Zuckerberg’den Apple’a sert eleştiriler: “Yenilik yapmayı unuttular!

Meta CEO’su Mark Zuckerberg, katıldığı bir podcast programında teknoloji dünyasında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Joe Rogan’ın podcast programına konuk olan Zuckerberg, Apple’a yönelik sert eleştirilerde bulunarak, şirketin yenilik yapmayı unuttuğunu ve tüketicilerle geliştiriciler üzerinde baskı oluşturduğunu savundu.

“Jobs’ın icadı üzerinde oturuyorlar”

Zuckerberg, Apple’ın uzun zamandır büyük bir yenilik gerçekleştirmediğini iddia ederek şu ifadeleri kullandı:
“Steve Jobs iPhone’u icat etti ve 20 yıl sonra hala onun üzerinde oturuyor gibiler. iPhone, herkesin bir telefonu olmasını sağlayarak harika bir şey başardı. Ancak bu platformu, keyfi gibi görünen birçok kural koymak için kullandılar ve gerçekten büyük bir yenilik yapmadıklarını düşünüyorum.”

Meta ile Apple arasındaki gerilim, özellikle Apple’ın uygulama içi satın alma işlemlerinden aldığı %30’luk kesintinedeniyle yıllardır devam ediyor. Zuckerberg, bu kesintiyi “keyfi bir vergi” olarak nitelendirerek, Apple’ın bu politikalarının geliştiricilere ve tüketicilere zarar verdiğini ifade etti.

“İnsanları sıkıştırıyorlar”

Zuckerberg, Apple’ın tüketiciler ve geliştiriciler üzerindeki mali yükü artırdığını vurgulayarak şu eleştirilerde bulundu:
“Bir şirket olarak nasıl daha fazla para kazanıyorlar? İnsanları sıkıştırarak. Geliştiricilere %30 vergi uyguluyorlar, daha fazla çevre birimi satın almanızı sağlıyorlar ve ekosistemlerini korumak için başka şirketlerin aynı şekilde bağlanabilen ürünler üretmesini engelliyorlar.”

Apple’ın kendi ürün ekosistemini koruma politikasına da dikkat çeken Zuckerberg, şirketin güvenlik ve gizlilik iddialarını “rakipleri engellemek için bir bahane” olarak nitelendirdi. Meta’nın yeni Ray-Ban akıllı gözlüklerinin iPhone’larla entegrasyonunda yaşanan zorluklara değinen Zuckerberg, Apple’ın “rastgele kuralları” olmadan Meta’nın kârlılığını ikiye katlayabileceğini söyledi.

Vision Pro hakkında görüşler

Mark, Apple’ın uzun yıllar sonra piyasaya sürdüğü yeni ürün kategorisi Vision Pro hakkında da konuştu. Ürünün film izlemek için iyi bir deneyim sunduğunu duyduğunu belirten Zuckerberg, Apple’ın inovasyonda başarısız olan herhangi bir şirket gibi “yenilme” riskiyle karşı karşıya olduğunu dile getirdi.

Meta’nın Meta Quest serisi ile artırılmış gerçeklik başlıkları alanında lider olmayı hedeflediğini ifade eden Zuckerberg, bu alandaki rekabetin teknoloji dünyasında daha fazla yeniliği teşvik etmesi gerektiğini belirtti.

Apple ve Meta arasındaki rekabet, teknoloji dünyasında dengeleri değiştirecek gibi görünüyor. Zuckerberg’in bu sert açıklamaları, iki dev arasındaki gerilimin daha da artacağına işaret ediyor.

Intel Core i9-14900KS işlemci, hız rekoru kırdı!

0

Intel’in en yeni işlemci modellerinden biri olan Intel Core i9-14900KS, hız aşırtma rekorunda önemli bir eşiği geçti. Raptor Lake Refresh serisinin amiral gemisi olan bu işlemci, hız aşırtma uzmanı “Wytiwx” tarafından 9.121,61 MHz’e ulaştırıldı. Bu sonuç, 9.117,75 MHz ile önceki rekoru geride bırakarak 10 GHz seviyesine bir adım daha yaklaşılmasını sağladı.

Intel Core i9-14900KS işlemci, hız rekoruna imza attı

Rekor, ASUS ROG MAXIMUS Z790 APEX anakart ve sıvı azot (LN2) soğutma sistemi kullanılarak gerçekleştirildi. Ayrıca, deneme için geçmiş hız aşırtma rekorlarında sıkça tercih edilen Windows 7 işletim sisteminin kullanıldığı görüldü.

Intel Core i9-14900KS işlemci, hız rekoruna imza attı.

Intel Core i9-14900KS, 8+16 çekirdek yapılandırmasına sahip olup toplamda 16 çekirdek ve 32 iş parçacığı sunuyor. İşlemci, Thermal Velocity Boost teknolojisiyle 6,2 GHz saat hızına ulaşabilse de, bu hız aşırtma denemesi standart limitlerin çok ötesine geçti. Bunun yanı sıra, 36 MB’a kadar Akıllı Önbellek kapasitesi ve 150W TDP değeriyle yüksek performans gerektiren uygulamalar için dikkat çekici bir seçenek olduğunu kanıtlıyor.

Bu rekorla birlikte Intel, AMD ile arasındaki rekabetin yeni bir boyutuna ulaştı. AMD’nin, Intel’in bu süreçlerinden olumlu etkilendiği ve satışlarındaki artışa dikkat çektiği belirtilse de, Intel’in rekabeti hızlandıracak böylesi başarılarla adından söz ettirmesi dikkat çekiyor. Ayrıca, önceki rekorun sahibi olan hız aşırtma uzmanı Elmor, sıralamada hâlâ ikinci ila beşinci sırada yer alarak önemli bir başarıya imza atmış durumda. Yeni hız aşırtma rekorunun, işlemci performansı ve rekabet alanında dengeleri nasıl etkileyeceği merakla bekleniyor.

Blue Origin, New Glenn roketinin fırlatma testini iptal etti!

Jeff Bezos tarafından kurulan ve SpaceX’e ciddi bir rakip olmayı hedefleyen Blue Origin, devasa New Glenn roketinin beklenen ilk fırlatma testini teknik bir sorun nedeniyle iptal etti. Türkiye saatiyle sabah saatlerinde gerçekleştirilmesi planlanan test uçuşu, fırlatma penceresi boyunca birden fazla kez ertelendi. Ancak yaşanan teknik aksaklık, planın tamamen iptal edilmesine yol açtı. Şirket, New Glenn roketi için yeni bir fırlatma tarihini henüz açıklamadı.

Blue Origin, New Glenn roketinin fırlatma testini resmen iptal etti

Blue Origin, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, araç alt sistemlerinde tespit edilen ve fırlatma süresinin uzamasına neden olacak bir sorunu çözmek için denemeyi durdurduklarını belirtti. Ancak, söz konusu sorunla ilgili teknik detaylar paylaşılmadı. İlk başta 10 Ocak Cuma günü yapılması planlanan NG-1 görevi, uygun olmayan hava koşulları nedeniyle ertelenmişti. Şirketin fırlatma penceresi 16 Ocak’a kadar devam ettiğinden, sorun hızlıca çözülebilirse bu hafta içerisinde yeniden bir deneme yapılabilir.

Bu test uçuşunda, Blue Origin’in geliştirdiği Blue Ring adlı uzay aracı platformunun bir prototipi de ilk kez uzaya gönderilecekti. Ayrıca, planlandığı gibi ilerlenmesi halinde New Glenn roketinin yeniden kullanılabilir ilk aşaması, “Jacklyn” adı verilen dron gemiye başarılı bir şekilde indirilecekti. Bu gemi, Jeff Bezos’un annesinin adını taşıyor.

Yaklaşık 10 yıldır geliştirme aşamasında olan New Glenn, Blue Origin’in ilk yörünge sınıfı roketi olma özelliğini taşıyor. Şirketin daha önce yörünge altı uçuşlar için kullanılan yeniden kullanılabilir New Shepard platformu bulunmasına rağmen, henüz herhangi bir uyduyu yörüngeye başarıyla gönderme deneyimi bulunmuyor. Kuruluşunun üzerinden çeyrek asır geçmiş olmasına rağmen Blue Origin’in karşılaştığı bu aksaklıklar, iddialı hedeflerini gerçekleştirme yolunda hâlâ büyük engellerle karşılaştığını gösteriyor.

