Google, bölünmemek için taviz verecek!

0

Google, reklam ve arama motoru alanındaki tekelcilik suçlamalarından kaynaklı bir bölünme ihtimalini engellemek için tavizler vermeye hazırlanıyor. ABD Adalet Bakanlığı ile süren mahkeme davası kapsamında, Virginia Bölge Mahkemesi’nde beklenen karar öncesinde Google, savunmasını güçlendirmek adına yeni bir itiraz dosyasını mahkemeye sundu. Özellikle Chrome tarayıcısının ayrı bir şirket olarak ayrılması gerektiğini öne süren önerilere karşı çıkan şirket, hukuki mücadelesini sürdürüyor.

Google, bölünmemek için taviz vermeye hazırlanıyor

Ağustos ayında Kolombiya Mahkemesi’nin Google’ın tekelleştiği yönünde karar vererek bölünmeyi tavsiye etmesi, Google’ı üst mahkemeye temyiz başvurusunda bulunmaya yöneltti. Nisan 2025’te alınacak nihai karar öncesi şirket, Mart ayında gözden geçirilmiş savunmasını sunacak. Bu süre zarfında, bölünmeyi önlemek amacıyla çeşitli politikalar geliştirdiği görülüyor. Google’ın Kurumsal İletişim Sorumlusu Lee-Anne Mulholland’ın yaptığı açıklamalarda, şirketin müşterilere yönelik esneklik sağlayan değişiklikler sunduğu belirtiliyor.

Google, bölünmemek için taviz vermeye hazırlanıyor.

Örneğin, Apple ile yapılan anlaşma kapsamında, Safari tarayıcısında varsayılan olarak Google Arama Motoru kullanılsa da iPad veya Mac kullanıcılarına alternatif bir arama motorunu tercih etme seçeneği sunulacak. Bunun yanı sıra, her 12 ayda bir tarayıcıların varsayılan arama motoru seçiminde değişiklik yapılabilmesi ve Google’ın uygulama paketiyle gelen Chrome veya Google Arama uygulamalarında kullanıcı tercihine imkan verilmesi gibi adımlar da gündeme getiriliyor.

Tekelcilik suçlamalarına karşı savunmasını güçlendirmek isteyen Google’ın bu hamleleri, şirketin bölünme riskini ortadan kaldırma ve regülatörlerin dikkatini yatıştırma hedefini yansıtıyor. Ancak dava süreci sonuçlanana kadar, bu politikaların şirketin tekel pozisyonu üzerindeki etkisi ve yetkililer tarafından nasıl değerlendirileceği netlik kazanmayacak gibi görünüyor.

Qualcomm ile ARM arasındaki davada karar çıktı!

0

Qualcomm, yıl sona ermeden ARM ile süregelen davadan sevindirici bir haber aldı. Teknoloji dünyasında geniş yankılar uyandıran bu hukuki süreç, ARM’nin Qualcomm’un mevcut lisans sözleşmesini sorgulamasıyla başlamıştı. Ancak mahkeme, Qualcomm’un savunmasını haklı bularak kararını açıkladı. Jüri, Qualcomm’un ARM ile halihazırda geçerli olan lisans sözleşmesinin devam etmesi gerektiğine hükmetti ve ARM’nin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedemeyeceğine karar verdi. Böylece Qualcomm, Nuvia mimarisini temel alan Snapdragon X yonga setlerinin satışını sürdürme hakkını korumuş oldu.

Qualcomm ile ARM arasındaki davada karar belli oldu

ARM ve Qualcomm, uzun yıllar boyunca sektörde uyum içinde çalışmış olsalar da, Apple’dan ayrılan mühendislerin kurduğu Nuvia girişimi, bu dostluğu farklı bir boyuta taşıdı. ARM mimarisine dayalı yenilikçi bir yonga mimarisi geliştiren Nuvia, Qualcomm tarafından satın alınarak sektörde önemli bir adım atılmıştı. Ancak ARM, bu satın almayı takiben Nuvia’nın devraldığı lisansların geçersiz olduğunu öne sürerek, yeniden bir lisans anlaşması yapılmasını talep etti. Qualcomm ise mevcut sözleşmenin geçerliliğinde ısrar ederek anlaşmazlığı mahkemeye taşıdı.

Qualcomm ile ARM arasındaki davada karar belli oldu.

Mahkemenin Qualcomm lehine sonuçlanması, ARM’nin mevcut lisans ortakları üzerinde doğrudan bir etki yaratabilir. Bu karar sonrası Qualcomm hisselerinde artış yaşanırken, ARM lisans ortakları da benzer davalarla hak talebinde bulunmak için cesaret kazanmış olabilir. Öte yandan, mahkeme Nuvia’nın ARM patentlerini ihlal edip etmediği konusundaki davada net bir sonuca ulaşmadı.

Bu konuda her iki tarafın uzlaşma sağlaması gerektiğini belirten mahkeme, yeni bir dava açılmasının önüne geçilmesini tavsiye etti. Qualcomm’un bu zaferi, şirketin sektör üzerindeki gücünü pekiştirirken, ARM ile ilişkilere dair yeni bir dönemin de kapısını araladı.

Türkiye otonom araç teknolojisinde yeni bir döneme giriyor!

Türkiye, 1 Aralık 2024’te yürürlüğe giren “Tam Otonom Araçların Otonom Sürüş Sistemine İlişkin Yönetmelik” ile otomotiv sektöründe tarihi bir adım attı. Bu düzenleme, otonom araç teknolojilerinin geliştirilmesi ve uluslararası standartlarla uyum sağlanması açısından büyük bir öneme sahip.

Öyle ki uzmanlar bu düzenlemenin Türkiye’nin otomotiv sanayisi için uluslararası arenada rekabet avantajı yaratacağını belirtiyor. Yönetmelik otonom araçların güvenlik standartları, çevresel etkiler ve veri güvenliği gibi kritik alanlarda önemli gereklilikler sunuyor. Avrupa Birliği standartlarıyla uyumlu olan bu düzenleme Türkiye’nin ihracat potansiyelini de artırabilir.

Avrupa standartlarına uyum sağlayan yeni düzenleme Türkiye’yi nasıl etkileyecek?

Otonom araç teknolojilerinin küresel pazardaki büyüklüğü hızla artarken bu alandaki yatırımlar da dikkat çekiyor. 2023 yılında 30 milyar dolarlık bir hacme ulaşan sektörün 2030 yılına kadar %23,2’lik yıllık bileşik büyüme oranıyla genişlemesi bekleniyor. Çin, ABD ve Almanya gibi ülkeler AR-GE yatırımları ve test merkezleriyle bu alanda liderliklerini pekiştiriyor.

Türkiye de yeni yönetmelik sayesinde uluslararası standartlara uyum sağlayarak bu büyüyen pazarda söz sahibi olabilir. Özellikle Avrupa’da giderek yaygınlaşan otonom otobüs uygulamaları ve Türkiye’nin bu alandaki inovatif çözümleri ekonomiye ve sürdürülebilirliğe katkı sağlayabilir.

