NASA, uzay istasyonundan Twitch yayını gerçekleştirecek!

NASA, 12 Şubat 2025 tarihinde, dünyadaki izleyicilere eşsiz bir fırsat sunarak, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan (ISS) Twitch platformunda canlı yayın gerçekleştirecek. Bu, NASA’nın uzayla ilgili içerikleri dijital platformlar üzerinden daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedeflediği yeni bir girişim olarak dikkat çekiyor. Yayının saati Türkiye saati ile 19:45’te başlayacak ve izleyicilere astronotlarla doğrudan etkileşim kurma imkanı tanıyacak. Yayında, astronotlar Don Pettit ve Matt Dominick yer alacak. Her iki astronot da sosyal medya üzerinden sıkça uzaydan çektikleri etkileyici fotoğraflarla tanınıyor ve bu fotoğrafların paylaşılması bekleniyor.

NASA, uzay istasyonundan Twitch yayını yapmaya hazırlanıyor

NASA, bu yayında astronotların uzaydaki günlük yaşamlarına dair bilgiler verecek ve izleyicilerin uzaydaki yaşamı daha yakından görmelerine olanak sağlayacak. Mikro yerçekimi ortamındaki zorluklar ve bu koşullarda yapılan bilimsel araştırmalar hakkında detaylı açıklamalar yapılacak. Ayrıca, izleyiciler astronotlara canlı olarak sorular yöneltebilecek, bu da yayının etkileşimli bir hale gelmesini sağlayacak. NASA, TwitchCon’da dijital içerik oluşturucularla yaptığı toplantılarda, toplulukların daha fazla etkileşimli yayın talepleri doğrultusunda bu tür içeriklerin artacağını belirtti.

Twitch’teki bu yayın, NASA’nın dijital içerik stratejisinin bir parçası olarak, toplulukları uzay keşiflerine daha yakın hale getirmeyi amaçlıyor. Şirket, uzay yürüyüşleri ve fırlatma gibi etkinlikleri daha önce Twitch üzerinden yayınlamıştı, ancak bu yayınlarda izleyicilerle doğrudan etkileşime girilemiyordu. Bu kez, izleyiciler astronotlarla anlık olarak iletişim kurabilecek, sorularını sorarak daha derinlemesine bilgi edinebilecekler. NASA’nın Dijital ve Teknoloji Bölümü Direktörü Brittany Brown, yayınla ilgili olarak “Bu tür yayınlar, uzayla ilgili içeriklerin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlarken, topluluklarla daha anlamlı etkileşimler kurma amacını güdüyor” dedi.

Astronot Don Pettit, özellikle uzayda çektiği büyüleyici fotoğraflarla tanınan bir isim. Pettit, ISS’deki görevleri sırasında, uzayın derinliklerinden ve Dünya’dan gözlemlerini kaydediyor ve bunları sosyal medya hesaplarında paylaşıyor. Matt Dominick de benzer şekilde uzaydaki yaşamı ve gözlemleriyle tanınan bir astronot. Bu yayın sayesinde izleyiciler, Pettit ve Dominick’in günlük yaşamlarını, mikro yerçekimi ortamındaki zorluklarını ve uzayda sürdürdükleri araştırmalar hakkında daha fazla bilgi edinme fırsatı bulacak.

NASA, Twitch platformunda böyle bir yayını daha önce de yapmıştı, ancak bu yayınlar daha çok önceden kaydedilmiş içerikler üzerine odaklanıyordu. Bu defa, izleyicilerle etkileşime geçme imkanı sunulacak olması, yayın deneyimini daha da zenginleştirecek. Ayrıca, bu tür etkileşimli yayınların gelecekte NASA’nın uzay programlarını ve araştırmalarını tanıtma anlamında daha önemli bir rol oynaması bekleniyor. NASA’nın Twitch yayınları, uzay keşiflerinin halka daha erişilebilir olmasına yardımcı olurken, bilimsel çalışmaların daha geniş bir kitleye anlatılmasını sağlıyor.

Uzay çöpleri uçak kazalarına neden olacak

0

Henüz bir uzay çöpünün uçağa çarptığını görmedik, ancak böyle bir şey olursa sonuçlarının felaket olacağı neredeyse kesin. Yeni bir araştırmaya göre ise uçaklara yönelik tehlike giderek artıyor. Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nden araştırmacılar, gökyüzündeki uçakların dağılımını modellemek için dünya çapındaki uçuş verilerini incelediler ve ardından bunu kontrolsüz roket gövdesi yeniden giriş kayıtlarıyla karşılaştırdılar.

Uzay çöpleri uçak kazaları için etken olabilir

Artan riskin bir diğer nedeni de SpaceX’in Starlink uydusu gibi uyduların kitlesel olarak konuşlandırılması ve bu uyduların sonunda hava sahamıza yeniden girmesi. Araştırmacılar, daha fazla uydu ve roket yörüngeye gönderildikçe ve daha fazla uçak gökyüzüne çıktıkça, bir çarpma olasılığının arttığını buldu. Düşen uzay çöplerini bir dereceye kadar takip edecek teknolojiye sahip olsak da bu hala büyük bir endişe kaynağı.

Araştırmacılar yayımlanan makalelerinde: “Büyük havalimanlarının etrafındaki en yüksek yoğunluklu bölgelerin, kontrolsüz bir yeniden girişten etkilenme olasılığı yılda yüzde 0,8’dir. Bu oran, ABD’nin kuzeydoğusunda, Kuzey Avrupa’da veya Asya-Pasifik bölgesindeki büyük şehirlerin çevresinde bulunan daha büyük ancak yine de yoğun hava sahası bölgelerinde yüzde 26’ya çıkıyor.” diyor.

The Aerospace Corporation’a göre 2021 yılında uzaydan düşen bir nesneyle ölümcül bir uçak çarpışması yaşanma olasılığı 100.000’de 1’e yakındı. Dahası, yanan bir roketin veya uydunun en küçük parçası bile bir uçağı düşürebilir ve bu da yolcu güvenliğini garanti altına almayı zorlaştırır. Tahminler, bir gram kadar küçük bir şeyin uçağın ön camına veya motoruna temas etmesi halinde hasara yol açabileceğini öne sürüyor.

Müdahale olasılığı arttıkça hava sahasının bazı kısımlarının kapatılma olasılığı da artıyor; bu da gökyüzünün diğer kısımlarının daha da sıkışık hale gelmesine veya uçakların gecikmesine veya tamamen iptal edilmesine yol açıyor. Araştırmacılar, “Bu durum ulusal otoriteleri bir ikileme sokuyor: Hava sahasını kapatmak mı, kapatmamak mı? Her iki durumda da güvenlik ve ekonomik sonuçlar ortaya çıkıyor.” diye yazıyor.

