Blue Origin roket uçuşu Ay benzeri deneyime sahip

0

Blue Origin, Batı Teksas’taki Birinci Fırlatma Sahası’ndan 29. New Shepard uçuşunu ve 14. yük görevini başarıyla gerçekleştirdi. Son New Shepard uçuşlarının çoğunda yolcular ücret öderken, bu uçuş insanlardan ziyade bilimsel yükleri taşıdı. Özellikle Mission NS-29, yörünge altı uçuşunda bir ilk olarak, ay ile ilgili teknolojileri test etmek üzere tasarlanan roketin 30 yükünün 29’u ile ay yerçekimini simüle etti.

Blue Origin roket uçuşu

Ay benzeri koşullara ulaşmak için kapsülün tepki kontrol iticileri, mürettebat modülünü dakikada 11 defaya kadar döndürecek şekilde ateşlendi ve yaklaşık iki dakika boyunca Dünya’nın yerçekiminin altıda birini simüle etti. NASA’nın Uçuş Fırsatları programının program yöneticisi Danielle McCulloch, bir basın bülteninde: “Ticari şirketler NASA’nın ay ve ötesine yapılacak görevlere hazırlanmasına yardımcı olmak için kritik öneme sahip. Bir test ortamı bir görevin çalışma ortamına ne kadar benzerse o kadar iyi. Bu nedenle, mevcut araç yeteneklerini genişletmek ve teknolojilerin ay keşfi için hazır olduğundan emin olmak için bu uçuş testine önemli destek sağladık” dedi.

Yükler arasında, Dünya ile karşılaştırıldığında Ay’daki malzeme yanıcılığını daha iyi anlamayı amaçlayan LUCI (Lunar-g Combustion Investigation) da yer alıyordu. NASA, “Bu, Ay’daki yaşam alanlarında astronot güvenliğinin önemli bir bileşenidir ve oradaki potansiyel yanma cihazlarının tasarımını bilgilendirebilir” dedi.

NS-29 görevindeki diğer yükler arasında ay tozunun etkisini azaltmayı amaçlayan bir araştırma ve ay yüzeyinde inşaat ve kazı ile ilgili bir araştırma yer alıyordu. Uçuş sırasında, ayda yeraltı suyunu tespit etmek için tasarlanmış aletler de test edildi. Su moleküllerinin aranması, Dünya’nın en yakın komşusuna yapılacak olan Artemis görevlerinin önemli bir parçası.

Blue Origin’den Phil Joyce: “New Shepard’ın ay yerçekimi ortamı sağlama yeteneği, araştırmacıların aya geri dönmeyi hedeflemesiyle son derece benzersiz ve değerli bir yetenektir. Bu, araştırmacıların ay teknolojilerini maliyetin çok daha az bir kısmına test etmelerini, hızla yinelemelerini ve önemli ölçüde sıkıştırılmış bir zaman diliminde tekrar test etmelerini sağlar” dedi. Uçuşta New Shepard’ın mürettebat kapsülü, fırlatılıştan sadece 10 dakika sonra paraşüt destekli inişle Dünya’ya dönmeden önce yaklaşık 342.000 feet yüksekliğe ulaştı.

Web sitesi sahipleri dikkat! Güvenlik sertifikaları değişiyor

0

Let’s Encrypt, internet güvenliğini sağlayan en önemli kuruluşlardan biri olarak biliniyor. HTTPS sertifikalarını ücretsiz sunarak milyonlarca web sitesinin şifrelenmesini sağladı. Ancak, Let’s Encrypt, sertifika süresinin dolmak üzere olduğunu hatırlatan e-posta bildirimlerini göndermeyi durduracak.

Bu karar, kullanıcılar için bir endişe kaynağı gibi görünse de, aslında mantıklı sebeplerle alındı. İlk olarak, pek çok kullanıcı sertifika yenilemeyi otomatik hale getirdi. Yani birçok hosting firması bu işlemi arka planda yönetiyor. Diğer kullanıcılar için de bu süreç genellikle ücretsiz ve otomatik olarak devam edecek.

Let’s Encrypt bildirimleri neden kalkıyor?

Let’s Encrypt’in bu adımı atmasının dört ana sebebi bulunuyor. En önemlilerinden biri, e-posta bildirimlerinin yıllık on binlerce dolarlık maliyet oluşturması. Kuruluş, bu kaynağı daha faydalı hizmetlere yönlendirmek istiyor.

Ayrıca, sistemin altyapısına ekstra bir yük getiren bu bildirimler, süreci karmaşık hale getiriyor. Organizasyon, yeni hizmetlere odaklanmak için sadeleşmeyi hedefliyor.

Bunların yanı sıra, en dikkat çekici gerekçe gizlilikle ilgili. Let’s Encrypt, kullanıcı gizliliğini önemsediği için milyonlarca e-posta adresini saklamak istemiyor. ve bu değişiklik, e-posta verilerinin toplanmasını ve saklanmasını ortadan kaldıracak.

Alternatif çözümler neler?

Kullanıcılar, sertifika sürelerini manuel olarak takip etmek zorunda kalmayacak. Let’s Encrypt, bunun yerine farklı izleme araçları öneriyor. Red Sift Certificates Lite, 250 adede kadar sertifika için ücretsiz bir takip hizmeti sunuyor. Alternatif olarak Datadog SSL izleme ve TrackSSL gibi diğer hizmetler de kullanılabilir.

Bu değişiklik, ilk bakışta bazı kullanıcıları endişelendirse de, Let’s Encrypt’in misyonuna bağlı kalarak internet güvenliğini daha sürdürülebilir hale getirdiğini gösteriyor. Organizasyon, 2015’ten bu yana dünya çapında 1 milyardan fazla sertifika dağıtarak web’i tamamen şifrelemeye bir adım daha yaklaştı. ACME protokolü sayesinde sertifika yenilemeyi kolaylaştırdı ve gereksiz bürokrasiyi ortadan kaldırdı. Artık web yöneticileri, sertifika yenileme işlemlerini daha verimli ve güvenli bir şekilde sürdürebilecek.

Bu büyük değişiklik, internet güvenliği ve gizlilik açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

TUSAŞ, ABD’ye AKSUNGUR İHA için teklif verdi!

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ), 2025 yılında ihracatını yüzde 50 artırmayı hedeflerken, bu doğrultuda yeni pazarlara açılma stratejisi kapsamında Amerika kıtasına yönelik önemli bir adım attı. Şirket, ABD’ye Meksika sınırını gözetlemek amacıyla uzun havada kalış süresiyle dikkat çeken AKSUNGUR insansız hava aracını (İHA) teklif etti. 2024 yılında TUSAŞ Havacılık tarafından 750 milyon dolar, TUSAŞ Motor tarafından ise 390 milyon dolar olmak üzere toplam 1 milyar 140 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren şirket, özellikle Avrupa ve Amerika pazarlarında büyümeyi amaçlıyor.

TUSAŞ, ABD’ye AKSUNGUR İHA teklifi yaptı

TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, savunma sanayisinde herhangi bir bölgesel kısıtlama yapmadıklarını belirterek, Amerika dahil her pazara açılmayı planladıklarını vurguladı. Demiroğlu, ABD’nin Meksika sınırındaki güvenlik önlemlerini güçlendirmek amacıyla AKSUNGUR İHA’yı önerdiklerini açıklayarak, bu platformun uzun süreli havada kalış süresiyle etkin bir gözetleme ve güvenlik çözümü sunduğunu belirtti. AKSUNGUR, sahip olduğu TEI-PD170 motorları sayesinde 50 saate kadar havada kalabiliyor ve yüksek irtifada keşif, gözetleme, sınır güvenliği ve deniz devriyesi gibi görevlerde önemli bir avantaj sağlıyor.

