Meta, küçüklerin uygunsuz temas ve içeriklere maruz kalmasını önleyen Instagram kısıtlamalarını genişletiyor. Bu korumaları Facebook ve Messenger’a getiriyor ve genç Instagram kullanıcıları için yeni sınırlamalar ekliyor.
Meta genç kullanıcılar için iyileştirmeler yapıyor
Eylül ayında Instagram’a “Genç Hesapları”nı tanıttıktan sonra Meta, artık Facebook ve Messenger’da “benzer” korumaların mevcut olduğunu duyurdu. Bu, Facebook’un genç kullanıcıları uygulamaya çekmek için yıllarca mücadele ettiği ve TikTok gibi rakip sosyal medya platformlarına karşı gerilediği bir dönemde geldi.
Meta’ya göre Facebook ve Messenger Genç Hesapları bugün itibarıyla ABD, İngiltere, Avustralya ve Kanada’da kullanıma sunuluyor ve diğer bölgeler “yakında” kullanıma sunulacak. Şirket hangi korumaların uygulanacağını belirtmedi ancak Instagram’ın Genç Hesapları kullanıma sunulmasıyla eşleşirse değişiklikler 18 yaş altı kullanıcılar için yeni ve mevcut hesaplara otomatik olarak uygulanacak. Daha büyük gençler bu korumaları devre dışı bırakabilir ancak 16 yaş altındakilerin herhangi bir değişiklik yapmak için denetim araçları aracılığıyla ebeveyn izni istemeleri gerekecektir.
Mevcut Genç Hesap korumaları arasında mesajlaşma ve yabancılarla etkileşimler konusunda kısıtlamalar ve hassas içerikleri görme konusunda daha sıkı kontroller yer alıyor. Gençler ayrıca 60 dakikalık zaman sınırı hatırlatıcıları ve 22:00 ile 07:00 arasında bildirimleri sessize alan bir uyku modu ile çevrimdışı daha fazla zaman geçirmeye teşvik ediliyor. Bu özellikler, Meta’nın platformlarındaki çocuk güvenliğiyle ilgili eleştirileri ele alma çabalarının bir parçası. Facebook ve Instagram şu anda küçükleri koruma konusundaki endişeler nedeniyle AB soruşturması altında ve 2023’te açılan ayrı bir ABD davasında Meta’nın “çocuk arayan avcılar için bir pazar yeri” yaratmakla suçlanmasıyla suçlanıyor.
Genç MÜSİAD tarafından MÜSİAD Genel Merkezi’nde düzenlenen Demo Day etkinliği, genç girişimcilerin yenilikçi fikirlerini ticari başarıya dönüştürme yolunda önemli bir adım attı. Genç girişimciliği yatırım sunumlarının ötesine taşıyarak ticaretin odağına yerleştirmeyi hedefleyen etkinlikte, teknoloji ve inovasyon odaklı 10 girişim sahne aldı. Fon arayan değil, gerçek müşteriye ulaşmak isteyen start-up’lar, iş dünyasıyla birebir temas kurdu. Genç MÜSİAD, Demo Day ile sadece genç girişimcilerin fikirlerini duyurmasına değil, ölçeklenebilir ve sürdürülebilir ticari modeller geliştirmesine alan açtı.
Girişimciler sahneye çıktı
Demo Day’de yer alan girişimler, farklı sektörlerde dikkat çeken yenilikler sundu. UniToni, üniversiteler için sosyal yaşam ve akademik araçları birleştiren bir platformla öğrenci katılımını yüzde 40 artırırken maliyetleri yüzde 35 düşürdü. Harcy, tekstil atıklarından ürettiği çevre dostu Harcy Polyester Yünü ile bina yalıtımında maliyet avantajı sağladı. SOWEC, deniz dalgalarını yenilenebilir enerjiye dönüştürerek dört yılda kendini amorti etti. Sugar, yapay zeka ile dijital dekorasyon çözümleri sunarken, WorkyBe, 1GW+ yenilenebilir enerji alanında 198.000 ton karbon ayak izini önledi. NevaSoft, tıbbi laboratuvarlar için yapay zeka destekli tanı sistemleri geliştirdi. Counterfake, e-ticaret için sahtecilik tespit sistemiyle güvenliği artırdı ve Mostaş Teknoloji, tarımda insansız hava araçlarıyla verimliliği yükseltti.
Teknopark ile ortak hızlandırma programı başlayacak
Demo Day’de ayrıca Teknopark İstanbul ile imzalanan protokolün detayları da duyuruldu. Girişimciliğin teknoloji ve iş dünyasıyla daha sıkı entegre edilmesini amaçlayan işbirliği kapsamında ortak hızlandırma programları düzenlenmenin yanı sıra, Teknopark İstanbul bünyesindeki girişimler, iş dünyasıyla entegre edilerek ticari hacimlerini büyütülmesi hedefleniyor. Bu adım, Türkiye’nin teknoloji ve ticaret ekosistemini birleştirme yolunda önemli bir gelişme olarak dikkat çekiyor.
MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı: “Girişimciliği, toplumsal sorumlulukla harmanlayarak destekliyoruz”
Girişimciliğin sadece ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir güç olduğunu belirten
MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı, “Gençlerimizin bu alanda cesur adımlar atması, Türkiye’nin küresel ekonomide daha güçlü bir oyuncu haline gelmesinin temelidir. MÜSİAD olarak girişimciliği, toplumsal sorumlulukla harmanlayarak destekliyoruz. Genç MÜSİAD’ın gerçekleştirdiği Demo Day, bu yaklaşımın sahadaki karşılığıdır. Yatırımcı bulmanın ötesinde, reel sektörle temas eden bu genç girişimler sayesinde sadece şirketler değil, Türkiye ekonomisi de büyüyor” dedi.
Genç MÜSİAD Başkanı Muhammed Güllüoğlu: “Girişimleri ticarileştirme yolunda önemli bir model geliştiriyoruz”
Genç MÜSİAD Başkanı Muhammed Güllüoğlu
Girişimciliği fon bulma süreciyle sınırlı görmediklerini belirten Genç MÜSİAD Başkanı Muhammed Güllüoğlu: “Hedefimiz; gençlerin pazara çıkabilen, satış yapabilen, istihdam oluşturan ve ihracat yapma potansiyeline sahip girişimlere dönüşmesi. Bu vizyonla hayata geçirdiğimiz Demo Day, gençlerin gerçek müşterilerle buluştuğu bir ticaret sahnesine dönüştü. Ayrıca bu süreçte Teknopark İstanbul ile imzaladığımız iş birliği protokolü sayesinde, teknoloji girişimlerini iş dünyasıyla entegre ederek ticarileşme yolunda önemli bir model geliştiriyoruz” dedi.
Genç MÜSİAD Girişimcilik Merkezi Başkanı Mağsum Usta: “Demo Day bizim için sadece sunum yapılan bir gün değil”
Demo Day’in sadece sunum yapılan bir gün olmadığına dikkat çeken Genç MÜSİAD Girişimcilik Merkezi Başkanı Mağsum Usta, “Genç girişimcilerin pazara ilk adım attığı, gerçek müşterilerle tanıştığı, ticaretin içine ilk kez girdiği bir eşiktir. Sahneye çıkan her girişimcimiz bu süreçte sadece fikrini değil, artık olgunlaşmış bir iş modelini ortaya koydu. Genç MÜSİAD olarak bu dönüşümün parçası olmak, iş fikrini ticarete dönüştüren her adımda onların yanında durmak en büyük gururumuz” dedi.
