Yapay zeka destekli eğitim platformları

0

Eğitim dünyası dijital manzarayla aynı oranda değişiyor. Yapay zekanın (YZ) öğrenme sistemlerine entegrasyonu, eğitim deneyimini iyileştirmek için yeni fırsatlar yarattı. Her yaştan öğrenci için YZ’yi kullanmak, sonuçları iyileştirmek gerekiyor. Bunun için katılımı artırmak ve öğrenmeyi kişiselleştirmek için çok sayıda seçenek yaratıyor. Kısacası, yapay zeka destekli eğitim yeni olanaklar sunuyor.

Yapay zeka destekli eğitim

McKinsey’nin analizi, kişiselleştirilmiş öğrenme yollarının öğrenci katılımını %60’a kadar artırabileceğini gösteriyor. Ayrıca eğitim sonuçlarını %30 oranında iyileştirebileceğini buldu. Yapay zeka destekli eğitim sistemleri, özel öğrenme yolları oluşturmak için öğrencilerin öğrenme davranışlarını önceliklendiriyor. Bununla birlikte tercihlerini ve performans verilerini kullanır. Özel öğrenme yolları, öğrencilerin kendi hızlarında ve tarzlarında öğrenmelerine olanak tanıyor. Ayrıca fikirleri daha iyi kavramalarını ve ustalaşmalarını teşvik eder.

Markets And Markets, öğrenme ürünleri için pazarın 2025 yılında 5,3 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyor. Uyarlanabilir öğrenme platformları, öğrencilerin gerçek zamanlı performans verilerine dayanıyor. Böylelikle öğrenme içeriğinin karmaşıklığını ve hızını dinamik olarak değiştirmek için AI destekli eğitim algoritmalarını kullanıyor. Her öğrenci, öğrenme sonuçlarını en üst düzeye çıkarıyor. Böylelikle bu özel strateji sayesinde belirli destek ve zorluklar alacak.

ABD Eğitim Bakanlığı, akıllı özel ders sistemlerinin öğrenci başarı seviyelerini bire bir özel dersle aynı seviyeye çıkarabileceğini belirtiyor. AI destekli eğitim sistemleri, öğrencilere özel yorumlar, açıklamalar sağlıyor. Böylelikle destek sunarak insan özel öğretmenlerin çalışmalarını taklit ediyor. Bu sistemler, derin kavrayış ve beceri gelişimini destekleyen etkileşimli ve ilgi çekici öğrenme deneyimleri sağlıyor. Ayrıca bireysel öğrenme taleplerine yanıt veriyor.

Journal of Educational Psychology dergisinde yayınlanan bir araştırma, NLP aracılığıyla zamanında ve belirli geri bildirim sağlamanın öğrenci öğrenimini ve katılımını artırdığını buldu. Yapay zeka destekli eğitim NLP algoritmaları, öğrencilerin yazılı yanıtlarını değerlendirir ve kavrama ve iletişim becerileri hakkında gerçek zamanlı geri bildirim sağlar. NLP, geri bildirim sürecini otomatikleştirerek sınav verimliliğini ve etkinliğini artırır ve eğitimcilerin hedefli müdahalelere odaklanmasını sağlar.

Robotik teknolojide insansı robot devrimi

0

Son birkaç on yılda dünya, çeşitli endüstrilerde robotik teknolojide insansı robotların geliştirilmesini şahit olduk. Bunların entegrasyonunda benzeri görülmemiş bir artışa tanık olduk. Bu teknolojik gelişmeler, endüstriyel otomasyon, yaşlı bakımı ve insansı robotların dikkat çekici yükselişiyle etkili oldu. Tüm bunlar dönüştürücü değişikliklere yol açtı. Ancak, yapay zekayla bütünleşmiş robotik hızla ilerledikçe, iş gücü üzerindeki etkisi, etik etkileri tartışılıyor. Ayrıca dikkatli bir değerlendirme ve daha geniş toplumsal zorluklar konusunda kritik endişeler ortaya çıkıyor.

Robotik teknolojide insansı robot trendi

Robotik biliminin ortaya çıkışı, dünya çapındaki endüstrilerde oyunun kurallarını değiştiren bir unsur olduğunu kanıtladı. İşbirlikçi robotlar (cobot’lar), üretim ve lojistik sektörlerinde değerli varlıklar olarak ortaya çıktı. İnsan işçilerle birlikte çalışarak üretkenliği ve kalite kontrolünü artırıyor. Böylelikle tekrarlayan yaralanmaları ve kazaları riskini en aza indiriyorlar. İnsanlar ve robotlar arasındaki sinerji, genel üretim verimliliğini önemli ölçüde artırıyor. İnsan işçilere yaratıcılık ve problem çözme becerileri sağlıyor. Böylelikle daha yüksek değerli görevlere odaklanmak için daha fazla zaman bıraktı.

Tıpta robotik, karmaşık prosedürlerin performansında devrim yaratarak robotik cerrahiler aracılığıyla dikkat çekici katkılarından birini sağlıyor. Otomatik cerrahi sistemlerinin yardımıyla, sağlık profesyonelleri daha fazla hassasiyet görüyoruz. Böylelikle daha küçük kesiler ve daha kısa hasta iyileşme süreleri elde edebiliyor. Bu tıbbi robotlar, cerrahın ellerinin uzantılarıdır. Karmaşık operasyonları daha kolay hale getiriyor. Böylelikle hasta sonuçlarını iyileştiriyor.

Robotik, yaşlanan bir nüfusun zorluklarını ele alabiliyor. Yaşlı insanlar için tasarlanan insansı robot arkadaşlar, yaşlılara yardım ve duygusal destek sunabiliyor. Ayrıca genel refahlarını iyileştirebiliyor ve yalnızlık ve izolasyon duygularını azaltabiliyor. Bu arkadaşlık robotları, uzun süreli bakım tesislerindeki bakıcılara yardımcı olabiliyor. Yaşlı yetişkinlere arkadaşlık ve eğlence sağlayabiliyor.

Boston Dynamics’in Atlas’ı ile örneklendirilen insansı robotların geliştirilmesi , robotikte dikkate değer bir dönüm noktasını temsil ediyor. Bu insansı makineler, insan hareketlerini tam olarak taklit ederek benzersiz bir çeviklik ve hareketlilik sergiliyor. Robotik teknolojide insansı robot geliştirilmesi, felaket müdahalesinden arama kurtarma görevlerine ve tehlikeli ortamlarda keşfe kadar insan benzeri yetenekler gerektiren senaryolarda robotik için olanaklar açıyor.

Akıllı şehirler: Geleceğin urban tech çözümleri

0

Şehirler akıllandıkça daha yaşanabilir ve daha duyarlı hale geliyorlar. Bugün ise teknolojinin kentsel çevrede neler başarabileceğinin yalnızca küçük bir ön izlemesini görüyoruz. Yakın zamana kadar, şehirler akıllı teknolojileri öncelikle sahne arkasında daha verimli olma araçları olarak görüyorlardı. Şimdi teknoloji, sakinlerin hayatlarına daha doğrudan enjekte ediliyor. Akıllı telefonlar, ulaşım, sağlık hizmetleri, güvenlik uyarıları ve toplum haberleri bilgileri milyonlarca kişinin eline ulaştırdı. Böylelikle şehrin anahtarları haline geldi.

