Google, deniz canlılarıyla konuşmaya hazırlanıyor!

Şirket, Atlantik benekli yunusların çıkardığı tıklama, ıslık ve sesleri analiz edebilen yeni bir yapay zekâ modeli geliştirdi. Google tarafından DolphinGemma adı verilen bu model, türler arası iletişim kurma yolunda atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Projenin temelinde, 1985 yılından bu yana denizlerde süren en uzun soluklu araştırma olan Wild Dolphin Project (WDP) tarafından toplanan etiketlenmiş büyük veri setleri yer alıyor. Google, bu sesleri DolphinGemma’ya yükleyerek yapay zekânın yunusların iletişimindeki gizli yapıları ve olası anlamları keşfetmesini hedefliyor. Geliştirilen model, sesleri analiz etmek için Google’ın SoundStream sistemini kullanıyor ve insan kulağının ayırt edemediği nüansları algılayabiliyor.

WDP’nin kurucusu ve araştırma direktörü Dr. Denise Herzing, “40 yıldır bu anı bekliyordum.” diyerek heyecanını dile getiriyor. Herzing’e göre, DolphinGemma sayesinde yunusların öncelikleri, ne hakkında ‘konuştukları’ gibi detaylar daha net anlaşılabilecek.

Google, sadece dinlemeyi değil, konuşmayı da hedefliyor

Araştırmacılar yalnızca yunusları anlamakla yetinmek istemiyor; aynı zamanda onlarla iletişime geçmenin yollarını da arıyor. Bu bağlamda DolphinGemma’nın yanı sıra CHAT (Cetacean Hearing Augmentation Telemetry) adlı bir sistem de geliştirildi. Georgia Teknoloji Enstitüsü tarafından oluşturulan CHAT, yunuslara yapay sesler öğreterek belirli nesnelerle ilişkilendirmeyi amaçlıyor. Örneğin, yosun ya da şal gibi nesneler belirli seslerle eşleştiriliyor ve yunuslar bu sesleri taklit ederek nesneleri isteyebiliyor.

DolphinGemma, CHAT sistemiyle birlikte çalışarak yunusların sesleri taklit etme sürecinde erken tahminlerde bulunabiliyor. Bu da araştırmacıların daha hızlı ve etkili yanıt vermesini sağlıyor. Google, bu sistemin Pixel telefonlarda da çalışabildiğini belirterek, donanım maliyetlerinin düşürülebileceğine dikkat çekiyor.

Bu sezon sahada kullanılmaya başlanacak olan DolphinGemma’nın gelecekte yalnızca Atlantik benekli yunuslarla sınırlı kalmayıp, burunlu yunuslar ve dönen yunus türleri gibi diğer deniz memelilerine de uygulanması hedefleniyor. Ancak her tür için ses yapısına özel uyarlamalar yapılması gerekecek.

Googleın bu projesi, insanlık ile diğer zeki canlılar arasında yepyeni bir iletişim kapısı açma potansiyeli taşıyor. Türler arası diyaloğun mümkün olup olmadığını zaman gösterecek, ancak DolphinGemma ile ilk ciddi adımlar atılmış durumda.

OpenAI, X’e Rakip Sosyal Medya Platformu Kuruyor!

OpenAI, yapay zeka odaklı yeni bir sosyal medya platformu geliştirmeye başladı. Şirket, bu yeni platformla X (eski adıyla Twitter) gibi devlere doğrudan rakip olmayı hedefliyor. OpenAI yöneticileri, topluluk odaklı ve yapay zeka destekli bir sosyal medya deneyimi sunmak istiyor.

Şirketin bu adımı, Elon Musk’un X üzerinde gerçekleştirdiği değişikliklere bir yanıt niteliği taşıyor. OpenAI, kullanıcıların fikir alışverişi yapabileceği, bilgi paylaşabileceği ve yapay zeka ile etkileşime geçebileceği bir platform vizyonu çiziyor. Bu proje, yalnızca bir sosyal medya hamlesi değil. Aynı zamanda bilgi ekosistemini dönüştürmeye yönelik büyük bir strateji.

ChatGPT’nin gelişmiş sürümüyle entegre çalışacak

OpenAI’ye yakın kaynaklar, yeni platformun ChatGPT’nin gelişmiş sürümüyle entegre çalışacağını söylüyor. Kullanıcılar, yorum yaparken ya da içerik üretirken yapay zekadan gerçek zamanlı destek alabilecek. Böylece hem içerik kalitesi artacak hem de yanlış bilgi yayılımı azalacak.

OpenAI, bu platformda kullanıcı güvenliğini en üst düzeye çıkarma sözü veriyor. Algoritmalar, toksik içerikleri engellemek ve sağlıklı tartışma ortamları oluşturmak için özel olarak eğitilecek. Şirket, reklam gelirine dayalı klasik modele alternatif olarak etik ve sürdürülebilir gelir kaynakları arayışında.

Öte yandan, Elon Musk’ın liderliğindeki X cephesinden henüz resmi bir açıklama gelmedi. Ancak Musk’ın geçmişte OpenAI ile yaşadığı anlaşmazlıklar göz önüne alındığında, bu hamlenin yeni bir rekabet fitilini ateşleyebileceği düşünülüyor.

Yeni sosyal medya platformunun adı, tasarımı ve ne zaman erişime açılacağı ise henüz belli değil. Ancak OpenAI’nin mevcut teknolojik altyapısı ve kullanıcı kitlesi, platformun büyük bir ilgiyle karşılanacağını gösteriyor. Sektör uzmanları, bu girişimin sosyal medya dünyasında yeni bir çağ başlatabileceğini söylüyor.

OpenAI, daha önce GPT modelleriyle içerik üretimini, araştırmayı ve eğitim süreçlerini kökten değiştirmişti. Şimdi aynı devrimci yaklaşımı sosyal medya alanına taşıyor. Teknoloji dünyası bu gelişmeyi heyecanla takip ediyor.

Çin, ABD’yi siber saldırı ile suçluyor!

Çin devletinin resmi haber ajansı Xinhua tarafından paylaşılan rapora göre, söz konusu saldırılar enerji, ulaşım, su yönetimi, iletişim ve savunma sanayi araştırma kurumlarını hedef aldı.

Harbin Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, saldırıların Çin’in kritik bilgi altyapısını sabote etme, toplumsal kaos yaratma ve gizli bilgileri ele geçirme amacı taşıdığı ifade edildi. Çinli yetkililer, üç ABD vatandaşını siber saldırılarla doğrudan ilişkilendirerek arananlar listesine ekledi. Ayrıca, California Üniversitesi ve Virginia Teknoloji Enstitüsü’nün de saldırılara dâhil olduğu iddia edildi; ancak üniversitelerin nasıl bir rol oynadığına dair detay verilmedi.

Raporda yer alan bilgilere göre, saldırılar sırasında NSA’nın, Çin’deki bazı sistemlere önceden yerleştirilmiş arka kapıları aktif hâle getirdiği ve Microsoft Windows işletim sistemi üzerinden erişim sağladığı öne sürüldü. Aynı zamanda, bu kişilerin Huawei başta olmak üzere Çinli teknoloji firmalarına da siber saldırılar düzenlediği iddialar arasında yer aldı.

