmail hesapları üzerinden yürüttü. Yetkililerin çoğu resmi hükümet hesaplarını kullanırken, Waltz’ın kişisel e-posta adresini tercih ettiği belirtildi. ABD’de Signal uygulamasının kullanılmasının ardından bu tür olayların yaşanması ciddi sonuçlar doğurabilir.

Öte yandan, Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Brian HughesWaltz’ın açık bir hesap üzerinden hiçbir zaman gizli bilgi paylaşmadığını ve buna dair herhangi bir kanıt bulunmadığını savundu. Ancak bazı kaynaklar, Waltz’ın Gmail hesabına bir program ve bazı çalışma belgelerinin yönlendirildiğini ve bunların kötüye kullanılabilecek bilgiler içerdiğini öne sürdü.

Venmo ve Veri Sızıntısı Skandalı

Wired tarafından yayımlanan bir başka rapor, Waltz’ın herkese açık Venmo hesabı üzerinden gazeteciler ve askeri yetkililer de dahil olmak üzere yüzlerce kişiyle bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Spiegel International ise Waltz’ın e-posta adresinin şifresinin, Trump yönetimi yetkililerinin kişisel bilgilerinin yer aldığı bazı veri sızıntılarında bulunduğunu bildirdi. Özellikle ABD’de Signal kullanımıyla ilgili tartışmalar sürüyor.

Waltz ve ABD hükümeti cephesinden henüz detaylı bir açıklama yapılmazken, olay büyük yankı uyandırmaya devam ediyor. Ulusal güvenlikle ilgili bu tür açıkların, ülkenin savunma sistemlerini tehlikeye atabileceği yönünde Ulusal güvenlikle ilgili bu tür açıklar, ülkenin savunma sistemlerini tehlikeye atabileceği yönünde endişeler artıyor. ABD’de Signal uygulamasının güvenliği konusunda endişeler artıyor.

Samsung Galaxy Watch 8 serisinin batarya kapasitesi ortaya çıktı

0

Samsung’un yeni nesil akıllı saatleri Galaxy Watch 8 serisiyle ilgili yeni bilgiler gün yüzüne çıktı. Sertifikasyon belgelerinde yer alan detaylara göre, yeni modeller batarya kapasitesinde küçük ama önemli bir artış sunacak.

Batarya kapasitesinde dikkat çeken artış

Güvenlik veritabanında yer alan bilgilere göre, Galaxy Watch 8’in 44 mm’lik versiyonu 435 mAh kapasiteli bir bataryaya sahip olacak. Bu, önceki model olan Galaxy Watch 7’nin 425 mAh’lik bataryasına kıyasla daha uzun bir pil ömrü sunabileceğini gösteriyor. Ancak Galaxy Watch 8 Classic modelinin batarya kapasitesiyle ilgili kesin bilgiler henüz paylaşılmadı.

Klasik modelde döner çerçeve korunuyor

Galaxy Watch 8 Classic modelinde fiziksel döner çerçevenin korunacağı belirtiliyor. Samsung’un bu tasarım tercihi, klasik saat hissiyatını seven kullanıcılar için olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Teknik donanım ve yazılım

Saatin teknik tarafında büyük bir yenilik beklenmese de, geçen yıl kullanılan Exynos W1000 işlemcisinin yeni seride de yer alacağı konuşuluyor. Galaxy Watch 8 serisininWear OS 5 tabanlı ve daha sade, işlevsel bir One UI Watch arayüzü ile geleceği de söyleniyor.

Samsung’un Galaxy Watch Ultra’nın ikinci versiyonuyla ilgili henüz bir açıklama yapmadığı görülüyor. Bu da şirketin şu an için odağını Galaxy Watch 8 ve Watch 8 Classic modellerine yoğunlaştırdığını gösteriyor.

Galaxy Watch 8 serisinin, Galaxy Z Fold 7 ve Galaxy Z Flip 7 ile birlikte yaz aylarında tanıtılması bekleniyor. Etkinliğin Temmuz veya Ağustos aylarında gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Yeni modellerdeki batarya kapasitesindeki artış sayesinde kullanıcılara daha uzun süreli bir deneyim sunulacağı belirtiliyor.

