Mastercard ve Dgpays dijital ödeme için iş birliği yapıyor

Mastercard, Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EEMEA) genelinde tüketiciler ve işletmeler için dijital ödeme çözümlerinin kullanımını artırmak amacıyla, önde gelen finansal teknoloji sağlayıcılarından Dgpays ile stratejik bir ortaklık yaptığını duyurdu.

Bu ortaklık kapsamında Mastercard ve Dgpays, bölgedeki pazarların ihtiyaçlarına göre uyarlanmış ileri ödeme teknolojilerini ve sadakat çözümlerini birlikte geliştirecek. Bu girişim, dijital ödemelere erişimi kolaylaştırmaya, güvenli ve pratik çözümler sunarak tüketiciler ve işletmeler arasında güven inşa etmeye odaklanacak.

Güvenli, sorunsuz ve yenilikçi ödeme çözümleri

Mastercard Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Başkanı Dimitrios Dosis “Dgpays ile iş birliğimiz, Mastercard’ın işletmelere ve tüketicilere güvenli, sorunsuz ve yenilikçi ödeme çözümleri sunarak dijital ekonomiyi ileriye taşıma hedefinde önemli bir adımdır. Mastercard’ın küresel ağı ile Dgpays’in yerel uzmanlığını birleştirerek, EEMEA bölgesinde ödemelerin yapılma ve deneyimlenme şeklini dönüştürecek bir inovasyon platformu yaratıyoruz. Bu iş birliğinin mümkün olmasını sağlayan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’ne değerli destekleri için içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.” ifadelerini kullandı.

Dgpays CEO’su Serkan Ömerbeyoğlu “Mastercard’ın stratejik bir ortak ve yatırımcı olarak şirketimize katılmasından gurur duyuyoruz. Bu önemli dönüm noktası, dijital ödeme alanında inovasyon ve kapsayıcılık konusundaki ortak vizyonumuzu yansıtıyor. Birlikte erişimimizi genişletmeye ve hem gelişmekte olan hem de gelişmiş pazarlardaki müşterilerimizin değişen ihtiyaçlarına yönelik öncü çözümler sunmaya hazırız. Mastercard’ın eşsiz uzmanlığı ve küresel ağı, bize etkimizi ölçeklendirirken ve dönüştürücü çözümler sunarken çok büyük bir değer katacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Bu ortaklık EEMEA genelinde dijital ödeme alanını ilerletmek için önemli bir adım olup, Mastercard ve Dgpays’in teknoloji ve inovasyon yoluyla kapsayıcı ekonomik büyümeyi teşvik etme konusundaki ortak hedefini yeniden teyit ediyor. Ortaklık kapsamında, Mastercard bölgede inovasyonu teşvik etme ve dijital dönüşümü hızlandırma konusundaki kararlılığının altını çizerek Dgpays’e azınlık hissesi yatırımı yaptı.

Google, 90 milyon dolarlık yeni yatırımıyla Afrika’yı dijitalleştiriyor!

Bu kapsamda Google, Afrika kıtasındaki dijital dönüşüm çabalarına katkı sağlamak amacıyla Cassava Technologies’e 90 milyon dolarlık yatırım yapacağını duyurdu.

Bu hamle, kıtanın teknoloji altyapısını modernize etme ve bağlantı sorunlarını çözme hedefinin önemli bir parçası olarak dikkat çekiyor.

Cassava, Google’ın Equiano ve Umoja gibi denizaltı kablo projelerinde iş birliği yaptığı önemli bir ortak. Şirket, Afrika’da veri merkezlerinden fiber ağlara, bulut hizmetlerinden siber güvenliğe kadar geniş bir yelpazede altyapı çalışmaları yürütüyor. Google, bu yatırımla Afrika kıtasında internet erişimini ve dijital bağlantıyı iyileştirmeyi hedefliyor. 2024 yılı boyunca kıtada yaşanan kesintiler ve altyapı sorunları, bu tür projelerin gerekliliğini gözler önüne serdi.

Cassava, yatırım turunda toplam 310 milyon dolar fon sağladı. Bu fonun 90 milyon dolarlık kısmı Google, ABD Uluslararası Kalkınma Finans Kurumu (DFC) ve Finlandiya Kalkınma Finans Kurumu (Finnfund) gibi kuruluşlardan gelen doğrudan yatırımlardan oluşuyor. Kalan 220 milyon dolar ise şirketin bir yan kuruluşu için sağlanan kredi kolaylığı şeklinde aktarıldı.

Cassava CEO’su Hardy Pemhiwa, bu yatırımı Afrika’nın dijital uçurumunu kapatma yolunda önemli bir dönüm noktası olarak nitelendirdi. Şirket, bu kaynakları kullanarak altyapısını genişletmeyi, sürdürülebilir büyümeyi desteklemeyi ve kıtadaki teknolojik dönüşümde liderlik etmeyi planlıyor.

Afrika ve Ötesi: Küresel Hedefler

Cassava, Afrika’nın yanı sıra Orta Doğu, Hindistan ve Latin Amerika gibi bölgelerde de faaliyet gösteriyor. Şirketin Liquid Intelligent Technologies birimi, Google ile birlikte Umoja’nın kara hattını inşa etti. Bu hat Kenya’dan başlayarak Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Ruanda, Uganda, Zambiya ve Zimbabve üzerinden Güney Afrika’ya kadar uzanıyor.

Google’ın Cassava ile iş birliği bununla sınırlı değil. Şirketin başka bir birimi olan Liquid C2, Google ve Anthropic ile ortaklaşa çalışarak Afrika’daki şirketlere gelişmiş bulut hizmetleri, siber güvenlik çözümleri ve üretken yapay zeka araçları sunmayı hedefliyor. Bu ortaklık, Google’ın Afrika’nın dijital ekonomisine 1 milyar dolar yatırım yapma taahhüdünün bir parçası.

Bu yatırımlar, Afrika’nın dijital dönüşümüne ivme kazandırmayı ve kıtadaki ekonomik büyümeyi desteklemeyi amaçlıyor. Google’ın liderliği, Afrika’nın dijital ekonomisinde yeni fırsatlar yaratırken, küresel teknoloji şirketlerinin de dikkatini çekiyor.

Yapay zeka patlaması, ABD’yi yeni tehditlerle karşı karşıya bırakıyor!

Elektrik düzenleyicileri, ABD ve Kanada’da yapay zeka uygulamalarının getirdiği yüksek enerji talebi nedeniyle gelecek yıl elektrik kesintilerinin yaşanabileceği uyarısında bulundu.

Elektrik kesintileri ile ilgili bu endişeler, iOS 18.2’nin yapay zeka özelliklerini genişleten yeni sürümünün yayınlanmasının ardından daha da önem kazandı.

Yapay zeka hizmetleri, veri merkezlerinde enerji tüketimini hızla artırıyor. ChatGPT gibi yapay zeka platformları ve Apple’ın Private Cloud Compute gibi özel sunucularının artan talebi, enerji kullanımını dört yıl içinde iki katına çıkarabilir.

Kuzey Amerika Elektrik Güvenilirlik Kurumu (NERC), bu büyümenin enerji üretimini geride bırakabileceğini ve özellikle yoğun talep dönemlerinde elektrik kesintilerine yol açabileceğini belirtiyor.

