Türkiye’nin yüzde yüz yerli poliüretan sistem evi Kimpur, globalleşme yolculuğunda önemli bir adım daha atarak Turquality Marka Destek Programı’na dahil oldu. 5 kıtada 55’ten fazla ülkeye ihracat yaparak sektöründe ihracat rekortmeni olan şirket, sürdürülebilir büyüme stratejisi doğrultusunda uluslararası pazarlardaki etkinliğini artırma yönünde önemli bir destek elde etmiş oldu.
19 Kasım’da onaylanan ön başvurunun ardından, 9-10 Ocak tarihlerinde gerçekleştirilen detaylı denetim süreci başarıyla tamamlandı ve Kimpur bu prestijli destek programına kabul edildi. Bu program, yalnızca Kimpur’un küresel pazarlarda büyümesini desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda şirketin kurumsal yapısının, stratejisinin ve operasyonel mükemmeliyetinin uluslararası standartlara uygunluğunu tescilleyerek ne kadar güçlü ve kurumsal bir marka olduğunu da ortaya koyuyor.
Turquality ile Küresel Hedeflere Güçlü Adımlar
TURQUALITY® Programı kapsamında gerçekleştirilen detaylı denetim sürecinde, marka yönetimi, finansal performans, yeni ürün tasarımı ve inovasyon, pazarlama ve satış, tedarik zinciri yönetimi, insan kaynakları, kurumsal yönetişim ve dijitalleşme gibi birçok alanda Kimpur’un performansı başarılı bulundu.
Bu destekle birlikte Kimpur, 2025 yılı için toplam 190.775.302 TL teşvik tutarından faydalanmaya hak kazandı. Şirket, ürün geliştirme, sürdürülebilirlik, dijital pazarlama ve dijital dönüşüm gibi stratejik alanlara yaptığı yatırımları artırarak hedef pazarlarında rekabet avantajını güçlendirmeyi amaçlıyor.
Bu doğrultuda, sürdürülebilir finans yönetimi, marka bilinirliğini artırma, operasyonel mükemmeliyet ve kurumsal gelişimi destekleme stratejileri çerçevesinde beş yıllık planlarını oluşturdu ve belirlenen hedefleri çalışanlarının performans yönetim sistemine entegre etti.
Kimpur CEO’su Cavidan Karaca, TURQUALITY® Marka Destek Programına dahil olmanın şirketin global hedeflerine ulaşması açısından önemli bir gelişme olduğunu belirterek şunları söyledi: “Kimpur olarak, Turquality Marka Destek Programı’na dahil olmanın gururunu yaşıyoruz. Denetim sürecini başarıyla tamamlamış olmamız, uluslararası standartlarda bir marka olduğumuzu ortaya koymaktadır.
Bu program sayesinde, poliüretan sistemlerinde inovatif ürünler ve sıra dışı çözümler sunarak küresel ölçekte takip edilen bir firma olma vizyonumuza bir adım daha yaklaşıyoruz. Turquality desteğiyle global marka olma sürecimizi hızlandırarak sürdürülebilir büyümemizi daha da güçlendireceğiz. Yenilikçi ve çevre dostu çözümlerimizle uluslararası pazarlardaki konumumuzu pekiştirmek için çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz.”
Yapay zeka destekli navigasyon hizmeti Yandex Maps, Türkiye’de kamyonlara özel navigasyon ile rota belirleme özelliği sunarak sürücülerin yolculuklarını araç kısıtlamalarına göre planlamalarını kolaylaştırıyor. Bu yeni özellik, toplam ağırlık, aks yükü, taşıma kapasitesi, araç boyutları, römork ve emisyon sınıfı gibi çok sayıda parametreyi dikkate alıyor. Bu özellik rota güvenliğini artırıyor, trafik cezası riskini en aza indiriyor ve yerel yol düzenlemelerine uyumun sağlanmasına yardımcı oluyor.
Yandex Maps rotaları kamyonlara göre ayarlıyor
Rotalar, kamyonların mevcut özelliklerine göre kullanamayacakları yollardan kaçınacak şekilde hesaplanıyor. Örneğin yol üzerinde alçak köprü veya üst geçit gibi olası bir engel varsa, bu engel önceden rotada açıkça işaretlenerek sürücülerin buna göre hazırlanmasına yardımcı oluyor.
Kamyon navigasyonunu yapılandırmak için, bir sürücünün Yandex Maps’de herhangi bir rota oluşturması ve ilgili ayarı açması yeterli. Burada 3,5 tona kadar, 3,5 ila 12 ton veya 12 ton üzeri gibi önceden tanımlanmış kamyon kategorilerinden birini seçebiliyorlar. Sistem standart parametreleri otomatik olarak dolduruyor ve sonrasında kullanıcı belirli araca ve yüke uyacak şekilde ince ayar yapabiliyor. Daha fazla kolaylık için ayarlar birden fazla kamyona uygun olacak şekilde kaydedilebiliyor. Böylece gelecekteki yolculuklar için bunları yeniden girmeye gerek kalmıyor.
Sokak Görünümü ile yolların ön izlemesi yapılabiliyor
İstanbul, İzmir, Ankara ve Antalya gibi büyük şehirler de dahil olmak üzere Türkiye genelinde 10’dan fazla büyükşehir belediyesinde hem şehiriçi hem de önemli şehirler arası güzergahlar dahil olmak üzere kamyon yönlendirmesi mevcut. Sürücüler ayrıca yola çıkmadan önce yol kalitesini ve diğer koşulları değerlendirmek için Sokak Görünümü ile yolların ön izlemesini yapabiliyor; ayrıca Yandex Maps, Şubat ayı başında Türkiye’nin büyük metropollerinde sanal tur sunabilen güncellenmiş Sokak Görünümü görüntülerini duyurmuştu.
Kamyon yönlendirme özelliği hem Android hem de iOS’ta Yandex Maps ve Yandex Navi’de mevcut. Bu özelliğe erişmek için kullanıcıların uygulamayı en son sürüme güncellemeleri gerekiyor.
Cocoa Motors’un yeni WalkCar’ını ilk duyduğumuzdan bu yana 10 yıl geçti. Bu araç daha çok bir Segway gibi kullanılıyordu ve bir dizüstü bilgisayardan çok daha büyük değildi. Şimdi ise yeni ve geliştirilmiş bir halefi var. WalkCar mobilite çözümleri sunuyor. WalkCar’ın orijinal versiyonu dört küçük tekerleğe, alüminyum bir gövdeye sahipti ve kullanılmadığında birlikte verilen çantada taşınmak üzere tasarlanmıştı.
WalkCar mobilite tarafında güçlü iyileştirmeler sağlıyor
Direksiyon, ağırlığınızı kaydırarak sağlanırken, hızlanma ve frenleme, üzerine bastığınızda veya indiğinizde otomatik olarak gerçekleşti. En yüksek hızı 10 km/sa (6,2 mil/sa) idi ve dahili bataryasının USB üzerinden şarj olması üç saat sürdü ve 12 km (7,5 mil) menzil sağladı.