Snapdragon 8s Elite ile orta segment telefonlar çağ atlayacak

0

Mobil işlemci dünyasının önde gelen isimlerinden Qualcomm, yeni bir orta segment işlemci modeliyle kullanıcıların karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Snapdragon 8s Elite (SM8735) adı verilen bu işlemci, uygun fiyat politikasıyla orta segment cihazları güçlendirmeyi ve premium segmentle arasındaki performans farkını kapatmayı hedefliyor.

Amiral Gemisi performansına yakın skorlar

Sektörün güvenilir kaynaklarından Digital Chat Station’ın paylaştığı bilgilere göre Snapdragon 8s Elite, AnTuTu testinde yaklaşık 2 milyon puan alacak. Bu skor, performans açısından Snapdragon 8 Gen 3 tabanlı cihazlara yakın bir seviyeyi işaret ederken, hafif bir fark olabileceği belirtiliyor.

Snapdragon 8s Elite, Qualcomm’un Oryon çekirdeklerini kullanmayacak. Bunun yerine, Cortex-X4 birinci sınıf çekirdek ve A720 verimlilik çekirdeklerinden oluşan bir mimari tercih edilmiş. Bu yapı, enerji verimliliği açısından avantaj sunarken, grafik işlem performansında Snapdragon 8 Gen 3’e kıyasla ufak bir düşüş olabileceği belirtiliyor.

Hangi modellerde kullanılacak?

Yeni işlemcinin, Xiaomi’nin HyperOS yazılımında daha önce tespit edilmesi dikkat çekti. Bu da Snapdragon 8s Elite’in Redmi Turbo 4 Pro veya Redmi K90 gibi modellerde kullanılabileceği ihtimalini güçlendiriyor. Ayrıca Honor, iQOO ve Oppo gibi markaların fotoğraf odaklı ultra ince telefonlarında da bu işlemciye yer verebileceği ifade ediliyor.

Tanıtım ve çıkış tarihleri

Snapdragon 8s Elite’in resmi tanıtımının mart veya nisan ayında yapılması beklenirken, bu işlemciye sahip cihazların ise nisan ayı itibarıyla piyasaya sürüleceği öngörülüyor.

Orta segmentte rekabet kızışıyor

Qualcomm’un Snapdragon 8s Elite modeliyle stratejisi, orta segmentte güçlü ve dengeli bir performans sunarken, erişilebilir fiyatlarla kullanıcıları memnun etmeyi hedefliyor. Bu hamle, sektördeki rekabeti artırırken, daha güçlü ve özellik bakımından zengin cihazların daha uygun fiyatlarla sunulmasının önünü açabilir.

Snapdragon 8s Eliteyüksek performans ve enerji verimliliğini bir araya getirerek, orta segment cihaz kullanıcıları için cazip bir alternatif oluşturması bekleniyor.

SpaceX ve T-Mobile’dan yangın mağdurlarına destek

Kaliforniya’nın Los Angeles bölgesinde etkili olan yangınlarla mücadele devam ederken, SpaceX ve T-Mobile, mağdurlara destek olmak amacıyla yenilikçi bir adım attı. Starlink’in “Direct-to-Cell” (DTC) adı verilen doğrudan telefonlara uydu bağlantısı teknolojisi, T-Mobile kullanıcılarına acil durum mesajlaşma hizmeti sunmaya başladı.

Acil durumlarda uydudan mesajlaşma

T-Mobile’dan yapılan açıklamaya göre, DTC hizmeti sayesinde kablosuz acil durum uyarıları, SMS ve 911’e mesaj gönderme gibi olanaklar sağlanıyor. Bu yenilik, bölgede altyapı sorunları nedeniyle kesintiye uğrayan iletişim ihtiyacını karşılamada kritik bir rol oynuyor. Her ne kadar SpaceX’in DTC uydu takımyıldızı tam anlamıyla devrede olmasa da, acil durum için bu hizmetin geçici olarak kullanıma sunulduğu belirtildi.

Yangınların etkilediği Altadena, Duarte, Calabasas, Malibu, Fillmore ve Agoura Hills gibi bölgelerde, devre dışı kalan altyapılardan etkilenmemek adına yayın kuruluşları Starlink teknolojisiyle canlı yayın gerçekleştirdi. T-Mobile ise kendi ağının büyük oranda ayakta kaldığını ve ticari elektrik kesintisinden etkilenen baz istasyonlarının yarısının yeniden hizmete alındığını vurguladı. Şirket, elektrik sağlanana kadar taşınabilir jeneratörlerle destek sağlamaya devam edeceğini de açıkladı.

Daha önce de kullanılmıştı

Bu hizmet, daha önce Milton ve Helene kasırgaları sırasında da devreye alınmıştı. Los Angeles yangınları, bu teknolojinin bir doğal afette üçüncü kez kullanıldığı bir olay olarak dikkat çekiyor. Uydu mesajlaşma hizmetinden faydalanmak için T-Mobile kullanıcılarının desteklenen bir cihaza sahip olması gerekiyor. Bununla birlikte, uydu üzerinden gönderilen kablosuz acil durum uyarıları ve tahliye bildirimleri, operatör fark etmeksizin bölgede bulunan herkese ulaşıyor.

Uyumluluk ve gelecek planları

T-Mobile, uydu mesajlaşma hizmetinin çoğu Android telefon ve iPhone 14 serisinden önceki modellerle uyumlu olduğunu belirtti. Ancak iPhone 14 ve üzeri modellerde Apple’ın Globalstar ile yaptığı iş birliği sayesinde, iMessage mesajları uydu üzerinden gönderilebiliyor. T-Mobile, bu cihazların SpaceX yerine Apple altyapısını kullandığını da vurguladı.

T-Mobile, yıl boyunca beta testlerinin devam edeceğini ve Starlink’in yeni hizmetinin tüm özellikleriyle devreye girmesi için hazırlıkların süreceğini duyurdu. Bu süreçte, SpaceX yeni DTC uydularını fırlatarak kapsama alanını genişletecek.

Starlink’in normal uydu internet hizmeti ve DTC teknolojisi, doğal afetler sırasında çöken altyapılar nedeniyle zorlaşan iletişim ve yardım ulaşımı gibi sorunlara etkili çözümler sunabilir. Ancak, Starlink’in Türkiye’de henüz aktif olarak hizmet vermediği ve bu durumun ne zaman değişeceğinin belirsiz olduğu ifade ediliyor.

Apple’ın yapay zeka hamlesi beklentileri karşılamadı

2024’ün son çeyreğinde Apple, dünya genelinde iPhone satışlarında %5’lik bir düşüş yaşadı. Çinli rakiplerinin yenilikçi modelleri ve uygun fiyatlı alternatifleri karşısında Apple’ın pazardaki gerilemesi daha da belirginleşti. Bu düşüşün önemli nedenlerinden biri, Apple’ın büyük umutlarla tanıttığı ancak beklentileri karşılayamayan yapay zeka paketi “Apple Intelligence” oldu.

Apple Intelligence hayal kırıklığı yarattı

Apple, Haziran ayında düzenlenen WWDC 2024 etkinliğinde Apple Intelligence’ı duyurmuş ve bu yapay zeka paketini iOS 18’in en büyük yeniliği olarak lanse etmişti. Ancak sistemin yalnızca belirli iPhone modellerinde çalışmasıİngilizce ile sınırlı olması ve ABD dışındaki kullanıcılara erişim sunmaması, hem teknoloji dünyasında hem de kullanıcılar arasında büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Ayrıca, Apple’ın bu yenilikçi özellikleri birden fazla iOS sürümüne yayması (iOS 18.1, 18.2, 18.3 ve 18.4 gibi) kullanıcı deneyimini bölük pörçük hale getirdi.

