Motosikletle ilgili atıklar ciddi bir sorun. Görünüşe göre motosiklet ekipmanlarından, makinenin kendisinden daha fazla atık çıkıyor. Özellikle Dainese motosiklet kaskı gibi kasklar bu atıkların başında geliyor. AGV Helmets’in sahibi olan şirket Dainese, çığır açan bir kask geri dönüşüm stratejisi başlattı. Dainese, bunu motosiklet kapaklarını geri dönüştürmenin endüstriyel ölçekte bir yöntemi olarak görüyor.
Dainese motosiklet kaskı geri dönüşümü için fabrika kuracak
Daha önce, atılan kasklar büyük olasılıkla yakma fırınına veya çöplüğe giderdi. Amaç, kullanım ömrü dolmuş Dainese motosiklet kaskı gibi ekipmanların işlenme biçimini yeniden düşünmek, kask yapımında kullanılan plastikleri ayırma ve geri dönüştürmenin sürdürülebilir ve etkili bir yöntemini oluşturarak gereksiz atıkları önlemek. Dainese Group’un Ar-Ge Direktörü Massimo Varese, bu süreçte güvenliğin feda edilmeyeceğini vurguluyor.
Varese: “Hayat kurtarmak hedefimiz olmaya devam ediyor. Üretilen kasklar, yeni plastiklerle üretilen kasklarla aynı güvenlik özelliklerine ve standartlarına sahip olacak. Her şey mümkün olduğunca malzemeleri yeniden kullanmakla ilgili. Örneğin, vizörü yapan polikarbonat – eğer bu orijinal amacı için kullanılamıyorsa, bunun yerine yeni spoiler yapmak için kullanılabilir.” diyor.
Girişim için Dainese şu anda yeni bir fabrika inşa etme sürecinde. Şirket bu girişimle iki zorluğun üstesinden gelmeyi umuyor: mevcut kapaklardaki plastiklerin geri dönüştürülmesi ve gelecekte geri dönüştürülmesini kolaylaştırmak için yenilerinin tasarlanması. Bu fabrika, toplanan kullanım ömrü dolmuş kaskları işleyerek çeşitli plastikleri (ABS, EPS ve PC) ayıracak ve bunlar yepyeni Dainese motosiklet kaskı için bileşenlere dönüştürülecek. İlk hedef 5.000 kaskı geri dönüştürmek.
Kompozit spor ekipmanlarının geri dönüşümü için son teknoloji konusunda uzmanlaşmış bir Bologna Üniversitesi yan kuruluşu olan Re-Sport, Dainese motosiklet kaskı teknolojisi konusunda iş birliği yaptığı dört İtalyan grubundan biridir. Ters lojistik şirketi Innovando; turunçgil meyvesi atıklarından türetilen biyo-bazlı çözücüler tedarikçisi Misitano & Stracuzzi; ve Bologna Üniversitesi diğer üç gruptur.
Tesla, 2024 yılı üretim ve satış verilerini açıklarken tarihinde ilk kez seneden seneye bir düşüş yaşandığını duyurdu. Şirketin verilerine göre, 2024 yılında toplamda 1,77 milyon araç üretilirken bu, bir önceki yıla kıyasla %4 daha düşük bir üretim rakamına işaret ediyor. Tesla’nın araç teslimatları ise %1’lik bir düşüşle 1,79 milyon adette kaldı.
Tesla satışları, 2024’te ilk kez düşüş gösterdi
Yılın son çeyreğinde Tesla, 495.570 araç teslim ederek kendi rekorunu kırmış olsa da bu performans, yıllık satış düşüşünü engelleyemedi. Model 3 ve Model Y, 459.445 adetlik teslimatla bu başarının büyük kısmını oluşturdu. Yine de yıl sonunda piyasaya sürülen ve yoğun ilgi gören Cybertruck bile şirketin genel satış rakamlarını yukarı çekmeye yetmedi. Böylece Tesla, tarihindeki ilk yıllık satış düşüşünü kaydetmiş oldu.
Enerji depolama alanında ise şirketin yüzü güldü. Son çeyrekte 11 GWh enerji depolama sistemi kurulumu gerçekleştiren Tesla, yıl genelinde toplamda 31,4 GWh kuruluma ulaştı. Bu, şirketin enerji iş kolundaki büyüme başarısını gözler önüne seriyor.
Wall Street’in 504.800 araç teslimatı beklentisinin altında kalan şirket, özellikle dördüncü çeyrek performansı sonrasında hisselerinde %5’lik bir değer kaybı yaşadı. Tesla, 2025 yılına daha uygun fiyatlı bir model ve yenilenen Tesla Model Y Juniper ile güçlü bir giriş yapmayı planlıyor. Ancak Donald Trump’ın 7500 dolarlık vergi teşvikini kaldırma planı ve Çin merkezli üreticilerin artan rekabeti, bu yıl Tesla’nın büyüme hedeflerini zorlayabilir.
Apple CEO’su Tim Cook, Axios’a göre Başkan seçilen Donald Trump’ın göreve başlama komitesine 1 milyon dolar bağışlayan bir sonraki teknoloji yöneticisi oldu. Cook’un bağışı, OpenAI CEO’su Sam Altman, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos ve Meta’nın, Büyük Teknoloji şirketleri ve yöneticilerinin yeni yönetimle yakınlık kurmak için çalışırken yaptığı benzer taahhütleri takip ediyor.
Trump teknoloji liderleriyle görüşüyor
Cook, ilk döneminde Trump ile diğer teknoloji CEO’larının taklit etmeye çalıştığı kişisel bir ilişki kurmuştu. Seçim Günü zaferinin ardından Trump’ı tebrik eden birçok kişiden biriydi ve Axios, Cook’un Trump Tower’da ve Florida’daki Mar-a-Lago tatil köyünde Trump ile görüştüğünü bildiriyor.
Axios, Bezos’un Aralık ayında Trump ile birlikte yediği yemeğe katılan Elon Musk’ın Cook’un Mar-a-Lago’daki yemeğinin “bir kısmına” katıldığını söylüyor. New York Times daha önce Cook’un Trump ile Mar-a-Lago’da görüştüğünü bildirmişti.
İsimsiz kaynaklar Axios’a, “Gururlu bir Alabama yerlisi olan Cook, yemin töreninin harika bir Amerikan geleneği olduğuna inanıyor ve birlik ruhuyla yemin törenine bağışta bulunuyor.” dedi. Apple’ın yemin törenine bağışta bulunması “beklenmiyor”. Şirket, yorum talebine hemen yanıt vermedi.
Trump’ın ilk döneminde Cook, diğer teknoloji CEO’larının kopyalamak istediği başkanla doğrudan bir ilişki kurdu. Trump ikinci dönemine hazırlanırken Cook, Apple’ın işini önemli ölçüde etkileyebilecek potansiyel tarifeleri görüşmek istemiş olabilir.
Cook’un ziyareti, Trump’ın dün Google CEO’su Sundar Pichai ve gelecek hafta Amazon kurucusu Jeff Bezos ile yaptığı görüşmeye dair haberlerin ardından gelmişti. Trump Kasım ayında Meta CEO’su Mark Zuckerberg ile bir araya geldi.
Yeni nesil hava komuta kontrol sistemi ADVENT MARTI, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın envanterine girdi. Peki, bu yeni sistem deniz güvenliği operasyonlarını nasıl etkileyecek? Cevaplar ve detaylar yazımızda…
Sahil Güvenlik’in yeni gözü: ADVENT MARTI
HAVELSAN tarafından geliştirilen ADVENT MARTI sistemi, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın CASA CN-235MP-100M uçağına başarıyla entegre edildi. Bu entegrasyonla birlikte, Sahil Güvenlik’in deniz güvenliği operasyonlarında etkinliği artırılması hedefleniyor.