Teknopark İstanbul Genel Müdürü Prof. Dr. Abdurrahman Akyol:“Girişimleri sadece yatırımcılarla değil, reel sektörle buluşturacağız”
Yalnızca teknoloji geliştirme süreçlerine değil, bu teknolojilerin ticarileşmesine de aynı ölçüde odaklandıklarına dikkat çeken Teknopark İstanbul Genel Müdürü Prof. Dr. Abdurrahman Akyol, “Girişimciliğin sadece fikirle değil, pazarda karşılık bulan bir modelle büyüyebileceğini biliyoruz. Genç MÜSİAD ile imzaladığımız iş birliği protokolü, bu yaklaşımın en somut adımlarından biridir. Bu iş birliği sayesinde, Teknopark bünyemizdeki girişimleri yalnızca yatırımcılarla değil, reel sektörle buluşturacağız. Amacımız; laboratuvarda geliştirilen projeleri reel sektörle entegre ederek, katma değerli üretimi artırmak ve Türkiye’nin teknoloji ihracatını güçlendirmektir. Girişimcilik ekosistemini sadece desteklemekle kalmayıp, dönüştürmek istiyoruz. Bu modelin, girişimciliğin geleceğinde belirleyici rol oynayacağına inanıyoruz” dedi.
Startups.watch tarafından yayınlanan “2025 Q1 Türkiye Startup Ekosistemi Raporu” verilerine göre, 2025’in ilk çeyreğinde Türkiye’deki startup yatırımları önemli ölçüde düşüş gösterdi. Toplam 49 yatırım turunda 58 milyon dolar yatırım gerçekleşti.
Rapora göre 2025’in ilk çeyreği, yatırım sayısı açısından 2023’ün başından bu yana en kötü çeyrek oldu. Yatırım miktarı açısından ise 2023’ün son çeyreğinden sonra en düşük seviyeyi gördü.
Türkiye startup ekosisteminde yeni bir soğuk dönem mi başlıyor?
Türkiye’deki startup ekosisteminin en büyük sorunlarından biri olan tohum aşamasından A ve B serisi yatırımlara geçiş sorunu 2025’in ilk çeyreğinde de devam etti. Rapor, Türkiye’de ortalama tohum yatırımının Avrupa’dakinin yarısından az olduğunu ve bunun startupların A Serisi yatırıma ulaşmasını zorlaştırdığını belirtiyor.
İlk çeyrekte oyun ve fintech sektörleri yatırım faaliyetlerine öncülük etti. Oyun sektöründe Good Job Games, fintech sektöründe ise Fimple yatırım trendlerini şekillendirmede önemli rol oynadı. Yapay zeka startuplarına yapılan yatırımların mütevazı görünmesine rağmen, bunun gelecekteki büyüme için atılan tohumlar olarak değerlendirildiği ifade ediliyor.
2025’in ilk çeyreğinde herhangi bir yeni kurumsal risk sermayesi (CVC) fonu kurulmadı veya duyurulmadı, toplam sayı 92’de değişmedi. Kurumsal ve CVC katılımı ile yapılan yatırımlar çeyrek bazda düşerek %27’ye geriledi.
Türkiye Sermaye Piyasası Kurulu verilerine göre, 2025’in ilk çeyreğinde 26 adet Girişim Sermayesi Yatırım Fonu (GSYF) yetkilendirildi ve toplam sayı 481’e (kapatılanlar hariç 462) ulaştı. GSYF katılımı ile yapılan yatırımlar, beş çeyrek üst üste düşerek 2025’in ilk çeyreğinde %30’a geriledi.
Başarılı kitlesel fonlama kampanyalarının sayısı da düşmeye devam etti ve 2025’in ilk çeyreğinde sadece 4 başarılı kampanya tamamlandı. Rapora göre 2020’den bu yana, toplam 1,1 milyar dolar fon büyüklüğüne sahip 430 GSYF kuruldu.
Aynı dönemde, 54 geleneksel VC fonu toplam 1,4 milyar dolar fon büyüklüğünü hedefledi. GSYF’ler ortalama 2,5 milyon dolar fon büyüklüğü ile mikro fon olarak değerlendirilirken, geleneksel VC fonlarının ortalama büyüklüğü 26 milyon dolar oldu. 2025’in ilk çeyreğindeki en dikkat çekici satın almalar arasında, Laboratoires Vivacy’nin DCP portföy şirketi Burgeon’u satın alması yer aldı.
Bu anlaşma, DCP için bir “ejderha çıkışı” (fonu tamamen geri döndüren çıkış) temsil ediyor ve Türkiye’de bir deeptech fonunun tüm fon yatırımını geri döndüren bir çıkış gerçekleştirdiği ilk örnek oldu. Diğer önemli satın almalar arasında Constructor Tech’in Boğaziçi Ventures portföy şirketi Perculus’u, Cleversoft’un Fineksus’u ve Ava Labs’ın EtraPay’i satın alması yer aldı.
Yatırım düşüşünün Mart ayı sonundaki Ramazan Bayramı ve henüz duyurulmamış ilk çeyrek yatırımlarından kaynaklanabileceğini belirten rapor, bu durumun bir sonraki çeyrek raporunda daha net görüleceğini vurguluyor.
Ülkemizden bilim insanları, gümüş mikro pullara ve optimize edilmiş polimerik katkı maddelerine dayalı yeni güneş modülü elektriksel olarak iletken yapıştırıcılar tasarladılar. Önerilen yapıştırıcıların gerçek dünya çalışma koşulları altında elektriksel iletkenliği, yapışma gücünü ve güvenilirliği artırdığı bulundu. Bu, özellikle kiremit güneş modülleri için önemlidir.
Kiremit güneş modülleri için yapıştırıcı
ODTÜ’den araştırmacılar, özellikle zona kaplı PERC tipi güneş hücreleri için tasarlanmış, su bazlı elektriksel iletken yapıştırıcılar (ECA’lar) geliştirdiler. Kiremitli paneller, hücrelerin yalnızca küçük bir kısmının güneş ışığına maruz kalmadığı bara içermeyen bir yapıya sahiptir. Hücreler, yüksek yoğunluklu bir kiremitli ip oluşturmak için elektriksel olarak iletken yapıştırıcı ile bağlanır ve ortaya çıkan şeritler bağlanır. Azaltılmış bara sayısı gölgeleme kayıplarını azaltıyor. Kiremit güneş modülleri bu nedenle daha verimli olabilir.
Araştırmanın baş yazarı Husnu Emrah Ünalan: “Uçucu organik bileşikler (VOC) yayan geleneksel solvent bazlı yapıştırıcıların aksine, yeni formüle edilen yapıştırıcı tamamen su bazlıdır ve fotovoltaik üretim için yeşil ve güvenli bir alternatif sunmaktadır. Gümüş mikro pullar, biyolojik olarak parçalanabilir katkı maddeleri ve optimize edilmiş yüzey aktif maddeler kullanılarak, formül 25 μm film kalınlığında 22 μΩ/cm hacim direnci, 4,8 MPa yapıştırıcı akma gerilimi ve ticari bir referans yapıştırıcıya kıyasla %0,4 mutlak güç dönüşüm verimliliği elde etti” dedi. Kiremit güneş modülleri için geliştirilen bu yapıştırıcı, çevre ve kullanıcı güvenliği açısından önemlidir.
Solar Energy Materials and Solar Cells dergisinde yayımlanan “PERC tipi zona kaplı güneş hücreleri için su bazlı elektriksel iletken yapıştırıcı” başlıklı makalede araştırma ekibi, yeni ECA’yı, birincil bileşenleri belirtilmemiş çevre dostu bir bağlayıcı sistem, dağıtıcılar ve reoloji değiştiriciler olan, iletken dolgu maddesi olarak Ag mikro pullarını içeren su bazlı bir sistem olarak tanımladı. Akademisyenler, bağlayıcının organik, suda çözünür, biyolojik olarak parçalanabilir ve çevre dostu özellikleri nedeniyle seçildiğini söylediler ancak daha fazla ayrıntı vermediler. Kiremit güneş modülleri için bu yaklaşım, sürdürülebilirliği artırır.