Akıllı şehirler ve gelecek çözümleri

Uzun denemelerin ardından belediye liderleri akıllı şehir stratejilerinin teknolojiyle değil insanlarla başladığını fark ediyor. “Akıllılık” yalnızca geleneksel altyapıya dijital arayüzler kurmak veya şehir operasyonlarını kolaylaştırmakla ilgili değildir. Aynı zamanda daha iyi kararlar almak ve daha iyi bir yaşam kalitesi sunmak gerekiyor. Bunun için teknoloji ve verileri amaçlı bir şekilde kullanmakla da ilgilidir.

Yaşam kalitesinin birçok boyutu vardır, sakinlerin soluduğu havadan sokaklarda yürürken ne kadar güvende hissettiklerine kadar. McKinsey Global Institute’un (MGI) son raporu, Akıllı şehirler: Daha yaşanabilir bir gelecek için dijital çözümlere ışık tutuyor. Düzinelerce dijital uygulamanın bu tür pratik ve çok insani endişeleri nasıl ele aldığını analiz ediyor. Şehirlerin akıllı teknolojileri kullanarak yaşam kalitesi göstergelerini yüzde 10 ila 30 oranında iyileştirebileceğini tespit ediyor. Bu sayılar kurtarılan hayatlar, daha az suç olayı, daha kısa işe gidiş gelişleri gösteriyor. Azaltılmış sağlık yükü ve önlenen karbon emisyonları anlamına geliyor.

Akıllı şehirler, iyi kararlar almak ve yaşam kalitesini iyileştirmek için verileri ve dijital teknolojileri kullanıyor. Daha kapsamlı, gerçek zamanlı veriler, kurumlara olayları ortaya çıktıkça izleme, talep modellerinin nasıl değiştiğini anlama ve daha hızlı ve daha düşük maliyetli çözümlerle yanıt verme yeteneği sağlar.

Akıllı bir şehri uğultulu hale getirmek için üç katman birlikte çalışır. Birincisi, yüksek hızlı iletişim ağlarıyla birbirine bağlanan kritik bir akıllı telefon ve sensör kütlesini içeren teknoloji tabanıdır. İkinci katman, belirli uygulamalardan oluşur. Ham verileri uyarılara, içgörülere ve eyleme dönüştürmek doğru araçları gerektirir ve teknoloji sağlayıcıları ve uygulama geliştiricilerinin devreye girdiği yer burasıdır. Üçüncü katman, şehirler, şirketler ve halk tarafından kullanımdır. Böylelikle birçok uygulama yalnızca yaygın olarak benimsenirse ve davranışları değiştirmeyi başarırsa başarılı olur. İnsanları mesai saatleri dışında toplu taşımayı kullanmaya, rotaları değiştirmeye, az enerji kullanmaya teşvik ediyor. Ayrıca bunu günün farklı saatlerinde yapmayı, sağlık sistemini iyileştirmeyi teşvik ediyor.

Anduril, savunma atılımları için SpaceX ve OpenAI ile birlik olacak!

Anduril ve diğer teknoloji şirketlerinin oluşturduğu bu konsorsiyum, savunma sanayisinde büyük ihalelere talip olarak sektördeki dev firmalarla yarışmayı hedefliyor.

Financial Times’a göre, konsorsiyum savunma sanayisi için gerekli hemen her alanda hizmet sunabilecek. SpaceX, geniş Starlink uydu ağı ile dünyanın en büyük uydu operatörü konumunda ve savunmaya özel Starshield uydu programıyla DoD ile hali hazırda iş birliği yapıyor. Öte yandan, OpenAI’in yapay zeka yetenekleri, DoD için güvenli ve özel yapay zeka sistemlerinin geliştirilmesinde kullanılacak.

Anduril ise OpenAI’in yapay zeka çözümleri ve Palantir’in veri analiz yazılımlarını mevcut insansız hava aracı (İHA) ve otonom yazılım ürünlerine entegre etmeye başladı. Şirket, Bolt adlı İHA’sıyla dikkat çekiyor. Bolt, hedef takip ve gözlem için ideal bir platform sunarken, Bolt-M adlı varyantı, otonom saldırılar yapabiliyor. Bu model, hedefe çarpmadan önce kendini imha ederek bir parça bombasına dönüşüyor.

Konsorsiyum, DoD’nin yaklaşık bir trilyon dolarlık bütçesinden daha büyük bir pay almayı hedefliyor. Boeing, Lockheed Martin ve Raytheon gibi dev şirketler (Primes) yıllardır savunma projelerinde lider konumda olsa da, modern savaş gereksinimlerine yeterince hızlı uyum sağlayamamaları eleştiriliyor. Örneğin, Boeing’in 737 Max kazalarından sonra ortaya çıkan yönetim sorunları, savunma ve uzay bölümlerine de yansıdı. NASA’nın Ticari Mürettebat Programı kapsamında geliştirilen Starliner kapsülü hala operasyonel bir görev uçuşu gerçekleştiremedi.

SpaceX gibi daha küçük, yenilikçi ve risk sermayesi destekli şirketler, hızlı hareket ederek modern savaş koşullarına uygun çözümler geliştirebiliyor. Bu durum, savunma ihalelerinde daha dinamik ve esnek bir yapının gelecekteki hakimiyetini işaret ediyor.

Konsorsiyumun başarısı, savunma sanayisinde büyük ölçekli şirketlerin uzun süredir sahip olduğu tekelin kırılabileceği yönündeki beklentileri artırıyor.

Japon Rapidus, 2nm çip örneklerini görücüye çıkardı!

0

Japon çip üreticisi Rapidus, çığır açacak bir adımla Haziran ayında 2 nanometre çip örneklerini ABD’li çip tasarımcısı Broadcom’a teslim etmeyi planlıyor. Bu girişim, hem yapay zeka çip talebindeki artışı karşılamayı hem de Tayvanlı TSMC ve Güney Koreli Samsung ile doğrudan rekabeti hedefliyor. Rapidus’un 2 nanometre çip üretim kapasitesine ulaşabilmesi, ABD’li IBM ile yapılan stratejik iş birliği ve geçtiğimiz Kasım ayında Hollandalı ASML’den teslim alınan aşırı ultraviyole litografi (EUV) makineleri sayesinde mümkün hale geldi. Japonya’nın bu alandaki ilk EUV makinelerini alarak Rapidus, çip üretiminde teknolojik bir sıçrama gerçekleştirdi.

Japon Rapidus, 2nm çip örneklerini dağıtmaya başladı

Nisan ayında başlayacak örnek üretim sürecinin ardından Broadcom, Haziran’da bu ileri düzey çiplerin ilk teslimatını alacak. Broadcom CEO’su Hock Tan’ın, şirketin yapay zeka çip üretiminde agresif bir genişleme planı olduğunu ve bu alandan milyarlarca dolar gelir hedeflediğini açıklaması, Rapidus ile olan iş birliğini daha da stratejik hale getiriyor. Broadcom, yakın zamanda tanıttığı dünyanın ilk 3.5D F2F teknolojisiyle yapay zeka çip tasarımında liderliği ele geçirmeyi planlıyor.

