Çin, kritik mineraller için ihracat kısıtlaması uygulayacak!

Çin Ticaret Bakanlığı, lityum ve galyum gibi batarya üretimi ve kritik minerallerin işlenmesinde kullanılan bazı teknolojilere yönelik yeni ihracat kısıtlamaları uygulamayı planladığını duyurdu. Bakanlık tarafından Perşembe günü yayımlanan belgeye göre, bu öneriler şu anda kamuoyunun değerlendirmesine sunulmuş durumda ve 1 Şubat tarihine kadar yorumlar toplanacak. Eğer bu öneriler hayata geçirilirse, Çin’in kritik minerallerdeki küresel liderliğini pekiştirme çabalarının bir parçası olarak değerlendirilecek. Çin, bu alandaki üstünlüğünü korumak adına lityum işleme teknolojisi ve batarya malzemeleri pazarında şimdiden %70’lik bir paya sahip durumda.

Çin, kritik mineraller için ihracat kısıtlaması uyguluyor

Uzmanlar, önerilen bu kısıtlamaların özellikle Çin’in iç piyasasındaki batarya tedarik zincirini korumayı ve güçlendirmeyi hedeflediğini belirtiyor. Benchmark Mineral Intelligence danışmanlık şirketinden Adam Webb, bu adımın Çin’in batarya sektöründe sahip olduğu avantajları güvence altına almak için tasarlandığını ifade etti.

Ancak alınacak bu tedbirlerin yalnızca Batılı şirketleri değil, Çin’in önde gelen batarya üreticileri olan CATL, Gotion ve EVE Energy gibi firmaların yurtdışı büyüme planlarını da etkileyebileceği değerlendiriliyor. Özellikle bu firmaların küresel pazar genişlemesi, önerilen kısıtlamaların yarattığı zorluklar nedeniyle önemli ölçüde sekteye uğrayabilir. Ayrıca, galyum madenciliğinde kullanılan belirli teknolojiler de bu ihracat kısıtlamalarının kapsama alanına dahil edilmiş durumda.

Buna rağmen, önerilen kısıtlamaların tam olarak ne zaman yürürlüğe gireceği konusunda bir netlik bulunmuyor. Kamuoyundan alınacak geri bildirimler doğrultusunda nihai kararın şekilleneceği belirtiliyor. Bu adımın, elektrikli araçlardan enerji depolama sistemlerine kadar pek çok sektörü derinden etkileyebileceği ifade ediliyor. Lityum, elektrikli araçlar ve yenilenebilir enerji sistemlerinde hayati bir role sahipken, galyum yarı iletkenlerden güneş panellerine ve havacılık sanayisine kadar geniş bir kullanım alanına sahip. Çin’in bu kritik hamlesi, global tedarik zincirlerinin geleceğini ve batarya sektöründeki rekabeti yeniden şekillendirebilir.

Türkiye’de yerli çip üretiminde yeni dönem!

2

Fly BVLOS Teknoloji, Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde yerli 30 katmanlı çip üretimine başlıyor. Tayvan’dan yüksek teknoloji transferi yaparak bu alandaki altyapısını güçlendiren şirket, Türk ve Tayvanlı mühendislerin iş birliğiyle seri üretim hazırlıklarını sürdürüyor. Kısa süre içinde tamamlanacak olan üretim hattı hem network cihazları hem de görev bilgisayarları gibi gelişmiş teknolojik ürünlerin temelini oluşturacak.

Türkiye’de 30 katmanlı çip üretimi başlıyor!

Bu yerli çipler, Fly BVLOS Teknoloji tarafından geliştirilen görev bilgisayarlarında kullanılacak. Şirket, bu görev bilgisayarlarının mevcut sistemlerden daha hızlı ve daha gelişmiş özelliklere sahip olduğunu açıkladı.

Üretilecek çipler, insansız hava araçları ve diğer savunma sanayii ürünleri de dahil olmak üzere birçok farklı alanda kullanılacak. Bu adım, Türkiye’nin savunma ve teknoloji sektörlerinde dışa bağımlılığı azaltma yolunda önemli bir ilerleme sağlayacak.

Üretim süreci üç aşamada gerçekleşecek. İlk aşamada montaj hattı kurularak yıllık 144.000 kapasiteyle üretim yapılacak. Ostim Teknik Üniversitesi ile yapılan iş birliği sayesinde PCB laboratuvarı kurulacak ve sektöre nitelikli insan kaynağı kazandırılacak.

İkinci aşamada, PCB üretim tesisleri devreye alınarak yerli anakartların üretimine başlanacak ve üretim kapasitesi iki katına çıkarılacak. Son aşamada ise 3 nanometre teknolojisiyle aylık 5.000 adet çip üretilecek laboratuvar faaliyete geçecek.

Bu projede kullanılan yüksek teknoloji ve yapılan milyon dolarlık yabancı yatırımlar, Türkiye’nin teknoloji alanında uluslararası alanda güçlü bir konuma gelmesine katkı sağlayacak. Fly BVLOS Teknoloji’nin yerli çip üretimi ile ilgili daha fazla bilgi ve detay, önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşılacak.

Mars’ta yaşam arayışında ilerleme kaydedildi!

Mars’ta yaşam arayışında bilim insanları, yıllardır yüzeyi ve atmosferi inceleyerek önemli bulgular elde ettiler. Özellikle metan gazının keşfi, gezegende biyolojik aktiviteler olabileceği ihtimalini gündeme getirdi. Mars yüzeyinde mevsimsel olarak metan gazı değişimleri kaydedilmişken, yörüngedeki uyduların bu molekülün varlığını teyit edememesi, yaşam izlerine dair tartışmaları artırdı. Ancak araştırmacılar artık bu sorunun cevabını bulabilecekleri en olası yerlerin neresi olduğunu belirlemiş durumda: Acidalia Planitia gibi bölgelerin derinlikleri.

Mars’ta yaşam arayışında yeni gelişme yaşandı

Mars yüzeyinin yaşam için oldukça elverişsiz olduğu kabul ediliyor. Donma noktasının altındaki sıcaklıklar, ince atmosfer ve sürekli kozmik ışınım, yüzeyde bilinen yaşam formlarının varlığını neredeyse imkânsız kılıyor. Bununla birlikte, bilim insanları Dünya’da metan üreten mikroorganizmaların en zorlu çevrelerde bile hayatta kalabildiğini gözlemledi. Metanojenler adı verilen bu organizmalar, enerji kaynağı olarak hidrojen kullanarak atık olarak metan üretir. Mars’taki metan gözlemleri bu organizmaların varlığını düşündürüyor.