Çin ve ABD arasındaki karşılıklı suçlamalar artıyor

Çin’in bu çıkışı, Pekin ile Washington arasında süregelen ticaret savaşının dijital cepheye taşındığına işaret ediyor. ABD, uzun süredir Çinli devlet destekli hacker gruplarını kamu kurumlarına ve özel sektör altyapılarına yönelik saldırılarla suçluyor. Geçtiğimiz ay da ABD, Çin bağlantılı birçok kişiye yönelik iddianameler hazırlayarak, Savunma İstihbarat Dairesi ve Ticaret Bakanlığı gibi kurumlara yapılan saldırıları gündeme getirmişti.

Siber saldırılara karşı yapay zeka

Ancak Çin tarafı bu suçlamaları sürekli reddediyor ve son yıllarda ABD’yi benzer faaliyetlerde bulunmakla itham ediyor. Aralık ayında da Çin, iki ABD kaynaklı siber saldırıyı tespit ettiğini ve bu saldırıların Çinli teknoloji şirketlerinden ticari sırları çalmak amacıyla yapıldığını açıklamıştı.

Bu son gelişme, iki ülke arasında yalnızca ekonomik değil, dijital güvenlik açısından da gerilimin derinleştiğini gösteriyor. ABD Büyükelçiliği ise konuya ilişkin henüz bir açıklamada bulunmadı. Siber güvenlik alanında yaşanan bu karşılıklı suçlamaların, önümüzdeki dönemde teknoloji iş birliklerini ve küresel diplomatik dengeleri daha da karmaşıklaştırması bekleniyor.

Google Gemini artık metinle sinematik video üretebiliyor!

0

Google video üretiminde çıtayı yükseltti. Yapay zekâ destekli yeni araçları sayesinde artık herkes sahne betimleyerek sinematik videolar oluşturabiliyor. Gemini Advanced aboneleri, Google’ın yeni nesil video üretim modeli Veo 2 ile yalnızca metin yazarak 720p çözünürlükte, 8 saniyelik videolar yaratabiliyor.

Aynı zamanda, Whisk Animate özelliği sayesinde görseller doğrudan videoya dönüşüyor. Bu özellik, ilk kez duyurulan Whisk platformuna entegre edildi ve bugün itibarıyla dünya çapında, hem web’de hem mobilde, Google One AI Premium kullanıcılarının hizmetine sunuldu.

Metinle Film Gibi Video!

Veo 2 sayesinde kullanıcılar, model menüsünden bu özelliği seçerek 16:9 formatında MP4 videolar oluşturabiliyor. Sadece sahne betimlemesi yazmak yeterli. Detaylar arttıkça, yapay zekâ daha yaratıcı ve gerçekçi içerikler üretiyor. Yeni Google video modeli, doğal insan hareketleri, görsel detaylar ve stil kontrolü ile öne çıkıyor.

Tek bir promptla video üretmek mümkün. Örneğin aşağıdaki video “Dalgaların kıyıya vurduğu, sahile yakın okyanustan belirgin bir deniz yığınının yükseldiği, gün doğumu ya da gün batımının sıcak, altın ışığıyla yıkanan, Pasifik kıyı şeridinin dingin güzelliğini yakalayan kumlu bir sahilde çimenli bir uçurumun havadan çekimi.” promptu ile üretildi:

Dalgaların kıyıya vurduğu, sahile yakın okyanustan belirgin bir deniz yığınının yükseldiği, gün doğumu ya da gün batımının sıcak, altın ışığıyla yıkanan, Pasifik kıyı şeridinin dingin güzelliğini yakalayan kumlu bir sahilde çimenli bir uçurumun havadan çekimi.

Whisk Animate ile Görselden Videoya Geçiş

Google’ın deneysel video platformu Whisk, artık sadece statik görsellerle değil, bu görsellerin hareketli hale gelmesiyle de dikkat çekiyor. Whisk Animate sayesinde kullanıcılar bir görseli saniyeler içinde videoya çevirebiliyor. Platforma erişim labs.google/whisk adresi üzerinden yapılıyor.

Yapay Zekâya Dijital İmza: SynthID

Google, içerik güvenliğini ön planda tutuyor. Üretilen tüm videolara, her kareye gömülü olarak yerleştirilen dijital filigran SynthID ekleniyor. Bu teknoloji, içeriğin yapay zekâ ile üretildiğini gösteriyor. Şirket ayrıca içerik üretim süreçlerinde sıkı güvenlik testleri ve politikaya uygunluk kontrolleri uyguluyor.

Gemini ile gelen bu özellikler, yazılım bilgisi gerektirmeden herkesin video üreticisi olmasına olanak tanıyor. Üretilen videolar doğrudan TikTok, YouTube Shorts gibi platformlarda paylaşılabiliyor ya da MP4 formatında indirilebiliyor.

Tesla, bahar güncellemesi ile kullanıcılarına birçok yeni özellik sunuyor!

Güncelleme, bazı yenilikleri yalnızca belirli modeller ve bölgelere özel olarak getiriyor olsa da, genel olarak Tesla araçlarının teknolojik kabiliyetlerini ciddi anlamda genişletiyor.

ABD ve Kanada’daki sürücüler için artık uyarlanabilir farlar aktif hale geliyor. Daha önce yalnızca Avrupa’da sunulan bu özellik, karşıdan gelen araçları ve bisikletlileri algılayarak uzun farların rahatsız edici parlamasını engelliyor. Bu sayede gece görüşü artırılırken, diğer sürücülere olan etkisi minimuma indiriliyor. Bu özellikten yalnızca “matrix far” donanımına sahip Tesla’lar faydalanabiliyor.

Öte yandan, yenilenen Model S ve X (2021-2025) sahipleri için kör nokta kamerası artık sürücü ekranında görüntülenebiliyor. Bu özellik, sürüş güvenliğini artırmak adına oldukça talep edilen bir geliştirme olarak dikkat çekiyor.

Tesla’nın güvenlik özelliklerinden nöbet modu da önemli güncellemeler aldı. Artık yan aynalara entegre B-sütunu kameraları da kayda dâhil edilerek toplam kamera açısı dörtten altıya çıkarıldı. Ayrıca, bu görüntülerin izlenmesini kolaylaştıran yeni bir izleme arayüzü de kullanıcılarla buluştu. Son dönemde artan araçlara yönelik vandalizm olaylarına karşı bu yenilik, Tesla sahipleri için oldukça yerinde bir önlem olarak değerlendiriliyor.

Ayrıca, yolculuk planlayıcısı daha akıllı hale geldi. Artık kullanıcılar; en hızlı rota, en iyi hizmetlere sahip duraklar ve en az şarj durağı gibi alternatif rota türleri arasında seçim yapabiliyor. Ayrıca süper şarj istasyonlarının yakınlarındaki turistik noktalar da harita üzerinde gösteriliyor.

Tesla Cybertruck’a özel güncellemeler

2023 sonlarında teslimatına başlanan Cybertruck, yazılım açısından halen geliştirme sürecindeydi. Bu güncelleme ile birlikte araca özel iki yeni özellik eklendi: Otomatik olarak devreye giren konforlu sürüş modu ve artık sadece uyarı vermekle kalmayıp aracı şeritte tutmak için direksiyona müdahale eden şerit terk etmeme asistanı. Bu iyileştirmeler, Teslanın pickup modelinde de gelişmiş sürüş destek sistemlerini aktif hale getirmeye başladığını gösteriyor.

