Kurumsal siber güvenlik harcamaları rekor kırıyor

0

Araştırma şirketi Canalys’nin yayınladığı bir rapora göre, tüm dünyada kurumsal siber tehdit seviyeleri artmaya devam ederken, siber dayanıklılığa yapılan yatırım 2023’ün ikinci çeyreğinde kuruluşlar için en önemli öncelik olmaya devam etti. Dünya genelinde kurumsal siber güvenlik teknolojisi pazarı, devam eden makroekonomik belirsizlik ve kısıtlı BT bütçelerine rağmen bir önceki yıla göre %11,6 büyüyerek 2023’ün ikinci çeyreğinde 19 milyar ABD dolarına ulaştı. Bu rakama son kullanıcılara yönelik bireysel ürünler dahil değil.  

Pazarda ilk 3 sırada Palo Alto, Fortinet ve Cisco var

Canalys raporunda kurumsal siber güvenlik pazarında yer alan İlk 12 tedarikçi bu harcamaların neredeyse yarısını oluşturdu. İkinci çeyrekte pazarın lideri olan Palo Alto Networks, SASE, SecOps ve bulut güvenliğine yönelik talebin etkisiyle %25,4 büyüdü. Fortinet, ağ güvenliğinde daha fazla kazanım elde ederek kurumsal siber güvenlik pazarında ikinci sırada yer aldı. Ancak Fortinet’in 2. çeyrekteki %19,0’lık büyümesi, 1. çeyrekteki %26,2’lik büyümeye kıyasla bir yavaşlamayı temsil ediyor. Cisco, geçen yıl %6,7 olan toplam harcamaların %6,1’ini oluşturdu. Cisco, yeni platform lansmanları ve Splunk’ı 28 milyar ABD doları karşılığında satın alma niyeti de dahil olmak üzere daha fazla satın alma ile yeni bir liderlik altında dönüşüm geçiriyor. CrowdStrike, Check Point, Okta ve Microsoft firmaları ise ilk yediyi oluşturan diğer kurumsal siber güvenlik tedarikçileri.

Canalys Baş Analisti Matthew Ball konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Bu yılın ilk sekiz ayında kamuya açık olarak bildirilen fidye yazılımı saldırılarının sayısının %50’den fazla artması ve ihlal edilen veri kayıtlarının iki kattan fazla artması nedeniyle tehdit seviyeleri daha önce görülmemiş boyutlara ulaştı. Mevcut oranlarla 2023, fidye yazılımlarının bir dizi yüksek profilli olaydan sonra ön plana çıktığı 2021 seviyelerini çok aşarak kayıtlardaki en kötü yıl olacak,” diyor ve ekliyor:

“Kurumsal siber güvenlik açıklarını keşfetmek ve varlık envanterleri oluşturmanın yanı sıra bunları risk düzeyine göre kategorize etmek, siber güvenlik yatırımlarına öncelik vermek açısından kritik önem taşıyor. Bu aynı zamanda, saldırılar gerçekleştiğinde müşteriler için iyileştirme planları oluşturmada iş ortakları için önemli bir temel. İş ortakları için siber güvenlik hizmetleri fırsatı, bu yıl siber güvenlik teknolojisi satışından daha büyük olacak ve harcamaların %13,2 artarak 2023’te 143,2 milyar ABD dolarına ulaşacağı tahmin ediliyor. Yönetilen güvenlik hizmetleri ve entegrasyon hizmetleri en hızlı büyüyen alanlar olacak.”

Bölgesel bazda bakıldığında ise Canalys raporuna göre kurumsal siber güvenlik pazarı 2023’ün 2. Çeyreğinde Kuzey Amerika’da %12,6, EMEA bölgesinde %11,1 ve Latin Amerika’da %13,4 büyüme sağladı. Asya Pasifik bölgesinde ise kuruluşların harcamalarını azaltması nedeniyle büyüme oranları yavaşlayarak %8,8’de kaldı.

Digital Turbine’e yeni ülke direktörü

0

Kariyerine Türkiye İş Bankası’nda başlayan Yeşim Öztekin, son 16 yıldır çalıştığı Google’daki Sektör Liderliği görevinden sonra, dünyanın en büyük ve bağımsız mobil büyüme ve para kazanma platformlarından Digital Turbine’ın Türkiye ülke liderliğini üstlenmeye başladı. Yeşim Öztekin, İstanbul ofisinin başına geçmesi ile aynı zamanda EMEA ve LATAM bölgelerindeki Digital Turbine’ın kapsadığı 36 ülkenin operasyonel sorumluluğunu da yönetecek.

Yeni görevi için çok heyecanlı olduğunu dile getiren Yeşim Öztekin, “ Bugüne kadar edindiğim tüm deneyimlerle, Digital Turbine’in global vizyonuna katkıda bulunacak olmaktan dolayı çok mutluyum. Teknoloji dünyası çok hızlı değişmekte. Bu dinamik dünyada, kullanıcı ve pazar trendlerini doğru analiz etmek, markalarımızın ve partnerlerimizin pazarlama hedeflerini anlayıp onlara en doğru çözümleri sunarken, kullanıcı deneyimini de iyileştirmek son derece önemli. Bu vizyonu EMEA VE LATAM’da 36 ülkede başarabilmek için de, hem güçlü bir teknolojik altyapı, hem de yüksek nitelikli insan gücü gerekir ki, ben de bu açılardan değerlendirdiğimde, doğru adreste olduğuma inanıyorum. Bütün bu operasyonu, Türkiye’de gerçekleştirmek ve yönetmek de ayrıca çok gurur verici.”

İstanbul Teknik Üniversitesi, İşletme Mühendisliği bölümü mezunu Yeşim Öztekin, Boğaziçi Üniversitesinde Executive MBA programını tamamladı. Başarı ile devam eden kariyerine ilk olarak Türkiye İş Bankası’nda başladı, ve bankacılık sektöründeki 7 yıllık deneyiminin ardından Google’a geçiş yaptı. 23 yılı aşkın satış, iş geliştirme ve stratejik ortaklıklar yönetimi deneyimine sahip olan Yeşim Öztekin, farklı sektörden çok sayıda şirkete, dijital pazarlama teknolojileri ve stratejileri konusunda danışmanlık vermiştir. Buna ek olarak, kültürel ve organizasyonel dönüşüm stratejilerini yönlendirme ve yönetme konusunda da geniş deneyime sahiptir. Geçtiğimiz 8 yıl boyunce IAB Türkiye’de Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapan Yeşim Öztekin, aynı zamanda Teknolojide Kadın Derneği ve Yönetim Kurulunda Kadın Derneği üyesidir.

Digital Turbine hakkında

İçerik keşfini kolaylaştıran Digital Turbine, ilgili içerikleri doğrudan tüketicilerin cihazlarına ileterek, bağımsız medya platformu sayesinde uygulama ve içerik keşfine, kullanıcı edinme ve etkileşimine, operasyonel verimliliğe ve para kazanma fırsatlarına olanak sağlıyor. Digital Turbine’ın teknoloji platformu, dünya çapında 40’tan fazla mobil operatör ve OEM tarafından benimsenirken, on binlerce reklam kampanyası için üç milyardan fazla uygulama indirmesi sağladı. Arlington, İstanbul, Durham, Mumbai, San Francisco, Singapur ve Tel Aviv’de global ofisleri olan Digital Turbine’ın genel merkezi ise Austin, Teksas’ta yer alıyor. Daha fazla bilgi için www.digitalturbine.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Tüm çözümler hibrit bulut üzerine taşınacak!

Etkinliğin açılış konuşması Ereteam CEO’su Kutlay Erdal Şimşek, tarafından yapıldı. Şimşek, ‘‘Bulut veri kullanımıyla bankada, telekomünikasyonda ve farklı endüstri kurumlarında farklı servis modelleriyle müşteriye uygun ihtiyaçların karşılamasını sağlamaya çalışıyoruz. Bu etkinlikte bulut veri stratejisini nasıl geliştirebileceğimiz, bu yapıya nasıl geçeceğimiz ve yeni teknolojilerle bunu nasıl buluşturacağımızla ilgili sizleri bilgilendireceğiz.”  Dedi.

