Net sıfır emisyon hedefi gerçekçi mi?

Kemi Badenoch, İngiltere’nin 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmasının “imkansız” olduğunu söyledi. Bu hedef, önceki Muhafazakar Parti hükümeti tarafından belirlenmişti. İngiltere, Theresa May’in 2019’da çıkardığı bir yasa uyarınca 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmayı yasal olarak taahhüt etti. Bu, İngiltere’nin 2015 Paris İklim Anlaşması’na uygun olarak ürettiği kadarını ortadan kaldırana kadar karbon emisyonlarını azaltması gerektiği anlamına geliyor.

Net sıfır emisyon hedefi

Badenoch, 2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmanın “yaşam standartlarımızda ciddi bir düşüş olmadan veya bizi iflas ettirmeden” mümkün olmayacağını söyledi. Muhafazakar lider, hedefin yerine geçecek bir hedeften bahsetmedi ancak sözleri, yıllardır süregelen siyasi uzlaşıdan keskin bir kopuşu işaret ediyor.

Badenoch’a yakın bir kaynak, Muhafazakar Parti liderinin hala net sıfırı desteklediğini ancak 2050’ye kadar değil dedi. Badenoch yapacağı konuşmanın ön izlemesinde, daha düşük enerji maliyetleri ve çevre korumayı “asil hedefler” olarak nitelendirdi ancak mevcut politikaların doğayı iyileştirmede “büyük ölçüde başarısız” olduğunu ve enerji fiyatlarını artırdığını söyledi.

Badenoch: “2050 yılına kadar net sıfıra ulaşmak imkansız. Bunu zevkle söylemiyorum. Ya da onu parçalamak için ideolojik bir arzum olduğu için söylemiyorum. Aslında, doğal dünyamızı iyileştirmek için elimizden geleni yapmalıyız” diyor. Net sıfır emisyon konusunda “ahlaki bir yargıda” bulunmadığını veya iklim değişikliğinin var olup olmadığını tartışmadığını söyleyecek. Ancak Muhafazakar Partisi’nin hedefin “gerçekliğiyle” yüzleşeceğini söyledi; İşçi Partisi ve geçmiş Muhafazakar hükümetlerin bunu görmezden geldiğini savunuyor.

Badenoch’un konuşması, Muhafazakar politikalarında -enerji ve sıfır emisyonla başlayarak- yeni bir dönemi başlatarak liderliğinde yeni bir sayfa açıyor. Badenoch, Muhafazakarları detaylı politikalar belirlemeden önce “ilkelere” döndürme vaadiyle partisinin liderliğini kazandı. Badenoch konuşmasında, gölge kabinesindeki her bir üyenin bir politika alanından sorumlu olacağı “politika yenileme programının” ayrıntılarını açıklayacak.

Panther Lake yongaları için gecikme iddiaları var

0

Intel’in başlangıçta 2025 sonlarında piyasaya sürülmesi beklenen yeni nesil Panther Lake dizüstü bilgisayar işlemcileri artık 2026’nın ilk çeyreğine ertelenebilir. Gecikmenin, Panther Lake yongaları mimarisinde kritik bir rol oynayan Intel’in 18A işlem düğümüyle ilgili zorluklarla bağlantılı olduğu görülüyor. Bu değişim, rakip çip üreticileri kendi yeni nesil işlemcilerini geliştirmeye devam ettikçe Intel’in rekabetçi zaman çizelgesini etkileyebilir.

Panther Lake yongaları beklenen tarihe yetişmeyecek

VideoCardz tarafından elde edilen slaytlara göre Intel, Panther Lake’i 2026’nın 1. çeyreğinde piyasaya sürülmesi için listeledi ve bu da önceki beklentilere göre bir gecikme olduğunu gösteriyor. Bu dahili belgeler ayrıca, Intel’in son zamanlardaki adlandırma kurallarındaki değişikliğinin ardından Panther Lake yongaları nihayet piyasaya sürüldüğünde Core Ultra 300 serisi altında markalanabileceğini ima ediyor.

Panther Lake, Intel’in mobil CPU serisinde büyük bir adım ileri olacak şekilde tasarlandı ve muhtemelen performans ve güç verimliliğinde iyileştirmeler getirecek. Panther Lake yongaları ile ilgili çalışmalar sürüyor. Ancak kaynaklar, Intel’in 18A süreciyle ilgili üretim engelleriyle karşı karşıya olduğunu ve bunun da şirketin çipin seri üretim programını ertelemesine neden olabileceğini belirtiyor. Gecikme devam ederse, Panther Lake CPU’larıyla çalışan dizüstü bilgisayarlar 2026’nın başlarına kadar gelmeyebilir.

Olası aksaklıklara rağmen Intel bu yıl bir Erken Etkinleştirme Programı (EEP) başlatmaya hazırlanıyor. Bu girişimin, seçkin ortaklara ve geliştiricilere Panther Lake’in mimarisine erken erişim sağlaması ve resmi lansmandan çok önce yazılım ve donanımı optimize etmelerine olanak tanıması bekleniyor. Ayrıntılar henüz az olsa da bu yaklaşım gecikmenin etkisini azaltmaya ve yongalar piyasaya sürüldüğünde bu CPU’lara sahip cihazların hazır olmasını sağlamaya yardımcı olabilir.

Bildirilen gecikmenin Intel’in pazar konumlandırması için önemli etkileri olabilir. Özellikle dizüstü bilgisayar işlemcisi alanındaki rekabet yoğunlaştıkça bunu görebiliriz. Panther Lake’in Intel’in yol haritasında hala önemli bir rol oynaması beklenirken, sektör şirketin üretim zorluklarının üstesinden gelip panther Lake yongaları zamanında teslim edip edemeyeceğini yakından izleyecek.

Hava taksi şirketi hizmete başlıyor

Uçan taksi şirketi Joby Aviation ve Virgin Atlantic, İngiltere genelinde elektrikli hava taksi hizmeti başlatmak için ortaklık kurduklarını duyurdu. Şirketler, Virgin’in Heathrow ve Manchester havalimanlarındaki merkezlerinden başlayarak kısa mesafeli seferler sunmayı planlıyor.

Joby elektrikli uçan taksi, bir pilot ve dört yolcu taşıyacak ve saatte 360 km/saat hıza ulaşacak şekilde tasarlandı. Joby ayrıca, Virgin Atlantic’in %49’una sahip olan ortağı Delta Air Lines ile birlikte New York ve Los Angeles’ta elektrikli hava araçlarını işletmeyi planlıyor.

Hava taksi şirketi için yeni dönem

Birleşik Krallık’taki uçuşlar Virgin Atlantic uygulaması veya web sitesi üzerinden rezerve edilebilir. Yolculuklar, arabayla 80 dakikaya kıyasla Manchester Havalimanı’ndan Leeds’e 15 dakikalık bir uçuşu veya Heathrow’dan Canary Wharf’a sekiz dakikalık bir uçuşu içerebilir. Joby, Birleşik Krallık genelinde, fiyatların birinci sınıf kara yolculuğu paylaşım hizmetlerine benzer olduğu bir iniş noktası ağı kurmayı planlıyor.

