İnternet kablosu kesen robot tanıtıldı

0

Çin, dünyanın internet kablolarını gizlice kesebilen derin deniz aracını tanıttı. Okyanus yüzeyinin altında, görünmeyen bir şekilde, küresel bir sinir sistemi yer alıyor. Binlerce mil uzunluğundaki zırhlı kablolar, kıtalar arasında internet trafiğini, finansal işlemleri ve askeri iletişimleri taşıyor.  Çin, bir zamanlar ulaşılamaz olduğu düşünülen derinliklerde bu hayati bağlantıları cerrahi bir hassasiyetle kesebilecek bir internet kablosu kesen robot ortaya koydu.

İnternet kablosu kesen robot

Kompakt, güçlü alet en ağır şekilde güçlendirilmiş derin deniz iletişim ve güç kablolarını bile kesebilir. Çin Gemi Bilimsel Araştırma Merkezi (CSSRC) ve bağlı Devlet Derin Deniz İnsanlı Araçlar Anahtar Laboratuvarı tarafından geliştirilen cihaz, 4.000 metreye kadar benzeri görülmemiş derinliklerde çalışır. Bu, mevcut kablo altyapısının tipik olarak uzandığı derinliğin iki katıdır. İnternet kablosu kesen robot, bu operasyonlar için özel olarak tasarlanmıştır.

Rusya’nın da benzer bir teknolojiye sahip olduğu biliniyor ancak bir ülkenin aşikar internet kablosu kesen robot araca sahip olduğunu kamuoyuna açıklaması ilk kez gerçekleşiyor. Bu derinliklerde çalışmak zorluklara neden oluyor. 400 atmosferi aşan basınçlar altında cihaz sağlam ve işlevsel kalmalıdır. Mechanical Engineer dergisinde yayımlanan araştırmaya öncülük eden Mühendis Hu Haolong, olağanüstü teknik talepleri açıkladı. Geleneksel bıçaklar, küresel veri iletiminin yüzde 95’inin temelini oluşturan çelik takviyeli, polimer katmanlı kablolara karşı başarısız oluyor.

Hu’nun ekibi bunun üstesinden gelmek için özel elmas kaplamalı bir taşlama tekerleği tasarladı. Dakikada 1.600 devirde dönen bu 150 milimetrelik kesme diski, deniz tabanını bozmadan çelik kılıfları, kauçuk yalıtımı ve koruyucu polimerleri zahmetsizce öğütüyor.

Kesme aleti, Fendouzhe veya Striver ve Haidou serisi gibi Çin’in gelişmiş dalgıçlarındaki robotik kollara düzgün bir şekilde oturabilir; bu araçlar derin deniz keşif ve araştırma gemileri olarak tanıtılmış ancak uzun zamandır ikili amaçlı olduğundan şüphelenilmiştir. Kompakt, bir kilovatlık bir motor ve gelişmiş konumlandırma teknolojisiyle donatılan alet, neredeyse tamamen karanlıkta bile hassas bir şekilde çalışabilir; ancak uzun süreli kullanım aşırı ısınma riski taşıyor. Çinli araştırmacılar, “Ülkeler artık kaynak sömürüsünde odaklarını denizlere doğru yönlendirmek zorunda kalıyor” diye yazdı. Bu nedenle internet kablosu kesen robot kullanımı stratejik önem taşımaktadır.

Elektrikli kamyonlar için hızlı batarya değişimi dönemi başlıyor

Elektrikli araçlar için batarya değişim teknolojisi geliştiren ABD merkezli Ample, operasyonlarını Japonya’nın başkenti Tokyo’ya genişletiyor. Şirket, Mitsubishi ve Mitsubishi Fuso Truck and Bus Corporation ile iş birliği yaparak elektrikli teslimat kamyonları için kapsamlı bir batarya değişim istasyonu ağı kurmayı planlıyor.

Ample, Japonya’daki ilk batarya değişim istasyonlarını 2024’ün başında Kyoto’da açmıştı. Ancak Tokyo’da inşa edilecek yeni ağ, daha geniş ölçekli olacak ve her istasyon 100’den fazla araca hizmet verebilecek kapasitede tasarlanacak. Şirket, bu projenin pilot bir uygulama olmadığını, uzun vadeli bir çözüm olarak planlandığını belirtti. Ancak, toplamda kaç adet istasyon kurulacağı konusunda henüz net bir bilgi verilmedi.

Elektrikli kamyonlar için hızlı batarya değişimi

Proje kapsamında kullanılacak elektrikli kamyonlar, Mitsubishi ve Daimler Trucks’ın ticari araç odaklı yan kuruluşu Mitsubishi Fuso Truck and Bus Corporation tarafından sağlanacak. Şirketin eCanter modeli, 2023 yılında Ample’ın ikinci nesil batarya değişim sistemiyle entegre edilmiş ve beş dakikada batarya değişimi yapabilen bir yapıya kavuşmuştu. Tokyo’daki yeni istasyon ağında da yine 5 dakikada batarya değişimi mümkün olacak. Ayrıca, modüler olarak tasarlanan istasyonların sadece üç gün içinde kurulabildiği ifade ediliyor.

Elektrik şebekesi üzerindeki yük azalacak

Batarya değişim istasyonlarının en büyük avantajlarından biri, geleneksel hızlı şarj istasyonlarının elektrik şebekesi üzerindeki yükünü azaltması. Bu istasyonlar, kullanılan bataryaları düşük ve sabit bir hızda şarj ederek elektrik talebini dengeleyecek. Bu durum, Tokyo’nun 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını %50 azaltma hedefi doğrultusunda önemli bir katkı sağlayacak.

Ample’ın geliştirdiği NMC batarya modülleri, farklı araçlara uyum sağlayacak şekilde tasarlanmış olup sıvı soğutma desteği sunuyor ve araçların yapısında büyük değişiklikler gerektirmiyor. Ayrıca, bataryaların düşük hızda şarj edilmesi, hızlı şarjın neden olduğu ısınma problemini de minimize ediyor.

Ample, Küresel Pazarda Büyümeyi Hedefliyor

Batarya değişim teknolojisi, özellikle Çin’de büyük bir ivme kazanmış durumda. Çinli elektrikli araç üreticisi Nio, büyük otoyol güzergahlarında binlerce batarya değişim istasyonu kurarken, batarya tedarikçisi CATL ile iş birliği yaparak bu ağı genişletmeye devam ediyor. Ample ise Çin dışındaki pazarlarda dikkat çeken nadir girişimlerden biri olarak, benzer bir sistemi küresel ölçekte yaygınlaştırmayı hedefliyor.

Microsoft güvenlik uyarıları için kolaylık sağlayacak

Microsoft güvenlik uyarıları konusunda siber güvenlik personellerine kolaylık sağlayacak.  Kimlik avı ve veri kaybı uyarıları sağlayacak.

Microsoft, siber güvenlik alanına bir sohbet robotu getirmek için bir yıl önce AI destekli Güvenlik Yardımcı Pilotu’nu piyasaya sürdü. Bunu, bunalmış güvenlik ekiplerine otonom olarak yardımcı olmak üzere tasarlanmış AI ajanlarıyla genişletiyor. Microsoft, Güvenlik Yardımcı Pilotu için kendi AI ajanlarından altısını ve ortakları tarafından oluşturulan beşini tanıtıyor.

