Dünyanın en küçük kablosuz mikrofonu görücüye çıktı!

0

Endonezyalı teknoloji şirketi Boya, dünyanın en küçük kablosuz mikrofonu olarak tanımladığı Boya Mini modelini kullanıcıların beğenisine sundu. Sadece 5 gram ağırlığında olan bu mikrofon, hem boyutları hem de özellikleriyle dikkat çekiyor. Tanıtımı yapılan ürün, kompakt yapısıyla kablosuz bir mikrofondan ziyade bir kulaklığı andırıyor. Mikrofonun vericisi 31 x 15 x 16,4 mm ölçülerinde olup DJI’ın Mic Mini modelinden biraz daha uzun olsa da ağırlık açısından avantaj sağlıyor ve DJI’ın ürününün sadece yarısı kadar bir ağırlığa sahip.

Dünyanın en küçük kablosuz mikrofonu resmen satışa çıktı

Kullanım kolaylığıyla öne çıkan Boya Mini, DJI modelinde olduğu gibi akıllı telefonlara bağlanabilmek için USB-C veya Lightning portu üzerinden bir alıcıyla çalışıyor. Ancak DJI’ın Bluetooth destekli vericisi, bazı senaryolarda daha fazla esneklik sunabiliyor. Teknik özellikleri açısından Boya Mini, 6 mm kondansatörle donatılmış olup 16 bit/48 kHz çözünürlüğe kadar ses kaydedebiliyor. 20 Hz ila 20 kHz arasında frekans tepkisi sunan cihaz, 100 metreye kadar sinyal iletim mesafesi sağlıyor. Ayrıca 80 dB’den düşük sinyal-gürültü oranı ve 120 dB maksimum SPL kapasitesi ile yüksek performans vaat ediyor.

Boya Mini’nin özel sınırlayıcı teknolojisi, kayıtlarda bozulmaları ve kesintileri önlerken, ayarlanabilir DSP gürültü engelleme özelliği sayesinde net ses kaydı yapabiliyor. Ürün ayrıca üç farklı mod sunan bir ses değiştiriciyle eğlenceli ve yaratıcı ses kayıtları için fırsat tanıyor. Düşük bir 25 ms gecikme süresine sahip olan mikrofon, entegre lityum iyon piliyle 6 saat kesintisiz çalışabiliyor. Şarj kutusu ile bu süre 30 saate kadar uzayabiliyor.

Boya Mini’nin en büyük avantajlarından biri, fiyat performans oranı. DJI’ın Mic Mini modeli bir verici, alıcı ve şarj kutusuyla 89 dolardan satışa sunulurken, Boya Mini aynı yapılandırmayı sadece 50 dolara sunuyor. Bu fiyat farkı, özellikle bütçe dostu bir çözüm arayan kullanıcılar için Boya’yı cazip bir seçenek haline getiriyor.

Türkiye, İngiltere’den 12 tane askeri nakliye uçağı alıyor!

Türkiye, İngiltere’den 12 adet askeri nakliye uçağı alarak Hava Kuvvetleri’nin nakliye kapasitesini artırmayı hedefliyor. İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri tarafından 2022 yılında envanterden çıkarılan ve Cambridge’de depolanan 15 adet Super Hercules modelinden 12’si için Milli Savunma Bakanlığı’nın görüşmelere başladığı belirtiliyor. Bu uçakların, RAF tarafından Hercules C4 olarak adlandırılan ve görev ömrü uzatılmış C-130J-30 modellerinden oluştuğu ifade ediliyor.

Türkiye, İngiltere’den 12 tane askeri nakliye uçağı alacak

Türk Hava Kuvvetleri, daha önce kullanılan C-130B ve C-130E modelleriyle olan deneyimi sayesinde yeni alınacak uçakların lojistiğine ve operasyonlarına hızla uyum sağlayabilecek. C-130J-30, eski modellere kıyasla daha yüksek taşıma kapasitesi, gelişmiş dijital aviyonik sistemler ve fly-by-wire uçuş kontrol özellikleri ile dikkat çekiyor. Rolls-Royce AE 2100D3 motorlarıyla donatılmış bu uçaklar, eski Allison T56-A-15 motorlarına göre daha güçlü ve verimli bir performans sunuyor. Bu durum, yüksek hız ve geniş menzil avantajlarıyla birlikte operasyonel etkinliği artırıyor.

Türkiye, İngiltere’den 12 tane askeri nakliye uçağı alacak.
Türkiye, İngiltere’den 12 tane askeri nakliye uçağı alacak.

Türkiye’nin mevcut Hercules uçakları, 2006 yılında başlatılan ERCiYES modernizasyon programı ile yenilenmiş ve bu süreçte 11 uçak Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edilmişti. Yeni alımlarla bu modernizasyon programının nasıl etkileneceği henüz netleşmese de, halihazırda envanterde bulunan 10 adet A400M nakliye uçağının yükünün azalması bekleniyor. A400M’lerin daha modern ve geniş taşıma kapasitesine sahip olmasına rağmen, Türkiye’nin operasyonel çeşitliliği artırmak ve özellikle bölgesel ve Afrika merkezli lojistik ihtiyaçlarını karşılamak adına C-130J-30 uçaklarına yöneldiği görülüyor.

C-130J-30’un teknik özellikleri oldukça dikkat çekici. 39.7 metre uzunluğa, 40.41 metre kanat açıklığına ve 11.9 metre yüksekliğe sahip olan bu model, yaklaşık 27 ton yük taşıyabiliyor. Maksimum hızı saatte 671 kilometre olan uçak, yaklaşık 5,200 kilometre menzile ulaşabiliyor. Ayrıca, 128 yolcu kapasitesiyle çok yönlü bir kullanım sunuyor. Bu özellikler, Türkiye’nin bölgesel operasyonel gücünü artırmak adına stratejik bir yatırım yaptığını gösteriyor.

Perakende çözümleri sunan RNV Analytics, 1.1 milyon dolar yatırım alıyor!

Yapay zeka destekli perakende çözümleri sunan RNV.ai, 1.1 milyon dolarlık yatırım turunu başarıyla tamamladı. Bu yatırım, Inveo Ventures, Türkiye Kalkınma Fonu, Arz Portföy, Maxis Ventures ve Yapay Zeka Fabrikası’nın katılımıyla gerçekleşti. 2020 yılında Gökhan Yücel ve Ahmet Kayıran tarafından kurulan şirket, bu ilk yatırım turu ile küresel pazara açılma ve sektördeki liderlik pozisyonunu güçlendirme yolunda önemli bir adım atmış oldu. RNV.ai, perakendecilere yapay zeka destekli talep tahmini, envanter optimizasyonu ve operasyonel verimlilik artırma çözümleri sunarak, stok yönetimi ve müşteri memnuniyetinde yenilikçi yaklaşımlar getiriyor.