Araştırmacılar, Mars’a benzer koşulların Dünya üzerindeki karşılıklarını incelemek üzere, oksijensiz ve yüksek tuzluluk seviyelerine sahip yerleri, buzulların altındaki tatlı su göllerini ve yer altındaki mikroskobik çatlakları analiz etti. Bu çalışmalarda, metan üreten mikroorganizmaların yaşayabileceği sıcaklık, pH ve tuzluluk aralıkları belirlenerek, Mars’taki benzer ortamlar değerlendirildi. Özellikle Acidalia Planitia, sıvı su izleri ve derinliklerde yaşamı destekleyebilecek koşullar sunması nedeniyle dikkat çekiyor. Bölgedeki potansiyel sıvı suyun 4,3 ila 8,8 kilometre derinliklerde olabileceği tahmin ediliyor.

Mars’taki bu tür yaşam arayışlarının başarıya ulaşması, yalnızca Kızıl Gezegen’de biyolojik bir geçmişin varlığını kanıtlamakla kalmayacak, aynı zamanda evren genelinde yaşamın nerelerde ve nasıl var olabileceğine dair çığır açıcı bilgiler sunacak. Acidalia Planitia’nın belirli bölgelerinde yoğunlaşacak olan bu keşif çalışmaları, insanlığın Mars’a ve ötesine dair anlayışını kökten değiştirebilir.

Dünyanın ilk MagSafe uyumlu kulaklığı görücüye çıktı!

0

Dünyanın ilk MagSafe uyumlu kulaklığı olan Komutr, Artronic Design tarafından tanıtılarak CES 2025 öncesinde dikkat çeken bir yenilik olarak öne çıktı. Bu kulaklık, MagSafe uyumlu telefonların arkasına doğrudan yerleştirilebilen ince bir şarj kutusuyla, özellikle iPhone kullanıcılarına yönelik benzersiz bir kullanım deneyimi sunuyor. Şarj kutusu, yalnızca 1,19 cm kalınlığında olup telefonun taşınabilirliğini etkilemeden konforlu bir kullanım sağlıyor.

Dünyanın ilk MagSafe uyumlu kulaklığı resmen tanıtıldı

Komutr, 8 mm sürücüleriyle üstün ses kalitesi sunarken, aktif gürültü önleme (ANC) ve çevresel gürültü azaltma (EC) teknolojileri sayesinde daha net bir dinleme ve arama deneyimi vadediyor. Kullanıcı dostu dokunmatik kontrolleri ve kulak içi algılama özelliğiyle, ergonomik bir tasarıma sahip olan bu kulaklık, uzun süreli kullanım için oldukça ideal. Tek şarjla 10 saate kadar çalışabilirken, MagSafe uyumlu şarj kutusuyla birlikte bu süre toplamda 30 saate kadar çıkıyor. Ayrıca, 20 dakikalık hızlı şarj ile 3 saat müzik dinleme imkanı sunarak kullanışlılığını artırıyor.

MagSafe uyumlu bu kulaklık, yalnızca iPhone’larla değil, MagSafe özelliği olmayan Android ve iPhone cihazlarla da kullanılabiliyor. Şarj kutusunda bulunan entegre bir stand, pratik bir ek işlevsellik sağlıyor. Bununla birlikte, USB-C hızlı şarj desteği, kablosuz yazılım güncelleme ve üç farklı silikon uç seçeneği, kullanıcıya farklı ihtiyaçlarına uygun bir kulaklık sunuyor.

15 Ocak’ta ön siparişe açılacak olan Komutr, 129 dolar fiyat etiketiyle piyasaya sunulacak. Artronic Design’ın CEO’sunun açıklamasına göre bu ürün, yalnızca teknik olarak üstün değil, kullanıcıların yaşam tarzlarını da mükemmel şekilde tamamlayan bir cihaz olarak giyilebilir teknolojilerde yeni bir dönemi temsil ediyor. Kulaklık, modern bir yaşam tarzını benimseyen kullanıcılar için ergonomi, kalite ve teknolojiyi bir araya getiren şık bir çözüm sunuyor.

Nvidia RTX 50 “Blackwell” serisi hakkında yeni detaylar ortaya çıktı

Nvidia’nın yeni nesil ekran kartı serisi RTX 50 “Blackwell” hakkındaki detaylar CES 2025 öncesinde netleşmeye devam ediyor. Son sızıntılarla birlikte, GeForce RTX 5080 modeli için lansman tarihi ve teknik özellikler hakkında heyecan verici bilgiler ortaya çıktı.

RTX 5080’in çıkış tarihi sızdırıldı

Hong Kong merkezli medya kuruluşu HKEPC’nin haberine göre, Nvidia GeForce RTX 5080’in piyasaya çıkış tarihi 21 Ocak 2025 olarak belirlendi. Ancak bu tarih yalnızca RTX 5080 modeli için geçerli. Serideki diğer modeller olan RTX 5090 ve 5070 Ti’ın daha sonraki tarihlerde piyasaya sürülmesi bekleniyor. Önceki sızıntılar da bu bilgilere paralel olarak, ilk piyasaya sürülecek modelin RTX 5080 olacağını işaret ediyordu.

GeForce RTX 5080’in teknik özellikleri

Yeni sızıntılara göre GeForce RTX 5080GB203-400 GPU kalıbını temel alıyor ve 84 SM ile birlikte 10.752 CUDA çekirdeği barındırıyor. Nvidia, bu seride bellek modüllerini GDDR7 teknolojisine yükselterek önemli bir performans artışı sunuyor. Yeni bellek modülleri, 30 ila 32 Gbps arasında hızlarda çalışacak ve alt sürümler ise 28 Gbpsseviyelerinde performans sergileyecek. Bellek veri yolu ise 256-bit olarak korunacak.

Ayrıca, perakende platformlarında yayınlanan kısa süreli bir ürün sayfası, RTX 5080 ve 5070 Ti modellerinin bellek kapasitelerini doğruladı. Her iki ekran kartı da 16 GB GDDR7 bellek ile donatılı olacak. Bu kapasite, önceki nesil RTX 4080 modeliyle aynı seviyede.

RTX 50 serisinin tanıtım tarihi ve rakipleri

Nvidia’nın yeni nesil RTX 50 “Blackwell” ekran kartlarının, 6 Ocak 2025 tarihinde düzenlenecek CES 2025etkinliğinde resmi olarak tanıtılması bekleniyor. Aynı etkinlikte, Nvidia’nın rakipleri Intel Arc B570 ve AMD Radeon RX 9070 XT gibi yeni nesil ekran kartlarını da tanıtacak. Bu durum, grafik teknolojileri alanında rekabetin daha da kızışacak bir döneme işaret ediyor.

Beklentiler yüksek

RTX 50 serisi, Nvidia’nın önceki nesillerine göre önemli performans iyileşmeleri ve yeniliklerle gelmesi bekleniyor. Özellikle GDDR7 bellek teknolojisi ve artırılmış CUDA çekirdeği sayısı, kullanıcıların dikkatini çeken başlıca özellikler arasında yer alıyor. Nvidia’nın CES 2025 etkinliğindeki duyuruları şimdiden heyecanla bekleniyor.