Kritik güç açığı

NERC’nin Uzun Vadeli Güvenilirlik Değerlendirmesi raporu, enerji talebinin tarihte eşi görülmemiş bir hızla arttığını ortaya koyuyor. Raporda, yalnızca veri merkezlerinin 2026 yılına kadar 1.000 terawatt saatten fazla enerji tüketeceği ve bu rakamın 2022 seviyelerinin iki katı olduğu ifade ediliyor.

Bu sorunun çözümünü zorlaştıran diğer bir faktör ise fosil yakıt kullanımının azaltılmasına rağmen yenilenebilir enerji kaynaklarının bu boşluğu doldurmakta yetersiz kalması. Özellikle ABD’nin Orta Batı bölgesinin bu krizden ilk etkilenecek yerlerden biri olacağı öngörülüyor.

Ancak rapora göre, önümüzdeki on yıl içinde ABD ve Kanada’nın neredeyse tüm bölgeleri ciddi elektrik kesintileriyle karşılaşabilir.

Çözüm Arayışları

Artan enerji talebiyle başa çıkmak için yenilenebilir enerji üretiminin hızlandırılması ve enerji altyapısının modernize edilmesi gerektiği belirtiliyor. Aksi takdirde, yapay zeka hizmetlerinin büyümesi, Kuzey Amerika‘nın enerji güvenliği üzerinde ciddi baskılar oluşturabilir.

Bu uyarılar, yapay zeka teknolojisinin ekonomik ve endüstriyel faydalarının yanı sıra altyapı üzerindeki olumsuz etkilerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini bir kez daha gösteriyor.

Mars helikopteri SUV boyutlarında olacak

0

NASA’nın Mars’a gönderilen ilk helikopteri olan Ingenuity Mars helikopteri, navigasyon arızası nedeniyle düştü.  Bu olumsuzluklara rağmen Ingenuity’nin başarılı uçuşları, Mars’ta hava keşfinin mümkün olduğunu kanıtladı. Başarısının ardından NASA, hava keşifleri için daha gelişmiş ikinci bir helikopter geliştiriyor.

Mars helikopteri uzay araştırmaları için hazırlanıyor

İkinci Mars Chopper’ın Ingenuity’den daha büyük olduğu tahmin ediliyor. Gerçek bir işgücü olacak, önemli ölçüde daha fazla ağırlık taşıyabilecek ve çok daha büyük mesafeleri keşfedebilecek. NASA’nın Jet Tahrik Laboratuvarı’na (JPL) göre Chopper şu anda “erken kavramsal ve tasarım aşamasında” dedi. Her şey planlandığı gibi giderse bu yeni helikopter Mars’ın havadan keşfini bir üst seviyeye taşıyabilir.

Önerilen bu Mars Chopper daha büyük bir helikopter olacak. Dahası, her biri altı kanatla donatılmış altı rotora sahip olacak.JPL’nin kısa konsept açıklamasına göre, Mars Chopper tasarımı günde birkaç kilometre mesafe kat ederek uzun uçuşlara olanak sağlayacak.  Mars günü başına 1,9 mil (3 kilometre) mesafeye kadar 11 pound (5 kilogram) ağırlığında bilimsel ekipman taşıyacak şekilde tasarlanacak.

Bu gelişmiş yetenek, gezegen bilimcilerin, gezginlerin erişemediği yerler de dahil olmak üzere, Mars arazisinin geniş alanlarını hızla keşfetmelerine ve ayrıntılı bilimsel veriler toplamalarına olanak tanıyacak. Mars Chopper, otonom iniş yapabilecek son teknolojiyle donatılacak.

Önerilen bu tasarımın geliştirilmesinde NASA’nın JPL, Ames Araştırma Merkezi ve AeroVironment Inc. işbirliği yaptı. Mars atmosferi, son derece düşük yoğunluğuyla, hava keşfi için önemli bir zorluk teşkil ediyor. Hava araçları yukarıdan yüksek çözünürlüklü görüntüler yakalayabilir ve bu da geçmiş yaşamı ortaya çıkarmak için jeolojik özelliklerin ve bilimsel açıdan önemli yerlerin belirlenmesine yol açabilir.  Ayrıca, yer tabanlı keşif araçlarına kıyasla daha hızlı ve daha kapsamlı keşiflere olanak tanıyarak, verimli arazi kapsamı sağlıyorlar.

Dahası, helikopterler kara görevleri için hava rehberleri olarak hizmet verebilir, hem güvenli yolları hem de keşif araçları ve iniş araçları için bilimsel olarak umut vadeden hedefleri belirleyebilir. Şu an için potansiyel lansman tarihi hakkında belirli bir zaman çizelgesi açıklanmadı.

Yeni PCB tasarımı, ısı dağılımını 55 kat artırıyor!

0

Japonya merkezli OKI Circuit Technology, bileşenlerin ısı dağılımını 55 kat artırarak elektronik soğutma teknolojilerinde çığır açan yeni bir baskılı devre kartı (PCB) tasarımı geliştirdiğini duyurdu. Şirketin 50 yıllık tecrübesini temel alan bu yenilik, özellikle soğutma fanlarının kullanılamadığı alanlarda büyük avantaj sağlamayı hedefliyor. Uzay uygulamaları ve minyatür cihazlar, bu yeni PCB tasarımının potansiyel kullanım alanlarının başında geliyor. Hava bulunmadığı için fanlı soğutmanın imkânsız olduğu uzay ortamında, bu bakır bazlı ısı dağıtım sistemi sayesinde elektronik bileşenlerin aşırı ısınma riski minimize edilebilir.

Yeni PCB tasarımı, ısı dağılımını 55 kat artıracak

OKI’nin bu yeni PCB tasarımı, bileşenlerin altına yerleştirilen özel bakır yapıları kullanıyor. Tasarımda, bileşenle temas eden yüzey ve ısıyı yayacak yüzey arasında boyut farkı oluşturulmuş durumda. Örneğin, bileşene temas eden yüzey 7 mm çapında tasarlanırken, ısıyı dağıtan yüzey 10 mm çapına ulaşıyor. Bu yapı, ısının hızlı ve geniş bir yüzeye iletilmesini sağlayarak ısı yönetiminde büyük bir performans artışı sunuyor. Geleneksel soğutma yöntemlerine kıyasla 55 kat daha etkili olduğu belirtilen bu sistem, başta uzay endüstrisi olmak üzere çok sayıda sektörde devrim yaratabilir.

Uzay dışında, minyatür elektronik cihazlar da bu teknolojinin önemli kullanım alanlarından biri olacak. Daha küçük ve güçlü cihazların artan ısınma problemleri, bu yenilikçi PCB’lerle çözülebilir. Bununla birlikte, firmanın bu teknolojinin PC bileşenleri gibi geleneksel elektronik donanımlarda ne ölçüde uygulanabileceği konusundaki detaylara değinmediği ifade ediliyor. Ancak ASUS, ASRock, Gigabyte ve MSI gibi anakart üreticilerinin son dönemde ürünlerinde bakır kullanımına önem verdikleri göz önünde bulundurulduğunda, bu teknolojinin PC bileşenlerinde de etkili bir çözüm olma potansiyeli taşıdığı düşünülüyor.

