ABD, Çin’e karşı olan teknoloji ambargosunu genişletiyor!

0

ABD, yıllardır Çin’e yönelik uyguladığı ambargolara bir yenisini daha ekliyor. Çin’in tüm yaptırımlara rağmen yarı iletken teknolojileri geliştirme konusundaki kararlılığı ve yapay zekâ alanındaki hızlı büyümesi, Washington yönetimini yeni bir ambargo planı oluşturmaya yönlendirdi. Biden hükümeti tarafından duyurulan bu düzenleme, önceki ambargo stratejilerinden farklı bir yaklaşım sergiliyor ve dünyayı “The Platform” serisini andıran bir katman sistemine bölüyor. Yeni modelde ülkeler üç farklı gruba ayrılıyor ve her bir katman için farklı düzeyde kısıtlamalar uygulanıyor.

ABD, Çin’e karşı olan teknoloji ambargosunu genişletecek

Birinci katmanda ABD’nin müttefiki olan ülkeler yer alıyor ve bu ülkelere, ABD firmalarından sınırsız erişim sağlanıyor. İkinci katmanda, yaklaşık 150 ülke bulunuyor. Bu ülkeler, ABD’den işlem gücü sağlayabilecek olsa da belirli sınırlarla karşı karşıya kalacak. Üçüncü ve en kısıtlayıcı katmanda ise Çin, Rusya, Kuzey Kore ve İran gibi “ihtilaflı” kabul edilen ülkeler yer alıyor. Bu ülkelerde, ABD merkezli şirketlerin güçlü yarı iletken çipleri satması tamamen yasaklanmış durumda.

Ambargonun sadece donanımla sınırlı kalmadığı, aynı zamanda yazılım ve altyapı konularını da kapsadığı görülüyor. İkinci katmandaki ülkelere yapılacak yapay zekâ yazılımı satışları veya veri merkezi yatırımları ABD hükümetinin onayına tabi tutulurken, üçüncü katmanda bulunan ülkelere herhangi bir yazılım veya hizmet sağlanması tamamen yasaklanmış durumda.

Biden hükümetinin bu kararları, teknoloji dünyasında geniş yankı uyandırdı. Pek çok uzman ve firma, bu yeni ambargo sisteminin, hedef ülkeleri ABD’den uzaklaştırarak Çin’e daha da yakınlaştırabileceğini ve bunun ABD ekonomisi için geri tepebileceğini savunuyor. Önde gelen yarı iletken üreticisi Nvidia, ABD’nin yapay zekâ alanındaki liderliğinin bu tür düzenlemelerle tehlikeye atıldığını açıkça dile getirdi. Ancak bu düzenlemelerin yürürlüğe girebilmesi için 120 günlük bir hazırlık süresi bulunuyor. Gözler, bu süreçte ABD iç siyasetinde yaşanacak gelişmelere ve Donald Trump’ın bu politikalar karşısındaki tavrına çevrilmiş durumda.

Elon Musk, TikTok’u satın mı alacak?

0

Elon Musk’ın TikTok’u satın alabileceği yönündeki iddialar gündeme damgasını vurdu. ABD’de TikTok’un yasaklanması için verilen sürenin sonuna yaklaşılırken, ortaya çıkan bu gelişme büyük dikkat çekti. Bloomberg’in haberine göre, TikTok’un sahibi ByteDance, platformun ABD’deki operasyonlarını Elon Musk’a satmayı değerlendirme aşamasında. Haberde, Çin hükümetinin olası bir yasağı engelleyememesi durumunda, TikTok’un operasyonlarının Musk’a devrinin gündeme geldiği belirtiliyor. Ancak kaynaklara göre, Çin yetkilileri platformun kontrolünün ByteDance’te kalmasını tercih ediyor.

Elon Musk, TikTok’u satın alabilir!

Raporda, ABD operasyonlarının ya rekabetçi bir ihale süreciyle ya da hükümetin düzenlemeleri doğrultusunda el değiştirebileceği ifade ediliyor. Bununla birlikte, uygulamanın geleceği konusunda kesin bir kararın bulunmadığına vurgu yapılıyor. Tüm bu belirsizliklerin ortasında, ByteDance için alternatif senaryolar tartışılmaya devam ediyor.

Öte yandan, TikTok bu iddiaları net bir şekilde reddetti. BBC’ye yapılan bir açıklamada TikTok sözcüsü, haberi “saf bir kurgu” olarak nitelendirerek böyle bir konuya yorum yapmanın gereksiz olduğunu belirtti. Bu açıklamayla birlikte TikTok’un yaklaşan sürecine dair sorular cevapsız kalırken, platformun geleceği konusundaki belirsizlikler artmaya devam ediyor.

Bu gelişmelerin temelinde ABD Yüksek Mahkemesi’nin, ulusal güvenlik risklerini gerekçe göstererek ByteDance’in ABD operasyonlarını ya satmasını ya da tamamen durdurmasını talep eden kararı yatıyor. Mahkeme, nihai tarih olarak 19 Ocak’ı belirledi. Ancak seçilmiş Başkan Donald Trump, kararın göreve başlayacağı tarihe, yani 20 Ocak’a ertelenmesini talep ederek kendisine bir çözüm üretme fırsatı tanınmasını istedi. Şu an için TikTok’un ABD’deki varlığının nasıl şekilleneceği net değil ve uygulamanın geleceği büyük bir belirsizlik içinde.

Intel Arc B570 performans testlerinde görüntülendi

Intel, masaüstü bilgisayarlara yönelik yeni ekran kartı serisi Arc B570 ve Arc B580 modelleriyle dikkatleri üzerine çekiyor. Yeni “Xe2” mimarisiyle öne çıkan bu ekran kartları, hem teknik özellikleri hem de fiyat-performans oranıyla pazarda rekabeti kızıştıracak gibi görünüyor. Intel Arc B570 modeline ait erken performans testleri ise şimdiden internete sızdı ve teknoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı.

Intel Arc B570 teknik özellikler

Intel Arc B570Xe2 mimarisiyle selefi olan Xe1 mimarisine göre çok daha gelişmiş bir yapıya sahip. İşte temel teknik detaylar:

  • 18 Xe2 Çekirdeği
  • 10 GB GDDR6 Bellek
  • 380 GB/sn Bant Genişliği
  • 160-Bit Veri Yolu
  • 2.5 GHz Saat Hızı
  • 150W TDP

Yeni mimari, çekirdek başına %70 daha iyi performans ve %50 daha yüksek enerji verimliliği sunarak dikkat çekiyor.

Performans sonuçları karşılaştırması

Sızdırılan test sonuçlarına göre, Intel Arc B570 modeli OpenCL’de 86.716 puan aldı. Bu skor, serinin bir diğer modeli olan Arc B580’in OpenCL puanına göre %12 daha düşük. Nvidia RTX 4060 ise 100.000’in üzerindeki puanıylaIntel’in yeni serisine ciddi bir rakip olmaya devam ediyor.

Ancak, bu skorların sentetik testlerden geldiğini ve gerçek dünya performansını tam olarak yansıtmayabileceğiniunutmamak gerekiyor.