Perakende çözümleri sunan RNV Analytics, 1.1 milyon dolar yatırım aldı

Yapay zeka algoritmaları, satış trendlerini, mevsimsel değişimleri ve tüketici davranışlarını analiz ederek perakendecilerin doğru ürünleri doğru zamanlarda müşterilerine sunmalarına yardımcı oluyor, aynı zamanda stok fazlası veya eksikliği gibi sorunları ortadan kaldırıyor.

Yapay zeka teknolojilerini kullanarak perakende çözümleri sunan RNV Analytics, 1.1 milyon dolar yatırım aldı.

RNV.ai CEO’su Gökhan Yücel, bu yatırımın şirketin dijital dönüşüm liderliği misyonunu hızlandıracağını belirterek, tüm yatırımcılarına ve kullanıcılarına teşekkür etti. CTO Ahmet Kayıran ise bu yatırımın küresel pazarlara açılma hedeflerini hızlandıracağını ve yeni teknolojiler geliştirme motivasyonlarını güçlendireceğini vurguladı.

Yatırımcılar ise RNV.ai’nin yenilikçi yapay zeka çözümleri ile perakende sektöründe verimliliği artırarak, sektörde büyük bir dönüşüm yaratacağına inanıyor. Türkiye Kalkınma Fonu Genel Müdürü Dr. Elif Emirli Altuğ, Inveo Ventures Genel Müdürü Haluk Nişli ve diğer yatırımcılar, RNV.ai’nin sunduğu yapay zeka çözümlerinin sektördeki büyük potansiyeline dikkat çekerek, şirketin hızla ölçekleneceğine ve küresel pazarda büyük bir etki yaratacağına inandıklarını belirttiler.

Yapay zeka, kendi çiplerini tasarlayacak!

0

Çip tasarımında yapay zeka ile bir devrim yaşanıyor. Synopsys’in geliştirdiği yapay zeka teknolojisi, günümüzde üretim aşamasında olan 300’ü aşkın ticari çipin tasarımında rol oynuyor. Bu gelişme, mikroişlemci endüstrisinin geleceğine dair çarpıcı bir dönüşümün habercisi. 2001 yılında Nintendo GameCube’un Gekko işlemcisinde yalnızca 21 milyon transistör bulunuyorken, bugün tırnak büyüklüğündeki bir çipte 50 milyar transistör yer alabiliyor. Ancak bu teknolojik ilerleme, tasarım süreçlerini daha karmaşık hale getirerek yapay zekanın sağladığı desteği adeta vazgeçilmez bir unsur haline getiriyor.

Yapay zeka, kendi çiplerini tasarlıyor

Elektronik Tasarım Otomasyonu (EDA) araçları sayesinde modern çip tasarımı mümkün hale geliyor. Synopsys ve Cadence Design Systems gibi şirketlerin geliştirdiği yapay zeka destekli EDA sistemleri, çip mimarisini tanımlama, doğrulama ve üretim planlaması gibi zorlu aşamalarda mühendislerin en büyük yardımcısı.

Synopsys'in yapay zeka teknolojisi, çip tasarımında çığır açıyor.

Google DeepMind’in AlphaChip projesi, yapay zekanın bu alandaki olağanüstü potansiyelini gözler önüne seriyor. İnsan tasarımcıların haftalar süren çabalarını birkaç saat içinde tamamlayabilen bu sistem, özellikle Tensör İşlem Birimleri (TPU) gibi ileri teknoloji çiplerin tasarımında hayranlık uyandıran bir performans sergiliyor.

Synopsys’in AI ve Makine Öğrenimi Başkan Yardımcısı Thomas Andersen, yapay zeka destekli araçların mühendislerin üretkenliğini %30 ila %50 oranında artırdığını ifade ediyor. Bu gelişme, küçük ölçekli firmaların bile özel uygulamalar için çip üretebilmesine olanak tanırken, sektördeki rekabetin daha da kızışmasını sağlayabilir. Ayrıca, yapay zekanın kendi gelişimi için gerekli olan çipleri tasarlaması, teknolojik ilerlemenin hızını daha da artırabilir ve bizi çip tasarımında yepyeni bir döneme taşıyabilir.

Zomato, ilk yatırım turunda 1 milyar dolar yatırım aldı!

Zomato, 2021 yılındaki halka arzından sonra ilk yatırım turunu başarıyla tamamladı ve 1 milyar dolar yatırım aldı. Şirketin, piyasa değeri 30 milyar dolar seviyelerinde olan ve Hindistan’daki yemek teslimat pazarındaki güçlü konumunu pekiştiren Zomato, 336.5 milyon hisse ihraç ederek pay başına 3 dolar fiyatla bu yatırımı gerçekleştirdi. Yatırım turuna önde gelen Hintli yatırım fonları güçlü bir katılım gösterdi; Motilal Oswal, ihraç edilen hisselerin %20,81’ini alarak en büyük yatırımcı olurken, ICICI Prudential %12,78, HDFC %8,68 ve Kotak %5,95 payla listeye katıldılar.

Zomato, ilk yatırım turunda 1 milyar dolar yatırım almayı başardı

Bu yatırım turu, Zomato’nun yerli bir şirket olarak konumunu güçlendirdi ve yabancı sermayesinin oranını %50’nin altına çekti. Bu değişim, özellikle Zomato’nun hızlı ticaret birimi Blinkit’in, yalnızca yerli işletmelere özgü olan stok temelli iş modeline geçişini kolaylaştıracak.

Zomato'nun 2021 yılındaki halka arzından sonra ilk yatırım turu başarıyla tamamlandı.

Zomato, Blinkit ile Hindistan’ın hızlı ticaret pazarındaki liderliğini sürdürürken, Swiggy, Zepto ve BigBasket gibi rakiplerle de rekabet halinde. Zomato, geçtiğimiz ay 1.3 milyar dolarlık nakit rezervi olduğunu açıklamış ve bu yatırımı alarak rekabet gücünü daha da artırmayı hedeflemişti.

Bank of America analistleri, Hindistan’daki hızlı ticaret sektöründe önümüzdeki 6-12 ayda rekabetin ciddi şekilde artacağını belirterek, Zomato’nun bu pazardaki payını koruyabilmesi için bu tür yatırımların önemli olduğunu vurgulamıştı. Ayrıca, bu alana yatırım yapmayı planlayan Flipkart, BigBasket, Amazon ve Reliance gibi büyük oyuncuların da sektöre girmeye hazırlık yaptığına dikkat çekildi. Hindistan’daki toplam hane sayısının 330 milyon olduğu düşünüldüğünde, Zomato’nun %40’lık pazar payını koruma çabası oldukça mantıklı görünüyor.

Stellantis CEO’su Carlos Tavares istifa etti!