Bilim insanları, ECA’nın performansını Ankara’daki ODTÜ-GÜNAM fotovoltaik modül açık hava test sahasında tam açık hava testleri ile doğruladılar ve yapıştırıcının zaman içindeki elektriksel ve mekanik güvenilirliğini doğrulayan gerçek dünya testleri gerçekleştirdiler. ECA’ları, biriktirmeyi gerçekleştirmek ve yapışkan dağılımını kontrol etmek için 0,21 mm iç çaplı 27 kalibrelik bir nozulla doğrudan mürekkeple yazma (DIW) yoluyla uyguladılar. Birbirine bağlı iki şerit için 0,1 g ECA kullandılar, 15 çift şeritten oluşan tam bir set için ise toplam ECA tüketimi 16 g oldu. Bu testler, kiremit güneş modülleri için umut verici sonuçlar ortaya koydu.
Dünya elektrikli geleceğe doğru koşarken Toyota olduğu yerde kaldı. Ancak Japon otomobil üreticisi, EV partisine geç kalmış olabilir ve davetli listesini bir milyon kişiyle doldurmuş olabilir. Son on yıldır hibrit araçlara büyük yatırım yapan Toyota’nın, önümüzdeki birkaç yıl içinde elektrikli araçlara tam gaz yöneleceği bildiriliyor ve özellikle Toyota elektrikli araç modellerine öncelik vereceği belirtiliyor.
Toyota elektrikli araç hedefini büyütüyor
Şu anda Toyota’yı ABD BEV masasında yalnızca bZ4X ve Lexus RZ muadili temsil ediyor, ancak Toyota elektrikli araç portföyünü genişletmek istiyor, şirketin ciddi bir şekilde telafi etmesi gereken bir şey var. Ancak bu yakında değişebilir. Toyota’nın 2027 yılına kadar kendi bünyesinde yaklaşık 15 elektrikli araç modeli geliştirmeyi planladığı ve o tarihe kadar yıllık yaklaşık bir milyon elektrikli araç üretme gibi iddialı bir hedef belirlediği belirtiliyor.
2021 yılında Toyota’nın elektrifikasyon yol haritasını açıklayan dönemin CEO’su Akio Toyoda, tamamen elektrikliye geçiş için bir zaman çizelgesi belirlemeyi reddetti. Bu yaklaşım bugün bile devam ediyor ve Toyota elektrikli araç konusunda temkinli davranıyor. Şirket, yalnızca mantıklı olduğu yerde ve zamanda elektrifikasyona yöneleceğini savundu.
Dolayısıyla Toyota’nın şimdi büyük bir EV hamlesine hazırlanması, tıpkı birçok rakibin vaatlerinden cayması ve lansmanları ertelemesi gibi, zamanlamasının yanlış bir adımdan çok hesaplanmış bir hamle gibi görünmesini sağlıyor.
Toyota EV stratejisi, esnekliği inovasyonla birleştiren “çok yollu bir yaklaşıma” dayanmaktadır. Şirket, pilli elektrikli araç (BEV) üretimini artırmaya kararlı olsa da çeşitli bölgesel ihtiyaçlara ve tüketici tercihlerine uyacak şekilde hibritlere, şarj edilebilir hibritlere ve hidrojenle çalışan araçlara yatırım yapmaya devam ediyor.
Şirket, 2035 yılına kadar Avrupa’da yeni araç satışlarında %100 karbondioksit azaltımı ve 2050 yılına kadar küresel karbon nötrlüğüne ulaşma gibi iddialı çevresel hedefler belirledi. Bu arada Toyota elektrikli araç pazarında da güçlenmeye çalışırken, hidrojen kartuş konsepti de dahil olmak üzere yenilenebilir enerji çözümlerini geliştirmek için yeni kurulan şirketler ve işletmelerle iş birliği yapıyor.
Samsung, bu güncellemeyle Galaxy cihazlarında önemli tasarım değişiklikleri ve yeni özellikleri hayata geçiriyor. Android 15’in kendisi büyük yenilikler getirmese de Samsung’un One UI 7 ile sunduğu yenilikler dikkat çekiyor.
Yeni arayüzde bildirim paneli ile hızlı ayarlar paneli birbirinden ayrılarak kullanıcıların ayarları daha kolay yönetmesi sağlandı. Uygulama menüsü ise artık dikey olarak kaydırılabiliyor. Ayrıca, ana ekrandaki uygulama simgeleri ve klasörler için daha fazla özelleştirme seçeneği sunuluyor. Çoklu görev ekranı ve sistem genelinde kullanılan bulanıklık efektleri de arayüze modern bir görünüm kazandırıyor.
One UI 7 ile gelen “Now Bar” ve “Canlı Bildirimler” özelliği ise iPhone’daki “Live Activities” özelliğine benzer bir deneyim sunuyor. Samsung, bu güncellemeyle kullanıcı deneyimini daha pratik, modern ve kişisel hale getirmeyi hedefliyor.
Android 15 alacak Galaxy modelleri ve güncelleme takvimi
Samsung, Android 15 ve One UI 7 güncellemesini 7 Nisan 2025 itibarıyla ilk olarak Güney Kore’de Galaxy S24 serisine dağıtmaya başladı. Diğer bölgelerdeki güncelleme süreci ise 10 Nisan’dan itibaren devam edecek.
Güncellemeyi ilk alan modeller şu şekilde:
Galaxy S24, S24+, S24 Ultra
Galaxy Z Fold 6, Z Flip 6
Galaxy Z Fold 5, Z Flip 5
Galaxy S23 serisi
Galaxy Tab S10+ ve S10 Ultra
Mayıs 2025 itibarıyla güncelleme alacak diğer önemli modeller:
Galaxy S22 serisi
Galaxy Z Fold 4, Z Flip 4
Galaxy S23 FE
Galaxy S21 serisi
Galaxy Tab S9 ve Tab S8 serileri
Galaxy Z Fold 3, Z Flip 3
Haziran 2025’te ise orta segment Galaxy A serisi ve bazı tablet modelleri güncellemeye kavuşacak:
Galaxy A53, A33, A25, A24, A15
Galaxy Tab S9 FE, S9 FE+
Galaxy Tab A9, Tab Active 5 ve Tab Active 4 Pro
Öte yandan, Galaxy S25 serisi ve bazı Galaxy A serisi modeller Android 15 yüklü şekilde doğrudan satışa sunulacak. Bu modeller arasında Galaxy S25, S25+, S25 Ultra ve Galaxy A56 gibi cihazlar bulunuyor.
Samsung’un 2025 Haziran ayına kadar Android 15’i 50’den fazla modele ulaştırması bekleniyor. Güncelleme takvimi ilerleyen dönemlerde daha da genişleyecek ve yeni modeller açıklanacak.
Samsung kullanıcılarını ne bekliyor?
Samsung’un One UI 7 ile sunduğu Android 15 güncellemesi, sadece arayüz değişiklikleriyle değil, performans iyileştirmeleri ve kişiselleştirme seçenekleriyle de öne çıkıyor. Güncellemenin özellikle yeni bildirim ve hızlı ayarlar paneli ile cihaz kullanımını daha akıcı hale getirmesi bekleniyor.
Samsung kullanıcıları, güncelleme takvimini takip ederek cihazlarına Android 15’in ne zaman geleceğini kontrol edebilirler. Güncelleme geldiğinde Ayarlar > Yazılım Güncelleme bölümünden indirilebilir olacak.
İlk olarak geçtiğimiz yıl Instagram’da kullanıma sunulan bu özellik, şimdi de ABD, İngiltere, Avustralya ve Kanada’da Facebook ve Messenger kullanıcıları için devreye alındı. Meta, bu özelliği ilerleyen süreçte dünya genelinde yaygınlaştırmayı planlıyor.
Genç Hesaplar özelliği, 16 yaş altındaki kullanıcıların platform deneyimini otomatik olarak bazı sınırlamalarla şekillendiriyor. Bu sınırlamalar sayesinde uygunsuz içeriklere erişim ve tanımadıkları kişilerden gelen mesajlar engelleniyor. Ayrıca, 16 yaş altındaki gençlerin bu ayarları değiştirebilmesi için ebeveyn onayı gerekiyor.
