Samsung, Galaxy S26 serisinde Exynos işlemciye dönebilir!

0

Samsung, Exynos işlemcilerini eski günlerine döndürme kararlılığını, Galaxy S26 serisi ile birlikte bir kez daha ortaya koyabilir. Şirket, Galaxy S25 serisinde ağırlıklı olarak Qualcomm’un Snapdragon 8 Elite yonga setine yönelirken, Galaxy S26 serisinde tamamen Exynos işlemcilerle devam etme hedefinde olabilir.

Samsung, Galaxy S26 serisinde Exynos işlemciye mi dönüyor?

Bu kararın, Exynos çiplerinin uzun yıllardır karşı karşıya kaldığı performans sorunları nedeniyle alınan yeniden yapılandırma sürecinden güç aldığı belirtiliyor. Samsung’un özellikle 2nm üretim sürecine odaklanarak Thetis kod adlı yeni yongalarında enerji verimliliğini artırmayı ve performansı iyileştirmeyi amaçladığı ifade ediliyor. Yeni 2nm çiplerin, mevcut nesillere kıyasla %12 performans artışı, %25 enerji tasarrufu ve %8 daha az alan gereksinimi sunacağı öngörülüyor.

Galaxy S26 serisi aynı zamanda isimlendirme değişiklikleriyle de dikkat çekebilir. Temel modelin kaldırılarak, Ultra versiyonun “S26 Note” adıyla ve S26+ modelinin de “S26 Pro” olarak yeniden isimlendirileceği yönündeki iddialar bu yenilenme sürecine işaret ediyor. Ancak bu bilgiler henüz Samsung tarafından doğrulanmadı.

Galaxy S25 serisine gelecek olursak, bu serinin büyük ölçüde Snapdragon yonga setleriyle piyasaya çıkması bekleniyor. Sızıntılara göre, Exynos 2500 yalnızca Galaxy Z Flip7 ve Galaxy Z Flip FE modellerinde kullanılacak. Exynos’un Snapdragon karşısında tarihsel olarak daha düşük performans ve enerji verimliliği sorunları yaşadığı biliniyor. Dolayısıyla, Samsung’un tamamen Exynos’a geçişi ciddi bir mühendislik başarısını gerektiriyor ve bu süreç firmanın 2nm üretim süreci ve çip mimarisi üzerindeki başarısına bağlı olacak. Samsung’un, Exynos ile Qualcomm’a olan bağımlılığını azaltmayı hedeflediği açık; ancak kullanıcılar için sonuçların, performans ve enerji verimliliği noktasında belirleyici olacağı kesin.

Intel, çip üretim departmanını resmen ayırabilir!

0

Intel, son dönemde yaşadığı büyük değişimlerle dikkat çekiyor. CEO Pat Gelsinger’in sürpriz bir şekilde görevden alınmasının ardından, şirketin çip tasarım ve üretim bölümlerinin ayrılması gibi önemli kararlar gündeme gelmiş durumda. Geçici eş-CEO’lar Michelle Johnston Holthaus ve David Zinsner, düzenlenen bir konferansta yaptıkları açıklamalarda, Intel Foundry Services’ın diğer iş birimlerinden bağımsız yönetildiğini, ancak tam bir ayrılığın henüz netleşmediğini belirtti.

Intel, çip üretim departmanını ayıracak mı?

Zinsner, bu konuda kesin bir karar olmadığını ifade ederken, Holthaus ise bölümlerin tamamen koparılmasının pratikte faydalı olmadığını savundu ve bu kararın gelecekte bir başka CEO’ya bırakılacağını belirtti.

Intel, çip üretim departmanını resmen ayırabilir.

Intel’in yeni atanacak CEO’su, çip üretim biriminin bağımsızlaştırılması meselesiyle karşı karşıya kalacak. Şirketin Lunar Lake çiplerinin üretiminde yaşadığı problemler ve 13. ile 14. nesil işlemcilerin piyasa beklentilerini karşılayamaması, bu konudaki stratejik değerlendirmelerin önemini artırıyor. Intel’in aynı zamanda ABD hükümetinden aldığı CHIPS ve Bilim Yasası fonlarına tabi olması, böyle bir bölünmenin yalnızca iş açısından değil, siyasi ve düzenleyici açıdan da sıkı denetim gerektirdiğini gösteriyor. Ticaret Bakanlığı’nın bu süreçte dikkatli bir şekilde gözlem yapacağı açık.

Finansal zorluklarla da mücadele eden şirket, bu yıl 100 milyar dolardan fazla değer kaybetti. Ancak, hem çip tasarlayıp hem üreten benzersiz bir yapıya sahip olan Intel, bu avantajını koruyarak yeniden yükselişe geçmeyi hedefliyor. Öte yandan, şirketin 18A üretim süreci ile ilgili olumlu sinyaller verdiği ve ilk mühendislik örneklerini müşterilere gönderdiği biliniyor. Yeni CEO, bu üretim sürecinin başarılı bir şekilde uygulanmasını sağlamanın yanı sıra, şirketin rekabet gücünü artırmak için stratejik bir yön çizmek zorunda kalacak.

Apple, iPhone 17 serisinde kendi Wi-Fi ve Bluetooth çiplerini kullanacak!

0

Apple, iPhone 17 serisiyle birlikte önemli bir adım atarak Bluetooth ve Wi-Fi bağlantıları için kendi geliştirdiği çipleri kullanmaya hazırlanıyor. Şirketin, dışa bağımlılığı azaltma stratejisinin bir parçası olarak bu hamleyi gerçekleştirdiği ifade ediliyor.

Apple, iPhone 17 serisinde kendi Wi-Fi ve Bluetooth çiplerini kullanıyor

Qualcomm’dan 5G modemleri tedarik etmeye olan bağımlılığı sonlandırmayı amaçlayan Apple, aynı zamanda şu an Broadcom tarafından sağlanan Bluetooth ve Wi-Fi çiplerini de kendi geliştirdiği çözümlerle değiştirecek. Yeni çiplerin, iPhone SE 4’te kullanılacak olan Apple imzalı 5G modem ile başlatılan bu sürecin bir devamı olduğu görülüyor.

Apple, iPhone 17 serisinde kendi Wi-Fi ve Bluetooth çiplerini kullanıyor.

Apple’ın kendi bünyesinde geliştirdiği bu Bluetooth ve Wi-Fi çiplerine “Proxima” adı verildiği belirtiliyor. İlk olarak 2025’te iPhone 17 modellerinde yer alacak bu çiplerin, ilerleyen dönemlerde Mac ve iPad modellerine de entegre edilmesi planlanıyor. “Proxima” çipleri, Wi-Fi ve Bluetooth bağlantılarını tek bir yonga üzerinde birleştirerek yalnızca donanım açısından yer tasarrufu sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda enerji verimliliğini de artıracak. Bu yenilikle birlikte, cihazların pil ömründe gözle görülür bir iyileşme sağlanması hedefleniyor.