Kuo’nun tedarik zincirindeki kaynaklarına göre, iPhone kullanıcılarının çoğu Apple Intelligence’ı çekici bulmadı ve yalnızca yapay zeka özelliklerinden faydalanmak için yeni bir iPhone modeline geçiş yapmayı tercih etmedi. Özellikle Çin, Hindistan ve Avrupa pazarlarında bu yeniliklerin yankı bulmaması, Apple’ın stratejisinin sorgulanmasına neden oldu.

Rakipler hızla ilerlerken Apple yerinde sayıyor

Apple’ın sınırlı stratejisi, yapay zeka yarışında rakiplerinin gerisinde kalmasına yol açtı. OpenAI’ın ChatGPT’siGoogle’ın Gemini’si ve diğer yapay zeka platformları, dünya çapında hızla yaygınlaşırken Apple’ın yalnızca ABD pazarına odaklanması, küresel rekabet gücünü zayıflattı. Örneğin, ChatGPT ve Gemini gibi platformlar Türkiye dahil birçok ülkede kullanılabilir durumda ve yerel dil desteği sunarken, Apple Intelligence hâlâ sadece İngilizce dil desteğiyle sınırlı. Bu durum, Apple kullanıcıları arasında büyük bir hayal kırıklığı yarattı.

Apple Intelligence’ın kullanıcılar tarafından ilgi görmemesi, iPhone satışlarının düşüşüne doğrudan yansıdı.Geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla %5’lik düşüş, Apple’ın pazardaki payını daha da daraltırken, şirketin stratejik hatalarını gözler önüne serdi. Özellikle Asya pazarlarında güçlü bir şekilde yükselen Xiaomi, Oppo ve Vivo gibi markalar, hem fiyat hem de teknoloji açısından Apple’ı geride bırakmaya başladı.

Apple’ın geleceği ne olacak?

Apple’ın bu durum karşısında nasıl bir yol izleyeceği merak konusu. Şirketin yapay zeka stratejisini gözden geçirerek daha kapsayıcı bir yaklaşım benimseyip benimsemeyeceği, küresel kullanıcı kitlesinin beklentilerini karşılayıp karşılayamayacağı büyük bir soru işareti.

Teknoloji dünyasının liderlerinden biri olarak Apple’ın bu yarışta yeniden öncü rolüne dönmesi için daha geniş bir dil desteği sunmasıbölgesel sınırlamaları kaldırması ve yeniliklerini daha hızlı bir şekilde küresel pazara sunması gerektiği açık. Ancak mevcut gidişat, Apple’ın teknoloji dünyasındaki rakipleri karşısında yavaş yavaş avantaj kaybettiğini gösteriyor.

Apple, yapay zeka ve yenilikçi teknolojilerdeki potansiyelini tam anlamıyla değerlendiremediği sürece, pazar payını artırmak bir yana, mevcut kullanıcı kitlesini elinde tutmakta bile zorlanabilir. 2025’te şirketin bu olumsuz tabloyu tersine çevirip çeviremeyeceği ise zamanla belli olacak.

Oyun sektörü, artan maliyetler nedeniyle krize sürüklenebilir!

0

Oyun dünyası, son yıllarda hızla artan maliyetlerle birlikte ciddi bir krizle karşı karşıya. Özellikle büyük ölçekli oyunlar (AAA) yapma maliyetlerinin inanılmaz bir hızla yükselmesi, sektörü sürdürülebilirlik açısından endişeye sevk ediyor. Örneğin, bazı oyunların yapım maliyeti 300-400 milyon doları buluyor, hatta bu rakam bazı oyunlarda yarım milyar dolara kadar çıkabiliyor.

Oyun sektörü, artan maliyetler sebebiyle kriz yaşayabilir

Call of Duty serisinde maliyetlerin oldukça yüksek olduğunu belirten raporlar, bu rakamların endüstri genelinde sürdürülemez bir duruma gelmesine yol açtığını gözler önüne seriyor. Öte yandan, artan personel maliyetleri de ciddi bir sorun haline gelmiş durumda. Los Angeles’taki oyun şirketlerinde bir çalışanın aylık ortalama maliyeti 15-20 bin dolar arasında değişiyor, ve büyük stüdyoların yıllık personel maliyetleri 70-80 milyon dolara ulaşabiliyor.

Oyun sektörü, artan maliyetler sebebiyle kriz yaşayabilir.

Bir diğer önemli sorun ise oyun yapım süresinin giderek uzaması. Eskiden 2 yıl süren bir yapım süreci, günümüzde 4-5 yılı bulabiliyor. Bu uzun geliştirme süreci de haliyle maliyetleri artırıyor. Kötü yönetim, plansız projeler ve sürekli yapılan değişiklikler de maliyetlerin artmasında büyük bir rol oynuyor. Bu unsurların tamamı, oyun dünyasında işten çıkarmalar ve studio kapanmaları gibi zorluklara yol açarken, büyük oyun şirketleri kemer sıkma politikalarını devreye sokuyor.

Gelecekte, bu maliyet artışı ve süreçlerin sürdürülemez hâle gelmesi, büyük oyun yapımcıları üzerinde baskılar yaratabilir. Oyun dünyasında grafikleri daha gerçekçi hale getirme çabalarının gerileyebileceği veya duraklayabileceği, bunun sektördeki profesyonel iş gücü üzerinde daha fazla olumsuz etki yaratacağı öngörülüyor. Bu zorluklarla birlikte daha fazla kişinin işini kaybetmesi ve yapım süreçlerinin yavaşlaması da sektördeki endişeleri derinleştiriyor.

Seralar, yeni güneş enerjisi teknolojisiyle donanıyor!

Tarım sektörüne yeni bir soluk getiren İsviçreli Voltiris girişimi, seralarda kullanılan yenilikçi güneş enerjisi teknolojisiyle hem elektrik üretimini hem de hasılatı artırmayı başardı. Seralarda geleneksel güneş panelleri genellikle sorun yaratırken, Voltiris’in geliştirdiği spektral filtre yöntemi bu engeli ortadan kaldırıyor. Sistem, bitkilerin büyümesi için gerekli olan belirli dalga boylarındaki ışığı geçirirken, diğer dalga boylarını yansıtarak elektrik üretimine odaklanıyor. Böylece seralarda bitkiler optimal büyüme koşullarına kavuşurken, metrekare başına 150 Watt enerji üretilebiliyor.

Seralar, yeni nesil güneş enerjisi teknolojisiyle donanacak

Bu yenilikçi sistem sayesinde kış aylarında ısıtma ihtiyacı yerel enerji üretimiyle karşılanabilirken, Akdeniz iklimi gibi daha sıcak bölgelerde seralar şebekeye enerji sağlayarak çiftçilere ek gelir imkânı sunuyor. Teknolojinin bir diğer dikkat çekici yanı, seraya entegre edilen güneş takip sistemi ve ışık odaklama motorlarının dış hava koşullarından bağımsız olması. Bu sayede kurulum sırasında herhangi bir izin sürecine gerek kalmıyor. Ayrıca sistem, zararlı böcek sayısının azalmasına, su tüketiminin düşmesine ve seranın yaz aylarında aşırı ısınmasının önlenmesine yardımcı oluyor.

Seralar, yeni nesil güneş enerjisi teknolojisiyle donanacak.

Voltiris’in Avrupa genelinde başlattığı bu yenilikçi teknoloji, Füllinsdorf kasabasında ilk büyük tarım alanında başarıyla test edildi. İlk aşamada 10.000 metrekarelik bir alana entegre edilen 3.000 modül, yıllık 450 MWs enerji üretiyor. İsviçre’nin EBL adlı enerji dağıtım şirketi ile iş birliği yapan girişim, çiftçilere finansal yük getirmemek adına elektrik satış anlaşmalarıyla projeyi yaygınlaştırmayı hedefliyor. Bu anlaşmalarda çiftçiler, belirli bir süre boyunca piyasa fiyatının altında enerji satın alma taahhüdü veriyor.

Bu teknolojinin yaygınlaşması, birkaç temel faktöre dayanıyor. Örneğin, İsviçre’nin en büyük süpermarket zinciri, sera ürünlerinin 2026 yılı itibariyle sıfır karbon olmasını zorunlu hale getirdi. Ayrıca enerji şirketlerinin yeşil elektrik paketlerine dahil edilen özel fonlar, bu tür projelerin gelişimine finansal destek sağlıyor. Voltiris’in yeniliği, tarımda sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği adına bir dönüm noktası olarak görülüyor. Hem çevresel faydaları hem de ekonomik avantajlarıyla bu tür teknolojilerin daha geniş bir alanda uygulanması bekleniyor.

