ABD Deniz Piyadeleri, roketatar taşıma yeteneğine sahip bir robot köpeği test etti ve bu testi Amazon’da satılan bir robot köpek ile gerçekleştirdi. robotlar, roketatarları uzaktan taşımak ve ateşlemek için kullanılabiliyor.
Geçtiğimiz Eylül ayında Kaliforniya’daki ABD Deniz Piyadeleri Hava Kara Muharebe Merkezi’nde bulunan donanma ekibi, yeni köpeği test etmeye başladı. Bu denemeye, Amazon’dan yaklaşık 5.000 dolara satın alınabilen Çin yapımı basit bir Unitree Go1 robot köpek kullanıldı. Ayrıca şirketin web sitesinde daha uygun fiyatlı versiyonları da bulunuyor, Go1 Air 2.700 dolara ve daha gelişmiş Go1 Pro ise 3.500 dolara satılıyor. Karşılaştırma yapmak gerekirse, Boston Dynamics Spot ilk olarak 2020 yılında74.500 dolara satışa sunulmuştu.
M72 piyade zırh karşıtı roketatar sistemi ile donatılmıştı. Robotun silah eklentileri arasında bir GoPro kamerası, ekstra kameralar, hedefleme lazerleri ve diğer bileşenler bulunuyor. Ayrıca robotun 21mm’lik roketi oturur pozisyonda ateşlediği ve geri tepme ile başa çıkabildiği görülüyor.
Robotlar askeri operasyonlarda kullanmanın potansiyeli büyük. Bu tür robotlar, askeri hedefleri uzaktan tespit etmek ve yok etmek için kullanılabilirler. Aynı zamanda birlikler arası sevkiyat için de faydalı olabilirler. Öte yandan, robot köpeklerin silahlandırıldığını daha önce de görmüştük. Örneğin, Ghost Robotics firması, ABD ordusu ile bazı anlaşmalara sahiptir ve bu robotlar devriyeler için ABD Uzay Kuvvetleri tarafından kullanılmakta.
Benzer şekilde, geçtiğimiz yıl Rusya, Army 2022 fuarı kapsamında sırtında RPG-26 taşıyan ürününü sergilemişti. Rusya’nın robot köpeği de Alibaba’da 2700 dolara satılan basit bir sivil robot köpekti. Bu gelişmeler, askeri ve sivil amaçlar için kullanımının giderek yaygınlaştığını gösteriyor.
Dünyanın en büyük video paylaşım platformu olan YouTube, şu anda ünlü sanatçıların seslerini taklit edebilen bir yapay zeka uygulaması geliştirmek üzerine yoğun bir şekilde çalışıyor. Bu yenilik, platformun kullanıcılarına, kendi seslerini kullanmadan bile ünlü sanatçıların şarkılarını söyleyebilme olanağı sunacak.
YouTube’un bu yapay zeka uygulaması hakkında hala net olmayan bazı konular bulunuyor. Özellikle gelir paylaşımı mekanizması belirsizlik taşıyor. Sanatçılara, YouTube’un yapay zeka modelini eğitmek için kullanılan müziğe katkıları için mi ödeme yapılacak, yoksa bu yapay zeka aracıyla oluşturulan içerik için mi ödeme yapılacak, hala kesinlik kazanmış değil.
Buna ek olarak, YouTube’un bu yapay zeka modelini eğitmek için kullandığı müziğe ilişkin şarkı yazarlarına nasıl bir ödeme yapacağı konusu da belirsizlik taşıyor. Aynı şekilde, kayıt şirketleri de bu yapay zeka modelinin eğitim sürecinde ve sanatçıların bu modele dahil olma veya olmama konusundaki yetkilerinde nasıl bir rol oynayacaklarına dair sorular soruyorlar.
Eğer bu yapay zeka aracı hayata geçerse, YouTube, önce belirli bir grup içerik oluşturucuya erişim vererek, katılmayı tercih eden sanatçıların seslerini kullanarak bir beta testi yapmayı planlıyor. Bu, dijital müzik ve içerik üretim dünyasında büyük bir dönüşüm yaratabilir ve müzik endüstrisindeki geleneksel dinamikleri değiştirebilir.
Amazon İtalya ve İngiltere’ye drone teslimatlarını genişletiyor. Şirketin Prime Air drone teslimat sistemi de 2024’te başka bir ABD şehrine genişliyor.
Şirket, 2024’ün sonlarına doğru İtalya ve Birleşik Krallık’ın yanı sıra bir ABD şehrinde de drone teslimatları başlatmayı planlıyor. Amazon ayrıca önümüzdeki aylarda dünya çapında başka şehirler de duyurmayı planlıyor. Hangi şehirlerin drone teslimat seçeneğini alacağını açıklamadı.
Bunun, Amazon’un diğer ülkelerde drone teslimatı sunduğu ilk sefer olduğuna inanılıyor. Prime Air drone teslimat sistemi, ABD’de neredeyse bir yıldır paket teslimatı yapıyor. Amazon drone teslimatları, 5 pound’a kadar olan paketler için mevcut ve bir saatten kısa sürede teslim ediliyor. Amazon, “güvenli ve ölçeklenebilir bir hizmet” oluşturma programını geliştirirken ulusal ve uluslararası düzenleyicilerin yanı sıra Avrupa Birliği, İtalya, Birleşik Krallık ve ABD’deki topluluklarla birlikte çalıştığını söyledi.
Şirketten yapılan açıklamada: “Teknolojiyi geliştirdik ve hizmetin müşterilerimize en üst düzeyde kolaylık sağlamasını sağlamak için şimdi doğru altyapıyı inşa ediyoruz. Ayrıca, drone’larımızın tasarım felsefesinin ve kanıtlanmış güvenlik seviyelerinin, ticari drone dağıtım endüstrisinde güvenlik için daha yüksek bir çıta belirlemesini sağlamak için de büyük özen gösterdik ve bu düzenlemeler çerçevesinde belirlenen en yüksek standartlara göre tasarım yapmak için düzenleyicilerle yakın işbirliği içinde çalıştık” ifadeleri kullanıldı.
Gelecek yılın sonuna kadar her üç lokasyona da drone teslimatı yapılması bekleniyor ve önümüzdeki aylarda kesin lokasyonlara ilişkin daha fazla ayrıntının verilmesi bekleniyor. Bu yılın başlarında Amazon, Lockeford, California ve College Station, Texas’taki test alanlarından ilk teslimatları duyurdu.
Şirketin drone birimi Amazon Prime Air’in bir yöneticisi, kısa bir LinkedIn gönderisinde , Lockeford, California ve College Station, Texas’taki test alanlarından ilk teslimatları duyurmuştu. Bu yılın başlarında yapılan bu duyurunun ardından drone teslimat ağı genişliyor. Ayrıca Amazon o zamandan beri yeni nesil drone MK30 için planlarını duyurdu . Uçağın 2024 yılında hizmete girmesi planlanıyor ve MK27-2’den daha hafif ve daha küçük olacak. Amazon, MK30’un artırılmış menzile, genişletilmiş sıcaklık toleransına, ek güvenlik özelliklerine ve hafif yağmurda uçma yeteneğine sahip olacağını ve müşterilerin drone teslimatını daha sık seçmesine olanak tanıyacağını söyledi.