Rapidus’un 2027 yılı itibarıyla 2 nanometre çiplerin seri üretimine başlamayı hedeflediği ve bu amaçla ASML’den daha fazla EUV makinesi temin etmeyi planladığı belirtiliyor. Ayrıca, ASML’nin Japonya’da yeni bir hizmet merkezi açarak bu süreçte Rapidus’a lojistik destek sağlayacağı bildirildi. Rapidus’un arkasında, aralarında Toyota ve Sony’nin de bulunduğu sekiz büyük Japon firmasının desteği yer alıyor. Japonya’nın bu girişimi, ülkedeki çip üretiminde yerel kapasiteyi artırarak küresel çapta teknoloji rekabetine katkı sağlıyor.

Öte yandan, TSMC ve Samsung da 2 nanometre çip üretimindeki kapasitelerini artırmaya odaklanıyor. TSMC, nanosheet transistör tasarımıyla güç verimliliği ve performansta önemli iyileştirmeler sunmayı hedeflerken, Samsung ise “gate-all-around-FinFET” (GAAFET) teknolojisini IBM ile birlikte geliştiriyor. Her iki firma da 2025-2026 yılları arasında 2 nanometre çiplerin seri üretim ve dağıtımına geçmeyi planlıyor. Rapidus’un bu adımı, hem Japonya’nın teknoloji bağımsızlığını pekiştirmek hem de yapay zeka alanında hızla büyüyen çip talebinden önemli bir pay almak için stratejik bir hamle olarak değerlendiriliyor.

2025 Yılın Otomobili ödülünü Renault 5 aldı!

2025 Yılın Otomobili ödülü, elektrikli otomobillerin yükselişini taçlandıran önemli bir karar ile Renault 5 ve sportif versiyonu Alpine A290’a verildi. Brüksel Otomobil Fuarı’nda açıklanan bu sonuç, Renault’un geçen yılki başarısını bir kez daha yenileyerek, 2024 yılında ödül kazanan Renault Scenic’in ardından markanın sürdürülebilir mobiliteye yaptığı yatırımı gözler önüne serdi. 23 Avrupa ülkesinden 60 jüri üyesinin oylarıyla, Renault 5 toplamda 353 puan alarak diğer güçlü finalistleri geride bıraktı.

2025 Yılın Otomobili ödülünü Renault 5 elde etti!

Renault 5, markanın kompakt elektrikli modeli olarak dikkat çekiyor. 3.92 metrelik uzunluğu ve CMF-B EV platformu üzerine inşa edilen araç, çeşitli batarya ve motor seçenekleriyle farklı kullanıcı ihtiyaçlarına hitap ediyor. Giriş seviyesi 70 kW motorlu ekonomik versiyonu, 2025 yılı içinde satışa sunulacak. Öne çıkan seçenekler arasında, 110 kW motor ve 52 kWh batarya kombinasyonuyla sunulan 410 km menzil kapasitesine sahip versiyon, 8 saniyede 0’dan 100 km/sa hızlanarak çeviklik ve verimliliği bir arada sunuyor.

Renault 5’in sportif kardeşi Alpine A290 ise performans odaklı kullanıcılar için daha güçlü bir seçenek sunuyor. Alpine A290, hem agresif tasarımı hem de etkileyici hızlanma performansıyla dikkat çekerken 220 beygire kadar çıkan motor gücü ile yalnızca 6.4 saniyede 0’dan 100 km/sa hıza ulaşabiliyor. Şıklık ve hız arayışındaki kullanıcılar için ideal bir seçenek olarak öne çıkan Alpine A290, bu sınıfta performansla tasarımın mükemmel bir birleşimi olarak değerlendiriliyor.

Finalistler arasında KIA EV3 ve Citroen e-C3 gibi modellerin yer alması, elektrikli araç piyasasındaki rekabetin kızıştığını gösteriyor. Ancak Renault 5, tasarım, performans ve menzil gibi kriterlerde jüri tarafından büyük bir takdir topladı. Alpine A290’ın performans odaklı versiyonları da bu başarıya önemli bir katkı sağladı. Bu zafer, Renault’un elektrikli mobilite alanındaki liderliğini pekiştiren güçlü bir adım olarak tarihe geçti.

Çin yönetimi, çip sektörüne 47 milyar dolar daha yatıracak!

0

Çin, yarı iletken sektöründeki bağımsızlık hedeflerini desteklemek amacıyla 47 milyar dolar değerinde bir yatırım planı daha açıkladı. “Büyük Fon 3” (Big Fund III) adı verilen bu program, 344 milyar yuanlık devasa bütçesiyle, yonga üretim ekipmanı geliştiren ve üretim malzemeleri üreten yerel şirketlere odaklanmayı hedefliyor. Yeni fonun ilk aşamasında, ultra saf kimyasallar ve silikon plakalar (wafer) gibi temel malzemelerin yanı sıra wafer üretim ekipmanlarının geliştirilmesine toplamda 93 milyar yuan (12,7 milyar dolar) tahsis edilecek. Çin, özellikle gelişmiş yonga plakası üretim araçlarına erişiminin kısıtlanmasından sonra ASML ve Applied Materials gibi uluslararası teknoloji liderlerine olan bağımlılığını azaltmayı amaçlıyor.

Çin yönetimi, çip sektörüne 47 milyar dolar daha yatırıyor

ABD ve müttefiklerinin uyguladığı ticari yaptırımlar, Huawei’nin çip tasarım kolu HiSilicon, SMIC (Sözleşmeli Çip Üretimi) ve YMTC (3D NAND üretimi) gibi Çin’in öncü yarı iletken şirketlerinin büyümesini sekteye uğratmıştı. Ancak Çin, bu baskılara rağmen sektörde yerel ekosistemi güçlendirmek ve teknolojik bağımsızlığı artırmak için yatırımlarını kararlılıkla sürdürüyor. Fonun odaklandığı şirketler arasında, ekipman geliştiren AMEC ve Naura gibi lider isimler bulunuyor. Ayrıca fon, sektöre taze bir ivme kazandırmak amacıyla yeni girişimlere de fırsat sunmayı planlıyor.

Büyük Fon’un önceki iki aşamasında 2014’ten bu yana toplamda 141 milyar dolarlık yatırım yapılmış olsa da, ABD yaptırımları ve buna bağlı ticari baskılar, 2024 ortası itibarıyla fonun yönetimindeki varlıkların 45 milyar dolara kadar düşmesine yol açtı. Yine de Çin, bu alandaki yatırımlarından vazgeçmiyor. Öyle ki, yerel şirketler 2027 yılı itibarıyla 3nm yarı iletken üretimine başlamayı hedefliyor.

Bu arada, uluslararası rakiplerle rekabet edebilmek için fonun daha fazla yatırım gereksinimi doğabileceği belirtiliyor. Örneğin, yalnızca ASML’nin 2023 Ar-Ge harcaması 4,3 milyar dolar seviyesindeydi. Çin’in yerli teknoloji geliştirme hamleleri, yarı iletken sektöründeki küresel rekabeti daha da kızıştıracak gibi görünüyor.