Dikkate değer diğer yenilikler

  • Navigasyon ayarlarına otoyollardan kaçın seçeneği eklendi.
  • Aracın batarya seviyesi %20’nin üzerindeyken çıkış sonrası USB portları ve şarj cihazları aktif kalabiliyor.
  • Ekran üzerinden klavye dili değişimi artık mümkün.
  • Apple Music listelerinde 100+ şarkı için karıştırma seçeneği,
  • SiriusXM için geliştirilmiş gezinme,
  • Amazon Music Free ile giriş desteği,
  • YouTube Music için Sıradaki görünümü,
  • Araç hareket halindeyken otomatik Wi-Fi bağlantısı gibi medya ve bağlantı odaklı birçok özellik kullanıcı deneyimini zenginleştiriyor.

Tesla’nın bu güncellemesi, yazılımsal gelişmelerle araçların fiziksel sınırlarını aşan bir deneyim sunduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Model ve bölge farklarına rağmen, genel anlamda kullanıcı dostu ve teknolojik açıdan yenilikçi bir paket olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Ulusal taşıt tanıma sistemi montajında son tarih belirlendi!

0

8 milyon aracı ilgilendiren Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi kapsamında yapılacak montaj işlemleri için belirlenen son tarih hızla yaklaşırken, başvurular kolaylıkla utts.gov.tr adresi üzerinden gerçekleştirilebiliyor. Başvuru sürecinin ardından araçlara yönelik montaj talepleri ise utts.org internet sitesinden ya da 0850 474 8887 numaralı UTTS çağrı merkezi aracılığıyla iletilebiliyor. Türkiye’de taşıt tanıma ve otomasyon alanında çeyrek asırlık deneyime sahip olan Turpak, ülke genelinde görev yapan 411 sabit ve mobil ekibiyle 81 ilde montaj hizmeti sunuyor.

Ulusal taşıt tanıma sistemi montajında son tarih: 30 Nisan

Turpak Genel Müdür Yardımcısı Alper Önkol, bugüne kadar Türkiye’nin her ilinde 15 milyondan fazla araç montajını sıfır hata ve sıfır kazayla tamamladıklarını belirterek, taşıt tanıma teknolojisinde uzmanlaşmış tek firma olarak bu alandaki lider konumlarını koruduklarını ifade etti. Türkiye’nin dört bir yanına, talep edilen gün ve saatlerde yerinde montaj hizmeti sunduklarını söyleyerek kullanıcıların süreci zahmetsizce tamamlamasını sağladıklarını dile getirdi.

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi çerçevesinde taşıtlara TTB montajı için başvurular devam ediyor. Başvuru işlemleri utts.gov.tr üzerinden yapılırken, ardından montaj talepleri utts.org platformu ya da çağrı merkezi aracılığıyla iletilebiliyor. Darphane tarafından belirlenen 2025 yılı UTTS birim fiyatı KDV dahil 2.791,65 TL iken, 30 Nisan’a kadar geçerli indirimli fiyat 2.172 TL olarak açıklandı.

Bu bedel montaj hizmetini de kapsıyor. Resmî düzenlemeye göre iş yerlerinde kullanılan ya da kiralanan araçlar için TTB montajı yaptırma zorunluluğunun son tarihi 30 Nisan 2025 olarak belirlendi. Öte yandan trafiğe yeni kayıt yaptıran sıfır araçlar için bu zorunluluk kaldırıldı.

UTTS, akaryakıt sektöründe rekabet dengesini sağlamak ve kayıt dışı işlemlerle mücadele etmek amacıyla hayata geçirilen bir sistem olarak tanımlanıyor. Akaryakıt alımı sırasında plaka bilgilerini pompa sistemlerine bağlı ödeme kaydedici cihazlara otomatik olarak ileten bir yapıdan oluşuyor. Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeye göre, 30 Nisan 2025 tarihine kadar ticari araçlara mutlaka TTB takılması gerekiyor. Bu tarihe kadar işlemlerini tamamlamayan kullanıcıların, sonrasında yaptıkları akaryakıt harcamalarını gider olarak gösteremeyecekleri belirtiliyor.

Sistemin işleyişine göre, taşıtların yakıt giriş noktalarına TTB adı verilen bir birim monte ediliyor. Yakıt alımı sırasında bu birim aracılığıyla plaka bilgisi diğer UTTS ekipmanları üzerinden pompa sistemine iletiliyor. Sisteme dâhil olmak isteyen mükellefler ve ilgili paydaşlar UTTS’ye kayıt yaptırıyor. Hem araç sahipleri hem de akaryakıt istasyonu işletmecileri montaj taleplerini Darphane’ye bildiriyor. Darphane tarafından yetkilendirilmiş montaj firmaları ise bu donanımları taşıtlara ve istasyonlara kurarak sistemi devreye alıyor.

Türkiye’nin şarj istasyonu kapsamı genişleyecek

Türkiye’nin elektrikli araç altyapısında kapsamlı dönüşüm süreci devam ediyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından başlatılan Elektrikli Araçlar için Hızlı Şarj Altyapısı Destek Programı kapsamında, bugüne kadar atılan adımlar Türkiye genelinde elektrikli mobiliteyi erişilebilir hale getirdi.

Türkiye’de şarj istasyonu sorunu çözülecek

Programın ilk çağrı döneminde, Türkiye’nin 81 ilinin tamamında hızlı şarj istasyonlarının kurulumu tamamlandı. Bu kapsamda yaklaşık 12 bin adet hızlı şarj ünitesi hizmete alındı. Toplamda 30 bine yaklaşan şarj noktasıyla birlikte, elektrikli araç kullanıcıları ülke genelinde kesintisiz seyahat etme imkanına kavuştu.

Kurulan hızlı şarj altyapısı, sadece büyük şehirlerle sınırlı kalmayıp kırsal ve az yoğun bölgelere kadar genişledi. Böylece elektrikli araç kullanıcıları için mesafe ve erişim sorunu önemli ölçüde ortadan kalktı.

Aynı zamanda bu yaygın altyapı, Türkiye’de elektrikli araç sahipliğini teşvik eden en önemli unsurlar arasında yer aldı. Uygulama, enerji dönüşümünü desteklerken aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik açısından da kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.

İkinci çağrı dönemi başlıyor

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, şimdi de programın ikinci çağrı dönemine geçti. Yeni çağrı dönemiyle birlikte, özellikle nüfus yoğunluğunun daha düşük olduğu bölgelerde şarj istasyonlarının artırılması hedefleniyor.

Bu adım, elektrikli araçların sadece büyük şehirlerde değil, Türkiye’nin dört bir yanında benimsenmesini sağlayacak. Aynı zamanda yatırımcıların daha önce ticari olarak yeterince cazip görülmeyen bölgelerde de istasyon kurmasının önü açılıyor.

Programın yeni döneminin start almasıyla beraber başvuru süreci de resmen başladı. Hızlı şarj altyapısı kurmak isteyen girişimciler, yerel yönetimler ve şirketler için son başvuru tarihi 20 Haziran 2025 olarak belirlendi. Başvurular, sarjdestek.sanayi.gov.tr adresi üzerinden çevrim içi olarak gerçekleştirilebiliyor.

Elliott, Hewlett Packard Enterprise’a 1.5 Milyar Dolar yatırım yaptı!

Amerika merkezli Elliott Investment Management, teknoloji devi Hewlett Packard Enterprise’a büyük çaplı bir yatırım gerçekleştirdi. Şirket, HPE hisselerine 1.5 milyar doları aşkın bir sermaye akıtarak adeta gövde gösterisi yaptı. Bu yatırım, Elliott’ın HPE’ye olan güvenini açıkça ortaya koyuyor.