Tesla Türkiye’ye girdikten kısa süre sonra satış rekorları kırmaya başladı. Bu anlamda Tesla Model Y, hali hazırda Türkiye’de en çok satan elektrikli otomobil modeli. Ancak iddialara göre Tesla Türkiye Genel Müdürü Kemal Geçer istifa etti. Buna karşın otomobil dünyasına yakın bir isim olan gazeteci Emre Özpeynirci, X platformu hesabında iddia hakkında önemli bir paylaşım yaptı. İlk gelen bilgiler ise istifadan çok başka bir göreve odaklanmayı işaret ediyor.
Tesla Türkiye Genel Müdürü Kemal Geçer için görev değişikliği
Emre Özpeynirci’nin paylaştığı bilgilere bakılırsa gerçekten de 4 ay gibi kısa bir sürede 10 bin araç satan Tesla Türkiye’de Kemal Geçer koltuğunu bırakıyor. Ancak bildiğiniz gibi Geçer aynı zamanda Starlink Türkiye’de Genel Müdür pozisyonuna sahip olmuştu.
Kemal Geçer’in kısa sürede Tesla Türkiye’de yakaladığı başarı önemli olsa da, Emre Özpeynirci’ye göre Tesla Genel Merkezi ile önemli bir anlaşmazlığa düştü. Bildiğiniz gibi Tesla’nın İstanbul dışında Showroom’u bulunmuyor. Yine Tesla büyük bir araç satış rakamına ulaşmış olsa da Türkiye’de yeterli servis ağına sahip değil.
#Tesla:Türkiye’de çok kısa zamanda 10bin adet satışa ulaşan Tesla’da ciddi sorunlar var.Firma sadece tek servis noktasında sadece bir kaç teknik elemanla satış sonrası hizmeti vermeye çalışıyor.Bu arada SSH direktörü zaten değişmişti şimdi de Genel Müdür ayrılmış.@elonmusk
Bu anlamda müşteri şikayetlerinin artması Kemal Geçer ile Tesla Genel Merkezi arasında iplerin kopma noktasına gelmesine neden olmuş. Ancak Geçer’in Starlink Türkiye Genel Müdürü görevine devam ediyor olması da önemli.
Yalanladı ama doğruymuş‼️
Tesla Türkiye'den ayrıldığı iddiaları üzerine aradığım @Kemal_Gecerr durumu yalanlasa da, meğer 2 yıllık sözleşmesi 15 Kasım'da bitiyormuş ve yenilenmeyecekmiş.
Tesla Türkiye Ülke Müdürü Kemal Geçer’in, kariyerine Starlink Türkiye Ülke Müdürü (birkaç ülke daha bağlanabilir) olarak devam edeceği söyleniyor. Söylentiler doğruysa, yeni Tesla Türkiye Ülke Müdürü’nü kısa zamanda tanımış olacağız. pic.twitter.com/2Ml1xkp62Z
Samsung’un katlanabilir telefon serisi, Galaxy Z Fold 5ve Flip 5 ile büyük bir başarı elde etti. Ancak şimdi, Galaxy Z Fold 6 ve Flip 6 serileri için heyecan verici gelişmelerin habercisi var gibi görünüyor. Galaxy Z Fold 6 hakkında ortaya çıkan ilk detaylar, telefonun ne gibi yeniliklerle gelebileceğine dair ipuçları sunuyor.
Sızdırılan bilgilere göre, Galaxy Z Fold 6’nın ana kamerası için 50MP Samsung GN3 sensörünü kullanmaya devam edecek. Bu sensör, önceki modeller olan Galaxy Z Fold 5 ve Galaxy Z Fold 4’te de kullanıldı.
Galaxy Z Fold 6, sadece kamera iyileştirmeleriyle sınırlı kalmayabilir. The Elec kaynağına göre Samsung, bu kez tasarımın üzerine daha fazla odaklanabilir. Galaxy Z Fold 5’in ince profilini daha da geliştirerek, kullanıcılar için daha şık ve zarif bir katlanabilir telefon sunmayı amaçlıyor. Bu, cihazın kapalı haldeki inceliği ve açıldığında sunduğu geniş ekranın öne çıkmasını sağlayabilir.
Şu an için elimizde sınırlı bilgiler bulunuyor, ancak Galaxy Z Fold 6’nın yeni nesil Snapdragon 8 Gen 3 veya Exynos 2400 yonga setlerini kullanması bekleniyor. Bu, telefonun performansını daha da artırabilir.
Samsung Galaxy Z Fold 6’nın tüm detayları henüz açıklanmış değil, ancak katlanabilir telefon tutkunlarının büyük bir heyecanla beklediği bir ürün olduğu kesin. Daha fazla bilgi ve resmi duyuruları beklerken, bu telefonun kamera ve tasarım açısından büyük adımlar atacağını görmek heyecan verici.
Güvenlik araştırmacısı Randy McEoin, Ağustos 2023’te içeriği görüntüleyebilmeniz için tarayıcınızı güncellemeniz gerektiğini iddia eden bir sayfayı ziyaretçilere sunmak amacıyla saldırıya uğramış WordPress sitelerini kullanan ClearFake adını verdiği bir dolandırıcılık hakkında blog yazdı.
Sahte tarayıcı uyarıları kullandığınız tarayıcıya özeldir. Dolayısıyla örneğin Web’de Chrome ile geziniyorsanız bir Chrome güncelleme istemi alırsınız. Güncelleme düğmesini tıklatarak kandırılanların sistemlerine, bilgi çalan bir truva atı yüklemeye çalışan kötü amaçlı bir dosya düşecek. Ekim ayı başalrında Tel Aviv merkezli güvenlik firması Guardio’daki araştırmacılar, ClearFake dolandırıcılığının önemli bir gelişmeyi içeren güncellenmiş bir versiyonunu izlediklerini söyledi. Guardio, grubun daha önce kötü amaçlı güncelleme dosyalarını Cloudflare’de sakladığını söyledi.
Ancak Cloudflare bu hesapları engellediğinde, saldırganlar kötü amaçlı dosyalarını, merkezi olmayan uygulamaları ve “akıllı sözleşmeleri” veya belirli koşullar karşılandığında eylemleri otomatik olarak yürüten kodlanmış anlaşmaları çalıştırmak için tasarlanmış bir teknoloji olan Binance Akıllı Zincir’de (BSC) kripto para birimi işlemleri olarak depolamaya başladı.
Guardio’nun araştırma birimi Guardio Labs’ın güvenlik şefi Nati Tal , saldırıya uğramış WordPress sitelerine eklenen kötü amaçlı komut dosyalarının, BSC Blockchain üzerinde benzersiz, saldırgan tarafından kontrol edilen bir blockchain adresi ve bir dizi güvenlik koduyla başlayan yeni bir akıllı sözleşme oluşturacağını söyledi. Bu sözleşme, güvenliği ihlal edilmiş bir web sitesi tarafından sorgulandığında, gizlenmiş ve kötü amaçlı bir yük döndürecek.
Tal, Guardio’daki meslektaşı Oleg Zaytsev ile birlikte “Bu sözleşmeler, uygulamalar ve süreçler oluşturmak için yenilikçi yollar sunuyor. Blockchain’in halka açık ve değiştirilemez doğası nedeniyle, kod, kaldırılma olanağı olmadan ‘zincir üzerinde’ barındırılabilir” ifadelerine yer verdi. Tal, kötü amaçlı dosyaları Binance Smart Chain’de barındırmanın saldırganlar için ideal olduğunu, çünkü kötü amaçlı sözleşmeyi geri almanın, gerçek dünyada herhangi bir etki yaratmadan, başlangıçta sözleşme yürütme sorunlarının hatalarını ayıklamak amacıyla tasarlanmış, ücretsiz bir işlem olduğunu söyledi. Tal, “Böylece verilerinizi (kötü amaçlı yük) iz bırakmadan almanın ücretsiz, izlenmeyen ve sağlam bir yoluna sahip oluyorsunuz” dedi.