Küresel ısınmada kritik 1.5 derece sınırı aşıldı!

Bilim insanları, 2024 yılında küresel sıcaklıkların sanayi öncesi dönemin 1.5°C üzerine çıktığını duyurarak iklim krizinin ne denli ciddi bir aşamaya ulaştığını vurguladı. Avrupa Birliği’nin Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nin (C3S) verilerine göre, 2024 yılı her ayıyla ya en sıcak ya da ikinci en sıcak ay olarak kaydedildi. 1850-1900 arasındaki sanayi öncesi döneme kıyasla ortalama sıcaklık 1.6°C artış gösterdi ve geçen yıl insanlık tarihinin kaydedilmiş en sıcak yılı oldu. Özellikle Paris İklim Anlaşması’nın 1.5°C hedefini koruma çağrısına rağmen, artan sera gazı emisyonları bu hedefin sürdürülebilirliğini tehlikeye atıyor.

Küresel ısınmada kritik 1.5 derece sınırı resmen geçildi

C3S Direktörü Carlo Buontempo, bu gidişatı “inanılmaz” olarak nitelendirirken, sıcaklık artışlarını durdurmak için halen umut olduğunu vurguladı. Ancak gezegenin dört bir yanındaki etkiler durumun vahametini ortaya koyuyor. 2024 yılı, yoğun orman yangınları, şiddetli seller ve ölümcül sıcak hava dalgalarıyla felaketlerin yılı olarak anıldı. Kaliforniya’dan Nepal’e, Meksika’dan İspanya’ya kadar farklı bölgelerde yaşanan doğal afetler yüzlerce can kaybına, büyük ekonomik zararlara ve toplumsal yıkımlara yol açtı. Türkiye’de de aşırı yağışlar ve sel felaketleri, iklim krizinin somut etkileri olarak ortaya çıktı.

Küresel ısınmada kritik 1.5 derece sınırı resmen geçildi.

Artan sıcaklıkların etkisiyle atmosferdeki su buharı oranı 2024’te rekor seviyeye ulaştı, bu durum yoğun yağışları ve şiddetli fırtınaları tetikledi. Aynı yıl, karbondioksit konsantrasyonu milyonda 422 parçaya ulaşarak yeni bir zirve kaydetti. Ancak ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın iklim değişikliğini “aldatmaca” olarak nitelendiren açıklamaları ve gerekli adımları atmaktaki isteksizliği, bilim dünyasında endişe uyandırıyor.

Oysa ABD’de 2024 yılında 1 milyar doların üzerinde maddi hasara neden olan 24 iklim ve hava olayı yaşandı. Küresel düzeyde gerekli politikaların hayata geçirilmemesi, dünya genelinde iklim krizinin maliyetini artırmaya devam ederken, uzmanlar hızlı emisyon azaltımı çağrısını yineliyor.

Elon Musk, 500 bin adet Optimus robot üretmeyi planlıyor!

0

Elon Musk, Tesla’nın insansı robot teknolojisi konusunda dikkat çekici bir vizyon ortaya koyarak Optimus projesinde oldukça iddialı hedefler belirledi. Musk, bu robotların tarih boyunca üretilmiş en önemli ticari ürünlerden biri olacağını iddia ederken, 2027 yılına kadar 500 bin ila 1 milyon arasında Optimus robot üreteceklerini açıkladı. Musk’ın hedefi, dünya genelindeki insan-robot oranını 5:1 seviyesine getirmek ve uzun vadede dünya üzerinde yaklaşık 30 milyar robotun aktif bir şekilde çalışmasını sağlamak.

Elon Musk, 500 bin adet Optimus robot üretmeyi hedefliyor

Optimus projesi, Tesla’nın yalnızca otomotiv sektöründeki liderliğini değil, aynı zamanda yapay zekâ ve robotik alanlarındaki etkisini de güçlendirmeyi amaçlıyor. Musk, 2026 yılında 50 bin ila 100 bin arasında robot üretmeyi ve bu sayıyı bir yıl içinde 10 katına çıkarmayı planladıklarını dile getirirken, Tesla’nın gelecekte üretim odaklı değil, daha çok insansı robot geliştirmeye yoğunlaşan bir şirket kimliğine bürüneceğini ifade etti. Musk, daha önceki açıklamalarında Optimus’un Tesla’nın uzun vadeli büyümesinde belirleyici bir rol oynayacağını belirtmişti.

Elon Musk, 500 bin adet Optimus robot üretmeyi hedefliyor.

Optimus robotları, Tesla’nın yapay zekâ ve sinir ağı teknolojileri sayesinde çevreleriyle etkileşim kurabilen oldukça gelişmiş bir yapıya sahip. Şu anda Tesla’nın FSD (Tam Otonom Sürüş) sisteminde kullanılan AI4 çipiyle çalışan prototiplerin, ticari sürümde daha güçlü AI5 çipi ile donatılması bekleniyor. AI5 çipi, 2025 yılı itibarıyla üretime girecek ve Optimus’un daha yüksek performans sunmasını sağlayacak.

Tesla’nın bu robotları ilk etapta kendi fabrika ortamlarında kullanmayı planladığı belirtiliyor. Bank of America analistlerinden John Murphy, 2025 yılının sonunda Tesla’nın fabrikalarında yaklaşık 1.000 Optimus robotun aktif bir şekilde çalışmasını öngörüyor. Deutsche Bank ise 2035 itibarıyla Tesla’nın yıllık yaklaşık 10 milyar dolarlık bir gelir elde edeceğini tahmin ediyor. Bu öngörü, her biri 50 bin dolar değerinde 200 bin robot satışına dayanıyor. Optimus, Tesla için yalnızca bir gelir kapısı değil, aynı zamanda teknoloji ve inovasyon alanında devrim niteliği taşıyan bir dönüm noktası olacak gibi görünüyor.

AMD yönetimi, Intel’in sıkıntılı durumunu avantaja çevirdi!

0

AMD, Las Vegas’ta gerçekleştirilen CES 2025 etkinliğinde, şirketin oyun odaklı amiral gemisi işlemcisi Ryzen 7 9800X3D’deki tedarik sıkıntılarına dair açıklamalarda bulundu. AMD yetkilileri, bu sıkıntının ardında beklenenden çok daha yüksek bir talep olduğunu ve bu durumun Intel’in piyasaya sunduğu Arrow Lake işlemcilerinin yetersiz performansından kaynaklandığını belirtti. Şirket yöneticisi Frank Azor’un “Harika bir ürün yaptığımızı biliyorduk, ancak rakibimizin bu kadar kötü bir ürün yaptığını bilmiyorduk,” şeklindeki yorumuyla rekabetin ne denli şiddetlendiği mizahi bir dille ortaya kondu.

