Android Auto, oyun deneyimini araç ekranlarına getiriyor!

Android Auto’nun oyun desteği, son güncellemelerle birlikte Android Auto 14.0 ve 14.1 sürümleriyle kullanıcılara sunulmaya başlandı. Ancak Google, Android Auto’nun oyun oynama desteğinin herhangi bir beta sürümüne ihtiyaç duymadığını ve yalnızca Android 15 işletim sistemiyle çalışan telefonlarda kullanılabileceğini açıkladı.

Yani, Android Auto’nun en son sürümüne sahip olmanız gerekmiyor, fakat telefonunuzun Android 15+ işletim sistemi ile çalışması şart.

Google, ayrıca araçlardaki oyun oynama özelliğinin yalnızca park halindeyken aktif olduğunu belirtiyor. Araç hareket halindeyken oyunlar ekranınıza düşse de siyah bir ekran olarak görünecek ve oynanamayacak. Bu özellik, yalnızca belirli Android oyunları ile uyumlu olacak ve desteklenen oyunlar yavaş yavaş kullanıcılara sunulmaya devam edecek.

Araç içi oyunlar, sürücülerin dikkatini dağıtmamak amacıyla yalnızca park halindeyken aktif olacak şekilde tasarlandı. Bu özellik, yazılımla uyumlu araçlar için büyük bir yenilik olurken, Android 15+ yüklü cihazların kullanıcıları için keyifli bir eğlence deneyimi sunmayı vaat ediyor.

Android Auto’nun oyun desteği, araç içi eğlenceyi bir adım ileriye taşıyor. Bu yenilik, özellikle uzun yolculuklarda zaman geçirmek isteyen kullanıcılar için oldukça cazip bir seçenek sunuyor. Ancak, güvenlik önlemleri kapsamında oyunlar sadece park halindeyken oynanabiliyor.

Android Auto güncellemesi

Android 15 işletim sistemi ile uyumlu telefonlar için bu özellik, araç ekranlarında eğlenceli bir deneyim sunarken, araç sürücülerinin dikkat dağınıklığını önlemeye yönelik önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Gelecekte, daha fazla oyun ve uygulamanın bu özellik ile uyumlu hale gelmesi bekleniyor.

Yazılımdaki bu güncelleme, araç içi teknolojiyi daha da zenginleştiren bir yenilik olarak karşımıza çıkıyor.

Windows ile telefonlar arasındaki köprü yıkılıyor!

Dosya paylaşımı, mesaj kontrolü ve bildirim senkronizasyonu gibi özellikler sunan Unision, birçok kullanıcı için önemli bir bağlantı aracıydı. Ancak Intel, bu hizmeti sonlandırmaya karar verdi ve kapatma sürecini başlattı.

Neowin’in haberine göre, Intel Unison 2025’in Haziran ayından sonra artık çalışmayacak. Microsoft Store, Google Play Store ve App Store’daki bilgilere göre, uygulama bu tarihten itibaren tamamen devre dışı kalacak. Lenovo Aura platformları ise yıl sonuna kadar hizmet almaya devam edecek.

Bu durum, Unison’u aktif olarak kullanan kullanıcılar için büyük bir sürpriz oldu. Windows 11 kullanıcıları için alternatif olarak Phone Link uygulaması bulunuyor. Ancak bu uygulama yalnızca Android cihazlarla tam entegre çalışabiliyor ve Intel Unison’a kıyasla bazı eksik özelliklere sahip.

Intel, Unison hakkında herhangi bir açıklamada bulunmadı

Intel, yazılımın neden sonlandırıldığına dair bir açıklama yapmadı ve mevcut kullanıcılar için yeni bir alternatif sunmadı. Bu da, iOS kullanıcılarının Windows ekosistemine bağlanmak için daha kısıtlı seçeneklere sahip olmasına neden olacak.

Windows Phone Link, temel bağlantı işlevlerini sunmaya devam etse de, Unison’un sunduğu kapsamlı özelliklere alışan kullanıcılar için yetersiz kalabilir. Intel’in gelecekte benzer bir uygulama geliştirip geliştirmeyeceği ise şimdilik belirsiz.

Intel Unison’un kapanmasıyla birlikte özellikle iOS kullanıcıları için Windows ekosisteminde ciddi bir boşluk oluşacak. Çünkü Phone Link, iOS tarafında sınırlı işlevselliğe sahip. Kullanıcılar, mesaj senkronizasyonu ve dosya paylaşımı gibi bazı önemli özelliklerden mahrum kalacak. Bu da deneyimi olumsuz etkileyebilir.

Starship, NASA’nın onayını almayı başardı!

Bu adım, Starship’in gelecekte NASA misyonlarına hizmet edebilmesinin önünü açıyor. Ancak Starship roketinin, resmi görevlerde kullanılabilmesi için geliştirme sürecinin daha da ilerlemesi gerekiyor.

Starship hangi kategoride yer alacak?

NASA’nın fırlatma programı, roketleri deneyim seviyelerine göre üç kategoriye ayırıyor:

  • Kategori 1: Yeni fırlatma araçlarını kapsıyor ve yüksek riskli, düşük maliyetli Sınıf D görevlerinde kullanılabiliyor. Blue Origin’in New Glenn roketi kısa süre önce bu onayı aldı.
  • Kategori 2: Daha fazla uçuş deneyimi olan roketler Sınıf C ve B görevlerini üstlenebiliyor.
  • Kategori 3: NASA’nın en kritik Sınıf A görevlerinde kullanılabilen, en güvenilir roketleri içeriyor. SpaceX’in Falcon 9 ve Falcon Heavy roketleri bu seviyede.

Starship, henüz yörüngeye ulaşamadığı için muhtemelen Kategori 1 onayına bile sahip değil. Ancak programa dahil olması, gelecekte NASA tarafından sertifikalandırılmasının önünü açıyor. Starship’in boyutu ve kapasitesi göz önüne alındığında, sadece küçük ölçekli görevler için değil, büyük bilimsel misyonlar için de önemli bir seçenek olabilir.

Starship, NASA için büyük bir potansiyel vadediyor

Roketin şu ana kadar sekiz test uçuşu gerçekleşti, ancak hiçbiri tam anlamıyla başarılı olmadı. Bu nedenle roketin dokuzuncu test uçuşunun ne zaman yapılacağı belirsizliğini koruyor. SpaceX’in öncelikli hedefi, Starship’i yörüngeye ulaştırarak Starlink uydularını taşımak. Bunun için yeni nesil Block 2 Ship aşamasının başarılı bir şekilde test edilmesi gerekiyor.

NASA açısından bakıldığında, Starship’in en büyük rolü Artemis programındaki Ay iniş görevleri olacak. SpaceX, NASA ile yaptığı anlaşma kapsamında roketi Artemis astronotlarını Ay yüzeyine indirecek bir iniş aracı olarak geliştiriyor. Ancak bu projenin tamamlanmasının en az bir yıl sürebileceği öngörülüyor.

SpaceX, roketin geliştirilmesi için hızla çalışmaya devam ederken, NASA’nın onaylı fırlatma listesine eklenmiş olması şirket için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Yörüngeye başarıyla ulaşması halinde, Starship’in uzay keşiflerinde devrim yaratabileceği düşünülüyor.

Microsoft veri merkezi planlarında geri adım atıyor!

