Türkiye-Yunanistan Hackathonu resmen start alıyor!

0

Türkiye ile Yunanistan arasındaki iş birliğini güçlendirmek, girişimcilik ekosistemine katkıda bulunmak ve iki ülke arasında kültürel ve teknolojik bağları derinleştirmek amacıyla düzenlenen Türkiye-Yunanistan Hackathonu’nun çevrim içi aşaması başladı. İlk kez hayata geçirilen bu etkinlikte, iki ülkeden toplamda 40 takım seçildi ve bu ekipler yenilikçi projeler geliştirmek amacıyla birleştirilerek 20 takım halinde çalışmalara başladı.

Türkiye-Yunanistan Hackathonu resmen start aldı

Katılımcılar, çevrim içi süreç boyunca, fikir geliştirme, iş modeli oluşturma ve etkili bir asansör konuşması yapma gibi temel konularda eğitim alarak projelerini geliştirme şansı buluyor. Her iki ülkeden toplam 20 deneyimli mentör, takımlara rehberlik ederek teknik ve stratejik destek sunuyor. Bu eğitim ve mentorluk süreci, katılımcıların hem becerilerini artırmalarına hem de projelerini ileri bir seviyeye taşımalarına yardımcı oluyor.

Çevrim içi aşamada başarılı olan ekipler, 20-21 Şubat 2025 tarihlerinde Bilişim Vadisi Kocaeli Kampüsü’nde düzenlenecek olan yarı finalde bir araya gelecek. Yarı finalde üstün başarı gösteren altı takım ise 26-27 Şubat 2025’te Atina’da gerçekleştirilecek büyük finalde ödüller için yarışacak. Bu süreç, katılımcı ekiplerin yeteneklerini sergileyip yenilikçi fikirlerini hayata geçirebilmeleri adına kademeli ve titizlikle yapılandırılmış bir ortam sunuyor.

Finalde ödül kazanan ekipler sadece para ödülleriyle değil, aynı zamanda girişimlerini geliştirmek için önemli fırsatlarla da ödüllendirilecek. İlk üç takım sırasıyla 20.000, 10.000 ve 5.000 Euro’luk para ödülleri kazanacak. Ayrıca, bu ekipler Bilişim Vadisi veya THE Athens Startup Business Incubator’da altı ay süreyle kuluçka desteğinden yararlanma şansına sahip olacak. Bu ödüller, katılımcılara sadece maddi bir kazanç sağlamakla kalmayıp projelerini uluslararası düzeye taşıyabilecekleri bir platform sunuyor.

Hackathon’un vizyonunu değerlendiren Bilişim Vadisi Genel Müdürü Erkam Tüzgen, bu etkinlik ile akıllı şehirler, çevre dostu çözümler ve sürdürülebilir teknolojiler geliştirilmesinin hedeflendiğini belirtti. Tüzgen, şehirlerin daha yaşanabilir ve akıllı sistemlerle donatılmış bir hale getirilmesi için teknolojik projelerin önemli bir rol oynadığını ifade ederek, bu girişimin aynı zamanda uluslararası teknoloji transferi ve iş birliği için büyük bir fırsat olduğunu vurguladı.

Türkiye-Yunanistan Hackathonu, bir yarışma olmanın ötesinde, girişimcilik, inovasyon ve kültürel iş birliği adına önemli bir platform sunuyor. Genç girişimcilerin uluslararası fırsatları keşfetmelerini sağlayan bu etkinlik, iki ülke arasındaki bağları güçlendirerek yenilikçi projelerin hayata geçirilmesi için bir köprü görevi görüyor.

IMDb, yeni dönemine yeni CEO’suyla merhaba diyecek!

Amazon’un sahip olduğu şirketin Salı günü yaptığı açıklamaya göre, IMDb kurucu CEO’su Needham bundan sonra yönetim kurulu başkanı (executive chair) olarak görev alacak. Şirketin operasyon direktörü (COO) Nikki Santoro ise yeni CEO olarak görevi devralacak.

IMDb’nin 35 yıllık yolculuğu

Col Needham, 1990 yılında bugün IMDb olarak bilinen veritabanını oluşturmaya başladı. 1998 yılında platformu Amazon’a sattıktan sonra da CEO olarak görevine devam etti.

IMDb’nin bugünkü başarısında önemli kilometre taşlarından biri olan IMDbPro abonelik hizmeti ve film profesyonellerinin yaş gibi bilgilerini gizleyebilme özelliği, Needham’ın liderliği döneminde hayata geçirildi.

Nikki Santoro ile başlayan yeni dönem

2016 yılında IMDb’ye katılan Nikki Santoro, 2021 yılında operasyon direktörü (COO) pozisyonuna yükseldi. Santoro, IMDb’nin veritabanını genişletme ve IMDbPro platformunu güçlendirme konularında önemli katkılarda bulundu.

Yeni görevinde, IMDb’yi büyütmek ve eğlence dünyasıyla ilgili bilgi sağlayan bir kaynak olarak konumunu güçlendirmek için çalışacak. Needham, yeni rolünde şirketin stratejik yönlendirmesine katkı sağlamaya, temel girişimlerde danışmanlık yapmaya ve IMDb’nin küresel elçisi olmaya devam edecek.

Needham, yaptığı açıklamada Santoro’nun IMDb’nin geleceği için ideal bir lider olduğunu vurguladı:
“(Santoro’nun) büyüme sağlama ve ürünlerimizi geliştirme konusundaki başarıları, onu IMDb’yi yeni bir döneme taşımak için ideal bir lider yapıyor. IMDb’nin mirasını güçlendirmek ve eğlence dünyasının geleceğini şekillendirmek için onunla ve yetenekli IMDb ekibiyle çalışmaya devam etmeyi dört gözle bekliyorum.”

1980’lerin sonunda bir film meraklısının kişisel projesi olarak başlayan IMDb, bugün dünya çapında eğlence sektörü hakkında en kapsamlı bilgi kaynaklarından biri haline geldi. Nikki Santoro liderliğinde, IMDb’nin hem kullanıcı kitlesini genişletmesi hem de eğlence endüstrisine yönelik yeni ürünler ve hizmetler geliştirmesi bekleniyor.

OpenAI, yeni aracıyla bilgisayarınızı kontrol edebilir!

OpenAI, “Operator” adını verdiği yeni bir yapay zeka aracını piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Bu araç, bilgisayar üzerinde sizin adınıza görevleri yerine getirebilecek ve iş yükünü hafifletmeyi hedefleyen bağımsız bir yapay zeka sistemi olacak. Sektörde “agentic” olarak adlandırılan, yani bağımsız karar alıp uygulayabilen yapay zeka türüne giren Operator, kullanıcıların günlük işlerini otomatikleştirmek için seyahat rezervasyonları yapmak, kod yazmak, web sitelerinde gezinmek ve hatta sanal makineler kurmak gibi görevlerde kullanılabilecek.