Samsung’un yeni nesil akıllı saatleritasarım ve teknik özellikler açısından önemli iyileştirmeler sunarak, akıllı saat pazarındaki rekabeti daha da kızıştırabilir.

iOS 18.4, mesajlaşma deneyimini RCS ile güçlendiriyor!

iOS 18.4 güncellemesiyle birlikte, Google Fi, Mint Mobile ve diğer birçok operatörün kullanıcıları da RCS’nin sunduğu avantajlardan faydalanabilecek.


RCS ile daha gelişmiş bir mesajlaşma mümkün olacak!

RCS, iPhone ve Android kullanıcılarının daha gelişmiş mesajlaşma özelliklerine erişmesini sağlıyor. Geleneksel SMS’e kıyasla, iMessage’a benzer bir deneyim sunarak aşağıdaki avantajları getiriyor:

• Yazım göstergeleri: Karşı tarafın yazıyor olduğunu görme.

• Okundu bilgisi: Mesajların ne zaman görüldüğünü anlama.

• Daha kaliteli medya paylaşımı: Fotoğraf ve videoların daha yüksek çözünürlükle gönderilmesi.

• Tapback tepkileri: Mesajlara emoji ile hızlı tepki verme.

Ancak, RCS’nin çalışabilmesi için operatör desteği gerekiyor.

Şimdiye kadar AT&T, T-Mobile ve Verizon gibi büyük ABD operatörleri RCS’yi destekliyordu. Ancak, daha küçük ve orta ölçekli operatörler bu özelliğe erişemiyordu. iOS 18.4 güncellemesiyle birlikte RCS desteği genişleyerek birçok yeni operatöre ulaştı:

• Boost Mobile

• Google Fi

• Metro by T-Mobile

• Mint Mobile

• Tello Mobile

• Ultra Mobile

• US Mobile

• ve daha fazlası

Google mesajlar'

Apple henüz resmi operatör destek sayfasını güncellememiş olsa da, iOS 18.4 beta sürecinde RCS desteğinin doğrulandığı bildirildi.

Eğer iPhone’unuzda RCS’yi kullanıp kullanmadığınızı görmek istiyorsanız: Ayarlar > Uygulamalar > Mesajlar > RCS Mesajlaşma yolunu takip edebilirsiniz. Android kullanıcılarıyla yaptığınız sohbetlerde mesaj yazma alanında RCS ibaresini görüyorsanız, bu özelliğin aktif olduğunu anlayabilirsiniz. Apple’ın bu yönde daha kapsamlı adımlar atması bekleniyor. Yakında RCS gibi yeni haberler gelmesi mümkün.

Meta’nın yapay zeka araştırma başkanı görevine veda ediyor!

Pineau’nun ayrılığı, Meta’nın yapay zekâ alanında büyük yatırımlar yaptığı bir döneme denk geliyor.

Joelle Pineau, 2017 yılında Meta’ya katılarak şirketin Montreal’deki AI araştırma laboratuvarını yönetmeye başladı. 2023’ten bu yana ise Meta’nın temel AI araştırmalarını yürüten FAIR (Fundamental AI Research) biriminin başında bulunuyordu. Bu birim, şirketin en gelişmiş bilgisayar bilimi projelerine öncülük ediyor ve bazı çalışmalar doğrudan Meta’nın ana uygulamalarına entegre ediliyor.

Pineau, Meta’nın açık kaynaklı Llama yapay zekâ modelleri ve PyTorch yazılımı gibi birçok önemli teknolojinin geliştirilmesine katkı sağladı.

Meta, 29 Nisan’da gerçekleşecek olan LlamaCon AI konferansında Llama’nın en yeni versiyonunu tanıtmayı planlıyor ve Pineau’nun ayrılık haberi, bu önemli etkinlikten birkaç hafta önce geldi. Şirket ayrıca Meta AI sohbet botu için bağımsız bir uygulama duyurusu yapmayı da hedefliyor.

Meta’nın yapay zekâ yarışı ve gelecek planları

Meta CEO’su Mark Zuckerberg, yapay zekâyı şirketin en büyük önceliklerinden biri olarak görüyor. Şirket, yapay genel zekâ (AGI) geliştirme hedefi doğrultusunda milyarlarca dolarlık yatırım yapıyor. Meta’nın hedefi, bir milyardan fazla kullanıcıya ulaşacak bir yapay zekâ asistanı oluşturmak.

Meta’nın Ürün Direktörü Chris Cox, Mart ayında yaptığı açıklamada Llama 4 modelinin şirketin yeni nesil yapay zekâ ajanlarına güç vereceğini duyurmuştu.

