Yapay zeka ile üretilen içerikler nasıl tespit edilir?

0

Yapay zeka ilerledikçe, yapay zeka tarafından oluşturulan görüntüler ve metinler, insan tarafından oluşturulan içeriklerden giderek daha fazla ayırt edilemez hale geliyor. İster gerçekçi deepfake videolar, ister sanat eserleri ya da sofistike sohbet robotları şeklinde olsun, bu yaratımlar genellikle insanların neyin gerçek neyin yapay zeka yapımı olduğunu ayırt edip edemeyeceklerini merak etmelerine neden oluyor. Bu bağlamda, yapay zeka ile üretilen içerikler büyük önem taşıyor.

Yapay zeka ile üretilen içerikler için tespit algoritmaları

İnsanların yapay zeka ile üretilen içerikler ne kadar doğru tespit edebildiklerini keşfedin ve bu doğruluğu kendi yeteneklerine ilişkin algılarıyla karşılaştırın.

Yapay zeka teknolojisi son yıllarda hızla gelişerek görsel sanatlar yaratıyor, makaleler yazıyor, müzik besteliyor ve son derece gerçekçi insan yüzleri üretiyor. Metin oluşturma için ChatGPT ve görüntü oluşturma için DALL-E gibi araçların yükselişiyle birlikte, YZ içeriği günlük yaşamın bir parçası haline geldi. Bir zamanlar belirgin bir şekilde makineye benzeyen içerikler artık çoğu zaman insanların çalışmalarından ayırt edilemiyor.

YZ içeriği daha sofistike hale geldikçe, onu tespit etme zorluğu da artıyor. 2023 yılında yapılan çalışma, YZ ve insan içeriğini birbirinden ayırmanın ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar, YZ tarafından oluşturulan yüzlerin gerçek yüzlerden daha insani görünebildiğini keşfetti. Bu durum hiperrealizm olarak bilinen bir fenomendir.

Çalışmada katılımcılardan yapay zeka yapımı ve gerçek insan yüzlerini ayırt etmeleri istendi. Şaşırtıcı şekilde, YZ yüzlerini tespit etmede kötü olanlar, tespit etme yeteneklerine daha fazla güveniyorlardı. Bu aşırı güven hatalarını büyüttü. Çünkü katılımcılar, özellikle yüzler beyaz olduğunda, üretilen yüzleri daha insana benzer olarak sürekli yanlış değerlendirdiler.

Çalışma YZ yüzlerinin genellikle insan yüzlerinden daha tanıdık, orantılı ve çekici olarak algılandığını ortaya koydu. Katılımcıların yanlış değerlendirmelerini etkileyen nitelikler var. Bu bulgular, yapay zeka ile üretilen içerikler belirli psikolojik önyargılardan nasıl yararlanabileceğini gösteriyor. Ayrıca bireylerin neyin gerçek neyin yapay üretildiğini doğru bir şekilde tanımalarını zorlaştırdığını vurgulamaktadır.

Farklı yaş gruplarından 100 katılımcının kullanıldığı ilgili bir çalışmanın sonuçları çarpıcı oldu. Sonuçlar genç katılımcıların yapay zeka ile üretilen görüntüleri tanımlamada daha iyi olduklarını gösteriyor. Ayrıca yaşlıların ise daha fazla zorlandıklarını göstermiştir. İlginç bir şekilde, katılımcıların güveni ile doğruluk arasında da pozitif bir korelasyon var. Ancak yaygın yanlış sınıflandırmalar insan ellerindeki doğal olmayan detaylar gibi ince yapaylıklarla bağlantılıydı.

Hyundai Ioniq 5 Supercharger ile uyum sorunu yaşıyor mu?

0

CCS veya Kombine Şarj Sistemi, Kuzey Amerika’daki standarttı ve Tesla hariç her otomobil üreticisi tarafından kullanılıyordu. Tesla, Kuzey Amerika Şarj Standardı veya NACS adı verilen kendi portunu ve şarj istasyonunu geliştirdi. Hyundai Ioniq 5 Supercharger ile ilgili uyumluluk önemli bir konudur.

Hyundai Ioniq 5 Supercharger uyumlu mu?

Ford, EV sahiplerine ABD ve Kanada genelinde 12.000’den fazla Tesla Süper Şarj Cihazına erişim sağlayacak bir anlaşmaya vardıktan sonra otomobil üreticileri Mayıs 2023’te NACS’ye geçmeye başladı. GM de bunu takip etti ve altı ay içinde neredeyse her otomobil üreticisi Tesla ile benzer bir anlaşma yaptı. Erişim başlangıçta bir Tesla adaptörüyle sağlanacaktı; ancak bu otomobil üreticilerinin çoğu (Hyundai ve Kia dahil) NACS şarj teknolojisini gelecekteki EV’lerine entegre etmeyi de kabul etti. Hyundai Ioniq 5 Supercharger uyumu bu açıdan önem kazanmıştır.

2025 Hyundai Ioniq 5 de bunlardan biri. Elbette, tüm bunlar Hyundai’nin hatası değil. Ioniq 5’in şarj portu her zaman arka yolcu tarafındaydı ve onu taşımak masraflı bir teklif olurdu. Tesla ise sorunun daha uzun kablolara sahip V4 şarj istasyonlarının piyasaya sürülmesiyle çözülebileceğini söylüyor. Ancak web sitesinde “Tüm araç üreticilerini şarj portu konumlarını arka sürücü tarafına veya ön yolcu tarafına standart hale getirmeye teşvik ediyoruz” yazıyor. İyi haber şu ki, Hyundai Ioniq 5 Supercharger istasyonlarına da erişim sağlayabilecek.

2025 Hyundai Ioniq 5 alıcıları bir CCS istasyonu bulup adaptörü kullanma konusunda daha şanslı olacaklar. Hyundai, Ioniq 5’in bir CCS şarj cihazında yaklaşık 20 dakikada yüzde 10’dan 80’e kadar şarja ulaşabileceğini söylüyor. Aynı dolum, bir NACS şarj cihazında size 30 dakikaya kadar mal olacak. Ancak Hyundai Ioniq 5 Supercharger uyumlu olduğunu göz önünde bulundurmak faydalı olacaktır.

Hyundai sahipleri ayrıca planlanan Ionna şarj ağına da erişebilecek. 2030 yılına kadar 30.000 NACS ve CCS şarj noktasına sahip olması beklenen Ionna ağı, BMW, General Motors, Honda, Hyundai, Mercedes-Benz, Kia, Stellantis ve Toyota arasındaki bir iş birliğidir.

Medikal yapay zeka uygulamaları ve sağlık sektörü

Sağlık Hizmetlerinde Yapay Zeka Pazarı, makine öğrenimi ve hassas tıp alanındaki gelişmelerin etkisiyle hızla büyümektedir. Yapay zeka teşhis araçları dahil olmak üzere yapay zeka uygulamaları, operasyonel verimlilikte devrim yaratıyor. Pazar, sağlık hizmetleri veri hacimleri ve uygun maliyetli çözümlere yönelik talep nedeniyle gelişiyor.