Telegram hesap doğrulama özelliği ekledi

Telegram, yılın ilk güncellemesini yayınladı; üçüncü taraflarca desteklenen yeni bir hesap doğrulama yöntemi, yeni mesaj arama filtreleri ve hediyeleri NFT’lere dönüştürme özelliği eklendi.

Telegram hesap doğrulama özelliği

Sohbet uygulaması, platformdaki kamu figürlerini ve kuruluşları doğrulamak için zaten bir programa sahipti ve şimdi gıda kalitesi düzenleyicileri veya eğitim konsorsiyumları gibi önceden doğrulanmış üçüncü taraf yetkililerin bir hesabı doğrulamasına izin vermek için yeni bir proje başlattı. Üçüncü bir tarafça doğrulanan hesapların adlarının yanında mavi onay işareti yerine yeni bir logo yer alacak.

Telegram, bir blog yazısında, “Ek doğrulama için bu merkezi olmayan platform, sosyal platformlar için yeni bir güvenlik standardı belirleyen benzersiz proaktif bir çözümle dolandırıcılıkları önlemeye ve yanlış bilgileri azaltmaya yardımcı olacak” dedi.

Kimliği doğrulanmak isteyen kişiler veya kuruluşlar, doğrulanmış işareti almaya hak kazanmak için önce doğrulamadan geçmeli ve bir başvuruyu tamamlamalıdır. Telegram, kuruluşların doğrulamayı atamak veya kaldırmak için Bot API’sini kullanabileceğini söyledi; bu, kuruluşların X’te doğrulama satın alıp bağlı hesaplarını doğrulamalarına benzer. Bu bağlı hesaplar, doğrulandıktan sonra profillerinde kuruluşun logosuna sahip olacak.

Telegram ayrıca hediyeleri özel arka planlar ve simgelerle NFT’lere dönüştürmenin bir yolunu başlattı. Kullanıcılar, uygulama üzerinden veya TON kripto cüzdanlarını bağlayarak Fragment sitesi üzerinden satın alabileceğiniz Telegram Yıldızları harcayarak hediye gönderebilirler.

Telegram, kullanıcıların bu NFT’leri farklı platformlarda takas edebileceğini söyledi. Özellikle Telegram, blockchain işlem maliyetlerini karşılamak için kullanıcıların hediyelerini koleksiyonluk ürünlere yükseltmeleri için ücret talep ediyor.

Telegram, kripto paraları içerik üreticilerinin para kazanmasının yanı sıra platformdaki oyunlar ve mini uygulamalar için yapılan ödemelerde de kullanıyor. Şirket ayrıca, birinin bir gruba katılması gibi servis mesajları için bir emoji tepki özelliği ve özel sohbetler, grup sohbetleri ve kanallar için yeni arama filtreleri de kullanıma sundu.

Netflix patent savaşında Broadcom’la karşı karşıya!

0

Netflix, Broadcom ile uzun süredir devam eden patent savaşında bir karşı saldırı başlattı ve şirketin VMware yan kuruluşuna karşı sanallaştırma teknolojileri konusunda dava açtı. 23 Aralık 2024’te Kaliforniya Kuzey Bölgesi’nde dosyalanan yayın şirketinin şikayeti, beş patenti (aslen HP tarafından geliştirilmiş) ileri sürerek Netflix’in tipik olarak savunmacı IP stratejisinde agresif bir değişimi işaret ediyor.

Netflix patent savaşını kazanacak mı?

Netflix, COVID-19 salgınının erken aşamalarında Mart 2020’de başlayan Broadcom tarafından yaklaşık beş yıl süren patent davasına katlandı. Broadcom’un ilk davası, Netflix’in yayın hizmetlerinin, yayın hizmetleri önem kazandıkça azalmaya devam eden bir pazar segmenti olan set üstü kutular için yarı iletken işine onarılamaz şekilde zarar verdiğini iddia etti.

Netflix davası, Netflix’in portföyüne girmeden önce ikincil pazardan geçen beş sanallaştırma patentine odaklanıyor. Daha önce Regional Resources Ltd.’den geçen patentler, VMware tarafından kullanıldığı iddia edilen temel sanallaştırma teknolojileriyle ilgili:

ABD Patenti No. 7,779,424 ve aile patenti 7,797,707, her ikisi de sanal makine ortamlarında CPU kullanımını atfetmeye yönelik sistemleri ele almaktadır,

Sanal makine monitörleri için CPU kullanım atıfını kapsayan ABD Patenti No. 8.799.891,

Sanal makine başlatma ve yük dengelemeyi ayrıntılı olarak açıklayan ABD Patenti No. 8.185.893,

Birden fazla sanal makinenin grafiksel bir arayüz aracılığıyla uzaktan kontrolünü açıklayan ABD Patenti No. 8,863,122.

Şikayette, Broadcom ve VMware’in patentli teknolojileri kullanırken en azından kasıtlı körlük gösterdiklerini öne sürerek kasıtlı ihlal iddia ediliyor. İddia kanıtlanırsa, artırılmış zararlara yol açabilir. Karşı dava, Broadcom’un patent uygulama çabaları için zorlu bir yılı taçlandırıyor. Temmuz 2024’te Alman Federal Patent Mahkemesi’nin (Bundespatentgericht) Broadcom’un EP2575366 akış patenti geçersiz kılmasıyla önemli bir an yaşandı. Karar, Münih I Bölge Mahkemesi tarafından Netflix’e daha önce verilen 7,05 milyon avroluk hakaret cezasını etkili bir şekilde geçersiz kıldı.

ABD’de hemen ardından bir aksilik daha yaşandı. Federal Devre Temyiz Mahkemesi, Patent Yargılama ve Temyiz Kurulu’nun daha önce onayladığı Broadcom patentine yönelik iki Netflix itirazını yeniden gündeme getirerek Broadcom’un konumunu daha da zayıflattı.

Türk girişimi Khenda, 750 bin dolar yatırım aldı!

Türk girişimciler tarafından ABD’de kurulan Khenda, yapay zekâ destekli sürekli iyileştirme çözümleriyle dikkat çekerek Simya VC liderliğindeki yatırım turunda 750 bin dolar yatırım aldı. Bu yatırım, şirketin global ölçekte büyümesini hızlandırma, özellikle Kuzey Amerika pazarındaki satış ve pazarlama faaliyetlerini artırma ve böylece cirosunu genişletme hedeflerine ulaşmasını destekleyecek.

Türk girişimi Khenda, 750 bin dolar yatırım almayı başardı

Geleneksel yöntemlerle elde edilemeyen üretim verilerini yapay zekâ tabanlı görüntü işleme teknolojisiyle toplayan Khenda, mevcut güvenlik kameralarını kullanarak üretim süreçlerindeki darboğazları ve verimlilik problemlerini tespit etme imkânı sunuyor. Topladığı verileri raporlayan platform, mühendislerin üretim süreçlerini optimize etmelerine olanak tanıyor.

