Audi uygun fiyatlı elektrikli araç planını 2026’ya çekti

Audi, elektrikli araç pazarındaki stratejisini yeniden şekillendiriyor. Şirket, maliyetleri düşürme ve elektrikli araç satışlarını artırma hedefi doğrultusunda, A3 boyutlarındaki yeni elektrikli otomobilini beklenenden daha erken piyasaya sürecek. Audi, 2027 yılında satışa çıkması planlanan bu modelin üretim tarihini 2026’ya çekti.

Alman üreticinin tamamen elektrikli modellere geçiş hedefi, 2024 yılında talebin yüzde 8 oranında düşmesiyle sekteye uğradı. Bu düşüş, Audi’nin 2032 yılına kadar tamamen elektrikli araçlara geçiş planlarını gözden geçirmesine yol açtı. Ancak buna rağmen, şirket elektrikli araç yelpazesini genişletmeye devam ediyor. Şimdiye kadar daha büyük ve pahalı modellere odaklanan Audi, artık daha uygun fiyatlı elektrikli araçlar geliştirmeye karar verdi.

Audi uygun fiyatlı elektrikli

Audi CEO’su Gernot Döllner, yaptığı açıklamada A3 segmentinde yeni bir elektrikli otomobilin geleceğini doğruladı. Bu yeni model, Ingolstadt fabrikasında üretilecek ve şirketin elektrikli araç serisini daha geniş bir kitleye sunmayı amaçlıyor. Henüz modelle ilgili ayrıntılar paylaşılmasa da, Audi’nin Volkswagen ID.2all konseptine dayalı bir araç geliştirebileceği tahmin ediliyor. Volkswagen, 2026 yılında 25 bin euro civarında bir fiyatla bu konseptin üretim versiyonunu satışa sunmayı hedefliyor.

Yeni elektrikli Audi’nin Golf platformuna dayalı bir model olma olasılığı düşük çünkü Audi, yeni nesil Golf’ü 2029’dan önce piyasaya sürmeyi planlamıyor. Bunun yerine, Rivian iş birliğiyle geliştirilen elektrikli Golf, yeni SSP platformuüzerine inşa edilecek. 2026 ve 2027’de piyasaya sürülmesi planlanan Volkswagen ID.2 ve ID.1 modelleri ise MEB Small platformunu kullanacak.

Audi, bu adımla elektrikli araç pazarındaki rekabet gücünü artırmayı hedefliyor.

Apple M5 MacBook Pro geliyor: Büyük yenilikler 2026’da

Apple, MacBook Pro modellerinde yeni bir döneme giriyor. Bloomberg’in güvenilir teknoloji analistlerinden Mark Gurman‘a göre, M5 işlemcili MacBook Pro modelleri 2025’in sonlarında piyasaya sürülecek. Ancak Apple’ın dizüstü bilgisayar serisindeki asıl büyük yenilikler 2026 yılında gelecek olan M6 modeli ile gerçekleşecek.

M5 MacBook Pro 2025 sonunda geliyor

Teknoloji devi Apple, bilgisayar portföyünü genişletme stratejisini sürdürüyor. Mark Gurman‘ın raporuna göre, şirketin M5 işlemcili MacBook Pro modellerini 2025’in son çeyreğinde tanıtması bekleniyor. Yeni cihazlar, sadece işlemci yükseltmesiyle sınırlı kalacak ve tasarım açısından büyük bir değişiklik içermeyecek.

Apple, aynı zamanda M5 işlemcili MacBook Air modelleri üzerinde de çalışmalarını sürdürüyor. Bu adımla birlikte şirket, tüm MacBook serisini yeni nesil işlemcilerle donatmayı hedefliyor.

Apple, aynı zamanda M5 işlemcili MacBook Air modelleri üzerinde de çalışmalarını sürdürüyor. Bu adımla birlikte şirket, tüm MacBook serisini yeni nesil işlemcilerle donatmayı hedefliyor.

M5 işlemcisiyle daha güçlü performans

M5 işlemcisinin teknik özellikleri henüz resmi olarak açıklanmasa da, daha güçlü yapay zeka yetenekleri ve geliştirilmiş grafik performansı sunması bekleniyor. Apple’ın kendi çip mimarisi üzerinde yaptığı geliştirmeler, cihazların yüksek performans ve enerji verimliliği konusunda iddialı olmasını sağlayacak.

Büyük yenilikler M6 ile gelecek

Gurman’ın raporuna göre, MacBook Pro serisindeki asıl büyük değişim 2026 yılında gerçekleşecek. Apple, M6 işlemcili MacBook Pro modellerinde OLED ekran teknolojisine geçiş yapmayı ve daha ince bir tasarım sunmayı planlıyor. Bu kapsamlı yenilemenin, kullanıcı deneyimini üst seviyeye taşıması bekleniyor.

Apple’ın önümüzdeki yıllarda MacBook serisi için yapacağı bu güncellemeler, teknoloji dünyasındaki rekabeti daha da kızıştıracak gibi görünüyor. Kullanıcılar, M5 ile performans artışı yaşarken, 2026’da gelecek M6 modeliyle yepyeni bir MacBook deneyimine hazırlanabilirler.

Huawei rekor gelir ile geri dönüyor!

Yıllarca süren ABD yaptırımları sonrası zor günler geçiren Huawei, 2024 yılında elde ettiği rekor gelir ile yeniden yükselişe geçti. Şirket, yaptırımlara rağmen büyük bir atılım yaparak önemli başarılar elde etti.

Yaptırımlara rağmen büyük başarı

ABD’nin sert yaptırımları sonrası **”hayatta kalma modu”**na geçen Huaweiyazılım ve çip üretimine yaptığı yatırımlar sayesinde bu süreçten çıkmayı başardı. Şirket, Batı teknolojisine alternatifler geliştirerek ve Çinli yetkililer ile devlet destekli firmalarla iş birlikleri yaparak yeni gelir kaynakları oluşturdu.

Huawei’nin en büyük hamlelerinden biri, Android yaptırımları sonrası geliştirdiği kendi işletim sistemi HarmonyOSoldu. Şu anda bir milyardan fazla cihazda kullanılan HarmonyOS, şirketin mobil sektörde yeniden güç kazanmasını sağladı. Bunun yanı sıra, Huawei’nin ekosistemine entegre edilen akıllı cihazlar, akıllı saatler ve diğer giyilebilir teknoloji ürünleri de büyük ilgi gördü. Böylece şirket, yalnızca akıllı telefon pazarında değil, geniş bir teknoloji alanında da kendine sağlam bir yer edindi.

Çip alanında ise HuaweiABD’nin kısıtlamalarına rağmen NVIDIA ile rekabet edebilecek yapay zekâ donanımlarıgeliştirmeyi başardı. Çin’in yerli üretim kapasitesinin artırılması için atılan adımlar, Huawei’nin çip üretiminde bağımsız hareket edebilmesini sağladı. 5G teknolojisinde dünya liderleri arasında yer alan şirket, yeni nesil iletişim altyapısı çalışmalarına da hız kesmeden devam ediyor.