Microsoft, Birleşik Krallık, Avustralya, Kuzey Dakota, Wisconsin ve Illinois’teki veri merkezi projelerini askıya aldı veya geliştirme sürecini erteledi.

Bir şirket sözcüsü, Bloomberg’e yaptığı açıklamada Microsoft’un planlarını yıllar öncesinden oluşturduğunu ve bu değişikliklerin stratejilerinin esnekliğini gösterdiğini belirtti.

Şubat ayında Microsoft, 2025 yılında sermaye harcamaları için 80 milyar dolardan fazla bir bütçe ayırmayı planladığını duyurmuştu. Bu bütçenin büyük bir kısmının yapay zeka destekli veri merkezlerine ayrılacağı ifade edilmişti. Ancak Bloomberg, Microsoft’un bu geri çekilme kararının, azalan talep beklentisinden mi yoksa elektrik ve inşaat malzemesi tedarikindeki zorluklar gibi geçici inşaat engellerinden mi kaynaklandığını net bir şekilde belirlemenin zor olduğunu vurguluyor.

Microsoft 2025'e

Microsoft, geçmişte mevcut altyapıya ağırlık vermişti

Microsoft daha önce, 2025 yılında veri merkezi genişletme stratejisini yeni tesisler inşa etmekten ziyade mevcut altyapıya sunucu ve diğer bilişim ekipmanlarını yerleştirmeye kaydıracağını duyurmuştu.

Microsoft’un gelecekte veri merkezi genişleme stratejisini nasıl şekillendireceği merakla beklenirken, teknoloji sektöründe altyapı yatırımlarına yönelik genel eğilimlerin nasıl değişeceği de dikkatle izleniyor.

Microsoft’un veri merkezi yatırımlarını yavaşlatma kararı, bulut bilişim ve yapay zeka pazarındaki dinamiklerin değiştiğine dair önemli bir işaret olarak görülüyor. Şirket, enerji tüketimi ve maliyetleri optimize etmek adına daha verimli çözümler geliştirmeye odaklanıyor.

Özellikle yapay zeka destekli veri merkezlerinin enerji ihtiyacının artması, şirketi mevcut tesisleri güçlendirmeye yönlendiriyor. Ayrıca, küresel tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar, yeni inşaat projelerini zorlaştırıyor.

Uzmanlar, Microsoft’un bu adımının rakipleri Google ve Amazon gibi şirketleri de benzer stratejiler geliştirmeye itebileceğini belirtiyor. Önümüzdeki dönemde sektörde nasıl bir dönüşüm yaşanacağı merak konusu.

Intel, 18A üretim sürecini resmen “risk üretimine” sürükledi

ABD’li teknoloji devi Intel, uzun süredir beklenen 1.8 nanometre sınıfı üretim süreci 18A‘yı resmen “risk üretimine” aldığını duyurdu. Bu gelişme, seri üretimin yakın bir zamanda başlayacağına işaret ediyor ve şirket için oldukça önemli bir adım.

Intel Foundry Services (IFS), son yıllarda üretim performansıyla eleştirilen bir konumdaydı. Ancak, 18A üretim süreciyle birlikte Intel, çip üretimi alanındaki rekabetçi gücünü yeniden artırmayı hedefliyor. Şirketin Vision 2025etkinliğinde yapılan açıklamaya göre, 18A sürecinin risk üretimine geçmesi, yıl sonuna kadar seri üretime başlanması için önemli bir dönüm noktası.

Risk üretimi nedir?

Risk üretimi“, seri üretim öncesinde gerçekleştirilen sınırlı ölçekli üretim aşamasıdır. Bu aşama, üretim hattının uygulanabilirliğini ve performansını test etmek amacıyla yapılır. Ayrıca, üretim hatlarındaki olası kusurları belirlemek ve sürecin verimliliğini ölçmek açısından kritik bir rol oynar. Başarılı bir risk üretimi, seri üretim için zemin hazırlar.

Intel’in 18A süreciyle ilgili bu açıklama, daha önce yaşanan aksaklıkların geride kaldığını ve teknolojiye dayalı yeni üretim sürecinin ticari kullanıma hazır hale geldiğini gösteriyor. Bu yeni üretim süreci, ilk olarak 2025 yılında piyasaya sürülecek olan Panther Lake SoC‘lerde kullanılacak. Panther Lake, Intel’in yeni nesil işlemcilerinden biri olacak ve 18A sürecinin performansını test etmek için önemli bir referans noktası oluşturacak.

BSPDN teknolojisi ve 18A’nın yenilikleri

Intel’in 18A sürecini önemli kılan bir diğer özellik ise BSPDN (Backside Power Delivery Network) teknolojisini kullanıyor olması. Bu yenilikçi teknoloji, güç dağıtımını silikon plakanın arka yüzüne taşıyarak, işlemcilerin verimliliğini ve performansını artırmayı amaçlıyor.

Ayrıca, Intel’in 18A üretim sürecinin farklı versiyonları da sunulacak. Bu, teknoloji dünyasında heyecanla beklenen bir gelişme olarak öne çıkıyor ve Intel’in çip üretiminde yeniden pazar liderliğine doğru ilerlemesinin temellerini atıyor.

Sonuç olarak, Intel’in 18A üretim sürecinin risk üretimine geçmesi, şirketin gelecekteki çip üretim stratejileri açısından büyük bir adım. Bu süreç, Intel’in 2025 yılına kadar yeni nesil işlemcileriyle pazarın zirvesine yeniden çıkma amacını taşıyor.

Trump’ın Gümrük Vergisi Kararı Otomotiv Sektörünü Ateşe Attı!

ABD Başkanı Donald Trump’ın ithal otomobillere ek yüzde 25 gümrük vergisi uygulama kararı, otomotiv sektöründe büyük bir krize yol açma riski taşıyor. Başkan Trump’ın, ülkesinin haklarını savunma gerekçesiyle ithal ürünlere getirdiği gümrük vergileri, global ekonomiyi sarsmaya devam ediyor. Son olarak otomotiv sektörü için alınan bu yeni vergi kararı, özellikle dünya çapında büyük üretici ülkelerden gelen araçları olumsuz etkileyecek gibi görünüyor.

Otomotiv sektöründe dalgalanma bekleniyor

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Trump’ın aldığı bu kararın, özellikle JaponyaAlmanya ve Güney Kore menşeli araç üreticilerini olumsuz etkileyeceğini belirtti. Bu durumun, otomobil fiyatlarını da yüzde 8 ile 12arasında artırması bekleniyor. Ayrıca, otomotiv yan sanayiinin tedarik zincirindeki aksamalardan kaynaklanan üretim gecikmeleri de sektörü zorlayacak gibi görünüyor.

Ford ve diğer yerli üreticiler kazanç aağlayabilir

Fitch Ratings, ABD‘deki bazı yerli üreticilerin ise bu durumdan kısmi olarak kazanç sağlayabileceğine dikkat çekiyor. Özellikle Ford gibi büyük ölçüde yerli üretim yapan firmaların, gümrük vergisi artışından daha az etkilenmesi bekleniyor. Ancak, bazı markaların Kuzey Amerika’daki üretim kapasitelerini artırmak zorunda kalabileceği ifade ediliyor.