0

Stellantis CEO’su Carlos Tavares’in ani istifası, otomotiv dünyasında büyük bir sürpriz yarattı. Şirketin, PSA Grubu ve Fiat Chrysler Automobiles’ın birleşmesiyle 2021’de kurulmasından bu yana CEO koltuğunda oturan Tavares, kısa bir açıklama ile görevinden ayrıldığını duyurdu. Yönetim Kurulu, istifayı kabul ettiğini ve yeni bir CEO arayışına başladığını belirtirken, bu süreçte Yönetim Kurulu Başkanı John Elkann liderliğinde geçici bir yürütme komitesi görev yapacak. Yeni CEO’nun 2025’in ilk yarısında atanması planlanıyor.

Stellantis CEO’su Carlos Tavares resmen istifa etti

Stellantis, istifanın arka planı hakkında fazla bilgi paylaşmasa da, Kıdemli Bağımsız Direktör Henri de Castries, Tavares ile son haftalarda yaşanan fikir ayrılıklarına dikkat çekti. Şirketin başarısının, kuruluşundan bu yana hissedarlar, Yönetim Kurulu ve CEO arasındaki uyumdan kaynaklandığını ifade eden de Castries, bu uyumun son dönemde bozulduğunu belirtti.

Stellantis CEO'su Carlos Tavares resmen istifa etti.
Stellantis CEO’su Carlos Tavares resmen istifa etti.

Tavares’in istifasının ardında, yönetimsel anlaşmazlıkların yanı sıra çeşitli baskılar da bulunuyor. Amerika’daki satışların düşüşü, İtalyan işçilerin grevleri, bayilerin envanter ve fiyat politikalarına yönelik eleştirileri ile Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası’nın açıkça Tavares’in görevden alınmasını talep etmesi, bu baskıların temelini oluşturuyor.

Carlos Tavares, Çinli üreticilerin Avrupa pazarındaki etkisine karşı Avrupa Birliği’nden ek vergi talep eden açıklamalarıyla sık sık gündeme gelmişti. Ancak, Stellantis’in Çinli Leapmotor’un yüzde 20 hissesini 1,5 milyar Euro karşılığında satın alarak stratejik ortaklık kurması, Tavares’in bu konudaki söylemleriyle çelişir şekilde algılanmış ve tartışmalara yol açmıştı. Tavares’in ayrılığı, şirketin stratejik hedeflerini nasıl etkileyeceği konusunda yeni bir dönemin habercisi olarak değerlendiriliyor.

Elon Musk, OpenAI’in kar amacı gütmek istemesinden rahatsız!

Ayrıca, OpenAI yönetiminin Microsoft’la olan bağları sayesinde rakiplerinin aleyhine bilgi sağladığını ve bu durumun antitröst yasalarını ihlal ettiğini savundu.

Musk’ın avukatları, yargıç Yvonne Gonzalez Rogers’tan OpenAI için bu geçiş sürecini durduracak bir ihtiyati tedbir kararı almasını talep ediyor.

Microsoft ve OpenAI’e ağır suçlamalar

Musk’ın avukatları, LinkedIn’in kurucu ortağı Reid Hoffman’ın hem OpenAI hem de Microsoft yönetim kurullarında yer aldığı dönemde, iki şirket arasında “yasadışı bilgi paylaşımı” gerçekleştiğini ileri sürdü. Bu durumun Musk’ın yeni yapay zeka girişimi xAI’e yönelik haksız bir rekabet ortamı oluşturduğu da belirtildi.

Musk’ın avukatları, OpenAIin kuruluş aşamasında hayırsever bir misyonla hareket ettiğini ve Musk’ın bu misyona yaklaşık 50 milyon dolarlık katkı sağladığını vurguladı. Ancak şirketin, kâr odaklı bir yapıya geçerek bu misyonu ihlal ettiğini ve Microsoft’un çıkarlarına hizmet ettiğini öne sürdü.

Başvuru dilekçesinde, “OpenAI, hayırsever misyonunu bir kenara bırakarak kendini Microsoft’un mali çıkarlarına hizmet eder hale getirdi. Bu durum, hem bağışçılar hem de kamu yararı için durdurulmalı.” ifadeleri yer aldı.

OpenAI’in geçmişi ve geleceği

2015 yılında Elon Musk, Sam Altman ve diğer önemli teknoloji liderleri tarafından kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak kurulan OpenAI, 2018’de Musk’ın yönetim kurulundan ayrılmasının ardından yeni bir yön izlemeye başladı. Şirket, 2023 yılı itibarıyla 150 milyar doları aşan piyasa değeriyle kâr amacı güden bir yapıya geçiş sürecini duyurdu.

OpenAI, Elon Musk’ın suçlamalarına karşılık olarak, iddiaların “temelsiz” olduğunu belirtti. Şirketin bir sözcüsü, “Bu dava, Musk’ın geçmişte defalarca dile getirdiği asılsız iddiaların bir tekrarıdır.” dedi.

Musk’ın açtığı bu dava, teknoloji dünyasında yapay zeka sektörünün etik değerleri, rekabet kuralları ve büyük teknoloji şirketlerinin etkisi üzerine tartışmaları yeniden alevlendirdi. Dava sürecinin nasıl sonuçlanacağı, hem OpenAI’İn geleceğini hem de sektördeki rekabet dengelerini şekillendirebilir.

ZaimTalks UZAY gençlerle buluşuyor
! 


İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İnovasyon Kulübü tarafından düzenlenen ZaimTalks UZAY etkinliği, Türkiye’nin yükselen uzay vizyonunu gençlerle buluşturuyor. Ülkemizin uzay alanındaki önemli başarılara tanıklık eden gençlerin, bu alanda kariyer yapma hedeflerini desteklemek amacıyla düzenlenen etkinlik, 12 Aralık 2024 tarihinde gerçekleşiyor.

Etkinliğin amacı:

ZaimTalks UZAY, gençlerin uzay bilimleri ve teknolojileri alanındaki meraklarını destekleyerek, onlara ilham verici bir ortam sunmayı hedefliyor. Etkinlik sayesinde katılımcılar;

  • Türkiye’nin uzay programındaki önemli gelişmeler hakkında bilgi sahibi olacaklar.
  • Ülkemizin uzay hedeflerine nasıl katkıda bulunabileceklerini öğrenecekler.
  • Sektörün önde gelen isimleriyle bir araya gelerek deneyimlerini paylaşma fırsatı bulacaklar.
  • Uzay ve havacılık sektöründeki kariyer olanaklarını keşfedecekler.

Konuşmacılar:

Etkinliğin en önemli konuşmacılarından biri, Türkiye’nin uzay programında önemli bir rol oynayan Tuva Cihangir ATASEVER olacak. ATASEVER, astronotluk deneyimlerini paylaşarak gençlere ilham verecek ve Türkiye’nin uzay hedefleri hakkında bilgiler verecek. Ayrıca, etkinliğe katılacak diğer konuşmacılar arasında, resmi ve özel kuruluşların temsilcileri yer alıyor.

