Apple’ın son etkinliğinde duyurulan Apple A17 Pro işlemcisinden sonra, Qualcomm’un Snapdragon 8 Gen 3 işlemcisi merakla bekleniyordu. Qualcomm’un bu yeni yonga seti, akıllı telefon dünyasında nasıl bir performans sunacak? İşte, Snapdragon 8 Gen 3’ün lansman öncesi test sonuçları.
Sızdırılan görüntülere göre, Xiaomi Redmi K70 modeli, Geekbench 5 testinde “23117RK66C” model numarasıyla kaydedildi. Ancak en dikkat çekici nokta, cihazın işlemcisi. Snapdragon 8 Gen 3 olması. bu cihazda, 3,19GHz hızında çalışan Cortex-X4 çekirdeği ve yedi yardımcı çekirdek bulunuyor.
Snapdragon 8 Gen 3 ne sunuyor?
Paylaşılan benchmark sonuçlarına göre, 8 Gen 3 tek çekirdek performansında 1.100 puan ve çoklu çekirdek performansında 5.150 puan elde ediyor. Bu sonuçlar, beklentilerin biraz altında kalsa da, unutmamız gereken önemli bir ayrıntı var: Bu testler Geekbench 5 üzerinde yapıldı. Bu nedenle, nihai performansta değişiklikler olabilir.
Buna ek olarak, daha önceki sızıntılar, 8 Gen 3’ün Geekbench 6 testinde 7.400 puanlık çoklu çekirdek performansı elde ettiğini öne sürmüştü. Bu, test edilen cihazın Android 14 işletim sistemini kullanan bir mühendislik örneği olduğunu düşündürüyor.
Ne zaman tanıtılacak?
Qualcomm’un yeni amiral gemisi işlemcisi Snapdragon 8 Gen 3’ün resmi tanıtımı, 24 Ekim tarihinde gerçekleşecek olan bir Qualcomm etkinliği sırasında yapılması bekleniyor. Dolayısıyla, Snapdragon 8 Gen 3 işlemcisini kullanan telefonlar ve daha fazla teknik detay hakkında tam bilgilere ulaşmak için biraz daha beklememiz gerekecek.
Sonuç olarak, 8 Gen 3 işlemcisi, Apple’ın A17 Pro işlemcisi ile rekabet edecek güçlü bir rakip olmaya aday görünüyor. Ancak, resmi tanıtımın ardından daha fazla ayrıntı ve gerçek dünya performans testleriyle kesin bir değerlendirme yapabiliriz.
Tesla tarafından hazırlana planın farkında olan bir kişi, Hindistan’da pil depolama sistemleri yapmak ve satmak için bir teklif sundu.
Tesla, doğrudan Başbakan Narendra Modi tarafından denetlenen tartışmalarla, haftalardır yaklaşık 24.000 $ fiyatında bir araba üretmek için Hindistan’da yeni bir elektrikli araç (EV) fabrikası kurma konusunda görüşmelerde bulunuyor.
Yeni Delhi’deki son toplantılarda Tesla, gece veya kesintiler sırasında kullanılmak üzere güneş panellerinden veya şebekeden güç depolayabilen bir sistem olan “Powerwall” ile ülkenin pil depolama yeteneklerini desteklemeyi önerdiğini söyledi.
Kaynaklardan biri, Tesla’nın bir pil depolama fabrikası kurmak için bir dizi teşvik istemesine rağmen, Hintli yetkililerin bunların mümkün olmayacağını söylediklerini söyledi. Ancak hükümetin, bu tür ürünleri satın alanlara sübvansiyonlar sunarak şirket için adil bir iş modeli oluşturmaya yardımcı olabileceğini de eklediler.
İlk kaynak, hem Tesla hem de Hindistan hükümetinin teklife istekli olmaya devam ederken ve Yeni Delhi bunu incelemeye devam ederken, planın gerçekleştirilip gerçekleşmeyeceği kesin değil, dedi.
Hindistan, kasabalara ve köylere elektrik tedarikini artırdı, ancak talep arttıkça hala en yüksek zaman kıtlığıyla karşı karşıya. Depolama teknolojileri pahalı ve henüz yaygın olmadığı için büyük ölçüde kömür bazlı elektrik üretimine bağlı.