Meta, Pineau’nun ayrılığıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Joelle, açık kaynak topluluğunda önemli bir ses oldu ve ürünlerimizin gelişimine büyük katkılar sağladı. Kendisine liderliği ve çalışmaları için teşekkür ederiz.” dedi.

Pineau, LinkedIn paylaşımında yeni kariyer planlarını henüz açıklamasa da bir süre dinleneceğini belirterek, “AI yarışı hızlanırken ve Meta yeni bir döneme hazırlanırken, artık başkalarına yer açmanın zamanı geldi.” ifadelerini kullandı.

Tesla Hisselerinde Sert Düşüş!

Elektrikli araç sektörünün öncüsü Tesla, 2025 yılının ilk çeyreğinde beklenmedik bir şekilde araç teslimatlarında düşüş yaşadı. Şirket, bu dönemde 336.681 araç teslim ederek, geçen yılın aynı dönemine göre %13’lük bir azalma kaydetti. Analistler, 390.300 araç teslimatı öngörüyordu, bu da beklentilerin oldukça altında bir performans sergilendiğini gösteriyor. ​Bu düşüşün ardından Tesla’nın hisseleri borsada %4 oranında değer kaybetti. Yılın başından bu yana şirketin piyasa değeri yaklaşık üçte bir oranında azalmış durumda. ​

Düşüşün Nedenleri: Üretim Sorunları ve Rekabet

Tesla’nın yaşadığı bu düşüşün arkasında birkaç önemli faktör bulunuyor. Şirket, yeni Model Y üretim hatlarına geçiş sürecinde üretim kesintileri yaşadı. Bu geçiş süreci, üretim ve teslimat rakamlarını olumsuz etkiledi. ​

Ayrıca, Tesla’nın ürün yelpazesinin yaşlanması ve artan rekabet de satışları etkileyen diğer unsurlar arasında. Özellikle Çinli üreticiler, yeni modelleri ve gelişmiş teknolojileriyle pazarda daha fazla yer edinmeye başladı. Bu durum, Tesla’nın pazar payını korumasını zorlaştırıyor. ​

Elon Musk’ın Politik Duruşunun Etkisi

Tesla CEO’su Elon Musk’ın siyasi duruşu ve açıklamaları da şirketin imajını etkileyen faktörler arasında. Musk’ın Trump yönetimiyle olan ilişkisi ve bazı siyasi açıklamaları, özellikle Avrupa’da tüketicilerin tepkisini çekti. Bu durum, Tesla’nın Avrupa’daki satışlarının düşmesine neden oldu. ​

Gelecek Beklentileri ve Stratejiler

Tesla, Tesla Hisselerinde yaşanan bu olumsuzluklara rağmen geleceğe yönelik bazı stratejiler geliştirmeye çalışıyor. Şirket, daha uygun fiyatlı bir model ve otonom taksi hizmeti gibi yeniliklerle pazar payını artırmayı hedefliyor. Ancak, bu projelerin ne zaman hayata geçirileceği ve ne derece başarılı olacağı belirsizliğini koruyor. ​

Sonuç olarak, Tesla’nın karşılaştığı bu zorlukların üstesinden gelip gelemeyeceği ve piyasa liderliğini koruyup koruyamayacağı önümüzdeki dönemlerde netlik kazanacak.

Roblox, ebeveynlere çocuklarının arkadaşlarını engelleme imkanı tanıyor!

Roblox bünyesinde güvenlikten sorumlu yönetici olarak görev yapan Matt Kaufman tarafından yapılan açıklamaya göre, güncellemeler çocukları platformdaki risklerden daha iyi korumayı amaçlıyor.

Şirket, ebeveynlerin çocuklarının arkadaş listesindeki belirli kişileri engelleyebilmesine ve bildirebilmesine olanak tanıyacak. 13 yaşından küçük çocuklar, ebeveynleri tarafından engellenen kişileri kendi başlarına açamayacak. Ancak, ebeveynlerinden bir arkadaşlarının engelini kaldırmalarını talep edebilecekler.

Bu yeni özellik, platformun çocuk güvenliği konusunda geçmişte aldığı eleştiriler sonrasında geliştirildi. Roblox, geçtiğimiz yıl ebeveynlerin çocuklarının hesaplarını uzaktan yönetmesine olanak tanıyan özel hesap türlerini tanıtmıştı. Ancak, bu güncellemeler yeterli bulunmamış ve platform, bazı durumlarda çocukları yeterince koruyamadığı için eleştirilmişti.

