Türk hukuk sistemine özel yapay zeka modeli!

Yapay zekanın etkilediği alanlardan biri de hukuk oldu. Güncel veriler, hukuk bürolarının %65’inin yapay zekanın iş süreçlerini kolaylaştırdığını gösterirken, yapay zeka destekli hukuk teknolojilerinden yararlanmanın maliyetleri yarı yarıya azaltabildiği görüldü. Hukuki süreçlerin karmaşık, uzun soluklu ve uzman görüşü gerektiren yapısını yapay zekayla daha verimli hale getirmeyi amaçlayan yerli girişim Leagle, Türk hukuk sistemine özel olarak geliştirdiği yapay zeka modelleriyle, kısa sürede hukuk teknolojileri alanında öne çıkan girişimlerden biri oldu. 2024’te Koç Üniversitesi mezunu girişimciler Hazal Halıgür, Oğuz Kağan Hitit, Emre Can Açıkgöz ve Mehmet Kantar tarafından kurulan Leagle, Londra’da kabul edildiği hızlandırma programıyla küresel pazara yönelik ilk adımını da attı.

Yerli girişim Leagle Türk hukuk sistemine özel yapay zeka modeli geliştirdi
Yerli girişim Leagle Türk hukuk sistemine özel yapay zeka modeli geliştirdi

Hem bürolar, hem bireysel avukatlar kullanabiliyor

Hukuk departmanlarının ve hukuk bürolarının doküman analizi, sözleşme taslağı oluşturma, mevzuat ve içtihat araştırması yapma süreçlerini hızlı ve verimli bir biçimde yürütebilmesine olanak tanıyan platformuyla Leagle, doğal dil işleme (NLP) ve yapay zeka algoritmalarıyla tüm bu süreçleri otomatikleştirerek zaman alan ve tekrarlayan iş süreçlerinin otomatikleştirilmesini sağlıyor.

KWORKS’24 ön hızlandırma programının ardından Londra merkezli saygın hızlandırma programı Hive Founders Accelerator programına da kabul edildiklerini hatırlatan Leagle Kurucu Ortağı Hazal Halıgür, “Uzmanlık gerektiren hukuki görevlerde yapay zekanın potansiyelini en verimli şekilde kullanmak için geliştirdiğimiz Leagle platformu, karmaşık hukuki görevlerde yönlendirme yapıyor ve uzman seviyesinde çıktılar üretiyor. Yaklaşık 2 yıl süren Ar-Ge süreci sonucunda geliştirdiğimiz yapay zeka modeli, özellikle Türk hukuk sistemi için optimize edilmiş bulunuyor. Hukuk metinleri üzerine eğitilmiş derin öğrenme modelleri kullanan, Türkçeye özel olarak geliştirilmiş algoritmalarımız sayesinde yüksek doğruluk oranı vaat ediyoruz. B2B ve B2C modellerimiz sayesinde bireysel çalışan avukatlardan hukuk bürolarına ve kurumsal şirketlere uzanan çözümler sunuyoruz” ifadelerini kullandı.

KWORKS’24 Demo Day’de sunum yaptı

Koç Üniversitesi Girişimcilik Araştırma Merkezi KWORKS’ün 2024 döneminde yürüttüğü ön hızlandırma programına seçilen 13 girişimden biri olan Leagle; Basic, Pro ve Enterprise olmak üzere üç farklı planda sunduğu hizmetlerini KWORKS’24 Demo Day’de katılımcılarla paylaşma fırsatı buldu.

Etkinlikteki sunumunda, avukatların uçtan uca tüm süreçlerini iyileştiren yapay zeka destekli hukuk asistanı Leagle’ın hukuki süreçlerdeki verimlilik krizini nasıl çözdüğünü anlatma olanağı yakaladıklarını ifade eden Hazal Halıgür, “500’e kadar dokümanı aynı anda analiz eden, akıllı özetleme ve anlam bazlı aramayla doküman aramakla kaybedilen vakti ortadan kaldıran Leagle, düzenleyici kurum kararlarının yanı sıra mevzuat ve içtihatlarda da hızlı ve referanslı araştırmalar yapma fırsatı sunuyor. Doküman analizi ve kontrol özelliği, sözleşme süreçlerini büyük ölçüde kısaltıyor. Öte yandan Leagle, büyük ölçekli hukuk büroları ve kurumsal şirketler için sunduğu özel entegrasyonlarla, hukuk departmanlarının mevcut doküman yönetim sistemleriyle entegre çalışabiliyor” diye konuştu.

Leagle Kurucu Ortağı Hazal Halıgür, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Birçok baro ile anlaşma sağladık. Büyük hukuk büroları ve kurumsal şirketlerle PoC (kavram kanıtı) süreçleri yürütüyor, Türkiye’nin önde gelen avukatlarıyla bireysel çalışmalar gerçekleştiriyoruz. 17 Mart’ta Londra’da yatırımcılarla bir araya gelerek Birleşik Krallık’ta da yatırım sürecimizi başlattık. Ayrıca ülkedeki hukuk bürolarıyla test süreçleri yürüterek küresel pazara açılma adımlarımızı hızlandırmayı planlıyoruz. Hedefimiz Leagle’ı, yapay zeka destekli çözümlerle hukukun sınırlarını yeniden tanımlayan, küresel ölçekte faaliyet gösteren bir Türk teknoloji şirketi haline getirmek.”

Avrupa Uzay Ajansı, yatakta kalanlara para veriyor!

Avrupa Uzay Ajansı (ESA), insan fizyolojisini anlamak ve uzay araştırmalarında ilerleme kaydetmek amacıyla dikkat çeken bir bilimsel deney başlattı. Deney kapsamında, gönüllü katılımcılara 10 gün boyunca yatakta kalmaları karşılığında 5 bin euro ödeme yapılacak. Deney, ağırlıksız ortamın insan vücudu üzerindeki etkilerini simüle ederek uzun süreli uzay görevleri için kritik veriler toplamayı hedefliyor.

Avrupa Uzay Ajansı, yatakta kalanlara para verecek

Katılımcılar, deney süresince yataktan kalkmadan tamamen yatay pozisyonda kalacak. Tüm günlük aktiviteler, yeme, içme ve hijyen dahil olmak üzere yatakta gerçekleştirilecek. Katılımcıların başlarını bile kaldırmalarına izin verilmeyecek. Bu eşsiz deney, Almanya’nın Köln kentindeki Alman Havacılık ve Uzay Merkezi’nde (DLR) gerçekleştirilecek. Bu merkez, uzay benzeri koşulları simüle etmek ve katılımcıların fizyolojik tepkilerini gerçek zamanlı olarak takip etmek için özel olarak tasarlandı.

Bu deney, uzun süreli uzay görevlerine hazırlık amacıyla yürütülüyor. Astronotlar sıfır yerçekiminde aylar geçirdiğinde, kas kütlesi kaybı, kemik yoğunluğunda azalma ve kardiyovasküler sorunlar gibi ciddi etkilerle karşılaşıyor. ESA’nın bu çalışması, bu etkileri Dünya ortamında inceleyerek daha iyi egzersiz programları ve tıbbi destek yöntemleri geliştirilmesine yardımcı olmayı amaçlıyor. Ayrıca, yatalak hastalar için yeni tıbbi çözümler geliştirilmesi konusunda da umut vadediyor.