Simya VC’nin bu yatırım turunda, teknoloji odaklı girişimlere verdiği desteği sürdürüyor olması dikkat çekerken, DCP’nin katılımıyla Khenda’nın büyüme potansiyeli daha da güçleniyor. Simya VC Yönetici Ortağı Selma Bahçıvanoğlu, Khenda’nın inovatif yapay zekâ teknolojisinin sektörde verimlilik, zaman ve maliyet tasarrufu açısından bir dönüşüm sağladığını ifade ederek, girişimin küresel dijital dönüşümdeki rolüne olan inançlarını dile getirdi. Şirket, 2025 yılında da yenilikçi girişimlere yatırım yapma konusundaki kararlılığını sürdüreceğini belirtti.

Khenda Kurucu Ortakları Çağkan ve Aykan Ekici, yaptıkları açıklamalarda, şirketin Ar-Ge çalışmalarına ve pazardaki konumuna dair detaylar verdi. Çağkan Ekici, görsel dil modelleri üzerinde yapılan Ar-Ge faaliyetleri ve ürünlerine entegre edilen ileri yapay zekâ teknolojileri sayesinde, üretim süreçlerinin verimliliğini artıracak yeni adımlar atmayı hedeflediklerini ifade etti. Aykan Ekici ise Kuzey Amerika’da artan talebe dikkat çekerek, bölgedeki pazar paylarını genişletmek ve küçük ve orta ölçekli işletmeleri de müşteri ağına katmak için Vision-MES adını verdikleri yeni ürünleriyle çalışmalarını hızlandıracaklarını vurguladı. Khenda’nın bu hızlı büyüme süreci, hem teknoloji sektöründeki dönüşümü hem de global üretim endüstrisinde yenilikçi çözümlere olan ihtiyacı gözler önüne seriyor.

Lityum ihtiyacı, batarya geri dönüşümüyle karşılanabilir!

ABD merkezli Union of Concerned Scientists tarafından yapılan analiz, lityum iyon bataryaların geri dönüşümüne yönelik yatırımların artırılması halinde, 2050 yılına gelindiğinde lityum ihtiyacının %60’ının eski bataryalardan karşılanabileceğini ortaya koyuyor.

Lityum ihtiyacı, batarya geri dönüşümüyle karşılanacak

Bu senaryo gerçekleşirse, lityum madenciliğine olan talep önemli ölçüde azalabilir. Özellikle 2035 yılında otomobil satışlarının tamamen elektrikli modellere dönüşeceği ve lityum iyon bataryaların %90 oranında geri dönüştürüldüğü bir tablo çerçevesinde, 2050’deki lityum madenciliği ihtiyacının, 2035 yılı zirve değerinin yarısına düşmesi bekleniyor.

Lityum ihtiyacı, batarya geri dönüşümüyle karşılanacak.

Analiz, lityum talebindeki azalmanın yalnızca geri dönüşüme değil, aynı zamanda elektrikli araçların daha verimli hale getirilmesine dayandığını da gösteriyor. Araç verimliliğinde %20 oranında bir artışın, 2035 yılına kadar lityum ihtiyacını %14, 2050 yılına kadar ise %22 oranında azaltabileceği ifade ediliyor. Bu senaryoya, ortalama araç menzilinin 520 kilometreden 450 kilometreye düşürülmesi gibi eklemeler yapıldığında, yeni lityum talebinin 2035 yılına kadar %12, 2050 yılına kadar ise %20 oranında daha da azalabileceği vurgulanıyor.

Raporda ayrıca, araç kullanımının azaltılması, bataryaların enerji yoğunluğunun her yıl %1 daha fazla artması ve sodyum iyon gibi lityuma alternatif batarya teknolojilerinin devreye girmesi gibi unsurların, lityum talebini 2050 yılına kadar %25’in üzerinde düşürebileceğine dikkat çekiliyor. Tüm bu veriler, çokça tartışılan lityum kıtlığı probleminin, gelecekte korkulan ölçüde bir sorun olmayabileceğini düşündürüyor. Özellikle alternatif batarya teknolojilerinin devreye girmesi, küresel lityum ihtiyacını daha da dengeli hale getirebilir ve madenciliğe bağımlılığı azaltabilir.

Galaxy S24 serisi, satışlarıyla Samsung’un yüzünü güldürdü!

2

Samsung, 2025 yılına karışık bir tabloyla başlasa da Galaxy S24 serisinin başarılı satış performansı şirketin moralini yükseltmiş durumda. Yarı iletken sektöründeki sorunlar nedeniyle zorlu bir dönem geçiren Samsung, amiral gemisi Galaxy S24 serisinde elde ettiği satış artışıyla güçlü bir yıl geçirme sinyalleri veriyor. Gelen veriler, Galaxy S24 serisinin ilk 11 aylık dönemde 34,66 milyon adetlik satış rakamına ulaştığını ve bir önceki yılın aynı döneminde 29,44 milyon satan Galaxy S23 serisini %18’lik bir artışla geride bıraktığını gösteriyor. Bu, Samsung’un amiral gemisi serisinde müşteri ilgisini başarılı bir şekilde artırdığını kanıtlıyor.

Galaxy S24 serisi, satışlarıyla Samsung’un yüzünü güldürüyor

Galaxy S24 serisi içinde, özellikle Galaxy S24+ modeli dikkat çekiyor. Geçen yılın Galaxy S23+ modeline göre %25,6 oranında bir artışla 6,77 milyon adet satan bu model, büyüme oranı açısından serinin lideri olsa da satış adedi bazında hâlâ serinin en az talep gören modeli olmaya devam ediyor. Serinin zirvesinde ise tahmin edilebileceği gibi Galaxy S24 Ultra bulunuyor. Bu model, 15,8 milyon satışla serinin en çok tercih edilen cihazı oldu ve bir önceki yılki Galaxy S23 Ultra modelini %16,5 oranında geçmeyi başardı. Galaxy S24 modeli ise temel sürüm olarak 12,1 milyon adetle istikrarlı bir satış grafiği çiziyor.

Katlanabilir modeller cephesinde ise tablo daha karmaşık görünüyor. Galaxy Z Flip 6 ve Galaxy Z Fold 6’nın toplam satışları %6 oranında düşerken, model bazında ayrıntılı incelendiğinde, Galaxy Z Fold 6’nın 2,09 milyon satarak selefi Galaxy Z Fold 5’i %9,4 geride bıraktığı görülüyor. Buna karşın Galaxy Z Flip 6’nın satışları, Flip 5’e kıyasla %14,8 oranında gerileyerek 2,81 milyon adede düştü. Katlanabilir cihazlar segmentinde artan rekabetin ve pazar dinamiklerinin Samsung için yeni stratejik planlamalar gerektirdiği açıkça görülüyor.