KrebsOnSecurity’nin sorularına yanıt veren BNB Smart Chain (BSC), ekibinin kötü amaçlı yazılımın blok zincirini kötüye kullandığının farkında olduğunu ve bu sorunu aktif olarak ele aldığını söyledi. Şirket, kötü amaçlı yazılımın yayılmasıyla ilişkili tüm adreslerin kara listeye alındığını ve teknisyenlerinin, kötü amaçlı komut dosyalarını barındırmak için benzer yöntemleri kullanan gelecekteki akıllı sözleşmeleri tespit etmek için bir model geliştirdiğini söyledi.
Ticaret Bakanlığı ve Gümrük Genel İdaresi yaptığı açıklamada, Çin’in ulusal güvenlik gerekçesiyle elektrikli araç bataryalarının üretiminde hayati önem taşıyan bir mineral olan grafit ihracatını kısıtlama planlarını açıkladığını söyledi.
Duyuru, ABD’nin Amerikan şirketlerinin Çinli firmalara satabileceği yarı iletken türlerine ek sınırlamalar getirmesinden birkaç gün sonra geldi. İsviçre’deki St Gallen Üniversitesi’nde vergi ve ticaret politikası araştırması başkanı Stefan Legge: “Şu anda hem Çin hem de Batılı ülkeler, korumacı önlemlerin sıklıkla nasıl yayıldığını vurgulayan kısasa kısasa mücadele ediyor. Newton’un her eylemin bir tepkiye yol açtığını öngören üçüncü yasası burada da geçerlidir” dedi.
Çin grafit ihracatı için yeni uygulama yapıyor
Dünyanın grafit üretimi ve işlenmesinde hakim konumda olan Çin, yüksek saflıkta, yüksek mukavemetli ve yüksek yoğunluklu versiyonları da dahil olmak üzere sentetik grafit malzemelerinin yanı sıra doğal pul grafit için Aralık ayından itibaren ihracat izinlerine ihtiyaç duyulacağını söylüyor. Washington DC merkezli bir araştırma kuruluşu olan Enerji Araştırma Enstitüsü, elektrikli araç pillerine olan talebin malzemenin diğer kullanım alanlarını geride bırakması nedeniyle otomobil üreticilerinin Çin dışındaki kaynaklardan gelen grafit tedarikini engellemeye çalıştıklarını söylüyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, tamamen bataryayla çalışan araçlar ve hibritler de dahil olmak üzere küresel elektrikli araç satışları artıyor. Satışların geçen yıl 2021’e göre yüzde 55 artışla 10 milyon adedi aştığı ve bu yıl yaklaşık 14 milyon araca yükselmesi bekleniyor. ABD Jeoloji Araştırması’na göre, pillerde kullanılan grafit pazarı 2018’den bu yana küresel olarak yüzde 250 büyüdü . Çin’in geçen yıl dünyanın önde gelen grafit üreticisi olduğu ve küresel üretimin tahmini yüzde 65’ini oluşturduğu belirtildi.
Grafit, elektrikli araçların yanı sıra yarı iletken, havacılık, kimya ve çelik endüstrilerinde de yaygın olarak kullanılıyor. Çin’in ticari ve ticari uygulamaları nedeniyle birden fazla hükümetin baskısıyla karşı karşıya kalması nedeniyle ihracat kısıtlamaları açıklandı. Bir yıldan fazla bir süredir, gelişmiş çiplere ve çip yapım ekipmanlarına erişim konusunda ABD ve onun Avrupa ve Asya’daki müttefikleriyle bir teknoloji savaşına karışmış durumda. Temmuz ayında Pekin, yarı iletken üretimi için gerekli olan iki mineral olan galyum ve germanyuma ihracat kısıtlamaları getirdi . Bir ay sonra malzemelerin denizaşırı sevkiyatı sıfıra düştü .
Counterpoint Research’ün kıdemli analistlerinden Ivan Lam, Çin’in daha önce grafit üzerinde geçici ihracat kontrolleri uyguladığını ancak sektöre çok az etki yaptığını belirterek, yeni kuralların “tamamen yasak” olmadığını ekledi. Yine de fiyatların artacağını öngörüyor.
Üretken yapay zeka platformları belirli görevlere göre uyarlanma ihtiyacı duyuyor. İşverenlerin yeni çalışanlarda veya mevcut çalışanların becerilerini artırma fırsatlarında aradığı beceri bu. Örnek vermek gerekirse BT becerileri arasında hızlı mühendislik ne kadar önemli hale geldi?
Illinois Teknoloji Enstitüsü’nde yardımcı profesör olan Erick Brethenoux, tüm mühendislik lisansüstü öğrencilerinin özgeçmişlerine ve LinkedIn profillerine yapay zeka hızlı mühendislik becerilerini eklediklerini söyledi. Artık işletmelerin istediğinin bu olduğunu biliyorlar. Brethenoux: “Durum kritik. Hızlı mühendislik, yalnızca OpenAI, Google, Amazon ve Microsoft için değil, aynı zamanda tüm açık kaynaklı modeller için de gelecek olanın çok önemli bir parçası. İşgücüne girecekler ve öyle ya da böyle bu teknolojide ustalaşmaları gerekiyor” dedi.
Bu anekdot niteliğindeki kanıt, çeşitli pozisyonlar için 10.000’den fazla iş teklifinin belirtildiği ve yaklaşık 100’ünün açıkça bir “hızlı mühendis” aradığı, hızlı mühendisliğe olan talepte keskin bir artış olduğunu gösteren LinkedIn verileri tarafından da destekleniyor. Bir sözcü, yılın başından bu yana LinkedIn’in profillerine “GAI”, “ChatGPT”, “Prompt Engineering” ve “Prompt Crafting” gibi terimleri ekleyen dünya çapındaki üyelerin sayısında her ay ortalama yüzde 75’lik bir artış gördüğünü söyledi. “Yapay zeka başkanı” pozisyonuna sahip olan veya halen sahip olan LinkedIn üyelerinin sayısı son beş yılda neredeyse üç katına çıktı. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yapılan bir ankete göre, hızla büyüyen işler listesinin başında Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi Uzmanları gelirken onu Sürdürülebilirlik Uzmanları, İş Zekası Analistleri ve Bilgi Güvenliği Analistleri ile Yenilenebilir Enerji Mühendisleri takip ediyor.
Hızlı mühendisler yılda 335.000 dolara kadar bir maaş kazanabiliyor. Bunun nedeni, genAI araçlarıyla insan-makine etkileşimini geliştirmek için hızlı mühendisliğe ihtiyaç duyulmasıdır; temel teknoloji – büyük dil modelleri (LLM’ler) – hakkında bilgi edinmek, sorgulara mümkün olan en iyi yanıtları sağlıyor.
