Delta uçak içi ekranları 4K HDR yapıyor

0

Delta Air Lines, yolcuların ultra yüksek irtifalarda ultra yüksek çözünürlüklü eğlence deneyimi yaşayabilmeleri için ticari uçaklarına yeni 4K HDR QLED ekranlar kurmayı planladığını duyurdu. Haber, Delta’nın Las Vegas’taki Sphere’de gerçekleştirdiği CES açılış konuşmasının bir parçası olarak geldi. Burada ayrıca Lenny Kravitz’in müzik performansıyla yüzüncü yılını kutlamayı planlıyordu. Havayolu, YouTube ve Uber ile yeni ortaklıklar ve müşteri hizmetleri için yeni bir yapay zeka destekli sohbet robotu da dahil olmak üzere hava yolcuları için bir dizi yeni özellik duyurdu. Ancak uçaklara 4K ekran ekleme kararı, koltuk arkası ekranların mevcut kalitesinin vasat olmasından rahatsız olan her hava yolcusunun hoşuna gidecektir.

Delta uçak içi ekranları için yükseltme yapıyor

Delta, Emirates’in Airbus A350-900’lerine yüksek çözünürlüklü ekranlar yerleştirmeye yardımcı olan bir uçak içi teknoloji şirketi olan Thales Avionics ile çalıştığını söylüyor. Ancak henüz yeni ekranlar aramaya başlamayın: Delta, uçaklardaki yükseltmeleri 2026’ya kadar teslim etmeyeceğini söylüyor. Delta’nın bunu tüm yolcular için mi yoksa sadece birinci sınıftakiler için mi bir teknoloji olarak gördüğü sorusuna cevap verecek. Delta’nın bir sözcüsü erişimle ilgili sorulara hemen yanıt vermedi.

Delta ayrıca birkaç yıldır uçak içi eğlencesi için Bluetooth bağlantısını test ediyor ve hatta bir TikTok kullanıcısının keşfettiği gibi bunu bazı uçaklara sessizce sunmaya bile başladı. Şimdi havayolu, “yolcuların kişisel kablosuz cihazlarını eşleştirebilmeleri için tüm kabinlerde” Bluetooth sunmayı planladığını söylüyor. Ancak bunun ötesinde herhangi bir ayrıntı vermedi.

Delta’nın uçak içi eğlencesi ayrıca her yolcunun benzersiz zevkine göre uyarlanmış “gelişmiş bir öneri motoru” içerecek. Tekrar ediyorum, bu motoru neyin çalıştırdığı ve sizin özel zevkinizi nasıl bileceği konusunda ayrıntılardan yoksunuz. Ancak 2025’in sonlarında, 2023’te Intelsat’ın yerini alan Wi-Fi sağlayıcısı Hughes ile bir ortaklık aracılığıyla gelişmiş “bağlantı” elde ediyoruz. Delta, bunun daha “güvenilir” ve “istikrarlı” uçak içi internet için “çoklu ağ bağlantısı” sağlayacağını söylüyor.

Bu, SkyMiles üyelerinin platformun Delta ile yeni ortaklığı sayesinde reklamsız olarak yapabilecekleri YouTube akışında kesinlikle yardımcı olacaktır. Ayrıca koltuk arkası ekranları için yeni bir “Rahatsız Etmeyin” modu, yolcuların rahatsız edilmeden uyuyabilmelerini sağlayacaktır.

Güneş enerjisi çatı kiremitleri görücüye çıktı

Uzun yıllardır faaliyet gösteren güneş enerjisi şirketi Jackery, XBC kavisli güneş enerjisi kiremitlerinin tanıtımıyla ABD’nin çatı rekabetini bir üst seviyeye taşıyor. CES 2025’te ilk kez görücüye çıkan Jackery’nin kavisli güneş enerjisi çatı kiremitleri, ülkedeki en yaygın ev stillerinden bazılarıyla uyumlu olacak şekilde tasarlanmış, pişmiş toprak veya obsidiyen olarak geliyor. Güneş enerjisi kiremitleri ABD’de kesinlikle mevcut olsa da bunlar dalgalı bir estetiğe sahip ilk kiremitler. Her yerdeki HOA başkanlarının çatı güneş enerjisi kurulumunuzu engellemek için bir bahane daha kaybettiği anlaşılıyor.

Jackery’den güneş enerjisi çatı kiremitleri hamlesi

Yeni kiremitler yüzde 25’ten fazla hücre dönüşüm verimliliği sağlıyor. Ayrıca dolu, şiddetli rüzgar ve -40 derece F ile 185 derece F arasındaki sıcaklıklar gibi aşırı hava koşullarına dayanacak şekilde üretildi. Geleneksel çatı kurulum uygulamalarına uygun olarak tasarlandılar ve esnek, parça parça bakım sağlayan modüler bir kuruluma sahipler. Jackery kiremitler için 30 yıllık garanti de sağlıyor.

Jackery Solar Roof sistemi, HomePower Inverter, Battery, Hub ve Hub Plus ve Solar Generator 5000 Plus ve Akıllı Transfer Anahtar Kiti dahil olmak üzere şirketin mevcut ev içi güneş enerjisi çözümleriyle entegre oluyor.

Jackery, CES 2025’te bunları büyük ölçüde öne çıkarmasına rağmen, yeni fayanslar için henüz belirli bir fiyatlandırma veya bulunabilirlik bilgisi verilmedi. 2012 yılında Silikon Vadisi’nde kurulan Jackery, taşınabilir jeneratörler ve her geçen yıl daha erişilebilir hale gelen bir pazar olan tüm ev güneş enerjisi kitleri alanında önde gelen isimlerden biri.

Jackery, bu yılki fuarda ayrıca ilk Güneş Jeneratörü RV Kitini, yeni 3000v2 yedek jeneratörünü ve tam kapsamlı HomePower Enerji Sistemini sergiledi.

Yapay zeka çipleri Moore Yasası’ndan daha hızlı!

Nvidia CEO’su, yapay zeka çiplerinin Moore Yasası’ndan daha hızlı geliştiğini söylüyor. Jensen Huang, şirketinin yapay zeka çiplerinin performansının, onlarca yıldır bilgisayar gelişimini yönlendiren Moore Yasası’nın belirlediği tarihsel oranlardan daha hızlı ilerlediğini söylüyor.

Yapay zeka çipleri Moore Yasası’na aykırı gelişiyor

Huang, Las Vegas’taki CES’te 10 binkişilik bir kalabalığa açılış konuşmasını yaptıktan sonra verdiği röportajda, “Sistemlerimiz Moore Yasası’ndan çok daha hızlı ilerliyor” dedi. Intel’in kurucu ortağı Gordon Moore tarafından 1965’te ortaya atılan Moore Yasası, bilgisayar çiplerindeki transistör sayısının her yıl kabaca iki katına çıkacağını ve bu çiplerin performansının esasen iki katına çıkacağını öngörmüştü. Bu öngörü çoğunlukla gerçekleşti ve on yıllar boyunca yeteneklerde hızlı ilerlemeler ve düşen maliyetler yarattı.