Meta tarafından yapılan açıklamaya göre genç kullanıcılar, yalnızca daha önce takip ettikleri veya mesajlaştıkları kişilerden mesaj alabilecek. Hikayelerini ise sadece arkadaşları görebilecek ve bu kişiler cevap verebilecek. Etiketleme, bahsetme ve yorum yapma gibi etkileşimler de sadece arkadaşlarla sınırlı olacak.
Instagram’da ekstra koruma, Messenger ve Facebook’ta sessiz mod
Meta’nın getirdiği yeni düzenlemeler sadece iletişim kısıtlamalarıyla sınırlı değil. Genç Hesap sahipleri, sosyal medya uygulamalarında günde bir saatten fazla zaman geçirdiklerinde uygulamadan çıkmaları yönünde hatırlatmalar alacak. Ayrıca, gece saatlerinde otomatik olarak “Sessiz Mod” devreye girerek bildirimler kapatılacak.
Instagram tarafında ise 16 yaş altı kullanıcıların canlı yayın yapabilmesi için ebeveyn izni şartı getirildi. Aynı şekilde, doğrudan mesajlarda çıplaklık içeren görsellerin bulanıklaştırılmasını devre dışı bırakmak isteyen gençler de ailelerinin onayını almak zorunda kalacak.
Meta, bu yeniliklerin sosyal medya kullanımının gençler üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmayı hedeflediğini belirtiyor. Şirketin paylaştığı verilere göre, şu ana kadar 54 milyon genç kullanıcı Instagram’da Genç Hesaplar sistemine taşındı ve bu gençlerin %97’si yerleşik koruma özelliklerini aktif şekilde kullanmaya devam ediyor.
Öte yandan, Meta tarafından Ipsos’a yaptırılan bir araştırmaya göre, ebeveynlerin %94’ü bu yeni özellikleri faydalı bulurken, %85’i ise Genç Hesaplar sayesinde çocuklarının sosyal medyada daha olumlu bir deneyim yaşadığını düşünüyor.
Meta, sosyal medya platformlarının genç kullanıcılar üzerindeki etkilerinin yoğun şekilde tartışıldığı bu dönemde, attığı bu adımlarla hem ebeveynlerin hem de resmi kurumların güvenini kazanmaya çalışıyor.
Robotaksi şirketi Waymo’nun araçların iç kameralarından gelen verileri kullanarak yapay zekayı eğitebileceği ve yolculara hedefli reklamlar satabileceği yönünde söylentiler dolaştı. Ancak şirket, Waymo kamera verilerine dayalı reklam hedeflemeyeceği konusunda ısrar ederek endişeleri yatıştırmaya çalıştı.
Waymo kamera verilerine dayalı reklam paylaşıyor mu?
Durum, araştırmacı ve mühendis Jane Manchun Wong’un Waymo’nun gizlilik politikasının yayınlanmamış bir versiyonu, robotaksi şirketinin jeneratif AI’yi eğitmek için araçlarından gelen verileri kullanmaya başlayabileceğini öne sürüyordu. Taslak politika, müşterilerin Waymo’nun “kişisel bilgilerinizi (kimliğinizle ilişkili iç kamera verileri dahil) GAI eğitimi için kullanmasını” reddetmelerine olanak tanıyan bir dile sahipti. Wong’un keşfi ayrıca Waymo bu şekilde bir reklam için bu görüntüleri sürücülere kişiselleştirilmiş reklamlar satmak için kullanabileceğini öne sürüyordu.
Waymo sözcüsü Julia Ilina: “Waymo’nun makine öğrenimi sistemleri bu verileri tek tek kişileri tanımlamak için kullanmak üzere tasarlanmamıştır ve bu şekilde bir reklam planları yoktur” dedi.
Ilina, Wong tarafından bulunan sürümün “özelliğin amacını doğru bir şekilde yansıtmayan yer tutucu metin” içerdiğini ve özelliğin hala geliştirilme aşamasında olduğunu belirtti. Ilina: “Waymo’nun Gizlilik Politikasında herhangi bir değişiklik getirmeyecek, bunun yerine Kamera verilerine dayalı reklam yerine sürücülere ML eğitim amaçları için veri toplamayı devre dışı bırakma fırsatı sunacak” dedi. Waymo’nun bu şekilde reklam stratehisini uygulamayacağını belirtmesi, şirketin sürdürülebilirliği için büyük önem taşıyor. Gizlilik endişeleri kullanıcı tarafında cephe alınmasına neden olabilirdi.
Amazon, yapay zeka video modelinin artık dakikalarca uzunlukta klipler üretebileceğini söylüyor. Aralık 2024’te duyurulan Nova Reel, Amazon’un jeneratif video alanına ilk girişimiydi. Hızla kalabalıklaşan bir pazarda OpenAI, Google ve diğerlerinin modelleriyle rekabet ediyor.
Amazon yapay zeka video çalışmalarını artırıyor
En son Nova Reel olan Nova Reel 1.1, AWS geliştirici savunucusu Elizabeth Fuentes’in bir blog yazısında açıkladığı gibi, çekimler arasında “tutarlı stil” ile “çoklu çekim” videoları üretebilir. Kullanıcılar, altı saniyelik çekimlerden oluşan iki dakikalık bir video üretmek için 4.000 karaktere kadar uzunlukta bir istem sağlayabilir.
Nova Reel 1.1 ayrıca “Multishot Manual” adlı yeni bir mod sunuyor. Bu modda, model bir video çekiminin kompozisyonu üzerinde daha fazla kontrol sağlamak için bir komutla birlikte bir görüntüye başvurabilir. Fuentes’e göre, 1280 x 720 çözünürlüklü bir görüntü ve 512 maksimum karakterlik bir komut verildiğinde, Multishot Manual 20 çekime kadar içeren videolar üretebilir.
Nova Reel yalnızca Bedrock, Amazon’un AI dev suite’i de dahil olmak üzere AWS platformları ve hizmetleri aracılığıyla kullanılabilir ve müşterilerin erişim talebinde bulunması gerekir. Çoğu üretken AI sisteminde olduğu gibi, Reel’in etik açıdan sağlam yöntemler kullanılarak geliştirilip geliştirilmediği konusunda sorular var. Video üreten modeller, yeni klipler üretmek için bu videolardaki kalıpları “öğrenmek” üzere çok sayıda video örneği üzerinde eğitilir. Bazı şirketler, sahiplerinden veya yaratıcılarından izin almadan modelleri telif hakkıyla korunan videolar üzerinde eğitir ve bu modeller telif hakkıyla korunan fotoğrafları ” tekrarladığında “, modellerin kullanıcılarını fikri mülkiyet davalarına maruz bırakır.
Amazon, Reel’in eğitim verilerinin kaynağını açıklamadı ve ayrıca, modellerin veri kümelerini videolarıyla besleyen yaratıcıların vazgeçmeleri için açık bir yol sağlamadı. Ancak şirket, tazminat politikasına uygun olarak, modelleri tarafından oluşturulan medyayla telif hakkını ihlal etmekle suçlanan tüm AWS müşterilerini koruyacağını söyledi.
Mobil cihazlarımızın her yerde, hatta doğada bile mevcut olduğu bir çağda, güvenilir, taşınabilir enerji çözümlerine olan ihtiyaç artıyor. Shine 2.0 üçü bir arada taşınabilir rüzgar türbini, hem açık hava meraklıları hem de acil durumlara hazırlananlar için uygun kompakt bir formda yenilenebilir enerji sağlıyor.