Gartner Research’ün başkan yardımcısı ve seçkin analisti Avivah Litan: “İşletmelerin mevcut geliştiricilerini ve yazılım mühendislerini yeni hızlı mühendislik teknikleri konusunda eğitmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Veri hazırlama ve süreç akışları konusunda beceri sahibi olmadığınız sürece gen AI modellerinden iyi sonuçlar elde etmek kolay değil. Ancak bunun için yeni personel almanıza ve işe almanıza gerek yok; geliştirme sürecini hızlı bir şekilde başlatmak ve halihazırda kuruluşunuzda bulunan diğer motive ve yetkin mühendisleri ve geliştiricileri eğitmeye yardımcı olmak için muhtemelen yalnızca bir avuç uzman hızlı mühendise ihtiyacınız var” diyor. Dünyanın dört bir yanındaki her üniversite eninde sonunda mühendisleri, geliştiricileri ve diğerlerini hızlı mühendislik konusunda eğitecek olsa da, aynı zamanda Gartner’da seçkin bir başkan yardımcısı analisti olan Brethenoux, günümüzde kuruluşların mevcut çalışanların becerilerini geliştirmeye odaklanması gerektiğini kabul ediyor.
Müzik yayıncıları Amazon destekli yapay zeka şirketine şarkı sözlerini ‘sistematik ve yaygın’ ihlal etmekle suçlayarak dava açtı. Amazon’un yakın zamanda 4 milyar dolar hisse aldığı yapay zeka şirketi, startup’ı “telif hakkıyla korunan şarkı sözlerinin sistematik ve yaygın ihlaliyle” suçlayan üç müzik şirketi tarafından dava ediliyor.
Anthropic’e karşı dava Çarşamba günü Nashville’de Universal Music Group Publishing (UMGP), Concord Music Group ve ABKCO tarafından açıldı. UMGP, dünyanın en büyük müzik şirketi olan Universal Music Group’un bir parçası. Haber ilk olarak sektördeki müzik şirketi Music Business Worldwide tarafından bildirildi.
Anthropic şarkı sözleri ihlali nedeniyle davalık oldu
Kendisine “Yapay Zeka güvenliği ve araştırma şirketi” adını veren Anthropic, 2021 yılında OpenAI’nin eski çalışanları tarafından kuruldu . O zamandan bu yana en hızlı büyüyen yapay zeka şirketlerinden biri haline geldi ve Amazon geçen ay hisse almadan önce 750 milyon dolar topladı.
Davada, Anthropic’in “yayıncıların sahip olduğu veya kontrol ettiği sayısız müzik bestesinin sözleri de dahil olmak üzere telif hakkıyla korunan çok sayıda eseri yasa dışı bir şekilde kopyalayıp dağıtması” nedeniyle yayıncıların yasal işlem başlattığı belirtildi. San Francisco merkezli şirket, bu ilkeleri “sistematik ve yaygın bir şekilde” ihlal etmekle suçlanıyor.
Davada, “Tıpkı sayısız diğer teknoloji şirketinin düzenli olarak yaptığı gibi, Anthropic de köklü telif hakkı yasalarına uymak zorundadır.” ifadesi yer aldı. Yayıncılar davada, şarkı sözlerinin toplu olarak kopyalanması ve tüketilmesinin, Anthropic’in Claude gibi yapay zeka sohbet robotlarının, telif hakkını ihlal edecek şekilde bu şarkı sözlerinin tamamını veya önemli bir kısmını içeren kullanıcı taleplerine yanıtlar oluşturması anlamına geldiğini söyledi.
Davada, Claude’dan Katy Perry’nin “Roar” şarkısının sözleri istendiğinde, chatbot’un Concord’un telif hakkını ihlal ederek şarkının sözlerinin neredeyse aynı kopyasını sağladığı iddia edildi. Ayrıca, “İddia edilen ilkeli yaklaşımına rağmen, Anthropic, yasalara bakılmaksızın veya katkıları Anthropic’in ihlal eden hizmetinin omurgasını oluşturan yaratıcı topluluğa saygı göstermeden telif haklarını ihlal ediyor” ifadeleri kullanıldı. Yapay zeka şirketi ayrıca, özel olarak istenmese bile telif hakkı kapsamındaki materyalleri ihlal etmekle suçlanıyor. Örneğin, belirli bir konu hakkında şarkı yazma isteğiyle suçlanıyor.
Yayıncılar jüri yargılaması ve en az 75 milyon dolar tazminat talep ediyor. Ancak bu rakam çok daha yüksek olabilir. Üç yayıncıyı temsil eden Oppenheim + Zebrak, LLP’den Matthew J. Oppenheim, MBW tarafından bildirilen bir açıklamada: “Tıpkı Anthropic’in, kodunun kendi izni olmadan alınmasını istememesi gibi, müzik yayıncıları veya diğer telif hakkı sahipleri de istemez. Eserlerinin izinsiz kullanılmasını istiyoruz” dedi.
Enerji depolama teknolojileri, çevresel sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği açısından sürekli bir gelişme sürecindedir. Bu bağlamda, Avustralya’daki Murdoch Üniversitesi’nde yürütülen son araştırma, enerji depolama çözümlerine dair etkileyici bir gelişmeye işaret ediyor. Araştırmacılar, tavuk yumurtalarının kabuklarını, şarj edilebilir batarya üniteleri için beklenmedik bir malzeme olarak kullanmanın mümkün olduğunu keşfettiler.
Yumurta kabuklarının bu yeni rolü, Murdoch Üniversitesi’nde Harry Butler Enstitüsü, Su, Enerji ve Atık Merkezi’nden Doçent Doktor Manickam Minakshi Sundaram liderliğinde gerçekleşti. Sundaram ve ekibi, elektrot malzemesi ve elektrolitlerin yumurta kabuklarından nasıl üretilebileceğini incelediler. Bu, kalsiyum karbonat bakımından zengin kabukların yenilikçi bir elektrot olarak kullanılabileceğini gösterdi. Özel bir işlem sonucunda fırınlanan ve ardından öğütülen kabuklar, şarj edilebilir bataryaların bileşenleri olarak kullanılmaya uygun hale getirildi.
Sundaram, bu keşfin gelecekte sıvı lityum ve sodyum elektrolitler gibi yüksek iletkenlik seviyelerine sahip materyallerin geleneksel, şarj edilemeyen bataryaların yerini alabileceği bir dönemin başlangıcı olabileceğini vurguluyor. Yeni bataryaların, mevcut teknolojilere kıyasla yüksek enerji kapasitesine, uzun kullanım ömrüne ve maliyet avantajlarına sahip olabileceği öne sürülüyor.
Bu inovasyonun, enerji depolama sektöründe çevre dostu ve ekonomik avantajları beraberinde getireceği açık. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerjiyi daha etkili bir şekilde saklamak, enerji kesintilerini azaltmak ve enerjiye erişimi artırmak için potansiyel sunuyor.
Yumurta kabuklarının bu alandaki kullanımı, atık ürünlerin geri dönüştürülmesi ve sürdürülebilir enerji çözümlerinin geliştirilmesi açısından önemli bir örnek olarak öne çıkıyor. Bu çalışma, enerji depolama teknolojilerinin gelecekte nasıl evrilebileceğine dair heyecan verici bir bakış sunuyor ve çevresel sürdürülebilirlikle enerji ihtiyacını karşılamak arasındaki dengeyi daha iyi sağlamayı hedefliyor.
Bir blog gönderisinde Nvidia, ödül algoritmalarını özerk bir şekilde yazan Eureka’nın ilk kez bir insanın yapabileceği kadar hızlı kalem döndürme hileleri yapmak için robotik bir eli eğittiğini söyledi. Eureka ayrıca robotlara yaklaşık 30 görev arasında çekmeceleri ve dolapları açmayı, topları atıp yakalamayı ve makası manipüle etmeyi öğretti.