Elon Musk’ın desteklediği AfD, Almanya’da yenilenebilir enerjiye karşı cephe alıyor

Almanya’da erken seçim süreci yaklaşırken, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi, yenilenebilir enerji karşıtı söylemleriyle dikkat çekiyor.
AfD lideri Alice Weidel, iktidara gelmeleri durumunda rüzgar enerji santrallerini yıkacaklarını açıkladı.

Almanya’da 23 Şubat’ta yapılacak erken seçim öncesinde AfD partisi önemli bir ivme yakalamış durumda.
Elon Musk’ın sosyal medya platformu X üzerinden verdiği destekle daha da güçlenen AfD, yenilenebilir enerji karşıtı politikalarını açıkça dile getiriyor.
Elon Musk’ın desteklediği AfD lideri Alice Weidel, Almanya’nın enerji politikalarını radikal bir şekilde değiştireceklerini ve rüzgar türbinlerini “utanç pervaneleri” olarak nitelendirerek tüm rüzgar enerji santrallerini yıkma sözü verdi.

Elon Musk’ın desteklediği AfD

“Utanç pervanelerini yıkacağız”

Alice Weidel, rüzgar enerji santrallerine yönelik sert eleştirilerde bulunarak, bunların çevreye zarar verdiğini ve ekonomik olarak verimsiz olduğunu iddia etti.
Elon Musk’ın desteklediği AfD’nin enerji politikasında ise odak, yenilenebilir enerji yatırımlarını geri plana iterek fosil yakıt ve nükleer enerji kullanımını yeniden canlandırmak.

Weidel’in bir diğer hedefi, 2022 yılında Rusya-Ukrayna savaşı sırasında devre dışı kalan Nord Stream doğal gaz boru hattını yeniden faaliyete geçirmek.
Kuzey Avrupa’ya doğal gaz taşıyan bu boru hattının, iddialara göre ABD tarafından sabote edildiği düşünülüyor.
Weidel, Nord Stream’in yeniden açılmasının enerji maliyetlerini düşüreceğini ve Almanya’nın enerji güvenliğini artıracağını savunuyor.

Nükleer enerjiye geri dönüş planı

Almanya, yenilenebilir enerjiye geçiş politikası kapsamında nükleer santrallerini kademeli olarak kapatma kararı almış ve 2023 yılında son üç nükleer santralini de devre dışı bırakmıştı.
Ancak AfD, bu kararı tersine çevirmeyi planlıyor.
Alice Weidel, nükleer enerjiye dönüşün Almanya’nın enerji bağımsızlığı için kritik olduğunu belirterek, Fransa’nın izinden gidilmesi gerektiğini ifade etti.

Elon Musk’ın desteklediği AfD

Elon Musk’tan destek

Geçtiğimiz günlerde X platformunda düzenlenen bir canlı yayında Elon Musk ile bir araya gelen Alice Weidel, AfD’nin enerji politikalarını anlattı ve Musk’ın desteğini aldı.
Musk’ın, özellikle nükleer enerjiye yönelik olumlu görüşleri ve geleneksel enerji kaynaklarına ilgisi, AfD ile aynı çizgide olduğu yorumlarına yol açtı. Elon Musk’ın desteklediği AfD, enerji politikalarında onun görüşleriyle örtüşüyor.

AfD’nin politikaları tepki çekiyor

AfD’nin yenilenebilir enerji karşıtı söylemleri, çevre örgütleri ve birçok siyasi parti tarafından eleştiriliyor.
Uzmanlar, Almanya’nın iklim hedeflerine ulaşabilmesi için yenilenebilir enerjiye yatırımlarını artırması gerektiğinivurguluyor.

23 Şubat seçimleri öncesi AfD’nin artan popülaritesi, Almanya’nın enerji politikaları ve uluslararası ilişkileri açısından yeni bir dönemin habercisi olabilir.
Ancak bu dönüşümün doğuracağı sonuçlar şimdiden tartışılmaya başlanmış durumda.

Epic Games CEO’su Trump’a destek veren teknoloji şirketlerini eleştirdi

Epic Games CEO’su Tim Sweeney, yeniden ABD başkanı seçilen Donald Trump’a yakınlaşmaya çalışan teknoloji liderlerini sert sözlerle eleştirdi. Sweeney, bu şirketleri “ikiyüzlü” olmakla suçladı.

Kasım ayında gerçekleşen ABD başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanması, teknoloji dünyasında hızlı bir politika değişimine yol açtı. Biden döneminde Trump’a karşı cephe alan Google, Meta, Amazon ve Apple gibi devler, seçim sonrası Cumhuriyetçi liderin yönetimine yakınlaşmaya başladı. Bu şirketler, Trump’ın başkanlık görevine yeniden başlaması için oluşturulan geçiş fonuna kişi başı bir milyon dolar bağışta bulundu.

“Yıllarca demokrat numarası yapanlar şimdi cumhuriyetçi numarası yapıyor”

Tim Sweeney, Trump’a yanaşan teknoloji liderlerine yönelik eleştirilerini sosyal medya platformu X üzerinden dile getirdi. Sweeney, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Yıllarca Demokrat numarası yapan ‘Büyük Teknoloji’ liderleri, şimdi yeni yönetime yaranmak için Cumhuriyetçi numarası yapıyorlar. Rekabet hukukunu ayaklar altına alarak tüketicileri soyup soğana çeviren ve rakiplerini ezen tekellerin yürüttüğü kirli kampanyalara dikkat edin.”

Epic Games CEO’sunun bu çıkışı, özellikle Apple ve Google’a yönelik tekelcilik eleştirileriyle dikkat çekiyor. Sweeney, daha önce bu iki teknoloji devini uygulama mağazalarında Epic Games’in kendi ödeme sistemlerini kullanmasını engelledikleri gerekçesiyle mahkemeye taşımıştı. Avrupa’da açılan davayı kazanan Epic GamesABD’deki hukuki süreçte ise henüz sonuca ulaşamadı.

Teknoloji dünyasında hızlı dönüşler

Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle teknoloji şirketlerinin tutumlarındaki ani değişim, sektör genelinde tepki topladı. Sweeney’nin eleştirilerinden kısa süre önce, Trump da bu durumu kendi sözleriyle özetlemişti:
“İlk başkanlık dönemimde herkes benimle savaşıyordu. Bu sefer ise herkes arkadaşım olmak istiyor.”

Teknoloji liderlerinin bu hızlı politika değişikliği, yalnızca sektörde değil, basında da geniş yankı uyandırdı. Özellikle Apple ve Google gibi devlerin, kendi çıkarlarını korumak adına bu tür stratejik adımlar atması, rekabet hukukunu ve tüketici haklarını gündeme taşıyor.

Epic Games’in lideri Tim Sweeney’nin bu konudaki eleştirileri, yalnızca mevcut durumu ele almakla kalmayıp, gelecekteki teknoloji-politika ilişkilerine dair önemli bir tartışmayı da tetiklemiş durumda.

İsveç, eski petrol mağaralarını sıcak su deposuna dönüştürüyor!

İsveç’te petrol depolamak için inşa edilen eski yeraltı mağaraları, yenilikçi bir yaklaşımla sıcak su depolama alanlarına dönüştürüldü. Bu dönüşümle toplamda 13 GWh kapasiteli bir enerji depolama sistemi kurulmuş oldu. Västerås şehrindeki 160 bin nüfuslu bölgede yer alan ve binaların %98’ini merkezi ısıtma sistemine bağlayan bu tesis, hem sürdürülebilir enerji kullanımına katkı sağlıyor hem de sistem verimliliğini artırıyor. Tesis, başlangıçta elektrik ve ısı üretimini bir arada gerçekleştiren CHP (Kombine Isı ve Güç) sistemi olarak 1960’larda inşa edilmiş, zamanla daha çevreci enerji kaynaklarına yönelmiştir.