Medikal yapay zeka

Sağlık hizmetlerinde küresel yapay zeka, 2025 yılında 17.198,9 milyon dolar tahmini değerle üstel büyüme yaşayacak. Gelirin 2025’ten 2035’e kadar yüzde 18,2’lik bir YBBO ile artması bekleniyor. Nihayetinde 2035 yılına kadar 77.456,4 milyon dolar tutarında pazar büyüklüğüne ulaşması beklenmektedir. Bu kayda değer genişleme, yapay zeka teknolojilerinin devrim yaratma potansiyelinin altını çizmektedir.

Yapay zeka teknolojilerinin sağlık sistemlerine entegrasyonu, hasta sonuçlarını iyileştiriyor. Ayrıca medikal yapay zeka tıbbi uygulamaları yeniden şekillendiriyor. Makine öğrenimi, bağlama duyarlı hesaplama, doğal dil işleme (NLP), derin öğrenmeyle sağlık hizmeti uygulamasında kullanılıyor. Medikal yapay zeka teşhis, tedavi planlaması, ilaç keşfi ve hasta yönetimi yer alıyor. Daha özel ve verimli sağlık hizmeti sunumunun önünü açıyor.

Sağlık hizmetlerinde medikal yapay zeka pazarının, artan sağlık hizmeti maliyetlerini azaltma ihtiyacının sonucu olarak gelişmesi muhtemeldir.

AI, sağlık hizmetlerinde klinik teşhisler gerçekleştirmek ve bir durum için uygun tedavi stratejileri önermek amacıyla verileri yorumlamak ve analiz etmek için kullanılır. Çeşitli teknolojiler ve gelişmiş algoritmalar kullanarak hastalık modellerini ve semptomlarını analiz ederken, aynı zamanda sağlık uzmanlarına daha iyi yönlendirme, eleştiri ve destek sağlar. Ayrıca yapay zeka destekli sistemler akıllı cihazlar aracılığıyla sağlık verilerini analiz edebiliyor. Yapay zeka hastalara dijital ve sanal konsültasyonlar sunabiliyor ve ilaç formülasyonu ve yönetimi hizmetleri sağlayabiliyor.

Yapay zeka destekli siber güvenlik sistemleri

0

Avrupa Birliği Siber Güvenlik Ajansı’nın (ENISA) temel stratejik hedeflerinden biri olan öngörü, çeşitli olası gelecekler üzerinde düşünmeyi sağlıyor. ENISA, gelecekteki siber güvenlik tehditlerini belirliyor. Ortaya çıkan zorlukları haritalıyor. Yapay zeka destekli siber güvenlik üzerinde etkileri olabilecek gelecekteki teknolojilere yönelik çabalara öncelik vermek için öngörü uygulamak üzere bir metodoloji geliştirmiştir.

Yapay zeka destekli siber güvenlik

ENISA, yeni ortaya çıkan alanlardaki siber güvenlik gelişmeleri hakkında bilgiler ve rehberlik konusunda tetikte. ENISA’nın AI ve IoT ile ilgili konulardaki çok sayıda raporu ve çalışması hedefli odağın göstergesi.

Yapay Zeka; karar verme, problem çözme gibi görevleri yerine getiren bir bilgisayar bilimi alanıdır. Sağlık ve finanstan otonom araçlara entegre olan yapay zeka teknolojileri hızla gelişmeye devam ediyor. Kuşkusuz faydalı olsa da YZ ve otomatik karar verme sürecine uygulanması zorluklarla geliyor. Yapay zeka destekli siber güvenlik burada kritik bir rol oynamaktadır.

YZ’nin güvenlikteki ikili rolü kabul edilmeli. Beklenen sonuçları manipüle etmek için kullanılabiliyor. YZ teknikleri güvenlik operasyonlarını da geliştirebiliyor. Düşmanca saldırıları azaltmaya yardımcı olabiliyor. Bu nedenle, yapay zeka destekli siber güvenlik sistemleri geliştirilmesi büyük önem taşır. Bununla birlikte, YZ’nin siber güvenlik için bir araç olarak kullanılması, YZ’nin kendisinin güvenilirliğini ve güvenliğini sağlayan özel önlemler geliştirmek için gereklidir.

Bu bağlamda AB, yapay zekaya ilişkin kapsamlı düzenleme olan Avrupa Yapay Zeka Yasası’nı yürürlüğe koydu. (AB) 2024/1689 sayılı Tüzük 1 Ağustos 2024 tarihinde yürürlüğe girdi. AB’de yapay zekânın sorumlu bir şekilde geliştirilmesini ve uygulanmasını desteklemeyi amaçlamaktadır. Risk seviyelerine dayalı bir ürün güvenliği yaklaşımı benimseyen yönetmelik, yapay zekanın kullanımına ilişkin tek tip bir dizi gereklilik ve yükümlülük ortaya koymaktadır.

ENISA, Avrupa’daki kritik altyapının güvenliğini sağlamak için de çalışan NIS İşbirliği Grubuna üyeliği yapıyor. Böylelikle gelişmekte olan teknolojilerle ilgili belirli riskleri izlemeye ve değerlendirmeye devam etmektedir. Ayrıca ENISA, sistematik olarak öngörü tatbikatları yapmak üzere özel geçici Çalışma Grubu kurdu. Ajans, yapay zeka destekli siber güvenlik ekosistemini analiz etmek için çalışmaya devam ediyor.

Microsoft Copilot kurumsal çözümlerde öne çıkıyor

0

Microsoft 365 Copilot genişletilebilirliği, kurumsal yapay zekayı ilerletmek için devrim niteliğinde yeni bir çerçevedir. Bireyler ve ekipler, kendi aracılarını oluşturarak Copilot’un davranışını ek talimatlar, temeller ve eylemlerle özelleştirebiliyor. Ayrıca tüm bunları yaparken aracın kullanıcı arayüzünde net ve keşfedilebilir bir giriş noktası sağlayabilir.

Microsoft Copilot kurumsal çözümler

Bu aracılar, çalışanların işlerini daha kapsamlı ve verimli bir şekilde yapmaları için Microsoft Graph ve Microsoft 365 uygulamalarının ötesine geçmelerine yardımcı oluyor. Microsoft’ta kullanıcıların yapay zekaya dayalı yardım ve yetenekleri dahili olarak denemelerini sağlıyor. Belirli bireylerin veya ekiplerin ihtiyaçlarına göre uyarlanmış verimlilik,veriye dayalı içgörülerin kilidini açıyor.

Copilot uzantılarını her zamankinden daha fazla çalışan için erişilebilir hale getiriyor: Microsoft Copilot Studio. Bu düşük kodlu çözüm, hem teknik hem de teknik olmayan kullanıcıların kendi aracılarını oluşturmalarını sağlıyor. Ayrıca Copilot’un yeteneklerini işlerine göre uyarlamalarını mümkün kılıyor.