AMD, Intel’in sıkıntılı durumunu avantaja çeviriyor

Intel’in yeni nesil Arrow Lake işlemcileri, oyun performansında beklentilerin altında kalarak kullanıcılarını hayal kırıklığına uğrattı. Şirketin performans sorunlarını çözmek için vaat ettiği yamalar ise teste tabi tutulduğunda kayda değer bir gelişme sağlamadığı gibi, zaman zaman güncellemelerle durumu daha da kötüleştirdi. Üstelik, Windows güncellemeleri bile Intel yerine AMD gibi rakip işlemcilerde daha fazla performans artışı sağladı. Tüm bu gelişmeler, AMD’nin 3D V-Cache teknolojisiyle donatılmış işlemcilerine olan talebi daha da artırdı.

AMD’nin üretim süreçleri ise bu artan talebe yetişmekte zorlanıyor. AMD yöneticisi David McAfee, üretim kapasitesini artırmaya yönelik çalışmaların sürdüğünü ifade ederken, 9800X3D ve 7800X3D modellerine olan talebin olağanüstü seviyede olduğunu belirtti. Modern işlemcilerin üretim sürecinin genellikle 12-13 hafta sürdüğünü, ancak 3D V-Cache teknolojisinin bu süreci daha karmaşık ve uzun hale getirdiğini vurguladı.

McAfee, üretim kapasitesini artırma çabalarının sonuçlarının birkaç ay içinde görülmesini beklediklerini, X3D teknolojisinin portföylerinde öngörülenden çok daha önemli bir yer edindiğini ve bu eğilimin gelecekte de süreceğine inandıklarını sözlerine ekledi. AMD, talebi karşılamak için kaynaklarını genişletmeye devam ederken, rekabetin merkezinde konumunu güçlendirmek için de yoğun çaba sarf ediyor.

Disney+ platformu, HDR10+ standardını destekleyecek!

0

Disney+, yakında HDR10+ standardında içerik yayını sunarak kullanıcılarına daha iyi bir görsel deneyim vaat ediyor. Hâlihazırda HDR10 ve Dolby Vision gibi yüksek dinamik aralık formatlarını destekleyen platform, HDR10+ desteğini de sistemine entegre ederek daha geniş bir yelpazede görsel kalite sunmayı hedefliyor.

Disney+ platformu, artık HDR10+ standardını destekliyor

HDR10+, tıpkı Dolby Vision gibi kare kare dinamik meta veri desteği sağlayarak daha iyi parlaklık ve kontrast performansı sunuyor. Ancak en büyük farkı, Dolby Vision’dan farklı olarak lisans ücreti gerektirmemesi. Bu özellik, HDR10+’ı daha erişilebilir ve uygulanabilir bir standart haline getiriyor.

Disney+ platformu, artık HDR10+ standardını destekliyor.

HDR10+ teknolojisi, Samsung, Amazon, Panasonic ve 20th Century Fox’un ortak çalışmaları sonucunda ortaya çıktı. Telif ücretsiz olmasına rağmen, Dolby Vision’ın daha fazla yapım şirketi ve dijital platform tarafından tercih edilmesi nedeniyle şu an popülerliği bir adım geride. Yine de HDR10+’ın benimsenme oranı giderek artıyor. Amazon Prime Video, bu formatı ilk destekleyen akış platformu olarak dikkat çekerken, 2023 itibarıyla Apple TV+, YouTube ve Paramount+ da HDR10+ formatına içerik sunmaya başladı. Disney+ da bu listeye dahil olarak içerik çeşitliliğini ve format seçeneklerini genişletiyor.

HDR10+ kullanıcılar için önemli avantajlar sunuyor. Dinamik meta veriler, iyileştirilmiş parlaklık ve kontrast gibi teknik faydalarının yanı sıra uygulama kolaylığı, küresel sertifikasyon desteği ve maliyetsiz yapısı, bu standardı öne çıkarıyor. Ancak Disney+’ın HDR10+ formatında hangi dizi ve filmleri yayınlayacağına dair detaylar henüz paylaşılmadı. Bu adım, platformun izleyicilerine sunduğu görsel deneyimin kalitesini artırma yönünde attığı önemli bir yenilik olarak görülüyor.

Samsung Vision AI videosu yenilikleri vurguluyor

Samsung, CES 2025’te yapay zeka destekli ekran teknolojilerindeki en son yeniliklerini tanıttı. Vision AI olarak adlandırılan bu teknoloji, televizyonları ve diğer akıllı cihazları etkileşimli, akıllı arkadaşlara dönüştürmeyi amaçlıyor.

Koreli teknoloji devi, Vision AI’nın evdeki bir ailenin TV izleme deneyimini nasıl iyileştirebileceğini hayal eden kısa bir Samsung Vision AI videosu yayınladı. Samsung Vision AI’nın merkezinde, kullanıcıların ekranlarıyla etkileşimlerini yeniden tanımlamak üzere tasarlanmış bir dizi kişiselleştirilmiş özellik yer alıyor.

Samsung Vision AI videosu ve özellikleri

İşte Samsung Vision AI videosu ve Vision AI’nın bazı özelliklerinin kısa bir özeti:

Tıkla ve Ara özelliği, ister bir aktörü tanımlayın ister görüntülenen içeriği keşfedin, ekranda ne olduğuna dair anında bilgi sunar; tüm bunları izleme deneyimini bozmadan yapar.

Cihaz üzerindeki yapay zeka çeviri modeliyle desteklenen Canlı Çeviri, gerçek zamanlı altyazı çevirileriyle dil engellerini ortadan kaldırarak izleyicilerin küresel içeriklerin keyfini sorunsuz bir şekilde çıkarmasını sağlıyor.

Generative Wallpaper, ekranları dinamik, kişiselleştirilmiş sanat tuvallerine dönüştürerek kullanıcıların zevklerine veya durumlarına mükemmel şekilde uyan görüntüler oluşturmalarına olanak tanıyor.

Samsung Food, izlediğiniz filmlerde ve şovlarda bulunan yiyecekleri tanımlayabilir. Hatta yemeklerin tariflerini ekranınıza bile getirebilir. Bu özellik, Samsung’un akıllı buzdolaplarına bağlanarak tariflerdeki eksik malzemeleri tanımlamaya yardımcı olacak ve hatta sizin için sipariş vermeyi teklif edecek.

Samsung Vision AI, cihaz üzerindeki AI görüntü ve ses teknolojileriyle içerik ve çevresel faktörleri gerçek zamanlı olarak analiz ederek, görselleri ve sesi dinamik olarak ayarlayarak optimize edilmiş bir ev sineması deneyimi sunarak görüntü ve ses kalitesinde de gelişmeler vadediyor.

Samsung’un yayınladığı Vision AI reklamında Vision AI ile “TV sizi tanıyor” deniyor. Ayrıca Samsung Vision AI videosu reklamında: “Kim olduğunuzu, neyi sevdiğinizi, böylece çok daha fazlasını keşfedebilirsiniz. Şeyleri yeni şekillerde anlayın, hayal gücünüzü serbest bırakın, sadece sizin için yapıldı. Bu sadece yeni bir televizyon değil. Tamamen yeni bir vizyon. Çünkü yarının TV’si ne yayınlandığıyla ilgili değil. Kimin izlediğiyle ilgili” ifadeleri yer alıyor.