2024 gelirleri zirveye yakın

Şirket, yıllık gelir sonuçlarını resmî olarak açıklamasa da gelen ilk bilgilere göre 2024 yılı toplam geliri yaklaşık 860 milyar yuan (yaklaşık 118 milyar dolar) seviyesine ulaştı. Bu rakam, Huawei’nin yaptırımlar öncesi 2020 yılında elde ettiği 891 milyar yuanlık zirveye oldukça yakın.

Bu finansal başarı, şirketin yalnızca ayakta kalmakla kalmayıp, teknoloji dünyasında güçlü bir aktör olmaya devam ettiğini gösteriyor. Huawei’nin Ar-Ge çalışmalarına yaptığı büyük yatırımlar ve yenilikçi ürün stratejileri, şirketin küresel pazarda yeniden yükselmesini sağladı.

Huawei’nin bu başarısı, şirketin gelecekte nasıl bir yol izleyeceği konusunda büyük merak uyandırıyor. Şirketin, yeni nesil 6G teknolojileri, yapay zekâ çözümleri ve akıllı şehir altyapıları gibi alanlara yatırım yaparak büyümesini sürdürmesi bekleniyor. Ayrıca, küresel pazarda daha fazla yer edinmek adına alternatif yazılım ve donanım çözümlerini genişletmeye devam edeceği öngörülüyor.

Huawei’nin yeniden yükselişi, teknoloji dünyasında büyük yankı uyandırırken, şirketin önümüzdeki yıllarda nasıl bir yol izleyeceği merak konusu olmaya devam ediyor.

Redoks akış bataryalarında devrim: Yüzde 87,9 verimlilik ve 850 döngü mmrü

inli bilim insanları, enerji depolama teknolojilerinde önemli bir yeniliğe imza attı. Wenzhou Üniversitesi ve Guangxi Üniversitesi‘nden araştırmacılar tarafından geliştirilen yeni nesil redoks akışlı batarya (RFB), yüzde 87,9 gibi yüksek bir enerji verimliliğine ulaşırken, 850 döngüye kadar dayanıklılık göstererek büyük bir başarı sağladı.

Mevcut sorunlara yenilikçi çözüm

Günümüzde kullanılan polisülfit-iyodür bazlı redoks akış bataryaları (SIRFB’ler), düşük tepkime hızları ve sınırlı ömürleri nedeniyle geniş çapta kullanıma uygun bulunmuyordu. Ancak Çinli araştırmacılar, geliştirdikleri yeni katalitik elektrot tasarımı sayesinde bu sorunları aşmayı başardı. Yapılan testlerde, bu yeni tasarımın redoks çiftleri arasındaki çok aşamalı yük transfer reaksiyonlarını optimize ettiği ve böylece bataryanın genel performansını belirgin şekilde artırdığı ortaya kondu.

Redoks

Performansta büyük atılım

Gerçekleştirilen laboratuvar testlerinde, yeni nesil SIRFB, 20 mA/cm² akım yoğunluğunda yüzde 87,9 enerji verimliliği elde etti. Bu oran, önceki nesil malzemelere kıyasla büyük bir ilerleme anlamına geliyor. Ayrıca, 30 mA/cm² akım yoğunluğunda ortalama yüzde 76,5 enerji verimliliği ile 50 döngü boyunca stabil çalıştı. 10 mA/cm² akım yoğunluğunda ise yaklaşık 850 döngü boyunca kararlı bir performans sergiledi. Üstelik, 200. ve 600. döngülerin ardından elektrolitlerin yenilenmesiyle pilin başlangıçtaki yüzde 93,1 verimlilik seviyesine neredeyse tamamen geri dönebildiği keşfedildi.

Yenilenebilir enerji için büyük potansiyel

Bu çığır açıcı gelişme, özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının depolanması açısından büyük bir potansiyele sahip. Redoks akış bataryaları, uzun ömürleri ve yüksek verimlilikleri sayesinde güneş ve rüzgar enerjisi gibi değişken üretim kaynaklarını daha kararlı hale getirerek enerji şebekeleri için daha uygun bir çözüm sunabilir.

Çinli araştırmacılar, bu teknolojinin gelecekte daha da geliştirilerek ticari kullanıma sunulabileceğini ve enerji depolama çözümlerinde yeni bir dönemi başlatabileceğini belirtiyor. Enerji sektöründe büyük yankı uyandıran bu gelişmenin, küresel enerji dönüşümünde önemli bir rol oynaması bekleniyor.

SoftBank, OpenAI’ye 40 Milyar Dolar Yatırıyor!

Teknoloji dünyası yeni bir dönüm noktasına tanıklık ediyor. Japonya merkezli SoftBank, OpenAI’ye tam 40 milyar dolarlık yatırım yapıyor. Bu dev yatırım, yapay zeka sektöründe kartların yeniden dağıtılmasına neden olacak.

OpenAI, ChatGPT ve GPT modelleriyle yapay zeka alanında devrim yarattı. Şimdi ise SoftBank desteğiyle etkisini katlamaya hazırlanıyor. SoftBank CEO’su Masayoshi Son, bu yatırımın “geleceğe bir sıçrama tahtası” olduğunu belirtti.

SoftBank’tan Tarihi Yatırım Hamlesi

Yatırım sadece finansal destekle sınırlı kalmayacak. SoftBank, kendi iştirakleri aracılığıyla OpenAI’ye altyapı ve donanım desteği de sunacak. Bu ortaklık sayesinde OpenAI, daha hızlı büyüme ve küresel yayılma hedeflerine ulaşmayı planlıyor.

Uzmanlar bu hamleyi yapay zeka ekosistemi için “stratejik bir dönüm noktası” olarak tanımlıyor. Çünkü bu seviyede bir yatırım, sektördeki rekabeti derinden etkileyecek. Google, Microsoft ve Amazon gibi devler, yeni bir strateji geliştirmek zorunda kalacak.

Yapay Zeka Savaşında Yeni Dönem Başladı

OpenAI CEO’su Sam Altman, yatırım sonrası yaptığı açıklamada net konuştu: “Vizyonumuzu daha hızlı hayata geçireceğiz.” Altman, SoftBank’la yapılan iş birliğinin uzun vadeli olacağını ve sadece bugünü değil, geleceği de şekillendireceğini vurguladı.

SoftBank ise bu yatırımla yapay zekanın yalnızca tüketici teknolojilerinde değil, sağlık, eğitim ve finans gibi sektörlerde de etkili olmasını hedefliyor. Masayoshi Son’un önceki yatırımlarında olduğu gibi bu girişimi de agresif şekilde büyütmesi bekleniyor.

Uzman analistlere göre bu gelişme, diğer yatırımcıları da harekete geçirecek. Yapay zeka alanında yeni fonlar, birleşmeler ve satın almalar gündeme gelecek. Ayrıca bu durum, teknoloji borsalarında da yankı uyandıracak.

Yatırımın detayları henüz tam olarak açıklanmadı. Ancak kaynaklar, anlaşmanın birkaç aşamada tamamlanacağını bildiriyor. SoftBank’ın daha fazla kontrol istemediği, sadece hızlandırıcı bir rol üstleneceği belirtiliyor.