Demiroğlu ayrıca, savunma sanayisinde Türkiye’ye daha önce ürün satmayan firmaların artık iş birliği teklifinde bulunduğunu söyledi. Özellikle geçmişte Türkiye’ye kamera satmayan bir firmanın şimdi ortaklık teklif ettiğini ancak ASELSAN’ın yerli kameraları sayesinde dışa bağımlılığın azaldığını ifade etti. Türkiye’nin savunma sanayisinde sadece ürün satışına odaklanmadığını, aynı zamanda ihracat yapılan ülkelere bakım, onarım ve eğitim desteği sağlayarak uzun vadeli iş birlikleri geliştirdiğini belirtti. Özellikle Afrika ve Orta Doğu’daki birçok ülkenin, Türkiye’den yalnızca sistem satın almakla kalmayıp, bu sistemlerin etkin kullanımına yönelik destek aldığını söyledi.

AKSUNGUR İHA’nın kabiliyetlerine de değinen Demiroğlu, bu insansız hava aracının 6 Şubat depremlerinde büyük bir rol oynadığını hatırlattı. AKSUNGUR, deprem bölgesinde mobil iletişim baz istasyonu görevi görerek vatandaşların haberleşmesini sağladı ve bölgedeki ekiplerin koordinasyonuna katkıda bulundu. Ayrıca, geniş alanları kapsayan görüntüleme yeteneği sayesinde afet sonrası harita oluşturma çalışmalarında da etkin olarak kullanıldı.

TUSAŞ’ın 2025 yılı hedefleri doğrultusunda AKSUNGUR’un Amerika pazarında kabul görmesi, şirketin küresel ölçekteki büyüme stratejisinin önemli bir parçası olarak değerlendiriliyor. ABD’nin Meksika sınırındaki gözetleme ve güvenlik sistemlerine yönelik artan ihtiyaç göz önüne alındığında, AKSUNGUR’un uzun süreli havada kalış avantajı ve gelişmiş gözetleme sistemleriyle bu pazarda önemli bir yer edinebileceği öngörülüyor.

Scania, batarya üreticisi Northvolt’u kurtarmaya çalışıyor!

Avrupa’nın önde gelen batarya üreticilerinden biri olan Northvolt, mali zorluklarla mücadele ederken İsveçli kamyon üreticisi Scania, şirketin üretim süreçlerini destekleyerek krizi aşmasına yardımcı olmaya çalışıyor. Northvolt’un İsveç’in Skelleftea kentinde bulunan ana fabrikasında üretim kalitesini ve kapasitesini artırmak amacıyla Scania’nın çalışanlarını buraya yönlendirdiği belirtiliyor.

Scania, batarya üreticisi Northvolt’u kurtarmak istiyor

Reuters tarafından incelenen şirket içi yazışmalara göre, Scania Kasım ayından bu yana fabrikaya personel göndererek operasyonları iyileştirmeye yönelik çalışmalar yapıyor. Hedeflenen üretim miktarının haftalık 100 bin yüksek kaliteli batarya hücresine ulaşması olduğu aktarılırken, Scania’nın Northvolt’a olan ilgisinin yeni olmadığı, şirketin uzun süredir yatırımcıları arasında yer aldığı ve Northvolt’un en büyük müşterilerinden biri olduğu ifade ediliyor.

Scania’nın üretim sürecine doğrudan dahil olması, Northvolt ile diğer müşteriler arasındaki ilişkiyi farklı bir boyuta taşıyor. Scania, verdiği desteği doğrularken detay paylaşmaktan kaçınıyor ve fabrikaya tam olarak kaç personelin yönlendirildiği belirsizliğini koruyor. Daha önceki raporlarda, Northvolt’un Skelleftea tesisinde yaklaşık 2.500 kişinin çalıştığı bilgisi yer almıştı. Şirketin mali krizden çıkabilmesi için yaklaşık 1.29 milyar dolarlık ek fon ihtiyacı olduğu belirtilirken, Avrupa’nın elektrikli araç bataryaları konusunda yerli ve güçlü bir üretici yaratma hedefinin simgelerinden biri olan Northvolt’un bu süreci nasıl yöneteceği merakla bekleniyor.

Northvolt, geçtiğimiz yıl ciddi bir küçülme sürecine girmiş ve Scania, Goldman Sachs ve Volkswagen gibi büyük yatırımcılarla yapılan finansman görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, 21 Kasım’da ABD’de iflas başvurusunda bulunmuştu. Volkswagen’in ticari araç kolu Traton Group tarafından kontrol edilen Scania, elektrikli kamyonlarında kullanılan batarya hücreleri için Northvolt’a bağımlı durumda ve bu yüzden şirketin ayakta kalmasını sağlamak adına 100 milyon dolarlık bir finansman taahhüdünde bulunmuş durumda. Volkswagen ise yüzde 21’lik hissesiyle Northvolt’un en büyük yatırımcısı konumunda olmaya devam ediyor.

Eluvium 700 Bin Dolar yatırım aldı!

0

Yapay zekâ destekli asistanlarıyla üretim sektöründe satış ve operasyon süreçlerini otomatikleştiren Eluvium, 700 bin dolarlık yeni bir yatırım aldı. Simya VC’nin liderliğinde gerçekleşen yatırım turuna Almanya merkezli Heartfelt Capital de katıldı.

Eluvium, aldığı yatırımı ürün geliştirme süreçlerini hızlandırmak, ekibini genişletmek ve yapay zekâ tabanlı çözümlerini güçlendirmek için kullanacak. Şirket, üreticilere sunduğu çözümlerle operasyonel verimliliği artırmayı, maliyetleri düşürmeyi ve gelirleri yükseltmeyi hedefliyor.

İş akışlarını hızlandıran yapay zekâ tabanlı asistanlar

Eluvium, üretim süreçlerinde insan hatasını azaltarak iş akışlarını hızlandıran yapay zekâ tabanlı asistanlar geliştiriyor. Şirketin sunduğu çözümler, veri girişlerini otomatikleştiriyor, yapılandırılmamış verileri işleyerek departmanlar arası görevleri organize ediyor.

Bu teknoloji, işletmelerin maliyetlerini yüzde 10 azaltırken, fazla stok oranını yüzde 20 düşürmeyi ve faturalandırılabilir gelirleri yüzde 30 artırmayı amaçlıyor. Üreticiler, Eluvium’un yapay zekâ tabanlı çözümleriyle daha hızlı ve hatasız operasyonlar yönetebiliyor.

Simya VC, Endüstri 4.0’ın Geleceğine Yatırım Yapıyor!

Simya VC Yönetici Ortağı Selma Bahçıvanoğlu, bu yatırımın sadece finansal bir destek olmadığını vurguladı. “Teknoloji alanında yenilikçi projelere yatırım yapmaya devam ediyoruz. Eluvium, yapay zekâ ile üretim sektörünü dönüştürecek ve dijital dönüşüme öncülük edecek güçlü bir girişim. Endüstri 4.0’ın şekillendirdiği gelecekte yer almak için bu yatırımı büyük bir heyecanla gerçekleştirdik” dedi.