Tedarik zincirinde sorunlar baş gösteriyor

Otomotiv yan sanayiinde de bu gümrük vergisi kararının tedarik zincirinde aksamalara yol açabileceği ve bazı araç modellerinin üretiminde gecikmeler yaşanabileceği tahmin ediliyor. Bu durum, özellikle uluslararası tedarik ağlarına bağımlı olan otomobil üreticilerini zorlu bir süreçle karşı karşıya bırakacak gibi görünüyor.

Trump’ın bu hamlesi, otomotiv sektöründe ve global ekonomide önemli bir kriz dalgası yaratabilir. Şirketler, yeni gümrük vergisi uygulamaları ve tedarik zincirindeki olası aksaklıklarla başa çıkabilmek için yeni stratejiler geliştirmek zorunda kalacak.

TikTok İçin Yarış Kızıştı! Amazon ve OnlyFans Kurucusu Masada

0

TikTok’un kaderi, yaklaşan 5 Nisan son teslim tarihi öncesinde tamamen değişebilir. ABD yönetimi, uygulamanın Çin merkezli sahibi ByteDance’in TikTok’u elden çıkarmasını istiyor. Aksi halde platform ülkede tamamen yasaklanacak.

Bu kritik süreçte, dev isimler TikTok’u satın almak için sıraya girdi. Amazon ve OnlyFans kurucusu Tim Stokely’nin liderliğindeki bir konsorsiyum, teklif verenler arasına katıldı. Gelişmeleri ilk olarak Reuters ve The New York Times duyurdu.

Amazon Sürprizi: Resmi Mektup Gönderildi

Amazon, TikTok’u satın alma planıyla devreye girdi. Şirket, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ve Ticaret Bakanı Howard Lutnick’e resmi bir mektup iletti. Amazon, yorum yapmaktan kaçındı. TikTok ve ByteDance cephesi de sessizliğini koruyor.

Haberin ardından Amazon hisseleri %2 oranında yükseldi. Bu gelişme, piyasalarda yankı uyandırdı.

Amazon’un geçmişte sosyal medya atılımları biliniyor. 2014’te Twitch’i 1 milyar dolara, 2013’te Goodreads’i satın almıştı. Geçtiğimiz yıl kısa ömürlü Inspire uygulamasını piyasaya sürmüş, ancak başarı elde edememişti. Şimdi gözünü çok daha büyük bir hedefe dikti: TikTok.

OnlyFans Kurucusundan Kripto Destekli Hamle

OnlyFans’ın kurucusu Tim Stokely, yeni girişimi Zoop ile sahnede. Kripto temelli bir vakıfla iş birliği yapan Zoop, TikTok için son dakikada teklif sundu. Bu hamle, teknoloji dünyasında sürpriz olarak değerlendirildi.

Stokely ve ortakları, TikTok’un ABD’deki faaliyetlerini tamamen devralmayı hedefliyor. Görüşmelerin detayları kamuoyuyla paylaşılmadı, ancak teklifin ciddi olduğu bildiriliyor.

Trump ve Dört Ayrı Teklif Grubu

ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz ay dört farklı grubun TikTok ile ilgilendiğini açıklamıştı. Bu grupların kim olduğu netleşmemişti. Ancak Amazon ve Stokely’nin girişimi, bu gruplardan ikisini oluşturuyor olabilir.

Dev Fonlar Sahada: Blackstone, Oracle, Andreessen Horowitz

Sadece teknoloji şirketleri değil, dev yatırım fonları da TikTok’a talip. Blackstone, TikTok’un ABD operasyonlarını almak için ByteDance dışı ortaklarla birlikte sermaye koymaya hazırlanıyor. Oracle’ın liderlik ettiği bir başka grup, Andreessen Horowitz’in dış fon desteğiyle ByteDance hissedarlarını devre dışı bırakmayı amaçlıyor.

Reuters’a göre Beyaz Saray öncülüğündeki görüşmelerde, Çinli sahipliğin %20’nin altına düşürülmesi hedefleniyor. Böylece yasal engeller aşılacak.

TikTok’un ABD’deki Geleceği Belirsiz

TikTok’un ABD’deki kaderi, artık sayılı günlere kaldı. 2024’te çıkarılan ve geniş destek gören yasa, ByteDance’in uygulamayı 19 Ocak’a kadar devretmesini şart koşmuştu. Bu süre zarfında işlem tamamlanmadı. Şimdi son tarih 5 Nisan.

ABD yetkilileri, TikTok’un Çin hükümeti tarafından istihbarat aracı olarak kullanılabileceğini öne sürüyor. TikTok ise bu iddiaları kesin bir dille reddediyor.

Ancak tehdit büyüyor. Yaklaşık 170 milyon Amerikalının kullandığı uygulamanın yasaklanması, sosyal medya dengelerini kökten değiştirebilir. Amazon gibi devlerin devreye girmesiyle TikTok savaşı şimdi daha da kızıştı.

CATL ve Sinopec, elektrikli araçların geleceğini şekillendirmek için güçlerini birleştiriyor

Elektrikli araç batarya teknolojisinin öncülerinden CATL, Çin’in dev petrol şirketi Sinopec ile stratejik bir iş birliğine imza atarak elektrikli araçlar için batarya değişim altyapısını güçlendirmeyi hedefliyor. İki şirket, 2024 yılı sonuna kadar en az 500 batarya değişim istasyonu kurmayı planlarken, uzun vadede bu sayıyı 10.000’e çıkarmayı amaçlıyor. Bu girişim, elektrikli araç sahiplerine daha hızlı ve pratik bir şarj alternatifi sunarak, sektörün gelişimine katkı sağlayacak.

Sinopec istasyonlarına CATL’nin ‘Choco-Swap’ teknolojisi entegre edilecek

Bu kapsamda, CATL, kendi geliştirdiği ‘Choco-Swap’ batarya değişim teknolojisini ve Qiji kamyon şasisi batarya değişim çözümünü sağlayacak. Sinopec’in mevcut akaryakıt istasyonlarına entegre edilecek bu sistemler, Çin’deki elektrikli araç kullanımını daha yaygın hale getirmeye yardımcı olacak. CATL ve Sinopec arasındaki bu yeni iş birliği, 2022 yılında başlatılan uzun vadeli ortaklığın bir adımı olarak görülüyor.

Sinopec’in batarya değişim deneyimi

Sinopec, batarya değişim istasyonları alanında daha önce de önemli adımlar atmıştı. 2021 yılında elektrikli araç üreticisi Nio ile bir anlaşma imzalayarak batarya değişim altyapısını güçlendirmeye başlamıştı. 2023 yılı itibariyle Sinopec ve Nio iş birliğiyle toplam 251 tesis tamamlandı. Bunların 102’si batarya değişim istasyonu, 121’i süper şarj istasyonu ve 28’i varış noktası şarj istasyonu olarak hizmet veriyor.

CATL’nin genişleyen iş birlikleri

CATLSinopec ile yaptığı ortaklık dışında da batarya değişim projelerine hız kesmeden devam ediyor. Son olarak, teknoloji devi Baidu ile batarya değişimi ve otonom sürüş alanlarında iş birliği yaptı. Ayrıca, Nio’nun yan kuruluşu Firefly de CATL’nin batarya değişim teknolojisini kullanacağını duyurdu.

Öte yandan, Alman otomotiv devi Volkswagen de CATL ile iş birliği yapmayı planlıyor. Bu kapsamda taraflar, batarya değişim çözümleri konusunda bir Mutabakat Zaptı (MoU) imzaladı.