Hisense, son kullanıcıya yönelik microLED televizyon geliştirdi!

0

Hisense, CES 2025 fuarında tüketicilere yönelik ilk mikroLED televizyonunu tanıttı. Hisense 136MX adlı model, 136 inçlik devasa ekranı ile dikkat çekiyor ve 24,88 milyon mikroskobik LED kullanarak benzersiz bir izleme deneyimi vadediyor. MicroLED teknolojisi, OLED gibi derin siyahlar sunabiliyor, ancak OLED panellerin aksine yanma sorunları yaşamıyor, bu da onu oldukça cazip hale getiriyor. Ancak, teknolojinin henüz yeni olması nedeniyle fiyatların yüksek olması ve geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşamaması bekleniyor.

Hisense, son kullanıcıya yönelik microLED televizyon tasarladı

Bu televizyon, BT.2020 renk uzayının %95’ini kapsayarak son derece doğru renkler sunuyor ve 10.000 nit parlaklık seviyelerine ulaşabiliyor, bu da görsel açıdan etkileyici bir deneyim sağlıyor. Hisense, görüntü kalitesini optimize etmek için kendi geliştirdiği Hi-View AI Engine X yongasıyla yapay zeka algoritmalarını kullanıyor, bu sayede hem aydınlık ortamlarda hem de farklı ışık koşullarında daha keskin ve net bir görsellik elde ediliyor. Televizyon, ayrıca Dolby Vision IQ, HDR10+ ve Filmmaker Mode (Yönetmen Modu) gibi yüksek kaliteli görüntü özelliklerine de sahip.

Hisense, son kullanıcıya yönelik microLED televizyon tasarladı.

Ses tarafında ise Dolby Atmos ve DTS Virtual X desteği ile sinematik bir deneyim sunuluyor. TV, Hisense’in VIDAA işletim sistemi ile çalışıyor ve tüm büyük akış hizmetlerine destek sağlıyor. Ayrıca, Alexa ve Google Assistant ile sesli kontrol imkanı da bulunuyor.

Oyuncular için de avantajlı özellikler sunan Hisense 136MX, 120 Hz değişken yenileme hızı (VRR), otomatik düşük gecikme modu ve FreeSync Premium Pro desteği ile dikkat çekiyor.

Ancak Hisense, bu televizyonun fiyatı ve çıkış tarihi hakkında herhangi bir bilgi vermedi, fakat teknoloji ve boyut göz önünde bulundurulduğunda, oldukça pahalı olması bekleniyor.

Altera Intel’den bağımsızlığını ilan etti

2015 yılında Intel tarafından 16,7 milyar dolara satın alınan programlanabilir mantık devreleri üreticisi Altera, bağımsız bir şirket olarak faaliyet göstereceğini duyurdu.

Dünyanın önde gelen FPGA (Field-Programmable Gate Array) üreticilerinden biri olan Altera, bu hafta yaptığı açıklamayla Intel’den ayrılarak bağımsız bir şirket haline geldiğini resmen ilan etti. Ancak bu bağımsızlık, Altera’nın hâlâ Intel’e ait olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Şirket, Intel ile stratejik ortaklığını sürdürerek FPGA teknolojilerine odaklanacak.

FPGA teknolojilerinde yeni dönem

Altera, bağımsızlık kararını sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı bir açıklamayla duyurdu. Açıklamada, “Bugün, bağımsız bir FPGA şirketi olarak Altera bayrağını resmi olarak kaldırdığımız için gurur verici bir kilometre taşına işaret ediyoruz. FPGA teknolojisinin bir sonraki çağını şekillendirerek çeviklik ve odaklanma ile inovasyonun geleceğini yönlendirmekten heyecan duyuyoruz.” ifadelerine yer verildi.

Altera’nın yönetiminde CEO Sandra Rivera ve COO Shannon Poulin yer alacak. Şirket, programlanabilir yapıları sayesinde yüksek maliyetli ASIC geliştirmelerine kıyasla daha esnek çözümler sunan FPGA teknolojisine daha fazla ağırlık verecek.

FPGA’lar; otomotiv, iletişim ve havacılık gibi yerleşik sektörlerdeki konumunu güçlendirmeyi hedeflerken, yapay zeka (AI), bulut bilişim, uç teknolojiler ve 6G gibi yükselen alanlarda da etkinliğini artırmayı amaçlıyor. Özellikle yapay zeka alanında FPGA’lar, yeni talimatların ve veri formatlarının düşük maliyetlerle eklenmesine olanak sağlayarak özel AI uygulamaları geliştirme ve yeni AI işlemcilerinin simülasyonunu gerçekleştirme gibi geniş bir kullanım alanı sunuyor.

Altera’nın sunduğu FPGA AI Suite yazılım paketi, TensorFlow ve PyTorch gibi popüler yapay zeka framework’leriyle entegre çalışarak, geliştiricilere optimize edilmiş ve sektör standartlarına uygun çözümler sunuyor.

Intel ile Stratejik iş birliği devam ediyor

Bağımsız bir şirket olarak faaliyet göstermesine rağmen Altera, Intel ile iş birliğini sürdürecek. Intel Foundry’nin rekabetçi üretim teknolojilerinden faydalanan Altera, güvenilir bir tedarik zinciri oluşturacak. Aynı zamanda şirket, diğer dökümhanelerle de çalışma özgürlüğüne sahip olacak. Bu strateji, Altera’nın esnekliğini ve rekabet gücünü artırmayı hedefliyor.

Şirketin bu stratejiyi başarıyla yürütmesi durumunda ilerleyen dönemlerde halka arz gerçekleştirebileceği öngörülüyor. 2015 yılında Altera’yı satın alarak veri merkezi pazarındaki gücünü artırmayı ve gelirlerini çeşitlendirmeyi hedefleyen Intel, Altera’nın bağımsız bir şirket olarak başarılı olmasından finansal bir kazanç elde etmeyi planlıyor.

Yeni bir dönemin başlangıcı

Altera’nın bağımsızlık ilanı, FPGA teknolojilerinin geleceği için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Şirket, inovasyonun merkezinde yer alarak hem mevcut hem de yeni pazarlarda güçlü bir oyuncu olmayı hedefliyor.

Çinli Rictor’dan CES 2025’e damga vuran uçan motosiklet!

Las Vegas’ta düzenlenen CES 2025 teknoloji fuarında Çinli girişim Rictor, bilim kurgu filmlerini andıran bir ürünle dikkatleri üzerine çekti. Çinli Rictor’dan Rictor Skyrider X1 adı verilen uçan motosiklet, dört kollu ve sekiz pervaneli tasarımıyla adeta bir drone’un motosiklet versiyonunu andırıyor.

Teknik özellikler ve performans

Rictor Skyrider X1, denge ve güvenlik için sekiz pervaneden oluşan bir sisteme sahip. Bu özellik Çinli Rictor’dan beklenir. Uçan motosiklet, maksimum 100 km/s hız yapabiliyor. Ayrıca, iki farklı batarya seçeneği sunuluyor:

  • 21 kWh kapasiteli batarya ile 40 dakika havada kalma süresi,
  • 10,5 kWh kapasiteli batarya ile ise 25 dakika uçuş süresi sağlanabiliyor.