Nvidia yapay zeka araştırmasının kıdemli direktörü ve Eureka makalesinin yazarı Anima Anandkumar, blog gönderisinde ”Pekiştirme öğrenimi son on yılda etkileyici kazançlar sağladı, ancak deneme yanılma süreci olarak kalan ödül tasarımı gibi birçok zorluk hala var.” dedi. “Eureka, zor görevleri çözmek için üretken ve pekiştirici öğrenme yöntemlerini birleştiren yeni algoritmalar geliştirmeye yönelik ilk adımdır.“
Nvidia Research ayrıca, takviye öğrenme araştırması için bir fizik simülasyonu referans uygulaması olan Nvidia Isaac Gym’i kullanarak insanların onlarla deney yapmaları için Eureka AI algoritmaları kütüphanesini yayınladı. Isaac Gym, OpenUSD çerçevesine dayalı 3D araçlar ve uygulamalar oluşturmak için bir geliştirme platformu olan Nvidia Omniverse üzerine kuruldu.
Nisan ayında Auto-GPT, BabyAGI ve AgentGPT gibi otonom AI ajanlarının yükselişi de dahil olmak üzere, AI ajanları üzerindeki yutturmaca aylardır dönüyor.
Mevcut Nvidia Araştırma çalışması, Minecraft’ı özerk bir şekilde oynayabilen GPT-4 ile oluşturulmuş bir AI ajanı olan son Voyager da dahil olmak üzere önceki çabalara dayanıyor. Bu hafta New York Times’ın sohbet robotlarını çevrimiçi ajanlara dönüştürme çabalarıyla ilgili bir makalesinde, daha önce OpenAI araştırmacısı olan British Columbia Üniversitesi’nden bilgisayar bilimi profesörü Jeff Clune, “bunun büyük bir ticari fırsat, potansiyel olarak trilyonlarca dolar olduğunu” söylerken, “bunun toplum için büyük bir artısı ve büyük sonuçları olduğunu” da sözlerine ekledi.
Yazarlar, “Eureka: Büyük dil modellerini kodlayan insan düzeyinde ödül tasarımı” başlıklı yeni bir araştırma makalesinde, Eureka’nın “ödül koduna göre evrimsel optimizasyon gerçekleştirmek için GPT-4 gibi son teknoloji LLM’lerin dikkate değer sıfır çekim üretimi, kod yazma ve bağlam içi iyileştirme yeteneklerini sömürdüğünü” söyledi.
Ortaya çıkan ödüllerin, pekiştirme öğrenimi yoluyla karmaşık beceriler kazanmak için kullanılabileceğini söylediler. “Görevlere özel uyarı veya önceden tanımlanmış ödül şablonları olmadan Eureka, uzman insan mühendisliği ödüllü ödüllerden daha iyi performans gösteren ödül işlevleri üretir. 10 farklı robot morfolojisi içeren 29 açık kaynaklı RL ortamından oluşan çeşitli bir pakette Eureka, görevlerin %83’ünde insan uzmanlardan daha iyi performans gösteriyor ve bu da ortalama %52’lik bir normalleştirilmiş iyileşmeye yol açıyor.”
Projenin katkıda bulunanlarından biri olan NVIDIA kıdemli araştırma bilimcisi Jim Fan, blog gönderisinde, ”Eureka, büyük dil modellerinin ve Nvidia’nın GPU hızlandırmalı simülasyon teknolojilerinin benzersiz bir kombinasyonudur.” dedi. “Eureka’nın hüneli robot kontrolünü sağlayacağına ve sanatçılar için fiziksel olarak gerçekçi animasyonlar üretmenin yeni bir yolunu sağlayacağına inanıyoruz.”
Çarşamba günü BMW’den bir değişiklik haberi gelmişti, ardından dün Toyota da aynısını yaptı: Her ikisi de Kuzey Amerika EV’leri için Kombine Şarj Standardı 1 soketini terk ediyor ve bunun yerine Tesla tarafından tasarlanan Kuzey Amerika Şarj Sistemi fişini kullanacak. Değişen fişle birlikte EV sürücülerinin Tesla’nın Supercharger ağına erişimi de geliyor.
BMW’nin duyurusu tüm otomobil markaları için geçerli; bu, BMW i5 veya i7 gibi EV’lere ek olarak, yakında çıkacak Mini EV’ler ve Rolls-Royce Spectre için de NACS’a geçiş yapacağı anlamına geliyor. BMW, 2025 yılında elektrikli araçlarına yerel NACS bağlantı noktaları eklemeye başlayacak ve aynı yıl müşterileri Tesla Supercharger ağına erişim elde edecek.
BMW’nin sürümünde açıkça bir CCS1-NACS adaptörünün sunulacağından bahsedilmiyor, ancak CCS1 bağlantı noktalarına sahip BMW (ve Mini ve Rolls-Royce) EV’lerin 2025’in başlarından itibaren Süper Şarj Cihazlarını kullanabileceği belirtiliyor.
Kuzey Amerika BMW Başkanı ve CEO’su Sebastian Mackensen, “Şu anda ABD pazarında mevcut olan altı adet tamamen elektrikli BMW, Mini ve Rolls-Royce modeli ve daha fazlası ile sürücülerimizin güvenilir, hızlı şarja kolay erişime sahip olmasını sağlamak en büyük önceliğimizdir.” dedi. “Bu anlaşma, elektrifikasyon yolunda devam ederken müşterilerimiz için şarj seçeneklerini genişletmek için uzun süredir devam eden ve sürekli çabamızın en sonuncusudur.“
Benzer şekilde Toyota haberi, Lexus için olduğu kadar kendi markası için de geçerli. Toyota, NACS bağlantı noktalarını “2025’ten itibaren belirli Toyota ve Lexus BEV’lere” dahil etmeye başlayacağını söylüyor. CCS1 bağlantı noktasına sahip Toyota veya Lexus EV’leri olan müşterilere de 2025’te NACS şarj cihazlarını kullanmalarına olanak tanıyan bir adaptör sunulacak.
Ve tahmin ettiğiniz gibi 2025, Toyota ve Lexus EV’lerin Supercharger ağına erişim kazandığı tarihi ifade ediyor.
Bu haftaki duyuruyla birlikte, Kuzey Amerika pazarında elektrikli araç satan markaların neredeyse tamamı, artık NACS’ye geçiş yapacaklarını duyurdu. Ama hepsi değil.
Stellantis henüz geçiş yapmadı; yani, Alfa Romeo, Chrysler, Dodge, Fiat, Jeep, Maserati ve Ram şimdilik CCS1’e bağlı kalacak.
Volkswagen Grubu da henüz bu adımı atmadı; bu da Audi ve Porsche’nin de şimdilik CCS1’de ve yakında yeniden doğacak Scout markasıyla kalacağı anlamına geliyor. Ancak kısmen VW’ye ait olan Electrify America’nın Haziran ayında 2025 yılında DC hızlı şarj cihazlarına NACS fişleri ekleyeceğini söylediğini de belirtmeliyiz.
Dahası, Stellantis, önümüzdeki yıldan itibaren 30.000 DC hızlı şarj cihazından oluşan bir ağ oluşturacak yeni bir ortak girişime imza atan yedi otomobil üreticisinden biri; şarj cihazları, CCS1 fişlerinin yanı sıra NACS’yi de içerecek.