Toplamda Galaxy S24 serisinin başarısı, Samsung’un 2024 yılını savunmasız bırakmadığını gösterse de katlanabilir cihazların gerileyen satış performansı, şirketin bu alandaki stratejilerini gözden geçirmesini gerektirebilir. Samsung’un önümüzdeki dönemde Galaxy S25 serisiyle aynı ivmeyi sürdürüp sürdüremeyeceği büyük bir merak konusu. Özellikle bu serinin sunacağı yenilikler ve rakiplerle karşılaştırmalı avantajlar, Samsung’un amiral gemisi pazardaki geleceği üzerinde belirleyici olacak.

Micron, ABD’deki yarı iletken üretimini artıracak!

0

ABD merkezli yarı iletken üreticisi Micron, Virginia eyaletinin Manassas şehrindeki tesisini genişletmek için 2,17 milyar dolarlık bir yatırım planını duyurdu. Virginia Valisi Glenn Youngkin’in açıklamalarına göre, bu büyük yatırımın bölgede 340 yeni istihdam yaratması bekleniyor ve ABD’nin yarı iletken üretim kapasitesine önemli bir katkı sunacağı öngörülüyor. Micron’un tesisi, otomotiv, havacılık, savunma ve sanayi gibi farklı sektörlerin özel ihtiyaçlarına yönelik uzun ömürlü DRAM bellek üretimini gerçekleştirecek şekilde modernize edilecek. Bu modernizasyon, tesisin daha verimli ve yüksek teknolojiye uygun bir yapıya kavuşmasını hedefliyor.

Micron, ABD’deki yarı iletken üretimini genişletecek

Micron, daha önce aynı tesis için CHIPS ve Bilim Yasası kapsamında 275 milyon dolarlık bir federal fon desteği almıştı. Yeni yatırımla birlikte, otomotiv sektörüne yönelik DRAM üretiminin Tayvan’dan ABD’ye taşınması planlanıyor. Bununla beraber, şirketin yatırım hedeflerine ulaşması ve belirlenen istihdam koşullarını sağlaması halinde 70 milyon dolara kadar ek bir fon alabileceği belirtiliyor.

ABD’nin yerli yarı iletken üretimini artırmaya yönelik bu tür yatırımlar, ulusal güvenlik ve ekonomik rekabet gücü açısından stratejik bir öneme sahip. Virginia’daki bu tesisin, gelişmiş teknoloji üretim süreçleriyle ABD’nin tedarik zincirine güç katması bekleniyor.

Yatırımın detaylarına dair şu an için sınırlı bilgiler bulunuyor. Ancak, Micron’un bu projede genellikle düşük hacimlerde üretilen uzun ömürlü DRAM bellekler için daha maliyet dostu ekipmanları tercih edeceği tahmin ediliyor. Federal fondan elde edilen kaynaklarla, DUV litografi sistemleri gibi ekipmanlardan geniş bir envanter oluşturulabileceği ifade ediliyor. Micron’un CEO’su Sanjay Mehrotra, şirketin ABD merkezli tek bellek üreticisi olarak bu yatırımı hayata geçirdiğini ve savunma, otomotiv, havacılık gibi sektörlerin gelecekteki bellek ihtiyaçlarını karşılamak adına çalıştıklarını belirtti. Mehrotra, bu süreçte sağladıkları destek nedeniyle Virginia yönetimine ve eyalet yetkililerine minnettarlığını dile getirdi.

Volocopter iflas başvurusu yaptı

Volocopter, geçici iflas işlemleri sırasında bir yöneticinin yeni finansman arayışında olması nedeniyle işletme faaliyetlerinin devam edeceğini söyledi. Alman eVTOL (elektrikli dikey kalkış ve iniş) araç geliştiricisi Volocopter, yeni finansman arayışlarını sürdürürken iflas işlemlerinin başlatılması için başvuruda bulundu.

Volocopter iflas sonrası finans arayışında

Volocopter, geçici iflas süreci boyunca bir yöneticinin şirketi yeniden yapılandırması ve yeni finansman araması nedeniyle iş faaliyetlerinin devam edeceğini söyledi. Volocopter tarafından yapılan açıklamada, “Son dönemdeki yoğun fon toplama çabalarına rağmen, iflas süreçleri dışında düzenli operasyonları sürdürmek için uygulanabilir bir çözüm bulmak mümkün olmadı” ifadelerine yer verildi. Duyuru, bir başka Alman eVTOL jet üreticisinin, uçan taksi şirketinin iş faaliyetlerini yeniden başlatmasını sağlayan bir varlık satın alma anlaşması imzalamasından birkaç gün sonra geldi.

eVTOL üreticisi Lilium ile yapılan anlaşma , Avrupa ve Kuzey Amerika’dan yatırımcılardan oluşan bir konsorsiyum tarafından kurulan Mobile Uplift şirketiyle yapıldı ve yeni yatırımcılara Lilium GmbH ve Lilium eAircraft GmbH’nin bağlı kuruluşlarının işletme varlıkları verildi.

Joby Aviation ve Archer Aviation’ın hakim olduğu uçan taksi pazarında hem Volocopter hem de Lilium finansman zorluklarıyla karşı karşıya kaldı. Lilium iflas sorunuyla daha önce karşı karşıya kaldı ve sonunda yakın zamanda finansal olarak kurtarıldı. Şimdi Volocopter liderliğinin yeni fon sağlayıp sağlayamayacağını görmesi gerekecek.

Volocopter CEO’su Dirk Hoke: “Teknolojik, uçuş testi ve sertifikasyon ilerlememizde sektörümüzdeki emsallerimizden öndeyiz. Bu, kendimizi dahili yeniden yapılanmayla organize ederken yatırım yapmak için bizi çekici bir şirket haline getiriyor” dedi. Voloocpter, Temmuz ayında başlayacak 2024 Paris Olimpiyatları’nda uçmayı umuyordu. O dönemde, sadece Volocopter’e ait elektrikli hava araçlarının (EAV) yeni dikey pisti kullanmasına ve Paris Oyunları sırasında gösteri uçuşları gerçekleştirmesine izin verilmişti.

Volocopter uçan araçlarından biri olan Volocopter VoloCity, Las Vegas, Dallas ve Florida’nın Tampa kentinde uçuruldu. VoloCity, geçen yılın sonlarında orada gerçekleştirilecek uçuş öncesinde Federal Havacılık İdaresi (FAA) ile birlikte Tampa havaalanında testler de yaptı .

 APT korsanları siber saldırı yaptı

Çin devlet destekli bilgisayar korsanlarının gerçekleştirdiği önemli bir siber güvenlik ihlali, ABD Hazine Bakanlığı’nı tehlikeye attı. Hazine yetkilileri tarafından “büyük bir olay” olarak tanımlanan olayda, üçüncü taraf siber güvenlik sağlayıcısı BeyondTrust’ın güvenlik açıklarından yararlanıldı.