Ardından ilk konuşmacı olan Redesign kurucu ortağı Yiğit Kulabaş, bilişimin gelişme sürecini anlatarak, verinin nasıl kullanılacağı, toplanacağı, nasıl işleneceği ve neden kullanılacağına dair bilgiler aktardı.  Sonraki konuşmacı Amazon Web Hizmetleri Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın, Bilişimde 5-6 yıldan bu yana üst üste birçok dalganın geldiğini ve bu dalgaların kurumları büyük bir kırılma noktasına getirdiğinin altını çizdi. Aydın; “Internet hayatımızı değiştirdi, AI- Yapay Zekâ ise bunun farklı versiyonunu yapıyor. Ben bunu yıkıcı teknolojilerin yükselişi olarak görüyorum!”

IBM Türkiye Genel Müdürü ve Teknoloji Lideri Işıl Kılıç Gürtuna ise, yapay zekanın sürdürülebilir bir dünya için uygulanabilir olmasının önemine değinerek tüm çözümlerin hibrit Cloud üzerinden olacağına inandığını belirtti.

Bulutta veri ve analitik endüstriye neler kazandıracak?

Etkinlik “Bulutta Veri ve Analitik Endüstriye Neler Kazandıracak” konulu panelle devam etti.  Kutlay Erdal Şimşek moderatörlüğünde devam eden panelde, BTS Dijital Teknolojileri CEO’su Atilla Bayrak, HCL Software Türkiye, Yunanistan, İsrail Bölgesi Satış lideri Gülçin Büyükçil, LuckEye CEO’su Tolga Artan, ReDesign Partner Kurucu Ortağı Engin Çomakçı, Limon Cloud CEO’su Hakkı İbrahim Ünyeli konuşmacı olarak yer aldı.

Bulut Teknolojisini Kullanmak Karbon Salınımını Azaltıyor!

HCL Software Türkiye, Yunanistan, İsrail Bölgesi Satış lideri Gülçin Büyükçil panelde yaptığı konuşmada müşterilerini bölümlere ayırmaya başladıklarını belirterek, “Biz bu teknolojileri buluta taşıdığımız zaman işimizi daha çabuk yapıyoruz. Yapılan bir işin sonuçlarını görme kısmında eskiden raporlamaya çok zaman ayırıyorduk. Şimdi ise bu teknolojiler bulut’ta olduğundan çok daha hızlı ve akıllı sonuçları zahmetsizce görüyoruz” şeklinde konuştu. LuckyEye CEO’su Tolga Artan yapay zekâ uygulamalarında en çok zorlandıkları kısımın şirketlere ne önerecekleri konusunda yaşanan sıkıntı olduğunu belirtti ve bu noktada Generic AI’nin bu açığı kapatacağına inandıklarını ifade etti.  ReDesign kurucu ortağı Engin Çomakçı ise müşteri deneyiminin ortaya çıkışına dair verdiği örneklerle bilgi aktardı. BTS Teknolojileri CEO’su Attila Bayrak veri okur yazarlığının geliştiğini gördüklerini ifade etti. Limon Cloud CEO’su Hakkı İbrahim Ünyeli, “Karbon salımının arttığı dünyada, bulut teknolojilerini kullanarak bu salınımı azaltabilirsiniz” vurgusunu yaptı.

Tesla, 54.000’den fazla hatalı aracı geri çağırıyor!

Fren hidroliği düşük olan bir otomobilin kullanılması, frenleme performansını olumsuz etkileyebiliyor, dolayısıyla araç içindekilerin yanı sıra diğer yol kullanıcıları için de güvenlik riski oluşturabilir. Tesla tarafından alınan bu geniş kapsamlı kararın arka planını da bu risk oluşturuyor.

Geri çağırmayı doğrulayan bir destek makalesinde Tesla, sorunu çözmek için zaten ücretsiz bir kablosuz (OTA) yazılım güncellemesi (sürüm 2023.32.7) yayınladığını söyledi. 

Güncellenen yazılım “düşük fren hidroliği seviyelerinde araç kontrol cihazının ayarlanan eşik aralığını düzeltiyor” ve Federal Motorlu Taşıt Güvenlik Standardı (FMVSS) 135, Bölüm 5.5.4 ile uyumluluğu sağlıyor.

Düzeltme 28 Eylül 2023’te kullanıma sunuldu ve artık Tam Otomatik Sürüş (FSD) Beta kullanmayan, etkilenen tüm araçlar için mevcut. FSD Beta’ya sahip araçlar için düzeltme, bir sonraki programlanmış yazılım sürümüyle birlikte kullanıma sunulacak. 

Model X sahipleri, Tesla’nın kendi VIN Geri Çağırma aramasını veya Ulusal Karayolu Ulaşım Güvenliği İdaresi’nin (NHTSA) VIN Geri Çağırma arama araçlarını kullanarak araçlarının geri çağırmadan etkilenip etkilenmediğini kontrol edebilir.

Etkilenen Model X araçlar, düşük fren hidroliği seviyelerinin fren pedalı hissini değiştirebileceği veya frenleme performansını olumsuz etkileyerek çarpışma riskini artırabileceği için Federal Motorlu Taşıt Güvenlik Standardını ihlal ediyordu. Ancak Tesla, şu aşamada bu hata nedeniyle herhangi bir kaza, yaralanma veya ölümden haberdar olmadığını söylüyor.

Diğer Tesla geri çağırmalarının çoğunda olduğu gibi, kusur da yazılım güncellemesiyle tamamen giderilecek ve araç sahiplerinin, sorunu çözmek için aracı bir atölyeye götürmelerine gerek kalmayacak.

Yeni araçlar ise düzeltme önceden yüklenmiş olarak gelecek dolayısıyla alıcıların hatadan etkilenmediklerinden emin olmak için arabalarını en son yazılıma güncelleme konusunda endişelenmelerine gerek kalmayacak.

Bu yazılım düzeltmelerinin ‘geri çağırma’ olarak mı adlandırılacağı, yoksa NHTSA’nın bunlar için alternatif bir terim mi bulması gerektiği konusunda çok fazla konuşma var. Birçok Tesla meraklısına göre geri çağırma, bir donanım sorununu çözmek için bir aracın fiziksel olarak üreticiye veya atölyeye geri götürülmesi sürecini tanımlamak için kullanılan eski bir terim; Tesla’nın sorunlarının çoğu ise yazılım güncellemeleriyle kolayca çözülebiliyor. 

Her iki durumda da, etkilenen araçların bir kısmının iki yıldır yollarda olmasına rağmen, bu özel sorunun ciddi bir aksilik yaşanmadan önce tespit edilmesi ve çözülmesi iyi bir şey.

Intel Core i9 14900KF dünya rekoru kırdı

0

Asus’un hız aşırtma ekibi, Intel’in yepyeni Raptor Lake Refresh Core i9-14900KF’si ile yeni bir CPU frekansı dünya rekoru elde etti . Ekip, sıvı helyumlu tek bir P çekirdeğinde oldukça etkileyici bir 9043,92 GHz hızına ulaşmayı başardı ve önceki dünya rekorunu 35,1 MHz ile kırdı.

Bu yeni dünya rekorunu kırmak için kullanılan hız aşırtma donanımı arasında Intel’in yepyeni Core i9-14900KF amiral gemisi CPU’su (entegre grafik yok), 16 GB G.Skill Trident Z bellek, Asus ROG Maximus Z790 Apex Encore anakart ve 1200 W Enermax PSU yer aldı. Soğutma için ekip, negatif 235°C-240°C minimum termal eşiğe ulaşmak için sıvı helyum (sıvı nitrojenden daha nadir, daha soğuk ve daha pahalı) kullandı. Asus’un ekip üyelerinden biri olan SkatterBencher’e göre, ekibin (şimdiki) CPU dünya rekorunu kırmak tam bir hafta sürdü.