Haber, Tesla araçların tamamen yeni bir parçaya sahip olan kendi parça kataloğu aracılığıyla geliyor. Katalogda arabanın daha önce hiç görülmemiş, süper hızlı yeni bir varyantını gösteren bir rozet yer alıyordu.
Ek olarak site; yeni spor frenleri, süspansiyonu ve yeni tekerlekleri listeledi. O zamandan beri tüm parçalar Tesla‘nın parça kataloğundan çıkarıldı.
Arkadaki rozet, Model S ve Model X’in Ekose varyantlarındaki Ekose rozete benzer; ancak, daha yakından incelendiğinde, bunun yerine Ludicrous bir rozet olabilir gibi görünüyor.
Tesla kısa süre önce Model 3’ünyalnızca iki konfigürasyonda gelen yeniden tasarlanmış bir versiyonunu piyasaya sürdü; arkadan çekişli ve çift motor ile eskinin Performans versiyonu hiçbir yerde görülmüyor. Belki de yeni, Ludicrous versiyonu Model 3 serisinin üstüne oturacak ve belki de 3,1 saniyede sıfırdan 100 km/saate çıkabilen Model 3 Performans’tan daha hızlı gidecek.
Şimdi, bunların hiçbiri resmi değil ve Model 3 Ludicrous (veya Plaid) hakkında pek bir şey bilmiyoruz. Ancak üç saniyeden daha kısa sürede sıfırdan 100 km/saat hıza çıkarsa ve fiyat makul kalırsa, bir ton para harcamadan gerçekten hızlı bir şey isteyen insanlar için son derece çekici bir araba olabilir.
Ayrıca, Tesla’dan gelen böyle bir adım, pazardaki diğer rakipleri de benzer araçlar üretmeye zorlayacak. Bu en çok da müşterilere yarayacak, ancak elbette önce bu iddiaların doğrulanmasını beklememiz gerekiyor.
TwitchCon Etkinliği’nde, Twitch’in gelecek yeni özellikleri duyuruldu. Bu duyurulan özellikler arasında en dikkat çekeni, artık yayıncıların birden fazla platformda aynı anda canlı yayın yapma olanağına sahip olmalarına izin vermesi. Twitch, oyuncuların tercih ettiği önde gelen canlı yayın platformlarından biri olmanın yanı sıra artık platform sınırlamalarını ortadan kaldırıyor.
Twitch, içerik üreticilerine artık içeriklerini aynı anda birden fazla platformda yayınlama imkanı sunuyor. Özellikle Twitch ile özel bir sözleşmesi olmayan yayıncılar için, bu değişiklik, içeriklerini Twitch dışındaki platformlarda da yayınlama özgürlüğünü getiriyor. Önceden TikTok ve Instagram gibi sosyal medya platformlarına yönelik çapraz yayın kurallarını daha esnek hale getiren Twitch, bu yeni adımıyla içerik üreticilerine daha fazla seçenek sunuyor.
Bu değişikliğin neden yapıldığına dair birkaç önemli nokta bulunuyor. Son dönemde, büyük bir izleyici kitlesine sahip olan bazı yayıncılar, Twitch’i terk edip rakip platformlar, özellikle YouTube gibi alternatiflere yönelmişlerdir. Twitch, bu yeni politika ile içerik üreticilerine daha fazla özgürlük sunarak, başka platformlarda daha fazla gelir elde etme düşüncesinde olan içerik üreticileri için bir çözüm sunuyor.
Bununla birlikte, Twitch’in yeni politikası sadece içerik üreticilerine daha fazla seçenek sunmakla kalmıyor, aynı zamanda erişim alanını genişletiyor. Yayıncılar, farklı platformlardaki izleyici kitlesini Twitch’e çekmek ve burada tutmak için bu yeni özgürlüğü kullanabilirler. Ayrıca, Twitch, platform dışı tacizle mücadele amacıyla politikalarını güncellemiş ve makine öğrenimine dayalı sohbet denetimi sistemleriyle platformunu daha güvenilir hale getiriyor.
Ancak, Twitch’in yeni politikasında dikkate alınması gereken iki önemli nokta bulunuyor. Birincisi, içerik üreticilerinin diğer platformlardaki yayın kalitesini Twitch’te sürdürmeleri gerekmektedir. İkincisi, canlı yayın sırasında link paylaşımının yasak olmasıdır. Yayıncılar, sadece kendi hakkında sayfalarında üçüncü parti sitelere yönlendiren linkleri paylaşabileceklerdir.
Twitch’in bu yeni özgürlüklerle dolu eş zamanlı yayın politikası, içerik üreticilerine daha fazla seçenek sunarken, platformun kalitesini ve güvenliğini korumaya da önem vermektedir. Bu adımla birlikte, Twitch, yayıncılar için daha çekici bir seçenek haline gelmeye devam etmekte.
SpaceX, fırlatma hızını 2024’te daha da yüksek bir vitese çıkarmayı planlıyor. Bu, büyük ölçüde, SpaceX’in bir şirket yetkilisi tarafından “Starlink Direct to Cell” olarak adlandırdığı bir hizmet olan, tüketici cep telefonlarına doğrudan bağlanma yeteneğine sahip yükseltilmiş Starlink uydularının fırlatılmasıyla gerçekleştirilecek.
Gelecek yıl hedef ayda 12 fırlatma ve toplam 144 Falcon roketi uçuşu. Bu yıl olduğu gibi, bu görevlerin çoğu öncelikli olarak Starlink geniş bant uydularının fırlatılmasına ayrılacak. 2023 yılında şu ana kadar şirketin fırlatmalarının yüzde 60’ından fazlası şirketin kendi Starlink uydularını yörüngeye oturttu.
Bir şirket yetkilisi Ars Technica’ya “2 milyon kullanıcımızla bu takımyıldızın yenilenmesine ihtiyacımız var.” açıklamasını yaptı. “Ayrıca Starlink ile doğrudan cep telefonu iletişimine de bakacağız ve bu, gelecek yıl 144 uçuşa eklenecek önemli bir özellik.”
Geçen yıl SpaceX 61 görev başlattı. 2021’de bu sayı 31’di. Son 12 ayda SpaceX 88 Falcon roketinin yanı sıra şirketin çok daha büyük Starship roketinin bir test uçuşunu gerçekleştirdi.
SpaceX’in Falcon 9 iticilerini ve yük kaplamalarını kurtarma ve yeniden kullanmadaki başarısı, bunu mümkün kılmak için hayati önem taşıyor. SpaceX, her bir Falcon 9 iticisini büyük bir bakımdan önce 10 kez fırlatma yönündeki asıl hedefini aştı; önce 15 uçuşa ulaştı ve ardından yakın zamanda iticileri 20 görev için sertifikalandırdı. Teknisyenler, uçuş sırasında arızalanan veya aşınma belirtileri gösteren motorlar, kanatçıklar, iniş ayakları ve valfler gibi parçaları değiştirebilir.
Gelecek yıl bu kadar çok lansmanın planlandığı göz önüne alındığında, 20 uçuş muhtemelen bir durma noktası değil. SpaceX yetkilisi, “Biraz daha yükseğe çıkabiliriz.” dedi.
Mühendisler, SpaceX’in Florida’daki en yoğun fırlatma rampasını yeniden yapılandırmak için gereken süreyi dört günden daha kısa bir süreye kısalttı. Şirket ayrıca Kaliforniya’daki fırlatma rampasındaki geri dönüş süresini de iyileştirdi.