WalkCar’ın oldukça cılız görünmesine rağmen, tekerlekli sandalyedeki bir kişiyi yokuş yukarı itebilecek kadar güçlü olduğu ve 120 kg’a (265 lb) kadar yükleri kaldırabildiği söyleniyordu. WalkCar mobilite teknolojisi ile 2025’e hızlıca ilerleyelim, orijinal WalkCar üretime geçmekle kalmadı, aynı zamanda karbon fiber gövdeli WalkCar 2 Pro modelinin de piyasaya sunulacağı duyuruldu. 2.9 kg ağırlığında, 15 km/sa azami hıza ve 60 dakikalık şarjla 8 km pil menziline sahip. Bu model 1.499 ABD dolarına mal olacak. Daha kısa menzilli bir temel model WalkCar 2 de 1.299 ABD doları karşılığında mevcut.
Aşağıdaki video ile WalkCar mobilite hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Edge Computing altyapısı, günümüzün hızla dijitalleşen dünyasında veri işleme ve depolama süreçlerini dönüştüren yenilikçi bir teknoloji olarak öne çıkıyor. Nesnelerin İnterneti (IoT), 5G ağları ve yapay zeka (AI) gibi teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte, veri işleme ihtiyaçları da katlanarak artıyor. Geleneksel bulut bilişim modelleri, bu devasa veri akışını yönetmekte zorlanırken, Edge Computing altyapısı devreye girerek verimliliği artırıyor ve işletmelere rekabet avantajı sağlıyor. Bu makalede, Edge Computing altyapısının ne olduğunu, nasıl çalıştığını, avantajlarını ve sektörlerdeki uygulamalarını SEO odaklı bir şekilde ele alacağız.
Edge Computing Altyapısı Nedir?
Edge Computing, verilerin üretildiği kaynağa yakın bir yerde işlenmesini ve depolanmasını sağlayan dağıtık bir bilişim mimarisidir. Geleneksel bulut bilişimde, veriler genellikle merkezi bir veri merkezine gönderilir ve orada işlenir. Ancak bu süreç, yüksek gecikme süreleri, bant genişliği maliyetleri ve güvenlik riskleri gibi sorunlara yol açabilir. Edge Computing altyapısı ise verileri kaynağa yakın bir yerde, yani “uçta” (edge) işleyerek bu sorunları ortadan kaldırır.
Bu altyapı, uç cihazlar (edge devices), uç düğümler (edge nodes) ve merkezi bulut sistemleri arasında bir köprü görevi görür. Uç cihazlar, IoT sensörleri, akıllı telefonlar, güvenlik kameraları veya otonom araçlar gibi veri üreten cihazlar olabilir. Uç düğümler ise bu cihazlara yakın konumda bulunan yerel sunucular veya ağ geçitleri olarak tanımlanır. Bu yapı, verilerin buluta gönderilmeden önce yerel olarak işlenmesini sağlayarak hem hız hem de verimlilik sunar.
Edge Computing Altyapısının Temel Bileşenleri
Uç Cihazlar (Edge Devices): Veri üreten cihazlardır. Örneğin, bir fabrikadaki sensörler, bir akıllı şehirdeki trafik kameraları veya bir hastanedeki tıbbi cihazlar.
Uç Düğümler (Edge Nodes): Yerel veri işleme ve depolama görevini üstlenen cihazlardır. Bu düğümler, ağ geçitleri, mikro veri merkezleri veya özel sunucular olabilir.
Merkezi Bulut veya Veri Merkezi: Daha karmaşık analizler ve uzun vadeli depolama için kullanılan merkezi sistemlerdir. Edge Computing, yalnızca gerekli verileri buluta gönderir, böylece bant genişliği kullanımı optimize edilir.
Edge Computing Altyapısının Avantajları
Edge Computing altyapısı, işletmelere ve bireylere birçok fayda sağlar. İşte bu teknolojinin en önemli avantajları:
1. Düşük Gecikme Süresi (Low Latency)
Edge Computing, verilerin kaynağa yakın bir yerde işlenmesini sağlayarak gecikme sürelerini minimuma indirir. Otonom araçlar, artırılmış gerçeklik gibi düşük gecikme gerektiren uygulamalarda büyük bir avantaj sağlar.
2. Bant Genişliği Tasarrufu
Verilerin tamamını buluta göndermek yerine, yalnızca gerekli verilerin iletilmesi bant genişliği kullanımını azaltır. Bu, özellikle büyük veri hacimleriyle çalışan işletmeler için maliyet tasarrufu anlamına gelir.
3. Güvenlik ve Gizlilik
Edge Computing, hassas verilerin yerel olarak işlenmesini sağlayarak veri güvenliğini artırır. Örneğin, sağlık sektöründe hasta verileri buluta gönderilmeden yerel bir sunucuda işlenebilir. Böylece veri ihlali riski azalır.
4. Gerçek Zamanlı Veri İşleme
Edge Computing altyapısı, verilerin anında analiz edilmesini ve hızlı kararlar alınmasını mümkün kılar. Bu, özellikle endüstriyel otomasyon, akıllı şehirler ve perakende gibi alanlarda kritik bir öneme sahiptir.
5. Kesintisiz Çalışma
Ağ bağlantısı kesilse bile, Edge Computing altyapısı yerel olarak çalışmaya devam edebilir. Bu, özellikle uzak konumlarda veya güvenilir internet erişiminin sınırlı olduğu alanlarda büyük bir avantajdır.
Edge Computing altyapısı, birçok sektörde devrim yaratıyor. İşte bu teknolojinin en yaygın kullanıldığı alanlar:
1. Akıllı Şehirler
Akıllı şehir projelerinde, trafik yönetimi, enerji tüketimi ve güvenlik sistemleri gibi alanlarda Edge Computing altyapısı kullanılıyor. Örneğin, trafik kameraları anlık verileri analiz ederek trafik akışını optimize edebilir.
2. Sağlık Sektörü
Hastanelerde, Edge Computing altyapısı sayesinde hasta izleme cihazları ve tıbbi sensörler gerçek zamanlı veri analizi yapabilir. Bu, acil durumlarda hızlı müdahale imkanı sağlar ve hasta bakımını iyileştirir.
3. Endüstri 4.0 ve Üretim
Fabrikalarda, Edge Computing sensörlerden gelen verileri anında analiz ederek üretim süreçlerini optimize eder. Bu, arıza tespiti, bakım planlaması ve verimlilik artışı gibi konularda büyük fayda sağlar.
4. Perakende
Perakende sektöründe, Edge Computing altyapısı güvenlik kameralarını ve envanter yönetim sistemlerini destekler. Örneğin, bir mağazada kameralar anlık olarak müşteri hareketlerini analiz edebilir. Yalnızca önemli verileri buluta gönderebilir.
5. Otonom Araçlar
Otonom araçlar, çevreden topladıkları verileri anında işlemek zorundadır. Edge Computing, bu araçların gerçek zamanlı kararlar almasını sağlayarak güvenliği ve performansı artırır.
Edge Computing Altyapısının Zorlukları
Edge Computing altyapısı birçok avantaja sahip olsa da, bazı zorlukları da beraberinde getiriyor:
Güvenlik Riskleri: Dağıtık bir yapıya sahip olduğu için siber saldırılara karşı daha fazla dikkat gerektirir.
Yönetim Karmaşıklığı: Çok sayıda uç cihaz ve düğümün yönetimi, teknik uzmanlık gerektirebilir.
Maliyet: İlk kurulum maliyetleri, özellikle küçük ölçekli işletmeler için yüksek olabilir.