Yeni ebeveyn denetimleri yalnızca arkadaş listeleriyle sınırlı kalmıyor. Ebeveynler artık çocuklarının belirli oyunlara ve deneyimlere erişmesini doğrudan engelleyebilecek. Daha önce, yalnızca içeriklerin olgunluk seviyesine göre erişim engeli koyulabiliyordu.

Engellenen oyunlar ve içerikler, çocuk 13 yaşına gelene kadar açılmayacak. Ancak, çocuklar bu oyunlara erişim isteğinde bulunabilecek.

Ek olarak, Roblox artık ebeveynlerin çocuklarının son bir hafta içinde en çok zaman harcadığı 20 oyunu ve deneyimi görebileceğini duyurdu.

Bu yeni kontroller, ebeveynlerin çocuklarını daha iyi korumasına yardımcı olmayı amaçlarken, çocukların da güvenli bir ortamda eğlenmesini sağlamak için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Bu yeni güvenlik önlemleri, Roblox’un ebeveynler için sunduğu denetim araçlarını daha kapsamlı hale getiriyor. Şirket, platformda güvenliği artırmak için ek önlemler almayı sürdüreceğini belirtti.

Uzmanlar, bu tür güncellemelerin çocukları çevrimiçi risklerden korumada önemli olduğunu ancak ebeveynlerin de aktif denetim yapması gerektiğini vurguluyor.

Çin ordusu bağlantılı 5 VPN, App Store’dan kaldırıldı!

VPN (Sanal Özel Ağ) uygulamaları, kullanıcıların internet üzerinde gizliliğini korumasına yardımcı olmak için tasarlanıyor.

Kamuya açık Wi-Fi ağlarında güvenliği artıran bu uygulamalar, internet servis sağlayıcılarının (ISS) ve mobil operatörlerin kullanıcı verilerini takip etmesini engelleyebiliyor. Ayrıca, bazı coğrafi kısıtlamaları aşmak veya hükümetler tarafından yasaklanan içeriklere erişmek için de kullanılabiliyor.

Ancak, özel ağ hizmetlerinin güvenliği, onları geliştiren şirketlere bağlı. Güvenilir olmayan bir uygulama, kullanıcı verilerini korumak yerine, kötü niyetli kişilere veya devletlere açığa çıkarabilir.

Çin bağlantılı VPN’ler hangileri?

Tech Transparency Project ve Financial Times tarafından yapılan bir araştırma, en az beş sanal özel ağ uygulamasının Çin ordusuyla ilişkili olduğunu ortaya koydu. Bu uygulamaların, 2020 yılında ABD tarafından yaptırımlara tabi tutulan ve Çin ordusuyla bağlantısı olduğu iddia edilen Qihoo 360 adlı şirkete ait olduğu tespit edildi.

Qihoo 360’ın yan kuruluşlarından biri olan Guangzhou Lianchuang, dünya çapında 220’den fazla ülkede hizmet sunduğunu ve günlük 10 milyon aktif kullanıcısı bulunduğunu belirtiyor. Şirket, ayrıca “platform verilerini izleme ve analiz etme” konusunda çalışacak, Amerikan kültürüne aşina bir personel arayışı içinde olduğunu duyurdu.

Ücretsiz VPN hizmetleri

İnceleme sonucunda bağlantılı olduğu tespit edilen özel ağ uygulamaları şunlar:

  • Turbo VPN
  • VPN Proxy Master
  • Thunder VPN
  • Snap VPN
  • Signal Secure VPN (Signal mesajlaşma uygulaması ile ilişkili değil)

Financial Times, Apple’a durumu bildirdikten sonra Thunder VPN ve Snap VPN App Store’dan kaldırıldı. Ancak diğer üç uygulamanın akıbeti belirsizliğini koruyor.

Bu durum, kullanıcıların ücretsiz sanal özel ağ uygulamalarını indirirken dikkatli olmaları gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Özellikle, bilinmeyen geliştiriciler tarafından sunulan uygulamaların gizlilik politikaları ve sahiplik yapıları iyice araştırılmadan kullanılmaması öneriliyor.

Youtube’un değeri 550 milyar dolara ulaştı

Google’ın video devi YouTube, dijital medya dünyasında çığır açmaya devam ediyor. MoffettNathanson’ın yeni analizine göre YouTube’un değeri artık 550 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, birçok büyük teknoloji şirketinin toplam değerini aşıyor.