Kontrolsüz nesneler için yeniden giriş yolları çizmek genellikle zordur. Bu da önlem olarak hava sahasının geniş alanlarının kapatılması gerektiği anlamına gelir. Bunun gerçekleştiğini daha önce gördük, tıpkı 2022’de Long March 5B roket gövdesinde olduğu gibi.

SoftBank, çip şirketi Ampere’ı satın almayı planlıyor!

0

SoftBank, eski Intel yöneticisi Renee James tarafından kurulan çip üreticisi Ampere’ı 6,5 milyar dolara satın almak için görüşmeler yürütüyor. Düşük enerji tüketimine sahip ARM tabanlı çip tasarımlarıyla veri merkezleri için özel işlemciler geliştiren Ampere’ın, 2024 yılının Eylül ayından bu yana kendisine bir alıcı aradığı belirtiliyor.

SoftBank, çip şirketi Ampere’ı resmen satın alabilir

Bloomberg’in aktardığına göre, SoftBank ve Ampere arasındaki görüşmeler ileri bir aşamaya ulaşmış durumda ve taraflar önümüzdeki haftalarda resmi bir anlaşmaya varabilir. Ampere’a yönelik ilgisi olduğu söylenen bir diğer şirket ise, SoftBank’ın çoğunluk hissesine sahip olduğu çip tasarım devi Arm Holdings. Veri merkezi odaklı çözümler üreten Ampere, SoftBank için oldukça stratejik bir yatırım olarak değerlendiriliyor.

Softbank THG

Şirketin kurucusu Renee James, Intel’de 28 yıl boyunca çeşitli görevlerde çalıştıktan sonra 2017’de CEO olarak atanmayınca şirketten ayrılarak Ampere’ı kurdu. James, AMD CEO’su Lisa Su ile birlikte yarı iletken sektöründe liderlik pozisyonunda bulunan iki kadından biri olarak öne çıkıyor. Ampere, özellikle bulut bilişim alanında yüksek performans ve enerji verimliliğini bir arada sunan işlemcileriyle büyük teknoloji şirketlerinin ilgisini çekiyor.

Öte yandan, Oracle’ın Ampere’daki payı da şirketin gelecekteki sahipliği konusunda önemli bir faktör olabilir. Oracle, geçtiğimiz yıl Ampere’ın %29’luk hissesine sahip olduğunu açıklamış ve belirli yatırım seçeneklerini kullanarak şirketin kontrolünü ele geçirebileceğini duyurmuştu. Şirket, bu seçeneklerden birinin devreye sokulması durumunda Ampere’ı tam anlamıyla bünyesine katıp finansal sonuçlarını kendi faaliyetlerine entegre edebileceğini belirtti.

Ampere’ın nihai olarak kimin kontrolüne geçeceği henüz netlik kazanmış değil. Ancak SoftBank’ın agresif yatırım politikası ve Arm Holdings ile olan bağları, şirketin Ampere’ı satın alarak veri merkezi çözümleri alanında daha güçlü bir konuma gelmek istediğini gösteriyor. Taraflar arasında devam eden görüşmelerin nasıl sonuçlanacağı, yarı iletken sektöründeki rekabeti ve teknoloji şirketlerinin veri merkezi yatırımlarını doğrudan etkileyebilir.

Anthropic’in yatırım turu büyük ilgi görüyor!

OpenAI’ın en büyük rakiplerinden biri olan Anthropic, 2 milyar dolar toplama hedefiyle çıkmaya hazırlandığı mega yatırım turunda büyük bir ilgiyle karşılaşıyor. Yatırım turunun 2 milyar doları aşacağı ve tamamlanmasının ardından şirketin değerlemesinin 60 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor.

Anthropic’in yatırım turu büyük ilgi topladı

İddialara göre, Menlo Ventures, Lightspeed Venture Partners ve Bessemer Venture Partners gibi tanınmış yatırımcıların yanı sıra, General Catalyst ve MGX gibi şirketler de bu tura katılmak için görüşmeler yapıyor. Yatırım turuna katılmak isteyenlerin minimum yatırım miktarının ise yaklaşık 100 milyon dolar olduğu belirtiliyor.

Anthropic'in yatırım turu büyük ilgi topladı.

Eski OpenAI çalışanları tarafından kurulan Anthropic, özellikle sohbet robotu Claude’un yetenekleriyle dikkatleri üzerine çekiyor. Claude, daha önceki sohbet robotlarından farklı olarak, felsefesi “Anayasal Yapay Zeka (Constitutional AI)” olarak tanımlanan bir metadolojiye dayalı çalışıyor. Bu yaklaşım, yapay zekanın etik kurallar çerçevesinde eğitilmesini savunuyor ve girişim, bu sayede yapay zekaların güvenli, öngörülebilir ve etik açıdan uygun yanıtlar vermesini sağlıyor. Girişim, aynı zamanda manipülatif, toksik veya etik dışı yanıtların üretme oranını da minimize etmeyi amaçlıyor.

Anthropic, OpenAI, Google DeepMind, Meta AI ve Mistral AI gibi rakipleriyle doğrudan rekabet halinde bulunuyor ve yapay zeka modellerini belirli etik kurallar çerçevesinde eğiterek, diğer şirketlerden farklı bir yaklaşım sergiliyor. Ayrıca, çok uzun metinleri işleyebilme yeteneğiyle rakiplerinden ayrılan Claude, sözleşmeler, kitaplar ve çok aşamalı tartışmalar gibi karmaşık metinleri anlayabilme kapasitesine sahip. Bu özellikleri, özellikle hukuk, finans ve akademik alanlarda Claude’un tercih edilmesini sağlıyor.

Meta, ev işlerini robotlara devretmeyi planlıyor!

Meta, robotların ev işlerine yardımcı olabilmesi için büyük dil modelleri (LLM) kullanarak insan-robot etkileşimini inceleyen PARTNR projesini duyurdu. Bu araştırma, ev içindeki rutin işlerde, örneğin temizlik, yemek pişirme ve yemek teslimatlarında, insanların ve robotların nasıl iş birliği yapabileceğine odaklanıyor.

Meta, ev işlerini resmen robotlara devredecek

Meta’nın FAIR ekibi tarafından yapılan bir diğer araştırma, büyük dil modellerinin planlama, algılama ve beceri uygulama konusundaki performansını değerlendiriyor. Araştırma kapsamında, 100.000 doğal dil talimatı içeren görev, 60 farklı ev ortamında ve 5.819 farklı nesneyle test edildi.

Meta, ev işlerini resmen robotlara devredecek.

Yapılan testler, insan-robot iş birliğinin gerçekçi bir şekilde ele alınabilmesi için insan faktörünü de içeriyordu. Sonuçlar, günümüzdeki büyük dil modellerinin insanlarla iş birliği yapma konusunda hala ciddi sınırlamalara sahip olduğunu gösterdi. İnsanlar bir arada çalıştıklarında daha hızlı ve hatasız sonuçlar elde edebilirken, LLM’ler tarafından yönlendirilen robotlar daha yavaş ve hata yapmaya meyilli bir performans sergiledi. Özellikle karmaşık görevlerde ciddi hatalar meydana gelirken, LLM’ler bu hataları düzeltmekte zorlandı.