Edge Computing ve 5G: Mükemmel Bir İkili
5G teknolojisinin yaygınlaşması, Edge Computing altyapısının potansiyelini daha da artırıyor. 5G, yüksek hız ve düşük gecikme süreleriyle Edge Computing’in gerçek zamanlı uygulamalarını destekliyor. Örneğin, 5G destekli Edge Computing altyapısı, akıllı şehirlerde otonom araçların birbirleriyle iletişim kurmasını ve trafik akışını optimize etmesini sağlayabilir.
Edge Computing altyapısı, önümüzdeki yıllarda daha da yaygınlaşacak. Gartner’a göre, 2025 yılına kadar kurumsal verilerin %75’i merkezi veri merkezlerinin dışında, yani uçta üretilecek ve işlenecek. Bu, Edge Computing’in işletmeler için bir seçenek olmaktan çıkıp bir zorunluluk haline geleceğini gösteriyor. Ayrıca, yapay zeka ve makine öğrenimi ile entegre edilen Edge Computing altyapıları, daha akıllı ve otonom sistemlerin geliştirilmesine olanak tanıyacak.
Edge Computing Altyapısı İşletmenize Nasıl Değer Katar?
Edge Computing altyapısı, veri işleme süreçlerini hızlandırarak, maliyetleri düşürerek ve güvenliği artırarak işletmelere büyük bir değer katıyor. Düşük gecikme süreleri, gerçek zamanlı veri analizi ve bant genişliği tasarrufu gibi avantajlara sahip. Bu teknoloji özellikle IoT, 5G ve yapay zeka odaklı projelerde vazgeçilmez bir rol oynuyor. İşletmenizin dijital dönüşüm yolculuğunda Edge Computing altyapısını değerlendirmek, rekabet avantajı elde etmenize yardımcı olabilir.
Microsoft Copilot Vision, telefon kameranızı etkileşimli bir görsel arama aracına dönüştürüyor. Microsoft, geçen yılın sonlarında web için Copilot Vision adlı yeni bir AI özelliğini tanıttı ve şimdi mobil cihazlarda kullanıma sunuluyor. Bu özellik, gerçek dünyada etkileşimli deneyimler oluşturmak için telefonunuzun kamerasıyla entegre olur ve cihazınızda depolanan gerçek zamanlı video ve fotoğrafları analiz etmesine olanak tanıyor.
Copilot Vision görsel arama özelliği
Mobil cihazlarda Copilot Vision, AI asistanının çeşitli içerikleri “görmesini” ve yorumlamasını sağlayarak işlevselliği artırır. İster alışveriş yapın, ister okuyun veya araştırma yapın, Copilot ek bilgiler sağlayabilir ve görevleri daha verimli bir şekilde yürütmenize yardımcı olabilir.
Copilot Vision’ı mobilde kullanmak için Copilot uygulamasını açmanız, kameranıza erişmeniz ve etrafınızdaki dünyayı izlemeniz yeterlidir. Copilot önünüzdeki nesneler hakkında bağlam ve açıklamalar sunacaktır. Microsoft, bitkilerin sağlığını değerlendirmek veya dekorasyon ipuçları sunmak gibi çeşitli kullanım örnekleri sağlamıştır.
Copilot Vision şu anda Copilot uygulamasının Ses modundan erişilebiliyor ve ABD’deki Copilot Pro abonelerinin kullanımına sunulmuş durumda; gelecekte daha fazla kullanıcıya genişletilmesi planlanıyor. Bu özellik, Microsoft’un cihazlar arasında daha entegre bir AI asistan deneyimi yaratma konusundaki daha geniş vizyonunun bir parçasıdır. Microsoft’a göre, bu geliştirmeler Copilot’u günlük yaşamın daha kişiselleştirilmiş, etkileşimli ve sezgisel bir parçası haline getiriyor.
7 Şubat 2023’te Microsoft, Bing’in önemli bir revizyonunun parçası olarak “Bing Chat”i başlattı. Bu chatbot özelliği Microsoft tarafından geliştirildi ve hem Bing’e hem de Edge tarayıcısına entegre edildi. Esasen, OpenAI’nin teknolojisiyle desteklenen Cortana chatbot’unun bir evrimini temsil ediyordu. O yılın Mart ayında Microsoft, Microsoft 365 uygulamaları ve hizmetleri için tasarlanmış Microsoft 365 Copilot’u tanıttı. Pazarlamasının temel odağı, Microsoft 365’e eklenen bir özellik olarak iş üretkenliğini artırmaktı. Bu sürüm, büyük dil modellerinin yeteneklerini Microsoft Graph ve Microsoft 365 uygulamalarından gelen verilerle birleştirerek “kelimelerinizi gezegendeki en güçlü üretkenliMart 2024’te Microsoft, GPT-4 Turbo desteği ekleyerek ilk önemli yükseltmesini uyguladı. Ardından, Eylül 2024’te şirket, OpenAI’nin GPT-4o modelinin benimsenmesi de dahil olmak üzere “Copilot Wave 2″nin piyasaya sürülmesinin bir parçası olarak birkaç önemli duyuru yaptı. Bu değişiklikler, Copilot’un yeteneklerini Microsoft ekosistemi genelinde genişletmeye devam ediyor.k aracına dönüştürmeyi” amaçlıyordu.
Açık kaynaklı DeepSeek, sınır ötesi bir akıl yürütme yapay zeka modelinin mutlaka milyarlarca dolar gerektirmediğini ve mütevazı kaynaklarla gerçekleştirilebileceğini kanıtladı. Huawei, Oppo ve Vivo gibi devler tarafından hızla ticari olarak benimsenirken, Microsoft, Alibaba ve Tencent gibi şirketler de platformlarında hızla yer verdi. Şimdi, bu popüler Çinli şirketin bir sonraki hedefi, kendilerini geliştirmek için döngüsel bir yargıç-ödül yaklaşımı kullanan kendini geliştiren AI modelleri.
Kendini geliştiren yapay zeka modelleri
DeepSeek ve Çin’in Tsinghua Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, yapay zeka modellerini kendi kendini geliştiren bir şekilde daha akıllı ve verimli hale getirebilecek yeni bir yaklaşımı açıklıyor. Altta yatan teknoloji, öz-ilkeli eleştiri ayarlama (SPCT) olarak adlandırılır ve yaklaşım teknik olarak üretken ödül modellemesi (GRM) olarak biliniyor.
En basit haliyle, gerçek zamanlı bir geri bildirim döngüsü oluşturmaya benzer. Bir AI modeli, eğitim sırasında modelin boyutunun ölçeklendirilmesiyle temelde iyileştirilir. Bu, çok fazla insan emeği ve bilgi işlem kaynağı gerektirir. DeepSeek, altta yatan “yargıcın”, kullanıcı sorgularına bir yanıt hazırlarken bir AI modeli için kendi eleştiri ve ilke setiyle geldiği bir sistem öneriyor.
Bu eleştiri ve ilkeler seti daha sonra bir AI modelinin kalbinde belirlenen statik kurallarla ve istenen sonuçla karşılaştırılır. Yüksek derecede bir eşleşme varsa, AI’nın bir sonraki döngüde daha da iyi performans göstermesi için etkili bir şekilde rehberlik eden bir ödül sinyali üretilir. Makalenin arkasındaki uzmanlar, kendi kendini geliştiren yeni nesil AI modellerine DeepSeek-GRM adını veriyor. Makalede listelenen kıyaslamalar, bu modellerin Google’ın Gemini, Meta’nın Llama ve OpenAI’nin GPT-4o modellerinden daha iyi performans gösterdiğini öne sürüyor. DeepSeek, bu yeni nesil AI modellerinin açık kaynak kanalı üzerinden yayınlanacağını söylüyor.