APT korsanları saldırı yaptı

Mektupta, bilgisayar korsanlarının Hazine Bakanlığı’na bağlı Bakanlık Ofisleri’ne (DO) uzaktan teknik destek sağlamak için kullanılan bulut tabanlı bir hizmeti manipüle etmelerine olanak tanıyan kritik güvenlik bilgilerine erişim sağladığı belirtildi. Ele geçirilen anahtar sayesinde saldırganlar, sistemin güvenlik protokollerini geçersiz kılarak Hazine’nin çeşitli kullanıcı iş istasyonlarına ve bu kullanıcılar tarafından saklanan sınıflandırılmamış belgelere uzaktan erişim sağlayabilirler.

Mektupta ayrıca olayın Çin hükümeti tarafından desteklenen Gelişmiş Sürekli Tehdit (APT) adlı bir aktörle bağlantılı olduğu belirtildi. Bu tür siber saldırılar, anında hasara veya kesintiye yol açmak yerine, hassas bilgileri toplamak amacıyla ağlara sızmak için uzun süreli ve odaklanmış çabalarla karakterize edilir.

Fidye yazılımları gibi genellikle hızlı ve otomatik olan tipik saldırıların aksine, APT’ler önemli ölçüde manuel müdahale ve stratejik planlama gerektirir. APT aktörleri, genellikle ağa uzun vadeli erişim sağlamak ve bu sayede uzun süreler boyunca bilgi toplamak amacıyla yüksek değerli kuruluşları hedef alırlar.

Bu karmaşık saldırıların gerçekleştirilmesi için gereken kaynaklar ve zaman, bunların genellikle bireysel bilgisayar korsanları tarafından gerçekleştirilmek yerine ulus devletlerin desteğini gerektirmesi anlamına geliyor. APT grupları, hedeflerine ulaşabilmek için operasyonlarında sosyal mühendislik de dahil olmak üzere ileri düzey teknikleri sıklıkla kullanmaktadır.

Bu tehdit aktörleri kötü amaçlı kodlarını sürekli olarak uyarlar ve tespit edilmekten kaçınmak için çeşitli kaçınma stratejileri kullanırlar. Bazı durumlarda, bu APT’lerin karmaşıklığı, kurban ağındaki tehlikeye atılmış sistemleri yöneten özel yöneticilerin katılımını gerektirir.

Bu ihlal, Aralık ayının başlarında ifşa edilen ve “Salt Typhoon” olarak bilinen Çinli bir bilgisayar korsanı grubuna atfedilen bir diğer önemli siber casusluk kampanyasının ardından geldi. Bu kampanyanın ABD telekomünikasyon sistemlerine ilişkin kapsamlı meta verilerin çalınmasıyla sonuçlandığı bildirildi.

Üst düzey bir ABD yetkilisi 4 Aralık’ta Salt Typhoon grubunun Amerika’nın telekomünikasyon altyapısının geniş bir bölümüne sızdığını, gizli bilgileri tehlikeye atmadan hassas meta verilere eriştiğini doğruladı.

2025 yılı Samsung için zorlu geçecek! Peki neden?

0

2025 yılı, Samsung için oldukça çetin bir dönem olabilir. Analistler, şirketin kârlılığında ciddi bir düşüş yaşanacağını ve küresel çapta rekabetin baskılarıyla yüzleşeceğini öngörüyor. Özellikle yüksek bant genişliğine sahip bellek (HBM) pazarında yeterli ivmeyi yakalayamayan Samsung, Çinli üreticilerden gelen yoğun rekabetle karşı karşıya. 2024 yılında yaşanan zorlukların ardından, şirket dökümhane biriminde milyarlarca dolarlık zarara uğrayarak bazı üretim hatlarını kapatma kararı almıştı. Bu durum, Samsung’un yarı iletken sektöründeki gücünü yeniden kazanmasını daha da zorlaştırıyor.

2025 yılı Samsung için zorlu geçebilir

Şirketin kâr marjında ciddi bir gerileme bekleniyor. Analistler, Samsung’un işletme kârının 2025’te yaklaşık %40 düşeceğini ve bu durumun, geçen seneki 47,7 milyar dolarlık işletme kârını 30 milyar doların altına indireceğini ifade ediyor. Samsung, yarı iletken biriminin liderini değiştirmek gibi bazı stratejik adımlar atarak işleri düzeltmeye çalışsa da bu tür değişikliklerin hızlı bir etki yaratması pek mümkün görünmüyor.

2025 yılı Samsung için zorlu geçebilir.

Bu zorlu süreçte, yapay zekâya yönelik artan talep ve 2nm ile 3nm üretim süreçlerinde yaşanan sıkıntılar, Samsung’un teknoloji geliştirme alanındaki rekabet gücünü zayıflatıyor. Özellikle SK hynix gibi rakiplerin, yüksek performanslı bellek çözümlerinde pazar payını giderek artırması, Koreli devin pozisyonunu daha da zorlaştırıyor.

Bunun yanı sıra, Çinli üreticilerin uygun fiyatlı DRAM çözümleri piyasayı domine etmeye devam ediyor. Şirket hisselerinin geçtiğimiz yıl %30 oranında değer kaybetmiş olması da bu tablonun ne kadar zorlayıcı olduğunu ortaya koyuyor. Analistler, Samsung’un 2025 yılında önemli yapısal ve teknolojik atılımlar yapmadığı takdirde, bu olumsuz gidişatı tersine çevirmekte büyük güçlük çekeceği görüşünde.

Kuzey Amerika’da ilk otonom elektrikli kepçe faaliyete geçti!

0

Kanada’daki New Afton madeninde, Kuzey Amerika’da hizmete giren ilk otonom elektrikli kepçeler, madencilik sektöründe devrim niteliğinde bir adım olarak dikkat çekiyor. Bu gelişme, özellikle otomasyonun maden endüstrisine entegre edilmesinin önemini ortaya koyuyor. Sandvik şirketine ait olan ve Toro LH518iB model adıyla tanımlanan bu kepçeler, 18 ton ağırlığa sahip. Kasım ortasında madenin “Lift 1” bölgesindeki test alanlarında deneme süreci başarılı bir şekilde tamamlandı ve yıl başından itibaren kepçeler, madenin C bölgesine taşınarak düzenli hizmet vermeye başlayacak.

Kuzey Amerika’da ilk otonom elektrikli kepçe hizmete başladı

Bu otonom kepçelerin en dikkat çekici özelliklerinden biri, güçlü bir elektrikli motor sistemiyle çalışmaları. Toro LH518iB, 482 kWh kapasiteli lityum demir fosfat (LFP) bataryasına sahip ve bu batarya sayesinde kepçeler uzun süreli çalışmaları gerçekleştirebiliyor. Kepçenin üç adet motoru, 6000 Nm tork gücü üretirken, bu da büyük yüklerin hızlı ve verimli bir şekilde taşınmasına olanak tanıyor. Bu araçların en dikkat çeken teknolojik özelliklerinden bir diğeri ise, patentli AutoSwap teknolojisiyle bataryalarının değiştirilme süreçleri. Geleneksel büyük araçlarda kullanılan vinçlere gerek kalmadan, bataryaların hızlı ve pratik bir şekilde değiştirilmesi sağlanabiliyor. Bu teknoloji, batarya değişiminde zaman kaybını önler ve kesintisiz operasyon imkanı sunar.

