Apple ve Baidu arasındaki AI ortaklığı, gizlilik endişelerini körüklüyor!

Apple ve Baidu mühendisleri, Baidu’nun büyük dil modellerinin iPhone kullanıcıları için uygun hale gelmesi adına yoğun bir şekilde çalışıyor. Ancak, bazı kaynaklara göre, modeller kullanıcılara doğru ve anlaşılır yanıtlar verme konusunda zorlanıyor.

Bu durum, Apple’ın kullanıcı deneyimini iyileştirmek için karşılaştığı en büyük engellerden biri olarak görülüyor.

Baidu ortaklığı neden bu kadar endişe yaratıyor?

Apple, kullanıcı gizliliğine büyük önem veren bir şirket olarak biliniyor. Ancak Baidu’nun, AI tabanlı aramalar yapan iPhone kullanıcılarının verilerini saklama isteği, Apple’ın gizlilik politikasıyla ciddi bir çelişki oluşturuyor.

Baidu’nun verileri saklama talebi, Apple’ın ‘Apple Intelligence’ ve ‘Private Cloud Compute’ gibi gizlilik odaklı teknolojilerine ters düşüyor. Apple, Çin pazarına uyum sağlamak adına çeşitli tavizler verse de, kullanıcıların kişisel verilerini koruma konusunda taviz verme konusunda isteksiz.

Apple’ın, Çin hükümetinin yerli yapay zeka modellerini tercih etmesi nedeniyle Baidu ile ortaklık kurma kararı, aynı zamanda şirketin bu pazarda rekabetçi kalma çabasını da yansıtıyor. Baidu, Ernie 4.0 modelini Ekim 2023’te tanıtmış ve bu modelin, anlayış, üretim, akıl yürütme ve hafıza gibi dört temel yetenekle donatıldığını duyurmuştu. Ancak, bu modelin Apple ürünlerine entegrasyonu sırasında, gizlilik endişelerinin yanı sıra teknik zorluklar da yaşanıyor.

Apple, bu sorunları aşmak için kullanıcı gizliliğini ve gelişmiş teknolojiyi dengeleme konusunda bir çözüm geliştirmeye çalışacak. Ancak Çin pazarındaki büyüklüğü ve rekabet gücü göz önüne alındığında, Apple’ın bu zorluğu aşması bekleniyor.

Elektrikli araçlar için evrensel bir şarj sistemi gelebilir!

Elektrikli araçların şarj edilmesinde yaşanan karmaşıklıkların çözülmesine yönelik büyük bir adım olarak değerlendirilen evrensel “tak ve şarj et” sistemi, 2025 yılının başlarında ABD’de hizmete girmeye hazırlanıyor. SAE International tarafından geliştirilen bu sistem, şarj işlemini daha kolay ve kullanıcı dostu hale getirmek için ISO 15118 protokolüne dayanıyor. Hâlihazırda Tesla araçlarında Supercharger istasyonlarında kullanılan bu sistem, tüm elektrikli araçlar için standart bir özellik haline gelecek.

Elektrikli araçlar için evrensel bir şarj sistemi devreye girebilir

Yeni sistem sayesinde, elektrikli araç sahipleri şarj istasyonunda herhangi bir uygulama indirme, kayıt oluşturma veya ödeme bilgisi girme gerekliliği olmadan şarj işlemini başlatabilecek. Araçlar ve şarj cihazları arasında doğrudan bir iletişim kurulmasını sağlayan bu teknoloji, ödeme işlemlerini otomatik olarak gerçekleştiriyor. Bu da elektrikli araç kullanıcıları için daha hızlı, güvenli ve pratik bir şarj deneyimi sunuyor.

Projenin uygulanması, otomobil üreticileri ile şarj istasyonu operatörleri arasında teknik uyumluluğun sağlanmasını gerektiriyor. SAE konsorsiyumunda Tesla, Ford, General Motors, Rivian, Toyota, BMW gibi büyük otomobil üreticilerinin yanı sıra BP Pulse, Electrify America ve ChargePoint gibi önde gelen şarj operatörleri yer alıyor. Zamanla daha fazla şirketin bu ekosisteme katılması bekleniyor.

Sistemin diğer önemli bir avantajı ise çift yönlü şarj ve araçtan şebekeye (V2G) enerji iletişimini desteklemesi. Bu özellik, elektrikli araçların enerji talebinin yoğun olduğu dönemlerde şebekeye enerji geri göndermesine imkân tanıyor ve enerji sisteminin daha dayanıklı bir yapıya kavuşmasına yardımcı oluyor. Böylelikle hem enerji altyapısındaki yük azalıyor hem de elektrikli araçlar daha sürdürülebilir bir ekosistemin parçası haline geliyor. Bu yenilik, elektrikli araçların günlük yaşamda daha geniş bir kabul görmesine katkı sağlayacak ve enerji yönetimi açısından önemli bir dönüm noktası olacak.

Güney Kore, işgücünün yüzde 10’unu robotlardan oluşturacak!

0

Güney Kore, robot teknolojisinin iş gücüne entegrasyonu konusunda önemli bir kilometre taşına ulaşarak, iş gücünün yüzde 10’unu robotlarla değiştiren ilk ülke oldu. Düşük doğum oranları nedeniyle azalan çalışan nüfusunu telafi etmek isteyen Güney Kore, robot teknolojisine milyarlarca dolar yatırım yaparak, hem sanayi hem de hizmet sektörlerinde robotların kullanımını hızla artırdı.

Güney Kore, işgücünün yüzde 10’unu robotlardan oluşturuyor

World Robotics 2024 raporuna göre, Güney Kore her 10.000 çalışan için 1.102 robotla dünyada lider konumda ve robot yoğunluğu açısından diğer ülkelere büyük fark atmış durumda. Sadece Singapur, 10.000 işçi başına 770 robotla Güney Kore’ye yaklaşabiliyor.

Güney Kore, işgücünün yüzde 10'unu robotlardan oluşturuyor.

Ülkenin en büyük robot kullanıcıları arasında elektronik ve otomotiv sektörleri yer alıyor. Bu sektörlerdeki yoğun talep, robot kullanımının hızlı bir şekilde artmasını sağladı. Ayrıca, Güney Kore sadece üretim sektöründe değil, sağlık ve hizmet sektörlerinde de robotları yaygın bir şekilde kullanıyor.