Sistem, uçak üzerindeki algılayıcılardan elde ettiği verileri analiz ederek komuta merkezleriyle eş zamanlı paylaşarak operasyonel koordinasyona yeni bir boyut kazandırıyor. Ayrıca ADVENT MARTI, deniz gözetimi, sınır güvenliği, arama kurtarma ve kaçakçılıkla mücadele gibi görevlerde kritik rol oynayacak.
ADVENT MARTI, HAVELSAN’ın ADVENT Savaş Yönetim Sistemi’nin hava platformlarına uyarlanmış bir versiyonu olarak geliştirildi. Sistem, hava, kara ve deniz unsurları arasında gerçek zamanlı veri paylaşımı ve etkili operasyonel koordinasyon sağlayarak, görevlerde yüksek performans sunuyor.
Daha önce deniz platformlarında başarıyla kullanılan ADVENT’in yeteneklerini bünyesinde barındıran ADVENT MARTI, hava platformlarına modern bir görev yönetim altyapısı getiriyor. Sahil Güvenlik envanterindeki diğer CN235 uçaklarına da entegre edilecek olan bu sistem, özel görev uçaklarının yeteneklerini en üst düzeye çıkarıyor.
HAVELSAN tarafından geliştirilen ADVENT MARTI, Türkiye’nin yerli savunma sanayiindeki gücünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Yerli imkanlarla üretilen bu sistem, milli teknolojinin deniz güvenliği operasyonlarında ne kadar önemli bir rol oynadığını gösteriyor. ADVENT MARTI’nin Sahil Güvenlik envanterine girmesiyle, Mavi Vatan’daki güvenlik operasyonlarının etkinliği önemli ölçüde artacak. Bu gelişme, Türkiye’nin denizlerdeki caydırıcılık gücüne de katkı sağlayacak.
Peki sizce ADVENT MARTI, Sahil Güvenlik operasyonlarına ne gibi katkılar sunacak? Görüşlerinizi yorumlarda bizimle paylaşın.
Batı ambargoları sebebiyle AMD, Intel ve Nvidia gibi teknoloji devlerinden yonga tedarik edemeyen Rusya, rekabetçi bir oyun konsolu üretme çabasında başarısız oldu. Ukrayna savaşının ardından ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalan ülke, kendi konsolunu geliştirme fikrini 2024 yılının başlarında gündeme getirdi. Başkan Putin’in talimatıyla, Haziran ayına kadar bir çalışma raporunun hazırlanması bekleniyordu. Ancak son gelişmeler, bu projenin rafa kalktığını gösteriyor.
Rusya, oyun konsolu geliştirme planını rafa kaldırdı
Proje kapsamında Rus mühendisler, biri standart konsol, diğeri bulut oyun altyapısı olmak üzere iki ayrı çözüm üzerine çalışmaya başladı. İlk yaklaşım, tamamen yerli kaynaklardan faydalanarak bir konsol geliştirmekti. Fakat uluslararası pazarda rekabet edebilecek yongalara erişim olmadığından, savunma ve güvenlik sektörü için tasarlanan Elbrus işlemcileri kullanıldı.
Moscow SPARC tarafından geliştirilen bu işlemciler, oyun konsollarının gerektirdiği performansa erişemedi ve sadece retro oyunlarla sınırlı bir kullanım sundu. Bu durum, projenin rekabetçi bir seviyeye ulaşmasını engelledi ve Duma Başkan Yardımcısı Gorelkin, daha yenilikçi fikirlere ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
Bulut oyun altyapısına yönelik ikinci çözüm ise telekomünikasyon firması MTS tarafından geliştiriliyordu. Şirket, kendi Fog Play platformunu temel alarak bir bulut oyun sistemi geliştirdi; ancak bu çözüm, global rakiplerin sunduğu akıcılık ve kalite seviyesine henüz ulaşabilmiş değil. Şimdilik Rusya hükümeti, bu projelerin üzerinde çalışmaya devam etmeyi planlıyor. Ancak mevcut koşullar göz önüne alındığında, Rusya’nın kısa vadede uluslararası pazarda rekabetçi bir konsol üretebilmesi oldukça zor görünüyor.
OpenAI, para kazanmayı önceliklendirecek şekilde kurumsal yapısını değiştirmeyi planladığı için çok daha fazla nakde ihtiyacı olduğunu söylüyor. ChatGPT üreticisi, Aralık sonunda yaptığı duyuruda, ticari işletmelerini kontrol etmek için kar amacı güden bir şirket kurarak, diğer önde gelen yapay zeka geliştiricileriyle rekabet edebilmek için ihtiyaç duyduğu parayı kazanabileceğini savundu.
OpenAI yatırım bekliyor
OpenAI yönetim kurulu, bir blog yazısında: “Büyük şirketlerin yapay zeka geliştirmeye yatırdığı yüzlerce milyar dolar, OpenAI’nin bu misyonu sürdürmesi için gerçekten neye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı. İlgili yazıda: “Bir kez daha hayal ettiğimizden daha fazla sermaye toplamamız gerekiyor. Yatırımcılar bizi desteklemek istiyor ancak bu sermaye ölçeğinde geleneksel sermayeye ve daha az yapısal özelliğe ihtiyaç duyuyorlar” ifadelerine yer verildi.
Duyuru, Eylül ayında Financial Times ve diğerlerinin OpenAI’nin nihayet kurulduğu orijinal kar amacı gütmeyen statüsünü bırakmaya doğru ilerlediğine dair raporlarını doğruluyor. O zamanlar, OpenAI raporları yalanladı ve kar amacı gütmeyen kolu misyonunun “özü” olarak savundu.
Microsoft destekli girişim, yeni önerilen kurumsal yapısıyla kâr amacı gütmeyen hedeflerinden tamamen vazgeçmeyecek; ancak fedakarlığın artık tek öncelik olmayacağını söylemek doğru olur.
Yeniden yapılanma, mevcut “kâr sınırına tabi” kolunun, görünürde toplumun yararına hizmet ederken kâr elde etmeyi amaçlayan bir tür kurumsal varlık olan Delaware merkezli kamu yararına çalışan bir şirkete dönüştürülmesini öngörüyor. OpenAI bunu “kar amacı güdenlerin başarısıyla desteklenen daha güçlü bir kâr amacı gütmeyen kuruluş” olarak çerçevelendiriyor, ancak güç dağılımının hangi tarafı tuttuğu açık.
Yatırım DA Davidson & Co analisti Gil Luria yaptığı açıklamada , “Duyurunun anahtarı, OpenAI’nin kâr amacı güden tarafının ‘OpenAI’nin operasyonlarını ve işini yöneteceği ve kontrol edeceği’dir” dedi
Lojistik sektörünün ve KOBİ’lerin finansal ihtiyaçlarına özel olarak tasarlanan ürün ve çözümleri ile öne çıkan Lojipay, şirketlerin ödeme ve tahsilât işlemlerini; hızlandırmak aynı zamanda güvenli ve şeffaf hale getirmek amacıyla geçtiğimiz yıl faaliyete başlamıştı.
Küçük ve orta ölçekli işletmeler, lojistik firmaları veya yük sahipleri ile nakliyeciler arasında dijital güvence oluşturma ilkesi ile çalışan Lojipay, organik büyümeye ve hizmet ağını daha da genişletmeye odaklanacak.
Türkiye’nin en etkin ve yaygın dijital taşımacılık ekosistemi olan Diginak.com’dan aldığı yatırım ile Lojipay global ölçekte de faaliyet göstermeyi ve yapay zeka teknolojilerine yatırım yapmayı da hedefliyor.