Deney öncesinde ve sonrasında katılımcılara kapsamlı tıbbi testler uygulanacak. Bilim insanları, kas kütlesi, kemik yoğunluğu, sıvı kaymaları ve kardiyovasküler sağlık gibi çeşitli faktörlerde meydana gelen değişiklikleri ayrıntılı şekilde inceleyecek. Katılımcılar, sırt ağrısı, sıvı kaymaları ve dezoryantasyon gibi belirtiler yaşayacak. Bu belirtiler, astronotların uzayda karşılaştığı fiziksel koşullara benziyor.

Deneye katılmak isteyenlerin, 20-45 yaşları arasında, sağlıklı ve akıcı bir şekilde Almanca konuşabiliyor olmaları gerekiyor. Başvurular şu anda açık ve tüm detaylar DLR’nin resmi internet sitesinde yer alıyor. ESA, katılımcıların sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel olarak da bu sürece hazır olmaları gerektiğini vurguluyor. Deney süresince kurallara tam uyum göstermek ve hareketsiz kalma zorunluluğunu benimsemek önemli şartlar arasında.

ESA’nın bu bilimsel deneyi, sadece uzay görevlerine hazırlık için değil, aynı zamanda Dünya’daki tıbbi araştırmalar için de çığır açıcı bir çalışma olarak görülüyor. 10 gün boyunca hareketsiz kalarak kazanılan veriler, bilim dünyasında önemli bir etki yaratma potansiyeline sahip.

Karbon negatif beton, geleceğin inşaat malzemesi olabilir!

0

Chicago’daki Northwestern Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nde yürütülen araştırmalar sonucunda, atmosferdeki mevcut karbon dioksiti (CO2) yakalayarak kalıcı olarak hapseden yeni bir inşaat malzemesi geliştirildi. Üstelik bu teknoloji sadece beton için değil; çimento, boya ve sıvalara da uygulanabiliyor.

Bu yenilikçi yöntemde, bilim insanları deniz suyuna elektrotlar yerleştirerek düşük seviyede elektrik akımı uyguluyor. Bu işlem, su moleküllerini hidrojen gazı ve hidroksit iyonlarına ayırıyor. Aynı anda, deniz suyuna CO2 gazı enjekte edilerek suyun kimyasal yapısı değiştiriliyor ve bikarbonat iyonlarının yoğunluğu artırılıyor.

Bu iyonlar, deniz suyundaki minerallerle reaksiyona girerek katı maddeler oluşturuyor. Özellikle kalsiyum karbonat, karbon emisyonlarını yakalayıp depolarken, magnezyum hidroksit de atmosferdeki zararlı karbonu hapsediyor. Northwestern ekibi, bu sürecin istiridyelerin kabuklarını veya mercan resiflerini oluşturma mekanizmasına benzediğini ancak burada metabolik enerji yerine elektrik enerjisi kullanıldığını belirtiyor.

Northwestern Üniversitesi’nden Dr. Alessandro Rotta Loria, geliştirdikleri yöntemin inşaat malzemeleri üretiminde geleneksel kum madenciliğine alternatif sunduğunu vurguluyor. Şu an beton için gereken kum, dağlardan, nehir yataklarından ve deniz tabanından madencilik yoluyla elde ediliyor. Ancak bu yeni teknoloji, elektrik ve CO2 kullanarak deniz suyunda kum benzeri malzemeler oluşturuyor.

Çimento ve beton üretiminde yeni dönem

Küresel ölçekte faaliyet gösteren hazır beton üreticisi Cemex ile iş birliği içinde geliştirilen bu yöntem, sürdürülebilir inşaat malzemeleri üretiminde devrim niteliğinde olabilir. Cemex’in Ar-Ge başkan yardımcısı Davide Zampini, bu sürecin ekosistem odaklı bir yaklaşım sunduğunu ve bilimsel gelişmelerin doğal kaynakları koruyarak çeşitli endüstrilere fayda sağlayabileceğini belirtiyor.

Bu çalışma, Northwestern Üniversitesi’nde daha önce yapılan ve beton içinde uzun vadeli karbon depolama üzerine gerçekleştirilen araştırmaların devamı niteliğinde. Karbon emisyonlarını azaltmanın yeterli olmadığı günümüzde, atmosferdeki fazla karbonu geri kazanmak büyük önem taşıyor. Northwestern ekibinin geliştirdiği karbon negatif beton, bu hedefe ulaşmada önemli bir adım olabilir.

Turizmde yapay zeka etkisi!

2022 yılında ortaya çıkan yapay zeka teknolojileri tüm endüstrileri hızla etkisine aldı. E-ticaretten, hizmet sektörüne, kamu hizmetlerinden turizme tüm endüstriler hızla yapay zeka çözümlerini işlerine entegre etmeye başladı. Turizm sektörü de yapay zeka teknolojilerinin sunduğu yeniliklerle dönüşüm geçirmeye devam ediyor. İş dünyasının her alanında olduğu gibi, bu teknolojiyi doğru şekilde kullanan şirketler, daha yüksek verimlilik ve kârlılık elde ederek rakiplerinin önüne geçiyor.

Tüm sektörlerden farklı olarak günümüzde, otel grupları sadece daha fazla kazanç elde etmeyi değil, aynı zamanda misafir deneyimlerini daha özel hale getirmeyi amaçlıyor. Yapay zekâ çözümlerinin otelcilik sektöründeki en önemli katkılarından biri hiç şüphesiz misafir deneyimi alanında gerçekleşiyor.

Misafirlere özelleştirilmiş hizmetler

Özel hizmet anlayışını bir üst seviyeye taşımak isteyen oteller, yapay zeka destekli chatbot çözümlerine yöneliyor. Yapay zeka destekli chatbotlar sayesinde konukların ihtiyaçlarına anında yanıt verilirken, onların beklentileri daha hızlı ve etkin şekilde karşılanabiliyor. Otelcilik sektöründe hiper kişiselleştirme hizmetleri ile misafir memnuniyetini artıran chatbotlar, turizmin geleceğini şekillendiriyor.

Palamar Teknoloji Kurucu CEO’su Onur Candan
Palamar Teknoloji Kurucu CEO’su Onur Candan

Turizm sektöründeki bu değişim ve dönüşüme dikkat çeken Palamar Teknoloji Kurucu CEO’su Onur Candan, hiper kişiselleştirmenin tüm sektörlerde olduğu gibi turizmde de yeni bir çağ başlattığını vurgulayarak şunları söyledi:

“Otelcilik sektöründe yapay zekâ destekli chatbot çözümleri, özellikle rezervasyon süreçlerini hızlandırmak ve müşteri taleplerine anında yanıt vermek amacıyla tercih ediliyor. Otel web siteleri ve mobil uygulamalarda kullanılan chatbotlar sayesinde konuklar, rezervasyon işlemlerini hızlıca gerçekleştirip, oda seçenekleri, tesis özellikleri ve fiyatlandırma gibi konularda anlık bilgi alabiliyor. Böylece kullanıcı deneyimi önemli ölçüde gelişiyor ve müşteri memnuniyeti artıyor.”

Otelcilik sektöründe çok yönlü kullanım

“İlk aşamada chatbotlar, otellerin sıkça karşılaştığı rutin soruları yanıtlayarak resepsiyon çalışanlarının yükünü hafifletiyor. Bu durum, kurumun misafirlerle yüz yüze iletişim kalitesini artırmasına imkân sağlıyor. Chatbotların ekisinin hissedildiği daha spesifik kullanım alanları arasında ise oda servisi talepleri, restoran, spa ve özel etkinlik rezervasyonları bulunuyor. Chatbotlar, bu hizmetlerle ilgili talepleri anında alıp işleyerek personelin üzerindeki yükü azaltırken misafirlerin bekleme sürelerini de önemli ölçüde düşürüyor.”