Hastaneler ve restoranlar gibi farklı alanlarda robotlar görev almakta. 2030 yılına kadar robot endüstrisine yapılacak 2,4 milyar dolarlık yatırımla, yerel üretim oranının artırılması ve robot teknolojilerinin daha fazla entegre edilmesi planlanıyor. Bugün itibariyle, Güney Kore’de kurulumların yüzde 90’ı endüstriyel robotlar, geri kalan yüzde 10 ise işbirlikçi robotlar tarafından gerçekleştiriliyor. İnsansı robotlar ise şu anda bu istatistiklere anlamlı bir katkı sağlamasa da, önümüzdeki yıllarda bu durumun değişmesi bekleniyor.

OpenAI ve Anduril Industries Pentagon için güçlerini birleştirdi

Popüler yapay zeka şirketi OpenAI, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) için askeri yapay zeka geliştirmek üzere Anduril Industries ile ortaklık kurdu. Bu iş birliği, OpenAI’nin yapay zeka teknolojilerini Anduril’in ileri düzey savunma sistemleriyle entegre ederek, özellikle insansız hava araçlarına (İHA) karşı savunmayı güçlendirmeyiamaçlıyor.

OpenAI’nin stratejik dönüşümü

OpenAI, geçmişte yapay zekanın askeri kullanımına yönelik çekimser bir tutum sergilerken, 2023 yılında bu yaklaşımında önemli bir değişiklik yaptı. Şirket, teknolojilerinin askeri ve savaş amaçlı kullanımına yönelik yasağı kaldırdığını ve bu tür projelere “sorumlu kullanım” ilkesine bağlı kalarak katılacağını duyurdu. Daha önce DARPA ile siber güvenlik alanında iş birliği yapan OpenAI, bu yeni ortaklıkla dikkatleri üzerine çekiyor.

İHA tehditlerine karşı yeni nesil savunma

Pentagon’un hâlihazırda kullandığı Anduril’in Roadrunner adlı dron önleme sistemleriküçük ve tehditkâr dronlara karşı etkili bir çözüm olarak öne çıkıyor. OpenAI ve Anduril ortaklığı, bu sistemlerin yapay zeka destekli hale getirilmesini ve insansız hava araçlarının daha etkin bir şekilde tespit edilip etkisiz hale getirilmesini sağlayacak.

OpenAI, bu ortaklığın yalnızca savunma amaçlı olduğunu ve insansız hava tehditlerine odaklandığını belirtti. Şirket, teknolojilerinin başka askeri kullanım alanlarında kullanılmayacağının altını çizdi.

CEO’lardan ortaklık hakkında açıklamalar

Anduril CEO’su Brian Schimpf, iş birliği hakkında yaptığı açıklamada, “OpenAI ile ortaklığımız, dünya çapında giderek artan hava savunma açıklarını kapatmamıza yardımcı olacak. Yapay zeka alanındaki birinci sınıf uzmanlıklarını, yoğun baskı altındaki durumlarda daha hızlı ve doğru kararlar alınmasını sağlayacak çözümler geliştirmek için kullanacağız” dedi.

OpenAI CEO’su Sam Altman ise, “Anduril ile ortaklığımız, teknolojimizin ABD askeri personelini korumasını sağlamaya yardımcı olacak” ifadelerini kullandı.

Savunma teknolojileri alanında yenilikçi çözümleriyle tanınan Anduril Industriesgözetleme kulelerinden otonom denizaltılara kadar geniş bir ürün yelpazesi sunuyor. Şirketin kurucusu, Oculus Rift’in mucidi ve Oculus VR’ın kurucu ortağı Palmer Luckey. Anduril, yalnızca savunma değil, teknoloji ve tasarım konularında da güçlü bir altyapıya sahip.

Bu ortaklık, yapay zekanın savunma sanayisindeki etkisini bir kez daha gözler önüne seriyor ve gelecekte bu alanda daha fazla yeniliğin habercisi olarak görülüyor.

Venüs hakkında tüm bilinenler yanlış olabilir!

0

Cambridge Üniversitesi’nden bir grup gökbilimci, Venüs’ün geçmişiyle ilgili bilinenleri alt üst eden bir araştırma yayımladı. Yapılan incelemeler, gezegenin yüzeyinde hiçbir zaman sıvı su barındırmadığını ve bu nedenle yaşam için uygun koşullar sunmadığını ortaya koydu. Bu araştırma, Nature Astronomy dergisinde yayımlandı ve Dünya benzeri gezegenlerin keşfi için önemli bir dönüm noktası olabilir. Venüs, Dünya’ya benzer boyutları ve kayalık yapısıyla dikkat çekerken, aşırı yüksek yüzey sıcaklığı (500°C’yi aşan) ve yoğun sülfürik asit bulutlarıyla kaplı atmosferi nedeniyle “kötü bir ikiz” olarak tanımlanıyor.

Venüs hakkında tüm bilinenler yanlış mı?

Daha önce, Venüs’ün bir zamanlar Dünya gibi okyanuslara sahip olup olamayacağı veya gezegenin kalın bulutlarında yaşam barındırıp barındırmadığı araştırılıyordu. Ancak yeni bulgular, gezegenin geçmişte bile sıvı suyun oluşması için uygun koşulların olmadığını ortaya koyuyor. Araştırma ekibi, Venüs’ün atmosferindeki kimyasal bileşimi analiz ederek, bu iki olasılığı test etti. İlk teori, Venüs’ün başlangıçta ılıman bir iklime ve sıvı suya sahip olabileceğini, ancak volkanik faaliyetlerin tetiklediği bir sera etkisinin suyun buharlaşmasına ve sıcaklığın artmasına yol açarak gezegeni kavurduğunu öne sürüyordu. İkinci teori ise Venüs’ün başlangıçtan itibaren sıcak bir gezegen olduğunu ve yüzeyinde hiçbir zaman sıvı suyun yoğunlaşamadığını savunuyordu.

Ekip, Venüs’ün atmosferini stabilize etmek için gerekli gazların, volkanik faaliyetlerden sağlanan gazlarla dengelendiğini ve bu gazların su açısından zengin olmadığını belirledi. Venüs’ün iç yapısının su bakımından fakir olduğunu gösteren bu bulgular, gezegenin yüzeyinde okyanusların hiçbir zaman oluşamayacağını ortaya koyuyor. Bu yılın sonlarına doğru NASA’nın DAVINCI görevi, Venüs’ün gerçekten de her zaman kuru ve yaşam için uygunsuz bir gezegen olup olmadığını test etmek için bir dizi uçuş ve sonda gönderecek.

Tereza Constantinou, “Eğer Venüs geçmişte yaşanabilir bir gezegense, bu diğer gezegenlerin de yaşanabilir olabileceği anlamına gelir. Ancak eğer Venüs hiçbir zaman yaşanabilir olmadıysa, o zaman Venüs benzeri gezegenlerin yaşama uygun olma olasılığı da azalıyor” şeklinde açıklama yaptı. Bu yeni bulgular, Dünya dışındaki yaşam arayışında önemli bir etki yapabilir.