Nakit akışı yönetimi, ödemeler ve maliyet kontrolü firmalar için kritik öneme sahip
Yeni nesil bir fintek şirketi Lojipay, 2025 yılında 1000 adet şirket ile çalışmayı ve dijital ağına20 bin nakliyeciyi dahil etmeyi planlıyor.
“Günümüzde lojistik şirketlerinin karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin, karmaşık ve zaman alıcı finansal süreçler olduğunu belirten Lojipay CEO’su Ayhan Akkoç, operasyonel hareketliliğin yoğun olduğu sektörde, nakit akışı yönetimi, geciken ödemeler ve maliyet kontrolünün firmalar için kritik öneme sahip olduğuna dikkat çekti.
“LojiPay olarak, mobil uygulamamızla KOBİ’lere kredi kartı ile taksitli ödeme imkanı avantajı sunuyor ve nakliyecilerin ödemelerini ise garanti altına alıyoruz. Emanet hesap sistemiyle; tahsilat endişesini ortadan kaldırırken, iş ortaklarımız olan lisanslı ödeme kuruluşları Papara ve PayWall üzerinden kredi kartı ile hızlı ve güvenli ödeme imkanı sağlıyoruz” sözleri ile bilgi verdi. Akkoç sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diginak.com’un firmamıza yatırım yapması, lojistik ve fintek alanında geliştirdiğimiz yapay zeka destekli çözümlerimizin daha geniş kitlelere ulaşması için önemli bir adım. Yatırımcılarımıza teşekkür ediyor, ülkemizin teknolojik gelişimine katkı sağlamış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz.”
Operasyonel süreçler daha hızlı, daha güvenli ve daha kullanıcı dostu hale gelecek
Diginak CEO’su Oğuzhan Karaca
Diginak CEO’su Oğuzhan Karaca, fintek sektörüne yeni bir soluk getiren LojiPay’ın Diginak bünyesine katılması ile ilgili şu önemli açıklamalarda bulundu:
“Diginak.com ve Lojipay, lojistik sektöründe fark yaratacak bir iş birliği anlaşmasına imza atarak güçlerini birleştirdi. Diginak.com olarak, lojistik sektöründe dijital dönüşümün öncüsü olma vizyonuyla hareket ediyoruz. Lojipay ile gerçekleştirdiğimiz stratejik iş ortaklığı operasyonel süreçleri daha hızlı, daha güvenli ve daha kullanıcı dostu hale getirme hedefimizi bir adım öteye taşıyor. Birlikte, hem KOBİ’lere, hem de lojistik sektörü profesyonellerine inovatif çözümler sunarak sektörde yeni bir standart oluşturmayı amaçlıyoruz. Bu iş birliği, nakliye operasyonlarının finansal yönetiminden ödeme süreçlerine kadar birçok alanda sektör paydaşlarına kolaylıklar sağlayacak. Diginak.com’un güçlü dijital altyapısı ile Lojipay’in yenilikçi ödeme çözümleri bir araya gelerek, sektördeki işletmelerin verimliliğini artıracak ve maliyet yönetimini kolaylaştıracak. Diginak.com ve Lojipay, bu birliktelikle sadece sektörel çözümler sunmakla kalmayıp, aynı zamanda lojistik ekosisteminin tüm paydaşları için değer yaratacak.”
“Diginak.com olarak ilk günden itibaren global bir oyuncu olma hayaliyle yola çıkmıştık ve bu hedef doğrultusunda önemli adımlar attık. 2024 yılında İngiltere ofisimizi açarak uluslararası arenada yerimizi sağlamlaştırdık. 2025 yılı itibarıyla ise bu başarıyı daha da ileri taşımak için global hedeflerimizi büyütüyor, yeni pazarlara açılma yönünde kararlılıkla ilerliyoruz.
Diginak.com olarak; 2024 yılında 22 Milyon km yol ettik, 1,3 Milyon ton yük taşıdık. 1000’ e yakın KOBİ’ ye hizmet verdik, 40 Bine yakın kamyoncu ile çalıştık. İngiltere operasyonumuz, global ölçekte daha büyük bir oyuncu olma yolunda stratejik öneme sahip. Yeni teknolojiler ve yenilikçi yaklaşımlarımızla sektöre değer katmaya devam edeceğiz. Bölgenin yıldız oyuncusu olma hayaliyle çıktığımız yolda emin adımlarla ilerliyoruz.
2025 yılında, küresel pazardaki değişimlere hızla uyum sağlayarak rekabet avantajımızı artırmayı ve sürdürülebilir lojistik çözümleriyle sektörde öncü bir rol üstlenmeyi ve lojistik ağında daha güçlü bir konum elde etmeyi hedefliyoruz. Lojistikte yenilikçi adımlar, ticaretin geleceğini şekillendirecek” sözleriyle 2025 yılı hedeflerini özetledi.
Oğuzhan Karaca Asya-Avrupa arasındaki ticaret yollarında yeni alternatifler önem kazanmasıyla Türkiye’nin lojistik alanında iş fırsatlarının artacağını kaydetti.
“2025 yılında dijitalleşmenin hız kazanması bekliyor, akıllı lojistik çözümleri ve otomasyon uygulamalarının daha geniş bir yer bulacağını öngörüyoruz. Aynı zamanda sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda yeşil lojistik uygulamaları da ön plana çıkacak. Şirketler, karbon ayak izlerini azaltmak ve çevre dostu taşımacılık çözümleri sunmak için yatırımlarını daha da artıracak. Öte yandan pandemi sonrası ivme kazanan e-ticaret sektörü, 2025 yılında da büyümesini sürdürecek” şeklinde konuşan Karaca lojistik sektörü ile ilgili pazar trendleri hakkında şu bilgileri verdi:
“Asya’dan Avrupa’ya uzanan ticaret yollarında yeni alternatiflerin önemi daha da artıyor.Kalkınma Yolu Projesi, Hindistan ve Çin’i Irak ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlamayı hedefleyen bir ticaret yolu olarak öne çıkıyor. Bu proje, Basra Körfezi hinterlandını Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayarak bölgesel ticaretin gelişmesine katkı sağlamayı amaçlıyor.
Lojistik sektörünün Türkiye ekonomisindeki payı dikkate değer. Sektörün Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı %12,3 seviyesinde ve bu oran yıllar itibarıyla istikrarlı bir büyüme kaydediyor.
Bu veriler ışığında, yeni ticaret yollarının canlanması ve alternatif güzergahların devreye girmesi, Türkiye’deki lojistik firmalarına olan talebi artıracak ve sektörün büyümesine olumlu katkılar sağlayacak gibi görünüyor.
Global arenadaki bu gelişimler, hızlı dijitalleşme ve sürdürülebilirlik politikaları ile beraber Türkiye’ye lojistik alanında önemli fırsatlar sunuyor. Türkiye, Avrupa, Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu arasında stratejik bir köprü konumunda olup, 4 saatlik uçuş süresiyle yaklaşık 1,4 milyar insanın yaşadığı ve 8,6 trilyon dolarlık ticaret hacmi bulunan 67 ülkeye ulaşım imkanı sunuyor.
Türkiye’nin lojistik hizmet ihracatının 2024 yılı itibarıyla 40 milyar doları aşması, sektörün gücünü ve potansiyelini açıkça gösteriyor. Ülkemizin 2028 hedefi mal ihracatında 375 milyar dolar, lojistik hizmet ihracatında ise 78 milyar dolara ulaşmak. Ülkemizin 2028 hedeflerine ulaşmak için, lojistikte dijitalleşme, yeşil lojistik uygulamaları ve stratejik iş birliklerine öncelik vererek sektörü daha da ileriye taşımakta kararlıyız. Çünkü biliyoruz ki lojistik olmadan ticaret olmaz, ticaret olmadan hayat olmaz.”