Sandvik, bu yeni nesil otonom kepçelerin yer altı madencilik operasyonlarını verimli hale getireceğini öngörüyor. Otonom sistemler sayesinde ısının, gürültünün ve sera gazı emisyonlarının önemli ölçüde azalması bekleniyor. Elektrikli çalışma yapıları, çevreye duyarlı bir madencilik yönteminin uygulanmasında kritik bir rol oynuyor. Ayrıca, otomasyonun işgücüne olan etkisi de oldukça önemli. Çünkü madencilik sektöründe iş gücü sıkıntısı önemli bir sorun olabiliyor ve otonom araçlar sayesinde bu sıkıntının giderilmesi amaçlanıyor. Ayrıca, daha sıkı iş güvenliği düzenlemeleriyle, bu tür araçların kullanımı ile işyeri kazaları ve yaralanmalarının önlenmesi hedefleniyor.

Otomasyonun madencilik sektörüne entegrasyonu, gelecekte sektörde daha yaygın hale gelmesi beklenen bir gelişme. Madenlerde yapılan işler sıklıkla tekrarlayan ve zorlayıcı olabiliyor, bu nedenle bu tür otonom araçlar iş gücünü destekleyerek süreçleri hızlandıracak ve daha güvenli hale getirecektir. Bunun yanı sıra, özellikle uzak maden konumlarında, otomasyon çok daha cazip bir çözüm olarak öne çıkıyor. Otonom kepçelerin bu şekilde geniş çapta kullanımı, madencilik endüstrisinde hem ekonomik hem de çevresel açıdan olumlu etkiler yaratabilir.

Özetle, bu ilk otonom elektrikli kepçelerin devreye girmesiyle, otomasyonun ve çevre dostu teknolojilerin madencilik sektörüne entegre edilmesinin öncüsü olarak, madencilik işlemlerinde verimliliğin ve güvenliğin artırılması amaçlanıyor. Bu teknolojik gelişme, otonom sistemlerin geniş bir yelpazede daha fazla sektöre adapte edilmesinin ve yerleşik operasyonların dijital dönüşümünün başlangıcını işaret ediyor.

Samsung’dan S24 kullanıcılarına müjde

0

Samsung’un Android 15 tabanlı One UI 7 genel beta süreci hız kesmeden devam ediyor. Galaxy S24 serisi ile başlayan beta testlerinde, kullanıcıların beklediği yeni özellikler ve geliştirmeler ortaya çıkmaya başladı. Son olarak, One UI 7’nin beta aşamasında Galaxy S24 serisi için planlanan önemli bir yenilik gün yüzüne çıktı.

Parmak izi performansında büyük iyileştirme

Galaxy S24, S24+ ve S24 Ultra modelleri, halihazırda mevcut optik sensörlere göre daha hızlı olan ultrasonik parmak izi tarayıcısıyla dikkat çekiyor. Ancak önceki One UI yazılımında yaşanan bazı sorunlar, kilit açma deneyimini olumsuz etkileyebiliyordu. Yeni beta sürümde yapılan geliştirmeler, bu problemi çözmeyi hedefliyor.

Güvenilir sızıntı kaynağı Ice Universebiyometrik doğrulama işleminin artık daha net ve daha hızlı olduğunu belirtti. Bu iyileştirmenin, birkaç gün içinde yayınlanması beklenen yeni bir beta sürümüyle kullanıcılara sunulacağı ifade ediliyor.

One UI 7 ile gelen diğer yenilikler

Samsung, One UI 7 ile kullanıcı deneyimini artırmak için hem arayüz hem de yapay zeka tarafında birçok yenilik sunuyor. İşte beklenen bazı önemli özellikler:

  • Daha Yumuşak Animasyonlar ve Geçişler: Arayüz daha akıcı bir deneyim sunacak.
  • İki Sayfalı Hızlı Panel Düzeni: Bildirimler ve kontroller için yenilikçi bir ekran tasarımı.
  • Yeniden Tasarlanmış Kamera Uygulaması: Tek elle kullanım için optimize edilmiş yeni bir görünüm.
  • Yeni Simge ve Widget’lar: Ana ekran ve kilit ekranı için yeni widget’lar ile daha fazla özelleştirme imkanı.
  • Yeni Animasyonlar ve Şarj İkonları: Ekran kilidi açma ve şarj için yenilikçi görsel efektler.
  • Uygulama İkonu Boyut Ayarları: Daha fazla özelleştirme için boyut seçenekleri.
  • Hap Şeklinde Görev Çubuğu: Devam eden görevler için modern bir kullanıcı arayüzü.

Android 15 güncelleme takvimi

Samsung, Android 15 tabanlı One UI 7 güncelleme takvimini henüz paylaşmadı. Ancak şirketin artık dört büyük Android güncellemesi sunduğu göz önüne alındığında, güncellemenin Galaxy S, Galaxy A, Galaxy Z ve Galaxy Tab serileri de dahil olmak üzere 50’den fazla cihaz için sunulması bekleniyor.

Sonuç olarakOne UI 7 güncellemesi, yalnızca Galaxy S24 serisini değil, Samsung’un geniş ürün yelpazesini kullanan tüm kullanıcılar için önemli yenilikler vadediyor.

BYD, Ar-Ge faaliyetlerine ağırlık vermeyi sürdürüyor!

Çin merkezli otomobil üreticisi BYD, Ar-Ge faaliyetlerindeki yoğun yatırımlarıyla sektörde önemli bir yer edinmeyi sürdürüyor. BYD Yönetim Kurulu Başkanı Wang Chuanfu, 2024 yılı itibarıyla şirket bünyesinde 110 bin mühendisin görev yaptığını ve günlük ortalama 32 patent başvurusu yapıldığını açıkladı. Bu rakamlarla BYD, dünyanın en fazla Ar-Ge personeline sahip otomobil üreticisi konumunda olduğunu iddia ediyor.

BYD CEO’su, Ar-Ge faaliyetlerinin altını çizdi

Şirket, toplam çalışan sayısını 2021 yılındaki 300 binden yaklaşık bir milyon kişiye çıkararak son yıllarda büyük bir büyüme kaydetti. BYD’nin Ar-Ge alanındaki büyümesi de dikkat çekici: 2011 yılında 20 bin olan mühendis sayısı, günümüzde 110 bine ulaştı. Ayrıca, 2024’ün üçüncü çeyreği itibarıyla toplam Ar-Ge yatırımı 21.9 milyar dolara çıktı.

BYD CEO'su, Ar-Ge faaliyetlerinin altını çizdi.