Yatırım sonrası Elliott, HPE’nin en büyük hissedarlarından biri haline geldi. Bu gelişme, şirketin gelecekteki stratejik kararlarında önemli etkiler yaratabilir.

Elliott’tan Stratejik Hamle

Elliott yöneticileri, Hewlett Packard Enterprise için özellikle yapay zeka altyapısı ve hibrit bulut çözümleri sayesinde ciddi büyüme potansiyeli taşıdığını belirtti. Şirketin, kurumsal veri işleme çözümlerinde önemli bir konumda olduğu vurgulandı.

Elliott Investment Management, yatırımcı kimliğiyle agresif stratejileriyle tanınıyor. Geçmişte birçok büyük firmada yönetimsel değişiklikler için baskı uygulamıştı. Bu nedenle HPE’nin geleceği için yeni bir dönem başlayabilir.

HPE Cephesinde Hareketlilik

Yatırım haberinin ardından HPE hisseleri yükselişe geçti. Analistler, bu durumun yatırımcılara olumlu mesaj verdiğini belirtiyor. Ayrıca Hewlett Packard Enterprise yönetimi, Elliott ile iş birliği yapmaktan memnun olduklarını açıkladı. Şirket, uzun vadeli büyüme planlarını destekleyecek bu tür yatırımları olumlu karşılıyor.

Uzmanlar, HPE’nin özellikle Edge-to-Cloud mimarisi, veri merkezi çözümleri ve yapay zeka odaklı servisleri sayesinde dikkat çektiğini söylüyor. Elliott’ın bu noktada güçlü bir gelecek vizyonu gördüğü düşünülüyor.

Sektörde Dalga Etkisi Yaratabilir

Elliott’ın bu hamlesi, diğer teknoloji firmaları için de bir uyarı niteliğinde. Büyük yatırım fonları, artık sadece yüksek kârlılığa değil, geleceği şekillendiren teknolojilere de odaklanıyor. HPE gibi şirketler, bu yeni yatırım trendinden en çok fayda sağlayanlar olabilir.

Bu gelişmeyle birlikte, teknoloji yatırım piyasasında yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Gözler şimdi HPE’nin yeni stratejik adımlarında olacak.

Meta, AB’de yapay zekâ eğitmeye başlıyor!

Meta, Facebook ve Instagram gibi platformlarda kamuya açık içerikleri, yani kullanıcıların herkese açık gönderileri ve yorumlarını, yapay zekâ modellerini eğitmek için kullanacağını duyurdu. Bu karar, daha önce Avrupa’daki düzenleyici baskılar nedeniyle durdurulan planların yeniden hayata geçirilmesi anlamına geliyor.

AB’de kullanıcı verilerinin işlenmesine yönelik sıkı kurallar içeren Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR), Meta’nın daha önce bu yöndeki girişimlerini geciktirmişti. Ancak şirket, Aralık 2024’te Avrupa Veri Koruma Kurulu’nun (EDPB) verdiği görüş doğrultusunda, bu kez yasal yükümlülüklere uygun hareket ettiğini belirterek çalışmaları başlatma kararı aldı. Meta ayrıca, kullanıcıların Meta AI ile olan etkileşimlerinin de modellerin eğitiminde kullanılacağını bildirdi.

Meta, süreci şeffaf bir şekilde ilerletecek

Meta, kullanıcıların verilerinin bu süreçte nasıl kullanılacağına dair şeffaf bir politika izleyeceğini söylüyor. AB’deki kullanıcılara hem uygulama içi hem de e-posta yoluyla bilgilendirme yapılacak ve bu bilgilendirmelerde verilerinin kullanımına itiraz etme hakkı tanınacak. Kullanıcılar, iletilecek formlar aracılığıyla kişisel verilerinin eğitim süreçlerinde kullanılmasını engelleyebilecek. Şirket, daha önce gönderilen tüm itiraz formlarını da geçerli sayacağını ifade etti.

Öte yandan Meta, özel mesajlar ve 18 yaş altı kullanıcıların kamuya açık verilerinin yapay zekâ eğitiminde kullanılmayacağını da vurguluyor. Bu hassasiyet, şirketin GDPR uyumluluğuna gösterdiği önemi ortaya koyarken, kamuoyunun olası tepkilerini önleme amacı da taşıyor.

Meta’nın Avrupa’daki bu yeni adımı, şirketin küresel rekabette geri kalmamak adına attığı stratejik bir hamle olarak değerlendiriliyor. Google ve OpenAI gibi teknoloji devlerinin Avrupa kullanıcılarının verilerini yapay zekâ eğitimi için kullanmaya çoktan başladığı biliniyor.

Meta GPT-4'e rakip yeni bir yapay zeka modeli geliştiriyor

Meta, bu yeni süreçle birlikte Avrupa kültürünün, dillerinin, deyimlerinin ve mizah anlayışlarının yapay zekâ sistemlerine daha iyi entegre edilebileceğini savunuyor. “Avrupa’daki insanlar için geliştirilen bir yapay zekâ, onların kültürel zenginliklerini ve iletişim biçimlerini anlamalı.” diyen Meta, bu nedenle çeşitli dil, lehçe ve mizah örneklerinin model eğitimine katkı sunmasının önemine dikkat çekiyor.

Ancak tüm bu gelişmelere rağmen, İrlanda Veri Koruma Komisyonu (DPC) gibi bazı düzenleyici kurumlar büyük dil modellerinin nasıl eğitildiğini izlemeyi sürdürüyor. DPC, geçtiğimiz hafta Elon Musk’ın yapay zekâ şirketi xAI’ın Grok adlı modelinin eğitimiyle ilgili yeni bir soruşturma başlattığını duyurdu. Bu da gösteriyor ki, yapay zekâ alanında veri gizliliği ve etik tartışmalar daha uzun süre gündemde kalmaya devam edecek.

Hugging Face, Fransız robotik girişimi Pollen Robotics’i satın aldı!

Satın alma bedeli kamuoyuyla paylaşılmasa da, bu hamle Hugging Face tarafının robotik alanındaki yatırımlarını ciddi şekilde artırma kararlılığını ortaya koyuyor.

2016 yılında Matthieu Lapeyre ve Pierre Rouanet tarafından kurulan Pollen Robotics, uygun fiyatlı ve erişilebilir insansı robotlar geliştirme hedefiyle yola çıkmıştı. Şirketin bugüne kadar aralarında Bpifrance’ın da bulunduğu yatırımcılardan yaklaşık 2,5 milyon euro topladığı biliniyor.

Hugging Face’in satın alma sonrasında odaklanacağı en dikkat çekici ürünlerden biri, Pollen Robotics’in geliştirdiği Reachy 2 adlı insansı robot olacak. Bu robot, geliştiriciler tarafından indirilebilecek ve açık kaynaklı yapısıyla yazılım geliştirme topluluklarının katkılarına açık olacak. Şirket, geliştiricilerin Reachy 2’nin kodlarını iyileştirmesi ve yeni yetenekler kazandırması konusunda teşvik edileceğini belirtti.