İngiltere’deki sağlık hizmetleri siber saldırıların hedefinde!

Son saldırılar, National Health Service (NHS) bünyesindeki birçok hastaneyi etkiledi ve özellikle Alder Hey Çocuk Hastanesi Trust gibi büyük sağlık kurumlarını hedef aldı.

Rusya bağlantılı bir grup olan Inc Ransom, Alder Hey Çocuk Hastanesi Trust’ın sistemlerini ihlal ettiğini ve 2018-2024 yıllarına ait hasta kayıtları, bağışçı raporları ve satın alma bilgilerini ele geçirdiğini iddia etti. Grubun Darkweb üzerinde yayımladığı örnekler arasında hastaların doğum tarihleri ve adresleri gibi kişisel bilgilerin yanı sıra tıbbi veriler de bulunuyor.

Alder Hey yetkilileri, saldırganların bir “dijital geçit hizmeti” aracılığıyla sisteme sızdığını ve yalnızca kendi hastanelerinin değil, Liverpool Kalp ve Göğüs Hastanesi ile Royal Liverpool Üniversitesi Hastanesi’ne ait verilerin de tehlikeye girdiğini belirtti.

Yetkililer, sistemlerin halen aktif olduğunu ve sağlık hizmetlerinin aksamadığını açıklasa da, çalınan verilerin kamuya sızdırılabileceği riskine karşı uyarıda bulundu.

Wirral Hastaneler Grubu’nda acil durum

Alder Hey’e yakın bir konumda bulunan Wirral Üniversitesi Eğitim Hastanesi de fidye yazılım saldırılarının hedefi oldu. Geçtiğimiz hafta meydana gelen saldırı nedeniyle hastane acil durum ilan etti ve sistemlerini kapattı.

Arrowe Park, Clatterbridge ve Wirral Kadın ve Çocuk Hastanelerini kapsayan bu grup, klinik sistemlerini geri yükleme sürecinde olduklarını ancak bazı hizmetlerin aksayacağını duyurdu.

Hacker’lar iki faktörlü kimlik doğrulamayı nasıl geçiyor?

Hastane yetkilileri, acil tedaviye öncelik verdiklerini ancak bekleme sürelerinin uzayabileceği konusunda halkı bilgilendirdi. Sadece gerçek acil durumlar için hastanelere başvurulması gerektiği vurgulandı.

Neden NHS hedef alınıyor?

NHS, hassas verileri ve geniş altyapısı nedeniyle fidye yazılım gruplarının gözde hedeflerinden biri olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda Synnovis ve Advanced gibi hizmet sağlayıcılara yönelik saldırılar, operasyon iptallerine ve acil hastaların başka yerlere yönlendirilmesine neden olmuştu.

İngiltere hükümeti, 2025 yılında çıkarılması planlanan Siber Güvenlik ve Direnç Yasası ile fidye yazılım saldırılarının raporlanmasını zorunlu hale getirmeyi ve 2030’a kadar NHS’yi bu tür saldırılara karşı daha dayanıklı hale getirmeyi hedefliyor. Ancak mevcut saldırılar, bu hedeflerin ne kadar acil olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Fidye yazılım saldırılarının NHS üzerindeki baskısı, İngiltere’nin siber güvenlik stratejilerini hızla uygulamaya koymasını gerektiriyor.

Microsoft, ücret politikası nedeniyle tazminat ödeyebilir!

0

Microsoft, Birleşik Krallık’ta önemli bir rekabet soruşturmasıyla karşı karşıya. Şirket, rakip bulut hizmeti sağlayıcılarına kıyasla müşterilerinden aşırı ücret almasıyla suçlanıyor ve bu suçlamalar sonucu 1 milyar sterlinin (yaklaşık 1,27 milyar dolar) üzerinde bir tazminatla karşılaşabilir. Bu dava, Microsoft’un, Windows Server yazılımını kendi bulut platformu olan Azure’da kullanan şirketlere daha düşük fiyatlar sunduğu, ancak Amazon Web Services (AWS), Google Cloud ve Alibaba Cloud gibi rakiplerin altyapısını tercih eden şirketlere yüksek lisanslama ücretleri uyguladığı iddialarına dayanıyor. Bu fiyat farkı, şirketleri dolaylı olarak Azure platformuna yönlendirdiği ve böylece Microsoft’un bulut pazarındaki rekabet avantajını artırmaya çalıştığı öne sürülüyor.

Microsoft, ücret politikası nedeniyle tazminat mı ödeyecek?

Dava, “opt-out” kolektif dava statüsünde açıldı, yani bu davaya dahil olan şirketler, Microsoft’tan tazminat almak için aktif olarak başvurmak zorunda değiller. Bu durum, çok sayıda şirketin otomatik olarak davaya dahil olduğu ve Microsoft’un tazminat ödemek zorunda kalabileceği anlamına geliyor. Eğer Microsoft davayı kaybederse, bu tazminat miktarının daha da artabileceği belirtiliyor.

Birleşik Krallık Rekabet ve Piyasalar Kurumu (CMA), Microsoft’un söz konusu rekabet karşıtı davranışlarını ve bulut pazarındaki güç dengesizliklerini inceleyen geniş kapsamlı bir soruşturma yürütüyor. Bu soruşturma, şirketin bulut pazarındaki baskın konumunu kötüye kullanıp kullanmadığını sorguluyor. CMA’nın bulut sektöründeki geçici kararlarını bu yılın sonuna kadar açıklaması bekleniyor. Microsoft’un daha önce benzer suçlamalarla Avrupa Birliği’nde de karşı karşıya kaldığı ve 20 milyon euro tazminat ödemek zorunda kaldığı biliniyor.

Bu davada Microsoft’un savunması, yazılım lisanslama süreçlerinin tamamen yasal ve rekabetçi olduğunu savunuyor. Ancak, CMA’nın araştırmaları ve mevcut dava süreci, şirketin bulut hizmeti pazarındaki stratejilerinin potansiyel olarak rekabeti engelleme amacını taşıyıp taşımadığını daha net bir şekilde ortaya koyacak. Eğer Microsoft suçlu bulunursa, bu durum sadece şirketin finansal durumu üzerinde değil, aynı zamanda küresel bulut pazarı üzerindeki etkilerinde de önemli değişimlere yol açabilir.

Radeon RX 8800 XT, %45 yüksek ışın izleme performansı sunacak!