Uzmanlar, platformun hızlı büyümesinin arkasında birçok faktör görüyor. YouTube, her geçen gün daha fazla reklam geliri elde ediyor. Platformun küresel izleyici kitlesi de sürekli genişliyor.

Reklam gelirlerindeki artış, şirketin değerini hızla yükseltiyor. YouTube, geçen yıl 30 milyar dolardan fazla reklam geliri elde etti. Bu rakam, önceki yıla göre yüzde 20 artış gösterdi.

MoffettNathanson’ın kıdemli analisti Michael Nathanson önemli tespitlerde bulundu. “YouTube artık Google’ın en değerli varlığı konumunda,” dedi Nathanson. Analiste göre YouTube, Google’ın ana arama işinden bile daha değerli hale geldi.

YouTube TV geleneksel televizyona meydan okuyor

YouTube Premium hizmeti de büyümeye katkı sağlıyor. Reklamları kaldıran bu ücretli abonelik modeli, milyonlarca kullanıcıya ulaştı. Platform ayrıca YouTube TV ile geleneksel televizyona da meydan okuyor.

İçerik üreticileri için de YouTube vazgeçilmez bir platform haline geldi. Milyonlarca içerik üreticisi, YouTube üzerinden gelir elde ediyor. Platformun paylaşım modeli, büyük bir ekosistem yarattı.

Uzmanlar, YouTube’un değerlemesinin aslında şaşırtıcı olmadığını düşünüyor. “İnsanlar günde ortalama 70 dakikalarını YouTube’da geçiriyor,” diyor dijital medya uzmanı Sarah Chen. Bu büyük kullanıcı katılımı, reklam verenlerin ilgisini çekiyor.

Google’ın ana şirketi Alphabet için bu haber çok değerli. Şirket, farklı iş kollarında büyümeye çalışıyor. Ancak YouTube, en güçlü büyüme motorlarından biri olarak öne çıkıyor.

Wall Street analistleri de Youtube’un değerine olumlu bakıyor. Morgan Stanley analisti Brian Nowak, “YouTube’un büyüme potansiyeli hala çok yüksek,” diyor. Özellikle kısa video formatı Shorts, TikTok’a karşı güçlü bir rakip olarak yükseliyor.

Yapay zeka teknolojilerine büyük yatırım

YouTube, yapay zeka teknolojilerine de büyük yatırımlar yapıyor. Bu teknolojiler, içerik önerilerini iyileştiriyor. Ayrıca reklam hedeflemesini daha etkili hale getiriyor.

Sosyal medya ve streaming platformları arasındaki rekabet giderek kızışıyor. Netflix, TikTok ve Instagram gibi platformlar kullanıcı zamanı için yarışıyor. Ancak YouTube, benzersiz iş modeliyle öne çıkıyor.

YouTube, kullanıcı sayısı bakımından da etkileyici rakamlara ulaştı. Aylık aktif kullanıcı sayısı 2.5 milyarı geçti. Bu sayı, Facebook’tan sonra dünya çapında en büyük ikinci platform olduğunu gösteriyor.

Platform sadece eğlence değil, eğitim içerikleriyle de öne çıkıyor. Milyonlarca insan, yeni beceriler öğrenmek için YouTube’u kullanıyor. Bu da platformun değerini artıran önemli bir faktör.

YouTube’un değerlemesi, dijital reklamcılık sektörünün gücünü de gösteriyor. Geleneksel reklam mecralarından dijitale doğru kayma devam ediyor. YouTube, bu değişimden en çok yararlanan platformlardan biri.

YouTube CEO’su Neal Mohan, platformun geleceğine dair iyimser açıklamalar yapıyor. “Henüz yolculuğumuzun başındayız,” diyor Mohan. YouTube’un büyüme stratejisi, farklı içerik türlerine odaklanmayı içeriyor.

Sonuç olarak, YouTube’un 550 milyar dolarlık değerlemesi, dijital medyanın gücünü kanıtlıyor. Video içeriğine olan talep artmaya devam ediyor. YouTube da bu talebi karşılayan en büyük platform olmayı sürdürüyor.

OpenAI’a büyük suçlama: Telifli içerikleri eğitim verisi olarak kullanmış olabilir!