İngiltere Savunma Bakanlığı ABD’nin yardımıyla, 2030 yılına kadar İngiltere silahlı kuvvetleri için son teknoloji ürünü bir hipersonik seyir füzesine güç verebilecek yeni bir motor tasarımının büyük bir hipersonik tahrik testini başardı. Bu, İngiltere hipersonik füze teknolojisinde önemli bir ilerleme.
İngiltere hipersonik füze motoru ile savunmasını güçlendiriyor
Ses hızının beş katından daha yüksek hızlarda uçabilme yetenekleriyle hipersonik füzeler, 1947’de ses bariyerinin aşılmasından bu yana görülmemiş bir şekilde savaşta devrim yaratma potansiyeline sahip. Ultra yüksek hızda uçabilme ve manevra yapabilme yetenekleriyle, bu tür füzelerin tespit edilmesi son derece zor olacak. Çünkü geleneksel hava savunmalarını aşarak hedeflerine o kadar sert vuracaklardır ki sadece momentumlarıyla onları yok edebilirler. Bu da İngiltere hipersonik füze gücünü artıracaktır.
Hipersonik füzelerin en zor kısmı, onları Mach 5’in üzerindeki hızlara çıkarmak ve pratik bir şekilde orada tutmaktır. Örneğin, çoğu hipersonik test aracının çalışma şekli, bir roket motoru tarafından süpersonik hızlara çıkarılıp yüksek irtifaya yükseltilmeleridir. Sonra, aşağı doğru süzülürken hipersonik hıza ivmelenirler. Bu işe yarar, ancak bir silah için pek pratik değildir. İngiltere hipersonik füze tasarımı bu soruna çözüm aramaktadır.
Savunma Bakanlığı’na göre, yeni motor Team Hypersonics (UK) programının bir parçası olarak hipersonik bir rüzgar tünelinde 233 statik test çalışmasından geçti. Savunma Bilimi ve Teknolojisi Laboratuvarı’ndan (Dstl) ABD Hava Kuvvetleri Araştırma Laboratuvarı’ndan (AFRL) ve endüstri ortaklarından oluşan ortak bir ekip tarafından yönetilen bu testler, altı haftalık bir süre boyunca Virginia’daki NASA Langley Araştırma Merkezi’nde gerçekleştirildi. Bu testler, İngiltere hipersonik füze sistemlerinin geleceği için büyük önem taşıyor.
Testler yeni tasarımın çeşitli varyantlarını içeriyordu ve hem performansını hem de sağlamlığını gösterdi. Kaydedilen veriler daha gelişmiş yükseltmeler oluşturmak için kullanılacak. Savunma Bakanı John Healey:
“Daha tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz ve bizim için yenilik yapmak ve rakiplerimizin önünde kalmak, güçlerimizi geleceğin teknolojileriyle donatmak hiç bu kadar önemli olmamıştı. “İngiliz bilim insanları ve İngiliz küçük işletmelerinin desteklediği hipersonik araştırmadaki bu dönüm noktası, Silahlı Kuvvetlerimizi güçlendirmek ve caydırıcılığımızı güçlendirmek için Amerika Birleşik Devletleri ile uyumlu bir şekilde çalıştığımız bir diğer önemli alanı gösteriyor” dedi.
Fransa merkezli elektrikli araç şarj istasyonu sağlayıcısı Rossini Energy, güneş panelli ahşap otoparklar ve ahşaptan yapılmış PV otoparkları ve EV şarj istasyonlarının satışına başladı.
CEO Luca Rossini: “Fransız ormanlarından elde edilen, çürümeye dayanıklı ve dayanıklılığıyla ünlü Douglas köknar ağacından 22 kW şarj istasyonları üreterek başladık. Daha sonra ürünümüzü, artık neredeyse otomatik olarak entegre ettiğimiz fotovoltaik otopark kanopileriyle birleştirdik. Aynı madalyonun ayrılmaz iki yüzüdürler. PV entegre ahşap otoparklar mükemmel bir şekilde bir araya gelirler” dedi.
Güneş panelli ahşap otoparklar
Rossini Enerji İşletme Müdürü Simon Chouvellon, 10 kişilik gölgelik yapı için çelik yerine ahşap seçerek şirketin 10 ton CO2 emisyonunu önlediğini, bunun da ortalama bir Fransız bireyin bir yıldan uzun süre boyunca saldığı karbon emisyonuna eşit olduğunu iddia etti. Güneş panelli ahşap otoparklar sayesinde bu emisyonlar önlenebilir.
Dikey entegrasyonla faaliyet gösteren Rossini Energy, alt sözleşme yapmadan ekipmanlarının tasarımını, imalatını, kurulumunu, işletimini ve bakımını üstleniyor. Güneş panelli ahşap otoparklar bu süreçlerde önemli bir rol oynamaktadır. Anahtar teslim müşterileri arasında DIY zinciri Weldom, Fransa Pare-Brise ve Versailles (78) ve Wingles (62) belediye binaları yer alıyor. Şirket ayrıca, Avrupa’nın üçüncü büyük genel ekipman kiralama firması ve Fransız pazarında önemli bir oyuncu olan Kiloutou ile otoparklarını donatmak için özel bir sözleşme imzaladı.
Rossini Energy, Fransa ve İtalya’da Angers, Lille, Saint-Etienne ve Milano olmak üzere dört tesiste otopark kanopileri ve elektrikli araç şarj çözümleri inşa etme ve kurma konusunda uzmanlaşmış. Şirket, Fransa, Kuzey İtalya ve Belçika’da 50 fotovoltaik kanopi ve 2.500 elektrikli araç şarj istasyonu kurduğunu ve 2024’te 3.5 milyon Euro gelir elde ettiğini söyledi. 2025 yılına kadar 4.5 milyon Euro’ya ulaşmayı hedefliyor.
BYD, yeni C&I yüksek düzeyde entegre pil depolama çözümünü piyasaya sürdü. Çinli üretici, son nesil ticari ve endüstriyel (C&I) enerji depolama sistemi Chess Plus’ı tanıttı. Ürün şu anda Çin ve ABD’de mevcut ve Avrupa versiyonu değerlendiriliyor.
BYD endüstriyel depolama sistemi
Çinli holding şirketi BYD’nin bir birimi olan BYD Energy Storage, 320 Ah lityum demir fosfat (LFP) kalınlığındaki kanat hücrelerine dayanan en son C&I enerji depolama sistemi Chess Plus’ı tanıttı. Şirketin sözcüsü yaptığı açıklamada , ürünün şu anda Çin ve ABD’de satışta olduğunu, Avrupa versiyonunun değerlendirmesinin ise devam ettiğini doğruladı.
Chess Plus, bir pil yönetim sistemi (BMS), dağıtılmış yönetim kontrolü (DMC), enerji yönetimi ve kontrol ünitesi (EMCU), enerji yönetim sistemi (EMS) ve AC Ünitesi entegre eden modüler, oldukça kompakt bir sistemdir. Ürünün Çin versiyonu ayrıca konteynerin içinde bir yangın koruma ana bilgisayarı içerirken, ABD versiyonunda ayrı bir akıllı HVAC bileşeni bulunur.