2025 Yılı Türk Kamyonculuk Sektörü
tam otonom kamyon
SRC Belgeli Şoför Sayısı
1,2 milyon
Türkiye’de aktif olarak çalışan kamyon şoförü sayısı.
Trafiğe Kayıtlı Kamyon Sayısı
960 bin
16 ton ve üzeri kamyonlar. Ticari yük taşıyanların sayısı 550 bin civarında.
Kamyonların Ortalama Yaşı
16,2
Avrupa ortalamasından (8,1 yıl) oldukça yüksek.
Bireysel Kamyon Sahipleri
%85
Kamyonların büyük kısmı bireylere ait.
Yurt İçi Günlük Yükleme Sayısı
350 bin
Hafta içi her gün, iç taşımada yük alan kamyon sayısı.
Yurt Dışı Günlük Yükleme
7 bin
Türkiye’den giriş-çıkış yapan günlük toplam kamyon sayısı.
Uluslararası Şoför Sayısı
37 bin
Yurt dışı taşımacılık yapabilecek yeterliliğe sahip şoför sayısı.
Boş Dönüş Oranı (Yurt İçi)
%32
Yurt içinde yük taşırken dönüşte boş kalan kamyon oranı.
Boş Dönüş Oranı (Yurt Dışı)
%78
Yurt dışı taşımacılığında yük bulamayıp boş dönen kamyon oranı.
Bireysel Kamyon Sahipleri (KOBİ)
380 bin
Türkiye’de en büyük KOBİ grubunu oluşturan kamyon sahipleri.
Aylık Sefer Sayısı (Yurt İçi)
8-10
Yurt içinde bir kamyonun aylık ortalama sefer sayısı.
Yurt Dışı Sefer Sayısı (Aylık)
2
Uluslararası taşımacılıkta bir kamyonun ayda gerçekleştirdiği ortalama sefer sayısı.
Sefer Başına Mesafe (Yurt İçi)
460 km
Yurt içinde bir seferde ortalama kat edilen mesafe.
Aylık Ortalama Gelir (Yurt İçi)
200-350 bin TL
Kamyon başına kesilen aylık fatura tutarı.
Motorlu Taşıyıcı Kooperatifleri
110 bin
Motorlu taşıyıcılar kooperatiflerinde çalışan bireysel kamyon sayısı.
Ticari Yük Taşıyan Kamyonlar
550 bin
Türkiye’de ticari yük taşımacılığı yapan kamyon sayısı.
Günlük Nakliye Hacmi
1 milyar TL
Türkiye genelinde günlük toplam nakliye işlem hacmi.
E-Fatura/E-Arşiv Uyumluluğu
%100
Türkiye’deki tüm kamyoncular e-fatura ve e-arşiv mükellefidir.
Bir araştırma ekibi, güneş enerjisini verimli bir şekilde yakalayan ve depolayan yüksek performanslı kendi kendini şarj eden bir süper kapasitörü ortaya çıkararak enerji depolamada bir ilerleme kaydetti. Bu gelişme, süper kapasitörleri güneş hücreleriyle birleştirerek enerji depolama yeteneklerini geliştiren sürdürülebilir enerji çözümlerine doğru bir adım niteliğindedir.
Kendi kendini şarj eden ilk süper kapasitör geliştirildi
Yeni süper kapasitör teknolojisi, manganez, kobalt, bakır, demir ve çinko gibi çeşitli geçiş metal iyonlarının yanı sıra nikel bazlı karbonatlar ve hidroksitlerin benzersiz bir kombinasyonunu kullanır. Bu malzemeler, elektrotların iletkenliğini ve kararlılığını artırmada önemli bir rol oynar ve enerji depolama verimliliğinde etkileyici iyileştirmelere yol açar. Ortaya çıkan süper kapasitör, 5 ila 20 Wh kg aralığında çok daha düşük enerji yoğunlukları bildiren önceki çalışmalardan önemli bir sıçrama olan kilogram başına 35,5 watt-saat enerji yoğunluğu sağlar.
Ek olarak, yeni cihazın güç yoğunluğu kilogram başına 2555,6 watt’a ulaşarak, yaklaşık 1000 W kg olan önceki ölçütleri çok geride bırakıyor. Bu yüksek güç yoğunluğu, cihazın hızlı enerji patlamaları sağlamasına olanak tanır; bu da özellikle hızlı, yüksek güç girişleri gerektiren cihazlara güç sağlamak için faydalıdır. Bu kendi kendini şarj eden süper kapasitörün öne çıkan özelliklerinden biri dayanıklılığıdır. Cihaz, çok sayıda şarj ve deşarj döngüsünden sonra bile performansında minimum bozulma göstererek gerçek dünya uygulamalarında uzun vadeli kullanım potansiyelini vurgulamıştır.
DGIST Nanoteknoloji Bölümü Kıdemli Araştırmacısı Jeongmin Kim, bu gelişmenin önemini vurgulayarak, “Bu çalışma, süper kapasitörleri güneş hücreleriyle sorunsuz bir şekilde entegre eden Kore’nin ilk kendi kendini şarj eden enerji depolama cihazını tanıtması bakımından önemli bir başarıyı temsil ediyor.” dedi. Geçiş metali bazlı kompozit malzemelerin kullanımının, geleneksel enerji depolama teknolojilerinin sınırlamalarını nasıl ele aldığını ve daha sürdürülebilir bir çözüm sunduğunu vurguladı.
OpenAI’ın yakın zamanda tanıttığı o3 modeli, bugüne kadarki en güçlü yapay zeka modeli olarak öne sürülüyor. Ancak büyük bir dezavantajı var: Çalıştırmak için inanılmaz miktarda paraya ihtiyaç duyulması. OpenAI sorgu maliyeti işte burada devreye giriyor.
o3, test zamanı hesaplaması olarak bilinen bir teknik kullanarak sorunlar üzerinden “nedenler” yani, bir cevap vermeden önce birden fazla olasılığı “düşünmek” ve keşfetmek daha fazla zaman alır. Bu nedenle, OpenAI mühendisleri AI modelinin hatalı bir sonuca atlamak yerine karmaşık istemlere daha iyi yanıtlar üreteceğini umuyor.
OpenAI sorgu maliyeti
En azından bir dereceye kadar işe yaramış gibi görünüyor. Testin yaratıcısı François Chollet’e göre, en güçlü “yüksek hesaplama modunda” o3, dil modellerini test etmek için tasarlanmış ARC-AGI kıyaslamasında %87,5 puan aldı. Bu, önceki o1 modelinin en iyi puanı olan sadece %32’nin neredeyse üç katı. Ancak tüm bu titiz düşünce, fahiş masraflarla birlikte gelir. O yüksek su işaretine ulaşmak için, o3 görev başına 1.000 doların çok üzerinde işlem gücü kullandı – o3’ün düşük güç versiyonundan 170 kat daha fazla işlem gücü ve görev başına 4 dolardan daha az maliyeti olan selefinden çok daha fazlası. Bu ise OpenAI sorgu maliyetini ciddi derecede artırmaktadır.