0

Araştırmacılar, ChatGPT’ye teknik sorular yöneltti. Gelen cevapların, O’Reilly kitaplarında geçen bölümlerle neredeyse birebir örtüştüğünü belirtti. Kitap içerikleri, örnek kodlar ve açıklamalar, kelime kelime modelden çıktı.

Bu kitaplar halka açık değil. O’Reilly, içeriklerine sadece abonelikle erişim sağlıyor. Bu nedenle, içeriklerin modelde yer alması ciddi telif ihlali anlamına geliyor.

OpenAI henüz bu iddialara resmi bir açıklama yapmadı. Ancak uzmanlar, bu durumun mahkeme sürecine evrilebileceğini söylüyor. Telif hakları yasaları, içerik sahibinin izni olmadan kullanım yapılmasını kesin şekilde yasaklıyor.

O’Reilly Media, teknoloji ve yazılım alanında en prestijli yayın evlerinden biri. Özellikle Python, Linux, veri bilimi ve yapay zekâ konularında yayımladığı kitaplar sektörde referans kabul ediliyor.

Araştırmacılar, denemelerinde farklı kitaplara ait bölümlerden alıntılar kullandı. ChatGPT, bu bölümlere benzer metinleri dakikalar içinde sundu. Bazı yanıtlar, noktasına virgülüne kadar orijinal metne uyuyordu.

Uzmanlar, bu durumun yapay zekâ dünyasında büyük bir güven krizine yol açabileceğini belirtiyor. Eğitim verilerinin şeffaflığı, uzun süredir tartışma konusu. Bu gelişme, tartışmaları alevlendirecek gibi duruyor.

Telif hakkı savunucuları, derhal soruşturma başlatılması gerektiğini savunuyor. Geliştiriciler ise modellerin eğitildiği verilerin kamuya açık olması gerektiğini vurguluyor.

OpenAI’nin daha önce bazı eğitim verilerini gizli tuttuğu biliniyor. Ancak bu seferki iddialar, çok daha büyük sonuçlar doğurabilir. Özellikle O’Reilly gibi büyük bir yayıncının adı geçince, işler daha da karmaşık bir hale geliyor.

Yakında OpenAI’den bir açıklama bekleniyor. Şirket, bu iddiaları doğrular ya da yalanlarsa, sürecin yönü tamamen değişebilir.

Samsung One UI 8.0 geliyor: %30’a varan performans artışı sunacak

Samsung, Android 16 tabanlı One UI 8.0 güncellemesi üzerinde çalışmalarını hızlandırdı. Galaxy S25 serisinde test edilen yeni arayüz, dikkat çekici performans artışlarıyla gündemde. Yapılan testlere göre One UI 8.0, önceki sürüme kıyasla önemli ölçüde hız ve verimlilik sunacak.

Galaxy S25‘te One UI 8.0 Test Edildi Ocak ayında tanıtılan Galaxy S25 modeli, SM-S931B kod adıyla Geekbench testlerinde görüntülendi. En büyük sürpriz ise testlerin One UI 8.0 ile gerçekleştirilmiş olması. Yapılan karşılaştırmalara göre yeni arayüz, tek çekirdek performansında önemli bir fark yaratıyor. One UI 7.0 ile yapılan testlerde cihaz 2.314 puan alırken, One UI 8.0 ile bu skor 3.057’ye yükselmiş durumda. Çok çekirdek skorunda da artış gözlemleniyor; One UI 7.0 ile 9.158 olan puan, yeni sürümle 9.909’a çıktı.

Samsung’un bu performans artışını nasıl sağladığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, şirketin arayüz optimizasyonlarına ağırlık verdiği tahmin ediliyor. Arka plan süreçlerinin daha verimli yönetilmesi ve işlemci ile grafik birimi için daha fazla kaynak ayrılması bu farkın en önemli nedenlerinden biri olabilir.

One UI 8.0 Ne Zaman Yayınlanacak? Samsung’un Android 16 tabanlı One UI 8.0 güncellemesi, Google’ın ana sürümü yayınlamasının hemen ardından kullanıcılara sunulacak. Google’ın Android 16’nın kararlı sürümünü 2025’in ikinci çeyreğinin sonlarında yayımlaması beklenirken, Samsung’un One UI 8.0 güncellemesini 2025’in üçüncü çeyreğinde dağıtıma başlaması muhtemel görünüyor.

Önümüzdeki haftalarda daha geniş çapta testlerin yapılmasıyla One UI 8.0’ın günlük kullanıma nasıl etki edeceği daha net anlaşılacak. Kullanıcılar, daha hızlı ve verimli bir arayüz deneyimi için heyecanla beklemeye başladı.