Eluvium’un kurucu ortağı ve CEO’su Sean Yu ise beta müşterilerden aldıkları olumlu geri bildirimlerin kendilerini motive ettiğini belirtti. “Yapay zekâ tabanlı asistanlarımızın satış ve operasyon süreçlerinde sağladığı verimlilik büyük ilgi gördü. Bu yatırım, ekibimizi genişletmek ve daha güçlü prototipler geliştirmek için kritik bir adım. Üreticilerin dijital dönüşümüne öncülük etmekten gurur duyuyoruz” dedi.

STMicroelectronics, 3 bin kişiyi işten çıkarmayı planlıyor!

0

STMicroelectronics, Fransa ve İtalya’daki iş gücünü yeniden yapılandırmak amacıyla yaklaşık 3.000 çalışanını işten çıkarmayı planlıyor. Bu adım, şirketin Kasım ayında duyurduğu 300 milyon dolarlık maliyet azaltma programının bir parçası olarak geliyor. İşten çıkarmaların, şirketin verimliliğini artırmaya ve operasyonel maliyetleri düşürmeye yönelik bir strateji olarak belirlendiği ifade ediliyor. STMicroelectronics’in CEO’su Jean-Marc Chery, bu işten çıkarmaların, şirketin globaldeki üretim kapasitesini optimize etmeye yönelik genel bir planın parçası olduğunu belirtti. Ayrıca, şirketin yönetimi, bu kararları alırken sendikalarla da müzakerelerde bulunduklarını duyurdu. Ancak, işten çıkarmaların tam sayısı konusunda net bir açıklama yapılmadı.

STMicroelectronics, tam 3 bin kişiyi işten çıkarabilir

1987 yılında Thomson Semiconductors ve SGS Microelettronica’nın birleşmesiyle kurulan ve Cenevre/İsviçre merkezli olan STMicroelectronics, yarı iletken çözümleri konusunda küresel bir lider olarak kabul ediliyor. Şirket, otomotiv, endüstriyel, tüketici elektroniği ve Nesnelerin İnterneti (IoT) sektörlerine yönelik yenilikçi yarı iletken ürünleri sunuyor. Bu stratejik işten çıkarmalar, şirketin sektöründeki rekabeti artırmak ve maliyet verimliliğini sağlamak adına yapılan büyük bir yeniden yapılanma hamlesi olarak öne çıkıyor.

Şirketin hisselerinin büyük bir kısmı, Fransa ve İtalya hükümetleri tarafından ortaklaşa kontrol edilirken, %72.5’lik kısmı New York Borsası (NYSE), Euronext Paris ve Borsa Italiana’da işlem görmekte. STMicroelectronics’in Apple, Tesla, Bosch ve Qualcomm gibi büyük teknoloji firmalarına yarı iletken çözümleri sağladığı biliniyor. Bu firmalar, STMicroelectronics’in en büyük müşterileri arasında yer almakta.

Son dönemde, yarı iletken endüstrisi küresel anlamda zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Küresel ekonomik belirsizlikler, çip tedarik zincirindeki aksaklıklar ve rekabetin artması, şirketlerin maliyetlerini düşürmek amacıyla daha verimli operasyonlar yaratmasını gerektiriyor. STMicroelectronics de bu bağlamda, iş gücünü yeniden yapılandırma ve stratejik yatırımlar yapma kararı alarak maliyetlerini optimize etmeyi hedefliyor.

Fransa ve İtalya’daki hükümetler de şirketin yönetiminde önemli bir paya sahip oldukları için, bu işten çıkarmalar sadece şirketin değil, aynı zamanda bu ülkelerin ekonomileri açısından da dikkatle izleniyor. İş gücü kayıpları, her iki ülke için önemli sosyal ve ekonomik etkiler yaratabilir, bu nedenle hükümetlerin, işten çıkarılacak çalışanlar için destekleyici önlemler alması bekleniyor.

Hindistan yeni şirketler için milyarlarca dolar bağışlayacak

0

Hindistan, kapsamlı düzenleyici reformları ve iddialı bir nükleer enerji programını duyururken, Yeni Delhi dünyanın beşinci büyük ekonomisinde teknoloji inovasyonunu ve temiz enerjiyi artırmayı hedefliyor. Maliye Bakanı Nirmala Sitharaman, 2025-26 federal bütçesini sunarken, fonun alternatif yatırım fonlarından halihazırda 1 milyar dolardan fazla kaynak dağıtmış olan önceki girişim fonlama programlarına dayandığını söyledi. Yeni fon, önceki girişimlere kıyasla “genişletilmiş bir kapsama” sahip olacak, ancak bütçede belirli odak alanları ayrıntılı olarak açıklanmadı. Hindistan yeni şirketler için de bu yeni fonlardan faydalanabilecek.

Hindistan yeni şirketler için destek planını duyurdu

Bir yıl içinde tüm finansal olmayan sektör düzenlemelerini, sertifikalarını, lisanslarını ve izinlerini inceleyecek olan Yüksek Düzeyli Düzenleyici Reformlar Komitesi için planları da özetledi. Girişimin “güvene dayalı ekonomik yönetimi” güçlendirmeyi ve girişimler ile teknoloji şirketleri için uyumluluk yüklerini hafifletmeyi amaçladığını söyledi. Bu nedenle Hindistan yeni şirketler için cazip bir yatırım ortamı yaratmayı hedefliyor.

Yeni Delhi, Hindistan’ın gelişmekte olan teknoloji sektörlerindeki konumunu güçlendirmeye yönelik daha geniş bir hamle kapsamında, ileri teknolojiler üzerinde çalışan yeni nesil girişimleri harekete geçirmek için ayrı bir Deep Tech Fund of Funds oluşturmayı araştıracak. Bu önlemler, Hindistan’ın girişim ekosisteminin büyük bir iş yaratıcısı ve ülke için bir gurur kaynağı olarak ortaya çıkmasıyla birlikte geliyor. Ülkenin daha geniş ekonomisinin önümüzdeki yıl yüzde 6,3 – 6,8 arasında büyümesi öngörülüyor. Hükümet, genç nüfusu için yeterli iş yaratmak için gereken yüzde 8 büyüme hedefine ulaşmak için inovasyon ve girişimciliğe güveniyor.

Hindistan girişimleri, son on yılda Norges, SoftBank, Sequoia, Accel, Tiger Global, General Catalyst ve General Atlantic gibi yatırımcılardan 100 milyar doların üzerinde para çekti. 100’den fazla unicorn girişimine ev sahipliği yapan Hindistan, Silikon Vadisi devleri için belki de son büyük büyüme pazarı olarak yerini sağlamlaştırdı. Hindistan yeni şirketler için sağlanan bu destekler, ülkenin büyüme potansiyeline duyulan güveni artırmaktadır.

Zomato ve Policybazaar’ın ilk destekçilerinden biri olan tanınmış bir yatırımcı olan Sanjeev Bikhchandani: “Birkaç yıl önce yapılan ilk fon, Hindistan risk sermayesi sektörüne büyük bir ivme kazandırdı. Yüzlerce yeni işletmeye risk sermayesi sağlayan düzinelerce Hindistan VC fonu kuruldu. Hindistan’ın yerel risk sermayesine ihtiyacı var” dedi. Ayrıca Hindistan yeni şirketler ve girişimler için önemli bir ekosistem oluşturdu.