Microsoft Power Platform’un bir parçası olan Microsoft Copilot Studio, çalışanların kendi aracılarını oluşturmalarını sağlıyor. Bununla birlikte Microsoft 365 Copilot’un değerini genişletmek için kullanmalarını sağlar. Birinci taraf ve üçüncü taraf hizmetleri aracılığıyla eylemler için Power Platform ile düşük kodlu bağlayıcı modelini kullanıyor.

Kullanıcılar belirli profesyonel ihtiyaçlara ve iş işlevlerine göre göre kendi aracılarını oluşturabiliyor. Bu aracılar, Microsoft 365 Graph içindeki bilginin odağını daraltabiliyor. Bunun dışına ulaşabiliyor ve hatta eylemler gerçekleştirebiliyor.

Aracı oluşturmanın çeşitli yolları vardır. Bunlar, Microsoft Teams ve SharePoint’teki Copilot Chat aracılığıyla Copilot Studio aracı oluşturucusundaki basit doğal dil sorgularından tam özellikli Copilot Studio grafik yazma ortamına ve Copilot Studio ile Azure Yapay Zeka’nın bir kombinasyonuna kadar uzanır.

Yapay zeka ile sesli asistan teknolojisinde yeni dönem

0

En basit haliyle sanal asistan, genellikle bir insan tarafından gerçekleştirilen görevleri yerine getirmeye veya bilgileri yönetmeye yardımcı olan bir yazılım programıdır. Yapay zeka ile sesli asistan geliştirme bu alanda büyük önem taşır. Dijital asistanlar olarak da adlandırılan bu akıllı araçlar sesle etkinleştirilebiliyor. Örneğin Siri, Google Assistant ve Alexa verilebiliyor. Ancak birçok şirket kendi versiyonlarını geliştiriyor. Örneğin arabanızda, navigasyon veya diğer araç sorunlarına yardımcı olan sesle etkinleşen bir asistan olabiliyor.

Yapay zeka ile sesli asistan

Özel bilgisayar çipleri, mikrofonlar ve yazılımların birleşimi sayesinde sanal asistanlar soruları yanıtlayabiliyor.

Yapay zeka destekli sesli asistan kullanımı özellikle bu görevlerde fark yaratır. Sesli komutlara yanıt verir, kısa mesajlar gönderir, telefon görüşmeleri yapar ve hatırlatıcılar ayarlayarak birçok görevi telefonunuzdan asistanınıza devretmenizi kolaylaştırır.

Zamanla, sanal asistanlar alışkanlıklarınızı ve tercihlerinizi öğrenerek sürekli olarak daha sezgisel hale gelirler. Yapay zeka tabanlı sesli asistan kullanımı bu tür gelişmelerin merkezinde yer almaktadır.

Dijital asistanlar daha gelişmiş hale geldikçe, günlük yaşamdaki rolleri de artacaktır. Yapay zeka ile sesli asistan teknolojilerinin entegrasyonu bu değişimi hızlandırır. Henüz kullanmadıysanız, muhtemelen yakında bir tane kullanacaksınız. Amazon Echo ve Google Nest/Home şu anda akıllı hoparlörler için önde gelen seçenekler, ancak gelecekte diğer markalardan daha fazla model görmeyi bekliyoruz. Sanal asistanlar, bir komutu veya selamlamayı (“Hey Google” gibi) tanıdıklarında yanıt veren pasif dinleme cihazlarıdır.

Asistanın internete bağlı olması gerekiyor. Böylece yapay zeka ile sesli iletişim kurabilir, web aramaları yapabilir ve cevaplar bulabilir veya diğer akıllı cihazlarla iletişim kurabilir. Ancak, pasif dinleme cihazları olduklarından, etkinleştirmek için genellikle bir uyandırma sözcüğüne veya komutuna ihtiyaç duyarlar. Bir sanal asistanla sesli iletişim kurduğunuzda, asistanı tetiklersiniz ve duraklamadan sorunuzu sorarsınız.

Örneğin, “Hey Siri, Kartal’ın maçının skoru neydi?” Dijital asistan komutunuzu anlamazsa veya bir yanıt bulamazsa size haber verir. Sorunuzu yeniden ifade ederek veya daha yüksek sesle ya da daha yavaş konuşarak tekrar deneyebilirsiniz. Bazı durumlarda, Uber çağırmak istediğinizde olduğu gibi, ileri geri konuşmak gerekebilir. Konumunuz veya gideceğiniz yer hakkında ek bilgi vermeniz gerekebilir.

Farklı cihazlar bir düğmeye basmanızı ve basılı tutmanızı gerektirebilir, ancak çoğu zaman sesli komutlar standarttır. Bir video ekranı sağlayan Echo Show gibi Alexa cihazlarına hem sesle hem de dokunarak erişilebilir.

Mozilla Firefox, eski Windows sürümlerini desteklemeyi sürdürecek!

0

Mozilla Firefox, eski Windows sürümlerini kullanan kullanıcılar için güvenlik güncellemeleri sunmaya devam edeceğini duyurdu. Günümüzde birçok ana akım internet tarayıcısı, Microsoft’un resmi desteğini sonlandırdığı Windows 7, Windows 8 ve Windows 8.1 sürümleri için güncelleme sağlamazken, Mozilla bu konuda farklı bir yaklaşım benimsiyor. Şirket, başlangıçta 2024 yılının Eylül ayında Windows 7 desteğini tamamen sonlandırmayı planlamıştı. Ancak, beklenenden daha fazla sayıda kullanıcının hâlâ eski Windows sürümlerinde Firefox kullanmaya devam ettiğini gözlemleyen Mozilla, bu kararı revize ederek destek süresini uzatma kararı aldı.

Mozilla Firefox, eski Windows sürümlerini desteklemeye devam ediyor

Resmi duyuruya göre, Firefox’un uzun vadeli destek sağlayan ESR (Extended Support Release) sürümü olan Firefox 115 ESR, Eylül 2025’e kadar eski Windows sürümleri için güvenlik güncellemeleri ve hata düzeltmeleri almaya devam edecek. Mozilla’nın açıklamasına göre, Windows 7-8.1 ve macOS 10.12-10.14 işletim sistemleri için Firefox 115 ESR’nin destek süresi 2025’in sonbaharına kadar uzatıldı. Bununla birlikte, şirket Ağustos 2025’te durumu yeniden değerlendirecek ve Firefox ESR 115’in resmi kullanım ömrünün sona erme tarihine ilişkin nihai kararını bu dönemde duyuracak.

Firefox

Bu uzatma yalnızca eski Windows ve macOS sürümlerini kapsıyor. Daha modern ve güncel işletim sistemleri kullanan Firefox kullanıcıları, en yeni özellikleri içeren Firefox 135 sürümünü kullanmaya devam edecek. Mozilla, Windows 7, 8 ve 8.1 gibi artık resmi desteği olmayan işletim sistemlerini kullanan kullanıcıların, Firefox’un en güncel sürümlerine erişemeyeceğini ve yalnızca ESR sürümüne güvenlik güncellemeleri sağlanacağını belirtti.