Geçen yıl Hindistan, kömür taşıma sorunları nedeniyle altı yıldan fazla bir süredir en kötü enerji kriziyle karşı karşıya kalırken, kömür ve hidroelektrik kapasitesi eklemedeki gecikmeler, güneş enerjisi mevcut olmadığında gece elektrik kesintileri riskini artırdı.
Ülke, fosil olmayan yakıt gücü kapasitesinin 2030 yılına kadar 186GW’dan 500GW’a çıkarılmasını hedefliyor.
Tesla’nın Powerwall’u, bir garaja veya bir evin dışına asılmak üzere tasarlanmış, bir metre yüksekliğinde şık bir ünite. Musk’ın eşlik ettiği, Tesla’nın Kaliforniya kampüsüne 2015 yılında yaptığı bir ziyaret sırasında Modi, ürünü inceledi ve daha sonra pil teknolojisinin çiftçilere nasıl yardımcı olabileceğini tartışmaktan keyif aldığını söyledi.
İkinci kaynak, Powerwall’un evsel ve hafif ticari kullanımı hedeflediğini, ancak Tesla’nın Hindistan planı gerçekleşirse endüstri için daha büyük çözümler geliştirmeyi isteyebileceğini söyledi.
İlk kaynak, Hintli yetkililerin Tesla’nın pil depolama ürünlerinin maliyetini azaltmak için çalışmak zorunda kalacağını da aktardığını ve hükümetin yüksek olması beklenen taleple pazarın kilidini açmaya yardımcı olabileceğini de sözlerine ekledi.
Microsoft dün New York’ta bir etkinlik düzenledi ve yeni Surface bilgisayarlarını tanıttı ve yerleşik Copilot AI asistanı da dahil olmak üzere Windows 11’in bu yılki sürümüne ilişkin ayrıntıları açıkladı. Duyuruda son kullanıcıya yönelik ürünler olarak Surface Laptop Studio 2 ve Surface Laptop Go 3 ön plana çıkarken, kurumsal için ise Surface Go 4’ün yanı sıra Word ve Excel gibi temel üretkenlik uygulamaları için ek yapay zeka aracı olarak tasarlanan Microsoft 365 Copilot tanıtıldı.
Microsoft CEO’su Satya Nadella’nın sunumunda yapılan etkinlik, bir süredir bekleniyor ve yakından takip ediliyordu. Nadella konuşmasında “Sanki 90’lar geri gelmiş gibi. Bazı yazılım yenilikleri getirdiğimiz ve tüm bu yolculuğun tadını çıkarırken gerçekten eğlendiğimiz bir yerde olmak heyecan verici” dedi. Bu arada on yıl boyunca Surface bilgisayarlarını halka sunan Microsoft yöneticisi Panos Panay’ın etkinlikte yer almaması da dikkat çekti. Pazartesi günü Microsoft, Panay’ın ayrıldığını açıklarken bir dizi liderlik değişikliğini de duyurmuştu.
Yeni tanıtılan ürünlerden Surface Laptop Studio 2’nin ABD satış fiyatı 1.999 dolardan, Surface Laptop Go 3 ise 799 dolardan başlıyor. Her ikisi de Microsoft’un Copilot yazılımını içeren yenilenmiş Windows 11 işletim sistemiyle birlikte gelecek. Microsoft, yeni Surface modellerinin 3 Ekim’de satışa sunulacağını, ön siparişlerin ise açık olduğunu söyledi. İsterseniz gelin duyurusu yapılan ürün ve cihazları biraz daha yakından tanıyalım:
Windows 11 güncelleniyor, yapay zeka desteği geliyor!
Microsoft, Windows 11 için bir sonraki büyük güncellemeyi 26 Eylül’de sunmaya başlayacağını söyledi. Güncelleme, Bing arama motoru ve Edge web tarayıcısında yeni Copilot’u içerecek ve insanlar Windows tuşunu basılı tutup C tuşuna basarak Copilot’u çağırabilecekler. Microsoft Windows Pazarlama Başkan Yardımcısı Aaron Woodman, Copilot’u işletim sistemine getirmenin önemli olacağını çünkü yapay zekayı daha önce onunla çalışmamış insanlar için de erişilebilir hale getireceğini söyledi.