Son yıllarda Moore Yasası yavaşladı. Ancak Huang, Nvidia’nın AI çiplerinin kendi hızlarında ilerlediğini iddia ediyor; şirket, son veri merkezi süper çipinin önceki nesline göre AI çıkarım iş yüklerini çalıştırmak için 30 kat daha hızlı olduğunu söylüyor. Huang: “Mimariyi, çipi, sistemi, kütüphaneleri ve algoritmaları aynı anda inşa edebiliriz. Bunu yaparsanız, Moore Yasası’ndan daha hızlı hareket edebilirsiniz, çünkü tüm yığında yenilik yapabilirsiniz” dedi.

Nvidia CEO’sunun bu cesur iddiası, birçok kişinin AI’nın ilerlemesinin durup durmadığını sorguladığı bir zamanda geldi. Google, OpenAI ve Anthropic gibi önde gelen yapay zeka laboratuvarları, yapay zeka modellerini eğitmek ve çalıştırmak için Nvidia’nın yapay zeka çiplerini kullanıyor. Bu çiplerdeki ilerlemeler muhtemelen yapay zeka modeli yeteneklerinde daha fazla ilerlemeye dönüşecektir.

Yapay zeka modellerini eğitmek isteyen teknoloji şirketlerinin tercihi Nvidia’nın H100 çipleriydi ancak artık teknoloji şirketleri çıkarıma daha fazla odaklandığından, bazıları Nvidia’nın pahalı çiplerinin zirvede kalıp kalamayacağını sorguluyor. Test zamanı hesaplama kullanan yapay zeka modelleri bugün çalıştırmak için pahalıdır. Test zamanı hesaplamanın ölçeklendirilmiş bir versiyonunu kullanan OpenAI’nin o3 modelinin çoğu insan için çok pahalı olacağı konusunda endişeler var.

Yapay zeka etiği neden büyük zorluk haline geliyor?

Birçok kuruluş, etik ve güvenlik endişeleri nedeniyle üretken yapay zekayı erteliyor veya fişini çekiyor. Bu, yapay zekayı teknoloji departmanlarından çıkarıp yapay zeka tasarımı ve yönetimine daha fazla teknik olmayan iş paydaşını dahil etme çağrılarına yol açıyor.

Yapay zeka etiği ikilemi

IBM İş Değeri Enstitüsü’nün yakın zamanda yaptığı bir ankete göre, işletmelerin yarısından fazlası (%56), AI standartları ve düzenlemeleri konusunda netlik sağlanana kadar üretken yapay zekaya büyük yatırımları erteliyor. En az %72’si etik endişeler nedeniyle üretken yapay zeka faydalarından vazgeçmeye istekli olduklarını söylüyor.

Yapay zeka ile ilişkili teknik sorunların çoğu çözüldü,. Ancak yapay zeka etiği etrafındaki sıkı çalışma artık ön plana çıkıyor. Bu, teknoloji sorunlarını ele almaktan bile daha zorlu olduğunu kanıtlıyor. IBM Consulting’de güvenilir AI alanında küresel lider olan Phaedra Boinodiris, yakın zamanda yayınlanan bir podcast’te, geliştirme ekipleri için bu aşamadaki zorluğun “etik AI yaratmanın kesinlikle teknik bir sorun değil, sosyo-teknik bir sorun olduğunu kabul etmek” olduğunu söyledi. Bu, AI denetimini BT ve veri yönetimi ekiplerinin ötesine, kuruluşlar genelinde genişletmek anlamına geliyor.

Boinodiris, sorumlu bir şekilde düzenlenmiş yapay zeka modelleri oluşturmak için “sadece veri bilimcilerinden oluşan bir ekibe ihtiyacınız var. On yıllardır, geleneksel alan uzmanlığına sahip olmayanların odaya ait olmadığını söylüyoruz. Bu çok büyük bir yanlış adım” dedi. Ayrıca, iyi düzenlenmiş AI modellerinin “daha doğru modeller” olduğunu da ekledi. İdeal yapay zeka ekibinin “dilbilim ve felsefe uzmanları, ebeveynler, gençler, farklı sosyo-ekonomik geçmişlere sahip farklı yaşam deneyimlerine sahip sıradan insanları” içermesi gerektiğini vurguladı.

İş liderleri yapay zekanın etik etkileri konusunda daha temkinli hale geliyor olabilirler, ancak aynı zamanda etiğin güçlü bir şekilde benimsenmesini rekabet gücünün bir kaynağı olarak görüyorlar. Yöneticilerin yüzde yetmiş beşi AI etiğini rekabette farklılaşmanın önemli bir kaynağı olarak görüyor ve çoğunluk (%54) yapay zeka etiğinin “stratejik olarak çok önemli” olmasını bekliyor. Bu, paydaşlar için önemli bir işaret: Ankete katılan tüketicilerin, vatandaşların ve çalışanların %85’inden fazlası AI etiğine değer veriyor.

Google insanı kopyalayan yapay zeka geliştirdi!

0

Yapay zeka teknolojileri her geçen gün gelişirken, insan davranışlarını simüle edebilen modeller üzerine çalışmalar dikkat çekiyor. Stanford Üniversitesi ve Google DeepMind tarafından yürütülen ortak bir araştırma, yapay zekanın insan kişiliklerini taklit edebileceğini ortaya koydu. Araştırma kapsamında, 1.052 kişinin hayat hikayesi alınarak bu bireylerin davranışlarını yüzde 85 oranında doğru şekilde taklit eden bir yapay zeka modeli geliştirildi.

Google’dan insan davranışlarını modelleyen yapay zeka

Araştırmada katılımcılara ilk olarak Muhteşem Gatsby adlı kitaptan iki satır okuttuktan sonra, yapay zekanın ‘hayat hikayenizi anlatın’ çağrısıyla yanıtlar alındı. Bu görüşmeler yaklaşık iki saat sürdü ve elde edilen 6.491 kelimelik transkriptler, katılımcıların kişiliklerini ve düşüncelerini modellemek için bir yapay zeka modeline aktarıldı.

Araştırmacıların kullandığı yapay zeka röportajı paneli…

Araştırmacılar, bu modeli oluşturmak için Stanford ve Princeton’ın ortak çalışması olan American Voices Project’in bir versiyonunu kullandı. Yapay zeka, bireylerin günlük hayatta verdiği yanıtlara benzer yanıtlar üreterek yüzde 85 doğruluk oranına ulaştı. Ancak ekonomik oyunlar gibi karar verme süreçlerinde doğruluk oranı yüzde 60’a kadar düştü.

Araştırma, bu teknolojinin kamu politikalarını şekillendirmek, yeni ürünler için müşteri geri bildirimlerini simüle etmek veya bireylerin karmaşık sosyal yapılar içerisindeki davranışlarını anlamak için kullanılabileceğini öne sürüyor. Araştırmanın yazarları, “Bu çalışma, bireysel ve toplumsal davranışları araştırmak için yeni araçlar sunuyor” ifadesini kullandı.

Ancak bu teknoloji, etik tartışmaları da beraberinde getiriyor. İnsanların düşüncelerini ve kişiliklerini modelleyen yapay zekalar, kötüye kullanıldığında, sahte kimliklerle dolandırıcılık gibi kötü niyetli amaçlar için kullanılabilir. Özellikle, sosyal medya verileri gibi herkese açık bilgilerle birleştirildiğinde, bu modellerin ne derece tehlikeli olabileceği konusunda endişeler artıyor.