Özellikle Windows 7 ve 8 serisi, Microsoft’un güvenlik güncellemeleri sunmayı bırakmasıyla birlikte güvenlik açıklarına karşı daha savunmasız hale geldiğinden, Firefox’un sunduğu ek güvenlik güncellemeleri bu işletim sistemlerini kullanmaya devam edenler için kritik bir önem taşıyor. Ancak Mozilla, kullanıcıları mümkün olan en kısa sürede daha güncel bir işletim sistemine geçmeye teşvik ediyor. Firefox ESR, tarayıcının ana özelliklerine sahip olmakla birlikte, büyük yeni özellik güncellemeleri almıyor ve yalnızca güvenlik yamaları ile kritik hata düzeltmelerine odaklanıyor.

Windows 7, Windows 8, Windows 8.1 ve macOS 10.12-10.14 sürümlerini kullananlar, Firefox ESR’yi Mozilla’nın resmi web sitesinden indirerek kullanmaya devam edebilecek. Bu karar, eski sistemleri kullanmaya devam eden bireysel kullanıcılar kadar, eski altyapıları değiştiremeyen kurumsal kullanıcılar için de önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Tesla, elektrikli kamyonu Semi için şarj altyapısını güçlendiriyor!

Tesla, elektrikli kamyon modeli Semi için şarj altyapısını güçlendirme yolunda önemli bir adım atarak Megacharger istasyonlarını kurmaya başlıyor. Şirket, ilk halka açık Megacharger istasyonunu Los Angeles’ın güneyinde, Carson bölgesinde inşa etmeyi planlıyor. Bu yeni tesis, elektrikli ağır vasıta taşımacılığına destek sağlamak amacıyla stratejik bir noktada konumlandırılacak.

Tesla, elektrikli kamyonu Semi için şarj altyapısını iyileştirecek

Tesla, şu anda Nevada’daki Gigafactory’nin yanında yalnızca kendi filosuna özel bir Megacharger istasyonu işletiyor. Ancak bu yeni proje, şirketin ilk kez genel kullanıma açık bir ağır vasıta şarj istasyonu oluşturması açısından büyük bir yenilik olarak dikkat çekiyor. Planlanan istasyonda toplam 12 şarj ünitesi yer alacak ve Tesla Semi kamyonlarının römorklarıyla birlikte kolayca şarj edilebilmesi sağlanacak. Bunun yanı sıra, sürücüler için 1.600 metrekarelik bir hizmet alanı tasarlanıyor. Bu alanda dinlenme salonu, otomatlar, tuvaletler ve personel için ayrılmış özel park yerleri bulunacak.

ücretsiz süper şarj hizmeti

Tesla’nın geliştirdiği Megacharger teknolojisi, 1 megawattın üzerinde bir şarj kapasitesine sahip olacak. Şirketin paylaştığı bilgilere göre, bu sistem sayesinde bir Tesla Semi, yalnızca 30 dakikalık bir şarj süresiyle yaklaşık 800 kilometrelik menzilin yüzde 70’ini geri kazanabilecek. Bu gelişme, Semi’nin seri üretimi için yürütülen hazırlıkların bir parçası olarak görülüyor. Nevada’daki Gigafactory’nin yakınlarında inşa edilen yeni üretim tesisinde, yılın sonlarına doğru üretimin başlaması planlanırken, gelecek yıl kapasitenin daha da artırılması hedefleniyor.

Şu anda yalnızca Tesla’nın kendi filosunda ve belirli müşteriler tarafından test edilen birkaç düzine Semi bulunuyor. Ancak yeni Megacharger istasyonunun devreye girmesiyle, elektrikli kamyon taşımacılığı için önemli bir döneme girilmesi bekleniyor.

Xiaomi YU7, tek şarjla 820 kilometre menzil sunabilir!

Xiaomi, elektrikli araç pazarındaki yükselişini yeni SUV modeli YU7 ile sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl tanıtılan SU7 sedan modelinin ardından, markanın ikinci elektrikli aracı olacak YU7’nin merak edilen menzil detayları netleşti. Çin’deki sertifikasyon belgelerine göre, YU7 tek şarjla 820 kilometreye kadar menzil sunacak. Xiaomi, bu yeni modelde farklı batarya teknolojileri kullanarak menzil ve performans dengesini optimize etmeye çalışıyor.

Xiaomi YU7, tek şarjla 820 kilometre menzil sunacak

YU7, tek motorlu ve çift motorlu olmak üzere iki farklı versiyonla satışa sunulacak. Tek motorlu versiyon, BYD’nin yan kuruluşu olan FinDreams Battery tarafından üretilen 96,3 kWh kapasiteli lityum demir fosfat (LFP) bataryasını kullanıyor. CLTC standartlarına göre bu modelin menzili 820 km olarak belirtiliyor. LFP bataryalar, uzun ömürlü ve termal stabilitesi yüksek olmalarıyla bilinirken, enerji yoğunlukları nispeten daha düşük oluyor. Buna karşılık çift motorlu versiyon, CATL üretimi 101,7 kWh kapasiteli nikel-manganez-kobalt (NMC) bataryaya sahip ve bu modelin menzili 760 km olarak belirlenmiş. NMC bataryalar daha yüksek enerji yoğunluğu sunmasına rağmen, çift motorlu versiyonun daha fazla güç tüketmesi nedeniyle menzil biraz daha düşük kalıyor.

İki versiyon arasındaki farklar yalnızca batarya teknolojisiyle sınırlı değil. Tek motorlu modelin batarya ağırlığı 719 kg olarak açıklanırken, çift motorlu modelin bataryası 666 kg seviyesinde. Ancak araçların toplam ağırlığına bakıldığında, çift motorlu versiyon 2.405 kg ile daha ağırken, tek motorlu model 2.315 kg olarak ölçülmüş. Enerji tüketimi açısından bakıldığında ise ilginç bir tablo ortaya çıkıyor: Tek motorlu model 100 km’de 13.38 kWh enerji harcarken, çift motorlu modelin tüketimi 11.74 kWh olarak belirtilmiş. Bunun nedeni, çift motorlu versiyonun daha verimli enerji geri kazanımı sistemine sahip olması olabilir.

YU7’nin boyutları da netleşmiş durumda. Araç, 4.999 mm uzunluk, 1.996 mm genişlik ve 1.600 mm yükseklik ile oldukça büyük bir SUV olacak. 3.000 mm dingil mesafesiyle Tesla Model X ve Model Y arasında konumlanıyor. Bu da Xiaomi’nin doğrudan Tesla’ya rakip olmayı hedeflediğini gösteriyor. Tasarım açısından, geniş iç hacmi ve aerodinamik yapısıyla dikkat çeken YU7’nin, modern SUV segmentinde rekabetçi bir konumda olacağı düşünülüyor.