Ayrıca yeni güncelleme ile birlikte bulutta önyükleme, daha akıllı ekran görüntüsü desteği, daha iyi yedekleme desteği ve Microsoft Paint’te yapılan güncellemeler ön plana çıkıyor.Yapılacak güncelleme ile Windows ile ekran görüntülerinden doğrudan metin çıkarmak daha kolay hale geliyor. Ekran Alıntısı Aracı uygulamasını kullanırken, bir ekran görüntüsünden metin kopyalayabilir ve e-postaları veya telefon numaralarını hızlı bir şekilde düzenleyebilirsiniz.
Ayrıca hepimizin aşina olduğu Paint uygulaması, üretken yapay zekanın yardımıyla yenileniyor. Kullanıcılar birkaç kelimelik metin yazabilecek, bir stil seçebilecek ve Paint’in açıklamaya uygun bir görüntüyü otomatik olarak oluşturmasını sağlayabilecek. Not Defteri durumunuzu otomatik olarak kaydedecek, böylece not alma uygulamasını kapatıp yeniden açtığınızda çalışmanıza hemen geri dönebileceksiniz.
Son olarak yeni sürümde daha fazla görev çubuğu özelleştirmesi yer alıyor. Windows 11 güncellemesi, Başlat düğmesini ve bir dizi uygulama simgesini ekranın alt kısmındaki merkeze yerleştiren sade ve yeni bir görev çubuğu sunuyor. Artık kullanıcılar uygulama simgelerini Windows 10’dakine benzer şekilde etiketlerle görüntüleyebiliyor. Çalışmayan uygulamalar bile etiketlerle görünebiliyor. Kullanıcılar ayrıca saati ve tarihi de gizleyebilecekler.
Surface Laptop Studio 2 pazara iddialı bir giriş peşinde!
Amiral gemisi ürün olarak sunulan Surface Laptop Studio 2, 2021 yılında piyasaya sürülen bir önceki modele benzer bir görünüme ve hisse sahip. Kullanıcılar bu cihazı dilerlerse klavyeli geleneksel bir dizüstü bilgisayar gibi kullanılabilir, dilerlerse de düz bir şekilde yatırabilir ve bir tablet gibi kullanabilir. 13. nesil Intel Nvidia çip grafik işlem birimi barındıran cihaz GeForce RTX 4050 veya 4060 veya RTX 2000 Ada Generation seçenekleri ile geliyor. Microsoft ayrıca cihaza MicroSD kart okuyucu ile birlikte tek bir geleneksel USB-A bağlantı noktası ekledi. Kullanıcılar, ilk iterasyondaki maksimum 32GB’a kıyasla 64GB’a kadar RAM eklemeyi seçebilirler. Microsoft, 2 TB depolama alanına ve Nvidia grafiklerine sahip modellerin 16 saate kadar pil ömrüne sahip olduğunu açıklıyor. Cihaz ABD’de 1.999 $’dan başlayan fiyatlarla satışa sunuldu.
Microsoft’un Surface cihazlarından sorumlu Başkan Yardımcısı Brett Ostrum etkinlikte yaptığı açıklamada, cihazın 14,4 inçlik bir ekrana sahip olduğunu ve “şimdiye kadar üretilmiş en güçlü Surface” olduğunu söyledi. Ostrum ayrıca Surface Laptop Studio 2’nin bir önceki modele göre iki kat daha hızlı olduğunu ve “bugün herhangi bir dizüstü bilgisayardaki en kapsamlı dokunmatik yüzey” olan güncellenmiş bir dokunsal dokunmatik yüzeye sahip olduğunu sözlerine ekledi.
Giriş seviyesi için Surface Laptop Go 3, KOBİ’ler için Surface Go 4
Tanıtımı yapılan bir diğer cihaz olan Surface Laptop Go 3 ise Microsoft’un giriş seviyesi dizüstü bilgisayarının en son güncellemesi olarak karşımıza çıkıyor. Cihaz 12,4 inç dokunmatik ekrana sahip ve 12. nesil Intel işlemciyle çalışıyor. Surface Laptop Go 3’ün ABD’de sunulan başlangıç fiyatı 799 dolar.
