DeepMind’ın Genie 2 modeliyle etkileşimli 3D dünyalarda yeni çağ!

İlk Genie modelinin halefi olan bu araç, tek bir görsel ve metin açıklamasından gerçek zamanlı, etkileşimli sahneler yaratma özelliği taşıyor. Örneğin, “Ormanda şirin bir insansı robot” gibi bir açıklama ile, ilgili dünya oluşturulabiliyor.

Modelin benzer projeler üzerinde çalışan Fei-Fei Li’nin World Labs şirketi ve İsrailli girişim Decart’a rakip olduğu belirtiliyor.

Gelişmiş simülasyonlar ve kullanıcı etkileşimi

DeepMind, Genie 2’nin zengin detaylara sahip çok çeşitli 3D dünyalar oluşturabileceğini ifade ediyor. Kullanıcılar, klavye ve fare yardımıyla bu dünyalarda yüzme veya zıplama gibi eylemleri gerçekleştirebiliyor.

Model, videolardan eğitilerek nesne etkileşimleri, fiziksel animasyonlar ve ışık yansımaları gibi özellikleri simüle edebiliyor. Dahası, NPC (non-player character) davranışlarını da kapsayarak, bu sahneleri AAA oyunlarına benzer bir deneyim haline getiriyor.

Ancak, bu gelişmiş özelliklerin eğitiminde kullanılan veri kaynakları şeffaf değil. DeepMind’ın, eğitim sürecinde YouTube içeriklerinden faydalanmış olabileceği öne sürülüyor. Bu durum, telif hakkı ihlalleri konusundaki soruları beraberinde getiriyor.

Araştırma ve yaratıcılıkta yeni ufuklar

Genie 2, oyun geliştirme aracı olmaktan ziyade bir araştırma ve yaratıcı prototipleme platformu olarak sunuluyor. Model, genellikle 10-20 saniye süren sahneler oluşturabiliyor ve sahne dışındaki detayları hatırlayarak yeniden oluşturabiliyor. Bu özelliği, benzer modellerdeki tutarsızlık sorunlarını aşarak dikkat çekiyor.

DeepMind, Genie 2’nin sanatsal konseptlerden tamamen etkileşimli ortamlar yaratma yeteneği ile AI ajanlarını test etme gibi yenilikçi alanlarda kullanılabileceğini belirtiyor. Video oyun sektöründeki yaratıcıların ise, AI’ın iş süreçlerini kolaylaştırması karşısında karışık duygular taşıdığı ifade ediliyor.

Google’ın dünya modelleme alanına yaptığı yatırımlar, bu teknolojinin AI’ın bir sonraki büyük atılımı olacağına işaret ediyor. Genie 2’nin potansiyeli, yalnızca AI araştırmalarında değil, yaratıcı projelerde de geniş yankı uyandırabilir.

Çin, dünyanın ilk karbondioksit taşıma gemisini geliştirdi!

0

Çinli Dalian Shipbuilding Industry Co. (DSIC), çevre dostu taşımacılık alanında önemli bir adım atarak dünyanın ilk ticari sıvılaştırılmış karbondioksit (CO2) taşıma gemisini tanıttı. “Northern Pioneer” adı verilen bu gemi, Norveç merkezli Northern Lights JV’ye teslim edilerek önemli bir çevre teknolojisi projelerinden biri haline geldi. 130 metre uzunluğunda ve 21,2 metre genişliğinde olan Northern Pioneer, aynı anda 7500 metreküp sıvılaştırılmış CO2 taşıyabiliyor.

Çin, dünyanın ilk karbondioksit taşıma gemisini görücüye çıkardı

Gemi, çift yakıtlı sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) teknolojisiyle çalışırken, rüzgar destekli rotor yelken teknolojisini de kullanıyor. Bu yenilikçi teknoloji, geminin karbon ayak izini geleneksel gemilere kıyasla yüzde 34 oranında azaltıyor. Bu gemi, enerji devleri Shell, Equinor ve TotalEnergies’in ortaklığı olan Northern Lights tarafından işletilecek ve Avrupa’daki ticari CO2 taşıma ve depolama hizmetlerinde önemli bir rol oynayacak.

Çin, dünyanın ilk karbondioksit taşıma gemisini görücüye çıkardı.
Çin, dünyanın ilk karbondioksit taşıma gemisini görücüye çıkardı.

Northern Pioneer, Norveç’teki Oygarden’de bulunan bir CO2 alım tesisine hizmet verecek. Bu tesis, 2021 yılında başlatılan Longship projesi kapsamında inşa edilerek yıllık 1,5 milyon ton CO2 depolama kapasitesine sahip. Bu kapasite, talebe bağlı olarak artırılabilecek. Gemi, ilk etapta Norveç’teki Heidelberg Materials çimento fabrikası ve Hafslund Oslo Celsio enerji tesislerinden gelen CO2’yi depolayacak. Northern Lights, Avrupa genelindeki diğer emisyon kaynaklarıyla da iş birliği yapmayı hedefliyor.

Northern Pioneer’ın kardeş gemisi Northern Pathfinder da DSIC tarafından inşa ediliyor. Northern Lights JV’nin diğer iki gemisi ise Dalian Shipbuilding Offshore Co. Ltd (DSOC) tarafından inşa ediliyor. Bu projeler, CO2 depolama ve taşımacılık alanındaki gelişmeleri hızlandırarak karbon salınımının azaltılmasına katkı sağlıyor.

Threads, Türkiye’de kullanıma açılıyor!

0

Meta’nın Instagram ve Threads kullanıcıları verilerini birleştirmesi nedeniyle Rekabet Kurumu ile sorun yaşayan ve ülkemizdeki faaaliyetlerini sonlandırmaya karar veren Meta ile sorunlar giderildi. Threads, çok yakın bir zamanda yeniden ülkemizde kullanıma sunuluyor. İşte detaylar…

Instagram – Threads bağlantısında yeni dönem

Meta, Instagram ve Threads kullanıcıları arasındaki veri paylaşımını durduracağını ve Threads’in bağımsız bir platform olarak kullanılabileceğini taahhüt etti. Rekabet Kurumu’nun 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 6. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle başlattığı soruşturma, Meta’nın sunduğu yeni çözüm önerilerinin kabul edilmesiyle sonlandı.

Meta’nın sunduğu yeni taahhütler, Rekabet Kurumu açıklamasına göre ‘uygulanabilir, etkili ve kısa sürede sonuç verebilir’ bulundu. Bu da Threads’in, Türkiye’deki faaliyetlerini yeniden başlatması için gerekli zemini oluşturdu. Taahhütlerin bağlayıcı hale gelmesiyle birlikte Threads’in, yakın bir zamanda Türk kullanıcılarla buluşması bekleniyor.