0

AMD‘nin yaklaşmakta olan RDNA 4 mimarisi ile donatılmış Radeon RX 8800 XT, yüksek ışın izleme performansı ve düşük güç tüketimi ile dikkat çekici bir ekran kartı olarak karşımıza çıkacak. Yeni nesil bu GPU’nun, özellikle ışın izleme performansında, önceki model olan Radeon RX 7900 XTX’e göre %45’e kadar bir artış sunacağı belirtiliyor. Bu artış, özellikle yüksek ışın izleme gerektiren oyunlarda önemli bir fark yaratabilir. Örneğin, Resident Evil 4 Remake gibi oyunlarda bu fark net bir şekilde hissedilebilir.

Radeon RX 8800 XT, %45 yüksek ışın izleme performansı sunabilir

Güç tüketimi açısından, RX 8800 XT’nin, RX 7900 XTX’e kıyasla %25 daha düşük güç tüketeceği tahmin ediliyor. RX 7900 XTX’in oyunlardaki güç tüketimi ortalama 350 W civarındayken, RX 8800 XT’nin yaklaşık 250-270 W civarında bir güç tüketimi ile gelmesi bekleniyor. Bu, kartın verimliliğini artırırken, RTX 4070 Ti ve SUPER ile benzer seviyelere işaret ediyor.

Performans açısından da oldukça iddialı olan RX 8800 XT, rasterleştirme performansında RTX 4080 ve RTX 4080 SUPER seviyelerine yaklaşacak. Bu özellikler, özellikle yüksek çözünürlük ve detaylarda oyun performansını optimize etmek isteyen oyuncular için büyük bir avantaj sağlayacak.

2025’in ilk çeyreğinde CES 2025’te tanıtılması planlanan bu ekran kartı, fiyatlandırma açısından 500 dolar civarına sahip olabilir. Bu da onu, RTX 5070 gibi rakiplerle yoğun bir rekabete sokacak. Bu rekabetin, orta ve üst seviye ekran kartları pazarında büyük bir etki yaratması bekleniyor.

Japonya perovskit kapasitesini artıracak

0

Japonya, güneş hücreleriyle 20 nükleer reaktörlük güce ulaşmayı hedefliyor. Perovskit güneş hücreleri, arazi kıtlığı sorunlarını aşarak kentsel enerji üretimi için hafif ve esnek çözümler sunuyor.

Japonya perovskit hedefinde iddialı

Japonya Sanayi Bakanlığı, geçen Aralık ayında ülkenin revize edilmiş enerji planının taslağını açıklayarak, yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşılmasında yeni nesil perovskit güneş hücrelerinin önemli bir araç olduğunu vurguladı.

Perovskit hücre üretimi için hayati önem taşıyan dünyanın ikinci büyük iyot üreticisi konumundan yararlanan Japonya, sağlam ve bağımsız bir tedarik zinciri kurmayı hedefliyor. Bu stratejik hamle, uluslararası tedarikçilere bağımlılığı azaltarak ve yerel endüstrileri destekleyerek ülkenin ekonomik güvenliğini artıracaktır.

Hükümet ayrıca, perovskit tedarik zincirinde Avrupa ve Çin firmalarının hakimiyetine karşı koyarak, Japon şirketlerini perovskit güneş modülleri üretiminde desteklemeyi taahhüt etti. 2004’te Japon şirketleri dünyadaki güneş hücrelerinin neredeyse yüzde 50’sini üretti. Bu sayı, Çinli üreticilerin agresif rekabeti, artan maliyetler ve değişen odak nedeniyle bugün 1’in altına düştü.

Büyük ölçekli güneş çiftlikleri için alan kıtlığı, güneş enerjisi kurulumlarına yönelik yenilikçi yaklaşımları hızlandırdı. Hafifliği ve esnekliğiyle bilinen perovskit hücreler giderek daha fazla çözüm olarak değerlendiriliyor. Bina cepheleri, pencereler ve araç çatıları dahil olmak üzere çeşitli yüzeylere entegre edilebilir, mekansal sınırlamaları ortadan kaldırabilir ve enerji üretimi için kentsel ortamlardan faydalanabilir.

2011 nükleer felaketinin ardından Japonya güneş paneli kurulumlarını hızla artırdı ve Nisan 2024 itibarıyla güneş enerjisi ülkenin enerji üretiminin neredeyse %10’unu oluşturuyor. Bu rakam 2014’teki %1,9’dan fazla.

Japonya’nın mevcut enerji programı, yenilenebilir enerjinin payını 2023 mali yılında %22,9’dan 2030 yılına kadar %36-%38’e çıkarmayı hedefliyor . Perovskit güneş hücrelerinin yaygın olarak benimsenmesinin beklenmesiyle, 2040 hedefleri daha da iddialı olup bu rakamları önemli ölçüde aşmayı hedefliyor.

Sekisui Chemical Co. gibi şirketler tarafından tam ticarileştirmenin 2030’larda gerçekleşmesi öngörülse de bakanlığın perovskit güneş modülleri için maliyet projeksiyonları umut verici: 2025’e kadar 20 JPY/W, 2030’a kadar 14 JPY/W ve 2040’a kadar 10 JPY/W. Sınırlı dayanıklılık ve yüksek başlangıç ​​maliyetleri gibi zorluklara rağmen, bu rakamlar uygun fiyatlılık ve yaygın kullanım yolunda kritik kilometre taşlarını temsil ediyor.

Servis robotu satışları artıyor

0

Uluslararası Robotik Federasyonu’na (IFR) göre, profesyonel servis robotlarının satışları 2023 yılında yüzde 30 artarak 205.000 ünitenin üzerine çıktı.

IFR’nin yeni Dünya Robotik 2024 Hizmet Robotları raporuna göre, bunlardan 113.000’i ulaşım ve lojistik uygulamalarında, ardından konaklama (54.400), tarım (20.000), profesyonel temizlik (12.000) ve tıbbi ve sağlık hizmetlerinde (6.200) kullanıldı. Özellikle ulaştırma ve lojistikteki artışların başlıca nedeni iş gücü yetersizliği oldu.

Servis robotu satışları yüzde 30 arttı

IFR Başkanı Marina Bill, “Hizmet robotik sektörü hareket halinde: giderek daha fazla robot fabrikalarda, alışveriş merkezlerinde hizmet veriyor veya sokakta teslimatlara yardımcı oluyor” dedi.

Tıbbi ve sağlık sektöründeki robot satışları, bir önceki yıla göre yüzde 36 artarak tüm uygulamalar arasında en fazla büyüyen alan oldu. Bunu yüzde 35 ile ulaştırma ve lojistik, yüzde 31 ile konaklama, yüzde 21 ile tarım ve yüzde 4 ile profesyonel temizlik sektörleri izledi.