Tüm bu adımlar, elektrikli araçların yaygınlaşmasını hızlandırırken, sürdürülebilir enerji çözümlerinin gelişiminede büyük katkı sağlamayı hedefliyor.

ABD’nin Gümrük Vergileri tüketicileri nasıl etkileyecek?

ABD’nin açıkladığı yeni gümrük vergileri, teknoloji dünyasında şok etkisi yarattı. Özellikle Apple ve Samsung gibi devlerin üretim stratejilerini ve tüketici fiyatlarını nasıl etkileyecek? Uzmanlar, bu hamlenin zincirleme sonuçlarına dikkat çekiyor.

Üretim Zincirindeki Kırılma Noktaları

ABD Başkanı Donald Trump’ın duyurduğu vergi artışları, Çin ve Vietnam’dan yapılan ithalata odaklanıyor. Çin’e %34, Vietnam’a ise %46 oranında ek vergi geliyor. Bu ülkeler, Apple ve Samsung’un üretim merkezleri arasında ilk sıralarda yer alıyor.

CCS Insight baş analisti Ben Wood’a göre, gümrük vergileri artışı şirketlerin maliyetlerini artıracak. Tüketici elektroniğinde fiyatların yükselmesi kaçınılmaz görünüyor. Özellikle ABD pazarında lider olan markalar, kar marjlarını korumakta zorlanabilir.

Üreticilerin Alternatif Arayışları

  • Apple’ın ana üretim partneri Foxconn, Çin’e bağımlılığı azaltmak için Hindistan’a yöneldi.
  • Ancak Hindistan’ın %26’lık vergi oranı, maliyet avantajını sınırlıyor.
  • Samsung ise Güney Kore’ye dönse bile %25 vergiyle karşılaşacak.

Foxconn’un Hindistan’da yaptığı 32,3 milyon dolarlık yatırım, Apple ürünleri ve AI sunucuları için kapasite artışı hedefliyor. Fakat uzmanlar, bu hamlenin kısa vadede fiyatları dengelemeye yetmeyeceğini vurguluyor.

Gümrük vergileri tüketici cebine yansıyacak mı?

Wood, “Şirketler ek maliyetin bir kısmını üstlense bile, fiyat artışları kaçınılmaz” diyor. Akıllı telefonlar başta olmak üzere pek çok ürün, önümüzdeki aylarda daha pahalı hale gelebilir. Rekabetin yoğun olduğu teknoloji sektöründe bu durum, satışları da etkileyebilir.

ABD’nin vergi politikaları, küresel teknoloji devlerini derinden sarsıyor. Tüketicilerin daha yüksek fiyatlara hazırlıklı olması gerekiyor. Üreticilerin alternatif ülkelerdeki yatırımları ise uzun vadeli çözümler sunabilir. Ancak şimdilik, belirsizlik rüzgarları esmeye devam edecek gibi görünüyor.

Instagram Mavi Tik Ücreti: Güncel Fiyatlar ve Başvuru Süreci

Instagram platformunda mavi tik (doğrulanmış hesap rozeti), kullanıcıların popülerliğini ve güvenilirliğini gösteren önemli bir statü sembolüdür. Peki Instagram mavi tik ücreti ne kadardır ve nasıl alınır? Bu yazımızda, Instagram’da mavi tik almanın tüm detaylarını ve maliyetlerini inceliyoruz.

Instagram Mavi Tik Nedir?

Instagram mavi tik, bir hesabın gerçek, özgün ve Instagram tarafından doğrulanmış olduğunu gösteren resmi bir işarettir. Bu rozet, özellikle ünlüler, markalar, işletmeler ve tanınmış kişiler için önemlidir ve taklit hesaplardan ayırt edilmenizi sağlar.

Instagram Mavi Tik Ücreti Ne Kadar?

Instagram’da mavi tik almanın iki farklı yolu ve buna bağlı olarak farklı ücretlendirme modelleri bulunmaktadır:

1. Meta Verified Üzerinden Mavi Tik Ücreti

Instagram ve Facebook’un ana şirketi Meta, “Meta Verified” adı verilen bir abonelik hizmeti sunmaktadır. Bu hizmet kapsamında:

  • Aylık Abonelik Ücreti: Mobil uygulamalar üzerinden yaklaşık 120-150 TL
  • Web Üzerinden Abonelik: Yaklaşık 90-120 TL
  • Yıllık Toplam Maliyet: Yaklaşık 1.100-1.800 TL

Not: Bu fiyatlar döviz kurlarına göre değişiklik gösterebilir ve güncel kur bilgilerine göre hesaplanmıştır.

2. Geleneksel Doğrulama Yöntemi

Instagram’ın geleneksel doğrulama yöntemi ücretsizdir ancak çok daha katı kriterlere tabidir ve onaylanma olasılığı düşüktür.

Meta Verified Aboneliği Neler Sunuyor?

Meta Verified aboneliği, mavi tik dışında şu avantajları sağlar:

  • Gelişmiş hesap doğrulama
  • Proaktif hesap koruması
  • Özel destek hizmeti
  • İçerik ve hikayelerde öne çıkma imkanı
  • Özel çıkartmalar

Instagram Mavi Tik Alma Şartları Nelerdir?

Instagram mavi tik alabilmek için aşağıdaki kriterleri karşılamanız gerekmektedir:

  1. Otantiklik: Gerçek bir kişi, kayıtlı bir işletme veya kuruluş olmalısınız
  2. Teklik: Hesabınız, temsil ettiğiniz kişi veya işletme için benzersiz olmalıdır
  3. Tanınırlık: Hesabınız kamuoyunda bilinen veya sık aranan bir kişi, marka veya kuruluş olmalıdır
  4. Tamlık: Hesabınız herkese açık olmalı, biyografiniz doldurulmuş olmalı ve profil fotoğrafınız bulunmalıdır
  5. Kimlik Doğrulama: Kimliğinizi resmi bir belge ile doğrulayabilmelisiniz

Instagram Mavi Tik Başvurusu Nasıl Yapılır?

Meta Verified İçin:

  1. Instagram uygulamasını açın
  2. Profilinize gidin
  3. Ayarlar ve Gizlilik bölümüne tıklayın
  4. “Hesap” seçeneğini seçin
  5. “Meta Verified” seçeneğini bulun
  6. Abonelik planınızı seçin ve ödeme işlemini tamamlayın

Geleneksel Doğrulama İçin:

  1. Instagram uygulamasını açın
  2. Profilinize gidin
  3. Ayarlar ve Gizlilik bölümüne tıklayın
  4. “Hesap” seçeneğini seçin
  5. “Doğrulama Talebi” seçeneğini bulun
  6. Gerekli belgeleri yükleyin ve formu doldurun

Mavi Tik Almanın Faydaları Nelerdir?

Instagram’da mavi tik almanın birçok avantajı vardır:

  • Artan güvenilirlik ve saygınlık
  • Daha yüksek erişim ve etkileşim oranları
  • Taklit hesaplardan korunma
  • Keşfet sayfasında daha fazla görünürlük
  • İş birliği tekliflerinde artış
  • Daha kolay müşteri kazanımı

Instagram mavi tik ücreti, tercih ettiğiniz yönteme bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Meta Verified aboneliği ile aylık bir ücret karşılığında mavi tik sahibi olabilirken, geleneksel doğrulama yöntemi ücretsizdir ancak onaylanması çok daha zordur.