“Günümüzün otel misafirleri, hızlı ve kişiselleştirilmiş hizmetlere büyük önem veriyor. Yapay zekâ destekli chatbotlar, bu taleplere etkin ve hızlı çözümler sunarak beklentileri karşılıyor. Misafirler, chatbotlar aracılığıyla istedikleri anda taleplerini iletip saniyeler içinde cevap alabiliyor. Bu da müşteri memnuniyetini önemli ölçüde artırarak otellere sadık müşteri kitlesi oluşturma fırsatı sunuyor.”

“Chatbot teknolojilerinin ilerleyen yıllarda daha da gelişmesi ve dil anlama yeteneklerinin artması bekleniyor. Bu gelişmeler, chatbotların otellerin müşteri ilişkileri yönetiminde temel bir araç haline gelmesini sağlayacak. Ayrıca chatbotların rezervasyon süreçlerini tam anlamıyla otomatik hale getirmesiyle, oteller operasyonlarını daha verimli ve müşteri odaklı hale getirebilecek.”

Yapay zekâ destekli chatbot çözümleri, turizm sektöründe rezervasyon süreçlerini kolaylaştırması sayesinde, müşteri memnuniyetini artırmasının yanı sıra genel misafir deneyimini zenginleştirerek rekabet koşullarını yeniden şekillendiriyor.

Etanol santrali şeker kamışından elektrik üretecek

0

Brezilya, şeker kamışından elektriğe dönüştürmek için dünyanın ilk etanol santralini kurdu. Etanol santrali, Brezilya’nın enerji manzarasının merkezi bir unsuru olarak kabul ediliyor. Öncü bir girişimde bulunan Finlandiyalı teknoloji grubu Wartsila, Grupo Econômico 4M’nin çoğunluk hissesine sahip olduğu Brezilyalı enerji şirketi Energetica Suape II SA ile güçlerini birleştirerek yenilikçi bir temiz enerji çözümünü denemek üzere güçlerini birleştirdi.

Etanol santrali biyoyakıt kullanımını sağlayacak

Bu iş birliğinin amacı, öncelikli olarak şeker kamışından üretilen etanolün büyük ölçekli elektrik üretimi için kullanılabilirliğini göstermek. Deneme, Brezilya’nın Recife kentindeki Suape II enerji santralinde gerçekleştirilecek ve biyoyakıtların sürdürülebilir enerji kaynağı olarak keşfedilmesinde önemli bir adım olacak.

Grupo Economico 4M hissedarlarından Carlos Alberto Mansur Filho, daha temiz ve daha güvenilir enerji çözümleri sunmak amacıyla ortaklığı başlattı. Wartsila’nın bu girişim için uygun bir işbirlikçi olmasını sağlayan, inovasyon ve sürdürülebilirliğe olan ortak bağlılıktan bahsetti.

Projenin, büyük ölçekli güç üretimi için tasarlanmış dünyanın ilk etanol yakıtlı motorunu içermesi bekleniyor. Etanol santrali testlerinin 2026 Nisan ayında başlaması ve iki yıl boyunca 4.000 saate kadar çalışması planlanıyor. Etanol uzun zamandır Brezilya’nın enerji manzarasının temel unsuru olarak kabul ediliyor; ülke, şeker kamışından elde edilen etanolün küresel olarak en büyük üreticisi ve tüketicisi konumunda.

Wartsila ile Energetica Suape II arasındaki ortaklık, etanolün Brezilya’nın enerji sistemine nasıl entegre edilebileceğini değerlendirmek için kapsamlı testler sağlayarak bunu değiştirmeyi amaçlıyor. Bu etanol santrali, Uluslararası Enerji Ajansı’nın biyoyakıtların küresel enerji karışımındaki giderek artan önemine dikkat çekmesine katkıda bulunacak.

Ajansın 2050’ye Kadar Net Sıfır Emisyon Senaryosu, iklim hedeflerine ulaşmak için küresel elektrik üretimi biyoyakıt kullanımının 2030 yılına kadar neredeyse iki katına çıkması gerektiğini gösteriyor.

Endonezya istediğini aldı: Apple, ülkeye 300 milyon dolar yatırım yapacak!

Apple ile Endonezya arasındaki uzun süredir devam eden müzakereler sonucunda, teknoloji devi ülkeye en az 300 milyon dolarlık bir yatırım yapmayı kabul etti. Ancak anlaşmanın toplam maliyetinin önümüzdeki 10 yıl içinde 1 milyar dolara kadar çıkabileceği belirtiliyor.

Apple, Endonezya’daki ilk yatırımını 109 milyon dolarlık bir geliştirici akademisi açarak yapmış, ayrıca 10 milyon dolarlık üretim harcaması gerçekleştirmişti. Ancak hükümet, Apple’ın akademi için sadece 95 milyon dolar harcadığını belirterek, şirketin verdiği taahhüdü yerine getirmediğini öne sürdü. Bu nedenle Endonezya, iPhone 16 modellerinin ülkede satışını ve kullanımını yasakladı.

Apple için 280 milyon nüfuslu ve giderek zenginleşen Endonezya pazarında yer alamamak büyük bir sorundu. Bu durumu düzeltmek için şirket, ülkedeki üretim harcamasını 10 milyon dolardan 100 milyon dolara çıkarmayı teklif etti. Ancak Endonezya hükümeti bu miktarı yeterli bulmayarak, yatırımın 1 milyar dolara yükseltilmesini talep etti.

Apple ile Endonezya arasında anlaşma sağlandı

Geçtiğimiz ay, Apple’ın Endonezya hükümetinin şartlarını kabul ettiği bildirilmişti. Bugün Reutersın haberine göre, taraflar resmi olarak anlaşmaya vardı ve iPhone 16 serisi 11 Nisan’dan itibaren ülkede satışa sunulacak. Apple’ın bu süreçte 300 milyon dolarlık bir yatırım planı sunduğu belirtiliyor.

Ancak yatırım miktarındaki belirsizlik dikkat çekiyor. Başlangıçta 1 milyar dolarlık yatırım beklentisi varken, anlaşmanın 300 milyon dolarla sonuçlanması, Apple’ın daha iyi bir pazarlık yapmış olabileceğini gösteriyor. Alternatif olarak, 300 milyon doların başlangıç yatırımı olduğu ve 10 yıllık süreçte toplam yatırımın 1 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.

Bu gelişme, Apple için önemli bir pazar kaybını önlerken, Endonezya Hükümeti’nin teknoloji yatırımları konusundaki katı tutumunu da gözler önüne seriyor.

OnlyFans’a yaş kontrolü usulsüzlüğü nedeniyle 1,05 milyon sterlin ceza

Dünyaca ünlü yetişkin içerik platformu OnlyFans’ın ana şirketi Fenixkullanıcı yaş kontrolü konusunda usulsüzlükyaptığı gerekçesiyle 1,05 milyon sterlin (yaklaşık 43 milyon TL) para cezasına çarptırıldı. İngiltere’nin iletişim düzenleyicisi Ofcom, yürüttüğü soruşturma sonucunda Fenix’in yaş doğrulama politikalarında yasal yükümlülükleri ihlal ettiğini tespit ederek cezayı kesti. Bu karar, çevrimiçi platformlarda yaş doğrulama süreçlerinin sıkılaştırılması gerektiğine dair artan baskılar ve OnlyFans’a kesilen ceza olarak değerlendiriliyor.