Joby’nin kurucusu ve CEO’su JoeBen Bevirt: “Virgin Atlantic’in müşterilerini memnun etme taahhüdü, Delta ile olan deneyimimizi yansıtıyor ve İngiltere’de birlikte çalışmak için daha iyi bir ortak hayal edemiyoruz. Birlikte, Virgin Atlantic ve Delta müşterileri için havalimanına giderken veya İngiltere’deki kasaba ve şehirler arasında hareket ederken de dahil olmak üzere ülke genelinde daha hızlı mobilite seçenekleri sunmaya kararlıyız” dedi.

Açıklamada, “Joby/Delta ortaklığı, ticari lansmanın ardından en az beş yıl boyunca ABD ve İngiltere’de karşılıklı olarak münhasır olmakla birlikte, ortaklık İngiltere’de Virgin Atlantic’i de kapsayacak şekilde genişletildi” ifadelerine yer verildi. Joby, Savunma Bakanlığı ile yaptığı çalışmanın bir parçası olarak  yakın zamanda Edwards Hava Kuvvetleri Üssü’ne ikinci elektrikli hava aracını teslim etti.

EAV üreticisi, uçan aracının Federal Havacılık İdaresi tarafından onaylanması için gereken beş aşamadan sonuncusu olan Tip Muayene Yetkilendirmesinin önümüzdeki 12 ay içinde başlamasını bekliyor. Joby, Archer Aviation ile birlikte , çok sayıda ülkede yolcu taşıyan hava taksi hizmetleri için araçlarını hazırlarken, FAA tarafından uçuş testleri ve sertifikasyonlarının son aşamalarında.

Yenilikçi veri merkezi çözümleri!

0

Veri merkezi teknolojileri alanında dünyanın en prestijli etkinliklerinden biri olan Data Centre World London, geçtiğimiz hafta sektördeki önemli oyuncuları bir araya getirdi. Londra’da düzenlenen fuar, en son yenilikleri ve geleceğin trendlerini sergileyerek veri merkezi sektöründeki gelişmelere ışık tuttu. Uluslararası arenada büyümesini sürdüren Exagate, Data Centre World London fuarına katılarak DC162 numaralı standında en son teknolojiye sahip veri merkezi çözümlerini tanıttı ve yoğun ilgi gördü.

Exagate, veri merkezleri için geliştirdiği enerji izleme, ortam izleme, akü izleme, sızıntı algılama ve yazılım çözümleri ile ziyaretçilerin beğenisini kazandı. Ayrıca, Exagate’in Uluslararası Satıştan Sorumlu Üst Düzey Yöneticisi Serhat Koncagül, fuar kapsamında düzenlenen bir oturumda “Veri Merkezlerini Dönüştürmek: HPC ve Yapay Zeka İş Yüklerinin Taleplerine Uyum Sağlama” başlıklı bir konuşma yaparak sektördeki gelişmeleri ve Exagate’in yenilikçi çözümlerini katılımcılarla paylaştı.

Veri merkezleri, dijital dönüşümün kalbinde

 Serhat Koncagül / Exagate

Exagate’in Uluslararası Satıştan Sorumlu Üst Düzey Yöneticisi Serhat Koncagül, etkinlik sonrası yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

Veri merkezleri, dijital dönüşümün kalbinde yer alıyor. Günümüzde rekabet avantajı elde etmek ve inovasyonu sürdürmek için veri merkezi altyapılarının sürekli olarak güncellenmesi ve geliştirilmesi gerekiyor. Exagate olarak, veri merkezi yatırımcılarının ihtiyaçlarını derinlemesine anlıyor ve en son teknolojiye sahip, güvenilir çözümlerimizle onların yanında yer alıyoruz. Bu çözümler, yatırımcıların projelerini verimli ve sürdürülebilir şekilde hayata geçirmelerine yardımcı oluyor.”

Konuşmasında sektör etkinliklerinin önemine de değinen Koncagül, “Data Centre World London gibi etkinlikler, sektördeki yeniliklerin paylaşılması ve uygulanması açısından büyük önem taşıyor. Bu tür platformlar, en yeni teknolojileri sunmamıza ve aynı zamanda sektörden aldığımız geri bildirimlerle çözümlerimizi daha verimli, yenilikçi ve kullanıcı dostu hale getirmemize olanak tanıyor. Böylece, veri merkezi projelerinin gerçek ihtiyaçlarına en uygun çözümleri sunabiliyoruz.” dedi.

Exagate, Londra’daki etkinlikte gördüğü ilgiden büyük memnuniyet duydu. İki gün süren fuar boyunca sektör profesyonelleriyle yoğun temaslarda bulunarak en son teknoloji çözümlerini sergiledi. Data Centre World London, Exagate’in dinamik yapısını, inovasyon gücünü ve sektöre sunduğu katma değeri bir kez daha ortaya koydu. Exagate, geleceğin veri merkezlerine yönelik geliştirdiği çözümlerle sektördeki büyüme hedeflerini daha da güçlendirmeye devam ediyor.

BYD, Avrupa’daki üçüncü fabrikasını Almanya’da kuracak!

Macaristan ve Türkiye’de fabrika kurma çalışmalarını sürdüren BYD, şimdi de Almanya’da yeni bir üretim tesisi açmayı planlıyor. Bu hamle, Alman otomotiv devleri Volkswagen, BMW ve Mercedes-Benz için büyük bir meydan okuma olabilir.

BYD Başkan Yardımcısı Stella Li, Alman gazetesi Automobilwoche’ye verdiği röportajda Avrupa’daki üçüncü fabrikayı kurmayı düşündüklerini açıkladı. Henüz kesin bir karar alınmasa da Reuters’a konuşan kaynaklar, Almanya’nın en güçlü aday olduğunu belirtiyor.

BYD, Avrupa’da hızla büyüyor ve ihracat rakamlarını artırıyor. Şirket, 2025’in ilk iki ayında rekor seviyede elektrikli araç satışı gerçekleştirdi. Ocak ayında 66.336, Şubat ayında ise 67.000’den fazla araç yurt dışına sevk edildi. Avrupa’da yeni araç tescilleri %2 düşmesine rağmen Çinli markalar pazar paylarını artırarak Ocak 2025’te %3,7’ye ulaştı. Bu oran, Ocak 2023’te %2,4 seviyesindeydi.

Yatırımlar Avrupa’da güçleniyor

BYD’nin Avrupa’daki büyüme stratejisinin önemli bir ayağı da yerel üretimle maliyetleri düşürmek. Avrupa Birliği’nin Çin menşeli elektrikli araçlara uyguladığı ek vergiler nedeniyle BYD, üretimi Avrupa’ya kaydırarak bu maliyetleri dengelemeyi hedefliyor. Aynı zamanda Çin hükümeti de ek vergi uygulayan ülkelere yatırım yapılmaması konusunda yerel şirketleri uyarıyor.

Macaristan’daki fabrika 2025’in Ekim ayında açılacak, Türkiye’deki tesis ise 2026’da üretime başlayacak. Bu iki fabrikanın yıllık toplam 500.000 araç üretmesi bekleniyor. Almanya’da açılacak üçüncü fabrikanın ise iki yıl içinde faaliyete geçebileceği belirtiliyor.