Fiyat ve çıkış tarihi

Arc B57016 Ocak’ta 219 dolar fiyat etiketiyle piyasaya sürülecek. Ancak bu fiyatın standart model için geçerli olduğu ve özel tasarımlı modellerin daha yüksek fiyatlarla satılabileceği belirtiliyor. Serinin büyük modeli olan Arc B580 ise daha yüksek performansı ve rekabetçi fiyatıyla öne çıkacak gibi görünüyor.

Intel, yeni ekran kartlarıyla pazardaki yerini sağlamlaştırmaya hazırlanıyor. Ancak nihai performans ve gerçek dünya deneyimlerini görmek için biraz daha beklemek gerekecek. Teknoloji severler, Intel’in bu yeni hamlesini şimdiden heyecanla takip ediyor.

Tesla Model Y Juniper, Çin’de büyük ilgi gördü!

Tesla, 10 Ocak’ta tanıttığı Model Y “Juniper” ile Çin pazarında büyük bir heyecan yaratmayı başardı. Tanıtımın ardından sadece bir günde 50.000 sipariş alındığı bildirildi. Bu, Tesla’nın Çin’deki başarısının bir göstergesi olarak büyük bir ilgiyi işaret ediyor. Ayrıca, bazı mağazalar ise tek bir günde 300 sipariş aldı. Ancak, müşterilerin siparişlerini alabilmesi için Nisan veya Mayıs’a kadar beklemeleri gerektiği belirtiliyor.

Tesla Model Y Juniper, Çin’de büyük ilgi görüyor

Yeni Model Y, Çin’de iki versiyonla satışa sunuluyor. Arkadan itişli (RWD) versiyon, 263.500 yuan (35.940 dolar) fiyatla başlarken, uzun menzilli dört tekerden çekişli (AWD) versiyon 303.500 yuan (41.390 dolar) fiyatla sunuluyor. Bu fiyatlar, önceki modele göre biraz daha yüksek olsa da yeni model, özellikle tasarımdaki ve bataryadaki iyileştirmeler nedeniyle büyük ilgi görüyor. Model Y’nin tasarımında yapılan aerodinamik iyileştirmeler ve iç mekandaki yenilikler, otomobilin daha şık ve fonksiyonel olmasını sağlamış.

Yeni Model Y, aerodinamik performansını iyileştiren ve daha verimli hale getiren bir ön tasarım sunuyor. Arka koltuklar için elektrikli katlanabilir özellik ve arka yolcular için 8 inçlik ekran gibi yenilikler, aracı daha modern bir hale getirmiş. Batarya seçeneklerine gelince, RWD versiyonu 593 kilometre menzil sunarken, AWD versiyonu 719 kilometreye kadar çıkabiliyor. Ayrıca AWD modelinin iki motoru sayesinde toplamda 331 kW gücüne sahip ve 0-100 km/s hızlanmasını 4,3 saniyede tamamlıyor.

Tesla, 2024 yılı için Çin’de 480.309 adet Model Y teslimatı gerçekleştirdi ve 2023’e göre %5’lik bir artış sağladı. Ancak, Model Y’nin ihracatı, 2023 yılına göre %54 oranında bir düşüşle 76.380 adetle sınırlı kaldı. Bu gelişmeler, Tesla’nın Çin’deki pazar payını artırma yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Samsung Galaxy S25 Ultra’da S Pen şoku!

0

Samsung Galaxy S25 Ultra’nın tanıtım etkinliği yaklaştıkça, cihazı bekleyen kullanıcıları üzecek bir iddia ortaya atıldı. Teknoloji dünyasında büyük bir yankı uyandıran bu iddiaya göre, Galaxy S25 Ultra’nın S Pen aksesuarı, önceki modellerde yer alan Bluetooth desteğini içermeyebilir. Eğer bu iddialar doğruysa, yeni modelde S Pen bazı kritik özelliklerini kaybedebilir ve bu durum kullanıcı deneyimini olumsuz etkileyebilir.

Bluetooth özelliğinin kaldırılması, özellikle S Pen’in kamera deklanşörünü uzaktan kontrol etme işlevinin artık kullanılamayacağı anlamına geliyor. Bu özellik, özellikle fotoğraf çekiminde yaratıcı çözümler sunan ve kullanıcılar arasında oldukça popüler olan bir işlev olarak öne çıkıyordu. Aynı zamanda, Bluetooth desteğinin olmamasıS Pen’in eşleştirme yeteneğini de ortadan kaldırabilir. Bu da kullanıcıların, gelişmiş işlevlere sahip farklı kalemler arasında geçiş yapmasını imkânsız hale getirebilir. Bu değişiklik, Samsung’un sadık kullanıcı kitlesi arasında tartışmalara neden olabilecek önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Samsung’un neden böyle bir karar almış olabileceği henüz netleşmiş değil. Ancak, bu kararın üretim maliyetlerini düşürme veya cihazın tasarımında farklı yeniliklere yer açma amacıyla alınmış olabileceği düşünülüyor. Diğer bir ihtimal ise, Samsung’un S Pen kullanımını yalnızca temel işlevlerle sınırlandırarak, cihazın genel performansını ve pil ömrünü artırmayı hedeflemesi olabilir.

Henüz bu iddialar Samsung tarafından resmi olarak doğrulanmadı ve bu nedenle, kullanıcıların bu haberlere şüpheyle yaklaşmasında fayda var. Konuyla ilgili nihai açıklamaların, 22 Ocak 2025 tarihinde gerçekleştirilecek olan resmi tanıtım etkinliğinde yapılması bekleniyor. Bu etkinlikte, cihazın teknik özellikleri ve S Pen’in tüm işlevselliği detaylı bir şekilde açıklığa kavuşacak.

Eğer Bluetooth desteğinin gerçekten kaldırıldığı doğrulanırsa, bu değişikliğin Galaxy S25 Ultra’nın kullanıcı kitlesive satış performansı üzerindeki etkisi merakla bekleniyor. Özellikle, Samsung’un bu konuda sunabileceği olası alternatif çözümler veya yeni özellikler, şirketin bu kararının yaratacağı tepkiyi hafifletmek açısından kritik öneme sahipSamsung Galaxy S25 Ultra, yenilikçi tasarımı ve güçlü özellikleriyle beklentileri karşılamaya devam edebilir mi, bunu zaman gösterecek.

Elektrikli araç satışları rekor kırdı

Rho Motion tarafından yayımlanan yeni rapora göre, 2024 yılı elektrikli araç sektörü için rekorlarla dolu bir yıl oldu. Küresel çapta tam elektrikli ve şarj edilebilir hibrit araçların satışları, bir önceki yıla göre %25,6 artarak toplamda 17 milyon adedi aştı. Bu büyümede, özellikle Çin pazarındaki güçlü performans ve Avrupa’da yaşanan dengeleyici unsurlar etkili oldu.

Çin lider, avrupa geriledi

2024 yılı boyunca Çin’de toplam 11 milyon elektrikli araç satışı gerçekleşti. Aralık ayında %36,5 artış gösteren satışlar, 1,3 milyon adetle önemli bir zirve yaptı. Çin, küresel satışların %40’ını oluşturarak sektördeki liderliğini perçinledi.

Avrupa pazarında ise farklı bir tablo görüldü. Bölgedeki toplam satışlar %3 düşerek 3 milyon seviyesine geriledi.Almanya’da teşviklerin kaldırılması, Avrupa genelindeki satışları olumsuz etkilerken, İngiltere kıtanın en büyük elektrikli araç pazarı haline geldi. Almanya dışındaki Avrupa ülkelerinde ise satışlar artış gösterdi.