Daha önce Apple’ın 5G, Wi-Fi ve Bluetooth’u birleştiren entegre bir çip üzerinde çalıştığı, ancak bu planın ileri bir tarihe ertelendiği duyulmuştu. Bunun yerine, Apple şimdilik Wi-Fi ve Bluetooth çiplerini entegre ederek piyasaya sürmeyi tercih etmiş görünüyor. Bu adım, daha fazla bağımsızlık sağlamayı ve donanım geliştirme sürecinde şirket içi optimizasyon avantajını maksimize etmeyi hedefleyen Apple için stratejik bir ilerleme olarak değerlendiriliyor. Apple’ın yıllar önce A serisi mobil işlemciler ve daha sonra Intel çiplerinden kendi M serisi işlemcilerine geçişteki başarısından sonra, bu yeni girişimi de teknoloji dünyasında yakından takip ediliyor.

Rusya, kendini küresel internetten koparabilir!

0

Rusya, küresel internetten kopma planlarını hayata geçirme yolunda hızla ilerliyor. Yapılan testler ve uygulanan kısıtlamalar, ülkenin “egemen internet” sistemini devreye almak için ciddi adımlar attığını gösteriyor. Özellikle VPN kullanımına yönelik sınırlamalar, kullanıcıların internet sansürlerini aşmasını büyük ölçüde engellerken, bu durum Kuzey Kore’deki internet kontrolüne benzer bir tablo ortaya koyuyor. Roskomnadzor’un yürüttüğü testlerde, yabancı kaynaklı birçok site ve uygulamaya erişimin engellenmesi denendi. Bu testler sırasında Dağıstan, Çeçenistan ve İnguşetya gibi bölgelerde popüler hizmetlere erişimde ciddi sorunlar yaşandı ve kullanıcıların WhatsApp, Telegram, YouTube gibi platformlara ulaşmakta güçlük çektiği görüldü.

Rusya, kendini küresel internetten koparacak!

Rusya’da VPN’lerin büyük bir kısmı etkisiz kalırken, bazıları hala belirli düzeyde erişim sağlamayı sürdürüyor. Ancak bu VPN servislerinin detayları paylaşılmadı ve hükümetin VPN kullanımına karşı sert önlemler aldığı biliniyor. Örneğin, ülkede şimdiye kadar yaklaşık 197 VPN servisinin yasaklanması ve birçok uygulamanın App Store’dan kaldırılması dikkat çekiyor. Buna ek olarak, Mart ayında çıkarılan bir yasayla internet kısıtlamalarını aşmaya yönelik bilgilerin paylaşılması suç sayıldı. Tüm bu önlemler, insan hakları ve ifade özgürlüğü açısından endişe verici olarak değerlendiriliyor.

Rusya’nın bu “egemen internet” girişimleri, Ukrayna’ya yönelik askeri müdahalesinden çok önceye, Kırım’ın ilhak edildiği dönemlere kadar uzanıyor. 2019’da yapılan testlerle, federal ve ticari telekomünikasyon operatörlerinin ülkeyi küresel internetten izole edebilme kapasitesi değerlendirildi. Son dönemde ise 648 milyon dolarlık bir yatırımla internet trafiği üzerindeki teknik kontrol yeteneklerini geliştiren Rusya, Batılı sosyal medya platformlarından vatandaşlarını uzaklaştırarak daha kolay denetlenebilen yerel alternatiflere yönlendirme çabalarını yoğunlaştırıyor.

Ayrıca, Rusya hükümeti yabancı internet servis sağlayıcılarını ve hosting platformlarını kendi sansür yasalarına uyum sağlamaları konusunda baskı altına almaya çalışıyor. Roskomnadzor, bu kapsamda Amazon Web Services, GoDaddy ve HostGator gibi büyük uluslararası şirketlerin yasaları ihlal etmeleri halinde ülkede yasaklanabileceğini açıkladı. Tüm bu gelişmeler, Rusya’nın internetin geri kalanıyla bağlantısını tamamen koparma olasılığını her geçen gün artırıyor.

Anduril’in otonom denizaltısı Dive-XL yeni bir rekor kırdı!

Amerikan savunma teknolojileri şirketi Anduril Industries, ticari amaçlarla geliştirdiği ekstra büyük otonom su altı aracı (XL-AUV) Dive-XL’in, tek seferde 100 saat boyunca su altında kalarak tarihi bir başarıya imza attığını duyurdu. Bu performans, kendi sınıfındaki araçlar için şimdiye kadar gerçekleştirilen en uzun süreli görev olarak dikkat çekiyor ve Anduril’in otonom denizaltısı için büyük bir adım oluşturuyor.

İnsansız denizaltılar geleceğin teknolojisi

Dive-XL, hem Avustralya hem de ABD‘de düzenli olarak testlerden geçiyor. Araç, Avustralya Kraliyet Donanması’nın Ghost Shark Programı kapsamında egemen bir kapasiteye dönüştürülürken, ABD de bu ileri teknolojiyi kendi deniz kuvvetlerine entegre etme olanaklarını araştırıyor. Ayrıca, Dive-XL’nin hem insanlı hem de insansız deniz araçlarıyla uyumlu bir destek platformu olarak kullanılması hedefleniyor. Anduril’in otonom denizaltısı her iki ülkede de kullanılması için önemli testlere tabi tutuluyor.

1.000 deniz mili hedefi

100 saatlik kesintisiz dalış başarısının ardından Dive-XL, 2025’in ilk yarısında 1.000 deniz mili (1.852 km) mesafeyi tamamen su altında kalarak kat etmeyi planlıyor. Bu görev de başarıyla tamamlanırsa, cihazın binlerce millik tam ölçekli görevlere hazır olması bekleniyor. Anduril’in otonom denizaltısı daha fazla görev için hazır hale gelecek.

Dive-XL, tamamen elektrikli güç aktarım sistemiyle haftalarca su altında operasyon yapabilen bir yapı sunuyor. Hibrit sistemlere sahip insansız denizaltıların aksine, yüzeye çıkma ihtiyacı duymayan bu araç, gizlilik ve operasyonel esneklik açısından üstün bir performans sergiliyor. Modüler yük kapasitesi, cihazın hızlı bir şekilde farklı görevler için özelleştirilmesine olanak tanıyor. Anduril’in otonom denizaltısı, esnekliği ve uyarlanabilirliği ile öne çıkıyor.

Araç, bir seferde üç faydalı yük veya bir ekstra büyük faydalı yük taşıyabiliyorKeşif-gözetleme (ISR) kabiliyetlerinden büyük sensör paketlerineiletişim sistemlerinden saldırı yüklerine kadar geniş bir donanım yelpazesine sahip olan Dive-XL, aynı zamanda açık sistem mimarisi sayesinde üçüncü taraf ekipmanlarla da kolayca uyum sağlayabiliyor.