Etkinlik programı:

  • Açılış: İnovasyon Kulübü Başkanı Enes İRİŞ tarafından etkinliğin amacı ve önemi hakkında bir konuşma yapılacak.
  • Konuşmacılar: Tuva Cihangir ATASEVER ve diğer konuk konuşmacılar, uzay bilimleri, teknolojileri ve Türkiye’nin uzay hedefleri hakkında sunumlar yapacaklar.
  • Panel: Sektör uzmanlarının katılımıyla düzenlenecek panelde, gençlerin merak ettiği sorular yanıtlanacak ve sektördeki güncel gelişmeler tartışılacak.
  • Sergi: Etkinlik alanında, milli uydu prototipleri ve uzay teknolojilerine ait materyaller sergilenecek.
  • Atölye çalışmaları: Katılımcılar, uzay ile ilgili çeşitli atölye çalışmalarına katılarak pratik deneyimler kazanacaklar.

Katılım:

Etkinlik, uzay ve teknolojiye ilgi duyan tüm gençlerin katılımına açık. Etkinliğe katılmak için https://linktr.ee/zaiminovasyon adresinden başvuru yapabilirsiniz.

Tarih ve mekan:

  • Tarih: 12 Aralık 2024, Perşembe
  • Saat: 10.30 – 14.30
  • Yer: Abdullah Tivnikli Salonu, İSEFAM – İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi

İletişim:

Daha fazla bilgi için İnovasyon Kulübü’nün sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.

Dinamik fiyatlama çözümleri sunan Pricing Coach, 1.1 milyon dolar yatırım alıyor!

Yapay zeka tabanlı dinamik fiyatlama çözümleri sunan Pricing Coach, 1.1 milyon dolar yatırım alarak ilk yatırım turunu başarıyla tamamladı. Bu yatırım, Maxis Ventures, APY Ventures, Kuveyt Türk Ventures, H2O Investment, Asır Group ve Sustaintech GSYO gibi Türkiye’nin en önemli yatırım kuruluşlarının katılımıyla gerçekleşti. Şirket, aldığı bu yatırımla, dinamik fiyatlama ve gelir yönetimi alanındaki yenilikçi çözümlerini daha geniş bir pazara sunmayı ve global ölçekte daha fazla müşteriye ulaşmayı hedefliyor. Pricing Coach, mevcut yatırımını özellikle Avrupa, Amerika ve Orta Doğu pazarlarında güçlü bir varlık oluşturmak için kullanmayı planlıyor. Bunun yanı sıra, araç kiralama, cruise hatları, spor ve eğlence gibi sektörlerdeki fiyatlama ihtiyaçlarına yönelik özel çözümler geliştirerek, sektörel çeşitliliğini artırmayı amaçlıyor.

Dinamik fiyatlama çözümleri sunan Pricing Coach, 1.1 milyon dolar yatırım aldı

Pricing Coach, yalnızca dinamik fiyatlama (yield management) sistemleri geliştirmekle kalmayıp, sunduğu çözümlerle işletmelerin daha verimli ve karlı çalışmasını sağlayan bir dizi teknolojiyi de entegre ediyor. Geliştirdiği yapay zeka tabanlı algoritmalar sayesinde, fiyatlandırma süreçlerinin yanı sıra raporlama, rakip takibi ve etkinlik takibi gibi operasyonel işlemleri de otomatikleştiriyor. Bu otomasyon sayesinde işletmeler, manuel müdahaleyi azaltarak daha verimli bir çalışma düzenine kavuşuyor. Şirketlerin fiyatlandırma stratejilerini optimize etmesi, yalnızca karlılıklarını artırmakla kalmayıp, aynı zamanda değişken piyasa koşullarına hızla uyum sağlamalarına da yardımcı oluyor.

Pricing Coach’un sunduğu dinamik fiyatlama çözümleri, müşterilerin piyasa koşullarındaki dalgalanmalara göre fiyatlarını anlık olarak ayarlamalarına imkân tanıyor. Bu sayede şirketler, gelirlerini maksimize ederken, rekabet avantajı elde edebiliyor. Özellikle turizm, perakende, otomotiv ve hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren işletmeler, bu yenilikçi teknolojileri kullanarak satışlarını artırabilir ve müşteri memnuniyetini sağlayabilirler. Ayrıca, bu çözümler işletmelere veriye dayalı kararlar alma imkânı sunarak, daha doğru ve etkili stratejiler geliştirmelerini sağlıyor.

Pricing Coach’un geliştirdiği sistemlerin sunduğu en büyük avantajlardan biri de, tüm süreçlerin dijitalleşmesiyle işletmelerin operasyonel maliyetlerinin önemli ölçüde azalması. Şirketlerin manuel işlemlerden kaynaklanan hatalar da minimuma iniyor. Yapay zeka tabanlı sistemlerin sunduğu bu verimlilik artışı, şirketlerin büyüme süreçlerinde önemli bir rol oynuyor. Bu tür teknolojiler, yalnızca mevcut operasyonel süreçlerin iyileştirilmesini sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda uzun vadeli stratejik hedeflere ulaşmak için gerekli olan veriye dayalı içgörüleri de şirketlere sunuyor.

Pricing Coach’un aldığı bu yatırım, sadece finansal bir destek değil, aynı zamanda şirketin teknolojik altyapısını güçlendirecek ve daha fazla sektöre hitap etmesine olanak tanıyacak bir adım olarak değerlendiriliyor. Şirket, global pazarda daha fazla müşteriye ulaşırken, dinamik fiyatlama ve gelir yönetimi çözümleriyle pazardaki konumunu sağlamlaştırmayı hedefliyor.

Türkiye’nin en zengin 15 insanı belli oldu

0

Dünyaca ünlü iş dergisi ve medya kuruluşu Forbes, her yıl geleneksek olarak yayınladığı dünyanın en zengin insanları listesinin 2024 versiyonunu resmen paylaştı. Tesla ve SpaceX CEO’su Elon Musk, Amazon’un sahibi Jeff Bezos ve Microsoft’un ünlü iş insanı Bill Gates gibi bilindik ünlülerin yer aldığı tam 2692 kişilik listede, 27 Türk iş insanı ve aileleri de yer aldı. İşte detaylar ve bilmeniz gerekenler…

Türkiye’nin en zenginleri: Kim, ne kadar kazandı?

Listenin Türkiye ayağının zirvesinde tam 5.1 milyar dolarlık servetiyle Murat Ülker yer alıyor. Yıldız Holding’in önemli bir parçası olan ve Ülker markasıyla bilinen Murat Ülker, gıda ve içecek sektörünün ülkemizde en bilinen isimlerinden biri… Murat Ülker’i, enerji sektöründeki yatırımlarıyla tanınan Şaban Cemil Kazancı 3.5 milyar dolarlık servetiyle takip etti.

