Yapay zeka ile iş dünyasında devrim: 2025’te neler değişecek?

0

İşletmeler giderek daha dijital bir dünyada yol alıyor. Bununla birlikte, yapay zekanın 2025 yılına kadar büyümeyi ve başarıyı yönlendirmedebüyük bir rol oynamasını bekliyoruz. İşte YZ’nin işletmeleri nasıl dönüştürebileceği ve başarıya nasıl konumlandırabileceğine dair hızlı bir bakış.

Yapay zeka ile iş dünyasında yeni dönem

Özel müşteri deneyimleri

Yapay zeka, işletmelerin müşteri verilerini ve tercihlerini ölçekte analiz etmesini sağlıyor. Böylelikle özel öneriler, hedefli pazarlama kampanyaları ve ürün teklifleri sağlıyor. 2025 yılına kadar, yapay zeka destekli kişiselleştirme araçlarından yararlanan şirketler, müşteri elde tutmada iyileşme ve daha yüksek dönüşüm oranları görecektir.

Gelişmiş karar alma

Yapay zeka destekli analiz araçları, işletmelerin büyük miktarda veriyi hızla işlemesine yardımcı oluyor. Ayrıca bilinçli karar almayı destekleyen eyleme alınabilen içgörüler sağlıyor. Tahmini analiz ve gerçek zamanlı raporlama ile şirketler, pazar eğilimlerine uyum sağlayabiliyor. Böylelikle müşteri ihtiyaçlarını rakiplerinden önce tahmin edebiliyor.

Yapay zeka ile iş dünyasında kolaylıklar sağlıyor

Basit operasyonlar

Yapay zeka ile otomasyon, tekrarlayan görevleri en aza indirerek çalışanların stratejik girişimlere odaklanmasını sağlar. Tedarik zincirlerini yönetmekten Chabot’lar aracılığıyla müşteri hizmetlerini otomatikleştirmeye kadar, yapay zeka iş akışlarını optimize eder ve operasyonel maliyetleri azaltır.

Özel pazarlama kampanyaları

Yapay zeka araçları, birden fazla platformdan gelen verileri analiz edebiliyor. Ayrıca eğilimleri belirleyebiliyor. Böylelikle doğru kitleye doğru zamanda ulaşmak için reklam harcamalarını optimize edebiliyor. İşletmeler kampanyalarını verimli bir şekilde ölçeklendirebilir ve yatırım getirisini en üst düzeye çıkarabilir.

Ürün yeniliği

Yapay zeka, tüketici geri bildirimlerini analiz ederek, prototipleri test ederek ve pazar eğilimlerini tahmin ederek araştırma ve geliştirme süreçlerini hızlandırır. Bu, pazar taleplerine göre özel daha hızlı ürün lansmanlarını ve yenilikleri teşvik ediyor.

Gelişmiş siber güvenlik

Siber tehditlerin artmasıyla birlikte, AI güvenlik risklerini tespit etmek ve azaltmak için sağlam çözümler sunar. AI destekli sistemler ağ trafiğini izleyebilir, güvenlik açıklarını belirleyebilir ve tehditlere gerçek zamanlı olarak yanıt verebiliyor.

AB, veri gizliliğini ihlal ettiği için kendine ceza verdi!

Avrupa Komisyonu’nun, kendi koyduğu katı veri gizliliği yasalarını ihlal ettiği gerekçesiyle bir Alman vatandaşına 400 Euro tazminat ödemeye mahkûm edilmesi, Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Tüzüğü’ne (GDPR) ne denli önem verdiğini bir kez daha ortaya koyuyor. Avrupa Birliği Genel Mahkemesi’nin verdiği bu karar, GDPR kurallarının yalnızca özel şirketler için değil, yasa koyucu AB kurumları için de bağlayıcı olduğunu açıkça gösteriyor ve böyle bir ceza örneği ilk kez yaşanıyor.

AB, veri gizliliğini ihlal ettiği için resmen kendine ceza veriyor

Olay, Avrupa Komisyonu tarafından düzenlenen bir konferansta “Facebook ile Giriş Yap” seçeneğinin kullanılması sırasında başladı. Katılımcının IP adresi, tarayıcı ve cihaz bilgileri gibi veriler, gerekli veri güvenlik önlemleri alınmadan ABD’deki Amazon ve Meta gibi üçüncü taraf şirketlere aktarıldı. Bu durum, GDPR’ın açıkça ihlali olarak değerlendirildi. Mahkeme, Komisyon’un bu veri aktarımında yeterli önlemleri almadığını ve bunun ciddi bir ihlal olduğunu belirterek tazminat kararını verdi.

Bu karar, GDPR kurallarına uyum konusunda AB’nin kendi organlarının bile dikkatle incelenebileceğini ve ihlal durumlarında yaptırıma tabi olabileceğini göstermesi açısından büyük önem taşıyor. Avrupa Birliği, 2018 yılında yürürlüğe giren GDPR ile bireylerin kişisel verilerinin güvenliği ve şeffaflığı konusunda dünyadaki en katı düzenlemelerden birini hayata geçirmişti. Bu düzenleme, sadece özel ve kamusal kuruluşların değil, bireysel hakların da korunmasını hedefliyor. Ancak bu tür olaylar, düzenleyici çerçevenin bile belirlenen standartları ihlal edebileceğini ortaya koyuyor.

Kararın, GDPR’ın uygulanmasına dair genel farkındalığı artırması ve AB kurumlarında daha katı denetimler getirilmesine zemin hazırlaması bekleniyor. Avrupa Komisyonu’na verilen bu ceza, bireylerin haklarını koruma konusunda AB’nin ne kadar ileri gidebileceğini ve yasaların öncelikli olduğunu bir kez daha kanıtladı. Bu durum, Avrupa’nın veri koruma standartlarının ciddiyetle uygulanmasını garanti altına alma kararlılığını açıkça gözler önüne seriyor.

Samsung, üçlü katlanabilir telefonuyla geliyor!

0

Huawei’nin geçtiğimiz yıl tanıttığı ve büyük bir yankı uyandıran Mate XT modeli, iki kez katlanabilen “tri-fold” tasarımıyla dikkat çekmişti. Bu yenilikçi tasarım, üçe katlanabilir akıllı telefon segmentini başlatırken, yeni oyuncuların bu alana dahil olacağına dair merakları da artırmıştı. Görünen o ki, bu segmentin bir sonraki önemli temsilcisi Samsung olacak. Ortaya çıkan bilgilere göre, Samsung’un üçe katlanabilir akıllı telefonunun 2025’in ikinci yarısında tanıtılması planlanıyor. Ancak bu cihaz, sınırlı sayıda üretilecek ve üretim adedinin 300.000’in altında kalması bekleniyor.

Samsung, üçlü katlanabilir telefonuyla karşımıza çıkacak

Üretim miktarındaki kısıtlama, cihazın tasarımının ve üretim süreçlerinin karmaşıklığından kaynaklanıyor. Samsung, bu yeni teknolojiye olan ilginin büyük olması durumunda üretim kapasitesini artırma olasılığını değerlendiriyor. Ancak bu süreç, cihazın tahmin edilen yüksek fiyat etiketi nedeniyle zorluklarla karşılaşabilir. Söylentilere göre, Samsung’un bu modeli bugüne kadar piyasaya sürdüğü en pahalı katlanabilir telefon olacak.