BYD’nin Avrupa’daki bu agresif büyüme hamlesi, bölgedeki otomotiv pazarında büyük değişimlere yol açabilir. Özellikle düşük maliyetli modelleriyle tanınan şirket, lüks elektrikli araçlar, akıllı SUV’ler ve süper otomobillerle de ürün yelpazesini genişletiyor. S&P Global Mobility’ye göre BYD’nin Avrupa’daki satışları 2025’te 186.000 adede, 2029’a kadar ise 400.000 adede ulaşabilir.

Çin’in en büyük otomobil üreticisi olarak Volkswagen’i geride bırakan BYD, şimdi de Avrupa’da yerel rakipleriyle doğrudan rekabet etmeye hazırlanıyor. Almanya’daki fabrika planları netleşirse bu, Avrupa otomotiv sektörü için büyük bir dönüm noktası olabilir.

Fortinet açıkları, fidye yazılım saldırılarına davet çıkarıyor!

Özellikle Mora_001 adlı tehdit grubunun, Fortinet güvenlik duvarlarındaki iki kritik zafiyetten yararlanarak SuperBlack adlı özel bir fidye yazılımı yaydığı belirtiliyor.

Forescout Research tarafından yayımlanan bir rapora göre, Mora_001 grubu CVE-2024-55591 olarak izlenen güvenlik açığını kullanarak Aralık 2024’ten itibaren Fortinet müşterilerinin ağlarını hedef aldı. Ayrıca CVE-2025-24472 kodlu ikinci bir açığın da grup tarafından aktif olarak suistimal edildiği tespit edildi. Fortinet, Ocak ayında her iki açık için de güvenlik yamaları yayımlamıştı.

Forescout’un tehdit avcılığı kıdemli yöneticisi Sai Molige, yapılan araştırmalarda en az üç farklı şirketin bu saldırılardan etkilendiğini doğruladı. Ancak saldırıların daha geniş çapta gerçekleştiğinden şüpheleniliyor.

Molige, saldırganların özellikle hassas verileri içeren dosya sunucularını şifrelemeye odaklandığını belirtti ve “Şifreleme işlemi yalnızca veri sızdırma işlemi tamamlandıktan sonra başlatıldı. Bu, fidye yazılımı gruplarının artık yalnızca sistemleri kilitlemek yerine, veri hırsızlığını öncelik haline getirdiğini gösteriyor.” dedi.

LockBit bağlantısı ve fidye yazılım tehditinin yayılma riski

Forescout araştırmacıları, Mora_001 grubunun operasyonel yöntemlerinin LockBit fidye yazılım çetesiyle güçlü bağlar taşıdığını vurguluyor. SuperBlack fidye yazılımının, LockBit 3.0 saldırılarında kullanılan sızdırılmış bir yazılım altyapısı üzerine inşa edildiği belirtiliyor. Ayrıca saldırılarda kullanılan fidye notunun, LockBit çetesinin geçmişte kullandığı mesajlaşma adreslerini içerdiği tespit edildi.

World-Check

Siber güvenlik firması Arctic Wolf’un tehdit istihbaratı başkanı Stefan Hostetler ise saldırganların, güvenlik yamalarını uygulayamayan veya güvenlik duvarlarını yeterince güçlendiremeyen kuruluşları hedef aldığını söylüyor.

Uzmanlar, saldırıların yalnızca Fortinet kullanıcılarını değil, siber güvenlik açıklarını hızlı bir şekilde kapatamayan diğer firmaları da tehdit ettiğini belirtiyor. Yetkililer, Fortinet kullanıcılarını en güncel yamaları uygulamaya ve güvenlik duvarı yapılandırmalarını güçlendirmeye çağırıyor.

Decacorn Angels’tan Viseur AI’a Yatırım

0

Viseur AI; tıbbi görüntüleme (radyoloji, onkoloji, patoloji) alanlarında yenilikçi yapay zekâ çözümleri geliştirerek, sağlık profesyonellerine no-code bir yapay zeka platformu sunuyor. Bu platform sayesinde hastaneler ve araştırmacılar, herhangi bir kod bilgisine ihtiyaç duymadan yapay zekâ modelleri oluşturabiliyor, eğitebiliyor ve klinik süreçlerine entegre edebiliyor. HIS, RIS, LIS, PACS, PIS gibi sağlık bilişim sistemleriyle tam uyumlu çalışan Viseur AI, teşhis süreçlerini hızlandırarak doktorların iş yükünü azaltmayı ve hastaların tanı ve tedavi kalitesini artırmayı hedefliyor.

Viseur AI; TÜBİTAK 1812 Yatırım Tabanlı Girişimcilik Destek Programı (BiGG Yatırım) kapsamında “Mükemmeliyet Mührü” ödülüne layık görülerek, yenilikçi ve yüksek potansiyelli bir girişim olduğunu kanıtladı. Türkiye ve Avrupa’daki hızlandırıcı programlara katılım sağlayarak, küresel çapta büyüme yolunda önemli adımlar atan şirket, uluslararası regülasyonlara uyumlu bir şekilde faaliyet gösteriyor.

Mevcut Değerlemesi 6,6 Milyon Euro’ya Ulaştı

Decacorn Angels melek yatırımcılarından aldığı bu yatırım; Viseur AI’ın sektördeki büyümesini ve inovasyon odaklı çalışmalarını hızlandırarak, tıbbi yapay zekâ alanında global bir oyuncu olma hedefini destekleyecek. Viseur AI’ın mevcut değerlemesi 6,6 milyon Euro’ya ulaşırken, bugüne kadar aldığı toplam yatırım 250.000 Euro’yu buldu. Decacorn Angels’ın yanı sıra Kayacan Ventures, Bal Brothers Ventures ve BIGG Fonu gibi güçlü yatırımcıların da desteğini alan Viseur AI, küresel pazarlara açılma sürecinde önemli bir eşiği geride bıraktı.

Sağlık Çalışanlarının Yükü Azalacak

Viseur AI Kurucu Ortağı ve CEO’su Serkan Sökmen yatırımla ilgili olarak şunları söyledi:

Decacorn Angels’ın yatırımını almak, sağlık teknolojilerinde yapay zekâyı yaygınlaştırma vizyonumuz için büyük bir adım. Bu destek sayesinde Ar-Ge faaliyetlerimizi hızlandırarak, hastaneler ve sağlık kuruluşları için daha güçlü, güvenilir ve ölçeklenebilir yapay zekâ çözümleri sunacağız. Viseur AI olarak, 2025’in son çeyreğinde Asya ve Avrupa pazarlarına açılmayı, büyük sağlık kuruluşlarıyla yeni iş birlikleri geliştirerek yapay zekâ destekli teşhis çözümlerimizi yaygınlaştırmayı ve tıbbi yapay zekâ alanında lider konuma ulaşmayı hedefliyoruz.