Düşük maliyet ve kolay konuşlanma

Dive-XL, mürettebatlı denizaltılara kıyasla çok daha düşük maliyetli bir alternatif olarak öne çıkıyor. 12 metrelik standart nakliye konteynerlerine sığacak şekilde tasarlanmış olması, minimal altyapı gereksinimiyle kolayca konuşlandırılabilmesini sağlıyor. Gövdesinin, alüminyum ve fiberglas gibi ticari denizcilik malzemelerinden üretilmiş olmasımaliyetleri düşürürken sürdürülebilir bir tedarik zinciri sunuyor.

Dive-XL’nin bu başarısı, otonom denizaltıların deniz operasyonlarında devrim yaratabilecek bir teknoloji olduğunubir kez daha kanıtlıyor. Anduril’in otonom denizaltısı ile ulaşabileceği yeni yetenekler, denizaltı teknolojisinde yepyeni bir çağın kapılarını aralayacak. 2025’teki hedeflerini de gerçekleştirmesi durumunda, denizaltı teknolojisinde yepyeni bir çağın kapıları aralanacak.

Yapay zeka başarısı için anahtar konu güvenlik

0

NetApp, yapay zeka alanında başarıya ulaşmak için stratejilerini optimize etmeye çalışan kuruluşların dünya genelinde karşılaştığı acil sorunlara ışık tuttu. NetApp Pazarlama Direktörü Gabie Boko: “Kuruluşların deneylerden yapay zeka yeteneklerini ölçeklendirmeye geçiş yapmasıyla 2025, yapay zeka için belirleyici bir yıl olacak. İşletmeler inovasyonu ve verimliliği artırmak için önemli yatırımlar yapıyor, ancak bu çabalar yalnızca küresel teknoloji yöneticileri artan veri karmaşıklığı, güvenlik ve sürdürülebilirlik zorluklarını ele alabilirse başarılı olacak” dedi.

Yapay zeka başarısı

NetApp’in son Veri Karmaşıklığı Raporu’nun bulguları, işletmelerin yapay zeka yolculuklarında şu anda nerede durdukları ve teknolojinin geleceğini şekillendirecek temel trendler hakkında ayrıntılı bir resim çiziyor.Dünya çapındaki işletmelerin üçte ikisi, verilerinin AI amaçları için “tamamen veya çoğunlukla optimize edildiğini” iddia ediyor ve verileri erişilebilir, doğru ve iyi belgelenmiş hale getirmede büyük iyileştirmeler olduğunu vurguluyor. Yine de çalışma AI olgunluğuna giden yolculuğun daha fazla önemli yatırım gerektirdiğini ortaya koyuyor.

Dünya çapındaki teknoloji yöneticilerinin yüzde 40’ı gibi çarpıcı bir oran, yalnızca yapay zeka ve veri yönetimi yeteneklerini geliştirmek için 2025 yılında “benzeri görülmemiş bir yatırım” gerekeceğini öngörüyor. Önemli ilerlemeler kaydedilmiş olsa da, etkili atılımlar elde etmek finansal ve altyapısal kaynaklarda daha da büyük bir taahhüt gerektiriyor. Yapay zekanın potansiyelini yakalamak ucuz olmayabilir, ancak yatırım yapmaya hazır liderler inovasyon ve verimlilikte önemli ödüller elde edebilir.

Raporda tanımlanan başlıca engellerden biri verinin parçalanmasıdır. Küresel teknoloji yöneticilerinin ezici bir çoğunluğu (yüzde 79), verilerini birleştirmenin, siloları azaltmanın ve sorunsuz bir şekilde birbirine bağlanmayı sağlamanın, yapay zekanın tüm potansiyelini açığa çıkarmanın anahtarı olduğunu belirtmektedir.

Birleşik veri depolamayı benimseyen şirketler bu engeli aşmak için daha iyi bir konumdadır. Veriyi türü veya konumundan bağımsız olarak (hibrit çoklu bulut ortamları arasında) bağlayarak sürekli erişilebilirliği garanti altına alır ve parçalanmayı en aza indirirler. Raporda, veri birleştirmeye öncelik veren kuruluşların 2025 yılında yapay zeka hedeflerine ulaşma olasılıklarının önemli ölçüde daha yüksek olduğu belirtiliyor. Birleştirmeye öncelik vermeyen işletmelerin neredeyse üçte biri (yüzde 30) hedeflerine ulaşamayacaklarını öngörürken, bunu stratejilerinin merkezine koyanların oranı yalnızca yüzde 23 oldu.

Firefox kullanıcı kaybı artık önlenemiyor!

0

Bir zamanlar popüler olan Firefox’u her zamankinden daha az kişi kullanıyor, ancak Mozilla Google sayesinde kârlılığını sürdürüyor. Adalet Bakanlığı’nın Google’ın peşine düşmesiyle bu trend ne kadar devam edebilir?

Firefox kullanıcı kaybı hız kazandı

2010’da, Firefox pazarın yüzde 34,1’i tarafından kullanılıyordu. Günümüzde, ABD federal hükümetinin Dijital Analitik Programı (DAP), ABD hükümetinin web sitesi ziyaretlerinin son 90 gününün sürekli sayımıyla, en güvenilir web tarayıcısı anketi, Firefox’u yalnızca yüzde 2,8 ile göstermektedir.

Bu, Firefox’un tüm zamanların en düşük seviyesi değil, ancak yine de içler acısı. Tahmin edebileceğiniz gibi Chrome, yüzde 54,5 ile lider, ardından iPhone’lar sayesinde Safari yüzde 24 ve Edge yüzde 14,2 ile geliyor. Sadece Internet Explorer iyi bilinen tarayıcılardan daha az sayıda kullanıcıya sahip, ve yüzde 1,7’lik dilime hitap ediyor.

Chrome’un rakamları ilk bakışta göründüğünden bile daha büyük. Açık kaynaklı temeli Chromium, Microsoft Edge’i de destekliyor. Safari ve Mozilla Firefox hariç, Opera, Vivaldi ve Brave gibi önemli diğer tüm web tarayıcıları Chromium üzerinde çalışıyor . Bu alternatif tarayıcıların hepsi birlikte Firefox’un pazar payına yüzde 2,8 oranında eşit.

Firefox’un ana kuruluşu Mozilla bile Firefox’un sayılarının azaldığını gösteriyor. Mart 2020’den bu yana Firefox, 50 milyondan fazla aylık aktif kullanıcı (MAU) kaybetti ve Temmuz 2024 itibarıyla 206 milyondan 155 milyona düştü. Peki, bu düşüş neden oldu? Aslında her şey Google’ın Chrome’u piyasaya sürmesiyle başladı. Bulut güvenlik şirketi Nira’nın CEO’su Hiten Shah’ın gözlemlediği gibi, Google tarayıcıyı temelden yeniden icat etti. Google, 2008’de uzantıları ve uygulamalarıyla bulut tabanlı açık bir web için tamamen yeni bir işletim sistemi oluşturmaya başladı. Bunu gerçekleştirmek için Google, Ian Hickson, Darin Fisher, Pam Greene ve Brian Ryner gibi Firefox’tan en iyi web tarayıcısı geliştiricilerini “kaptı”. Microsoft ve Mozilla Vakfı hazırlıksız yakalandı ve ikisi de yetişemedi.