Robotlar, belirli görevlerin yüzde 26’sını insanlardan devralabilse de, bu oran insan-robot iş birliğinden beklenen verimliliği sağlamaktan çok uzak kaldı. Ayrıca, daha küçük modellerin, LLM’lere kıyasla daha hızlı çalışarak insanlarla daha etkili etkileşim kurabildiği de gözlemler arasında yer aldı. Meta, PARTNR projesi aracılığıyla, LLM’lerin planlama ve görev yürütme konusundaki eksikliklerini belirleyerek, gelecekte daha iyi koordinasyon ve hata yönetimi sağlayabilecek yapay zeka modelleri geliştirilmesi için önemli ipuçları sunmuş oldu.

İngiltere, Apple’ın kullanıcı verilerine tam erişim istedi!

0

Birleşik Krallık hükümeti, Apple’dan kullanıcıların şifrelenmiş iCloud verilerine tam erişim sağlayacak bir sistem oluşturmasını talep etti. Yetkililerin Apple’a ilettiği teknik yeterlilik bildirimi, yalnızca belirli hesaplara erişim sağlamakla sınırlı kalmayıp, genel bir arka kapının inşa edilmesini zorunlu kılan bir talep içeriyor. Bu durum, büyük demokratik ülkeler arasında şimdiye kadar benzeri görülmemiş bir adım olarak değerlendirilirken, güvenlik yetkilileri bu tür bir erişimin suçla mücadelede kritik olduğunu savunuyor. Ancak teknoloji şirketleri, kullanıcı mahremiyetinin ihlal edilmemesi gerektiğini öne sürerek bu taleplere karşı çıkıyor.

İngiltere, Apple’ın kullanıcı verilerine tam erişim talep etti

İngiltere’nin bu talebinin dayanağı, 2016 yılında yürürlüğe giren Soruşturma Yetkileri Yasası olarak gösteriliyor. Bu yasa, hükümete iletişim verilerini engelleme, gözetleme ve toplama konusunda geniş yetkiler sunarken, gelişmiş veri şifreleme yöntemlerinin suçluları tespit etmeyi zorlaştırdığı iddia ediliyor. Öte yandan Apple, kullanıcı güvenliğini ön planda tutan İleri Düzey Veri Koruma özelliği sayesinde iPhone, Mac ve diğer cihazlardaki verilerin yalnızca sahipleri tarafından erişilebilir olmasını sağlıyor.

İngiltere, Apple'ın kullanıcı verilerine tam erişim talep etti.
İngiltere, Apple’ın kullanıcı verilerine tam erişim talebinde bulundu.

Şirket, daha önce İngiliz parlamentosuna yaptığı açıklamada, cihazlarında arka kapı oluşturmayı reddettiğini ve böyle bir yasal zorunlulukla karşılaşması durumunda bu özelliği ülkede tamamen devre dışı bırakabileceğini belirtmişti.

Ortaya çıkan bilgilere göre Apple, Birleşik Krallık’taki kullanıcılar için şifreli bulut depolama hizmetini askıya almayı planlıyor. Ancak bu erişim talebinin yalnızca İngiltere ile sınırlı kalacağı, ABD ve diğer ülkelerdeki şifrelenmiş dosyalara yetkililerin doğrudan erişim sağlayamayacağı ifade ediliyor. Şirket, konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmazken, İngiltere İçişleri Bakanlığı da operasyonel süreçlerle ilgili herhangi bir yorumda bulunmaktan kaçınıyor.

Netflix, Formula 1’in yayın hakları için teklif sunacak!

Netflix, spor yayıncılığı alanındaki varlığını güçlendirmek amacıyla büyük yatırımlar yapmaya devam ederken, şimdi de Formula 1’in Amerika’daki yayın haklarını almak için görüşmelere başlamaya hazırlanıyor. Şirket, canlı yayın stratejisini geliştirmek adına daha önce bazı stand-up gösterilerini ve Mike Tyson-Jake Paul boks maçını yayınlayarak bu alana giriş yapmıştı. WWE’in yayın haklarını 10 yıllığına 5 milyar dolara satın alarak büyük bir hamle yapan Netflix, şimdi de F1’in peşine düştü.

Netflix, Formula 1’in yayın hakları için teklif hazırlıyor

Formula 1’in mevcut yayın hakları anlaşması 2026 yılında sona erecek. Bu nedenle F1’in yayın haklarını kontrol eden Liberty Media, yeni yayıncıyı belirlemek üzere yakında görüşmelere başlayacak. Netflix’in de teklif sunmaya hazırlanan şirketlerden biri olduğu belirtilirken, platformun bu hakları almak için ciddi bir rekabetle karşılaşacağı ifade ediliyor. Şu anda ABD’de F1 yayın haklarına sahip olan ESPN, organizasyona yıllık 90 milyon dolar ödüyor.

Ancak son yıllarda ABD’de F1’in popülaritesinin artmasıyla birlikte, yayın haklarının değerinin önemli ölçüde yükseldiği düşünülüyor. Netflix’in ünlü belgesel serisi Drive to Survive sayesinde Formula 1’in Amerika’daki izleyici kitlesi genişledi ve bu durum, şirketin organizasyonla olan ilişkilerini güçlendirdi. Bu bağ, Netflix’in yayın haklarını alma sürecinde avantajlı bir konumda olmasını sağlayabilir.

Netflix, canlı yayın departmanını güçlendirmek için kasım ayında eski ESPN yöneticisi Kate Jackson’ı bu bölümün başına getirdi. Jackson, ESPN’de görev yaptığı dönemde F1 yayınlarından sorumlu başkan yardımcısı olarak çalışmış ve organizasyonla güçlü ilişkiler kurmuştu. Bu transfer, Netflix’in rakipleri karşısında elini güçlendiren bir faktör olarak değerlendiriliyor. Öte yandan, Apple TV+’ın da Formula 1’in yayın haklarına talip olabileceği konuşuluyordu, ancak şirketin bu yönde bir teklif sunup sunmayacağı henüz netlik kazanmış değil.

Türk savunma sanayi şirketi Repkon, Almanya’ya ihracat yapacak!

Almanya, savunma sanayisinde artan ihtiyaçları doğrultusunda mühimmat üretim kapasitesini genişletmek amacıyla Türkiye’nin bu alandaki yetkinliğinden faydalanmaya hazırlanıyor. Türk savunma sanayisi şirketi Repkon, Almanya’nın 155 milimetre topçu mühimmatı üretimini artırma hedefi doğrultusunda büyük ölçekli bir anlaşmaya imza attı. Küresel ölçekte değişen güvenlik dinamikleri, özellikle Rusya-Ukrayna savaşının etkileriyle birlikte, Avrupa ülkelerini mühimmat stoklarını hızla artırmaya yönlendirirken, Almanya da bu kapsamda yerli üretim kapasitesini güçlendirme kararı aldı.