Taşınabilir rüzgar türbini
Shine 2.0, 1 litrelik bir su şişesine benzer kompakt bir boyuta katlanarak sırt çantasında taşınmasını kolaylaştırır. Sadece yaklaşık 3 pound (1,36 kg) ağırlığındadır ve rahatlık ve hareketlilik için tasarlanmıştır. Ayrıca türbin, çeşitli dış mekan koşullarında dayanıklılık sağlayan IP54 standartlarına göre hava koşullarına karşı sızdırmazdır.
Üç adet 23,6 inç (60 cm) kompozit takviyeli kanatla donatılan Shine 2.0, entegre bir seviyeyle birlikte 6 fit yüksekliğinde bir kule montajıyla eşleştirilebilir. Türbin rüzgarla otomatik olarak hizalanır ve rüzgarlar 28 mil/saat (45 km/saat) hıza ulaştığında 50 watt’a kadar güç üretebilir. Üreticiye göre bu enerji, bir akıllı telefonu sadece 17 dakikada tamamen şarj etmek veya bir dizüstü bilgisayarı 2 saatten kısa sürede çalıştırmak için yeterlidir. Ancak, 8 mil/saatlik bir esinti gibi daha hafif rüzgar koşullarında, bir dizüstü bilgisayarı şarj etmek 75 saatten fazla sürebilir.
Aurea’nın kurucu ortağı Rachel Carr: “İster şebekeden bağımsız bir alanda keşif yapıyor olun, ister evinizde elektrik kesintisi yaşıyor olun, bu türbin cihazlarınızı en çok ihtiyaç duyduğunuz anda hızlı bir şekilde şarj etmek için yenilenebilir enerji sağlıyor” diyor.
Shine 2.0, Aurea’nın taşınabilir türbinlere ikinci girişimini temsil ediyor ve orijinal modeli Kickstarter aracılığıyla başarıyla finanse edildi. Şirket, bu güncellenmiş sürüm için kitle fonlaması platformuna geri döndü ve taahhütler 356 dolardan başlıyor. Kitle fonlaması her zaman içsel riskler taşısa da, her şey plana göre giderse, sevkiyatın Mayıs 2025’te başlaması bekleniyor.
Washington eyaletinde bulunan drone şirketi Freefly Systems tarafından üretilen Flying Sun 1000 kiti, firmanın mevcut Alta X ağır yük taşıma quadcopter’ı temel alınarak üretildi. Kullanılmadığında katlanan özel titreşim sönümleyici pervanelere sahip olan uçak, 15 kg’a (33 lb) kadar yük kaldırabilir. Flying-Sun dışındaki uygulamalarda, iki adet 16-Ah lityum pil paketinin bir şarjının, yük ağırlığına bağlı olarak 20 ila 50 dakikalık uçuş süresi için yeterli olduğu iddia edilmektedir.
Mobil drone aydınlatma sistemi
Flying Sun 1000 paketi, Alta X’in pervane kollarının alt taraflarına dört adet 72 LED aydınlatma paneli ekler. Bu 288 aşağı bakan ışık, toplamda 300.000 lümenlik bir çıkışa sahiptir ve inşaat, güvenlik, arama ve kurtarma, acil müdahale ve film/televizyon prodüksiyonu gibi uygulamalar için alttaki zemini parlak bir şekilde aydınlatıyor.
Elbette, tüm bu LED’ler çok fazla güç çekiyor. Bu nedenle, paket, drone/ışıkların bir elektrikli araç, taşınabilir jeneratör veya başka bir harici güç kaynağı tarafından çalıştırılmasına olanak tanıyan bir bağlama kablosu içeriyor. Kurulumun, gerekirse yaklaşık beş ila 10 dakika boyunca yalnızca drone’un pil gücüyle çalışabileceği belirtiliyor. Durum ne olursa olsun, tüm bu işin tek bir kişi tarafından birkaç dakika içinde yapılabildiği söyleniyor.
Flying Sun 1000 paketi şu anda ön siparişe açık ve Haziran ayında gönderilmesi gerekiyor. Ve 59.995 ABD doları fiyat etiketiyle kesinlikle ticari ve/veya hükümet kullanımına yönelik. Daha düşük özelliklere sahip bir Flying Sun 500 kiti de mevcut, ancak yine de size 49.995 dolara mal olacak.
IBM, yapay zeka çağına uygun yeni bir bilgisayar piyasaya sürüyor. IBM, yapay zekanın benimsenmesini hızlandırmayı amaçlayan yeni güncellemeleri içeren ana bilgisayar donanımının en son sürümünü piyasaya sürüyor.
IBM yapay zeka bilgisayarı
Donanım ve danışmanlık şirketi Pazartesi günü ana bilgisayar donanımının en son sürümü olan IBM z17’yi duyurdu. Şirket, bu tamamen şifrelenmiş ana bilgisayarın bir IBM Telum II işlemcisi tarafından desteklendiğini ve AI aracıları ve üretken AI dahil olmak üzere 250’den fazla AI kullanım durumu için tasarlandığını söylüyor.
Ana bilgisayarlar eski bir şey gibi görünebilir, ancak bir kaynağa göre bugün Fortune 500 şirketlerinin %71’i tarafından kullanılıyor . Danışmanlık şirketi Market Research Future’a göre, 2024’te ana bilgisayar pazarının değeri tahmini 5.3 milyar dolardı. z17, 2022’de piyasaya sürülen ve şirketin orijinal Tellum işlemcisinde çalışan selefi IBM z16’ya göre %50 artışla günde 450 milyar çıkarım işlemini işleyebilir. Sistem, diğer donanım, yazılım ve açık kaynaklı araçlarla tam olarak entegre olabilecek şekilde tasarlanmıştır.
IBM Z’nin Ürün Yönetimi ve Tasarım Başkan Yardımcısı Tina Tarquinio, TechCrunch’a yaptığı açıklamada, bu ana bilgisayar yükseltmesinin beş yıldır üzerinde çalışıldığını, bunun da Kasım 2022’de OpenAI’nin ChatGPT’sinin piyasaya sürülmesiyle başlayan mevcut yapay zeka çılgınlığından çok önce gerçekleştiğini söyledi.
IBM, z17’yi oluştururken 100’den fazla müşteriden geri bildirim almak için 2.000’den fazla araştırma saati harcadığını söyledi. Şimdi ise beş yıl sonra, aldıkları geri bildirimlerin pazarın gittiği yerle uyumlu olduğunu görmek ilginç olduğunu düşünüyor. Tarquinio: “Bir AI hızlandırıcısı tanıttığımızı bilmek ve özellikle 2022’nin ikinci yarısında AI ile ilgili sektördeki tüm değişiklikleri görmek çılgıncaydı. Gerçekten heyecan vericiydi. Bence en büyük nokta, neyin geleceği hakkında bilmediğimizi bilmediğimiz [ey, değil mi? Yani AI’nın bize ne yapabileceği konusunda olasılıklar gerçekten sınırsız” dedi.
Google’ın, rakiplerine katılmak yerine bir yıl boyunca hiçbir şey yapmamaları için bazı yapay zeka çalışanlarına para ödediği iddia ediliyor. Google yapay zeka çalışanları, OpenAI ve diğer büyük şirketler arasındaki kıyasıya rekabet ortamında en iyi yapay zeka yeteneklerini elde tutmak oldukça zor.
Google yapay zeka çalışanları için diğer şirketlere transferlerini istemiyor
Google’ın yapay zeka bölümü DeepMind, İngiltere’deki bazı yapay zeka çalışanları için bir yıla kadar rakip şirketler için çalışmalarını engelleyen “agresif” rekabet etmeme anlaşmaları kullanmaya başladı. Google yapay zeka çalışanları, bu süre zarfında, uzun bir PTO süresine denk gelen bir sürede ödeme alıyor. Ancak bu uygulama, araştırmacıların yapay zeka ilerlemesinin hızlı temposundan dışlanmış hissetmelerine neden olabilir. ABD’de FTC geçen yıl çoğu rekabet dışı anlaşmayı yasakladı ancak bu durum DeepMind’ın Londra merkez ofisi için geçerli değil.