OpenAI, bu yatırımla birlikte ürünlerini daha fazla kullanıcıya ulaştırmayı hedefliyor. ChatGPT’nin daha gelişmiş sürümleri, daha fazla dil ve kullanım senaryosunu destekleyecek.

Windows 11’in not defteri’ne yapay zeka dopingi

Microsoft, Windows 11’in popüler Not Defteri (Notepad) uygulaması için beklenen CoPilot entegrasyonunu duyurdu. Yapay zeka desteği sayesinde Not Defteri, metin düzenleme konusunda çok daha işlevsel hale geliyor. Ancak bu yenilik, bazı kısıtlamalarla birlikte sunuluyor.

CoPilot destekli not defteri kullanıma açıldı

Microsoft’un yaptığı açıklamaya göre, Not Defteri uygulamasına bir CoPilot butonu ekleniyor. Bu buton sayesinde kullanıcılar, metinleri tek bir dokunuşla yapay zeka yardımıyla düzenleyebilecek, yeniden yazdırabilecek, özetleyebilecek veya farklı bir üsluba çevirebilecek.

Yeni özellikler, OpenAI tabanlı ChatGPT’nin “Yeniden Yaz” (Rewrite) fonksiyonuna benzer şekilde çalışıyor. Kullanıcılar, seçtikleri metinleri analiz ettirerek geliştirilmiş alternatif öneriler alabilecekler. CoPilot’un sunduğu metin düzenleme seçenekleri şu şekilde:

  • Ton değişikliği: Resmi, samimi, eğlenceli veya ilham verici üsluplar arasında seçim yapabilme.
  • Uzunluk ayarı: Kısa, orta veya uzun metin versiyonları oluşturabilme.
  • Format seçenekleri: Paragraf, liste, iş yazısı, akademik metin, pazarlama içeriği veya şiir formatında düzenleyebilme.

Ücretsiz ve abonelik seçenekleri

Microsoft, Copilot entegrasyonunun belirli bölümlerini ücretsiz olarak sunarken, genişletilmiş yapay zeka özellikleri için Microsoft 365 aboneliği gerekeceğini belirtti. Özellikle “Yeniden Yaz” gibi gelişmiş işlevler, yalnızca Microsoft 365 Personal veya Family abonelerine sınırsız kullanım imkânı tanıyacak. Aboneliği olmayan kullanıcılar ise belirli bir kullanım sınırına tabi olacak ve bu sınır aşıldığında belirli bir süre beklemeleri gerekecek.

Windows 11’in sürekli gelişen Not Defteri uygulaması, Copilot entegrasyonu sayesinde sadece basit bir metin düzenleyici olmaktan çıkıp, üretkenlik odaklı güçlü bir araca dönüşüyor. Kullanıcılar, bu yeni özelliği güncellenmiş Not Defteri uygulamasında deneyimleyebilirler.

TSMC’den ABD’de dev yatırım: 1,6 nm çip üretecek üçüncü fabrika kuruluyor

Tayvanlı yarı iletken devi TSMC, ABD’deki yatırımını genişleterek Arizona’da üçüncü fabrikasını kuracağını duyurdu. Yeni tesis, 1,6 nm üretim sürecine sahip olacak ve 2030 yılında faaliyete geçecek. TSMC’den ABD’de böylesine büyük bir yatırım bekleniyordu.

Dünyanın en büyük çip üreticilerinden biri olan Taiwan Semiconductor Manufacturing Company (TSMC), ABD’deki üretim kapasitesini artırma yönünde önemli bir adım attı. Şirket, Arizona eyaletinde toplam 65 milyar dolarlık yatırımla üç fabrikadan oluşan dev bir üretim kompleksi inşa ediyor. TSMC’den ABD’de yaptığı yatırımlar giderek önem kazanmakta.

Halihazırda ilk fabrikasında 4 nm çip üretimi gerçekleştiren TSMC, ikinci tesisini 3 nm ve 2 nm üretim süreçlerine odaklı olarak planladı. Üçüncü fabrikanın ise 2030 yılında üretime başlayarak en ileri teknolojilerden biri olan 1,6 nm (A16) sürecini kullanacağı açıklandı. TSMC’den ABD’de üçüncü fabrikanın bu tarihte açılması bekleniyor.

ABD’nin yapay zeka liderliği için kritik bir hamle

TSMC Başkan Yardımcısı Peter Cleveland, bu yatırımın ABD’nin yapay zeka sektöründeki liderliğini desteklemek ve şirketin küresel üretim ağını genişletmek açısından stratejik bir öneme sahip olduğunu vurguladı. TSMC’den ABD’de yapılan yatırımların bu bağlamda kritik olduğu belirtiliyor.

Tayvan hükümeti daha önce, 2 nm ve altındaki üretim süreçlerinin ülke dışında gerçekleştirilmesini yasaklamıştı. Ancak değişen politik dengeler doğrultusunda ABD, TSMC için öncelikli bir üretim merkezi hâline geldi.

Her ne kadar ABD’deki üretimin Tayvan’daki üretim sürecine kıyasla iki yıl gecikeceği belirtilse de, sektör uzmanları bu adımı ABD’nin yarı iletken pazarındaki rolünü güçlendiren önemli bir gelişme olarak değerlendiriyor.

Cleveland ayrıca, uzun vadede TSMC’nin gelirlerinin %75’inin ABD pazarına bağlı olabileceğini ifade etti. Şirketin bu yatırımla birlikte ABD’deki teknoloji ekosistemine önemli bir katkı sağlaması bekleniyor.

Apple’ın yeni yapay zeka destekli sağlık asistanı geliyor

Apple, sağlık teknolojileri alanındaki yeniliklerini bir adım öteye taşımaya hazırlanıyor. Bloomberg’den Mark Gurman’ın aktardığına göre, teknoloji devi “Project Mulberry” kod adlı yeni bir yapay zeka destekli sağlık asistanı üzerinde çalışıyor. Şirketin bu yeni uygulamayı 2026 yılının ilkbahar veya yaz aylarında kullanıcılarla buluşturması bekleniyor.

Sağlık teknolojisinde yeni dönem

Apple, iOS 19.4 güncellemesi ile birlikte sağlık hizmetlerinde devrim yaratacak yeni bir yapay zeka destekli asistanı kullanıcılara sunacak. Bu asistan, kullanıcıların sağlık verilerini analiz ederek kişiselleştirilmiş öneriler sunacak ve doktorların sunduğu hizmetlere benzer bir deneyim yaşatacak. Özellikle Apple Watch sahipleri için daha kapsamlı bir sağlık takip sistemi oluşturulması hedefleniyor.

Yapay zeka destekli kişisel sağlık asistanı

Yeni sağlık uygulaması, Apple cihazlarında toplanan sağlık verilerini kullanarak kullanıcıların sağlık durumlarına dair detaylı ve kişiselleştirilmiş bilgiler sunacak. Apple, bu sistemin geliştirilmesi için yapay zeka alanındaki en yetkin ekiplerinden biriyle çalışıyor ve projeye çeşitli sağlık uzmanlarını dahil ediyor.