Threads’in yeniden Türkiye’de kullanıma açılması, özellikle platformu daha önce deneyimlemiş olan kullanıcılar için heyecan verici olacak. Meta’nın taahhütlerini yerine getirip getiremeyeceği ve kullanıcı deneyimini nasıl geliştireceği ise merak konusu.

Microsoft’un ”En hızlı bilgisayar” reklamı tepki topladı!

0

Microsoft’un yeni nesil Copilot+ PC’leri hakkındaki reklamı, teknoloji topluluğunda büyük bir tartışma yarattı. Şirket, bu bilgisayarları “şimdiye kadarki en hızlı ve akıllı Windows PC’ler” olarak tanıttı, ancak kullanıcılar, bu iddiayı doğrulayan herhangi bir somut verinin eksikliğinden ve kullanılan donanımın performansından dolayı eleştirilerde bulundu. Özellikle, bu PC’lerin işlemci tercihi olan Snapdragon işlemciler, Microsoft’un iddialarını sorgulayan ana nedenlerden biri oldu.

Microsoft’un ”En hızlı bilgisayar” reklamı tepki çekti

Snapdragon işlemciler, genellikle mobil cihazlarda kullanılır ve daha düşük güç tüketimi sağlasa da, Intel ve AMD’nin yüksek performanslı işlemcileriyle karşılaştırıldığında önemli ölçüde daha düşük işlem gücüne sahiptir. Bu durum, özellikle performans odaklı işler ve oyunlar için ciddi sınırlamalar getiriyor. Kullanıcılar, Intel’in Core i7 veya AMD’nin Ryzen serisi işlemcileriyle kıyaslandığında, Snapdragon işlemcilerin çok daha düşük hızlar sunduğunu ve çok sayıda uygulama veya ağır yazılımın çalıştırılmasında yetersiz kaldığını belirtti. Ayrıca, bu işlemcilerin x64 mimarisi gibi geniş uygulama desteğine sahip olmamaları da büyük bir dezavantaj olarak öne çıkıyor.

Microsoft'un ''En hızlı bilgisayar'' reklamı tepki çekti.

Microsoft, Copilot+ PC’lerini yapay zeka entegrasyonu ve artırılmış verimlilik ile tanıtmaya çalışsa da, bu özelliklerin henüz tam anlamıyla kullanıcı deneyimine yansımadığı ifade ediliyor. Özellikle, PC’lerin yapay zeka işlevselliği ve hızlandırma özelliklerinin, kullanıcıların beklentilerinin çok altında olduğu ve bu yeni özelliklerin pratikte ne kadar etkili olduğu konusunda belirsizlikler bulunduğu belirtiliyor.

Bir diğer eleştiri ise bu bilgisayarların oyun performansına yönelik oldu. Copilot+ PC’lerinin çoğu, Snapdragon işlemcileri nedeniyle oyunlarda istikrarsız performans sergileyebiliyor. Çeşitli sosyal medya yorumlarında, kullanıcılar bu bilgisayarların her türlü oyunu oynatamayacağını, özellikle yüksek grafik gereksinimi olan oyunlar için yetersiz kaldığını dile getirdi.

Fiyat-performans açısından da Copilot+ PC’lerinin 1000 dolar civarındaki başlangıç fiyatı, kullanıcılar tarafından yeterli görülmedi. Daha güçlü işlemcilere sahip ve daha iyi performans sunan dizüstü bilgisayarlar, aynı fiyat aralığında veya daha düşük fiyatlarla piyasada bulunabiliyor. Bunun yanı sıra, Microsoft’un Copilot+ PC’leri, Macbook’lar ve ARM tabanlı dizüstü bilgisayarlarla karşılaştırıldığında, pil ömrü ve işlem gücü gibi temel alanlarda hala geride kalıyor.

Sonuç olarak, Microsoft’un Copilot+ PC’leri, pazara sunulmadan önce büyük bir beklenti oluşturmuş olsa da, kullanıcıların eleştirilerine hedef oldu. Bu bilgisayarların hız ve yapay zeka özellikleri konusunda daha fazla geliştirme yapılması gerektiği, özellikle işlemci gücü ve uygulama desteği açısından önemli bir eksiklik bulunduğu aşikar.

Halkbank Gençİz Zirvesi düzenlendi!

0

Halkbank, gençlerin geleceğe sağlam adımlarla ilerlemesine destek olmak ve onlara ilham vermek amacıyla düzenlediği Gençİz Zirvesi ile 1500’den fazla genci bir araya getirdi. İstanbul’da gerçekleşen etkinlikte, alanında uzman isimler ve Türkiye’nin önde gelen liderleri gençlerle buluşarak, kariyerlerinden ve deneyimlerinden ilham verici kesitler paylaştı.

Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, gençlerin hayallerini gerçekleştirmeleri için sadece finansal destek değil, rehberlik ve motivasyonla da yanlarında olduklarını belirtti. Arslan, girişimcilik kültürünün yaygınlaştırılmasında gençlerin kritik bir rol üstlendiğini vurguladı.

Zirvede kariyer, inovasyon, yapay zekâ, sürdürülebilirlik ve finansal okuryazarlık gibi pek çok konu ele alındı. Kariyer panelinde Teknolojide Kadın Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Öney, Monster Notebook CEO’su İlhan Yılmaz gibi önemli isimler gençlerle bir araya geldi.

İnovasyon ve teknoloji oturumunda TOGG CEO’su Mehmet Gürcan Karakaş, Aselsan Genel Müdürü Ahmet Akyol gibi isimler teknoloji dünyasındaki gelişmeleri ve Türkiye’nin bu alandaki rolünü anlattı. Yapay zekâ oturumunda ise Dof Robotics Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Mertcan, gençlere teknolojiyi yakından takip etmeleri ve bu alanda aktif olmaları için ilham verdi.

Halkbank’ın girişimcilere özel olarak geliştirdiği iki yeni finansal ürünü de zirvede tanıtıldı. Genç İşi Kredi, bilişim ve imalat sektörlerinde faaliyet gösteren genç girişimcilere işletme sermayesi ve yatırım desteği sağlarken; İlk Adım Kredisi, yeni mezun olmuş gençlerin kendi işlerini kurmalarına olanak tanıyan bir finansman ürünü olarak dikkat çekti.

Bu krediler, genç girişimcilerin hayallerine bir adım daha yaklaşmasını sağlayacak özelliklere sahip. Osman Arslan, bu ürünlerin gençlere ekonomik ve profesyonel anlamda büyük katkılar sunacağını belirtti.

Etkinlik boyunca gençler, çeşitli sektörlerden uzmanlarla bire bir görüşerek kariyer rehberliği aldı ve networking fırsatlarından yararlandı. Monster Notebook, Trendyol ve Youthall gibi markaların stantları gençlerden yoğun ilgi gördü. Ayrıca, sanal gerçeklik deneyimleri, yapay zekâ uygulamaları ve çevre temalı projelerle donatılmış bir atmosfer, gençlerin teknolojiye olan ilgisini artırdı.