Hugging Face’in robotik vizyonu genişliyor

Hugging Face’in robotik alandaki ilgisi bu satın almayla sınırlı değil. Şirket, geçtiğimiz yıl Pollen Robotics ile birlikte “Le Robot” adlı bir projede de iş birliği yapmıştı. Le Robot, ev işlerini gerçekleştirebilen, açık kaynaklı bir robot olarak tasarlandı ve yapay zekâ modelleriyle eğitildi.

Bu gelişmelerin ışığında Hugging Face, Tesla’nın Optimus robot programında mühendislik yapmış olan Remi Cadene liderliğinde özel bir robotik ekibi de kurdu. Cadene’nin liderliğinde Hugging Face’in robotik vizyonunun, sadece yazılımla değil, fiziksel robotlar üzerinden de günlük hayata entegre olacak biçimde gelişmesi bekleniyor.

Robotik teknolojide insansı robot

Yapay zekânın kod dünyasından çıkıp fiziksel dünyaya entegre olması yönünde önemli bir adım olarak görülen bu satın alma, robotik teknolojilerin demokratikleşmesini de hızlandırabilir. Hugging Face, açık kaynak anlayışını robotik alana da taşıyarak, hem araştırmacıların hem de bağımsız geliştiricilerin katkıda bulunabileceği yeni bir ekosistem yaratmayı amaçlıyor.

Bu birleşme, yakın gelecekte evlerde kullanılabilecek esnek, programlanabilir ve öğrenebilen insansı robotların hayatımıza daha hızlı girmesinin önünü açabilir. Hugging Face’in yazılım odaklı yapay zekâ gücü ile Pollen Robotics’in donanım konusundaki uzmanlığı birleştiğinde, ortaya çıkacak sonuçlar hem tüketiciler hem de teknoloji dünyası için oldukça heyecan verici olabilir.

Chipolo takip cihazları Apple ve Google ağlarına bğalanıyor

0

Chipolo’nun renkli yeni izleyicileri artık Apple ve Google’ın ağlarıyla çalışıyor. Chipolo, Chipolo One ile aynı parlak renk seçeneklerine sahip ancak hem Apple’ın Find My hem de Google’ın Find My Device ağlarını destekleyen Pop adlı yeni bir Bluetooth izleyici duyurdu. Chipolo Pop ayrıca şirketin mevcut izleyici serisinden çok daha geniş bir Bluetooth aralığına sahip ve su ve toz direncini iyileştirerek kullanılabileceği yerleri genişletiyor, yani her durumda Chipolo takip cihazları kullanabilirsiniz.

Chipolo takip cihazları

Chipolo daha önce disk şeklindeki AirTag benzeri izleyicilerinin üç versiyonunu sunmuştu. 25 dolarlık Chipolo One, Chipolo’nun kendi uygulaması ve sınırlı ağıyla çalışıyordu, 28 dolarlık Chipolo One Spot Apple’ın Find My ağıyla çalışıyordu ve 28 dolarlık Chipolo One Point Google’ın Find My Device ağını destekliyordu. Yeni Chipolo Pop hem Apple’ın hem de Google’ın ağlarıyla uyumlu. Bu nedenle cihazlarınızla çalışan doğru sürümü seçmek konusunda endişelenmenize gerek yok.

Pop Tracker’ın çapı 1,53 inç. Bu da onu çeyrekten yaklaşık yarım inç daha büyük yapıyor ve yaklaşık çeyrek inç kalınlığında. Mavi, siyah, yeşil, kırmızı, beyaz ve sarı renk seçenekleri mevcuttur ve bir yıla kadar çalışmasını sağlayacak kullanıcı tarafından değiştirilebilen bir CR2032 düğme pil ile çalışıyor. Chipolo takip cihazları su ve toza dayanıklı farklı renk seçenekleri de mevcuttur.

Chipolo’nun diğer izleyicileriyle aynı 120dB alarma sahiptir ancak Bluetooth menzilini 200 feet’ten 300 feet’e çıkarıyor ve bu da potansiyel olarak yerini bulmayı kolaylaştırıyor. Pop ayrıca geliştirilmiş bir IP55 derecesine sahiptir, yani hem toza hem de suya dayanıklıdır ancak su geçirmez değil. Köpeğinizin tasmasına takabilir ve yağmurda dışarıda kalmaları konusunda endişelenmenize gerek kalmaz. Ancak köpeğiniz uzun bir yüzmeye giderse, Pop tamamen suya batmaya dayanamaz.

Takip cihazı Apple ve Google’ın takip uygulamalarıyla çalışmak üzere tasarlanmış olsa da, benzersiz özellikler sunan Chipolo’nun kendi uygulamasıyla da uyumlu çünkü Chipolo takip cihazları ile entegre çalışmaktadır.

Lime pil geri dönüşümü için anlaşma yaptı

0

Dünyanın en büyük bisiklet ve scooter paylaşım şirketi Lime, lityum iyon pillerini geri dönüştürmek için Redwood Materials ile anlaşma yaptığını duyurdu. Lime, e-bisiklet ve e-scooter pillerinin genellikle 500 şarj döngüsü veya beş ila yedi yıl arasında dayandığını söylüyor.

Lime pil geri dönüşümü için iş birliğine imza attı

Bu piller kullanım ömürlerinin sonuna ulaştığında, Lime bunları Redwood’un Kuzey Nevada geri dönüşüm tesisine gönderecek ve burada ilk adım, çeşitli konektörler, teller, plastikler ve diğer bileşenler gibi pilin ne kadarının yeniden kullanılabilir olduğunu bulmak olacak. Bundan sonra Redwood, nikel, kobalt ve bakır gibi ilgili elementleri çıkarıp rafine ettiği bir kimyasal geri dönüşüm sürecine başlayacak.

Bu rafine edilmiş malzemenin çoğu daha sonra pil yapım sürecine yeniden entegre edilebilir. Şirket malzemeleri alır ve bunları daha sonra yeni EV pilleri yapmak için birçok ortağına geri satılabilecek “yüksek kaliteli” pil malzemelerine dönüştürür. Redwood, bu malzemelerin yaklaşık %95-98’inin sonunda geri kazanılıp tedarik zincirine geri döndüğünü iddia ediyor.

Lime, Redwood’un yüksek geri kazanım oranlarından etkilendiğini ve bunun scooter paylaşım şirketini bir anlaşma yapmaya ikna ettiğini söylüyor. Şirket, paylaşımlı bisiklet ve scooter’larından gelen pilleri yalnızca üç ülkede geri dönüştürmeyi planlıyor: ABD, Almanya ve Hollanda. Lime, şu anda 30 ülkede 270.000 paylaşımlı araç işlettiğini söylüyor.

Lime’ın sürdürülebilirlik başkanı Andrew Savage: Paylaşımlı mikromobilite içindeyiz. Bu yüzden yaptığımız şeyin bir parçası, özünde, dairesel bir oyun. Aşağı akıştaki, kullanım ömrü dolmuş pillerin daireselliği oldukça benzerdir, burada bir pilin artık insanları taşımak için mevcut olmaması durumunda onu en yüksek ve en iyi kullanımı için tedarik zincirine geri döndürebilmemizi sağlamak istiyoruz” dedi.

Redwood, her bir e-bisiklet ve scooter pilinin yaklaşık 0,5 kWh olduğunu, yaklaşık 65 kWh olan bir EV piline kıyasla, belirtiyor. Yaklaşık 130 adet orta formatlı pil toplamak, bir pil elektrikli araç için yeterli geri dönüştürülebilir malzeme sağlıyor.