Bu uzmanlar arasında uyku uzmanları, beslenme uzmanları, fizyoterapistler, ruh sağlığı uzmanları ve kardiyologlar bulunuyor. Apple, ayrıca bu uzmanların hazırlayacağı bilgilendirici videoları kullanarak sağlık bilincini artırmayı planlıyor. Videolar, şirketin California Oakland’daki yeni tesisinde kaydedilecek.

Health+ ile beslenme takibi

Apple çalışanları arasında “Health+” olarak adlandırılan yeni bir hizmet de geliştiriliyor. Bu sistem, kullanıcıların beslenme alışkanlıklarını izlemelerine yardımcı olacak gelişmiş bir yiyecek takip özelliği sunacak. Kullanıcılar, yediklerini kaydederek sağlık hedeflerine daha kolay ulaşabilecek.

Apple, sağlık alanındaki yenilikleri yalnızca yapay zeka destekli sağlık asistanı ile sınırlı tutmuyor. Şirket, iPhone’un arka kameralarını kullanarak kullanıcıların egzersizlerini analiz edecek bir sistem üzerinde çalışıyor. Bu sistem, kullanıcıların egzersiz tekniklerini geliştirerek daha verimli antrenman yapmalarına olanak tanıyacak. Gelecekte bu teknolojinin Apple Fitness+ platformuna entegre edilmesi planlanıyor.

Apple’ın sağlık teknolojilerine yaptığı bu yatırımlar, şirketin CEO’su Tim Cook’un uzun vadeli vizyonunun bir parçası olarak değerlendiriliyor. Apple, Project Mulberry ile yapay zeka destekli sağlık hizmetlerini daha erişilebilir hale getirerek kullanıcıların sağlık yönetimini daha bilinçli ve etkin bir şekilde yapmalarını sağlamayı amaçlıyor. Önümüzdeki yıllarda bu teknolojinin nasıl bir etki yaratacağını hep birlikte göreceğiz.

Çinli SiCarrier’dan kritik çip üretimi hamlesi

Çinli litografi ve çip üretim ekipmanı üreticisi SiCarrierABD’nin uyguladığı üst düzey çip üretim kısıtlamalarınarağmen 5 nanometre üretiminde önemli bir adım atmaya hazırlanıyor. ABD’nin ticaret yaptırımları nedeniyle ileri düzey çip üretim ekipmanlarına erişimi kısıtlanan Çin, yerli teknolojilerle bu engelleri aşmayı hedefliyor.

Optik olmayan teknolojilerle çözüm

SiCarrier Industry Machines yöneticisi Du Lijun, şirketin ABD’nin kara listesinde olmasına rağmen, çip üretiminde optik olmayan teknolojiler kullanarak bu sorunun üstesinden gelebileceğini belirtti. Du, “Optik olmayan teknolojileri kullanabileceğimiz, yani litografi sorunlarının bazılarını çözmek için kendi üretim ekipmanlarımızı kullanabileceğimiz bir yol olabilir” diyerek şirketin bu konudaki iddiasını ortaya koydu.

EUV olmadan 5nm üretimi hedefi

Bu açıklamalar, Şanghay’da düzenlenen ve 1.400’den fazla katılımcının yer aldığı Semicon China 2025 fuarında yapıldı. SiCarrier’ın aşındırmabiriktirme işlemleri ve optik metroloji gibi alanlarda geliştirdiği araçlar, fuarda en yoğun ilgi gören ürünler arasında yer aldı.

Şirketin çözümü, çoklu desenleme (multi-patterning) adı verilen bir yönteme dayanıyor. Bu teknik, ASML gibi Batılı şirketlerin geliştirdiği aşırı ultraviyole (EUV) litografi makinelerine erişim ihtiyacını ortadan kaldırabilir. Ancak Du, bu yöntemin üretim sürecini yaklaşık %20 oranında karmaşıklaştırabileceği ve verim oranlarını düşürebileceğikonusunda uyardı.

SiCarrier2023 yılında Çin’in fikri mülkiyet düzenleyicisinden çoklu desenleme teknolojisi için patent aldı. Bu patent, derin ultraviyole (DUV) makineleri ve kendinden hizalı dörtlü desenleme (SAQP) teknolojisini kullanarak 5nmseviyesinde üretimi mümkün kılıyor. Bu yaklaşım, EUV makinelerine olan bağımlılığı azaltırken, üretim maliyetlerini düşürmeyi hedefliyor.

SMIC ve Huawei ile iş birliği

SiCarrier’ın ekipmanlarının, Çin’in en büyük çip üreticilerinden biri olan Semiconductor Manufacturing International Corporation (SMIC) tarafından kullanıldığı belirtiliyor. Şirketin bir diğer önemli ortağı ise Çin’in teknoloji devi HuaweiBloomberg’e göre, iki şirket arasında çip üretimi konusunda stratejik bir iş birliği bulunuyor.

ABD’nin kara listesinde

2021 yılında kurulan ve Çin devletine bağlı bir yatırım fonu tarafından finanse edilen SiCarrierABD Ticaret Bakanlığı tarafından Aralık 2024’te kara listeye alınan 140 Çinli teknoloji şirketi arasında yer alıyor. Buna rağmen şirket, yerli teknolojiler ile ABD’nin ticaret yaptırımlarını aşma konusunda kararlı görünüyor.

Google AI Modu arama özelliğini iyileştiriyor

Google’ın arama için yeni AI Modu, kullanıcıların bir sorgu girdikten sonra özelliği daha kolay gezinmesini sağlayacak bir güncelleme alabilir.  

Gemini 2.0 destekli AI arama işlevi, bağlamsal AI Genel Bakışları ve ilgili arama bağlantıları karışımı sağlayan gelişmiş bir arama deneyimi sağlıyor. Şu anda Google, AI Modu’nu Google One AI Premium abonelerine önizleme olarak sundu. Ancak marka, yakında ücretsiz kullanıcılara da kullanılabilirliği genişletebilir ve aynı zamanda bir AI Modu görüşmesini sıfırlamayı ve aynı sayfada kalmayı kolaylaştırabilir.

Google AI Modu

Android Authority yakın zamanda, Google’ın AI Modu’na gelebilecek potansiyel yeni bir özelliği ortaya çıkaran bir APK parçalama işleminden ayrıntılar paylaştı. İşlev, AI Modu sayfasından ayrılmadan sohbetinizi yenilemenize olanak tanıyan bir kısayoldur.  Şu anda, yapay zekada Google Arama üzerinden erişmek birkaç adım gerektiriyor. Özelliği Google uygulamasındaki ana ekrandaki yapay zeka kısayolu aracılığıyla seçebilirsiniz.

Alternatif olarak, yapay zeka filtresini etkinleştirerek masaüstü Google arama sonuçlarınızı dönüştürebilirsiniz. İlk sorgudan sonra, aynı konu hakkında takip soruları sorabilirsiniz. Ancak, yeni bir konu başlatmak istiyorsanız, uygulamaya veya masaüstü ana sayfasına geri dönmeniz ve ardından yeni bir sohbet başlatmak için bir kez daha AI Moduna geri dönmeniz gerekecektir.