ABD ve Kanada’da Aralık ayında elektrikli araç satışları %8,8 artışla 190 bin adede ulaşırken, Avrupa’da aynı dönemde %0,7 artışla 310 bin araç satıldı. ABD ve Kanada’nın toplam yıllık satışları %9 artarak 1,8 milyon seviyesine yükseldi.

Satışlar yavaşlıyor İddiaları çürütüldü

2024 yılı boyunca, sektör temsilcileri ve medya organlarında elektrikli araç satışlarının yavaşladığına dair iddialarsıklıkla gündeme gelse de, bu rapor bu iddiaları çürütmüş oldu. Dünya genelinde satışlar neredeyse tüm bölgelerde rekor seviyelere ulaştı.

2025, sektör için bir test yılı olacak

Uzmanlar, 2025 yılının sektör için önemli bir sınav yılı olacağını belirtiyor. Çin pazarında büyümenin yavaşlama ihtimaliAvrupa’da yeni emisyon hedeflerinin devreye girmesi ve ABD’de beklenen olası politika değişiklikleri, satışlarda baskı oluşturabilir. Ancak tüm bu zorluklara rağmen, sektör yatırımlarını sürdürerek büyüme hedeflerini korumaya çalışacak.

Elektrikli araç sektöründeki bu ivme, endüstrinin geleceği için umut vaat ederken, 2025 yılında karşılaşılacak zorluklar, bu başarının sürdürülebilirliğini test edecek.

iPhone’larda USB-C şarj portu üzerinden verilere erişim tehlikesi!

Güvenlik araştırmacısı Thomas Roth tarafından keşfedilen kritik bir güvenlik açığı, iPhone kullanıcılarının dikkatini çekiyor. USB-C şarj portunu hedef alan bu açık, kullanıcı verilerinin ele geçirilmesine ve cihaza kötü amaçlı kod yüklenmesine olanak tanıyor. Açık, şarj ve veri aktarım fonksiyonlarından sorumlu ACE3 denetleyici çipiüzerinde bulunuyor. iPhone’larda USB-C şarj kullanımı da bu riski arttırıyor.

Tüm kullanıcı verilerine erişim mümkün

Thomas Roth’un araştırmasına göre, ACE3 çipi yetkisiz işlevler yerine getirecek şekilde yeniden programlanabiliyor. Bu durum, bilgisayar korsanlarının cihazdaki güvenlik önlemlerini aşmasına ve cihazı tamamen kontrol etmesine olanak sağlıyor. Sonuç olarak, şifrelerden finansal bilgilere, kişisel fotoğraflardan özel mesajlara kadar tüm kullanıcı verilerine erişim mümkün hale geliyor. Bu tehlike, iPhone’larda USB-C şarj ile daha da artabiliyor.

Hedefli saldırıların kapısı aralanıyor

Bu söz konusu siber saldırı yöntemi, cihaza fiziksel erişim ve özel teknik ekipman gerektirse de endişe yaratıyor. Güvenlik açığı, özellikle önemli verilere sahip yüksek profilli kişileri hedeflemek için kullanılabilir. Bunun yanı sıra, kullanıcıların kimlik bilgileri veya finansal verileri çalınarak bireysel kullanıcılara karşı hedefli saldırılardüzenlenebilir. iPhone’larda USB-C şarj kullanıcılarını da bu tür saldırılara karşı uyarıyoruz.

Apple’dan resmi açıklama bekleniyor

AppleACE3 denetleyici çipinde tespit edilen bu kritik güvenlik açığı ile ilgili henüz bir açıklama yapmadı. Kullanıcıların bu açığa karşı dikkatli olması ve cihazlarının fiziksel olarak korunduğundan emin olması öneriliyor. Özellikle iPhone’larda USB-C şarj portunun güvenliğinden emin olmak önemli bir adım olabilir.

Uzmanlar, USB-C portu gibi kritik bileşenlerin korunmasının önemine dikkat çekiyor. Bu tür güvenlik açıkları, sadece bireysel kullanıcıların değil, aynı zamanda kurumsal verilerin de risk altına girmesine neden olabilir. Apple’ın bu duruma karşı nasıl bir adım atacağı merak konusu. iPhone’larda USB-C şarj, ekstra bir güvenlik tedbiri gerektirebilir.

ABD’den yeni ambargo stratejisi: yapay zeka teknolojilerinde katman sistemi

ABD yönetimi, yıllardır belirli ülkeleri hedef alan ambargo politikalarını yeniden düzenleyerek bütün dünyayı kapsayan yeni bir strateji geliştirdi. Biden hükûmeti tarafından duyurulan yeni yapay zekâ düzenlemesi, ülkeleri üç farklı katmana ayırarak teknoloji transferinde yeni sınırlar getiriyor. ABD’den yeni ambargo düzenlemesi, ülkeler üzerinde büyük etki yaratacak gibi görünüyor.

Katman sistemi nasıl işliyor?

Yeni düzenleme, ülkeleri şu şekilde kategorize ediyor:

  • Birinci Katman: ABD’nin müttefiki olan ülkelerden oluşuyor. Bu ülkeler, ABD’nin yapay zekâ ve yonga teknolojilerine sınırsız erişim hakkına sahip.
  • İkinci Katman: Yaklaşık 150 ülkeden oluşuyor. Bu ülkeler, ABD firmalarından alacakları yonga işlem gücüne belirli bir limit dahilinde erişebilecek. Ayrıca, yapay zekâ yazılımı temini ya da veri merkezi kurulumu gibi faaliyetler, ABD hükûmetinin onayına tabi olacak.
  • Üçüncü Katman: Rusya, Çin, Kuzey Kore ve İran gibi ihtilaflı ülkelerden oluşuyor. Bu ülkelerin, ABD yapay zekâ yazılımları ve ileri teknoloji yongalarından herhangi bir şekilde faydalanması kesinlikle yasaklanmış durumda. ABD’den yeni ambargo, bu ülkeler için önemli engeller oluşturacaktır.

Çin’e yeni ambargolar

ABD’nin yeni düzenlemesi, özellikle yıllardır ambargolara rağmen yonga teknolojileri ve yapay zekâ alanlarında büyümeye devam eden Çin’i hedef alıyorBiden yönetiminin bu hamlesiyle, Çin’in teknolojik ilerlemesini yavaşlatmak amaçlanıyor. Çin ise bu adımın, ülkeler arasında yeni ittifakların doğmasına yol açacağını iddia ediyor.

ABD’nin bu yeni stratejisine bazı teknoloji devlerinden tepki geldi. Nvidia, düzenlemenin ABD’nin yapay zekâ liderliğine zarar verebileceği konusunda uyarıda bulundu. Şirket yetkilileri, bu tarz kısıtlamaların, diğer ülkeleri Çin’e yaklaştırabileceği ve ABD ekonomisine darbe vurabileceğini belirtti.

Yeni düzenlemenin geçerlilik tarihi

Düzenlemenin hayata geçmesi için 120 günlük bir süre tanındı. Donald Trump’ın bu konudaki görüşleri ve olası hamleleri ise merakla bekleniyor.