Almanya’da elektrik fiyatları düşüyor! Peki neden?

Almanya, yenilenebilir enerji kaynaklarının artan kullanımıyla 2024 yılında önemli bir dönüm noktasına ulaştı. Yenilenebilir enerjinin payı, ülkenin net elektrik üretiminin %59’una yükseldi ve bu, 2023 yılına göre üç puanlık bir artış gösterdi. Bu artışın doğal bir sonucu olarak, ülkede negatif elektrik fiyatlarının görüldüğü süre de önemli ölçüde arttı. 2024 yılında negatif elektrik fiyatlarının görüldüğü süre, 457 saate çıkarak bir rekor kırdı. Bu süre, 2023’te 301 saat olarak kaydedilmişti.

Almanya’da elektrik fiyatları düşüşünü sürdürüyor

Yenilenebilir enerji üretiminin artması, elektrik fiyatlarını da düşürdü. 2024’te Almanya’nın gün öncesi piyasasında toptan elektrik fiyatı, %17,5 düşerek kWh başına 0,07851 euro seviyesine geriledi. Yenilenebilir enerjinin artan üretim payı, bu fiyat düşüşüne doğrudan katkı sağladı.

Almanya'da elektrik fiyatları düşüşünü sürdürüyor.

Ülkenin net elektrik üretimi, 2024’te %4,2 oranında düşerek 431,7 TWh’ye geriledi. Ancak yenilenebilir enerji kaynakları, 254,9 TWh’lik üretimiyle büyük bir katkı sağladı. Kara rüzgar santralleri bu üretimin 111,9 TWh’lik kısmını, güneş enerjisi ise 63,3 TWh’yi karşıladı. Güneş enerjisinin üretimi bir önceki yıla göre %14,7 oranında artarak 55,7 TWh’den 63,3 TWh’ye çıkmış durumda.

Fosil yakıtlarla enerji üretimi ise azalmaya devam etti. Taş kömürü ile enerji üretimi %31,2, linyit ile üretim %8,8 oranında azaldı. Doğalgazla üretim ise %8,6 artmış olsa da genel düşüş eğilimi, Almanya’nın yenilenebilir enerjiye yönelişinin ne denli önemli olduğunun bir göstergesi. Bu gelişmeler, Almanya’nın karbon emisyonlarını azaltma hedeflerine katkı sağlarken, ekonomik açıdan da önemli değişikliklere yol açıyor.

İstanbul’un kültür mirası dijitalleşti!

İstanbul Valiliği tarafından kültür hazinelerinin keşfi için hayata geçirilen akıllı şehir projesi “Dijital İstanbul” tanıtıldı. Ziraat Katılım Bankası’nın katkıları, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Milli Saraylar Başkanlığı ve İl Müftülüğü paydaşları ile hazırlanan “Dijital İstanbul” kullanıcıların kare kodlar sayesinde doğru bilgiye erişimine imkân veriyor.

“Dijital İstanbul Projesi” ile, İstanbul’da ilk aşamada en çok ziyaret edilen 200 esere kare kod teknolojili panolar asıldı. Kare kod uygulamasıyla tescilli kültür varlıklarımızın bilgilerine, doğru, hızlı ve anlaşılabilir bir şekilde ulaşılacak. Uygulamanın, İstanbul’daki tüm tarihi eserleri kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması hedefleniyor. 60 metreden okunabilecek şekilde yerleştirilen kare kod teknolojili panolar, hem ziyaretçilerin hem de ziyaret etmeden önce doğru bilgi almak isteyenlerin 7/24 yayında olacak.

Dijital İstanbul 5 farklı dilde bilgi veriyor

Dijital İstanbul

Dijital İstanbul, tüm akıllı cihazlar ile uyumlu çalışarak Türkçe, İngilizce, Almanca, Rusça ve Arapça olmak üzere 5 farklı dilde hizmet verecek şekilde hazırlandı. Tarihi eserlere yerleştirilen panoları cep telefonlarından okutan kullanıcılar eserin tarihçesini öğrenebiliyor ve sesli anlatımla dinleyebiliyor.

Ecdat yadigarı eserleri ihya ediliyor

İstanbul Valisi Davut Gül
İstanbul Valisi Davut Gül

Projeye ilişkin görüntünün izletildiği programda konuşan İstanbul Valisi Davut Gül, son 20 yılda özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Vakıflar Genel Müdürlüğü başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının ecdat yadigarı eserleri ihya ettiğini dile getirdi. “Bunun için Ziraat Katılım’ın önderliğinde ilk etapta 200 camimizde bu uygulama başladı. İnşallah ikinci etabında, üçüncü etabında bizim çalışacağımız cami sayımız 600. Ama 40 bine yakın eserimiz var, inşallah bunlardan tanıtılabilecek olanları, gezilebilecek olanları bu kapsamda Ziraat Katılım gibi başka sponsorlar da bularak sosyal sorumluluk projelerinde herkesin bir ucundan tuttuğu bu projeyi İstanbul’umuza, Türkiye’mize tekrardan kazandırmış olacağız. Bu uygulamayı yapan firmamıza teşekkür ediyoruz. Gerçekten hem 5 dilde olması, bilgilerin muhafaza altına alınması, geri dönüşümünün mümkün olması ve kendini yenileyebilir bir durumda olması bizleri ziyadesiyle mutlu etti.”

iPhone 17 serisi, önemli tasarım yenilikleri sunacak!

0

iPhone 17 ve 17 Pro, Apple’ın yaklaşan modelleri arasında büyük beklenti yaratıyor ve bu seriye dair bilgiler, cihazların daha radikal tasarım yenilikleriyle geleceğini gösteriyor. Eylül 2025’te tanıtılması beklenen bu telefonlar, iPhone X’ten bu yana yapılacak en büyük tasarım değişikliklerinden biri olarak öne çıkıyor. iPhone 17 Plus’ın yerini alacağı düşünülen iPhone 17 Air modeli de gündeme gelmişken, iPhone 17 Pro ve Pro Max için yapılacak geliştirmeler daha da dikkat çekici.

iPhone 17 serisi, önemli yenilikler sunuyor

Cihazların tasarımında bir dizi yenilik bulunacak. Son gelen sızıntılara göre, kamera çerçevesi arka taraftan daha farklı bir şekilde bağlanacak. Artık kamera çerçevesinin bir basamaktan çok, eğimli bir yapıya sahip olması bekleniyor. Bu değişiklik, kullanıcıya daha rahat bir tutuş sunacak ve düz kenarların kaybolmasıyla tasarımda daha yumuşak bir geçiş olacak. Bunun yanında, iPhone 17 Pro’nun ada tasarımı yerine yeni bir kamera vizörü kullanabileceği iddiaları da mevcut.

iPhone 17 serisinin en büyük yeniliklerinden biri, iPhone 17 Pro modelinin çerçevesinde yer alacak alüminyum yapıya geçiş olacak. Bu, cihazların daha hafif ve ergonomik olmasını sağlayacak. Ayrıca alüminyum ve cam karışımından yapılmış bir arka yüzey kullanılabilir. Kamera tarafında da ciddi bir değişim bekleniyor, 48 MP çözünürlüğünde bir telefoto lensin kullanılmasıyla iPhone 16 Pro’nun 12 MP’lik çözünürlüğünden önemli bir artış yapılacak.