Chess Plus, 10.000’den fazla döngüyü destekleyen ultra uzun ömürlü pil hücrelerine sahiptir. Çift modlu soğutma sistemi (pil hücreleri arasında 2,5 ℃’den daha az bir sıcaklık farkı sağlayan piller için sıvı soğutma ve elektronik ekipmanlar için akıllı zorunlu hava soğutması) termal tutarlılığı artırırken yardımcı güç tüketimini %20 azaltır. BYD’ye göre bu tasarım bileşen ömrünü %30 uzatır. BYD, son ürününün güvenlik profilini iyileştirmek için 2 saat yangına dayanıklı pil muhafazası ve dahili aerosol yangın söndürme sistemi ekledi.
Kawasaki’nin kurttan esinlenen dört ayaklı robotu sürücülerin engebeli arazilerde ilerlemesini sağlıyor. Hidrojen yakıt hücresiyle çalışan CORLEO, sürücünün vücut hareketlerine tepki veriyor ve gelişmiş denge ve navigasyon için entegre yapay zeka sistemlerine sahip.
Kawasaki engebeli arazi robotu
Japonya’dan çokuluslu otomotiv holdingi Kawasaki Heavy Industries Group, insanlar tarafından sürülmek üzere tasarlanmış, hidrojenle çalışan, dört ayaklı bir robotun prototipini tanıttı. CORLEO adlı robotik araç, yaklaşan Osaka-Kansai Expo 2025’in bir vitrin etkinliğinde tanıtıldı.
Kurtlardan esinlenen CORLEO robotu, engebeli topografyada gezinmek için dört bacağa sahip ve motosikletlere her türlü arazide kullanılabilen bir alternatif olarak düşünülüyor. Sürücüler bir at gibi biniyor ancak hareketi ve tasarımı geyik ve panter gibi çevik hayvanlara benziyor. Şirkete göre araç, başlangıç seviyesindekiler için uygun, manevra kabiliyeti, denge sunuyor ve sürücülerin dağlık alanlardan geçmesine olanak tanıyor.
Hidrojen yakıt hücresi ve 150cc motorla çalışan CORLEO, Japon üreticilerinin daha temiz enerji çözümlerini benimseme yönündeki büyüyen eğilimini yansıtıyor. Kawasaki, binilebilir robotu önümüzdeki 25 yıl içinde piyasaya sürmeyi planlıyor ve onu her türlü arazi keşfi için fütüristik bir seçenek olarak görüyor. CORLEO’nun dört bağımsız robotik bacağı otonom olarak çalışıyor. Ayrıca gelişmiş denge ve navigasyon için entegre AI sistemlerine sahiptir. Robotun tasarımının PlayStation’ın Horizon Zero Dawn gibi video oyunlarından ilham aldığı bildiriliyor.
Geleneksel kontrollerin aksine, CORLEO sürücünün vücut hareketlerine yanıt verir. Sürücünün ağırlık merkezini kaydırmak robotun adımlarını gerçek zamanlı olarak ayarlamasını sağlar. Bir baş üstü ekranı (HUD), hidrojen seviyeleri, navigasyon ayrıntıları ve ağırlık dağılımı gibi hareket stabilitesi gibi önemli verileri sunar. Ancak, kavramsal bir model olarak CORLEO şu anda hız, menzil veya pil ömrü gibi ayrıntılı teknik özelliklerle birlikte gelmiyor.
Kawasaki, bu fütüristik ‘hayvan robotunun’ sonunda geleneksel arazi motosikletlerinin yerini alacağını öngörüyor. Yüksek hızlı trenler, uçak motorları ve arazi araçları üretmesiyle bilinen şirket, araç üretiminde yeni nesil mobiliteye geçişi yönlendirirken kendini inovasyonun ön saflarında konumlandırıyor.
Jaguar Land Rover (JLR), ABD Başkanı Donald Trump’ın ithal otomobillere uyguladığı %25’lik gümrük vergisine nasıl yanıt vereceğini düşünürken, bu ay İngiltere’de üretilen otomobillerinin ABD’ye sevkiyatını durduracağını duyurdu.
Otomotiv şirketleri gümrük vergileri uygulamasında ayakta kalabilecek mi?
JLR, çeşitli medya kuruluşlarına gönderdiği açıklamada, “İş ortaklarımızla yeni ticaret koşullarını ele almak için çalışırken, orta ve uzun vadeli planlarımızı geliştirirken, Nisan ayında sevkiyat duraklatmak da dahil olmak üzere bazı kısa vadeli önlemler alıyoruz” dedi. Spor lüks araçlarıyla ünlü İngiliz şirket, ABD pazarının markaları için önemli bir pazar olduğunu belirterek, küresel satışlarının yaklaşık dörtte birini bu pazarın oluşturduğunu, Range Rover Sports, Defenders ve Jaguar F-PACE gibi modellerin bu pazarda başı çektiğini kaydetti.
Trump’ın ABD’ye ithal edilen otomobil ve hafif ticari araçlara uyguladığı %25’lik gümrük vergisi, 3 Nisan’da yürürlüğe girmiş ve küresel otomotiv sektöründe şok etkisi yaratmıştı.Analistler diğer otomobil üreticilerinin de ABD’ye ihracatlarını azaltacağını veya durduracağını öngörüyor. Japonya’nın ABD’ye en çok araç ihraç eden şirketi Nissan, 3 Nisan’da Meksika yapımı iki Infiniti SUV modeli QX50 ve QX55 için ABD’den yeni sipariş almayacağını duyurdu.
Bu arada, Japon otomobil üreticileri Toyota ve Honda ile Güney Kore’nin Hyundai’si, 4 Nisan’da ABD tarifelerinin uygulanmasının ardından en azından önümüzdeki birkaç ay boyunca fiyatlarını artırmayacaklarını duyurdular. Ancak Kia ve Mazda gibi diğer Asyalı otomobil üreticileri benzer taahhütlerde bulunmadı.
Sürpriz bir hamleyle, Avrupa’nın en büyük ikinci otomobil üreticisi olan Stellantis ve Ford, seçili modellerde çalışan indirimi fiyatlarını herkese genişleteceklerini duyurdu. Ford’un indirimleri Mustang Mach-E ve Maverick gibi Meksika yapımı modeller için geçerli olacak
Microsoft, bu yılın başlarında oyun üretebilen yeni bir Muse AI modeliyle Xbox AI dönemini duyurdu. Muse halen erken bir Microsoft Araştırma projesi gibi görünse de Xbox üreticisi artık Copilot kullanıcılarının Quake II’nin AI tarafından üretilen bir sürümü aracılığıyla Muse’u denemesine izin veriyor.
Microsoft Muse AI modeli
Teknoloji demosu Microsoft’un Oyun için Copilot hamlesinin bir parçasıdır ve tarayıcıda oynanabilen Quake II’nin AI tarafından oluşturulmuş bir kopyasını içeriyor. Quake II seviyesi çok basit ve bulanık düşmanlar ve etkileşimler içeriyor. Microsoft bu teknoloji demosunu oynayabileceğiniz süreyi bile sınırlıyor.
Microsoft, Muse AI modelini başlangıçta 10 fps ve 300 x 180 çözünürlükte göstermiş olsa da, bu son demo oynanabilir bir kare hızında ve biraz daha yüksek bir çözünürlük olan 640 x 360’ta çalışıyor. Yine de oldukça sınırlı bir deneyim ve gelecekte nelerin mümkün olabileceğine dair daha fazla ipucu veriyor.