Zirve, Acun Ilıcalı’nın kapanış konuşmasıyla sona erdi. Gençİz Zirvesi, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek liderlerin yetişmesine katkı sağlayan önemli bir adım olarak değerlendirildi. Gençler, bu etkinlikte sadece bilgi edinmekle kalmayıp, profesyonel bağlantılarını da güçlendirerek kariyer yolculuklarında değerli bir deneyim yaşadı. Halkbank, gençlere ilham veren bu zirve ile onların hayallerini gerçeğe dönüştürme yolunda her zaman yanlarında olacağını bir kez daha vurgulamış oldu.

Tesla’nın Elon Musk’a vereceği maaş için onay çıkmadı!

Tesla CEO’su Elon Musk, 2018 yılında kendisine tahsis edilen ve tarihin en büyük maaş paketi olarak bilinen 56 milyar dolarlık ödeme planını yeniden onaylatma girişiminde başarısız oldu. Delaware mahkemesi, bu dev maaş paketinin onaylanmasının ardından geçen süre zarfında, bu paketin adil bir şekilde müzakere edilmediği ve Musk’ın tek başına Tesla’nın kontrolünü elinde bulundurduğu gerekçesiyle iptal kararını verdi. Mahkeme, Musk’ın bu maaş paketini Tesla yönetim kurulunun önerisiyle değil, kendi talepleri doğrultusunda dikte ettiğini belirterek, bu süreci “son derece kusurlu” olarak değerlendirdi.

Tesla’nın Elon Musk’a vereceği maaş onaylanmadı

Musk, bu karara karşı büyük bir tepki gösterdi. Tesla, bu kararın iptal edilmesi gerektiğini savunarak, yargıçların ve davacı avukatlarının şirketlerin yönetimine dahil olmasını istemediğini belirtti. Tesla, mahkemeye yönelik açıklamalarında, bu durumun Delaware eyaletindeki şirketlerin yönetimi konusunda ciddi bir tehlike oluşturduğunu ve şirket sahiplerinin yerine yargıçların kararlar alması gerektiğini iddia etti. Tesla’nın açıklamasında, “Bu karar iptal edilmezse, Delaware şirketlerini gerçek sahipleri olan hissedarlar yerine yargıçlar ve davacı avukatları yönetecek demektir” ifadeleri kullanıldı.

Haziran ayında, Tesla hissedarları için bir oylama düzenleyerek, yatırımcılardan 2018 maaş planını onaylamalarını istemişti. Ancak bu oylama mahkeme tarafından dikkate alınmadı ve McCormick, bu tür bir oylamanın mahkeme kararını değiştirmeyeceğini belirtti. Mahkeme, mağlup tarafların yeni gerçekler ortaya koyarak kararları revize etmelerini kabul etmeyeceğini vurguladı. Bu karar sonrasında Tesla’nın 345 milyon dolarlık avukatlık ücreti ödemesi gerektiği ifade edildi.

Musk, mahkemenin kararına daha önce de tepki göstererek, Delaware mahkemesinin kararına karşı çıkarak, şirketlerinin merkezi olan Tesla ve SpaceX’i Teksas’a taşımıştı. Musk, X platformunda “Şirketinizi asla Delaware eyaletinde kurmayın” şeklinde bir paylaşımda bulunarak, mahkemenin kararını sert bir şekilde eleştirmişti. Tesla, son dönemde hisse değeriyle büyük bir artış yaşarken, Musk’ın serveti de yükselmeye devam etti. Tesla hisselerinin değeri geçtiğimiz dönemde yüzde 42 artarak 150 milyar dolara ulaşmışken, Musk’ın kişisel serveti şu an 336 milyar dolar seviyelerinde bulunuyor, bu da onu dünyanın en zengin insanı yapıyor.

BYD, elektrikli motosikletler için batarya geliştiriyor!

Çin’in önde gelen otomotiv ve batarya üreticisi BYD, elektrikli motosikletler, bisikletler ve scooterlar için batarya teknolojileri geliştirmek amacıyla TAILG ile iş birliği yapacağını duyurdu. Bu ortaklık, elektrikli iki tekerlekli araçlar için batarya güvenliğini artırmayı ve batarya ömrünü iyileştirmeyi hedefliyor.

BYD, elektrikli motosikletler için batarya tasarlıyor

BYD’nin geliştirdiği LFP (Lityum Demir Fosfat) bataryaların, araçların kullanım ömrüyle uyumlu hale getirilmesi planlanıyor. Bu teknolojinin, elektrikli motosikletler ve scooterlar için güvenli kullanım sağlayarak, özellikle batarya kaynaklı yangın risklerini azaltması bekleniyor.

BYD, elektrikli motosikletler için batarya tasarlıyor.
BYD, elektrikli motosikletler için batarya tasarlıyor.

Geçtiğimiz yıllarda, elektrikli scooter ve motosikletlerde batarya kaynaklı yangınlar sıkça yaşanmış ve bu olaylar güvenlik endişelerini gündeme getirmişti. 2023 yılında Çin’de 21 bin elektrikli iki tekerlekli araç yangını rapor edildi, bu da bir önceki yıla göre yüzde 17,4’lük bir artışa işaret ediyor. BYD, bataryaların güvenli ve endişe yaratmadan kullanılabilir olmasını sağlamak amacıyla bu alanda yenilikçi çözümler sunmayı hedefliyor.

TAILG, yıllık 15 milyon üretim kapasitesine sahip ve dünya çapında 90’dan fazla ülkede faaliyet gösteriyor. Şirket, elektrikli motosiklet, bisiklet, üç tekerlekli araç ve scooter üretiminde lider konumda bulunuyor. BYD ise, Çin’in ikinci büyük batarya üreticisi olarak, bu yıl batarya kapasitesini 15,82 GWh’ye çıkararak pazar payını yüzde 26,7’ye yükseltmişti. Bu iş birliği, her iki şirketin de elektrikli araç pazarındaki güçlerini pekiştirmelerini sağlayacak ve global pazarlarda daha fazla etki yaratmalarını hedefliyor.

Çin, ticaret savaşında ABD’ye misilleme yaptı!

0

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşında yeni bir hamle daha yaşandı. ABD, Çin’in gelişmiş yarı iletkenler tasarlama ve üretme kapasitesine yönelik yeni kısıtlamalar getirdi. Buna karşılık olarak Çin, ABD’ye yönelik önemli bir misilleme yaptı. Çin, galyum, germanyum, antimon ve süper sert malzemeler gibi kritik minerallerin ABD’ye ihracatını yasakladı. Bu mineraller, özellikle yüksek teknoloji ürünlerinin üretiminde, askeri ve sivil alanda hayati önem taşıyan bileşenler olarak kullanılıyor.