A19 Pro çipi ile gelen iPhone 17 Pro serisi, TSMC’nin üçüncü nesil 3nm teknolojisiyle üretilecek. Performansı artıran 12 GB RAM kapasitesi ile bu modeller, daha güçlü bir işlem gücü sunacak. Ayrıca, 24 MP çözünürlüğe sahip yeni ön kamera tüm iPhone 17 serisinde kullanılacak, bu da daha kaliteli selfie’ler anlamına geliyor. Dynamic Ada tasarımının küçültülmesi ve **Face ID sistemine entegre edilecek yeni metalens tabanlı yapı ile cihazın kullanım deneyimi geliştirilecek. Ayrıca Wi-Fi 7 çipi sayesinde bağlantı hızlarının artması bekleniyor.

Apple, bu yeniliklerle birlikte iPhone 17 ailesinin kullanıcılar için daha güçlü, hafif, şık ve ergonomik bir seçenek olacağını vaat ediyor.

Girişimciler için ABD rüyası, kabusa dönüşmesin!

Amerika, bir fırsatlar ülkesi ve girişimler için çok büyük imkanlar vaat ediyor. Yurtdışına açılmak, Amerika’da başarılı bir girişim öyküsü yazmak, yatırım almak ve büyümek isteyen girişimciler, bazı noktalara dikkat etmedikleri takdirde, ABD rüyası bir anda kabusa dönüşebiliyor.

Dünya’nın en büyük teknoloji fuarı CES 2025’te, New York merkezli bir hukuk firması olan ve girişimcilik ve göçmenlik konusunda uzman Grape Law’un kurucusu Avukat Muhammed Üzüm’le başarılı olmak isteyen girişimlerin dikkat etmesi gereken noktaları özetleyen detaylı bir röportaj gerçekleştirdik.

ABD’ye Giriş ve Vize Süreçleri

ABD bir göçmen ülkesi ve farklı coğrafyalardan gelen insanların ülkeye yerleşme ve iş kurma potansiyeli bulunuyor. ABD’de şirket kurmak için özel bir vize gerekmiyor, turist vizesiyle uzaktan şirket kurmak mümkün. Ancak, ABD pazarında büyümek, ofis açmak ve çalışanları transfer etmek istendiğinde ticari vizeler önemli hale geliyor.

Girişimcilerin en çok tercih ettiği vize türlerinden biri O-1 yetenek vizesi. Bu vize, belirli bir alanda yetenekleri öne çıkan kişilere veriliyor. O-1 vizesine başvurabilmek için yasa tarafından belirlenmiş 8 kriterden 3’ünü sağlamak gerekiyor. Başarılı bir girişimci iseniz; medyada yankı uyandıran projeler üretmek, ciddi yatırımlar almak, sektörde kritik roller üstlenmek veya ödüle layık görülmek gibi özellikler vize alma şansınızı artırıyor.

Startup’ların çoğunlukla yatırım aldığı, yatırım yapmadığı göz önünde bulundurulduğunda, girişimcilere O-1 vizesi tavsiye ediliyor. Şirketlerin şube açması durumunda ise L-1 yönetici transfer vizesine başvuru yapılabiliyor. Bu vize türü şirketlerin Amerika’daki şubelerine Türkiye’deki yöneticileri transfer etmelerini sağlıyor.

ABD’de İş Yaparken Girişimcilerin Yaptığı Hatalar

Girişimcilerin vize süreçlerinde yaptıkları en büyük hata, “bize hallederiz” mantığıyla hareket edip farklı vizelerle ABD’ye gelmek. Bu gibi durumlar vize başvurularının reddedilmesine neden olabiliyor. Ayrıca, ABD’deki bürokraside de vize işlemlerinde aksaklıklar yaşanabiliyor.

Bu nedenle, işin uzmanından danışmanlık almak ve gerekli yasal süreçleri takip etmek önemli. Vize konularında uzman bir avukatla çalışmak, sorun yaşamadan ABD pazarına açılmak için büyük önem taşıyor. Amerika’da bu konuda yetkin Türk avukatlar bulunuyor. Amerika’da girişim yaparken yasal olmayan yollara başvurmak, geri dönülemez sorunlara yol açıyor. Amerika’da vize başvurularında Türkiye’ye özel ayrımcılık yok ve ve başvuru sahiplerinin bu konuda endişe etmemeli.

Girişimciler ve yatırımcılar için ABD’de alınabilecek vizeler

H-1B Vizesi: Amerika’da uzmanlık gerektiren işlerde çalışan yabancı uyruklu işçilere veriliyor.

O-1 Vizesi: Bilim, sanat, eğitim, iş dünyası veya atletizm alanlarında olağanüstü yetenek veya başarıya sahip kişilere veriliyor.

E-2 Vizesi: Anlaşmalı ülkelerden gelen yatırımcıların ABD’de şirket kurmasına veya mevcut bir şirkete yatırım yapmasına olanak tanıyor.

L-1 Vizesi: Yöneticileri ve uzman çalışanları bağlı şirketleri arasında transfer etmeye olanak tanıyor.

Yeni Ryzen 9000 serisi işlemciler, Intel’e fark atıyor!

0

CES 2025 etkinliğinde AMD, oyun ve içerik üretim performansında çıtayı yükselten yeni nesil işlemcilerini duyurdu. Ryzen 9 9950X3D ve Ryzen 9 9900X3D, Zen 5 mimarisini ve ikinci nesil 3D V-Cache teknolojisini bir araya getirerek oyunseverler ve profesyonel kullanıcılar için en üst düzey deneyimi vaat ediyor. Özellikle Ryzen 9 9950X3D, sahip olduğu 16 çekirdek, 32 iş parçacığı ve etkileyici 128 MB L3 önbelleğiyle dikkat çekiyor. AMD’ye göre bu işlemci, Intel’in en güçlü Core Ultra 9 285K modeline kıyasla oyun performansında %20, içerik üretiminde ise %10 daha üstün bir performans sunuyor.

Yeni Ryzen 9000 serisi işlemciler, Intel’e fark attı

Ryzen 9 9950X3D, boost frekansıyla 5.7 GHz’e kadar çıkabilirken, 170W’lık bir TDP değerine sahip. Bu işlemci, AMD’nin belirttiği üzere, önceki nesil Ryzen 9 7950X3D‘ye kıyasla oyunlarda %8, içerik üretiminde ise %13 daha hızlı çalışıyor. Aynı zamanda önceki bir alt model olan Ryzen 7 9800X3D’ye karşı ise %1’lik bir oyun avantajı sunuyor. Bu gelişmeler, oyuncular ve yüksek performans talep eden kullanıcılar için dikkat çekici bir tercih alanı oluşturuyor.