Cihazın ekran üretiminin, Samsung Display tarafından yapılacağı ve Huawei Mate XT’den farklı bir katlanma mekanizmasına sahip olacağı belirtiliyor. Tasarımda ekranın tamamen içte kalacağı bir mekanizma tercih edilerek, dış faktörlere karşı dayanıklılığın artırılması hedefleniyor. Bu yeni mekanizma, cihazın ekran boyutlarına da doğrudan etki ediyor. Elde edilen bilgilere göre, ekran sol tarafa doğru açıldığında 10,5 inç, sağ tarafa doğru açıldığında ise 12,4 inç büyüklüğe ulaşıyor.

İlginç bir detay olarak, cihazda ekran altı kameranın bulunmayacağı belirtiliyor. Bu, Samsung’un dayanıklılık ve pratik tasarıma öncelik verdiğini gösteriyor. Üç kez katlanabilen telefonun, teknoloji dünyasında önemli bir yenilik olarak kabul edilmesi ve tüketiciler arasında geniş bir merak uyandırması bekleniyor. Samsung’un bu cihazla, yeni bir segmentte standartları belirlemeye çalıştığı görülüyor. Tüm bu gelişmeler, akıllı telefon dünyasında yeni bir rekabet dalgasının işareti olarak değerlendiriliyor.

Başınıza yapışan yapay zeka cihazı geliştirildi!

CES 2025’te tanıtılan yenilikçi yapay zeka cihazları arasında başınıza yapışan “Omi,” teknoloji dünyasında büyük ses getirdi. San Francisco merkezli Based Hardware tarafından geliştirilen bu cihaz, madeni para büyüklüğündeki boyutuyla kullanıcıların günlük yaşamlarını kolaylaştırmayı hedefliyor.

Başınıza yapışan yapay zeka cihazı geliştirildi

Omi’nin benzersiz yanı, başa yapıştırılarak veya alternatif olarak kıyafete takılarak ya da kolye şeklinde taşınarak kullanılabilmesi. Dahili bataryası sayesinde tek bir şarjla günlerce aktif kalabiliyor. Ayrıca, herhangi bir uyandırma sözcüğüne gerek olmadan sürekli olarak açık durumda çalışabiliyor ve GPT-4o tabanlı yapay zeka altyapısını kullanarak gerçek zamanlı etkileşimler sunuyor.

Omi, kullanıcıların konuşmalarını dinliyor, bağlamı analiz ederek kişiselleştirilmiş yanıtlar ve tavsiyeler veriyor. Özellikle toplantı, sohbet ve sesli notların canlı metin dökümleri, anlık özetler ve soru-cevap işlevleriyle dikkat çeken cihaz, insan seviyesinde doğrulukla ses kaydı yapabiliyor. Omi, Google Takvim, Notion ve Google Drive gibi 250’den fazla uygulamayla entegre çalışarak dijital dünyayı yönetmeyi kolaylaştırıyor. Üstelik kullanıcı verilerinin güvenliği için şifreleme sağlanmış olup, cihaz üzerindeki veriler tek bir dokunuşla silinebiliyor. Cihaz kaybolsa bile, bağlı uygulama üzerinden verilere erişmek veya silmek mümkün.

Omi’nin en dikkat çekici gelecek hedefi ise beyin-bilgisayar arayüzü geliştirme çalışmaları. Bu teknolojinin, cihazın beyin sinyallerini okumasına olanak tanıması bekleniyor. 2025’in ikinci çeyreğinde piyasaya sürüleceği belirtilen bu modül, öncelikli olarak ilk 5.000 sipariş veren kullanıcıya sunulacak. Şu an 89 dolar gibi uygun bir ön sipariş fiyatıyla satışta olan cihaz, abonelik ücreti olmadan çalışabiliyor. Sipariş veren kullanıcılar, Omi’ye 2025’in ikinci çeyreğinde ulaşabilecek. Giyilebilir teknolojideki bu yenilik, kişisel asistanların geleceği için büyük bir adım olarak görülüyor.

MG, Türkiye’deki yatırımlarına devam edecek!

Çinli otomotiv devi SAIC Motor’un sahip olduğu İngiliz kökenli otomobil markası MG’nin, Mısır’da yıllık 100 bin araç üretim kapasitesine sahip bir fabrika kuracağını duyurması, Türkiye’deki yatırım beklentileri üzerinde bazı soru işaretleri oluşturdu. Bu gelişmenin ardından MG’nin Türkiye’deki temsilcisi Doğan Trend Otomotiv CEO’su Kağan Dağtekin, bu durumun Türkiye’yi olumsuz etkilemeyeceğini, aksine yatırım sürecinin halen devam ettiğini belirtti. Dağtekin, Mısır’da planlanan fabrikanın Türkiye için bir alternatif ya da rakip olmadığının altını çizdi ve Türkiye’deki projeye odaklanmış durumda olduklarını ifade etti.

MG, Türkiye’deki yatırımlarına devam ediyor

Kağan Dağtekin yaptığı açıklamada, Mısır’da iki yıl süren bir planlama sonucu ortaya çıkan yatırımın, ağırlıklı olarak Mısır iç pazarıyla birlikte Afrika ve Ortadoğu bölgelerini hedef aldığını belirtti. Bu fabrikanın yıllık üretim kapasitesinin 50 bin araçlık bölümünün bu pazarların ihtiyaçlarına yönelik olacağını söyledi. Türkiye’nin ise bambaşka bir pozisyonda bulunduğunu vurgulayan Dağtekin, Mısır fabrikasının Türkiye ile herhangi bir bağlantısı olmadığını ve bu nedenle bir rekabet durumu yaratmadığını dile getirdi. Türkiye’nin olası rakiplerinin daha çok Avrupa ülkeleri ve Fas gibi bölgeler olduğunu ifade eden Dağtekin, MG’nin Türkiye projesinde kararlılıkla ilerlemeye devam ettiğini sözlerine ekledi.

MG, Türkiye yatırımlarına devam edebilir.
MG, Türkiye’deki yatırımlarını sürdürecek.

Türkiye ile SAIC arasında yaklaşık bir yıldır süren yoğun görüşmelerin altını çizen Dağtekin, bu süreçte önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirtti. SAIC Motor’un üst yönetiminin, bu önemli yatırım projesini daha ileri bir aşamaya taşımak amacıyla 10 Ocak’ta Şangay’da gerçekleştirilecek toplantı için kendilerini davet ettiğini açıkladı. Bu toplantının, Türkiye’ye yönelik fabrikanın nihai kararları konusunda kritik bir rol oynayacağını ifade eden Dağtekin, MG’nin Türkiye’ye olan ilgisinin sürdüğünü ve bu projede ciddi bir mesafe alındığını vurguladı.

MG’nin Türkiye yatırımı yalnızca bir otomobil fabrikası kurmanın ötesinde, Türkiye’nin bölgedeki konumunu güçlendirecek stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Dağtekin, bu yatırımın gerçekleşmesiyle hem Türkiye’nin üretim kapasitesinin artacağını hem de MG’nin Avrupa pazarındaki etkinliğinin artacağını belirtti. Şangay’da yapılacak görüşmelerin ardından, bu önemli projede daha somut sonuçların ortaya çıkması bekleniyor. MG ve SAIC’in Türkiye üzerindeki bu yatırım potansiyeli, otomotiv sektörünün dikkatle izlediği gelişmeler arasında yer alıyor.