Google’ın uygulama beta sürümünde (sürüm 16.11.32.sa.arm64) test ettiği kısayol, konuşmaları yenilemek için birincil Google Arama ve AI modu uygulamaları arasında gidip gelme ihtiyacını ortadan kaldırabilir. Sonuç sayfasının sol üst kısmında bulunan simge, kağıt ve kalem şeklindedir. Seçildiğinde, AI Modundan çıkmadan sayfayı yeniler.

Bu özellik yalnızca Google’ın uygulama beta sürümünde görüldü ve henüz AI Mode’un genel sürümüne eklenmedi. Ancak, özellik gelecekteki bir güncellemede kullanılabilir hale gelebilir.

Atom pili sağlık alanında kullanılacak

0

Kore’deki Daegu Gyeongbuk Bilim ve Teknoloji Enstitüsü’ndeki araştırmacılar, Atomik pil sağlık radyasyonu onlarca yıl boyunca doğrudan elektriğe dönüştürebilecek bir nükleer pil geliştirdi. Boya duyarlı betavoltaik hücre olarak adlandırılan bu pil, sadece yüksek enerjili elektronlar olan beta parçacıklarını kullanır. Bu pildeki sihir, beta parçacıkları yayan radyoaktif bir izotop olan karbon-14 maddesidir. Bu parçacıklar, boyadaki elektronları serbest bırakarak elektrik akımı üreten rutenyum bazlı bir boya ile kaplanmış bir titanyum dioksit yarı iletkene çarpar.

Atomik pil sağlık alanında önemli bir potansiyele sahip

Karbon-14 bozunmasının yarı ömrü yaklaşık 5.730 yıldır, bu da pilin teorik olarak neredeyse altı bin yıl sonra bile orijinal çıktısının %50’sini üretebileceği anlamına gelir. Yine de, Atomik pil sağlık için düşünüldüğünde, gerçek dünyada, pratik güç çıktısı, malzemelerin böyle bir zaman diliminde parçalanması nedeniyle muhtemelen çok daha erken düşecektir.

Prototip pilin güç yoğunluğu santimetre kare başına miliküri başına 20,75 nanowatt’tır ve %2,86 verimlilik sağlar. Basit bir ifadeyle, bu çok fazla değildir. Yaklaşık olarak bir aspirin büyüklüğündedir ve basit bir cep hesap makinesini çalıştırmak için gereken gücün yaklaşık %0,4’ünü pompalar. Çarpım tablosu tekrarlama kursunuza başlamak için bu atomik pil sağlıkları kullanılarak yaklaşık 240 tane daha gerekir.

Bununla birlikte, Atomik pil sağlık cihazları olan kalp pili nabız devresi veya veri kaydı için uzaktan çevresel sensörler gibi tıbbi cihazları çalıştırmak için yeterli güç üretir. Ayrıca, RFID etiketlerine veya mikroçiplere veya daha büyük bir hızlı enerji patlamasına ihtiyaç duyan şeyler için damlama şarj kapasitörlerine güç sağlayabilir. Bu tür pilin uygun olacağı çok sayıda ultra düşük güç tüketen teknoloji var.

Araştırmacılar, nükleer radyasyon hakkında normalde düşünülebileceklerin aksine, Atomik pil sağlık üzerine yapılan bu tasarımın aslında oldukça güvenli olduğunu söylüyor. Karbon-14’ten yayılan beta parçacıkları, insan vücudunda doğal olarak bulunanlar da dahil olmak üzere neredeyse her şeyde zaten mevcuttur. Böyle bir pil için kalkan oluşturmak, ince bir alüminyum folyo parçası kadar kolaydır. Kağıt bile karbon-14 beta parçacıklarının yayılmasını engelleyebilir. Katı halde ve yanıcı malzemeler olmadan üretilen küçük nükleer piller, termal kaçak, havalandırma ve patlamaya eğilimli olan lityum iyon pillerden daha güvenli olabilir.

Uzay tabanlı uçak gemisi savunma için kullanılacak

0

ABD Uzay Kuvvetleri uydu savunması için uzay tabanlı uçak gemisini finanse ediyor. ABD Uzay Kuvvetleri’nin uzayda bir tür uçak gemisi geliştirmek ve uçurmak için 60 milyon ABD dolarına kadar değerinde bir sözleşmesi var. Hayır, bu büyük bir yazım yanlışının sonucu değil. Yörüngesel tehditlere hızla karşı koymak için uzay araçlarını yerleştirmenin bir yolu olarak tasarlandı.

Geçtiğimiz yüzyılda, Dünya yüzeyinde savaşlar şiddetlenirken, uzay bir tür sığınak olarak görülüyordu. Çatışmadan uzak güvenli bir liman. Soğuk Savaş ve Uzay Yarışı sırasında bile, uzaydaki silahlar teori ve 1973’te meraklı Amerikalı ziyaretçileri caydırmak için Sovyet Salyut 3 uzay istasyonuna gizlice yerleştirilen uçak topu gibi gerçek hayattaki tuhaflıklarla sınırlıydı. Bugün, Rusya ve Çin’in hem karada hem de uzayda Batı uydularını etkisiz hale getirmek veya yok etmek için tasarlanmış silahlar geliştirmek için çok agresif politikalar izlemesiyle durum çok farklı. Bunlara radyo sinyal bozucular, lazer ve mikrodalga silahlar, robotik tutma kolları, kimyasal spreyler, kinetik öldürme araçları ve hatta uyduların tüm takımyıldızlarını yok edebilen nükleer savaş başlıkları dahil.

Uzay tabanlı uçak gemisi

Bu silahlardan herhangi birinin kullanımı, aklı başında herhangi bir komutanın kaçınmak isteyeceği bir şeydir. Uzaydaki savaş, Dünya’dakinden çok farklıdır ve çok farklı riskleri vardır. İlkel Sovyet silahının bile şaşırtıcı sınırlamaları vardı. Birincisi, onu uzay istasyonunun yörüngesinin ekseni boyunca ateşleyemezdiniz. Eğer ateşlerseniz ve hedefi ıskalarsanız, mermi Dünya’nın yörüngesine girer ve istasyonu vururdu. Aynısı diğer karşılaşmaların çoğu için de geçerlidir. Uydular, düşürülmüş bir uçak veya batık bir gemi gibi savaş alanından kaybolmaz. Yörüngede, piller veya yakıt tankları gibi patlayıcı elementler içerebilen terk edilmiş bir gemi gövdesi veya bir enkaz bulutu olarak kalmaya devam ederler. Her iki durumda da, saldırganın tahmin ettiğinden çok daha fazla hasara yol açacak istenmeyen çarpışmaların bir zincirleme etkisine neden olabilirler.

Uzay Kuvvetleri’nin diğer Batı ordularıyla birlikte caydırma ve hafifletmeye daha fazla odaklanmayı tercih etmesinin sebebi bu. Başka bir deyişle, uzayda bir saldırıyı, saldırı gerçekleşmeden önce karşılayarak, düşmanca etkileri azaltarak veya iletişim veya keşif yeteneklerini bir düşmanın geçici bir avantajını bile reddedecek kadar hızlı bir şekilde geri yükleyerek mümkün olduğunca çekici olmayan hale getirmek.

Amazon, alışveriş deneyimini yapay zeka ile kişiselleştirecek!