Core i9 14900KF dünya rekoru ile gündemde

35MHz çok büyük bir fark gibi gelmeyebilir (ve öyle de değildir), ancak CPU frekans kayıtları ülkesinde her dakikadaki kazançlar çok büyük. Önceki dünya rekoru, Intel’in önceki nesil Core i9-13900KF işlemcisini kullanarak Aralık 2022’de 9,008 GHz’e ulaşan aynı Asus hız aşırtma ekibi tarafından kırılmıştı. Doğal olarak Asus ekibinin henüz Intel’in en yeni 14900KF CPU’su ile işi bitmedi. Ekip, dünya rekoru kıran sonucu elde ettikten sonra devam etti ve kilitlenmeden önce kısa süreliğine 9,1 GHz’e ulaşmayı başardı. Ne yazık ki sistem skoru doğrulamak için fazla kararsızdı ve bu da başarısız bir 9,1 GHz denemesi oldu. Bununla birlikte, 9.1GHz’lik ekran görüntüleri, tankta Raptor Lake Refresh’in gelişmiş hız aşırtma yetenekleri için daha fazlasının olabileceğini gösteriyor; çok uzak olmayan bir gelecekte yeni bir dünya rekoru daha görebiliriz.

Intel’in i9-14900KF’si , şirketin en yeni amiral gemisi CPU’su olup, Intel’in Raptor Lake CPU mimarisinin biraz yenilenmiş bir versiyonunu taşıyor. Intel’in en son yenilemesi için yaptığı ince ayarlardan biri, çipin temel/yükseltme frekanslarını iyileştiren ve çipin hız aşırtma potansiyelini artıran revize edilmiş Intel 7 işlem düğümünün dahil edilmesi. Gelişmeler meyvesini vermiş gibi görünüyor ve SkatterBencher ve ekibinin yeni çiple dünya rekoru kıran bir sonucu (yeniden) elde etmesine olanak tanıdı.

Bu çok niş CPU hız aşırtma sporunun hayranları için heyecan verici bir zaman. En son 14900KF sonucu, tümü Intel’in 13. ve 14. Nesil yongalarıyla olmak üzere, bir yıldan kısa bir süre içinde kırılan üçüncü dünya rekorunu temsil ediyor. Intel’in Raptor Lake çipleri ilgi odağı olmadan önce AMD, eski Piledrive FX 8350’de 8,722 GHz’lik dünya rekoru ile zirvede yer alıyordu ve bu rekor sekiz yıldır kırılmamıştı.

Kaçışı yok: X, yeni kullanıcılardan yıllık ücretler almaya başlayacak!

X, Salı günü yaptığı açıklamada, “Not A Bot” programının bir parçası olan aboneliğin bu iki ülkede başladığını ve “spam, platformumuzun manipülasyonu ve bot etkinliğinin azaltılmasına yönelik zaten önemli olan çabalarımızı desteklemek” amacıyla tasarlandığını söyledi.

Ayrıca gönderide, Yeni Zelanda ve Filipinler’deki yeni web kullanıcılarının hesaplarını bir telefon numarasıyla doğrulamaları gerektiği belirtiliyor. Fortune, X’in duyurusunun yayınlanmasından kısa bir süre önce Musk’ın yeni kullanıcılardan yılda 1 dolar ücret alacağını ilk bildirenlerdendi.

X tarafından paylaşılan gönderi, yeni 1 dolarlık aboneliğin neden mobil uygulama yerine yalnızca web üzerinden katılan yeni kullanıcılar için olduğunu veya Not a Bot’un neden yalnızca iki ülkede kullanıma sunulduğunu açıklamıyor. 

X’in bu bölgelerde diğerlerinden daha fazla bot etkinliği gördüğü ve web sitesi aracılığıyla bir grup sahte hesap oluşturmanın çok daha kolay olduğu tahmin ediliyor. Şirkete göre, “Abone olmaktan vazgeçen yeni kullanıcılar, gönderileri görüntüleme ve video izleme gibi yalnızca ‘salt okuma’ işlemlerini gerçekleştirebilecek.

Twitter (X) büyük bir dava ile karşı karşıya

Bu yeni program, X platformunun aylık 8 dolarlık ana aboneliğine bir ek. Musk, Twitter’ı devralmasının başından beri şarjın bot ordularına engel olacağını düşündüğünü açık bir şekilde ifade etti ancak kullanıcıların çok çok küçük bir yüzdesinin ödeme yaptığı tahmin ediliyor. 

Elon Musk, tüm bunların gölgesinde; kullanıcıların X platformunda geçirdiği zamanın hiç bu kadar yüksek olmadığıyla da övünüyor. Ancak, Musk her ne kadar yaşananları olumlu perspektiflerden sunmaya çalışsa da geçtiğimiz haftalarda X CEO’su Linda Yaccarino, yaşanan olumsuzlukları net ve rakam rakam ifade etmişti.

Plaformun, Musk’ın hedefleri ve tamamen para eksenli bir doğrultuda uğradığı değişimler; zemini oluşturan kullanıcı kitlesini kaybetmesine ve yeni rakiplerin doğmasına neden oluyor. Tüm kullanıcılara ödemeyi zorunlu tutan bir platform yapısı dünya için yaygınlaştırılmaya çalışılırsa platform, yakında rakipleri arasındaki hakim konumunu yitirebilir.

Yapay zeka fabrikaları otonom araçlar için yazılım geliştirecek!

Nvidia bünyesindeki bu veri merkezleri yalnızca Foxconn’un en yeni elektrikli araçlarını üretmekle kalmayacak, aynı zamanda sürücüsüz araç filosuna güç veren yazılımı da tasarlayacak.

Yapay zeka fabrikaları, yapay zeka modellerinde ve tokenlarda büyük miktarda veriyi işlemek, yönetmek ve dönüştürmek için özel olarak oluşturulmuş Nvidia GPU bilgi işlem altyapısını kullanacak. Süreçte kullanılan çipler Nvidia’nın en yeni GH200 Grace Hopper Superchip’i olacak.

Huang sahnede yanında Liu ile birlikte “Burası veri girişi alan ve çıktı olarak zeka üreten bir fabrika.” dedi. “Bu bir yapay zeka fabrikası. Gelecekte her endüstrinin, her şirketin yapay zeka fabrikaları olacak.

Yapay zeka fabrikası, Foxconn’un duyuru sırasında Huang ve Liu’nun arkasında sergilediği Foxtron Model B gibi otomobiller için yazılım geliştirecek. Arabalar sürüldükçe filodan gelen veriler yapay zeka fabrikasına geri gönderiliyor ve sinir ağının geniş dil modeli üzerinden çalıştırılıyor. Model daha sonra otonom sürüş yazılımı için güncellemeler oluşturacak ve bunları tüm filoya gönderecek.

Huang, “Araba üreten akıllı fabrikalar olacak, yapay zeka üreten akıllı fabrikalar olacak ve bu iki fabrika birbirinin tamamlayıcısı olacak.” dedi.

Dünyanın en büyük sözleşmeli elektronik üreticisi Foxconn, üç alanı hedefleyen bir platform çözüm şirketine geçiş yaptığını söylüyor: akıllı şehirler, akıllı üretim ve akıllı EV’ler. Nvidia, yapay zeka fabrikaları konseptinin ölçeklenebilir olduğunu ve bu endüstrilere de uygulanabileceğini söylüyor.

Huang, Nvidia’nın grafik yongası üreticisinden veri merkezi ölçeğinde bir bilgi işlem şirketine geçiş sürecinde olduğunu söylüyor ve “geleceğin ilgi çekici bilgisayarlarının çoğunun veri merkezi ölçeğinde olacağını” iddia ediyor.

Salı günü ABD hükümeti, gelişmiş çip şirketlerinin ürünlerini Çin’e ihraç etmesini engelledi. Nvidia, bir başvuruda lisans gerekliliğinin “şirketin ürün geliştirmeyi zamanında tamamlama yeteneğini etkileyebileceğini” söyledi. A100, A800, H100, H800 ve diğer çipler düzenlemeden etkilenecek ve Suudi Arabistan, BAE ve Vietnam gibi diğer ülkelere ihracat için lisans alınması gerekecek. Nvidia, kısıtlamaların kısa vadede anlamlı bir etki yaratacağını öngörmüyor.

Uzaktan çalışmaya son! Ofise dönmek istemeyenler işten çıkarılacak!