OKI’nin bu çığır açan PCB tasarımı, havadan bağımsız soğutma çözümleriyle hem uzay endüstrisinde hem de mikroelektronik sektöründe önemli bir dönüşüm başlatabilir. Böylelikle sıcaklık yönetiminde yeni bir dönem başlayarak, yüksek performanslı elektroniklerin kullanım alanı genişleyebilir.

YouTube, içerik üreticileri için yorumlarda sesli yanıt özelliği getirebilir!

0

YouTube, içerik üreticileri ile izleyiciler arasındaki etkileşimi derinleştirmek ve daha kişisel bir boyut kazandırmak amacıyla yeni bir özelliği test ediyor. Bu özellik, içerik üreticilerin videolarındaki yorumlara yazılı olarak yanıt vermenin yanı sıra sesli notlar aracılığıyla da cevap verebilmesine olanak tanıyor. Test aşamasındaki bu yenilik, şu an Amerika’daki sınırlı sayıdaki içerik üreticisi ile sınırlı tutulmuş durumda ve sadece YouTube’un iOS uygulamasında kullanılabiliyor. Gelecekte bu özelliğin diğer platformlarda da sunulması bekleniyor.

YouTube, içerik üreticileri için yorumlarda sesli yanıt özelliği getirecek

Yeni sesli yanıt özelliğini etkinleştiren içerik üreticiler, yorum bölümünde görebilecekleri özel bir ses dalgası simgesine dokunarak yanıtlarını sesli bir şekilde kaydedip anında gönderebilecek. Sesli yanıtların sadece kanalın sahibi tarafından paylaşılabilmesi, izleyicilerin yorumlarda daha düzenli bir geri bildirim almasını sağlarken, yanıtların otantik bir biçimde yalnızca içerik üreticiden geldiğinden emin olunmasını amaçlıyor. Bunun yanında, bu özellik izleyiciler için de farklı seçenekler sunuyor. İzleyiciler, dilerse sesli yanıtları direkt dinleyebilir ya da sunulan “transkript” düğmesini kullanarak yanıtın yazıya dökülmüş halini okuyabilir. Bu, sesli içeriklere erişim konusunda esneklik sağlayarak kullanıcı deneyimini daha da iyileştirmeyi hedefliyor.

YouTube, içerik üreticileri için yorumlarda sesli yanıt özelliği getirecek.

Bununla birlikte, sesli yanıt özelliği bazı sınırlamalar içeriyor. Örneğin, içerik üreticileri yalnızca belirli bir videodaki yorumlara sesli yanıt verebiliyor, başka videolardan gelen yorumlara bu yöntemle yanıt verme imkanı bulunmuyor. Bu kısıtlama, özelliğin test aşamasındaki bir uygulaması olabilir ve geri bildirimlere göre geliştirilip genişletilmesi mümkün.

Bu yeniliğin, YouTube platformundaki etkileşim seviyesini yükseltmesi ve yorumlar üzerinden içerik üreticiler ile izleyiciler arasında daha güçlü bir bağ oluşturması bekleniyor. Özellikle samimi bir iletişim kurmak isteyen içerik üreticiler için bu özellik, izleyicilerine çok daha kişisel ve etkileyici bir deneyim sunmalarına olanak tanıyacak. Ses tonu, vurgu gibi unsurlarla yanıtlarını birebir iletebilecek olan içerik üreticiler, aynı zamanda izleyicilerinin meraklarını daha özgün ve dinamik bir şekilde giderebilecek. Bu durumun, izleyicilerin platformda daha fazla vakit geçirmesini teşvik etmesi ve genel kullanıcı memnuniyetini artırması öngörülüyor. Özetle, YouTube’un bu yeni girişimi, dijital etkileşimde devrim yaratabilecek potansiyele sahip bir adım olarak dikkat çekiyor.

Bu ada, “.ai” uzantısı sayesinde zengin oldu!

0

Yapay zeka teknolojilerinin giderek daha fazla hayatımızın bir parçası haline gelmesi, yalnızca teknoloji şirketlerini değil, aynı zamanda ilginç ve beklenmedik şekillerde küçük ülkeleri de ekonomik olarak etkiliyor. Karayiplerde Britanya’ya bağlı küçük bir ada olan Anguilla, internet domain uzantısı olan “.ai” sayesinde yapay zekanın yükselişiyle büyük bir gelir elde ediyor. Yaklaşık 20 bin kişilik nüfusa sahip bu ada, 2023’te sadece bu domain satışlarından 30 milyon dolar gelir sağladı ve bu rakam 2024’ün başında aylık 3 milyon dolara çıktı. Bu, ada ekonomisinin üçte biri düzeyinde bir kamu geliri anlamına geliyor ve gayri safi milli hasılasının %10-15’ine denk geliyor. 2025 itibarıyla, ada gelirlerinin dörtte birinin “.ai” domain satışlarından gelmesi bekleniyor.

Bu ada, “.ai” uzantısı sayesinde servet kazandı

Domain uzantısının fiyatı da diğer TLD’lere kıyasla oldukça yüksek. “.ai” uzantısına sahip bir domain yıllık ortalama 150-200 dolar civarında satılırken, bu ücretlerin yakında daha da artabileceği belirtiliyor. Anguilla, domain kayıtlarından doğrudan kendisi sorumlu olduğu için fiyat politikasını tamamen kendi kontrolünde tutuyor. Üstelik bu uzantı iki yıllık satın alma şartı ile satılıyor ve yenileme ücretlerinin artması durumunda gelirlerin daha da yükseleceği öngörülüyor. Domain kayıt ofisinin başındaki Vincent Cate’in, fiyat politikasını değiştirmeden bu gelir düzenini korumak istediği ifade ediliyor. Cate, tüketici fiyat endeksine göre bu fiyatların ayarlandığını ve şartlara göre artabileceğini söylüyor.

Yapay zeka patlamasının doğrudan etkileri yalnızca büyük teknoloji şirketlerini değil, aynı zamanda Anguilla gibi küçük ülkeleri de derinden etkiliyor. Ada, 1980’lerde İnternet Tahsisli Sayılar Otoritesi tarafından kendisine tahsis edilen bu alan adını etkili bir şekilde kullanarak, diğer küçük ada devletleri gibi dışa bağımlı bir ekonomi yerine kendi kaynaklarıyla gelir elde edebileceği bir model oluşturmayı başarmış durumda. Örneğin, Tuvalu’nun “.tv” uzantısından elde ettiği gelir, üçüncü taraf ticari şirketler aracılığıyla yönlendirilirken, Anguilla’nın bu işi doğrudan yönetmesi ve kendine has bir fiyatlandırma sistemi oluşturması, onun daha büyük bir ekonomik avantaj elde etmesini sağladı.