Microsoft güvenlik uyarıları bildirecek

Microsoft’un altı güvenlik aracısı Nisan ayında önizlemede sunulacak ve kimlik avı ve veri kaybı uyarılarını sınıflandırma ve işleme, kritik olayları önceliklendirme ve güvenlik açıklarını izleme gibi şeyler yapmak üzere tasarlandı. Microsoft Security’nin kurumsal başkan yardımcısı Vasu Jakkal “Altı Microsoft Security Copilot aracısı, ekiplerin Microsoft Security çözümleriyle sorunsuz bir şekilde entegre olurken yüksek hacimli güvenlik ve BT görevlerini otonom bir şekilde yönetmesini sağlıyor” diyor.

Şirket ayrıca bazı üçüncü taraf güvenlik ajanlarını etkinleştirmek için OneTrust, Aviatrix, BlueVoyant, Tanium ve Fletch ile çalışmaktadır. Bu uzantılar, OneTrust ile veri ihlallerini analiz etmeyi veya Aviatrix ile ağ kesintilerinin ve arızalarının kök neden analizini gerçekleştirmeyi kolaylaştıracaktır.

Yapay zeka ajanları, Microsoft gibi şirketlerin işletmelere yapay zeka araçlarını satmasının giderek daha popüler bir yolu haline geliyor. Microsoft, bu yılın başlarında işletmeler için ücretsiz yapay zeka sohbeti ve ödeme yaptıkça kullan yapay zeka ajanlarına erişimle Copilot’unu yeniden başlattı. Güvenlik Copilot’taki bu son AI ajanları güvenlik ekiplerinin faydalanması için tasarlanmış olsa da Microsoft, Teams’deki kimlik avı korumasını da geliştiriyor. Office 365 için Microsoft Defender, kötü amaçlı URL’lere ve eklere karşı daha iyi koruma da dahil olmak üzere Teams kullanıcılarını gelecek ay Teams içindeki kimlik avı ve diğer siber tehditlere karşı korumaya başlayacak.

BYD yeni elektrikli sedan modeli Qin L’yi Çin’de satışa sundu

Çinli elektrikli araç üreticisi BYD, yeni elektrikli sedan modeli Qin L’yi 16.500 dolardan başlayan fiyatlarla satışa sundu. Qin L, özellikle genç müşteri kitlesini hedefleyen uygun fiyatı ve güçlü özellikleriyle dikkat çekiyor.

BYD’nin e-Platform 3.0 Evo altyapısı üzerine inşa edilen yeni model, 4720 mm uzunluğunda, 1880 mm genişliğinde ve 1495 mm yüksekliğinde. Bu boyutlarla, tasarım açısından benzerlik gösterdiği BYD Han’a göre 27 cm daha kısa. Ayrıca, 460 litre bagaj hacmine sahip olan Qin L’nin ön kaputunda ek 65 litrelik bir depolama alanı bulunuyor.

İç mekanda 8.8 inç LCD gösterge ekranı ve 12.8 inç dokunmatik multimedya ekranı ile donatılmış DiLink 100 akıllı kokpit sistemi öne çıkıyor. Bu sistem, yapay zeka asistanı için DeepSeek entegrasyonu içeriyor. Üst paketlerde ise 15.6 inçlik bir multimedya ekranı12 inç head-up display ve mini bir buzdolabı bulunuyor. Ayrıca, sürücü koltuğu 8 yönlüyolcu koltuğu ise 4 yönlü elektrikli ayarlanabilir özelliklere sahip.

Giriş seviyesinde 110 kW (148 hp) güç üreten elektrik motoru, üst seviyede ise 160 kW (215 hp) güç ve 330 Nm torksunuyor. Her iki seçenek de arkadan itişli olarak sunuluyor ve 46 kWsa ile 56.6 kWsa’lik lityum demir fosfat bataryalarla kombin edilebiliyor. Bu sayede, sırasıyla 470 km ve 545 km sürüş menzili sunan Qin L, 100 km’de 10.8 kWsa enerji tüketimi sağlıyor. Batarya, DC hızlı şarj desteğiyle 24 dakikada %30’dan %80’e kadar şarj edilebiliyor.

Qin L’nin en dikkat çeken özelliklerinden biri de DiPilot 100 otonom sürüş sistemi. Yeni sistem, Lidar içermeyip kamera temelli olarak çalışıyor ve toplam 12 kamera5 milimetrik dalga radarı ve 12 ultrasonik sensörle donatılmış. Bu özellik, sürücüsüz sürüş deneyimi için önemli bir adım.

BYD Qin L’nin fiyatı Çin’de 16.500 dolardan başlayıp, en üst versiyonunda 19.300 dolara kadar çıkıyor. Elektrikli araç meraklıları için cazip bir seçenek olarak öne çıkan Qin L, özellikle genç nesil için bütçe dostu bir alternatif sunuyor.

Tesla Çin’deki FSD programını durdurdu

Tesla, otonom sürüş teknolojisi olan Full Self-Driving (FSD) sistemini geliştirmeye devam etse de, gelen son bilgilere göre şirket, Çin’deki FSD deneme programını geçici olarak durdurdu. Tesla Çin’deki FSD testleri durdurdu. 23 Mart’ta yerel sosyal medya kaynaklarına dayandırılan haberlere göre, Tesla Çin bu kararı aldı, ancak deneme programının ne zaman yeniden başlayacağına dair bir tarih verilmedi. Şirket, askıya alma kararının gerekçesine ilişkin henüz herhangi bir açıklama yapmadı.

FSD denemeleri başlatılmıştı

Tesla Çin, 17 Mart’ta bir aylık sınırlı süreli FSD deneyim etkinliğine başladığını duyurmuştu. Bu etkinlikte, uygun araçlara harita ve yazılım güncellemeleri sağlanacağı belirtilmişti. Tesla Çin’deki FSD etkinliği önem arz ediyordu. Etkinlik, 16 Nisan’a kadar devam edecekti. Tesla ayrıca, sürücülerin trafik kurallarına uyma ve olası kazalardan tamamen sorumlu olduklarını vurgulayan bir feragatname yayınlamıştı.

Tesla Çin'deki FSD

Yeni düzenlemeler spekülasyonları

FSD denemelerinin askıya alınmasının arkasında, Çin Sanayi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı (MIIT) tarafından getirilen yeni düzenlemelerin olabileceği yönünde spekülasyonlar bulunuyor. Bu ihtimaller, Xpeng’in Mona M03 modeline yönelik Mart ayında yaptığı OTA (kablosuz yazılım güncellemesi) güncellemelerinin ertelenmesiyle güçleniyor. Tesla, Çin’deki FSD düzenlemelerine bağlı olarak bu kararı almış olabilir. Xpeng, 28 Şubat‘ta yürürlüğe giren yeni düzenlemeler nedeniyle önemli yazılım değişikliklerinin önceden duyurulması gerektiğini ve yazılım kayıt işlemlerinin yalnızca bu duyurudan sonra yapılabileceğini açıklamıştı.

Bu gelişme, Çin’deki akıllı sürüş teknolojilerine yönelik artan ilgi ve sıkılaşan denetimlerin bir göstergesi olarak yorumlanıyor. Geçtiğimiz ay BYD, “God’s Eye” adlı sistemini tanıtarak evrensel akıllı sürüş çağının başladığını ilan etti. HuaweiXpeng ve Li Auto gibi diğer önemli otomobil üreticileri ise bu yıl içinde Seviye 3 (L3) – koşullu otonom sürüş hedeflerini açıkladılar.

