Techinside Google News
Techinside Google News

Yaşamın kodunu “hack”lemek

Bugün hastalıkları ortadan kaldırmak için kullanılacak bir teknoloji, gelecekte, ten, saç ve göz renginden, fiziksel özelliklerine kadar tasarlanan, hızlı koşmadan tutunda, müziğe kadar her konuda yetkin “süper insanlar” için kullanılabilir

Barış Özkan / IFS Türkiye CTO

2020 yılında, Crispr-Cas9 adlı “genetik makas” üzerinde 9 yıl süren çalışmalarıyla Emmanuelle Charpentier ve Jennifer Doudna adlı iki bilim insanı Nobel Kimya Ödülü’nü kazandıklarında, biz Dünyalılar insanlığın geleceğini de değiştirecek yeni bir çağın başlamak üzere olduğunu fark etmemiş olabiliriz. En klasik tabiriyle teknolojinin hızla geliştiği bir çağda yaşıyoruz. İvmelenerek artan bu gelişim, yapay zekâ gibi “teknoloji üreten teknolojilerle” ve  genetik biliminde olan çalışmalarla da birleşerek “süper-insan” yolculuğunda hızla yol almamızı sağlıyor. Crispr-Cas9, en kısa ve doğru şekliyle DNA üzerinde ekleme, çıkarma yapılmasına  ya da  DNA diziliminin değiştirilmesine olanak tanıyan bir teknolojidir. Bir başka ifadeyle, bedenimizin yazılım kodunu değiştirmeye, “hack”lemeye yarayan bir araçtır.

- Advertisement -

İnsanlık ve medeniyet açısından, yapay zekâ ile birlikte tarihsel çağ dönüşümleri gibi yeni bir çağı açması muhtemel, insanoğlunun en büyük -aynı zamanda en tehlikeli- hayallerinden birini gelecekte gerçekleştirmesine olanak verecek bir teknolojidir. Tehlike noktasına birazdan geliriz ama önce, bizlere ve gelecek insan nesline ne gibi faydalar sağlayacak ve neden bu kadar önemli noktasını açmamız gerekiyor. Her şeyden önce, bu teknoloji sayesinde, yaşayan hücrelerde genom dizilimlerinde değişlik yapmak (hatalı dizilimi silmek, üzerine yazmak, kesip birleştirmek gibi) mümkün olduğundan ailemizden miras aldığımız, genetik bozukluklara sahip hepatit, kanser, lösemi, anemi gibi pek çok kalıtımsal hastalığın tedavisi mümkün olacak. Antibiyotikler ilk kullanıldığı zamana kadar, insanlar bakteri kaynaklı hastalıklardan yüksek bir oranda ölmekteydi. Bugün, bu tür hastalıklar için endişelenmemize gerek yok. Benzer şekilde, bu teknik ile kanser gibi kalıtımsal hastalıklarda, çok yakın bir zamanda  risk faktörü olmaktan çıkacaktır. Peki tehlike bunun neresinde?

Jennifer Doudna, çalışma  sırasında bir gece korkunç bir rüya görür. Rüyasında bir meslektaşı, ondan başka bir arkadaşına Crispr’ı açıklamasını ister. Çok az ışığın vurduğu bir odada, hararetle açıkladığı kişi ona doğru döndüğünde ve yüzünü gördüğünde dehşet içinde Hitler ile karşılaşır. DNA’larımız, yaşamın kaynak kodudur. Sadece genetik hastalıklarımız değil, uzun boylu olup olmadığımız, saçımızın, gözümüzün rengi, yüzümüzün görünüşü, bilişsel zekâ kapasitemiz gibi tüm bilgilerde aynı DNA’lar ile taşınmakta. Bugün hastalıkları ortadan kaldırmak için kullanılacak bu teknoloji, gelecekte, ten, saç ve göz renginden, fiziksel özelliklerine kadar tasarlanan, hızlı koşmadan tutunda, müziğe kadar her konuda yetkin “süper insanlar” için kullanılacaktır. Bu, insanoğlunun yüz binlerce yıldır süregelen evrim sürecinin “hack”lenmesi, milyonlarca yılda gelebileceği seviyeye çok kısa sürede ulaşması anlamına gelecektir. Farelerde yapılan ilk deneylerde, genom dizini değiştirilen farelerin, diğerlerine göre %20 daha hızlı hareket ettiğinin çalışmalarının olduğu bir zamandayız.

Carl Sagan, Karanlık Bir Dünya’da Bilimin Mum Işığı kitabında, bugün cep telefonlarından, mobil iletişime, teleskoplara kadar bilgi teknolojilerinin temelini oluşturan pek çok yeniliğin doğuş noktasının Maxwell’in elektromanyetik dalgalar olduğunu, ama Maxwell’in bu çalışmaları yaparken, gelecekte elinde taşıyacağı küçük bir cihazla her tür bilgi ve iletişime ulaşabileceğini hayal edemediğini söyler. Bugün de tüm ürettiğimiz bu teknolojilerin, gelecekte nelerin ortaya çıkmasına aracılık edeceğini bilemeyiz. Ama, bizi biz yapan, hayatı güzelleştiren en önemli özelliklerimizden birisi, her birimizin farklı özelliklere sahip olmamız. Gelecekte, tüm insanlığın antik Yunan heykelleri gibi tek bir model ve tipte olmasının bir distopya olarak kalmasını, bizi zenginleştiren farklılıklarımızın ve zayıflıklarımızın kalmasını ümit ediyorum.


Barış Özkan
Barış Özkan
IFS Türkiye CTO

Barış Özkan
IFS Türkiye CTO

1976 Ordu doğumludur. Lisans eğitimini Bilgisayar Mühendisliği üzerine tamamladıktan sonra çalışma hayatına IBM Türkiye’de mühendis olarak başlamıştır. Genç bir yazılım mühendisi olarak katıldığı IFS Türkiye ekibinde, halen CTO olarak görevini yürütmektedir. Seyahat edip yeni kültürler tanımaktan, edebiyat, tarih ve felsefe ile ilgili kitaplar okumaktan ve müzikten keyif alır. Evli ve bir çocuk babasıdır.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda paylaşın!

SON VİDEO

TÜMÜ
00:06:39

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi çekebilir