Otonom araçların kazaları azaltma ve yaşam kalitesini artırma potansiyeli küçümsenemez. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, trafik kazalarının %95’i insan hatasından kaynaklanıyor ve her yıl 1,35 milyon kişi bu kazalarda hayatını kaybediyor.

Otonom araç teknolojileri insan hatalarını minimize ederek bu oranları düşürebilir. Ayrıca trafik akışını iyileştirme potansiyeli ile yaşam kalitesini artırabilir. Bu dönüşüm sadece ulaşım alanında değil ekonomik ve sosyal alanlarda da olumlu etkiler yaratacaktır.

Yönetmeliğin başarısı için hukuki altyapının oluşturulması ve AR-GE yatırımlarının artırılması kritik öneme sahip. Otonom araçların kullanımında özellikle araç kazalarında sorumluluğun belirlenmesi ve veri güvenliği gibi konularda net yasal çerçevelerin olması gerekiyor.

Hukuki altyapı hem üreticiler hem de kullanıcılar için güvence sağlayarak bu teknolojilerin sürdürülebilir bir şekilde gelişmesine olanak tanıyacak. Türkiye’nin bu süreçte Avrupa standartları doğrultusunda hukukçular ve uzmanlarla çalışarak daha sağlam bir zemin oluşturması gerekiyor.

Otonom araçların geleceği yalnızca mobiliteyi değil çevresel sürdürülebilirlik hedeflerini de etkiliyor. 2030 yılına kadar küresel otonom araçların yüzde 60’ının elektrikli olması bekleniyor.

Türkiye de yenilenebilir enerji entegrasyonu ve şarj altyapısının güçlendirilmesi gibi alanlara odaklanarak çevre dostu teknolojilerde öncülük edebilir. Bu alanda atılacak adımlar Türkiye’yi uluslararası arenada rekabetçi kılarken çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine de önemli katkılar sağlayacaktır.

Türkiye ise otonom araç yönetmeliği ile geleceğin teknolojilerine uyum sağlamaya yönelik önemli bir adım atmış bulunuyor. Yönetmelik sadece otomotiv sektörüne değil Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine de büyük katkılar sunma potansiyeline sahip.

Ancak bu potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilebilmesi için altyapının güçlendirilmesi, yerli üreticilere teşviklerin sağlanması ve AR-GE çalışmalarına daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. Bu süreçte doğru stratejiler izlenirse Türkiye’nin geleceğin otomotiv teknolojilerinde lider bir konuma ulaşması mümkün olabilir.

Meta, akıllı gözlük sektörünü domine ediyor!

0

TrendForce’un yayımladığı yeni bir rapor, VR (Sanal Gerçeklik) ve MR (Karma Gerçeklik) pazarlarında Meta’nın hakimiyetini gözler önüne seriyor. Meta, yüzde 73 gibi ezici bir pazar payıyla sektörde lider konumdayken, düşük maliyetli cihazlara odaklanan stratejisi bu başarının temelini oluşturuyor. Şirket, Quest Pro 2 lansmanını erteleyerek 299 dolar fiyat etiketiyle sunulan uygun maliyetli Quest 3S modeline yöneldi. Bu hamle, sevkiyatlarda yıllık yüzde 11’lik bir büyüme sağladı. Öte yandan Sony, yüzde 9’luk pazar payıyla ikinci sırada yer alıyor ve kalan yüzde 13’lük kısmı diğer markalar paylaşıyor. 2024’te VR/MR cihazlarının sevkiyatlarının yüzde 8,8 artışla 9,6 milyon adede ulaşması bekleniyor.

Meta, akıllı gözlük sektörünü domine etti

Apple ise 2024 yılında yüzde 5’lik bir pazar payına sahip Vision Pro ile dikkat çekiyor. 3.499 dolarlık fiyatıyla premium bir ürün olarak konumlanan cihaz, OLED on Silicon (OLEDoS) ekran teknolojisiyle bir ilk olma özelliği taşıyor. Apple’ın stratejisi, Vision Pro’yu yalnızca eğlence amaçlı bir cihaz olmanın ötesine taşımak üzerine kurulu.

Meta, akıllı gözlük sektörünü domine etti.

Belge düzenleme, sanal toplantılar, sağlık hizmetleri ve eğitim gibi işlevsel uygulamalar sunan Vision Pro, kullanıcı deneyiminde paradigmayı değiştiriyor. Rapora göre bu yenilikçi yaklaşım, rakipleri de cihazlarının fonksiyonlarını yeniden değerlendirmeye teşvik ediyor.

Apple, sektör trendlerini belirleyen bir marka olarak öne çıksa da pazar lideri konumuna ulaşma yolunda bazı zorluklarla karşı karşıya. Meta’nın erişilebilir fiyatlarla geniş bir kitleye ulaşma stratejisi, bu alanda önemli bir rekabet avantajı sağlıyor. Buna karşılık, Apple’ın premium pazarı hedeflerken daha uygun fiyatlı ürünler sunmayı planladığı bir çift yönlü strateji geliştirdiği ifade ediliyor. Şirketin 2026 yılı gibi erken bir tarihte yeni nesil daha uygun fiyatlı cihazları tanıtması bekleniyor. Bu adımlar, Apple’ın Meta ile olan rekabetinde önemli bir rol oynayabilir.

Sony, dev oyun şirketinin en büyük hissedarı oluyor!

0

Sony, ünlü Japon medya devi Kadokawa ile kapsamlı bir ortaklık kurarak, şirketin en büyük hissedarı haline geldiğini duyurdu. Kadokawa, yalnızca manga, anime ve filmlerle değil, aynı zamanda FromSoftware’in arkasındaki ana şirket olarak Elden Ring, Dark Souls ve Bloodborne gibi oyun dünyasında efsaneleşmiş yapımlar ile tanınıyor. Yapılan resmi açıklamaya göre, Sony, Kadokawa’nın yüzde 10’luk hissesi için 320 milyon dolarlık bir yatırım yaparak ortaklığa güç kattı. Ancak bu, Kadokawa’nın bağımsızlığını koruyacağı bir iş birliği niteliğinde, tam anlamıyla bir satın alma değil.

Sony, dev oyun şirketinin en büyük hissedarı olacak

Bu stratejik iş birliği, yalnızca video oyunları alanında değil, aynı zamanda anime, dizi ve film sektörlerinde Kadokawa’nın fikri mülkiyetlerini daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyor. Kadokawa’nın zengin IP portföyünü değerlendirmek isteyen Sony, özellikle küresel çapta daha büyük projeler geliştirmek adına sanal prodüksiyon, insan kaynağı geliştirme ve yeni teknolojiler üzerinde çalışmayı planlıyor.

Sony, dev oyun şirketinin en büyük hissedarı olacak.

Kadokawa’nın popüler yapımları, Sony’nin küresel dağıtım ağı ve medya uzmanlığıyla daha geniş bir kitleye sunulacak. Bu ortaklık sayesinde hem anime uyarlamaları hem de oyun tabanlı projeler uluslararası pazarda daha geniş yer bulacak.