Ryzen 9 9900X3D, 12 çekirdek, 24 iş parçacığı ve toplamda 140 MB önbelleğiyle ailenin daha uygun maliyetli ancak yine de güçlü bir alternatifi olarak dikkat çekiyor. AMD, bu modelin performans verilerini henüz detaylandırmasa da, yüksek FPS ve içerik üretim senaryolarında rekabetçi bir seviyede olduğunu belirtiyor.

Bu işlemcilerin her ikisi de AMD’nin 2. nesil 3D V-Cache teknolojisiyle donatılmış durumda. Bu teknoloji, işlemci çekirdeklerine yerleştirilen 3D yığınlı SRAM sayesinde oyunlarda düşük gecikme ve yüksek performans sağlıyor. Ancak AMD, bu performans artışının her oyunda aynı derecede etkili olmadığını da ifade ediyor.

AMD’nin yaptığı performans testlerine göre, Ryzen 9 9950X3D, 40 farklı oyun üzerinde gerçekleştirilmiş testlerde Intel’in rakip modellerine kıyasla %20’ye varan üstünlük sağlıyor. Bu işlemcilerin özellikle rekabetçi oyunlarda yüksek kare hızlarıyla öne çıkması, oyuncuların tercihlerinde önemli bir rol oynayacak.

Yeni işlemcilerin Mart 2025’te piyasaya sürüleceği duyurulurken, fiyatlandırma bilgisi henüz açıklanmadı. AMD, bu modelleriyle yüksek performans talep eden kullanıcılar için lider bir seçenek sunmayı hedefliyor. Ancak fiyat-performans dengesi arayanlar için Ryzen 7 9800X3D halen en ideal seçenek olmaya devam edecek gibi görünüyor.

Nvidia Reflex 2 teknolojisi görücüye çıktı!

0

Nvidia, CES 2025 etkinliğinde oyun dünyasına yenilik getiren Reflex teknolojisinin yeni versiyonu olan Nvidia Reflex 2 teknolojisini duyurdu. İlk olarak 2020’de tanıtılan Reflex, giriş gecikmesini minimum seviyeye indirerek rekabetçi oyunlarda daha akıcı bir deneyim sunmuştu. Reflex 2, bu başarıyı bir adım öteye taşıyarak özellikle düşük gecikmeye önem veren oyuncuların beklentilerini karşılayacak şekilde geliştirildi.

Nvidia Reflex 2 teknolojisi tanıtıldı

Reflex 2’nin en dikkat çeken yeniliklerinden biri, “Frame Warp” teknolojisi oldu. Bu teknoloji, GPU’nun işlediği kareyi en güncel fare girdisine göre optimize ederek ekrana ulaştırıyor. Nvidia’ya göre, Reflex 2, giriş gecikmesini Reflex 1’e kıyasla %75’e kadar düşürebiliyor. Örneğin, The Finals gibi bir oyunda Reflex 2’nin aktif olduğu senaryoda gecikme süresi 14 ms’ye kadar inmiş durumda. Reflex 1’de bu sürenin yaklaşık 27 ms olduğu düşünüldüğünde, etkileyici bir ilerleme kaydedildiği görülüyor. Reflex 2’nin, özellikle yüksek FPS gerektiren oyunlarda daha düşük gecikme süreleri sağladığı belirtiliyor. Valorant gibi oyunlarda bu teknoloji ile gecikme 3 ms’nin altına indirilebiliyor, ki bu şimdiye kadar ölçülen en düşük değerlerden biri.

Frame Warp, ekrandaki gecikmeleri azaltmanın yanı sıra, görüntüde oluşabilecek hataları engellemek için gelişmiş bir algoritma kullanıyor. Bu algoritma, önceki karelerden kamera, renk ve derinlik verilerini çekerek görüntü boşluklarını dolduruyor ve hareketin sonuçlarının oyuncu tarafından hızlıca görülmesini sağlıyor. Reflex 2 teknolojisi, özellikle CPU’nun darboğaz oluşturduğu senaryolarda da önemli avantajlar sunuyor.

Şu anda Reflex 2, yalnızca yeni tanıtılan GeForce RTX 50 serisi ekran kartları ile kullanılabilecek. Ancak Nvidia, bu teknolojinin zamanla diğer RTX kartlarına da entegre edileceğini açıkladı. Reflex’in halihazırda desteklendiği Apex Legends, Call of Duty: Warzone 2.0, Overwatch 2, Valorant ve Fortnite gibi popüler oyunların Reflex 2’yi de benimsemesi bekleniyor. Reflex 2, oyuncuların reflekslerini daha hızlı ve keskin şekilde oyuna yansıtmasını sağlayarak rekabetçi oyun deneyimini yeniden tanımlıyor.

Türkiye, 2000 km menzilli balistik füze geliştirecek!

Türkiye’nin savunma sanayisinde gerçekleştirdiği önemli atılımların en yenisi, 2000 kilometre menzilli balistik füze geliştirme programı oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası yaptığı açıklamalarda, Türkiye’nin savunma sanayisindeki ilerlemelerini vurgularken bu uzun menzilli füze projesi hakkında da detaylar verdi. Erdoğan, balistik füze programında hızlanıldığını belirterek, “Çelik Kubbe Projesi’ni başlattık. SİPER Ürün-1 sistemi envantere dahil edildi ve 2000 kilometre ve üzeri menzilli füze programımızı geliştirme kararı aldık.” ifadelerini kullandı.

Türkiye, 2000 km menzilli balistik füze geliştiriyor

Türkiye, bu alandaki gelişmeleriyle bölgesel bir güç olma yolunda önemli adımlar atıyor. Halihazırda envantere alınmış TAYFUN ve BORA gibi balistik füzelerin yanı sıra geliştirilmekte olan CENK ve GEZGİN füzeleri de dikkat çekiyor. TAYFUN, 550 kilometrenin üzerinde bir menzile sahipken, CENK’in 1000 kilometreden fazla bir menzile ulaşması hedefleniyor. BORA ise 280 kilometrelik menziliyle TSK’nin şu anda kullandığı en uzun menzilli balistik füze olarak öne çıkıyor. Seyir füzesi kategorisinde değerlendirilen GEZGİN’in de TÜBİTAK-SAGE tarafından geliştirilmekte olduğu biliniyor.

Erdoğan’ın açıkladığı 2000 kilometre menzilli füze projesi, Türkiye’nin balistik füze teknolojilerindeki yeteneklerini daha da ileri taşıyacak ve “Orta Menzilli Balistik Füze (MRBM)” kategorisinde yer alacak. Balistik füzeler menzil açısından çeşitli sınıflara ayrılıyor: Kısa Menzilli Balistik Füzeler (SRBM) 300-1000 kilometre arası, Orta Menzilli Balistik Füzeler (MRBM) 1000-3500 kilometre arası, Uzun Menzilli Balistik Füzeler (IRBM) 3500-5500 kilometre arası, Kıtalararası Balistik Füzeler ise (ICBM) 5500 kilometrenin üzeri menzile sahip olarak sınıflandırılıyor.