Microsoft, Muse’u oyun geliştiricilerinin oyun prototiplerini hazırlamalarına yardımcı olabilecek bir AI modeli olarak konumlandırmaya devam ediyor. Muse Şubat ayında tanıtıldığında Microsoft, bu AI modelinin Quake II gibi klasik oyunları nasıl iyileştirebileceğini ve bunları modern donanımlara nasıl getirebileceğini araştırdığını da belirtti. Microsoft Gaming CEO’su Phil Spencer: “Oyun verilerinden ve videolardan bir modelin eski oyunları öğrenebileceği ve bunları gerçekten bu modellerin çalışabileceği herhangi bir platforma taşınabilir hale getirebileceği bir dünya hayal edebilirsiniz. Oyun korumayı bizim için bir aktivite olarak konuştuk ve bu modeller ve orijinal donanımda orijinal motorun çalışması zorunluluğu olmadan bir oyunun nasıl oynandığını tamamen öğrenme yetenekleri bir ton fırsat sunuyor” dedi.
Microsoft’un Muse’u artık Bleeding Edge’den daha fazla oyun konusunda eğittiği açık ve Copilot Labs’ta yakında daha fazla kısa etkileşimli AI oyun deneyimi görmemiz muhtemel. Microsoft ayrıca Copilot’u oyunlar için bir koça dönüştürmek için çalışıyor, bu da AI asistanının ne oynadığınızı görmesini ve ipuçları ve kılavuzlarla yardımcı olmasını sağlıyor.
Hyundai Motor Group, ABD merkezli robotik yan kuruluşu Boston Dynamics Inc. ile uzun vadeli bir ortaklığa girdi. İş birliği, otomobil üreticisinin mühendislik ve robotik tasarım şirketinin üretim yeteneklerini entegre ederek işini büyütmesine yardımcı olmasını içerecek.
Hyundai ve Boston Dynamics iş birliği
Hyundai, ABD’de 6 milyar doları inovasyonu teşvik etmeyi ve stratejik ortaklıkları genişletmeyi amaçlayan 21 milyar dolarlık bir yatırım planını açıkladı. Anlaşmaya göre Hyundai, Boston Dynamics’in büyümesini ve gelişmiş mobil robotikte küresel bir lider olma hedefini destekleyecek şekilde on binlerce robot satın alacak. Hyundai, 2021’de Boston Dynamics’i SoftBank’tan 880 milyon dolara satın alarak robotik odaklı genişlemesinde önemli bir adım attı.
2035 yılına kadar, insansı robotik pazarının 38 milyar doları aşması bekleniyor. Robotik endüstrisi genişledikçe, robot üretimi ve geliştirme zorluklarını ele alma konusunda artan bir aciliyet var Hyundai, tesislerinde endüstriyel denetim ve öngörücü bakım için Boston Dynamics’ Spot robotlarını kullanıyor ve fabrikalarında Atlas robotlarını konuşlandırmayı planlıyor. Şirket, robotik sektöründe liderlik hedefine ulaşmak için robotik AI’yı olmazsa olmaz olarak görüyor ve fiziksel AI ve insansı robotların iş ortamını önemli ölçüde dönüştüreceğine inanıyor.
Hyundai Motor Group Başkan Yardımcısı Jaehoon Chang: “İş birliğimiz sayesinde robotik sektöründe liderliğe ulaşma sürecini hızlandıracağız” dedi. Boston Dynamics CEO’su Robert Playter, son yıllarda robotik alanına giren yeni katılımcıların sayısındaki önemli artışı vurguladı. Hyundai Motor Group ile iş birliğinin önemini vurguladı ve mobilite sektöründe gelişmiş robotlar için muazzam bir fırsat olduğunu kabul etti.
Boston Dynamics bu yıl, robot teknolojisini ilerletmek için NVIDIA, Google, DeepMind, Toyota Araştırma Enstitüsü ve kardeş şirketi Robotik ve Yapay Zeka Enstitüsü (RAI) ile yeni ortaklıklar kurdu. Şirket, Nisan 2024’te Atlas robotunun elektrikli versiyonunu tanıttı. Boston Dynamics, Atlas’ı Hyundai ve diğer seçkin ortaklarla 2025’te test etmeye başlayacağını duyurdu.
Europcar, yaklaşık 200.000 müşterisinin kişisel bilgilerinin çalındığı büyük bir veri ihlaliyle karşı karşıya. Bu olay, şirketin GitHub deposundan binlerce dosyanın sızdırılmasıyla gerçekleşti. Saldırganlar, Europcar’ın GitHub üzerindeki bir deposuna erişerek binlerce dosyayı ele geçirdi. Bu dosyalar, müşterilerin isimleri ve e-posta adresleri gibi hassas bilgileri içeriyor. Toplamda, yaklaşık 200.000 müşterinin verileri bu ihlalden etkilendi.
Europcar açıklama yaptı
Europcar yetkilileri, olayın ardından hızlı bir şekilde harekete geçtiklerini ve etkilenen müşterilere bilgi verdiklerini belirtti. Şirket, güvenlik önlemlerini artırarak benzer olayların tekrar yaşanmaması için çalıştıklarını ifade etti. Ayrıca, müşterilerinden gelen soruları yanıtlamak ve destek sağlamak amacıyla özel bir ekip oluşturduklarını duyurdu.
Uzmanlar, Europcar müşterilerinin e-posta hesaplarını ve diğer çevrimiçi hesaplarını düzenli olarak kontrol etmelerini öneriyor. Şüpheli aktiviteler tespit edilirse, derhal ilgili platformlarla iletişime geçilmesi gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, güçlü ve benzersiz şifreler kullanmanın, iki faktörlü kimlik doğrulamayı etkinleştirmenin ve kimlik avı girişimlerine karşı dikkatli olmanın önemi belirtiliyor.
Geçmişte, Europcar’ın 50 milyon müşterisinin bilgilerinin çalındığına dair iddialar ortaya atılmıştı. Ancak, şirket bu iddiaları reddetmiş ve söz konusu verilerin sahte olduğunu belirtmişti. Europcar, bu sahte verilerin yapay zeka araçları kullanılarak oluşturulduğunu öne sürmüştü.
Bu son veri ihlali, firmanın güvenlik önlemlerini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini gösteriyor. Müşterilerin de kendi güvenliklerini sağlamak için proaktif adımlar atmaları önem taşıyor. Şirketin gelecekte benzer olayları önlemek için alacağı tedbirler, müşteri güveninin yeniden tesis edilmesi açısından kritik öneme sahip.
Girişimcilik ekosisteminde önemli bir yer edinen Future Hızlandırma Programı, başvuru süresini uzattı. StartupCentrum’un partneri olduğu ve Kayacan Ventures liderliğinde hayata geçirilen program, yapay zeka (AI) teknolojileri üzerinde çalışan erken aşama girişimlerin büyümesine katkı sağlamak amacıyla tasarlandı. Programın yeni son başvuru tarihi 15 Nisan 2025 olarak duyuruldu.
Finansal destek ve stratejik büyüme fırsatları
Yapay zeka teknolojilerinin iş dünyasındaki etkisi her geçen gün artarken, Future Hızlandırma Programı bu alanda faaliyet gösteren girişimcilere kapsamlı destek sunmayı hedefliyor. Program kapsamında seçilen girişimler, yalnızca finansal destek değil, aynı zamanda stratejik büyüme fırsatları da elde ediyor.