Chery, 2024 yılında 2,6 milyondan fazla araç sattı!

Chery, 2024 yılını büyük bir başarıyla kapatarak 2,6 milyonun üzerinde araç satışı gerçekleştirdi ve yüzde 40’a yakın büyüme oranıyla sektör ortalamalarının üzerinde bir performans sergiledi. Yıl boyunca 2 milyon 603 bin 916 araç satan şirket, yalnızca aralık ayında yıllık yüzde 38,4 artışla 298 bin 505 araç satışı gerçekleştirdi. Bu etkileyici büyüme oranıyla Chery, yıllık hedeflerini aşarken sektörün genel büyüme oranını da yaklaşık yüzde 20 oranında geride bıraktı. Şirketin 2024 yılına ait toplam geliri ise bir önceki yıla kıyasla yüzde 50’den fazla artış göstererek yaklaşık 65,5 milyar dolara ulaştı.

Chery, 2024 yılında 2,6 milyonun üzerinde araç satışı yaptı

Chery, ihracat tarafında da büyük bir başarı yakalayarak 2024’te yüzde 21,4 artışla toplamda 1 milyon 144 bin 588 aracı yurt dışına gönderdi. Böylece üst üste 22. kez Çin’in en büyük binek otomobil ihracatçısı olma unvanını korudu. Ayrıca yeni enerji araçlarına olan talebi iyi değerlendirerek bu segmentteki satışlarını yüzde 232,7 artırdı ve toplamda 583 bin 569 adet satış gerçekleştirdi. Şirketin aralık ayında Plug-in Hibrit (PHEV) araç satışları ise aylık yüzde 31,9 artışla 100 bin adedin üzerine çıktı.

2024 yılı Chery için sadece satış başarısıyla değil, önemli kilometre taşlarıyla da anıldı. Kasım ayında İspanyol EV MOTORS şirketiyle kurduğu ilk ortak girişim tesisi faaliyete geçti ve efsanevi İspanyol otomobil markası EBRO’nun yeniden doğuşuna katkı sağladı. Bu dönemde Chery TIGGO 2 modeli de bir milyon üretim adedine ulaştı. Ekim ayında düzenlenen Küresel Kullanıcı Ekosistemi Konferansı’nda, dünya genelindeki beş farklı üretim tesisinde üretilen 15 milyonuncu araç banttan indi. Aynı yıl içinde bir milyonuncu TIGGO 7 ihracatı gerçekleşirken Chery, Brezilya, Mısır ve Endonezya gibi önemli pazarlarda ödüller kazanarak ve liderliğini pekiştirerek küresel bilinirliğini artırmayı sürdürdü.

Chery’nin 2024 yılı itibarıyla toplam kullanıcı sayısı, 4,5 milyonu yurt dışında olmak üzere 15,72 milyona ulaştı. Şirketin bugüne kadarki faaliyetleri ise 110’un üzerinde ülke ve bölgeye yayılmış durumda. Hem satış hem de inovasyon odaklı çalışmalarıyla Chery, küresel otomotiv pazarında güçlü bir oyuncu olmaya devam ediyor.

TikTok’un ABD operasyonları satılıyor mu?

ABD’li iş insanları, TikTok’un ABD’deki operasyonlarını satın almak için ByteDance’e teklif sundu. Bu girişim, sosyal medya platformunun ülkedeki geleceğini şekillendirebilir.

ABD’li milyarder Frank McCourt, Project Liberty adlı kar amacı gütmeyen kuruluşuyla birlikte “The People’s Bid for TikTok” adlı bir grup oluşturdu. Bu grup, TikTok’un ABD’deki varlıklarını satın almak için Çin merkezli ByteDance şirketine resmi bir teklif iletti. Teklifin değeri yaklaşık 20 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.

170 milyon kullanıcının bilgisi ABD’ye taşınacak

Teklif, TikTok’un mevcut 170 milyon aylık ABD’li kullanıcısını, gizlilik ve güvenliği ön planda tutan ABD merkezli bir teknoloji altyapısına taşımayı hedefliyor. McCourt, platformu mevcut TikTok algoritmasından bağımsız olarak yeniden yapılandırmayı planlıyor. Bu sayede, kullanıcıların platformu kullanmaya devam etmesi amaçlanıyor.

ABD Başkanı Joe Biden, Nisan 2024’te ByteDance’in TikTok’un ABD operasyonlarını ulusal güvenlik endişeleri nedeniyle satmasını zorunlu kılan bir yasayı imzalamıştı. Bu yasanın 19 Ocak 2025’te yürürlüğe girmesi planlanıyor. Başkan seçilen Donald Trump, Aralık 2024’te TikTok’a karşı olumlu bir tutum sergileyerek, platforma karşı “sıcak bir yaklaşımı” olduğunu belirtmişti. Trump, TikTok ve ByteDance’in önerilen yasağa karşı 10 Ocak’ta yapacakları savunmanın, göreve başlamasına kadar ertelenmesini talep etti. Ancak ABD Adalet Bakanlığı bu erteleme talebine karşı çıkıyor.

TikTok’un ABD’deki geleceği belirsizliğini koruyor. ByteDance’in teklife nasıl yanıt vereceği ve ABD Yüksek Mahkemesi’nin olası bir yasağa ilişkin kararı, platformun kaderini belirleyecek. Bu süreç, sosyal medya dünyasında önemli değişikliklere yol açabilir.

ABD’li iş insanlarının TikTok’u satın alma girişimi, platformun ABD’deki varlığını sürdürmesi için kritik bir adım olarak görülüyor. Gelişmeler, hem kullanıcılar hem de teknoloji sektörü tarafından yakından takip ediliyor.

Starlink, tüm Los Angeles’a tek başına internet sağlıyor!

0

Los Angeles bölgesinde günlerdir devam eden orman yangınları, iletişim altyapısını tamamen etkisiz hale getirdi: Bu kriz ortamında, SpaceX’in Starlink teknolojisi ve T-Mobile iş birliği, bölgedeki insanların acil durum bilgilerine erişmesine ve iletişim kurmasına olanak tanıdı. Yangınların ortasında hayati bir çözüm sunan Starlink, hem bireyler hem de acil durum ekipleri için kritik bir rol oynadı.

SpaceX, Los Angeles bölgesinde T-Mobile kullanıcılarına özel uydu üzerinden SMS gönderim özelliğini aktif hale getirdi. Bu yenilik sayesinde, cep telefonu sinyali olmayan alanlarda bile kullanıcılar sevdiklerine mesaj gönderebiliyor, 911’i arayabiliyor ve acil durum bildirimlerini alabiliyor. Bu hizmet, Starlink’in Direct-to-Cell teknolojisini kullanarak iletişimde kesinti yaşanmasını engelliyor.

Los Angeles yangın alanında Starlink kullanımı

Elon Musk, Twitter hesabı üzerinden yaptığı bir duyuruda, yangından etkilenen bölgelere ücretsiz Starlink terminalleri sağlanacağını açıkladı. Musk ayrıca, bölgede yaşayanlar için bir aylık ücretsiz internet hizmeti sunacaklarını belirtti. Bu hizmet, hem acil durum ekipleri hem de sığınma merkezleri için önemli bir destek sunuyor.