OpenAI, yeni aracıyla bilgisayarınızı resmen kontrol edecek

Sızan raporlara göre, Operator hâlihazırda test ediliyor ve bazı görevlerde insan performansına yaklaşabilmiş durumda. Özellikle web üzerinde gezinme ve etkileşimde bulunma gibi görevlerde WebVoyager adı verilen bir test sisteminde insan performansını aşmayı başardı.

OpenAI, yeni aracıyla bilgisayarınızı resmen kontrol edecek.

Ancak, daha karmaşık işlemlerde aynı başarıyı sergileyemiyor. Örneğin, Bitcoin cüzdanı oluşturma gibi teknik bir görevde yalnızca %10 başarı oranına ulaşabildi. Bunun yanı sıra OSWorld test platformunda insan performansına oldukça uzak bir puan olan %38,1 ile sınırlı kaldı, ancak rakibi Anthropic’in benzer modelinden daha iyi sonuç elde ettiği de kaydedildi.

Görünüşe göre Operator, her ne kadar bazı görevlerde oldukça umut verici sonuçlar sunsa da, karmaşık görevlerde insan müdahalesine halen ihtiyaç duyuyor. Bu, aracın gelişmeye açık olduğunu ve kullanıcıların ihtiyaçlarına tam anlamıyla yanıt verebilmesi için önünde bir yol bulunduğunu gösteriyor. OpenAI’ın bu teknolojiyle kullanıcıların dijital işlerini kolaylaştırmayı amaçladığı, ancak Operator’ün potansiyel olarak kişisel veriler ve siber güvenlik konularında tartışmalara neden olabileceği düşünülüyor. Markets and Markets araştırmasına göre, yapay zeka aracıları pazarı 2030 yılına kadar 47,1 milyar dolarlık bir değere ulaşabilir, bu da bu alanda rekabetin oldukça yoğunlaşacağını gösteriyor.

Apple’ı geride bırakmayı başaran Nvidia, dünyanın en değerli şirketi oldu!

Nvidia hisseleri Salı günü %1’in üzerinde yükseldi ve 2025’te şu ana kadar %4 artış gösterdi. Şirketin 2024’te %171, 2023’te ise %239 gibi muazzam oranlarda değer kazanması, yapay zekâ çiplerine olan yoğun talebin devam ettiğini kanıtlıyor.

Apple hisseleri ise aynı gün %4 düşüşle yılbaşından bu yana %12’lik bir kayıp yaşadı. 2024’te %30 değer kazanan Apple, özellikle yapay zekâ alanında Nvidia kadar güçlü bir varlık gösteremiyor. Şirketin telefon ve bilgisayarlarına entegre ettiği Apple Intelligence yapay zekâ özellikleri dikkat çekse de, donanım devinin AI devrimindeki öncülüğü karşısında geride kalıyor.

Yapay zekâ ve Nvidia’nın yükselişi

Nvidia, grafik işlemcisi (GPU) pazarında büyük bir hakimiyete sahip ve bu işlemciler, OpenAI’ın ChatGPT’si gibi yapay zekâ yazılımlarının geliştirilmesi ve çalıştırılması için vazgeçilmez durumda. Şirketin geliri son çeyrekte %100’e yakın artış göstererek 35,08 milyar dolara ulaştı.

Nvidia’nın başarısının ardındaki en büyük faktör, yapay zekâ veri merkezlerine olan yoğun talep. Örneğin, Microsoft, 2025 mali yılında AI veri merkezleri için 80 milyar dolar harcamayı planladığını açıkladı.

Rekabet devam ediyor

Apple, tarih boyunca 1 trilyon, 2 trilyon ve 3 trilyon dolar piyasa değerine ulaşan ilk şirket olarak kayıtlara geçti. Ancak Nvidia, 2023’te Haziran ve Kasım aylarında Apple’ı kısa süreliğine geçmişti.

Salı günü itibarıyla Nvidia’nın piyasa değeri yaklaşık 3,4 trilyon dolar, Apple’ın ise 3,3 trilyon dolar seviyesindeydi. Microsoft ise bu iki şirketin hemen arkasından 3,2 trilyon dolar piyasa değeriyle geliyor.

Kasım ayında Nvidia, Dow Jones Sanayi Endeksi’ne dahil edilerek Intel’in yerini aldı. Böylece Apple ve Microsoft gibi önemli teknoloji devleriyle birlikte bu prestijli endekste yer almayı başardı.

Nvidia, yapay zekâ çağına yön veren bir şirket olarak yatırımcıların gözdesi olmaya devam ediyor. Apple’ın teknoloji dünyasındaki güçlü konumu devam etse de, AI sektöründeki fırsatları kaçırmamak için daha büyük hamleler yapması gerektiği açıkça görülüyor.

Trump’tan müjde! OpenAI’dan 500 milyar dolarlık yapay zeka merkezi

OpenAI, yapay zeka altyapısını güçlendirmek ve ABD’nin bu alandaki liderliğini pekiştirmek amacıyla Stargate projesini başlattığını duyurdu. Proje kapsamında önümüzdeki dört yıl içinde toplam 500 milyar dolarlık yatırım yapılacak.

OpenAI’dan 500 milyar dolarlık yatırım: Stargate projesi

İlk aşamada 100 milyar dolarlık bir bütçe ayrılan proje Texas’ta başlatılacak ve bu yatırım hem ABD ekonomisine hem de küresel ekonomiye büyük katkı sağlayacak. Stargate aynı zamanda ABD’nin yeniden sanayileşmesini destekleyecek ve ulusal güvenlik açısından stratejik bir altyapı oluşturacak.

Stargate projesi OpenAI, SoftBank, Oracle ve MGX’in ortaklığıyla hayata geçiriliyor. SoftBank projenin finansal sorumluluğunu üstlenirken OpenAI operasyonel liderlik yapacak. SoftBank CEO’su Masayoshi Son da projenin yönetim kurulu başkanı olarak görev alacak.

Teknoloji devleri Microsoft, NVIDIA, Oracle ve Arm ise bu projeye önemli katkılar sağlayacak. NVIDIA ve OpenAI’ın 2016’ya dayanan köklü iş birliği de Stargate ile derinleşecek. Ayrıca OpenAI, Microsoft ile ortaklığını sürdürerek Azure platformunu kullanmaya devam edecek.

Projenin temel amacı ise yapay zeka alanında dünya çapında yeni bir dönemin başlangıcını yapmak. Bu kapsamda inşa edilecek yeni altyapı hem teknolojik hem de ekonomik açıdan büyük bir sıçrama yaratacak.