Küresel etkiler

Bu yeni katman sisteminin, çeşitli ülkelerin ABD ile olan ticari ve teknolojik ilişkilerini nasıl etkileyeceği şimdiden tartışma konusu olmuş durumda. Özellikle ikinci katmandaki ülkelerin, ABD’nin onay mekanizmasına bağlı hale gelmesi, bu ülkeler üzerinde yeni diplomatik baskıların ortaya çıkacağını işaret ediyor. ABD’den yeni ambargo, ikinci katmandaki ülkeler için önemli bir oyun değiştirici olabilir.

Google Drive’a kademeli yükleme ve yeni yapay zeka özellikleri geldi

Yeni güncellemeyle, Google Drive büyük dosyaların yalnızca değişen bölümlerini yükleyerek senkronizasyon süresini önemli ölçüde kısaltıyor. Bu özellik, özellikle büyük boyutlu dosyalarla çalışan kullanıcıların uzun zamandır beklediği bir geliştirme olarak dikkat çekiyor. Kademeli yükleme sayesinde, sık sık güncellenen dosyaların tekrar tekrar tamamen yüklenmesi gerekmeyecek, bu da zaman tasarrufu ve daha verimli bir senkronizasyon anlamına geliyor. Google, bu güncellemeyi tüm kullanıcılarına aşamalı olarak sunmayı planlıyor.

Google Drive Web’e anında video izleme özelliği

Geçtiğimiz ay, Google Drive’ın web sürümüne de kullanıcı deneyimini iyileştiren yeni bir özellik eklendi. Kullanıcılar artık, yükledikleri videoların işlenmesini beklemeden anında izleme imkanına sahip. Bu yenilik, özellikle zaman kaybını önlemeye ve yükleme süreçlerini daha kullanıcı dostu bir hale getirmeye odaklanıyor.

Yapay zeka destekli geliştirmeler: Gemini ile yeni dönem

Google, bu hafta Drive’ın PDF dosyaları için geliştirilmiş önizleme arayüzüne yapay zeka aracı Gemini’yi entegre etti. Bu yenilik sayesinde, kullanıcılar PDF dosyalarını hızlıca özetleyebiliyor, farklı formatlara dönüştürebiliyor ve birden fazla dosya arasında sorunsuz geçiş yapabiliyor. Gemini’nin yapay zeka destekli yan paneli, özellikle iş ve eğitim alanlarında belgelerle çalışan kullanıcılar için önemli bir kolaylık sunuyor.

Gemini’nin bu gelişmiş özellikleri, şu anda yalnızca Gemini BusinessEnterpriseEducation Premium ve Google One AI Premium kullanıcılarının erişimine açık. Ancak, bu tür yeniliklerin ilerleyen dönemde daha geniş bir kullanıcı kitlesine sunulması da bekleniyor.

Google Drive ile kullanıcı deneyimi daha verimli hale geliyor

Google, sunduğu bu güncellemelerle yalnızca hız ve verimlilik odaklı çözümler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda yapay zeka entegrasyonuyla modern iş akışlarını destekleyen yenilikçi özellikler de sağlıyor. Drive kullanıcıları, artık hem masaüstünde hem de web ortamında daha hızlı, daha kolay ve daha verimli bir deneyim yaşayabilecek.

Bu gelişmeler, Google Drive’ın yalnızca bir bulut depolama aracı olmaktan çıkarak, iş ve eğitim süreçlerinde önemli bir dijital asistan rolü üstlendiğini gösteriyor.

Apple ve Samsung’un satışları düştü: çinli şirketler zirveye göz kırpıyor

0

Teknoloji dünyasının iki dev ismi Apple ve Samsung, akıllı telefon satışlarında zorlu bir dönemden geçiyor. International Data Corporation (IDC) tarafından açıklanan son çeyrek verilerine göre, her iki şirket de satışlarında düşüş yaşarken, Çinli üreticiler pazar payını artırmayı sürdürüyor.

Apple ve Samsung satışları azaldı

IDC’nin verilerine göre, 2024’ün dördüncü çeyreğinde Apple’ın dünya çapındaki iPhone satışları %4,1 düşüşle 76,9 milyona geriledi. Samsung’un satışları ise %2,7 oranında azalarak 51,7 milyon seviyesine düştü. Bu düşüşler, her iki markanın da küresel pazar payını etkiledi.

Pazar paylarında Apple liderliği ele geçirdi

Dördüncü çeyrek verilerinde Apple%18,7 pazar payı ile zirveye yerleşti. Samsung ise %18 ile ikinci sırada kaldı. Xiaomi%13,6 pazar payıyla üçüncü sırada yer aldı ve yıllık bazda %15,4 büyüme kaydederek dikkat çekti.

Çinli şirketler rekor kırdı

Çinli şirketlerin yükselişi, global pazarın dinamiklerini değiştirmeye devam ediyor. 2024’ün son çeyreğinde satılan akıllı telefonların %56’sının Çinli markalara ait olduğu kaydedildi. Bu, Çin merkezli üreticiler için yeni bir rekor anlamına geliyor.

Özellikle Xiaomi, OPPO ve Huawei gibi markalar, Avrupa ve Afrika pazarlarındaki etkinliklerini artırarak Apple ve Samsung’a ciddi rakip haline geldi. Bu trend, Apple’ın yıllık bazda %0,9Samsung’un ise %1,4 düşüş yaşamasınaneden oldu.

FILE PHOTO: A view of Apple iPhones displayed at an Apple Store at Grand Central Terminal in New York City, New York, U.S., October 16, 2024. REUTERS/Kent J. Edwards/File photo

Gelecek ne gösteriyor?

Çinli şirketlerin sunduğu yenilikçi cihazlar ve uygun fiyat politikaları, Apple ve Samsung’u zorlamaya devam ediyor. Uzmanlar, bu yükselişin devam etmesi durumunda Çinli markaların, sektördeki iki devin tahtını tehdit edebileceğinibelirtiyor.

Pazarın gidişatı ve rekabetin daha da kızışmasıyla, 2025’in akıllı telefon dünyasında nasıl bir denge getireceği merak konusu.

Stanton Chase Türk yöneticiye emanet!

0

Dünyanın önde gelen liderlik ve yönetici araştırma şirketlerinden Stanton Chase, 2025-2028 dönemi Yönetim Kurulu üyelerini duyurdu. Stanton Chase Londra ofisinin Yönetici Ortağı ve İstanbul ofisinin Danışma Kurulu Üyesi Çağrı Alkaya, Stanton Chase Yönetim Kurulu’nun Küresel Başkanı olarak seçildi ve Kristof Reynvoet’in yerini aldı. Alkaya, daha önce Stanton Chase Yönetim Kurulu Bölgelerden Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyordu. Ocak 2025 itibarıyla yeni görevine başlayan Alkaya, bu göreve getirilen ilk Türk yönetici olma özelliğini taşıyor.

Alkaya’nın liderliğinde, Yönetim Kurulu’nun diğer üyeleri ve Küresel Başkan Yardımcıları şu isimlerden oluşuyor: Bernardita Mena Aldunate (İnsan ve İş Mükemmelliği), Ken Nimitz (Finans), Tom Christensen (Uygulama Grupları) ve Panos Manolopoulos (Bölgeler). Mevcut Yönetim Kurulu’ndan üç üyenin görevlerine devam etmesiyle Stanton Chase’in güçlü liderlik temelleri korunurken, bu isimlerin uzmanlıkları ve deneyimleri organizasyon için değerli katkılar sunmaya devam edecek.