Tesla’nın Çin pazarındaki rekabet gücü

Tesla’nın, Çin pazarındaki rekabet gücünü koruyabilmesi için bu yeni düzenlemelere hızla uyum sağlaması kritik önem taşıyor. Bu da Tesla Çin’deki FSD testlerinin önemini ortaya koyuyor. FSD denemelerinin ne zaman yeniden başlayacağı ise şu an için belirsizliğini koruyor.

FSD hakkında bilgiler

Tesla’nın otonom sürüş teknolojisi olarak tanıttığı FSD, aslında sürücü gözetimi gerektiren bir sürüş destek sistemi olarak kabul ediliyor. Tesla Çin’deki FSD teknolojisi, yerel yönetmeliklere göre değerlendiriliyor. Tesla Çin, FSD teknolojisinin Otomotiv Mühendisleri Derneği (SAE) ve Çin’in “Otomotiv Sürüş Otomasyonu Sınıflandırması” standartlarına göre Seviye 2 (L2) – kısmi otonom sürüş kategorisinde olduğunu belirtiyor. Bu nedenle, sistem tam otonom sürüş özelliklerini sunmuyor.

CatchJobs iş arayanlara destek oluyor

İş gücü piyasası, özellikle hizmet sektöründe, hızla değişen dinamiklere ayak uydurmak zorunda. İşverenler, nitelikli ve uygun personel bulmakta zorlanırken, iş arayanlar da yeteneklerini en iyi şekilde sergileyebilecekleri platformlara ihtiyaç duyuyor. İşte tam da bu noktada CatchJobs devreye giriyor. Teknolojiyi ve yenilikçi çözümleri kullanarak hizmet sektörüne özel bir işe alım süreci sunan CatchJobs, hem işverenlerin hem de adayların hayatını kolaylaştırmayı hedefliyor.

İş arama için yenilikçi bir platform

CatchJobs’un kurucuları Burak Birand ve Chris Maxwell

CatchJobs’un kurucuları Burak Birand ve Chris Maxwell, yıllardır teknoloji ve hizmet sektöründe çalışan iki girişimci. Chris Maxwell, Asya ve Avrupa’da şef olarak farklı mutfaklarda uzun süre çalıştıktan sonra, İstanbul’da Vietnam ve Fransız mutfağını bir arada sunan Cochine adlı restoranı açıyor. Burak Birand ise, soğuk sıkım detoks içecekleri üreten Jüs İstanbul’u ve Meksika mutfağı konseptli Craft Ktchn’i hayata geçiriyor. Aynı zamanda, Yemeksepeti, Modanisa ve Hepsiburada gibi teknoloji şirketlerinde yöneticilik yapıyor. Hizmet sektöründe en büyük zorluklardan birinin doğru personeli bulmak olduğunu gören Birand ve Maxwell bu soruna özel bir çözüm geliştirmek amacıyla CatchJobs’u kuruyorlar.

Yapay Zekâ Destekli İşe Alım Süreçleri

Teknolojinin hayatın her alanına entegre olduğu günümüzde, CatchJobs da yapay zekâ gibi yenilikleri işe alım süreçlerine dahil ediyor. Platform, yapay zekâ destekli iş eşleştirme algoritmaları ve otomatik video analiz özellikleri geliştirerek işe alım süreçlerini daha hızlı ve verimli hale getirmeyi hedefliyor. CatchJobs’un en büyük avantajlarından biri, işverenler için erişilebilir olması. Her işletme platforma kaydolabilir ve ücretsiz olarak iş ilanı yayınlayabilir. Bu sayede, her ölçekten konaklama işletmesi, herhangi bir ön maliyet olmadan yetenekli adaylara kolayca ulaşabilir.

Hedef lider platform olmak

CatchJobs, hizmet sektöründe hem yerel hem de global düzeyde lider bir işe alım platformu olmayı hedefliyor. Kısa vadeli planlar arasında sektör liderleriyle iş birliklerini güçlendirmek ve öğrencilerin kariyerlerine destek olmak amacıyla eğitim kurumlarındaki varlıklarını artırmak yer alıyor. Uzun vadede ise, profesyonellerin bağlantı kurabileceği, deneyimlerini paylaşabileceği ve birbirlerinden öğrenebileceği küresel bir topluluk oluşturmayı amaçlıyorlar.

Samsung’dan XR akıllı gözlük geliyor

Güney Koreli teknoloji devi Samsung, karma gerçeklik (XR) alanındaki atılımlarına hız kesmeden devam ediyor. Şirket, “Project Moohan” kod adıyla tanıtılan ilk XR başlığının ardından, Samsung’dan XR akıllı gözlük geliyor. Yeni ürün, yıl sonunda teknoloji dünyasıyla buluşacak.

İlk adım: XR başlık

Samsung’un XR dünyasına girişini sağlayacak olan “Project Moohan” kod adlı XR başlıkAndroid XR işletim sistemiyle çalışacak ve Snapdragon yonga setinden güç alacak. Önceki inceleme videoları, bu başlığın gelişmiş sanal ve artırılmış gerçeklik deneyimleri sunacağına işaret ediyor. Samsung, XR başlığının, kullanıcıların çevresini tamamen kapsayan bir deneyim sunacağına ve oyunlardan üretkenlik uygulamalarına kadar geniş bir kullanım yelpazesi vaat ettiğine dikkat çekiyor. Bu ürün, özellikle Apple Vision Pro’yu doğrudan hedef alacak şekilde konumlanacak. XR başlığının yıl sonuna kadar piyasaya sürülmesi bekleniyor.

İkinci adım: XR akıllı gözlük

Samsung’un XR ürün gamındaki ikinci yenilik ise “Haean” kod adıyla geliştirdiği XR akıllı gözlükler olacak. Şirket, gözlüklerin tasarım ve özelliklerini son aşamaya getirdi. Samsung’dan XR akıllı gözlük geliyor ve bu yeni ürün sıradan bir gözlük gibi görünecek ve kullanıcıların görüş alanına dijital bilgileri yansıtacak. Entegre hoparlörler sayesinde müzik dinlemek veya yapay zeka asistanından bilgi almak mümkün olacak. Ayrıca, hareket ve ses komutlarıyla kontrol edilebilen gözlükler, dış mekan kullanımına uygun tasarımıyla dikkat çekecek.

Samsung’un yeni akıllı gözlükleri, Meta’nın Ray-Ban gözlüklerine rakip olacak şekilde tasarlanıyor. Hafif ve taşınabilir bir alternatif sunacak olan bu ürün, XR başlığa alternatif arayan kullanıcılara hitap etmeyi hedefliyor. Bu arada, Samsung’dan XR akıllı gözlük geliyor ve kullanıcılar büyük beklentiler içinde.

Samsung, XR teknolojisinde cesur adımlar atarak, özellikle artırılmış ve sanal gerçeklik deneyimlerini günlük yaşantının bir parçası haline getirmeyi amaçlıyor. Hem XR başlık hem de akıllı gözlükler, yıl sonunda teknoloji severlerle buluşacak.

TSMC 2nm üretimi için siparişleri kabul etmeye başlıyor: Apple ilk sırada

Tayvan merkezli yarı iletken devi TSMC2nm (N2) üretim süreci için sipariş almaya önümüzdeki Nisan ayındabaşlayacak. Yeni raporlara göre, şirketin hedefi yıl sonuna kadar aylık 50.000 yonga plakası üretim kapasitesine ulaşmak. TSMC, 2025 yılı sonuna kadar bu kapasiteyi 80.000 birime çıkarmayı planlıyor.