SpaceX, yangınlardan etkilenen yeni müşterilere ‘Disaster Relief’ (Afet Yardım) planı aracılığıyla ücretsiz hizmet sunuyor. Bu plan sayesinde, bölgede ihtiyaç duyanlar Starlink terminallerini kullanarak internet bağlantısına erişim sağlayabiliyor. Ayrıca, mevcut Starlink kullanıcılarına otomatik olarak bir aylık hizmet kredisi tanımlanmış durumda. İptal edilen veya duraklatılan hesaplar da bu süreçte ücretsiz hizmetten yararlanabiliyor.

Starlink terminalleri yangın bölgesinde aktif

Şirketin sunduğu bu hizmet, sadece bireylerin değil, aynı zamanda medya kuruluşlarının kriz anında kesintisiz yayın yapmasına olanak tanıyor. Los Angeles’ta televizyon ekipleri, Starlink bağlantısını kullanarak yangın bölgesinden canlı yayınlar gerçekleştirdi. Bu durum, teknoloji ve iletişimin afet yönetiminde ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Sizce bu tür teknolojik çözümler afet yönetiminde yeterince kullanılabiliyor mu? Starlink’in bu hamlesi hakkında düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz

Apple Arizona’daki çip üretim kapasitesini artırıyor

AppleAmerika’daki çip üretim kapasitesini artırma yolunda önemli adımlar atıyor. Arizona’da faaliyet gösteren TSMC’nin çip üretim tesisiiPhone işlemcilerinin ardından Apple Watch çiplerini de üretmeye başladı. Apple Arizona’daki gelişme, Apple’ın üretim süreçlerini Tayvan’ın ötesine taşıma stratejisinin bir parçası olarak dikkat çekiyor.

A16 ve S9 çipleri aynı tesislerde üretiliyor

TSMCApple’ın iPhone ve Mac için tasarladığı işlemcileri genellikle Tayvan’da üretiyor. Ancak, Başkan Joe Biden’ın Çip ve Bilim Yasası kapsamındaki vergi teşvikleri, firmanın üretimin bir kısmını ABD’ye taşımaya teşvik etti. Apple Arizona’daki Arizona’daki tesisEylül 2024’te iPhone 15 ve iPhone 15 Plus modelleri için A16 Bionic çipinin üretimine başladı. Sonrasında ise, Apple Watch için S9 çiplerinin üretimine geçildi.

Apple Watch Series 9 ile tanıtılan S9 çipi, tıpkı A16 Bionic gibi TSMC’nin 4 nanometre işlem teknolojisiyle (N4)üretiliyor. Bu ortak teknolojik yapı, Apple Arizona’daki Arizona’daki tesisin hem A16 hem de S9 çiplerini aynı üretim hattında verimli bir şekilde üretmesini sağlıyorApple Watch Series 9 üretimden kalksa daApple Watch Ultra 2 modeli hâlâ S9 çipini kullanıyor.

Yeni nesil çipler 2028’de geliyor

Arizona’daki TSMC tesisiTayvan dışındaki ilk büyük yarı iletken üretim merkezi olma özelliği taşıyor. Apple Arizona’daki yeni gelişmelere göre, şu anda tesisin üretim kapasitesi tam verimlilikte değil. Raporlara göre, Apple Arizona’daki tesis şimdilik sınırlı sayıda çip üretiyor, ancak bu yıl üretim kapasitesinin artırılması planlanıyor.

TSMC ayrıca 2028 yılında Arizona’da ikinci bir çip fabrikası kuracak. Bu tesiste 2 nanometre ve 3 nanometre çiplerin üretimi yapılacak. Apple Arizona’daki gelişmelerle Yeni fabrikayla birlikte, bölgenin yarı iletken üretim kapasitesinde büyük bir sıçrama bekleniyor.

Üretim hedefleri

Arizona tesisindeki ilk üretim aşaması olan Faz 1A, aylık yaklaşık 10.000 yonga plakası üretiyor. Bu yongalar, Apple, AMD ve diğer müşterilere dağıtılıyor. Her yonga plakası, tasarım ve verimlilik faktörlerine bağlı olarak yüzlerce çip içeriyorFaz 1B’nin devreye girmesiyle, Apple Arizona’daki aylık üretim kapasitesinin 24.000 yonga plakası seviyesine çıkması hedefleniyor.

Bu adımlar, Apple ve TSMC’nin Amerika’daki üretim süreçlerini daha da büyütmeye kararlı olduğunu gösteriyor. Apple Arizona’daki Arizona’daki üretim hattı, hem teknolojik yenilikler hem de ABD’nin yarı iletken sektöründeki büyümesi için önemli bir dönüm noktası olarak öne çıkıyor.

Xpeng G7 tanıtıldı: Tesla Model Y’ye yeni rakip

Çin merkezli elektrikli araç üreticisi Xpeng, yeni SUV modeli G7’nin resmi görsellerini yayınladı. Şirketin, bu modelle satış rakamlarını artırmayı hedeflediği belirtilirken, Mona M03 ve P7+ modellerinde uygulanan uygun fiyat politikasının G7’de de devam edip etmeyeceği merak konusu. Xpeng G7’nin, 34 bin dolar civarında bir başlangıç fiyatıyla satışa sunulması bekleniyor.

Yapay zeka ve geniş yaşam alanı ile aileleri hedefliyor

G7yapay zeka teknolojileri ve geniş yaşam alanıyla özellikle aileleri hedefliyor. Yeni model, tasarım dilini büyük ölçüde Xpeng P7 sedan modelinden almış. Özellikle ön kaputtaki kaslı çıkıntılar, boydan boya uzanan parçalı LED ışık imzası ve dikey hava girişleriyle kombine edilmiş ana aydınlatmalar dikkat çekiyor.

Modern ve Aerodinamik tasarım

G7’nin yan tarafındaçift renkli jantlargizli kapı kolları, arkaya eğimli bir tavan hattı ve ön çamurluklardaki kameralar dikkat çekerken; arka bölümde uzun bir bagaj spoyleri ve boydan boya uzanan stop lambaları bulunuyor. Stop lambalarının tasarımı, bazı açılardan Kia EV6 modelini anımsatıyor.

Hawk AI ile Lidar olmadan akıllı sürüş

Xpeng G7akıllı sürüş teknolojilerinde önemli bir adım atarak, yeni Hawk AI sistemini tanıttı. Bu sistem, Lidar teknolojisi olmadan çalışabiliyor ve bu sayede akıllı sürüş çözümleri daha uygun fiyatlı hale geliyor. G7’nin en büyük rakibi olan Tesla Model Y karşısında bu özellik, modele önemli bir avantaj sağlayabilir.

Teknik özellikler ve performans beklentileri

Modelin teknik detayları henüz açıklanmadı, ancak aynı tasarım dilini paylaşan Xpeng P7’nin elektrik motoru 203 kW güç ve 440 Nm tork üretiyor. Bu motor, 86.2 kWsa NMC batarya ile 702 kilometreye kadar menzil sunuyor. Xpeng G7’nin de benzer teknik özelliklere sahip olabileceği düşünülüyor.

Xpeng G7’nin, hem tasarımı hem de teknolojik yenilikleriyle elektrikli SUV segmentine yeni bir soluk getirmesi bekleniyor. Özellikle fiyat/performans oranıTesla Model Y gibi rakiplerle rekabette önemli bir rol oynayabilir.