Bugün “.ai” uzantılı web sitelerinin sayısının 2023 itibarıyla 353 bine ulaştığı, 2024’te bu rakamın iki katından fazla artmış olabileceği ifade ediliyor. Özellikle ChatGPT’nin çıkışı ve yapay zekaya artan ilgiyle birlikte, Cate satışların dört katına çıktığını ve yakın zamanda bu uzantıya sahip sitelerin 1 milyonu geçeceğini öngörüyor. Gelecek yıllarda yenileme ücretlerinin de etkisiyle, bu gelir kaynağının Anguilla için sürdürülebilir bir ekonomik avantaj sağlamaya devam edeceği açıkça görülüyor.

Starlink, akıllı telefon projesi için beta testlerine başlıyor!

SpaceX’in uydu internet hizmeti Starlink, artık doğrudan akıllı telefonlara internet sağlama dönemi için hazırlıklarını tamamladı. Bu yeni gelişmeyle birlikte, Starlink’in sunduğu “Direct to Cell” (DTC) özelliği, mobil cihazları uzaydan doğrudan bağlayarak, kullanıcıların internet bağlantısı olmadan dahi mobil mesajlaşma hizmeti alabilmesini mümkün kılacak. ABD’li mobil operatör T-Mobile, bu hizmetin beta testlerine başlamayı planlıyor ve testler 2025’in başlarında başlayacak. T-Mobile, kullanıcılarına SpaceX’in Starlink uydu ağını test etme fırsatı sunacak ve bu sayede, geleneksel hücresel kapsama alanının dışında kalan bölgelerde dahi kısa mesaj gönderme ve alma imkânı sağlanacak. Beta testine, T-Mobile faturalı hat sahibi olan tüm kullanıcılar katılabilecek ve uyumlu cihazlara sahip olmaları yeterli olacak.

Starlink DTC hizmeti, özellikle ABD gibi geniş coğrafyaya sahip ülkelerde, karasal baz istasyonlarının ulaşamadığı alanlarda mobil iletişim sağlamayı hedefliyor. Bu teknoloji, mobil şebekelerin giremediği bölgelere, tam anlamıyla bir baz istasyonu gibi işlev gösterecek uydu bağlantıları sunuyor. SpaceX, önceki testlerinde bu uyduların 17 Mbps’ye kadar indirme hızlarına ulaşabildiğini gösterdi. Ancak, gerçek dünya koşullarında, yoğun cihaz kullanımı ve ağ trafiği nedeniyle bu hızlar azalabilir. Şu an için sadece kısa mesaj servisi sunulsa da, gelecekte sesli aramalar ve veri aktarımı gibi hizmetlerin de eklenmesi planlanıyor. Ancak bunun için Starlink’in DTC özellikli uydu sayısını artırması gerekiyor. Şu anda 340’dan fazla DTC özellikli uydu aktifken, toplam Starlink uydu sayısı ise 6.800’ü geçmiş durumda.

Starlink, akıllı telefon projesi için beta testlerine başlayacak.

Bu yeni hizmetin sunduğu en büyük avantajlardan biri, kullanıcıların telefonlarını gökyüzüne doğrultma gerekliliği olmadan geleneksel mesajlaşma deneyimi yaşamaları olacak. Ayrıca, T-Mobile’ın beta programı kapsamında, acil durum servisleri çalışanlarının önceliklendirilmesi, Starlink’in doğal afetler ve acil durumlar gibi kritik anlarda büyük bir hayat kurtarıcı rol oynayabileceğini ortaya koyuyor. Dünyanın diğer bölgelerinde de bu teknoloji yaygınlaşmaya başlayacak. 2025 yılında, ABD dışında Kanada, Yeni Zelanda, Japonya, Avustralya, İsviçre, Şili ve Peru gibi ülkelerde de Starlink DTC hizmeti devreye girecek ve kullanıcılar mobil operatörleri aracılığıyla bu uydu bağlantılarından faydalanabilecek.

Starlink’in bu yeni özelliği, internet bağlantısının sınırlı olduğu bölgelerde, dünya çapında mobil iletişim çözümleri sunarak, özellikle iletişimin zor olduğu yerlerde büyük bir adım atacak gibi görünüyor.

Avrupalı üreticiler, içten yanmalı araç fiyatlarını artıracak! Peki neden?

0

Avrupalı otomobil üreticileri, Avrupa Birliği’nin 2025’te emisyon kurallarını daha da sıkılaştırmasıyla karşı karşıya kalırken, ağır para cezası ödememek için strateji değişikliğine gitmiş durumda. Bu yeni kurallara göre, üreticilerin 1 Ocak 2025 itibariyle toplam satışlarının %22’sini elektrikli araçlar oluşturmak zorunda kalacak.

Avrupalı üreticiler, içten yanmalı araç fiyatlarını artırıyor

Ancak, çoğu üretici, bu hedefe ulaşmakta zorlanabilir çünkü elektrikli araçlara olan talep Avrupa’da bazı ülkelerde azalmaya başladı ve elektrikli araç teşvikleri de düşürülmekte. Bu durumda, üreticiler için, belirlenen hedefe ulaşamazlarsa 15 milyar euroya kadar ceza ödemek tehlikesi bulunuyor. BMW ve Mercedes bu hedeflere ulaşma yolunda ilerlerken, Volkswagen, Stellantis ve Renault’un bu oranı tutturama riski taşıdığı belirtiliyor.

Avrupalı üreticiler, içten yanmalı araç fiyatlarını artırıyor.

Bu bağlamda, birçok Avrupalı üretici, emisyon kurallarına uyum sağlamak amacıyla içten yanmalı araçlarının fiyatlarını artırmaya başlamışken, elektrikli araç modellerinin fiyatlarını ise düşürmeye yöneliyor. Bu strateji, özellikle Volkswagen, Stellantis ve Renault gruplarının tercihi oldu. Örneğin, Stellantis’in Peugeot markası bazı modellerin fiyatlarını 500 euroya kadar artırırken, benzinli Clio’ya 300 euro zam yaptı. Volkswagen ise ID.3 modelinin fiyatını bazı pazarlarda düşürerek Almanya’da 30.000 euro seviyesinin altına çekti.

2023’te AB ülkeleri, 2035 itibariyle satılacak yeni araçların sıfır karbon emisyonu taşıması gerektiğini belirten bir yasa kabul etti. Bu yasanın etkisiyle, 2025’te otomobillerin CO2 emisyon sınırı 93,5 gram/kilometre olacak ve minibüsler için bu sınır 153,9 gram olarak belirlenecek. Şu an, üreticiler, elektrikli araç pazarını güçlendirmenin yanında, kredi satın alma veya emisyonları birleştirme gibi yöntemlerle de emisyon ortalamalarını dengelemeye çalışıyor. Ancak, bu önlemlere rağmen Volkswagen’in, en büyük ceza ödeyecek grup olacağı tahmin ediliyor. Ancak yapılan analizlere göre, cezanın 15 milyar eurodan 1 milyar euro civarına çekilmesi bekleniyor.

Oklo’dan veri merkezleri için Nükleer enerji hamlesi!

Oklo, Switch adlı veri merkezi operatörüyle yapılan anlaşma kapsamında, 2044 yılına kadar küçük modüler reaktörlerle (SMR) 12 gigawatt elektrik üretmeyi planlıyor.