Tedarik zinciri yönetimi, roketlerin Atlantik Okyanusu’nun ortasında yüzen bir platforma indirilmesi kadar göz kamaştırıcı olmasa da yine de önemli. SpaceX, tedarikçilerden toplu olarak daha fazla bileşen sipariş ediyor ve alt yüklenicilerinden, SpaceX’in parçalar teslim edildikten sonra yapması yerine fabrikada daha fazla kalite denetimi yapmalarını istiyor.
SpaceX yetkilisi, “Sadece daha fazla insan veya ekstra iş vardiyası ekleyerek bu tür bir sayıyı artıramazsınız.” dedi.
Dışarıdan bakıldığında SpaceX her fırlatma için acele ediyormuş gibi görünebilir. Ancak şirket, fırlatma işleminden geri sayım işlemlerine ve uçuş sonrası veri incelemelerine kadar her adımda otomasyon olduğunu söylüyor. Ayrıca, her uçuştan sonra roketin büyük bir kısmının geri alınması, ayrıntılı incelemelerin küçük sorunları büyük sorunlara dönüşmeden yakalamasına olanak tanıyor.
Starlink’in yanı sıra, önümüzdeki yıl NASA, ABD Uzay Kuvvetleri veya ticari şirketler gibi dış müşteriler için SpaceX görevlerinde de küçük bir artış olabilir. Yetkili, Falcon 9 ve Falcon Heavy fırlatmalarına yönelik dış talebin “istikrarlı” olduğunu ancak bu yıl için fırlatma yapılması planlanan bazı müşterilerin uydularında gecikmelerle karşılaşarak onları 2024’e taşıdığını söyledi.
SpaceX yetkilisi, “Bazı müşterilerin bu yıl çekildiğini, bazı ticari müşterilerin ise gelecek yıla taşındığını gördük.” dedi. “Bu da talebin bir kısmını artırıyor.“
Ancak en büyük itici güç Starlink. SpaceX, Starlink uydularının başlangıçta mesajlaşma kapsama alanıyla normal akıllı telefonlara bağlanmasına olanak sağlayacağını söylediği doğrudan hücreye bağlantı özelliğini kullanıma sunuyor. Şirkete göre bu, 2024’ten başlayarak kullanıcılara sunulacak ve ardından 2025’te ses ve veri hizmetleri gelecek.
SpaceX, telefonlar için Starlink hizmetinin “gökyüzünü görebileceğiniz her yerde mevcut LTE telefonlarla çalıştığını” söylüyor.
2022’de SpaceX ve T-Mobile, Starlink telefon hizmetini ilk duyurduklarında, SpaceX kurucusu Elon Musk, bunun yalnızca şirketin dev yeni Starship roketiyle fırlatılabilecek çok daha büyük Starlink uydularına ihtiyaç duyacağını öne sürdü. Bu roketin operasyonel hale gelmesi SpaceX’in beklediğinden daha uzun sürdü ve Musk bu ayın başlarında Starship’in Starlink uydularını yaklaşık bir yıl içinde yörüngeye taşımaya hazır olmasını beklediğini söyledi.
SpaceX, orijinal Starlink uydularından daha büyük, ancak Starship’te kullanılacak olanlardan daha küçük olan ve şirketin güçlü Falcon 9 roketinde uçmak için ek üretim kapasitesine sahip orta düzey bir Starlink uzay aracı tasarımı geliştirdi. Şimdi, Starship hazır olmadığı için, doğrudan hücreye iletişim için etkinleştirilen Starlink uydularının yeni bir versiyonu da Falcon 9’da uçmaya başlayacak.
Nvidia ve AMD, üst düzey bilgi işlem sınıfında muazzam bir iş birliği yaparak yapay zeka, render ve simülasyon süreçleri için benzersiz bilgisayar geliştirdi. Nvidia, işte bu yenilikçi yaklaşımıyla, Threadripper 7000 serisi işlemcileriyle donatılmış güçlü yapay zeka iş istasyonlarını AMD işbirliğiyle piyasaya sürdü. Bu yeni iş istasyonları, RTX Ada Generation GPU’larını ve Ryzen Threadripper PRO 7000 WX serisi işlemcilerini bir araya getiriyor.
Yüksek seviyede yapay zeka hesaplama, işleme ve simülasyon kapasitesini içeren bu iş istasyonları, profesyonellerin yerel olarak verimli bir şekilde kaynak yoğun yapay zeka iş akışlarını ele almalarını sağlıyor. Normalde bu tür işlemler için veri merkezlerinde binlerce GPU gerektirirken, Nvidia ve AMD işbirliği sayesinde daha küçük modellerin eğitimi ve yerel ayarlar kolayca yapılabiliyor.
Nvidia RTX Ada kartları, 48 GB’a kadar bellek sunarak veri merkezlerindeki iş yükünü azaltmanın maliyet açısından uygun bir yolunu sunuyor.Ryzen Threadripper PRO 7000 WX serisi işlemciler ise Zen 4 tabanlı 96 çekirdek ve 192 izlek birimini bir araya getiriyor, böylece bu iş istasyonları eşsiz bir işlem gücü sunuyor.
Ada Generation GPU’lar, RTX 4000 SFF, RTX 4000, RTX 4500, RTX 5000 ve RTX 6000 gibi seçenekler sunuyor ve Nvidia Ada Lovelace mimarisi ile geliştirilmiştir. Bu GPU’lar, üçüncü nesil RT çekirdekleri, dördüncü nesil Tensor çekirdekleri ve yeni nesil CUDA çekirdekleriyle donatılıyor.
Yeni iş istasyonları, BOXX ve HP gibi üreticiler tarafından önümüzdeki aydan itibaren satışa sunulacak. Fiyatlar, yapılandırmaya ve konfigürasyona bağlı olarak değişecektir, ancak bu yüksek performanslı iş istasyonlarının ekonomik olmadığını belirtmek gerekir. Örneğin, sadece Threadripper PRO 7000 WX’in en üst modeli 10 bin dolar fiyat etiketine sahip.
Bu güçlü iş istasyonları, profesyonellerin yapay zeka uygulamalarını hızlı ve verimli bir şekilde çalıştırma fırsatı sunuyor. Nvidia ve AMD işbirliği, yapay zeka, render ve simülasyon alanlarında çığır açan bir gelişmeyi temsil ediyor ve bu güçlü iş istasyonları, sektörde bir dönüm noktası olabilir.
Türbülans kesinlikle hava yolculuğunun sorunlarından biri. Ne zaman çarpacağını asla bilemezsiniz ve öngörülemezliği nedeniyle düpedüz korkutucu olabilir ve zaman zaman yaralanmalara da neden olabilir. Artık bir şirket yeni bir teknolojik çözüme sahip olduğunu ve türbülansı yüzde 80 oranında azaltabileceğini düşünüyor.
Turbulence Solutions, türbülansa neden olabilecek hava durumunu anlamak için uçakta sensörler kullanmayı amaçlayan, ismi uygun bir Avusturya şirketi. proje yöneticisi Yves Remmler: “Hava basıncı farklı şekilde ölçülüyor ve bu sayede temel olarak hava akışının yönünü okuyabiliyoruz ve hava akışının yönünden türbülansın hangi yönde olacağını ve türbülansın büyüklüğünü tahmin edebiliyoruz” diyor.