TSMC’nin Kaohsiung ve Baoshan’daki tesislerinde üretim süreçlerinin başlatılması bekleniyor. Şirketin 31 Mart’ta Kaohsiung’da yapacağı üretim genişletme töreninin ardından, ilk üretim partisi Nisan sonunda Baoshan’a ulaşacak. Bu gelişme, yarı iletken dünyasında büyük bir merakla izleniyor.

TSMC 2nm üretimi

Apple, 2nm üretim sürecinden yararlanan ilk müşteri olacak. Apple, 2026’nın ikinci yarısında piyasaya sürmeyi planladığı iPhone 18 serisi için özel olarak tasarladığı A20 işlemcisini bu yeni nesil teknolojiyi kullanarak üretmeyi hedefliyor. Bunun yanı sıra, AMDIntelBroadcom ve AWS gibi diğer teknoloji devleri de TSMC’nin 2nm üretim sürecine ilgi gösteriyor. Yeni nesil 2nm çipler, yapay zeka ve yüksek performanslı bilgi işlem alanlarında daha fazla verimlilik sağlayacak ve bu da rekabeti kızıştıracak.

TSMC, bu süreçte maliyet avantajı sağlamak amacıyla Nisan ayında yeni bir hizmet sunmaya hazırlanıyor. “CyberShuttle” adı verilen bu hizmet, müşterilerin çip tasarımlarını aynı test plakası üzerinde değerlendirerek gereksiz maliyetleri düşürmelerine olanak tanıyacak.

Her bir 2nm yonga plakasının maliyetinin yaklaşık 30.000 dolar olması bekleniyor. Ancak, TSMC’nin sunduğu bu yeni hizmetle birlikte, müşteriler daha ekonomik çözümler elde edebilecek. Ancak, TSMC’nin sunacağı bu yeni hizmetle birlikte, müşteriler TSMC 2nm üretiminde daha ekonomik çözümler elde edebilecekler.

TSMC’nin 2nm üretim süreci, TSMC’nin 2nm üretimi ile sektördeki konumunu daha da güçlendirecek ve çip üretiminde önemli bir dönüm noktası olacak.

Hyundai’den ABD’ye 20 milyar dolarlık dev yatırım

Güney Koreli otomotiv devi Hyundai, ABD’de 20 milyar dolarlık büyük bir yatırım planını duyurmaya hazırlanıyor. Hyundai’den ABD’ye yapılacak bu yatırım, bir ABD yetkilisinin açıklamasına göre, duyuru çok yakında Beyaz Saray’da yapılacak.

Bu dev yatırımın en dikkat çekici unsurlarından biri, Louisiana’da kurulacak 5 milyar dolarlık çelik fabrikası olacak. Hyundai’den ABD’ye yönelik bu açıklamanın, ABD Başkanı Donald TrumpHyundai Başkanı Euisun Chung ve Louisiana Valisi Jeff Landrytarafından yapılması bekleniyor.

Ticaret gerilimleri ve Hyundai’nin hamlesi

Bu duyuru, ABD Başkanı Trump’ın 2 Nisan’da yürürlüğe girebilecek karşılıklı tarifeler getirme tehdidinde bulunmasının hemen ardından geldi. Bu olası tarifeler, ABD ile büyük ticaret fazlası veren Güney Kore gibi ülkeleri hedef alabilir.

Bu ayın başlarında Hyundai Steel, ABD’nin güneydoğusunda bir çelik fabrikası kurmayı değerlendirdiğini açıklamış, ancak kesin bir karar vermemişti. Hyundai’den ABD’ye yapılacak bu yatırım, şirketin ayrıca ABD’nin çelik ithalatına yönelik tarifeleri artırmasının Kore çelik endüstrisi üzerinde olumsuz etkiler yaratacağını belirtmişti. Trump, ABD’li çelik ve alüminyum üreticilerini korumak için daha önce küresel çelik ithalatına %25 oranında vergi getirmiş, ayrıca somun ve cıvatalardan buldozer bıçaklarına ve soda kutularına kadar yüzlerce ürünü kapsayan ek vergiler uygulamaya koymuştu.

Hyundai Motor’un ABD’deki yeni fabrikası

Bu gelişmelerin yanı sıra, Hyundai Motor bu ay içinde Georgia’daki yeni otomobil fabrikasının açılış törenini gerçekleştirmeyi planlıyor. Hyundai’den ABD’ye yeni bir hamle olarak, şirketin ABD’deki mevcut tesisleri arasında Alabama’daki otomobil fabrikası ve Georgia’daki Kia fabrikası bulunuyor.

Hyundai’nin bu büyük yatırım hamlesi, Hyundai’den ABD’ye önemli bir adım olarak, şirketin ABD pazarındaki varlığını daha da güçlendirmeyi ve olası ticaret engellerine karşı stratejik bir adım atmayı amaçlıyor.

AMD Radeon RX 9060 XT yakında geliyor: Özellikleri belli oldu

AMD, RDNA 4 mimarisiyle geliştirdiği yeni ekran kartı Radeon RX 9060 XT’yi piyasaya sürmeye hazırlanıyor. AMD’nin Radeon RX 9070 serisinin ardından RX 9060 serisinin de hızla gelişen özellikleri, teknoloji dünyasında heyecan yaratıyor. Son olarak, AMD Radeon RX serisi içerisindeki ASUS’a ait RX 9060 XT modellerinin bazıları Güney Kore Radyo Ajansı (RRA) veritabanında görünmeye başladı ve bu liste, RX 9060 XT’nin farklı varyasyonlarla piyasaya sürüleceğini doğruluyor.

RX 9060 XT’nin teknik özellikleri

Radeon RX 9060 XT, Navi 44 GPU’sunu temel alacak ve 8 GB ile 16 GB olmak üzere iki farklı GDDR6 bellek konfigürasyonu ile kullanıcılara sunulacak. Her iki model de 128-bit bellek veriyolu kullanacak ve bellek hızlarının 20 Gbps seviyesinde olacağı belirtiliyor. Bu sayede, RX 9060 XT’nin 8 GB ve 16 GB’lık sürümleri arasında bant genişliği açısından herhangi bir fark olmayacak. Ancak, 16 GB’lık sürüm, özellikle yüksek VRAM ihtiyacı duyan modern oyunlar için büyük avantaj sağlayacak.

Güç tüketimi ve TDP değerleri

Güç tüketimi açısından, RX 9060 XT’nin tek bir 8-pin güç konektörü ile besleneceği ve TDP değerinin 190W ile 225W arasında olacağı öngörülüyor. Bu değerler, ekran kartının enerji verimliliği ve performans dengesi açısından oldukça dikkat çekici. AMD Radeon RX 9060 XT, Nvidia’nın RTX 5060 serisiyle doğrudan rekabet edecek gibi görünüyor. İki marka arasında VRAM yapılandırması açısından benzer stratejiler izlenmesi, kullanıcılara geniş seçenekler sunacak.

Çıkış tarihi ve rakipler

AMD’nin RX 9060 serisinin 2025 yılı ikinci çeyreğinde (Nisan – Haziran) piyasaya sürülmesi bekleniyor. Bu tarihlerde, Nvidia’nın RTX 5060 serisinin de satışa çıkması muhtemel görünüyor. Böylece, AMD Radeon RX ve Nvidia RTX serisinin orta seviyede güçlü GPU’ları, oyuncular ve profesyonel kullanıcılar için sıkı bir rekabet ortamı yaratacak.

AMD’nin RX 9060 XT’si, gelişmiş performansı ve yeni nesil teknolojileriyle teknoloji severleri heyecanlandırırken, AMD Radeon RX serisinin rekabetin yoğun olduğu bu segmentte önemli bir seçenek olacak.