Bu maliyetler, o3’ün performansının, yapay zeka modellerini “ölçeklendirme” yoluyla veya daha fazla işlem gücü ve eğitim verisi sağlayarak iyileştirmenin bir duvara çarptığı yönündeki korkuları kesin bir şekilde çürüttüğü yönündeki endüstri iddialarını karmaşıklaştırıyor. Öte yandan, o3’ün sadece üç ay önce yayınlanan o1’den neredeyse üç kat daha yüksek puan alması, yapay zeka kazanımlarının yavaşlamadığına dair yeterli kanıt gibi görünüyor. Ancak, OpenAI sorgu maliyeti açısından incelendiğinde ciddi masraflar ortaya çıkmaktadır.
Ancak ölçeklemeyle ilgili eleştiri, azalan getiriler sağlamasıdır. Buradaki kazanımlar büyük ölçüde yapay zeka modelinin tek başına ölçekleme yerine “mantık yürütme” biçimini değiştirerek elde edilmiş olsa da eklenen maliyetleri görmezden gelmek zordur.
Karşılaştırmada hala çığır açacak bir yüzde 76 puan alan düşük işlemli o3 sürümü bile görev başına yaklaşık 20 dolara mal oluyor. Bu nispeten uygun bir fiyat ancak yine de seleflerinden çok daha pahalı ve ChatGPT Plus’ın aylık maliyeti sadece 25 dolar olduğundan, kullanıcıya yönelik bu ürünün OpenAI’yi derinden olumsuz etkilemeden ne kadar daha akıllı hale gelebileceği belirsiz. OpenAI sorgu maliyeti bu nedenle sürekli bir endişe kaynağıdır.
Çin’in önde gelen madencilik şirketlerinden Rio Tinto, Moğolistan’daki açık bakır madeninde kullandığı dev kamyonları, değiştirilebilir bataryalı elektrikli kamyonlarla yenilemeyi hedefliyor.
Kamyonlara değiştirilebilir batarya teknolojisi gelecek
Bu yenilikçi sistem, batarya değişim süresini sadece 7 dakikaya indirerek büyük bir verimlilik artışı sağlayacak. Elektrikli araçlar, düşük bakım maliyetleri ve çevre dostu özellikleriyle maden sahasında tercih edilmesine rağmen, dev bataryaların şarj sürelerinin uzun olması, bu araçların yaygınlaşmasının önündeki en büyük engellerden biri olarak görülüyordu. Bu soruna çözüm olarak ise son dönemde binek otomobillerinde başarıyla kullanılan otomatik batarya değişim istasyonları devreye giriyor.
Rio Tinto’nun denemeye aldığı yeni sistemde, maden tesislerinde kullanılan 500 kamyondan 100’ü orta ve küçük tonajlı ağır yük kamyonları sınıfında yer alıyor. Yeni tip elektrikli kamyonlar, 91 ton taşıma kapasitesine sahip olacak. Bu kamyonların 800 kWs’lik bataryaları, 7 dakika içinde dolu bataryayla değiştirilerek kesintisiz çalışmaya devam edecek. Test programında 8 kamyon ve 13 batarya kullanılacak ve her batarya, şebekeye yük getirmeden şarj edilecek. Böylece kamyonlar, vardiya değişiminden önce 8 saat boyunca kesintisiz bir şekilde operasyonlarını sürdürebilecekler.
Projenin finansmanını Çin Devlet Güç Yatırım Şirketi üstlenecek ve kamyonların üretimini ise Tonly gerçekleştirecek. İlk modelin testlerine 2024’te başlanacak ve geri kalan 7 kamyonun teslimatı 2025 yılı ortalarına kadar gerçekleşecek. Eğer bu testler başarıyla tamamlanırsa, Batı Avustralya’daki Pilbara maden tesislerindeki 200 ton ve üzeri, hatta 320 tona kadar yük taşıma kapasitesine sahip kamyonlar için de benzer bir elektrikli batarya değişim programı başlatılacak. Bu yenilikçi projeyle, Çin için önemli bir ihracat fırsatı doğmuş olacak.
2008 yılında Michigan’ın Ann Arbor şehrinde kurulan ve Thomson Reuters tarafından satın alınan SafeSend, vergi dönüşleri, elektronik imza toplama, ödemeler, iş akışı otomasyonu ve uyumluluk gibi süreçleri kolaylaştıran yenilikçi araçlar sunuyor.
SafeSend, ABD’deki en büyük 100 muhasebe firmasının %70’i tarafından kullanılıyor ve 235 kişilik bir ekiple faaliyet gösteriyor. Şirket, Thomson Reuters’in mevcut vergi hazırlama yazılımlarıyla entegre çalışıyor ve bu satın almayla birlikte süreçler daha da sorunsuz hale gelecek. Thomson Reuters’in Vergi, Denetim ve Muhasebe Profesyonelleri Başkanı Elizabeth Beastrom, bu satın almanın şirketin vergi profesyonelleri ve işletmelerin dinamik taleplerine yanıt verme taahhüdünü güçlendirdiğini belirtti.
Beastrom, “SafeSend’in yenilikçi teknolojisini mevcut çözümlerimizle entegre ederek, vergi hazırlık süreçlerini basitleştiriyoruz ve işletmelerin karmaşık vergi ortamında başarılı olmalarına yardımcı oluyoruz.” dedi.
SafeSend, yapay zeka ve otomasyon teknolojilerini benimsemiş bir şirket olarak biliniyor. Kasım ayında piyasaya sürülen SafeSend One adlı yeni AI ürünü, belge toplama ve vergi dönüşü teslimine kadar tüm vergi sürecini otomatikleştiriyor. Bu hamle, Thomson Reuters’in inovasyon alanındaki iddiasını artırıyor.
Bu satın alma, Thomson Reuters’in vergi teknolojilerindeki ikinci büyük hamlesi olarak dikkat çekiyor. Şirket, 2022 yılında 500 milyon dolarlık bir anlaşmayla SurePrep’i bünyesine katmıştı. SafeSend ve SurePrep’in benzer ürün portföyleri ve AI teknolojilerini benimsemiş olmaları, Thomson Reuters’in stratejik yönelimine işaret ediyor.
Thomson Reuters, SafeSend’i bağımsız bir ürün olarak sunacak!
Thomson Reuters, SafeSend’i bağımsız bir ürün olarak sunmaya devam edeceğini ve vergi yazılımları sektöründeki çoklu satıcı desteğini sürdüreceğini belirtti. Bu adım, Thomson Reuters’in yalnızca bir haber ajansı olmanın ötesine geçerek, hukuk, muhasebe ve vergi gibi alanlarda geniş bir hizmet portföyü sunma hedefinin altını çiziyor.
Bu satın alma ile Thomson Reuters, işletmelerin vergi süreçlerini kolaylaştırmaya ve profesyonellere daha etkin araçlar sunmaya yönelik stratejik planlarını daha da ileri taşıyor.
Çin merkezli bir şirket dünyanın en güçlü kara rüzgar türbinini geliştirme planlarını açıkladı. Windey Energy dünyada türünün ilk örneği olacak ultra büyük 16MW kara türbinini geliştirecek. Plan İç Moğolistan özerk bölgesinin Bilim ve Teknoloji İnovasyon Büyük Gösterim Projesi’nin bir parçası.
Dünyanın en güçlü rüzgar türbini
Çin merkezli bir şirket, dünyanın en güçlü kara rüzgar türbinini geliştirme planlarını açıkladı. Windey Energy, dünyada türünün ilk örneği olacak ultra büyük 16 MW kara türbinini geliştirecek. Plan, İç Moğolistan özerk bölgesinin Bilim ve Teknoloji İnovasyon Büyük Gösterim Projesi’nin bir parçası.