– Murat Ülker

Listede bir diğer dikkat çeken isimlerden biri de İpek Kıraç oldu. Ünlü iş insanı, henüz 39 yaşında olmasına rağmen 3.1 milyar dolarlık servetiyle listede güçlü bir yer edinmiş durumda… Türkiye’nin 95 yaşındaki en yaşlı milyarderi Semahat Sevim Arsel ise 2.8 milyar dolarlık servetiyle dikkat çeken bir diğer isim… Bunun yanı sıra, Haluk Erdemoğlu ve kardeşi Ali Erdemoğlu’nun halı ve tekstil alanında kazandıkları başarılarla listede kendilerine yer buldu.

Hamdi Ulukaya ise özellikle ABD’de kurduğu ‘Chobani’ markasıyla, 2.3 milyar dolarlık bir servete ulaştı ve Türk gıda sektörünü küresel pazarda başarıyla temsil etmeye devam ettiğini gösterdi.

İşte Türkiye’nin en zengin 15 iş insanı ve net servetleri:

  1. Murat Ülker (5.1 milyar dolar – yaklaşık 177 milyar TL)
  2. Şaban Cemil Kazancı (3.5 milyar dolar – yaklaşık 122 milyar TL)
  3. İpek Kıraç (3.1 milyar dolar – yaklaşık 108 milyar TL)
  4. Semahat Sevim Arsel (2.8 milyar dolar – yaklaşık 97 milyar TL)
  5. İbrahim Erdemoğlu (2.8 milyar dolar – yaklaşık 97 milyar TL)
  6. Mustafa Rahmi Koç (2.7 milyar dolar – yaklaşık 94 milyar TL)
  7. Erman Ilıcak (2.7 milyar dolar – yaklaşık 94 milyar TL)
  8. Ali Erdemoğlu (2.5 milyar dolar – yaklaşık 87 milyar TL)
  9. Ferit Şahenk (2.4 milyar dolar – yaklaşık 83 milyar TL)
  10. Hamdi Ulukaya (2.3 milyar dolar – yaklaşık 80 milyar TL)
  11. Filiz Şahenk (2.2 milyar dolar – yaklaşık 76 milyar TL)
  12. Mustafa Küçük (2.0 milyar dolar – yaklaşık 69 milyar TL)
  13. Mehmet Sinan Tara ve Ailesi (1.9 milyar dolar – yaklaşık 66 milyar TL)
  14. Nihat Özdemir (1.9 milyar dolar – yaklaşık 66 milyar TL)
  15. Şefik Yılmaz Dizdar (1.9 milyar dolar – yaklaşık 66 milyar TL)

BMW, fabrikasında hidrojenle çalışan araçlar kullanacak!

0

BMW fabrikasındaki bu dönüşüm, forkliftler ve çekici araçların hidrojenle çalışan modellerle değiştirilmesiyle 2030 yılına kadar tamamlanacak.

Şirket, bu projeyle yalnızca karbon ayak izini azaltmayı değil, aynı zamanda lojistik operasyonlarını optimize etmeyi de hedefliyor.

Hidrojenin avantajları ve dezavantajları

BMW, hidrojen kullanımının hızlı dolum süresi ve alan tasarrufu gibi avantajlarına dikkat çekiyor. Lojistik araçları için hidrojen dolum istasyonları doğrudan üretim alanlarına yerleştirilecek. Ancak, hidrojenin üretimi ve kullanımıyla ilgili bazı temel sorunlar bulunuyor:

  1. Yeşil Hidrojen Eksikliği: Piyasadaki hidrojenin büyük bir kısmı fosil yakıtlardan üretiliyor, bu da çevresel sürdürülebilirlik açısından önemli bir problem yaratıyor.
  2. Maliyet: Geleneksel enerji kaynaklarına kıyasla hidrojen oldukça pahalı. Avrupa’da hidrojen maliyeti şu anda litre başına 13-14 euro civarında seyrediyor.
  3. Dolum Süresi ve Kapasite Kaybı: Hızlı dolum sırasında hidrojen tankında ısınma nedeniyle genişleme meydana gelir. Soğuma sonrası tank kapasitesinin %75-80’i dolu kalır, geri kalanını yavaş dolumla tamamlamak saatler alabilir.

Şirket, hidrojenin gelecekte daha verimli bir enerji kaynağı olacağına inanarak altyapı yatırımlarını sürdürüyor. Regensburg fabrikasında altı dolum istasyonu ve bir mil uzunluğunda bir hidrojen boru hattı kurulması planlanıyor. Bu sistemin 2026’nın ilk çeyreğinde tamamlanması bekleniyor ve BMW yıllık 150 ton hidrojen tüketmeyi öngörüyor.

Elektrikli araçlar bu kadar yaygınlaşmışken BMW neden hidrojeni tercih edildi?

MAN Trucks CEO’su Alexander Vlaskamp’ın da belirttiği gibi, hidrojen şu anda elektrikli araçlarla ekonomik olarak rekabet edemiyor. Ancak BMW gibi şirketler, hidrojenin ağır sanayi ve taşımacılık sektörlerinde gelecekte önemli bir rol oynayabileceğini düşünüyor. Bu yatırımlar, teknolojiyi test etmek ve olası altyapı gereksinimlerini belirlemek amacıyla yapılıyor.

BMW’nin hidrojenle ilgili bu girişimleri, yeşil enerjiye yönelik çözümlerin gelişimine katkı sağlayabilir. Ancak, hidrojenin gerçekten çevre dostu ve ekonomik bir seçenek olması için teknolojik ve altyapısal ilerlemelere ihtiyaç var.

Linux için ilk UEFI bootkit geliştirildi!

0

ESET araştırmacılarının keşfettiği Bootkitty, Linux için geliştirilen ilk UEFI bootkit olarak siber güvenlik dünyasında dikkatleri üzerine çekti. UEFI bootkit’ler, sistemin başlangıç yükleyicisine müdahale ederek işletim sistemi ve uygulamalar üzerinde tam kontrol sağlamayı amaçlayan zararlı yazılımlar olarak tanımlanıyor. Windows platformlarında daha önce örnekleri görülen bu tehdit türünün Linux’a taşınması, açık kaynak ekosisteminde önemli bir güvenlik endişesi yaratıyor. Bootkitty’nin özellikle belirli Ubuntu dağıtımlarını hedef aldığı ve GRUB önyükleyicisi ile Linux çekirdeğine müdahale edebildiği belirtiliyor.

Linux için ilk UEFI bootkit tasarlandı

Secure Boot etkinleştirilmiş olsa bile teorik olarak Linux sistemlerini başlatabilen Bootkitty, bu aşamada Güvenli Önyükleme mekanizmasını tam anlamıyla atlatamıyor. Bu durum, zararlı yazılımın hala geliştirme aşamasında olduğunu ve tam işlevsel bir tehdit olmaktan uzak olduğunu gösteriyor.

Bootkitty, Linux sistemlerini hedef alan bir UEFI bootkit olarak öne çıkıyor.
Bootkitty, Linux sistemlerini hedef alan bir UEFI bootkit olarak öne çıkıyor.