Katılımcı girişimlere sunulan imkanlar arasında 30.000 dolar yatırım desteği, yurt içi ve yurt dışı satış ağına erişim, fiziksel ofis alanı kullanımı, kurumsal iş birlikleri olanakları ve uzman mentorlarla çalışma fırsatı yer alıyor. Bu destekler sayesinde girişimciler hem yerel hem de küresel pazarlarda rekabet gücünü artırma şansına sahip oluyor.
Kayacan Ventures’ın liderlik ettiği program, yatırımcılar, mentorlar ve kurumsal iş ortakları ile güçlü bir ağ oluşturmayı amaçlıyor. StartupCentrum’un partner olarak yer aldığı bu süreç, girişimcilere hem teknik hem de iş geliştirme alanında derinlemesine bir destek sunuyor.
Başvuruların 15 Nisan 2025 tarihine kadar kabul edileceği Future Hızlandırma Programı, Türkiye’nin teknoloji girişimciliği alanındaki potansiyelini artırmayı hedefliyor. Girişimciler, başvurularını internet üzerinden kolayca gerçekleştirebilirken, değerlendirme sürecinde yenilikçilik, uygulanabilirlik ve ölçeklenebilirlik kriterleri ön planda tutulacak.
Yapay zeka dünyasında iz bırakmak isteyen girişimler için kaçırılmayacak bir fırsat olan bu program, teknolojiyi geleceğe taşıyacak projeleri desteklemeye hazır. Programa buradan başvurmak mümkün.
Yapay zeka dünyası, Çinli laboratuvar DeepSeek’in açık kaynaklı modellerle sınırları zorlamasıyla yeni bir döneme giriyor. Peki ya bir AI modeli, insan müdahalesi olmadan kendini geliştirebilseydi? İşte bu soru, DeepSeek-GRM adlı “kendini eğiten” sistemle gerçeğe dönüşüyor.
Bir Döngüsel Devrim: Ödül ve Eleştiri Mekanizması
DeepSeek ve Tsinghua Üniversitesi’nin ortak çalışması olan Generative Reward Modeling (GRM), AI’ın kendi performansını değerlendirip optimize etmesini sağlıyor. Sistem, bir antrenör ve sporcu ilişkisine benziyor:
Yargıç Modülü: AI’ın ürettiği cevapları önceden tanımlanmış ilkelerle karşılaştırır.
Ödül Sinyali: Uyumlu sonuçlar, modelin bir sonraki adımda daha iyi performans göstermesi için teşvik edici bir sinyal üretir.
Gerçek Zamanlı Geri Bildirim: Statik kurallar yerine dinamik bir öğrenme döngüsü oluşturulur.
Bu yaklaşım, geleneksel eğitim yöntemlerinden farklı olarak %40 daha az kaynak tüketimi vaat ediyor. Hatta testlerde Google’ın Gemini’sini ve OpenAI’nin GPT-4o’sunu geride bıraktığı iddia ediliyor.
Özellik
Geleneksel AI
DeepSeek-GRM
Eğitim Süreci
İnsan denetimi gerektirir
Kendi kendini optimize eder
Kaynak Verimliliği
Yüksek işlem gücü
Düşük enerji tüketimi
Uyum Yeteneği
Statik kurallara bağlı
Dinamik öğrenme döngüsü
Tarihten Günümüze: Kendini Geliştiren Makine Hayali
Bu fikir yeni değil. Matematikçi I.J. Good, 1965’te “süper zekanın daha akıllı makineler yaratacağı” öngörüsüyle konuyu gündeme getirmişti. Günümüzde ise:
Meta, AI’ın kendi ödül mekanizmasını yönetebildiği “self-rewarding” modeller geliştiriyor.
Google DeepMind, Minecraft’ta kendi kendine öğrenen Dreamer algoritmasını test ediyor.
IBM, sentetik verilerle eğitimi optimize eden “deductive closure training” üzerinde çalışıyor.
Ancak bu teknoloji riskleri de beraberinde getiriyor. Örneğin, model çöküşü (model collapse) adı verilen bir fenomen, AI’ın kendi ürettiği hatalı verilerle eğitilmesi sonucu performans kaybına yol açabiliyor.
İnsanlık İçin Ne Anlama Geliyor?
DeepSeek-GRM’nin açık kaynak olarak sunulacak olması, erişilebilirliği artırabilir. Ancak uzmanlar, etik sınırların acilen tanımlanması gerektiğini vurguluyor. Dartmouth Koleji’nden Nicholas Jacobson, “Kendi kendini geliştiren sistemler, kontrolümüz dışında evrilebilir” uyarısında bulunuyor.
Pozitif Döngü: AI’ın sürekli iyileşmesiyle tıp veya ikim modellemede devrim.
Kaos Tehlikesi: Ödül mekanizmalarının manipüle edilmesiyle kontrolün kaybedilmesi.
Ekonomik Etki: Geleneksel AI eğitim sektörünün dönüşümü.
Yapay zeka, artık sadece insanların öğrettikleriyle sınırlı değil. DeepSeek-GRM gibi sistemler, teknolojinin “özerk öğrenme” çağını başlatıyor. Ancak bu gücün sorumluluğu, insanlığın kolektif zekasına kalıyor. Belki de gerçek sınav, makinelerde değil, bizim öngörümüzde olacak.
Fransa Ekonomi ve Maliye Bakanı Eric Lombard, ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa ürünlerine uyguladığı yeni gümrük tarifelerine karşılık olarak, ABD’li büyük teknoloji şirketlerinin veri kullanımını daha sıkı düzenlemeyi önerdi. Lombard, Le Journal Du Dimanche gazetesine verdiği röportajda, “Belirli idari gereklilikleri güçlendirebilir veya veri kullanımını düzenleyebiliriz” dedi.
Lombard ayrıca, “Belirli faaliyetleri vergilendirmek de bir seçenek olabilir” diyerek, dijital hizmetlere yönelik vergilerin gündemde olduğunu belirtti. Fransa hükümet sözcüsü de geçen hafta, Avrupa Birliği’nin ABD tarifelerine misilleme olarak “halen vergilendirilmemiş dijital hizmetleri” hedef alabileceğini ifade etmişti.
Bu öneri, Avrupa’da birçok ABD’li teknoloji devinin Avrupa merkezine ev sahipliği yapan İrlanda tarafından sert bir şekilde reddedildi. İrlanda, dijital hizmetlere yönelik vergilendirmenin Avrupa’daki teknoloji yatırımlarını olumsuz etkileyebileceğini savunuyor.
Teknoloji sektörü Avrupa’nın misilleme yapabileceği potansiyel alanlardan biri
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Trump’ın başlattığı ticaret savaşına karşı Avrupa’nın çıkarlarını savunacaklarını belirtti. Avrupa Birliği, mal ticaretinde 157 milyar avroluk bir fazla verirken, dijital hizmetler de dahil olmak üzere hizmet ticaretinde 109 milyar avroluk bir açık veriyor. Bu nedenle, teknoloji sektörü, Avrupa’nın misilleme yapabileceği potansiyel alanlardan biri olarak görülüyor.