Eğer markanız veya kişisel hesabınız için Instagram’da güvenilirlik ve profesyonellik sağlamak istiyorsanız, mavi tik almanın maliyeti, sağlayacağı faydalar düşünüldüğünde çoğu kullanıcı için mantıklı bir yatırım olabilir.

Not: Bu makaledeki fiyatlar ve bilgiler, yazının hazırlandığı tarih itibarıyla günceldir. Instagram’ın ücretlendirme politikaları ve başvuru süreçleri zaman içinde değişiklik gösterebilir.

iOS 18.4 güncellemesi silinen uygulamaları geri getiriyor

Apple, yakın zamanda iOS 18.4 güncellemesini kullanıcılarına sundu. Ancak, bu güncelleme sonrası bazı iPhone kullanıcıları, beklenmedik bir sorunla karşılaştı. Kullanıcılar, aylar hatta yıllar önce silmiş oldukları uygulamaların birdenbire yeniden cihazlarında görünmeye başladığını bildiriyor. Bu durum, özellikle eski iPhone kullanıcılarını şaşkına çevirmiş durumda.

İlk olarak, iOS 18.4 güncellemesi sonrası, bazı iPhone’larda silinen uygulamaların geri yüklenmesi durumu ortaya çıktı. Kullanıcılar, cihazlarında daha önce uzun süre önce kaldırdıkları uygulamaların yeniden görünmeye başladığını ve bu uygulamaların otomatik olarak tekrar indirildiğini belirtiyor. Bazı kullanıcılar, eski uygulamaların iPhone’larında yeniden göründüğünü fark ettiklerinde, bunun iOS 18.4 güncellemesinin bir hatası olduğunu düşündü.

Bu hatanın, Apple’ın “Otomatik İndirmeler” seçeneğiyle bağlantılı olabileceği düşünüldü. Otomatik İndirmeler, bir kullanıcının bir Apple cihazında satın aldığı veya indirdiği uygulamaların, diğer cihazlarında da otomatik olarak indirilmesini sağlıyor. Ancak, hatayı yaşayan birçok kullanıcı, başka bir Apple cihazına sahip olmadıklarını belirtiyor. Yani, otomatik indirme özelliği devrede olmadığı halde, eski uygulamalar yeniden cihazlarda görünüyor.

Bu sorun sadece bir kaç kullanıcıyı değil, daha geniş bir kullanıcı kitlesini etkiliyor gibi görünüyor. iOS 18.4 güncellemesi sonrası geri gelen uygulamaların, genellikle geçmişte iPhone’dan tamamen silinmiş olanlar olduğu belirtiliyor. Öte yandan, jailbreak yapılmamış ve App Store dışındaki alternatif mağazalardan uygulama indirilmemiş cihazlarda da bu durumun meydana gelmesi, sorunun sadece belirli bir grup kullanıcıyla sınırlı olmadığını gösteriyor.

Apple, bu hataya karşı henüz bir resmi açıklama yapmamış olsa da, kullanıcılar iPhone’larındaki silinen uygulamalarınyeniden yüklenmesi nedeniyle büyük bir şaşkınlık yaşıyor. Sorunun çözülmesi amacıyla Apple’ın bir güncelleme yayımlayıp yayımlamayacağı, şu an için belirsizliğini koruyor. Kullanıcılar, özellikle yıllar önce sildikleri ve artık kullanmak istemedikleri uygulamaların tekrar cihazlarında belirmesi nedeniyle bir çözüm bekliyor.

Apple, bu hata ile ilgili henüz resmi bir açıklama yapmamış olsa da, çok sayıda kullanıcı bu sorundan şikayetçi. Şirketin, iOS 18.4 güncellemesindeki bu hata için yakında bir düzeltme yayımlaması bekleniyor. Ancak, hatanın tamamen ortadan kalkıp kalkmayacağı, iPhone kullanıcıları için merak konusu olmaya devam ediyor. Bu tür sorunlar, özellikle sık sık cihaz değiştiren ve eski uygulamaları unutan kullanıcılar için can sıkıcı olabiliyor.

Tether, Be Water’a yatırım yaptı!

0

Tether; ses, video, film ve canlı içerik üretimi ve dağıtımı konusunda uzmanlaşmış yenilikçi medya şirketi Be Water’a stratejik bir yatırım yaptığını duyurdu. Şirket, 10 milyon euroluk sermaye artırımı ve hisse alımı yoluyla yaptığı yatırım doğrultusunda Be Water hisselerinin yüzde 30,4’lük bölümüne sahip oldu. Guido Maria Brera liderliğinde faaliyet gösteren Be Water, içerik üretimi ve hikâye anlatımına teknoloji odaklı bir yaklaşımla medya tüketimini yeniden tanımlamayı hedefliyor.

Hedef, dijital içerik dağıtımını güçlendirmek

Yatırımla birlikte Tether ve Be Water, dijital içerik dağıtımını güçlendirmek, yeni teknolojik çözümleri entegre etmek ve Be Water’ın markalarının uluslararası genişlemesini desteklemek için iş birliği gerçekleştirecek. Kurulan ortaklık aynı zamanda Be Water’ın blockchain ve ileri dijital araçlardan faydalanarak yüksek kaliteli, bağımsız içerikleri küresel ölçekte dağıtmasını sağlayacak kapsamlı bir teknoloji altyapısı geliştirmesine de olanak tanıyacak.

Yatırım hakkında açıklamalarda bulunan Tether CEO’su Paolo Ardoino, “Tether olarak hikâye anlatımının gücünü ve bağımsız medyanın bilinçli toplumlar oluşturmadaki önemini biliyoruz. Be Water’a yaptığımız yatırım, teknoloji odaklı inovasyonu farklı sektörlerde destekleme vizyonumuzla örtüşüyor. Guido Maria Brera ve Be Water ekibiyle iş birliği yaparak içerik üretimi ve dağıtımında yeni ufuklar keşfetmeyi, yüksek kaliteli ve bağımsız içeriklerin küresel çapta izleyicilere ulaşmasını sağlamayı dört gözle bekliyoruz.” dedi.

Tether’in yatırımından dolayı heyecanlı olduklarını belirten Be Water Yönetim Kurulu Başkanı Guido Maria Brera yaptığı değerlendirmede, “Be Water’ı kurduğumuz ilk günden itibaren amacımız; podcast, sinema, televizyon ve canlı etkinlikler gibi farklı platformlarda içerik üreten ve dağıtan, güçlü ve bağımsız bir medya şirketi yaratmaktı. Tether’in desteği ve Paolo Ardoino’nun teknolojik uzmanlığıyla hem İtalya’da hem de küresel ölçekte büyümemizi hızlandırma fırsatına sahibiz.” ifadelerini kullandı.

Tether’in katılımıyla Be Water, dijital içerik dağıtımı ve üretimi için son teknolojiye sahip bir altyapı geliştirmeye odaklanan kapsamlı bir yatırım planı başlatıyor. Bu plan, Chora ve Will’in araştırmacı gazetecilik bölümlerini genişletmek, küresel çapta film, televizyon ve belgesel prodüksiyonlarında yeni stratejik ortaklıklar kurmak ve Be Water markalarının uluslararası büyümesini hızlandırmak gibi kritik adımları içeriyor.