Dünyanın en büyük nükleer reaktörü için Çin’den destek!

0

Çin, Correction Coil Incryostat Feeder bileşenlerinin son setinin Fransa’nın güneyinde bulunan ITER (Uluslararası Termonükleer Deneysel Reaktör) sahasına sevkiyatını tamamladı. Kaynaklara göre, Dünyanın en büyük nükleer reaktörü olan ITER’in mıknatıs besleme sistemi için ihtiyaç duyulan tüm devasa bileşenler başarıyla geliştirildi.

Dünyanın en büyük nükleer reaktörü için ülkeler arası iş birliği

Çin Bilimler Akademisi Plazma Fiziği Enstitüsü (ASIPP) tarafından geliştirilen bu, Dünyanın en büyük nükleer reaktörü için ITER mıknatıs sisteminin en önemli parçasıdır. 49 fit (15 metre) çapında ve 9,8 fit (3 metre) yüksekliğinde, yarım halka yapı olarak inşa edilmiş 9 setten oluşur. ‘Yapay güneş’ olarak da adlandırılan ITER, en önemli bilimsel araştırma projelerinden biridir. Bu takma ad, çalışır duruma geldiğinde füzyon reaksiyonları yoluyla ışık ve ısı üreterek güneş gibi temiz, karbonsuz enerji üretme yeteneğinden gelir.

ASIPP yöneticisi Lu Kun’a göre, Dünyanın en büyük nükleer reaktörü olan ITER için manyetik besleme sistemi, füzyon reaktörü mıknatıslarına tüm enerji ve soğutma ortamını sağladığı için önemli bir parçasıdır. Ayrıca, kritik kontrol sinyallerini geri gönderir ve ayrıca bir deşarj kanalı görevi görüyor. ASIPP’nin müdür yardımcısı Lu Kun’a göre, mıknatıs besleme sistemi ITER için hayati önem taşıyor. Füzyon reaktörü mıknatıslarına enerji ve soğutma ortamı sağlıyor, kritik kontrol sinyallerini geri gönderiyor ve ayrıca depolanan mıknatıs enerjisini güvenli bir şekilde serbest bırakmak için bir deşarj kanalı görevi görüyor.

ITER, Avrupa Birliği, Çin, ABD, Japonya, Kore Cumhuriyeti, Hindistan ve Rusya tarafından ortaklaşa finanse ediliyor. Lu, ASIPP tarafından bağımsız olarak geliştirilen ve test edilen sistemin, Dünyanın en büyük nükleer reaktörü olan ITER için Çin’in bugüne kadarki en karmaşık tedarik paketini temsil ettiğini, 31 setten oluştuğunu ve yaklaşık 1.600 ton ağırlığında olduğunu söyledi.

Hefei Fizik Bilimleri Enstitüleri Başkan Yardımcısı ve ASIPP Direktörü Song Yuntao, ASIPP’in son yirmi yılda 50’den fazla ülkede 140’tan fazla araştırma kurumuyla güçlü iş birliği bağları kurduğunu ve birçok gelişmekte olan ülkenin kendi füzyon araştırma programlarını ve altyapılarını geliştirmelerine yardımcı olduğunu vurguladı.

GPT-4.1, Azure ve GitHub’da kullanıma açıldı!​

OpenAI, 14 Nisan 2025’te en son yapay zeka modeli GPT-4.1’i tanıttı. Bu model, GPT-4o’nun halefi olarak geliştirildi ve kodlama ile talimat takibinde önemli ilerlemeler sunuyor. GPT-4.1, GPT-4.1 Mini ve GPT-4.1 Nano olmak üzere üç versiyon halinde piyasaya sürüldü. Bu modeller, Microsoft Azure OpenAI Hizmeti ve GitHub üzerinden geliştiricilerin kullanımına açıldı. ​

GPT-4.1, bir milyon token’a kadar bağlam penceresi desteği sunarak, önceki modellerin sekiz katı kadar veri işleyebiliyor. Bu özellik, büyük veri setlerinin analizinde ve uzun belgelerin işlenmesinde büyük avantaj sağlıyor. ​

Kodlama yeteneklerinde çarpıcı iyileştirmeler

Kodlama yeteneklerinde de çarpıcı iyileştirmeler mevcut. GPT-4.1, GPT-4o’ya göre %21, GPT-4.5’e göre ise %27 daha iyi performans gösteriyor. Bu gelişmeler, yazılım geliştirme süreçlerinde daha az hata ve daha hızlı sonuçlar anlamına geliyor. ​

Yeni modeller, sadece performans değil, maliyet açısından da avantajlı. GPT-4.1, GPT-4o’ya kıyasla %26 daha düşük maliyetle çalışıyor. Bu da daha geniş bir geliştirici kitlesinin bu güçlü araçlara erişimini kolaylaştırıyor. ​

Microsoft, GPT-4.1 serisini Azure OpenAI Hizmeti ve GitHub Copilot üzerinden geliştiricilere sundu. Bu entegrasyon, yazılım geliştirme süreçlerinde daha akıllı ve verimli çözümler sunmayı hedefliyor. ​

Ayrıca, GPT-4.1 ve GPT-4.1 Mini modelleri için denetimli ince ayar (fine-tuning) desteği de sunulacak. Bu özellik, geliştiricilerin modelleri kendi veri setlerine göre özelleştirmelerine olanak tanıyacak. ​

OpenAI CEO’su Sam Altman, GPT-4.1’in gerçek dünya uygulamalarında güçlü performans sergilediğini ve geliştiricilerden olumlu geri dönüşler aldıklarını belirtti. ​

GPT-4.1’in tanıtımıyla birlikte, OpenAI eski modelleri aşamalı olarak devre dışı bırakmayı planlıyor. GPT-4 modeli 30 Nisan’da, GPT-4.5 önizlemesi ise 14 Temmuz’da kullanımdan kaldırılacak. ​

Bu gelişmeler, yapay zeka alanında yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. Geliştiriciler, GPT-4.1 ile daha güçlü, hızlı ve ekonomik çözümler üretebilecekler.

Blue Origin tarihi bir uçuş gerçekleştirdi!

Ancak Blue Origin tarafından gerçekleştirilen bu görev, teknik detayların ötesinde taşıdığı sembolik anlamla dikkat çekti: 1963’te Sovyet kozmonot Valentina Tereşkova’nın tek kişilik uçuşundan bu yana, ilk kez tamamen kadınlardan oluşan bir ekip uzaya çıktı. Bu, aynı zamanda New Shepard roketinin 31. uçuşu ve içinde mürettebat bulunan 11. görevi oldu.

Altı kişilik ekipte pop yıldızı Katy Perry, CBS Mornings sunucusu Gayle King, film yapımcısı Kerianne Flynn, Jeff Bezos’un nişanlısı Lauren Sánchez, insan hakları savunucusu Amanda Nguyen ve uzay mühendisi Aisha Bowe yer aldı. Görev, kadınların uzay araştırmalarındaki rolüne dikkat çekmeyi amaçlarken, uzay turizminin giderek artan lüksleştirilmiş yönü de yeniden gündeme geldi.

Katılımcıların uzaydan Dünya’yı görebilme ayrıcalığı için kişi başı 150 bin dolar ödemesi gerekiyor. Bu durum, şirketin toplumun yalnızca zengin kesimine hitap ettiği yönünde eleştiriler almasına yol açtı. Özellikle ABD’de ekonomik zorlukların derinleştiği bir dönemde böyle bir uçuş, bazı çevrelerde hoş karşılanmadı.