Sonunda Mozilla ne olduğunu anladı. 2017’de, Chrome’un ortaya çıkmasından neredeyse on yıl sonra, o zamanki Mozilla CEO’su Chris Beard, “Firefox pazara ve insanların gerçekten istediklerine ayak uyduramadı. Çok sayıda sıkı Firefox hayranı artık mutlu Chrome kullanıcıları”  diye itiraf etti.

Airbus ve Quantum dolaylı iş birliği yapıyor

0

Havacılık ve uzay şirketi Airbus, hesaplamalı akışkanlar dinamiği (CFD) için kuantum simülasyonları geliştirmek amacıyla kuantum şirketleri Quanscient ve Oxford Ionics ile ortaklık kuruyor. CFD, akışkanların nasıl hareket ettiğini tahmin etmek için bilgisayar simülasyonu ve analizi kullanır. Havacılık endüstrisi, uçak tasarımında CFD’yi, farklı koşullar altında kaldırma kuvveti, sürüklenme, gürültü, yapısal yük kapasitesi ve yakıt verimliliği dahil olmak üzere uçağın performansını tahmin etmek için kullanıyor.

Airbus ve Quantum birlikteliği

CFD hesaplama yoğunlukludur ve klasik yüksek performanslı bilgisayarların sınırlarını zorlar. Kuantum hesaplama genel CFD doğruluğunu iyileştirebilir ve hesaplama süresini ve maliyetini önemli ölçüde azaltabilir.

Oxford Ionics, kuantum donanımında yararlı CFD simülasyonlarına doğru bir yol haritası sağlamak için güçlü kuantum bilgisayarlarını Quanscient’ın CFD algoritmalarıyla birleştirecek. Airbus’ın son kullanıcı geri bildirimi sağlamasıyla, kanat profili tasarımları ve araç aerodinamiği için kuantum simülasyonlarını değerlendirecekler.

Oxford Ionics, lazerler yerine elektroniği kullanarak kübitlerini kontrol eden “Elektronik Kübit Kontrolü” adlı patentli bir teknolojiye öncülük etti. Bu, teknolojinin standart yarı iletken fabrikalarında üretilen küçük bir elektronik çipe entegre edilebileceği ve kolayca ölçeklenebileceği anlamına geliyor.Şirkete göre donanımı rekor seviyede kübit doğruluğu sağlıyor, bu da daha az hataya neden olarak onu gerçek dünya kullanım senaryolarına doğru götürüyor.

Oxford Ionics’in kurucu ortağı ve CEO’su Chris Balance: “Güçlü kuantum bilgisayarları, CFD gibi karmaşık hesaplama zorluklarına yaklaşımımızı kökten değiştirmeye hazırlanıyor. Soru artık bu değerin açığa çıkıp çıkmayacağı değil, ne zaman çıkacağıdır” dedi. Balance: “Bu geleceği gerçeğe dönüştürmek için temel adımlar atmak üzere Quanscient ve Airbus ile çalışmaktan heyecan duyuyoruz. Birlikte kurduğumuz ortaklık sayesinde, havacılık endüstrisinin bugün karşı karşıya olduğu en zorlu zorluklardan bazılarına gerçekten çığır açıcı çözümler bulmayı dört gözle bekliyoruz” ifadelerini kullandı.Program, yeni kuantum uygulamaları keşfetmeyi amaçlayan İngiltere Ulusal Kuantum Hesaplama Merkezi’nin (NQCC) SparQ girişiminin bir parçası oldu.

Küresel internet trafiğinde yeni rekor kırıldı!

0

Cloudflare’ın 2024 yılına ait Küresel İnternet Trafiği raporu, internet kullanımında rekor seviyelere ulaşıldığını ortaya koyarken, liderlik sıralamasında beklenen isimlerin öne çıktığını gösteriyor. İnternet trafiği, bu yıl %17,2 oranında büyüme kaydederek dikkat çekti.

Küresel internet trafiğinde yeni bir rekor daha!

Bu artış, yılın ilk yarısında nispeten yavaş bir seyir izlese de, kasım ayına kadar hızlı bir ivme kazandı. Google, internet dünyasındaki hakimiyetini sürdürerek listenin zirvesinde yer aldı. Onu sırasıyla Facebook (Meta), Apple, TikTok ve Starlink takip etti. Bu sıralama, internetin en çok kullanılan hizmet sağlayıcıları arasındaki güçlü rekabeti bir kez daha gözler önüne seriyor.

Raporda, mobil cihazların internet trafiğindeki payının giderek arttığı belirtiliyor. 2024 yılında küresel internet trafiğinin %40’tan fazlasını mobil cihazlar oluşturdu. Bölgesel farklılıklar olsa da, Android cihazlar 25’ten fazla ülke ve bölgede mobil trafiğin %90’ından fazlasına sahip. iOS ise Danimarka gibi bazı ülkelerde güçlü bir konumda; Danimarka’daki iOS cihazların mobil trafik payı %66’ya ulaştı. Bu veriler, mobil cihazların internet ekosistemindeki önemini daha da pekiştiriyor.

Starlink ise uydu internetiyle önemli bir büyüme yakaladı. Özellikle ABD ve Brezilya’da kayda değer bir artış gösteren Starlink’in trafiği, ABD’de %2,5, Brezilya’da ise %17 oranında arttı. Amazon gibi güçlü rakipleri bulunmasına rağmen, SpaceX şu anda uydu internet hizmetleri alanında lider konumda. Bu gelişmeler, internetin farklı platform ve teknolojiler üzerinden genişlemeye devam ettiğini ve kullanıcı alışkanlıklarının hızla değiştiğini açıkça ortaya koyuyor.

Dijital bankaların yükselişi ve geleneksel bankalar üzerindeki etkileri

0

Brezilya, 2023’te beklenen 2,13 trilyon ABD doları GSYİH ile Latin Amerika ekonomisine hakim. Bu da onu dünyanın dokuzuncu büyük ekonomisi haline getiriyor. Dijitalleşme ve ekonomik çeşitlendirme, ülkenin orta sınıfının sürekli genişlemesini sağlıyor. Nakitten dijital ödemelere geçiş hızlanıyor. Brezilyalılara hem çevrimiçi hem de çevrimdışı işlem yapmanın daha hızlı bir yolunu sağlıyor. Dijital bankaların yükselişi ile birlikte, bu geçiş daha da hızlanıyor.

Dijital bankaların yükselişi

165 milyon sakinin internete bağlı olmasıyla, daha yeni dijital ödemeler, işletmelerin çevrimiçi olarak gelişmesini sağlıyor. Küresel olarak genişlemesi, ürünlerini çeşitlendirmesi ve gelirini artırması için önemli fırsatlar sağlıyor. Dijital bankaların yükselişi bu fırsatları daha da genişletiyor.