Türk savunma sanayi şirketi Repkon, Almanya’ya ihracat yapmaya hazırlanıyor

Türkiye’nin savunma sanayisinde öne çıkan firmalarından biri olan Repkon, geçmişte ABD, Pakistan ve Azerbaycan gibi ülkeler için mühimmat üretim tesisleri kurarak bu alanda önemli bir deneyim kazandı. Şimdi ise Almanya’daki bir firma ile yapılan yüksek hacimli sözleşme kapsamında 155 milimetre topçu mühimmatı üretiminde kritik bir rol üstlenecek. Sözleşmeye göre, Almanya’da inşa edilecek olan anahtar teslim üretim tesisi, 2027’nin başında faaliyete geçecek.

Türk savunma sanayi şirketi Repkon, Almanya’ya ihracat yapmaya hazırlanıyor.

Yeni tesis, geleneksel mühimmatların yanı sıra tahrip gücü yüksek yeni nesil patlayıcıların dolumunu da gerçekleştirecek ve tam otomasyon sistemine sahip olacak. Böylece minimum insan gücü ile maksimum üretim kapasitesine ulaşılması hedefleniyor.

Repkon, yalnızca mühimmat dolum teknolojisinde değil, üretim süreçlerindeki kapsamlı uzmanlığıyla da dikkat çekiyor. Şirket, küresel pazardaki konumunu daha da güçlendirmek adına Avusturya, İtalya ve İsviçre’de faaliyet gösteren Bowas’ı bünyesine kattı. Patlayıcı üretimi ve mühimmat imhası gibi kritik alanlarda uzmanlaşmış olan Bowas, Repkon’un uluslararası rekabet gücünü artırarak savunma sanayisinde daha etkin bir oyuncu olmasını sağlayacak.

Dünyanın ilk kuantum dil modeli geliştirildi!

0

İngiltere merkezli teknoloji firması SECQAI, dünyanın ilk kuantum büyük dil modelini (QLLM) geliştirdiğini duyurdu. Yapay zeka ile kuantum bilişimin gücünü birleştiren bu model, problem çözme yeteneklerini ve hesaplama verimliliğini önemli ölçüde artırma potansiyeline sahip. Şirket, kuantum bilişimi geleneksel yapay zeka modellerine entegre ederek dil işleme süreçlerini optimize etmeyi ve karmaşık problemlerin çözümünde yeni bir dönem başlatmayı hedefliyor. Bunun için gradyan tabanlı öğrenme sistemine sahip bir kuantum simülatörü ve kuantum dikkat mekanizması geliştirilerek yapay zeka modellerinin daha ileri bir seviyeye taşındığı belirtiliyor.

Dünyanın ilk kuantum dil modeli tasarlanıyor

SECQAI’nin CEO’su Rahul Tyagi, bu gelişmenin yapay zeka ve kuantum bilişimi arasındaki etkileşimi artırarak çeşitli endüstrilerde çığır açabileceğini ifade ediyor. Özellikle ilaç geliştirme, finans, siber güvenlik ve yarı iletken tasarımı gibi sektörlerde bu modelin devrim niteliğinde yenilikler getirebileceği vurgulanıyor.

Dünyanın ilk kuantum dil modeli tasarlanıyor.

QLLM, şifreleme algoritmalarındaki gizli desenleri keşfederek güvenlik protokollerini güçlendirebilir, finans sektöründe dolandırıcılık tespiti ve risk analizinde daha doğru sonuçlar üretebilir. Aynı zamanda büyük hacimli finansal verileri hızlı ve güvenilir şekilde analiz ederek piyasaların daha şeffaf işlemesini sağlayabilir.

Bunların yanı sıra, modelin yarı iletken tasarımlarını optimize etmek için karmaşık simülasyonları verimli bir şekilde işleyebileceği ve robotikte gerçek zamanlı karar alma süreçlerini iyileştirebileceği belirtiliyor. Ancak teknolojinin bazı kısıtlamaları da bulunuyor. Kuantum altyapısının yüksek maliyetli olması, bu teknolojiyi her şirketin benimsemesini zorlaştırırken, modelin verimli çalışabilmesi için büyük miktarda veriye ihtiyaç duyması, veri erişimi konusunda bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. QLLM’nin bu ay içinde belirli ortaklarla özel bir beta testine gireceği ve bu süreçte modelin pratik uygulamalarının test edilerek performansının değerlendirileceği bildiriliyor.

iPhone SE 4 yakında görücüye çıkabilir!

0

Apple, uygun fiyatlı iPhone serisinin yeni modeli iPhone SE 4’ü çok yakında tanıtmaya hazırlanıyor. Bloomberg’in haberine göre, yeni iPhone SE’nin tanıtımı, Şubat ayı içinde gerçekleştirilecek ve satışa sunulması ise aynı ay içinde bekleniyor. Bu yeni model, Apple’ın daha geniş kitlelere hitap etmeyi hedeflediği serinin en yeni üyesi olacak.

iPhone SE 4 yakında tanıtılabilir

Tasarım açısından, iPhone SE 4, önceki modellerden farklı olarak iPhone 14’e benzer bir görünüme sahip olacak. Ekran boyutunun büyümesi beklenen yeni SE, iPhone 14’ün modern ve geniş ekran tasarımını benimseyecek. Aynı zamanda, Touch ID yerine Face ID kullanacak ve ekranın alt kısmındaki ana ekran düğmesi ortadan kalkacak. Bu tasarım değişikliği, kullanıcı deneyimini daha çağdaş hale getirmeyi amaçlıyor.

Cihazın donanım tarafında, Apple’ın en yeni işlemcisi olan A18 çipi yer alacak. Bu çip, telefonun daha hızlı ve verimli çalışmasını sağlayacak, aynı zamanda Apple Intelligence gibi yeni özelliklerin sorunsuz bir şekilde kullanılmasına olanak tanıyacak. Bu işlemci, iPhone SE 4’ün diğer orta segment telefonlara göre performans farkını açmasına yardımcı olacak.

Yeni iPhone SE’nin dikkat çeken özelliklerinden biri de, Apple’ın kendi geliştirdiği hücresel modeminin kullanılması olacak. Bu, Apple’ın Qualcomm’a olan bağımlılığını azaltma yolunda attığı önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Apple, yıllardır Qualcomm modemlerini kullanıyordu, ancak kendi modemini geliştirmek, şirketin daha bağımsız olmasını sağlayacak ve uzun vadede maliyetleri düşürebilecek.