Tether yatırımlarına devam ediyor

Be Water yatırımı aynı zamanda, Tether’in güçlü finansal pozisyonunu ve finansal teknoloji sektörünün ötesinde yenilikçi girişimleri destekleme konusundaki stratejik kararlılığını da ortaya koyuyor. 2024 yılında 13 milyar doları aşan kârı ve 113 milyar doları aşan değerde ABD Hazine Tahvili bulunan şirket, küresel ölçekte finansal şeffaflık ve likidite alanındaki lider konumunu pekiştirmeye devam ediyor. Yatırım portföyünü çeşitlendiren Tether geçtiğimiz dönemde; 775 milyon dolarlık Rumble yatırımı, Juventus Futbol Kulübü’nde stratejik azınlık hisse alımı ve 200 milyon dolarlık Blackrock Neurotech yatırımı gibi farklı sektörlerde önemli hamleler gerçekleştirdi.

Yapay zeka Turing Testi’ni geçti!

0

Yapay zekâ dünyasında tarihi bir eşik aşıldı. OpenAI tarafından geliştirilen GPT-4.5 modeli, ilk kez Turing Testi’ni başarıyla geçti. Bu gelişme, makinelerin insanlarla kurduğu iletişimde yepyeni bir dönemi başlatıyor.

Turing Testi Nedir?

1950’de Alan Turing tarafından ortaya atılan Turing Testi, bir makinenin insan gibi düşünüp düşünemediğini ölçmek için geliştirilmişti. Bir insan değerlendirici, biri insan diğeri makine olan iki katılımcıyla yazılı bir sohbet yapar. Eğer değerlendirici, hangisinin makine olduğunu ayırt edemezse, makine testi geçmiş sayılır.

GPT-4.5 Ne Başardı?

Mart 2025’te yapılan deneylerde GPT-4.5, insanlarla yazışan denekler tarafından %73 oranında “insan” olarak tanımlandı. Bu oran, gerçek insan katılımcılardan daha yüksek bir başarı anlamına geliyor. Model, katılımcılarla beş dakikalık sohbetler gerçekleştirdi ve insan benzeri cevaplar vererek beklentilerin üzerine çıktı.

Aynı testte, LLaMa-3.1 modeli %56 oranında insan gibi algılandı. Bu oran, gerçek insanlarla benzer bir seviyede. Ancak GPT-4o sadece %21, ELIZA ise %23 oranında insan olarak değerlendirildi. Bu da GPT-4.5’in açık ara farkla öne çıktığını gösteriyor.

İletişimde Yeni Bir Dönem

GPT-4.5’in başarısı, yapay zekâların artık sadece bilgi vermekle kalmayıp, insan gibi sohbet edebildiğini de kanıtlıyor. Bu gelişme, müşteri hizmetleri, eğitim, sağlık ve medya alanlarında büyük dönüşümlere yol açabilir. Artık karşımızdaki kişinin insan olup olmadığını anlamak çok daha zor olacak.

Bu durum, bazı ciddi etik tartışmaları da beraberinde getiriyor. İnsanlar, bir sohbet sırasında karşılarındaki kişinin gerçek mi, yapay mı olduğunu nasıl anlayacak? Bu kadar güçlü bir teknolojinin kötü niyetli kullanımları nasıl engellenecek? Tüm bu sorular, önümüzdeki dönemde daha sık konuşulacak.

GPT-4.5’in Turing Testi’ni geçmesi, yapay zekâ dünyasında bir dönüm noktası oldu. Artık makineler sadece bilgi işlemiyor, aynı zamanda insan gibi düşünüp konuşabiliyor. Ancak bu gücün beraberinde getirdiği sorumluluk da büyük. Geleceği şekillendirecek bu teknolojiyi nasıl kullanacağımız ise insanlığa kalmış durumda.

AB 15 otomobil üreticisine 458 milyon euro ceza verdi

0

vrupa Birliği, Volkswagen ve Stellantis başta olmak üzere toplam 15 otomobil üreticisine, araç geri dönüşüm sürecinde rekabeti engellemek amacıyla kartel oluşturdukları gerekçesiyle toplamda 458 milyon euro para cezası verdi. Bu ceza, Avrupa Komisyonu‘nun 2021 yılında gerçekleştirilen baskınlar sonrasında yapılan soruşturmanın sonucunda alındı.

Kartel suçu ve gizli anlaşmalar

Avrupa Komisyonu‘na göre, 2002 ile 2017 yılları arasında bir kartel oluşturan otomobil üreticileri, geri dönüşüm süreçlerinde rekabeti kısıtlayarak çevre dostu alternatiflerin sunulmasını engellemeye çalıştılar. Şirketler, araçlarının geri dönüşüm oranları hakkında reklam yapmamaya ve geri dönüşüm maliyetlerini üstlenmekten kaçınmaya karar verdiler.

Normalde, Avrupa Birliği yasaları, otomobil üreticilerini kullanım ömrünü tamamlamış araçları geri dönüşüme tabi tutmaya ve bu süreçle ilgili maliyetleri karşılamaya zorlar. Bu sayede araç sahipleri, eski araçlarını geri dönüşüm tesislerine ücretsiz olarak teslim edebilir. Ancak, söz konusu kartel anlaşmaları bu süreci engellemişti.

Cezalar ve suçlamaların kabulü

Bu yasa ihlalleri nedeniyle Volkswagen 127,69 milyon euroStellantis 99,5 milyon euroRenault-Nissan 81,46 milyon euro ve Ford 41,46 milyon euro ceza aldı. Toyota, Mitsubishi, Honda, Hyundai, Jaguar Land Rover, Mazda, GM, Suzuki ve Volvo da cezalandırılan diğer şirketler arasında yer aldı. Ayrıca, Avrupa Otomobil Üreticileri Derneği (ACEA) de 500.000 euro ceza aldı.

Mercedes-Benz ihbarda bulundu, ceza almaktan kurtuldu

Mercedes-BenzAvrupa Birliği yetkililerine kartelin varlığını bildirdiği için cezadan muaf tutuldu. Diğer tüm otomobil üreticileri ise suçlamaları kabul ederek AB rekabet otoriteleriyle iş birliği yaptı. Bu iş birliği, şirketlerin cezasında %10’luk bir indirimle sonuçlandı.

AB yetkililerinden uyarı

AB Rekabetten Sorumlu Başkanı Teresa Ribera, kartellerin müşteri farkındalığını engellediğini ve daha çevre dostu ürünlere olan talebi baskıladığını belirterek, bu tür faaliyetlerin tolera edilmeyeceğini vurguladı. Bu karar, otomotiv sektöründeki büyük firmaların çevresel sorumluluklarını yerine getirmeleri ve rekabeti adil bir şekilde sürdürmeleri gerektiği mesajını bir kez daha gündeme getirdi.

Microsoft Copilot+ özelliklerini AMD ve Intel işlemcilere de açtı

Microsoft, geçtiğimiz yıl duyurduğu Copilot+ özelliklerini, artık AMD Ryzen AI 300 ve Intel Core Ultra 200Vişlemcili cihazlarda da sunmaya başladı. Başlangıçta yalnızca Qualcomm’un ARM tabanlı Snapdragon işlemcilerinde çalışan bu özellikler, artık daha geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşacak.