Audi uygun fiyatlı elektrikli araç planını 2026’ya çekti

Audi, elektrikli araç pazarındaki stratejisini yeniden şekillendiriyor. Şirket, maliyetleri düşürme ve elektrikli araç satışlarını artırma hedefi doğrultusunda, A3 boyutlarındaki yeni elektrikli otomobilini beklenenden daha erken piyasaya sürecek. Audi, 2027 yılında satışa çıkması planlanan bu modelin üretim tarihini 2026’ya çekti.

Alman üreticinin tamamen elektrikli modellere geçiş hedefi, 2024 yılında talebin yüzde 8 oranında düşmesiyle sekteye uğradı. Bu düşüş, Audi’nin 2032 yılına kadar tamamen elektrikli araçlara geçiş planlarını gözden geçirmesine yol açtı. Ancak buna rağmen, şirket elektrikli araç yelpazesini genişletmeye devam ediyor. Şimdiye kadar daha büyük ve pahalı modellere odaklanan Audi, artık daha uygun fiyatlı elektrikli araçlar geliştirmeye karar verdi.

Audi uygun fiyatlı elektrikli

Audi CEO’su Gernot Döllner, yaptığı açıklamada A3 segmentinde yeni bir elektrikli otomobilin geleceğini doğruladı. Bu yeni model, Ingolstadt fabrikasında üretilecek ve şirketin elektrikli araç serisini daha geniş bir kitleye sunmayı amaçlıyor. Henüz modelle ilgili ayrıntılar paylaşılmasa da, Audi’nin Volkswagen ID.2all konseptine dayalı bir araç geliştirebileceği tahmin ediliyor. Volkswagen, 2026 yılında 25 bin euro civarında bir fiyatla bu konseptin üretim versiyonunu satışa sunmayı hedefliyor.

Yeni elektrikli Audi’nin Golf platformuna dayalı bir model olma olasılığı düşük çünkü Audi, yeni nesil Golf’ü 2029’dan önce piyasaya sürmeyi planlamıyor. Bunun yerine, Rivian iş birliğiyle geliştirilen elektrikli Golf, yeni SSP platformuüzerine inşa edilecek. 2026 ve 2027’de piyasaya sürülmesi planlanan Volkswagen ID.2 ve ID.1 modelleri ise MEB Small platformunu kullanacak.

Audi, bu adımla elektrikli araç pazarındaki rekabet gücünü artırmayı hedefliyor.

Apple M5 MacBook Pro geliyor: Büyük yenilikler 2026’da

Apple, MacBook Pro modellerinde yeni bir döneme giriyor. Bloomberg’in güvenilir teknoloji analistlerinden Mark Gurman‘a göre, M5 işlemcili MacBook Pro modelleri 2025’in sonlarında piyasaya sürülecek. Ancak Apple’ın dizüstü bilgisayar serisindeki asıl büyük yenilikler 2026 yılında gelecek olan M6 modeli ile gerçekleşecek.

M5 MacBook Pro 2025 sonunda geliyor

Teknoloji devi Apple, bilgisayar portföyünü genişletme stratejisini sürdürüyor. Mark Gurman‘ın raporuna göre, şirketin M5 işlemcili MacBook Pro modellerini 2025’in son çeyreğinde tanıtması bekleniyor. Yeni cihazlar, sadece işlemci yükseltmesiyle sınırlı kalacak ve tasarım açısından büyük bir değişiklik içermeyecek.

Apple, aynı zamanda M5 işlemcili MacBook Air modelleri üzerinde de çalışmalarını sürdürüyor. Bu adımla birlikte şirket, tüm MacBook serisini yeni nesil işlemcilerle donatmayı hedefliyor.

Apple, aynı zamanda M5 işlemcili MacBook Air modelleri üzerinde de çalışmalarını sürdürüyor. Bu adımla birlikte şirket, tüm MacBook serisini yeni nesil işlemcilerle donatmayı hedefliyor.

M5 işlemcisiyle daha güçlü performans

M5 işlemcisinin teknik özellikleri henüz resmi olarak açıklanmasa da, daha güçlü yapay zeka yetenekleri ve geliştirilmiş grafik performansı sunması bekleniyor. Apple’ın kendi çip mimarisi üzerinde yaptığı geliştirmeler, cihazların yüksek performans ve enerji verimliliği konusunda iddialı olmasını sağlayacak.