Geçtiğimiz ay Microsoft’un Yapay Zeka Başkan Yardımcısı, X’te Google yapay zeka çalışanları olan DeepMind çalışanlarının rekabet etmeme maddelerinden kurtulma mücadelesi karşısında “çaresizlik içinde” kendisine ulaştıklarını anlatan bir yazı paylaştı. Yazıda şu ifadeler yer aldı:
Sevgili @GoogDeepMind kullanıcıları, Öncelikle yeni etkileyici modelleriniz için tebrikler. Her hafta biriniz bana umutsuzluk içinde ulaşıp ihbar sürelerinizden ve rekabet etmeme koşullarınızdan nasıl kurtulacağımı soruyor. Ayrıca yöneticinizin terfi almanın yolunun bu olduğunu açıklaması nedeniyle benden iş istiyorsunuz, ama konudan uzaklaşıyorum. Lütfen bana ulaşmayın. Bunun yerine birbirinize ulaşın. Bunun sorumlusu liderlerinizdir. Onlarla konuşun. @koraykv ve @douglas_eck ikisi de buna karşı olduklarını söylediler, bu yüzden belki de oradan başlayabilirsiniz. Her şeyden önce bu sözleşmeleri imzalamayın. Hiçbir Amerikan şirketinin, özellikle Avrupa’da, bu kadar gücü olmamalı. Bu, hiçbir sonu haklı çıkarmayan bir güç kötüye kullanımıdır.
Togg’un şarj ağı markası Trugo, Türkiye genelinde yüksek hızlı şarj altyapısı hedefini tamamladı. Trugo, 81 ilde 1000’inci Yüksek Hızlı DC şarj cihazını İstanbul Eyüp’teki tarihi Pierre Loti Tepesi’nde devreye aldı. Şirket, bu son kurulumla birlikte 150 kW ve üzeri şarj kapasitesine sahip cihaz sayısında Türkiye genelinde lider konumuna ulaştı.
Trugo’nun kurduğu şarj ağı, Türkiye’nin dört bir yanında elektrikli araç kullanıcılarına kesintisiz ve yüksek performanslı hizmet sunuyor. 1000 adetlik DC cihaz kurulumunun tamamlanmasının ardından istasyonlardaki toplam soket sayısı 2000’i geçti. Şirket, bu altyapının yanı sıra AC şarj cihazlarına da yatırım yapıyor. Mevcut durumda 500’ün üzerinde AC soketle kullanıcılara alternatif şarj seçenekleri sunuluyor.
Trugo istasyonlarında yer alan ultra hızlı şarj cihazları, elektrikli araçların bataryalarını 30 dakikadan daha kısa sürede yüzde 20’den yüzde 80’e kadar doldurabiliyor. Tüm bu süreçte kullanılan enerji, sertifikalı %100 yenilenebilir kaynaklardan sağlanıyor. Bu özellik, Trugo’nun yalnızca erişim alanını değil, çevresel duyarlılığını da öne çıkaran bir unsur haline geldi.
Trugo’nun sunduğu dijital hizmetler de sistemin önemli bir parçası. Kullanıcılar, App Store ve Google Play üzerinden erişilebilen Trugo mobil uygulamasıyla Türkiye genelindeki tüm istasyonları harita üzerinden görüntüleyebiliyor.
Uygulama üzerinden en yakın istasyonu bulmak, şarj sürecini anlık olarak takip etmek, şarjın tamamlandığına dair bildirim almak, geçmiş işlemleri görüntülemek ve ödeme yapmak mümkün hale geliyor. Aynı zamanda kullanıcılar, istasyon ararken çevredeki eczane, AVM, restoran, kafe ve çocuk oyun alanı gibi lokasyonlara göre filtreleme yapabiliyor.
Trugo, 81 ilde 1000 yüksek hızlı DC cihaz hedefini tamamladıktan sonra, şarj istasyonlarının sayısını artırmaya ve elektrikli araç kullanıcılarına yönelik hizmetlerini çeşitlendirmeye devam ediyor. Bu gelişmeyle birlikte Türkiye’de elektrikli araç kullanımına dair altyapı erişimi önemli ölçüde genişledi.
Shopify CEO’su Tobi Lütke, çalışanlara gönderdiği bir notta, ekiplerin daha fazla personel veya kaynak talep etmeden önce “yapay zeka kullanarak istediklerini neden yapamadıklarını” göstermeleri gerektiğini söyledi.
Lutke, X’te yayınladığı notta, “Otonom AI ajanları zaten ekibin bir parçası olsaydı bu alan nasıl görünürdü? Bu soru gerçekten eğlenceli tartışmalara ve projelere yol açabilir,” diyor. CNBC, notun geçen ayın sonlarında gönderildiğini söylüyor.
Daha geniş kapsamlı yazıda, “yansıtıcı AI kullanımının” şirkette “temel beklenti” olduğu anlatılıyor. Lütke, yazıda AI’nın “kariyerimde gördüğüm işin yapılış biçimindeki en hızlı değişim” olduğunu ve “AI’yı iyi kullanmanın, onu çok kullanarak dikkatlice öğrenilmesi gereken bir beceri” olduğunu söylüyor.
Lütke’ye göre AI’yı etkili bir şekilde kullanmak “artık Shopify’daki herkesin temel beklentisi”. AI kullanım soruları ayrıca “performans ve akran değerlendirme anketimize” eklenecek. Lütke: “Başarılı olmak için ihtiyacımız olan şey, zanaatımızı tüccarlarımızın yararına uygulama konusundaki toplam becerimiz ve hırsımızın yapay zeka ile çarpılmasıdır” diyor. Çevrimiçi perakendecilerin satışlarını yönetmelerine ve operasyonlarını yürütmelerine yardımcı olan web tabanlı yazılımlar satan şirketin, performans değerlendirmelerinde yapay zeka kullanımını dikkate alacağını sözlerine ekledi.
Yönerge, teknoloji şirketlerinin bu yıl AI geliştirmeye yatırım yapmak için toplu olarak yüzlerce milyar dolar ayırmasıyla birlikte geldi. Shopify, Sidekick adlı bir sohbet robotu ve “Shopify Magic” adını verdiği bir otomasyon araçları paketi de dahil olmak üzere tüccarları için AI araçları kullanıma sundu. Tıpkı yapay zekaya para yatırdıkları gibi, teknoloji şirketleri de para kaybettiren projeleri durdurarak veya işten çıkarmalar yoluyla diğer alanlardaki maliyetleri azaltmanın yollarını arıyorlar. Layoffs.fyi’ye göre 2024′te 549 teknoloji şirketinde yaklaşık 152.000 rol ortadan kaldırıldı.
Boston merkezli Elephant VC’nin liderlik ettiği yatırım turuna dünyanın önde gelen fintek’lerinden Revolut’un CEO’su Nik Storonsky’nin kurucusu olduğu QuantumLight VC katıldı. Söz konusu değerleme tutarıyla Türkiye fintek sektöründeki en yüksek değerlemeye ulaşan Sipay, bu yatırımla global genişlemesini hızlandıracak.
Sipay, Haziran 2024’te global yatırım şirketi Anfa VC’nin liderlik ettiği ilk yatırım turunda 15 milyon dolar yatırım almıştı. Fintek sektörünün önde gelen isimlerinden yoğun ilgi gören yatırım turuna Citrus Pay ve Jupiter’den Jitendra Gupta, Pine Labs’ten Amrish Rau, CRED’den Kunal Shah, Khatabook’tan Ravish Naresh ve Pareto Holdings’ten Edward Lando’nun yanı sıra çok sayıda tecrübeli yatırımcı katılmıştı.