Xiaomi’nin elektrikli otomobil sektörüne girişini yalnızca bir yan yatırım olarak görmek pek doğru olmaz. Şirket, SU7 sedan modeliyle büyük ilgi topladıktan sonra, YU7 SUV modeliyle de geniş bir kitleye hitap etmeyi hedefliyor. Farklı batarya seçenekleri, uzun menzil kapasitesi ve büyük SUV yapısıyla YU7’nin piyasada güçlü bir alternatif olması bekleniyor. Xiaomi’nin agresif fiyatlandırma stratejisiyle Tesla ve BYD gibi markalara karşı rekabet avantajı sağlamaya çalışacağı tahmin ediliyor.

YU7’nin resmi lansmanının 2025 yılının Haziran veya Temmuz aylarında yapılması planlanıyor. Fiyatlandırma ve ek özellikler netleştiğinde, Xiaomi’nin bu modelle nasıl bir konumlandırma yapacağını daha iyi göreceğiz. Ancak şu anki bilgiler doğrultusunda, YU7’nin geniş menzili ve teknolojik donanımıyla elektrikli SUV pazarında önemli bir oyuncu olacağı söylenebilir.

ChatGPT, haftalık 400 milyon aktif kullanıcı sayısına ulaştı!

OpenAI, yapay zeka alanındaki liderliğini sürdürüyor ve ChatGPT, bu büyümeyi hızla devam ettiriyor. Son verilere göre, ChatGPT’nin haftalık aktif kullanıcı sayısı 400 milyonu aşmış durumda. Bu başarı, hem tüketici hem de kurumsal pazarlarda elde edilen güçlü büyüme sayesinde gerçekleşti.

ChatGPT, haftalık 400 milyon aktif kullanıcı sayısına erişti

ChatGPT, rakipleri olan Elon Musk’ın xAI’ı ve Çin’in DeepSeek’i gibi güçlü oyunculardan gelen rekabete rağmen bu önemli kilometre taşına ulaşmayı başardı. OpenAI’ın COO’su Brad Lightcap, bu başarıyı, her hafta dünya nüfusunun yüzde 5’ine hizmet verdiklerini belirterek kutladı ve bu rakamın bir yıl önceki 300 milyonluk seviyeden iki kat daha fazla olduğunu ifade etti.

ChatGPT, haftalık 400 milyon aktif kullanıcı sayısına erişti.
ChatGPT, haftalık 400 milyon aktif kullanıcı sayısına erişti.

ChatGPT’nin büyümesinin ardında, mantıksal çıkarım ve yapılandırılmış problem çözme becerilerini geliştirmek amacıyla tanıtılan o3 mini modelinin de etkisi bulunuyor. OpenAI’ın akıl yürütme modeli API’si, o3 mini’nin lansmanından sonra beş kat artan kullanım oranlarıyla dikkat çekti. Ayrıca, ChatGPT’yi kurumsal amaçlarla kullanan kullanıcı sayısı da 2 milyonu geçmiş durumda. OpenAI, büyük şirketlerle, örneğin Morgan Stanley, Uber ve T-Mobile gibi devlerle, raporlama oluşturma, müşteri hizmetlerini otomatikleştirme ve karar verme süreçlerini iyileştirme gibi alanlarda iş birliği yaparak yapay zeka modellerini iş akışlarına entegre ediyor.

Bununla birlikte, OpenAI’ın yapay zeka alanındaki yenilikleri devam ediyor. Lightcap, GPT-4.5 ve GPT-5’in yakında piyasaya sürüleceğini duyurdu. GPT-5 ile birlikte, OpenAI, GPT serisi modellerini tek bir güçlü sistem altında birleştirmeyi hedefliyor. Lightcap ayrıca, GPT-5’in ücretsiz kullanıcılar için sınırsız erişim sunacağını ve bu yeni modelin hem sohbet hem de API kullanımında önemli bir dönüm noktası oluşturacağını belirtti.

Türkiye-Yunanistan Hackathonu 2025’in yarı finali gerçekleşti!

0

Türkiye-Yunanistan Hackathonu 2025’in yarı finali, Türkiye ve Yunanistan’ın teknoloji ekosistemlerini bir araya getiren büyük bir etkinlik olarak Bilişim Vadisi’nde heyecan dolu anlara sahne oldu. Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın koordinasyonunda, Türkiye’nin Teknoloji ve İnovasyon Üssü olan Bilişim Vadisi ile Atina Startup İş Kuluçka Merkezi iş birliğiyle düzenlenen Hackathon, iki gün süren yarışla önemli bir kilometre taşına ulaştı. Yarı finalde, sürdürülebilir kentsel mobilite, akıllı şehirler, bilişim ve ulaşım sistemleri, afet yönetimi gibi kritik alanlarda projeler geliştiren 10 takım, büyük finale çıkmak için yarıştı.

Türkiye-Yunanistan Hackathonu 2025’in yarı finali düzenlendi

Etkinliğin sonunda, jüri üyeleri projeleri değerlendirerek finale kalan 6 takımı belirledi. Bu takımlar, Yunanistan’da düzenlenecek olan büyük finalde yarışacak ve ödüller için mücadele edecek. Finale kalan takımlar arasında ACCESLINK, ASTOSIT, ECOMARIS, ECOLOOP, RESQLINK ve SMARTLIGHT yer alıyor. Bu projeler, özellikle akıllı şehir teknolojileri, şehirlerin sürdürülebilirliği, afet yönetimi ve ulaşım sistemleri gibi önemli konularda somut çözümler sunmayı hedefliyor.

Türkiye-Yunanistan Hackathonu 2025'in yarı finali düzenlendi.

Finalde kazanan takımlar büyük ödüllerle ödüllendirilecek. Birinci olan takım €20.000, ikinci takım €10.000, üçüncü takım ise €5.000 ödül alacak. Ayrıca finale kalan projeler, yatırım ve ticarileşme süreçlerinde desteklenerek küresel pazarda yer bulma fırsatına sahip olacak.

Hackathon, iki ülke arasındaki teknoloji ve girişimcilik iş birliğini güçlendirerek, yenilikçi projeleri teşvik etmeyi ve ekosistemlerin gelişimini desteklemeyi amaçlıyor. Büyük final, 27 Şubat 2025 tarihinde Yunanistan’da gerçekleşecek ve uluslararası sahnede kendini kanıtlamak isteyen girişimcilere büyük bir fırsat sunacak.

Çip teknolojisini sızdıran eski Samsung yöneticisi hapis cezası aldı!