Amazon, 2025 yılı itibarıyla alışveriş araçlarını daha akıllı hale getiren yeni bir özellik duyurdu: Interests. Bu özellik, kullanıcıların ilgi alanlarına, tercihlerine ve bütçelerine göre özelleştirilmiş ve konuşma tarzında aramalar yapabilmelerine olanak tanıyor. Amazon, bu sayede müşterilerine daha anlamlı ve hedeflenmiş alışveriş deneyimleri sunmayı amaçlıyor.

Yeni Interests özelliği, kullanıcıların arama çubuğuna ilgi alanlarına dayalı özel ifadeler girerek ürün araması yapmalarını sağlıyor. Örneğin, bir kullanıcı “model yapım kitleri ve mühendisler için aksesuarlar” veya “kahve severler için demleme araçları” gibi taleplerde bulunabiliyor. Amazon’un bu yenilikçi yaklaşımı, kullanıcıların alışveriş sırasında daha doğal ve kişisel bir dil kullanmalarını sağlıyor. Sistemin temelinde, büyük dil modelleri (LLM’ler) bulunuyor. Bu modeller, kullanıcıların yazdığı günlük dili anlamlı ve doğru sorgulara dönüştürerek, daha alakalı ve kişiye özel ürün önerileri sunuyor.

Interests, yalnızca arama sonuçlarını kişiselleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda sürekli olarak arka planda çalışarak kullanıcılara yeni ürünler, stok yenilemeleri, fırsatlar ve indirimler hakkında bildirimler gönderiyor. Böylece kullanıcılar, ilgilerini çeken ürünler hakkında her zaman güncel bilgilere erişebiliyorlar. Bu özellik şu an için yalnızca ABD’deki seçili kullanıcılar için iOS ve Android Amazon Shopping uygulamaları üzerinden kullanılabilir durumda. Ancak Amazon, özelliği önümüzdeki aylarda daha geniş bir kullanıcı kitlesine sunmayı planlıyor.

Bu yeni özellik, Amazon’un daha önceki yapay zeka destekli araçlarıyla birlikte devreye giriyor. Şirket, AI alışveriş asistanı Rufus, AI alışveriş rehberleri, inceleme özetleri ve AI destekli ürün bilgisi gibi bir dizi yeniliği daha müşterilerine sunmuştu. Amazon, bu gelişmeleri kullanıcı deneyimini iyileştirmek ve alışveriş sürecini daha hızlı ve verimli hale getirmek için yapıyor.

Diğer büyük teknoloji şirketleri de benzer şekilde yapay zeka teknolojilerini alışveriş platformlarına entegre etmeye başladı. Örneğin, Google yakın zamanda Shopping sekmesini güncelleyerek, kullanıcıların giydikleri bir kıyafeti tarif etmeleriyle benzer ürünleri öneren “Vision Match” aracını tanıttı. Ayrıca, Google, ürün bilgilerini daha verimli bir şekilde sunabilmek için AI destekli özetleme araçları geliştirdi. Amazon, bu alandaki liderliğini sürdürerek, rakiplerinin önünde kalmayı hedefliyor.

Interests özelliği, Amazon’un alışveriş deneyimini kişiselleştirerek, müşterilerine daha akıllı ve faydalı bir alışveriş deneyimi sunmayı amaçlıyor. Bu, şirketin AI tabanlı stratejisinin önemli bir adımı ve gelecekte alışveriş platformlarının nasıl evrileceğine dair bir ipucu.

Nvidia CEO’su: GAA Transistörler ile %20 hız artışı bekleniyor

Nvidia CEO’su Jensen Huang, şirketin GPU yol haritası hakkında önemli açıklamalarda bulundu ve gelecekteki GPU mimarilerinde kullanılacak yeni Gate-All-Around (GAA) transistör teknolojisinin, yüzde 20’lik bir performans artışı sağlayacağını duyurdu. Huang, Nvidia’nın GTC etkinliğinde yaptığı sunumda, GAA teknolojisinin, FinFET’ten sonra transistör teknolojisindeki bir sonraki evrim olacağını belirtti.

GAA teknolojisinin avantajları

Bugünün en ileri üretim teknolojisi olan 3nm süreci, hala FinFET yapısını kullanıyor. Ancak, transistörler küçüldükçe ve yoğunluk arttıkça, elektriksel sızıntılar gibi zorluklar da ön plana çıkıyor. GAA teknolojisi, bu sorunları aşmak için akım kanallarını dikey olarak istifleyerek her dört taraftan da kapı ile çevrilmelerini sağlıyor. Bu yöntem, hem performansı artırıyor hem de enerji verimliliğini optimize ediyor. Nvidia GAA teknolojisi büyük avantajlar sunar.

Ancak GAA teknolojisi, FinFET yapısına göre daha karmaşık ve maliyetli üretim gereksinimlerine sahip. Intel, 18A süreciyle bu yıl Panther Lake dizüstü işlemcilerini ve Clearwater Forest sunucu yongalarını tanıtacak. Ayrıca, TSMC, 2026 yılında 2nm N2 süreciyle iPhone 18 Pro’nun A20 çipinde GAA geçişini uygulayacak.

Nvidia’nın geleceği: Vera Rubin ve Feynman mimarileri

Jensen Huang, Nvidia’nın bir sonraki nesil GPU’su olan Vera Rubin’i duyurdu. TSMC’nin N3 işlem düğümüyle üretilecek olan Vera Rubin mimarisinin 2026’da kurumsal müşterilere sunulması bekleniyor. Ayrıca, Rubin’in halefi olan Feynman mimarisinin 2028’de piyasaya sürülmesi planlanıyor. Bu mimaride de GAA transistörlerin kritik bir rol oynaması öngörülüyor. Huang, GAA transistörlerle elde edilecek yüzde 20’lik performans artışının, devrimsel olmasa da önemli bir gelişme olduğunu ifade etti.

Yapay zeka altyapısı olarak Nvidia

Huang, konuşmasında dikkat çekici bir şekilde Nvidia’yı bir “AI altyapı şirketi” olarak tanımladı. Oyun GPU’larıyla tanınan Nvidia, yapay zeka alanındaki hızlı büyümesiyle kurumsal bölümünü trilyonlarca dolarlık bir değere taşımayı başardı. Bu stratejik değişim, Nvidia’nın gelecekteki gelişimine büyük bir yön verecek gibi görünüyor.

Nvidia’nın yeni GAA transistör teknolojisi, önümüzdeki yıllarda şirketin GPU’larını daha güçlü ve verimli hale getirecek. Bu teknolojinin piyasaya sürülmesiyle birlikte, Nvidia’nın yapay zeka ve veri işleme alanındaki liderliğini pekiştirmesi bekleniyor. Nvidia GAA teknolojisi, yapay zeka projeleri için de kritik olacak.

Google Gemini 2.5 Pro’yu Tüm kullanıcılara ücretsiz olarak sunmaya başladı

Google, yeni nesil yapay zeka modeli Gemini 2.5 Pro’yu sürpriz bir şekilde tüm kullanıcıların kullanımına sundu. Daha önce yalnızca Gemini Advanced abonelerine özel olarak sunulan bu yüksek kapasiteli model, artık ücretsiz erişim ile kullanılabilir hale geldi. Bu hamle, Google’ın yapay zeka alanındaki en iddialı adımlarından biri olarak dikkat çekiyor. Google Gemini 2.5, bu modeli daha erişilebilir kılıyor.