Samsung açıkladı: Galaxy S23’e tüm AI özellikleri gelmeyecek

Samsung, Galaxy S23 serisi için One UI 7 beta sürümünü bu ayın başlarında kullanıcılarla buluşturdu. Ancak bu güncelleme, Galaxy S25 serisiyle tanıtılan tüm Galaxy AI özelliklerini içermiyor. Beta sürecinde olan bu sürümle ilgili birçok kullanıcı, eksik kalan Samsung AI özelliklerinin kararlı sürümde eklenebileceğini düşünüyordu. Ancak Samsung, hangi Galaxy AI özelliklerinin Galaxy S23 serisine gelmeyeceğini resmen açıkladı.

Galaxy S23’e gelmeyecek yapay zeka özellikleri

Samsung’un yaptığı açıklamaya göre, One UI 7 ile birlikte Audio Eraser ve Natural Language Search özellikleri Galaxy S23 serisine sunulmayacak. Bu özellikler yalnızca Galaxy S24 serisi, Galaxy S24 FE, Galaxy Z Flip 6, Galaxy Z Fold 6 ve Galaxy Tab S10 serisine özel olacak. Samsung AI teknolojileri bu modellerde bulunacak.

  • Audio Eraser: Videolardaki istenmeyen sesleri kaldırmaya olanak tanıyor.
  • Natural Language Search: Ayarlar menüsünde günlük dilde yapılan aramaları anlayarak daha kolay erişim sağlıyor.

Bunlara ek olarak, Now Brief özelliğinin de Galaxy S23 serisine eklenmeyeceği belirtiliyor. Samsung yetkilileri, kişisel veri motoru gibi cihaz içi Samsung AI işlemlerinin güçlü donanım gerektirdiğini belirtiyor. Ancak Circle to Search gibi bulut tabanlı yapay zeka özellikleri, daha geniş bir cihaz yelpazesine sunulabilecek.

One UI 7 ile gelecek yenilikler

Galaxy S23 serisine One UI 7 güncellemesiyle birlikte birçok önemli yenilik de geliyor. Bunlar arasında:

  • Yeni simgeler
  • Yenilenen kullanıcı arayüzü tasarımı
  • Dikey uygulama çekmecesi
  • Gelişmiş özelleştirme seçenekleri
  • Daha akıcı animasyonlar
  • Writing Assist ve Drawing Assist gibi yeni Samsung AI destekli özellikler bulunuyor.

Samsung, One UI 7’nin kararlı sürümünü Nisan ayında Galaxy S23 serisi için yayınlamayı planlıyor. Güncellemeyle ilgili gelişmeleri takip etmek için bizleri izlemeye devam edin!

Güneş enerjisiyle çalışan reaktör, karbondioksiti yakıta dönüştürüyor

İklim krizine çözüm arayışları sürerken, bilim insanları fosil yakıtlara bağımlılığı azaltacak çığır açıcı bir teknoloji geliştirdi. Cambridge Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, atmosferdeki karbondioksiti (CO2) doğrudan yakalayıp sürdürülebilir yakıta dönüştüren, güneş enerjisiyle çalışan bir reaktör tasarladı.

Mevcut yöntemlere alternatif çözüm

Geleneksel karbon yakalama yöntemleri yüksek enerji tüketimi ve maliyet gerektirdiğinden yaygın kullanıma elverişli olmaktan uzak kalıyor. Ayrıca yakalanan CO2’nin depolanması ve taşınması gibi süreçler, uygulanabilirliği zorlaştırıyor. Ancak Cambridge Üniversitesi’nde geliştirilen yeni reaktör, bu aşamaları ortadan kaldırarak doğrudan atmosferden CO2 çekip faydalı kimyasallar üreten bir sistem sunuyor.

Güneş enerjisiyle

Fotosentezden ilham alan teknoloji

Bu yenilikçi cihaz, bitkilerin fotosentez sürecini taklit ederek atmosferdeki zararlı CO2’yi sentez gazına (syngas) dönüştürüyor. Sentez gazı, yakıt, kimyasal maddeler ve ilaç üretiminde kullanılan kritik bir ara madde olarak biliniyor. Üstelik sistem herhangi bir harici enerji kaynağına ihtiyaç duymadan yalnızca güneş ışığıyla çalışıyor.

Cihaz basıl çalışıyor?

Reaktör, gece boyunca havadaki CO2’yi özel filtrelerle yakalıyor. Güneş ışığının kızılötesi (IR) kısmı, cihazın içindeki CO2’yi ısıtarak reaksiyonu başlatıyor. Cihazda bulunan özel bir yarı iletken toz, güneş ışığının ultraviyole kısmını soğurarak karbondioksitin kimyasal olarak sentez gazına dönüşmesini sağlıyor. Reaktörün içine yerleştirilen bir ayna ise güneş ışığını yoğunlaştırarak sürecin verimliliğini artırıyor.

Karbon nötr yakıt üretiminin kapısı açılıyor

Araştırmacılar, cihazın sentez gazını sıvı yakıtlara dönüştürmesi için çalışmalarını sürdürüyor. Bu başarıldığında, otomobiller, uçaklar ve diğer ulaşım araçları için karbon nötr bir yakıt kaynağı oluşturulabilecek. Aynı zamanda, reaktörün büyük ölçekli bir versiyonunun geliştirilmesi için çalışmalar devam ediyor ve önümüzdeki aylarda test edilmesi planlanıyor. Eğer başarılı olursa, bu cihazlar merkezi olmayan bir enerji üretim modeli sunarak uzak ve şebekeye bağlı olmayan bölgelerde bile sürdürülebilir yakıt üretimini mümkün hale getirebilir.

Bu çığır açan teknoloji, sürdürülebilir enerji alanında yeni bir dönemin kapılarını aralıyor ve fosil yakıt bağımlılığını azaltarak çevre dostu bir gelecek için umut vadediyor.

Richtech Robotics servis robotları ile çalışmaya başladı

0

Yapay zeka destekli servis robotu üreticisi Richtech Robotics, Georgia, Peachtree City’deki bir Walmart Supercenter’da kahve, sütlü çay ve meyveli çay içecekleri servis eden robotlarla yeni bir One Kitchen restoranı açıyor.

Ghost Kitchens America ile iş birliği içinde işletilen restoranda, müşterilerle etkileşim kurmak, çevreyi izlemek ve içecekler hazırlamak için Nvidia AI teknolojisini kullanan bir robot olan Scorpion yer alıyor. Bir diğer Richtech insansı robotu, Las Vegas’taki bir restoranda müşterilere kahve ve tatlılar servis ediyor.

Richtech Robotics servis robotları kafelerde yerini aldı

İnsansı robot, Adam’ın hazırlayamadığı atıştırmalıklar veya şişelenmiş içecekler gibi şeyleri satan mağaza çalışanlarıyla çalışıyor. Çalışanlar, müşterilerin Adam ile etkileşim kurmasına yardımcı olmak için hazır. Yapay zeka destekli makineler, dillerdeki komutları kabul edebiliyor ve içecek önermek için tercüme yapabiliyor.

Richtech Robotics başkanı Matt Casella bir açıklamada: “Restoran sektöründe yapay zeka destekli servis robotlarımıza olan ilgi, gelişmiş operasyonel verimlilik ve benzersiz, ilgi çekici bir müşteri deneyimi ihtiyacıyla hızla artıyor. Bugünkü duyuru, ülkenin en yoğun trafiğe sahip perakende ortamlarından birinde genişleyen varlığımızı vurguluyor. Ek olarak, Peachtree City One Kitchen’ın istikrarlı bir gelir akışı, güçlü nakit akışı ve artan karlılık yaratmasını bekliyoruz” dedi.