Kadokawa CEO’su Takeshi Natsuno, bu anlaşmanın Kadokawa’nın fikri mülkiyetlerini daha fazla kullanıcıya ulaştırma ve bu IP’lerin değerini artırma potansiyeline sahip olduğuna vurgu yaparken, Sony Başkanı Hiroki Totoki ise Kadokawa’nın geniş IP ekosistemi ile Sony’nin küresel eğlence vizyonunu birleştirerek büyük bir sinerji yaratacaklarını belirtti. Sony, bu hamlesiyle oyun ve eğlence sektöründeki liderliğini daha da pekiştirirken, Kadokawa ile kurduğu ortaklık aracılığıyla yenilikçi projelerin küresel ölçekte başarısını artırmayı hedefliyor.

TBC Bank Uzbekistan, 37 milyon dolar yatırımla dijital hizmetlerini genişletiyor!

Bu yatırım, Londra merkezli ana şirketi TBC Group tarafından sağlandı ve bankanın yapay zekâ (AI) projeleri ile sigorta ürünlerini de kapsayan dijital hizmetlerini geliştirmeyi hedefliyor.

Yükselen pazar ve dijital dönüşüm

TBC Bank Uzbekistan, 2020 yılında TBC Group’un girişimiyle kuruldu ve bugün kullanıcılarına mobil uygulama üzerinden hesap açma, kredi kullanımı ve mevduat hizmetleri gibi geniş bir hizmet yelpazesi sunuyor.

Banka, özellikle genç ve dijital teknolojilere yatkın nüfusun yoğun olduğu Özbekistan pazarında güçlü bir büyüme fırsatı görüyor. Ülkede internet kullanım oranı %90’a ulaşmış durumda ve nüfusun %60’ı 30 yaşın altında.

TBC Bank, şu anda Özbekistan’ın bankacılık varlıklarının büyük bölümünü elinde bulunduran devlet bankalarının egemenliğine karşı güçlü bir alternatif olarak dikkat çekiyor. Banka, kısa süre önce Visa ve Mastercard ile stratejik iş birliklerine imza atarken, Salom adlı debit kartını ve Osmon adlı kredi kartını piyasaya sürdü. Aynı zamanda küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik dijital bankacılık hizmeti olan TBC Business’ı başlattı.

Yapay zekâ ile yeni nesil bankacılık

TBC Bank Uzbekistan, yapay zekâ yatırımlarıyla bankacılık hizmetlerini dönüştürmeyi hedefliyor.

Banka, ödeme hatırlatma çağrılarının %42’sini gerçekleştiren AI destekli asistanlar geliştirdi ve gelecek yıl için ses tabanlı mobil hizmetler ve satış botları gibi yenilikler planlıyor. TBC Group, bu projeler için Meta’nın Llama dil modeli temel alınarak yerel dillere uygun bir yapay zekâ sistemi geliştirdi.

Grubun Uluslararası İşler Başkanı Oliver Hughes, bu yatırımların büyük bir kısmının yapay zekâ projelerine ayrıldığını, ancak ana odaklarının ürün ve hizmetlerini büyütmek ve ölçeklendirmek olduğunu belirtti. Banka ayrıca kendi sigorta hizmetlerini başlatmayı ve yeni şimdi al, sonra öde çözümleri sunmayı planlıyor.

Genişleyen kullanıcı tabanı ve finansal başarı

2023’ün sonunda 13,2 milyon kullanıcıya sahip olan TBC Uzbekistan, Eylül 2024 itibarıyla bu sayıyı 16,9 milyona çıkardı. Bankanın aktif kullanıcı sayısı 4,9 milyona ulaştı ve yılın ilk dokuz ayında net 27 milyon dolar kâr elde etti. 2025 yılı için 75 milyon dolar net kâr hedefleniyor.

TBC Bank Uzbekistan, inovasyon odaklı stratejisi ve dijital çözümleriyle Özbekistan’ın bankacılık sektöründe liderlik için iddialı bir konumda.

Ülkenin genç ve dijitalleşmeye açık nüfusuyla birleşen bu yatırımlar, bankanın büyüme potansiyelini daha da artırıyor.

Google Aramalar, yapay zeka modu getirebilir!

0

Google, arama motorunda kullanıcı deneyimini dönüştürmeyi hedefleyen yeni bir yapay zeka modu üzerinde çalışıyor. The Information tarafından paylaşılan bilgilere göre bu yenilik, Google’ın mevcut arama işlevselliğine yapay zeka destekli bir sohbet özelliği ekleyecek. Sistem, Google’ın Gemini AI sohbet robotu ile benzerlik göstererek, daha interaktif ve kişiselleştirilmiş bir arama deneyimi sunmayı amaçlıyor. Kullanıcılar, yeni mod sayesinde daha detaylı ve bağlam odaklı yanıtlar almanın yanı sıra, arama süreçlerini daha hızlı ve verimli bir şekilde sürdürebilecekler.

Google Aramalar, yapay zeka modu sunabilir

Yeni yapay zeka modu, arama sonuç sayfasında “Tümü”, “Görseller”, “Videolar” ve “Alışveriş” sekmelerinin sol tarafında kendine yer bulacak. Bu sekme aktif hale getirildiğinde kullanıcı, standart arama sonuçlarından farklı olarak, bağlama duyarlı ve detaylı bir yapay zeka yanıtı alacak. Yanıta ek olarak, bu yanıtı destekleyen ve derinleştiren ilgili web sayfalarına bağlantılar da sağlanacak. Ayrıca kullanıcıların daha fazla bilgi edinmesi veya detaylandırma yapması için ekstra bir arama çubuğu devreye girecek. Bu çubuk, kullanıcıların yapay zeka ile sürekli bir şekilde soru-cevap döngüsü içerisinde kalmasını ve ihtiyaç duydukları bilgiye daha hızlı ulaşmasını mümkün kılacak.

Google’ın bu özellik üzerinde çalışması, yapay zeka destekli arama motorları arasındaki rekabetin iyice kızıştığını gösteriyor. Şirket, Gemini AI’nın yalnızca bir sohbet robotu değil, aynı zamanda güçlü bir bilgi kaynağı olmasını sağlayarak onu kullanıcıların daha fazla dikkatini çekecek şekilde tasarlıyor. Rakiplerinin bu alanda hızla ilerlediği göz önünde bulundurulduğunda, Google da yeniliklerini en kısa sürede kullanıcılarla buluşturmayı amaçlıyor. Nitekim, Microsoft’un Copilot entegrasyonu ve DuckDuckGo’nun gizliliğe odaklanan yapay zeka özetleri gibi özellikleri halihazırda mevcut. Aynı şekilde, OpenAI’nin ChatGPT’sinin web tarama desteği ve yapay zeka tabanlı arama yetenekleri de sektörde önemli bir yer tutuyor.