Dijitalleşmenin ötesinde, Brezilya kurumsal yapılarını ve düzenlemelerini düzene sokuyor. Özellikle KOBİ’ler ve yabancı işletmeler için operasyonları basitleştiriyor. Bu stratejik revizyon idari engelleri azaltıyor ve daha iş dostu bir ortam sağlıyor. Elbette dijital bankaların yükselişi bu süreçte önemli bir rol oynuyor.

Brezilya’nın yabancı işletmeler için çekiciliği yadsınamaz. 2022’de ülke, en önemli iki ticaret ortağı olan ABD ve Çin ile 88,7 milyar ABD doları ve 150 milyar ABD doları tutarında önemli ticaret hacimleri kaydetti. Bu çekicilik kısmen, soya fasulyesi, demir cevheri, ham petrol ve tarım ürünleri gibi önemli ihracatlar da dahil olmak üzere Brezilya’nın bol doğal kaynaklarından kaynaklanmaktadır.

Nüfusun %61,4’ünü temsil eden büyüyen bir orta sınıf tarafından desteklenen Brezilya’nın geniş tüketici pazarı, aynı zamanda işletmeler için bir mıknatıs görevi görmektedir. 2023’te perakende satışları bir önceki yıla göre %3,2 büyüyerek beklentileri altüst etti. Bu büyümede dijital bankaların yükselişi büyük etkisi oldu.

Dijital işletmelerin ekonomiyi ilerletmede etkisini kabul eden hükümet, bürokrasiyi azaltarak ve vergileri basitleştirerek yanıt verdi. Son on yılda Brezilya, 13.000’den fazla yeni girişime ev sahipliği yaptı. Bunlardan yedisi Latin Amerika’nın en iyi 10 unicorn şirketi arasında yer aldı.

Yeni veri güvenliği yasalarının iş dünyasına etkisi

0

Çin’in katı 2022 veri gizliliği düzenlemeleri, birçok çokuluslu kuruluşun yeniden düzenleme için çabalamasına neden oluyor. Ancak, Hindistan, Brezilya, Rusya gibi irçok ülkenin girişimler önermesi veya değerlendirmesiyle durum değişiyor. Gelecek yılın veri koruması için önemli bir yıl olmasını bekliyorıuz. Burada bireysel eyaletler bir kurallar karmaşası yaratıyor.

Çin’in son yaptırım eylemlerinin gösterdiği gibi jeopolitik sonuçlara ve fikri mülkiyetin korunmasına uzanacak. Düzenlemeler, kısmen yapay zeka analitiğindeki gelişmelerle etkinleştirilen şirketler, topladıkları verileri kullanmanın daha fazla yolunu buldukça ortaya çıkıyor. Daha verimli çalışmak, risklerini yönetmek, müşteri hizmetlerini geliştirmek, yeni iş modelleri oluşturmak hedefler arasında.

Yeni veri güvenliği yasaları ne anlama geliyor?

Veri güvenliği, birçok işletmenin hala mücadele ettiği bir şey. Dünya çapında yapılan ankette iş liderlerinin yarısı, kuruluşlarının veri güvenliği konusunda kendilerini güvende hissetmediklerini söyledi. AB’nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği ve CCPA birkaç yıl önce ortaya çıktıklarında dalga yarattı.

Ancak çok uluslu kuruluşlar artık rekabet eden çıkarları olan ülkelerden farklı veri koruma ve güvenlik yasalarıyla karşı karşıya. Bunlar arasında başarılı bir şekilde gezinme için, birkaç faktörü göz önünde bulundurmalısınız.

Şimdiye kadar yaygınlaşan düzenlemeler arasında Çin’in Veri Güvenliği Yasası ve Kişisel Bilgi Koruma Yasası (PIPL) kapsamındaki Sınır Ötesi Veri Transferi (CBDT) kuralı yer alıyor. Bu kural, kişisel verilerin Çin sınırları üzerinden gönderilmesini veya erişilmesini potansiyel olarak tehlikeli hale getiriyor. 1 Mart 2023’e kadar siber güvenlik değerlendirmesinden geçilmesini ve uyulmaması durumunda ceza verilmesini gerektiriyor. Hindistan, Brezilya ve Rusya da kendi veri koruma yasalarına çalışıyor.

Yüzeyin altında kaynayan jeopolitik gündemler, çok uluslu şirketler için tabloyu karmaşıklaştırabiliyor. Veriler ekonomik rekabet ve ulusal güvenlik için daha önemli hale geliyor.

Giyilebilir teknolojilerde 2024 trendleri

0

Teknoloji gelişmeye devam ettikçe, bu cihazlar günlük yaşam için daha sofistike ve faydalı hale geliyor. Özellikle de yaşlı bakım topluluklarında etkili oluyor. İşte bu teknolojilerde 2024 en önemli trendlere ve bunların sağlık, zindelik ve günlük yaşamı nasıl iyileştireceğine bir göz atın.

Giyilebilir teknolojilerde 2024

2024’te akıllı teknoloji sağlık izleme yeteneklerinde büyük gelişmeler gördü. Giyilebilir teknolojilerde 2024 yılında, kalp atış hızı, kan şekeri seviyeleri gibi sağlık göstergeleri takip edildi. Bu gelişmeler, sakinlerin sağlıklarını daha proaktif bir şekilde yönetmelerine yardımcı oldu. Ayrıca gerçek zamanlı izleme ve zamanında tıbbi müdahalelere olanak tanıdı.

Bu teknolojilerde 2024 yılında, Yapay Zeka (AI) önemli bir oyuncu haline geldi. Gelecek yıl, AI toplanan sağlık verilerini analiz ederek ve kişiselleştirilmiş öneriler sundu. Ayrıca bu cihazların işlevselliğini artırdı. Örneğin, bir akıllı saat, her bir sakinin ihtiyaçlarına göre uyarlanabiliyor. Bireysel fitness seviyelerine göre uyku düzenini iyileştirme konusunda tavsiyelerde bulunabiliyor.

Fitness takipçileri basit adım saymanın ötesine geçiyor. Bu teknolojilerde 2024 yılında, kas iyileşmesini izleyen, ayrıntılı uyku analizi sunan cihazlar görmeyi bekleyin. Ek olarak, gömülü sensörlere sahip akıllı giysiler fiziksel performans hakkında öneriler sağlıyor. Kullanıcıların egzersiz rutinlerini ve genel sağlıklarını optimize etmelerine yardımcı olacak.

En heyecan verici trendlerden biri bu cihazların diğer akıllı cihazlarla artan entegrasyonudur. 2024’te bu cihazlar ev otomasyon sistemleriyle sorunsuz bir şekilde çalışacak. Örneğin, bir akıllı saat aktivite seviyelerine göre akıllı bir termostatı ayarlayabiliyor. Ayrıca sağlık uygulamalarıyla senkronize olarak sağlık verilerinin kapsamlı bir görünümünü sağlayabiliyor. Bu entegrasyon günlük görevleri basitleştirecek ve topluluk içindeki genel bağlantıyı artıracaktır.