Yaş doğrulamada gizli değişiklik ortaya çıktı

OnlyFans, platformda cinsel içeriklerin yanı sıra birçok ünlü ismin de yer aldığını ve kullanıcıların en az 18 yaşındaolması gerektiğini belirtiyor. Kullanıcıların yaşlarını doğrulamak için yüz tanıma teknolojisi kullanan şirket, 23 yaşın altındaki kullanıcıları tespit ederek ek kimlik doğrulaması talep edeceğini açıklamıştı. Ancak Ofcom tarafından yürütülen soruşturmada, şirketin aslında bu sınırı gizlice 20 yaş olarak ayarladığı ortaya çıktı. Bu durum, OnlyFans’a giriş yapan kullanıcıların güvenliği ve yaş doğrulama politikaları konusunda kamuoyunu yanıltması anlamına geliyor.

OnlyFans
FILE PHOTO: A logo for OnlyFans is seen in this illustration taken February 29, 2024. REUTERS/Carlos Barria/Illustration/File Photo

Ofcom’un İcra Direktörü Suzanne Cater, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, platformların kullanıcı güvenliğini sağlamak için yüksek standartlara tabi tutulacağını ve bu tür ihlallerin yaptırımsız kalmayacağını vurguladı. Cater, “Genç kullanıcıların korunması bizim için bir öncelik. Bu nedenle, platformların OnlyFans’a kesilen ceza gibi belirlenen kurallara uyması ve güvenlik politikalarını şeffaf bir şekilde uygulaması gerekiyor.” dedi.

Cezada indirim yapıldı

Fenix, yaptığı hatayı kabul ettiği için cezada %30’luk bir indirim aldı. Yetkililer, ceza kararını kabul ettiklerini ve Ofcom’un yaş doğrulama politikalarıyla ilgili soruşturmasını kapatma kararını memnuniyetle karşıladıklarını açıkladı. OnlyFans sözcüsü, “Yaş doğrulama politikalarımızı daha şeffaf ve güvenli hale getirmek için gerekli adımları atacağız.” diyerek, platformda kullanıcı güvenliğinin öncelikleri arasında yer aldığını vurguladı.

OnlyFans'a

Bu ceza, İngiltere’de 2025 yılında yürürlüğe girmesi beklenen Çevrimiçi Güvenlik Yasası (OSA) öncesinde platformların yaş doğrulama ve içerik güvenliği politikalarını sıkılaştırma gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi. OSA, gençleri internet ortamındaki zararlı içeriklerden korumak için platformların daha fazla sorumluluk almasını zorunlu kılacak. Yasaya göre, çevrimiçi platformların OnlyFans’a katılım sağlamak için kullanıcıların yaşlarını etkili bir şekilde doğrulaması ve uygunsuz içeriklerin gençler tarafından erişilememesi için katı güvenlik önlemleri uygulaması gerekecek.

Uzmanlar, OnlyFans’a kesilen bu cezanın, diğer çevrimiçi platformlar için de bir uyarı niteliğinde olduğunu belirtiyor. Çevrimiçi güvenlik ve kullanıcı koruma standartlarının giderek daha fazla öncelik kazandığı günümüzde, şirketlerin bu tür ihlallerden kaçınmak için daha sıkı kontroller ve şeffaf politikalar benimsemesi gerektiği vurgulanıyor.

Rapt AI ve AMD’den Yapay Zeka Altyapısında Güç Birliği

Giderek artan yapay zeka uygulamaları, kurumların GPU yönetiminde zorluklar yaşamasına neden oluyor. Rapt AI’nin akıllı iş yükü otomasyon platformu, AMD Instinct MI300X, MI325X ve yakında çıkacak MI350 serisi GPU’larla entegre çalışarak bu sorunlara çözüm sunuyor. İş birliği sayesinde kurumlar, yapay zeka model eğitimi ve çıkarımı (inference) süreçlerinde daha düşük maliyetle daha yüksek verim elde edebilecek.

İş Birliğinin Öne Çıkan Faydaları:

  • Maliyet Azaltımı ve Maksimum GPU Kullanımı: AMD’nin yüksek bellek kapasiteli Instinct GPU’ları, Rapt AI’nin kaynak optimizasyonuyla birleşerek donanımın tam kapasiteyle kullanılmasını sağlıyor. Bu sayede toplam sahip olma maliyeti (TCO) düşüyor.
  • Bulut ve Yerel Altyapılar Arasında Esnek Geçiş: Rapt AI platformu, veri bilimcilerin manuel yapılandırma çabalarını ortadan kaldırarak farklı GPU ortamlarında (AMD dahil) tek bir yapı üzerinden kolayca çalışabilmesini sağlıyor.
  • Gelişmiş Çıkarım Performansı: Ortak çözüm, AMD GPU’ları üzerinde görev yoğunluğunu ve kaynak tahsisini optimize ederek daha hızlı ve ölçeklenebilir yapay zeka çözümleri sunuyor.
  • Geleceğe Hazır Altyapı: Rapt AI, AMD donanımlarıyla kutudan çıkar çıkmaz uyumlu çalışırken, gelecek nesil GPU planlamaları ve bellek yönetimi gibi konularda da gelişmeye açık bir altyapı sunuyor.

AMD Veri Merkezi GPU İş Birimi İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Negin Oliver, “Rapt AI ile olan bu iş birliği, müşterilerimizin yapay zeka altyapılarında daha fazla verimlilik, esneklik ve maliyet avantajı elde etmesini sağlıyor” dedi.

Rapt CEO’su Charlie Leeming ise, “AMD ile ortaklığımız, platformumuzu daha da güçlendirerek yapay zeka altyapı yönetimini dönüştürecek. Bu iş birliği, yapay zekanın tüm sektörlerde daha hızlı benimsenmesini sağlayacak” ifadelerini kullandı.

Figure AI yapay zeka destekli Figure 02 robotunun yürüyüşünü doğallaştırıyor

ABD merkezli Figure AI, insansı robotların evriminde önemli bir adım attı. Şirket, yapay zeka destekli insansı robotu Figure 02’nin yürüyüşünü daha doğal hale getirmek için pekiştirmeli öğrenme (reinforcement learning – RL)tekniklerini kullandı. Bu yeni yöntem, robotların insan gibi yürümeyi öğrenmesini sağlıyor ve teknoloji dünyasında insansı robotların gelişiminde çığır açıyor. Figure AI yapay robotları ile ilgili çalışmalarına devam etmektedir.

Pekiştirmeli öğrenme ile insan gibi yürüyüş

Pekiştirmeli öğrenme, bir yapay zeka modelinin ödüller ve cezalara dayalı olarak deneme-yanılma yoluyla davranışlarını optimize etmesini sağlayan bir yöntem olarak tanımlanıyor. Figure AI, bu yöntemi kullanarak yüksek doğrulukta fiziksel simülasyonlar üzerinden Figure 02 robotlarına insan gibi yürümeyi öğretiyor. Simülasyon ortamında elde edilen veriler, normalde yıllarca sürecek bir öğrenme sürecini yalnızca birkaç saatte tamamlıyor. Figure AI yapay zekası ile robotlarını eğitiyor.