Robot satışlarının yüzde 80’inden fazlası 162 bin 284 adetle Asya-Pasifik bölgesinde gerçekleşirken, Avrupa 33 bin 918, Amerika ise 8 bin 927 adetle bu bölgeyi takip etti. Hizmet ve tıbbi robot tedarikçileri arasında 199 şirketle ABD dünyada ilk sırada yer aldı.

Çin, 107 tedarikçi ile en fazla tedarikçi sayısına sahip ikinci ülke konumunda olup bunların yüzde 80’i profesyonel hizmet robotları, yüzde 34’ü tüketici robotları ve yüzde 5’i tıbbi robotlar üretiyor. Almanya 83 şirketle üçüncü sırada yer aldı; bunların yüzde 79’u profesyonel hizmet birimleri, yüzde 17’si tüketici ve yüzde 12’si tıbbi ürün üretiyordu.

Raporda yer alan bulgular, mevcut en son yıl olan 2023’e ait verileri içeren 298 servis robotu üreticisinden alınan bir örneklem temel alınarak oluşturuldu.

Atık yağ enerji depolama için kullanılıyor

0

Çin atık yağı elektrikli araçlar ve enerji depolama için %86 verimli süper kapasitöre dönüştürüyor. Bu keşif, elektrikli araçlar için daha temiz ve enerji açısından daha verimli bir depolama alanına yol açabilir. Atık yağ enerji depolama süreçlerinde bu şekilde kullanılarak büyük bir etki yaratıyor.

Atık yağ enerji depolama potansiyeli ile dikkat çekiyor

Çinli bilim insanları, atık yağı enerji depolamada kullanılabilecek müthiş bir maddeye dönüştürerek enerji depolama şeklimizi tamamen değiştirebilecek bir buluşa imza attıklarını duyurdu. Bu yeni yöntem, atık yağ enerji depolama uygulamaları için büyük bir fırsat sunuyor. Dünya giderek artan güç talebiyle boğuşurken, süper kapasitörler hızlı şarj ve deşarj süreleri nedeniyle daha popüler hale geliyor ve bu da onları yüksek performanslı uygulamalar için mükemmel kılıyor.

Çin Bilimler Akademisi’nin (CAS) basın bültenine göre, araştırmacının yeni yöntemi, atık yönetimi ve enerji depolama zorluklarını ele alırken aynı zamanda bu süper kapasitörleri üretmenin sürdürülebilir bir yolunu sağlıyor. Atık yağ enerji depolama için bu yöntemin kullanılması çevre dostu bir yaklaşım sunar. Projenin önde gelen araştırmacılarından Dr. Suyun Xu, basın bülteninde “Atık yağı öncül olarak kullanarak, sadece atığı değerli bir kaynağa dönüştürmekle kalmıyoruz, aynı zamanda olağanüstü elektrokimyasal özelliklere sahip bir süper kapasitör malzemesi de yaratıyoruz” dedi.

Şanghay Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ve Tongji Üniversitesi’nden araştırma ekibi, atık yağı yüksek performanslı karbon malzemelere dönüştürmeye yönelik yenilikçi yaklaşımlarını Ekim ayında yayımladıkları bir yayında sundular. Atık yağ potansiyeli, bu yaklaşımlar sayesinde daha da artıyor. Ekip, atık yağlardan olan melamin ve linoleik asit kullanarak azot katkılı hiyerarşik gözenekli karbonlar (HPC) üretti.

Bu malzemeler, geniş yüzey alanı ve süperiletkenliklerinden dolayı özellikle süperkapasitör elektrotları olarak değerli. Atık yağ enerji depolama amacıyla bu malzemeler yüksek sıcaklıklara ısıtıldıktan sonra potasyum hidroksit (KOH) onları aktive eder. Bu işlem, depolama kapasitesini ve performansını artırmak için kritik bir özellik olan 3474,1 m²/g’a kadar yüzey alanına sahip HPC’lerin oluşturulmasıyla sonuçlanıyor.

Ayrıca bu HPC’lerdeki gözenek hacminin yüzde 70’inden fazlasını oluşturan mezogözenekler, enerji depolama açısından kritik öneme sahip olan iyon taşınımının verimliliğini büyük ölçüde artırıyor. Basın bülteninde, “Bu HPC’ler, malzemenin depolama kapasitesini ve iyon taşıma verimliliğini artırmak için gerekli olan toplam gözenek hacminin %72,9 ila %77,3’ünü oluşturan mezo gözeneklere sahipti” ifadelerine yer verildi. 

DeepMind’ın Genie 2 modeliyle etkileşimli 3D dünyalarda yeni çağ!

İlk Genie modelinin halefi olan bu araç, tek bir görsel ve metin açıklamasından gerçek zamanlı, etkileşimli sahneler yaratma özelliği taşıyor. Örneğin, “Ormanda şirin bir insansı robot” gibi bir açıklama ile, ilgili dünya oluşturulabiliyor.

Modelin benzer projeler üzerinde çalışan Fei-Fei Li’nin World Labs şirketi ve İsrailli girişim Decart’a rakip olduğu belirtiliyor.

Gelişmiş simülasyonlar ve kullanıcı etkileşimi

DeepMind, Genie 2’nin zengin detaylara sahip çok çeşitli 3D dünyalar oluşturabileceğini ifade ediyor. Kullanıcılar, klavye ve fare yardımıyla bu dünyalarda yüzme veya zıplama gibi eylemleri gerçekleştirebiliyor.

Model, videolardan eğitilerek nesne etkileşimleri, fiziksel animasyonlar ve ışık yansımaları gibi özellikleri simüle edebiliyor. Dahası, NPC (non-player character) davranışlarını da kapsayarak, bu sahneleri AAA oyunlarına benzer bir deneyim haline getiriyor.

Ancak, bu gelişmiş özelliklerin eğitiminde kullanılan veri kaynakları şeffaf değil. DeepMind’ın, eğitim sürecinde YouTube içeriklerinden faydalanmış olabileceği öne sürülüyor. Bu durum, telif hakkı ihlalleri konusundaki soruları beraberinde getiriyor.

Araştırma ve yaratıcılıkta yeni ufuklar

Genie 2, oyun geliştirme aracı olmaktan ziyade bir araştırma ve yaratıcı prototipleme platformu olarak sunuluyor. Model, genellikle 10-20 saniye süren sahneler oluşturabiliyor ve sahne dışındaki detayları hatırlayarak yeniden oluşturabiliyor. Bu özelliği, benzer modellerdeki tutarsızlık sorunlarını aşarak dikkat çekiyor.