Çin, ticaret savaşında ABD’ye resmen misilleme yapıyor

Çin, geçtiğimiz yıl bu minerallerin ihracatına bazı sınırlamalar getirmişti, ancak yeni düzenlemelerle bu yasakları daha da sıkılaştırdı. Çin Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, bu ürünlerin ABD’ye ihracatının tamamen durdurulacağı ve “çift kullanımlı” (hem sivil hem de askeri amaçlarla kullanılabilen) malzemelerin ihracat kontrolünün daha da sıkılaştırılacağı belirtildi.

Galyum ve germanyum, yarı iletkenlerde kullanılan önemli bileşenlerken, germanyum aynı zamanda kızılötesi teknolojiler, fiber optik kablolar ve güneş hücrelerinde de kullanılıyor. Antimon ise, mühimmat, gece görüş gözlükleri, fotovoltaik ekipmanlar ve bataryalar gibi birçok alanda kullanılan kritik bir madde. Çin, antimon ihracatını bu yıl yüzde 97 oranında azaltmış durumda.

Bu gelişmeler, Çin’in ABD’ye yönelik ticaret politikalarında daha agresif bir tutum sergilemesine ve iki ülke arasındaki ekonomik gerilimin artmasına yol açtı. Çin, bu minerallerin ihracatını sınırlayarak, ABD’nin yüksek teknoloji endüstrisini etkilemeyi hedefliyor. ABD ise son üç yılda Çin’in yarı iletken endüstrisini yavaşlatmaya yönelik kısıtlamalar getiren üçüncü büyük adımını atmış oldu. Bu karşılıklı hamleler, ticaret savaşının yeni bir evresine işaret ediyor ve küresel tedarik zincirleri üzerindeki etkilerini daha da derinleştiriyor.

Elon Musk, çip teslimatını hızlandırmak için Nvidia’ya fazladan para ödeyecek!

0

Elon Musk’ın yapay zeka şirketi xAI, yapay zeka gücünü artırmak için önemli bir hamle yaparak, Nvidia’nın yeni nesil Blackwell GB200 yapay zeka çipleri için özel bir ödeme yapma kararı aldı. Musk, doğrudan Nvidia CEO’su Jensen Huang’a başvurarak, 1,08 milyar dolar değerindeki bu çiplerin teslimatını hızlandırmak için fazladan ödeme yapmaya istekli olduğunu belirtti. Bu stratejik adım, xAI’nin gelişmiş yapay zeka donanımlarına erken erişmesini sağlayacak ve yapay zeka gücünü artırmak için önemli bir avantaj yaratacak.

Elon Musk, çip teslimatını hızlandırmak için Nvidia’ya fazladan para verecek

Nvidia Blackwell GB200 çipleri, xAI’nin süper bilgisayar projesi için kritik bir öneme sahip. Bu dev sipariş, Nvidia’nın kilit ortağı Foxconn tarafından üretilecek ve Ocak 2025’te teslim edilecek. xAI, bu çipleri, Colossus AI süper bilgisayarı kümesinin yanı sıra, Grok yapay zekasını geliştirmek için kullanacak.

Elon Musk, çip teslimatını hızlandırmak için Nvidia'ya fazladan para verecek.
Elon Musk, çip teslimatını hızlandırmak için Nvidia’ya fazladan ödeme yapacak.

Geçtiğimiz aylarda xAI, devasa bir süper bilgisayar olan Colossus’u 100.000 Nvidia Hopper H100 işlemcisi ile donatmış ve yıl sonuna kadar bu sayıyı 200.000’e çıkarmayı planlamıştı. Blackwell GB200’ler ise çok daha fazla işlem gücü sunduğundan, xAI’nin kapasitesini önemli ölçüde artırarak, yapay zeka alanında daha rekabetçi bir konuma gelmesini sağlayacak.

Musk ayrıca, Nvidia B200 çipleriyle donatılmış yaklaşık 300 bin işlemciden oluşan CX8 ağı kurmayı planladıklarını ve bu altyapıyı 2025 yazına kadar tamamlamayı hedeflediklerini duyurmuştu. Bu projenin toplam maliyetinin ise 10 milyar doları aşması bekleniyor. Tüm bu yatırımlar, xAI’nin yapay zeka gücünü zirveye taşımayı ve yeni nesil yapay zeka çözümleri geliştirmeyi amaçlıyor.

Pentagon, kuantum teknolojisine yatırım yapıyor!

0

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), GPS teknolojisine olan bağımlılığı azaltmak ve alternatif çözümler geliştirmek amacıyla, kuantum teknoloji firması Infleqtion ile önemli bir anlaşma imzaladı. Bu sözleşme kapsamında, Infleqtion’a 11 milyon dolar tutarında bir fon sağlandı. Anlaşma, Pentagon’un Yenilikçi Teknolojilerin Tedarikini ve Sahaya Sürülmesini Hızlandırma (APFIT) programı çerçevesinde gerçekleşiyor. APFIT programı, küçük işletmeler ve ticari firmalardan gelen yenilikçi teknolojilerin hızlı bir şekilde askeri operasyonlarda kullanılabilir hale getirilmesini hedefliyor. Bu anlaşma, Pentagon’un savunma sistemlerinin güvenliğini artırmak ve GPS tabanlı sistemlerin kırılganlıklarına karşı daha dayanıklı hale gelmesini sağlamak için attığı önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Pentagon, kuantum teknolojisine yatırım yapacak

Infleqtion, gelişmiş kuantum teknolojilerinden faydalanarak, hassas zamanlama ve frekans referansı gereksinimlerini karşılamak için yeni bir çözüm geliştirdi. Bu çözüm, “Tiqker” adını verdiği optik atomik saati içeriyor. Tiqker, GPS sinyallerine bağımlılığı ortadan kaldırarak, alternatif bir zamanlama referansı sağlıyor. Geliştirilen bu kompakt optik atomik saat, sunucu raflarına entegre edilebilen bir tasarıma sahip ve atomik kuantum durumlarını manipüle ederek yüksek hassasiyetle fiziksel nicelikleri ölçebilen bir kuantum algılama teknolojisi kullanıyor. Tiqker, özellikle GPS’in sinyalleri zayıf veya güvenilmez hale geldiği durumlarda, güvenilir bir zamanlama kaynağı olarak işlev görüyor.

Infleqtion CEO’su Matthew Kinsella, Tiqker’ın hem ulusal güvenlik hem de ticari alanlardaki talepleri karşılamak üzere tasarlandığını belirtti. Kinsella, bu cihazın, uydu tabanlı zamanlama sistemlerinin yanıltıcı hale geldiği veya kesildiği senaryolarda kullanılmak üzere geliştirilmiş bir kuantum tabanlı atomik frekans referans saati olduğunu vurguladı. Pentagon’un sağladığı fonların, Tiqker’ın askeri savunma sistemlerine entegrasyonunu hızlandırmayı amaçladığı belirtiliyor.