Geçtiğimiz hafta duyurulan Gemini 2.5 Pro, Google’ın bugüne kadar geliştirdiği en gelişmiş yapay zeka modeli olarak çığır açıcı özellikler sunuyor. Bu model, düşünme yeteneklerini bağımsız bir şekilde sunmak yerine, entegre bir sistem olarak çalışıyor. Bu, yapay zekanın daha derinlemesine ve karmaşık görevleri daha etkili bir şekilde yerine getirmesini sağlıyor. Ayrıca, uygulamalar, uzantılar, dosya yükleme desteği ve yeni eklenen Canvas özelliği gibi kullanışlı ve genişletilebilir fonksiyonlar içeriyor. Google Gemini 2.5 tüm bu teknolojileri içeriyor.

Google, bu hamlesiyle en gelişmiş yapay zeka modelini daha fazla insanın deneyimlemesini ve tecrübe etmesini sağlamak istiyor. Şirket, Gemini 2.5 Pro’nun sunduğu benzersiz özellikleri, kullanıcılara ücretsiz olarak açarak daha geniş bir kitleye ulaşmayı amaçlıyor. Bu strateji, hem yapay zekanın daha yaygın hale gelmesine olanak tanıyacak hem de Google’ın teknolojik liderliğini pekiştirecek.

Gemini 2.5 Pro, LMArena liderlik tablosunda zirveye oturmuş durumda ve özellikle matematik ve fen bilimleri testlerinde gösterdiği yüksek performans ile dikkat çekiyor. Model, kodlama becerilerinde de önemli bir gelişim kaydederek, Google’ın kodlama performansını daha da geliştirme çalışmalarına hız verdiğini gösteriyor. Bu, özellikle yazılım geliştirme ve teknolojik inovasyon alanlarında büyük bir avantaj sağlayabilir. Google Gemini 2.5 bu alanda önemli bir yere sahiptir.

Google’ın bu yenilikçi adımı, sadece yapay zeka alanındaki liderliğini pekiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda teknolojinin geleceğini şekillendiren bir hamle olarak da büyük bir önem taşıyor. Gemini 2.5 Pro, teknolojinin geldiği noktayı ve gelecekteki potansiyelini gözler önüne sererken, yapay zekanın erişilebilirliğini artırma adına önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Google Gemini 2.5, bu erişilebilirliği daha da artırıyor.

Audi Walker S1 robotu kullanacak

0

Audi, Çin tesisinde daha akıllı ve daha güvenli kalite denetimleri için Walker S1 robotunu entegre ediyor. Walker S1, soğutucu sızıntılarını tespit ederek insan gazı maruziyetini azaltıyor ve tehlikeli görevlerde güvenliği artırıyor.

Çinli robotik firması UBTech Robotics, Çin’deki Audi-FAW Yeni Enerji Aracı tesisinde insansı robotunu konuşlandırdı.

Audi Walker S1 robotu kullanacak

Klima sistemi sızıntılarını tespit etmek de dahil olmak üzere temel kalite denetim görevlerini gerçekleştiren Walker S1, Audi’nin küresel üretim sistemine entegre edilen ilk insansı robotu işaret ediyor.

Ağustos 2023’te Audi-FAW ve UBTech, insansı robotları Audi’nin akıllı üretimine entegre etmek için bir anlaşma imzaladı. Bu, Walker S1’in birinci sınıf bir otomobil üretim hattında konuşlandırılan ilk insansı robot olmasına yol açtı.

Ocak 2025’te UBTech, yıl sonuna kadar insansı robotlarının seri üretimine başlamayı planladığını duyurdu ve 500 ila 1.000 Walker S Serisi endüstriyel ünite teslimatını hedefledi. Walker S1, daha önce insanlar tarafından işlenen ve solunum riskleri oluşturan klima sistemlerindeki soğutucu sızıntılarını tespit etmek gibi temel görevleri yerine getirir. MSN’in bildirdiğine göre, düşük riskli olarak kabul edilmesine rağmen, uçucu gazlara maruz kalma endişe verici olmaya devam ediyor ve bu da onu robotik otomasyon için ideal bir görev haline getiriyor.

70 milisaniyeden daha kısa görsel tanıma hızı, özel bir uç efektörü ve hassas hareket kontrolü ile Walker S1 milimetre düzeyinde doğruluk sağlar. 168 lbs (76 kg) ağırlığında ve 172 cm (5 fit 8 inç) boyundadır. Dengesini kaybetmeden 33 lbs’ye (15 kg) kadar destekleyebilir.

UBTech, uyarlanabilir hareket kontrolünün zorlu ortamlarda çalışmasını ve zorlu arazilerde ilerlemesini sağladığını iddia ediyor. Çok modlu algılama, 7/24 çalışma ve askeri düzeyde yapısal denge, robotun parladığı üç alandır. BYD, Zeekr, Geely ve Foxconn gibi büyük üreticiler Audi’ye ek olarak UBtech’in Walker S serisini kullanıyor ve 500’den fazla ünite ön sipariş edildi. MSN’in haberine göre, BYD’nin Shenzhen tesisinde sıralama verimliliğini %120 oranında artırırken, Lynk & Co’nun Chengdu tesisinde otonom forkliftlerle birlikte çalışarak depo işleme süresini %40 ve işçilik maliyetlerini %65 oranında azalttı.

Microsoft Windows 11’de mavi ekranı kaldırıyor

Microsoft, Windows 11’in en son güncellemesiyle yıllardır bilgisayar kullanıcılarının karşısına çıkan ünlü “Mavi Ekran” (Blue Screen of Death – BSOD) hatasını tarihe gömüyor. Windows 11 24H2 Preview sürümünde mavi ekran yerini siyah arka plana sahip, daha minimalist ve modern bir tasarıma bırakıyor. Microsoft Windows 11’de mavi ekranı değiştirme kararı aldı.

Windows 11’de siyah ekran dönemi başlıyor

Windows işletim sistemlerinde bir hata oluştuğunda kullanıcıların karşısına çıkan BSOD ekranı, yeni tasarımıyla artık daha sade ve anlaşılır hale geliyor. Microsoft, güncellenen hata ekranında 2012 yılında eklenen üzgün yüz ifadesini ve 2016’da eklenen QR kodunu kaldırarak kullanıcı deneyimini daha basit bir hale getirdi. Microsoft Windows 11’de mavi ekranı daha kullanıcı dostu hale getirdi.

Yeni hata ekranında neler değişti?

Yeni siyah hata ekranında kullanıcıya sadece şu mesaj gösteriliyor:

“Your device ran into a problem and needs to restart” (Cihazınız bir sorunla karşılaştı ve yeniden başlatılması gerekiyor).

Bunun yanı sıra, hata kodu ve soruna neden olan dosyanın adı ekranda yer alıyor. Önceki versiyonlarda yer alan ek görseller ve fazladan bilgiler artık kullanılmıyor.