Surface Go 4 ise Surface Pro tabletinin kurumlara özel en son minyatür versiyonu olarak niteleniyor. 10,5 inç ekrana sahip bu cihazı Microsoft özellikle küçük işletmeler ve sahada çalışanlar için tasarlamış. Surface Go 4 bir monitöre yerleştirilebilir, eşleştirilmiş bir klavyeye sahip bir dizüstü bilgisayar olarak veya dokunmatik ekranlı bir tablet gibi kullanılabilir. Ürünün ABD’de sunulan başlangıç fiyatı ise 579 dolar olarak belirlendi.
Microsoft, ofiste kullanıma yönelik büyük dokunmatik ekranlı cihazı Surface Hub’ı unutmadı
85 inçlik bir model ve 50 inçlik daha küçük bir seçenek, kuruluşlara Teams video aramalarına katılmanın kolay bir yolunu sunuyor. Microsoft ürün pazarlama direktörü Frank Buchholz bir blog yazısında, Teams aramaları sırasında yazılımın çeşitli katılımcıların arka planını kaldırabileceğini ve boyutlarını ayarlayabileceğini yazdı. Daha küçük versiyon, dikey ve yatay modlar arasında geçiş yapabiliyor. İki kişi aynı anda Surface Hub Pens veya Surface Slim kalemlerle cihazlarda çizim yapabilir veya yazı yazabilir. Microsoft, bu cihazların ana işlemcisinde %60 daha iyi performans ve grafik işlem birimlerinde %160 artış olduğunu belirtiyor.
Büyük işletmeler için Microsoft 365 Copilot sürümü
Etkinlik kapsamında duyurusu yapılan son ürün, özellikle Word ve Excel gibi temel üretkenlik uygulamaları için ek yapay zeka aracı olarak lanse edilen Microsoft 365 Copilot oldu. Şirket, yapay zeka destekli bu kurumsal yazılımın Microsoft Teams’de önemli noktaları ve eylem öğelerini özetlemenize, Word’de yeni belgeler hazırlamanıza, Outlook’ta yanıtları hızlı bir şekilde başlatmanıza, PowerPoint’te çarpıcı sunumlar oluşturmanıza yardımcı olabileceğini söylüyor. Yapılan duyuruda bu yazılımın, erken erişim programına katılan şirketlere Microsoft 365‘in mevcut maliyetlerine ek olarak kullanıcı başına aylık 30 dolar karşılığında sağlanacağı belirtiliyor.
Paribu ve FutureBright Group’un iş birliğinde hazırlanan “Kripto Para Bilinirlik ve Algı Araştırması-2023”ün sonuçları, kripto para ve blokzincir sektörüne dair ilgi çekici veriler sundu. Daha önceki yıllarda olduğu gibi yine “en kapsamlı” olma niteliği taşıyan araştırma; Türkiye’de kripto para ekosisteminde yaşanan gelişmelere ayna tutmak, elde edilen verileri kamu ve paydaşlarla paylaşmak, kripto paraya dair beklentileri, motivasyonları ve bariyerleri tespit etmek ve çıkan sonuçlar nezdinde yapılabileceklere dair doğru bir yol haritası çıkarmak amacını taşıyor.
Yüz yüze görüşme tekniğiyle yapılan ve tüm Türkiye’yi temsil eden bir örneklem grubu üzerinde gerçekleştirilen araştırmada son 1 yılda sektörde yaşanan gelişmelerin etkisi sonuçlara yansıdı. Araştırma sonuçları; bilinirlik, deneyim, teknoloji ve demografi olmak üzere 4 başlık altında toplandı.
Kripto paranın bilinirlik oranı yüzde 99’a ulaştı
Kripto paranın bilinirlik oranı her yıl artış göstermeye devam ediyor. Bu yıl kripto parayı duyanların oranı yüzde 99 olarak tespit edildi. Bununla birlikte işlem yapanların oranı da geçtiğimiz yıla göre iki katına yükselerek yüzde 25,1 oldu.
İşlem yapma oranları artsa da işlem tercihleri geçtiğimiz senelerle benzer şekilde ilerliyor. İşlem yapanların %60’ı Bitcoin’i tercih ediyor. Kripto paranın kullanım amaçları sorulduğunda ise; kripto parayı duyan her 4 kişiden 3’ü, kısa vadeli alım satım işlemi için kullanıldığını ifade etti. İşlem yapanlarda da her 5 kişiden 4’ü aynı görüşte.