Google, Nvidia, Tesla, PayPal gibi birçok büyük şirketin veri merkezine enerji sağlayacak bu projede, Oklo hem santralleri inşa edecek hem de işletecek. Ancak anlaşmanın bağlayıcı olmadığı belirtiliyor.

Zorlu Onay Süreci

Oklo’nun bu büyük projeyi gerçekleştirebilmesi için ABD Nükleer Düzenleme Komisyonu’ndan (NRC) onay alması gerekiyor. Şirketin önceki başvurusu 2022 yılında reddedildi.

NRC onayı, nükleer enerji projeleri için oldukça uzun süren ve detaylı bir süreç. Oklo, yeni başvurusunu 2025’te yapmayı ve hızlandırılmış onay süreci öngören yeni mevzuattan faydalanmayı planlıyor. Şirket, ilk reaktörünü 2027’de faaliyete geçirmeyi hedefliyor.

Rekabet ve Yenilenebilir Enerji Tehdidi

Nükleer enerji, özellikle veri merkezlerinin artan enerji ihtiyacını karşılamak için önemli bir çözüm olarak görülse de, Oklo’nun karşı karşıya olduğu tek zorluk NRC onayı değil.

Rakipleri arasında, NRC onayını almış Kairos gibi diğer nükleer girişimler yer alıyor. Öte yandan, yenilenebilir enerji projeleri de nükleere ciddi bir alternatif sunuyor. Örneğin, Google’ın desteklediği 20 milyar dolarlık güneş, rüzgar ve batarya projesi, 2026 yılında faaliyete geçecek.

Oklo’nun başarısı, nükleer enerji projelerinin hızlandırılmasına ve veri merkezi endüstrisinde sürdürülebilir çözümlerin geliştirilmesine önemli katkı sağlayabilir. Ancak bu uzun ve zorlu yolda başarı, teknolojik yenilik, regülasyonlara uyum ve rekabet gücü gibi birden fazla faktöre bağlı olacak.

Tesla, İstanbul-İzmir otoyoluna Supercharger istasyonu yerleştirdi!

0

Tesla, Türkiye’deki elektrikli araç şarj altyapısını güçlendirmeye yönelik yatırımlarına devam ediyor. Şirket, İstanbul-İzmir otoyolunun üzerinde yer alan yeni “Gemlik Supercharger” istasyonunu faaliyete geçirerek, Türkiye’deki Supercharger istasyonlarının sayısını 9’a çıkardı. Bu yeni istasyon, 250 kW çift yönlü şarj cihazları ile donatıldı ve her bir cihazda 8’er soket bulunuyor. Böylece, daha fazla elektrikli araç sahibi, Tesla’nın Supercharger ağına dahil olan bu yeni noktada hızlı şarj imkânından faydalanabilecek.

Tesla, İstanbul-İzmir otoyoluna Supercharger yaptı

Tesla Türkiye sorumlusu Berk Tezveren, sosyal medya üzerinden yaptığı duyuruda, bu yeni istasyonun, tüm elektrikli araçlara açık olduğunu belirtti. “Gemlik Supercharger” istasyonu, özellikle İstanbul-İzmir otoyolunda seyahat eden elektrikli araç sahipleri için önemli bir şarj noktası oluşturuyor. Tesla’nın Türkiye’deki Supercharger ağındaki toplam soket sayısı da bu yeni istasyonla birlikte 70’e çıkmış oldu. Şirket, Türkiye’deki Supercharger ağını hızla genişletiyor ve şimdiden farklı şehirlerde çok sayıda yeni istasyon kurma planlarını duyurmuş durumda. Bunlar arasında Burdur, Antalya, Muğla, Denizli, Aydın, İzmir Karşıyaka, Balıkesir, Bursa, Bilecik, Sivrihisar, Samsun, İstanbul Ümraniye, Beylikdüzü, Maslak ve Zincirlikuyu lokasyonları da bulunuyor. Tesla, bu yeni Supercharger istasyonları ile Türkiye’deki elektrikli araç kullanımına olanak tanıyan alt yapısını daha da güçlendirmeyi hedefliyor.

Tesla’nın Supercharger ağı, yalnızca Türkiye’de değil, dünya çapında da hızla büyümeye devam ediyor. Ekim ayında Tesla, global ölçekte 60.000 şarj noktasına ulaştığını duyurmuştu. Bu ağ, elektrikli araç kullanıcıları için önemli bir rahatlık sağlarken, aynı zamanda şarj etme sürelerini önemli ölçüde kısaltıyor. Tesla, sadece şarj istasyonlarının sayısını artırmakla kalmıyor, aynı zamanda bu istasyonlardan sağlanan elektrik miktarını da artırmış durumda. Şirket, geçtiğimiz çeyrekte Supercharger ağı üzerinden 1,4 teravat-saat elektrik sağladığını açıklamıştı.

Türkiye’de ise Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından yayınlanan verilere göre, Ekim 2024 itibarıyla Türkiye genelindeki toplam şarj noktası sayısı 24.334’e ulaşmışken, DC şarj soketlerinin sayısı 9.305 olarak kaydedildi. Tesla’nın bu ağda, yalnızca kendi araçlarını değil, tüm elektrikli araç markalarını kapsayan bir strateji güderek, daha geniş bir kullanıcı kitlesine hitap etmesi önemli bir gelişme olarak öne çıkıyor.

Tesla’nın Türkiye’deki altyapı yatırımları, elektrikli araçlara olan talebin artmasının yanı sıra, bu araçların şarj edileceği noktaların yaygınlaştırılması ve bu alandaki ihtiyacın karşılanması açısından da kritik bir rol oynamakta. Tesla’nın bu projeleriyle birlikte elektrikli araç sahiplerine daha geniş şarj ağı ve daha hızlı şarj imkanları sunmayı sürdürüyor. Gelecekte Türkiye’deki Supercharger istasyonlarının daha da yaygınlaşması ve Tesla’nın bu alandaki etkinliğini artırması bekleniyor.

Elektrikli araçlar hava kirliliği artışına neden olacak

0

Yeni bir araştırma, Hindistan ve Çin’deki elektrikli araç geçişinin potansiyel olarak beklenmeyen bir sonucunu ortaya çıkardı ve ülkeler elektrikli araç tedarik zincirlerini tamamen karaya oturtursa kükürt dioksit emisyonlarının mevcut seviyelerin üzerinde artabileceğini buldu. Bu emisyonların ezici çoğunluğu, günümüzün elektrikli araç pilleri için önemli mineraller olan nikel ve kobaltın rafine edilmesi ve üretilmesinden kaynaklanacaktır.

Elektrikli araçlar hava kirliliği riski taşıyor

Çin ve Hindistan’a odaklanan araştırmacılar, ülkeler elektrikli araçlar için tedarik zincirlerini tamamen yerlileştirirse ulusal kükürt dioksit (SO 2 ) emisyonlarının mevcut seviyelere göre yüzde 20’ye kadar artabileceğini buldu. Bu SO 2 emisyonlarının ezici çoğunluğu, günümüzün elektrikli araç pilleri için önemli mineraller olan nikel ve kobaltın rafine edilmesi ve üretilmesinden kaynaklanacaktır.