Sağlık Sektöründe Yapay Zekâ Dönüşümü

Sökmen, sözlerine şöyle devam etti:

Viseur AI’ın geliştirdiği modüler ürünler, hastanelerin ve sağlık kurumlarının ihtiyaçlarına göre ölçeklenebilir olup, AI destekli teşhis ve analiz süreçlerini hızlandırmak, maliyetleri düşürmek ve klinik doğruluğunu artırmak için geliştirildi. Mevcut müşteri portföyümüzde şehir hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel sağlık kurumları yer alıyor. Viseur AI; sadece bir yapay zekâ platformu değil, aynı zamanda sağlık profesyonellerinin iş yükünü azaltan ve erken teşhis oranlarını artıran yenilikçi bir ekosistem sunuyor. Hastaneler ve tıp araştırmacıları için geliştirdiğimiz no-code AI altyapımız, herhangi bir yazılım veya yapay zekâ bilgisi gerektirmeden en iyi teşhis modellerinin geliştirilmesine olanak tanıyor.  Sağlık sektöründeki yapay zekâ dönüşümünün bir parçası olmaktan büyük heyecan duyuyoruz.”

Decacorn Angels CEO’su Duygu Eren ise, “Viseur AI’ın sağlık sektöründe yarattığı katma değeri ve büyüme potansiyelini göz önünde bulundurarak yatırım yapmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Yapay zekâ destekli tıbbi görüntüleme çözümleriyle hastanelerin ve sağlık profesyonellerinin iş akışlarını optimize eden bu yenilikçi girişimin, global sağlık ekosisteminde önemli bir oyuncu olacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Bumble, yeni özelliği ile kullanıcıları için daha güvenli bir ortam yaratmak istiyor!

Bumble, bu yeni özellikle sahte profillerin önüne geçmeyi ve kullanıcıların daha güvenli bir deneyim yaşamasını hedefliyor.

Uygulamanın yeni kimlik doğrulama özelliği, kullanıcıların devlet tarafından verilmiş bir kimlik belgesini yükleyerek kimliklerini doğrulamalarına olanak tanıyor. Doğrulanan profiller, özel bir rozet alarak diğer kullanıcılara güvenilir olduklarını gösteriyor. Ayrıca, kullanıcılar yalnızca kimlik doğrulaması yapılmış profillerle eşleşmeyi tercih edebiliyor veya eşleşmelerinden doğrulama sürecini tamamlamalarını talep edebiliyor.

Bu özellik şu anda ABD, İngiltere, Avustralya, Kanada, Fransa, Hindistan, İrlanda, İspanya, Almanya, Meksika ve Yeni Zelanda’da kullanılabiliyor. Şirket, önümüzdeki dönemde bu özelliği daha fazla ülkede kullanıma sunmayı planlıyor.

Bumble, sahte profillerin yaygınlaşmasına neden olan yapay zeka teknolojilerine karşı önlem almak amacıyla kimlik doğrulama sürecini devreye soktu. Aynı zamanda, dolandırıcılık girişimlerinin arttığı bir dönemde kullanıcı güvenliğini sağlamak için ek adımlar atıyor.

Kimlik doğrulamanın yanı sıra Bumble, üç yeni özelliği daha kullanıma sundu:

  • Tarihi Paylaş Özelliği: Kullanıcılar, buluşacakları kişiyi, buluşma saatini ve mekanını güvendikleri arkadaşlarıyla paylaşabiliyor. Eğer planlar değişirse, güncellemeler doğrudan uygulama üzerinden yapılabiliyor. Tinder, benzer bir özelliği 2024’te sunmuştu.
  • Göndermeden Önce İncele Özelliği: Sohbet bölümünde uygunsuz mesajları engellemeye yardımcı olan bu özellik, kullanıcılar bir mesaj göndermeden önce içeriği gözden geçirmeleri için uyarıda bulunuyor.
  • Keşfet Sayfası: Kullanıcıların ortak ilgi alanlarına sahip kişilerle eşleşmesini kolaylaştıran yeni bir keşif bölümü eklendi. Tinder’ın “Explore” sayfasına benzer şekilde çalışan bu özellik, her gün güncellenen profillerle daha uygun eşleşmeler sunmayı amaçlıyor.

Bu yeni özellikler, Bumble’ın büyümesini yeniden canlandırma çabalarının bir parçası. Şirketin, 2024’ün son çeyreğinde uygulama gelirlerinde %3,8’lik bir düşüş yaşadığı ve toplam gelirinin 212,4 milyon dolara gerilediği bildirildi. Bumble, hem güvenliği artırarak hem de kullanıcı deneyimini iyileştirerek bu kaybı telafi etmeyi hedefliyor.

Roblox, AI destekli 3D modelleme aracını duyurdu!

Cube adı verilen bu model, geliştiricilere nesneleri tek bir komutla oluşturma imkânı sunuyor. Roblox, aynı zamanda bu teknolojiyi açık kaynak olarak paylaşarak, platform dışındaki kullanıcıların da modeli özelleştirmesine ve geliştirmesine olanak tanıyor.

Şirket, geçtiğimiz yıl düzenlenen geliştirici konferansında duyurduğu Cube modelinin ilk versiyonunu bu hafta kullanıma sunuyor. İlk araç olarak mesh generation (ağ üretimi) tanıtıldı. Bu özellik, geliştiricilerin yalnızca bir metin komutuyla 3D nesneler oluşturmasını sağlıyor. Örneğin, “Siyah çizgili turuncu bir yarış arabası oluştur.” gibi bir komut verildiğinde, sistem otomatik olarak bir 3D model oluşturuyor. Kullanıcılar daha sonra bu modeli Roblox Studio üzerinde düzenleyebiliyor.

Açık kaynak sürümü sayesinde, geliştiriciler Cube’un kodlarını değiştirerek kendi ihtiyaçlarına göre özelleştirebiliyor, yeni eklentiler geliştirebiliyor veya kendi veri setleriyle eğitebiliyorlar.

Roblox’un yeni yapay zekâ araçları da yolda

Şirket, Cube modelinin yanı sıra üç yeni yapay zekâ aracını da duyurdu:

  • Metin Üretimi: Oyuncuların oyun içi yapay zekâ karakterleriyle (NPC) konuşmasını sağlayan metin tabanlı bir özellik.
  • Metinden Konuşmaya (Text-to-Speech): NPC’lerin konuşmasını sağlamak veya oyun içi anlatım eklemek için kullanılabilecek bir araç.
  • Konuşmadan Metne (Speech-to-Text): Oyuncuların sesli komutlarla karakterleri yönlendirmesine imkân tanıyor.

Bu araçlar, önümüzdeki aylarda geliştiricilere sunulacak. Roblox ayrıca daha karmaşık nesneler için 3D modelleme desteğini genişletmeyi ve sahne oluşturma (scene generation) özelliğini geliştirmeyi planlıyor. Bu özellik sayesinde geliştiriciler, “Bir orman sahnesi oluştur ve ağaç yapraklarını sonbahar renklerine çevir.” gibi komutlarla dinamik oyun ortamları oluşturabilecek.

Şirketin uzun vadeli hedefi, 4D içerik oluşturma olarak adlandırdığı bir sistem geliştirmek. Şirketin mühendislik başkan yardımcısı Nick Tornow, bu kavramı “Nesnelerin, ortamların ve oyuncuların etkileşime girdiği bir sistem.” olarak tanımlıyor.