Amacımız müşterilerimize mükemmelliği sunmak

Çağrı Alkaya, atamayla ilgili olarak şunları söyledi: “Dünyanın önde gelen liderlik danışmanlığı şirketlerinden biri olan Stanton Chase’in Yönetim Kurulu ve Küresel Başkanlığı’na seçilmek benim için büyük bir onur. Son iki yıldaki çalışmaların üzerine inşa ederek, Stanton Chase’i özel kılan insanlara, müşterilerine, adaylarına ve iş birliğine dayalı ruhumuza odaklanmaya devam edeceğiz. Stanton Chase için gerçekten heyecan verici planlarımız var. Müşterilerimize en üst düzeyde hizmet sunmaya; değerlerimizi, amaca yönelik kültürümüzü ve olağanüstü müşteri memnuniyetine olan bağlılığımızı sürdürmeye ve geliştirmeye devam edeceğiz. Hem organik olarak hem de akıllı ortaklıklar yoluyla büyümek istiyoruz, ancak bunu her zaman bir amaç doğrultusunda yapacağız. Bu, müşterilerimiz için mükemmellik sunmak, işimizi ileriye taşımak, hem müşterilerimiz hem de kendi ekibimiz için olağanüstü yetenekler bulmak ve operasyonel mükemmeliyetimizi artırmak için çok çalışmayı gerektiriyor. En önemlisi, bizi özel kılan kültürün üzerine inşa etmeye devam edeceğiz.”

Çağrı Alkaya kimdir?

20 yılı aşkın süredir Liderlik ve Yönetici Araştırma sektöründe bulunan Çağrı Alkaya, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ndeki eğitiminin ardından kariyerine uluslararası danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers’ın denetim ve danışmanlık bölümlerinde başladı ve Stanton Chase öncesi Antal International, Oxygen Consultancy, Elemental Value şirketlerinde danışmanlık, kurucu ve yönetici ortaklık gibi görevlerde bulundu. Stanton Chase İstanbul ofisinin kurucu ortaklarından olan Çağrı Alkaya, 2017 yılından bu yana Stanton Chase Londra ofisinde çalışıyor ve 2021 yılından beri Yönetici Ortaklık görevini sürdürmekte. Kariyerini Türkiye, Belçika ve Birleşik Krallık’ta geçiren Çağrı Alkaya, bugüne kadar 18 ülkede yönetici danışmanlığı projeleri yürüttü ve Stanton Chase bünyesinde çeşitli bölgesel ve global görevlerde bulundu.

Zoom yöneticilerinden zorunlu hisse satışları: Şirkette kriz mi var?

COVID-19 dönemiyle birlikte milyonlarca insanın hayatına giren Zoom, üst düzey yöneticilerinin gerçekleştirdiği hisse satışlarıyla gündeme geldi. Şirketin Mühendislik ve Ürün Başkanı Velchamy Sankarlingam ile Baş Muhasebe Yetkilisi Crehan Shane, peş peşe yüklü miktarda hisse satışı gerçekleştirdi. Bu gelişme, Zoom cephesinde bir kriz mi var? sorularını gündeme getirdi. Ancak yapılan açıklamalar, farklı bir duruma işaret ediyor.

Yüksek miktarlı satışlar gerçekleşti

10 Ocak tarihinde Velchamy Sankarlingam, toplam 10.817 lot hisse satarak 851.170 dolar gelir elde etti. Ardından Crehan Shane de 1.412 lot hisse satışı gerçekleştirerek 111.104 dolarlık bir işlem gerçekleştirdi. Her iki yöneticinin arka arkaya yaptığı bu işlemler dikkat çekerken, satışların nedenine dair açıklamalar kamuoyuyla paylaşıldı.

Satışlar zorunluluktan kaynaklandı

Şirketten yapılan açıklamalara göre bu satışlar, yöneticilerin vergi kesintisi yükümlülüklerini karşılamak amacıylagerçekleştirildi. Yani hisse satışları, isteğe bağlı bir karar değil, yasal zorunluluklar doğrultusunda yapılmak zorundaydı.

Hala yüklü miktarda hisseleri bulunuyor

Her iki yöneticinin gerçekleştirdiği satışlara rağmen ellerinde hâlâ önemli miktarda hisse bulunuyor. Velchamy Sankarlingam’ın 117.760 lotCrehan Shane’in ise 5.404 lot hisseye sahip olduğu açıklandı.

Zoom cephesinden gelen bu hisse satışları, bazı çevrelerde kriz spekülasyonlarına yol açsa da yapılan açıklamalar, durumun tamamen mali düzenlemelere bağlı olduğunu gösteriyor.

Zoom cephesinden gelen bu hisse satışları, bazı çevrelerde kriz spekülasyonlarına yol açsa da yapılan açıklamalar, durumun tamamen mali düzenlemelere bağlı olduğunu gösteriyor. Şirket yönetiminin bu konuda yaptığı açıklamalar, çalışanlar ve yatırımcılar arasında endişeleri gidermeye yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Ayrıca uzmanlar, bu tür satışların teknoloji sektöründe faaliyet gösteren büyük şirketler arasında yaygın olduğuna dikkat çekiyor. Vergi yükümlülükleri nedeniyle gerçekleştirilen işlemlerin, şirketin genel finansal durumunu ya da büyüme hedeflerini etkileyen bir unsur olmadığı belirtiliyor.

Zoom, pandemi döneminde gösterdiği büyük sıçramanın ardından daha rekabetçi bir teknoloji pazarında yol almaya devam ediyor. Yöneticilerinin ellerindeki hisselerin büyük bir kısmını hâlâ koruyor olması, şirkete olan güvenin sürdüğüne işaret ediyor.

Tesla Model Y Juniper Avrupa’da üretime başladı : Türkiye’ye gelişi yakın!

Tesla, Model Y’nin yenilenen versiyonu olan “Juniper” modelinin üretimine bugün itibarıyla Almanya’daki Gigafactory Berlin’de başladı. Alman Handelsblatt gazetesinin aktardığına göre, fabrika çalışanları araç lansmanı hakkında bilgilendirildi ve montaj süreci 14 Ocak itibarıyla resmen başladı. Tesla Model Y Juniper versiyonu, büyük bir merakla bekleniyordu.

Tesla’nın Avrupa’daki tek üretim merkezi olan bu tesis, geçtiğimiz yıl dünya çapında en çok satan elektrikli araç olan Model Y’yi üretmeye devam ediyor. Ancak, 2024 yılı itibarıyla şirket, küresel teslimat rakamlarında ilk kez düşüş yaşadı. Bu durum, Tesla’nın hız kesmeden yeni modellerle rekabette kalmasını daha da kritik hâle getiriyor. Tesla Model Y Juniper versiyonunun bu düşüşe cevap olarak piyasaya sürüldüğüne inanılıyor.

Özellikle bu gelişmeyi önemli kılan bir diğer husus, Türkiye’ye gelen Model Y’lerin de Gigafactory Berlin’de üretiliyor olması. Bu, yeni Model Y “Juniper” versiyonunun yakında Türkiye’ye gelebileceğini işaret ediyor. Tesla Model Y Juniper, Türk kullanıcılar arasında da büyük bir ilgi uyandıracağa benziyor.