Kamu ve uluslararası ilişkiler ve Andlinger Enerji ve Çevre Merkezi yardımcı doçenti olan ilgili yazar Wei Peng: “Elektrikli araçlarla ilgili birçok tartışma, ulaşım ve enerji sektörlerinden kaynaklanan emisyonları en aza indirmeye odaklanıyor. Ancak burada elektrikli araçların etkilerinin araç egzoz emisyonları veya elektrikle bitmediğini gösteriyoruz. Ayrıca tüm tedarik zincirinizle de ilgili” diyor.

Bulgularını Environmental Science & Technology dergisinde yayımlayan araştırmacılar, ülkelerin karbonsuzlaştırma planlarını geliştirirken temiz tedarik zincirleri oluşturma konusunda stratejik düşünmeleri gerektiğini savundu. Pil üretimi durumunda ekip, elektrikli araçlara geçişin istenmeyen sonuçlarından kaçınmak için katı hava kirliliği standartlarının geliştirilmesi ve uygulanmasının önemini vurguladı. Ayrıca, günümüz pillerinin üretimindeki süreç tabanlı SO2 emisyonlarından kaçınmak için alternatif pil kimyalarının geliştirilmesini önerdiler.

Bombay’daki Hindistan Teknoloji Enstitüsü’nde İklim Çalışmaları Merkezi ve Ashank Desai Politika Çalışmaları Merkezi’nde yardımcı doçent olan ilk yazar Anjali Sharma: “Herhangi bir temiz enerji teknolojisini yeterince derinlemesine araştırırsanız, zorluklar veya ödünler olduğunu göreceksiniz. Bu ödünlerin varlığı, enerji geçişini durdurduğumuz anlamına gelmiyor. Ancak bu ödünleri mümkün olduğunca azaltmak için proaktif bir şekilde hareket etmemiz gerektiği anlamına geliyor” dedi.

Waymo sürücüsüz otomobilleri Tokyo’da test edilecek

0

Waymo, sürücüsüz araçlarını Japonya’da konuşlandıracak ve teknolojisini ilk kez başka bir ülkede test edecek. CNBC’ye göre şirket, Jaguar I-PACE araçlarını 2025’in başlarında Tokyo’da test etmeye başlayacak ve ülkede “uzun bir süre” kalmayı bekliyor. Araçların birkaç çeyrek sürecek deneysel aşamasında, Japon taksi şirketi Nihon Kotsu’dan insan sürücüler, Waymo’nun arabalarını kullanacak ve böylece teknolojisi şehri haritalayabilecek. Özellikle, Waymo’nun Jaguar I-PACE’lerini Shinjuku, Shibuya ve Tokyo’nun diğer önemli bölgelerinin sokaklarında sürüyorlar.

Waymo sürücüsüz otomobilleri Asya’ya gidiyor

Bu testlerden toplanan veriler daha sonra şirketin otonom sürüş sistemini eğitmek için kullanılacak. Waymo ayrıca ABD’de kapalı bir parkurda Tokyo’nun sürüş koşullarını yeniden yaratacak, burada robotaksisinin daha fazlasını test edecek ve bu çabadan toplanan verileri eğitim için kullanacak. Şirket henüz halka ne zaman yolculukları açacağını duyurmadı, ancak gelecekte kullanıcılara sürücüsüz yolculuklar sunması muhtemel olan Japonya’nın “GO” taksi uygulamasıyla bir ortaklık kurdu. CNBC’nin belirttiği gibi, Japonya yaşlanan nüfusu nedeniyle verimli tren sistemine rağmen sürücüsüz yolculukları bir ulaşım seçeneği olarak tanıtmaya istekli. Geçtiğimiz yıl, yollarında seviye 4 otonom sürüşe izin vermek için yasalarını değiştirdi .

ABD’de Waymo sürücüsüz araçlarını Phoenix, San Francisco ve Los Angeles’ta işletiyor. Geçtiğimiz aylarda araçlarını daha fazla lokasyona tanıtmak için birkaç plan duyurdu ve gelecek yıl Austin ve Atlanta’ya genişlemesini finanse etmek için 5,6 milyar dolar topladı . Waymo ayrıca Jaguar I-PACE araçlarını 2025’in başlarında Miami’de konuşlandıracak ve 2026’nın bir zamanında şehirde halka yolculuklar sunacak.

Veri doğruluğu tedarik zinciri yönetiminde en kritik aşama

0

Yeni bir rapora göre, tedarik zinciri yöneticilerinin karşılaştığı en önemli sorunlardan biri yanlış envanter verileridir. Envanter yönetimi için akıllı etiketler üreten Impinj’in 2025 Tedarik Zinciri Bütünlüğü Görünümü raporuna göre, yöneticilerin çoğu (%91) envanterlerini takip edebileceklerinden emin olsa da, yalnızca üçte biri stokları hakkında doğru, gerçek zamanlı bilgi elde edebiliyor.

Veri doğruluğu tedarik zinciri için kritik aşamada

ABD’li 1.000 tedarik zinciri yöneticisinin katıldığı bir ankete dayanan rapor, yanlış verilerin yöneticilerin sahte ürünler, kayıp ve hırsızlık, yanlış yükleme ve teslimat hataları ve tedarik zincirinde yapay zeka uygulaması gibi temel zorluklarla başa çıkmasını nasıl engellediğini gösteriyor.

Ankete katılanların yüzde 65’i sahte malları tedarik zincirlerinden uzak tutmayı bir zorluk olarak tanımladı ve perakende yöneticilerinin %98’i bu sorunla mücadele etmek için adımlar atıyor. Bu önlemler arasında, transitte mal kimlik doğrulaması için yeni teknolojilerin uygulanması yüzde 44 ile en yaygın olanı, ardından genel mal doğrulaması için yeni teknolojilerin benimsenmesi (yüzde 42) ve kimlik doğrulama kontrol noktalarının eklenmesi (yüzde 40) geliyor.

Perakende tedarik zinciri yöneticilerinin yüzde altmışı, kayıp ve hırsızlıkla mücadele etmenin büyük bir endişe olduğunu kabul etti ve yüzde 99’u bunu engellemek için adımlar attı. Katılımcıların en çok tercih ettiği önlem, transit ve teslimat sırasında güvenlik kontrol noktalarını artırmaktı (yüzde 48), bunu malları izlemek için yeni teknolojilerin uygulanması (yüzde 41) ve mağaza katı gözetimi (yüzde 37) izledi.

Gıda, market ve restoran sektöründeki yöneticilerin ezici çoğunluğu için, yüzde 82’si için, küçülme en büyük zorluktur. Katılımcılara göre, mağaza hırsızlığı (yüzde 45), gıda bozulması (yüzde 37) ve gıda israfı (yüzde 35), küçülmenin en büyük itici güçleridir. Katılımcılar, mağaza katı gözetimi için yeni teknolojiler uygulamanın (yüzde 45), malları takip etmenin (yüzde 44) ve gıda israfını azaltmanın (yüzde 44) sorunu ele almanın birincil yolları olduğunu söyledi.

E-scooter bomba gizleme için kullanıldı!