Pekiştirmeli öğrenme sürecinde robotlar, kolların bacak hareketleriyle senkronize edilmesi gibi stilistik yürüyüş özelliklerini öğreniyor. Böylece robotların yürüyüşü, insan yürüyüşüne daha yakın bir hale geliyor. Figure AI, robotların fiziksel özelliklerini simülasyonda rastgele değiştirerek, robotların gerçek dünyada karşılaşabileceği farklı senaryolara hazırlanmasını sağlıyor. Bu sayede robotlar, gerçek hayatta sıfır müdahale ile öğrendiklerini uygulayabiliyor. Figure AI yapay sistemi sayesinde bu süreç hızlanıyor.

Endüstriyel ve günlük kullanım hedefleniyor

Figure 02, öncelikli olarak endüstriyel ve üretim alanlarında kullanılmak üzere tasarlandı. Robotların iş gücü açığını kapatması ve tehlikeli işlerde çalışan insan sayısını azaltması hedefleniyor. Ancak insansı robotların yalnızca fabrikalarla sınırlı kalmayacağıevlerde de kullanılmaya başlanacağı öngörülüyor. Figure AI yapay zekanın endüstriyel alanda da katkı sağlayacağına inanılıyor.

Bu alanda TeslaFigureAgility Robotics1XApptronik ve Unitree gibi firmalar aktif olarak çalışıyor. Ayrıca Nvidia, robot teknolojilerine büyük yatırımlar yaparak GR00T N1 modelini ve Omniverse platformunu kullanıma sunmuş durumda.

Helix ile yapay zeka destekli gelecek

Figure AI, geçtiğimiz haftalarda insansı robotlar için yeni bir makine öğrenimi modeli olan Helix’i de tanıttı. Helix, görsel ve dil bilgilerini eyleme dökebilen genel amaçlı bir Vision-Language-Action (VLA) modeli olarak öne çıkıyor. Bu modelin, insansı robotların çevrelerini daha iyi anlamalarına ve insan benzeri tepkiler vermelerine yardımcı olması bekleniyor. Figure AI yapay inovasyonlarına bu modelle devam ediyor.

Figure AI’ın insansı robotlarda yürüyüşü doğallaştırma hamlesi, robotların insan hayatındaki rolünü güçlendirmeye devam ediyor.

BYD 2025 yılında 5,5 milyon araç satmayı hedefliyor

Çinli otomotiv devi BYD, 2025 yılı için belirlediği 5,5 milyon araç satış hedefiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Bu hedef, geçen yıla kıyasla yaklaşık yüzde 30’luk bir artış anlamına gelirken, yurtdışı pazarlarda bu satışların 800 bin adedin üzerinde olacağı tahmin ediliyor. BYD CEO’su Wang Chuanfu, yaptığı açıklamada, 2025 yılına yönelik otomobil satış hedeflerini duyurdu ve bu hedefin önemli bir kısmının yurt dışı pazarlara odaklanacağını belirtti.

Yurt dışı satışlarında büyük artış bekleniyor

2024 yılı itibarıyla 4.272.145 araç satan BYD, 2025’te bu rakamı yaklaşık %29 artırarak 5,5 milyon adede ulaşmayı hedefliyor. Yurt dışı satışlarında ise büyük bir sıçrama bekleniyor. 2024’te 417.204 adet satış gerçekleştiren şirket, 2025 yılı için yurt dışı satışlarını %92 oranında artırarak 800 bin adedin üzerine çıkmayı planlıyor.

Yeni modeller ve teknolojik tatırımlar

BYD Grubu, Denza, Yangwang ve Fang Cheng Bao markaları altında toplamda 21 modele sahip. Bu modellerin tamamı yakın zamanda güncellenerek akıllı sürüş sistemleriyle donatılacak. Çinli üretici, bu hamlesiyle eleştiri aldığı alanlarda kendini kanıtlamayı ve pazardaki rekabet gücünü artırmayı amaçlıyor. LatePost’un haberine göre, 2025 yılı BYD için büyük bir ürün yılı olacak. Şirket, dört markası kapsamında yaklaşık 20 yeni model piyasaya sürecek. Mart ayında ise altı yeni modelin lansmanı yapıldı. Bunlar arasında, yeni elektrikli sedan modeli Qin L ve elektrikli SUV Sealion 05 da yer alıyor.

BYD’nin bu büyük hedefleri ve yeni modelleriyle, hem Çin pazarındaki hem de uluslararası pazarlardaki etkisini artırması bekleniyor.

Almanya 1 GW’lık nükleer füzyon tesisi inşa edecek

Almanya, temiz enerjiye yönelik önemli bir adım daha atıyor. Füzyon enerjisi şirketi Focused Energy, Alman enerji devi RWE ile 1 GW gücünde bir füzyon enerji santrali kurmak üzere anlaşma imzaladı. Bu tesis, Hessen eyaletinde bulunan eski Biblis Nükleer Santrali sahasında inşa edilecek. Anlaşmaya göre, pilot tesisin 2035 yılına kadar faaliyete geçmesi planlanıyor.

Füzyon enerjisi, Güneş gibi yıldızlarda gerçekleşen enerji üretim sürecini Dünya şartlarında taklit ederek temiz, güvenli ve neredeyse sınırsız bir enerji kaynağı sunmayı vaat ediyor. İki atomun aşırı yüksek sıcaklıklarda kaynaşmasıyla enerji açığa çıkaran bu yöntem, fosil yakıtlara kıyasla karbon salınımı yapmıyor ve nükleer fisyon santrallerindeki gibi uzun ömürlü radyoaktif atık üretmiyor. Ayrıca, nükleer erime gibi katastrofik riskleri de barındırmıyor.

Focused Energy’nin yenilikçi füzyon yaklaşımı

Focused Energy, füzyon enerjisini ticari ölçekte üretmeyi amaçlayan bir girişim olarak, Almanya’nın Darmstadtkentinde ve ABD’nin San Francisco şehrinde ofisleri bulunan bir şirket. Şirketin geliştirdiği füzyon enerjisi yaklaşımı, “doğrudan tahrikli lazer atalet füzyonu” (direct-drive laser inertial fusion) olarak adlandırılan yenilikçi bir yönteme dayanıyor. Bu yöntemde, yoğunlaştırılmış proton ışını kullanılarak döteryum/trityum yakıt kapsülleri ateşleniyor ve füzyon tepkimeleri başlatılıyor. Focused Energy, bu teknik ile net-pozitif füzyon gücü üretme olasılığını gösteren ilk şirket olduklarını iddia ediyor.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Ulusal Ateşleme Tesisi (NIF) 2022 yılında, füzyon tepkimelerinden elde edilen enerjinin, tepkimeye giren enerjiden fazla olduğu bir başarıya imza atmıştı. Ancak bir sonraki hedef, sadece tepkimenin kendisinden değil, aynı zamanda lazerlerin çalıştırılması ve tesisin işletilmesi için harcanan enerjiden daha fazla enerji üretmek.

CEO Scott Mercer, Focused Energy’nin lazer tabanlı yöntemlerinin ABD laboratuvarlarında kullanılanlardan 30 kat daha verimli olduğunu belirtiyor. Mercer, bu anlaşmanın küresel füzyon enerjisi arz zincirini oluşturma yolunda önemli bir adım olduğunu da vurguladı. 1 GW’lık füzyon tesisinin maliyetinin ise 5 ila 7 milyar avro arasında olması bekleniyor. Şirket, gelecekteki ticari santrallerde maliyetlerin düşürülmesini hedefliyor.