Bu gelişme, GPS’in zayıf olduğu veya kaybolduğu durumlarda, özellikle savaş bölgelerinde veya siber saldırılar sırasında kritik bir çözüm olarak görülüyor. ABD, bu tür teknolojilerle, GPS sistemlerine bağımlılığı azaltmayı ve daha güvenli, güvenilir alternatif sistemler oluşturmayı hedefliyor. Bu bağlamda, Tiqker gibi kuantum tabanlı teknolojiler, gelecekte askeri operasyonlar için kritik öneme sahip olabilir.

APFIT programı, 2024 mali yılı için toplamda 300 milyon dolar fon sağlanmış olup, bu fonlar, savunma alanındaki yeni teknolojilerin hızla operasyonel hale getirilmesini amaçlıyor. Program, geleneksel sistemlerden daha hızlı ve verimli çözümler sunmayı hedefleyerek, özellikle acil durumlar ve yenilikçi projeler için önemli bir kaynak sağlıyor. Bu tür kuantum tabanlı çözümler, Pentagon’un savunma altyapısını daha dayanıklı ve esnek hale getirebilir, aynı zamanda küresel güvenlik politikalarını da şekillendirebilir.

Jaguar, yeni elektrikli konsept aracını tanıttı!

Jaguar, geçtiğimiz hafta yeni logosu ve marka kimliğiyle birlikte, Type 00 adını verdiği sıra dışı elektrikli konsept aracını Miami Art Week etkinliğinde tanıttı. Type 00, Jaguar’ın “hiçbir şeyi kopyalamama” prensibiyle tasarladığı, tamamen orijinal bir otomobil olarak dikkat çekiyor. Araç, iki kapılı coupe tarzında ve son derece fütüristik bir görünüme sahip. Uzun burnu, alçak tavanı ve kaslı yapısıyla oldukça etkileyici bir tasarım sunan Type 00, bilgisayar render görüntülerine benzeyen bazı özelliklere sahip. İnce farlar, arka camın olmaması gibi tasarımsal detaylar da aracın modern ve futuristik havasını pekiştiriyor.

Jaguar, yeni elektrikli konsept aracını görücüye çıkardı

İç mekanında ise oldukça yaratıcı ve sıra dışı ögeler bulunuyor. Ortada ve yanlarda uzanan pirinç çubuklar, oval direksiyon simidi, katlanabilir iç ekranlar, kelebek kapılar gibi detaylarla araç, görsel açıdan da oldukça etkileyici.

Yolcu ve sürücü bölmelerini ayıran traverten taş “kaide” de iç mekandaki ilginç unsurlardan bir diğeri. Jaguar’ın baş kreatif sorumlusu Gerry McGovern, bu yeni konsept aracın, markanın geçmişindeki cesur tasarım anlayışını yeniden canlandırma amacını taşıdığını belirtiyor. McGovern, Jaguar’ın geçmişte E-Type ve XJS gibi efsane araçlarla otomobil tasarımında kuralları yıktığını ve bu yeni araçla aynı yönelimi yeniden benimsemeyi hedeflediklerini ifade ediyor.

Type 00’un elektrikli versiyonunun menzili, üretim versiyonunda 690 kilometreye kadar çıkacak ve yalnızca 15 dakikalık bir şarjla 320 kilometre menzil kazanabilecek. Aracın motor gücü ve hızlanma değerleri henüz açıklanmadı. Jaguar, 2026 yılında bu aracın 130 bin doların üstünde bir fiyatla piyasaya sürülmesini bekliyor. Bu konsept, Jaguar’ın 2025 yılı itibarıyla tamamen elektrikli bir marka olma hedefinin bir parçası olarak tasarlanmış ve markanın yeni tasarım dili ve teknolojilerini sergileyen önemli bir adım olarak görülüyor.

48 milyon dolarlık kripto vurgunuyla ilgili detaylar gün yüzüne çıkıyor!

New York’taki mahkemede suçunu itiraf eden Celsius Network kurucusu Mashinsky, müşterileri yanıltarak milyonlarca dolar kazandığını ve şirketin çöküşüne zemin hazırladığını itiraf etti.

Mashinsky, 2018’den 2022’ye kadar devam eden yasa dışı faaliyetlerinde, Celsius’un kendi kripto para birimi olan CEL token’ın değerini manipüle ettiğini belirtti. Mashinsky, kendi CEL token’larını şişirilmiş fiyatlarla satarak yaklaşık 48 milyon dolar kazanç sağladı. Bu sırada müşterilere güven telkin etmek için yanlış bilgi verdiğini de kabul etti.

Mashinsky, 2021 yılında şirketin regülasyonlara uygun olduğu izlenimi yaratmak için yanıltıcı açıklamalarda bulunduğunu da itiraf etti. Ayrıca, 2019’da CEL token’larını satmasına rağmen halka satış yapmadığını söylediğini kabul etti. “Tüm yaptıklarımdan tam sorumluluk alıyorum.” diyen Mashinsky, şirketin modern bir banka olarak güvenli yatırım platformu olduğu iddiasıyla müşterileri kandırdığını ifade etti.

Celsius’un çöküşü ve yasal süreç

Celsius Network, bir dönem varlıklarının 25 milyar doları bulduğu bir platform olarak dikkat çekiyordu. Şirket, “Unbank Yourself” gibi cazip sloganlarla kullanıcıları kripto varlıklarını yatırmaya ve faiz kazanmaya teşvik etti. Ancak Mashinsky’nin, müşteri varlıklarını CEL token’ın değerini artırmak için kullanarak piyasa manipülasyonu yaptığı ortaya çıktı. Şirket 2022’de iflas ettiğinde, birçok yatırımcı zararla baş başa kaldı.

Savcı Damian Williams, Mashinsky’nin, kripto endüstrisinde görülen en büyük dolandırıcılık girişimlerinden birini gerçekleştirdiğini belirtti. Mashinsky’nin haftalık Ask Mashinsky Anything oturumları ve sosyal medya üzerinden yaptığı yanıltıcı açıklamalarla müşterilerin güvenini kötüye kullandığı ifade edildi.

Celsius çalışanlarının defalarca bu yanlış beyanlara karşı uyarıda bulunmasına rağmen Mashinsky’nin bu uyarıları dikkate almadığı iddianamede yer aldı.

Cezası netleşiyor

Mashinsky’nin yaptığı savunma anlaşması, kendisinin 30 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını ve elde ettiği 48 milyon dolarlık kazancın iadesini içeriyor. Mahkeme, 8 Nisan’da Mashinsky’nin cezasını açıklayacak.

Bu olay, kripto endüstrisinde düzenleme ve şeffaflık eksikliğinin yol açtığı sorunları bir kez daha gözler önüne seriyor. Mashinsky’nin cezası, benzer faaliyetlerde bulunanlara güçlü bir mesaj niteliğinde olacak gibi görünüyor.