Proje sayesinde doğrudan ve dolaylı olarak binlerce, belki de yüz binlerce yeni iş imkanı yaratılacağı ve yapay zeka uygulamalarının daha geniş bir alanda kullanılabilir hale geleceği belirtiliyor. Ayrıca belirttiğimiz gibi bu yatırım küresel ekonomiye de büyük katkı sağlayacak.

Stargate Projesi’nin Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için de önemli fırsatlar sunabileceğini belirtelim. Yapay zeka alanında küresel gelişmelere entegre olmak, teknolojik ve ekonomik kalkınma açısından büyük bir önem taşıyor.

Türkiye’nin bu dönemi iyi değerlendirmesi ve yatırım yapması, küresel teknoloji yarışında daha güçlü bir konuma ulaşmasına olanak sağlayabilir. Bu projeden elde edilecek kazanımlar ise sadece ABD ile sınırlı kalmayarak dünya genelinde yeni işbirliklerine ve inovasyonlara ilham verebilir.

Evren, sandığımızdan çok daha hızlı genişliyor!

Son yapılan gözlemler, evrenin genişleme hızının, bilim dünyasının yıllardır kabul ettiği hızdan çok daha yüksek olduğunu gösteriyor. Hubble ve James Webb teleskoplarıyla yapılan çalışmalar, Einstein ve diğer bilim insanlarının ortaya koyduğu teorilerin büyük ölçüde doğru olduğunu kanıtladı. Ancak bir yandan bazı gözlemler, bilim dünyasının temel varsayımlarının hatalı olabileceğini de ortaya koyuyor. Özellikle son araştırmalar, evrenin genişleme hızının, beklenenden çok daha hızlı olduğunu gösteriyor.

Evren, sandığımızdan daha hızlı genişliyormuş

James Webb Uzay Teleskobu ve DESI (Karanlık Enerji Spektroskopik Enstrümanı) ile yapılan gözlemler, bu farkı açıkça ortaya koydu ve bu durum bilim insanlarının daha önce benimsenmiş teorik modellerinin yanlış olduğunu gözler önüne serdi. Bu da, mevcut fizik kurallarıyla açıklanamayacak yeni bir denklemi ortaya çıkarıyor. Böylece, bilim dünyası şimdi bu konuda temel varsayımlar üzerine kurduğu kozmolojik modelleri tamamen yeniden gözden geçirmek zorunda kalacak gibi görünüyor.

Bir süredir tartışılan ve Hubble sabitinin tutarsız olabileceğine dair olan görüşler, son araştırmalarla çok daha somut hale geldi. Daha önce Hubble gerilimi (Hubble Tension) adıyla bilinen bu tutarsızlık, şimdi büyük bir krize dönüşmüş durumda. Yapılan son araştırmalar, bu konuda oldukça güçlü ve somut veriler sunuyor. Dan Scolnic gibi bilim insanları, bu gerilim konusundaki durumun artık bir krize yol açtığını belirtiyorlar. Duke Üniversitesi’nde yürütülen araştırmalar, kozmolojik modelimizin bozuk olabileceğini gösteriyor ve bu keşfin bilim dünyasında büyük değişimlere yol açması bekleniyor.

Bu yeni gözlemler, evrenin genişleme hızını belirlemek için kullanılan kozmik merdivenin daha önce hiç bu kadar net şekilde yapılandırılmasını sağladı. Saç Kümesi’ni baz alarak ilk basamağı oluşturan araştırmacılar, daha önceki ölçümlerle uyuşan verilerle oldukça güvenilir bir sonuç elde etti. Ardından, 100 binin üzerinde galaksiyi gözlemleyerek DESI’nin sağladığı verilerle bu merdivenin diğer adımlarını netleştirdiler. Bu sürecin sonunda elde edilen Hubble sabiti, megaparsek başına saniyede 76,5 kilometre olarak belirlendi. Bu, evrenin her 3.26 milyon ışık yılında saniyede 76,5 kilometre daha hızlı genişlediği anlamına geliyor. Bu yeni değer, önceki çalışmalarla hemen hemen örtüşüyor ve Hubble sabitinin yanlış olduğunu savunan görüşlerle birebir çakışıyor. Dan Scolnic, bilim dünyasının bu yeni gerçeğe artık yüzleşmesi gerektiğini ifade ediyor. Ancak bu konuda tüm bilim insanları aynı görüşte değil; birçok araştırmacı Hubble sabitinin yanlış olduğunu kabul etmiş olsa da, bu konuda tam bir uzlaşıya varılmış değil.

Dünyanın en büyük teleskopları, ışık kirliliğiyle mücadele ediyor!

Dünyanın en büyük astronomik teleskopları, hızla artan ışık kirliliği nedeniyle ciddi tehditlerle karşı karşıya kalıyor. Şili’deki Atacama Çölü’nde bulunan Avrupa Güney Gözlemevi’ne (ESO) ait Very Large Telescope (VLT), bölgede inşa edilmesi planlanan 10 milyar dolarlık devasa yenilenebilir enerji kompleksinin yaratacağı ışık kirliliği sebebiyle kritik gözlemler yapma kapasitesini kaybetme riski taşıyor. ESO Genel Müdürü Xavier Barcons’a göre, tesisin inşasıyla gökyüzünün parlaklığı yüzde 10 oranında artacak. Bu değişim, teleskopun yüksek hassasiyetini ve üstün bilimsel yeteneklerini ciddi şekilde sınırlayarak, VLT’yi sıradan bir gözlemevi haline getirebilir. Mevcut koşulların değişmesi durumunda, sönük galaksilerin yaklaşık yüzde 30’unun gözlemlenemeyeceği öngörülüyor. Bu da teleskopun ötegezegenlerin doğrudan görüntülenmesi gibi çığır açan keşifler yapma kabiliyetini tehlikeye sokacak.

Dünyanın en büyük teleskopları, ışık kirliliğiyle karşı karşıya kaldı

Söz konusu proje, ABD merkezli enerji şirketi AES tarafından geliştirilen INNA Yenilenebilir Enerji Parkı’dır. Güneş enerjisi panelleri, rüzgar türbinleri ve hidrojen üretim tesislerini barındıran kompleks, ESO’nun hesaplamalarına göre gece gökyüzüne 20 bin kişilik bir şehrin yaydığı kadar ışık yansıtabilir. Atacama’nın izole ve karanlık alanlarında stratejik bir şekilde yerleştirilen 840 milyon dolarlık VLT’nin yanı sıra, yapımı devam eden 1,5 milyar dolarlık Extremely Large Telescope’un (ELT) da bu durumdan etkilenmesi bekleniyor.

ESO’nun yaptığı açıklamaya göre, sorun tesisin varlığından ziyade, gözlemevine bu kadar yakın bir mesafede inşa edilmesinden kaynaklanıyor. Barcons, tesisin gözlemevinden en az 50 kilometre uzağa taşınması durumunda, ışık kirliliğinin yaratacağı tehlikenin ortadan kalkacağını vurguluyor. Ancak proje henüz erken aşamada ve onay sürecinde olduğundan bu yönde değişiklik yapılması mümkün olabilir.