Oyun dünyasında yapay zekâ tartışmaları devam ediyor

Oyun sektöründe yapay zekâ destekli içerik üretimi giderek yaygınlaşırken, bu durum bazı tartışmalara da yol açıyor. Tencent gibi büyük teknoloji şirketleri de 3D modelleme için yapay zekâ tabanlı çözümler geliştirmeye başladı.

Ancak, GDC’nin yayınladığı son rapora göre, oyun geliştiricilerinin %30’u yapay zekânın sektör üzerindeki etkisinin olumsuz olduğunu düşünüyor. CVL Economics tarafından yapılan bir araştırma ise 2026 yılına kadar oyun sektöründeki işlerin %13,4’ünün yapay zekâ tarafından etkilenebileceğini veya tamamen değişebileceğini öngörüyor.

Roblox, Cube’un oyun geliştiricilerinin işlerini hızlandıracağına ve özellikle bağımsız geliştiricilerin büyük projelere imza atmasına yardımcı olacağına inanıyor. Ancak yapay zekâ araçlarının uzun vadede sektörde nasıl bir etki yaratacağı henüz netleşmiş değil.

Gemini 2.0 Flash, filigran kaldırma yeteneğiyle tartışmaların hedefinde!

Kullanıcılar, Getty Images gibi stok fotoğraf sağlayıcılarına ait görüntülerdeki filigranların Gemini tarafından başarıyla silinebildiğini fark etti.

Google, geçtiğimiz hafta Gemini 2.0 Flash modelinin görüntü oluşturma ve düzenleme özelliklerini daha geniş bir kitleye açtı. Bu model, yalnızca sıfırdan görsel üretmekle kalmıyor, aynı zamanda mevcut görselleri düzenleyebiliyor. Ancak, kullanıcılar kısa sürede modelin sadece filigranları silmekle kalmayıp, eksik kalan kısımları da yapay zekâ ile doldurabildiğini keşfetti.

Sosyal medya platformları X ve Reddit’te paylaşılan örneklerde, Gemini 2.0 Flash’ın filigranları oldukça başarılı bir şekilde kaldırdığı ve görüntüleri tamamladığı görülüyor. Pek çok yapay zekâ destekli araç benzer özellikler sunsa da, Google’ın modeli bu konuda olağanüstü bir yetenek sergiliyor ve üstelik ücretsiz olarak erişilebilir durumda.

Telif hakkı tartışmaları ve hukuki riskler

Gemini 2.0 Flash şu an için deneysel olarak işaretlenmiş ve yalnızca Google’ın AI Studio gibi geliştirici araçları aracılığıyla kullanılabiliyor. Ayrıca, model bazı karmaşık filigranları, özellikle yarı saydam olanları veya büyük alanlara yayılmış işaretleri kaldırmakta zorlanıyor.

Buna rağmen, telif hakkı sahipleri bu kullanım biçimine tepki gösterebilir. Claude 3.7 Sonnet ve GPT-4o gibi diğer yapay zekâ modelleri, filigran kaldırma işlemini etik dışı ve potansiyel olarak yasa dışı olarak değerlendirerek bu tür işlemleri reddediyor. ABD telif hakkı yasalarına göre, orijinal sahibinin izni olmadan bir görüntüden filigran kaldırmak yasa dışı kabul ediliyor.

Google, konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ancak bu durum, yapay zekânın telif hakkı ihlallerine nasıl aracılık edebileceği konusunda yeni bir tartışmayı alevlendirmiş durumda. Özellikle sanatçılar, fotoğrafçılar ve görsel medya şirketleri, bu tür yapay zekâ özelliklerinin kontrol altına alınması gerektiğini savunuyor.

Google’ın Gemini modeline daha sıkı kullanım kısıtlamaları getirip getirmeyeceği merak konusu.

Google İngiltere operasyonunu büyütmek istiyor

Google, İngiltere’deki yapay zeka işini büyütmek için çalışmalarını yoğunlaştırıyor. Londra’da, Google DeepMind CEO’su Demis Hassabis ve Google Cloud CEO’su Thomas Kurian, müşteriler BT ve WPP ile birlikte planlarından bazılarını açıklamak üzere bir araya geldi.

Google İngiltere operasyonu için ana hedef belirledi

Şirket, Google altyapısı üzerine kurulu kuruluşlar için yapay zeka aracılarının yerel olarak barındırılabilmesi amacıyla Birleşik Krallık’taki veri yerleşimini Agentspace’i de kapsayacak şekilde genişleteceğini duyurdu. Bu, kendi yetki alanları dışında veri barındırmaktan çekinen kuruluşlar için önemli bir ayrıntı. Bunun yanı sıra Google, yapay zeka girişimlerinin Google ile çalışmaları için daha fazla finansal teşvik sunuyor; İngiltere’deki yeni hızlandırıcı programına katılanlara 280.000 Sterlin’e kadar Google Cloud kredisi veriliyor; ayrıca genişletilmiş yapay zeka becerileri eğitimi veriliyor.

“Agent” terimi, kuruluşların yapay zekayı pratikte nasıl benimsemeye başlayacaklarına dair bir kod sözcüğü haline geldi. Burada, yapay zeka ajanlarının hem insanların işlerini daha hızlı yapmalarına yardımcı olmak hem de müşterilerle daha iyi etkileşim kurmak için geliştirilebileceği vurgulanıyor.

Agentspace, Google’ın iş için bu asistanları oluşturma platformudur. İçindeki en dikkat çekici özelliklerden biri, büyük miktarda bilgiyi özümseyip daha sonra özetleyen ve artık büyük iş ortamlarında kullanılmak üzere kurulmuş bir hizmet olan NotebookLM for enterprises’tır . Agentspace’in diğer özellikleri arasında çok modlu arama ve tabii ki üretken AI kullanarak AI ajanlarının oluşturulması yer alır.

Google, Agentspace’i Aralık 2024’te beta olarak kullanıma sunarken, Ekim 2024’te Birleşik Krallık için veri ikametgahını duyurdu ve bu sayede özel ve kamu kuruluşlarının Birleşik Krallık içinde hareketsiz verileri depolamasına, yapay zekayı eğitmesine ve Gemini 1.5 Flash üzerinde çıkarım yapmasına olanak tanındı. Bugünkü haber, Agentspace’i Birleşik Krallık veri ikametgahı bölgesine getiriyor.

Figure insansı robot fabrikasını duyurdu

0

Kaliforniya merkezli Figure, yeni bir yüksek hacimli BotQ robot üretim tesisi geliştirdiğini duyurdu. Figure tarafından şirket içinde geliştirilen yeni fabrika, yalnızca insansı robotlar üretmek için tasarlandı. Şirketten yapılan açıklamaya göre, tesisin birinci nesil üretim hattı, başlangıçta yılda 12 bin adete kadar insansı robot üretme kapasitesine sahip olacak ve üretimin artırılmasına yönelik önemli planlar bulunuyor.

Figure insansı robot fabrikası için beklenen duyuruyu yaptı

Figure, bu kararın robot kalitesi, üretim verimliliği ve performansı üzerinde sıkı bir kontrol sağlamak için alındığını açıklıyor. Dikey entegrasyon, Figure’in yüksek kalite standartlarını garantilemesini ve tasarım değişikliklerine veya kalite sorunlarına hızla yanıt vermesini sağlar.