Avrupalı şirketler, Starlink’e rakip olmak için güçlerini birleştiriyor!

Avrupa’nın önde gelen havacılık ve uzay şirketleri Airbus, Thales ve Leonardo, Elon Musk’ın Starlink projesine rakip olmak amacıyla yeni bir ortak girişim başlatmaya hazırlanıyor. “Project Bromo” adı verilen bu girişim, Avrupa’nın uydu sektöründeki liderliğini güçlendirmeyi ve alçak dünya yörüngesinde (LEO) Starlink’in egemenliğine meydan okumayı hedefliyor. Şirketlerin, mevcut uydu varlıklarını birleştirerek yeni bir yapı oluşturmayı planladıkları ve bu birleşmenin, sektörde daha fazla ölçek ekonomisi yaratarak rekabet gücünü artırmayı amaçladığı bildiriliyor.

Avrupalı üreticiler bugüne kadar genellikle jeostatik yörüngedeki büyük ve karmaşık uydu sistemlerine odaklanmışken, alçak dünya yörüngesindeki düşük maliyetli küçük uyduların yükselişi, sektördeki dengeleri değiştirdi. Bu yeni durum, Airbus, Thales ve Leonardo’yu birlikte hareket ederek daha esnek ve maliyet etkin çözümler geliştirmeye teşvik etti. Ancak birleşme sürecinin halen erken aşamalarda olduğu ve uygulanmasının birkaç yıl alabileceği ifade ediliyor.

Avrupa'nın önde gelen havacılık ve uzay şirketleri, Starlink'in egemenliğine meydan okumak için yeni bir ortak girişim başlatıyor.

Airbus, geçtiğimiz Ekim ayında savunma ve uzay birimindeki %7’lik bir küçülme kapsamında 2.500 çalışanın işine son vermeyi planladığını açıklamıştı. Thales de uzay alanındaki 1.300 pozisyonda işten çıkarmalar konusunda sendikalarla müzakereler yürütüyor. Leonardo ise bu ortak girişimde hem teknik hem de lojistik açıdan önemli bir rol üstlenmeyi hedefliyor.

Project Bromo, Avrupa’nın uzay endüstrisinde daha güçlü bir oyuncu olarak yer almasını sağlayabilir ve Starlink gibi devlerle rekabet edebilmek için gerekli altyapıyı oluşturabilir. Ancak bu tür büyük çaplı projelerde teknik, finansal ve düzenleyici zorlukların üstesinden gelmek kritik önemde olacak. Avrupalı devlerin bu hamlesi, sadece bölgesel bir liderlik değil, aynı zamanda küresel uzay pazarında stratejik bir pozisyon elde etme çabası olarak da değerlendiriliyor.

Geleceğin yeşil enerji kaynağı okyanusun altında olabilir!

Okyanus tabanında keşfedilen milyarlarca ton saf jeolojik hidrojen, gelecekte yeşil enerji dönüşümünde önemli bir rol oynayabilir. ABD, bu potansiyel kaynağı daha verimli ve düşük maliyetle kullanıma sunmak için kapsamlı bir araştırma ve geliştirme süreci başlattı. Bu çalışmalar kapsamında ABD Enerji Bakanlığı, 20 milyon dolarlık bir bütçeyi, üniversiteler, özel laboratuvarlar ve teknoloji şirketlerinden oluşan 18 farklı ekibe dağıttı. Bu ekipler, jeolojik hidrojenin çıkarılması, işlenmesi ve depolanması süreçlerini optimize etmek üzere çeşitli projeler üzerinde çalışacak.

Geleceğin yeşil enerji kaynağı okyanusun altında mı?

Hidrojen, evrende en yaygın bulunan elementlerden biri olmasına rağmen genellikle diğer elementlerle birleşik hâlde bulunur. Örneğin, suyun içinde oksijenle, metanın içinde karbonla birleşmiştir. Ancak jeolojik hidrojenin farkı, tamamen saf bir formda bulunmasıdır. Okyanus tabanındaki demir açısından zengin kayaların suyla reaksiyona girmesi sonucu oluşan bu saf hidrojen yatakları, hem çevre dostu bir enerji kaynağı olarak dikkat çekiyor hem de büyük bir ticari potansiyel sunuyor.

Okyanus tabanındaki hidrojen yatakları, sürdürülebilir enerji üretimi için oldukça önemli bir potansiyele sahip.

ABD’nin bu alandaki çalışmaları, yalnızca bu kaynağın teknik olarak çıkarılabilirliğini değil, aynı zamanda ekonomik olarak sürdürülebilirliğini de artırmayı hedefliyor. Örneğin, Massachusetts Institute of Technology (MIT) tarafından yönetilen bir ekip, hidrojen üretimi için en uygun yer altı koşullarını belirlemek üzere çalışmalara başladı. Reaksiyon süreçlerinde en etkili katalizörleri, sıcaklık, basınç ve pH dengelerini araştırarak sürecin verimliliğini artırmayı amaçlıyor. MIT’nin bu projeye ayrılan bütçesi, 1,3 milyon dolar olarak belirlendi.

Jeolojik hidrojenin enerji sektöründeki potansiyelini ortaya çıkarmak, yalnızca çıkarma maliyetlerini düşürmekle sınırlı değil. İşleme ve depolama aşamalarında da maliyetleri optimize etmek büyük önem taşıyor. Çünkü bu saf enerji kaynağının, diğer yeşil enerji kaynakları olan güneş ve rüzgâr enerjisi ile rekabet edebilmesi için ekonomik olarak da avantajlı hâle gelmesi gerekiyor. ABD’nin bu alandaki yatırımları, jeolojik hidrojenin büyük ölçekli enerji üretiminde kullanılabilmesi için gereken bilimsel ve teknolojik altyapıyı oluşturmayı hedefliyor.

Bu yeni enerji kaynağı, hem çevresel sürdürülebilirliği artırabilir hem de dünya enerji piyasasında yeni bir dönemin kapılarını aralayabilir. Ancak, bu süreçte jeolojik hidrojenin uzun vadeli çevresel etkilerinin de dikkatlice değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. ABD’nin bu alandaki öncü çalışmaları, diğer ülkeler için de önemli bir örnek teşkil edebilir.

Intel’in XeSS 2 teknolojisi görücüye çıktı!