Ancak Katy Perry, bu eleştirilere farklı bir pencereden yaklaştı. CBS’ye verdiği röportajda, “Bu yolculuk benimle ilgili olmayacak. Asıl mesele, uzaydan göreceğimiz o muhteşem Dünya olacak. Sanırım hepimiz geri döndüğümüzde şu hissi taşıyacağız: ‘Aman Tanrım, bu annemizi korumalıyız.’” ifadelerini kullandı.

Blue Origin, önümüzdeki aylarda New Glenn roketiyle bir başka görev için hazırlıklara başladığını da geçtiğimiz ay duyurmuştu. Şirket, Elon Musk’ın SpaceX’iyle rekabet içinde uzay turizmini daha ileri taşımayı hedefliyor. Ancak bu alanda başarı kadar erişilebilirlik konusundaki tartışmalar da sürecek gibi görünüyor.

Apple kullanıcı verilerini cihaz üzerinde analiz edecek

Apple, yapay zeka yapay zekâ teknolojisini geliştirmek için kullanıcı verilerini doğrudan cihazlar üzerinde analiz etmeye başlayacak. Kullanıcı gizliliği konusundaki hassasiyetleriyle bilinen Apple’ın bu kararı, soru işaretleri doğurdu.

Kullanıcı gizliliğini ihlal etmeyecek

Apple yetkilileri, bu yeni uygulamanın kullanıcı gizliliğini ihlal etmeyeceğini savunuyor. Şirket, verilerin cihazlardan çıkmayacağını ve anonimleştirilmiş şekilde işleneceğini belirtiyor. Amaç, kullanıcı deneyimini iyileştirecek daha akıllı ve kişiselleştirilmiş özellikler sunmak. Özellikle Siri ve diğer yapay zeka destekli uygulamaların performansının artırılması hedefleniyor.

Kaynaklar, Apple’ın bu kararı almasında rakiplerinin yapay zekâ alanındaki hızlı ilerlemesinin etkili olduğunu belirtiyor. Google, Amazon ve Microsoft gibi devler, yapay zeka teknolojilerine büyük yatırımlar yapıyor. Apple, bu rekabette geri kalmamak için stratejik bir hamle yaptı. Şirket, cihaz üzerindeki veri işlem gücünü kullanarak daha hızlı ve güvenilir yapay zekâ çözümleri geliştirmeyi planlıyor.

Uzmanlar, bu durumun hem avantajları hem de potansiyel riskleri olduğunu vurguluyor. Cihaz üzerinde veri analizi, bulut tabanlı sistemlere göre daha hızlı yanıt süreleri sunabilir. Ayrıca, internet bağlantısı olmasa bile bazı yapay zekâ özelliklerinin çalışmasına olanak tanır. Ancak, kullanıcıların kişisel verilerinin cihazlarında saklanması ve işlenmesi, güvenlik endişelerini de beraberinde getiriyor.

Kullanıcıların hangi verileri nasıl analiz edilecek?

Gizlilik savunucuları, Apple’ın bu kararının şeffaflık ilkesiyle ne kadar bağdaştığını sorguluyor. Kullanıcıların hangi verilerinin nasıl analiz edileceği konusunda daha detaylı bilgilendirilmesi gerektiğini savunuyorlar. Ayrıca, kullanıcıların bu veri analizine izin verme veya reddetme seçeneklerinin olması gerektiğini belirtiyorlar.

Apple’dan yapılan açıklamada, kullanıcıların gizliliğinin en öncelikli konularından biri olduğu vurgulandı. Şirket, veri analiz süreçlerinde en katı güvenlik önlemlerini alacağını ve kullanıcı verilerinin kötüye kullanılmasının önüne geçileceğini ifade etti. Ancak, bu açıklamalar endişeleri tam olarak gidermiş değil.

Teknoloji analistleri, Apple’ın bu hamlesinin uzun vadede şirketin YZ stratejisi için kritik bir öneme sahip olacağını düşünüyor. Eğer Apple, kullanıcı gizliliğini koruyarak etkili YZ çözümleri geliştirmeyi başarırsa, rekabette önemli bir avantaj elde edebilir. Aksi takdirde, kullanıcıların güvenini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir.

Bu gelişme, önümüzdeki dönemde teknoloji gündemini meşgul etmeye devam edecek gibi görünüyor. Kullanıcılar, Apple’ın bu yeni uygulamasına nasıl tepki verecek merak konusu. Şirketin önümüzdeki günlerde konuyla ilgili daha detaylı açıklamalar yapması bekleniyor.

Nvidia, yapay zekâ çiplerini artık Amerika’da üretecek!

Nvidia yönetimi, Arizona ve Teksas eyaletlerinde toplamda bir milyon metrekareyi aşkın bir üretim alanını devreye sokacağını açıkladı.

Bu kapsamda Blackwell serisi çiplerin üretimi, Phoenix’te bulunan TSMC fabrikalarında başlamış durumda. Ayrıca Teksas’ta Foxconn ile Houston’da, Wistron ile ise Dallas’ta dev süper bilgisayar üretim tesisleri kuruluyor.

Nvidia, Arizona’da Amkor ve SPIL firmalarıyla da paketleme ve test süreçlerinde iş birliği yapacak. Houston ve Dallas’taki tesislerin 12 ila 15 ay içinde tam kapasiteyle üretime geçmesi beklenirken, şirketin dört yıl içinde ABD’de yarım trilyon dolarlık yapay zekâ altyapısı üretmeyi hedeflediği bildiriliyor. Nvidia CEO’su Jensen Huang, “Dünyanın yapay zekâ altyapısının motorları ilk kez ABD’de üretiliyor.” sözleriyle bu hamlenin önemini vurguladı.

Huang, bu yatırımın tedarik zincirini güçlendireceğini, taleplere daha hızlı yanıt verilmesini sağlayacağını ve Amerika’nın dayanıklılığını artıracağını belirtti.

Nvidia’nın bu kararı, yalnızca ticari değil, aynı zamanda politik bir strateji olarak da değerlendiriliyor. Geçtiğimiz günlerde ABD’nin H20 çipine yönelik ihracat kısıtlamalarını kaldırmasının, Nvidia’nın yerli üretim sözünü vermesiyle mümkün olduğu iddia edildi. H20, şirketin Çin’e ihraç edilebilecek en gelişmiş çipi olma özelliğini taşıyor.

Ayrıca Nvidia’nın bu girişimi, Trump yönetiminin Önce Amerika politikalarıyla da örtüşüyor. Daha önce OpenAI, SoftBank ve Oracle iş birliğiyle 500 milyar dolarlık Stargate Projesi’ne imza atarken, Microsoft da 2025 mali yılında ABD’de kullanılmak üzere 40 milyar dolarlık veri merkezi yatırımı yapacağını açıklamıştı. Trump’ın, Tayvan merkezli TSMC’ye de yeni çip fabrikalarını ABD’de kurmadığı takdirde %100’e varan vergilerle karşı karşıya kalabileceğini söylediği öne sürülüyor.