Büyük yenilikler M6 ile gelecek

Gurman’ın raporuna göre, MacBook Pro serisindeki asıl büyük değişim 2026 yılında gerçekleşecek. Apple, M6 işlemcili MacBook Pro modellerinde OLED ekran teknolojisine geçiş yapmayı ve daha ince bir tasarım sunmayı planlıyor. Bu kapsamlı yenilemenin, kullanıcı deneyimini üst seviyeye taşıması bekleniyor.

Apple’ın önümüzdeki yıllarda MacBook serisi için yapacağı bu güncellemeler, teknoloji dünyasındaki rekabeti daha da kızıştıracak gibi görünüyor. Kullanıcılar, M5 ile performans artışı yaşarken, 2026’da gelecek M6 modeliyle yepyeni bir MacBook deneyimine hazırlanabilirler.

Huawei rekor gelir ile geri dönüyor!

Yıllarca süren ABD yaptırımları sonrası zor günler geçiren Huawei, 2024 yılında elde ettiği rekor gelir ile yeniden yükselişe geçti. Şirket, yaptırımlara rağmen büyük bir atılım yaparak önemli başarılar elde etti.

Yaptırımlara rağmen büyük başarı

ABD’nin sert yaptırımları sonrası **”hayatta kalma modu”**na geçen Huaweiyazılım ve çip üretimine yaptığı yatırımlar sayesinde bu süreçten çıkmayı başardı. Şirket, Batı teknolojisine alternatifler geliştirerek ve Çinli yetkililer ile devlet destekli firmalarla iş birlikleri yaparak yeni gelir kaynakları oluşturdu.

Huawei’nin en büyük hamlelerinden biri, Android yaptırımları sonrası geliştirdiği kendi işletim sistemi HarmonyOSoldu. Şu anda bir milyardan fazla cihazda kullanılan HarmonyOS, şirketin mobil sektörde yeniden güç kazanmasını sağladı. Bunun yanı sıra, Huawei’nin ekosistemine entegre edilen akıllı cihazlar, akıllı saatler ve diğer giyilebilir teknoloji ürünleri de büyük ilgi gördü. Böylece şirket, yalnızca akıllı telefon pazarında değil, geniş bir teknoloji alanında da kendine sağlam bir yer edindi.

Çip alanında ise HuaweiABD’nin kısıtlamalarına rağmen NVIDIA ile rekabet edebilecek yapay zekâ donanımlarıgeliştirmeyi başardı. Çin’in yerli üretim kapasitesinin artırılması için atılan adımlar, Huawei’nin çip üretiminde bağımsız hareket edebilmesini sağladı. 5G teknolojisinde dünya liderleri arasında yer alan şirket, yeni nesil iletişim altyapısı çalışmalarına da hız kesmeden devam ediyor.

2024 gelirleri zirveye yakın

Şirket, yıllık gelir sonuçlarını resmî olarak açıklamasa da gelen ilk bilgilere göre 2024 yılı toplam geliri yaklaşık 860 milyar yuan (yaklaşık 118 milyar dolar) seviyesine ulaştı. Bu rakam, Huawei’nin yaptırımlar öncesi 2020 yılında elde ettiği 891 milyar yuanlık zirveye oldukça yakın.

Bu finansal başarı, şirketin yalnızca ayakta kalmakla kalmayıp, teknoloji dünyasında güçlü bir aktör olmaya devam ettiğini gösteriyor. Huawei’nin Ar-Ge çalışmalarına yaptığı büyük yatırımlar ve yenilikçi ürün stratejileri, şirketin küresel pazarda yeniden yükselmesini sağladı.

Huawei’nin bu başarısı, şirketin gelecekte nasıl bir yol izleyeceği konusunda büyük merak uyandırıyor. Şirketin, yeni nesil 6G teknolojileri, yapay zekâ çözümleri ve akıllı şehir altyapıları gibi alanlara yatırım yaparak büyümesini sürdürmesi bekleniyor. Ayrıca, küresel pazarda daha fazla yer edinmek adına alternatif yazılım ve donanım çözümlerini genişletmeye devam edeceği öngörülüyor.

Huawei’nin yeniden yükselişi, teknoloji dünyasında büyük yankı uyandırırken, şirketin önümüzdeki yıllarda nasıl bir yol izleyeceği merak konusu olmaya devam ediyor.