Savunma sanayisi projelerinde Türkiye’nin gösterdiği ilerleme sadece balistik füzelerle sınırlı değil. Erdoğan, Milli Muharip Uçak KAAN ve HÜRJET’in uçuş testlerine devam edildiğini, GÖKBEY helikopterinin ilk teslimatlarının gerçekleştirildiğini ve insansız hava araçları kategorisinde Bayraktar TB3, TB2, Akıncı ve ANKA-3 gibi modellerin başarıyla kabul testlerinden geçtiğini açıkladı. TB3, kısa pistli bir gemiye iniş-kalkış yapabilen ilk SİHA olarak tarihe geçerken, insansız savaş uçağı KIZILELMA’nın üretim ve test süreçleri de hızla sürdürülüyor.

Bu kapsamlı gelişmeler, Türkiye’nin savunma sanayisindeki bağımsızlık hedeflerini perçinlerken, hem bölgesel güvenlikte hem de uluslararası arenada stratejik bir güç olma yolundaki kararlılığını sergiliyor.

Sony ve Honda’nın elektrikli otomobili Afeela 1 satışa çıktı!

Sony ve Honda’nın ortak girişimiyle geliştirilen elektrikli otomobil Afeela, teknoloji ve otomobil dünyasında dikkatleri üzerine topluyor. İlk model olan Afeela 1, CES 2025 etkinliğinde düzenlenen bir basın toplantısıyla tanıtıldı ve ön siparişe açıldı. Afeela 1, Sony Honda Mobility CEO’su Yasuhide Mizuno’nun açıklamalarına göre iki farklı donanım seçeneğiyle piyasaya sürülecek: Afeela 1 Origin ve daha üst segment olan Afeela 1 Signature. Bu modeller, yenilikçi teknolojileri, lüks tasarımı ve sürdürülebilir bir sürüş deneyimini bir araya getiriyor.

Sony ve Honda’nın elektrikli otomobili Afeela 1 satışa çıkıyor

Afeela 1 Origin modeli 89.900 dolar, Signature modeli ise 102.900 dolar fiyat etiketine sahip. Her iki seçenek, üç yıllık ücretsiz araç içi hizmetler ile birlikte sunuluyor. Bu hizmetler, ileri seviye Level 2+ sürücü destek sistemi ve yapay zeka destekli kişisel asistan gibi özellikleri kapsıyor. Ancak şu an için araç yalnızca Kaliforniya’da satışa sunulmuş durumda. Potansiyel alıcılar, 200 dolarlık iade edilebilir depozito ödeyerek ön sipariş verebiliyorlar. Ancak aracın Kaliforniya dışındaki eyaletlere ya da diğer ülkeler için satışa sunulma tarihi henüz belirlenmiş değil.

Afeela 1, etkileyici teknik özellikleriyle de dikkat çekiyor. Araç, 91 kWh kapasiteli bir batarya ile donatılmış ve tam şarjla yaklaşık 482 kilometre menzil sunuyor. Ayrıca Tesla’nın Supercharger şarj ağıyla uyumluluk gösteriyor. Daha yüksek fiyatlı Signature modeli, 2026 yılında teslim edilmeye başlanacakken, Origin modelinin teslimatları 2027’yi bulacak. Aracın “Core Black” adı verilen tek bir renk seçeneği bulunuyor ve tasarımı kısa çıkıntıları ve uzun dingil mesafesi ile Tesla ve Lucid Air modellerine benzetiliyor.

İç mekânda tamamen dokunmatik ekranlarla kaplı bir ön panel, 40 sensör ve kamera desteği ile yarı otonom sürüş yeteneği, dört tekerlekten çekiş sistemi (önde ve arkada 180 kW motorlarla) ve artırılmış gerçeklik entegrasyonu gibi özellikler sunuluyor. Ayrıca, Afeela 1’in artırılmış gerçeklik ve sanal dünya entegrasyonu gibi dijital özellikleri de aracı rakiplerinden ayıran detaylar arasında. CES etkinliğinde CEO Mizuno, “Gel buraya, Afeela” komutuyla aracı sahneye çağırarak bu yenilikçi yaklaşımı sergiledi. Sony’nin bu aracı sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda sürüş deneyiminin ötesine geçen dijital bir platform olarak konumlandırmayı hedeflediği açıkça görülüyor.

Robot süpürgeye dönüşen dikey süpürge tasarlandı!

Eufy, CES 2025 fuarında ev temizliğine yönelik inovatif bir adım atarak Eufy E20 modelini tanıttı. Bu yeni cihaz, robot süpürge ile dikey süpürge konseptlerini tek bir üründe buluşturuyor. Eufy E20, kullanıcıların farklı temizlik ihtiyaçlarına cevap verebilmek için dönüştürülebilir bir yapıya sahip. İster zeminde bağımsız çalışan bir robot süpürge olarak kullanılabiliyor, isterse sap aksesuarı eklenerek manuel temizlik için dikey süpürgeye dönüştürülebiliyor. Bu dönüşüm, özellikle detaylı temizlik gereken alanlarda kullanıcıya daha fazla kontrol sunuyor.

Robot süpürgeye dönüşen dikey süpürge geliştirildi

Cihazın tasarımında ana motor ve toz haznesi merkezi bir rol oynuyor. Toz haznesi, kolay bir şekilde hem robot süpürge ünitesine hem de dikey süpürge aparatına takılabiliyor. Bu sayede kullanıcı, ihtiyaç duyduğu temizleme modunu hızla değiştirebiliyor. Sök-tak mekanizmasının pratikliği ise cihazı daha kullanıcı dostu hale getiriyor.

Ayrıca, Eufy E20’nin enerji verimliliği dikkat çekiyor; cihaz tam şarjla üç saate kadar kesintisiz çalışabiliyor. Şarj süresi ise iki buçuk saat olarak belirtiliyor. Robot süpürge modunda cihaz, 15 mm yüksekliğe kadar engelleri algılayıp aşabilme kapasitesine sahip. Ayrıca, 75 gün boyunca hazne boşaltma gerektirmeyen büyük bir toz istasyonu ile destekleniyor.

Eufy E20’nin inovatif yapısına rağmen bazı kısıtlamalar mevcut. Robot süpürge modunda ıslak mop özelliği bulunmuyor. Benzer şekilde, halı ya da kilim gibi yüzeylerden kaçınma gibi ileri seviye robotik sistemler de cihazda yer almıyor. Ancak bu eksiklikler, cihazın çok yönlü temizlik kapasitesiyle dengeleniyor. Eufy E20’nin fiyatı 550 dolar seviyesinde, bu da diğer birçok robot süpürgeye göre daha yüksek bir maliyeti işaret ediyor. Bununla birlikte, hem manuel hem de otomatik temizlik modlarını tek bir cihazda toplaması, bu ürünü eşsiz bir seçenek haline getiriyor. Özellikle fonksiyonel bir çözüm arayan kullanıcılar için Eufy E20, piyasada dikkat çeken bir alternatif olacak gibi görünüyor.

Anker, ekranlı şarj adaptörünü görücüye çıkardı!