Almanya’nın füzyon enerjisine yönelik hedefleri

Almanya, 2011 yılında Fukuşima nükleer felaketi sonrası aldığı kararla nükleer enerjiye kademeli olarak veda etmeyi seçmişti. RWE, 2017’den itibaren Biblis Nükleer Santrali’ni sökme işlemlerini sürdürüyordu. Ancak, son yıllarda hükümetin füzyon enerjisine olan ilgisi önemli ölçüde arttı. Füzyon enerjisi alanındaki bu yatırımlar, Almanya’nın temiz enerjiye yönelik kararlılığını ortaya koyuyor.

Füzyon yarışı küresel boyutta

Füzyon enerjisi konusunda dünya genelinde büyük bir yarış devam ediyor. Focused Energy CEO’su Scott Mercer, Almanya’nın füzyon enerjisine olan taahhüdünün ABD’ye kıyasla iki kat daha yüksek olduğunu vurguladı. Birleşik Krallık, 2040 yılına kadar bir prototip füzyon santrali inşa etmek için 410 milyon sterlinlik bir bütçe ayırmış durumda. Fransa ise 2025 Şubat ayında 1.337 saniyelik plazma hapsetme süresi ile Çin’in önceki rekorunu geride bırakarak büyük bir bilimsel başarıya imza attı.

Füzyon enerjisi alanında ülkeler, hem kendi projelerini yürütmekte hem de ortak çalışma ve projelerde yer almaktadır. Bu küresel

Çin’in yapay zeka sansüründe kullandığı dev veri tabanı ortaya çıktı!

Çin’in yapay zekâ modellerini eğitmek için oluşturduğu devasa bir veri tabanı ortaya çıktı. Bu veri tabanının, hassas içerikleri filtrelemek amacıyla kullanıldığı ve güvenlik açıkları nedeniyle ifşa olduğu bildirildi. Çin’in yapay zeka sansürü kapsamında, bu tür veri tabanlarına büyük önem veriliyor.

133 binden fazla hassas içerik depolanmış

NetAskari isimli bir siber güvenlik şirketi tarafından yapılan keşfe göre, Çin hükûmeti yapay zekâ modellerini eğitmek ve sansürlemek için büyük bir veri tabanına sahip. Çin’in yapay zeka sansürü açısından baktığımızda, bu veri tabanında 133 binden fazla hassas içerik bulunuyor. İçerikler arasında özellikle Çin’deki kırsal kesimlerdeki yoksullukhükûmet yolsuzlukları ve polislerin rüşvet alması gibi siyasi meseleler dikkat çekiyor. Ayrıca, askerî konular ve Tayvan ile ilgili bilgiler de veri tabanında yer alıyor. Uzmanlar, veri tabanında yer alan içeriklerin Çin hükûmetinin hoşlanmadığı konuları kapsadığını belirtiyor.

Kim veya neden kullanıldığı belirsiz

Veri tabanının kimler tarafından veya hangi amaçla kullanıldığı ise belirsiz. Kaynaklar, Çin’in yeni bir yapay zekâ dil modeli üzerinde çalışıyor olabileceğini öne sürüyor. Ayrıca Çin’in yapay zeka sansürü kapsamında bu modelin ülkedeki muhalif isimlerin tespiti için kullanılma ihtimali de değerlendiriliyor. İlginç olan ise veri tabanının Aralık 2024 itibarıyla hareketsiz durumda olması. Bu durum, veri tabanının yakın zamanda oluşturulduğuna işaret ediyor.

Çin’den resmi açıklama geldi

Veri tabanının ifşasının ardından Çinli yetkililer harekete geçti. Çin’in Washington Büyükelçiliği, yapay zekâ çalışmalarına büyük önem verdiklerini ve olayın asılsız iddialara dayandığını savundu. Yetkililer, ortaya atılan iddiaların Çin’in uluslararası itibarını zedelemeyi amaçlayan girişimler olduğunu belirtti. Çin’in yapay zeka sansürü hakkındaki bu iddialarla ilgili resmi açıklamalara rağmen, birçok uzman durumu yakından takip ediyor.

ChatGPT Krizi: Yapay Zeka Sunucuları Aşırı Isınma Nedeniyle Alarm Veriyor!

0

OpenAI, yapay zeka devi ChatGPT’nin görsel oluşturma özelliğinde aşırı yüklenme sorunu yaşıyor. Sistemin GPU’ları aşırı ısınma nedeniyle risk altında. Şirket, krizi çözmek için görsel oluşturma sınırlamaları getirdi.

Neler Oluyor?

ChatGPT’nin DALL-E entegrasyonu, kullanıcıların metinlerden görsel oluşturmasına izin veriyor. Ancak son günlerde, bu özelliğin aşırı kullanımı sunucuları zorluyor.

  • GPU’lar aşırı ısınıyor, bazı donanımlar zarar görme riski taşıyor.
  • OpenAI, acil önlem olarak kullanıcı başına görsel oluşturma limiti koydu.
  • Ücretsiz kullanıcılar, belirli sayıdan sonra hizmete erişemiyor.

Kullanıcılar Ne Diyor?

Sosyal medyada, “ChatGPT artık resim yapamıyor” şikayetleri yayılıyor. Bazı kullanıcılar, “GPU’lar eriyor mu?” esprileri yapıyor.

OpenAI’den Açıklama

OpenAI CEO’su, “Sistem stabilitesini korumak için geçici önlemler aldık” dedi. Yeni altyapı yatırımlarıyla sorunun çözüleceği belirtildi.

Peki Ya Ücretli Kullanıcılar?

  • ChatGPT Plus aboneleri, daha yüksek görsel oluşturma limitlerine sahip.
  • Ancak onlar da “Servis kesintileri” yaşayabiliyor.

Uzmanlar Uyarıyor

Teknoloji analisti Mark Davis, “Bu sorun, yapay zeka altyapılarının ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi” yorumunu yaptı.

Sonraki Adım Ne?

OpenAI, daha güçlü sunucular ve optimize edilmiş yazılımlar üzerinde çalışıyor. Kullanıcılar, birkaç hafta içinde normale dönüş bekliyor.

Dünya’nın dönüşünden elektrik üretmek mümkün mü?

Fizikçiler, Dünya’nın manyetik alanı ve dönüş hareketini kullanarak elektrik üretmenin mümkün olabileceğiniortaya koydu. Physical Review Research dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, bu teoriyi destekleyen deneysel bulgular sundu.

1832’den günümüze uzanıyor

Dünya’nın dönüşünden elektrik üretme fikri yeni değil; kökenleri 1832 yılına kadar gidiyor. Ancak bugünye kadar bu konuda somut bir adım atılmamıştı. Son deneyler ise bu teoriyi test etme konusunda önemli bir ilerleme sağladı.

Araştırmacılar, 29,9 cm uzunluğunda manganez-çinko ferritten yapılmış silindirik bir kabuk kullanarak kritik bir gözlemde bulundu. Bu yapı, Dünya’nın manyetik alanına 57,5 derece açıyla yerleştirildiğinde 18 mikrovolt elektrik üretti.

Dünya'nın dönüşünden

Beklenmedik sonuçlar ve deneyler

Normalde bu tür bir voltaj, elektronların yeniden düzenlenmesiyle ortadan kalkardı. Ancak araştırmacılar, bu silindirik yapıda böyle bir iptalin gerçekleşmediğini fark etti. Deneylerin dış etkenlerden etkilenmemesi için büyük bir titizlik gösterildi.