DeepMind, Genie 2’nin sanatsal konseptlerden tamamen etkileşimli ortamlar yaratma yeteneği ile AI ajanlarını test etme gibi yenilikçi alanlarda kullanılabileceğini belirtiyor. Video oyun sektöründeki yaratıcıların ise, AI’ın iş süreçlerini kolaylaştırması karşısında karışık duygular taşıdığı ifade ediliyor.

Google’ın dünya modelleme alanına yaptığı yatırımlar, bu teknolojinin AI’ın bir sonraki büyük atılımı olacağına işaret ediyor. Genie 2’nin potansiyeli, yalnızca AI araştırmalarında değil, yaratıcı projelerde de geniş yankı uyandırabilir.

Çin, dünyanın ilk karbondioksit taşıma gemisini geliştirdi!

0

Çinli Dalian Shipbuilding Industry Co. (DSIC), çevre dostu taşımacılık alanında önemli bir adım atarak dünyanın ilk ticari sıvılaştırılmış karbondioksit (CO2) taşıma gemisini tanıttı. “Northern Pioneer” adı verilen bu gemi, Norveç merkezli Northern Lights JV’ye teslim edilerek önemli bir çevre teknolojisi projelerinden biri haline geldi. 130 metre uzunluğunda ve 21,2 metre genişliğinde olan Northern Pioneer, aynı anda 7500 metreküp sıvılaştırılmış CO2 taşıyabiliyor.

Çin, dünyanın ilk karbondioksit taşıma gemisini görücüye çıkardı

Gemi, çift yakıtlı sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) teknolojisiyle çalışırken, rüzgar destekli rotor yelken teknolojisini de kullanıyor. Bu yenilikçi teknoloji, geminin karbon ayak izini geleneksel gemilere kıyasla yüzde 34 oranında azaltıyor. Bu gemi, enerji devleri Shell, Equinor ve TotalEnergies’in ortaklığı olan Northern Lights tarafından işletilecek ve Avrupa’daki ticari CO2 taşıma ve depolama hizmetlerinde önemli bir rol oynayacak.

Çin, dünyanın ilk karbondioksit taşıma gemisini görücüye çıkardı.
Çin, dünyanın ilk karbondioksit taşıma gemisini görücüye çıkardı.

Northern Pioneer, Norveç’teki Oygarden’de bulunan bir CO2 alım tesisine hizmet verecek. Bu tesis, 2021 yılında başlatılan Longship projesi kapsamında inşa edilerek yıllık 1,5 milyon ton CO2 depolama kapasitesine sahip. Bu kapasite, talebe bağlı olarak artırılabilecek. Gemi, ilk etapta Norveç’teki Heidelberg Materials çimento fabrikası ve Hafslund Oslo Celsio enerji tesislerinden gelen CO2’yi depolayacak. Northern Lights, Avrupa genelindeki diğer emisyon kaynaklarıyla da iş birliği yapmayı hedefliyor.

Northern Pioneer’ın kardeş gemisi Northern Pathfinder da DSIC tarafından inşa ediliyor. Northern Lights JV’nin diğer iki gemisi ise Dalian Shipbuilding Offshore Co. Ltd (DSOC) tarafından inşa ediliyor. Bu projeler, CO2 depolama ve taşımacılık alanındaki gelişmeleri hızlandırarak karbon salınımının azaltılmasına katkı sağlıyor.

Threads, Türkiye’de kullanıma açılıyor!

0

Meta’nın Instagram ve Threads kullanıcıları verilerini birleştirmesi nedeniyle Rekabet Kurumu ile sorun yaşayan ve ülkemizdeki faaaliyetlerini sonlandırmaya karar veren Meta ile sorunlar giderildi. Threads, çok yakın bir zamanda yeniden ülkemizde kullanıma sunuluyor. İşte detaylar…

Instagram – Threads bağlantısında yeni dönem

Meta, Instagram ve Threads kullanıcıları arasındaki veri paylaşımını durduracağını ve Threads’in bağımsız bir platform olarak kullanılabileceğini taahhüt etti. Rekabet Kurumu’nun 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 6. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle başlattığı soruşturma, Meta’nın sunduğu yeni çözüm önerilerinin kabul edilmesiyle sonlandı.

Meta’nın sunduğu yeni taahhütler, Rekabet Kurumu açıklamasına göre ‘uygulanabilir, etkili ve kısa sürede sonuç verebilir’ bulundu. Bu da Threads’in, Türkiye’deki faaliyetlerini yeniden başlatması için gerekli zemini oluşturdu. Taahhütlerin bağlayıcı hale gelmesiyle birlikte Threads’in, yakın bir zamanda Türk kullanıcılarla buluşması bekleniyor.

Threads’in yeniden Türkiye’de kullanıma açılması, özellikle platformu daha önce deneyimlemiş olan kullanıcılar için heyecan verici olacak. Meta’nın taahhütlerini yerine getirip getiremeyeceği ve kullanıcı deneyimini nasıl geliştireceği ise merak konusu.

Microsoft’un ”En hızlı bilgisayar” reklamı tepki topladı!

0

Microsoft’un yeni nesil Copilot+ PC’leri hakkındaki reklamı, teknoloji topluluğunda büyük bir tartışma yarattı. Şirket, bu bilgisayarları “şimdiye kadarki en hızlı ve akıllı Windows PC’ler” olarak tanıttı, ancak kullanıcılar, bu iddiayı doğrulayan herhangi bir somut verinin eksikliğinden ve kullanılan donanımın performansından dolayı eleştirilerde bulundu. Özellikle, bu PC’lerin işlemci tercihi olan Snapdragon işlemciler, Microsoft’un iddialarını sorgulayan ana nedenlerden biri oldu.

Microsoft’un ”En hızlı bilgisayar” reklamı tepki çekti

Snapdragon işlemciler, genellikle mobil cihazlarda kullanılır ve daha düşük güç tüketimi sağlasa da, Intel ve AMD’nin yüksek performanslı işlemcileriyle karşılaştırıldığında önemli ölçüde daha düşük işlem gücüne sahiptir. Bu durum, özellikle performans odaklı işler ve oyunlar için ciddi sınırlamalar getiriyor. Kullanıcılar, Intel’in Core i7 veya AMD’nin Ryzen serisi işlemcileriyle kıyaslandığında, Snapdragon işlemcilerin çok daha düşük hızlar sunduğunu ve çok sayıda uygulama veya ağır yazılımın çalıştırılmasında yetersiz kaldığını belirtti. Ayrıca, bu işlemcilerin x64 mimarisi gibi geniş uygulama desteğine sahip olmamaları da büyük bir dezavantaj olarak öne çıkıyor.

Microsoft'un ''En hızlı bilgisayar'' reklamı tepki çekti.