Microsoft, kullanıcı deneyimini iyileştirmeyi hedefliyor

Microsoft’un bu değişikliği yapmasının temel sebeplerinden biri, hata ekranını daha modern, sade ve kullanıcı dostu bir hale getirmek. Özellikle teknik bilgisi sınırlı olan kullanıcıların bu ekranı gördüğünde paniğe kapılmasını önlemek amaçlanıyor. Daha az görsel unsur içeren yeni tasarım, hata mesajının daha net anlaşılmasını sağlıyor. Microsoft Windows 11’de mavi ekranı daha modern bir ekranla değiştirdi.

Windows 11 kullanıcılarını neler bekliyor?

Windows 11 24H2 güncellemesiyle birlikte siyah hata ekranı resmi olarak kullanıma sunulacak. Kullanıcılar, bu güncelleme sayesinde daha şık ve sade bir hata ekranı deneyimi yaşayacaklar. Microsoft Windows 11’de mavi ekranı daha şık ve sade bir ekranla değiştirdi.

Microsoft’un bu güncellemeyle birlikte işletim sistemini daha çağdaş ve kullanıcı odaklı bir hale getirme çabası devam ediyor. Windows 11’in yeni sürümleriyle birlikte daha fazla görsel ve işlevsel yenilik bekleniyor.

NASA ve Boeing, Starliner testlerine 2026’da yeniden başlıyor

NASA ve Boeing, 2026 yılının başlarında CST-100 Starliner uzay aracını yeniden test etmeye hazırlanıyor. Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) yapılan son insanlı Starliner test uçuşunda yaşanan teknik sorunlar nedeniyle iki astronot planlanandan çok daha uzun bir süre uzayda kalmıştı. NASA ve Boeing, Starliner’ın mürettebat sertifikasyonu için çalışmalarını hızlandırarak itki sistemi testlerini tamamlamayı hedefliyor.

Sorunlu uçuşun ardından çalışmalar hızlandırıldı

Hatırlanacağı üzere, ISS’e yapılan ilk insanlı Starliner uçuşunda motor ve sistem arızaları yaşanmış, NASA astronotları Butch Wilmore ve Suni Williams‘ın sekiz gün sürmesi planlanan görevi bu sorunlar nedeniyle dokuz aya uzamıştı. Astronotlar, bu ayın başlarında SpaceX‘in Dragon kapsülüyle Dünya’ya geri dönerken, sorunlu Starliner kapsülü mürettebatsız olarak geri getirilmişti.

NASA’nın yaptığı açıklamaya göre, uçuş sırasında tespit edilen anormalliklerin %70’i çözüldü. Ancak Starliner’ın yörüngede yaşadığı ana itki sistemi problemlerinin tamamen giderilmesi için çalışmaların 2025 yılı boyunca devam etmesi bekleniyor. Bu süreçte çeşitli yer testleri ve sistem yükseltmeleri gerçekleştirilecek.

Yeni önlemler ve testler yolda

NASA ve Boeing, 2025 yılının ilkbahar ve yaz aylarında gerçekleştirilmesi planlanan itki sistemi testlerinin kapsamını belirlemeye çalışıyor. Bu testler, termal modellerin doğrulanmasına ve uçuş güvenliğini artıracak iyileştirmelerin yapılmasına yardımcı olacak.

Alınması planlanan önlemler arasında şunlar yer alıyor:

  • Starliner’ın hizmet modülündeki “doghouse” adı verilen bölmeye termal bariyerler eklenmesi,
  • Uçuş sırasında itici darbe profillerinin değiştirilerek aşırı ısınmanın önlenmesi,
  • Yeni helyum sistemi contalarının test edilerek olası sızıntı risklerinin azaltılması.

Bir sonraki uçuş için alternatifler masada

NASA ve Boeing, bir sonraki Starliner uçuşunu mürettebat taşıma kapasitesine sahip bir görev olarak planlıyor. Ancak ajansın ihtiyaçlarına bağlı olarak yalnızca kargo taşıyan bir uçuş seçeneği de değerlendiriliyor.

Tesla 2025’in ilk çeyreğine zorlu bir giriş yapıyor

Elektrikli araç devi Tesla2025 yılının ilk çeyreğine hem düşen satış beklentileri hem de kamuoyundaki azalan ilgisiyle giriyor. Şirketin bu dönemdeki araç teslimatlarının, son iki yılın en düşük seviyesine gerileyebileceği öngörülüyor.

Halkın Tesla’ya olan mesafesi artıyor

Son dönemde yapılan bir anket, Amerikalı tüketicilerin Tesla’ya olan ilgisinin azaldığını gözler önüne seriyor. Ankete katılanların %67’si Tesla sahibi olmayı düşünmediklerini belirtiyor. Bu olumsuz yaklaşımın en büyük nedenlerinden biri ise şirketin CEO’su Elon Musk. Katılımcıların %37’si, Musk’ın kararlarını doğrudan etkilediğini ifade ederken, Musk hakkındaki genel algı da pek parlak değil. Musk’a olumsuz bakanların oranı %55 seviyesine ulaşmış durumda.

Teslimat beklentileri geriye çekildi

Tesla’nın yatırımcı ilişkileri birimi tarafından derlenen analist beklentilerine göre, şirket bu çeyrekte 377.592 araç teslim edecek. Eğer bu rakam gerçekleşirse, Tesla son iki yıldan uzun bir süre sonra en düşük çeyreklik teslimat seviyesinigörecek. En son bu seviyeye 2022’nin üçüncü çeyreğinde inildiği biliniyor.

Model Y ve Model 3 satışları geriliyor

Bu düşüşün en büyük nedenlerinden biri, Tesla’nın Model Y üretiminde yaptığı değişiklikler. Şirket, dört farklı fabrikasında eski modeli üretimden kaldırarak yeni versiyona geçiş yaptığı için teslimatlar ciddi oranda yavaşladı. Ancak sorun sadece bu değil. Avrupa’daki teslimat rakamlarının da etkisiyle, çeyrek başında 450.000 civarında olan teslimat beklentileri yaklaşık 75.000 araçlık bir revizyonla aşağı çekildi.

Model 3 tarafında da tablo benzer bir seyir izliyor. Avrupa’daki satışlar yaklaşık %30 oranında gerilerken, Tesla ABD’de bu modeli satabilmek için faizsiz kredi kampanyasını yeniden başlatmak zorunda kaldı. Ayrıca, ABD’de yeni Model Y’nin sadece daha pahalı ve sınırlı sayıda üretilen LR AWD Launch Edition sürümünün teslim edilmeye başlanması da şirketin genel teslimat kapasitesini daraltmış durumda.

Tesla’nın geleceği soru işaretleri taşıyor

Tüm bu gelişmeler, Tesla’nın yalnızca üretim ve satış stratejilerinde değil, marka algısında da ciddi bir sınavdan geçtiğini gösteriyor. Hem tüketici ilgisinin hem de somut teslimat verilerinin aynı anda gerilemesi, şirketin önümüzdeki çeyreklerde nasıl bir yol izleyeceğine dair soru işaretlerini artırıyorTesla’nın bu zorlu dönemde atacağı adımlarelektrikli araç pazarındaki geleceğini belirlemede kritik bir rol oynayacak.