İtalya’nın Starlink hamlesi AB’de kriz yarattı

İtalya hükümetiSpaceX’in Starlink takımyıldızından uydu internet hizmetleri almak için 1,6 milyar dolarlık bir anlaşma üzerinde çalışıyor. Bu durum, Avrupa Birliği’nin stratejik egemenlik hedeflerini ve kendi uydu ağı IRIS²’yitehlikeye atabileceği gerekçesiyle AB ülkelerinde tepkiyle karşılandı.

Anlaşma ve tartışmaların odağı

İtalya’nın Starlink ile görüşmelerinin 2023 ortasında başladığı, ancak Başbakan Giorgia Meloni’nin Florida’da Donald Trump ile yaptığı görüşmenin ardından yeniden hız kazandığı belirtiliyor. Buna rağmen, İtalyan hükümeti henüz bir sözleşme imzalanmadığını ve Meloni-Trump görüşmesinde SpaceX konusunun gündeme gelmediğinivurguladı.

AB yetkilileri, İtalya’nın bu adımının, Avrupa’nın savunma ve telekomünikasyon alanındaki stratejik özerkliğini tehdit edebileceği görüşünde. Avrupa İç Pazarından sorumlu Komisyon Üyesi Thierry Breton, “Avrupa’nın altyapısını ve sanayisini koruması gerektiğini” belirterek IRIS²’nin önemine dikkat çekti.

IRIS² projesine tehdit

IRIS²Avrupa Birliği ve Avrupa Uzay Ajansı tarafından geliştirilen ve 2030 yılına kadar tamamlanması planlanan 10,5 milyar dolarlık bir uydu takımyıldızı projesi. 290 uydudan oluşacak bu sistem, Avrupa’nın güvenli iletişim altyapısını güçlendirmeyi amaçlıyor. Projede önemli bir rol üstlenen İtalya’nın SpaceX ile olası anlaşması, bu projeye yönelik desteği zayıflatabilir.

Eski İtalyan Maliye Bakanı Antonio Misiani, olası bir anlaşmanın “ulusal egemenliğin kabul edilemez bir şekilde satılması” anlamına geleceğini ifade etti. Eski politika danışmanı Beniamino Irdi ise, bu hamlenin AB’nin stratejik özerkliğinden vazgeçildiği mesajını verebileceğini söyledi.

Musk ve Avrupa’nın endişeleri

Elon Musk’ın SpaceX’i, hem uzay fırlatma pazarında küresel bir lider olarak hem de Starlink hizmetleriyle stratejik bir oyuncu haline geldiStarlink’in Ukrayna’daki savaş sırasında sağladığı iletişim desteği ve ABD ordusuyla giderek artan iş birliğiAB’nin projelerine rakip bir yapı oluşturuyor.

Ayrıca, Musk’ın Avrupa’daki aşırı sağcı politik akımlara yönelik desteği ve sosyal medya platformu X’i satın aldıktan sonraki söylemleri de Avrupa’da endişeleri artıran faktörler arasında. Musk’ın SpaceX ile İtalya hükümeti arasında gerçekleşecek bir anlaşmaAB içinde politik ve ekonomik yeni gerilimlere yol açabilir.

İtalya’nın SpaceX ile olası iş birliğiAvrupa’nın stratejik özerklik hedefleri ve IRIS²’nin geleceği üzerinde derin bir etki yaratabilir. İtalya hükümetinin vereceği karar, hem politik hem ekonomik hem de uzay teknolojileri açısından Avrupa’nın yol haritasını şekillendirecek gibi görünüyor.

Microsoft, performansa dayalı işten çıkarmalar yapacağını duyurdu!

Microsoft tarafından yapılan açıklamaya göre, çalışanlarının yeteneklerini geliştirmeye odaklanan şirket, düşük performans gösteren çalışanlara yönelik gerekli adımları atmayı planlıyor.

Şirket sözcüsünün yaptığı açıklamada, “Microsoft olarak yüksek performanslı yeteneklere odaklanıyoruz. İnsanların öğrenmesi ve gelişmesi için sürekli çalışıyoruz. Ancak performans gösterilmeyen durumlarda uygun aksiyonları alıyoruz.” ifadelerine yer verildi.

İşten çıkarmaların, Microsoft’un 228.000 çalışanının %1’inden azını etkileyeceği bildirildi. Bu hamle, şirketin daha önce gerçekleştirdiği büyük çaplı küçülme adımlarıyla kıyaslandığında oldukça düşük.

Microsoft, 2023’ün başlarında 10.000 çalışanını işten çıkarmış ve bazı kira sözleşmelerini sonlandırmıştı. 2024’ün başında ise Activision Blizzard’ın 75,4 milyar dolarlık satın alımının ardından oyun biriminde 1.900 pozisyon sonlandırılmıştı.

Microsoft ve OpenAI arasındaki yapay zeka ortaklığı rekabete dönüşüyor!

2025’e girerken, Microsoft’un yapay zeka girişimi OpenAI ile olan ilişkisi, giderek daha karmaşık bir hal alıyor.

Şirket, OpenAI’e 13 milyar dolardan fazla yatırım yapmış ve bu ortaklık, şirketin piyasa değerini 3 trilyon dolara taşımıştı. Ancak yaz aylarında Microsoft, OpenAI’i rakipleri arasında listeledi ve CEO Satya Nadella bu ilişkiyi bir tür iş birliği gerilimi olarak tanımladı.

Öte yandan, Microsoft’un OpenAI teknolojisini kullanan 365 Copilot ürünü, şirketler arasında yaygınlaşmakta yavaş kalmış görünüyor. UBS analistlerine göre, Copilot’un lansmanı beklenen etkiyi yaratmadı ve Microsoft’un Ignite konferansından alınan geri bildirimler bu durumu doğruluyor.

Microsoft Azure ve gelecek hedefleri

Microsoft’un finans müdürü Amy Hood, Ekim ayında yaptığı açıklamada, Microsoft Azure bulut hizmetlerindeki gelir artışının 2025’in ilk yarısında hızlanmasını beklediğini söyledi. Bunun, yapay zeka altyapısına yapılan yatırımlar sayesinde gerçekleşeceği belirtildi.

Microsoft, mevcut işten çıkarmaların yanı sıra, büyüme fırsatlarına odaklanmayı sürdürüyor. Şirket, hem yapay zeka alanındaki yeniliklerle hem de Azure bulut hizmetlerinin genişlemesiyle sektördeki liderliğini pekiştirmeyi hedefliyor.

Mark Zuckerberg ve Meta’dan büyük dönüşüm: yeni bir çağın kapıları aralanıyor

Meta CEO’su Mark Zuckerberg, hem kişisel hem de kurumsal düzeyde köklü değişimlere imza atıyor. Teknoloji dünyasındaki “karizmatik lider” furyasının en dikkat çeken isimlerinden biri olan Zuckerberg, Meta’nın kimliğini yeniden şekillendirme kararı aldı.

2004 yılında Harvard Üniversitesi’nde bir öğrenciyken kurduğu Facebook sayesinde teknoloji dünyasında devrim yaratan Mark Zuckerberg, geçen 20 yılda hem kişisel hem de profesyonel anlamda pek çok kez kabuk değiştirdi. Zuckerberg, Facebook’un ilk yıllarındaki rahat ve uçarı tavrını geride bırakarak, 2010’ların ortasında ciddi ve mesafeli bir CEO kimliğine bürünmüştü. Şimdi ise bambaşka bir strateji ile teknoloji sahnesine damga vuruyor.