İsveç, eski petrol mağaralarını sıcak su deposuna dönüştürecek

Başlangıçta fosil yakıtları depolamak için kullanılan mağaralar, petrol krizleri ve savaş tehdidi gibi durumlara karşı bir önlem olarak inşa edilmişti. Ancak geçen yıllarda bu alanlar kullanılmaz hale gelmiş, kömür gibi alternatif yakıtlar devreye alınmıştı. Günümüzde ise kömür kazanlarının büyük bölümü yedekte tutulurken tesis, biyoyakıt, pelet ve geri dönüştürülmüş odun gibi kaynaklardan enerji üretecek şekilde modernize edilmiştir. Sadece yüksek talep anlarında bir fosil yakıt kazanı devreye alınmak üzere hazır bekletilmektedir.

Yaz aylarında, merkezi ısıtma tesisleri sıcak su ihtiyacı için sürekli çalışmaya devam ettiğinden enerji tüketiminde dalgalanmalar yaşanmaktaydı. Bu sorunu çözmek amacıyla tesis, 95°C sıcaklıkta su depolamak üzere eski petrol mağarasını yeniden yapılandırdı. Yaklaşık 300 bin metreküplük alan temizlenip sıcak ve soğuk suyu ayıran bir boru sistemi kuruldu ve depo, enerji depolamak için kullanılmaya başlandı. Üretilen fazla enerji yaz aylarında burada saklanarak soğuk kış günlerine taşınıyor. Sistem öylesine etkili çalışıyor ki -20°C’ye varan soğuklarda dahi şehrin tüm enerji ihtiyacını karşılayabiliyor.

Depolama sistemi, çevresindeki kaya ve toprağı ısıtarak bu bölgeden minimum düzeyde ısı kaybı yaşanmasını sağlıyor. Ayrıca, depo o kadar büyük bir kapasiteye sahip ki içerdiği sıcak su miktarı, şehri iki hafta boyunca kesintisiz ısıtabiliyor. Projenin toplam maliyeti 15,5 milyon doları bulurken, şirket bu sistemi günlük enerji fazlasını depolamak veya aniden artan talebi karşılamak amacıyla şarj ve deşarj döngüsüyle kullanıyor. Aynı zamanda gelecekte bu sisteme entegre edilecek 100 MW kapasiteli bir elektrik batarya tesisi planlanıyor. Haziran 2024’te sıcak suyla doldurulmaya başlayan bu devasa depo, Eylül 2024’te faaliyete geçerek yenilenebilir enerjiye dayalı merkezi ısıtma sistemlerinin önemli bir parçası haline gelmiştir.

JAECOO, Türkiye’de satılacak yeni modellerini duyurdu!

Chery’nin off-road SUV markası olan JAECOO, 2025 yılı için Türkiye pazarında önemli adımlar atmaya hazırlanıyor ve satışa sunulacak yeni modellerini açıkladı. Marka, Türk tüketicilerine yönelik daha geniş bir model yelpazesi sunma amacıyla, 2025’te Türkiye’de satılacak araçlarını tanıttı. Bunlar arasında, geçtiğimiz Ekim ayında tanıtılan JAECOO 5, şarj edilebilir hibrit versiyonu JAECOO 7 PHEV ve büyük SUV sınıfındaki JAECOO 8 yer alıyor. JAECOO’nun Türkiye’deki varlığını ve müşteri portföyünü güçlendirmeyi hedeflediği bu modeller, markanın stratejisinin önemli bir parçasını oluşturuyor.

JAECOO, Türkiye’de satılacak yeni modellerini açıkladı

Marka, Türkiye pazarına 2024 Ağustos ayında JAECOO 7 modelinin satışına başlarak giriş yaptı. JAECOO 7, büyük bir off-road SUV olmasının yanı sıra gelişmiş teknolojik özellikleri ve şarj edilebilir hibrit versiyonu ile dikkat çekiyor. JAECOO 7 PHEV, çevreci bir alternatif olarak, hem içten yanmalı motoru hem de elektrik motoruyla uzun mesafelerde bile çevre dostu sürüş imkânı sunuyor. 2025’te Türkiye’de satışa sunulacak yeni modeller de markanın off-road segmentindeki uzmanlığını daha da pekiştirecek. JAECOO 5, giriş seviyesindeki SUV aracı olarak Türkiye pazarında genç ve dinamik bir kitlenin ilgisini çekmesi hedefleniyor. JAECOO 8 ise daha büyük, daha lüks özelliklere sahip bir model olarak, özellikle uzun yolculuklar ve zorlu arazi koşulları için tasarlanmış.

JAECOO, Türkiye'de satılacak yeni modellerini açıkladı.

Marka tarafından yapılan açıklamada, 2025’in Türkiye pazarı açısından stratejik bir yıl olacağı vurgulandı. JAECOO, “Türkiye’de, Türkiye için” konseptiyle, off-road yaşam tarzı ve yenilikçi enerji çözümlerini birleştiren ürünlerle Türkiye’deki varlığını daha da sağlamlaştırmayı planlıyor. Marka, sürdürülebilir enerji kullanımı ve güçlü performans sunan araçlarını Türk tüketicileriyle tanıştırarak, off-road araçlarının yüksek talep gördüğü pazarda rekabetçi bir konuma gelmeyi hedefliyor.

JAECOO’nun Türkiye pazarındaki genişleme stratejisi sadece araç satışlarıyla sınırlı değil; aynı zamanda markanın, yeni modelleri ve gelişmiş enerji teknolojileriyle çevre dostu araç çözümleri sunarak sektöre katkı sağlamayı amaçladığı ifade ediliyor. 2025 itibarıyla Türkiye’de daha fazla model sunulmasının yanı sıra, JAECOO’nun Türk kullanıcılar için kişiselleştirilmiş hizmet ve araç çözümleri geliştirmeye de devam edeceği belirtiliyor.

Apple 2025’e damga vurmaya hazırlanıyor

Apple, 2025 yılına damga vuracak ürünlerini tanıtmaya hazırlanıyor. Şirket, hem performans hem de uygun fiyat odaklı cihazlarla teknoloji dünyasında rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. Mark Gurman’ın Bloomberg’deki Power On bülteninde yer alan bilgilere göre, yeni MacBook Air modelleri, iPhone SE 4, iPhone 17 Air ve güncellenmiş iPad serisi yakında kullanıcılarla buluşacak. İşte detaylar:

Yeni MacBook Air modelleri: daha ince, daha güçlü

Apple, 2025’in ilk aylarında 13 inç ve 15 inç ekran boyutlarına sahip iki yeni MacBook Air modeli tanıtmaya hazırlanıyor. Kod adıyla J713 ve J715 olarak anılan bu cihazlar, Apple’ın geliştirdiği M4 çipsetiyle gelecek. Performans ve enerji verimliliğinde önemli iyileştirmeler sunması beklenen bu modellerin şu an üretim aşamasında olduğu belirtiliyor.

Giriş seviyesi iPad modelleri

Şirket, iPad kullanıcıları için de uygun fiyatlı alternatifler sunmaya hazırlanıyor. İki yeni iPad modeli (J481 ve J482), A17 Pro çipi ve 8 GB RAM ile donatılacak. Bu cihazların Apple’ın yapay zeka özelliklerini daha verimli bir şekilde çalıştıracağı ifade ediliyor. Yeni iPad’lerin 2025’in bahar aylarında tanıtılması bekleniyor.

iPhone SE 4: Apple’dan uygun fiyatlı alternatif

Apple’ın bütçe dostu modeli iPhone SE, dördüncü nesil versiyonu ile 2025’te kullanıcılarla buluşacak. 429 dolar başlangıç fiyatıyla dikkat çeken cihaz, iPhone 14 tasarımına benzer bir gövdeye sahip olacak. A18 çipseti ve Apple’ın kendi geliştirdiği modem teknolojisi ile desteklenen iPhone SE 4, yapay zeka özellikleriyle öne çıkacak. Lansman tarihinin Mart veya Nisan 2025 olması bekleniyor.

iPhone 17 Air: Ultra ince tasarım

Apple’ın eylül ayında tanıtacağı iPhone 17 serisinin yıldızı, iPhone 17 Air olacak. Sadece 5,5 mm kalınlığa sahip olması beklenen bu cihaz, uygun fiyatıyla dikkat çekecek. A19 çipseti ve tek kamera sensörü ile donatılacak olan iPhone 17 Air, minimalist bir tasarım anlayışını benimseyerek kullanıcıların karşısına çıkacak.