Roblox CEO’su David Baszucki, duyuruyu personele gönderilen ve halka açık olarak paylaşılan bir e-postayla yaptı. Şirket uzaktan çalışmadan uzaklaşırken, önümüzdeki yaza kadar bir dizi uzaktan çalışanın San Mateo’daki genel merkezde çalışmaya başlamasının isteneceğini yazdı.

Diğer birçok kuruluşta olduğu gibi, Roblox da haftada üç gün (Salıdan Perşembeye) karma bir plan benimsiyor.

Ofise dönmek çoğu insanın kesinlikle karşı çıktığı bir şey; anketler, çok sayıda çalışanın tam zamanlı olarak evden çalışmayı bırakmak yerine işlerini bırakmayı tercih ettiğini gösterdi.

Roblox, çalışanlarına kalmak isteyip istemediklerine karar vermeleri için 16 Ocak 2024’e kadar süre veriyor. Roblox’ta çalışmaya devam eden ve yer değiştirenler, ihtiyaç duyulması halinde yer değiştirme masrafları konusunda yardım alacak. 15 Temmuz 2024’e kadar San Mateo ofislerinden çalışmaya başlamaları bekleniyor.

Ofise dönmeye kesinlikle karşı olan veya Baszucki’nin deyimiyle “yer değiştirmesi mümkün olmayan” Roblox çalışanları, 15 Nisan 2024’e kadar şirkette kalabilir. Ayrılan çalışanlar, seviyelerine ve sürelerine göre bir kıdem paketi alacak.

Tamamen sanal dünyalarla ilgilenen ve hatta kendi oyun içi işe alım platformuna sahip bir şirket olan Roblox’un CEO’sunun, yüz yüze çalışmanın sanal çalışma alanlarından daha ilgi çekici, işbirliğine dayalı ve üretken olduğunu söylemesi biraz ironik. Ancak daha sonra pandemi sırasında evden çalışmayla eşanlamlı hale gelen kuruluş Zoom da aynı şeyi yaptı.

Ağustos ayında Amazon, şirketin işe dönüş talimatına uzun süredir karşı çıkan çalışanlarına benzer bir ültimatom vermişti. CEO Andy Jassy, ​​geri dönmek istemeyenlere sert bir uyarıda bulunmuştu: “Muhtemelen işinize yaramayacak.”

Amazon ve Zoom’a ek olarak Roblox, TikTok, IBM Software, Google, Dell, Apple, Meta, X/Twitter ve tam zamanlı uzaktan çalışmayı sonlandıran daha pek çok şirkete katılıyor; bazı şirketlerin bir zamanlar asla gerçekleşmeyeceğine söz verdiği bir hareket.

Evden çalışmanın zihinsel sağlığın iyileşmesi, daha iyi bir iş/yaşam dengesi ve işe gidip gelirken zaman kaybının yaşanmaması dahil olmak üzere faydalarını gösteren pek çok çalışma var. Ancak bu yılın başlarında yapılan bir araştırma, evden çalışanlar arasında verimliliğin %18 oranında azaldığını iddia etti.

Bu büyük şirketlerin aldığı kararların arkasında da bu yöndeki bazı argümanların olduğu düşünülüyor. Doğru olup olmadığı önümüzdeki aylarda daha net belli olacak.

Google, kullanıcıların arama geçmişini paylaşmaya zorlanıyor!

Google gibi yaygın kullanıcı ağına sahip bir platforma yönelik alınan bu karar, anahtar kelime izinlerinin tamamen yasaklanmasını isteyen Electronic Frontier Foundation (EFF) dahil olmak üzere gizlilik savunucularının eleştirilerine yol açtı.

Seymour Colorado‘ya karşı davasında Denver polisi, Google’ın bir evin ateşe verilmesinden önceki 15 gün içinde adresini arayan herkesin IP adreslerini sağlamasını zorunlu kılan bir arama emrini yürürlüğe koydu. Saldırıda aralarında bir bebek ve bir yürümeye başlayan çocuğun da bulunduğu beş Senegalli göçmen öldürüldü.

ABC News, Google’ın, gizlilik politikasının olası ihlalleri nedeniyle bu talebe hızlı bir şekilde uymadığını, ancak şirketin sonunda yumuşadığını ve IP adreslerini eşleşen adlar olmadan devrettiğini yazıyor. Beşi Colorado’da bulunan sekiz hesap tarafından 61 arama yapıldı. Polis, başka bir arama emriyle yerel halkın isimlerini aldı ve sonunda üç gencin şüpheli olduğunu belirledi.

Polis, çocuklardan biri olan Gavin Seymour’un yangından önce mülkün adresini Google üzerinden defalarca aradığını söyledi. Avukatı, delillerin, suç zanlısı belirli bir kişiyi hedef almayarak Dördüncü Değişiklik’teki makul olmayan arama ve el koyma yasağını ihlal etmesi nedeniyle delillerin atılmasını istedi. Polis soruşturmasının soğuduğu ve olası şüphelileri tespit etmek için ters anahtar kelime emri aramalarına yol açtığı belirtildi.

Mahkeme, Seymour’un Google arama geçmişinde anayasal olarak korunan bir gizlilik menfaatine sahip olduğunu söylese ve “bireyselleştirilmiş olası bir neden” belirtilmediği için tutuklama emrinin “anayasal açıdan kusurlu” olduğunu varsaysa da, yargıçlar bölünmüş bir kararla polisin iyi niyetle hareket ettiğine karar verdi. Yani tutuklama emri yasal olarak kusurlu olmasına rağmen delillerin mahkemede kabul edilmesine izin verilecek.

Google gizlilik ayarları

Muhalif yargıçlardan biri olan Monica Márquez şöyle yazdı: “Bugün mahkeme kolluk kuvvetlerinin dijital çağın yeni ve güçlü bir aracı olan ters anahtar kelime emrini kullanmasını onaylıyor.

EFF ve Elektronik Gizlilik Bilgi Merkezi (EPIC), ters anahtar kelime garantilerinin gizlilik sonuçlarını vurgulayan ortak brifingler sundu. EFF, bu izinlerin masum insanları dahil etme potansiyeline sahip olduğunu belirtiyor.

Google, yaptığı açıklamada, mahkemenin kararının, anahtar kelime aramalarında gizlilik ve Birinci Değişiklik menfaatlerini tanımasının önemli olduğunu söyledi.

Teknoloji devi, “Geri emirler de dahil olmak üzere kolluk kuvvetlerinin tüm talepleriyle birlikte, kullanıcılarımızın gizliliğini korumak ve aynı zamanda kolluk kuvvetlerinin önemli çalışmalarını desteklemek için tasarlanmış sıkı bir sürecimiz var.” dedi.

Instagram artık web verilerini toplayamayacak!

Meta artık Instagram’ın sizi web’de izlemesini engellemenize izin verecek. Meta artık üçüncü taraf web sitelerinin Instagram ile paylaştığı belirli etkinlikleri incelemenize ve bağlantısını kesmenize olanak tanıyor.

Meta artık Instagram’ın ziyaret ettiğiniz uygulamalar ve web siteleri genelinde verilerinizi toplamasını engellemenize olanak tanıyacak. Şirket, bu tür izlemeyi devre dışı bırakma özelliğini Instagram’a genişleterek hangi işletmelerin Meta ile bilgi paylaştığını incelemenize, belirli etkinliklerin bağlantısını kesmenize veya toplanan bilgileri temizlemenize olanak tanıdığını söylüyor.

Instagram web verilerini gizlemeyi aktif hale getiriyor

Activity Off-Meta Technologies adı verilen bu özelliği artık platformun Hesap Merkezi’nde bulabilirsiniz. Daha önce yalnızca Facebook için mevcuttu. Meta, web’deki kullanıcıları izleyen ve Meta’nın platformlarında kişiselleştirilmiş reklamlar sunmasına olanak tanıyan Meta Pixel gibi iş araçlarını kullanan üçüncü taraf web sitelerinden bilgi alır.