Işık kirliliği yalnızca yeryüzündeki aydınlatmalardan kaynaklanmıyor. SpaceX’in Starlink uyduları gibi parlak yapay cisimlerin artışı da astronomi üzerinde büyüyen bir tehdit oluşturuyor. Starlink ve benzeri uydu takımyıldızları, gökyüzündeki gözlemleri ciddi şekilde etkileyerek VLT gibi birçok yer tabanlı teleskop için bir diğer büyük engel haline geliyor. Bu sorun, modern astronomi için hem bilimsel hem de çevresel bir mücadele olarak karşımızda duruyor.

BYD Han L, dondurucu soğukta bile rekor şarj süresiyle geliyor!

Çinli otomotiv devi BYD’nin kısa süre önce tanıttığı yeni modeli Han L, sahip olduğu ileri teknolojiler ve yüksek performansıyla adından söz ettiriyor. 810 kW (1085 hp) güce sahip olan araç, yalnızca motor performansıyla değil, zorlu hava koşullarında bile sunduğu etkileyici şarj özellikleriyle de öne çıkıyor. Bu özellikler, BYD Han L’nin tercih edilmesinde büyük rol oynuyor.

-30°C’de şarj devrimi

Yeni BYD Han L’nin öne çıkan özelliklerinden biri, çift şarj teknolojisi sayesinde iki ayrı şarj ünitesinden aynı anda enerji alabilmesi. Sızdırılan verilere göre araç, -30°C gibi dondurucu hava koşullarında bile 120 kW’lık bir şarj cihazıyla %16’dan %100’e sadece 24 dakikada şarj olabiliyor. Bu süre, %16-80 arası 10 dakika%80-100 arası ise 14 dakika şeklinde gerçekleşiyor. BYD Han L bu özelliğiyle de dikkat çekiyor.

Yüksek performanslı motor seçenekleri

BYD Han L’nin motor seçenekleri de dikkat çekici. Tek motorlu versiyonda 500 kW’lık bir motor kullanılırken, dört tekerlekten çekişli modelde arka akstaki 580 kW’lık motora ek olarak ön aksta 230 kW’lık bir motor bulunuyor. Böylece araç toplamda 810 kW maksimum güç sunarak 0-100 km/s hızlanmasını yalnızca 2,7 saniyede tamamlıyor.

Han L’nin 580 kW’lık motoru, maksimum 30.500 devir çevirme kapasitesine sahip. Karşılaştırma açısından, Xiaomi’nin HyperEngine V8s motoru maksimum 27.200 devir çevirebiliyor. Motorun nominal değerleri ise 300 kW güç ve 225 Nm tork olarak belirtilmiş. Yüksek devir kapasitesi, BYD Han L’nin üstün performansını ortaya koyuyor.

Uzun menzil ve yeni batarya teknolojisi

BYD Han LBlade Batarya teknolojisi sayesinde CLTC verilerine göre 1000 km’nin üzerinde menzil sunmayı hedefliyor. Bu batarya, hem güvenlik hem de enerji yoğunluğu açısından dikkat çeken bir yenilik olarak öne çıkıyor. Ayrıca BYD Han L’nin yenilikçi batarya teknolojisi, kullanıcı deneyimini bir üst seviyeye taşıyor.

Fiyat ve çıkış tarihi

Yeni BYD Han L’nin tüm detaylarının Mart 2025’te açıklanması bekleniyor. Aracın başlangıç fiyatının 300 bin Yuan (yaklaşık 41 bin dolar) olması öngörülüyor.

BYD, çift şarj teknolojisini daha önce Denza ve Yangwang gibi alt markalarının modellerinde de kullanmıştı. Ancak Han L, bu teknolojiyi yüksek performanslı motorları ve uzun menzil avantajlarıyla birleştirerek sınıfında fark yaratacak gibi görünüyor. Genel olarak, BYD Han L kullanıcılar için birçok yenilik ve yüksek performans sunuyor.

OpenAI CEO’su, ABD yetkililerine Süper Ajanlar’ı anlatacak!

OpenAI CEO’su, 30 Ocak’ta ABD federal yetkilileriyle yapılacak kapalı bir toplantıda, PhD seviyesi olarak tanımlanan yeni nesil yapay zekâ ajanlarını tanıtacak. Bu ajanlar, sıradan bir görevi tamamlamaktan çok daha fazlasını yapabilecek kapasiteye sahip.

Süper Ajanlar olarak adlandırılan bu yapay zekâ modelleri, devasa veri setlerini işleyerek karmaşık sorunlara çözüm üretebiliyor. Bu ajanların başlıca yetenekleri arasında şunlar bulunuyor:

  • Sıfırdan yeni yazılımlar tasarlayıp geliştirmek ve tüm süreci bağımsız olarak tamamlamak.
  • Küresel lojistik zincirlerini optimize ederek taşımacılığı sorunsuz hale getirmek.
  • Derinlemesine araştırmalar ve analizler yaparak karmaşık sorunlara inanılmaz hızda çözüm sağlamak.

Bu yapay zekâ sistemlerinin, yalnızca teknoloji geliştirme değil, sağlık araştırmaları ve genetik gibi kritik alanlarda da çığır açabileceği belirtiliyor. Ancak, bu ilerlemeler aynı zamanda iş gücü piyasasında büyük bir dönüşüme yol açabilir.

Yapay zeka, istihdam için bir tehdit mi yoksa bir fırsat mı?

Meta CEO’su Mark Zuckerberg ve Salesforce’un lideri Marc Benioff, yapay zeka ile çalışan süreçlerin insan gücünün yerini alabileceğini belirtti.

OpenAI gerçek zamanlı ses

Bu durum, iş gücü piyasasında önemli bir daralma yaratabilir. ABD Kongresi, otomasyonun potansiyel etkilerini düzenlemek için büyük bir yapay zekâ altyapı yasası üzerinde çalışıyor. Ancak bu tür teknolojik gelişmeler, Kongre’nin teknik anlayışının çok ötesinde bir noktada.

OpenAI CEO’su Sam Altman, bu teknolojinin beklentilerini azaltmaya yönelik açıklamalarda bulunsa da, Süper Ajanlar’ın toplum üzerindeki etkisi şimdiden tartışma konusu. Yapay zekânın sağladığı olanaklar, insanlığın geleceğini şekillendirecek gibi görünüyor, ancak bu sürecin distopik bir senaryoya dönüşmemesi için dikkatli bir düzenleme gerekiyor.

Çin, yeniden kullanılabilir roketini test etti!