E-ticarette yapay zeka araçları ilgi çekiyor

0

Google ve DeepMind mezunlarının kurduğu e-ticaret girişiminin yapay zeka temsilcileri 10 milyon dolarlık tohum yatırımı aldı. Yapay zeka, çevrimiçi alışveriş şeklimizi değiştirerek deneyimlerimizi daha kişisel hale getiriyor. Akıllı asistanlar ürün öneriyor, anlaşmalar yapıyor ve hatta müşteri hizmetlerini yönetiyor. Büyük perakendeciler ve daha küçük işletmeler aramayı, tedarik zincirlerini ve ödemeyi iyileştirmek için yapay zekayı kullanıyor.

E-ticarette yapay zeka yatırımları

Yapay zeka şirketleri ve yatırımcıları istediklerini elde ederse, alışveriş yakında bir asistanla sohbet etmeye odaklanacak ve işletmeler sahne arkasında her şeyi otomatikleştirecek. Dubai merkezli Qeen.ai  (qeen.ai olarak stilize edilmiştir) bunu Orta Doğu ve ötesinde gerçeğe dönüştürmek için çalışıyor. Girişim, e-ticaret işletmelerine otonom AI aracıları sağlayan platformunu ölçeklendirmek için 10 milyon dolar topladı.

Büyük bir e-ticaret yatırımcısı olan Prosus Ventures, yalnızca Orta Doğu’nun AI sektöründe değil, genel olarak MENA’da da en büyüklerden biri olan tohum turuna öncülük etti. VC, Qeen.ai’nin AI acenteleri çevrimiçi pazar yerlerini yeniden şekillendirirken tüccarlara AI odaklı otomasyon getirmek için iyi bir konumda olduğuna inanıyor. Kurucu ortaklar Morteza Ibrahimi (CEO), Ahmad Khwlieh (CTO) ve Dina Alsamhan (CBO), Google ve DeepMind’da yapay zeka üzerine yıllarca çalıştıktan sonra Qeen’i kurdular.

Ibrahimi verdiği bir röportajda, e-ticarete kısmen fırsatçı bir şekilde odaklandıklarını söyledi. İbrahimi: “Üçü de arama deviyle çalıştıkları süre boyunca Google Ads’de çeşitli rollerde çalışmıştı ve diğer mezunların nasıl oldukça başarılı e-ticaret işletmeleri kurduğunu ilk elden gördüler. Yapay zeka uzmanlıklarının yanı sıra, üçlü reklamları nasıl yayınlayacaklarını ve SEO’yu nasıl olağanüstü şekilde optimize edeceklerini biliyorlardı ve bunun güçlü bir kombinasyon olabileceğini düşündüler” dedi.

E-ticaret yıllardır istikrarlı bir şekilde büyüyor, ancak bazı ani artışlar (özellikle tatil dönemlerinde) haricinde perakende satışların yüzde 15-20’sini oluşturuyor. ABD gibi olgun bir pazarda bile, ABD Nüfus Sayım Bürosu’na göre son çeyrekte sadece yüzde 16’nın biraz üzerindeydi.

Google, 2025’te yapay zekaya 75 milyar dolar harcayacak!

Alphabet, 2025 yılı için yapay zeka alanında dev bir yatırım yapmayı planlıyor. Şirketin CEO’su Sundar Pichai, 2025’te 75 milyar dolarlık sermaye harcaması yapacaklarını duyurdu. Bu yatırım, Google’ın 2023 yılında yaptığı 32,3 milyar dolarlık yatırımdan çok daha yüksek ve şirketin yapay zeka alanındaki büyüme stratejisinin agresif bir şekilde devam edeceğini gösteriyor. Bu devasa harcama, Google’ın önümüzdeki yıllarda yapay zeka ve üretken AI teknolojilerinde liderliği ele geçirme hedefine hizmet edecek.

Google, 2025’te yapay zekaya 75 milyar dolar yatırım yapacak

Google’ın yapay zeka yatırımları, şirketin finansal performansında da etkisini gösteriyor. Alphabet’in 2024 yılı dördüncü çeyrek mali raporuna göre, Google’ın yıllık gelirleri yüzde 12 oranında artarak 96,5 milyar dolara ulaştı. Özellikle Google Cloud’un gelirleri, yüzde 10 artışla 12 milyar dolara yükseldi. Bu artış, Google Cloud Platform (GCP) üzerindeki AI altyapısının ve üretken yapay zeka çözümlerinin katkılarıyla mümkün oldu.

Google, 2025'te yapay zekaya 75 milyar dolar yatırım yapacak.

Alphabet, 2024’ün son çeyreğinde Gemini 2.0 adlı yeni nesil yapay zeka modelini tanıttı. Bunun yanı sıra, tarayıcı üzerinden görevleri yerine getirebilen Project Mariner adlı bir AI ajanı ve web üzerindeki araştırmaları otomatik yapabilen Deep Research aracı da duyuruldu. Şirket ayrıca, Android ekosistemi için yeni bir XR (karma gerçeklik) işletim sistemi üzerinde de çalıştığını belirtti.

Pichai, 2025 yılı boyunca Google Arama deneyimini dönüştürecek yeni özelliklerin kullanıcılarla buluşacağını ve Gemini AI asistanında yeni nesil reklam konseptlerinin geliştirileceğini de vurguladı. Bu yatırımlar, Google’ın yapay zeka alanındaki hakimiyetini pekiştirmek için önemli adımlar olacak gibi görünüyor.

Mermi füzyonu teknolojisi silah haline geliyor

0

Nükleer füzyon firması ‘elektrikli silah’ teknolojisiyle daha basit ve daha ucuz reaktörlere göz dikti. Teknoloji, mıknatıs ve lazerlerin yerini alarak füzyon koşulları yaratmak için yüksek hızlı bir mermi ateşleyen eylemsiz hapsetme füzyonunu kullanıyor.

Oxford merkezli First Light Fusion raporlara göre, potansiyel bir finansman anlaşmasıyla yenilikçi “mermi füzyonu” teknolojisini ilerletmeyi planlıyor. Geleneksel nükleer füzyon yöntemlerinden farklı olarak, küçük bir mermiyi yüksek hızda nükleer yakıta ateşlemek ve bir reaksiyonu tetiklemek için elektromıknatıslar kullanır. Şirkete göre bu yaklaşım, maliyetli lazerlere veya karmaşık makinelere olan ihtiyacı ortadan kaldırarak reaktörleri potansiyel olarak daha ucuz ve daha basit hale getiriyor.

Mermi füzyonu silah haline geliyor

Gelişme, Çin’in füzyon teknolojisinde beklenmedik bir şekilde öne geçtiğine dair haberlerin ardından geldi ve bu durum, temiz enerji alanındaki ilerlemeler için küresel rekabeti yoğunlaştırdı. Nisan 2024’te Oxford Üniversitesi’nden ayrılan şirket, test reaktörünün çekirdeğindeki yakıtı ateşlemek için geliştirdiği “elektrikli silahı” başarıyla test etti. Güneş’in çekirdeğinde hidrojen, aşırı ısı ve basınç altında daha hafif elementlere dönüşerek muazzam bir enerji açığa çıkarır. Bunu Dünya’da tekrarlamak neredeyse sınırsız, temiz bir güç sağlayabilir.