0

Anker, CES 2025 etkinliğinde yenilikçi özelliklerle donatılmış Zolo 3C1A duvar tipi şarj adaptörünü tanıtarak teknoloji meraklılarının dikkatini çekmeyi başardı. Bu GaN (Gallium Nitride) tabanlı şarj adaptörü, kompakt tasarımına rağmen 140W’a kadar hızlı şarj sunma kapasitesine sahip. Özellikle sahip olduğu bilgi ekranı, kullanıcı deneyimini geliştirmek amacıyla çok yönlü veriler ve animasyonlarla desteklenmiş. Mini ekranda her bir USB portunun enerji tüketimi, adaptör sıcaklık durumu ve hızlı şarj bildirimleri gibi teknik bilgiler net bir şekilde görülebiliyor. Bunun yanında, bağlı cihazların kullanım ömrünü saat bazında görüntüleyen ekran, hem işlevselliği hem de estetiği bir arada sunuyor.

Anker, ekranlı şarj adaptörünü tanıttı

Adaptörün bağlantı özellikleri oldukça çeşitli ve kullanıcı dostu. Üzerinde üç adet USB Tip-C ve bir adet USB Tip-A bağlantı noktası yer alıyor, böylece farklı cihazları aynı anda şarj etmek mümkün hale geliyor.

Anker, ekranlı şarj adaptörünü tanıttı.

Güç çıkış kapasitesi toplamda 140W’a ulaşıyor ve bu, modern dizüstü bilgisayarlar, akıllı telefonlar, tabletler ve diğer şarj edilebilir cihazlar için yeterli enerji sağlamasına olanak tanıyor. Adaptör ayrıca USB PD3.1 ve UFCS gibi hızlı şarj standartlarını destekliyor. Bu, sadece yüksek performanslı bir şarj deneyimi sunmakla kalmayıp aynı zamanda cihaz uyumluluğunu genişletiyor. Özellikle USB PD3.1 desteği, birçok ileri teknoloji ürünü için hızlı ve güvenli şarj avantajı sağlıyor.

Anker Zolo 3C1A, Çin pazarında bir süredir kullanıcıların beğenisine sunulmuş bir ürün. 43 dolar civarındaki fiyat etiketiyle bütçe dostu bir seçenek olarak dikkat çekiyor. Hem uygun fiyatı hem de sunduğu üstün özelliklerle geniş bir kullanıcı kitlesine hitap ediyor. Bu şarj adaptörü, hızlı şarj performansını işlevsel bir bilgi ekranıyla buluşturarak piyasadaki rakiplerinden farklılaşmayı başarıyor. Özellikle, hem birden fazla cihazı şarj etmek isteyen kullanıcılar hem de enerji tüketim verilerini detaylı bir şekilde takip etmek isteyen teknoloji tutkunları için ideal bir çözüm sunuyor. Anker’in bu yenilikçi ürünü, şarj teknolojisinde kullanıcı odaklı bir dönemin habercisi olarak değerlendiriliyor.

Yerli yapay zeka, dolandırıcılık yapan 64 bin siteyi tespit etti!

USOM, Türkiye’nin siber güvenliğini sağlamak amacıyla önemli adımlar atmaya devam ederken, geliştirdiği yerli yapay zeka sistemi sayesinde phishing (oltalama) saldırılarına karşı etkili bir koruma sağlıyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu tarafından yapılan açıklamada, USOM’un oltalama amacıyla oluşturulan 64.115 sahte siteyi tespit edip erişime engellediği belirtildi.

Yerli yapay zeka, dolandırıcılık yapan 64 bin siteyi engelledi

Bu siteler genellikle tanınmış markaları taklit ederek ya da kullanıcıları sahte ödüllerle cezbederek kişisel bilgilerini çalmayı hedefliyor. Yerli yapay zeka bu tür siteleri otomatik olarak tespit ediyor ve tehdit oluşturulmadan müdahale ediyor.

Yerli yapay zeka, dolandırıcılık yapan 64 bin siteyi engelledi.

USOM çatısı altındaki SOME ekipleri, sadece phishing saldırılarını değil, aynı zamanda zararlı yazılım ve diğer siber tehditlerle ilişkili adreslere erişimi de engellemekte aktif rol oynuyor. Son bir haftada, zararlı içerik barındıran 424.156 internet adresine yapılan toplam 282 milyon 33 bin erişim isteği durdurularak kullanıcılar güvence altına alındı. Bu sistemlerin etkin bir şekilde çalışmasını desteklemek amacıyla USOM, anlık olarak 17 milyon IP adresini tarayarak risk taşıyan güvenlik açıklarını tespit ediyor ve müdahale edilmesi için ilgili kurumlara bilgi veriyor.

USOM bünyesinde, yerli yazılımlar “Avcı,” “Azad” ve “Kasırga” projeleri de ulusal siber güvenlikte kritik görevler üstleniyor. Özellikle Kasırga, haftalık olarak gerçekleştirilen 130 tarama ile 285 farklı portun zafiyet analizini yaparak internet üzerindeki açıkları sistematik olarak denetliyor. 2.317 SOME ekibi, 7.981 uzman personel ve 400 USOM uzmanından oluşan geniş bir kadroyla faaliyet gösteren USOM, 2024 yılında 15.330 siber güvenlik açığını tespit edip müdahale edilmesi için gerekli adımları attı. Bu kapsamlı ve milli yaklaşım, Türkiye’nin dijital altyapısını siber saldırılara karşı daha dirençli hale getirmeyi amaçlıyor.

ARM tabanlı bilgisayarlara yönelik Snapdragon X tanıtıldı!

0

Qualcomm, ARM tabanlı dizüstü bilgisayar pazarına yönelik önemli bir adım atarak yeni Snapdragon X işlemcisini tanıttı. Şirketin uzun süredir merakla beklenen bu hamlesi, uygun fiyatlı dizüstü bilgisayar segmentinde güçlü performansı, uzun pil ömrünü ve erişilebilirliği bir araya getiriyor.

ARM tabanlı bilgisayarlara yönelik Snapdragon X görücüye çıktı

TSMC’nin gelişmiş 4nm N4P üretim teknolojisiyle üretilen Snapdragon X, sekiz çekirdekli yapıya sahip ve bu çekirdekler, dört performans ile dört verimlilik çekirdeği olarak ayrılıyor. İşlemci, maksimum 3.00GHz saat hızına ulaşabiliyor ve 30MB önbelleği bünyesinde barındırıyor. Ancak hız artırma özelliği hakkında bilgi verilmediği için performansın yalnızca bu saat hızıyla sınırlı olup olmadığı henüz netlik kazanmadı.

Grafik performansı tarafında, Snapdragon X, 1.7 TFLOPS seviyesinde güç sunan Adreno GPU ile donatılmış durumda. Yapay zekâ uygulamaları içinse işlemci, 45 TOPS’a kadar işleme gücüne sahip Hexagon NPU’yu kullanıyor. Bu özellikler, işlemciyi yapay zekâ yetenekleri açısından segmentinde güçlü bir konuma taşıyor. Yüksek hızlı LPDDR5X RAM desteği (64GB’a kadar) ve PCIe NVMe Gen 4 SSD ile gelen işlemci, modern bağlantı ihtiyaçlarını karşılamak için X65 5G modem ve Wi-Fi 7 teknolojisini de içeriyor. Ayrıca, üç harici 4K 60Hz monitör desteği sunarak kullanıcı deneyimini zenginleştiriyor.