BotQ ayrıca robotların tasarımdan üretime kadar yaşam döngüsünü denetlemeye yardımcı olan Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi’nden (PLM) de faydalanacaktır. Özel Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) ayrıca kaynakları, zamanlamayı ve lojistiği yönetmeye yardımcı olacaktır.

Son olarak, tesis ayrıca envanter yönetimini optimize etmek için özel olarak tasarlanmış bir Depo Yönetim Sistemine (WMS) sahip olacak. Fabrika ayrıca Figure tarafından üretilen robotlardan bazılarını entegre edecek.

Şirket ayrıca ölçeklenebilirliği ve uygun maliyeti artırmak amacıyla prototip insansı robotu üretime hazır robotuna geçiş yapmayı planladığını duyurdu. Bu robot, parça sayısını azaltmaya ve montajı basitleştirmeye yardımcı olmak için geliştirilmiş, daha basit bir tasarıma sahiptir. Şirket, gerçek montajla ilgili olarak, yavaş ve maliyetli CNC işlemeden enjeksiyon kalıplama, metal enjeksiyon kalıplama, kalıp dökümü ve damgalama gibi daha hızlı, daha ucuz üretim süreçlerine geçtiğini söyledi.

Şirkete göre bu, bileşen üretim sürelerini günler veya haftalardan saniyelere düşürüyor, ancak takım ve kalıplara önemli miktarda ön yatırım gerektiriyor. Tesiste ayrıca, titiz testler ve hızlandırılmış yaşam döngüsü analizi yoluyla robot güvenliğini ve güvenilirliğini sağlamak için oluşturulmuş yeni uzman ekipler de bulunuyor.

Plastik atıklar hidrojene dönüşüyor

0

İngiltere merkezli Powerhouse Energy Group firması, atık plastikleri hidrojene dönüştürebilen Hammadde Test Ünitesi’ni (FTU) faaliyete geçirdi. Şirket yakın zamanda özel bir etkinlikte FTU’yu 50 yatırımcıya tanıttı. Şirketin Galler, Bridgend’deki Teknoloji Merkezi’nde bulunan birim, şirketin Dağıtılmış Modüler Üretim (DMG) teknolojisinin ölçeklendirilmiş bir temsili.

Plastik atıklar hidrojene dönüştürülerek kullanılıyor

Powerhouse Energy Group CEO’su Paul Emmitt: “Powerhouse olarak atıklarda piroliz ve gazlaştırmanın yol açtığı sorunların farkındayız ve bu nedenle bugüne kadar çabalarımızı araştırma ve geliştirmeye odakladık ve bu FTU’da doruk noktasına ulaştık” dedi.

FTU günde 2,5 ton atık plastiği işliyor. Bu, gelecekteki ticari bir ünitenin beklenen günlük 35 ton kapasitesinden daha az olsa da FTU çekirdek süreçleri ve parametreleri kontrollü bir ortamda kopyalıyor.

Yayınlanan raporda: “Projenin bir gösterici olarak her zaman tam hızda çalışması beklenmese de, tesis, birkaç gün boyunca aralıksız çalışarak teknolojiyi iyi sonuçlarla kanıtladı. Ünite ayrıca şirketin teknoloji geliştirmesine ve gelecekteki ticari ünitelerin verimliliğini artırmasına olanak sağlıyor” ifadeleri yer aldı.

FTU, çeşitli atık plastik hammaddelerinin işlenmesinin uygulanabilirliğini değerlendirmek için bir platform sunmaktadır. Döner bir fırında, plastik malzemeleri bileşen kimyasal bileşenlerine ayıran bir piroliz işlemi kullanılarak çalışır. Piroliz, oksijen yokluğunda meydana gelen bir termokimyasal ayrışma işlemidir.

Bu termokimyasal işlemle üretilen birincil ürün sentez gazıdır. Sentez gazı, ağırlıklı olarak hidrojen, metan ve karbon monoksit gazlarının bir karışımıdır. Powerhouse sistemi, sentez gazı karışımındaki hidrojen oranını en üst düzeye çıkarmak için özel olarak tasarlandı. Çünkü hidrojen en çok arzu edilen ve değerli çıktı görevi görüyor.

Sürücüsüz elektrikli otobüs Barselona’da çalışıyor

Barselona’daki işe gidip gelenler son zamanlarda yeni bir sürücüsüz minibüste ücretsiz yolculukların keyfini çıkarıyor. Renault tarafından konuşlandırılan deneme, kentsel mobilitenin geleceğini keşfetmeyi amaçlıyor. Renault ve WeRide arasındaki bir iş birliğiyle, Barselona sokaklarının kalbindeki 2.2 kilometrelik (1,36 mil) açık bir yol döngüsünde iki sürücüsüz elektrikli otobüs çalışıyor.

Sürücüsüz elektrikli otobüs hizmete başladı

Renault: “Yoğun ve karmaşık bir kentsel ortamda sürücüsüz otobüs gibi otonom servisler geliştirerek, bu deney otonom toplu taşıma hizmetleri için yeni teknolojilerin olgunluğunu ortaya koyuyor” dedi. Şirket, 10 Mart – 19 Nisan tarihleri ​​arasında Fransa’nın Valence kentinde yapılan bir deneyin ardından, 4. seviye otonom servislerin ticari hizmetinin Temmuz 2025’ten itibaren uygulamaya konulmasının hedeflendiğini açıkladı.

Fransa’nın Valence kentinde yüksek hizmet seviyesine sahip ilk otonom mobilite ağı, bir TGV tren istasyonunu çevredeki 162 hektarlık iş parkındaki çok sayıda işletmeye bağlıyor. İki mekiğin açık yol güzergahı, Valence TGV istasyonunun kullanıcılarının ve 150 şirketin ve 3.000 çalışanının somut ihtiyaçlarını, istasyona , uzaktaki uzun süreli otoparka ve iş parkının ikram merkezine hizmet vererek karşılıyor. Sürücüsüz elektrikli otobüs bu ihtiyaçları karşılarken verimli bir çözüm sunuyor.

Fransız özel toplu taşıma operatörü beti ve araçların sigortacısı Macif de testlere katılıyor. Renault, Mayıs 2024’te otonom araç stratejisini açıkladığını ve WeRide ile hizmeti başlattığını vurguladı. İki otonom minibüsü Roland-Garros tenis uluslararası sırasında çalışıyordu. 1.000 km kat edilen ve yaklaşık 700 kişinin taşındığı bu ilk tam ölçekli test, sürücüsüz elektrikli otobüs teknolojisinin olgunluğunun yanı sıra bu yolcu taşımacılığı çözümünün önemini de gösterdi.

Renault’un otonom mobilite projelerinin başkanı Patrick Vergelass: “ABD, otonom araçlarla ilgili çok sayıda deney yapıyor, Çin’de de aynı şey oldu. Şu ana kadar Avrupa’da pek bir şeyimiz yok. Bu yüzden bunun işe yaradığını göstermek ve Avrupa’yı toplu taşımada bu rotaya hazırlamak istiyoruz” dedi. Sürücüsüz elektrikli otobüs projeleri bu hazırlığın bir parçasıdır.