Araştırmacılar, Bootkitty ile bağlantılı olduğu düşünülen BCDropper adlı bir çekirdek modülü de keşfettiler. Bu modül, Linux çekirdeğine zararlı yazılımlar yüklemek için tasarlanmış ve Bootkitty’nin ileri düzey bir tehdit haline gelme potansiyeline işaret ediyor.

Linux, şimdiye kadar siber suçluların radarında daha az yer almış bir platform olsa da, bu durum hızla değişiyor. UEFI tabanlı bootkit’lerin Linux çekirdeğine erişme çabası, açık kaynaklı sistemlerin de artık daha büyük bir risk altında olduğunu gösteriyor. Linux kullanıcıları için bu yeni tehdit, güvenlik önlemlerinin yeniden değerlendirilmesini ve daha güçlü koruma mekanizmalarının geliştirilmesini zorunlu hale getiriyor. Bootkitty henüz konsept aşamasında olsa da, bu tür yazılımların olgunlaşması, gelecekte hem bireysel kullanıcılar hem de kurumsal sistemler için ciddi tehditler oluşturabilir.

Meta, kendi denizaltı fiber ağını kuruyor!

0

Meta, Facebook, Instagram ve WhatsApp gibi dev platformların ana şirketi olarak, internet altyapısına yönelik dev bir projeye imza atmaya hazırlanıyor. Küresel ölçekte internet trafiğinin %10’unu sabit ağlar üzerinden, %22’sini ise mobil ağlar üzerinden gerçekleştiren Meta, artan yapay zeka uygulamalarıyla bu trafiği daha da yükselteceğini öngörüyor. Şirket, bu yoğunluğu karşılayabilmek ve güvenilir bir altyapı sağlamak adına 10 milyar doları aşacak bir yatırımla tamamen kendine ait bir denizaltı fiber optik kablo ağı kurmayı planlıyor.

Meta, kendi denizaltı fiber ağını kuracak

Toplamda 40 bin kilometre uzunluğunda olması beklenen bu ağ, Meta’nın ilk kez tek sahibi olacağı bir altyapı olarak dikkat çekiyor. Şirketin mevcut ağ projelerine bakıldığında, daha önce Afrika’yı çevreleyen 2Africa kablosu gibi 16 farklı projede ortak sahip konumundayken, bu kez tüm kontrolü elinde bulunduracak. TechCrunch tarafından doğrulanan bilgilere göre, kablonun rotası ABD’nin doğu kıyısından başlayarak Güney Afrika, Hindistan ve Avustralya üzerinden ABD’nin batı kıyısına ulaşacak şekilde planlanıyor.

Meta, dev bir yatırımla kendi denizaltı fiber optik kablo ağını kuruyor.
Meta, dev bir yatırımla kendi denizaltı fiber optik kablo ağını kuruyor.

Projenin başlangıç bütçesi için 2 milyar dolarlık bir rakam öngörülse de uzmanlar, bu maliyetin proje ilerledikçe 10 milyar doları aşacağını belirtiyor. Özellikle Flag Telecom’un kurucusu ve denizaltı kablo uzmanı Sunil Tagare, yatırımın boyutlarının giderek büyüyebileceğine işaret ediyor. Şirketin bu devasa fiber optik ağı, 2025 yılının başında resmi olarak planlama ve güzergah onaylarının ardından kamuoyuna tanıtılacak.

Meta’nın bu hamlesi, internet altyapısında bağımsız bir güce sahip olma hedefinin yanı sıra, yapay zeka ve veri transferi konusundaki artan ihtiyaçlarını daha hızlı ve sorunsuz bir şekilde karşılamayı amaçlıyor. Bu tür projelerin, küresel internet altyapısına ve diğer teknoloji şirketlerinin rekabet stratejilerine de önemli etkileri olacağı tahmin ediliyor.

Google Maps ve Waze iş birliği, trafikte yeni bir dönem başlatacak!

Google Maps’in Android, iOS, Android Auto, CarPlay ve Android Automotive gibi platformlarda geliştirdiği yeni arayüz, kullanıcıların Waze tarafından bildirilen olayları haritalarında görmesine olanak tanıyor.

Bu özellik, sürücülerin anlık trafik ve yol durumu hakkında daha fazla bilgiye ulaşmasını hedefliyor.

Google Maps ve Waze iş birliğinin detayları

Google, temmuz ayında duyurduğu ve eylül ortasında kullanıma sunduğu bu yenilikle, Google Maps ve Waze kullanıcı topluluklarının güçlerini birleştirdi. Kullanıcılar, haritalarında “Waze sürücülerinden” notuyla belirtilen uyarıları görebilecek ve “Hâlâ orada mı?” sorusuna yanıt vererek bilgiyi güncelleyebilecek. İlk etapta polis kontrolleri gibi veriler paylaşılırken, gelecekte daha fazla bilgi türünün eklenmesi planlanıyor.

Bu entegrasyon, Google’ın Geo ekibi tarafından yönetiliyor ve iki uygulama arasında çift yönlü veri paylaşımını esas alıyor. Google Maps’in geniş kullanıcı kitlesi (aylık 2 milyar aktif kullanıcı) ve Waze’in kalabalık sürücü topluluğu (151 milyon kullanıcı) birlikte çalışarak daha kapsamlı bir trafik deneyimi sunmayı amaçlıyor.

Kullanıcı deneyimine etkisi

Yeni özellik, kullanıcılara anında bilgi sağlayarak trafikte daha bilinçli kararlar almalarına yardımcı olacak. Örneğin, Google Maps kullanıcıları, yol üzerindeki bir polis kontrolü uyarısı ile karşılaştığında, bu bilginin doğruluğunu teyit edebilecek veya gerekirse uyarıyı güncelleyebilecek. Bu sayede, Waze’in gerçek zamanlı trafik raporlama gücü, Google Maps’in daha geniş kitlesine entegre edilerek zenginleştirilecek.

Bu gelişme, Google Maps ve Waze kullanıcıları için daha güvenli ve bilgilendirici bir sürüş deneyimi sağlayacak gibi görünüyor. Özelliğin zamanla genişletilmesi ve kullanıcılar arasında daha fazla veri paylaşımının teşvik edilmesi bekleniyor.

Tesla, yapay zeka sayesinde 2 trilyon dolar değere ulaşabilir!

Wedbush Securities’te çalışan Ives, bu yeniliklerin şirketin büyüme hızını önemli ölçüde artırabileceğine dikkat çekti. Analist, Tesla’nın yapay zeka ve otonom sürüş alandaki atılımlarının, otomotiv sektöründe devrim niteliğinde olduğunu vurguladı.

Otonom sürüş ve yapay zeka teknolojilerinin Tesla’ya Katkısı

Ives, CNBC’ye yaptığı açıklamada, Tesla’nın otonom sürüş projelerinin şu an otomotiv sektöründe en fazla talep gören alanlardan biri olduğunu ifade etti.