Akıllı ev cihazları

Apple, yalnızca mobil cihazlarda değil, akıllı ev ürünlerinde de büyümeye devam ediyor. Şirketin 2025 yılında 7 inçlik dokunmatik ekrana sahip yeni bir akıllı ev cihazı tanıtması gündemde. Bu ürün, ev otomasyonu ve Apple ekosistemine entegre olma konusunda yenilikçi çözümler sunabilir.

2025 yılı, Apple için yeniliklerin yılı olacak gibi görünüyor. Hem performans odaklı hem de bütçe dostu cihazlarlateknoloji dünyasında rekabet daha da kızışacak.

Samsung’dan eski Galaxy telefonları satmak için yeni program: Galaxy Easy Compensation

Samsung, eski Galaxy akıllı telefonlarını satmak isteyen kullanıcıları için önemli bir adım atarak “Galaxy Easy Compensation” adlı yeni programını duyurdu. Bu program, kullanıcıların eski ve kullanılmış Galaxy telefonlarını doğrudan Samsung’un web sitesi üzerinden kolayca satmalarını sağlayacak. Program, 14 Ocak tarihinde Samsung’un resmi web sitesinde başlayacak.

Yeni telefon alma zorunluluğu yok

Galaxy Easy Compensation programı, mevcut takas programlarından farklı olarak kullanıcılardan yeni bir telefon satin almalarını şart koşmuyor. Program, kullanıcılara telefonlarının tahmini değerini kontrol etme ve basit adımlarla cihazlarını Samsung’a gönderme imkânı sunuyor.

Hangi modeller dahil?

Program, ağırlıklı olarak popüler amiral gemisi modelleri kapsıyor. Bunlar arasında şu modeller bulunuyor:

  • Galaxy S23, S22, S21, S20
  • Galaxy Z Fold 5, Z Fold 4, Z Fold 3
  • Galaxy Z Flip 5, Z Flip 4, Z Flip 3

Ancak programa dahil olan modellerin ülkeden ülkeye değişebileceği belirtildi.

Kolay satış süreci

Kullanıcılar, Samsung’un resmi web sitesindeki “Galaxy Easy Compensation” sayfasından telefonlarının tahmini değerini öğrenebilecek. Ardından, programa başvurup cihazlarını kurye aracılığıyla Samsung’a gönderebilecekler.

Samsung, teslim alınan telefonları kontrol ederek şu kategorilerden birine ayıracak:

  • Mükemmel Durum
  • İyi Durum
  • Geri Dönüşüm Hazırı

Cihazın değerlendirme sonucuna göre ödeme yapılacak.

Samsung’un amacı

Samsung, bu program aracılığıyla Galaxy akıllı telefonlarının ikinci el değerini yüksek tutmayı ve geri dönüşümü teşvik etmeyi hedefliyor. Ancak toplanan telefonların satışına dair bir detay henüz açıklanmadı.

Likewize ile ortaklık

Samsung, bu sürecin toplama ve ödeme yönetimini Likewize adlı şirketle birlikte yürütecek.

İlk olarak Güney Kore’de

Galaxy Easy Compensation programı, ilk olarak Güney Kore’de başlatılacak ve ilerleyen dönemlerde diğer ülkelerde de sunulacak. Daha fazla detay, 14 Ocak itibariyle Samsung’un web sitesinde paylaşılacak.

Yazılım dünyasının öncüleri Code The Future’da buluşuyor!

Geçtiğimiz yıl 25 binden fazla kişinin katılımıyla düzenlenen yazılım odaklı kariyer etkinliği “Code The Future” etkinliği, bu yıl da geleceğine yön vermek isteyen gençleri bekliyor! Türkiye’nin en büyük öğrenci ve gençlik platformu Öğrenci Kariyeri tarafından düzenlenen bu etkinlik geleceğin dili olan kodlamaya yepyeni bir bakış açısı getiriyor.

28 Ocak’ta online dünyada buluşuyoruz!

Code The Future yazılım etkinliği, 28 Ocak tarihinde online olarak gerçekleştirilecek. Bu sayede Türkiye’nin her yerinden ve tüm üniversitelerinden bu eşsiz deneyime ortak olabileceksiniz

Ücretsiz ve sertifikalı eğitim fırsatı!

En güzel haber ise etkinliğin tamamen ücretsiz olması! Üstelik etkinlik sonunda sertifika kazanma imkanı da verilecek. Bu sertifika, CV’nize değer katacak ve kariyer yolculuğunuzda size önemli bir avantaj sağlayacak.

Code The Future’da sizi neler bekliyor?

  • Alanında uzman eğitmenler tarafından verilecek ilham verici sunumlar
  • Kodlama dünyasına giriş ve temel kavramlar
  • Geleceğin meslekleri ve kariyer fırsatları üzerine özel oturumlar
  • Soru-cevap bölümleri ve interaktif etkinlikler
  • Diğer katılımcılarla network oluşturma imkanı

    Geleceğe yatırım yapın!

    Kodlama, günümüzün ve geleceğin en önemli becerilerinden biri haline geldi. “Code The Future” etkinliği, bu alanda kendinizi geliştirmeniz ve kariyerinize yeni bir yön vermeniz için kaçırılmaz bir fırsat sunuyor. Ücretsiz katılım ve sertifika imkanıyla bu etkinliği değerlendirmek için daha ne bekliyorsunuz?

    Kayıt ve detaylı bilgi:

    Etkinliğe kayıt olmak ve daha fazla bilgi edinmek için https://etkinlik.ogrencikariyeri.com/adresini ziyaret edebilirsiniz.

E-Atıkları Sürdürülebilir Teknoloji Çözümlerine Dönüştürmek Mümkün

Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü

Her yıl olduğu gibi 2025’te de elektronik cihazlar, hayatımızı iyileştiren ve bizi hiç olmadığı kadar birbirimize bağlayan vazgeçilmez olmaya devam edecek. Bu dijital dönüşüm, birçok yenilik ve kolaylık sağlarken, aynı zamanda elektronik atıkların (e-atık) yönetimi gibi önemli bir zorluğu da beraberinde getiriyor. Ancak, sürdürülebilir çözümleri benimseyerek ve sorumlu geri dönüşümü teşvik ederek, teknolojinin faydalarından yararlanırken çevreyi gelecek nesiller için korumak mümkün.

Çevre politikalarında küresel bir lider olan Avrupa Birliği, e-atık sorunuyla mücadele ediyor. Birleşmiş Milletler’e göre, e-atık miktarları geri dönüşüm hızından beş kat daha hızlı artarken, veriler e-atıkların 2010’dan bu yana yüzde 82 oranında arttığını gösteriyor.

Avrupa Komisyonu’nun döngüsel ekonomi eylem planı, tamir ve yeniden kullanım girişimlerini teşvik ederek umut verici bir ışık sunsa da çözümün bir parçası olması beklenen işletmeler, genellikle düzenleyici baskılar, finansal kısıtlamalar ve değişen tüketici talepleri arasında sıkışıyor.

İş dünyasındaki karar vericiler sıkça şu soruyu soruyor: Yenilik yapma ve rekabetçi kalma ihtiyacımızı, çevresel sorumluluk gibi eşit derecede önemli bir ihtiyaçla nasıl uzlaştırabiliriz? Neyse ki, bunlardan birini seçmek zorunda değiliz. Çözüm, teknolojiyle olan ilişkimizi yeniden hayal etmek ve kaynakların değer gördüğü, ürünlerin sürdürülebilir malzemelerle tasarlandığı ve atığın en aza indirildiği uçtan uca sürdürülebilirlik yaklaşımını benimsemekte yatıyor. Teknoloji endüstrisinin bu hedefe ulaşmasıysa bazı adımlarla çok daha kolaylaşabilir:

Daha Akıllı Ürün Tasarımını Benimseyerek Döngüselliği Teşvik Edin

Ürün tasarımı, atıkların azaltılmasında ve uzun vadede üretim maliyetlerinin düşürülmesinde kritik bir rol oynuyor. Sürdürülebilir bir yaklaşım, bileşenlerin tam sistemlere dönüşmeden önce nasıl tasarlanacağına dair yönergeler oluşturarak başlıyor.