Yeni yapay zeka modunun sadece bilgiye ulaşmayı kolaylaştırmakla kalmayıp, kullanıcıların daha karmaşık ve çok adımlı sorgularını yanıtlamaya yönelik bir rehberlik sunması bekleniyor. Özellikle arama sonuçlarını daha etkili bir şekilde özetleyen, öneriler sunan ve bağlamsal bağlantılar kurabilen bu mod, standart arama motorlarının çalışma biçiminde bir devrim yaratabilir. Google’ın böylesine kapsamlı bir sistem geliştirmesi, yapay zekanın arama deneyiminin ayrılmaz bir parçası haline geleceğinin en önemli göstergelerinden biri olarak değerlendiriliyor. Bu yenilik sayesinde, kullanıcıların hem bireysel hem de profesyonel bilgi ihtiyaçlarını karşılamak artık çok daha dinamik bir hale gelebilir.

Dünyanın en yüksek rakımlı güneş enerjisi santrali inşa edildi!

Çin, yenilenebilir enerji projeleriyle dikkat çekmeye devam ederken, Shannan bölgesinde dünyanın en yüksek rakımlı güneş enerjisi santralini devreye alarak bu alandaki liderliğini bir kez daha ortaya koydu. Devlete ait China Huadian ve PowerChina tarafından inşa edilen bu santral, deniz seviyesinden 5.046 ila 5.228 metre yükseklikte yer alıyor ve toplamda 150 MW’lık bir kapasiteye sahip. Bu projeyi, Ağrı Dağı’nın 5.137 metrelik zirvesiyle kıyaslamak, inşaatın ne denli zorlu koşullarda tamamlandığını anlamak açısından önemli.

Dünyanın en yüksek rakımlı güneş enerjisi santrali kuruldu

Santral iki aşamalı olarak inşa edildi; ilk 50 MW’lık kapasite 2023 yılı sonunda devreye alınmıştı. 100 MW’lik ikinci aşama ise kısa bir süre önce tamamlanarak projenin toplam kapasitesi 150 MW’a yükseldi. Yaklaşık 1,4 kilometrekarelik bir alan üzerine inşa edilen ve 170.000 güneş panelinden oluşan bu santral, 20 MW/80 MWh kapasiteli batarya depolama sistemiyle destekleniyor. Batarya sistemi, yapay zeka destekli termal yönetim ve sıvı soğutma gibi ileri teknolojilerle donatılmış olup, şebeke kararlılığını artırma ve hızlı voltaj düzenleme gibi kritik görevleri yerine getiriyor. Sistem, 50 bin haneye elektrik sağlayacak kapasitede ve yılda 46.700 ton kömür tasarrufu ile 101.800 ton karbondioksit salımını önleyecek.

Projenin başarısındaki en dikkat çekici unsurlardan biri, yüksek rakımlı plato koşullarının tüm zorluklarına rağmen PowerChina’nın yenilikçi inşaat yöntemleri kullanarak projeyi planlanandan 42 gün önce, yalnızca 115 günde tamamlaması oldu. Yerinde montaj hatları ve önceden monte edilmiş sistemler, inşaat verimliliğini %40 oranında artırdı.

Santralin teknik donanımı ise son derece etkileyici. N-tipi çift yüzeyli TOPCon güneş panelleri, yüksek rakımın ve bölgedeki kar örtüsünün avantajlarından yararlanarak enerji üretim verimliliğini %20 artırıyor. Paneller, kar örtüsünün yansıtıcılığı sayesinde güneş ışığını daha etkin bir şekilde toplayabiliyor. Yüksek rakım, bulutluluk oranını düşürerek güneş panellerinin sürekli optimum verimle çalışmasını sağlıyor. Aynı zamanda soğuk hava koşulları, panellerde aşırı ısınmayı önleyerek daha uzun ömürlü ve verimli bir kullanım imkanı sunuyor.

Bu santral, hem Çin’in enerji dönüşümüne olan katkısı hem de dünya yenilenebilir enerji pazarındaki etkisi açısından oldukça stratejik bir öneme sahip. Bölgedeki yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılmasının yanı sıra bu tür projeler, karbon emisyonunu azaltarak sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada kilit rol oynuyor.

Çinli CXMT, DDR5 yongaları üretmeye başlıyor!

0

Çin merkezli ChangXin Memory Technologies (CXMT), DDR5 yongaları üretmeye başlamış olabilir ve bu gelişmenin küresel RAM pazarında önemli etkiler yaratması bekleniyor. Henüz resmi bir açıklama yapılmamış olsa da, CXMT’nin ürettiği yongaları kullanan DDR5 modüllerinin Çin pazarında satışa sunulduğuna dair raporlar artıyor. Özellikle KingBank ve Gloway gibi üreticiler, ‘yerli’ etiketli 32 GB DDR5 modülleriyle dikkat çekiyor. Bu modüllerde kullanılan yongaların CXMT tarafından üretildiği düşünülüyor, çünkü CXMT şu anda Çin’in en gelişmiş DRAM üreticisi konumunda.

Çinli CXMT, DDR5 yongaları üretmeye başlayacak

CXMT’nin DDR5 üretim süreci, 17nm sınıfı DRAM işlem teknolojisini temel alan G3 işlemiyle gerçekleştiriliyor ve üretim verimliliğinin yaklaşık %80 seviyesinde olduğu tahmin ediliyor. İlk raporlar 2022 yılında gündeme gelmişti ve bu yüzden CXMT’nin bu alanda önemli bir ilerleme kaydetmiş olması muhtemel görünüyor. Yine de CXMT’nin mevcut üretim kapasitesi konusunda net bir bilgi bulunmuyor, bu da şirketin pazar üzerindeki potansiyel etkisinin boyutunu belirsiz kılıyor.

Çinli CXMT, DDR5 yongaları üretmeye başlayacak.
Çinli CXMT, DDR5 yongaları üretmeye başlıyor.

Çin’de üretimine başlanan DDR5 yongalarının özellikle ülke içindeki talebi karşılaması bekleniyor. Çin hükümetinin kendi yerli teknolojilerini ve tedarik zincirini güçlendirme çabaları doğrultusunda CXMT’nin ürünlerinin, öncelikli olarak yerel pazar ve hükümet destekli kuruluşlar için kullanılması planlanabilir. Ancak, ABD ve Hollanda gibi ülkelerin uyguladığı yaptırımların, CXMT’nin teknolojik kapasitesini ve üretim süreçlerini sınırlandırdığı da biliniyor.

Eğer CXMT üretim kapasitesini artırabilirse ve küresel pazara açılma şansı bulursa, DDR5 RAM fiyatlarının düşmesine neden olabilir. Çin’in büyük DRAM talebi düşünüldüğünde, Micron, Samsung ve SK hynix gibi büyük oyuncuların bu pazardaki paylarının azalması söz konusu olabilir. Bu durum, söz konusu markaların farklı pazarlara odaklanmasına ve rekabetin artmasıyla birlikte DDR5 RAM fiyatlarının dünya genelinde gerilemesine yol açabilir. Ancak, bu potansiyel değişimler, CXMT’nin üretim kapasitesini artırması ve dış pazarlara erişimini genişletebilmesi gibi kritik faktörlere bağlı olacak.