Sınır ötesi e-ticaret geleceği: Türkiye için fırsatlar

0

Türkiye, genç, teknoloji meraklısı nüfusu, sağlam lojistik altyapısı ve Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan stratejik konumuyla önemli bir paydaş. Hızla birinci sınıf bir e-ticaret pazarı olarak ortaya çıktı. Türkiye, artan internet penetrasyonu, dijital ödemelerin benimsenmesiyle e-ticarette etkileyici bir büyüme gördü. Bu kılavuz, Türkiye’deki e-ticaret ortamının ayrıntılı bir genel görünümünü sağlıyor. Fırsatlar, temel sektörler, trendler, düzenlemeler ve Türkiye’de başarılı bir e-ticaret işi kurmak için ipuçları içerir.

Sınır ötesi e-ticaret

Türk e-ticaret pazarı katlanarak büyüdü. 2023’te 30 milyar dolarlık tahmini bir değere ulaştı ve önümüzdeki yıllarda istikrarlı bir şekilde artması bekleniyor. 80 milyondan fazla internet kullanıcısı, yüksek akıllı telefon penetrasyon oranı ve çevrimiçi alışverişe olan tercihiyle Türkiye’nin e-ticaret sektörü Avrupa ve Orta Doğu’nun en hızlı büyüyen pazarlarından biridir.

Türk e-ticaretindeki temel sektörler şunlardır:

Moda ve Giyim: Giyim ve aksesuarlar en çok satan kategorilerdir.

Elektronik ve Teknoloji: Akıllı telefonlar, aletler ve teknoloji aksesuarları oldukça popülerdir.

Bakkal ve Ev Ürünleri: Çevrimiçi bakkal alışverişi, özellikle COVID-19 sonrası arttı.

Güzellik ve Kişisel Bakım: Türk tüketiciler hem yerel hem de küresel güzellik markalarına ilgi duyuyor.

Büyük ve Çeşitli Pazar: Türkiye’nin nüfusu ağırlıklı olarak genç ve dijital olarak meşgul. Ayrıca e-ticaret girişimleri için geniş bir kitle sunmaktadır.

Yüksek oranda kredi kartı ve mobil ödeme kullanımıyla, Türkiye pazarı sorunsuz bir çevrimiçi ödeme deneyimini desteklemektedir.

ürkiye’nin konumu, Avrupa, Orta Doğu ve Orta Asya pazarlarına kolay erişim sağlıyor. Böylelikle küresel olarak genişlemeyi hedefleyen e-ticaret işletmeleri için idealdir.

Türkiye hükümeti, özellikle ihracat ve dijital inovasyona odaklanan e-ticaret işletmelerine destek ve teşvikler sunmaktadır.

Nesnelerin interneti ile akıllı tarım uygulamaları

Modern çiftçiler, dünyanın hızla büyüyen nüfusunu beslemekten iklim belirsizliğiyle mücadele etmeye kadar birçok şeyle savaşıyor. Aşırı kullanılan topraktaki besinleri yenilemeye kadar benzeri görülmemiş zorluklarla karşı karşıyadır. Tarihsel olarak, teknolojik yenilikler çiftçilerin her zaman yeni zorluklarla başa çıkmasını sağladı. Ancak ve bugün de farklı değil. Özellikle çiftçiler hassas çiftçilik, hayvancılık için akıllı sulama gibi akıllı çiftçilik tekniklerini benimsiyor.

Nesnelerin interneti ile akıllı tarım

Bu yöntemleri mümkün kılan temel teknoloji, genellikle çiftçilik ekipmanlarına veya hayvanlara takılan cihazlar oluyor. Bu cihazlar çiftçiler için gerçek zamanlı verileri izleyen ve ileten, verimi artırmalarına sağlayan sistem sağlıyor. Hayvan sağlığını iyileştirmelerine ve suyu korumalarına yardımcı oluyor.

IoT etkin akıllı çiftçilik uygulamaları, sensörler, ağ geçitleri ve modüllerin bir kombinasyonundan yararlanır. Sensörler ortam veya sistem koşullarını topluyor. Bu bilgileri bir ağ geçidi aracılığıyla İnternet üzerinden çiftçilere iletir. Geçitler sensörlere ve kameralara erişim sağlayan ve bir ağdan diğerine veri akışını sağlayan çözüm bağlantılarıdır. Son olarak, IoT modülleri ağ geçidinden hücresel ağa, sensörlere ve diğer saha cihazlarına bağlantıyı garanti eder.

Ayrıca, farklı akıllı çiftçilik uygulamaları arasında önemli bir örtüşme olduğunu belirtmekte fayda var. Belki de bu IoT destekli tarım uygulamaları arasındaki en yaygın benzerlik, uzaktan izleme ve algılama yeteneklerini kullanmalarıdır. Özellikle, IoT bağlantılı cihazlar çiftçilerin tüm çiftçilik operasyonları boyunca değişen koşullardan iyi haberdar olmalarına yardımcı olur ve çiftçilik süreçlerini optimize etmek için ihtiyaç duydukları gerçek zamanlı verilere erişmelerini sağlar.

Hassas tarım, çiftçilerin dalgalanan değişkenleri gözlemlemelerine, ölçmelerine ve bunlara yanıt vermelerine olanak tanıyan, böylece ürün verimini artırırken atığı en aza indiren IoT özellikli bir çiftçilik yöntemidir.

Türkiye’nin 5G altyapısı: İlerlemeler ve gelecek planları

0

Türkiye, 2026 yılına kadar yeni nesil şebekeye tam geçişi hedefleyerek ülke çapında 5G dağıtımını hızlandırıyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu yakın zamanda teknolojik yükseltme için hızlandırılmış hazırlıkları paylaştı. BTK, hedefe ulaşmak için gelecek yıl için planlanan ihale için çalışmalar başlattı. Türkiye’nin 5G altyapısı gereksinimlerini karşılayacak hazırlıklar önemli bir aşamada.

Türkiye’nin 5G altyapısı ne durumda?

BTK’nın 2024-2028 Stratejik Planına göre geniş bant internet, Türkiye’de en hızlı büyüyen elektronik iletişim hizmeti. Bilgi sektöründeki hızlı büyüme ve artan kullanım, daha fazla spektrum ihtiyacını ıgösteriyor. Ayrıca 5G ve ötesi gibi yeni nesil iletişim ağlarının dağıtımını teşvik ediyor. İstanbul Havalimanı’nda halihazırda tanıtılan 5G teknolojisinin ülke çapında yaygınlaşması bekliyoruz. Stratejik plan, ITU ve 3GPP tarafından kurulanlar gibi 5G ve gelecekteki ağlar için uluslararası standartları izlemeyi ve bunlara katkıda bulunmayı ve sektör katılımını teşvik etmeyi içeriyor. Türkiye’nin 5G altyapısı için bu standartlar kritik öneme sahip.