Microsoft, Copilot+ PC’lerini yapay zeka entegrasyonu ve artırılmış verimlilik ile tanıtmaya çalışsa da, bu özelliklerin henüz tam anlamıyla kullanıcı deneyimine yansımadığı ifade ediliyor. Özellikle, PC’lerin yapay zeka işlevselliği ve hızlandırma özelliklerinin, kullanıcıların beklentilerinin çok altında olduğu ve bu yeni özelliklerin pratikte ne kadar etkili olduğu konusunda belirsizlikler bulunduğu belirtiliyor.

Bir diğer eleştiri ise bu bilgisayarların oyun performansına yönelik oldu. Copilot+ PC’lerinin çoğu, Snapdragon işlemcileri nedeniyle oyunlarda istikrarsız performans sergileyebiliyor. Çeşitli sosyal medya yorumlarında, kullanıcılar bu bilgisayarların her türlü oyunu oynatamayacağını, özellikle yüksek grafik gereksinimi olan oyunlar için yetersiz kaldığını dile getirdi.

Fiyat-performans açısından da Copilot+ PC’lerinin 1000 dolar civarındaki başlangıç fiyatı, kullanıcılar tarafından yeterli görülmedi. Daha güçlü işlemcilere sahip ve daha iyi performans sunan dizüstü bilgisayarlar, aynı fiyat aralığında veya daha düşük fiyatlarla piyasada bulunabiliyor. Bunun yanı sıra, Microsoft’un Copilot+ PC’leri, Macbook’lar ve ARM tabanlı dizüstü bilgisayarlarla karşılaştırıldığında, pil ömrü ve işlem gücü gibi temel alanlarda hala geride kalıyor.

Sonuç olarak, Microsoft’un Copilot+ PC’leri, pazara sunulmadan önce büyük bir beklenti oluşturmuş olsa da, kullanıcıların eleştirilerine hedef oldu. Bu bilgisayarların hız ve yapay zeka özellikleri konusunda daha fazla geliştirme yapılması gerektiği, özellikle işlemci gücü ve uygulama desteği açısından önemli bir eksiklik bulunduğu aşikar.

Halkbank Gençİz Zirvesi düzenlendi!

0

Halkbank, gençlerin geleceğe sağlam adımlarla ilerlemesine destek olmak ve onlara ilham vermek amacıyla düzenlediği Gençİz Zirvesi ile 1500’den fazla genci bir araya getirdi. İstanbul’da gerçekleşen etkinlikte, alanında uzman isimler ve Türkiye’nin önde gelen liderleri gençlerle buluşarak, kariyerlerinden ve deneyimlerinden ilham verici kesitler paylaştı.

Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, gençlerin hayallerini gerçekleştirmeleri için sadece finansal destek değil, rehberlik ve motivasyonla da yanlarında olduklarını belirtti. Arslan, girişimcilik kültürünün yaygınlaştırılmasında gençlerin kritik bir rol üstlendiğini vurguladı.

Zirvede kariyer, inovasyon, yapay zekâ, sürdürülebilirlik ve finansal okuryazarlık gibi pek çok konu ele alındı. Kariyer panelinde Teknolojide Kadın Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Öney, Monster Notebook CEO’su İlhan Yılmaz gibi önemli isimler gençlerle bir araya geldi.

İnovasyon ve teknoloji oturumunda TOGG CEO’su Mehmet Gürcan Karakaş, Aselsan Genel Müdürü Ahmet Akyol gibi isimler teknoloji dünyasındaki gelişmeleri ve Türkiye’nin bu alandaki rolünü anlattı. Yapay zekâ oturumunda ise Dof Robotics Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Mertcan, gençlere teknolojiyi yakından takip etmeleri ve bu alanda aktif olmaları için ilham verdi.

Halkbank’ın girişimcilere özel olarak geliştirdiği iki yeni finansal ürünü de zirvede tanıtıldı. Genç İşi Kredi, bilişim ve imalat sektörlerinde faaliyet gösteren genç girişimcilere işletme sermayesi ve yatırım desteği sağlarken; İlk Adım Kredisi, yeni mezun olmuş gençlerin kendi işlerini kurmalarına olanak tanıyan bir finansman ürünü olarak dikkat çekti.

Bu krediler, genç girişimcilerin hayallerine bir adım daha yaklaşmasını sağlayacak özelliklere sahip. Osman Arslan, bu ürünlerin gençlere ekonomik ve profesyonel anlamda büyük katkılar sunacağını belirtti.

Etkinlik boyunca gençler, çeşitli sektörlerden uzmanlarla bire bir görüşerek kariyer rehberliği aldı ve networking fırsatlarından yararlandı. Monster Notebook, Trendyol ve Youthall gibi markaların stantları gençlerden yoğun ilgi gördü. Ayrıca, sanal gerçeklik deneyimleri, yapay zekâ uygulamaları ve çevre temalı projelerle donatılmış bir atmosfer, gençlerin teknolojiye olan ilgisini artırdı.

Zirve, Acun Ilıcalı’nın kapanış konuşmasıyla sona erdi. Gençİz Zirvesi, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek liderlerin yetişmesine katkı sağlayan önemli bir adım olarak değerlendirildi. Gençler, bu etkinlikte sadece bilgi edinmekle kalmayıp, profesyonel bağlantılarını da güçlendirerek kariyer yolculuklarında değerli bir deneyim yaşadı. Halkbank, gençlere ilham veren bu zirve ile onların hayallerini gerçeğe dönüştürme yolunda her zaman yanlarında olacağını bir kez daha vurgulamış oldu.

Tesla’nın Elon Musk’a vereceği maaş için onay çıkmadı!

Tesla CEO’su Elon Musk, 2018 yılında kendisine tahsis edilen ve tarihin en büyük maaş paketi olarak bilinen 56 milyar dolarlık ödeme planını yeniden onaylatma girişiminde başarısız oldu. Delaware mahkemesi, bu dev maaş paketinin onaylanmasının ardından geçen süre zarfında, bu paketin adil bir şekilde müzakere edilmediği ve Musk’ın tek başına Tesla’nın kontrolünü elinde bulundurduğu gerekçesiyle iptal kararını verdi. Mahkeme, Musk’ın bu maaş paketini Tesla yönetim kurulunun önerisiyle değil, kendi talepleri doğrultusunda dikte ettiğini belirterek, bu süreci “son derece kusurlu” olarak değerlendirdi.