Eylemsiz hapsetme füzyonunu kullanan First Light Fusion, yeni bir strateji benimsiyor. Mıknatıslar veya lazerler yerine yüksek hızlı bir mermi ateşleyerek füzyon için gereken aşırı koşulları yaratıyor. Tepkime, merminin füzyon yakıtı kullanarak bir hedefi sıkıştırmasıyla başlar. Güneş’in füzyon sürecine benzer, ancak aynı zamanda “Little Boy” gibi erken atom bombalarının çalışma biçimlerine de düzenli benzerlikler gösterir. First Light’a göre bu yaklaşımın amacı, patlamadan ziyade istikrarlı füzyon üretmek ve böylece sürdürülebilir, temiz enerjiye giden olası bir yol sağlamaktır.

Mart 2024’te First Light, gelişmiş darbeli makinesiyle 1,85 terapaskallık yeni bir basınç rekoru kırarak nükleer füzyonda bir atılım gerçekleştirdi. Daha önce yıllarca kırılamayan 1,5 terapaskallık rekoru geride bıraktı. Bu dönüm noktasına Sandia National Laboratories’in ABD merkezli “Z Makinesi”nde ulaşıldı. Bu arada First Light, mermi fırlatıcısı ile füzyon reaktöründeki hedef arasındaki mesafeyi uzatma konusunda önemli bir zorlukla karşı karşıyadır.

Nisan 2024’te, test reaktörünün çekirdeğindeki yakıtı ateşlemek için “elektrikli silahını” başarıyla test etti. Şirket, bu elektrikli silahı kullanarak, tepki başlatan mermisinin kat ettiği mesafeyi 10 kat artırmayı başardı. Ancak, uygulanabilir bir enerji santrali geliştirmek için bu mesafeyi birkaç metre uzatması gerekiyor.

Müthiş Psikoloji Tohum Öncesi Yatırım aldı!

0

Kurucu ortaklardan Üsame Kaya’nın liderliğinde geliştirilen Müthiş Psikoloji platformu, yapay zeka destekli terapist eşleştirme sistemleri ve kullanıcı dostu online terapi altyapısıyla dikkat çekiyor. Müthiş Psikoloji, sosyal medyada 2.5 milyon takipçili topluluğu ve çok satan kitaplarıyla elde ettiği tecrübeyi şimdi daha geniş bir vizyona taşıyarak bireylerin ruh sağlığına yönelik yenilikçi çözümler sunmayı hedefliyor.

Ruh Sağlığında Teknoloji Destekli Bütüncül Çözümler

Müthiş Psikoloji, bireylerin terapi süreçlerini daha kişiselleştirilmiş hale getirmek için geliştirdiği teknolojilerle terapi sürecini erişilebilir ve etkili hale getiriyor. Yapay zeka destekli terapist eşleştirme, otomatik raporlama sistemleri ve kullanıcı dostu terapi araçlarıyla bireylerin ihtiyaçlarına yönelik özel çözümler sunuyor. Yeni yatırım, platformun teknolojik altyapısını güçlendirmek, terapist havuzunu genişletmek ve daha fazla kullanıcıya ulaşmak için kullanılacak.

Şirketin hedefleri arasında, ilk yıl içinde 10.000 bireysel kullanıcıya ve 300 terapiste ulaşmak yer alıyor. Ayrıca Türkiye’nin dört bir yanına dijital altyapı sayesinde erişim sağlayarak coğrafi ve ekonomik engelleri ortadan kaldırmayı planlıyor. Müthiş Psikoloji, “Sana İyi Gelir” mottosuyla sadece bireylerin değil, toplumun genel ruh sağlığı algısını da dönüştürmeyi amaçlıyor.

Danışan ve Terapistlerin İş Süreçlerini Kolaylaştıran Sistemler

Müthiş Psikoloji, yalnızca bireylerin ruh sağlığına katkıda bulunmayı değil, aynı zamanda terapistlerin de iş süreçlerini daha verimli hale getirmeyi amaçlayan bir yapı oluşturuyor. Platformun diğer kurucularından İzzettin Uluışık, sundukları çözümlerin psikologların iş yükünü hafifleteceğini ve terapi süreçlerini daha sürdürülebilir hale getireceğini belirtiyor.

Müthiş Psikoloji, yalnızca bireylerin ruh sağlığına katkıda bulunmayı değil, aynı zamanda terapistlerin de iş süreçlerini daha verimli hale getirmeyi amaçlayan bir yapı oluşturuyor.

Kurucu Üsame Kaya ise terapi süreçlerini bütüncül bir yaklaşımla ele aldıklarını belirterek, “Müthiş Psikoloji, yalnızca bireylerin sorunlarına odaklanmıyor. Terapistlerin iş süreçlerini kolaylaştırmak ve terapi süreçlerini optimize etmek için çalışıyoruz. Danışandan psikoloğa, süreçten topluma kadar herkese iyi gelen bir ekosistem yaratmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

Yapay Zeka Destekli Terapi: Teknoloji ve Empati Bir Arada

Müthiş Psikoloji, terapi süreçlerinde yapay zekayı sadece bir araç olarak değil, aynı zamanda empatiyi destekleyen bir mekanizma olarak konumlandırıyor. Yapay zeka destekli terapist eşleştirme, kişiselleştirilmiş terapi süreçleri ve otomatik raporlama gibi yenilikçi özelliklerle danışanların en uygun terapistle buluşmasını sağlıyor. Aynı zamanda terapistlerin idari iş yükünü azaltarak terapiye odaklanmalarını sağlıyor.

Üsame Kaya, “Teknolojiyi bireylerin kendini keşfetmesi ve yaşam kalitesini artırması için bir araç olarak görüyoruz. Müthiş Psikoloji olarak, insan odaklı çözümlerle ruh sağlığı alanında dönüşüm yaratmayı hedefliyoruz” diyerek platformun misyonunu özetledi.

Geleceğe Yönelik Vizyon: Global Pazara Açılma Hedefi

Müthiş Psikoloji, aldığı yatırımın ardından yalnızca Türkiye’de değil, gelecekte global pazarlara da açılarak ruh sağlığı hizmetlerinde yeni bir standart belirlemeyi hedefliyor. Sağlıklı bireylerden oluşan güçlü bir toplum yaratma vizyonuyla hareket eden platform, teknolojiyi insanla buluşturan öncü bir marka olma yolunda ilerliyor.

Bu yatırım sayesinde Müthiş Psikoloji, ruh sağlığı hizmetlerini daha erişilebilir hale getirerek danışan ve terapist arasındaki etkileşimi optimize etmeye devam edecek. Hem bireylerin hem de terapistlerin ihtiyaçlarını karşılayan yenilikçi çözümleriyle, dijital ruh sağlığı hizmetlerinde fark yaratmayı hedefliyor.

Opera mola hatırlatıcı ile verimlilik sağlayacak

0

Norveç merkezli tarayıcı üreticisi Opera, “Opera Air” adlı yeni bir tarayıcıyı piyasaya sürdü. Bu tarayıcı, mola hatırlatıcıları, nefes egzersizleri, ses manzaraları ve daha iyi odaklanma için iki kulaklı ritimler gibi özelliklerle zihinsel iyilik hali ve farkındalığa odaklanıyor. Şirket, insanların çevrimiçi işlerinin çoğunu tarayıcılarda yaptıklarını ve yalnızca bir yardımcı araç değil, aynı zamanda bir stres ve konsantrasyon yönetim sistemi olan bir tarayıcı sunmak istediklerini söyledi.