Model Y “Juniper” versiyonunun yenilikleri

Yeni Model Y “Juniper” versiyonunda tasarımda önemli değişiklikler bulunuyor. Araç, yeniden tasarlanmış ön ve arka yüzüyle daha modern bir görünüme kavuşmuş. Ayrıca iç mekânda artan konfor ve kalite dikkat çekiyor; özellikle arka yolcular için yeni bir bilgi-eğlence ekranı eklenmiş.

Tesla, sürüş konforunu da artırarak, süspansiyon sistemini elden geçirmiş. Bu sayede araç, daha yumuşak bir sürüş deneyimi sunmayı hedefliyor. Ayrıca vites kolu, direksiyon kolonundan çıkarılarak sürüş kontrolleri daha sade bir hâle getirilmiş. Tesla Model Y Juniper, bu yeniliklerle fark yaratmayı amaçlıyor.

Tesla, 2023 yılında 1,808,581 elektrikli araç teslim ederek bir rekor kırmıştı. Ancak bu rakam, bir önceki yıla göre hafif bir düşüş göstermişti. Şirket, Model Y’nin yenilenen “Juniper” versiyonuyla bu düşüşü tersine çevirmeyi ve pazarın en çok satan elektrikli aracı olma konumunu sürdürmeyi hedefliyor. Tesla Model Y Juniper, bu hedefler doğrultusunda önemli bir adım olarak görülüyor.

Havalimanlarında sürücüsüz servis aracı devri başlıyor!

Zürih Havalimanı, Avrupa’da bir ilke imza atarak tamamen sürücüsüz ticari servis aracını hizmete sunmaya hazırlanıyor. WeRide tarafından geliştirilen dokuz yolcu kapasiteli “Robobus” adını taşıyan bu otonom otobüs, havalimanı personelini taşımak için özel olarak tasarlanmış bir güzergahta çalışacak. Robobus, Seviye 4 otonom sürüş teknolojisine sahip olup, direksiyon ya da sürücü kabini barındırmıyor ve her türlü hava koşulunda çalışabilecek şekilde tasarlandı.

Havalimanlarında sürücüsüz servis aracı devri başlayacak

2025’in ilk çeyreğinde başlayacak olan hizmette, araç Zürih Havalimanı’nın 101 numaralı kapısından personel girişini takiben, 130 numaralı kapıdaki bakım alanına kadar hizmet verecek. Saatte maksimum 38 km hızla seyredecek olan Robobus, 200 kilometrelik bir elektrikli menzile sahip. Üstelik aracın sahip olduğu gelişmiş algılama sistemleri, güvenliği sağlamak amacıyla herhangi bir kör nokta bırakmıyor ve tam V2X uyumluluğu ile çevre ile etkili bir iletişim kurabiliyor.

Robobus, daha önce 2024 Fransa Açık Tenis Turnuvası sırasında Paris’te Renault Group ile ortak bir projede yer almış ve çevreci ulaşım çözümlerini destekleyen başarılı bir model sergilemişti. Şimdi Zürih’teki bu yeni uygulama, havalimanı lojistik süreçlerini dönüştürerek otonom araçların günlük hayatın bir parçası haline gelmesine katkıda bulunacak. WeRide’nin yaptığı açıklamalara göre, bu teknoloji yalnızca havalimanlarıyla sınırlı kalmayacak; kentsel ulaşım ve çeşitli özel alanlarda da yaygın kullanım hedefleniyor.

Zürih Havalimanı İşletmesi’nin yaptığı açıklamalara göre, Robobus’un yasal ve güvenlik gerekliliklerini eksiksiz karşıladığı doğrulandı. Veri koruma konusunda da yüksek standartlara sahip olan araç, modern taşımacılığın sürdürülebilirlik ve teknoloji odaklı geleceğinde önemli bir adımı temsil ediyor.

Microsoft, DirectX’e nöral işleme yetenekleri ekleyecek!

0

Microsoft, oyun ve grafik teknolojilerinde çığır açacak bir hamleyle DirectX API’sine nöral işleme yetenekleri eklemeye hazırlanıyor. Bu yeni teknoloji, yapay zeka destekli grafik işlemlerini standartlaştırarak daha geniş bir kullanıcı tabanına ulaştırmayı hedefliyor. Nöral işleme, makine öğrenimi modellerinden yararlanarak dokuların işlenmesi, ışıklandırma ve görüntü ölçekleme gibi görevleri optimize etmeye odaklanıyor. Bu yaklaşım, Nvidia’nın DLSS ve AMD’nin FSR teknolojileriyle elde edilen başarıları bir adım ileri taşımayı vaat ediyor.

Microsoft, DirectX’e nöral işleme yetenekleri ekliyor

DirectX’in bu güncellemesiyle sunulacak olan en dikkat çekici özelliklerden biri Cooperative Vector desteği olacak. Bu özellik, GPU’daki matris-vektör işlemlerini hızlandırarak yapay zeka tabanlı modellerin shader aşamalarında daha etkili kullanılmasını sağlayacak. Özellikle Nvidia’nın RTX 50 serisi Tensor Core teknolojilerinden güç alarak nöral shader’ları desteklemesi, oyunlarda ışık izleme, geometri optimizasyonu ve fotogerçekçi varlıklar gibi alanlarda büyük yenilikler sunacak. Bu sayede hem görsel doğruluk artırılacak hem de performans kaybı olmadan daha karmaşık grafikler oluşturulabilecek.

Microsoft, DirectX’e nöral işleme yetenekleri ekliyor.

Microsoft, bu yeniliklerin tüm büyük GPU üreticileriyle, özellikle AMD, Intel, Nvidia ve Qualcomm gibi devlerle iş birliği yapılarak geliştirildiğini belirtiyor. Bu teknoloji, farklı donanımlarda istikrarlı bir şekilde çalışmak üzere tasarlandı. Yapay zeka destekli grafiklerin birden fazla platformda kullanımını mümkün kılmayı amaçlayan bu hamle, sektörde yapay zekayı daha merkezi bir konuma taşıyabilir.

Henüz geliştirme aşamasında olan bu yeni nesil DirectX teknolojisi için net bir çıkış tarihi açıklanmış değil. Ancak bu güncelleme, görsel kaliteyi bir üst seviyeye taşırken oyun dünyasında daha güçlü ve erişilebilir grafikler yaratmak için büyük bir adım olarak değerlendiriliyor.

Türk girişimcilerin Amerika çıkartması!

Dünya’nın en büyük tüketici elektroniği fuarı CES 2025 aynı zamanda Dünya’nın en önemli girişimlerinin de sahneye çıktığı bir etkinlik. Türkiye girişimcilik ekosisteminin temsilcileri CES 2025’e, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, İstanbul Kalkınma Ajansı ve İstanbul Ticaret odası katkılarıyla açılan Türkiye standlarında Dünya’nın dört bir yanından gelen ziyaretçiler, girişimciler ve yatırımcılarla buluştu. Sürdürülebilir enerji depolamadan dijital ikizlere, biyoteknolojilerden yapay zekâ destekli yazılım ve robotik çözümlere kadar geniş bir yelpazede yer alan Türk girişimcilere mikrofonumuzu uzattık ve uluslararası platformlardaki performanslarını ve beklentilerini anlatmalarını istedik.