Nvidia, ABD’deki üretim hamlesiyle yüz binlerce yeni iş imkânı yaratmayı ve önümüzdeki on yıllarda trilyonlarca dolarlık ekonomik hareketlilik sağlamayı hedefliyor. Ancak bu iddialı planın önünde bazı zorluklar da bulunuyor. Çin’in uygulayabileceği misilleme tarifeleri ve hammadde kısıtlamaları, ABD’de çip üretimini sekteye uğratabilir. Ayrıca sektörde nitelikli iş gücü eksikliği ciddi bir sorun olarak öne çıkıyor. Üstelik Trump yönetiminin, 2022’de yürürlüğe giren ve çip üreticilerine milyarlarca dolar teşvik sunan Chips Act yasasını zayıflatmaya yönelik adımları, gelecekte yapılacak yatırımlar açısından endişe yaratıyor.

Nvidia’nın ABD’ye yönelik bu büyük ölçekli dönüşümü, küresel yapay zekâ ve yarı iletken sektörlerinde yeni bir dönemin habercisi olabilir.

Bill Gates’den güneş enerjisine destek

Bill Gates, Arnergy’nin Nijerya’da güneş enerjisi erişimini 18 milyon dolarla genişletmesini talep artışıyla destekledi. Enerji sıkıntısı çeken Nijerya’da güneş enerjisine olan talep, kötüleşen şebeke güvenilirliği ve artan yakıt maliyetleri sayesinde son on yılda fırladı. Bu, yatırımcı ilgisini bu ihtiyacı karşılayan temiz teknoloji girişimi Arnergy’ye çekti. Şirket, geçen yılki 3 milyon dolarlık B1 turuna ek olarak 15 milyon dolarlık bir Seri B uzatması aldı ve bu tur için toplamını 18 milyon dolara çıkardı.

Bill Gates güneş enerjisi işi için desteğini açıkladı

Güneş enerjisi sistemlerine olan talepteki bu artış, önemli politika değişikliklerinin ardından geldi. Bunlardan en dikkat çekeni, Nijerya’nın onlarca yıllık yakıt sübvansiyonunun Mayıs 2023’te kaldırılmasıydı.

O tarihten bu yana petrol fiyatları neredeyse %500 arttı ve çevresel tehlikelere rağmen güvenilmez şebeke elektriği ve güneş enerjisi sistemlerine göre daha uygun fiyatlı bir alternatif olarak görülen jeneratörlerin çalıştırılması çok daha maliyetli hale geldi. Arnergy’nin sunumu zamanla değişti. Kurucu ve CEO Femi Adeyemo: “İşe başladığımızda, güneş enerjisini kesintisiz güç elde etmenin bir yolu olarak konumluyorduk, mutlaka para tasarrufu için değil. Ticari bir konuşmanın parçası değildi. Şimdi öyle, çünkü müşterilerimize sistemlerimizin benzin, dizel veya hatta şebekeyi kullanıp kullanmadıklarına bakılmaksızın aylık olarak nasıl tasarruf sağladığını açıkça gösterebiliyoruz” dedi.

Adeyemo, otelcilik, eğitim, finans, tarım ve sağlık gibi sektörlerdeki ev ve işletmelere güneş enerjisi sistemleri sağlamak amacıyla 2013 yılında Arnergy’yi kurdu. Başlangıçta bir dayanıklılık oyunu olarak başlayan şey, artık Bill Gates’in Breakthrough Energy Ventures’ı tarafından desteklenen temiz teknoloji için benimseme ekonomisini değiştiren bir maliyet tasarrufu stratejisine dönüştü.

2023’te doğrudan satın alımlar gelirin %60 ila %70’ini oluştururken, geçen yıl satışların yalnızca %25’ini oluşturuyordu. Öte yandan, müşterilerin sisteme sahip olmadan önce 5 ila 10 yıl boyunca sabit aylık ücretler ödediği kiralama-sahip olma yöntemi daha fazla ilgi gördü.

Yandex Türkiye’de gerçek yol koşullarını gösterecek!

0

Bu gelişmiş HD harita, şerit işaretleri, yaya geçitleri, kasisler, park noktaları, trafik adaları ve daha fazlası eşliğinde İstanbul şehir merkezindeki gerçek yol koşullarını yansıtarak, sürücülerin en karmaşık rotalarda bile kolaylıkla gezinmesine yardımcı oluyor.

Şu anda bu özellik, Avrupa Yakası’nda İstanbul’un kuzeybatısında Başakşehir ve Küçükçekmece’den Anadolu Yakası’nda İstanbul’un güneydoğusundaki Sultanbeyli ve Kartal’a kadar uzanan, İstanbul’un merkezi bölgesindeki önemli caddeleri kapsıyor. Bu özellik aynı zamanda İstanbul Havalimanı (IST) ve Sabiha Gökçen Havalimanı’na (SAW) giden tüm ana yolları da haritalandırıyor. Bu özellikle birlikte Yandex Maps, önemli ilçelerde kapsamlı navigasyon desteği sağlamak için toplamda 2 bin 250 kilometrelik yolu, şeritler ve yol işaretleri de dahil olmak üzere tek tek yüksek hassasiyetli ayrıntılarla dijitalleştiriyor.

Hangi şeridin daha boş olduğunu gösterecek

Rota boyunca binalar hacimsel biçimde gösterilerek navigasyona destek sağlayan görsel referans noktaları sunuluyor.

Rota boyunca binalar hacimsel biçimde gösterilerek navigasyona destek sağlayan görsel referans noktaları sunuluyor.   Ayrıca, ayrıntılı yol işaretleriyle özellikle yoğun, karmaşık kavşaklarda sürücülere yardımcı olmak hedefleniyor. Bu güncelleme ile kullanıcılar, kavşaklardan önce hangi şeridi kullanacakları konusunda daha net rehberlik alarak önemli ölçüde daha sezgisel ve akıcı bir sürüş deneyimi yaşıyor.   

Ek olarak güncelleme, sürücülerin manevraları daha iyi tahmin etmelerine, kaçırdıkları dönüşlerden kaçınmalarına ve gerekirse erken aşamada yeniden rota belirlemelerine yardımcı oluyor. Rotayı takip eden dinamik kamera, artık daha geniş bir görüş alanı sunarak; canlı trafik olayları ve devam eden yol çalışmaları da dahil olmak üzere, ilerideki yolu daha fazla gösteriyor. Tüm yol bildirimleri ekranın alt kısmına sabitlenerek navigasyonu kolaylaştırıyor.     

Yandex Türkiye Genel Müdürü Alexander Popovskiy, konuya ilişkin şunları söyledi: “Türkiye’nin dijital potansiyelini en son teknolojiyle ortaya çıkarmaya kararlıyız. Bu amaçla son derece ayrıntılı yol bilgileri içeren ve İstanbul’da seyahati daha kolay, daha güvenli ve daha rahat hale getiren bir güncelleme yayınladık. Türkiye’de bu özelliğe öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Bu, ülkenin dinamik teknoloji ortamının ve güçlü yerel katkılarımızın bir kanıtıdır.”

Şerit düzeyinde ayrıntılı harita Android ve iOS’taki Yandex Maps ve Yandex Navi’nin yanı sıra CarPlay ve Android Auto’da da sunuluyor. Yeni özelliği kullanmak için kullanıcıların uygulamalarını en son sürüme güncellemeleri gerekiyor. Kullanıcılar, uygulamayı güncelledikten sonra içinde hedeflerine giden bir rota oluşturabilir ve “Araba” odaklı rota seçeneğini seçebilirler.   Haritada HD kapsama alanı, bu seçimin ardından görüntüleniyor.