Avrupa Birliği’nin düzenlemelerine uygun olarak, yeni iPhone SE’nin USB-C bağlantı noktasına sahip olacağı da kesinleşti. Bu, Apple’ın, AB’nin getirdiği tek tip şarj standardına uyum sağlama çabalarının bir parçası olarak değerlendirilmekte. USB-C, daha hızlı şarj ve veri transferi imkanı sunduğundan, bu değişiklik kullanıcılar için de avantajlı olacak.

Kamera tarafında ise, iPhone SE 4’ün arkasında tek bir kamera yer alacak. Ancak Apple, gelişmiş görüntü işleme teknolojileriyle kamera performansında önemli iyileştirmeler yapmayı hedefliyor. Bu sayede, daha kaliteli fotoğraf ve video çekimleri mümkün olacak. Daha önceki SE modellerinde de benzer şekilde tek bir kamera bulunuyordu, ancak yeni SE ile bu kameranın yetenekleri oldukça artırılacak.

Fiyat konusunda, iPhone SE 4’ün yaklaşık 500 dolar civarında bir etiketle satışa sunulması bekleniyor. Bu, 2022 yılında piyasaya sürülen iPhone SE 3’ün 429 dolarlık satış fiyatından daha yüksek bir fiyat anlamına geliyor. Ancak, yeni modelin sunduğu gelişmiş özellikler ve Apple’ın kendi modemini kullanması gibi yenilikler, bu fiyat artışını açıklayabilir. Apple, bu model için büyük bir lansman etkinliği düzenlemeyi planlamıyor. Bunun yerine, yeni iPhone SE’nin tanıtımının internet üzerinden ve sessiz sedasız bir şekilde yapılması muhtemel görünüyor. Bu, Apple’ın genellikle yeni ürünlerini küçük bir lansmanla duyurmasıyla uyumlu bir strateji.

Sonuç olarak, iPhone SE 4, Apple’ın uygun fiyatlı telefon pazarındaki iddiasını sürdürmesini sağlayacak güçlü özelliklere sahip olacak. Yeni tasarımı, geliştirilmiş işlemci ve kamera özellikleri, Apple’ın bu seriyi daha geniş bir kitleye hitap edecek şekilde konumlandırmasını mümkün kılacak. Ayrıca, Qualcomm’a bağımlılığını azaltması ve AB düzenlemelerine uyum sağlamak için USB-C’ye geçmesi, bu modelin teknoloji dünyasında önemli bir adım olduğunu gösteriyor.

Microsoft Türkiye’nin Kurumsal İletişim Direktörü Ayça Demirci Turgay oldu

0

FMCG sektöründeki 20 yıllık kariyerinin ardından teknoloji sektörüne geçiş yapan deneyimli iletişim profesyoneli Ayça Demirci Turgay, Microsoft Türkiye bünyesinde Kurumsal İletişim Direktörü olarak yeni görevine başladı.

Microsoft Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü Ayça Demirci Turgay

Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü mezunu Ayça Demirci Turgay, daha sonra İngiltere’deki Leicester Üniversitesi’nde Pazarlama İletişimi üzerine yüksek lisansını tamamladı.

Kariyerine 2005 yılında P&G bünyesinde Dış İlişkiler Müdür Yardımcısı olarak başlayan Turgay, 13 yıl boyunca şirketin tüm markaları için halkla ilişkiler, regülasyon ve teknik mevzuat yönetimi, hükümet ilişkileri gibi farklı alanlarda sorumluluk üstlendi. 2017 yılında P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim Direktörü olarak atanan Ayça Demirci Turgay, şirketin kurumsal itibar yönetimi, yönetici iletişimi, sürdürülebilirlik ve kurumsal vatandaşlık iletişiminden sorumlu lider olarak görev aldı. Turgay son olarak 2023 yılında P&G İngiltere, İrlanda ve Kuzey Avrupa Ülkeleri’nden Sorumlu Ev ve Kumaş Temizlik Kategorisi İletişim Direktörü olarak şirketin Londra ofisine atanmıştı.

FMCG sektöründeki 20 yıllık kariyerinin yanı sıra, İngiltere’de bulunduğu dönemde Oxford Universitesi’nde yapay zeka ve etik üzerine sertifika eğitimlerini tamamlayarak teknoloji alanında yetkinliklerini geliştirmeye odaklanan Turgay, Şubat 2025 itibarıyla Microsoft Türkiye’nin Kurumsal İletişim Direktörü olarak göreve başladığını duyurdu.

Siemens Gamesa, 21.5 MW’lık yüzen rüzgar türbini inşa ediyor!

Siemens Gamesa, yüzen rüzgar türbinleri alanındaki liderliğini sürdürmek amacıyla önemli bir adım attı. Şirket, Danimarka açıklarında kurulacak olan 21,5 MW kapasiteli yeni bir rüzgar türbini projesi için gerekli sertifikaları almayı başardı. Bu projeyle Siemens Gamesa, açık deniz rüzgar türbinleri alanındaki kapasiteyi önemli ölçüde artırmayı hedefliyor.

Siemens Gamesa, 21.5 MW’lık yüzen rüzgar türbini projesine başlıyor

Prototip aşamasındaki bu türbin, SG DD-276 model numarasını taşıyor ve 276 metrelik rotor çapıyla 21,5 MW’a kadar güç üretebiliyor. Şirketin şu anda açık denizlerdeki en büyük türbinleri 230 metre rotor çapına sahip ve 15 MW’a kadar güç üretebiliyor, yani yeni türbinler mevcut modellere göre yaklaşık %40’lık bir kapasite artışı sağlayacak. Bu gelişme, Siemens Gamesa’nın açık deniz rüzgar türbinleri alanındaki etkisini daha da pekiştirecek.

Siemens Gamesa, 21.5 MW'lık yüzen rüzgar türbini projesine başlıyor.

Proje, Danimarka’nın rotor alanı 5 metrekareden büyük olan rüzgar türbinleri için DNV sertifikası gerekliliği nedeniyle bir süre ertelendi, ancak DNV sertifikası alındıktan sonra Siemens Gamesa, projeyi 2027’ye kadar tamamlamayı planlıyor.

Siemens Gamesa’nın uzun vadeli hedefi, 2030 yılına kadar dünyanın en büyük rüzgar türbinini kurmak. Ancak bu hedef, Çinli firmaların, örneğin Dongfang Electric Corporation ve Sany Renewable Energy’nin 26 MW ve 35 MW’lık türbin projeleriyle karşı karşıya kalmasıyla daha zorlu bir hale gelebilir. Yine de Siemens Gamesa, Avrupa pazarındaki güçlü konumunu koruyarak, önümüzdeki 10 yıl içinde yüzen rüzgar türbinlerinin kurulu güç kapasitesine 150 GW daha eklemeyi planlıyor. Bu hedefle şirket, kıtadaki rakiplerinden önemli bir farkla ayrılmayı amaçlıyor.

Çin, dünyanın en büyük sualtı muharebe dronunu tasarlıyor!