CES 2025’te Dünya sahnesine çıkan girişimler

Rumitech Energy And Technology
Güneş ve rüzgarın gücünü sürdürülebilir bir yaşam kaynağına dönüştürüyor.


BIMCRONE TECHNOLOGY
Türkiye’nin ilk ve tek BIM uyumlu proje yönetim platformu. Sahadan teknik ofise, müteahhitten işverene kadar tüm kullanıcılar proje bilgilerine anlık olarak ulaşabiliyor.


ALGBIO
Yeni bir petrol alternatifi! Biyokütleyi hasat edip kimyasal veya ulaşım yakıtına dönüştürülebilen benzin veya ‘kara kömür’e dönüştürüyor.


REMORA
İnsansız su altı robotik sistemler. Uzaktan kontrol edilebilen yüzey temizleme robotu Remora RT-01 Farklı boyutlardaki yüzer araçlarda, yat ve tekne gövdelerinde, kekamoz ve lezden oluşan tabakayı temizliyor.


Pardon AI
Müşteri davranışı analizi yaparak satışları artırmayı hedefleyen, restoran kafe ve diğer noktalarda kullanılabilen yapay zekâ destekli yönetim yazılımı


VALVEN
Mühendislik ekiplerinin ve bireylerin iş kararlarında daha iyi bir uyumla performansı iyileştirmeleri için yazılım süreçlerini optimize ediyor.


YES.TOOLS
Yapay zeka ve yazılım teknolojilerinde uzmanlaşıyor, müşterilerimizin iş süreçlerini optimize etmek ve yenilikçi çözümler sunmak için her projede müşteri odaklı bir yaklaşım benimsiyor ve ihtiyaçlarına özel çözümler geliştiriyor.


STOCKIMG AI
Yapay zeka destekli görsel ve sosyal medya çözümlerimizle dijital içerik oluşturmayı kolaylaştırıyor.


LTC İnovasyon
Yapay zeka destekli robotik çözümleri

Starlink, Afrika’daki çoğu internet sağlayıcısından daha ucuz!

Elon Musk’ın SpaceX şirketi tarafından başlatılan Starlink, Afrika kıtasında internet erişimini dönüştürmeye yönelik büyük bir etki yarattı. Starlink’in uydu tabanlı internet hizmetleri, özellikle altyapının zayıf olduğu bölgelerde, geleneksel sabit internet sağlayıcılarına kıyasla daha uygun maliyetler sunuyor. Örneğin, Starlink’in Gana, Kenya, Zimbabve, Mozambik ve Cape Verde’deki fiyatlarının lider internet servis sağlayıcılarının (İSS) fiyatlarından düşük olduğu görülüyor. Gana’da, Starlink’in abonelik ücretleri popüler İSS’lerin neredeyse yarı fiyatına denk geliyor. Ancak, Botsvana ve Zambiya gibi ülkelerde Starlink’in fiyatlarının yerel sağlayıcılara göre biraz daha yüksek olduğu belirtiliyor.

Starlink’in avantajları yalnızca aylık abonelik ücretleriyle sınırlı değil; sunulan donanım maliyetleri de Afrika piyasası için ulaşılabilir fiyatlarla başlıyor. Örneğin, bu donanımların fiyatları Kenya’da 178 dolardan, Nijerya’da ise 381 dolara kadar uzanıyor. Starlink’in temel farkı ise fiber optik ve baz istasyonları gibi geleneksel altyapılar gerektirmemesi. Sadece gökyüzüne erişimi olan bir bölgede uydu bağlantısıyla hızlı internet sunabiliyor ve bu, Afrika’nın kırsal ve erişimsiz bölgeleri için kritik bir çözüm sağlıyor.

Kenya’da, Temmuz 2023’te hizmete giren Starlink, yerel internet sektöründe köklü değişimlere yol açtı. Aylık 10 dolar gibi rekabetçi bir fiyatla hizmet sunması, kullanıcılar arasında hızlı bir benimseme oranını beraberinde getirdi. Starlink, Haziran 2024 itibarıyla Kenya’da 8.000 aboneye ulaştı ve bu sayı hızla artıyor. Bununla birlikte, Safaricom ve Jamii gibi lider sağlayıcılar hâlâ büyük bir kullanıcı tabanını ellerinde bulunduruyor. Ancak, bu yerel sağlayıcılar da Starlink’in rekabetine yanıt olarak fiyatlarını düşürmeye ve hızlarını artırmaya başlamış durumda.

Statlink’in indirme hızları 60 Mbps ila 300 Mbps arasında değişirken, veri indirme sınırı olmaması da hizmetin cazibesini artırıyor. Afrika’da, internet erişimine sahip nüfus oranı hâlâ yalnızca yüzde 38 seviyesinde. Bu oran, Avrupa’nın yüzde 91’lik oranına kıyasla oldukça düşük. Starlink gibi uydu internet sağlayıcıları, bu dijital uçurumu kapatma ve Afrika’da internet kullanımını artırma hedefinde stratejik bir rol üstleniyor. Geleneksel sağlayıcılar ise yeni ortaklıklarla bu rekabet avantajını dengelemeye çalışıyor; örneğin, Vodacom’un AST SpaceMobile ile yaptığı ortaklık, uydu internetinin Avrupa ve Afrika’ya genişletilmesi yönünde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Nvidia, ABD hükümetinin yapay zeka politikasını eleştirdi!

Nvidia, ABD’nin yapay zeka (AI) alanındaki ihracat sınırlamalarını hedef alan politikalarının sektör üzerindeki olası etkilerini sert bir dille eleştiriyor. Biden yönetiminin yürürlüğe koyduğu bu yasalar, AI çiplerinin yurt dışına ihracını daha sıkı bir devlet onayına bağlayarak Çin gibi ülkelerin bu çiplere erişimini sınırlamayı hedefliyor. Ancak Nvidia’ya göre bu yaklaşım, Amerika’nın yapay zeka ve yarı iletken sektöründeki liderliğini ciddi bir risk altına sokabilir.

Nvidia, ABD hükümetinin yapay zeka politikasını beğenmiyor

Nvidia’nın Hükûmetle İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ned Finkle, yaptığı açıklamada bu düzenlemenin hem inovasyonun önünü tıkayacağını hem de küresel ekonomik büyüme üzerinde olumsuz bir etki yaratacağını belirtti. Finkle, bu hamlenin yalnızca teknolojik rekabeti engellemekle kalmayıp ABD’li şirketlerin küresel pazarda liderlik pozisyonlarını kaybetmesine yol açabileceğini savundu. Ayrıca, ABD’nin AI çipi üretimi ve tasarımı gibi alanlarda dünyanın öncüsü konumundaki avantajını korumak yerine, ticari başarısını bürokratik engellerle baltaladığını ifade etti.

Nvidia, ABD hükümetinin yapay zeka politikasını beğenmiyor

Bu yeni düzenlemelerin temel gerekçesi, Çin’in bu çipleri askeri uygulamalar için kullanmasını önlemek olarak açıklanıyor. ABD hükümeti, yapay zeka teknolojilerinin stratejik önemini artırmasıyla birlikte bu teknolojileri bir tür “yeni nesil silahlanma” aracı olarak değerlendiriyor. Biden yönetimi tarafından başlatılan bu politika, kısa vadede AI çiplerinin ihracatına kısıtlamalar getirirken, Trump yönetimi sırasında da devam etme olasılığı yüksek görünüyor. Zira Donald Trump, Çin ile ticareti daha da kısıtlamayı planladığını birçok kez ifade etmişti.