Çin, yeniden kullanılabilir uzay roketi teknolojisine yönelik test çalışmalarına bir yenisini ekledi. Devlete bağlı bir şirket tarafından geliştirilen Longxing-2 isimli roket, SpaceX’in benzer teknolojilerle rekabet edebilmesi amacıyla fırlatıldı. Şandong eyaletinde yer alan Haiyang’daki fırlatma platformundan başarıyla havalanan roketin kalkışı, hem stabil bir şekilde hem de herhangi bir anormallik gözlemlenmeden gerçekleşti. Ancak, roketin iniş aşamasına ve testin sonucuna dair resmi bir açıklama yapılmadı. Bu durum, roketin yeniden giriş ve iniş sürecinde olası teknik sorunların yaşandığına dair şüpheleri artırıyor.

Çin, yeniden kullanılabilir roketini teste soktu

Roket, yeniden kullanılabilir Long March 12A serisinin temel tasarım aşamalarını test etmek üzere geliştirildi. Longxing-2’nin, 75 kilometre irtifaya ulaşarak Sarı Deniz’e kontrollü bir şekilde inmesi planlanıyordu. Shanghai Academy of Spaceflight Technology (SAST) tarafından yürütülen bu test, daha önce 12 kilometre yükseklikte gerçekleştirilen dikey kalkış-dikey iniş denemelerinin bir adım ötesine geçmeyi hedefliyordu. SAST, Çin’in devlet destekli uzay projelerinde kilit rol oynayan China Aerospace Science and Technology Corporation (CASC) çatısı altında faaliyet gösteriyor.

Yeniden kullanılabilir roket teknolojisi, Çin’in Ay görevleri, mega uydu konstelasyon projeleri ve uzay tabanlı güneş enerjisi gibi devasa projeleri açısından stratejik bir öneme sahip. Bununla birlikte, test sürecine dair bilgi paylaşılmaması, bu yenilikçi teknolojinin girişim ve iniş aşamalarında beklenmeyen sorunlar yaşandığı ihtimalini gündeme getiriyor.

Çin, geçen yıl 68 fırlatma girişiminde bulunarak kayda değer bir başarı sergiledi. Ancak bu fırlatmaların çoğu, çevresel etkileri yüksek olan ve hipergolik yakıtlarla çalışan eski teknolojili Long March serisi roketlerle gerçekleştirildi. Buna karşın Longxing-2’de daha çevreci bir çözüm olarak metan-sıvı oksijen motorları kullanıldı. Devlet projelerinin yanı sıra ticari girişimler de hızla büyüyor. Bu yıl Çinli firmalar, Zhuque-3, Tianlong-3, Pallas-1 ve Kinetica-2 gibi farklı yeniden kullanılabilir roket modellerini ilk kez test etmeye hazırlanıyor. CASC da Long March 9 ve Long March 10 serisiyle insanlı uzay görevleri için yeniden kullanılabilir platformlar geliştirme çalışmalarına devam ediyor. Bu denemeler, Çin’in uzay teknolojilerindeki rekabet gücünü artırmayı hedefleyen adımlar olarak dikkat çekiyor.

Nvidia, Çin ile ilişkilerini düzeltmeye çalışıyor!

0

Nvidia, yapay zeka çiplerinin ihracatına getirilen yasakların ardından Çin ile ilişkilerini düzeltmek için adımlar atmaya başladı. Joe Biden’ın görev süresinin son dönemlerinde aldığı bir kararla ABD merkezli yapay zeka çiplerinin ihracatı devlet kontrolü altına alınmıştı. Bu düzenleme, çiplerin birçok ülkeye, özellikle de Çin’e ihracatını zorlaştırdı. Nvidia, bu kararı inovasyonu engelleyecek bir adım olarak değerlendirerek eleştirirken, şirketin Çin pazarında karşı karşıya kaldığı zorluklar bu ambargonun etkilerinin yalnızca ABD ile sınırlı kalmadığını gösterdi. Biden’ın bu düzenlemeyi onaylamasından sonra Çin hükümeti, Nvidia hakkında antitröst soruşturması başlattı.

Nvidia, Çin ile ilişkilerini düzeltmeye çalışacak

Nvidia, bu gerilimli süreçte Çin ile bağlarını güçlendirmek için önemli hamleler yapıyor. Şirketin CEO’su Jensen Huang, kısa bir süre önce Çin Yeni Yılı kutlamalarına katılmak için Çin’e giderek burada önemli mesajlar verdi. Pekin ve Şenzen’deki Nvidia ofislerini ziyaret eden Huang, Çinli ekibe olan güvenini ve minnettarlığını dile getirerek bu ekibin şirketteki uzun süreli bağlılığını takdir etti. Çin’deki yaklaşık 4 bin çalışanının şirkete olan katkısını vurgulayan Huang, Nvidia’nın başarısında bu ekibin oynadığı kilit rolü açıkça ifade etti. Jensen Huang’in bu ziyaret nedeniyle Donald Trump’ın yemin törenine katılmamış olması, Nvidia’nın Çin’e verdiği önemin güçlü bir simgesi olarak değerlendiriliyor. Ancak bu durumun Trump yönetimiyle Nvidia arasındaki ilişkilerde nasıl bir etki yaratacağı belirsizliğini koruyor.

Nvidia’nın Çin pazarını koruma çabaları şirket için hayati bir önem taşıyor. Çin, son çeyrekte Nvidia’nın toplam gelirinin yüzde 17’sini oluşturarak 5.4 milyar dolarlık bir katkı sağladı. ABD ve Singapur’un ardından gelir bakımından üçüncü sırada yer alan Çin, Nvidia’nın en büyük pazarı konumunda olmasa da büyüklüğü ve stratejik önemi nedeniyle kaybedilmesi zor bir partner olarak görülüyor.

Şirketin gelirlerini çeşitlendirme ve operasyonlarını daha küresel bir hale getirme hedefi kapsamında Asya’daki varlığını artırma planları da dikkat çekiyor. Tayvan’da yeni bir genel merkez kurmaya hazırlanan Nvidia’nın bu merkezde 2500’den fazla çalışan istihdam etmesi bekleniyor. Şirketin Asya’daki büyüme hedefleri, bu bölgede uzun vadeli bir strateji izleme niyetinin açık bir göstergesi olarak öne çıkıyor.

Galaxy S25 Ultra, ProScaler ekran teknolojisiyle gelecek!