Meta, fotoğraflarınızı ve videolarınızı Instagram’dan diğer hizmetlere aktarmanın bir yolu da dahil olmak üzere Hesap Merkezine gelecek birkaç özelliği de duyurdu. Bilgilerinizi hangi belirli hizmetlere aktarabileceğiniz açık değil ancak Meta, Instagram’dan resimler içeren bir fotoğraf albümü oluşturmak ve yazdırmak için üçüncü taraf bir hizmet kullanmanın bir örneğini veriyor.

Ayrıca artık hem Facebook hem de Instagram hesaplarınızdan aynı anda bilgi indirebilirsiniz. Meta daha önce yalnızca bilgileri ayrı olarak indirmenize izin veriyordu. Bunu halen seçebilirsiniz.

Meta, Instagram, Facebook ve Messenger hesaplarınızın ayarlarını kontrol etmenize olanak tanıyan merkezi bir merkez sunan yenilenen Hesap Merkezi’ni ilk kez Ocak ayında tanıttı. Şirket ayrıca, belirli reklamları neden gördüğünüz konusunda daha fazla şeffaflık sunarak ve konut ayrımcılığına olanak sağladığı iddialarına yanıt olarak yeni bir reklam dağıtım sistemi başlatarak reklamlara yaklaşımını da değiştiriyor. Meta aynı zamanda Avrupa Birliği’nde uyması gereken yeni kurallarla da mücadele ediyor ve hatta bölgede yüksek hedefli reklamları tercih edebilir hale getirebilir.

Meta’nın bu adımı, kullanıcı gizliliği konusunda kritik önem taşıyor. Böylelikle platform, Instagram ile paylaştığı belirli etkinlikleri incelemenize ve bağlantısını kesmenize olanak tanıyor. Instagram’ın gizlilik konusunda attığı bu adım diğer platformlara da örnek olabilir. Çünkü birçok sosyal medya platformu gizlilik endişeleri ile gündemde duruyor.

Milli deniz topu, Türk Deniz Kuvvetleri’nin gücüne güç kattı

1

Türkiye’nin denizlerdeki hak ve menfaatlerini koruma amacıyla geliştirdiği Açık Deniz Karakol Gemisi Projesi kapsamında, Milli Deniz Topu’nun ilk teslimatı gerçekleştirildi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını yerli ve milli çözümlerle karşılama amacı taşıyan Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE) AŞ, Milli Deniz Topu’nun geliştirilmesi ve teslimatı için önemli bir adım attı.

Milli Deniz Topu, Açık Deniz Karakol Gemisi Projesi’nin ana silahları arasında yer alıyor ve bu gemilerin temel görevlerini icra edecek. İstihbarat gözetleme, keşif, arama kurtarma, terörizmle mücadele, denizde denetim harekatı ve deniz özel harekatı gibi görevler için kullanılacak olan bu top, Türk Deniz Kuvvetleri’nin hareket kabiliyetini artırmak amacıyla tasarlandı.

Milli deniz topu

Milli Deniz Topu, hava savunma harbi, su üstü harbi ve kara bombardımanı görevlerini yerine getirebilecek bir yetenek sunuyor. Dakikada 80 atıma ulaşabilen bu sistem, yaklaşık 20 kilometre menzile sahip.

MKE AŞ, bu milli ürünün ciddi bir ihracat potansiyeline sahip olduğunu belirtiyor ve yakın zamanda yurt dışı kullanıcılara sunmak için görüşmeler yürütüyor.

Milli Deniz Topu’nun üretimi, yüksek maliyetler ve gizli ambargolar gibi sorunları ortadan kaldırarak Türk Deniz Kuvvetleri’nin daha güçlü ve etkin bir şekilde hareket etmesine yardımcı olacak. Ayrıca, yurt dışından tedarik süreçlerinin neden olduğu gecikmeler de bu milli ürün sayesinde önlenmiş olacak.

MKE AŞ, sadece 76 milimetre değil, aynı zamanda 127 milimetre Deniz Topu için de çalışmalarını sürdürüyor. Bu projeler, Türk savunma sanayisinin yeteneklerinden etkin bir şekilde yararlanmanın bir örneği olarak göze çarpıyor. Milli Savunma Bakanlığı Tersaneler Genel Müdürlüğü ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile işbirliği içinde, Türkiye’nin savunma kabiliyetini daha da artıracak yeni ürünler geliştirmeye devam ediyor.

Veri ihlali vakaları ABD’de rekor kırdı!

ABD’de kimlik suçu mağdurlarına destek olmak amacıyla kurulmuş, ulusal çapta tanınan ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Identity Theft Resource Center (ITRC), 2023 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin ABD veri ihlali bulgularını yayınladı. 2023 yılı 3. Çeyrek Veri İhlali Raporu’na göre, bu çeyrekte kamuya bildirilen 733 ihlal gerçekleşmiş. Bu sayı bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 22 oranında azalmış ancak çeyrek bazında yaşanan düşüşe rağmen ITRC, yıllık raporlama döneminin bitmesine üç ay kala ilk dokuz ay boyunca 2.116 veri ihlali yaşandığını ortaya koyuyor. Böylece bu yılın henüz ilk 9 ayı geride kalmış olmasına rağmen yaşanan toplam ihlal sayısı çoktan rekor sayıya ulaşmış durumda.  

Siber güvenlik araştırmacıları, veri ihlallerindeki önemli artışın bir nedeni olarak başarılı Sıfırıncı Gün saldırılarının sayısındaki artışa işaret ediyor. ITRC, 2023’ün ilk üç çeyreğinde rapor edilen Zero-Day saldırılarının 2022’nin tamamına kıyasla 15 kattan fazla bir artış kaydettiğini belirtiyorlar. Ayrıca veri ihlali yaşayan kuruluşların şeffaflık eksikliği de artan bir endişe kaynağı. ITRC, bildirilen ihlallerin yarısından fazlasının (%53) ilk saldırı vektörü hakkında herhangi bir açıklama getirmediğini bildiriyor. Raporda şu ifadeler yer almakta:

“Üçüncü çeyrekteki mağdur sayısı (66,7 milyon) 2022’nin üçüncü çeyreğine kıyasla yüzde 39 oranında azalmıştır. 2023’ün ilk üç çeyreğinde 233,9 milyon mağdur olduğu tahmin edilmektedir ve bu sayı 2022’deki hızın (425 milyon tahmini mağdur) oldukça gerisinde kalmıştır. 2023 3. Çeyrek Veri İhlali Raporu’na göre, siber saldırılar 3. çeyrekte veri ihlalinin en yaygın temel nedeni olmaya devam etti (614 ihlal). Bir saldırı vektörü gösteren bildirimler arasında, Kimlik Avı saldırıları en sık bildirilen neden olmuştur (80). Zero-Day saldırıları (daha önce açıklanmamış ve yaması bulunmayan bir yazılım açığına yönelik saldırılar) ikinci sırada yer alırken (69), Ransomware (64) ve Malware saldırılarını (17) geride bıraktı.”

Kimlik Hırsızlığı Kaynak Merkezi Başkanı ve CEO’su Eva Velasquez, “Veri ihlallerinin sayısında rekor kırılması dikkat çekici olsa da ne yazık ki şaşırtıcı değil” diyor ve ekliyor: “Zero-Day saldırılarındaki ciddi artıştan tutun da yeni fidye yazılım gruplarının suç kimliği pazarına girmesiyle yeni bir fidye yazılım saldırısı dalgasına kadar aslında veri ihlallerindeki artışın pek çok nedeni var. Bu yılın ilk 9 ayında tüm zamanların rekorunun kırıldığını biliyoruz, bilmediğimiz ise 3 aylık süreçte bu sayının daha ne kadar artacağı.”

Raporda yer alan tespitlere göre 2023’ün üçüncü çeyreğinde en fazla veri ihlali yaşayan kurum/şirketler ise 11,2 milyon ile HCA Healthcare, 11 milyon ile Maximus, 7 milyon ile The Freecycle Network, 4 milyon ile IBM Consulting, 3,1 milyon ile CareSource ve 2,7 milyon ile Duolingo olmuş.

Android’in geleceği RISC-V platformunda mı?