Richtech yakın zamanda ABD üniversitelerine geliştirme çerçeveleri ve robotik araştırmalarına yardımcı olmak için şirketin robotik sistemlerine erişim sağlamak amacıyla bir hızlandırıcı program başlattı.

Program, katılımcı üniversitelere Nvidia teknolojisiyle çalışan Richtech otonom mobil robotlarına ve robotik kol platformlarına erişim sağlayacak. Teknoloji, makine görüşü ve ses etkileşimi modüllerini içeriyor.

Yapay zeka robotik teknolojisi, Ocak ayında CES’te tanıtılan Adam ve Scorpion servis robotlarını içeriyor. Duyuruya göre, hızlandırıcı program için katılımcı üniversitelerle birlikte araştırma laboratuvarları kurulacak ve “makine görüşü, yapay zeka etkileşimi ve robotik kol yolu planlamasını geliştirmek için, hepsi yerelleştirilmiş bir yapay zeka modelinde konuşlandırılacak.”

Richtech, hedefin imalat, sağlık hizmetleri ve hizmet sektörünün yapay zeka destekli robotlardan faydalanmasına ve işgücü kıtlığıyla başa çıkmasına yardımcı olmak olduğunu söyledi.

Şirkete göre, programa katılan ilk üniversite olan Columbia Üniversitesi, robotik sistemlerle doğal dil işleme üzerine odaklanmayı planlıyor.

Şirkete göre, Las Vegas’taki restoran Richtech Clouffee and Tea markasının ilk mağazasıydı ve ek mağazalar planlanıyordu.

BMW iki otomotiv devini geride bıraktı!

BMW, 2024 yılında dünya genelinde 368.523 adet elektrikli araç sattı ve bu rakam markanın yıllık EV satışlarında %12’lik bir artış anlamına geliyor. Elektrikli modeller, BMW’nin toplam 2.200.217 adetlik satışının %16,7’sini oluşturdu.

Rakiplerinden Mercedes-Benz ise 2023’e kıyasla %23’lük bir düşüş ile 185.059 elektrikli araç sattı. Audi de benzer bir tablo çizerek 164.480 elektrikli araç sattı, bu da %7,8’lik bir azalmaya işaret ediyor. Her iki markanın EV satışları, toplam satışlarının %10’unun altında kaldı.

Bu veriler, BMW’nin elektrikli araç pazarında neden bu kadar önde olduğunu sorgulatıyor. Peki, BMW’nin başarısının sırrı ne?

BMW’yi öne çıkaran faktörler

BMW’nin başarısının arkasındaki en büyük faktörlerden biri, kullanıcı deneyimine verdiği önem. J.D. Power’ın 2025 Elektrikli Araç Deneyimi (EVX) Kullanım Araştırması’na göre, özellikle ABD’de, BMW iX ve BMW i4 sahipleri elektrikli araç deneyiminden en çok memnun olan kullanıcılar arasında yer alıyor.

Bunun temel nedenlerinden biri, BMW’nin müşteri eğitimine verdiği önem. J.D. Power’ın elektrikli araç araştırmalarından sorumlu yöneticisi Brent Gruber, ilk defa elektrikli araç alan müşterilerin yeterince bilgilendirilmediğini vurguluyor. Çoğu müşteri, EV şarjı ve teknik detaylar hakkında sınırlı bilgiye sahip. BMW ise bayiler aracılığıyla bu konuda daha iyi bir eğitim sunarak müşterilerine daha bilinçli bir EV deneyimi sağlıyor.

Örneğin, bir satış temsilcisi müşteriye “Bu araç 20 dakikada 320 km menzil kazanabilir.” dediğinde, müşteri bunun her halka açık şarj istasyonunda geçerli olacağını sanıyor. Ancak kW, kWh, volt ve amper gibi teknik detaylar hakkında bilgi verilmediğinde, kullanıcılar hayal kırıklığı yaşayabiliyor. BMW, müşterilerini bu konuda daha iyi bilgilendirdiği için onların memnuniyet oranları rakiplerine göre daha yüksek.

Apple Watch’lara yapay zeka desteği sağlayan kameralar yerleştirilecek!

Bloomberg’den Mark Gurman’ın Power On bültenine göre, Apple 2027 yılına kadar hem standart Series modellerinde hem de Ultra versiyonlarında entegre kameralar sunmayı hedefliyor.

Bu yenilik, Apple Watch’u sadece bir saatten öteye taşıyacak ve kullanıcıların anında bilgi almasını sağlayan yapay zeka özelliklerini devreye sokacak.

Yeni kameralar, Apple Watch’a “görsel zeka” (Visual Intelligence) gibi yapay zeka özelliklerini entegre edecek. Bu teknoloji ile kullanıcının kamerayı yönlendirdiği nesneler hakkında hızlıca bilgi alabilmesi gibi pek çok aksiyon mümkün olacak. Örneğin, bir restoranın menüsünü, etrafınızdaki nesneleri veya bir QR kodunu cihazınızla tarayarak anında bilgi alabileceksiniz. Bu özellik, Apple Watchu sadece zaman gösteren bir cihaz olmaktan çıkarıp, günlük yaşamda bilgi sağlayan bir yardımcıya dönüştürecek.

Gurman ayrıca, Apple’ın AirPods’larına da benzer bir kamera eklediğini ve bu ürünlerin Apple Watch’larla aynı dönemde piyasaya sürülmesinin beklendiğini belirtiyor. Kameraların yerleşimi, model türüne göre değişiklik gösterecek. Series modellerinde kameranın ekranın içine entegre edilmesi beklenirken, Ultra modelinde kamera cihazın yan tarafına yerleştirilecek.

Şirket, bu yeni adımıyla giyilebilir teknoloji alanında daha da derinleşmeyi ve kullanıcı deneyimini zenginleştirmeyi amaçlıyor. Görsel zeka gibi gelişmiş teknolojilerin kullanılması, Apple Watch’u daha akıllı ve pratik bir hale getirecek. Bu özelliklerin, 2027 yılına kadar Apple’ın giyilebilir cihazlar pazarındaki konumunu daha da güçlendirmesi bekleniyor.

Apple, kullanıcı deneyimini daha da geliştirmek için yapay zeka destekli teknolojilere yatırım yapmayı sürdürüyor. Kamera ekleme planı, cihazları daha etkileşimli hale getirecek ve giyilebilir teknoloji pazarında devrim yaratabilir. Apple’ın bu yenilikçi adımı, kullanıcıların hayatını kolaylaştıracak ve günlük aktivitelerinde yeni imkanlar sunacak.

The Bot Company 150 milyon dolar daha yatırım aldı!

The Bot Company için gerçekleştirilen bu yeni yatırım turu, Greenoaks liderliğinde ilerledi ve şirketin toplam fonunu 300 milyon dolara çıkardı.

Vogt, The Bot Company’yi kurarken eski Tesla AI ekibi lideri Paril Jain ve eski Cruise mühendisi Luke Holoubek ile birlikte çalıştı. Şirket, ev işlerine yardımcı olabilecek bir robot geliştirmeyi hedefliyor. Bu yeni robotun, insanların günlük yaşamlarını kolaylaştırarak ev işlerini daha verimli ve etkili bir şekilde yapmalarına yardımcı olması bekleniyor.