Akıllı yüzük üreticisi Oura, değerini 5,2 milyar dolara çıkardı!

Yatırım turuna Fidelity Management ve glikoz ölçüm cihazı üreticisi Dexcom gibi önemli isimler katıldı. Oura, bu yeni yatırımı ürün yelpazesini genişletmek, yapay zeka (AI) geliştirmelerine yatırım yapmak ve potansiyel satın alımları keşfetmek için kullanmayı planlıyor.

Bu yatırım, Oura’nın Dexcom ile başlattığı stratejik ortaklıkla aynı döneme denk geliyor. İki şirket, cihazlarının ve uygulamalarının birlikte kullanılabilmesi için çalışmalar yürütüyor. Oura’nın akıllı yüzükleri, ilerleyen dönemde kullanıcıların kan şekeri seviyelerini izlemelerine yardımcı olacak. Dexcom’un bu turda yaptığı 75 milyon dolarlık yatırım da bu iş birliğinin önemini pekiştiriyor.

Oura CEO’su Tom Hale, bu gelişmeyi şu sözlerle değerlendirdi:

“Sağlığı günlük bir alışkanlık haline getirme misyonumuzda büyük ilerleme kaydettik. Yapay zeka merkezli stratejimizle yeni fırsatlar yaratmayı ve inovasyon liderliğimizi sürdürmeyi hedefliyoruz. Oura’nın, ölçekli olarak hayatları değiştirme potansiyeline sahip olduğuna inanıyoruz.”

Büyüyen kullanıcı kitlesi ve yeni iş girişimleri

2024 itibarıyla Oura, ürünlerini Amazon ve Target gibi perakende devlerine taşıyarak satışlarını artırdı. Ayrıca, Amerikan Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkezi ve Hava Kuvvetleri ile yaptığı iş birlikleri sayesinde akıllı yüzüklerini askerlerin kullanımına sundu.

Oura Ring

Son bir yılda, Oura’nın üye sayısı ve gelirleri iki katına çıktı ve şimdiye kadar 2,5 milyonun üzerinde yüzük satıldı. Şirket, Ekim ayında sağlık izleme girişimi Sparta Science’ı, Eylül ayında ise metabolik sağlık ürünüyle tanınan Helsinki merkezli Veri’yi satın aldı.

Oura, bu yatırımlarla sadece akıllı yüzüklerle sınırlı kalmayarak, sağlık teknolojisi alanında daha geniş bir ürün ve hizmet portföyü geliştirmeyi hedefliyor. Yapay zeka ve yenilikçi iş birlikleri, şirketin büyüme stratejisinde önemli bir yer tutuyor.

Google arama motoruna AI Modu geliyor!

The Information tarafından yayımlanan bir rapora göre, Google tarafından hazırlanan bu yeni mod, kullanıcıların arama sonuçları sayfasının üst kısmında yer alacak bir sekme aracılığıyla etkinleştirilebilecek.

Mod, Google’ın Gemini AI sohbet botuna benzeyen bir arayüz sunacak.

AI Modu’nun özellikleri

AI Modu sekmesi, Google arama sonuçlarında bulunan Tümü, Görseller, Videolar ve Alışveriş gibi sekmelerin sol tarafında yer alacak.


Bu mod aktif hale geldiğinde, kullanıcılara yanıt olarak yalnızca ilgili web sayfalarına bağlantılar değil, aynı zamanda ek sorular sormaya teşvik eden bir arama çubuğu da gösterilecek. Kullanıcılar bu arama çubuğu aracılığıyla devam niteliğinde sorular sorarak daha derinlemesine bilgi alabilecek.

Son dönemde, Google uygulamasının beta sürümlerinde bu modun test edildiğine dair çeşitli işaretler görülmüştü. Google, bu raporlarla ilgili herhangi bir resmi açıklama yapmadı.

AI rekabetinde yoğunlaşan mücadele

OpenAI’in ChatGPT’sine entegre edilen arama özelliklerinin tüm kullanıcılara açılması, Google üzerinde bir baskı yaratıyor.

Halihazırda Google, bazı aramalarda yapay zekâ destekli özetler sunuyor ve bu özelliği ekim ayında birçok ülkede genişletti. Yeni AI Modu, Google’ın bu rekabetteki konumunu güçlendirmek için attığı bir adım olabilir.

Yapay zekânın arama motorlarına entegrasyonu, kullanıcıların bilgiye ulaşma yöntemlerini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. Google’ın bu yeni modu, teknoloji dünyasında merakla bekleniyor.

Yakın gelecekte, yapay zeka teknolojilerinin kapladığı alanın artması ve daha yaygın bir AI kullanım deneyiminin geliştirilmesi bekleniyor. Şimdilik, Google’ın adımı geleceğe dair geçerli bir önizleme sunuyor.

Apple, abonelikle iPhone satma projesini iptal etti!

0

Apple, 2022 yılında iPhone abonelik modeli üzerine çalışmalar yapmayı planlıyordu. Bu plan, kullanıcıların aylık sabit bir ücret karşılığında iPhone’a sahip olmalarını sağlamak ve aynı zamanda cihazın belirli aralıklarla yeni sürüme yükseltilmesini mümkün kılmayı hedefliyordu. Bu model, kullanıcılar için cihaz değiştirmeyi daha erişilebilir hale getirmeyi ve Apple için ise düzenli bir gelir akışı oluşturmayı amaçlıyordu. Plan, bazı durumlarda kullanıcıların ek ücret ödemeden iPhone’larını daha yeni modellere yükseltmelerine olanak tanıyacak şekilde tasarlanmıştı. Apple, bu abonelik modelinin cihaz satışlarına yeni bir ivme kazandıracağına ve bu sayede şirketin mali gelirlerini artıracağına inanıyordu.

Apple, abonelikle iPhone satma projesini sonlandırdı

Ancak bu plan, sonrasında Apple’ın içindeki bazı endişeler ve dışsal faktörlerin etkisiyle hayata geçmedi. Apple’ın bu fikirden vazgeçmesinin temel nedenlerinden biri, böyle bir ödeme modelinin şirketi bir dizi yasal düzenlemeyle karşı karşıya bırakacak olmasıydı. Özellikle Bloomberg’in haberine göre, aydan aya ödemeler, Apple’ı kredi kartı şirketleriyle aynı düzenleyici denetimlere tabi tutacaktı. Bu denetimler, Apple’ın daha fazla yasal sorumluluk ve yüklü bir regülasyon yükü altına girmesine neden olabilirdi. Şirket, böyle bir yükümlülüğü kabul etmek istemedi ve bunun operasyonel anlamda önemli zorluklar doğuracağından çekindi.

Apple, abonelikle iPhone satma projesini sonlandırdı.
Apple, abonelikle iPhone satma projesini sonlandırdı.