Microsoft, Copilot+PC programını 20 Mayıs 2024‘te duyurmuştu ve bu tarihten itibaren yalnızca Snapdragon işlemcili cihazlarda kullanılabiliyordu. Ancak yeni gelişmeyle birlikte, AMD ve Intel işlemciler de bu programı desteklemeye başladı. Yeni desteklenen sistemler arasında, AMD‘nin Strix Point ve Kraken tabanlı Ryzen AI 300 serisi ile Intel‘in Lunar Lake tabanlı Core Ultra 200V işlemcileri bulunuyor.

Intel‘in Arrow Lake serisi de NPU (Neural Processing Unit) içeriyor ancak bu işlemciler, Copilot+PC sertifikası almak için yeterince güçlü değil. Ayrıca, Microsoft’un AI MAX+ desteğiyle ilgili herhangi bir açıklama yapmaması dikkat çekiyor. Zira Ryzen AI 300 serisi ve Core Ultra 200V işlemciler, aynı XDNA2 işlemcisine sahip olmasına rağmen bu özelliklerden faydalanamıyor.

Microsoft’un şu anda sunduğu Copilot+PC özellikleri arasında şunlar yer alıyor:

  • Canlı Altyazılar (Live Captions): Gerçek zamanlı altyazı desteği.
  • Paint Eş-Yaratıcısı (Co-creator in Paint): Çizimleri gelişmiş yapay zeka ile dönüştürme.
  • Görsel Oluşturucu (Image Creator): Metinden görsel üretme yeteneği.
  • Görsel Yeniden Şekillendirme (Restyle Image): Fotoğraf stilini yapay zeka ile değiştirme.

Buna rağmen, Copilot+ programında tartışmalı “Recall” yazılımının hala mevcut olmadığı belirtiliyor. Microsoft’un, bu özelliği neden geri getirmediği ise belirsizliğini koruyor.

Intel ve AMD yetkililerinin açıklamalarına göre, halihazırda satılmış dizüstü bilgisayarların da Copilot+ sertifikası alması bekleniyor. Ancak bu sürecin ne kadar hızlı ilerleyeceği konusunda henüz net bir bilgi bulunmuyor.

Dünyanın en büyük doğal hidrojen kaynağı keşfedildi

Fransa’da bilim insanları, temiz enerji alanında devrim niteliğinde bir keşif gerçekleştirdi. Yapılan araştırmalarda, dünyanın en büyük doğal hidrojen rezervi bulundu. Ekonomik değeri yaklaşık 92 milyar dolar olarak hesaplanan bu kaynağın, küresel enerji dengesini değiştirebileceği belirtiliyor.

Doğal hidrojende çağ açan keşif yapıldı

Uzun yıllar boyunca hidrojenin doğada serbest halde büyük miktarlarda bulunmadığı düşünülüyordu. Ancak 2023 yılının Mayıs ayında Fransa’nın Lorraine bölgesindeki terk edilmiş madenlerde bilim insanları doğal hidrojen yataklarına rastladı. Bu keşif, 2025 yılının Mart ayında Moselle bölgesinde yapılan ve 1.250 metre derinlikte bulunan rezervlerle daha da büyük bir önem kazandı.

Tahminlere göre, bu bölgelerde toplamda 92 milyon ton beyaz hidrojen (doğal olarak oluşan hidrojen) bulunuyor. Bu miktar, dünya genelinde üretilen gri hidrojenin (fosil yakıtlardan elde edilen hidrojen) yarısından fazlasına eşdeğer.

Geçmişte yapılan ayrı bir araştırmada, yeraltındaki hidrojen rezervlerinin yaklaşık 6,2 trilyon ton olabileceği tahmin edilmişti. Hatta bilim insanları, dağların bu kaynağın birincil oluşum noktalarından biri olabileceğini belirtiyor.

Daha temiz ve yenilenebilir bir seçenek ortaya çıktı

Hidrojen, günümüzde temiz enerji kaynağı olarak görülse de üretimi oldukça zahmetli ve karbon salımına neden olabiliyor. Yeni keşfedilen beyaz hidrojen ise doğal yollarla oluştuğu için tamamen temiz bir alternatif sunuyor.

Bilim insanları, bu hidrojenin yenilenebilir olabileceğini de öne sürüyor. “Serpantinleşme” olarak bilinen jeolojik bir süreç, yer kabuğundaki demir açısından zengin mineraller ile suyun reaksiyona girmesi sonucu hidrojen oluşmasına neden oluyor. Eğer bu süreç sürekli devam ediyorsa, beyaz hidrojen fosil yakıtlar gibi tükenmeyen bir kaynak olabilir.

Ayrıca, beyaz hidrojenin yeşil hidrojene (yenilenebilir enerjiden elde edilen hidrojen) göre daha düşük maliyetle ve karbon salımı olmadan üretilebilmesi, onu çevre dostu bir alternatif haline getiriyor.

Fransa’nın geleneksel olarak kömür ve çelikle anılan Lorraine bölgesi, bu keşifle birlikte yeniden bir enerji merkezi haline gelebilir. Ancak bilim insanları, bu bölgedeki hidrojenin kömür ve çelik gibi zengin maden yataklarıyla bir arada bulunmasının bir tesadüf olup olmadığını henüz kesin olarak bilmiyor. Eğer bu bir tesadüf değilse, benzer rezervlerin dünya genelinde yaygın olarak bulunma ihtimali oldukça yüksek.

Ancak doğal hidrojenin ticari ölçekte çıkarılabilmesi için çeşitli teknolojik ve ekonomik zorluklar bulunuyor. Petrol ve doğal gaz sektöründe zaten oturmuş bir altyapı mevcutken, beyaz hidrojenin çıkarılması için henüz yeterli teknik bilgi ve ekipman geliştirilmiş değil. Bunun yanı sıra, mevcut mevzuat eksiklikleri de doğal hidrojenin yaygın kullanıma sunulmasını engelleyebilir.

Hidrojenin petrol ve doğalgaza göre daha düşük enerji yoğunluğuna sahip olması ve taşınmasının karmaşık bir süreç gerektirmesi de çözülmesi gereken konular arasında yer alıyor.

Ancak bu keşif, enerji sektöründe küresel bir domino etkisi yaratabilir. Dünya genelindeki enerji şirketleri ve araştırmacılar, benzer jeolojik yapıları inceleyerek beyaz hidrojen yataklarını ve kaya oluşumlarını yeniden değerlendirmeye başladı.

Eğer başka ülkelerde de büyük miktarda doğal hidrojen bulunursa, bu keşif küresel enerji piyasasında fosil yakıtların yerini alma sürecini hızlandırabilir. Enerji dünyasında yeni bir dönem başlıyor olabilir.

ABD’de Signal sızıntısının ardından Waltz hakkında şok edici iddialar gündemde!

BD’de Signal mesajlaşma uygulamasında yaşanan sızıntının ardından, Başkan Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz’ın hassas askeri görüşmeleri kişisel Gmail hesabı üzerinden gerçekleştirdiği iddia edildi. The Washington Post’un yeni haberine göre, Waltz’ın “devam eden bir çatışmaya ilişkin güçlü silah sistemleri ve hassas askeri pozisyonları” Gmail üzerinden konuştuğu öne sürüldü. Bu olay, ABD’de Signal uygulamasının güvenliğinin sorgulanmasına neden oldu.