Hükûmet baskısı ve dönüşüm süreci

Meta, son 10 yılda ABD siyasetinin merkezinde yer aldı. Özellikle Donald Trump döneminde siyasi baskılarla karşı karşıya kalan Zuckerberg, platformunda uyguladığı politikalar nedeniyle Demokrat Parti’ye yakın olmakla eleştiriliyordu. Bu süreçte Trump’ın Facebook ve Instagram hesaplarının kapatılmasındanCovid-19 paylaşımlarına yapılan müdahalelere kadar pek çok tartışma yaşandı. Zuckerberg, geçtiğimiz yıl bu baskılara boyun eğdiğini ve pişman olduğunu açıklamıştı.

Ancak, son iki yılda dünya genelinde esen siyasi rüzgarların yön değiştirmesiyle birlikte Zuckerberg de stratejisini değiştirmeye başladı. ABD’deki 2024 başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanması, bu değişimi hızlandırdı.

Meta’nın yeni dönemi: İfade özgürlüğü ve Texas’a taşınma

Mark Zuckerberg, bu hafta yayınladığı bir videoda Meta’nın içerik moderasyon politikalarında köklü değişiklikler yapacağını duyurdu. Facebook ve Instagram’daki sansür mekanizmalarının devre dışı bırakılacağını belirten Zuckerberg, ifade özgürlüğüne vurgu yaptı. Bunun yerine topluluk notları gibi daha şeffaf mekanizmalar kullanılacak.

Meta’nın bu dönüşümünün en dikkat çekici adımlarından biri, içerik moderasyon ekibinin liberal politikalarla özdeşleşmiş Kaliforniya’dan, muhafazakar politikaların merkezi Teksas’a taşınması oldu. Bu adım, Elon Musk’ın Twitter’da uyguladığı benzer politikaları hatırlattı.

Dana White meta yönetim kurulunda

Meta’nın yönetim kurulunda da önemli değişiklikler yapıldı. UFC Başkanı Dana White’ın, yönetim kuruluna katılacağı açıklandı. White, Donald Trump’a yakınlığıyla bilinen bir isim ve bu atama, Zuckerberg’in Trump’a olan yakınlaşma çabalarının bir parçası olarak yorumlanıyor.

Zuckerberg 3.0: yeni bir liderlik yaklaşımı

Mark Zuckerberg, sadece kurumsal değil, kişisel düzeyde de bir dönüşüm içinde. 2022’den itibaren Jiu Jitsu dövüşleriyle gündeme gelen Zuckerberg, daha samimi ve “daha insani” bir figür olarak dikkat çekiyor. Demokrat Parti’ye yakınlığıyla bilinen podcast yayıncıları yerine daha bağımsız ya da muhafazakar isimlerle vakit geçirmeye başlayan Zuckerberg, teknoloji dünyasında yeni bir liderlik modeli ortaya koyuyor.

Meta’nın bu dönüşümü, yalnızca şirketin değil, Mark Zuckerberg’in de yeni bir kimlik yaratma çabasının bir yansıması. Zuckerberg’in bu adımları, teknoloji devlerini sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi ve toplumsal alanda da şekillendiren liderler arasında yerini güçlendiriyor.

Samsung Galaxy S25 Ultra Tüm özellikleri ve çıkış tarihi netleşti

amsung’un bir sonraki Galaxy Unpacked etkinliğinde tanıtılması beklenen Galaxy S25 serisi, teknoloji dünyasında büyük bir heyecan yarattı. Serinin amiral gemisi modeli olan Galaxy S25 Ultra, güvenilir bir kaynaktan gelen bilgilerle artık tüm detaylarıyla netleşti. İşte cihazın öne çıkan özellikleri ve çıkış tarihi…

Galaxy S25 Ultra’nın beklenen özellikleri

Güvenilir teknoloji analisti Roland Quandt‘ın paylaştığı bilgilere göre, Galaxy S25 Ultra şu özelliklerle gelecek:

  • Ekran:
    • 6.8 inç Dynamic AMOLED 2X LTPO ekran
    • FullHD+ çözünürlük
    • 120Hz değişken yenileme hızı
    • 2.600 nit tepe parlaklık
    • HDR10+ desteği
  • Boyut ve Ağırlık:
    • 162,8 x 77,6 x 8,2 mm boyutlar
    • 219 gram ağırlık
    • Galaxy S24 Ultra’ya kıyasla daha uzun, ince ve hafif bir tasarım
  • İşlemci ve Depolama Seçenekleri:
    • Snapdragon 8 Elite platformu
    • 12GB RAM / 256GB depolama
    • 16GB RAM / 512GB depolama
    • 16GB RAM / 1TB depolama
  • Yazılım:
    • Android 15 tabanlı One UI 7.0 işletim sistemi
  • Şarj ve Batarya:
    • 45W kablolu şarj
    • 25W kablosuz şarj (önceki modele kıyasla 10W artış)

Galaxy S25 serisinin tanıtım tarihi

Daha önce paylaşılan basın görsellerine göre, Galaxy S25 serisi 22 Ocak 2025 tarihinde tanıtılacak. Ayrıca görsellerde seriye ait bir dördüncü cihazın da yer aldığı görüldü. Bu cihazın büyük olasılıkla Galaxy S25 Slim olduğu düşünülüyor.

Samsung’un bu yeni serisi, hem tasarımı hem de özellikleriyle sektörde dikkatleri üzerine çekecek gibi görünüyor. Özellikle S25 Ultra modeli, performans ve yenilik anlamında çıtayı bir üst seviyeye taşıyacak.

Tesla Model Y’nin makyajlı versiyonu kamuflajsız göründü

Tesla’nın en popüler modellerinden biri olan Model Y’nin makyajlı versiyonu, resmi tanıtım öncesinde kamuflajsız şekilde ortaya çıktı. 2025 yılının başında tanıtılması beklenen araç, kış testleri sırasında net bir şekilde görüntülendi. Yenilenen Model YCybercab stili ön tasarımı ve dikkat çeken detaylarıyla öne çıkıyor.

Yeni tasarım detayları

Tesla Model Y’nin makyajlı versiyonuboydan boya uzanan yeni far tasarımı ve çıkıntılı burun yapısıyla dikkat çekiyor. Bu yeni tasarımın, aerodinamik verimliliği artırarak aracın menziline olumlu katkı sağlaması bekleniyor. Ayrıca, tampon kenarlarındaki büyütülmüş dikey hava girişleri de aracın daha agresif bir görünüm kazanmasını sağlıyor.

Arka tarafta ise boydan boya uzanan stop lambaları dikkat çekiyor. Araç karlı bir zeminde görüntülendiği için bazı detaylar tam olarak net değil ancak difüzörün mevcut modele göre daha köşeli hatlara sahip olduğu gözlemleniyor. Ayrıca, difüzörde yer alan reflektörler de güncellenmiş.

İç mekanda konfor ve teknoloji

Yenilenen Tesla Model Y’nin iç mekanında da önemli iyileştirmeler bekleniyor. Daha iyi ses yalıtımı için akustik camlarkonsol ve kapı panellerinde ambiyans aydınlatmaön koltuk soğutma gibi özellikler öne çıkıyor. Ayrıca, arka yolcular için dokunmatik ekran gibi yenilikler sunulacak. Tartışılan bir özellik olarak sinyal kolunun kaldırılıp bu kontrollerin direksiyon üzerindeki düğmelere atanması da planlanıyor.