Bir diğer önemli neden ise, abonelik modelinin Apple’ın operatörlerle olan ilişkileri üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceği endişesiydi. Apple, bu modelle birlikte operatörlere bağlı satış sistemlerinde karmaşıklıklar yaşayabileceği ve mevcut işbirliklerini riske atabileceği düşüncesine sahipti. Çünkü telefon satışları genellikle operatörlerle olan ortaklıklar üzerinden ilerliyordu ve abonelikli bir satış modeli, bu mevcut sistemin dengelerini değiştirebilirdi. Böyle bir durum, Apple’ın stratejik işbirliklerini de sekteye uğratma riski taşıyordu.

Apple’ın abonelik hizmetinin hayata geçmesini engelleyen bir başka faktör de, cihazın doğrudan abonelikle satılmasının teknik ve finansal altyapıyı zorlamasıydı. Bu tür bir modelin işleyebilmesi için büyük miktarda altyapı yatırımı, ödeme sistemleri yönetimi ve sürekli abonelik takibi yapılması gerektiği göz önünde bulundurulduğunda, şirket bunun daha komplike ve pahalı bir sisteme dönüşeceğini fark etti. Ayrıca, kullanıcılar arasında eski cihazlarını terk edip sürekli yeni modele geçiş yapma kültürünün yerleşmesinin, Apple’ın karlılığını uzun vadede olumsuz etkileyebileceği de değerlendirildi.

Sonuç olarak, planın hayata geçirilmesinden önce, üzerinde çalışan ekip birkaç ay önce dağıtıldı ve proje yeni alanlara yönlendirildi. Apple, abonelikle iPhone satışı fikrinden vazgeçmişken, muhtemelen gelecekte farklı finansal çözümler veya ödeme yöntemleri üzerine çalışmaya devam edecek.

Foxconn, Nissan’ı satın almak istiyor!

0

Foxconn, özellikle iPhone üretimiyle bilinen Tayvanlı teknoloji devi, son dönemde otomotiv sektörüne de girmeye başlamıştı ve şimdi de Nissan’a olan ilgisiyle dikkat çekiyor. Foxconn, dünya çapında tanınmış bir elektronik üreticisi olarak, Nissan ile yatırım yapma amacıyla görüşmelerde bulundu.

Foxconn, Nissan’ı satın almayı hedefliyor

Ancak, Nissan’dan beklediği olumlu yanıtı alamayan Foxconn, bu sefer gözünü Renault’nun Nissan’daki yüzde 36’lık hissesine dikti. Wall Street Journal’a göre, Foxconn’un bu hisseyi devralarak, otomotiv sektöründe daha da sağlam bir yer edinmeyi planladığı belirtiliyor.

Foxconn, Nissan'ı satın almayı hedefliyor.
Foxconn, Nissan’ı satın almayı hedefliyor.

Nissan, son zamanlarda mali sıkıntılarla karşı karşıya kalırken, Honda ile birleşme görüşmeleri yapılıyor ve Mitsubishi’nin de bu ortaklığa katılabileceği konuşuluyor. Foxconn ise, özellikle Nissan’ın elektrikli araç üretimi ve tasarım konusundaki tecrübelerinden faydalanmayı hedefliyor. Foxconn, elektrikli araç bileşenleri üzerine de yatırım yapmaya karar vererek, Vietnam’da bir endüstri parkına 250 milyon dolarlık bir yatırım yapmayı açıkladı.

Ancak, Foxconn’un nihai hedefinin otomobil üreticisi olmak değil, kendisine ait üretim altyapısını kullanarak elektrikli araç üreticilerine sözleşmeli üretim hizmeti sunmak olduğu ifade ediliyor. Foxtron markasıyla elektrikli araçlar tanıtan Foxconn, şasi ve gövde üretiminde sınırlı bir uzmanlığa sahip, ancak Nissan ile yapılacak olası bir ortaklık bu alandaki bilgilerini hızla artırabilir ve Foxconn’un otomotiv endüstrisindeki etkisini güçlendirebilir. Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yanıtlarınızı aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle kolayca paylaşabilirsiniz.

Sony ve AMD, yapay zekalı oyunlar için işbirliğine gidiyor!

Sony ve AMD, oyun dünyasını dönüştürecek bir iş birliği başlattı ve bu ortaklıkla yeni nesil yapay zeka (AI) ve makine öğrenimi (ML) çözümleri üzerinde çalışmayı hedefliyorlar. Bu projeye “Project Amethyst” adı verildi ve hem PlayStation platformları hem de diğer oyun sistemlerinde deneyimi geliştirmeyi amaçlıyor. PS5 ve PS5 Pro’nun grafik işleme birimlerinin mimarisini inşa eden Mark Cerny, bu iş birliğinin daha derinleşerek grafikler ve oyun oynanışında makine öğrenimi temelli teknolojilerin gelişmesini sağlayacağını açıkladı.

Sony ve AMD, yapay zekalı oyunlar için işbirliğine gidecek

Project Amethyst’in iki ana hedefi bulunuyor. Birincisi, makine öğrenimi için daha uygun bir donanım mimarisi oluşturmak, böylece oyun grafiklerinde kullanılan hafif evrişimli sinir ağlarının (CNN) performansını iyileştirmek.

Sony ve AMD, yapay zekalı oyunlar için işbirliğine gidecek.

İkinci hedef, ray tracing (ışın izleme) ve path tracing (yol izleme) gibi grafik işleme tekniklerini daha yaygın hale getirerek oyunların görsel kalite seviyelerini artırmak. Bu gelişmeler, özellikle PS6’nın geleceğiyle ilgili spekülasyonları güçlendirse de, henüz bir donanım duyurusu yapılmadı. Cerny, konsol üretiminin yaklaşık dört yıl süreceğini ve bu nedenle Project Amethyst’in etkilerinin PlayStation 6’ya kadar taşınabileceğini belirtti.

Project Amethyst, yalnızca PlayStation’a özel olmayacak. AMD ve Sony, bu gelişmeleri PC, konsol ve bulut platformlarında da kullanılabilir hale getirmek için altyapılar geliştirmeyi hedefliyorlar. Bu teknoloji, oyunculara daha gerçekçi ve dinamik oyun deneyimleri sunmak için geliştirilecek, ve PS6 gibi platformların gelecekteki grafik ve oyun teknolojilerinde önemli bir yer tutması bekleniyor.

Tesla, yeni Model Y üretimine bu tarihte başlıyor!

Tesla, Şangay’daki Gigafactory üretim tesisinde, uzun zamandır beklenen yeni Model Y’nin üretimine Ocak 2025’te başlayacağını duyurdu. Bu yenilik, Juniper adı verilen yenilenmiş Model Y’nin seri üretimiyle gerçekleştirilecek. Tesla, bu yeni versiyonla Model 3 Highland güncellemesinden alınan birçok unsur ve iyileştirme ile Model Y’yi daha da geliştirecek. Bu yeniliklerin arasında, dış ve iç tasarımda yapılacak değişikliklerin yanı sıra batarya kapasitesindeki iyileştirmeler, motor performansındaki artış ve otonom sürüş özelliklerinin güçlendirilmesi de yer alıyor.