Bu iddialar, Waltz’ın geçtiğimiz hafta Signal sohbet grubunda yaşanan bir skandala karışmasının ardından gündeme geldi. Waltz’ın, Yemen’de gerçekleşen bir askeri saldırıya ilişkin tartışmaların yapıldığı bir Signal sohbet grubuna yanlışlıkla bir gazeteciyi dahil ettiği bildirildi. Bu hata, ABD’de Signal kullanımının tehlikelerini gözler önüne serdi. Bu hata, ABD hükümetinin üst düzey askeri planlarının ifşa edilmesitehlikesini doğurdu.

Hassas bilgiler E-Posta trafiğinde yer aldı mı?

The Washington Post’un haberine göre, Waltz ve diğer Ulusal Güvenlik Konseyi üyeleri, devlet kurumlarındaki meslektaşlarıyla teknik askeri görüşmeleri kişisel Gmail hesapları üzerinden yürüttü. Yetkililerin çoğu resmi hükümet hesaplarını kullanırken, Waltz’ın kişisel e-posta adresini tercih ettiği belirtildi. ABD’de Signal uygulamasının kullanılmasının ardından bu tür olayların yaşanması ciddi sonuçlar doğurabilir.

Öte yandan, Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Brian HughesWaltz’ın açık bir hesap üzerinden hiçbir zaman gizli bilgi paylaşmadığını ve buna dair herhangi bir kanıt bulunmadığını savundu. Ancak bazı kaynaklar, Waltz’ın Gmail hesabına bir program ve bazı çalışma belgelerinin yönlendirildiğini ve bunların kötüye kullanılabilecek bilgiler içerdiğini öne sürdü.

Venmo ve Veri Sızıntısı Skandalı

Wired tarafından yayımlanan bir başka rapor, Waltz’ın herkese açık Venmo hesabı üzerinden gazeteciler ve askeri yetkililer de dahil olmak üzere yüzlerce kişiyle bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Spiegel International ise Waltz’ın e-posta adresinin şifresinin, Trump yönetimi yetkililerinin kişisel bilgilerinin yer aldığı bazı veri sızıntılarında bulunduğunu bildirdi. Özellikle ABD’de Signal kullanımıyla ilgili tartışmalar sürüyor.

Waltz ve ABD hükümeti cephesinden henüz detaylı bir açıklama yapılmazken, olay büyük yankı uyandırmaya devam ediyor. Ulusal güvenlikle ilgili bu tür açıkların, ülkenin savunma sistemlerini tehlikeye atabileceği yönünde Ulusal güvenlikle ilgili bu tür açıklar, ülkenin savunma sistemlerini tehlikeye atabileceği yönünde endişeler artıyor. ABD’de Signal uygulamasının güvenliği konusunda endişeler artıyor.

Samsung Galaxy Watch 8 serisinin batarya kapasitesi ortaya çıktı

0

Samsung’un yeni nesil akıllı saatleri Galaxy Watch 8 serisiyle ilgili yeni bilgiler gün yüzüne çıktı. Sertifikasyon belgelerinde yer alan detaylara göre, yeni modeller batarya kapasitesinde küçük ama önemli bir artış sunacak.

Batarya kapasitesinde dikkat çeken artış

Güvenlik veritabanında yer alan bilgilere göre, Galaxy Watch 8’in 44 mm’lik versiyonu 435 mAh kapasiteli bir bataryaya sahip olacak. Bu, önceki model olan Galaxy Watch 7’nin 425 mAh’lik bataryasına kıyasla daha uzun bir pil ömrü sunabileceğini gösteriyor. Ancak Galaxy Watch 8 Classic modelinin batarya kapasitesiyle ilgili kesin bilgiler henüz paylaşılmadı.

Klasik modelde döner çerçeve korunuyor

Galaxy Watch 8 Classic modelinde fiziksel döner çerçevenin korunacağı belirtiliyor. Samsung’un bu tasarım tercihi, klasik saat hissiyatını seven kullanıcılar için olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Teknik donanım ve yazılım

Saatin teknik tarafında büyük bir yenilik beklenmese de, geçen yıl kullanılan Exynos W1000 işlemcisinin yeni seride de yer alacağı konuşuluyor. Galaxy Watch 8 serisininWear OS 5 tabanlı ve daha sade, işlevsel bir One UI Watch arayüzü ile geleceği de söyleniyor.

Samsung’un Galaxy Watch Ultra’nın ikinci versiyonuyla ilgili henüz bir açıklama yapmadığı görülüyor. Bu da şirketin şu an için odağını Galaxy Watch 8 ve Watch 8 Classic modellerine yoğunlaştırdığını gösteriyor.

Galaxy Watch 8 serisinin, Galaxy Z Fold 7 ve Galaxy Z Flip 7 ile birlikte yaz aylarında tanıtılması bekleniyor. Etkinliğin Temmuz veya Ağustos aylarında gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Yeni modellerdeki batarya kapasitesindeki artış sayesinde kullanıcılara daha uzun süreli bir deneyim sunulacağı belirtiliyor.

Samsung’un yeni nesil akıllı saatleritasarım ve teknik özellikler açısından önemli iyileştirmeler sunarak, akıllı saat pazarındaki rekabeti daha da kızıştırabilir.

iOS 18.4, mesajlaşma deneyimini RCS ile güçlendiriyor!

iOS 18.4 güncellemesiyle birlikte, Google Fi, Mint Mobile ve diğer birçok operatörün kullanıcıları da RCS’nin sunduğu avantajlardan faydalanabilecek.


RCS ile daha gelişmiş bir mesajlaşma mümkün olacak!

RCS, iPhone ve Android kullanıcılarının daha gelişmiş mesajlaşma özelliklerine erişmesini sağlıyor. Geleneksel SMS’e kıyasla, iMessage’a benzer bir deneyim sunarak aşağıdaki avantajları getiriyor:

• Yazım göstergeleri: Karşı tarafın yazıyor olduğunu görme.

• Okundu bilgisi: Mesajların ne zaman görüldüğünü anlama.

• Daha kaliteli medya paylaşımı: Fotoğraf ve videoların daha yüksek çözünürlükle gönderilmesi.

• Tapback tepkileri: Mesajlara emoji ile hızlı tepki verme.

Ancak, RCS’nin çalışabilmesi için operatör desteği gerekiyor.

Şimdiye kadar AT&T, T-Mobile ve Verizon gibi büyük ABD operatörleri RCS’yi destekliyordu. Ancak, daha küçük ve orta ölçekli operatörler bu özelliğe erişemiyordu. iOS 18.4 güncellemesiyle birlikte RCS desteği genişleyerek birçok yeni operatöre ulaştı:

• Boost Mobile

• Google Fi

• Metro by T-Mobile

• Mint Mobile

• Tello Mobile

• Ultra Mobile

• US Mobile

• ve daha fazlası

Google mesajlar'

Apple henüz resmi operatör destek sayfasını güncellememiş olsa da, iOS 18.4 beta sürecinde RCS desteğinin doğrulandığı bildirildi.

Eğer iPhone’unuzda RCS’yi kullanıp kullanmadığınızı görmek istiyorsanız: Ayarlar > Uygulamalar > Mesajlar > RCS Mesajlaşma yolunu takip edebilirsiniz. Android kullanıcılarıyla yaptığınız sohbetlerde mesaj yazma alanında RCS ibaresini görüyorsanız, bu özelliğin aktif olduğunu anlayabilirsiniz. Apple’ın bu yönde daha kapsamlı adımlar atması bekleniyor. Yakında RCS gibi yeni haberler gelmesi mümkün.