Deneyler, düşük frekanslı (60 Hz) ve radyo frekanslarının (RF) sınırlı olduğu penceresiz ve yer altında bulunan bir laboratuvarda gerçekleştirildi. Aynı sonuçlar, laboratuvardan 5,6 km uzaklıktaki bir konutta tekrarlandı. Ayrıca Faraday kafesi içinde yapılan testlerde, üretilen gerilimin tamamen kaybolduğu görüldü. Bu bulgular, Dünya’nın manyetik alanı ve dönüşü arasındaki etkileşimin gerçekten elektrik üretebileceğine dair önemli ipuçları sunduğunu gösteriyor.

Telefonumuzu şarj edebilir miyiz?

Araştırmanın yazarlarından Christopher F. Chyba, şu an üretilen elektriğin “son derece küçük” olduğunu belirtiyor. Bu yöntemi pratik bir enerji kaynağına dönüştürmenin mümkün olup olmadığı ise henüz bilinmiyor.

Chyba’ya göre, bir sonraki adım, bağımsız araştırma gruplarının aynı deneyleri tekrarlayarak sonuçları doğrulaması ya da çürütmesi olacak. Farklı çevresel koşullarda yapılacak testler, gözden kaçan bir enerji kaynağının olup olmadığını anlamak için kritik önem taşıyor.

Ancak en azından şimdilik, Dünya’nın dönüşünden üretilen elektrik ile telefonumuzu şarj edemeyeceğiz.

Samsung One UI 7 güncelleme takvimi açıklandı

Samsung, Android 15 tabanlı One UI 7.0 güncellemesi için resmi dağıtım takvimini paylaştı. Çek Cumhuriyeti’nin resmi Samsung web sitesinde açıklanan bilgilere göre, güncelleme ilk olarak Galaxy S24 serisi, Galaxy Z Fold 6 ve Galaxy Z Flip 6 modellerine sunulacak. Peki, Galaxy S23, S23 FE ve diğer Galaxy cihazları için güncelleme ne zaman gelecek? İşte detaylar…

One UI 7.0 Güncelleme Takvimi

Samsung’un açıkladığı takvime göre güncellemeler şu tarihlerde başlayacak:

  • 10 Nisan 2025 → Galaxy S24 serisi, Galaxy Z Fold 6 ve Galaxy Z Flip 6
  • 17 Nisan 2025 → Galaxy S22 serisi ve Galaxy S23 FE
  • Nisan 2025 Ortası → Galaxy Tab S10 serisi
  • Nisan 2025 Sonu → Galaxy Tab S9 ve Galaxy Tab S8 serisi
  • Mayıs 2025 → Diğer Galaxy tabletler

Samsung’un ABD’de de 10 Nisan itibarıyla güncellemeye başlayacağı biliniyor. Bu nedenle, küresel çapta aynı takvimin geçerli olması bekleniyor.

One UI 7.0 ile Gelen Yenilikler

One UI 7 güncellemesi, kullanıcı deneyimini iyileştiren birçok yeni özellik ve tasarım değişikliği sunuyor:

  • Daha akıcı animasyonlar
  • İki sayfalı yeni Hızlı Panel
  • Tek elle kullanım için yenilenen kamera uygulaması
  • Güncellenmiş stok uygulama simgeleri
  • Yeni şarj ve ekran kilidi açma animasyonları
  • Büyük klasör desteği ve yeni widget’lar
  • Pil simgesi güncellemesi ve arka plan bulanıklığı iyileştirmeleri
  • Hap şeklinde görev çubuğu tasarımı

One UI 7.0, Samsung cihazlarına daha akıcı ve sezgisel bir deneyim sunarken, yapay zeka destekli yeni özelliklerle donatılmış bir güncelleme olacak.

ABD’den Çin teknolojisine büyük darbe: 80 şirket kara listede!

ABD, yapay zeka, exascale ve kuantum hesaplama teknolojileri ile askeri endişeler nedeniyle Çin merkezli 70’ten fazla firma dahil olmak üzere toplam 80 kurumu ihracat kara listesine ekledi. Bu adım, Çin’in gelişmiş çipler, yüksek performanslı hesaplama sistemleri ve kuantum teknolojileri geliştirme çabalarını engellemeyi hedefliyor.

Çin merkezli teknoloji şirketleri hedefte

ABD Ticaret Bakanlığı’na bağlı Sanayi ve Güvenlik Bürosu (BIS) tarafından yayımlanan listeye yalnızca Çin’den değil, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Afrika, İran ve Tayvan’dan da şirketler eklendi. Kara listeye alınan firmalarla iş yapmak isteyen ABD merkezli şirketlerin özel lisans alması gerekiyor, ancak bu taleplerin çoğu reddediliyor.

ABD’nin bu yaptırımları, 2019 yılında Donald Trump yönetiminin Huawei’yi kara listeye almasıyla başlamış ve yıllar içinde genişletilmişti. Son yaptırımlarla bulut bilişim, yapay zeka ve süper bilgisayar projelerinde faaliyet gösteren birçok önemli firma hedef alındı.

Öne çıkan şirketler ve suçlamalar

Yeni kara listeye alınan şirketler arasında şunlar bulunuyor:

  • Inspur Group: Daha önce de yaptırımlara tabi olan bu şirketin altı iştiraki kara listeye eklendi. Çin ordusunun süper bilgisayar projelerine destek verdiği iddia ediliyor.
  • Nettrix Information Industry, Suma Technology, Suma-USI ElectronicsABD menşeli ürünleri Çin ordusuna temin etmekle suçlanıyor.
  • Beijing Academy of Artificial Intelligence (Pekin Yapay Zeka Akademisi)Kâr amacı gütmeyen bir araştırma merkezi olmasına rağmen yaptırımlara dahil edildi.
  • Huawei ve HiSilicon: Daha önce kara listeye alınan bu şirketlerle bağlantılı olduğu tespit edilen iki firma da listeye eklendi.

Toplamda 27 Çinli kuruluşun Çin’in askeri modernizasyonunu desteklemek için ABD teknolojisini kullandığıbelirtilirken, 7 şirketin Çin Komünist Partisi’nin kuantum teknolojisi kabiliyetlerini geliştirdiği öne sürüldü.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick, yaptırımlarla ilgili yaptığı açıklamada, “Amerikan teknolojisinin düşmanlarımız tarafından kendi ordularını güçlendirmek ve Amerikalıların hayatlarını tehdit etmek için kullanılmasına izin vermeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Çin’den sert tepki

Çin Dışişleri Bakanlığı ise ABD’nin kararına sert tepki göstererek, bu yaptırımların Çin’in teknolojik gelişimini durduramayacağını vurguladı. ABD’yi “ulusal güvenlik bahanesiyle haksız kısıtlamalar getirmekten” vazgeçmeyeçağırdı.

Bu son yaptırımlarla birlikte ABD ve Çin arasındaki teknoloji savaşı daha da kızışırken, Çin’in bu duruma nasıl yanıt vereceği merak konusu olmaya devam ediyor.

Snapdragon 8s Elite Yonga seti, oryon mimarisi olmadan piyasaya çıkacak

Qualcomm’un en yeni amiral gemisi yonga seti olan Snapdragon 8s Elite, teknoloji dünyasında büyük bir merakla bekleniyordu. Ancak son gelen bilgiler, bu yonga setinin beklenilen Oryon mimarisine sahip olmayacağını ortaya koydu. Snapdragon 8 Elite yonga seti, daha önce Apple mühendislerinin geliştirdiği özelleştirilmiş Oryon çekirdekleri ile dikkat çekmişti. Ancak, Snapdragon 8s Elite’le birlikte Qualcomm, Oryon çekirdeklerinden vazgeçerek, daha farklı bir tasarıma yöneldi.