0

Samsung’un eski yöneticilerinden biri, yarı iletken teknolojisini Çin’e sızdırdığı gerekçesiyle Güney Kore mahkemesi tarafından 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu karar, son yıllarda teknoloji hırsızlığı ve sızıntılarına yönelik verilen en ağır cezalardan biri olarak değerlendiriliyor. Mahkeme, sanığın Güney Kore’nin Endüstriyel Teknoloji Koruma Yasası ve Haksız Rekabeti Önleme Yasası’nı ihlal ettiğini belirterek, Samsung Electronics’e ait 18 nanometre DRAM üretim süreciyle ilgili kritik bilgileri Çin’in tek DRAM üreticisi olan CXMT’ye yasa dışı yollarla ilettiğini tespit etti.

Çip teknolojisini sızdıran eski Samsung yöneticisine hapis cezası verildi

Söz konusu teknoloji, Samsung’un en önemli rekabet avantajlarından biri olarak görülüyor ve CXMT’nin bu bilgileri edinmesi, şirketin teknik engelleri aşmasını sağlayarak rekabet ortamını ciddi şekilde değiştirmişti.

Çip teknolojisini sızdıran eski Samsung yöneticisine hapis cezası verildi.

Mahkeme, olayın Güney Kore’nin yarı iletken sektöründeki ulusal rekabet gücünü zayıflatabileceğini ve ülkenin teknoloji endüstrisinde uzun vadeli zararlar yaratabileceğini belirtti. Kararda, bu tür sızıntıların adil rekabet ortamını bozduğuna ve sektördeki düzeni tehdit ettiğine vurgu yapılarak, suçun ciddi bir ekonomik ve stratejik güvenlik ihlali olduğu ifade edildi.

Son yıllarda Çin’in, küresel teknoloji devlerinden önemli yetkilileri yüksek maaş teklifleriyle transfer ettiği iddiaları sıkça gündeme geliyor. Çinli şirketlerin, mühendis ve yöneticilere mevcut maaşlarının iki katına varan teklifler sunduğu ve bu sayede rakiplerinden teknoloji edinmeye çalıştığı öne sürülüyor. Samsung’un kritik çip teknolojisini içeren bu olay, Güney Kore’nin endüstriyel casuslukla mücadelede daha sert önlemler almasına yol açabilir. Bu gelişme, özellikle ABD ve müttefiklerinin Çin’e çip ihracatına yönelik sıkı yaptırımlar uyguladığı bir dönemde yaşanmasıyla dikkat çekiyor.

DDR4 bellekler için resmen yolun sonu geldi!

0

DDR4 belleklerin üretimi sonlanmaya hazırlanıyor, bu da eski nesil bellek teknolojisinin yerini DDR5 ve HBM gibi daha yeni teknolojilere bırakacağı anlamına geliyor. Son yıllarda, özellikle yapay zeka ve yüksek bant genişliği gereksinimleri nedeniyle DDR5 bellek teknolojisine olan talep hızla arttı. Bunun sonucunda, büyük bellek üreticileri olan Samsung, Micron ve SK Hynix, 2025’in ikinci yarısından itibaren DDR4 belleklerin üretimini önemli ölçüde azaltmayı planlıyor. DDR4 bellekler, yaklaşık 11 yıl boyunca kullanımda olmuştu ve bu süre zarfında DDR3 belleklerin üretimi neredeyse tamamen durmuştu. Şimdi ise DDR4 belleklerin üretim süreci de sona ermek üzere.

DDR4 bellekler için resmen yolun sonu göründü

Bu gelişme, büyük üreticilerin artık yeni nesil bellek teknolojilerine yatırım yapmalarını gerektiriyor. Özellikle HBM ve DDR5 teknolojilerine olan talebin artması, üreticileri eski nesil belleklerden uzaklaştırıyor. Bu durum, daha küçük üreticilerin DDR4 ve DDR3 gibi eski bellekleri üretmeye devam etmelerine neden olacak.

DDR4 bellekler için resmen yolun sonu göründü.

Örneğin, Çin merkezli CXMT, DDR4 üretimini artırarak küresel pazarda daha büyük bir pay elde etmeyi hedefliyor. Ayrıca Tayvan merkezli Nanya Technology ve Winbond gibi firmalar da DDR3 ve DDR4 bellek arzını karşılamak için adımlar atıyor.

Ancak büyük markaların bu rekabetten çekilmesi, kısa vadede tedarik zincirinde bazı sorunlara yol açabilir. Bu geçiş süreci, DDR4 belleklerin üretiminin azalmasıyla birlikte, eski nesil belleklerin bulunabilirliğini etkileyebilir. Yine de, DDR5 ve HBM teknolojilerinin yükselişi, bellek sektöründe yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor.

iOS 18.4 güncellemesi, Siri’ye çağ atlatabilir!

Apple, iPhone 16e’nin tanıtımının ardından iOS 18 için yeni güncellemeler üzerinde çalıştığını duyurdu ve iOS 18.4 sürümünün Nisan ayı başında yayınlanacağını açıkladı. Bu güncelleme, özellikle Siri’ye eklenen Apple Intelligence destekli yapay zeka özellikleriyle dikkat çekecek. Apple’ın iOS 18.4 ile birlikte iPadOS 18.4 ve macOS Sequoia 15.4 güncellemelerini de eş zamanlı olarak yayınlaması bekleniyor.

iOS 18.4 güncellemesi, Siri’yi baştan yaratacak

iOS 18.4, Siri’ye ekran farkındalığı, kişisel bağlam ve uygulama içi eylemler gibi yeni özellikler kazandırarak onu çok daha gelişmiş hale getirecek. Apple Intelligence destekli cihaz içi anlamsal dizin sayesinde Siri, e-postalar, mesajlar, fotoğraflar, takvim etkinlikleri ve dosyalar arasında bağlamı anlayarak kullanıcıya daha kişisel yanıtlar sunabilecek. Örneğin, kullanıcı Siri’ye geçen hafta arkadaşının gönderdiği bir mesajı bulmasını söylediğinde, yapay zeka doğrudan mesajları tarayarak ilgili içeriği getirebilecek veya bir fotoğraftaki bilgileri analiz ederek kullanıcıya aktarabilecek.

iOS 18.4 güncellemesi, Siri'yi baştan yaratacak.

Ekran farkındalığı özelliğiyle Siri, ekrandaki içerikleri anlayıp doğrudan aksiyon alabilecek. Örneğin, bir arkadaşınız size mesajla yeni adresini gönderdiğinde, “Bu adresi kişi kartına ekle” dediğinizde Siri bunu otomatik olarak gerçekleştirebilecek. Üçüncü taraf uygulamalarla entegrasyonun artmasıyla Siri, yalnızca Apple’ın kendi uygulamalarında değil, diğer popüler uygulamalarda da yüzlerce farklı işlemi gerçekleştirebilecek. Fotoğraflar uygulamasında bir resmin tonunu değiştirmek için “Bu fotoğrafı daha sıcak yap” komutunu verdiğinizde Siri, düzenleme işlemini kendi başına gerçekleştirebilecek. Üstelik uygulamalar arası entegrasyon sayesinde, düzenlenen fotoğrafı anında bir not dosyanıza eklemesini de isteyebileceksiniz.