Snapdragon X’in, uygun fiyatlı ARM tabanlı dizüstü bilgisayarların erişimini genişletmesi ve bu segmentte yeni bir standart belirlemesi bekleniyor. Ancak bu rekabetçi pazar, yalnızca donanım özellikleriyle değil, aynı zamanda yazılım uyumluluğuyla da belirleniyor. Apple’ın M1 işlemcili Mac modellerinde uygulama uyumluluğu sorunlarını aşarak başarı elde ettiği göz önüne alındığında, Qualcomm’un bu alanda nasıl bir strateji izleyeceği büyük önem taşıyor. Yeni Snapdragon X işlemcisi, 600 dolarlık fiyat segmentindeki ARM tabanlı laptoplar için önemli bir çözüm sunarken, bu pazardaki başarısını yazılım ve donanım entegrasyonu belirleyecek.

Güneş enerjisi dönüşümü rekoru kırıldı!

Çinli bir üretici güneş modülü verimliliğinde yeni bir dünya rekoru kırdı. Laboratuvar testlerinde, Trina’nın geniş yüzeyli n-tipi tamamen pasifleştirilmiş heterojunction (HJT) modüllerinin verimlilik oranı yüzde 25,44 olarak kaydedildi.

Almanya’daki önde gelen güneş araştırma enstitüsü Fraunhofer CalLab bu kilometre taşını doğruladı. Trina, sonuçların yalnızca HJT teknolojisi için bir rekor kırmadığını, aynı zamanda tek kristalli silikon güneş hücresi modüllerinin fotoelektrik dönüşüm verimliliğinde de yeni bir kilometre taşını işaret ettiğini iddia ediyor. Bu, güneş enerjisi dönüşümünde önemli bir gelişme.

Çin’de güneş enerjisi dönüşümü rekoru

Şirket daha önce HJT’ye dayalı daha geniş alanlı n-tipi TOPAS güneş hücresinin yüzde 27,08 verimliliğe ulaştığını, ön ve arka temas hücreleri için yeni bir rekora imza attığını duyurmuştu. Aralık ayında, Seul merkezli Qcells tandem güneş hücresiyle yüzde 28,6 enerji dönüşüm verimliliğine ulaşarak yeni bir dünya rekoru kırdı. Güneş enerjisi dönüşümü alanında Çin’deki gelişmeler dikkat çekici.

Trina’nın HJT modülleri, laboratuvar testlerinde dikkate değer bir yüzde 25,44 verimlilik elde ederek güneş teknolojisinde yeni bir ölçüt belirledi. Yenilenebilir enerji çözümlerinin geliştirilmesinde önemli bir husus, güneş enerjisi dönüşüm oranının kullanılabilir elektriğe dönüştürülme yüzdesini ölçen verimliliktir. Daha küçük güneş enerjisi kurulumları, fiyatları düşüren ve sürdürülebilir enerjinin erişilebilirliğini ve uygun fiyatlılığını artıran artan verimlilikle mümkün hale gelir.

Pasifleştirme, bu başarıyı mümkün kılan teknolojidir. Kusurları azaltmak ve performansı artırmak için hücrenin yüzeyini kaplamak, güneş hücresi tasarımında önemli bir teknolojidir. Pasifleştirme, kusurları düzelterek güneş hücrelerinin toplam verimliliğini artırır. Güneş enerjisi dönüşümü sistemlerinin önemli bir bileşeni, kullanılabilir elektrik gücüne dönüştürülen güneş enerjisinin oranı olarak tanımlanan hücre verimliliğidir.

Artan verimlilik, daha küçük bir yüzey alanından daha fazla enerji üretilmesine olanak sağlayarak güneş enerjisi kurulumları için gereken fiziksel alanı azaltır. Ayrıca, güç üretimini iyileştirerek ve malzeme ve kurulum maliyetlerini düşürerek, artan verimlilik güneş enerjisi dönüşümü teknolojisinin toplam maliyetlerini düşürür ve güneş enerjisi teknolojisinin erişilebilirliğini ve sürdürülebilirliğini artırır.

Google, yapay zekalı dünya modelleri oluşturacak!

Google DeepMind, “dünya modelleri” adı verilen yeni bir yapay zeka projesiyle önemli bir adım atarak fiziksel çevrelerin simüle edilebileceği bir yapay zeka sistemi geliştirmek üzere çalışmalara başladı. Bu yenilikçi proje, özellikle oyunlar ve robot teknolojileri için gerçekçi ve dinamik ortamlar oluşturmayı hedefliyor. Projenin başında, video üretimi ve dünya simülatörleri konusunda uzman olan Tim Brooks yer alıyor. Brooks, OpenAI’ın Sora projesinde edindiği deneyimlerle projeye liderlik etmek üzere Ekim ayında DeepMind’e katıldı.

Google, yapay zekalı dünya modelleri oluşturuyor

Dünya modelleri, yapay zekanın fiziksel dünyanın dinamiklerini anlaması ve tahmin edebilmesi için geliştirilen içsel temsillerdir. İnsanların çevresel olayları anlamak ve tahmin etmek için zihinlerinde kurduğu modeller gibi, yapay zeka da bu temsilleri kullanarak gerçek dünyanın davranışlarını ve olaylarını simüle edebilir. Bu sayede yapay zeka, nesneler arası etkileşimleri, fizik kurallarını ve olayların gelecekteki akışını anlamlandırabilir. Örneğin, bir futbol maçındaki oyuncunun, bir topu koşan bir oyuncuya atarken mesafeyi, hız farkını ve hedefi hesaba katması gibi karmaşık süreçler, dünya modelleriyle yapay zeka sistemlerine adapte edilebilir.

Google, yapay zekalı dünya modelleri oluşturuyor.

Bu yaklaşım, sadece oyunlar ve robotlar için değil, aynı zamanda görsel akıl yürütme, gerçek zamanlı simülasyonlar ve hatta sinematik içeriklerin üretiminde devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Nvidia’nın kısa süre önce tanıttığı Cosmos projesine benzer bir şekilde, dünya modelleri de yapay zeka destekli robotların ve sistemlerin eğitim süreçlerinde, fiziksel dünyanın gerçekçi simülasyonları üzerinden daha etkili şekilde eğitilmesine olanak tanıyacak.

DeepMind, bu projeyle OpenAI ve Nvidia gibi rakiplerini geride bırakarak yapay genel zeka (AGI) geliştirme yolunda öncü olmak istiyor. AGI hedefi, insan seviyesindeki genel zekaya yakın bir yapay zeka geliştirmek olarak tanımlanıyor. Dünya modellerinin, görsel verilerle çok modlu eğitimler, simülasyon tabanlı öğrenme ve planlama süreçlerinde büyük katkı sağlaması bekleniyor. DeepMind, bu doğrultuda dünya modelleri üzerinde çalışacak araştırmacı ve mühendisler için işe alım ilanları da yayımladı.

Projenin oyun endüstrisinde daha gerçekçi ve etkileşimli deneyimler, robotik alanda ise otonom sistemler için daha hassas kontrol mekanizmaları sunabileceği belirtiliyor. Google, bu adımla birlikte AGI vizyonunu gerçekleştirmede önemli bir mesafe kat etmeyi hedeflerken, teknolojinin gelecekte çok daha geniş ölçekli yapay zeka projeleri için bir temel teşkil edeceği düşünülüyor.