Opera mola hatırlatıcı özellikli tarayıcıyı duyurdu

Opera, yarı saydam temalara sahip yeni, hafif bir tasarım dili seçti. Şirket, kayan kenar çubuğunda bir mola hatırlatma aracı ve müzik, ortam sesleri ve iki kulaklı ritimlerin bir kombinasyonunu çalan bir güçlendirme özelliğinin yanı sıra şirketin Aria AI asistanı, Messenger ve WhatsApp’a kısayollar yerleştirdi. “Mola ver” özelliği üç çubuk aracılığıyla bir pil göstergesi gibi çalışır ve tarayıcıyı uzun süre kullanmaya devam ederseniz grileşirler. Sürekli kullanım için süreyi tanımlayabilirsiniz, bundan sonra gösterge seviyesi düşerek size mola vermeniz gerektiğini bildirir. Ayrıca bu gösterge sistemini tamamen kapatabilirsiniz.

Molalar için şirket farklı nefes egzersizleri, boyun germe egzersizleri, meditasyon veya tüm vücut taramaları tasarladı. Bu aktiviteleri, almak istediğiniz molanın uzunluğuna ve seçmek istediğiniz aktivite biçimine bağlı olarak yapabilirsiniz. Boyun esnetme hareketleri için kameranızı açmayı da tercih edebilirsiniz; böylece tarayıcınız egzersizler sırasında duruşunuz ve formunuz konusunda size rehberlik edebilir.

Şu anda Opear Air, bu molalar için yalnızca İngilizce rehberli alıştırmalar sunuyor. Ancak diğer diller için de seslendirmeler üzerinde çalışıyor. Boosts adlı diğer farkındalık özelliği, önceden ayarlanmış bir müzik, ortam sesleri ve iki kulaklı vuruş kombinasyonuyla birlikte geliyor. Şirketin ürün direktörü Mohamed Salah, bu ses manzaralarına iki kulaklı vuruşları dahil etmeyi seçtiğini, çünkü her kulakta biraz farklı frekanslar çalarak odaklanmayı iyileştirmeye yardımcı olduğunu ve aslında beyinde yeni bir “hayalet” frekans etkisi yarattığını söyledi.

Müziği, ortam sesini, binaural vuruşların frekansını ve her parçanın ses seviyesini istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz. Kullanıcılar ayrıca 15 dakikadan sonsuza kadar bir yükseltmeyi ne kadar süreyle çalmak istediklerini seçebilirler. Yükseltmeyi istediğiniz zaman kenar çubuğundan çalabilir veya duraklatabilirsiniz.

Elektrikli iş makineleri, inşaat sektörünü değiştirecek!

0

Elektrikli iş makineleri, son yıllarda şantiyelerde giderek daha fazla yer almakta ve bu alandaki dönüşüm hızla ilerliyor İsveç’teki bir şantiye, bu süreçte dikkat çekici bir başarıya imza atarak, elektrikli makinelerle çalışmanın faydalarını somut bir şekilde ortaya koydu. Şantiye, şu anda kullandığı iş makinelerinin yüzde 50’sini elektrikli modellerle değiştirmiş durumdadır. Bu oran, yalnızca iki yıl önce yüzde 10 seviyelerindeydi, bu da elektrikli makinelerin şantiyelerdeki etkisinin giderek arttığını gösteriyor.

Elektrikli iş makineleri, inşaat sektöründe çığır açabilir

Bu dönüşümde, Volvo CE’nin elektrikli iş makineleri önemli bir rol oynuyor. Volvo’nun elektrikli makineleri, bu projenin temel taşları arasında yer alıyor. Şantiye, Volvo’nun üç elektrikli makinesini kullanıyor: İki adet EC230 ekskavatör ve bir adet L120H lastik tekerlekli yükleyici. Bu makineler, yaklaşık 68.000 metreküplük toprak ve kaya kazısı, iş tünelinin doldurulması ve altyapı sistemlerinin hazırlanması gibi büyük görevleri üstleniyor. Bu makineler, şantiye çalışanları arasında Electra, Ellen ve Elton isimleriyle tanınıyor. Projenin ilk aşaması, 2025 yılına kadar tamamlanacak ve ilerleyen dönemde daha fazla elektrikli ekipman bu projeye dahil olacak. Bu proje, Stockholm’ün merkezindeki et işleme bölgesinde gerçekleştiriliyor ve aynı zamanda yeni nesil şantiye ortamları için bir test alanı işlevi görüyor.

Proje, şantiyelerde elektrikli makinelerin kullanımının avantajlarını gözler önüne sererken, çevresel faydaları da belirginleşiyor. Haziran 2024 itibarıyla 2.759 ton CO₂ tasarrufu sağlanmış ve bu, projeyi “Yılın Sürdürülebilir İnşaat Projesi” ödülüne layık kılmıştır. İkinci fazda daha iddialı iklim hedefleri belirlenmiş olup, bu fazın da 2025 içinde tamamlanması bekleniyor. Bu projede kullanılan elektrikli makineler, aynı zamanda Stockholm’un 2030 yılına kadar iklim pozitif olma hedefi doğrultusunda büyük bir adım olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, bu projede karbon hesaplamaları, inşaat sektöründe sürdürülebilirlik ve hesap verebilirlik için yeni bir standart oluşturmuş durumda.

Elektrikli makineler, operasyonel maliyetlerde de büyük avantajlar sağlıyor. Bu makinelerin dizel iş makinelerine göre çok daha ekonomik olması, projelerde enerji verimliliğini artırırken karbon salınımını da azaltıyor. Elektrikli makinelerin kullanım oranının yüzde 10’dan yüzde 50’ye çıkması, bu tür projelerin gelecekte daha yaygın hale geleceğini gösteriyor. Ayrıca, projede iklim dostu beton kullanımı gibi çevre dostu uygulamalar da yer alıyor ve bu tür uygulamalar, inşaat sektöründe sürdürülebilirlik açısından önemli bir yer tutuyor.

Google, yapay zekayı silah olarak mı kullanacak?

Google, 2018’de belirlediği yapay zeka ilkelerinde önemli bir değişikliğe gitti. Şirket, o dönemde yapay zekayı silah sistemleri ve gözetleme teknolojilerinde kullanmama taahhüdü vermişti. Ancak bu taahhüt, en son yapılan güncellemeyle kaldırıldı. Eski “peşine düşmeyeceğimiz uygulamalar” bölümünde, Google’ın doğrudan insanlara zarar verme amacı gütmeyen silah sistemleri ve etik olmayan gözetim teknolojilerinden kaçınacağı belirtiliyordu.

Google, yapay zekayı resmen silah olarak kullanabilir

Ancak şimdi bu taahhüt ortadan kalktı ve yerine “sorumlu geliştirme ve dağıtım” gibi daha geniş ve yoruma açık bir çerçeve yerleştirildi.

Google, yapay zekayı resmen silah olarak kullanabilir
Google, yapay zekayı resmen silah olarak kullanabilir

Google, yeni ilkelerinde yapay zeka teknolojilerinin gelişimi ve dağıtımında uygun insan denetimi, titiz inceleme süreçleri ve geri bildirim mekanizmaları kullanacağını belirtiyor. Bu değişiklik, şirketin önceki yaklaşımını terk ederek, daha esnek ve geniş bir politika benimsediği anlamına geliyor. Şirketin bu kararı, etik tartışmaları yeniden gündeme getirmişken, teknoloji dünyasında önemli tepkilere yol açtı.