Nvidia’ya göre, bu tür sert politikalar, AI sektöründe küresel düzeyde iş birliğini zorlaştıracak ve ABD’nin yenilikçi şirketlerinin esnekliğini azaltarak hem ekonomik hem de teknolojik rekabette Çin gibi ülkelerin gerisinde kalmasına neden olabilir. Sektördeki diğer oyuncuların ve uzmanların da benzer endişeleri paylaşması, Biden yönetiminin bu alandaki kararlarını yeniden gözden geçirmesini gerekli kılabilir. ABD’nin yapay zeka ve yarı iletken sektöründe zirvede kalmaya devam edebilmesi, hem akıllıca oluşturulmuş regülasyonlara hem de inovasyonu teşvik eden bir yaklaşımı benimsemesine bağlı olacak.

Alibaba bulut hizmetleri Türkiye’ye geliyor!

Gerçekleştirdikleri stratejik iş birliğiyle Türkiye’de bulut bilişim dönüşümünü hızlandırmayı hedefleyen ATP Yazılım ve Teknoloji A.Ş. ile Alibaba Cloud, 14 Ocak’ta düzenlenen ATP Alibaba Cloud Zirvesi’nde Türkiye’nin dijital dönüşüm potansiyelini, ENS (Edge Node Service) hizmetini ve bulut çözümlerinin sektörel etkilerini ele aldı ve Alibaba Cloud’un Türkiye’deki ENS (Edge Node Service) yatırımının lansmanını gerçekleştirdi.

ATP Alibaba Cloud Zirvesi’nde Alibaba Cloud’un ENS hizmetinin tanıtımı yapılırken, Türkiye’deki bulut bilişim ve dijital dönüşüm çözümleri detaylı olarak ele alındı. ATP CEO’su Ümit Cinali ve Alibaba Cloud BAE & Türkiye Genel Müdürü James Wang’ın açılış konuşmalarıyla başlayan zirvede, dijital dönüşüm alanındaki örnek projeler de paylaşıldı.

ATP CEO’su Ümit Cinali ile Türkiye’ye gelen Alibaba Bulut hizmetlerini, dijital dönüşümde bulut sistemlerinin itici gücünü ve dünya bulut pazarında Türkiye’nin konumunu değerlendirdik.  

Türk şirketlerinin rekabet gücünü artırmayı hedefliyoruz

Türkiye bulut pazarının çok hızlı büyüdüğüne ve pazarın geçen yıl 800 milyon dolara ulaştığına dikkat çeken ATP CEO’su Ümit Cinali, önümüzdeki üç yıllık dönemde IDC verilerine göre pazarın 3 milyar dolara erişmesinin beklendiğinin altını çizdi. Dünyanın sayılı bulut tedarikçilerinden biri olan Alibaba Cloud ile yaptıkları bu iş birliği ile pazardaki büyümeyi hızlandırmayı, Türk şirketlerinin rekabet gücünü artırmayı hedeflediklerini söyleyen Cinali, “Buluta sadece hizmet olarak bakmıyor, çözümlerimizle entegre ederek kısa bir sürede müşterilerimize sunmayı hedefliyoruz. Türkiye’de hızlı bir şekilde yayılarak, iş ortakları yoluyla müşterilere ulaşacağız. Bu çerçevede ekosistem geliştirme çalışmaları, eğitim programları ve kanal yatırımlarımızla öncelikle iş ortaklarımızın yetkinliklerini geliştirmeyi amaçlıyoruz.” dedi.

Türkiye’nin Doğu ile Batı’nın geçiş noktası olduğuna da değinen Cinali, eskiden İpekyolu ile ticaret yapılan bu yolun şimdi teknoloji üretiminin yoluna dönüştüğünü ifade etti. Türkiye çevresindeki ülkelerin de büyük bir potansiyel barındırdığını belirten Cinali, Alibaba Cloud ile yaptıkları bu iş birliğiyle ülkeler arasında e-köprüler kuracaklarını söyledi.

Alibaba’nın Türkiye yatırımları sürecek

Türkiye’nin en stratejik ve önemli pazarlardan biri olduğunu belirten Alibaba Cloud UAE & Türkiye Genel Müdürü James Wang, ise şunları söyledi: “Türkiye ekonomisi hızla büyüyor, biz de ürün ve hizmetlerimizle bu büyümeye katkı sağlamak istiyoruz. Bulut servislerimizi globalde yaygınlaştırmak, aynı zamanda yerel ihtiyaçları da karşılamak stratejimiz doğrultusunda Türkiye’deki altyapı ve teknoloji yatırımlarımıza devam etmeye kararlıyız. Bu sayede müşterilerimiz Türkiye’deki ve tüm kıtalardaki, küresel altyapımız ve servislerimizden daha etkin bir şekilde faydalanma imkanına sahip olacaklar. Yerel depolama, bilgi işlem ve ağ olanaklarını kullanarak yerel düzenlemelere uyum sağlamak ve aynı zamanda küresel bulut servislerinden yararlanmak mümkün olacak. Bu şekilde, yerel müşterilerimizin Avrupa, Amerika, Çin, Mısır, İngiltere gibi birçok bölgedeki pazarlara erişmelerini ve büyümelerini destekleyebiliriz.  ENS lansmanının bir başlangıç olduğunu belirtmek istiyorum. Bu iş birliğiyle daha yüksek erişilebilirlikle bir yerel bir bulut ağı oluşturmaya devam edeceğiz.”

Alibaba Cloud Türkiye’de kanal yapısı ve iş ortakları ile büyüyecek

Bulut dönüşümünün stratejik olarak çok iyi planlanması gereken bir süreç olduğunu söyleyen ATP Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı (CMO) Dr. Murat Aras, sözlerini şöyle sürdürdü: “Alibaba Cloud, AI ve bulut teknolojileri konusunda çok ileride. ATP olarak biz de BT ve dijital dönüşüm konularında kendimize çok güveniyoruz. Çin’de Alibaba Cloud konusunda deneyimli bir BT organizasyonumuz var. Uygulamalı yetkinliklere sahibiz. Fakat müşterilerimize gerçekten faydalı olacak hatta paradigmaları değiştirecek bir bulut dönüşümünü hayata geçirebilmek için ne teknoloji ne de yetkinlikler tek başına yeterli değil: müşterilerin problemlerini de çok iyi anlamak gerekiyor. Bu noktada Alibaba Cloud ile yerel pazardaki büyüme stratejimizi tamamen kanal yapımız ve iş ortaklarımız üzerine kurduk. İş ortaklarımız müşterilerini ve problemlerini bizden çok daha iyi tanıyor. Nasıl çözümlere ihtiyaç duyduğunu bizden daha iyi biliyor. Stratejik olarak bu bilgiden, ATP’nin gücünden ve Alibaba Cloud’un ileri teknolojilerinden faydalanarak bulut dönüşümünü iş ortaklarımızla birlikte gerçekleştireceğiz.”