0

Samsung, 2025 yılına ait amiral gemisi telefonu olan Galaxy S25 serisini tanıtmak için geri sayımı başlatmış durumda. Bu süreçte, sızdırılan bilgilere göre, serinin en güçlü modeli Galaxy S25 Ultra, dikkat çekici bir yenilikle geliyor. Cihaz, yeni ProScaler ekran teknolojisiyle donatılacak. Bu teknoloji, görsel deneyimi daha net ve gerçekçi hale getirmeyi amaçlıyor. ProScaler, daha önceki Galaxy telefonlarında gördüğümüz ekran teknolojilerinin üzerine büyük bir adım atarak, özellikle görsel hassasiyet konusunda ciddi iyileştirmeler vaat ediyor. Ancak bu yeniliğin sağladığı faydadan tam anlamıyla yararlanabilmek için ekran çözünürlüğünün QHD+ modunda ayarlanması gerekiyor. QHD+ çözünürlük, ekranda daha fazla piksel yoğunluğu ve daha net bir görüntü sunarak, ekran kalitesini önemli ölçüde artırıyor.

Samsung Galaxy S25 Ultra, ProScaler ekran teknolojisiyle geliyor

Samsung, ProScaler teknolojisinin, kullanıcıya daha parlak ve keskin görüntüler sunacağını duyurdu. Bu teknoloji devreye girdiğinde, ekranın parlaklık seviyelerinde ve netlikte belirgin bir artış olması bekleniyor. Görsel bir iyileşme için çok güçlü bir adım olacak ProScaler, özellikle video izleme, oyun oynama ve grafik yoğun uygulamaları kullanırken farkını net bir şekilde hissettirecek gibi görünüyor.

Ancak bu farkların gözlemlenebilmesi için, teknolojinin hangi durumlar altında aktifleştirileceği önemli olacak. Tanıtımda yer alan karşılaştırmalarda, Galaxy S24 Ultra ile Galaxy S25 Ultra arasındaki farklar da yer alıyor, ancak aradaki fark görsellerde hemen belirgin olmuyor. Bu farkları ve teknolojinin nasıl bir etki yarattığını ise, çok büyük ihtimalle Samsung’un yarınki Unpacked etkinliği sırasında daha net bir şekilde görebileceğiz. Etkinlikte, ProScaler’ın devreye girmesiyle birlikte ekranın ne kadar daha parlak, canlı ve keskin hale geldiği daha ayrıntılı bir şekilde izleyicilere gösterilecek.

Sızıntılar ayrıca, Samsung’un eski ekran teknolojisi ProVisual Engine’den vazgeçerek, bu yeni ProScaler teknolojisine geçiş yapacağına işaret ediyor. Bu geçiş yalnızca Galaxy S25 Ultra ile sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. Görülen o ki, ProScaler ekran teknolojisi, Galaxy S25 serisinin tüm modellerinde yer alacak ve her bir cihaz, ekran açısından daha keskin ve gerçekçi bir görsel deneyim sunacak. Bu durum, özellikle medyayı takip eden, mobil oyunlar oynayan ya da görselliğe önem veren kullanıcılar için önemli bir avantaj anlamına geliyor. Samsung’un, yeni amiral gemisi serisinin ekran teknolojisini geliştirerek kullanıcılarının görsel deneyimini önemli ölçüde iyileştirme hedefinde olduğu söylenebilir.

Türkiye’de milli yas ilan edildi!

0

Bolu Kartalkaya’da meydana gelen ve 66 kişinin hayatını kaybettiği otel yangınının ardından milli yas ilan edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı karara göre, 22 Ocak Çarşamba günü için bir günlük milli yas uygulanacak. Bu kayıp nedeniyle Türkiye genelinde ve dış temsilciliklerde bayraklar yarıya indirilecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, yaşanan facianın üzüntüsünü dile getirerek hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi. Yangının çıkış nedeninin belirlenmesi için başlatılan soruşturmanın titizlikle yürütüldüğünü de sözlerine ekledi.

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde 237 kişinin konakladığı otelde sabah saatlerinde başlayan yangın, kısa sürede tüm binayı kapladı. Çıkan yangında yaşanan panik sırasında bazı müşterilerin camdan atladığı da bildirildi. Facianın bilançosu ağırlaşırken, can kaybı 66 olarak açıklandı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan adli soruşturmanın titizlikle yürütüldüğünü duyurdu. Soruşturma kapsamında, aralarında otel işletme sahibinin de bulunduğu 4 kişinin gözaltına alındığı bilgisini paylaşan Bakan Tunç, yangının çıkış nedeninin belirlenmesi için 5 kişilik uzman bilirkişi heyetinin incelemelerinin devam ettiğini ifade etti.

Canon, yayıncılar için yeni mobil uygulama geliştirdi!

0

Canon, canlı yayın yapan içerik üreticileri için tasarladığı Canon Live Switcher Mobile adlı yeni uygulamasını tanıttı. Bu uygulama, üç mobil cihazı kablosuz olarak birbirine bağlama ve aralarında hızlıca geçiş yapma imkanı sunuyor. İlginç bir şekilde uygulama, Canon’un dijital kameralarıyla uyumlu değil; yalnızca iOS 16 ve üzeri sürümleri çalıştıran iPhone ve iPad cihazlarında kullanılabiliyor. Kullanıcılar, bu uygulamayla herhangi bir kabloya ihtiyaç duymadan birçok farklı çekim açısını aynı anda yönetebiliyor ve daha yaratıcı yayınlar oluşturabiliyor.

Canon, yayıncılar için yeni mobil uygulama duyurdu

Live Switcher Mobile, hem ücretsiz hem de premium bir üyelik modeli sunuyor. Ücretsiz sürümde, 720p çözünürlükte kayıt yapılıyor, videolara filigran ekleniyor ve uygulama arayüzünde reklamlar bulunuyor. Premium sürüm ise daha yüksek çözünürlük, reklamsız bir deneyim ve filigransız içerik üretimi sağlıyor. Bu hizmet için aylık ücret 18 dolar olarak belirlenmiş.

Canon, yayıncılar için yeni mobil uygulama duyurdu.

Kullanıcılar, birincil kamera cihazını ana kontrol merkezi olarak kullanırken, diğer cihazlar ikinci ve üçüncü kamera olarak bağlanabiliyor. Resim içinde resim modu aktif hale getirilebiliyor, kamera geçiş davranışları özelleştirilebiliyor ve altyazılar eklenebiliyor. Ayrıca farklı açılardan video elde etmek için ek cihazlar dinamik bir şekilde sisteme dahil edilebiliyor. Geçişler, uygulama üzerinden manuel olarak yapılabildiği gibi belirli aralıklarla otomatik geçiş de ayarlanabiliyor.

Canon, bu uygulamanın YouTube, Facebook ve RTMP destekleyen diğer platformlarla uyumlu olduğunu açıklarken, yorumları görüntüleme işlevinin platformdan platforma farklılık gösterebileceğini belirtiyor. Live Switcher Mobile, yayıncıların yukarıdan çekim, çeşitli kamera açıları gibi dinamik unsurları daha kolay bir şekilde yönetmelerini ve yüksek kaliteli yayınlar oluşturmalarını hedefliyor.