ABD’li teknoloji devleri Apple, Microsoft, Amazon, Google ve Meta, Avrupa pazarında önemli bir hakimiyete sahip. Fransa’nın bu şirketlerin veri kullanımını düzenleme planı, dijital ekonomide yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Ancak, bu adımın ABD ile Avrupa arasındaki ticaret ilişkilerini daha da gerginleştirebileceği ve teknoloji sektöründe yeni tartışmalara yol açabileceği belirtiliyor.
Ekonomistler, Trump’ın uyguladığı tarifelerin küresel piyasalarda dalgalanmalara neden olduğunu ve Avrupa ekonomisini olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor. Fransa Başbakanı François Bayrou, bu tarifelerin Fransa’nın gayri safi yurtiçi hasılasını (GSYİH) yüzde 0,5’ten fazla düşürebileceğini ifade etti.
Avrupa Birliği, ABD’nin uyguladığı tarifelere karşılık olarak, çelik ve alüminyum gibi sektörlerde misilleme tarifeleri uygulamayı planlıyor. Ancak, dijital hizmetler gibi yeni alanlarda da karşı önlemler alınması gündemde. Bu süreçte, Avrupa ülkelerinin ortak bir strateji belirlemesi ve birlik içinde hareket etmesi büyük önem taşıyor.
Fransa’nın bu hamlesi, dijital ekonomide veri kullanımının ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu bir kez daha gösteriyor. Veri, günümüz ekonomisinde en değerli varlıklardan biri olarak kabul ediliyor ve bu alandaki düzenlemeler, hem şirketler hem de ülkeler için büyük önem arz ediyor.
Önümüzdeki günlerde, Avrupa Birliği ve ABD arasındaki ticaret geriliminin nasıl bir seyir izleyeceği merakla bekleniyor. Diplomatik çözümler bulunup bulunamayacağı veya gerginliğin daha da artıp artmayacağı, küresel ekonomi için belirleyici olacak.
Otomobil üreticileri Tesla’nın marka sorunlarına indirimli elektrikli araç teklifleriyle atlıyor. ABD’de Tesla araç takasları tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Bunun nedeni, bazı araç sahiplerinin Elon Musk’ın politikalarından hayal kırıklığına uğraması, bazılarının ise araçlarının Musk karşıtları tarafından çizilmesini önlemek istemesi. Otomobil üreticileri bu fırsatı değerlendirmek istiyor.
Tesla takası kampanyaları yeni ibr fırsat oldu
Elektrikli araç satışlarında uzun süredir Tesla’nın gerisinde kalan Polestar, Lucid Motors, Volvo ve Ford, markaya karşı gelen tepkilerden yararlanarak alıcıların marka sadakatini zorlayan fetih bonusları ve teşvikler yayınladı. Polestar’ın 5.000 dolarlık indirim teklifini sunmaya başlamasının hemen ardından, otomobil üreticisinin satış müdürü Jordan Hofmann, bu bonusun zaten bir başarı olduğunu söyledi.
Hofmann LinkedIn’de: “Bu hafta Polestar 3 için en yüksek sipariş günlerinden bazılarını gördük ve Tesla Conquest Teklifimize gelen yanıt inanılmazdı” diye yazdı. Tekliflerin çoğu alıcıların hak kazanmak için Tesla’larını takas etmelerini gerektirmiyor, ancak Edmunds’ta tüketici içgörüleri analisti olan Joseph Yoon, otomobil üreticisinin son zamanlarda yaşadığı marka değer kaybı nedeniyle eğilimin kesinlikle EV sahiplerinin geçişi yönlendirdiğini söylüyor.
Musk’ın servetini Donald Trump’ın göreve seçilmesine yardımcı olmak için kullanması ve ardından DOGE aracılığıyla federal hükümeti devralması, birçok kişinin Tesla’yı tartışmalı milyarderle ilişkilendirmesine yol açtı. Tesla Takedown olarak bilinen bir protesto hareketi küresel olarak yayıldı. Bu arada, Tesla mülküne ve araçlarına yönelik vandalizmde bir artış oldu. Kundaklama da dahil olmak üzere daha şiddetli saldırılar, bu tür olayları “iç terörizm” olarak ele alacağına yemin eden Başkan Trump’ın gazabına uğradı.
Yoon, bir Tesla sahibinin protestocuların tarafında olup olmadığını veya sadece arabalarına gamalı haç yazılmasını istemeyip istemediğini sorarsa, alıcıların zararına da olsa araçlarından kurtulmaya hazır olduğunu söyledi.
Midjourney, metin istemlerini daha iyi işleyebilen yeni V7 AI görüntü modelini piyasaya sürdü. Midjourney , “tamamen yeni” bir AI görüntü oluşturma modeli olduğunu ve metin istemlerinizi işlemede çok daha akıllı olduğunu söylediği V7’nin alfa sürümünü yayınladı . Midjourney ekibi, çıktısının görüntü kalitesinin belirgin şekilde daha yüksek olduğunu ve daha iyi dokular, gövdeler ve eller oluşturabildiğini söylüyor. AI görüntü oluşturucuları genellikle ellerin doğru tasvirlerini oluşturmakta zorlanır, ancak bazı kullanıcıların sosyal medyada yayınladığı fotoğraflara dayanarak, V7 insan ellerinin bazı fotogerçekçi görüntülerini üretebiliyor.
Midjourney V7 AI modeli
Yeni model, programın normalde aldığı hızın yarısı kadar hızda görüntüleri işleyebilen “Taslak Modu” adlı bir özellik ile birlikte geliyor. Sonuçları daha kaba ve daha az ayrıntılı, ancak standart bir neslin maliyetinin yarısı kadar maliyeti olacak. Midjourney, Taslak Modunun fikirler üzerinde yineleme yapmanın en iyi yolu olduğunu söylüyor. Örneğin, biriyle işbirliği yapıyorsanız ve sadece fikirlerinizi onlarla paylaşıyorsanız kullanabilirsiniz – sesle çalışır, böylece birbirinizin önerilerini yazmanıza bile gerek kalmaz – veya ne tür bir his istediğinizden emin değilseniz. Midjourney’nin Taslak Modunda oluşturduğu bir görüntüyü beğendiyseniz, tam kalitede yeniden işlemek için “geliştir” veya “değiştir” düğmesine tıklayabilirsiniz.
Lansmanda, V7 standart render için Turbo ve Relax modlarına sahip olacak, ilki V6 modelindeki normal bir hız işinin iki katı kadar maliyetli olacak. Midjourney’nin V7 için standart hız modunu optimize etmek için daha fazla zamana ihtiyacı var, ancak bu seçeneği gelecekte kullanılabilir hale getirecek. Yeni modda ayrıca ölçekleme, düzenleme ve yeniden dokulandırma gibi daha fazla yetenek eksik, bunlar şimdilik programın V6 modeline geri dönecek. Midjourney önümüzdeki iki ay boyunca model için her hafta veya iki haftada bir yeni güncellemeler yayınlamayı vaat ediyor.
V7’nin alfa sürümünü test edebilmek için önce kişiselleştirme profilinizin kilidini açmanız gerekir. Midjourney kişiselleştirmeyi “görüntü kreasyonlarınız için bir stil asistanı” olarak tanımlar, çünkü AI’ya görsel tercihlerinizi öğretir. Bir V7 Küresel Kişiselleştirme Profili oluşturmak ve modeli test etmek için en az 200 çift görüntüyü sıralamanız gerekir. Kişiselleştirme, V7 için varsayılan olarak açık, ancak isterseniz kapatabilirsiniz.