Yeni Snapdragon 8s Elite yonga setinde, Qualcomm’un Oryon çekirdekleri yerine ARM’nin Cortex-X4, Cortex-A720 ve Cortex-A520 çekirdekleri kullanılacak. Bu değişiklik, özellikle Oryon çekirdeklerinin performansını ve verimliliğini bekleyen teknoloji meraklıları için hayal kırıklığı yaratabilir. Ancak Qualcomm, bu tercihle, daha uygun fiyatlı amiral gemisi akıllı telefonlar ve ince dizüstü bilgisayarlar için verimli çözümler sunmayı hedefliyor.

Grafik birimi tarafında ise Snapdragon 8s EliteAdreno 825 GPU ile donatılacak. Adreno 825, önceki Adreno 730’a göre daha fazla grafik performansı sunması bekleniyor ve özellikle oyun performansı ve grafik işleme gücü isteyen kullanıcılar için önemli bir özellik olacak. Ancak bu yonga setinin üretim süreci, daha önceki 3nm yerine 4nm olacak. Bu, üretim maliyetlerini düşürmeye yönelik bir adım olarak değerlendirilebilir, ancak 3nm teknolojisinin sunduğu daha yüksek verimlilik ve performans artışı, Snapdragon 8s Elite için bazı dezavantajlar yaratabilir.

Qualcomm’un bu yeni tasarımı, daha uygun fiyatlı ve verimli çözümler arayan kullanıcılar için büyük bir fırsat sunabilir. Özellikle amiral gemisi akıllı telefonların yanı sıra, ince dizüstü bilgisayarlar için de güçlü bir alternatif olacağı tahmin ediliyor. Ancak, bu yonga setinin performansının, özellikle yüksek işlemci gücü gerektiren uygulamalarda nasıl bir etki yaratacağı henüz netleşmiş değil.

Sonuç olarak, Snapdragon 8s Elite, Qualcomm’un amiral gemisi segmentindeki en yeni çözümü olacak, ancak Oryon mimarisinin yerine gelen yeni çekirdekler ve 4nm üretim süreci, sektördeki birçok kişi tarafından merakla izlenecek. Bu değişikliklerin, Qualcomm’un stratejisinin bir parçası olarak daha uygun fiyatlı cihazlarda rekabet avantajı yaratması bekleniyor.

AMD Radeon RX 9070 XT satışlarında rekor artış

AMD CEO’su Lisa SuRadeon RX 9070 XT ekran kartının büyük bir başarı yakaladığını ve satışlarının önceki nesle göre 10 kat arttığını açıkladı. Şirket, yeni nesil RDNA 4 mimarisiyle önemli bir atılım yaparken, talebi karşılamak amacıyla arzı artırma çalışmalarını da hızlandırdı.

AMD’nin RDNA 4 tabanlı ekran kartları, sundukları fiyat/performans dengesiyle oyuncuların ilgisini çekmeye devam ediyor. Lisa Su, yeni nesil kartların satışlarının ilk hafta itibarıyla önceki nesilden tam 10 kat daha yüksek olduğunuduyurdu. Geçtiğimiz günlerde bazı raporlar, AMD’nin 200.000’den fazla Radeon RX 9000 serisi kart sattığını öne sürmüştü. Bu veriler resmi olarak doğrulanmasa da, mevcut satış ivmesi, bu rakamların yakın olduğuna işaret ediyor.

Artan talebe yanıt olarak AMD, üretim kapasitesini artırma kararı aldı. CEO Lisa Su, daha fazla oyuncuya ulaşabilmek için üretim hızını artırdıklarını ve arz-talep dengesini korumak için sürekli çalıştıklarını belirtti. Bu strateji, AMD’nin RDNA 4 tabanlı ekran kartlarının daha geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşmasını sağlayacak.

Bununla birlikte, AMD’nin yakın zamanda yeni RDNA 4 kartlarını tanıtması bekleniyor. Özellikle Radeon RX 9060 serisinin 16 GB ve 8 GB bellek seçenekleriyle piyasaya sürülmesi gündemde. Eğer Nvidia, RTX 5060 ailesinde beklenen performansı veremezse, AMD’nin yeni modelleri büyük bir ilgi görebilir.

AMD’nin başarı grafiği, şirketin RDNA 4 mimarisinin gücünü ve piyasadaki etkisini gözler önüne seriyor.

Hisense, 116 inçlik RGB miniLED TV’sini Çin’de satışa sundu

Hisense, 116 inçlik RGB MiniLED TV’sini Çin’de Satışa Sundu

Dünyanın önde gelen elektronik üreticilerinden HisenseCES 2025‘te gerçekleştirdiği küresel tanıtımın ardından 116 inçlik UX RGB MiniLED TV modelini Çin’de satışa sundu. Premium segmentte konumlanan bu dev televizyon, ileri düzey görüntü ve ses teknolojileriyle dikkat çekiyor.

RGB MiniLED teknolojisi ile üstün görüntü kalitesi

Hisense 116UX, geleneksel MiniLED TV’lerde kullanılan beyaz LED’lerin yerine kırmızı, yeşil ve mavi renklerden oluşan RGB arka aydınlatma teknolojisini tercih ediyor. Bu sayede BT.2020 renk gamının %97’sini kapsayarak, olağanüstü renk doğruluğu sunuyor. 10.000 nit gibi etkileyici bir tepe parlaklık seviyesine ulaşabilen televizyon, özellikle HDR içeriklerde üstün bir izleme deneyimi vadediyor.

Yapay zeka destekli görüntü ve ses optimizasyonu

Hisense‘in geliştirdiği Hi-View AI Engine X yonga setine sahip olan 116UX, kontrast, renk ve parlaklığı gerçek zamanlı olarak optimize eden AI destekli RGB Yerel Karartma teknolojisiyle donatıldı. Dolby VisionDolby Vision IQ ve IMAX Enhanced formatlarını destekleyen cihaz, gelişmiş HDR performansıyla sinema kalitesinde görüntü sunuyor.

Ses tarafında da iddialı olan Hisense 116UX6.2.2 kanallı CineStage X ses sistemiyle donatılmış durumda. Dolby Atmos ve DTS Virtual:X destekleri sayesinde sürükleyici bir ses deneyimi sunan televizyon, AI Ses Optimizasyonu ile içerik türüne göre ses ayarlarını otomatik olarak optimize ediyor.

İleri seviye bağlantı ve akıllı TV özellikleri

116 inçlik dev ekranı parlama önleyici ve düşük yansımalı bir yapıya sahipken, 178° geniş görüş açısıyla her açıdan yüksek görüntü kalitesi sağlıyor. Sadece 40 mm kalınlığındaki ince gövdesiyle şık bir tasarım sunan televizyon, HDMI eARCWi-Fi 6E, Google TVGoogle AssistantAlexa ve Apple HomeKit gibi gelişmiş bağlantı ve akıllı TV özellikleriyle donatılmış.

Premium pazara hitap eden Hisense 116UX, Çin’de 13.800 dolar fiyat etiketiyle satışa sunuldu. Televizyonun küresel pazarlara ise önümüzdeki aylarda giriş yapması bekleniyor.