Windey, projenin büyük rüzgar türbini araştırma ve geliştirme yeteneklerini geliştirmeyi, kara tabanlı rüzgar gücünde teknolojik inovasyonu ilerletmeyi ve şebeke entegrasyonunu desteklemeyi amaçladığını açıkladı. Türbin tasarımı, kanat teknolojisi ve denge kontrolündeki atılımlara odaklanan proje, karadaki rüzgar kaynaklarının verimli kullanımını teşvik eden bağımsız fikri mülkiyet haklarına sahip 16 MW’lık bir rüzgar türbini prototipi geliştirecek.
Şirket bir bildiride, “Rüzgar enerjisi teknolojisindeki uzmanlığımız, son teknoloji enerji depolama çözümlerine, kapsamlı proje geliştirme ve yenilenebilir enerji girişimlerine stratejik yatırımlara yönelik girişimlerle tamamlanıyor. 200’den fazla uluslararası ve ulusal standart komitesiyle aktif olarak etkileşim kuran Windey, endüstri standartlarını şekillendirme ve teknolojik gelişmeleri yönlendirme konusundaki kararlılığını gösteriyor. 4.000 çalışandan oluşan bir iş gücü ve 700 Ar-Ge mühendisinden oluşan özel bir ekibin desteğiyle şirket önemli bir uzmanlığa ve insan gücüne sahip” dedi.
Şirket yakın zamanda Orta Asya’nın en büyük tek kapasiteli rüzgar projesi olan Osakarovka 150MW rüzgar enerjisi projesine ilk rüzgar türbinini kurdu. Ağır bir vinç, 160 tonluk bir rotoru 120 metreye kaldırarak nacelle ile mükemmel bir şekilde hizaladı. 21 adet WD200-7700IW türbine sahip olan bu proje, Aralık 2025’e kadar yılda 223 milyon kWh temiz enerji üretecek ve 70.000 tondan fazla kömür tasarrufu sağlayacak! Ekim ayındaki soğuk havaya rağmen ekibimizin kararlılığı ve profesyonelliği parlıyor. Şirket, kalite sunmaya ve sürdürülebilir enerjiye geçişi desteklemeye kararlı olduğunu iddia ediyor.
Android kullanıcılarını hedef alan zararlı yazılımlar arasında yenisi olan FireScam, siber tehdit uzmanlarının dikkatini çeken gelişmiş bir tehlike olarak ortaya çıktı. Bu yazılım, kullanıcıların hassas verilerini ele geçirirken tespit edilmekten kaçınmak amacıyla ileri düzey gizleme yöntemleri kullanıyor.
Android platformunda yeni zararlı yazılım tespit edildi
FireScam, sahte bir Telegram Premium uygulaması olarak kendini gösteriyor ve yayılımını sahte bir RuStore App Store web sitesi üzerinden sağlıyor. Bu sahte platform, özellikle Rusya’da popüler bir uygulama mağazası gibi görünmek üzere tasarlanmış olsa da, uzmanlar saldırganların başka bölgelerde de aktif olabileceği konusunda kullanıcıları uyarıyor.
Gelişmiş kötü amaçlı yazılım tekniklerinden yararlanan FireScam, cihazlara ilk aşamada yükleyici olarak bilinen bir programla bulaşıyor ve bu sayede hassas verileri çalarak kullanıcı faaliyetlerini izliyor. Firebase gibi yasal araçları kullanarak tespit edilmekten sakınan bu yazılım, yalnızca veri hırsızlığıyla sınırlı kalmayıp, cihaz üzerinde kalıcı bir kontrol mekanizması kuruyor. Raporda, FireScam’ın cihazdaki ekran hareketlerini, e-ticaret işlemlerini, pano aktivitelerini ve kullanıcı etkileşimlerini takip ettiğine dikkat çekiliyor. Ayrıca sistem uygulamalarından gelen bildirimleri toplayarak kullanıcıların mesajlarını ve uygulama verilerini Firebase gibi gerçek zamanlı bir platform aracılığıyla dışarıya aktarıyor.
Bu tür gelişmiş zararlı yazılımlar, bireyler ve şirketler açısından büyük bir risk teşkil ediyor. Araştırmacılar, kullanıcıların yalnızca güvenilir mağazalardan uygulama indirmeye özen göstermesi gerektiğini, sahte platformlara karşı dikkatli olunmasının önemli olduğunu belirtiyor. FireScam örneği, günümüzün zararlı yazılımlarının ne denli karmaşık ve tehlikeli hale geldiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Apple, 2025 Çin Ay Yeni Yılı için özel bir AirPods 4 sürümü çıkararak, hem kültürel hem de ticari bir adım atmış oldu. Şirket, Yılan Yılı’nı kutlamak için sınırlı sayıda ürettiği bu özel tasarım kulaklıkları tanıttı. Ancak bu sürüm, sadece tasarımıyla değil, aynı zamanda Apple’ın Asya pazarındaki stratejisinin bir parçası olarak da dikkat çekiyor. Bu özel AirPods 4, standart versiyonunun tüm teknik özelliklerini muhafaza ederken, dikkat çeken nokta tasarımında ve özellikle kutusunda yer alan Yılan Yılı’na özgü bir gravür olması. USB-C şarj kutusunda bulunan bu özel işçilik, kulaklıkları tamamen benzersiz kılıyor ve kültürel anlam taşıyor. Yılan Yılı, Çin kültüründe önemli bir yere sahip ve Apple, bu yıl bu temayı işleyerek bir bakıma Çinli kullanıcılarının gönlünü kazanmayı amaçlıyor.
Apple, Ay Yeni Yılı’na özel AirPods 4 tasarlıyor
Apple’ın Ay Yeni Yılı’na yönelik özel üretim yapma geleneği geçmiş yıllarda da mevcuttu. 2010’ların sonlarından itibaren, Apple her yıl Çin takvimine göre bir hayvan figürünü baz alarak özel sürüm ürünler piyasaya sürdü. 2023 yılına kadar, özel AirPods Pro modelleriyle Ejderha Yılı, Öküz Yılı, Kaplan Yılı ve Tavşan Yılı gibi yıllara özel üretimler gerçekleştirdi. 2025’te ise ilk kez AirPods 4 modeli bu özel koleksiyona dahil olmuş oldu. Apple, geçmişte olduğu gibi bu modelin satışına da sınırlama getirmiş durumda. Her bir müşteri yalnızca iki adet bu özel AirPods 4 alabilecek. Sınırlı sayıda üretim, bu ürünü aynı zamanda koleksiyonluk bir hale getiriyor.
Yeni Yıl öncesindeki siparişler 5 Ocak’ta başladı ve teslimatlar 8 Ocak’tan itibaren müşterilere yapılmaya başlanacak. Bu, kullanıcılar için bir nevi yılbaşı hediyesi niteliğinde oluyor. Ayrıca, bu özel sürümün yalnızca Yılan Yılı’na özgü değil, aynı zamanda çok ilgi gören bir Apple ürünü olması, şirketin Çin pazarındaki etkisini artırma stratejisiyle doğrudan bağlantılı.
Apple, AirPods 4’ün bu özel sürümünü sadece kulaklıklarla sınırlı tutmamış. Çin’deki geniş kullanıcı kitlesini hedef alarak, 2025 Çin Ay Yeni Yılı kampanyasında Apple, iPhone 16 serisini 500 yuan indirimle satışa sunacak. Bu kampanya, AirPods, Mac ve iPad gibi popüler ürünler için de geçerli. Bununla birlikte, Apple; iPhone, iPad, Mac ve çeşitli aksesuarlarda sunduğu bu cazip indirimlerle, Çinli müşterilerin daha fazla ürünü Apple ekosistemine dahil etmeyi amaçlıyor.