0

E-scooter’a gizlenen bomba, nükleer savunmadan sorumlu Rus generali öldürdü. İgor Kirillov, ölümünden bir gün önce Ukrayna’ya karşı kimyasal silah kullanılmasını emrettiği gerekçesiyle gıyabında yargılanmıştı. Rus ordusunun nükleer, kimyasal ve biyolojik savunma güçlerinden sorumlu general, elektrikli scooter’ın içine gizlenmiş bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti.

E-scooter bomba için yuva görevi gördü

Moskova’da bir konut binasının girişinin dışında e-skuter aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu Korgeneral İgor Kirillov ve yardımcısı hayatını kaybetti. Rusya Soruşturma Komitesi, Ordu Generali ve yardımcısının öldürülmesiyle ilgili olarak ceza davası açtı.Rusya’nın devlet haber ajansı ve yayın hizmeti Sputnik olayı bir raporda doğruladı. Ayrıca olayın Kremlin’e sadece 4 mil (7 kilometre) uzaklıktaki bir apartman binasında gerçekleştiğini belirtti.

Acil müdahale ekipleri, Rus devlet haber ajansı TASS’a yaptığı açıklamada, ilk bakışta patlayıcı cihazın uzaktan patlatılmış gibi göründüğünü ve saldırının planlı ve hedefli bir şekilde gerçekleştirildiğini belirtti.

TASS raporunda ayrıca patlamanın gücünün yaklaşık 300 gram TNT’ye eşit olduğu belirtiliyor. Olay yerinde Rusya İçişleri Bakanlığı’nın Moskova departmanından çok sayıda üst düzey yetkilinin yanı sıra soruşturmacılar, sağlık personeli ve acil servis ekipleri de hazır bulunuyor. Burada önemli nokta, İgor Kirillov’un ölümünden bir gün önce Ukrayna savcıları tarafından Kiev güçlerine karşı kimyasal silah kullanılması emrini verdiği gerekçesiyle gıyabında suçlanmış olması.

Kirillov, Rus birliklerine doğu ve güney cephelerinde yasaklı kimyasal silahların toplu kullanımını emretmesi nedeniyle Ukrayna Güvenlik Servisi tarafından suçlanmıştı. Ukraynalı savcılar, Korgeneralin emriyle Rus birliklerinin savaşın başlangıcından bu yana 4.800 kez kimyasal mühimmat kullandığını iddia etmişti. Bunlar, Kirillov’un emriyle kimyasal kullanımın kayıtlı örnekleriydi.

Rus askerlerinin emriyle kullandığı kimyasal mühimmatlar arasında K-1 savaş bombası, zehirli boğucu madde kloropikrin gibi maddeler de yer alıyor. Bu saldırılar sonucunda birçok Ukrayna askeri çeşitli derecelerde kimyasal zehirlenmelere maruz kalmıştı.

Kirillov’un ölümünün zamanlaması saldırının arkasında daha büyük bir plan olduğunu ima ediyor, ancak henüz daha fazla ayrıntı ortaya çıkmadı. Rus devletinden şimdiye kadar herhangi bir grubun dahil olduğuna dair bir teyit gelmedi. Ukrayna da bu raporun yazıldığı tarih itibarıyla olayla ilgili henüz herhangi bir iddiada bulunmadı.

Xiaomi, Çin dışında otomobil satmaya hazırlanıyor!

0

Xiaomi, elektrikli otomobil satışlarını Çin dışında başlatmak için hazırlıklarını hızlandırmış durumda. Şirket, ilk olarak mevcut üretim hacmiyle yerel talepleri karşılayamayacak kadar yoğun ilgi gören elektrikli araçlarıyla Çin pazarında ciddi bir talep görmüşken, şimdi bu talebin bir kısmını yurt dışı pazarlarda da test etmeyi planlıyor. Xiaomi, yurt dışına açılmak için özel bir hazırlık ekibi kurmayı planlıyor. Bu ekip, pazar araştırması, proje yönetimi, satış sonrası hizmetler gibi alanlarda çalışacak ve ayrıca uluslararası bir departman oluşturulması da gündemde.

Xiaomi, Çin dışında otomobil satacak

Şirket, yurt dışındaki pazarlarda küçük çaplı satış denemeleri yaparak, potansiyel müşteri tepkilerini test etmeyi hedefliyor. Bu adım, Xiaomi’nin daha geniş bir global satış planına hazırlık olarak değerlendiriliyor. Ancak şu an için bu satış denemeleri ve genişleme sürecinin hangi ülkelerde ne zaman başlayacağına dair net bir zaman çizelgesi bulunmuyor. Ayrıca, Xiaomi’nin araçlarında kullanacağı otonom sürüş sistemlerinin hedef pazarların yasalarına uygun hale gelmesi için ayrı bir otonom sürüş departmanı da kurulacağı belirtiliyor.

Xiaomi, geçtiğimiz yaz ilk elektrikli otomobili SU7’yi Fransa’da sergileyerek Avrupa pazarına adım attı. Xiaomi CEO’su Lei Jun, şirketin 2030’dan önce Avrupa’da otomobil satışlarına başlamak istediğini açıklamıştı. Ancak, Avrupa Birliği’nin Çin’den ithal edilen elektrikli otomobillere ek vergi uygulama kararı alması, şirketin Avrupa’ya açılma stratejisini etkileyip etkilemeyeceği konusunda belirsizlik yaratıyor.

Xiaomi’nin uluslararası pazarlarda izleyeceği satış stratejisi de merak konusu. Şirket, Xiaomi ürünlerinin genelde orta seviye seçenekler olarak algılandığı ve globalde oldukça tanınan bir marka olmasına rağmen, hedef pazarlarında fiyat stratejisinin başarılı olması gerektiği vurgulanıyor. SU7’nin Çin’deki fiyatı, mevcut kurla 28.000 euro civarında ve Xiaomi, yurt dışında da Mi Home mağazaları aracılığıyla satış yapmayı planlıyor. Bu, aracı firmalar olmadan doğrudan Xiaomi’nin kendi mağazalarından satış yapılacağı anlamına geliyor. Xiaomi, Avrupa’daki bilinirliğini bu satış kanalıyla pekiştirirken, fiyatlandırma dengesini doğru kurarak başarılı bir satış stratejisi izlemeyi umuyor.

Türk Hava Yolları, Apple ile işbirliğine gidiyor!

0

Türk Hava Yolları (THY), yolcuların kayıp bagaj sorunlarını çözmek için Apple ile önemli bir iş birliğine imza attı. Bu yenilikçi adım, Apple’ın Find My platformuna eklediği yeni bir özellik sayesinde gerçekleşiyor. AirTag veya Find My destekli cihazlar aracılığıyla bagajların konumu güvenli bir şekilde tespit edilebilecek ve bu bilgiler THY ekipleriyle paylaşılabilecek. Böylece, geciken veya kaybolan çantaların daha hızlı bulunması sağlanırken yolcu memnuniyeti de artırılacak.