The Bot Company, 2023 yılının Mayıs ayında ilk yatırım turunu tamamlamış ve 150 milyon dolar fon almıştı. O dönemde, eski GitHub CEO’su Nat Friedman, Stripe kurucu ortakları Patrick ve John Collison gibi isimler, bu projeye yatırım yapmıştı. Şirketin yeni aldığı yatırımla birlikte, önemli bir adım atıldı ve teknoloji dünyasında dikkatler The Bot Company üzerine çevrildi. Vogt, bu projede otomotiv teknolojisinden ev robotlarına doğru yöneldi.

Kyle Vogt’un önceki girişimi olan Cruise, 2013 yılında kuruldu ve kısa süre sonra General Motors tarafından satın alındı. Ancak, 2023 yılının Ekim ayında Cruise’un otonom araçlarından biri, bir yayayı ezerek 6 metre sürükledi. Bu trajik olayın ardından, Cruise büyük bir incelemeye alındı ve Vogt CEO’luk görevinden ayrıldı. Bu olay, Vogt için kariyerinde önemli bir dönüm noktasıydı. Otonom araçlar konusunda yaşanan zorlukların ardından Vogt, geleceğini tamamen farklı bir alanda aramaya karar verdi.

Otomotiv sektöründeki dönüşümde kilit bir role sahip olan yeni nesil teknoloji girişimlerinden General Motors'un otonom taksi şirketi Cruise'un kurucu ortağı ve CEO'su Kyle Vogt, istifa etti. Geçtiğimiz yıl General Motors tarafından 2,1 milyar dolara satın alınan Cruise, otonom sürüş teknolojisi alanında önemli bir oyuncu konumundaydı. Yönetici değişikliği, Kaliforniya Motorlu Taşıtlar Departmanı'nın, Cruise'un halka açık yollarda sürücüsüz araçları kullanma izinlerini otonom sürüş kazaları nedeniyle askıya almasının ardından gerçekleşti. Bu olayın ardından, GM Başkanı Mary Barra, Cruise'un mühendislikten sorumlu başkan yardımcısı Mohamed Elshenawy'nin yeni başkan olarak atanacağını duyurdu. Vogt'un istifasıyla ilgili açıklama yapan Barra, "Cruise'un bugünkü durumundan CEO olarak sorumlu olan Kyle Vogt'a teşekkür ederiz. Şimdi, Mohamed Elshenawy'nin liderliğinde, Cruise'un otonom sürüş alanındaki önemli çalışmalarına devam edeceğine inanıyoruz" dedi. Kaliforniya Motorlu Taşıtlar Departmanı'nın alınan izinleri askıya almasının ardından Vogt, şeffaflık ve güvenlik konularında önemli adımlar atılması gerektiğini belirterek, "Güvenlik, şeffaflık ve toplum katılımı konularını iki katına çıkarmamız gerekiyor" demişti. Vogt, hafta sonu tüm Cruise çalışanlarına gönderdiği e-postada, "Son 10 yıl muhteşemdi ve bu süreçte Cruise'a yardım eden herkese minnettarım. Cruise, birçok şehirde 250.000'den fazla sürücüsüz sürüş sağladı ve her sürüş, insanlara geleceğe dair küçük bir tat verme konusunda ilham verdi. Cruise henüz yeni başlıyor ve önünde harika bir gelecek olduğuna inanıyorum" ifadelerini kullanarak veda etti. Yeni atanan Cruise CEO'su ve CTO'su Mohamed Elshenawy'nin liderliğinde Cruise'un otonom sürüş teknolojilerindeki gelişmelere odaklanması bekleniyor.

The Bot Company’nin hedefi, ev işlerini kolaylaştırmak için bir robot geliştirmek. Ancak bu robotların tam olarak ne zaman piyasaya sürüleceği henüz kesinleşmiş değil. Yine de, bu projeye yatırım yapan güçlü isimler ve şirketin aldığı yüksek yatırımlar, robot teknolojisinin ev işlerine entegrasyonunun oldukça ilgi çekici bir alan olduğunu gösteriyor.

Ev işlerine yönelik bu robotların, özellikle yoğun iş temposuna sahip bireyler için önemli bir çözüm sunması bekleniyor. The Bot Company, büyük bir yenilik ve değişim vaat eden bu alanda ciddi bir rekabet oluşturabilir.

Google, Gemini Live’a yeni yetenekler kazandırıyor!

Bir Android kullanıcısı, Gemini Live arayüzünde yeni bir Canlı Yayınla Ekran Paylaş butonu gördüğünü bildirdi. Bu buton, Ekran Hakkında Soru Sor seçeneğinin üstünde yer alıyor. Kullanıcılar, tek bir uygulamayı değil, tüm ekranlarını paylaşabiliyor.

Ayrıca, gerçek zamanlı kamera özelliği de aktif hale getirildi. Kullanıcılar, Gemini Live’ın tam ekran moduna geçerek video akışı başlatabiliyor. Alt köşede bulunan bir düğme ile de ön kameraya geçiş sağlanıyor.

Google, bu özellikleri kademeli olarak sunduğu için şu an her cihazda aktif değil. Gemini Live, yeni bir telefon görüşmesi tarzı bildirim ve daha kompakt bir tam ekran arayüzü kullanıyor, ancak bu değişiklikler henüz geniş çapta yayılmadı.

Gemini Live’nin yeni özelliklerini kimler kullanabilecek?

İlk raporlar, bu özelliklerin Xiaomi cihazlarda ve Google One aboneliği olan kullanıcılarda görüldüğünü gösteriyor. Google, Project Astra yeteneklerinin Gemini Advanced abonelerine sunulacağını açıklamıştı. Bu abonelik, aylık 19,99 dolardan başlıyor.

Ocak ayında Google, Pixel ve Galaxy S25 serisi cihazların bu özellikleri ilk alan modeller olacağını duyurmuştu. Ancak, bu teknolojilerin sadece belirli cihazlarla sınırlandırılması için teknik bir neden bulunmuyor. iPhone desteği konusunda ise Google henüz bir açıklama yapmadı.

Ayrıca, fotoğraflar, dosyalar ve YouTube videoları üzerinden Talk Live özelliği iOS’ta henüz mevcut değil. Googleın yeni özelliklerle gücüne güç katan Gemini Live için iOS desteğini genişletip genişletmeyeceği ise merak konusu. Yakın gelecekte, atılan adımlar hakkında daha kapsamlı bilgi akışının gerçekleşmesi bekleniyor.

Hassas verilerinizi koruyun!

Her gün hassas finansal bilgiler dijital ağlar üzerinden iletiliyor. Ödeme sistemleri, veri çalmak veya operasyonları aksatmak için güvenlik açıklarından yararlanan siber suçlulara cazip bir hedef oluşturuyor. Yaşanan ihlaller nedeniyle KOBİ’ler müşterilerin güvenini kaybediyor, yüksek para cezaları ödüyor ve operasyonel aksaklıklara uğruyorlar.

Ödeme sistemlerini siber tehditlerden korumak

KOBİ‘ler için ödeme sistemlerini siber tehditlerden korumak bir iş zorunluluğudur. Siber saldırılar daha sofistike hâle geldikçe hassas verileri korumanın, müşteri güvenini sürdürmenin ve operasyonel sürekliliği sağlamanın en iyi yolu kapsamlı güvenlik önlemleri uygulamaktır.

Siber güvenlik şirketi ESET,  ödeme sistemlerini siber tehditlerden korumak için KOBİ’lerin önce önleme zihniyetini ve proaktif stratejileri benimsemesi gerektiğini paylaşarak önerilerde bulundu.