Son olarak, Apple, 4 Ocak ile 14 Şubat tarihleri arasında “Today at Apple” oturumları düzenleyerek Yılan Yılı temalı özel bir kullanıcı deneyimi sunmayı planlıyor. Bu oturumlar, sadece Apple ürünlerini tanıtmakla kalmayacak, aynı zamanda Yılan Yılı’na uygun interaktif ve kültürel deneyimler de kullanıcılarla buluşacak. Yılan Yılı’nın etkisi altında gerçekleşecek bu oturumlar, sadece Çin’deki kullanıcıları etkilemekle kalmayıp, tüm dünya genelindeki Apple kullanıcıları için de benzersiz bir fırsat yaratacak.
Roborock, CES 2025’te tanıttığı Saros Z70 modeliyle robot süpürge teknolojisinde çığır açan bir yeniliğe imza attı ve dikkatleri bir kez daha üzerine çekmeyi başardı. Robot süpürge sektörünün önde gelen isimlerinden biri olan Roborock, Saros Z70’e entegre edilen robot koluyla sektörde bir ilki gerçekleştiriyor. Daha önce yüksek maliyetler ve karmaşık mekanizmalar nedeniyle yaygınlaşamayan bu tür bir sistem, günümüzde sensör ve üretim maliyetlerinin düşmesiyle hayata geçirilebilmiş olsa da bu cihazın fiyatı hâlâ geniş bir kullanıcı kitlesi için erişilebilir değil.
Dünyanın ilk robot kollu süpürgesi resmen tanıtıldı
Saros Z70’in sahip olduğu beş eksenli robot kol, cihazın üst kısmından açılarak 300 grama kadar hafif eşyaları kaldırıp yerleştirme gibi görevler üstlenebiliyor. Bu mekanizma sayesinde cihaz yalnızca zemin temizlemekle kalmayıp, engelleri kaldırarak temizlik işlemini daha kapsamlı hale getiriyor. Üzerinde bulunan kamera ve sensörler, çevresini detaylı bir şekilde algılayarak kolun doğru şekilde hareket etmesini sağlıyor. Bu özellik, temizlik deneyimini yalnızca otomatik bir görevden, kullanıcıyla etkileşim kurabilen daha gelişmiş bir sürece dönüştürüyor.
Roborock, bu yenilikçi sistemi desteklemek için OmniGrip adlı bir mobil uygulama geliştirmiş durumda. Bu uygulama sayesinde kullanıcılar, kolun aktif olup olmayacağını kontrol edebiliyor, etkileşim kurulacak objeleri belirleyebiliyor ve bu objelerin hangi alanlara taşınması gerektiğini programlayabiliyor. Güvenlik açısından, cihazda bir çocuk kilidi ve gerektiğinde kullanılabilecek bir acil durdurma düğmesi de yer alıyor.
Saros Z70, 10 Şubat 2025 tarihinden itibaren 1.600 dolarlık fiyat etiketiyle satışa sunulacak. Bu robot süpürgenin evlerde sağlayacağı katkılar ve temizlik sürecindeki pratikliği zamanla daha net anlaşılacak. Ancak, teknolojik yeniliklerine rağmen yüksek fiyat etiketinin ürünün yaygınlaşmasını engelleyebileceği düşünülüyor. Buna karşın, Saros Z70’in sunduğu bu benzersiz özellikler, robot süpürge dünyasında bir dönüm noktası olarak değerlendirilmekte.
LG, CES 2025’te tanıttığı yeni Evo serisi akıllı televizyonlarıyla dikkatleri üzerine çekti. Bu serinin, sinema ve oyun severler için büyük yenilikler sunduğu belirtiliyor. Serinin en önemli özelliği, LG’nin geliştirdiği yeni Alpha 11 Gen 2 işlemcisi. Bu işlemci, yapay zeka ve makine öğrenimi kapasitesini geliştirerek, görüntü ve ses kalitesinde büyük iyileştirmeler sağlıyor. Alpha 11, düşük çözünürlüklü içerikleri daha net ve doğal şekilde ölçeklendirebiliyor, ayrıca HDR görüntüleri kişiselleştirmek ve ince ayar yapmak için bir “Profesyonel” dinamik ton eşleme sistemi de sunuyor. Bu özellik, renk ve detay hassasiyetini çok daha üst seviyelere taşıyor.
LG, yeni Evo OLED televizyon serisini tanıttı
Ses tarafında da Alpha 11 işlemcisi büyük bir ilerleme kaydetmiş. İşlemci, basit stereo ses kaynaklarını sanal 11.1.2 surround ses deneyimine dönüştürebiliyor. Bu, 2024 modellerinde kullanılan 9.1.2 sanal ses sistemine göre daha dengeli ve net bir ses sağlıyor.
Yeni M5 ve G5 serilerindeki diğer yenilik ise parlaklık seviyelerindeki önemli artış. LG’nin “Brightness Booster Ultimate” sistemi, dört katmanlı OLED panel tasarımıyla birlikte Alpha 11 işlemcisinin gelişmiş piksel kontrol teknolojisini birleştirerek, parlaklık seviyelerini önceki modellere göre üç kat artırmayı amaçlıyor. Bu artış, 55, 65, 77 ve 83 inç ekran boyutlarında daha da belirgin hale geliyor. LG, bu modellerin parlaklık değerlerinin özellikle 10% pencere parlaklık ölçümlerinde 1900 nit civarında olacağını belirtiyor, daha küçük ölçümlerde ise bu değerlerin daha yüksek olması bekleniyor.
Bu teknolojik geliştirmeler, LG Evo serisinin özellikle film izleme ve oyun deneyimini önemli ölçüde iyileştireceğini ve kullanıcılara her ortamda üstün bir görüntü ve ses deneyimi sunmayı amaçladığını gösteriyor.
Circular, CES 2025 fuarında akıllı yüzük pazarında önemli bir yeniliğe imza atarak, Circular Ring 2’yi tanıttı. Bu yeni model, sağlık takibini daha ileriye taşıyan özellikleriyle dikkat çekiyor. Circular Ring 2, kullanıcıların kalp sağlıklarını izlemelerine olanak tanıyan EKG (elektrokardiyogram) çekebilme ve atriyal fibrilasyon (AFib) tespit yeteneği sunuyor. AFib, düzensiz kalp atışlarına yol açan bir durumdur ve erken teşhis edilmesi, ciddi sağlık sorunlarının önüne geçilmesine yardımcı olabilir. Yüzük, FDA onaylı AFib tespit algoritmasıyla, kullanıcılara bu tür sağlık problemlerini izleyebilme fırsatı tanıyor.
EKG çeken ve kalp atışı ölçen akıllı yüzük tasarlandı
Circular Ring 2’nin EKG ölçümleri, gelişmiş fotopletismografi (PPG) sensörü kullanılarak yapılır. PPG sensörleri, cilde yansıyan ışığı kullanarak kan akışındaki değişiklikleri ölçer. Bu teknoloji sayesinde, akıllı yüzük kullanıcıların kan damarlarında meydana gelen değişiklikleri doğru şekilde algılar ve böylece kalp sağlığı hakkında değerli veriler elde edilir.
Bir önceki modele göre Circular Ring 2’de önemli gelişmeler de bulunuyor. Yeni nesil yüzüğün pil ömrü, kullanıcıların daha uzun süre boyunca cihazı kullanabilmesi için sekiz güne kadar uzatılmış. Bu, uzun süreli kullanımda pil değiştirme veya sık sık şarj etme gerekliliğini ortadan kaldırarak, daha sürdürülebilir bir kullanıcı deneyimi sunuyor. Ayrıca, yüzük uyku analizi gibi sağlık takibi özellikleriyle zenginleştirilmiş, böylece kullanıcılar sadece kalp sağlığı değil, aynı zamanda genel sağlık durumlarını da izleyebiliyorlar.