Madenlerde yerçekimi bataryaları kullanılacak

0

Bir madenin cevheri tükenmiş olması, mutlaka değerinin olmadığı anlamına gelmez. 2023 tarihli bir çalışma, bu tür terk edilmiş madenlerin şaftlarının enerji depolayan yerçekimi bataryaları olarak hizmet edebileceğini öne sürüyor.

Ağır bir yükün serbest bırakılmasıyla elektriğin üretildiği ve düşmesine izin verilen bir sistemdir. Bu elektrik daha sonra belediye şebekesindeki taleplerin yüksek olduğu zamanlarda kullanılabilir. Diğer zamanlarda, şebekede fazla enerji olduğunda, yerçekimi batarya sistemi bu enerjinin bir kısmını yükü geri çekmek için kullanır ve enerjiyi daha sonraki kullanım için etkili bir şekilde depolar.

Madenlerde yerçekimi bataryaları enerji depolaması sağlayacak

Teknolojinin en yaygın türlerinden biri, pompalı depolama hidroelektrik sistemi olarak bilinen şeydir. Bu kurulumda, su yüksek bir yerden serbest bırakılır ve yokuş aşağı akarken türbinleri döndürerek elektrik üretir. Fazla enerji mevcut olduğunda, bu su başlangıç ​​noktasına geri pompalanır.

2022’de Avusturya’nın Uluslararası Uygulamalı Sistemler Analizi Enstitüsü’nden (IIASA) bilim insanları farklı bir tür yerçekimi bataryası önerdi. Temel fikir, yüksek binalardaki asansörlerin ağırlıklı yükleri daha yüksek katlardan daha alçak katlara indirirken elektrik üretmek için rejeneratif fren sistemleri kullanmasıydı. Otonom römork robotları, ihtiyaç halinde yükleri asansörlere çekip indirecekti.

Bu bizi aynı araştırmacılar tarafından önerilen maden tabanlı Yeraltı Yerçekimi Enerji Depolama (UGES) sistemine getiriyor. Bu da asansörleri kullanacak, ancak bunlar mevcut kullanılmayan maden kuyularında olacak ve kum dolu konteynerleri kaldırıp indirecekler.

Şaftın her iki tarafına yerleştirilen bir dizi elektrik motoru/jeneratör ünitesi, her asansörü yukarı ve aşağı hareket ettirecek, aşağı inerken rejeneratif frenleme yoluyla elektrik üretecek ve geri çıkarken bu elektriğin bir kısmını kullanacak.

Maksimum verimlilik için, asansörler yüzeyde bir kum yükü alabilir, bu yükü şaftın dibinde kaldırabilir ve sonra boş olarak yüzeye geri dönebilir. Söylemeye gerek yok, şaftın dibindeki depolama alanı bu senaryoda sonunda kumla dolacak. Bu nedenle, şebekede aşırı enerji olduğunda, asansörler kumun bir kısmını tekrar yukarı getirmek zorunda kalacaktı. Yükleme ve boşaltma için elektrikli konveyör bantları ve damperli kamyonların bir kombinasyonu kullanılacaktı.

Bilim insanları, UGES’in küresel enerji depolama potansiyelinin 7 ila 70 TWh olabileceğini tahmin ediyor. Santrallerin çoğu, halihazırda çok sayıda terk edilmiş madenin bulunduğu Çin, Hindistan, Rusya ve ABD gibi ülkelerde yer alıyor.

Işık tabanlı internet Taara bağımsız hale geliyor

0

Işık tabanlı internet projesi Taara, Alphabet’in “moonshot” kuluçka merkezi X’ten çıkarak bağımsız bir şirkete dönüşüyor. Taara’nın teknolojisi, veri iletmek için lazerler kullanıyor ve kırsal alanları internete bağlama konusunda Elon Musk’ın Starlink’ine rakip olarak öngörülüyor.

Alphabet’in Series X Capital’den de fon sağlayan Taara’da azınlık hissesini elinde tutacağını bildiriliyor. Şirketin şu anda iki düzine çalışanı var ve 12 ülkede faaliyet gösteriyor, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin başkentini bağlamaktan 2024 Coachella festivalindeki yoğun ağı genişletmeye kadar her şey üzerinde çalışıyor.

Işık tabanlı internet Taara

X’in sözde ay yolculuklarının kaptanı Eric “Astro” Teller: “Zamanla yarattığımız birçok şey için, Alphabet zarının hemen dışına inmenin çok fazla faydası olduğunu fark ettik. Bu şekilde piyasa sermayesine hızla bağlanabilecek, stratejik yatırımcılar getirebilecek ve genel olarak daha hızlı ölçeklenebilecekler” dedi.

Taara’nın mevcut teknolojisi, bir trafik ışığı büyüklüğündeki terminalden diğerine dar bir ışık huzmesi ateşlemeyi ve 20 km (yaklaşık 12,5 mil) mesafelerde saniyede 20 gigabite kadar iletim sağlamayı içeriyor. Terminaller kulelere monte edilebilir ve kurulumu fiber döşemekten daha hızlı ve daha ucuzdur; özellikle bir adaya ulaşmak, bir nehri geçmek veya ulaşılması zor bir yere varmak için bir sinyale ihtiyacınız olduğunda. Şirket geçen ay teknolojisini çok daha kompakt bir çipe yoğunlaştırdığını duyurdu ve bunu 2026’da bir üründe piyasaya sürmeyi umuyor.

Taara’nın kule tabanlı optik teknolojisi Starlink’in uydularından farklı çalışsa da, kırsal alanları bağlama işinde kendisini bir rakip olarak konumlandırıyor. Kurucusu Mahesh Krishnaswamy Wired’a “Bir son kullanıcıya tipik bir Starlink anteninden 10, hatta 100 kat daha fazla bant genişliği sunabiliriz ve bunu maliyetin çok daha düşük bir kısmına yapabiliriz” dedi.

Taara’nın kendisi, 37 km yüksekliğindeki balonlardan oluşan bir ağın etrafına lazerler ateşleyerek veri dağıtmayı hayal eden başka bir X projesi olan Loon’dan geliyor. İnanın ya da inanmayın, sonunda bunun uygulanabilir olmadığı kanıtlandı ve Loon, Alphabet’in ay yolculuğu programından “mezun” olduktan sadece üç yıl sonra, 2021’de kapatıldı. Loon’un lazerleri Krishnaswamy tarafından Taara’nın kulelerine yeniden amaçlandırıldı, ancak teknoloji ayrıca uydu ve havadaki ağları koordine etmeye odaklanan ve Taara’ya benzer ses çıkaran kendi Tightbeam projesine sahip başka bir yan kuruluş olan Aalyria’da üçüncü bir yuva buldu.

Google Chirp 3 için planını duyurdu

Üretken yapay zekadaki odak noktasının çoğu, metin, resim ve daha fazlasını üretmek için kullanılan metin tabanlı arayüzler üzerinde oldu. Bir sonraki dalga ses gibi görünüyor ve hızla yayılıyor. Google bugün son gelişmede, konuşmadan metne ve HD metinden konuşmaya modellerini içeren Google Chirp 3’nin Vertex AI geliştirme platformuna ekleyeceğini duyurdu.