WhatsApp, durumlara müzik eklemeye imkan tanıyacak!

Yakın geçmişte Durum Güncellemeleri’ne, özel etiketler, anketler, Sen de Ekle gibi Instagram’la bilinen birçok özellik ekleyen WhatsApp, şimdi de müzik entegrasyonu özelliğini test etmeye başladı.

WhatsApp, geçen yılın Ekim ayında Durum Güncellemeleri’ne müzik ekleme özelliğini dahili olarak test etmeye başlamıştı. Son olarak, Android’in 2.25.2.5 beta sürümünde bu özellik bazı kullanıcılar için erişime açıldı. Yeni müzik entegrasyonu, durum düzenleme ekranında, kırpma/döndürme ve metin araçlarının yanında bir nota simgesi olarak görünüyor.

Kullanıcılar, bu simgeye tıkladıklarında Instagram’ın lisanslı müzik kataloğuna benzer bir koleksiyon ile karşılaşıyor. Parçalar; şarkı adı, sanatçı ya da trend olan seçenekler arasında aranabiliyor. Müzik kliplerinin süresi ise video durumlarda durumun uzunluğu ile, fotoğraf durumlarda ise 15 saniye ile sınırlı.

WhatsApp, Instagram’a yönlendirme yapacak

Paylaşılan durumlarda, şarkının adı durum sahibinin isminin hemen altında görüntüleniyor. Şarkıya tıklayan kullanıcılar, sanatçının Instagram profil sayfasına yönlendirilerek yeni müzikler keşfetme fırsatı yakalıyor.

WhatsApp’ın Durum Güncellemelerine müzik entegrasyonu, kullanıcı deneyimini daha etkileşimli ve kişiselleştirilmiş hale getirmeyi hedefliyor. Özellikle genç kullanıcılar arasında popüler olması beklenen bu özellik, hem duyguların ifade edilmesine hem de müzik zevklerinin paylaşılmasına olanak tanıyacak. Ayrıca, Instagram ile ortak müzik kataloğunun kullanılması, WhatsApp kullanıcılarının geniş bir seçenek yelpazesine erişmesini sağlayacak.

Bu özellik, durum paylaşımlarını daha çekici hale getirirken, sanatçılar için de yeni bir tanıtım alanı oluşturabilir. Kullanıcıların şarkı seçimlerinde favori kısımları düzenleyebilmesi, paylaşımları daha özgün ve anlamlı kılacak. WhatsApp’ın müzik entegrasyonuyla, sosyal medya platformları arasındaki içerik paylaşımı daha uyumlu hale gelirken, kullanıcılar için sınırların kalktığı bir dijital deneyim sunulmuş olacak.

ABD, Paris İklim Anlaşması’ndan yeniden çekildi!

0

ABD Başkanı Donald Trump, göreve başlamasının hemen ardından imzaladığı başkanlık kararnameleriyle önemli politika değişikliklerine imza attı. Bu değişikliklerin başında, ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan yeniden çekme kararı yer aldı. Trump’ın bu adımı, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede kritik öneme sahip bir anlaşmaya ciddi bir darbe niteliği taşıyor.

ABD, Paris İklim Anlaşması’ndan tekrar ayrıldı

Paris Anlaşması, küresel sıcaklık artışını 2°C’nin altında tutmayı amaçlayan ve 2015 yılında yaklaşık 200 ülke tarafından kabul edilmiş bir girişimdi. Ancak Trump’ın kararına göre ABD, bu anlaşmadan kaynaklanan tüm yükümlülüklerini terk edecek ve gelişmekte olan ülkelere sağlanan finansal destekler ile karbon emisyonlarının azaltılması taahhütlerini de iptal edecek.

Trump, daha önceki başkanlık döneminde de ABD’yi bu anlaşmadan çekmiş ancak Joe Biden, 2021 yılında anlaşmaya yeniden katılma kararı almıştı. Şimdi ABD, İran, Yemen ve Libya gibi ülkelerle birlikte Paris Anlaşması dışında kalan az sayıda ülke arasında yer alacak. Bunun resmiyet kazanması, ABD’nin Birleşmiş Milletler’e resmi bildirim yapması durumunda, bir yıllık bir süreç gerektirecek. Bu kararın özellikle küresel çevre politikaları üzerinde yankı uyandırması ve iklim kriziyle ilgili mücadeleye yönelik uluslararası güveni sarsması bekleniyor.

Trump aynı zamanda Biden yönetiminin yapay zeka politikaları da dahil olmak üzere toplam 78 başkanlık kararnamesini iptal etti. Ancak, ABD yasaları gereği başkanlık kararnamelerinin doğrudan yasal düzenlemeleri değiştiremediği belirtiliyor. Bu durum, Trump’ın yeni politikalarının bir kısmının yasal itirazlar nedeniyle uzun süreli mahkeme süreçlerinden geçmek zorunda kalabileceğini gösteriyor. İklim politikasına ek olarak Trump, Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) ayrılma kararını yeniden uygulamaya koydu ve hükümetin yeniden yapılandırılması amacıyla “Hükümet Verimliliği Bakanlığı”nı (DOGE) kuracağını duyurdu. Ayrıca, ABD’de doğan ancak ebeveynleri vatandaş olmayan bireylere otomatik vatandaşlık hakkı tanıyan düzenlemenin iptali gibi tartışmalı kararlara da imza attı. Ancak bu kararın uygulanabilirliği konusunda hukuki engeller bulunuyor.

Polis otomobil hırsızlarına karşı AirTag dağıtıyor!

CBS Colorado tarafından paylaşılan bir habere göre, Arvada polisi ilk AirTag ve Tile takip cihazı dağıtımını gerçekleştirdi ve yakında bir başka etkinlik düzenlemeyi planlıyor.

Verilen cihazlarla birlikte bir de araçlara yapıştırılmak üzere “Tracker Equipped” (Takip Cihazı Takılı) yazılı uyarı etiketleri bulunuyor. Bu etiketlerin amacı, potansiyel suçluları caydırmak ve araç sahiplerinin hırsızlığa karşı korunmasına yardımcı olmak.

Bu program, takip cihazının sahibinin konum bilgilerini polisle paylaşmasını gerektiriyor. Ancak cihazlar polis tarafından doğrudan izlenemiyor; yalnızca araç çalındığında ve sahipleri bu bilgiyi paylaşmayı kabul ettiğinde, cihazın yardımıyla aracın konumu tespit edilebiliyor. Böylelikle, kullanıcıların kişisel verilerinin gizliliği hakkındaki endişeleri de giderilmiş oluyor.

Arvada Polis Departmanı, AirTag dağıtımının bölgedeki araç hırsızlıklarını azaltmada etkili olacağını umuyor. Eğer uygulanan program başarılı olursa, diğer şehirlerde de benzer takip cihazı dağıtımlarının yaygınlaşabileceği öngörülüyor.