Aracın dikkat çeken diğer özellikleri arasında otomatik kalkış ve iniş yapabilme yeteneği yer alıyor. Skyrider X1, uçuş sırasında hava ve çevre koşullarına uyum sağlayarak hız, irtifa ve yön gibi parametreleri otomatik olarak optimize edebiliyor. Çinli Rictor’dan de bu beklenir.

Güvenlik ve kontrol seçenekleri

Rictor, tasarımda güvenliği öncelik olarak aldığını vurguluyor. Çinli Rictor’dan Kapalı bir kabin ve üçlü yedekli kontrol sistemleri ile donatılan araç, manuel kullanım için joystick ile kontrol seçeneği sunuyor. Bir motorun arızalanması durumunda dahi güvenli iniş yapılabileceği belirtiliyor. Ayrıca, en kötü senaryolar için acil durum paraşütü de bulunuyor.

Ne zaman piyasaya çıkacak?

Şirket, Skyrider X1’in 2026’da 60 bin dolar fiyatla satışa sunulmasını hedefliyor. Ancak aracın henüz tam anlamıyla uçabilen bir prototip olmaması ve uçuş testleri ile sertifikasyon süreçlerinin uzun sürmesi nedeniyle bu takvimin ertelenmesi mümkün görünüyor.

Rictor Skyrider X1, hem teknoloji hem de ulaşım sektöründe devrim yaratma potansiyeline sahip bir yenilik olarak CES 2025’in en dikkat çekici ürünlerinden biri oldu.

VLC, 6 Milyar indirmeyi aştı: yapay zeka destekli özellik geliyor

Popüler açık kaynaklı medya oynatıcı VLC, dünya genelinde 6 milyar indirme barajını aşarak önemli bir kilometre taşını geride bıraktı. CES 2025 etkinliğinde duyurulan gelişmeye göre, VideoLAN ekibi, VLC’ye yapay zeka entegrasyonu ile yeni bir özellik eklemeye hazırlanıyor.

Yakında kullanıma sunulacak bu özellikle birlikte VLC, internet bağlantısına ihtiyaç duymadan videolar için gerçek zamanlı altyazı oluşturup farklı dillere çeviri yapabilecek. Geliştirici ekip, bu sürecin tamamen cihaz üzerinde çalışan açık kaynaklı yapay zeka modelleriyle gerçekleştirileceğini belirtiyor.

İnternet bağlantısına gerek kalmayacak

Yapay zeka destekli altyazı sistemi, bulut hizmetlerine veya internet bağlantısına ihtiyaç duymadan çalışacak. Ancak VideoLAN, özelliğin tam olarak ne zaman kullanıma sunulacağıyla ilgili henüz bir tarih paylaşmadı. Bu nedenle yeni sistemin hangi VLC sürümünde yer alacağı belirsizliğini koruyor.

VideoLAN Başkanı Jean-Baptiste Kempf, bir LinkedIn gönderisinde VLC’nin popülaritesinin günümüzde bile artmaya devam ettiğini ifade etti. Kempf, özellikle akış hizmetlerinin yaygın olduğu bir dönemde VLC’nin hala milyonlarca kullanıcı tarafından tercih edilmesinin gurur verici olduğunu söyledi.

VLC’nin köklü geçmişi

1996 yılında bir Fransız üniversitesinin öğrencileri tarafından başlatılan VLC projesi, yıllar içinde geniş bir topluluğun katkılarıyla büyüyerek bugünkü konumuna ulaştı. Açık kaynaklı yapısı sayesinde hem kullanıcılar hem de geliştiriciler arasında büyük bir popülarite kazanan VLC, yenilikçi özelliklerle bu başarısını sürdürmeye devam ediyor.

Yeni yapay zeka destekli altyazı özelliği, medya oynatma deneyiminde büyük bir yenilik olarak şimdiden merakla bekleniyor.

Bağımsız geliştiriciler için büyük fon: Google’dan Chromium hamlesi

ABD merkezli teknoloji devi Google, bağımsız geliştiricilere yönelik önemli bir adım attı. Şirket, Chromium altyapısıiçin “Chromium Tabanlı Tarayıcıların Destekçileri” adlı yeni bir fon oluşturduğunu duyurdu. Bu fon, Chromium üzerine inşa edilecek projelere destek sağlayarak geliştiricilere büyük bir finansal kaynak sunmayı hedefliyor.

Google, bu girişimi yalnızca kendi çabalarıyla hayata geçirmedi. Linux Vakfı ile ortaklık yapan şirket, projeye Meta, Opera ve Microsoft gibi büyük teknoloji firmalarını da dahil etti. Bu güçlü iş birliği, bağımsız geliştiricilere büyük bir avantaj sağlayacak. Fonu yönetme görevi ise Linux Vakfı’na devredildi.

Yatırım ve şeffaflık vurgusu

Google tarafından yapılan açıklamada, Chromium altyapısına hali hazırda büyük yatırımlar yapıldığı belirtilirken, yeni fon ile daha fazla geliştiricinin destekleneceği vurgulandı. Şirket, fon aracılığıyla geliştiricilere yıllık yüz milyonlarca dolarlık nakit akışı sağlamayı hedefliyor. Ayrıca fonun Linux Vakfı tarafından yönetilmesi, şeffaflık açısından olumlu bir hamle olarak değerlendiriliyor.

Bağımsız geliştiriciler

Google’a yönelik adalet bakanlığı baskısı mı?

Son dönemde ABD Adalet Bakanlığı, Google’a yönelik rekabet ihlalleri nedeniyle bazı adımlar atmış ve şirketin parçalanmasını gündeme getirmişti. Yeni fon, Google’ın sektördeki tekel algısını yumuşatma çabası olarak da yorumlanıyor. Şirketin bağımsız geliştiricilere verdiği bu destek, Adalet Bakanlığı yetkilileri tarafından nasıl değerlendirilecek, zaman gösterecek.

Chromium altyapısına yapılan bu yeni yatırım, bağımsız geliştiriciler için bir dönüm noktası olması bekleniyor. Gözler, fonun sektörde nasıl bir etki yaratacağına çevrilmiş durumda.

Dünyanın en akıllı motosiklet kaskı CES 2025’te tanıtıldı

Las Vegas’ta düzenlenen CES 2025 fuarı, motosiklet dünyası için devrim niteliğinde bir yeniliğe sahne oldu. Intelligent Cranium Helmets, dünyanın en akıllı yapay zeka destekli motosiklet kaskı IC-R’yi tanıttı. Yenilikçi tasarımı ve ileri teknolojik özellikleriyle öne çıkan IC-R, sürücülerin güvenliğini artırmayı ve akıllı telefonlara olan bağımlılığı azaltmayı hedefliyor, bu nedenle dünyanın en akıllı motosiklet kaskı olarak değerlendiriliyor.