Cirosunu 5’e katladı
2019 yılında kurulan Sipay, işletmelerin ve bireylerin tüm finansal ihtiyaçlarına uygun ürün ve servisleri yenilikçi teknolojilerle hayata geçiriyor. Tüm ödeme alma türleri için tek noktadan çözüm sunan Sipay’in geniş müşteri yelpazesinde global kurumsal şirketlerin yanı sıra geleneksel bankalar, sanayi ve teknoloji şirketleri de bulunuyor. Sardis Awards 2024’te 2 ödüle birden layık görülen ve PSM Awards 2024’te 2 altın ödülün sahibi olan Sipay, son 2 yıldır Deloitte Teknoloji Fast 50 Türkiye Programı’nda e-para ve ödeme kuruluşları arasında zirvede yer alıyor. Kârlı bir şekilde büyümesini sürdüren Sipay, cirosunu son 1 yılda 5’e katlarken, yıllık gelir beklentisi de 600 milyon doların üzerinde seyrediyor.
Türk fintek girişimlerine 5 yılda yapılan yatırım 400 milyon doları aştı
Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu ise şunları söyledi: “Dünyanın Bağlantı Noktası olan Türkiye, artık finansal teknolojiler alanında da Avrupa’nın önde gelen ülkelerinden biri konumunda. Fintek sektörü ekonomik büyüme, istihdam oluşturma ve dijital finansal hizmetlerin erişilebilirliğini artırma konusunda önemli bir rol oynuyor. Genç ve dijital odaklı nüfusumuz, girişimcilik ruhumuz ve yenilikçi kapasitemiz ile Türk fintek sektörünü küresel bir cazibe merkezi haline getiriyor. Bugün Türkiye’de 901 fintek girişimi bulunuyor; bunların 731’i aktif olarak faaliyet gösteriyor. Son beş yılda, fintek girişimlerine 174 yatırım turunda toplam 411,1 milyon ABD doları yatırım yapıldı. Bu veriler, Türk fintek ekosisteminin küresel ölçekte rekabetçi gücünü net bir şekilde gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi olarak, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, uluslararası doğrudan yatırımların artırılması ve yatırım ortamının iyileştirilmesi için tüm gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Sipay’ın aldığı yatırım, hedeflerimize ulaşmak için azmimizi artırırken, Türkiye’nin potansiyeline olan inancı ve artan yatırımcı ilgisini gözler önüne seriyor. Türk fintek ekosisteminin küresel yükselişini ortaya koyan bu önemli başarıda emeği geçen herkesi içtenlikle tebrik ediyorum.”
Finansal çözümlerin herkes için erişilebilir olduğu bir dünya
Sipay Kurucu ve Global CEO’su Nezih Sipahioğlu
Sipay Kurucu ve Global CEO’su Nezih Sipahioğlu, yeni yatırımın küresel ödeme ekosistemini yeniden tanımlama hedeflerine katkıda bulunacağının altını çizerek, şöyle konuştu: “Sipay olarak finansal çözümlerin herkes için erişilebilir olduğu bir dünya öngörüyoruz. Fintek inovasyonundaki öncü yaklaşımımızla tüm finansal çözümlere tek noktadan erişim sağlıyor, şirketlere ve bireylere tam anlamıyla finansal özgürlük sunuyoruz. Dikkat çekici büyümemizin altında yatan temel etken de bu. Bu yatırım turunda Türkiye fintek sektöründeki en yüksek değerlemeye ulaştık. Aldığımız yatırım Türkiye’deki başarımızı yurt dışına taşımamıza katkı sağlayacak. Gelişmekte olan pazarlarda yeni ortaklıklar ve ağlar kurmamıza imkân tanıyacak.”
Elephant VC Ortağı Peter Fallon da şu değerlendirmede bulundu: “Bugünün hızla evrilen dijital ekonomisi hızlı ve güvenli ödeme çözümlerini hiç olmadığı kadar kritik bir konuma getirdi. Sipay kapsayıcı, güvenli ve verimli çözümleriyle finans dünyasının yeniden şekillenmesinde hayati bir rol oynuyor. Sektörde küreselleşme hızlanırken, Sipay’in sınır ötesi ödeme çözümlerine odaklanması uluslararası büyüme ve ticaretin gelişimine yardımcı olacak. Sipay’in Türkiye’deki başarısını yeni pazarlara taşımasına destek olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.”
Henley & Partners ve New World Wealth işbirliğiyle hazırlanan “Dünyanın En Zengin Şehirleri 2025 Raporu” bugün yayınlandı. Rapora göre, ABD listede yer alan ilk 50 şehir arasında 11 şehirle zirvedeki yerini koruyor.
New York, 818 centi-milyoner (100 milyon dolardan fazla serveti olanlar) ve 66 milyarder dahil olmak üzere toplam 384.500 yüksek net servete sahip bireyle listenin zirvesindeki konumunu güçlendirdi. New York’u, 342.400 milyoner ile San Francisco ve Silikon Vadisi’ni kapsayan Bay Area takip etti. Bay Area, 82 milyarder ile New York’u geride bıraktı. Teknoloji zenginliğinin küresel merkezi olarak öne çıktı. Son 10 yılda %98’lik etkileyici bir büyüme kaydetti.
Son 10 yılda milyoner nüfusunda en hızlı büyüme yaşanan şehirler sırasıyla Shenzhen (%142), Hangzhou (%108) ve Dubai (%102) oldu. Dubai, geçtiğimiz yıl 21. sıradan 18. sıraya yükselerek listede en büyük sıçramayı gerçekleştirdi. Emirlikte şu anda 81.200 milyoner, 237 centi-milyoner ve 20 milyarder yaşıyor.
Çin listede yükseliyor
Çin, “En Zengin 50 Şehir” listesindeki yükselişini sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl 5 şehir ile temsil edilen Çin, bu yıl Guangzhou’nun da eklenmesiyle 6 şehirle ABD’nin ardından ikinci sıraya yerleşti.
Londra ise sıralamadaki düşüşünü sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl 5. sıraya gerileyen Londra, bu yıl 215.700 milyonerle 6. sırada yer alıyor. Son 10 yılda %10’u aşan bir düşüş yaşayan Londra ile birlikte Moskova da geçtiğimiz 10 yılda %25’lik düşüşle 40. sıraya kadar geriledi.
Tokyo 292.300 milyonerle 3. sıradaki yerini korurken, Singapur 242.400 milyonerle 4. sırada yer alıyor. Los Angeles ise 220.600 milyonerle Londra’yı geçerek 5. sıraya yükseldi.
Henley & Partners CEO’su Dr. Juerg Steffen, “Yatırım özgürlüğü ile yaşam kalitesi sunabilen şehirler, mobil sermaye yarışında öne geçiyor” değerlendirmesinde bulundu. İlk 10’daki 7 şehir, yatırım yoluyla oturum programları sunan ülkelerde bulunuyor.
Ortalama servetin 20 milyon dolar seviyesini aştığı Monako, kişi başına servet bazında dünyanın en zengin şehri ve aynı zamanda en pahalı şehri konumunda. Monako’da lüks dairelerin metrekare fiyatı 38.800 dolara ulaşıyor.
Türkiye Dünyanın en zengin şehirleri listesinde nerede?
Türkiye’ye ilişkin veriler de raporda yer aldı. 2024 sonu itibarıyla Türkiye’de toplam 40.200 milyoner, 131 centi-milyoner ve 16 milyarder bulunuyor. İstanbul, bu servetin merkezinde yer alarak 15.000 milyoner, 58 centi-milyoner ve 10 milyardere ev sahipliği yapıyor. Türkiye’deki toplam likit servet yaklaşık 945 milyar dolar seviyesinde.
Henley & Partners Türkiye Yönetici Ortağı Burak Demirel, “İstanbul ve Bodrum, küresel servet haritasında her geçen yıl daha görünür hale geliyor. Türkiye, uluslararası yatırımcılar için artık sadece bir tatil destinasyonu değil, aynı zamanda güçlü bir alternatif yaşam ve varlık merkezi” açıklamasında bulundu.