Ödeme sistemlerinin koruması için atılması gereken adımlar

1.Güvenli ağ ve sistemler

KOBİ’ler ağlarını korumak için güvenlik duvarları kurmalı ve bakımını yapmalı, parolalar ve güvenlik parametreleri gibi sistem yapılandırmalarının varsayılan ayarlarda bırakılmadığından emin olmalıdır. Bu, erişim noktalarını sınırlandırarak ve yetkisiz erişime karşı koruma sağlayarak güvenlik açıklarını azaltır.

2. Kart sahibi verilerinin korunması

Kart sahibi verileri, AES-256 gibi güçlü şifreleme standartları kullanılarak hem aktarım sırasında hem de beklemede şifrelenmelidir. Buna ek olarak, KOBİ’ler saklanan veri miktarını sınırlandırmalıdır. Tam kart numaraları, CVV kodları ve son kullanma tarihleri gibi hassas bilgilerin gerekli olmadıkça kesinlikle saklanmasından kaçınmalıdır. KOBİ’ler hassas verilerin kapsamını azaltarak koruma gerektiren bilgi hacmini en aza indirir ve güvenliği daha da artırır.

3. Erişim kontrol önlemlerinin uygulanması

Hassas kart sahibi verilerine erişim, iş görevlerini yerine getirmek için bu verilere ihtiyaç duyan yetkili personelle sınırlandırılmalıdır. Sıkı rol tabanlı erişim kontrolleri, hassas bilgilere yalnızca meşru bir ihtiyacı olanların erişebilmesini sağlamak için kilit öneme sahiptir.  Kart sahibi verilerini depolayan veya işleyen sistemlere erişen kullanıcıların kimliklerini doğrulamak için ek bir güvenlik katmanı sağlayan çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) da kullanılmalıdır. Hassas kart sahibi verilerini içeren sunuculara ve depolama yerlerine fiziksel erişim, yetkisiz girişleri önlemek ve fiziksel ihlallere karşı koruma sağlamak için sınırlandırılmalıdır.

4. Sistemlerinin izlenmesi ve test edilmesi

KOBİ’ler ödeme sistemlerine ve verilere erişimi her zaman takip etmeli ve izlemeli, şüpheli veya yetkisiz faaliyetler için günlüklerin düzenli olarak gözden geçirilmesini sağlamalıdır. Bu, potansiyel tehditlerin erken tespit edilmesine ve daha fazla zararı önlemek için hızlı bir şekilde yanıt verilmesine yardımcı olur.  Düzenli güvenlik açığı taramaları ve sızma testleri, saldırganlar bunlardan yararlanmadan önce ödeme sistemlerindeki zayıflıkları belirlemek ve ele almak için gereklidir. İşletmelerin güvenlik ihlallerini hızlı bir şekilde azaltabilmelerini ve kurtarabilmelerini sağlamak, kesinti süresini ve veri kaybını en aza indirmek için bir olay müdahale planı geliştirmeleri ve sürdürmeleri gerekir.

5. Çalışanların eğitimi

Çalışanları, kimlik avı saldırılarının ve diğer potansiyel tehditlerin nasıl fark edileceği de dahil olmak üzere en iyi siber güvenlik uygulamaları konusunda eğitmek için kapsamlı bir güvenlik farkındalığı eğitimi oluşturulmalıdır. Personel ayrıca PCI DSS gereklilikleri ve kart sahibi verilerinin korunmasındaki rolleri konusunda da eğitilmelidir. Önleme öncelikli bir güvenlik kültürü oluşturmak, çalışanları her türlü şüpheli faaliyeti bildirmeye teşvik etmek ve güvenli ödeme sistemlerinin sürdürülmesinde hesap verebilirliği teşvik etmek çok önemlidir.

6. Yazılım güncelleme

Tüm yazılımlar güncel olmalıdır. POS sistemlerinin, e-ticaret platformlarının ve ödemeleri işlemek için kullanılan tüm yazılımların düzenli olarak güncellenmesi, güvenlik açıklarına karşı korunmaya yardımcı olur ve siber saldırı riskini azaltmak için güvenlik yamalarının uygulanmasını sağlar. Ayrıca KOBİ’ler, ödeme verilerini işleyen üçüncü taraf satıcıların PCI DSS standartlarına uymalarını ve sistemlerinin güvenliğini sağlamaktan sorumlu tutulmalarını sağlayarak satıcı gözetimini sürdürmelidir.

Ödeme Kartı Endüstrisi Veri Güvenliği Standardı (PCI DSS), ödeme sistemlerinin güvenliğini sağlamak için dünya çapında tanınan bir çerçeve sunuyor. Bu standart, internette kredi kartı ödemelerinin kötüye kullanımıyla etkin bir şekilde mücadele etmek için geliştirilmiştir. İşletmeler PCI DSS yönergelerine bağlı kalarak verileri korumak ve riskleri azaltmak için sağlam bir temel oluşturabilirler. PCI DSS uyumluluğu, hassas ödeme verilerini titiz güvenlik önlemleriyle korumak için tasarlanmıştır. Bu standartlar, kart sahibi verilerini işleyen, depolayan veya ileten tüm kuruluşlar için geçerlidir. PCI DSS uyumluluğu yasal olarak zorunlu olmamakla birlikte kritik bir endüstri standardıdır. Uyumsuzluk, para cezaları, sözleşmeye bağlı yansımalar ve itibar zedelenmesi dahil olmak üzere ciddi cezalara neden olabilir.

Google Haritalar’da sahte işletme dolandırıcılığı!

Google Haritalar, dünya çapında milyarlarca kullanıcının güvendiği bir navigasyon aracı. Ancak son zamanlarda, sahte işletme listeleri kullanıcıları büyük bir riskle karşı karşıya bırakıyor. Android Police’in yaptığı araştırmaya göre, dolandırıcılar Google Haritalar’i kullanarak kullanıcıları hedef alıyor.

Sahte Listeler Nasıl Çalışıyor?

Dolandırıcılar, Google Haritalar’a gerçek olmayan işletmeler ekliyor. Bu sahte listeler, yüksek puanlar ve olumlu yorumlarla süsleniyor. Kullanıcılar, bu işletmelere güvenerek kişisel bilgilerini veya paralarını kaybediyor.

Kimler Risk Altında?

Yemek siparişi verenler: Sahte restoranlar, ödeme bilgilerini ele geçiriyor.

Turistler: Yanlış adresler, kullanıcıları güvensiz bölgelere yönlendiriyor.

Online alışveriş yapanlar: Sahte mağazalar, ürün göndermeden ödeme alıyor.

Google, sahte listeleri tespit etmek için yapay zeka ve manuel inceleme süreçlerini kullanıyor. Ancak dolandırıcılar, sistemdeki açıklardan yararlanmaya devam ediyor. Şirket, kullanıcıları şüpheli listeleri bildirmeye çağırıyor.

Kullanıcılar Nasıl Korunabilir?

Yorumları dikkatle okuyun: Aynı anda çok sayıda olumlu yorum, sahte olabilir.

İşletme bilgilerini kontrol edin: Web sitesi ve iletişim bilgileri eksikse dikkatli olun.

Şüpheli listeleri bildirin: Google Haritalar’te “Sorun Bildir” seçeneğini kullanın.

Google, sahte listelerle mücadele için daha güçlü algoritmalar geliştiriyor. Ancak kullanıcıların da dikkatli olması gerekiyor.