Ayrıca, 6G dahil olmak üzere gelecekteki şebekelerde ürünlerin güçlendirilmesine yönelik Ar-Ge girişimleri desteklenecektir. Türkiye’nin 5G altyapısı bu çerçevede önemli bir rol oynayacaktır.

Stratejik plan, Türkiye’nin 5G ile ilgili ekipman ve altyapıyı yurt içinde üretmeye odaklandığını vurguluyor. Amaç, yerel tasarımcılar, mühendisler ve işçiler tarafından mobil iletişim teknolojisinin üretimini teşvik etmek. Bununla birlikte teknolojik bağımsızlık ve yerel ekonomiye katkı için 5G önemli bir fırsat. Türkiye’nin 5G altyapısı bu hedeflere ulaşmanın anahtarı olarak görülmektedir.

5G’ye geçiş, yabancı teknolojiye olan bağımlılığı azaltaca. Ayrıca yerel inovasyon için önemli bir fırsat diyebiliriz

12. Kalkınma Planında özetlendiği gibi Türkiye’nin daha geniş kalkınma stratejisi, yeşil ve dijital dönüşümü yönlendiren öncü teknolojileri desteklemeyi vurguluyor. Bunlara yapay zeka, Nesnelerin İnterneti (IoT), büyük veri, blok zinciri, 5G ve 6G, robotik, insansız hava araçları ve temiz enerji teknolojileri dahil.

Metaverse dünyasında eğitim: Fırsatlar ve riskler

0

Çevrimiçi kullanıcılar, Fortnite, Minecraft gibi çeşitli dijital oyunlar aracılığıyla simüle sanal ortamlara bağlanıyor. Oyuncular, oyun deneyimlerini geliştirmek için sıklıkla sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojilerini kullanıyor. Çoğu durumda, siber uzaydaki diğer kişilerle etkileşim kuruyor ve kapsamlı bir sanal ekonomiye katılıyor. Metaverse dünyasında eğitim görmek amacıyla da bu platformlar kullanılabilir. Yeni kullanıcıların avatar adı verilen elektronik kişilikler (bu oyunlarda kimliklerini temsil eden) oluşturmaları bekleniyor. Avatarlarını sanal alanlarda hareket ettirmelerine ve çevrimiçi olduklarında diğer kullanıcılarla etkileşim kurabiliyor. Bu nedenle, etkileşimli oyunlar, özellikle VR kulaklıklarla çalışan oyunlar, kullanıcılarının sürükleyici deneyimlerini geliştiriyor.

Metaverse dünyasında eğitim dönüşümü

Meta, Google gibi teknoloji devleri, Metaverse’nin yakında İnternet’i deneyimleme şeklimizi değiştireceğini öngörüyor. İnternetteyken, çevrimiçi kullanıcılar Metaverse’de oyunlar ve sosyal medya ağları (SNS’ler) dahil olmak üzere web siteleri aracılığıyla diğer kişilerle etkileşime giriyor. Metaverse dünyasında eğitim almak da bu etkileşimlerin bir parçası olabiliyor. Metaverse’de insanların (avatarları aracılığıyla), yerlerin ve simüle bir evrendeki şeylerin dijital temsilleriyle etkileşime giriyor. Dolayısıyla, Metaverse kullanıcılarını aksiyonun ortasına yerleştirir. Kullanıcıların dijital bir evreni deneyimleyebildiği etkileşimli teknolojilerin birden fazla öğesinin birleşimi olarak tanımlanabiliyor. Meta dahil olmak üzere çeşitli endüstri uygulayıcıları; duyusal girdilerini, mekan tanımlarını ve bilgiye erişim noktalarını yeniden yapılandıracağını belirtiyor.

AR ve VR cihazları, öğrencilerin ciddi oyunlarla etkileşime girdiklerinde deneyimlerini iyileştirmek için kullanılabiliyor. Birçok yorumcu, bu teknolojilerin aktif öğrenme yaklaşımlarını ve öğrenciler arasında ve/veya öğrencilerle öğretmenleri arasında sosyal etkileşimleri teşvik ettiğini belirtti. Metaverse dünyasında eğitim, ciddi oyunlarla öğrenme deneyimlerini daha da zenginleştirebiliyor. Ciddi oyunlar, eğlenceli oyunlarla ilgili olanlar gibi onları büyüleyen sürükleyici özellikleri paylaşıyorlarsa “oyun dolu deneyimler” sağlayabiliyor. Bunu yaparlarsa, öğrencilerin oyun oynamaktan (ve oyun tabanlı öğrenmeden) keyif almaları çok olasıdır. Benzer şekilde, Metaverse öğrencilerin motivasyonlarını ve öğrenme sonuçlarını artırmak için kullanılabiliyor.

Akıllı ev teknolojilerindeki son gelişmeler

0

Akıllı ev teknolojileri bu yıl önemli ilerlemeler kaydetti. Yapay zekadaki ilerlemeler, evlerimizin yalnızca yüksek teknolojili cihazların bir karışımı değil. Asgari girdiyle ihtiyaçlarımızı öngören ve karşılayan özel ekosistemler olduğu bir geleceğe bizi yaklaştırıyor. Sezgisel otomatik bir ev hayali yaklaşıyor, ancak henüz tam olarak orada değiliz.

Akıllı ev teknolojilerindeki yenilikler

Milyonlarca evde bulunan bireysel teknoloji cihazları, doğası gereği böyle bir deneyim suağlıyor.Tüketiciler bir süredir iddia ettikleri kadar akıllı olmayan akıllı cihazlarla uğraşmak zorunda kaldılar. Bu cihazlar, yaşam tarzı ihtiyaçlarına nihai çözüm sağlamayı vaat ediyor, ancak çoğu zaman yetersiz kalıyorlar. Bu nedenle, birçok insan bağlı evi tam olarak benimsemekte isteksiz.

Dünün akıllı evi, günümüz tüketicilerini cezbetmeyecek. Ancak teknoloji liderleri, uzun vadeli ihtiyaçlarını karşılayan çözümlerle onları etkilemek için benzersiz bir konumdadır. Bağlantılı evin potansiyelini nasıl en üst düzeye çıkarabilirsiniz?

Geçtiğimiz yıl içinde CES veya ISE gibi büyük etkinliklerde akıllı ev teknolojisindeki ortaya çıkan trendleri gördük. Liderler, her trend takibinin zorluğunu kabul ediyor. Ancak, tüketicilerle doğrudan etkileşimde bulunan akıllı ev entegratörleriyle yapılan günlük görüşmelerde, birkaç trend diğerlerinden sıyrılıyor.