Dil desteği konusunda da önemli bir gelişme yaşanıyor. Apple, iOS 18.4 ile Apple Intelligence destekli özelliklerini Çince (Basitleştirilmiş), İngilizce (Hindistan, Singapur), Fransızca, Almanca, İtalyanca, Japonca, Korece, Portekizce (Brezilya) ve İspanyolca dillerinde sunmayı planlıyor. Ancak Apple Intelligence’ın Türkiye’de Türkçe desteğinin ne zaman sunulacağı konusunda henüz bir bilgi bulunmuyor. Bu güncellemeyle birlikte Siri, artık sadece bir sesli asistan değil, cihaz içindeki verileri anlamlandıran ve bağlamsal işlemler yapabilen gelişmiş bir yapay zeka destekli yardımcı haline gelecek.

Google Play Books komisyonu tartışmaya neden oldu!

0

Google, iOS uygulaması Google Play Books aracılığıyla e-kitaplarını ve sesli kitaplarını doğrudan müşterilere satma izni aldı. Günümüzde iOS uygulamaları, bir web sitesi aracılığıyla satın alınan e-kitaplar gibi daha önce başka bir yerden satın alınan içeriklere erişim sunabilse de geliştiriciler, iOS uygulamalarının kullanıcılarını satın alma işlemleri yapmak için şirketin kendi web sitesine bağlamak için belirli bir istisna talep etmek zorunda. Google Play Books komisyonu bu süreçte etkili olmuştur.

Google Play Books komisyonu değişkenlik gösterdi

Google’ın blogunda yer alan kısa bir paylaşıma göre, kullanıcılar artık Google Play Kitaplar iOS uygulamasındaki yeni “Kitabı al” düğmesine tıklayarak e-kitap veya sesli kitap satın alımlarını tamamlamak için Google Play web sitesine gidebilecek.

Kullanıcılar buradan son açtıkları kitap listelerini görebilecek ve Google Hesapları ile kayıtlı ödeme bilgilerini kullanarak satın alma işlemini tamamlayabilecekler. Google, işlemi kendi web sitesi üzerinden gerçekleştirerek, dijital içeriklerin uygulama içi satın alımlarında Apple’a komisyon (genellikle %30) ödemekten kurtulabiliyor. Google Play Books komisyonu bu bağlamda kullanıcılara maliyet avantajı sağlıyor. Ayrıca iOS uygulamasının kullanıcıları, aile üyelerinin okuma veya dinleme cihazı olarak iOS, Android veya web’i kullanmasına bakılmaksızın, kitaplarını Google Play’in Aile Kütüphanesi’ndeki bir aile grubuyla paylaşabilecek.

Google’ın bu değişikliğe olanak sağlamak için başlangıçta Apple’ın  2022’de Japonya Adil Ticaret Komisyonu (JFTC) ile vardığı anlaşmanın bir sonucu olarak tanıtılan Harici Bağlantı Hesabı Hakkı adlı istisnaya başvurduğu anlaşılıyor. Google Play Books komisyonu konusunda bu anlaşma etkili olmuştur. Kural, “okuyucu uygulamalarına” odaklanıyor. Yani dergiler, kitaplar, ses, müzik veya video gibi bir tür dijital içeriğe erişim sağlamak için tasarlanmış olanlar. Bu hakkı kullanmak için geliştiricilerin Apple’dan ek onay talep etmesi ve ardından harici bağlantılarına tıklandığında web sitesinin nasıl görüntülendiği, bağlantının nasıl biçimlendirildiği, uygulamanın kodunda nasıl referans verildiği ve daha fazlası hakkında diğer kuralları takip etmesi gerekiyor.

Trump hidroelektrik santrallerdeki işten çıkarmaları durdurdu

0

Trump yönetimi, şebeke istikrarı endişelerini tetikleyen hidroelektrik santrallerindeki işten çıkarmaları geri aldı. Şubat ayında Trump yönetimi hidroelektrik barajlarından gelen güçten sorumlu federal kurumlarda kapsamlı kesintiler başlattı. Bu da önemli veri merkezi pazarlarında şebeke istikrarsızlıkları korkusunu artırdı. Son işten çıkarmalar, dört Power Marketing Administration’ın iş gücünün yüzde 13 – 20’sini azalttı ve hat işçilerinden dakikadan dakikaya gücü yönlendiren ekiplere kadar herkesi etkiledi. Ancak E&E News’in   haberine göre, yasa koyucular ve müşterilerden gelen eleştiriler sonrasında Trump yönetimi bu çalışanların en azından bir kısmını yeniden işe aldı.

Trump hidroelektrik santrallerdeki kararından vazgeçti

Örneğin, Pasifik Kuzeybatısı’ndaki elektrik şebekesinin çoğunu işleten ve 31 federal barajdan güç satan Bonneville Güç İdaresi’nin, 3.000’den fazla kişiden oluşan personelinin en az yüzde 13’ünü kaybetmesi bekleniyordu. Personel değişikliklerine aşina dış kaynaklara göre, buna BPA’nın gerçek zamanlı güç dağıtımcılarının yaklaşık dörtte biri de dahildi.

Dört güç pazarlama idaresi, Pasifik Kuzeybatısı’ndaki Bonneville Barajı ve Güneybatı’daki Hoover Barajı da dahil olmak üzere çeşitli federal barajlardan hidroelektrik enerji satıyor ve iletiyor. Bu barajlar ve ürettikleri enerjinin satışını ve dağıtımını denetleyen kurumlar, 34 eyalette on milyonlarca eve elektrik sağlıyor.

Ajanslar, bu elektriğin satışından elde edilen gelirle finanse ediliyor ve ABD Hazine Bakanlığı’ndan gelen paraya bağımlı değiller. Bonneville Elektrik İdaresi ve diğer kamu elektrik kurumlarındaki işten çıkarmalar, ABD’nin batısındaki elektrik kesintilerinin artmasının ardından sonlandırıldı. Böylelikle önemli bir kazanç elde edilmiş oldu.

Yapay zeka düşünme yeteneğimizi mi alıyor?

0

Teknoloji günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldikçe beynimizi fiziksel olarak değiştirebilir. Ancak bir işlevi her dış kaynak kullandığımızda, yeteneğimizin körelmesine izin verme riskimiz vardır. Peki bu yetenek eleştirel düşüncenin kendisi olduğunda ne olur?

Yapay zeka düşünme konusunda bizi etkiliyor mu?

Yapay zekanın benimsenme oranları inanılmaz boyutlarda; bazı tahminlere göre insanlık, internetin kendisine katılmasından çok daha hızlı bir şekilde yapay zeka akımına katılıyor. Peki küresel nüfus bilişsel işlevlerinin giderek daha fazlasını dış kaynaklı hale getirmeye devam ettikçe beyinde ne gibi etkiler bekleyebiliriz? Yapay Zeka, insanlığı Mike Judge’ın hayal edebileceğinden daha hızlı bir şekilde İdiokrasiye doğru mu hızlandırıyor?