Çin, askeri modernizasyon çalışmalarını hızlandırırken, son olarak dünyanın en büyük sualtı muharebe dronunu geliştirdiği ortaya çıktı. Çin’in Guangzhou’daki tersanelerinden birinde inşa edilen bu yeni ve büyük denizaltı, dikkatli bir şekilde yapılan gözlemlerle tespit edildi. Uydu görüntüleri, aracın geleneksel periskop kulesine (sail) sahip olmaması nedeniyle bunun insansız bir sualtı muharebe aracı olabileceğini gösteriyor. Bu özellik, aracın daha gizli ve sessiz bir şekilde hareket etmesini sağlayacak yeni bir tasarım olarak öne çıkıyor.

Çin, dünyanın en büyük sualtı muharebe dronunu geliştiriyor

Yeni denizaltının yaklaşık 45 metre uzunluğunda ve 5 metre genişliğinde olduğu belirtiliyor. Ayrıca, X şeklindeki dümen yapısı su altında daha sessiz ve etkili bir hareket kabiliyeti sunuyor. İnşa edilen bu araç, Guangzhou Shipyard International (GSI) tersanesinde yapılmış olmasıyla dikkat çekiyor. Bu tersane, daha önce Çin’in insansız ve otonom savaş trimaranı JARI USV’yi de üretmişti, bu araç ise hem insansız hem de isteğe bağlı olarak insanlı modda çalışabiliyordu.

Uzmanlar, bu yeni denizaltının insansız olup olmadığı konusunda farklı görüşler bildiriyor. Eğer araç insansız bir sualtı muharebe dronuysa, boyutlarının alışılmadık şekilde büyük olduğu düşünülüyor. Ancak geleneksel dizel-elektrikli denizaltılarla karşılaştırıldığında, hala küçük bir boyuta sahip olduğu gözlemleniyor. Başka bir teori ise, aracın insanlı olabileceği yönünde. Özellikle özel görevler için optimize edilmiş, sığ sularda veya deniz tabanında görev yapabilen bir model olabileceği öne sürülüyor.

Yeni aracın torpidolarla donatılmış olması da, aracın sadece keşif ve gözetleme amacıyla değil, doğrudan saldırı görevlerinde de kullanılabileceğini gösteriyor. Çin’in halihazırda beş farklı insansız denizaltı modeline sahip olduğu biliniyor ve bu yeni aracın, Çin Donanması için en iddialı unsurlardan biri olması bekleniyor. Ayrıca, bu aracın büyüklüğü, ABD Donanması’nın Orca XLUUV insansız sualtı aracından çok daha büyük olabilir, bu da Çin’in denizaltı teknolojisi alanındaki iddialı gelişimini gözler önüne seriyor.

Borusan Ventures, enerji depolama girişimi Tyba’ya yatırım yaptı!

0

Borusan Ventures, geleceğin enerji sistemlerini şekillendirecek teknolojilere yatırım yapmaya devam ediyor ve son olarak enerji depolama optimizasyon platformu Tyba’ya yatırım yaptı. Bu yatırım, Borusan Ventures’ın katıldığı Seri A yatırım turunda gerçekleşti ve toplamda 13,9 milyon dolar toplandı. Yatırım turunun liderliğini ABD’nin önde gelen iklim teknolojileri fonu Energize Capital üstlenirken, Pear VC, Mobilize Climate Capital gibi yeni yatırımcılar ve Powerhouse, Wireframe, Virta, Lorimer gibi mevcut yatırımcılar da destek verdi. Tyba’nın aldığı toplam yatırım miktarı ise 18,15 milyon dolara ulaşmış oldu.

Borusan Ventures, enerji depolama girişimi Tyba’ya yatırım yapıyor

Silikon Vadisi merkezli Borusan Ventures, ABD ve Avrupa’da enerji, mobilite, lojistik, tedarik zinciri ve endüstriyel teknolojiler gibi alanlarda erken aşama girişimlere yatırım yapıyor. Bu yatırımla birlikte, Borusan Ventures’ın güçlü endüstriyel geçmişi ve kaynakları, girişimlerin ekosistemlerinde büyümelerine stratejik destek sağlıyor. Bu yatırımın, Tyba’nın yapay zekâ destekli enerji tahminleme, ticaret ve optimizasyon çözümlerini ölçeklendirmesine olanak tanıyacağı ve enerji üreticilerinin gelirlerini maksimize etmelerine yardımcı olacağı belirtiliyor. Tyba, TotalEnergies gibi büyük enerji şirketleriyle çalışarak, Teksas ve Kaliforniya’daki 1 GWh’den fazla depolama varlığının operasyonlarını destekliyor. Ayrıca, şimdiye kadar 100 GW’ın üzerinde enerji depolama projelerinin tasarlanmasına ve simüle edilmesine yardımcı olmuş durumda.

Enerji depolama, dünya genelinde temiz enerjiye geçiş çabaları ve artan elektrik talebi ile giderek daha önemli hale geliyor. Batarya teknolojilerindeki hızlı gelişmelerle, birçok ülke enerji depolama kapasitesini artırmak için büyük yatırımlar yapıyor. ABD’de enerji depolama kapasitesi son üç yılda 6 kat artarak 30 GW’a ulaşırken, Türkiye’de de enerji depolama pazarının hızla büyümesi bekleniyor. Borusan EnBW Enerji, Türkiye’nin en büyük yenilenebilir enerji şirketlerinden biri olarak 400 MW’lık depolamalı rüzgâr santrali ön lisansına sahip ve bu yatırımları birkaç yıl içerisinde devreye almayı planlıyor.

Tyba’nın CEO’su Michael Baker, platformlarının bataryalar için bir “otopilot sistemi” işlevi gördüğünü belirterek, otomatik talimatlar ve teklif stratejileri ile işletmecilere tesislerini kârlı ve ölçeklenebilir bir şekilde yönetme imkânı sunduklarını ifade etti. Borusan Ventures’ın başkanı Defne Kocabıyık Narter ise, şebeke ölçekli bataryaların temiz enerji dönüşümünün önemli bir parçası olduğuna dikkat çekerek, Tyba’nın bu alandaki başarılarına olan katkılarından heyecan duyduklarını belirtti.

Norveç Varlık Fonu’ndan Türkiye’ye dev yatırım!

Norveç’in devasa büyüklükteki devlet varlık fonu, Türkiye’deki şirketlere yaptığı yatırımları artırarak 1,5 milyar doları geçti. 2024 sonu itibarıyla fonun, Türk şirketlerindeki toplam yatırımı 1 milyar 573 milyon 659 bin dolara ulaştı.

Norveç’ten 44 Türk Şirkete Dev Yatırım!

Dünyanın en büyük fonlarından biri olan Norveç Varlık Fonu, Türkiye’deki farklı ölçeklerde 44 şirkete yatırım yaptı. Petrol, enerji, finans, perakende ve havacılık sektörlerine yönelen fon, en büyük yatırımı Koç Holding’e gerçekleştirdi.