Tesla, yeni Model Y üretimine bu tarihte başlayacak

Model Y Juniper’ın öne çıkan özelliklerinden biri, batarya verimliliğinin artırılması ve motor teknolojilerindeki gelişmelerle daha uzun menzil ve daha iyi performans sunması. Tesla, bu yeni versiyonla sadece Çin pazarında değil, dünya çapında da satışları artırmayı hedefliyor. Ocak ayında başlayacak üretim, başlangıçta yerel Çin pazarına odaklanacak olsa da, dünya çapında yapılan üretim artışlarıyla Tesla’nın küresel pazardaki liderliğini pekiştirmesi bekleniyor.

Tesla’nın Çin’deki en büyük fabrikası olan Giga Şangay, yılda yaklaşık 1 milyon araç üretme kapasitesine sahip. Şangay fabrikası, özellikle Model 3 ve Model Y üretimi konusunda büyük bir rol oynuyor. 2019 yılında faaliyete başlayan Giga Şangay, başlangıçta Model 3’ün yerel üretimine odaklandı. Model Y ise 2021’de üretime girmeye başladı ve Tesla, bu modelin küresel satışlarını hızla artırmayı başardı. Çin, Tesla için önemli bir pazar konumunda, zira 2023 yılının Ocak-Kasım dönemi arasında Çin’de 418.428 adet Model Y teslimatına ulaşıldı. Bu, Tesla’nın Çin’deki toplam satışlarının neredeyse %73’ünü oluşturuyor.

Tesla’nın üretim hamlesi yalnızca Model Y’yi kapsamakla kalmıyor. Ayrıca, 2025 yılı son çeyreğinde altı koltuklu Model Y’nin üretimi de başlayacak. Bu altı koltuklu versiyon, özellikle büyük aileler ve geniş iç mekan arayan kullanıcılar için büyük bir ilgi görecek gibi görünüyor. Tesla, bu modelin üretimi için tedarikçileriyle birlikte çift haneli bir üretim artışı hedefliyor. Altı koltuklu Model Y, geniş iç mekânı ve aile dostu tasarımıyla çok büyük bir talep yaratması beklenen bir araç olacak.

Tesla, Çin’deki pazarda elde ettiği başarıyı, yeni üretimlerle pekiştirmeyi planlıyor. Ayrıca, Giga Şangay fabrikası, yalnızca Model Y’yi üretmekle kalmıyor, aynı zamanda Tesla’nın küresel tedarik zincirini ve üretim kapasitesini önemli ölçüde destekliyor. Çin pazarı, Tesla’nın dünya çapındaki satışlarında stratejik bir öneme sahip, bu nedenle Model Y’nin üretiminde ve teslimatlarında yapılan bu yenilikçi değişikliklerin Tesla’nın global pazardaki büyümesine büyük katkı sağlaması bekleniyor.

NASA’nın uzayda mahsur kalan astronotları ne zaman dönecek?

NASA, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) görev süresi beklenenden çok daha uzun süren astronot Butch Wilmore ve Suni Williams’ın dönüşünü yine erteledi. Astronotlar başlangıçta sekiz günlük bir test uçuşu için Haziran ayında Boeing’in Starliner uzay aracıyla ISS’ye gönderilmişti. Ancak Starliner’ın itki sistemi sorunları ve helyum sızıntısı gibi teknik problemler nedeniyle araç mürettebatsız bir şekilde Dünya’ya geri gönderilmek zorunda kaldı. Wilmore ve Williams’ın dönüşü içinse SpaceX’in Crew-9 misyonuna geçiş yapıldı.

NASA’nın uzayda mahsur kalan astronotları ne zaman dönüyor?

Crew-9, Eylül ayında bir Dragon kapsülüyle ISS’ye ulaşmış ve mahsur kalan astronotları alabilmek için iki boş koltuk bırakmıştı. Ancak NASA, SpaceX’in Crew-10 görevinde kullanılacak yeni Dragon kapsülünün hazırlanmasındaki gecikme nedeniyle dönüşün 2025 yılının Mart sonuna kaldığını açıkladı.

NASA'nın uzayda mahsur kalan astronotları ne zaman dönüyor?
NASA’nın uzayda mahsur kalan astronotları ne zaman dönüyor?

Bu durumda Wilmore ve Williams, planlananın aksine yaklaşık 10 ay sürecek bir görevde kalacaklar. NASA, bu beklenmedik durum nedeniyle ISS’te bir “devir teslim dönemi” boyunca Crew-9 ve Crew-10 ekiplerinin birlikte çalışacağını ifade etti.

Bu gecikme, yalnızca astronotların fiziksel dayanıklılığı ve teknik sistemlerin güvenilirliği açısından değil, aynı zamanda uzay görevlerinin sürdürülebilirliği ve lojistik yönetimi açısından da önemli bir sınav teşkil ediyor. NASA, tüm prosedürlerin mürettebat güvenliği öncelikli olacak şekilde yürütüldüğünü vurgularken, bu süreçte ISS’teki yaşamın düzeninin sürdürüldüğünden ve astronotların ihtiyaçlarının karşılandığından emin olduklarını belirtti.

Pegasus, 200 adet Boeing uçak siparişi verdi!

Pegasus Hava Yolları, Boeing ile tarihi bir iş birliği yaparak, 36 milyar dolarlık bir anlaşmayla 200 adet Boeing 737-10 siparişi verdiğini duyurdu. Bu sipariş, Pegasus’un bugüne kadarki en büyük uçak alımı olmasıyla dikkat çekerken, şirketin hem filo büyüklüğünü artırmayı hem de çevreye duyarlı uçaklarla operasyonel verimliliğini geliştirmeyi hedeflediğini ortaya koyuyor. İlk 100 uçağın 2028’den itibaren teslim edilmesi planlanırken, anlaşmada 100 uçak için ek satın alma opsiyonu bulunması, filonun büyüme potansiyelini daha da ileriye taşıyor.

Pegasus, 200 adet Boeing uçak siparişi veriyor

Boeing’in 737 MAX ailesinin en büyük üyesi olan ve tek koridorlu uçaklar arasında öne çıkan Boeing 737-10, yüzde 20 daha düşük yakıt tüketimi sağlayan CFM International LEAP-1B motorlarıyla donatılmış durumda. Bu özellik, hem yakıt verimliliğini artırıyor hem de karbon salınımını azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor.

Pegasus, 200 adet Boeing uçak siparişi veriyor.

230 yolcu kapasitesi ve geniş kabin tasarımıyla Boeing 737-10, yolculara daha konforlu bir seyahat deneyimi sunarken, büyük bagaj bölmeleri sayesinde pratiklik sağlıyor. Pegasus, bu uçaklarla özellikle kısa ve orta mesafeli uçuşlarını daha ekonomik ve etkili bir şekilde gerçekleştirebilmeyi planlıyor.