Bu teknolojinin, Tesla’nın piyasa değerini 1 trilyon dolar daha artırabileceğini belirten Ives, “Hisselerin 18 ay içinde ikiye katlanmasını bekliyorum. Bu durum, şirketin otonom sürüş ve yapay zeka projelerine ne kadar iyi yatırım yaptığını gösteriyor.” dedi.

Analist, Tesla hisselerinin mevcut yükseliş trendine rağmen daha fazla potansiyele sahip olduğunu söyledi. Tesla’nın otonom sistemlerdeki başarısının yanı sıra AI uygulamalarında da ilerleme kaydettiğini belirten Ives, şirketin hisse değerinin 600 dolara kadar çıkabileceğini öngördü.

Şirketin bu büyümeyi sürdürülebilir kılmak adına mali tablolarındaki dengeli kar marjlarını koruması, yatırımcı güvenini artıracak önemli bir faktör olarak değerlendiriliyor.

Ancak Ives’ın bu iyimser tahminlerine rağmen bazı analistler, Tesla’nın yapay zeka yatırımlarının getirisinden şüpheli. UBS analisti Joseph Spak, Tesla hisseleri için hâlâ satış önerisinde bulunduğunu belirterek, şirketin yapay zeka yatırımlarının riskli olduğunu savundu. Spak’a göre, otomotiv dışı AI uygulamalarının Tesla’ya uzun vadede sınırlı katkı sağlayacağı düşünülüyor.

Ives, ayrıca, Tesla CEO’su Elon Musk ve ABD Başkanı Donald Trump arasındaki iyi ilişkilerin Tesla için politik avantaj sağlayabileceğini dile getirdi. Özellikle, elektrikli araçlara yönelik federal teşviklerin kaldırılması gibi adımların Tesla’nın piyasa konumunu daha da güçlendirebileceğini söyledi.

Tesla’nın piyasa değeri konusundaki bu tartışmalar, şirketin teknolojik ve finansal stratejilerinin sektörel etkisini göstermesi açısından dikkatle izleniyor. Şirketin yapay zeka ve otonom sürüşte liderliği elinde tutup tutamayacağı, önümüzdeki dönemin en önemli gündem maddelerinden biri olacak.

Intel CEO’su Pat Gelsinger görevinden ayrıldı!

0

Intel, yeni bir CEO arayışı sürecinde, geçici olarak iki kıdemli yöneticiyi ortak CEO olarak atadı: David Zinsner ve Michelle (MJ) Johnston Holthaus. Zinsner, şu anda şirketin finans direktörü olarak görev yaparken, Holthaus ise yeni oluşturulan Intel Ürünleri CEO’su pozisyonuna getirildi. Bu yeni görev, Intel’in Client Computing Group (CCG)Data Center and AI Group (DCAI) ve Network and Edge Group (NEX) birimlerini kapsıyor.

Ayrıca, Intel yönetim kurulu başkanı Frank Yeary, geçiş sürecinde geçici yönetim kurulu başkanı olarak görev yapacak.

Gelsinger’ın vedası ve Intel’in geleceği

Intel’in yönetim kurulu, yeni CEO arayışını hızlandırmak amacıyla bir komite kurdu. Yönetim kurulu başkanı Yeary, Gelsinger’a kariyeri boyunca Intel’e yaptığı katkılar için teşekkür ederek şunları söyledi:

“Pat, Intel’in en kritik dönemlerinden birinde liderlik yaptı. Yarı iletken üretiminde yenilikler getirerek şirketi yeniden yapılandırmaya odaklandı. Ancak önümüzde hâlâ aşılması gereken birçok zorluk bulunuyor.”

Holthaus’ın Intel Ürünleri CEO’su olarak atanmasıyla, ürün gruplarının müşteri beklentilerini karşılayacak kaynaklara sahip olacağı vurgulandı. Yeary, Intel’in gelecekte üretim ve ürün liderliğine odaklanacağını belirterek, şirketin daha yalın, daha basit ve daha çevik bir yapıya dönüşeceğini ifade etti.

Yeni liderlik kadrosu

  • David Zinsner: 25 yıllık yarı iletken ve teknoloji tecrübesine sahip olan Zinsner, Intel’e 2022 yılında katıldı. Daha önce Micron Technology’de finans direktörlüğü yapmıştı.
  • Michelle Johnston Holthaus: Intel’de yaklaşık 30 yıllık kariyere sahip olan Holthaus, müşteri çözümleri ve gelir yönetiminde liderlik rollerini üstlendi.

Türkiye savunma ve havacılık sanayii ihracatta rekor kırdı

0

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan verilere göre Türkiye’nin savunma ve havacılık sanayii ihracatı 2024 yılında önemli bir artış göstererek rekor seviyelere ulaştı. Kasım ayı verileri, sektörün geçen yılın aynı dönemine kıyasla %32,3 oranında bir artışla 637 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğini ortaya koydu. Son 12 aylık toplam ihracat ise %18,4 artışla 6,479 milyar dolar oldu.

Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, sektörün ulaştığı bu başarılara ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, Türkiye’nin savunma sanayiinde uluslararası alandaki konumunu güçlendirdiğini vurguladı. Görgün, Cumhurbaşkanının desteği ve Türk mühendislik gücüne olan güvenin bu başarıların temelinde yatan faktörlerden olduğunu belirtti.

2024 yılında, Türkiye savunma ve havacılık sanayii şirketleri 178 farklı ülkeye ihracat yaparak global arenada önemli bir başarıya imza attı. Bu büyümenin sadece büyük ölçekli şirketlerle sınırlı kalmayıp, küçük ve orta ölçekli işletmeleri (KOBİ) de kapsadığını ifade eden Görgün, ihracatı sürdürülebilir bir temel haline getirme hedefiyle uluslararası faaliyetlerin devam edeceğini söyledi.

Sektörün elde ettiği bu ihracat başarısının, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına katkı sağladığı ve ihracatta önemli bir çıta oluşturduğu ifade edildi. Prof. Dr. Görgün, ihracat artışında emeği geçen tüm şirketleri ve çalışanları tebrik ederek, bu başarıların ülkeye uzun vadeli kazanımlar getireceğini temenni etti.

Tahsildar, Fibabanka ve Finberg’ten yatırım aldı!

Pionr’ın B2B tahsilat platformu Tahsildar, stratejik olarak Fibabanka ve Finberg’ten yatırım aldı. Fibabanka, Finberg üzerinden gerçekleştirdiği yatırım ile işletmelerin satış zincirinin farklı aşamalarında sorunsuz ödeme ve sipariş tahsilatını sağlamak, dijital ödeme ihtiyaçlarına en etkili şekilde çözüm sunmak ve finansal süreçlerinde öncülük etmek istiyor. Geleceğin teknolojilerine yatırım yaparak finansal çözümler geliştiren Fibabanka, Finberg ile işbirliği yaparak Pionr’ın online tahsilat ve sipariş yönetimi platformu Tahsildar’a stratejik bir yatırımda bulundu. Bu işbirliği ile KOBİ’lerin operasyonel maliyetlerinin azaltılması ve tüm tahsilat süreçlerinin dijitalleştirilmesi hedefleniyor.