Google’ın geçmişteki askeri projelere karşı duruşu, 2018’deki Project Maven tartışmalarının ardından büyük bir iç direnişe yol açmıştı. Ancak 2021’de Pentagon ile büyük çaplı bir bulut bilişim anlaşmasına imza atarak askeri projelere yeniden yönelmeye başlamıştı. Yeni yıl itibarıyla ise Google, İsrail Savunma Bakanlığı ile işbirliklerini artırmaya yönelik çalışmalar yaptığı yönünde haberler yayıldı. Bu gelişmeler, şirketin yapay zekayı askeri ve güvenlik amaçlı kullanma konusunda daha esnek bir yaklaşım benimsediğini gösteriyor.

Toyota, 2027’de batarya fabrikasında üretime başlıyor!

Toyota, Amerika’da Kuzey Karolina eyaletinde kurduğu batarya üretim tesisinde üretime başladı. Bu tesis, Toyota’nın Japonya dışındaki ilk kendi batarya üretim tesisi olma özelliğini taşıyor. Toyota Battery Manufacturing North Carolina (TBMNC) adı verilen bu fabrikada, şirketin hibrit, şarj edilebilir hibrit ve tamamen elektrikli araçları için batarya üretilecek. 2025 yılı itibarıyla ilk batarya paketlerinin araçlarda kullanılmaya başlanması planlanıyor. Şirket, 2021 yılında ABD’deki batarya üretim planlarını ilk kez duyurmuştu. O günden bu yana yapılan yatırımlar ve stratejiler doğrultusunda, 2023 yılında bu tesis için yapılan yatırım 13,9 milyar dolara çıkarıldı. Bu yatırım, Toyota’nın elektrikli ve hibrit araç üretimindeki kapasitesini artırma hedefiyle uyumlu bir şekilde gerçekleştirildi.

Toyota, 2027’de batarya fabrikasında üretime start verecek

Toyota’nın batarya üretim sürecinde, LG Chem ile bir anlaşma imzalayarak, Kuzey Karolina’daki tesise katot malzemeleri temin etmeyi planlıyor. Bu işbirliği, LG Chem’in 2025 yılından itibaren Toyota’ya yıllık 20 GWh kapasitesinde, NCMA tipi yüksek nikel içerikli kese hücreli batarya modülleri tedarik etmesiyle başlayacak. Bu bataryalar, Toyota’nın Amerika’da üretilen elektrikli araçlarında kullanılacak.

Toyota’nın elektrikli araç stratejisinde başka önemli gelişmeler de yaşanıyor. Şirketin, ABD’deki ilk tamamen elektrikli aracının üretimi, 2025 yılında Kentucky’deki üretim hattında başlamayı planlıyordu. Ancak, Ekim 2024’te yapılan açıklamada bu modelin piyasaya sürülmesinin 2026 yılına ertelendiği duyuruldu. Bu araç, Toyota’nın elektrikli araç serisinin önemli bir parçası olarak, üç sıra koltuklu bir SUV modeline dönüşecek.

Çin’de ise Toyota, kendi başına bir elektrikli araç üretim tesisi kurma kararı aldı. Şirket, Lexus markasının elektrikli modellerini üretecek olan bu fabrikanın 2027 yılında üretime başlamasını planlıyor. İlk etapta yıllık 100 bin araç üretmeyi ve bu projede 1000 kişiye istihdam sağlamayı hedefliyor. Toyota, bu fabrikayı Çinli FAW Group ve Guangzhou Otomobil Grubu ile olan ortaklıklarından bağımsız olarak kurmayı tercih etti. Şanghay’da yapılacak bu tesis, Toyota’nın Çin pazarındaki büyüme hedeflerini destekleyecek ve şirketin küresel elektrikli araç üretim stratejisinin önemli bir ayağını oluşturacak.

Toyota’nın bu iki büyük yatırımının, hibrit ve elektrikli araç üretimindeki kapasitesini önemli ölçüde artırması bekleniyor. Ayrıca, batarya üretimindeki bu yeni adımlar, şirketin elektrikli araç teknolojilerine olan bağlılığını ve bu alandaki rekabetçi konumunu güçlendirecek.

Otomotiv sektörü, Ocak ayı ihracatında rekor kırdı!

0

Otomotiv endüstrisi, Türkiye’nin ocak ayındaki ihracat liderliğini sürdürüyor ve bu yıl, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 8 artışla 3 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Türkiye’nin toplam ihracatındaki payı ise yüzde 14,2 olarak kaydedildi.

Otomotiv sektörü, Ocak ayı ihracatında rekora imza attı

Sektörün en büyük ürün grubu olan tedarik endüstrisi, ocak ayında bir önceki yıla kıyasla yüzde 8 artarak 1 milyar 257 milyon dolara ulaştı. Binek otomobillerin ihracatı yüzde 23 artarak 951 milyon dolara çıktı. Diğer yandan, eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ihracatında yüzde 12 azalma yaşandı.

Otomotiv sektörü, Ocak ayı ihracatında rekora imza attı.
Otomotiv sektörü, Ocak ayı ihracatında rekora imza attı.

Almanya, tedarik endüstrisindeki en büyük pazar olmaya devam ederken, ihracatta yüzde 2,5 artış görüldü. Fransa, ABD, Romanya ve İspanya gibi önemli pazarlarda ise ihracat oranları sırasıyla yüzde 26, yüzde 23, yüzde 50 ve yüzde 42 arttı. Binek otomobillerde ise Birleşik Krallık, Fransa, İspanya ve diğer bazı ülkelere önemli artışlar kaydedildi. Örneğin, Fransa’ya yüzde 42, İspanya’ya ise yüzde 81 oranında artış yaşandı.

Ocak ayında en büyük pazar olan Almanya’ya ihracat yüzde 11 artarak 462 milyon dolara ulaşırken, Birleşik Krallık’a ihracat yüzde 1 azalarak 330 milyon dolara geriledi. Fransa’ya yapılan ihracat ise yüzde 20 artışla 325 milyon dolar oldu. Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracat, toplamda yüzde 13 artarak 2 milyar 115 milyon dolara yükseldi. Ayrıca Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi’ne yapılan ihracat da yüzde 21 arttı. Bu artışlar, Türkiye’nin otomotiv sektöründeki güçlü ihracat performansını pekiştirdi.

Tesla, hiç beklenmedik bir pazarda kan kaybetti!

Elektrikli otomobil sektörünün en büyük isimlerinden biri olan Tesla, yıllardır liderliğini sürdürdüğü en önemli pazarlardan biri olan Kaliforniya’da ciddi bir düşüş yaşadı. Şirketin 2024 yılı itibarıyla satışları yıllık bazda yüzde 11,6 oranında gerileyerek yaklaşık 27 bin daha az araç teslim edildi. Kaliforniya Yeni Araba Bayileri Derneği (CNCDA) tarafından yayımlanan verilere göre, Tesla’nın eyaletteki pazar payı 2023’te yüzde 60 seviyesindeyken, 2024’te yüzde 52,5’e düştü. Bu kayıpla birlikte Tesla, eyalette hâlâ en büyük elektrikli araç üreticisi olma unvanını koruyor ancak pazardaki konumu artık eskisi kadar güçlü değil.