Pegasus Hava Yolları CEO’su Güliz Öztürk, bu yatırımın şirketin büyüme stratejilerinin bir parçası olduğunu belirterek, yeni rotalarla uçuş ağlarını genişletmeye devam edeceklerini ifade etti. Türkiye’nin en genç filosuna sahip olduklarını vurgulayan Öztürk, Boeing uçaklarının 1990 yılından bu yana Pegasus operasyonlarının temel bir unsuru olduğunu belirtti. Bu anlaşmanın sadece Pegasus’a değil, aynı zamanda Türkiye’nin havacılık sektörüne de önemli katkılar sağlayacağını dile getirdi. Yeni uçaklarla birlikte filonun hem kapasite hem de teknolojik donanım açısından güçlenmesi, Pegasus’un ulusal ve uluslararası alandaki rekabet gücünü artıracak.

OpenAI o3 resmen tanıtıldı! İşte özellikleri

OpenAI, düzenlediği 12 günlük etkinliğin sonunda yapay zeka dünyasında büyük bir yankı uyandırarak yeni modeli o3’ü duyurdu. o1’in devamı niteliğinde olan bu model, o3-mini isimli daha kompakt bir versiyonuyla birlikte tanıtıldı. Şirket, o3’ün mevcut yapay zeka sistemlerine göre çok daha gelişmiş bir insan benzeri düşünme yeteneğine sahip olduğunun altını çiziyor. Karmaşık matematiksel işlemler, ileri düzey bilimsel analizler ve kodlama gibi alanlarda sergilediği yüksek performansla dikkat çeken o3, yapay zekanın geleceğine yeni bir perspektif kazandırıyor. Modelin mantıksal çıkarım yeteneklerini test eden benchmark sonuçlarında da belirgin bir üstünlük sağladığı ifade ediliyor.

OpenAI o3 resmen görücüye çıktı

OpenAI’nin tercihlerini şekillendiren ilginç bir detay da model ismiyle ilgili. Şirket, İngiliz telekomünikasyon firması O2 ile yaşanabilecek ticari marka sorunları nedeniyle o2 ismini atlayarak o3’ü seçtiğini açıkladı. Henüz genel kullanıma açılmamış olan o3 ve o3-mini, şimdilik yalnızca güvenlik araştırmacılarının erişebileceği önizleme sürümünde sunuluyor. OpenAI CEO’su Sam Altman, o3-mini’nin Ocak 2025’te, tam sürüm olan o3’ün ise kısa bir süre sonra piyasaya çıkacağını belirtti. İlk etapta bu modellerin, ChatGPT Plus ve Pro kullanıcılarına öncelikli olarak sunulacağı da açıklandı.

o3’ün dikkat çekici özelliklerinden biri, bir problemi adım adım analiz ederek çözüm sürecini şekillendirme yeteneği. Bu özellik, modele belirli bir düşünce süresi tanınarak optimize edilebiliyor. Ayrıca, verilen bir komut doğrultusunda çözüme ulaşmadan önce modelin mantığını açıklaması, yanlış bilgi riskini azaltmak adına önemli bir avantaj sağlıyor. Ancak bu gelişmiş süreç, yanıt sürelerini uzatıyor; o3, çözüm odaklı yaklaşımları nedeniyle geleneksel modellere göre daha fazla zamana ihtiyaç duyuyor.

Yapay genel zeka (AGI) tartışmalarını yeniden alevlendiren o3, ARC-AGI gibi testlerde olağanüstü sonuçlar elde ederek bu alandaki yerini sağlamlaştırıyor. O1 modeli yüzde 25 ile 32 arasında bir başarı gösterirken, o3 bu oranı yüzde 87,5’e çıkararak insan seviyesindeki performansa daha da yaklaşıyor. Bunun yanı sıra matematik gibi uzmanlık gerektiren alanlarda rakiplerini açık ara geride bırakan model, AIME 2024 ve GPQA Diamond gibi değerlendirme platformlarında rekor kıran başarı oranlarına ulaşıyor. Hatta EpochAI’nın Frontier Math testinde çözüme ulaştığı problemlerin oranı, diğer sistemlerin yüzde 2’yi bile aşamadığı bir noktada yüzde 25,2 oldu.

OpenAI ayrıca, kullanıcıların yasa dışı faaliyetlerde bulunmasını engellemek amacıyla bir güvenlik prosedürü geliştirdiğini açıkladı. “Düşünceli hizalama” olarak adlandırılan bu teknik, modele bir soruya yanıt vermeden önce güvenlik odaklı bir dizi adımı takip ettiriyor. Bu sistemin, hem o3’ün işlevselliğini hem de etik kurallara uygunluğunu daha da ileriye taşıyacağı ifade ediliyor.

Amazon, uydu üretimini Türkiye’ye taşıyacak!

Amazon, uzay alanında önemli bir adım atarak uydu üretimini ABD ve Meksika’dan Türkiye’ye taşıma kararını aldı. Bu süreçte, Türkiye’nin önde gelen takım tezgâhları üreticilerinden Tezmaksan ile iş birliği yapan Amazon, Project Kuiper kapsamında alçak yörüngeye uydular yerleştirmeyi planlıyor. Sivas, Türkiye’deki üretim merkezi olarak belirlendi ve bu karar, sadece Sivas’ı değil, aynı zamanda Tokat, Yozgat ve Kayseri illerini de Türkiye’nin uzay sanayi ve havacılık üssü haline getirme potansiyeli taşıyor. Tezmaksan, Sivas’ta ikinci bir fabrika kurmayı hedefliyor ve Demirağ Organize Sanayi Bölgesi’nde mevcut fabrikasını büyütmeyi planlıyor.

Amazon, uydu üretimini Türkiye’ye taşıyor

Amazon’un uydu üretimini Türkiye’ye kaydırmasında, yüksek maliyetlerin yanı sıra Türkiye’deki ucuz mühendislik ve Tezmaksan’ın robotik sistemlerindeki güçlü uzmanlık büyük rol oynadı. Tezmaksan CEO’su Hakan Aydoğdu, Amazon’un elektrikli araç üretiminde olduğu gibi, uzay sanayisindeki üretim işini de Türkiye’ye taşımasının sebeplerini açıkladı.

Amazon, uydu üretimini Türkiye’ye taşıyor.
Amazon, uydu üretimini Türkiye’ye taşıyor.

Türkiye’de mühendisliğin ucuz ve nitelikli olduğunu belirten Aydoğdu, Amazon’un 1.500 parçadan oluşan bir uyduyu tamamen Türkiye’de üretme planlarıyla ilgili deneme üretimlerinin başladığını açıkladı. Amazon, ilk etapta Sivas’ta 9 parçanın üretimini yapacak, ve üretim süreci zamanla tüm parçaların Türkiye’de üretilmesini hedefleyecek.

Bu stratejinin bir parçası olarak, Sivas ve çevresindeki iller, uzay sanayisi ekosistemi oluşturmak için kilit bir rol oynayacak. Aydoğdu, Sivas’ı, Almanya’nın Stuttgart’ı ve ABD’nin Detroit’ini örnek alarak, Türkiye’nin uzay sanayi ve havacılık üssü yapmak istediklerini belirtti.