Fon, Koç Holding’in %0,90 hissesine ortak oldu ve şirketteki yatırımı 115,6 milyon doları buldu. Akbank hisselerine 113 milyon 539 bin dolar, BİM’e 111 milyon 381 bin dolar, Türk Hava Yolları’na 82 milyon 960 bin dolar, Turkcell’e ise 77 milyon 420 bin dolar aktarıldı.

Sağlık sektörüne de büyük ilgi gösteren fon, en büyük hisse payını MLP Sağlık Hizmetleri AŞ’ye ayırdı. Şirketin %3,10’luk hissesi için 63 milyon 971 bin dolar yatırım yaptı. Aksa Akrilik ve İş Yatırım da fonun %3 hisse payına sahip olduğu diğer Türk şirketleri oldu.

Enerji Sektörüne Güçlü Giriş!

Türkiye’nin enerji devleri Tüpraş ve Astor Enerji de Norveç Varlık Fonu’nun radarına girdi. Bu iki şirkete toplamda 90 milyon dolar yatırım yapıldı. Özellikle yenilenebilir enerjiye yönelen fon, bu alandaki yatırımlarını artırma sinyali verdi.

Norveç’ten Türkiye’ye Artan İlgi

Norveç Varlık Fonu, 2001’den itibaren Türkiye’ye küçük yatırımlarla giriş yaptı. 2008’den sonra hisse alımlarını hızlandırarak portföyünü büyüttü. 2021’de Türkiye’ye 485 milyon dolar yatırım yapan fon, 2022’de bu rakamı 1,2 milyar dolara, 2023’te ise 1,3 milyar dolara çıkardı. 2024 itibarıyla 1,5 milyar doları geçen yatırımıyla rekor seviyeye ulaştı.

Fonun Global Stratejisi

2024 yılında toplam 63 ülkede 8 bin 659 şirkete yatırım yapan fon, özellikle yenilenebilir enerji projelerine öncelik verdi. ABD teknoloji hisselerindeki yükseliş sayesinde geçen yıl 222 milyar dolar rekor kar elde etti.

Norveç Varlık Fonu, Türkiye’de otomotiv, yazılım, kimya ve çelik sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlere de yatırım yapmayı değerlendiriyor. Fon, önümüzdeki yıllarda Türkiye’deki yatırımlarını daha da genişletebilir.

Yatırım Türkiye için Ne anlama geliyor?

Uzmanlara göre, Norveç Varlık Fonu’nun Türkiye’ye artan ilgisi, ülkenin yatırımcılar için cazip bir pazar haline geldiğini gösteriyor. Küresel ekonomik dalgalanmalara rağmen, Türkiye’deki stratejik sektörlere olan yatırımların artması, ekonomik güvenin yükseldiğinin bir işareti olarak yorumlanıyor.

Google’ın yapay zeka reklamı tepki topladı!

Google‘ın yapay zeka programı Gemini için hazırladığı Super Bowl reklamı, büyük tartışmalara yol açtı. Reklamda küçük bir peynir işletmesi sahibi, Gemini’ın kendisine nasıl yardımcı olduğunu anlatırken, yapay zekanın peynirler için tanıtım metinleri yazdığı gösteriliyordu.

Google’ın yapay zeka reklamı büyük tepki çekti

Ancak, reklamı detaylı inceleyenler, Gemini’ın oluşturduğu metinlerde hatalar olduğunu fark etti. Örneğin, yapay zeka, gouda peynirinin dünya genelindeki toplam peynir tüketiminin %50-60’ını oluşturduğunu iddia etti, ancak bu oran gerçekte çok daha düşük. Google, bu hatayı fark edince YouTube’daki reklamı sessizce düzenleyerek ilgili bilgiyi değiştirdi.

Fakat sorun sadece yanlış bilgiyle sınırlı kalmadı. Daha büyük bir tartışma, Google’ın Gemini tarafından yazıldığını iddia ettiği metnin aslında 2020’den beri işletmenin internet sitesinde yer almasıyla patlak verdi. Bu durum, Gemini’ın metni doğrudan bir internet sayfasından kopyalamış olabileceği ya da Google’ın, Gemini’ın yazmadığı bir içeriği sanki ona aitmiş gibi sunduğu iddialarını gündeme getirdi. Google, metnin gerçekten Gemini tarafından üretildiğini savunsa da teknoloji basını ve sosyal medya kullanıcıları bu açıklamaya şüpheyle yaklaşıyor.

Bu olay, yapay zekanın güvenilirliği ve etik kullanımı konularında yeni soru işaretleri doğururken, Google gibi büyük bir şirketin Super Bowl gibi prestijli bir etkinlikte böylesine büyük bir hata yapması da eleştirilere yol açtı. Yapay zeka dünyasında güvenilirlik tartışmaları devam ederken, bu tür olaylar teknoloji devlerinin daha şeffaf ve dikkatli olmaları gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Turkcell, 5G ve fiber altyapı ihalelerine katılmaya hazır

0

Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun 5G ihalesinin 2024 yılının ilk yarısında gerçekleştirileceği ve 2026’da sona erecek Fiber Altyapıda İmtiyaz Sözleşmesi için ayrıca bir ihale düzenleneceği yönündeki açıklamalarını değerlendirdi. Dr. Ali Taha Koç, her iki ihaleye de katılmaya hazır olduklarını ve bu süreçlerin Türkiye’nin teknolojik gelişimi açısından kritik öneme sahip olduğunu belirtti.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, fiber altyapının büyük bir kısmının tek bir operatörün elinde olduğunu ve yeni ihaleyle birlikte rekabet şartlarının yeniden belirleneceğini ifade etti. Bakan, ihale süreciyle fiber altyapının genişletilmesinin hedeflendiğini ve 5G’ye geçişin ülke için önemli bir dönüm noktası olacağını vurguladı.

Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç
Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç

Dr. Ali Taha Koç da Turkcell’in hem fiber hem de 5G teknolojilerine yönelik yatırımlarını uzun süredir sürdürdüğünü belirtti. Fiber altyapının Türkiye genelinde yayılması için daha fazla yatırım gerektiğini dile getiren Koç, hem şirketlerin hem de bireysel kullanıcıların yüksek hızlı internet taleplerinin giderek arttığını söyledi.

Turkcell’in bu ihtiyacı karşılamak adına altyapı çalışmalarını hızlandırdığını ifade eden Koç, Türkiye’nin Turkcell’i olarak fiber altyapı alanında da en iyi hizmeti sunmaya hazır olduklarını belirtti. 5G teknolojisinin iş dünyası ve sanayi başta olmak üzere birçok sektörde dönüşüme yol açacağını ifade eden etti ve Turkcell’in teknik altyapısının bu geçiş süreci için hazır olduğunu söyledi.