Wang, şirketin bu başarısında yeni mezunların önemli bir payı olduğunun altını çizerek, son yıllarda işe alınan 50 bin kişinin %80’inin Ar-Ge alanında çalışmaya başladığını belirtti. Şu anda BYD’nin kıdemli yöneticileri ve teknik liderlerinin büyük bölümü, şirketle kariyerlerine yeni mezun olarak başlamış.

2024 yılı içerisinde BYD, 4.3 milyon satış rakamına ulaşarak kendi koyduğu 3.6 milyonluk hedefi aşmayı başardı. Bu başarı, BYD’nin hem yerel hem de küresel pazarlarda giderek daha önemli bir oyuncu haline geldiğini gösteriyor. Çin’in genel otomotiv sektörü, elektrikli araçlara ve sürdürülebilir çözümlere yaptığı yatırımlarla dünya çapında bir dönüşüm yaratırken, BYD bu değişimde öncü markalardan biri olarak öne çıkıyor.

Samsung Good Lock uygulaması artık tüm ülkelerde kullanılabilecek!

Samsung, kullanıcılarına derinlemesine özelleştirme seçenekleri sunan Good Lock uygulamasını tüm ülkelerde erişilebilir hale getiriyor. Daha önce yalnızca belirli ülkelerde kullanılabilen ve Galaxy Store ile sınırlı olan bu popüler uygulama, One UI 7 güncellemesiyle birlikte global erişim kazanacak.

Good Lock, kullanıcıların cihazlarını rootlama veya karmaşık modlara ihtiyaç duymadan farklı şekillerde özelleştirmelerine olanak tanıyor ve bu yönüyle kullanıcıların favori araçlarından biri. Yenilenen sürümle birlikte artık Google Play Store üzerinden indirilebilecek olan uygulama, Samsung cihaz sahiplerine çok daha kolay bir kullanım deneyimi sunmayı hedefliyor.

One UI 7 ile gelen yenilikler

One UI 7 güncellemesiyle birlikte Good Lock ve modüllerinde pek çok geliştirme yapıldı. İşte öne çıkan özellikler:

Good Lock

  • Ana uygulama iyileştirmesi: Daha kullanıcı dostu bir arayüz. Samsung Good Lock ile bu deneyimler daha da iyi hale getirilecek.
  • Arama ve filtreleme: İhtiyaç duyulan işlev ve gönderilere kolay erişim.
  • Yönetim kolaylığı: Ayar sıfırlama, widget ekleme ve özellik yönetimi için yeni bir ‘Sayfam‘ sekmesi.

Home Up

  • Serbest yerleşim: Ana ekran öğelerini ızgara kısıtlaması olmadan düzenleme. Good Lock sayesinde bu özelleştirmeler daha kolay yapılabilecek.
  • Hareket animasyonları: Özelleştirilebilir animasyon ve çoklu dokunmatik hareket desteği.
  • Edge panel ve görev çubuğu: Daha fazla özelleştirme seçeneği.

Game Booster+

  • Kategori değişimi: Oyun olarak algılanmayan uygulamaların kategorisini değiştirme. Samsung Good Lock ile oyun deneyimi özelleştirilebilecek.
  • GPU ayarları: Oyunlarda daha iyi grafik performansı için geliştirmeler.

LockStar ve MultiStar

  • Kilit ekranı düzenleme: Daha doğal ve tutarlı bir deneyim. Samsung kullanıcıları, Good Lock ile kilit ekranlarını daha iyi düzenleyebilir.
  • Flip cihazları için gelişmiş işlevsellik: Kapak ekranının daha etkin kullanımı.

Tema ve Wonderland

  • Gelişmiş ikon ve tema desteği: Klasör simgesi özelleştirme, genişletilmiş çıkartma ve duvar kağıdı seçenekleri.
  • Yazı rengi görünürlüğü: Arka plan rengine uyumlu otomatik renk değişimi.

Kamera Asistanı

  • Videoları harici depolama: USB-C üzerinden harici cihazlara doğrudan video kaydı. Samsung Good Lock kullanıcıları, videolarını daha kolay depolayabilecek.

Ne Zaman kullanıma sunulacak?

One UI 7, şu anda Galaxy S24 serisinde beta aşamasında. Güncellemenin, Ocak ayı sonunda Galaxy S25 serisiyle birlikte tüm kullanıcılar için erişime açılması bekleniyor. Good Lock’un küresel çapta erişilebilir hale gelmesi, Samsung kullanıcılarının cihazlarını daha özgürce özelleştirmesine olanak tanıyacak.

Samsung kullanıcıları, One UI 7 ile birlikte gelen bu yenilikleri dört gözle bekliyor!

Tesla, Çin’deki yeni fabrikasında test üretimine başlıyor!

Tesla, Çin’deki ikinci fabrikasının inşaatını tamamlayarak test üretimine başladı. Şanghay’da kurulan bu yeni tesiste, enerji depolama için tasarlanan ve “Megapack” olarak adlandırılan ünitelerin üretimi gerçekleştirilecek. Şirket, 2025’in ilk çeyreğinde, yani fabrikanın inşasına başlanmasından yaklaşık bir yıl sonra seri üretime geçmeyi hedefliyor. “Megafactory” adıyla bilinen bu tesis, Tesla’nın Amerika dışındaki ilk Megapack üretim merkezi olma özelliğini taşıyor ve Şanghay’daki mevcut fabrikanın hemen yanında yer alıyor. İnşaatı 23 Mayıs’ta düzenlenen temel atma töreniyle başlayan tesis, yalnızca yedi ay gibi kısa bir sürede tamamlandı. Daha önce de Tesla’nın Çin’deki ilk fabrikası bir yıl içinde bitirilmişti.

Tesla, Çin’deki yeni fabrikasında test üretimine başlayacak

Yeni tesiste üretilecek Megapack’ler, hem Çin pazarında kullanılacak hem de diğer ülkelere ihraç edilecek. Yılda 10 bin adet üretim kapasitesine sahip olan fabrika, toplamda yaklaşık 40 GWh enerji depolama kapasitesi sağlayacak. Tesla’nın verdiği bilgilere göre, her bir Megapack ünitesi 3 MWh’nin üzerinde enerji depolayabiliyor ve bu miktar, 3600 hanenin bir saat boyunca elektrik ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde.

Üretimde lityum demir fosfat bataryalar kullanacak olan tesis, 200 bin metrekarelik bir alan üzerine kuruldu ve toplamda 202 milyon dolarlık bir yatırımla hayata geçirildi. Megapack’lerde kullanılan pil hücrelerinin ana tedarikçisi şu anda CATL, ancak Tesla gelecekte BYD gibi farklı üreticilerle işbirliği yaparak tedarik zincirini çeşitlendirmeyi planlıyor.

Çin’deki bu tesisin stratejik önemi, sadece yerel enerji depolama çözümlerine katkı sağlaması değil, aynı zamanda küresel piyasalara da hizmet edecek bir üretim merkezi olmasıyla dikkat çekiyor.