0

Intel, oyun dünyasında iddialı bir adım atarak XeSS 2 teknolojisini tanıttı. Yeni nesil Battlemage serisi ekran kartları Arc B580 ve B570 ile birlikte gelen XeSS 2, oyunculara daha akıcı ve yüksek performanslı bir deneyim sunmayı hedefliyor. XeSS 2’nin en dikkat çekici yeniliklerinden biri, yapay zeka destekli kare oluşturma (frame generation) teknolojisi. Bu teknoloji, oyunlarda bir sonraki kareyi tahmin ederek üretiyor ve FPS oranını ciddi ölçüde artırıyor. Örneğin, Battlemage serisi kartlarda Ultra Performans modunda 1440p çözünürlükte performans, 3,9 katına kadar çıkabiliyor. Kalite modunda ise yerel çözünürlükte alınan FPS’ye göre 2,8 katlık bir artış elde ediliyor. Bu özellik, Nvidia’nın DLSS 3 teknolojisi ve AMD’nin FSR 3’üne doğrudan bir rakip olarak konumlandırılıyor.

Intel’in XeSS 2 teknolojisi tanıtıldı

Intel’in bir diğer önemli yeniliği ise XeLL adı verilen düşük gecikme modu. Bu teknoloji, oyunlarda tepki süresini optimize ederek daha hızlı bir deneyim sunuyor. Nvidia Reflex ve AMD Anti-Lag 2’ye benzeyen XeLL, sistem tepkisinde yüzde 45’e kadar iyileştirme sağlıyor. Bu özellik, özellikle e-spor ve rekabetçi oyunlar için büyük bir avantaj sunuyor. Ayrıca, Radeon Boost benzeri bir sürücü düzeyinde düşük gecikme modu da eklenmiş durumda. Bu sayede oyuncular, oyun içi aksiyonlara daha hızlı tepki verebiliyor.

XeSS 2 teknolojisi, Intel’in Battlemage serisi kartlarına tam uyumlu şekilde tasarlanmış durumda. Arc B580 ve B570, güncellenmiş XMX motorlarıyla daha hızlı performans ve gelişmiş görsel kalite sunuyor. XeSS Super Resolution özelliği de bu geliştirmelerden faydalanarak daha net ve detaylı görseller sağlıyor. Ancak bu teknolojiler, yalnızca Intel’in Battlemage ve Alchemist serilerinde çalışacak şekilde tasarlandı. AMD veya Nvidia GPU’ları için bir destek sunulmuyor. Bu durum, XeSS 2’nin Intel ekosistemine özel bir avantaj sağlamayı amaçladığını gösteriyor.

Intel ayrıca XeSS 2’yi destekleyen ilk oyun listesini de açıkladı. Aralarında Assassin’s Creed: Shadows, Harry Potter Quidditch: Champions, Robocop: Rogue City, Like A Dragon: Pirate Yakuza in Hawaii, Dying Light 2: Stay Human, F1 24, Ascendant, Marvel Rivals, Killing Floor III ve Citadels gibi yapımlar bulunuyor. Bu oyunlar, XeSS 2 teknolojisinden tam anlamıyla faydalanarak oyunculara daha yüksek FPS, daha düşük gecikme ve daha gerçekçi bir görsel deneyim vadediyor.

Intel’in yeni nesil teknolojileri, oyun performansını artırmanın yanı sıra kullanıcı deneyimini de iyileştirmeyi hedefliyor. Yapay zeka destekli bu çözümler, Intel’in Nvidia ve AMD karşısında daha güçlü bir rekabet pozisyonu almasını sağlayabilir. XeSS 2’nin, oyuncular ve oyun geliştiricileri tarafından nasıl karşılanacağı ise önümüzdeki dönemde netlik kazanacak.

İspanya ve Fransa, elektrikli araç teşviklerini azaltabilir!

Fransa ve İspanya, elektrikli araçlara yönelik teşviklerde kesintiye gitmeyi planlıyor. Almanya’nın ardından Avrupa’nın iki büyük ülkesi de bu adımı atmaya hazırlanırken, bu durumun önümüzdeki yıl kıtanın elektrikli araç pazarını zora sokabileceği öngörülüyor. Artan satışlara rağmen, teşviklerin azalması bu büyümenin hızını kesebilir. Fransa’da hükümet, 2025 yılı bütçesi kapsamında sübvansiyon programının miktarını 1,5 milyar eurodan 1 milyar euroya düşürerek, teşvik tutarlarını yarıya indirmeye karar verdi. Şu an için Fransız tüketiciler, belirli fiyat aralığındaki araçlarda 4.000 ile 7.000 euro arasında destek alabilirken, bu rakamın 2025 itibarıyla 2.000 ile 4.000 euro arasında olacağı açıklandı. Ayrıca, düşük gelirli ailelere yönelik popüler elektrikli araç kiralama programının fonları da ciddi şekilde azaltılıyor. Bu program, yoğun talep nedeniyle yalnızca iki ay içinde askıya alınmıştı ve 2024 için ayrılan 650 milyon euro bütçe, gelecek yıl 300 milyon euroya düşecek.

İspanya ve Fransa, elektrikli araç teşviklerini azaltacak mı?

İspanya’da da benzer bir eğilim gözlemleniyor. Ülke, 1,55 milyar euro değerindeki teşvik programını daraltmayı planlıyor. Halen elektrikli otomobiller için 7.000 euroya kadar, ticari araçlar için ise 9.000 euroya kadar teşvikler sunulsa da, gelecek yıl doğrudan ödeme sistemine geçilecek. Bu yeni düzenlemeyle müşterilerin sübvansiyonlarını alabilmek için uzun süre beklemeleri gerekmeyecek, ancak programın genel bütçesi ve detaylarına dair net bilgiler henüz paylaşılmadı.

Elektrikli araç teşviklerindeki bu kesintilerin Avrupa genelinde ciddi etkileri olması bekleniyor. Almanya’nın sübvansiyonları azaltması sonrası elektrikli araç satışlarında yaşanan sert düşüşler, bunun açık bir göstergesi. Ülkede Haziran ayında %16, Temmuz’da %37 ve Ağustos’ta %69’luk düşüş oranları kaydedildi.

Rho Motion tarafından hazırlanan bir rapor, elektrikli araçların bataryalarının içten yanmalı motorlu araçlara göre %75 daha pahalı olduğunu belirtiyor. Bu nedenle, vergi teşvikleri ve desteklerin azalmaması, elektrikli araç pazarının büyümesi açısından hayati bir önem taşıyor. Fransa ve İspanya’nın bu kararlarının Avrupa’daki elektrikli araç piyasası üzerinde uzun vadede olumsuz etkiler bırakması muhtemel görünüyor.

Tesla modelleri için büyük yazılım güncellemesi geliyor!

Tesla, 2024 yılına damga vuracak son büyük güncellemesini yakında kullanıcılarına sunmaya hazırlanıyor. “2024 Holiday Update” adıyla duyurulan bu güncelleme, Tesla araç sahiplerine bir dizi yenilikçi özellik sunarak kullanıcı deneyimini bir üst seviyeye taşıyacak. Özellikle Apple Watch kullanıcıları için getirilen yeni entegrasyon dikkat çekiyor. Artık Tesla araçları, Apple Watch ile tamamen uyumlu hale geliyor ve saat üzerinden dijital anahtar işlevi görüyor. Bu sayede aracın kilidini açma, klima kontrolü, bagaj yönetimi ve batarya durumunu kontrol etme gibi işlemler yalnızca bileğinize bağlanıyor.