Sensörler uçağın kanatlarına monte edilir ve hava basıncındaki değişiklikleri tespit edebilir. Firma, karşı önlemler kullanarak uçuştaki türbülans miktarını önemli ölçüde azaltabileceğini iddia ediyor. Teknoloji uçağın kanatlarını uygun şekilde ayarlıyor. Çoğunlukla havada uçuşlarda ve daha az olarak kalkış ve inişlerde kullanılıyor. Sistem, uçağın kanatlarına takılan sensörlerin bulunduğu iki metre uzunluğunda çubuklardan oluşuyor. Ekipman, uçağın gövdesinin farklı kısımlarındaki hava basıncındaki küçük dalgalanmaları tespit ediyor. Kanatları uygun şekilde ayarlar; bir kuşun tüyleri onu havada dengede tutmanın pek çok yolunu gösteriyor.
Toplanan veriler, uçağın kontrol yüzeylerinin milisaniyeler içinde dengelenmesine karar veren bir “Türbülans Bastırma Programı” aracılığıyla besleniyor.
Şirket, pilotların halen tam kontrole sahip olacağı ve her zaman tam kontrolü sürdürmek için sistemi geçersiz kılabilecekleri konusunda ısrar ediyor. İşe yararsa sektörde oyunun kurallarını değiştirebilir ve havayolları için başka bir satış noktası olabilir.
Ancak bu alandaki en önemli uyarı iklim değişikliği. 1979’da başlayan 41 yıllık bir dönemi kapsayan araştırmalar, Kuzey Atlantik’teki belirli bir rotadaki türbülansın neredeyse yüzde 55 arttığını gösteriyor. Şirket, buna karşı koymak için havayollarının daha yüksek türbülansa yönelik planlama yapması ve buna hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.
Remmler: “Şu anda bu sadece hafif spor uçaklar için güzel bir eklenti, ancak uzun vadede onu daha güvenli ve daha dayanıklı (ticari jetler için) hale getirmek istiyoruz. Böylece daha ağır türbülanslar arasında uçmayı deneyebilir ve uçabilirsiniz” dedi.
Apple, katlanabilir teknoloji dünyasına büyük bir adım atmaya hazırlanıyor. Son bilgilere göre, teknoloji devi katlanabilir bir iPad geliştirmek üzere çalışmalarını hızlandırdı. Bu, Apple’ın katlanabilir cihazlar segmentine adım atma niyetini gösteriyor. Uzun süredir katlanabilir tablet pazarında yer almayan Apple, 2024 sonlarına doğru bu alandaki varlığını hissettirmeyi hedefliyor.
Katlanabilir cihazlar segmenti, Samsung, Google, Huawei, Honor ve Motorola gibi rakiplerin hakimiyeti altında bulunuyor. Ancak Apple, bu pazarda benzersiz bir yaklaşım benimseyerek fark yaratmaya hazırlanıyor. Firmanın, katlanabilir akıllı telefonların izinden gitmek yerine, katlanabilir tablet pazarında öncü olma amacı güttüğü belirtiliyor.
Canalys raporuna göre, bu yıl 37 yeni katlanabilir cihazın piyasaya sürüldüğünü görüyoruz. 2019’da bu pazar sadece yüzde 0,3 pazar payına sahipti, ancak şu an yüzde 5 seviyelerine ulaştı. Ancak, Apple’ın katlanabilir pazarına giriş yapma sürecinin biraz geciktiği ve bu büyüme fırsatını kaçırdığı ifade ediliyor.
Son raporlar, Apple’ın katlanabilir tablet segmentinde önemli bir fırsat yakalamak için stratejisini değiştirdiğini gösteriyor. Apple, 2024’ün sonlarına doğru katlanabilir iPad’in üretimine başlamak amacıyla tedarikçileriyle yakın işbirliği içinde. Bu, potansiyel olarak 2024 sonunda veya 2025’in başlarında bir katlanabilir iPad’in piyasaya sürebilir
Ünlü analist Ming-Chi Kuo da aynı tahminde bulunarak, katlanabilir iPad’in hafif bir karbon fiber destek ayağına sahip olacağını belirtti. Apple’ın 2023 yılından bu yana bu proje üzerinde çalıştığı ve önemli tasarım ve işlevsellik patentlerini aldığı da söyleniyor. Patentler, esnek bir menteşe mekanizmasına sahip şık bir katlanabilir tableti ortaya koyuyor.
Katlanabilir akıllı telefonların hüküm sürdüğü bir pazarda Apple’ın katlanabilir tabletlerle giriş yapması, pazarın dinamiklerini değiştirebilir veya tablet pazarını yeniden canlandırabilir.
Apple’ın katlanabilir iPad projesiyle ilgili daha fazla ayrıntı ve resmi duyuruları beklemeye devam ediyoruz.
Dijital dünyanın devi Meta, veri merkezi işletimlerini daha güvenli ve verimli hale getirmek amacıyla otonom robotları devreye alıyor. Şirketin ana şirketi Meta, 1.500 kg’a kadar BT altyapısını taşıyabilen özel makinelerin testlerine başladı.
The Register’ın raporuna göre, Meta, veri merkezi raflarının ekipmanla yüklüyken taşınmasını otomatikleştirmek için özel bir ekipmanı tanıttı. Bu ekipman, Jtec tarafından üretilen motorlu arabaları içeriyor. Bu motorlu arabalar genellikle depolarda rafları taşımak için kullanılıyor ve sıkça otonom olarak çalışıyorlar. Ancak, birçok büyük teknoloji şirketi, rafları tamamen yüklüyken taşımanın önemini vurguluyor. Bu, insan personelinin tek başına başarabileceği bir görev değil.
Bu nedenle, Meta, bu sorunu çözmek için Jtec ile işbirliği yapmaya karar verdi. İşte bu işbirliği, “ORV2/ORV3 Uyumlu Sunucu Arabası” adı verilen özel bir sistemle sonuçlandı. Jtec, bu arabaların devasa veri merkezlerinde BT altyapısının taşımacılığının geleceğini gördüğünü söylüyor. Bu arabalar, ORV2 ve ORV3 spesifikasyonlarına uygun olarak tasarlandı ve ağır rafların taşınmasını 1.400 kg ila 1.500 kg ağırlıklarında başarabilecek kapasiteye sahip.
Jtec’in kıdemli personeli, bu arabaların kullanımının, ağır rafların sürekli taşınmasının çalışanların yorgunluğuna neden olabileceğini ve bu durumun güvenlik tehlikeleri yaratabileceğini vurguluyor. Ayrıca, çarpışma ve düşme kazaları gibi iş güvenliği endişelerini de artırabilir.
Bu yeni sistem, güvenlik sorunlarını çözmenin yanı sıra BT ekipmanlarının taşınma sürecini hızlandırmayı ve verimli hale getirmeyi hedefliyor. Jtec, bu sistemin sürekli hareket yeteneği sağlayarak veri merkezlerinin daha iyi ölçeklenebilirliğe ve hızlı yanıtlara olanak tanıyacağını iddia ediyor. Ayrıca, bu otomasyon, uzman personelin daha stratejik görevler üzerinde çalışmasına olanak tanırken iş süreçlerini iyileştirebilir.
Meta’nın bu teknolojiyi veri merkezi operasyonlarına başarıyla entegre edip edemeyeceği ve bu otomasyonun gelecekteki veri merkezi taşımacılığına nasıl bir etki yapacağı merak konusu.