Merkez, start-up’lar, akademik kurumlar ve klinik iş ortaklarıyla iş birliği yaparak sağlık teknolojilerinde yenilikçi çözümler geliştirecek. Innovation Center İstanbul, Almanya, Çin ve Hindistan’daki merkezleriyle sinerji içinde çalışacak. Siemens Healthineers Türkiye’nin genel merkezinde gerçekleşen Innovation Center Istanbul açılışına Siemens Healthineers global CEO’su Bernd Montag, Teknoloji ve İnovasyon ve Teknoloji Başkanı Amira Romani, Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Enis Sonemel ile İnovasyon Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gürdal Şahin katıldı. Açılış töreninde Montag, şirketin Türkiye’deki stratejik vizyonunu ve inovasyona olan bağlılığını vurguladı.
Türkiye sağlıkta inovasyon yaratacak büyük potansiyele sahip
Bernd Montag yaptığı konuşmada, “Türkiye, dinamik girişimcilik ruhu, güçlü sağlık profesyonelleri ve donanımlı akademik altyapısı ile sağlıkta inovasyon yaratacak büyük potansiyele sahip. Siemens Healthineers olarak, Innovation Center Istanbul ile bu potansiyeli global ölçekte değerlendirmeyi amaçlıyoruz. Açık inovasyon yaklaşımımız sayesinde, sağlık alanında yenilikçi çözümler üretmek ve bunları dünya çapında ölçeklendirmek için güçlü ortaklıklar kuracağız” dedi.
İnovasyon merkezinin Türkiye’nin sağlık teknolojilerine olan yoğun talebini karşılamak ve yerel start-up ekosistemiyle güçlü iş birlikleri kurmak amacıyla tasarlandığını aktaran Siemens Healthineers Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Enis Sonemel ise, “Uzun yıllardır ülkemizin tıbbi teknoloji alanındaki ekosistemini ve gücünü ileriye taşıma hedefiyle, sağlık profesyonelleri, girişimciler, üniversiteler ve araştırma merkezleriyle hali hazırda hayata geçirdiğimiz iş birliklerimizi inovasyon merkezimizle bir adım öteye taşıyoruz. Siemens Healthineers Türkiye olarak, global stratejik hedeflerimizle uyumlu şekilde, girişimlerle daha yakın iş birlikleri yapacağız. Bu kapsamda, demo günleri, start-up yarışmaları, girişimcilere özel mentorluk oturumlarının yanında eğitim modülleri ve medikal teknolojilerde kapasite oluşturmayı destekleyeceğiz” diye konuştu.
Global inovasyon ağının dördüncü ayağı
Innovation Center Istanbul, Siemens Healthineers’ın tıbbi teknoloji alanındaki açık inovasyon konsepti doğrultusunda sağlık girişimcileri, akademik kurumlar ve klinik ortaklarla iş birliğini teşvik eden bir platform olarak konumlandırılıyor. Merkez, özellikle dijital sağlık çözümleri, yapay zeka, hassas ve kişiselleştirilmiş sağlık teknolojileri alanlarına odaklanarak, Türkiye’deki sağlık inovasyonuna katkı sağlamayı hedefliyor.
Merkezin açılışıyla ilgili konuşan Siemens Healthineers İnovasyon ve Strateji Ekosistemi Başkan Yardımcısı Amira Romani görüşlerini şöyle ifade etti: “Açık inovasyon yaklaşımımız yerel ve global ölçekte güçlü bir ekosistem yaratmak ve bu ekosistemdeki bağlantıları güçlendirmek üzerine kurulu. Innovation Center İstanbul’un, Erlangen, Şanghay ve Bengaluru’daki mevcut inovasyon merkezlerimiz arasına eklenmesi, inovasyonu daha geniş kitlelere ulaştırmak adına önemli bir adım oldu.”
Siemens Healthineers’ın global inovasyon ağı olan SHIFT platformunun bir parçası olarak tasarlanan Innovation Center Istanbul, şirketin Almanya, Çin ve Hindistan’daki inovasyon merkezleriyle sinerji içinde çalışacak. Yerel start-up ekosistemi ile aktif iş birlikleri geliştiren merkez, Siemens Healthineers’ın stratejik önceliklerine uygun projeler üzerinde çalışacak. Merkez, Türkiye’de sağlık sektörüne yönelik araştırma ve geliştirme teşviklerinden faydalanarak, yerelleştirilmiş üretim ve inovasyon konusunda da güçlü bir yapı sunacak.
Innovation Center Istanbul’un açılışı, Siemens Healthineers’ın Türkiye’deki sağlık teknolojileri alanındaki büyüme stratejisinin önemli bir adımı olarak öne çıkıyor. Yeni merkez, sadece yerel inovasyonu teşvik etmekle kalmayacak, aynı zamanda küresel sağlık çözümlerinin gelişimine katkı sağlayarak sağlık sektöründe dönüşümü hızlandıracak.
Yapay zekâ destekli interaktif hikâye anlatım teknolojisi geliştiren ABD ve Avrupa merkezli girişim PhilosopherKing, 212 ve 468 Capital’in eş liderliğinde gerçekleşen yatırım turunda 3 milyon dolarlık yatırım aldı. Türkiye’nin ilk girişim sermayesi fonu olan 212, bu yatırımla birlikte oyun teknolojileri alanında bir adım daha attı. PhilosopherKing, aldığı yatırımı teknoloji geliştirme, ekip büyütme ve oyun başta olmak üzere farklı alanlara açılma süreçlerinde kullanıyor.
PhilosopherKing, oyuncuların kararlarına göre şekillenen dinamik hikâyeler, görevler ve karakter etkileşimleri sunan yapay zekâ destekli bir platform geliştiriyor. Geliştirilen teknoloji, her oyun deneyimini benzersiz kılacak biçimde çalışıyor. Platform, yalnızca oyun alanında değil, aynı zamanda eğitim, işe alım ve kurumsal öğrenme gibi sektörlerde de kullanılabilecek bir yapı sunuyor.
PhilosopherKing’in geliştirdiği sistem, oyunculara önceden belirlenmiş senaryolardan seçim yapma imkânı sunan geleneksel yapıya kıyasla, gerçek zamanlı olarak değişen ve gelişen anlatılar oluşturuyor. Bu yapı, kullanıcıların kararlarına göre ilerleyen, tekil ve kişiselleştirilmiş deneyimler yaratıyor. Yapay zekâ ile senaryo oluşturma ve hikâye işleme süreçlerini birleştiren platform, mevcut oyun anlatımı biçimlerine alternatif sunuyor.
2011 yılından bu yana teknoloji girişimlerine yatırım yapan ve girişimcilik ekosistemine yön veren 212, bugüne kadar birçok küresel teknoloji firmasına destek verdi. 212 Kurucu Ortağı Ali Karabey, PhilosopherKing’in sunduğu teknolojinin, klasik seçim tabanlı oyun yapılarının ötesine geçtiğini ve yalnızca oyun endüstrisinde değil, eğitim gibi sektörlerde de kullanılabilirliğinin yüksek olduğunu belirtti.
Şirketin kurucularından Sadok Kohen ise PhilosopherKing adının, düşünce liderliği ve dönüştürücü vizyon fikrinden yola çıkarak seçildiğini açıkladı. Kohen, platformun sadece oyun değil, oyuncunun kendisi için de dönüştürücü bir deneyim sunduğunu belirtti. Oyunculara gerçek zamanlı kararlarının sonuçlarını deneyimleme imkânı veren sistemin, hikâye anlatımında çığır açtığını ifade etti.
Alınan 3 milyon dolarlık yatırım, şirketin teknolojik altyapısını geliştirmesi, kadrosunu genişletmesi ve farklı sektörlere yönelik çözümler üretmesi için kullanılacak. PhilosopherKing, yapay zekâ destekli interaktif anlatım teknolojisiyle oyun dünyasında ve ötesinde yeni nesil kullanıcı deneyimleri tasarlamaya devam ediyor.