Tesla modelleri için büyük yazılım güncellemesi sunulacak

Tesla uygulamasına yönelik diğer önemli bir gelişme, Sentry Modu ve Dashcam görüntülerinin telefona indirilebilmesi ve paylaşım, düzenleme seçeneklerinin sunulması. Ayrıca, geri manevra sırasında aracın arkasında bir nesne algılandığında sesli ve görsel çapraz trafik uyarıları ile sürüş güvenliği artırılıyor. Navigasyon tarafında ise daha detaylı arama filtreleri, güzergah boyunca hava durumu ve yağış bilgilerini haritada doğrudan gösteren yenilikler bulunuyor. Örneğin, varış noktanızdaki şarj durumunu önceden belirleyebilir ve aracın bu hedefe ulaşması için gereken süper şarj duraklarını rotanıza ekleyebilirsiniz.

Tesla modelleri için büyük yazılım güncellemesi sunulacak.
Tesla modelleri için büyük yazılım güncellemesi sunulacak.

Cybertruck kullanıcıları için özel olarak geliştirilen kaplama seçenekleri, iyileştirilmiş arka kamera performansı ve eğlenceli özellikler de dikkat çekiyor. Aracın dokunmatik ekranından bakım özetine erişim, yolcu koltuğu kontrollerine dokunmatik panelden ulaşma ve arka ekran uzaktan kumandasıyla video oynatma gibi fonksiyonlar, araç içi deneyimi daha pratik hale getiriyor. Navigasyon güncellemeleri arasında, kapalı yolların çevresinden dinamik rota belirleme ve süper şarj cihazlarının durum bilgilerini önceden bildirme özellikleri yer alıyor.

Bu güncelleme, Tesla araç sahiplerinin sadece teknolojiyi değil, aynı zamanda konfor ve güvenliği de ön planda hissetmelerini sağlıyor. Güncelleme, gelecek haftadan itibaren araçlara OTA (kablosuz) olarak gönderilmeye başlanacak ve tüm kullanıcılar için yeni bir Tesla deneyimi sunacak.

Yapay zekayla ne zaman öleceğinizi tahmin eden uygulama geliştirildi!

Yapay zeka teknolojisinin hızlı ilerlemesi, bireylerin yaşam tarzı ve sağlık durumlarına dair daha derin içgörüler sunan yenilikçi uygulamaları da beraberinde getiriyor. Temmuz ayında piyasaya sürülen ve kısa sürede ilgi çeken “Death Clock” (Ölüm Saati) adlı mobil uygulama, kullanıcılara alışkanlıklarına ve diğer kişisel faktörlere dayanarak yaşam sürelerini tahmin etme imkânı tanıyor. Yapay zeka destekli bu uygulama, sadece bir tahmin aracı olmanın ötesine geçerek, uzun ve sağlıklı bir yaşam için önerilerde bulunmayı hedefliyor.

Yapay zekayla ne zaman öleceğinizi tahmin eden uygulama tasarlandı

Death Clock’un isminden dolayı karamsar bir izlenim yaratsa da geliştiriciler, uygulamanın temel amacının insanları korkutmak değil, yaşam tarzlarının etkilerini anlamalarına yardımcı olmak olduğunu vurguluyor. Uygulama, 53 milyon kişinin katıldığı 1.200 farklı yaşam beklentisi çalışmasının sonuçlarını analiz ederek, kullanıcıların diyet, egzersiz alışkanlıkları, uyku düzeni ve stres seviyeleri gibi verilerini değerlendiriyor. Bu analizler, yaşam süresini etkileyen temel faktörlerin daha net bir şekilde görülmesini sağlarken, geleneksel yöntemlere kıyasla daha isabetli sonuçlar vaat ediyor.

Yapay zekayla ne zaman öleceğinizi tahmin eden uygulama tasarlandı.

Uygulama, kısa süre içinde 125 binden fazla kez indirilerek büyük bir kullanıcı kitlesine ulaştı. Ancak şu an için Türkiye’den indirilemeyen bu uygulamaya VPN veya alternatif yollarla erişim sağlanabiliyor. Geliştiriciler, bu tahminlerin bireysel düzeyde olduğu kadar toplumsal kararlar üzerinde de etkili olabileceğini belirtiyor.

Death Clock’un öngörüleri, özellikle emeklilik planlaması, sigorta hesaplamaları ve sağlık harcamaları gibi önemli konularda yol gösterici olmayı amaçlıyor. Bloomberg’e konuşan uygulamanın geliştiricisi Brent Franson, sundukları verilerin doğruluğunun insan davranışlarını ve politikalarını değiştirme potansiyeline sahip olduğunu ifade ediyor.

Aspower’dan Almanya’ya şarj istasyonu ihracatı!

0

Türkiye’nin güç elektroniği sektöründe öncü markalarından Aspower, uluslararası pazarda önemli bir adım atarak Almanya’ya ilk ihracatını gerçekleştirdi. Yerli teknolojiyle geliştirilen ve %91 yerlilik oranına sahip şarj istasyonları, Almanya’da kullanıma sunuldu.

Türkiye, Almanya’ya şarj istasyonu satıyor!

Aspower, uluslararası standartlara uygun şekilde tasarladığı ürünleriyle Avrupa pazarına giriş yaparak global pazardaki hedeflerine bir adım daha yaklaştı. Şirket yetkilileri ihracatın Aspower’ın yüksek kalite standartları, Ar-Ge gücü ve inovatif çözümleri sayesinde gerçekleştiğini ifade etti. Bu başarının markanın global pazarda büyüme vizyonunu güçlendirdiği vurgulandı.

Aspower’ın ürün yelpazesi güç elektroniği, batarya entegreli sistemler, kesintisiz güç kaynakları, frekans konvertörleri, invertörler, enerji depolama sistemleri ve elektrikli araç şarj istasyonları gibi yenilikçi çözümleri içeriyor. Ürünlerin yüksek yerlilik oranı ve rekabetçi yapısı, şirketin uluslararası pazarda fark yaratmasını sağlayan temel unsurlar arasında yer alıyor.

Almanya’ya yapılan ilk ihracat da Aspower’ın dünya çapında daha geniş bir müşteri kitlesine ulaşma hedefinin aslında başlangıcı. Aspower aynı zamanda yerli üretim gücüyle daha fazla ülkeye açılmayı ve uluslararası pazarlarda büyümeye devam etmek istiyor. Bu yenilikçi çözümler ve globalleşme vizyonu, Türkiye’nin teknoloji ihracatında önemli bir örnek teşkil etmeye devam ediyor.