Frekans tahsislerinin tamamlanmasıyla en güvenli ve kaliteli 5G hizmetini sunacaklarını belirten Koç, Turkcell’in mobil iletişimde olduğu gibi fiber altyapı alanında da Türkiye’nin en önemli aktörlerinden biri olmayı sürdüreceğini vurguladı.

Sağlık teknolojileri girişimi Avelios, 30 milyon dolar yatırım aldı!

Münih merkezli sağlık teknolojileri girişimi Avelios Medical, gerçekleştirdiği Seri A yatırım turunda 30 milyon dolar fon elde etti. Yatırım turuna Sequoia liderlik ederken, Revent, High-Tech Gründerfonds ve çeşitli melek yatırımcılar da sürece dahil oldu. Şirketin yatırım sonrası ulaştığı değerleme hakkında herhangi bir resmi açıklama yapılmadı. Girişim, bu fonu kullanarak sağlık sektöründe daha geniş bir müşteri kitlesine ulaşmayı ve uluslararası pazarlara açılmayı hedefliyor.

Sağlık teknolojileri girişimi Avelios, 30 milyon dolar yatırım almayı başardı

Christian Albrecht, Nicolas Jakob ve Dr. Sebastian Krammer tarafından kurulan Avelios, hasta bakım süreçlerini dijitalleştirerek sağlık hizmetlerinin daha verimli ve organize bir şekilde sunulmasını sağlayan yenilikçi bir yazılım platformu geliştiriyor. Tam modüler bir yapıya sahip olan bu platform, sağlık personelinin iş akışlarını optimize etmesine yardımcı olurken, hasta bakım süreçlerine dair tüm verilerin dijital olarak kaydedilmesini ve yönetilmesini sağlıyor. Sistemin sunduğu özellikler arasında hasta kayıtlarının dijital dokümantasyonu, akıllı veri giriş alanları ve otomatik raporlama gibi çözümler yer alıyor. Özellikle doktorların tedavi sırasında oluşturduğu notları analiz ederek otomatik doktor raporları üreten sistem, tıbbi verilerin işlenmesini daha hızlı ve verimli hale getiriyor.

Avelios Medical, ilk olarak 2021 yılında Revent’in liderliğinde gerçekleşen tohum yatırım turunda 2,2 milyon euro fon elde etmişti. O dönemde aldığı yatırımı, Almanya’da sağlık sektörüne entegre olabilmek için kullanan girişim, bugüne kadar ülke genelinde 12 hastaneyle iş birliği yaparak teknolojisini sahada uygulamaya başladı. Girişim, yapay zeka ve bulut tabanlı çözümlerden faydalanarak sağlık hizmetlerinde veri odaklı yaklaşımları daha ileri bir noktaya taşımayı hedefliyor.

Son yatırım turu ile birlikte Avelios, teknolojisini daha geniş bir kitleye ulaştırmak ve farklı pazarlara açılmak için çalışmalarını hızlandıracak. Şirket, Avrupa genelinde yeni müşteriler edinmek adına Fransa ve İngiltere pazarlarına giriş yapmayı planlıyor. Aynı zamanda, İspanya’daki büyük bir hastane zinciri ile görüşmeler yürüterek, sistemini bu pazarda da uygulamaya koymak için fırsatları değerlendiriyor. Aldığı fon ile sağlık teknolojileri alanındaki inovasyonlarını daha ileriye taşımayı ve hasta bakım süreçlerinde dijitalleşmeyi teşvik eden çözümler geliştirmeyi amaçlayan girişim, sağlık sektöründeki dijital dönüşümün öncülerinden biri olmayı hedefliyor.

Emblem VC, 80 milyon euroluk ilk fonunun kapanışını yaptı!

0

Paris merkezli risk sermayesi (VC) şirketi Emblem, ilk fonunun 80 milyon euroluk nihai kapanışını başarıyla gerçekleştirdi. Emblem’in kurucuları Bénédicte de Raphélis Soissan ve Guillaume Durao, VC şirketini kurmadan önce önemli girişimlere melek yatırımcı olarak katkı sağlamışlardı. Bu yatırımlar arasında, dijital futbol oyun platformu Sorare, sürdürülebilir gıda şirketi Dalma ve gurme et şirketi Gourmey gibi başarılı girişimler yer alıyor. Emblem’in kurucuları, bu deneyimlerinin yeni fonları için önemli bir temel oluşturduğunu belirtiyor.

Emblem VC, 80 milyon euroluk ilk fonunun kapanışını gerçekleştirdi

Yeni fonuyla birlikte Emblem, yaklaşık 25-30 girişime yatırım yapmayı planlıyor. Şirket, bu yatırımların çoğuna tohum turunda liderlik veya eş liderlik etmeyi hedefliyor. Yatırım yapmayı düşündükleri tur büyüklüğü ise genellikle 500 bin ile 3 milyon euro arasında değişiyor. Emblem’in odaklandığı alanlar, yeni teknoloji girişimleri ve inovatif iş modelleri olan şirketler, özellikle B2B uygulama geliştiren, yapay zeka teknolojilerini kullanan, tedarik zinciri optimizasyonu yapan ve e-ticaret alanında yenilikçi çözümler sunan girişimler.

Emblem, Mart 2023’teki ilk fon kapanışından bu yana, 16 farklı girişime yatırım yapmayı başardı. Bu yatırımlar arasında dikkat çeken isimler arasında, B2B mobil uygulama geliştiren The Mobile-First Company, yapay zeka destekli Ar-Ge platformu Altrove, tedarik platformu Pivot ve Shopify benzeri bir çevrimiçi ticaret platformu olan Volta bulunuyor. Bénédicte de Raphélis Soissan, fonlarının yatırım yaptığı coğrafi bölgeler hakkında da bilgi verdi. Soissan, Fransa’da sekiz, İsveç ve Danimarka gibi İskandinav ülkelerinde toplamda altı, ABD ve İtalya’da ise birer girişime yatırım yapıldığını açıkladı.

Emblem, yatırımlarını çeşitlendirerek küresel ölçekte etkili olmayı amaçlıyor. Şirketin liderliği, her coğrafyada yerel ekosistemleri desteklemeye ve girişimlerin büyüme potansiyelini en üst düzeye çıkarmaya odaklanıyor. Bénédicte de Raphélis Soissan, yatırım sürecine dair yaptığı açıklamalarda, fonlarının başarılı bir şekilde dağılmasından memnun olduklarını, ancak piyasadan tamamen uzak kalmamayı hedeflediklerini belirtti. Soissan, Emblem’in yatırım stratejisinin dört yıl süreceğini ve şu anda bu dönemin yarısına geldiklerini ifade etti. Ayrıca, önümüzdeki yıl yeniden stratejik adımlar atacaklarını ve yeni yatırımlar için hazırlık yapacaklarını belirtti.