Tahsildar, Fibabanka ve Finberg’ten yatırım alıyor

Tahsildar, tüm banka ve ödeme kuruluşlarının POS’larının tek bir ödeme geçidinde organize edilebildiği, bayi ve alt bayi yönetim sistemi ile kapalı devre e-ticaret platformu üzerinden doğrudan sipariş ve ödeme emri alarak tahsilat yapabilen, işletmelerin finansal işlemlerini kolaylaştıran kapsamlı bir tahsilat platformu olarak öne çıkıyor. Fibabanka Yatırımlar ve Girişimler İş Geliştirme Direktörü Murat Aşık, Tahsildar’ın işletmelere sadece bir ödeme hizmeti sunmakla kalmadığını, aynı zamanda işlerini dönüştürme fırsatı sunduğunu belirtiyor. Aşık, bu özellikleri Fibabanka’nın güçlü ürünleriyle birleştirerek mükemmelleştirmeyi ve böylece bankalarının ürün çeşitliliğini artırmayı, farklı müşteri segmentlerine yönelik finansal işlemleri tek bir merkezden yönetmeyi hedeflediklerini ifade etti.

Finberg’in Yatırım ve Stratejiden Sorumlu Direktörü Gaye Or ise, hem Fibabanka hem de Fiba Grup şirketlerine değer katacak girişimleri desteklemeye devam edeceklerini vurguladı. Tahsildar’ın, KOBİ’lerin karmaşık ödeme süreçlerini basitleştirerek işletmelerin verimli bir şekilde yönetilmesine olanak tanıyacak çözümler sunduğunu, bunun sektöre de yeni bir bakış açısı kazandıracağını belirtti. Or, bu yenilikçi yaklaşımın KOBİ’lerin büyümesine ve pazardaki dinamiklerin dönüşmesine önemli katkılar sağlayacağına inandığını söyledi.

Pionr Kurucusu Yakup Sezer, Fibabanka ve Finberg’in stratejik yatırımıyla Tahsildar’ın yeni zirvelere ulaşmayı hedeflediğini dile getirdi. Sezer, güçlü bir banka desteğiyle ilerleyerek, Tahsildar’ın yenilikçi çözümleriyle Fibabanka’nın geleceğe yönelik vizyonunu birleştirerek KOBİ’lere olağanüstü büyüme fırsatları sunacaklarını belirtti. Ayrıca, işletmelere özel tahsilat çözümleri ve avantajlı komisyon oranları sunarak kusursuz bir ödeme deneyimi sağladıklarını söyledi. Türkiye’nin fintech dünyasında fark yaratmaya hazırlanan Pionr, bu heyecan verici yolculuğu birlikte paylaşmayı sabırsızlıkla beklediklerini ifade etti.

Yerli eğitim teknolojileri girişimi Madlen, 100 bin dolar yatırım aldı!

Mart 2024’te kurulan yerli eğitim teknolojileri girişimi Madlen, kısa süre içinde K12 eğitim alanında dikkat çeken bir etki yaratarak hızla büyümeye devam ediyor. Türkiye’nin dört bir yanındaki öğrencilere, özel ders kalitesinde eğitim sunma amacını gütmekle birlikte, platform aynı zamanda İş Bankası’nın güçlü desteğini de arkasına almış durumda. Madlen, öğrenciler için kişiselleştirilmiş bir yapay zeka asistanı sunarak, öğretmenlere de benzersiz bir yardımcı pilot olmayı vaad ediyor.

Yerli eğitim teknolojileri girişimi Madlen, 100 bin dolar yatırım alıyor

Madlen’in hedefi, Etiler’den Sarıkamış’a kadar her öğrenciye her an ulaşılabilir ve kaliteli eğitim sunmak. Bu hedef doğrultusunda, öğretmenlerin zamanlarını daha verimli kullanmalarını sağlıyor ve böylece öğretmenler, haftalık olarak harcadıkları fazla zamanı otomatize olabilecek işler yerine öğrencilere daha fazla odaklanarak derin bağlar kurabiliyor. Madlen’in kurucusu ve CEO’su Atakan Özkaya, kurucu ortaklar Murat Angın ve Adalet Veyis Turgut ile birlikte bu misyona adanmış bir şekilde çalıştıklarını belirtiyor. Özkaya, Madlen’in önümüzdeki yıllarda her evde yer almasını amaçladıklarını ve 2024 yılı boyunca karşılaştıkları tüm zorlukları tutkulu bir ekip ile aşmayı başardıklarını ifade ediyor.

Madlen’in bugün geldiği noktada, başarılarının büyük bir kısmı ekibine ait. CEO Atakan Özkaya, bu başarıyı tamamen özverili bir ekibin çalışmasına borçlu olduklarını vurguluyor ve “Biz sadece bir platform değil, bir hayal inşa ediyoruz. Bu hayali mümkün kılan ise gece gündüz emek veren ekip arkadaşlarımız. Onların katkısı Madlen’in vizyonunu gerçeğe dönüştürüyor. Onlarsız bu başarı mümkün olamazdı” diyor.

Madlen’in ekibi arasında, Adalet Veyis Turgut, Murat Angın, Batuhan Karaman, Doğukan Özkaya, Ayda Tuna, Musab Demirci, Celil Özkan, Rüzgar İmren, Mert Özkul, Baturalp Sönmez, Çağla Akyavaş, Efe Erdoğmuş, Ali Kara ve Eren Kural gibi önemli isimler yer alıyor. CEO, bu isimlerin özverili çabalarının Madlen’in büyümesinin ve misyonunun en büyük teminatı olduğunu belirtiyor. Ayrıca, bu yolculuğun ilk günlerinden itibaren kendilerine inanan ve destek veren yatırımcılara da teşekkür ediyor. Erinç Özada, Barış Alnıaçık, Esat Uğurlu, Sadık Gençoğlan, Semih Kara ve Gürhan Kök gibi yatırımcılar, Madlen’in başarısında önemli bir rol oynayarak vizyonlarını paylaşmışlar.

Madlen, K12 eğitiminde bir yapay zeka devrimi başlatmak ve eğitimi köklü bir şekilde değiştiren bir vizyonla ilerlemek amacı güdüyor. Öğretmenlerin iş yükünü hafifletip öğrencilerin öğrenme süreçlerini kişiselleştirilmiş deneyimlerle zenginleştiren Madlen, yalnızca bir platform değil, geleceğin eğitimine yön verecek bir dönüşüm hareketi olarak karşımıza çıkıyor. Bu cesur vizyonu ve güçlü ekibiyle Madlen, küresel eğitim sahnesinin en güçlü oyuncularından biri olmayı hedefliyor.