Ürün tasarımı, bileşenlerin yeniden kullanılabilirliği, yenilenebilirliği ya da cihazın ömrü bittiğinde geri dönüştürülebilir malzemelerin kazanılabilir olması açısından ne kadar pratik olduğunu belirliyor.

Dayanıklılık ve modülerlik göz önünde bulundurularak yapılan tasarımlar, parçaların hizmet ağları aracılığıyla tedarik zincirine geri dönüp sistemlerin onarımı ve yenilenmesi için kullanılmasını sağlıyor. Bu, müşteriler ve tüketiciler için de daha düşük fiyatlı ürünlere erişim avantajı sunuyor.

Tekrar kullanılması kolay olmayan bileşenler için ise, kolay sökülebilirlik, açık işaretlemeler, minimum boya ve kaplama kullanımıyla basitleştirilmiş malzeme seçimine odaklanılabilir. Bu, geri dönüşüm sektörünün daha fazla malzemeyi daha hızlı bir şekilde kazanmasını kolaylaştırır.

Döngüsellik Odaklı Ürün Tasarımına Odaklanın

Bilgi teknolojisi sektörü, lityum ve kobalt gibi, çıkarılması sırasında yüksek enerji ve su tüketimiyle çevresel zarara yol açan sınırlı ham maddelere bağımlı. Örneğin, Dell olarak, ürünlerimizi kolay onarım, yeniden kullanım ve geri dönüşüm için tasarlıyoruz. Bu, ürünlerin ve malzemelerin daha uzun süre dolaşımda kalmasını sağlayarak kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltarak atıkları önlüyor. Ürün ve ambalajlarımızın çevresel etkisini azaltmak için yenilikçi kaynaklardan geri dönüştürülmüş veya yenilenebilir malzemeler kullanıyoruz. Kazandığımız her bir kilo çelik, alüminyum, plastik ve bakır, toprağın daha az kazılması anlamına geliyor.

Alternatif malzemelere olan talep artıyor çünkü bunlar, doğal kaynakları tüketmeden ve üretim süreçlerinde daha az sera gazı salınımı yaparak çevresel etkiyi azaltıyor. Örneğin, düşük emisyonlu alüminyum ve geri dönüştürülmüş kobalt, yapay zeka destekli bilgisayarlarda kullanılıyor. Bir diğer alternatif ise kâğıt üretiminden elde edilen biyoplastikler. Bu malzemeler teknoloji kasalarının üretiminde yeni bir bileşen olarak kullanılıyor.

Ürünleri tasarlarken, döngüselliğin esas alınması önemli bir nokta. Bu nedenle, IT tasarım süreçlerinde, ürünlerin ve malzemelerin mümkün olduğunca uzun süre dolaşımda kalmasını sağlayan kapalı döngü modeline geçiş öncelikli bir uygulama haline getirilmeli.  

Sürdürülebilirlik İçin Yapay Zekadan Yararlanın

Yapay zeka (YZ), işletmelerin daha geniş sürdürülebilirlik hedeflerini karşılamasına yardımcı olacak dönüştürücü fırsatlar sunuyor. YZ, karmaşık çevresel sorunları çözmede etkili olabilir; ancak, YZ modelleri ve altyapısının da güçlü sürdürülebilirlik özelliklerine sahip olması kritik önem taşıyor. Buna rağmen, müşterilerimizin yüzde 60’a yakını YZ’nin çevresel sürdürülebilirlik çabalarını tehlikeye atabileceğini düşünüyor ve çoğu müşteri odaklanmaları gereken alanlar konusunda emin değil.

YZ’nin sürdürülebilirlik için bir araç olarak kullanılma fırsatı, sorunları daha hızlı tespit etme yeteneğinde yatıyor. Yapay zeka, farklı kaynaklardan gelen büyük miktarda veriyi analiz ederek, sorunları alternatiflere göre daha hızlı çözebilir. Bu tür içgörüler, tedarik zinciri optimizasyonundan üretim ve ambalajlama süreçlerine kadar israfı azaltmaya yönelik stratejileri şekillendirmek için değerlidir.

YZ’nin enerji tüketimini ve e-atıklarını azaltmak çok yönlü bir yaklaşım gerektiriyor. Düşük güç tüketimli işlemciler ve hızlandırıcılar gibi enerji tasarruflu donanımları benimseyerek karbon ayak izleri önemli ölçüde küçülebilir. Dell olarak, lider sıvı ve hava soğutma teknolojileri, emisyon takibi ve enerji verimliliğini önceliklendiren sürdürülebilir veri merkezi çözümlerimizi örnek olarak gösterebiliriz. YZ donanımında modüler tasarım ve yükseltilebilirlik gibi unsurların dikkate alınması, modelleri çalıştırmak için gereken altyapıdan kaynaklanan e-atıkların en aza indirilmesine yardımcı olabilir.

Son olarak, eski bileşenlerin sorumlu bir şekilde geri dönüştürülmesi ve imha edilmesi, atıkların en aza indirilmesi ve kaynakların geri kazanımını en üst düzeye çıkarmak açısından kritik öneme sahip.

e-atık

Uçtan Uca Bir Yaklaşım Benimseyin

Sürdürülebilirlik artık işletmeler için bir zorunluluk olduğundan, bu kavramın iş operasyonlarına ayrılmaz bir şekilde entegre edilmesi zorunlu hale geliyor. Sorumlu uygulamalar, tedarikçilerden iş ortaklarına ve müşterilere kadar organizasyonun her yönüne yayılmayı gerektiriyor. İşlevler arası iş birliği ekosistemin tamamında değişimi teşvik etmede kritik öneme sahip.

Özetle, dijital devrim dünyamızı yeniden şekillendirerek ve heyecan verici yeni olasılıklar yarattı; ancak, bunun çevresel etkisi göz ardı edilemeyeceği gibi aynı şekilde de devam edemez. Artan e-atık krizi, yeni teknolojiler inşa etme ve tasarlama şeklimizde değişimi zorunlu kılıyor. Bu noktada, döngüselliği benimsemenin, kaynak verimliliğine odaklanmanın ve teknolojik yenilikler söz konusu olduğunda uzun vadeli düşünmenin zamanı geldi. İşletmeler yeni düşünme yolları keşfederek, çevreyle denge içinde büyümeye çalışan bir dijital geleceği şekillendirmeye başlayabilir ve hem ilerleme hem de sürdürülebilirlik için fırsatlar yaratabilir.

Işıl Hasdemir Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü
Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü

Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü

Dell Technologies Türkiye’de iş strateji ve yönlendirmeden sorumlu olan Işıl Hasdemir, Temmuz 2020’de görevine başladı. Hasdemir; Türkiye’de satış, servis ve destek fonksiyonlarını birbirinden ayıran ve şirketin, kuruluşların dijital dönüşüm gündemlerini hızlandırmalarına yardımcı olma misyonunu başarıyla yürüten bir ekibe liderlik ediyor. Hasdemir’in liderliğindeki Dell Technologies, Türkiye’nin ICT sektöründeki güçlü konumunu korumaya devam ediyor. Türkiye’nin öne çıkan teknoloji liderlerinden biri olan Hasdemir, aynı zamanda Dell Technologies bünyesinde “teknolojiyi dünyanın daha iyi bir yer haline getirilmesi adına kullanma” misyonuyla çeşitli projelere imza atıyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Elektrik ve Elektronik Mühendisliği lisans derecesine sahip olan Hasdemir, Dell Technologies’e katılmadan önce 2005’te Cisco Ülke Lideri ve ardından 2009’da Genel Müdür Yardımcısı olarak atanmış ve kariyerinin öncesinde ise NCR Türkiye’de çeşitli liderlik görevlerinde bulunmuştur.