240 derecelik görüş açısı

IC-R kaskın en dikkat çeken özelliklerinden biri, 240 derecelik geniş görüş açısı sunması. Bu özellik, motosiklet sürücülerinin kör nokta kontrolü yapmak için başlarını çevirme ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Öne odaklanmış bir sürüş deneyimi sunarak dikkatin dağılmasından kaynaklanan kazaları önlüyor.

Ayrıca kaskta bulunan 120 derecelik aksiyon kamerası, toplamda 300 derecelik bir görüş alanı sağlıyor. Bu sayede sürücüler, çevrelerindeki hareketlerden tam anlamıyla haberdar olabiliyor. Dünyanın en akıllı kaskının sunduğu bu kapsamlı görüş açısı, sürücülerin güvenliğini artırıyor.

Otomatik acil durum çağrısı

IC-Rçarpışma algılama sistemine sahip. Bir düşme ya da kaza durumunda sürücü 15 saniye boyunca hareketsiz kalırsa, kask otomatik olarak 911’i arıyor. Bu özellik, acil servislerin olay yerine hızlı bir şekilde ulaşmasına olanak tanıyarak hayat kurtarıcı bir rol üstleniyor. Dünyanın en akıllı kaskı, bu yenilikçi ve hayati teknolojiyi bir araya getiriyor.

Ayrıca, modern aracınızdaki yakınlık uyarı sistemine benzer bir teknoloji ile kask, sürücüleri şerit dışına çıktıklarında veya yan taraftan yaklaşan bir aracın varlığında uyarıyor. Bu özellik, özellikle yoğun trafikte meydana gelebilecek kazaları önlemeye yardımcı oluyor.

Gerçek zamanlı bilgilendirme

Kaskın iç kısmına yerleştirilen HUD (baş üstü ekran), sürücülerin navigasyon, hız ve trafik bilgileri gibi kritik detaylara göz hizasından ulaşmasını sağlıyor. Bu sayede dikkatin yoldan uzaklaşması önleniyor.

Gelişmiş bağlantı özellikleri

IC-R, gelişmiş Bluetooth teknolojisi ve ağ iletişim sistemleri sayesinde sürücülere üç farklı iletişim modu sunuyor. Bu özellik, mesafe sınırlarını ortadan kaldırıyor ve sürücülerın her yerde bağlantıda kalmasını sağlıyor.

Sesle komut özelliği de dikkat çekiyor. “Hey, yolculuğumu kaydet” komutuyla sürücüler, yolculuklarını yüksek çözünürlükte kaydedebiliyor. Bu özellik, GoPro veya Insta360 gibi harici cihazlara olan ihtiyacı ortadan kaldırıyor.

Ağırlık ve tasarım optimizasyonu

Mevcut batarya kapasitesi nedeniyle kaskın ağırlığı şu anda 3.7 kilogram, ancak Intelligent Cranium Helmets ekibi bu ağırlığı 3.3-3.4 kilograma düşürmek için çalışmalarını sürdürüyor. Dünyanın en akıllı motosiklet kaskına yönelik bu optimizasyonlar, sürüş konforunu artırmaya yönelik önemli adımlar olacak.

Fiyat ve satış bilgileri

Halihazırda ön siparişe açılan IC-R kaskın fiyatları 650 dolardan başlıyor ve özellik seçeneklerine bağlı olarak 1.850 dolara kadar çıkıyor.

Intelligent Cranium Helmets’in bu yeni nesil kaskı, motosiklet sürücülerinin güvenlik ve teknoloji beklentilerini yeniden tanımlıyor. CES 2025’te görücüe çıkan bu devrim niteliğindeki ürün, gelecekte motosiklet kaskı teknolojisinin standardını belirleyecek gibi görünüyor. Sonuç olarak, dünyanın en akıllı kasklarından biri olarak kabul ediliyor.

CES 2025’te otomotiv sektörüne damga vuran 6 yenilik

Dünyanın en prestijli teknoloji etkinliklerinden biri olan Tüketici Elektroniği Fuarı (CES) 2025, Las Vegas’ta kapılarını açtı. 140.000 ziyaretçiyi ağırlayan ve 4.000’in üzerinde şirketin yenilikçi ürünlerini sergilediği etkinlikte, otomotiv sektörü başta olmak üzere birçok alanda dikkat çeken teknolojiler tanıtıldı. İşte CES 2025’te geleceğin mobilitesini şekillendirebilecek altı önemli yenilik:

1. Uçan araba: Xpeng Aeroht

Çin merkezli Xpeng, CES 2025’te “Land Aircraft Carrier” adlı uçan araba konseptini tanıttı. Modüler bir mimariyesahip olan araç, altı tekerlekli kara modülüne entegre edilen ayrılabilir bir eVTOL hava modülü ile hem karada hem havada hareket kabiliyeti sunuyor. Hafif karbon fiberden üretilen hava modülü, otonom dikey kalkış ve iniş özellikleriile dikkat çekerken, kara modülü 1.000 kilometre menzil sağlıyor. Xpeng, 2026 yılına kadar seri üretime geçmeyiplanlıyor.

CES 2025'te otomotiv

2. Honda’nın yeni nesil elektrikli araçları

Honda, CES 2025’te bilim kurgu filmlerini aratmayan yeni elektrikli araç modellerini tanıttı. Ultra hızlı şarj özelliğine sahip bu araçlar, Seviye 3 otonom sürüş sunan yapay zeka destekli sistemleri ile geleceğin mobilitesine yön verecek. Ayrıca, Honda’nın Sony ile ortaklaşa geliştirdiği “Afeela” modeli de fuarın dikkat çeken yenilikleri arasında yer aldı.

3. Hibrit hava taksi: Sambo Motors HAM III-2

Güney Koreli Sambo Motors, dünyanın ilk hibrit hava taksisi HAM III-2’yi sergiledi. Dikine kalkışta batarya, yatay uçuşta ise hidrojen yakıt hücreleri kullanan bu yenilikçi araç, enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik açısından büyük bir adım olarak değerlendiriliyor.

4. Güneş enerjili elektrikli araç: Aptera

Aptera, CES 2025’te tanıttığı güneş enerjisiyle çalışan elektrikli aracıyla dikkat çekti. Üzerindeki güneş panelleri sayesinde günlük 64 kilometrelik bir ek menzil sağlayan araç, sürdürülebilirlik konusunda yeni bir standart belirliyor.

5. Uçan motosiklet: Rictor Skyrider X1

Çinli Rictor, CES 2025’te dünyanın ilk **uçan motosikleti “Skyrider X1″**i tanıttı. Sekiz pervaneli yapısı ve 100 km/s uçuş hızıyla bu araç, kısa mesafeli hava taşımacılığına yeni bir boyut kazandırıyor.

CES 2025'te otomotiv

6. Sürücüsüz hizmet araçları: John Deere

John Deere, tarım, inşaat ve ticari peyzaj sektörleri için geliştirdiği otonom araç serisini CES 2025’te tanıttı. Özellikle taş ocakları ve altyapı projelerinde verimliliği artırmayı hedefleyen otonom belden kırmalı damperli kamyon modeli büyük ilgi gördü.

CES 2025, mobilite sektöründeki son yenilikleri gözler önüne sererken, teknoloji dünyasının geleceğine ışık tutmaya devam ediyor.