Google Chirp 3 stratejisi

Google, Google Chirp 3’nin 31 dil için 8 yeni ses sunacağını sessizce duyurdu. Platformun kullanım örnekleri arasında sesli asistanlar oluşturmak, sesli kitaplar oluşturmak, destek temsilcileri geliştirmek ve videolar için seslendirmeler yer alıyor. Haber, Londra’daki Google DeepMind ofislerinde düzenlenen bir etkinlikte duyuruldu.

Onun çabaları, diğerlerinin de sesli AI çalışmalarıyla öne çıktığı zamana denk geliyor. Geçtiğimiz günlerde viral, çok gerçekçi ses veren “Maya” ve “Miles” AI uygulamalarının arkasındaki girişim olan Sesame, geliştiricilerin kendi özelleştirilmiş uygulamalarını ve hizmetlerini kendi teknolojisinin üzerine inşa etmeleri için modelini duyurdu.

Özellikle, kötüye kullanımı kontrol altında tutmak için Google Chirp 3’ün etrafında kullanım kısıtlamaları olacak. Google Cloud CEO’su Thomas Kurian bugün bir haber etkinliğinde “Bunlardan bazılarını güvenlik ekibimizle birlikte çözmeye çalışıyoruz” dedi. ElevenLabs, yapay zeka ses hizmetleri alanındaki çalışmalarını genişletmek için yüz milyonlarca dolarlık fon toplayan büyük girişimler arasında yer alıyor.

Bu haberle birlikte Google Chirp 3, test edilen amiral gemisi LLM programı Gemini’nin daha yeni sürümleriyle aynı sisteme dahil olacak ve ayrıca görüntü oluşturma modeli Imagen ve pahalı Veo 2 video oluşturma aracı da bu sisteme dahil edilecek. Google’ın Google Chirp 3 ile piyasaya sürdüğü şeyin, “insan” sesleri yaratmaya yönelik diğer bazı AI çabaları kadar “gerçekçi” olup olmayacağı henüz doğrulanmadı.  Ancak DeepMind’ın CEO’su Demis Hassabis’in vurguladığı gibi, bu bir sprint değil, bir maraton olmaya devam ediyor.

3D yazıcı tren istasyonu inşa etti

0

Dünyanın ilk 3 boyutlu yazıcıyla üretilen tren istasyonu Japonya’da sadece altı saatte inşa edilecek. Batı Japonya Demiryolu Şirketi (JR West), ülkenin ilk 3 boyutlu yazıcıyla üretilen tren istasyonunu inşa etme planlarını duyurdu ve proje için Wakayama Eyaleti’ndeki insansız bir alanı seçti. 3D yazıcı tren istasyonu inşası, modern teknolojinin geldiği noktayı gösteriyor.

3D yazıcı tren istasyonu için kullanıldı

Japonya’nın tren istasyonları, küçük kırsal barınaklardan geniş kentsel merkezlere kadar uzanıyor. Bazılarında kendi şarap imalathaneleri bulunurken, bazılarında ise parlayan gözlere sahip yüksek antik kalıntılar bulunuyor. Bu çeşitliliğin ortasında JR West, Japonya’nın ilk 3 boyutlu yazıcıyla basılmış istasyon binasını tanıtıyor. Japonya’daki bu 3D yazıcı tren istasyonu, gelecekteki inşaat projelerine yönelik yeni bir trend başlatabilir.

Wakayama Eyaleti, Arita’daki Kisei Hattı’na yeni eklenen Hatsushima İstasyonu, 2,6 metre yüksekliğinde, 6,3 metre genişliğinde ve 2,1 metre derinliğinde tek katlı bir beton yapı olacak. Şirket, projenin eskiyen tesislerin yenilenmesinin zorluklar yarattığı durumlarda istasyon inşaatı için verimli bir çözüm sağlamayı amaçladığını belirtti. 3D yazıcı tren istasyonu kullanarak inşaat süresi ve maliyetleri önemli ölçüde azalacak.

Bina bileşenleri, 3D baskı konusunda uzmanlaşmış Nishinomiya merkezli bir ev üreticisi olan Serendix Inc. tarafından üretilecek ve yerinde monte edilecek. Montajın, son trenin 25 Mart’ta hareket etmesinden sonra başlaması planlanıyor. Bu, 3D yazıcı tren istasyonu projesinin önemli bir aşamasıdır.

Bu yöntem inşaatı önemli ölçüde hızlandıracak; eski Hatsushima İstasyonu kaldırılacak ve yenisi sadece altı saat içinde tam olarak faaliyete geçecek. Bu da geceki son tren ile ertesi sabahki ilk tren arasındaki süreye denk geliyor.

Zaman, emek ve maliyetleri önemli ölçüde azaltarak, bu yaklaşım ayrıca inşaatta tipik olarak kullanılan standart dikdörtgenler ve üçgenlerin ötesine geçerek daha fazla tasarım esnekliği sağlar. Dökülen betonu şekillendiren ahşap veya metal çerçeveler olan kalıplara dayanan geleneksel beton binaların aksine, 3D baskı daha karmaşık ve özelleştirilmiş tasarımlara olanak tanır. 3D yazıcı tren istasyonu, bu açıdan da yenilikçi bir örnek oluşturuyor.

JR West, Hatsushima İstasyonunu, şirketin binanın tuzlu havaya maruz kalmaya karşı dayanıklılığını değerlendirmesine olanak tanıyan kıyı konumu nedeniyle proje için seçti. Şirket ayrıca, gelecekte projeyi genişletme hedefiyle inşaat, bakım ve yönetim maliyetlerini değerlendirmeyi planlıyor.

Hyundai Motor Türkiye’nin Yeni CEO’su Alex Kim Oldu!

Dönemsel olarak görev yeri değişikliği yapan Hyundai Motor Türkiye, CEO görevine markada uzun yıllardır görev alan YongJin Alex Kim’i atadı. 2021 yılından beri Hyundai Motor Türkiye’nin CEO’su olan Sangsu Kim ise Türkiye’deki görev süresini tamamlayarak Güney Kore’ye döndü. Sangsu Kim, çalışmalarını Güney Kore’de sürdürmeye devam edecek.

Güney Kore’deki Hanyang Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan YongJin Alex Kim, kariyerinde daha önce Hyundai Motor Slovakya ve Hyundai Motor Çekya’da CEO olarak görev yaptı. 2020 yılında Hyundai Motor Avrupa’ya İş Stratejisi Başkan Yardımcısı olarak atanan YongJin Alex Kim, son görev yeri olan Hyundai Motor Company’de ise Global Satış Başkan Yardımcısı olarak çalıştı. Hyundai markasında 30 yıl boyunca çeşitli pozisyonlarda çalışarak önemli başarılara imza atan YongJin Alex Kim, Hyundai yolculuğuna Hyundai Motor Türkiye’de CEO olarak devam edecek.

1997 yılından günümüze kadar üç milyondan fazla araç üreten Hyundai Motor Türkiye, ülke genelinde istihdamın artmasına, ihracatın desteklenmesine ve ülke ekonomisine katkılarıyla otomotiv sektöründe önemli bir yer sahibi.