Menzil ve performans artışı

Tesla Model Y’nin batarya seçenekleriverimlilik ve enerji yoğunluğu açısından güncellenecek. Daha aerodinamik bir tasarımla birleştiğinde, menzil tarafında %10’a varan bir artış sağlanması bekleniyor. Ayrıca, Tesla’nın Full Self Driving (FSD) sistemienerji tasarrufuna odaklanan yeni bir yazılımla güncellenecek.

Performans tarafında ise çift motorlu versiyonlar için hızlanma ve yol tutuşun iyileştirilmesi amacıyla güç optimizasyonları yapılacak.

Üretim ve Türkiye’ye geliş tarihi

Makyajlı Tesla Model Y’nin üretimi Çin’de başlamış durumda. Ancak Avrupa pazarını ilgilendiren Berlin fabrikasındaki üretimin ilk veya ikinci çeyrekte başlaması bekleniyor. Türkiye’ye ise aracın yılın üçüncü çeyreğinde gelmesi öngörülüyor.

Yapay zeka teknolojisi duraksamada: eğitim verileri tükendi mi?

Son yıllarda inanılmaz bir hızla büyüyen yapay zeka teknolojisinde son dönemde bir yavaşlama gözlemleniyor. Bu duruma dikkat çeken isimlerden biri de teknoloji dünyasının önde gelen figürlerinden Elon Musk. Musk’a göre yapay zeka eğitiminde kullanılan verilerin tükenmesi, bu duraksamanın başlıca nedeni.

Yapay zeka eğitim verileri tükendi mi?

Son birkaç yıl, yapay zeka teknolojisinde büyük sıçramalara sahne oldu. ChatGPT ve Gemini gibi yapay zeka araçlarının geliştirilmesi için milyarlarca gerçek dünya verisi (metin, resim, video ve ses) kullanıldı. Ancak Elon Musk, Mark Penn ile canlı yayınlanan bir sohbet sırasında, “Artık yapay zeka eğitiminde insanlığın sahip olduğu bilginin kümülatif toplamını tükettik. Bu esasen geçen yıl oldu.” açıklamasında bulunarak, gerçek dünya verilerinin sınırlarına ulaşıldığını öne sürdü.

Teknoloji dünyasında bu açıklama, mevcut yapay zeka modellerinin gelişim hızındaki yavaşlamanın bir açıklamasıolarak görülüyor. Yeni modeller artık devrimsel yeniliklerden ziyade, daha iyi revizyonlar olarak karşımıza çıkıyor.

Çözüm: sentetik veri

Eğitim verilerinin tükenmesi, milyarlarca dolar yatırımla büyüyen yapay zeka sektörünü tehdit eden bir durum olarak değerlendiriliyor. Ancak bu sorunun çözümü için giderek daha fazla şirket, “sentetik veri” kullanımına yöneliyor. Musk, sentetik veriyi “Yapay zeka, kendi ürettiği verilerle kendi kendini derecelendirecek ve öğrenme sürecini devam ettirecek.” şeklinde tanımlıyor.

Sentetik veri, gerçek dünya verilerinin eksik kaldığı durumlarda yapay zeka modellerinin kendi ürettiği verilerle eğitilmesi anlamına geliyor. Microsoft, Meta, OpenAI ve Anthropic gibi dev şirketler bu yöntemi eğitim süreçlerinde aktif olarak kullanıyor. Gartner’a göre, 2024 yılında yapay zeka projelerinde kullanılan verilerin %60’ının sentetik kaynaklardan gelmesi bekleniyor. Örneğin, Microsoft’un Phi-4 modeli ve Meta’nın Llama serisi, hem gerçek hem de sentetik verilerle eğitiliyor.

Maliyet avantajı ve riskler

Sentetik veri kullanımı, yapay zeka geliştirme maliyetlerini ciddi oranda düşürüyor. Örneğin, Writer adlı yapay zeka girişimi, Palmyra X 004 modelini neredeyse tamamen sentetik veriyle geliştirerek bu süreci 700 bin dolara tamamladı. Buna karşın, OpenAI tarafından benzer boyutta bir modelin geliştirilmesi 4,6 milyon dolara mal oluyor.

Ancak sentetik veri kullanımı beraberinde bazı riskleri de getiriyor. Araştırmalar, sentetik verilerle eğitilen modellerde yaratıcılık kaybı ve işlevsellikte bozulma gibi sorunların ortaya çıkabileceğini gösteriyor. Özellikle, sentetik verilerdeki önyargıların modele taşınması, uzun vadede yapay zeka teknolojisinin güvenilirliğini tehdit edebilir.

Gelecekte ne bekleniyor?

Her ne kadar yapay zeka teknolojisinde bir duraksama söz konusu olsa da, sentetik veri kullanımı sektöre yeni bir ivme kazandırabilir. Bununla birlikte, bu teknolojinin yaratabileceği potansiyel riskler dikkatle ele alınmalı ve etik standartlar çerçevesinde yönetilmeli. Yapay zeka dünyası, gerçek veri ve sentetik verinin dengeli bir şekilde kullanıldığı bir geleceğe doğru ilerliyor.

Google’dan Yeni kişiselleştirilmiş podcast özelliği: Daily Listen

Google, kullanıcılarının ilgi alanlarına göre beş dakikalık sesli özetler sunan yeni bir podcast özelliği üzerinde çalışıyor. “Daily Listen” adı verilen bu özellik, arama geçmişi ve Discover verilerini analiz ederek haberleri kişiselleştirilmiş bir şekilde sunmayı hedefliyor. Şu anda yalnızca ABD’deki Android ve iOS kullanıcıları için Search Labs üzerinden test edilen özellik, haberleri hızlı ve pratik bir şekilde takip etme imkânı tanıyor.

Daily listen ile hızlı ve kişiselleştirilmiş haber takibi

Google’ın “Daily Listen” özelliği, kullanıcıların ilgisini çekebilecek haberleri seçerek beş dakikalık sesli özetlerhalinde sunuyor. Bu özetler, Google’ın daha önce duyurduğu NotebookLM projesindeki “Audio Overviews” teknolojisine benzer bir yapıda hazırlanıyor. Kullanıcılar, özetleri dinlerken ses açma, duraklatma ve geri sarma gibi işlemleri kolayca gerçekleştirebiliyor. Ayrıca, sesli özetle birlikte metin transkripti de sunularak dinleme deneyimi daha da kolaylaştırılıyor.

Erişim ve kullanım

Daily Listen, şu an için yalnızca Google uygulamasındaki widget bölümü üzerinden erişilebiliyor. Kullanıcılar, sesli özetlerin ardından ilgili içeriklere göz atabiliyor ve bu içeriklere beğeni veya onay vererek geri bildirimde bulunabiliyor. Google, kullanıcı deneyimini iyileştirmek için bu geri bildirimlerden yararlanmayı hedefliyor.

Geniş kitlelere ne zaman sunulacak?

Google’ın yeni özelliği Daily Listen, şu an test aşamasında olduğu için tüm kullanıcılara ne zaman sunulacağına dair bir bilgi bulunmuyor. Ancak bu yenilik, haberleri daha hızlı ve kolay tüketmek isteyen kullanıcılar için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Google’ın bu yeni girişimi, kullanıcıların dijital içerikleri daha verimli bir şekilde tüketmesine olanak tanıyarak, podcast alanında güçlü bir oyuncu olmayı hedeflediğini gösteriyor.