Circular Ring 2, kullanıcıların yüzüğü sipariş etmeden önce, akıllı telefonlarındaki Dijital Yüzük Ölçülendirme özelliğiyle doğru ölçümü yapabilmelerini sağlıyor. Bu özellik, geleneksel plastik ölçü setlerinin yerine dijital bir çözüme olanak tanıyor, böylece kullanıcılar daha rahat bir deneyim yaşayabiliyorlar.
Yüzük, dört farklı renk seçeneğiyle (altın, gümüş, siyah ve rose gold) sunuluyor. Circular, her kullanıcının tarzına uygun bir seçenek sunmak için bu renk çeşitliliğini sunuyor. Yüzüğün fiyatı ise 380 dolar olarak belirlenmiş, bu da onu akıllı yüzük teknolojisine sahip olmak isteyenler için premium bir seçenek haline getiriyor.
Bu teknoloji, sağlıklı yaşamı destekleyici özellikleri ve estetik tasarımıyla sağlık teknolojileri pazarında önemli bir yer edebilir. Circular Ring 2’nin, özellikle kalp sağlığına önem veren ve giyilebilir teknolojilere ilgi duyan kullanıcılar için büyük bir adım olduğu söylenebilir.
Samsung, ekran teknolojilerindeki liderliğini güçlendirmeye devam ediyor. Şirket, dördüncü nesil QD-OLED TV panellerini tanıtarak OLED pazarındaki üstünlüğünü bir kez daha kanıtladı. Yeni paneller, 4.000 nit tepe parlaklığı ile önceki nesillerdeki 3.000 nit seviyesini geride bırakacak. Samsung yeni nesil OLED teknolojisini bu panellerde kullanarak piyasadaki en parlak OLED paneller arasında yerini aldı. Bu yeniliklerin detayları, CES 2025’te Las Vegas’ta gerçekleşecek etkinlikte sergilenecek.
QD-OLED teknolojisi: daha parlak ve canlı renkler
Yeni nesil QD-OLED paneller, %30’dan fazla parlaklık artışı sunarken, bu gelişimin arkasında ileri panel sürüş teknolojisi ve yeni organik malzemeler bulunuyor. Samsung yeni nesil OLED paneller, rakibi LG Display’in WOLED panelleri beyaz alt pikseller kullanırken, Samsung’un panelleri kırmızı, yeşil ve mavi alt piksellerle daha yüksek parlaklık ve renk saflığı sağlıyor.
Samsung, bu teknolojiyi CES 2025’te77 inçlik bir prototip televizyon üzerinde sergileyecek. Ayrıca, panellerin renk performansını ve parlaklığını sergilemek için “QD Jungle” adlı bir medya sanat enstalasyonu da izleyicilerle buluşacak. Ancak, pazar koşulları nedeniyle tüketici modellerinin 4.000 nit tepe parlaklığa tam olarak ulaşamayabileceği belirtiliyor. Yine de Samsung yeni nesil OLED teknolojisi, tüketiciler için etkileyici olacak.
Monitör pazarına yönelik çözümler
Samsung, QD-OLED teknolojisinin yalnızca televizyonlarla sınırlı kalmayacağını vurguladı. Şirket, 27 inç ile 49 inç arasında değişen boyutlarda monitör panelleri de duyurdu. Oyun, üretkenlik ve içerik oluşturma gibi farklı kullanım senaryolarına hitap eden bu panellerin, Samsung’un Odyssey ve Smart Monitor serilerinde yer alması bekleniyor.
Katlanabilir ve sarılabilir ekranlarda yenilikler
Samsung, esnek ekran teknolojilerinde de önemli adımlar atıyor. Şirket, 5 inçlik sarılabilir ekran ve 18 inçlik katlanabilir panel prototiplerini tanıtarak, ekran teknolojisinde sınırları zorladığını bir kez daha gösterdi. Samsung yeni nesil OLED teknolojisi ise, bu yeniliklerin, gelecekteki akıllı telefonlar ve diğer cihazlar için daha fazla esneklik ve etkileyici bir görüntüleme deneyimi sunacağı öngörülüyor.
Samsung’un bu yenilikçi çözümleri, OLED pazarındaki liderliğini pekiştirirken, ekran teknolojilerindeki geleceği şekillendirme konusundaki kararlılığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Samsung yeni nesil OLED ürünlerinde sunduğu yeniliklerle tüketici beklentilerini aşmayı hedefliyor.
Elektrikli araç teknolojisinde çığır açan yeniliklere bir yenisi eklendi. Avrupa merkezli Donut Lab, ikinci nesil göbeksiz elektrikli motorlarını CES 2025’te tanıttı. Alışılmışın dışında “donut” şeklindeki bu motorlar, yüksek performansı düşük ağırlıkla birleştirerek elektrikli araçların geleceğini yeniden şekillendirme potansiyeli sunuyor.
Göbeksiz motorlarla yepyeni bir dönem
Donut Lab’ın geliştirdiği yeni nesil 21 inç çapındaki motorlar, birim başına 630 kW (845 beygir gücü) güç ve 4.300 Nm tork üretebiliyor. Sadece 40 kilogram ağırlığında olan bu motorlar, geleneksel elektrik motorlarının üçte biri kadar hafif. Bu durum, daha az enerji tüketimi ve daha fazla menzil sunarak elektrikli araçlarda devrim yaratıyor.
Firmanın açıklamasına göre, bu motorlar kullanıldığında araç genelinde yüzlerce kilogram ağırlık tasarrufusağlanabiliyor. Ayrıca yüzde 50’ye kadar maliyet avantajı sunulurken, üretim sürecinden 120’ye yakın parça çıkarılıyor. Böylece elektrikli araçların gelecekte daha uygun fiyatlı olması hedefleniyor.
Tasarım ve performansta özgünlük
Göbeksiz motorların tekerlek içine yerleştirilmesi, araç şasisinde önemli alan tasarrufu sağlıyor. Bu, daha büyük bataryaların kullanılabilmesi veya daha aerodinamik tasarımların geliştirilmesi için fırsat yaratıyor. Ancak motor ağırlığının tekerlek üzerinde yer alması, süspansiyon sistemleri için yeni mühendislik çözümleri gerektiriyor.
Çeşitli araç segmentleri için geniş kullanım alanı
Donut Lab, CES 2025’te binek araçların yanı sıra farklı araç segmentleri için geliştirdiği motorları da sergiledi. Bunlar arasında:
Kamyon ve Tırlar: 200 kW güç ve jant başına 3.000 Nm tork üreten 21 inç çapındaki bir versiyon.
Scooterlar: 12 inç çapında, 15 kW gücünde bir model.
Drone Motorları: 120 mm çapında, 3 kW gücündeki kompakt bir tasarım.
Ayrıca 150 kW gücünde, 17 inç çapındaki motosiklet motoru, şimdiden birkaç elektrikli motosiklette kullanılmaya başlandı.
Donut Lab’ın ikinci nesil göbeksiz motorları, elektrikli araçların tasarımını ve işleyişini kökten değiştirebilecek bir potansiyele sahip. Daha hafif, daha verimli ve daha uygun maliyetli bu motorlar, elektrikli araç teknolojisini bir adım öteye taşıyor.
Bu yenilik, sadece otomobil dünyasında değil, kamyonlardan scooterlara, dronlardan motosikletlere kadar geniş bir yelpazede kendini gösterecek gibi görünüyor. Elektrikli araçların geleceği, Donut Lab gibi öncü inovasyonlarla yeniden şekilleniyor.