ABD’deki tüketicilerin yaklaşık yarısı için sağlık en önemli önceliktir. Ev sahipleri, fiziksel ve ruhsal sağlığı artıran bir ortam yaratmak için hava kalitesini artırabilecek. Ayrıca aydınlatmayı optimize edebilecek, sıcaklığı kontrol edebilecek ve nemi yönetebilecek çözümler arıyor.

2023 yılı, işlevsel dış mekanlara önemli bir vurguya tanık oldu. Zillow araştırmacılarına göre, 2022’de satılık ilanlarda arka bahçelerden bahsedilmesi bir önceki yıla göre %22 daha fazlaydı ve bu da onu 2023’ün en çok aranan beş ev özelliği arasına soktu. Tüketicilerin dış mekan vahalarında akıllı ev özelliklerinin rahatlığını ve konforunu arzulaması mantıklı. Yaşam tarzı iyileştirmelerinin yanı sıra, ev sahiplerine birleşik bir kaynak yönetim sistemi sağlayarak koruma ve güvenlik avantajları da sunuyorlar.

Bulut bilişim ile KOBİ dijitalleşmesi

0

Girişimciler dijitalleşmeyi yalnızca teknoloji tabanlı şirketler, örneğin teknoloji girişimleri için gerekli olarak algılıyorlardı. Bu inovasyon tabanlı organizasyonlar, özellikle dünyanın en başarılı girişim ekosistemlerinden bazılarının oluştuğu Asya-Pasifik’te dalga yaratıyor. Bulut bilişim ile KOBİ’lerin başarısı daha da arttı.

Bulut bilişim ile KOBİ dönüşümü

StartupBlink araştırmasına göre, APAC ülkeleri en iyi 1000 küresel girişim ekosisteminin %15,9’una ev sahipliği yapıyor. Singapur bölgede birinci, dünya çapında ise yedinci sırada yer alıyor. Listeye giren diğer APAC ülkeleri arasında Çin, Hindistan, Japonya ve Endonezya da yer alıyor. Sadece Singapur’un ekosisteminin 89 milyar ABD doları olduğu tahmin ediliyor. APAC girişimleri geleneksel KOBİ’lere dijital ekonomiye kendilerinin de katılabileceğini gösteriyor. Bulut bilişim ile KOBİ’ler bu ekonomide daha etkin rol alabiliyor.

KOBİ’ler APAC ekonomisinin temel oyuncuları olup bölgedeki işletmelerin %97’sinden fazlasını oluşturuyor. İş gücünün yarısını istihdam ediyorlar. Teknoloji girişimleri ve geleneksel KOBİ’lerin farklı iş modelleri var. Ancak ikisi de sınırlı sermayeye sahip yalın organizasyonlardır. Ancak ikincisi, birincisinin başarısının temel itici gücü olan bulut bilişimi benimsemekten fayda sağlayabiliyor. Bulut bilişim ile KOBİ’ler de dijital dönüşüm sağlayabiliyor.

APAC, tüm küresel bölgeler arasında en yüksek nüfusa ve en büyük internet kullanıcı yüzdesine sahiptir. COVID-19 salgını başladığında, çevrimiçi etkinlikler ve işlemler artarak küresel internet trafiğini %35 oranında artırdı – 2013’ten bu yana tek bir yılda en önemli büyüme. Bulut bilişim ile KOBİ’ler bu dönemde de varlıklarını sürdürebiliyor.

Daha önce, yalnızca işletmeler özel bulut üzerinden depolama ve bilgi işlem hizmetlerini karşılayabiliyordu; bu da bir BT ekibinin işe alınmasını ve tescilli bir bulut altyapısını sürdürmek için donanım ve yazılım satın alınmasını ve özelleştirilmesini gerektiriyordu.

Şimdi KOBİ’ler, genel İnternet üzerinden üçüncü taraf sağlayıcılar tarafından sunulan genel bulutu veya bulut bilgi işlem hizmetlerini kullanarak bu maliyetlerden kaçınabilir. Ayrıca, genel ve özel bulutu birleştiren hibrit kurulum için biraz daha fazla para harcayabilirsiniz. Bu seçenekler, ihtiyaçlarınıza bağlı olarak hizmetleri hızla ölçeklendirmenize veya azaltmanıza olanak tanıyan esnek harcamalar sunar.

Türkiye’deki e-ticaret pazarındaki yeni girişimlerin başarı hikayeleri

0

Türk girişim ekosistemi, son yıllarda bölgedeki emsallerinin çoğunu geride bıraktı. Böylelikle patlayıcı bir büyüme ile karakterize edilen bir güç merkezi olarak ortaya çıktı. 1 milyar doların üzerinde değere sahip. Ayrıca unicorn statüsüne ulaşan Türkiye’nin ilk özel şirketi, sadece 4 yıl önce 2020’de ortaya çıktı. Yani dönem hala genç, ancak halihazırda birkaç unicorn üretti. Türkiye’deki e-ticaret sektörünün bu büyümeye katkısı büyük olmuştur.

Türkiye’deki e-ticaret başarıları

Türk unicorn hikayesi hem benzersiz hem de öğretici. İlk unicorn’ların genellikle fintech veya e-ticaret oyuncuları olduğu küresel eğilimin aksine gelişti. Türkiye’nin unicorn destanı, normdan rastgele bir sapmayı değil, oyun şirketi Peak Games ile başladı. Türkiye’deki e-ticaret ekosistemi de bu süreçte hızla gelişti.

İlgi çekici olan, Türk unicorn’larının hızı! Türkiye, ilk unicorn’unu sadece 4 yıl önce 2020’de kutladı. Ancak o zamandan bu yana %30’u oyun sektöründen toplam 7 unicorn doğurdu. Bu, fintech ve Türkiye’deki e-ticaretin nispeten basit alanlarıyla karşılaştırıldığında oyun sektöründe gereken karmaşık geliştirme ve inovasyonu düşündüğünüzde özellikle önemlidir.

Türkiye bunu nasıl başardı? Cevap, son on yılda girişimcilik ekosisteminin stratejik olarak beslenmesinde yatıyor ve inovasyonu teşvik etmeyi amaçlayan hükümet girişimleri önemli bir rol oynuyor. 2020’den 2023’e kadar yerel teknoloji girişimleri 4 milyar ABD doları yatırım aldı ve yedisi de yerel ve merkezi İstanbul’da bulunan Türk unicorn’larının ortaya çıkışını hızlandırdı. Ülkemizde e-ticaret yatırımları ve yeni girişimleri de bu büyümeyi destekledi.

Küresel holdinglerin son dönemdeki hakimiyetine yanıt olarak Türkiye’nin teknolojik olarak daha kendi kendine yetebilen bir ülke haline gelme çabaları içinde olduğunu söyleyen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacir, “2030 yılına kadar Türkiye’de 100 bin teknoloji girişiminin doğmasını ve bunlardan 100’ünün değerinin 1 milyar doları aşarak “unicorn” olmasını sağlayacağız” dedi. Türkiye’deki e-ticaret sektörünün bu hedefe ulaşmada önemli bir rol oynayacağını belirtti.