0

Qualcomm ve Google projesi gelecekte daha fazla RISC-V Android cihazı görmemizi sağlayacak. Qualcomm, ilk kitlesel pazara yönelik RISC-V Android SoC’yi duyurdu. Android ekosistemi RISC-V geleceğine doğru hızla ilerliyor. Gelecek vaat eden CPU mimarisine ilişkin yapboz parçaları, geçtiğimiz yıl Google’ın Android’de resmi RISC-V desteğini duyurmasıyla ve onu Arm ile eşit düzeyde “1. kademe platform” haline getirmeyi planladığında yerine oturmaya başladı. İşletim sistemi desteği devam ederken, şu anda ihtiyacımız olan şey donanım. Böylelikle Qualcomm, ilk toplu pazara sunulan RISC-V Android SoC’yi duyurmak için adım atıyor.

Qualcomm RISC-V Android için yeni bir adım atıyor

Henüz bir adı yok ancak Qualcomm, Google ile işbirliği içinde bir “RISC-V Snapdragon Wear” çipi geliştirdiğini söylüyor. Şirket, “RISC-V tabanlı giyilebilir çözümünü ABD de dahil olmak üzere küresel olarak ticarileştirmeyi” planladığını söyledi. Google ve Qualcomm için bu çip, herkesin ticari bir RISC-V Android projesindeki ilk hamlesini temsil ediyor ve söyleyebileceğimiz kadarıyla, şimdiye kadar duyurulan ilk toplu pazara sunulan RISC-V Android çipi. Qualcomm, kendisinin ve Google’ın ortaya koyduğu temelin “Android ekosistemindeki daha fazla ürünün düşük güç ve yüksek performansa sahip özel CPU’lardan faydalanmasının önünü açmaya yardımcı olacağını” söylüyor.

RISC-V, şu anda tüm mobil cihazlara hakim olan Arm CPU mimarisi için büyük bir tehdit oluşturuyor. RISC-V mimarisi açık kaynaktır ve bu da onu Arm’dan daha ucuz ve daha esnek hale getirebilir. Şirketler kendi çiplerini tasarlamak isterlerse bunu Arm’a lisans ücreti ödemeden yapabiliyor. Mimarisi açık kaynak olduğu için tamamen açık kaynaklı bir çip oluşturmak mümkün. Bir çip tasarım firmasıysanız, kendi tescilli çip tasarımlarınızı yapabilir ve bunları lisanslayabilirsiniz. Bu da sizi Arm’ın çip tasarımı işinde rakip haline getirebilir.

RISC-V ayrıca Arm’la ilgili çeşitli sorunların tümünü ortadan kaldırmanın bir yolu. Arm ise birçok Büyük Teknoloji işinin temeli. Ancak ana şirket Softbank’ın yatırımını nakde çevirmeye çalışması nedeniyle şirket istikrarsız bir kaç yıl geçirdi. Başlangıçta Softbank, Arm’ı birlikte çalışılması zor bir şirket olan Nvidia’ya satmak istiyordu. Düzenleyiciler bu anlaşmayı kapattıktan sonra Arm halka arz gerçekleştirdi. Arm’ın hissedarları etkileme çabası, eskisinden çok daha fazla ücretlendirme girişimiyle iş modelinin altüst olmasına yol açtı. Arm şimdi en büyük ortaklarından biri olan Qualcomm’a, çip tasarım firması Nuvia’yı satın almasıyla ilgili lisans ücretleri nedeniyle dava açıyor. Silah aynı zamanda ABD-Çin ticaret savaşında da önemli bir silah oldu. Bu da Çinli şirketlerin uluslararası bir alternatif olarak RISC-V etrafında toplanmasına yol açtı. ABD hükümeti, ABD’nin çip ihracat kontrolleri üzerindeki etkisini ortadan kaldırmanın bir yolu olarak RISC-V’den endişe duyuyor.

Bu, Qualcomm’un RISC-V çekirdeğini ilk gönderişi değil. Şirket yakın zamanda RISC-V’nin ilerlemesini desteklemek için bir ortak girişim duyurdu. RISC-V, daha büyük bir Arm SoC’nin parçası olan küçük mikrokontrolörler olarak birçok çipin kenar boşluklarına giriyor. Bunların hepsi halen “Arm” çipleri olarak sayılıyor çünkü Arm hala tüm önemli CPU çekirdeklerini oluşturuyor. RISC-V, mikro denetleyici dünyasında hızla benimsendi çünkü yalnızca tam olarak bu çip içinde çalışması gerekiyor. Tam sistem CPU’sunun uğraşması gereken daha geniş yazılım ekosistemi sorunlarının hiçbirine sahip değil. 2019’daki Snapdragon 865, bazı mikrodenetleyiciler için RISC-V’yi kullanan ilk Qualcomm yongasıydı ve Qualcomm, bugüne kadar “650 milyondan fazla RISC-V çekirdeği sevk ettiğini” söylüyor. Ancak bunların hiçbiri ana sistem CPU’ları olmadı.

Kaytaran personel yapay zeka ile takip ediyor!

Çinli yapay zeka geliştiricisi uzun öğle yemeği molası veren personeli cezalandırıyor. Çinli bir yapay zeka geliştiricisi, izin verilenden daha uzun öğle yemeği molası veren çok sayıda personeli cezalandırarak, yıllar önce ülkenin teknoloji sektörünü rahatsız eden acımasız çalışma kültürünün anılarını yeniden canlandırdı.

Ekim ayında IFlytek, kampüs kafeteryasında ücretsiz tavuk yemeği için sıraya girmek üzere iş istasyonlarını terk etmekle suçladığı yüzden fazla çalışanı irdeleyen şirket çapında bir bildiri yayınladı. İnternette yayınlanan ve bir şirket temsilcisi tarafından doğrulanan notun bir kopyasına göre, disiplin tedbiri olarak, ayrılan saatten daha fazla zaman harcayanlar “C” inceleme puanı alacak. Yapay zeka personel çalışma saatleri takibi ile puantaj takibi yapabiliyor.

Yapay zeka personel çalışma saatleri için analiz yapıyor

Gönderi, Çin sosyal medya platformu Weibo’da 66 milyonun üzerinde görüntüleme aldı. Pekin’in 2020’nin sonlarındaki sektöre baskı yapmasından bu yana teknoloji arenasının en sıcak dilimi olan yapay zeka sektörü üzerindeki muazzam baskıları vurguladı. Baidu’dan Alibaba Group Holding’e kadar çok sayıda start-up ve sektör lideri kendi ChatGPT tarzı hizmetlerinin kilidini açmak için yarışırken, birçok kullanıcı için bu olay, rütbe ve tabandaki mantıksız talepleri ortaya çıkardı. Birçoğu, teknoloji çalışanlarının çoğu zaman fazla mesaiyi ücretsiz olarak kullandığını savundu.

“Meslektaşlarım, yapay zeka bugün hızlı gelişimin başka bir aşamasını kucaklarken, iFlytek tüm hızıyla ilerlemektedir. Ancak bizim için hem fırsatlar hem de zorluklar var. Şirket değerlerine aykırı her türlü eyleme ‘hayır’ diyeceğiz” notu paylaşıldı.

Robot çevirmenlerden otomobiller için yapay zeka yazılımına kadar ürün geliştiricisi olan, Şanghay’da listelenen iFlytek, Çin yapay zekasında önemli bir oyuncu ve üretken yapay zeka platformunu halka açık şekilde sergileyen ilk şirketlerden biri.

Bir zamanlar acımasız bir teknoloji arenasında hayatta kalmak için gerekli görülen endüstrinin “996” kültürü – haftanın altı günü sabah 9’dan akşam 9’a, fazla mesaiyle birlikte – birkaç çalışanın ölümünden sonra ulusal tartışmanın konusu haline geldi. Buna cevaben, Çin’in yüksek mahkemesi 2021 civarında uygulamayı yasa dışı ilan etti ve uygulamanın, Covid-19 yıllarındaki sektördeki çöküş sırasında ortadan kalktığı görüldü. BLOOMBERG

Yapay zeka seçimleri etkiler mi?