Tesla’nın Elon Musk’a vereceği maaş onaylanmadı

Musk, bu karara karşı büyük bir tepki gösterdi. Tesla, bu kararın iptal edilmesi gerektiğini savunarak, yargıçların ve davacı avukatlarının şirketlerin yönetimine dahil olmasını istemediğini belirtti. Tesla, mahkemeye yönelik açıklamalarında, bu durumun Delaware eyaletindeki şirketlerin yönetimi konusunda ciddi bir tehlike oluşturduğunu ve şirket sahiplerinin yerine yargıçların kararlar alması gerektiğini iddia etti. Tesla’nın açıklamasında, “Bu karar iptal edilmezse, Delaware şirketlerini gerçek sahipleri olan hissedarlar yerine yargıçlar ve davacı avukatları yönetecek demektir” ifadeleri kullanıldı.

Haziran ayında, Tesla hissedarları için bir oylama düzenleyerek, yatırımcılardan 2018 maaş planını onaylamalarını istemişti. Ancak bu oylama mahkeme tarafından dikkate alınmadı ve McCormick, bu tür bir oylamanın mahkeme kararını değiştirmeyeceğini belirtti. Mahkeme, mağlup tarafların yeni gerçekler ortaya koyarak kararları revize etmelerini kabul etmeyeceğini vurguladı. Bu karar sonrasında Tesla’nın 345 milyon dolarlık avukatlık ücreti ödemesi gerektiği ifade edildi.

Musk, mahkemenin kararına daha önce de tepki göstererek, Delaware mahkemesinin kararına karşı çıkarak, şirketlerinin merkezi olan Tesla ve SpaceX’i Teksas’a taşımıştı. Musk, X platformunda “Şirketinizi asla Delaware eyaletinde kurmayın” şeklinde bir paylaşımda bulunarak, mahkemenin kararını sert bir şekilde eleştirmişti. Tesla, son dönemde hisse değeriyle büyük bir artış yaşarken, Musk’ın serveti de yükselmeye devam etti. Tesla hisselerinin değeri geçtiğimiz dönemde yüzde 42 artarak 150 milyar dolara ulaşmışken, Musk’ın kişisel serveti şu an 336 milyar dolar seviyelerinde bulunuyor, bu da onu dünyanın en zengin insanı yapıyor.

BYD, elektrikli motosikletler için batarya geliştiriyor!

Çin’in önde gelen otomotiv ve batarya üreticisi BYD, elektrikli motosikletler, bisikletler ve scooterlar için batarya teknolojileri geliştirmek amacıyla TAILG ile iş birliği yapacağını duyurdu. Bu ortaklık, elektrikli iki tekerlekli araçlar için batarya güvenliğini artırmayı ve batarya ömrünü iyileştirmeyi hedefliyor.

BYD, elektrikli motosikletler için batarya tasarlıyor

BYD’nin geliştirdiği LFP (Lityum Demir Fosfat) bataryaların, araçların kullanım ömrüyle uyumlu hale getirilmesi planlanıyor. Bu teknolojinin, elektrikli motosikletler ve scooterlar için güvenli kullanım sağlayarak, özellikle batarya kaynaklı yangın risklerini azaltması bekleniyor.

BYD, elektrikli motosikletler için batarya tasarlıyor.
BYD, elektrikli motosikletler için batarya tasarlıyor.

Geçtiğimiz yıllarda, elektrikli scooter ve motosikletlerde batarya kaynaklı yangınlar sıkça yaşanmış ve bu olaylar güvenlik endişelerini gündeme getirmişti. 2023 yılında Çin’de 21 bin elektrikli iki tekerlekli araç yangını rapor edildi, bu da bir önceki yıla göre yüzde 17,4’lük bir artışa işaret ediyor. BYD, bataryaların güvenli ve endişe yaratmadan kullanılabilir olmasını sağlamak amacıyla bu alanda yenilikçi çözümler sunmayı hedefliyor.

TAILG, yıllık 15 milyon üretim kapasitesine sahip ve dünya çapında 90’dan fazla ülkede faaliyet gösteriyor. Şirket, elektrikli motosiklet, bisiklet, üç tekerlekli araç ve scooter üretiminde lider konumda bulunuyor. BYD ise, Çin’in ikinci büyük batarya üreticisi olarak, bu yıl batarya kapasitesini 15,82 GWh’ye çıkararak pazar payını yüzde 26,7’ye yükseltmişti. Bu iş birliği, her iki şirketin de elektrikli araç pazarındaki güçlerini pekiştirmelerini sağlayacak ve global pazarlarda daha fazla etki yaratmalarını hedefliyor.

Çin, ticaret savaşında ABD’ye misilleme yaptı!

0

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşında yeni bir hamle daha yaşandı. ABD, Çin’in gelişmiş yarı iletkenler tasarlama ve üretme kapasitesine yönelik yeni kısıtlamalar getirdi. Buna karşılık olarak Çin, ABD’ye yönelik önemli bir misilleme yaptı. Çin, galyum, germanyum, antimon ve süper sert malzemeler gibi kritik minerallerin ABD’ye ihracatını yasakladı. Bu mineraller, özellikle yüksek teknoloji ürünlerinin üretiminde, askeri ve sivil alanda hayati önem taşıyan bileşenler olarak kullanılıyor.

Çin, ticaret savaşında ABD’ye resmen misilleme yapıyor

Çin, geçtiğimiz yıl bu minerallerin ihracatına bazı sınırlamalar getirmişti, ancak yeni düzenlemelerle bu yasakları daha da sıkılaştırdı. Çin Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, bu ürünlerin ABD’ye ihracatının tamamen durdurulacağı ve “çift kullanımlı” (hem sivil hem de askeri amaçlarla kullanılabilen) malzemelerin ihracat kontrolünün daha da sıkılaştırılacağı belirtildi.

Galyum ve germanyum, yarı iletkenlerde kullanılan önemli bileşenlerken, germanyum aynı zamanda kızılötesi teknolojiler, fiber optik kablolar ve güneş hücrelerinde de kullanılıyor. Antimon ise, mühimmat, gece görüş gözlükleri, fotovoltaik ekipmanlar ve bataryalar gibi birçok alanda kullanılan kritik bir madde. Çin, antimon ihracatını bu yıl yüzde 97 oranında azaltmış durumda.

Bu gelişmeler, Çin’in ABD’ye yönelik ticaret politikalarında daha agresif bir tutum sergilemesine ve iki ülke arasındaki ekonomik gerilimin artmasına yol açtı. Çin, bu minerallerin ihracatını sınırlayarak, ABD’nin yüksek teknoloji endüstrisini etkilemeyi hedefliyor. ABD ise son üç yılda Çin’in yarı iletken endüstrisini yavaşlatmaya yönelik kısıtlamalar getiren üçüncü büyük adımını atmış oldu. Bu karşılıklı hamleler, ticaret savaşının yeni bir evresine işaret ediyor ve küresel tedarik zincirleri üzerindeki etkilerini daha da derinleştiriyor.