Microsoft araştırmacılarından oluşan bir ekip , masaya bazı erken bilgiler koymaya ve bu tür soruları yanıtlamaya çalıştı. Çalışma özellikle, üretken yapay zekaların eleştirel düşünme üzerindeki etkisini değerlendirmeye çalıştı.

Uzun vadeli veriler veya nesnel ölçütler olmadan, ekip 319 “bilgi çalışanı”ndan oluşan bir grubu araştırdı ve bu kişilerden toplam 936 görev boyunca zihinsel süreçlerini kendi kendilerine değerlendirmeleri istendi. Katılımcılara bu görevler sırasında ne zaman eleştirel düşünme yaptıkları, bunu nasıl gerçekleştirdikleri, üretken yapay zekanın eleştirel düşünme çabasını etkileyip etkilemediği ve ne ölçüde etkilediği soruldu. Ayrıca bu görevleri yapma konusundaki kendi yeteneklerine olan güvenlerini ve yapay zekanın yeteneğine olan güvenlerini derecelendirmeleri istendi.

Sonuçlar şaşırtıcı değildi; katılımcılar yapay zekanın yeteneklerine ne kadar çok inanıyorlarsa, o kadar az eleştirel düşündüklerini bildirdiler. İlginç şekilde, katılımcılar kendi uzmanlıklarına ne kadar çok güvenirse, o kadar çok eleştirel düşünce bildirdiler. Ancak eleştirel düşüncenin doğası değişti. İnsanlar sorunları kendileri çözmek yerine, yapay zekanın çalışmasının doğruluğunu kontrol ediyor ve “çıktıları belirli ihtiyaçlar ve kalite standartlarıyla uyumlu hale getiriyorlardı.” Sizce bu bizi önümüzdeki on yıllarda bir tür denetçi olarak geleceğe mi yönlendiriyor?

Almanya kurulu güneş enerjisinde dönüm noktasında!

Hindistan’dan iki hafta sonra Almanya da kümülatif kurulu PV kapasitesinde 100 GW sınırını geçti.

Almanya Federal Ağ Ajansı (Bundesnetzagentur), ülkenin Ocak ayında 1,12 GW yeni PV sistemi eklediğini, bunun Ocak 2024’te yaklaşık 1,6 GW ve Aralık 2024’te 1,82 GW ile karşılaştırıldığında daha yüksek olduğunu bildirdi.

Almanya kurulu güneş enerjisiyle 100 GW’ı geçti

Ocak ayında devreye alınan yeni kapasitenin 19,3 MW’ı balkon PV sistemlerinden gelirken, 756 MW’ı da çatı kurulumlarından geliyor. 237,5 MW’ı da zemin üstü projelerden ve 13 MW’ı da diğer proje tipolojilerinden geliyor.

Aralık ayı sonu itibarıyla kümülatif kapasite 100,8 GW’a ulaştı. Güncellenen verilere göre Almanya 2024 yılında yaklaşık 16,73 GW enerji ekledi.

Son olarak Hindistan, 2030 yılına kadar fosil olmayan enerjiden elde edeceği 500 GW’lık hedefine doğru ilerlerken kritik bir eşiği aşarak toplam kurulu güneş enerjisi kapasitesini 100,33 GW’a çıkarmıştı. Hindistan’ın toplam güneş enerjisi kapasitesi 31 Ocak 2025 itibarıyla 100,33 GW’a ulaşmış olup, 84,10 GW’ı uygulama aşamasında ve ek 47,49 GW’ı ise ihale aşamasındadır. Hibrit ve 7/24 (RTC) yenilenebilir enerji projeleri de hızla ilerlemekte olup, 64,67 GW’ı uygulama ve ihale aşamasında olup, güneş ve hibrit projelerin toplamını 296,59 GW’a çıkarmıştır.

Güneş, Hindistan’ın toplam yenilenebilir enerji kapasitesinin yüzde 47’sini oluşturuyor. Ülke 2024’te rekor seviyede 24,5 GW güneş kapasitesi ekledi, bu 2023 toplamının iki katından fazla. Kamu hizmeti ölçeğindeki güneş enerjisi, 2024’te 18.5 GW kurulu güçle önemli bir artış gördü, bu da bir önceki yılın rakamının yaklaşık 2.8 katı. Rajasthan, Gujarat, Tamil Nadu, Maharashtra ve Madhya Pradesh, ülkenin toplam kamu hizmeti ölçeğindeki güneş enerjisi kapasitesine önemli ölçüde katkıda bulunarak öncülük etti.

Apple’ın kendi modemi, Qualcomm’un gerisinde kalabilir!

0

Apple, 19 Şubat’ta tanıtacağı iPhone SE 4 ile büyük bir adım atmayı planlıyor. iPhone SE 4, şirketin kendi geliştirdiği ilk 5G modemiyle donatılacak. Bu modem, Apple’ın Qualcomm’a olan bağımlılığını azaltmayı ve maliyetleri düşürmeyi hedefleyen bir adım olarak görülse de, gelen raporlara göre bu modem, Qualcomm’un modemlerine kıyasla daha düşük performans sunacak.

Apple’ın kendi modemi, Qualcomm’un gerisinde kalacak

Apple, yıllardır Qualcomm’un özelleştirdiği 5G modemleri kullanıyordu. Ancak iPhone SE 4 ile birlikte, kendi modemini geliştirmeye yönelik ilk ciddi adımını atmış olacak. Ancak, bu modem Qualcomm’un Snapdragon X75 5G modemiyle aynı seviyede performans göstermiyor. Apple’ın modeminin mmWave 5G desteğinden yoksun olduğu ve taşıyıcı birleştirme özelliklerinin daha sınırlı olacağı tahmin ediliyor. Bu, daha yavaş yükleme ve indirme hızlarına yol açabilir ve Qualcomm’un modemine kıyasla kullanıcı deneyimini olumsuz etkileyebilir.

Apple'ın kendi modemi, Qualcomm'un gerisinde kalacak

iPhone SE 4, düşük fiyatlı bir model olarak, 499 dolar civarında bir başlangıç fiyatına sahip olabilir. 6.1 inçlik OLED ekran, A18 yonga seti ve yapay zeka özellikleri gibi güçlü özelliklere sahip olması beklenen telefon, ayrıca 8 GB RAM ve FaceID gibi iyileştirmelerle donatılacak. Bu da, iPhone SE 4’ün önceki nesle göre önemli bir yükselme anlamına geliyor.

Ming-Chi Kuo gibi endüstri analistleri, iPhone SE 4’ün bu iyileştirmeler sayesinde büyük satış rakamlarına ulaşacağını öngörüyor. Özellikle, SE serisinin genellikle uygun fiyatlı segmentte geniş bir kullanıcı kitlesine hitap etmesi, iPhone SE 4’ün de büyük bir pazar payı yakalamasına yardımcı olabilir.