Yatırımcılardan 1.5 milyar dolardan fazla para toplayan bir yapay zeka girişimi olan Inflection AI, yaklaşan ABD başkanlık yarışı da dahil olmak üzere yapay zeka sohbet robotlarının seçimlerde oynayacağı rolü sınırlamak için diğer sektör liderleriyle koordinasyon sağlamaya çalışıyor.

Inflection AI kurucu ortağı Mustafa Süleyman, şirketin chatbotu Pi’nin herhangi bir siyasi adayı savunmasına izin verilmeyeceğini söyledi. California’da Wall Street Journal’ın Tech Live konferansında konuşan Süleyman, şirketin 2024 ABD başkanlık seçimleri öncesinde diğer girişimlerle görüşmelerde bulunduğunu ve onların da benzer şekilde chatbot’larının engellenmesi konusunda anlaşacaklarını umduklarını söyledi.

Yapay zeka siyasi oy konusuna müdahale etmemeli

Chatbot’lar mükemmel olsa bile “bu muhtemelen sürecin insani bir parçası olarak kalmalı” dedi. Ayrıca “Bu demokrasimiz açısından kritik önem taşıyor” ifadelerini kullandı. Suleyman, girişimin şu anda ürünlerinde siyasi yorumların önlenmesi konusunda “tüm büyük yapay zeka şirketleriyle görüşmelerde bulunduğunu” belirterek, bu önlemlerin sohbet robotlarını kime oy vereceğine ilişkin sorularla ilgilenmeye dirençli hale getirmeyi içerebileceğini belirtti. Süleyman: “Amacımız bu kamu hizmetini sunmak değil. Bu son derece tartışmalı bir konu ve yanlış anlayabiliriz, dolayısıyla bizim rolümüz bundan geri adım atmak” dedi.

Google’ın etkili yapay zeka laboratuvarı DeepMind’ın da kurucularından olan Süleyman, 2024 seçimleri ve yapay zekanın oynayabileceği rol hakkındaki bir soruya yanıt olarak açıklamalarda bulundu.

OpenAI’nin ChatGPT’sinin 2022’nin sonlarında piyasaya sürülmesinden bu yana, Alphabet Inc.’in Google’ı, Inflection AI ve Anthropic gibi şirketler tarafından hepsi soruları yanıtlayabilen, metni özetleyebilen ve yanıt olarak diğer görevleri gerçekleştirebilen çok sayıda güçlü sohbet robotu kullanıma sunuldu. Bu hizmetlerin arkasındaki şirketler genellikle yeteneklerini sınırlandırıyor. Örneğin bir bot, bir bankanın nasıl soyulacağıyla ilgili bir soruyu yanıtlamayı reddedebilir. Ancak bu araçların nasıl kullanılacağını sınırlayan mevcut çok az kural var.

Eski LinkedIn İcra Kurulu Başkanı Reid Hoffman’ın kurucu ortağı olduğu Inflection AI, kullanıcılar için hem sohbetçi hem de kişisel asistan yaratma hedefiyle bot Pi’yi “kullanışlı, arkadaş canlısı ve eğlenceli” olarak konumlandırdı. Şirketin değeri 2022 yılında kuruldu ve şu anda 4 milyar dolar değerinde.

Japonya’da kablosuz elektrikli araç şarj denemesi başlıyor!

Elektrikli araçlar hızla yaygınlaşırken, şarj teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ve bu teknolojilerin uygulama sahaları da giderek önem kazanıyor. Japonya’da bir grup araştırmacı, elektrikli araçların seyir halindeyken kısa süreli duraklama ve trafik ışıkları gibi alanlarda şarj edilebilmesini sağlayacak yeni bir proje üzerinde çalışıyor. Bu ve benzeri projelerin zaman tasarrufu sağlamanın yanında daha küçük bataryaya sahip daha hafif araçların ortaya çıkmasını sağlayabileceği söyleniyor.

Söz konusu proje araçların şarj olabilmek için, yavaş hareket etme olasılığının daha yüksek olduğu trafik sinyallerinin önü gibi kilit noktalarda yol yüzeyine gömülü güç aktarım bobinlerini içeriyor. Proje çerçevesinde tipik bir elektrikli otomobilin 10 saniyelik bir şarjla 1 km yol kat etmesi bekleniyor. Pilot uygulamada kullanılacak şarj sistemi Tokyo Üniversitesi Sınır Bilimleri Enstitüsü’nden Profesör Hiroshi Fujimoto ve Doçent Osamu Shimizu tarafından geliştirildi. Proje Ekim ayında, Chiba vilayetinin Kashiwa şehrinin kuzeybatı kesiminde, Tokyo’dan çok uzak olmayan yeni bir kasaba olarak tanımlanan ve “yarının şehirleri için yeni bir vizyon” oluşturması amaçlanan Kashiwa-no-ha Akıllı Şehir Yerleşkesinde başlayacak.

Projenin öncelikli amaçlarından biri, elektrikli araç şarjında kullanılan güç aktarım bobinlerinin yol yüzeyine gömülmek için yeterli dayanıklılığa sahip olup olmadığını test etmek. Ayrıca enerjiyi boşa harcamamak için, güç aktarım bobinlerine her zaman enerji verilmeyip sadece akıllı sensörler yardımıyla bir araç yaklaştığında çalışan ve bekleme gücünü en aza indiren bir sistem kurulması planlanıyor.

Mart 2025’e kadar sürmesi planlanan test, güvenliğin yanı sıra dayanıklılık ve diğer hususları da kapsayacak. Başarılı olması halinde, Kashiwa’nın yaklaşık 2030 yılına kadar yol içi şarj kullanarak çalışan otomatik servis otobüslerine sahip olmayı hedeflediği belirtiliyor. Projede Tokyo Üniversitesi, Chiba Üniversitesi ve aralarında lastik üreticisi Bridgestone, ROHM Semiconductor ve NSK gibi otomotiv üreticilerinin de bulunduğu dokuz şirketten oluşan ortak bir araştırma grubu yer alıyor.

Yol altyapısına güç aktarımının yerleştirilmesinin, elektrikli araçların daha az batarya kapasitesiyle çalışmasını sağlayarak onları daha hafif hale getirebileceği ve ayrıca geleneksel şarj noktalarındaki sıkıntıyı azaltmaya yardımcı olabileceği öne sürülüyor. Türkiye’de elektrikli araç şarj istasyonları hızla artsa da elektrikli araç benimsemesinin önündeki en önemli engellerden birisi hala şarj istasyonlarının yetersizliği ve bu konudaki standardizasyonun oluşmaması gibi gözüküyor. Japonya’da başlayacak olan projeye benzer denemelerin başka bölgelerde de yapılması planlanıyor.

LinkedIn 700 kişiyi neden işten çıkarıyor?

Microsoft iştirakine göre, işten çıkarmalar mühendislik, ürün, yetenek ve finans ekiplerini kapsayacak. LinkedIn’in mühendislikten sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Mohak Shroff ve CPO Tomer Cohen tarafından kaleme alınan ve mevcut çalışanlara gönderilen işten çıkarmalarla ilgili nota göre, LinkedIn araştırma ve geliştirme bölümünden 563 kişi işten çıkarılırken, bunların arasında 137 mühendis ve 38 ürün çalışanı bulunuyor. LinkedIn, kesintilerin büyük bir kısmının doğrudan mühendislik ekiplerinden çıkarılacağını doğruluyor.  

Shroff ve Cohen çalışanlara gönderdikleri notta, Microsoft’un “çevikliği ve hesap verebilirliği artırmak için organizasyon yapılarımızı uyarlamaya, açık bir sahiplik oluşturmaya ve azaltılmış katmanlama yoluyla gelişmiş verimlilik ve şeffaflık sağlamaya” devam ettiği için değişikliklerin gerekli olduğunu söyledi. Linked’in resmi blogunda yer alan başka bir kısa açıklamada ise şu ifadeler yer alıyor:

“Yetenek değişiklikleri, işimizi yönetmenin zor ancak gerekli ve düzenli bir parçasıdır. Bugün ekibimizle paylaştığımız değişiklikler mühendislik, ürün, yetenek ve finans ekiplerimizde yaklaşık 668 rolün azaltılmasıyla sonuçlanacak.