AirTag dağıtımından ne tür geri dönüşler alınıyor?

AirTag dağıtımı gibi yenilikçi güvenlik önlemleri, toplulukların suçla mücadelede daha proaktif bir yaklaşım benimsemesini sağlayabilir.

Bu tür projeler, sadece araç hırsızlıklarını azaltmakla kalmayıp, toplumdaki güvenlik bilincini artırarak bireylerin kendi güvenliklerini sağlama konusunda daha aktif bir rol üstlenmelerini teşvik ediyor. Ayrıca, teknoloji ile kamu güvenliği arasında kurulan bu tür köprüler, modern güvenlik stratejilerinin ne kadar etkili olabileceğini de gösteriyor.

Ancak bu sistemin başarısı, kullanıcıların gönüllü olarak polisle iş birliği yapmasına bağlı. Eğer Arvada’daki bu uygulama başarılı olursa, benzer projelerin diğer şehirlerde de yaygınlaşması kaçınılmaz olacaktır.

BYD, Endonezya’da 150.000 araç kapasiteli yeni bir fabrika açıyor!

BYD, 2025 sonuna kadar Endonezya’da yıllık 150.000 araç üretim kapasitesine sahip yeni bir fabrika açmayı planladığını doğruladı. Bu hamle, BYD’nin denizaşırı üretim ağına yönelik stratejik genişlemesinin bir parçası olarak öne çıkıyor.

Şirket, geçtiğimiz yıl 4,27 milyon yeni enerji aracı (NEV) satarak rekor kırdı. 2025 yılı hedefleri doğrultusunda şirket, yurt dışındaki üretim kapasitesini artırmayı hedefliyor. Endonezya’daki yeni fabrika için 1 milyar dolarlık bir yatırım planlayan BYD, inşaatın sorunsuz bir şekilde ilerlediğini ve 2025 sonuna kadar tamamlanacağını belirtti.

BYD’nin Endonezya’daki başkanı Eagles Zhao, fabrikanın hem iç pazar hem de ihracat odaklı çalışacağını ifade etti. Zhao, “Yerel üretim sürecimizin her aşaması planlandığı gibi ilerliyor ve taahhüdümüzü yerine getireceğiz.” dedi. Şirket, Endonezya hükümetinin yerel üretimi teşvik eden politikalarından da faydalanarak geçici vergi muafiyetiyle araçlarını bölgeye ithal ediyor.

Endonezya, 2030 yılına kadar 600.000 elektrikli araç üretme hedefiyle, bu alanda yabancı yatırımları teşvik etmek için yeni politikalar uyguluyor. BYD, halihazırda Endonezya pazarında lider konumda ve geçen yıl 15.500 araç satarak pazarın %36’sını elinde bulunduruyor.

BYD’nin küresel büyüme stratejisi

BYD, Endonezya’daki tesisin yanı sıra Türkiye, Tayland, Meksika, Brezilya, Macaristan ve Pakistan gibi ülkelerde de yeni fabrikalar açarak küresel varlığını genişletiyor. Şirket, bölgedeki popüler modelleri Seal, Atto 3 ve Dolphin ile güçlü bir konum elde etmiş durumda. Geçen yaz piyasaya sürdüğü elektrikli çok amaçlı aracı (MPV) M6, BYD’nin 2024 yılı en çok satan modeli oldu.

Şirket, bu yıl lüks markası Denza’yı Endonezya’ya getirirken, yeni modellerle satışlarını hızla artırmayı hedefliyor.

BYD’nin küresel yükselişi, özellikle Japon otomotiv devleri için zorlu bir rekabet oluşturuyor. Toyota ve Honda gibi markaların tarihi olarak hakim olduğu Güneydoğu Asya pazarında, BYD’nin yükselişiyle bu hâkimiyet son yıllarda azaldı. Örneğin, BYD geçen yıl Japonya’da Toyota’dan daha fazla elektrikli araç sattı.

BYD’nin küresel satış başarısını 2025’te de sürdürmesi bekleniyor. Endonezya’daki yeni tesis ve şirketin büyüme stratejisi, elektrikli araç pazarında BYD’nin adını daha fazla duyuracak gibi görünüyor.

SpaceX’in son Starship uçuşundan geriye kalanlar sahile vurmaya başladı!

Şimdi ise SpaceX’in son görevinden geriye kalan Starship parçalarının Turks ve Caicos Adaları kıyılarına vurduğu bildiriliyor.

SpaceX, Ship 33 ile bağlantıyı, iticinin başarılı bir kalkış ve iniş yapmasının ardından, yörüngede üst aşama yanmasını tamamlamadan önce kaybetti. Bunun ardından, uçak yolcuları ve pilotlar tarafından çekilen görüntüler ve adalarda tatil yapan turistlerin bildirimleriyle enkazın bölgeye düştüğü doğrulandı. SpaceX, bu uçuşu veri toplama açısından başarılı olarak nitelendirse de, olayın şirketin geliştirme takvimini geciktireceği açıkça görülüyor.

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), olayın nedenini belirlemek için SpaceX öncülüğünde bir soruşturma başlattı. SpaceX’in ilk verileri, aracın içinde bir yangın çıktığını ve bunun kontrolsüz hızlı bir ayrılmaya (RUD) neden olduğunu öne sürüyor. Ayrıca, FAA bölgede oluşan enkaz alanıyla ilgili ayrı bir soruşturma yürütüyor. Turks ve Caicos Adaları Hükümeti, enkazın herhangi bir yaralanmaya neden olmadığını ancak küçük çaplı maddi hasar oluşturduğunu açıkladı.

Hafta sonu ve dün sabah, Starship’in yeniden giriş sırasında dayanıklı olması için tasarlanan altıgen ısı kalkanı karoları, Turks ve Caicos sahillerine vurdu. Adalar hükümeti, yerel halka enkaz parçalarına dokunmamaları ve yetkililere bildirimde bulunmaları çağrısı yaptı. Ancak geçmişte de olduğu üzere, uzay aracı enkazları zaman zaman çevrimiçi satış platformlarında yer alabiliyor.

FAA, Starship’in planlanan fırlatma alanı dışına enkaz düşmesi nedeniyle uçuş bölgesini güvenli hale getirmek için bazı uçuşları yönlendirdi ve durdurdu. Bazı uçaklar, yakıt eksikliği nedeniyle varış yerlerini değiştirmek zorunda kaldı.

Elon Musk, Starship testlerinin Şubat ayından sonra gecikmeyeceğini belirtse de, fırlatma takvimine FAA’nın soruşturma süreci yön verecek. Starship’in bir sonraki denemesinin ne zaman gerçekleşeceği şu an için belirsiz.