Samsung’dan kafa karıştıran “AI aboneliği”: gerçekte ne anlama geliyor?

Güney Koreli teknoloji devi SamsungCES 2025 etkinliğinde düzenlediği basın toplantısıyla dikkat çeken bir açıklama yaptı. Şirket, Galaxy serisi cihazlar için “AI aboneliği” adı altında yeni bir hizmet sunmayı planladığını duyurdu. Bu yenilikçi abonelik sisteminin, Şubat 2025 itibarıyla Galaxy cihazlarına uygulanacağı belirtildi. Aynı dönemde Galaxy S25 serisinin de piyasaya sürülmesi bekleniyor.

İlk Etapta ABD ve Güney Kore’de

Samsung’un “AI aboneliği” sistemi, başlangıçta ABD ve Güney Kore’de devreye alınacak. Şirket temsilcilerinden Han Jong-hee, bu hizmetin yalnızca yapay zekâ teknolojileriyle değil, cihazların donanım ve satış sonrası destek süreçleriyle de bağlantılı olduğunu açıkladı. Ancak “AI aboneliği” isminin bazı kullanıcılar tarafından yanıltıcı bulunabileceği ifade ediliyor.

Han Jong-hee’ye göre, yeni sistem, kullanıcıların cihazlarına yönelik bakım, onarım ve destek hizmetlerini daha erişilebilir hale getirmeyi hedefliyor. Ayrıca, bu abonelik modeli donanım taksit planları gibi finansal çözümleri de kapsayacak.

Ballie ile entegre çalışacak

Samsung’un duyurduğu bu hizmetin, şirketin yapay zekâ özellikli robotu Ballie ile bağlantılı olacağı belirtildi. Daha önce tanıtımı yapılan ve 2025 yılında piyasaya sürülmesi planlanan Ballie, yapay zekâ tabanlı çeşitli işlevler sunacak. Samsung’un bu entegrasyon ile kullanıcı deneyimini farklı bir seviyeye taşımayı hedeflediği düşünülüyor.

Galaxy AI döneminin sonu

Samsung, geçtiğimiz yıl Galaxy S24 serisinde tanıttığı “Galaxy AI” özelliklerini 2025 yılı sonuna kadar ücretsizsunacağını açıklamıştı. Ancak CES 2025’te yapılan açıklama, bu hizmetlerin gelecekte abonelik modelinedönüştürülebileceği sinyallerini verdi. Üçüncü taraf yapay zekâ hizmetlerinde ise farklı ücretlendirme politikalarının uygulanabileceği vurgulandı.

Galaxy S25 lansmanı 22 Ocak’ta

Samsung’un merakla beklenen Galaxy S25 serisi için resmi tanıtım etkinliği, 22 Ocak 2025’te Kaliforniya, San Jose’dedüzenlenecek. Tanıtımın ardından ön siparişlerin açılması ve cihazların kısa süre içinde kullanıcılarla buluşması bekleniyor.

Samsung’un “AI aboneliği” sistemi ve yeni Galaxy S25 serisi, teknoloji dünyasında büyük bir heyecan yaratırken, kullanıcıların bu yeniliklere nasıl tepki vereceği merak konusu.

Nvidia RTX Kit teknolojisi, oyunlarda görsel devrim yapacak!

0

CES 2025 etkinliği kapsamında Nvidia, donanım yeniliklerinin yanı sıra yapay zeka odaklı yazılımlar ve platformlarla da büyük ilgi topladı. Oyun dünyasında çığır açması beklenen Nvidia RTX Kit, grafiksel mükemmelliği hedefleyen yeni bir araç seti olarak tanıtıldı. Bu kit, özellikle ışıklandırma, dokular, yüz ifadeleri ve sahne detayları gibi grafik unsurlarında fotogerçekçiliği bir üst seviyeye taşımayı amaçlıyor. GeForce RTX 50 Serisi GPU’larla entegre bir şekilde sunulan RTX Kit, oyun geliştiriciler için performans ve görsel kalite arasında benzersiz bir denge sunuyor.

Nvidia RTX Kit teknolojisi, oyunlarda görsel devrim yaratabilir

RTX Neural Shaders teknolojisi, Nvidia’nın Blackwell mimarisiyle gelen yeniliklerden biri olarak dikkat çekiyor. Bu teknoloji, sinir ağlarını grafiklerin işlenme sürecine dahil ederek daha gerçekçi sonuçlar elde ediyor. Özellikle RTX Neural Texture Compression (NTC) özelliği ile dokular, geleneksel sıkıştırma yöntemlerine göre çok daha az VRAM kullanılarak optimize edilebiliyor. Aynı zamanda RTX Neural Materials aracı, gölgelendirici kodlarını sıkıştırarak oyun grafiklerinin daha kaliteli görünmesini sağlıyor. RTX Neural Radiance Cache (NRC) ise yüzeylerdeki ışık yansımalarını simüle ederek dolaylı aydınlatma performansını artırıyor. Bu teknolojiler, yapay zeka desteği sayesinde oyun dünyasında görselliğin sınırlarını yeniden tanımlıyor.

RTX Kit’in diğer yenilikleri arasında RTX Mega Geometry öne çıkıyor. Bu özellik, yüz milyarlarca üçgenin ışın izleme teknolojisine uygun hale getirilmesiyle oyun sahnelerinde detay seviyesini artırıyor ve performansı iyileştiriyor. Özellikle Unreal Engine 5’in Nanite teknolojisiyle tam uyum içinde çalışarak grafiksel zenginliği yeni bir boyuta taşıyor. Remedy’nin Alan Wake 2 oyununda kullanılmaya başlanacak olan bu teknoloji, oyunlarda detaylı ve sürükleyici bir görsel deneyim sunmayı vadediyor.

RTX Neural Faces, Nvidia’nın dijital insan tasvirlerinde yeni bir dönem başlatma girişimi olarak büyük bir yenilik getiriyor. Bu teknoloji, insan yüz ifadelerini daha doğal ve gerçekçi hale getirmek için gelişmiş sinir ağı modelleri kullanıyor. Saç ve cilt detaylarının işlenmesinde de devrim niteliğindeki Linear-Swept Spheres (LSS) teknolojisinden yararlanılıyor. Küre tabanlı bu modelleme yöntemi, geleneksel üçgen geometrilere kıyasla daha verimli ve düşük bellek kullanımına olanak tanıyor. Özellikle oyun karakterlerinin saç yapılarının ışın izleme süreçlerindeki doğruluğu artırılıyor ve oyunculara çok daha gerçekçi bir deneyim sunuluyor.

Son olarak, Audio2Face teknolojisi, yapay zeka destekli ses işleme ve karakter animasyonu alanında geliştirilmiş bir çözüm sunuyor. Bu sistem, ses girdilerinden duygu ve ifade üreterek karakterlerin daha insansı tepkiler vermesini sağlıyor. Güncellenen gerçek zamanlı difüzyon tabanlı mimari, dudak senkronizasyonunu daha doğru hale getirirken, doğal hareketlerle oyun karakterlerinin anlatım gücünü yükseltiyor. Nvidia RTX Kit, sunduğu tüm bu yeniliklerle oyun sektöründe bir devrim yaratarak, görsel ve teknik standartları yeni bir seviyeye taşıyor.