Organizasyonel yapılarımızı adapte ederken ve karar alma süreçlerimizi düzenlerken, geleceğimiz için stratejik önceliklere yatırım yapmaya ve üyelerimiz ve müşterilerimiz için değer sunmaya devam etmemizi sağlamaya devam ediyoruz. Bu geçiş sürecinde etkilenen tüm çalışanlarımıza tam destek vermeye ve onlara özen ve saygıyla davranılmasını sağlamaya kararlıyız.”

Microsoft, 30 Haziran’da sona eren 2023 mali yılında 72,4 milyar dolar net kar elde etti ve bunu geçen yılın karına göre hafif bir düşüş olarak sınıflandırdı. Yıldan yıla yaşanan kayıp, Microsoft’un büyük çaplı işten çıkarmalarının ardından geldi ve görünüşe göre şirket kasasına yeterince nakit koymaya yetmedi.

Microsoft Ocak ayında yaptığı açıklamada üçüncü çeyrek sonuna kadar 10.000 çalışanı işten çıkarmayı planladığını duyurmuş, ayrıca mevcut çalışanlarına zam yapmama kararı almıştı. Bu işten çıkarmaları Temmuz ayında, biraz daha az kârlı bir yılın sona ermesinden kısa bir süre sonra ikinci bir işten çıkarma dalgası izledi. Microsoft, ikinci tur işten çıkarmalarda kaç kişiyi işten çıkardığını net olarak açıklamıyor.

Yeni Apple Pencil uygun fiyatlı, ama…

0

Apple, USB-C desteğine sahip daha ucuz Apple Pencil’ı tanıttı. Ancak bu kalem ile önemli bir özelliği kaldırıyor

En iyi iPad’inizle eşleştirmek için Apple’ın harika Kalemlerinden birini arıyor, ancak fiyat etiketi nedeniyle kararsız kalıyorsanız şanslısınız. Apple az önce 79 dolarlık yeni bir kalem başlattı. Apple Pencil, dijital kalemi destekleyen tüm iPad’lerle çalışıyor.

Bu, USB-C şarjını destekleyen ilk Apple Pencil. Ayrıca arkasından çıkan saçma bir USB-C fişi yok. Bunun yerine, bu bağlantı noktası Kalemin içinde gizli ve onu ortaya çıkarmak için kapağı kaydırmanız gerekiyor. Daha sonra Pencil’ı, iPad’inizden Kalem’e bir USB-C-USB-C kablosu çalıştırarak veya görünüşte bir USB-C şarj cihazına bağlayarak şarj edebilirsiniz.

Uygun fiyatlı Apple Pencil neler sunuyor?

iPad Air’inize, iPad Pro’nuza , iPad Mini’nize halen manyetik olarak tutunuyor ancak Kalem şarj etmek yerine gücü korumak için otomatik olarak uyku moduna geçecek. Yeni Pencil, halen Apple’ın klasik Lightning bağlantı noktasını kullanan iPad’lerle çalışmayacak.

Apple Pencil (USB-C), Apple Pencil’a (2. Nesil) benziyor ancak çizim uygulamasının en iyi özelliklerinin tümünü paylaşmıyor. En önemlisi basınç hassasiyeti az. Bu daha ucuz Kurşun Kalem’i çoğu sanatçı için kullanışsız hale getirebilecek bir istisna. Sık sık iPad’de çizim yapan biri için örneğin bir Procreate menüsüne erişmeden çizgi ağırlığımı değiştirmek için basınç hassasiyetinden yoksun olmak bir hayli zor.

Ayrıca Apple Pencil’da (2. Nesil) bulunan araçları değiştirmek için çift dokunma işlevinden de yoksun. Bu, varlığı sık sık unutulduğu için kaçırılmayacak bir özellik, ancak daha fazla uzman sanatçı hayal kırıklığına uğrayabilir. İyi tarafından bakıldığında bu, çoğu kutuyu işaretleyen (eğim hassasiyeti dahil) ve uygulamayı iyi bir dijital çizim aracı isteyen ancak bu ayrıcalık için 100 dolardan fazla harcamaya hazır olmayan kişilerin ellerine sunabilecek çok daha ucuz bir Apple Pencil diyebiliriz. Öte yandan, 69,99 dolarlık Logitech Crayon dijital kalemi de tercih edilebilir. Eğitim sektörü alıcıları yeni kalemi 69 dolarlık fiyatla alabilecekler. Ancak ürünün ülkemizdeki fiyatının ne olacağını ilerleyen günlerde görebileceğiz.

Yeni Apple Pencil USB-C, Kara Cuma indirim döneminin hemen öncesinde Kasım ayı başında satışa sunulacak.

Windows 11 kullanan cihaz sayısında rekor geldi!

Windows 11, Microsoft’un beklentilerinin ötesine geçmeyi başardı. İşletim sistemi neredeyse yarım milyar cihazda aktif oldu. Dahili veriler, Windows 11’in düşündüğünüzden daha başarılı olduğunu ortaya koyuyor.

Windows 11 şu anda aylık 400 milyondan fazla aktif cihazda kullanılıyor. Windows Central tarafından görülen dahili Microsoft verileri, Windows 11’in aktif cihaz kullanımının yakın zamanda 400 milyonu aştığını ve 2024’ün başlarında sürekli olarak yarım milyara ulaşacağını ortaya koyuyor. Windows 11 kullanan cihaz sayısı için yeni kilometre taşı geçilmiş oldu.

İşletim sistemi Ekim 2021’den bu yana piyasada bulunuyor. Bu, Microsoft’un Windows 11 yüklü aylık 400 milyon aktif cihaza ulaşmasının yaklaşık iki yıl sürdüğü anlamına geliyor. Bu, Windows 10’dan önemli ölçüde daha yavaş bir oran. Bir yıldan biraz fazla bir süre içinde aynı sayıya ulaştı. Yine de her iki platformun çok farklı başlatma parametrelerini hesaba katmak önemli.

Windows 11 kullanan cihaz sayısı yarım milyara ulaştı

Windows 10 piyasaya sürüldüğünde, tüm Windows 8.1 ve çoğu Windows 7 bilgisayarı için ücretsiz bir güncellemeydi. Yalnızca bir yılla sınırlı olan ücretsiz bir yükseltme olarak ilan edildi. Bu, kullanıcılara ücretsiz yükseltme süresini kaçırmamak için daha erken yükseltme yapmaları yönünde baskı yaptı. Microsoft ayrıca kullanıcıların Windows 7 ve Windows 8’den yükseltme yapma konusunda da oldukça beceriksizdi.

Windows 11, ilk andan itibaren resmi olarak yalnızca 2018’den itibaren üretilen bilgisayarlarda ( TPM nedeniyle ) destekleniyordu. Bu da Windows 10’a yükseltilen tüm eski Windows 7 ve 8 bilgisayarları ve yeni Windows 10 bilgisayarlarının ilk üç yılını devre dışı bıraktı. Bu, Windows 11’in sürdürebileceği büyümeyi anında sınırladı ve Microsoft bunu biliyordu. Gerçekten de okuyucularımızın anketine göre neredeyse yüzde 25’i gereksinimler nedeniyle  Windows 11’e yükseltme yapamadı.

Sonuç olarak, Microsoft’un iç beklentileri oldukça mütevazı bir şekilde belirlendi. Ancak kaynaklaR Microsoft’un sürekli olarak bu iç hedefleri aştığını söylüyor. Windows 11, kullanıcı tabanı açısından şirketin beklediğinden daha başarılı oldu. Bu, şirketin yeni özellik güncellemelerini Windows kullanıcılarına daha hızlı sunmasını sağlayan Microsoft’un yeni “Anlar” güncelleme planıyla destekleniyor. Microsoft’un dahili ölçümlerine göre, çevrimiçi kişilerin önerilerine rağmen Windows 11 güçleniyor. Şimdi tüm gözler , Windows platformunun (kod adı Germanium) yeni bir sürümünün üzerine sunulması ve devrim niteliğinde yeni yapay zeka ve bulut özellikleri sunması beklenen Windows’un ( Windows 12 olarak adlandırılabilir ) 2024 sürümünde .