Tesla, hiç beklenmedik bir pazarda başarısızlık yaşıyor

Tesla’nın düşüş yaşadığı bu dönemde elektrikli araç pazarı ise büyümeye devam etti. 2024 yılında Kaliforniya’da elektrikli araç satışları genel olarak yüzde 1,2 artarken, Tesla hariç tutulduğunda diğer markaların satışları yüzde 20 oranında yükseldi. Elektrikli araçların toplam otomotiv pazarındaki payı ise yüzde 22’ye ulaşarak yeni bir rekora imza attı. Bu durum, Tesla’nın yaşadığı gerilemenin sadece pazarın genel durumundan kaynaklanmadığını, markaya özgü bazı faktörlerin de etkili olduğunu gösteriyor.

Tesla’nın pazar kaybında birçok etkenin rol oynadığı düşünülüyor. Artan rekabet, özellikle Çinli üreticilerin agresif fiyatlandırma stratejileri ve yeni oyuncuların sunduğu inovatif teknolojiler, Tesla’nın pazardaki hakimiyetini zorlamaya başladı. Tüketici tercihlerindeki değişimler, Tesla’nın fiyat politikalarındaki dalgalanmalar ve şirketin üretim ile teslimat süreçlerinde gerçekleştirdiği stratejik değişiklikler de bu düşüşü tetikleyen faktörler arasında yer alıyor.

Kaliforniya, Tesla için sadece ABD içindeki en büyük pazar değil, aynı zamanda küresel çapta şirketin en önemli kalelerinden biri olarak öne çıkıyor. Dolayısıyla buradaki pazar kaybı, Tesla’nın genel satış performansına da doğrudan etki edebilir. Şirketin bu trendi tersine çevirmek için nasıl bir strateji izleyeceği ise büyük merak konusu. Tesla’nın fiyat indirimleri, yeni model duyuruları veya farklı teşviklerle bu kaybı telafi etmeye çalışıp çalışmayacağı önümüzdeki dönemde netleşecek. Ancak görünen o ki, elektrikli araç pazarındaki rekabet giderek daha da kızışacak ve Tesla, eskisi kadar rahat bir şekilde liderliğini sürdüremeyecek.

Nissan ile Honda, birleşme görüşmelerini sonlandırdı!

0

Japon otomobil üreticileri Honda ve Nissan arasındaki birleşme görüşmeleri, beklenmedik bir şekilde sonlandırıldı. Aralık ayında birleşme planlarını açıklayan iki dev firma, dünya çapında üçüncü en büyük otomotiv üreticisini yaratmayı hedefliyordu. Ancak, taraflar arasında yaşanan ciddi anlaşmazlıklar nedeniyle bu süreç iptal edildi. Honda’nın, birleşme sonrası Nissan’ın bir yan kuruluşu olmasını talep etmesi, anlaşmazlıkların başlıca nedeni olarak gösteriliyor. Bu durum, birleşme sürecinin daha önce öngörülen şekliyle ilerlemeyeceğini ortaya koyuyor.

Nissan ile Honda, birleşme görüşmelerini resmen noktaladı

Birleşmenin iptali, piyasalarda büyük yankı uyandırdı. Nissan hisseleri Tokyo Borsası’nda %4’ün üzerinde değer kaybetti ve işlemler geçici olarak durduruldu. Buna karşılık, Honda hisseleri %8’in üzerinde değer kazandı, yatırımcıların birleşme kararının iptalinden memnun olduğu anlaşıldı.

Bu gelişme, Nissan için kritik bir dönemi işaret ediyor. Şirket, geçtiğimiz yıllarda yaşadığı krizlerle sarsılmış ve yeniden yapılanma sürecine girmişti. Bu süreçte 9.000 çalışanını işten çıkarmayı ve küresel üretim kapasitesini %20 oranında azaltmayı planlıyordu. Ancak birleşmenin iptali, bu planların geleceği konusunda belirsizlikler yaratmış durumda. Ayrıca, Nissan, ABD-Meksika arasındaki gümrük tarifelerinden en çok etkilenecek Japon otomobil üreticilerinden biri olarak görülüyor, bu da şirketin toparlanma sürecini zorlaştırabilir.

Bir Nissan sözcüsü, Nikkei raporunun şirket tarafından açıklanan bilgilere dayanmadığını ve sürecin Şubat ortasına kadar netleşeceğini belirtti. Honda sözcüsü ise, Nissan’dan birleşme için yapılan mutabakat zaptından çekilme kararı hakkında herhangi bir bilgi almadıklarını ifade etti.

Honeywell uçan aracı testi başarıyla geçti

0

Pipistrel’in uzun menzilli hibrit VTOL (dikey kalkış ve iniş) aracı ilk havada asılı kalma uçuşunu gerçekleştirdi. İnsansız Nuuva V300 hibrit-elektrikli uçan araç, 300 deniz mili menzile sahip ve 600 kilogramlık yük taşıyabiliyor. Uçan araç, Honeywell’in fly-by-wire uçuş kontrol sistemiyle çalışıyor.

Honeywell uçan aracı

2022’de Textron’un bir parçası olan 30 yıllık bir şirket olan Pipistrel’in yanı sıra Honeywell Aerospace; Archer Aviation, Lilium , Hyundai’nin Supernal ve Vertical Aerospace gibi büyük elektrikli hava aracı (EAV) üreticileriyle de ortaklık kurdu. Pipistrel Başkanı ve Genel Müdürü Gabriel Massey: “Bugünkü dönüm noktası, Pipistrel ekibimizin sıkı çalışmasının ve yenilikçi ruhunun bir kanıtıdır. Nuuva’nın ilk uçuşu, Pipistrel’in elektrikli tahrik konusundaki gücünü ve araştırma programlarına aktif katılımımız ve düzenleyici kurumlarla başarılı iş birliğimiz, buna İtalyan Sivil Hava Otoritesi’nden (ENAC) aldığımız son operasyonel yetki de dahil olmak üzere, havacılık sektörünü ilerletme konusundaki özverisini ortaya koyuyor” dedi.

Asfalt veya asfalt olmayan zeminlere inebilen EAV, kargonun gövdenin burnundan yüklenmesi için tasarlanmıştır. Nuuva’nın elektrikli dikey kalkış güç aktarma organı bulunuyor ancak ayrı bir seyir tahrik sistemi bulunuyor ve yer kontrol istasyonundan uzaktan izlenebiliyor. Bu sistem Textron Systems ile birlikte geliştirildi ve tıklamalı-tıklamalı işlemleri içeriyor.

EAV ayrıca otomatik görüş hattının ötesinde (BVLOS) uçuş kabiliyetine sahip olup, dikey uçuştan ileri uçuşa geçiş yapabiliyor. Honeywell’in fly-by-wire, yedekli uçuş kontrol sistemiyle çalışan ilk Nuuva V300 EAV’nin ardından, bu yılın ilerleyen zamanlarında uçuş programına bir Nuuva V300 EAV’nin daha katılması bekleniyor. Textron eAviation Başkanı ve CEO’su Kriya Shortt: “Yeni ortaya çıkan teknoloji ve gelişmiş hava mobilitesindeki liderliğimizin yanı sıra çok amaçlı havacılık çözümlerine olan bağlılığımızın bir göstergesi olan Nuuva V300’ün ilk uçuşuna tanık olmaktan heyecan duyuyoruz” dedi.