SpaceX Starship’in yedinci test uçuşunu erteledi

SpaceX, tarihin en büyük roketi olarak tanımlanan Starship’in yedinci test uçuşunu ertelediğini duyurdu. Elon Musk’un liderliğindeki uzay şirketi, roketin fırlatılma tarihinin en az 48 saat süreyle ertelendiğini açıkladı. Ancak erteleme kararıyla ilgili herhangi bir resmi gerekçe sunulmadı. Gözlemciler, bu kararın muhtemelen olumsuz hava koşulları nedeniyle alındığını düşünüyor.

Fırlatma 15 Ocakta

Starship’in yedinci test uçuşu15 Ocak tarihinde gerçekleştirilecek. 120 metre yüksekliğindeki dev roket, yerel saatle 4:00’te (TSİ 01:00) Teksas’taki fırlatma tesisinden havalanacak. SpaceX, bu kritik fırlatmayı sosyal medya platformu X üzerinden canlı yayınlayacak.

Starship’in gelişimi

2023 yılında ilk kez fırlatılan Starship, yerden kalkarken 17 milyon pound itme gücü üreterek tarihin en güçlü roketi unvanını kazanmıştı. Roket, iki ana bölüme ayrılıyor: birinci aşama olan Super Heavy güçlendirici ve ikinci aşama Starship uzay aracı. Bu iki bölümün uyumlu bir şekilde çalışması, gelecekte Ay ve Mars gibi uzak hedeflere mürettebat ve kargo taşıma misyonlarında kritik bir rol oynayacak.

Yaklaşan test uçuşu için Starship’te tahrik ve yapısal unsurlarda önemli değişiklikler yapıldı. Ayrıca Super Heavy kademesinde ilk kez daha önce kullanılmış bir Raptor motoru yer alacak. Bu test uçuşu, Starship’in yük taşıma kapasitesini de deneyecek. Roket, Starlink uydu ağının gelecekteki uydularının boyut ve ağırlığını simüle eden 10 sahte uyduyu uzaya taşıyıp konuşlandıracak.

Starship’in daha önceki test uçuşuları

Starship’in daha önce gerçekleştirilen altı test uçuşu, çeşitli yeniliklere sahne oldu. Özellikle beşinci test uçuşundaki Super Heavy güçlendiricisinin fırlatma kulesindeki mekanik kollarla yakalanması, ilk kez başarıyla gerçekleştirildiAltıncı testte bu manevra denenmedi, ancak yedinci uçuşta yeniden uygulanması planlanıyor.

Starship’in yedinci test uçuşu, hem uzay yolculukları hem de yük taşıma teknolojileri açısından yeni bir kilometre taşı olacak.

Mark Zuckerberg, Apple yönetimini ağır eleştirdi!

0

Meta CEO’su Mark Zuckerberg, son açıklamalarıyla Apple’a karşı sert eleştirilerde bulundu. Joe Rogan’ın podcast programına katılan Zuckerberg, Apple’ı yenilik yapmakta başarısız olmakla suçladı ve şirketin uzun süredir gerçek bir yenilik gerçekleştiremediğini vurguladı. Zuckerberg, “Steve Jobs iPhone’u icat etti ve 20 yıl sonra hala onun üzerinde oturuyor gibiler” diyerek Apple’ın iPhone’un üzerinden geçirdiği yıllarda yalnızca küçük iyileştirmeler yaparak büyük bir yenilik sunmadığını iddia etti.

Mark Zuckerberg, Apple yönetimini sert eleştirdi

Meta ile Apple arasındaki gerilim uzun zamandır gündemde. Özellikle Apple’ın uygulama içi satın alma işlemlerinden aldığı yüzde 30’luk komisyon, iki dev arasında sık sık anlaşmazlık yaratmıştı. Zuckerberg, bu komisyonu “keyfi bir vergi” olarak nitelendirerek sert eleştirilerde bulundu. Ayrıca Apple’ın iOS cihazlarındaki veri takibi sınırlamaları nedeniyle Meta’nın reklam hedefleme kabiliyetinin olumsuz etkilendiğini ve bu durumun şirkete milyarlarca dolara mal olduğunu belirtti.

Mark Zuckerberg, Apple yönetimini sert eleştirdi.

Zuckerberg, Apple’ın kullanıcıları ve geliştiricileri zorladığını da öne sürdü. Apple’ın iPhone satışlarının yenilik eksikliği nedeniyle düştüğünü ve bunun yerine, cihaz kullanıcılarını daha fazla harcama yapmaya zorlama yoluna gittiklerini savundu. Örneğin, AirPods gibi ek ürünler üretilerek, başka markaların iPhone’a bağlanabilmesini engelleyen kurallar konduğunu söyledi. Apple’ın ekosistem politikalarını da eleştirerek, ürünlerine bağımlılık yaratmak adına rakipleri engellemeyi bir strateji olarak kullandığını ifade etti.

Zuckerberg ayrıca, Apple’ın güvenlik ve gizlilik iddialarını rakipleri engelleme amacı taşıyan bahaneler olarak gördüğünü belirtti. Meta’nın yeni Ray-Ban akıllı gözlüklerinin iPhone’larla entegrasyonunda karşılaştıkları zorluklara da dikkat çekti ve Apple’ın kurallarının daha esnek olsaydı şirketin kârlılığını iki katına çıkarabileceklerini söyledi. Son olarak, Apple’ın yeni ürün kategorisi Vision Pro hakkında da konuşan Zuckerberg, ürünün “film izlemek için gerçekten iyi” olduğunu belirterek, Meta’nın kendi VR başlığı Meta Quest’i hatırlattı.

Hannover Messe 2025, teknoloji liderlerini bir araya getirecek!

Hannover Messe 2025, dünyanın dört bir yanından gelen sanayi ve teknoloji liderlerini Almanya’nın Hannover kentinde buluşturarak akıllı üretim ve yapay zeka odaklı inovasyonlarda yeni bir dönemin başlangıcını yapmayı hedefliyor. Fuar, 31 Mart – 4 Nisan 2025 tarihleri arasında 78. kez düzenlenecek ve bu yıl 4.000’den fazla katılımcı firma ile küresel ölçekte önemli bir ticaret platformu sunacak. Türkiye’den 134 firmanın katılacağı etkinlikte, İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve Teknopark İstanbul gibi kuruluşların liderliğindeki Türk girişimcileri de yer alacak.

Hannover Messe 2025, teknoloji liderlerini buluşturacak

Etkinlikte sergilenecek olan Akıllı Üretim alanı, yapay zeka destekli robotik, sensör teknolojileri, lojistik otomasyon ve sürdürülebilir üretim çözümleri gibi konulara odaklanacak. Bu yıl Kanada’nın partner ülke olduğu fuar, özellikle döngüsel ekonomi ve dijital dönüşüm alanında yenilikçi uygulamaları ile öne çıkacak.

Hannover Messe 2025, teknoloji liderlerini buluşturacak.

Hannover Messe’nin güçlü katılımcı listesi arasında Siemens, Bosch Rexroth, Schneider Electric ve SEW-EURODRIVE gibi dev şirketlerin yanı sıra birçok girişimci ve KOBİ de yer alacak. Yapay zeka destekli mühendislik, enerji çözümleri ve elektrikli sürücüler gibi alanlarda öne çıkan çözümler, fuar ziyaretçilerine üretim süreçlerini optimize etme konusunda somut uygulama örnekleri sunacak. Ayrıca, robotik uygulama parkında yapay zeka destekli robotların dinamik üretim ortamlarına uyum sağlama becerileri gözler önüne serilecek.

Bu yılki etkinlik, Motion & Drives konferansı gibi yan programlarla da desteklenecek, bu da fuarın uluslararası endüstriyel inovasyon ekosistemine büyük katkıda bulunmasını sağlayacak. Deutsche Messe HANNOVER MESSE Ticaret Fuarı ve Ürün Yönetimi Küresel Direktörü Hubertus von Monschaw, yapay zekanın sanayi süreçlerinde devrim yaratacak potansiyele sahip olduğuna dikkat çekerken, bu tür etkinliklerin global iş birlikleri için eşsiz fırsatlar sunduğunu belirtti.