Türk Hava Yolları, Apple ile işbirliğine gidecek

Apple, iOS 18.2 güncellemesi ile tanıttığı “Share Item Location” (Eşya Konumunu Paylaş) özelliğiyle AirTag’lerin veya diğer desteklenen cihazların konum bilgisinin havayolu şirketleriyle paylaşılmasını mümkün hale getirdi. THY Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat, bu özellik sayesinde yolcuların AirTag veya Find My ağına bağlı cihazlarının bulunduğu bagajların konum bilgilerinin doğrudan müşteri hizmetleriyle paylaşılabileceğini belirtti. Apple’ın, bu yeni özellik için THY dahil olmak üzere 15’in üzerinde havayolu şirketiyle iş birliği yaptığı biliniyor.

Türk Hava Yolları, Apple ile işbirliğine gidecek.

THY, bu özelliği kullanarak kayıp bagaj sorunlarının çok daha hızlı çözüme kavuşturulacağını vurguladı. Yolcular, Find My uygulamasında bir “Konum Paylaş” bağlantısı oluşturup THY’nin resmi web sitesi üzerinden bu bilgiyi paylaşarak bagajlarının durumunu takip edebiliyor. Konum bilgileri, gizlilik ilkelerine uygun olarak yalnızca 7 gün süreyle saklanıyor ve bu süre sonunda otomatik olarak siliniyor. Ayrıca, yolcular dilerse bu bilgiyi manuel olarak da kaldırabiliyor. Sistemin yakın bir zamanda THY’nin mobil uygulamasına da entegre edilmesi planlanıyor.

Bu ortaklık, THY’nin dijitalleşme konusundaki güçlü taahhüdünün bir parçası olarak görülüyor. AirTag destekli bu çözüm, yalnızca yolcuların kayıp bagaj sorunlarını çözmekle kalmıyor, aynı zamanda havayolu taşımacılığında müşteri deneyimini önemli ölçüde geliştiriyor. iOS 18.2 ile başlayan bu uygulamanın, Apple ekosistemine dahil tüm cihazlar tarafından desteklenmesi de kullanım kolaylığını artırıyor. Apple ve THY arasındaki bu iş birliği, teknolojinin havacılık sektöründe sunduğu yenilikçi çözümlere örnek teşkil ediyor ve kaybolan bagaj sorununu tarih etmeye yönelik önemli bir adım olarak öne çıkıyor.

Türkiye’nin ilk girişim sermayesi fonu 212, 2024’te de zirvede!

Türkiye’nin ilk girişim sermayesi fonu olan 212, 2024 yılında yatırım ve çıkışlarıyla dikkat çekici başarılar elde etti. Insider ile gerçekleştirdiği kısmi çıkış sayesinde ilk fonunda yatırımcılarına 4 katından fazla getiri sağlayan 212, Türkiye odaklı girişim sermayesi fonları arasında en yüksek getiriyi sunan şirket oldu. Bu yıl toplamda 16 işlemde 13 farklı şirkete 11,2 milyon dolar yatırım gerçekleştiren 212, yönettiği toplam varlık miktarını 150 milyon Euro’ya yükseltti.

212 Kurucu Ortağı Numan Numan, bu yıl yapılan yatırımların ve gerçekleştirilen işlemlerin, girişimcilik ekosistemindeki büyümeye katkıda bulunduğunu ifade etti. Portföy şirketlerinden Trio Mobil, ABD merkezli NewSpring Growth liderliğinde 26,5 milyon dolar yatırım alarak değerlemesini 4 kat artırırken; SOCRadar, PeakSpan liderliğinde 25,2 milyon dolar yatırım topladı ve uluslararası satışlarını yaklaşık 10 kat artırdı. Ayrıca, 123FormBuilder’ın Silikon Vadisi merkezli Kiteworks tarafından satın alınmasıyla 2,5 katın üzerinde getiri elde edildi.

Insider ise General Atlantic’in liderlik ettiği Seri E turunda 500 milyon dolar yatırım aldı. 212, bu turda hisselerinin bir kısmını satarak fonunun tamamını ödeyecek kadar getiri sağladı. Bu başarılar, 212’yi Türkiye girişim sermayesi fonları arasında zirveye taşıdı.

2024 yılında 212, yurt dışı girişim ekosistemleriyle ilişkilerini güçlendirmeye yönelik 70’ten fazla etkinliğe katıldı ve 140 farklı ülkeden 4000’in üzerinde girişimle iletişim kurdu. Amerika ve Orta Doğu’da düzenlenen etkinliklerle küresel girişimcilik ekosistemine katkı sağlamayı sürdürdü.

Ali Karabey, 212’nin gelecekte de bölgesel ve küresel girişimlere yatırım yapmaya devam edeceğini ve yeni başarı hikayeleri oluşturmayı hedeflediğini belirtti. 13 yıllık geçmişiyle girişimcilik ekosistemine öncülük eden 212, Simya VC ve 212 NexT gibi alt fonlarıyla teknoloji şirketlerine destek sağlıyor.

Tesla’nın yeni araçlarında büyük sorunlar ortaya çıktı!

0

Tesla, yeni ürettiği araçlarda kullanılan Hardware 4 (AI4 olarak da bilinen) otonom sürüş bilgisayarında ciddi sorunlarla karşı karşıya. Bu bilgisayarlar, araçların çeşitli fonksiyonlarını yönetiyor, ancak son zamanlarda çok sayıda şikayet alındı. Yeni araç sahipleri, yalnızca birkaç yüz kilometre kullanımdan sonra otonom sürüş, navigasyon, güvenlik sistemleri, GPS ve diğer bilgisayar destekli özelliklerin çalışmadığını bildirdi. Sorun, bilgisayar donanımının arızalanmasından kaynaklanıyor.

Tesla’nın yeni araçlarında büyük sorunlar yaşandı

Araştırmalara göre, Tesla’nın yeni donanımı olan AI4.1 bilgisayarlarında kısa devreler meydana geliyor. Bu kısa devrelerin olası sebebi, araç kameralarının kalibrasyonu sırasında düşük voltajlı bataryaların bilgisayarı kısa devreye sokması olarak belirtiliyor, ancak bu henüz kesin olarak doğrulanmış değil.

Tesla’nın yeni araçlarında büyük sorunlar yaşandı.

Ayrıca, söz konusu arızalar sadece birkaç on ila yüz kilometre sonrası meydana geliyor ve bu durum, özellikle güvenlik ve sürüş konforu açısından büyük sorunlara yol açıyor. Örneğin, arka görüş kamerasının çalışmaması, ABD’deki federal güvenlik düzenlemelerine aykırı olduğu için, bu durum Tesla’yı geri çağırma süreci başlatmaya zorlayabilir.

Bu sorunlar son birkaç aydır üretimi yapılan araçlarda yoğunlaşırken, Tesla’dan henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Şirketin servis noktaları, artan şikayetlerle başa çıkmaya çalışırken, en etkili çözümün arızalı bilgisayarların değiştirilmesi olduğu söyleniyor. Ancak bu işlem oldukça uzun zaman alabiliyor. Tesla, geçici bir çözüm olarak yazılım güncellemesi yayınlamak istese de, yüksek talep nedeniyle birçok araç sahibine servis randevuları ertelendi. Bu durum, Tesla’nın servis kapasitesini zorlayan ve güvenlik standartlarını da riske atan ciddi bir mesele olarak görülüyor.