Kripto para işlem platformları araştırmalar için de tercih ediliyor
Bu yıl elde edilen çarpıcı sonuçlardan biri, kripto parayla işlem yapanların yüzde 52’sinin, bu alandaki araştırmaları için kripto para platformlarını tercih etmesi oldu. Yakın çevre tavsiyesi ve internet araştırmaları ise, tercih edilen diğer araştırma kaynakları arasında yer alıyor.
İşlem platformları özelindeki önemli verilerden bir diğeri, yerli işlem platformlarını tercih edenlerin oranındaki artış oldu. Geçtiğimiz yıl yüzde 51 olan bu oran, yüzde 64’e yükseldi.
En çok tercih edilen ikinci yatırım aracı oldu
Yatırım tercihlerinde geçtiğimiz yıla göre değişiklikler tespit edildi. Kripto paralar, yüzde 29 ile en çok tercih edilen ikinci yatırım aracı oldu. Gayrimenkul ise, yüzde 30 ile ilk sırada yer aldı.
Bununla ilişkili olarak kripto parayı duyanların yüzde 49’u, işlem yapanların ise yüzde 75’ine göre, kripto para güvenilir bir yatırım aracı olarak görülüyor. Bu listenin başında da yüzde 82 ile yine gayrimenkul yer alıyor.
Yatırım aracı olarak tercih edilmesinin ve güvenilmesinin yanı sıra, kripto parayla işlem yapanların memnuniyet seviyesi de yükseldi. Katılımcıların yüzde 86’sı işlem deneyiminden memnun olduğunu, yüzde 81’i de işlem yapmayı kolay bulduğunu dile getirdi.
Kadınlar daha çok işlem yapıyor
Araştırmanın demografik verileri incelendiğinde; kripto parayı duyan kadınların, erkeklere göre işlem yapmaya olan ilgisinin daha yüksek olduğu tespit edildi. Kripto parayı duyan kadınların yüzde 29’u işlem yaparken erkeklerde bu oran yüzde 23.
Sosyoekonomik açıdan bakıldığında da geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi en çok işlem yapan grup yüzde 60,4 ile C1 oldu.
Kripto paranın bilinirliği ve kullanım oranı artmaya devam ediyor
Araştırma sonuçlarının her yıl sektörde ve piyasalarda yaşanan gelişmelere bağlı olarak değişkenlik gösterdiğinin altını çizen Paribu CEO’su Yasin Oral, araştırmanın sonuçlarını değerlendirdi. Oral, “Bu yıl dördüncü kez gerçekleştirdiğimiz Türkiye’deki en kapsamlı algı araştırmasında, ekosistemde yaşanan teknolojik gelişmelerin ve globalde görülen düzenleme çalışmalarının etkisini görüyoruz. Sonuçlar bize, kripto paranın bilinirliği ve kullanım oranında her yıl artış olduğunu gösteriyor. Aynı şekilde kripto paraya duyulan güvende de ciddi bir artış oranı gözlemliyoruz. Kullanıcıların beklenti ve tercihlerinin de geçtiğimiz yıllara göre daha net olduğunu söylemek mümkün. Sektördeki dinamiklere bağlı olarak önümüzdeki yıllarda kripto parada olduğu gibi blokzincirle hayatımıza giren diğer teknolojik kavramların da bilinirliğinin artacağını öngörüyoruz” şeklinde konuştu.
Dikkat çeken sonuçlar
Araştırmada ortaya çıkan diğer bulgular şöyle:
Kripto paranın bilinirlik oranı %99.
Kripto paraların gelecekte daha çok kullanılacağını düşünenlerin oranı %39.
Kripto parayı duyan kadınların %29’u işlem yapıyor.
İşlem yapan her 10 kişiden 8’i kripto paraların, blokzincir teknolojisini kullandığını biliyor.
Yerli işlem platformlarının tercih edilme oranı %64.
Her 2 kişiden 1’i yüksek getiri beklentisiyle kripto para işlemi yapıyor.
İşlem yapan her 10 kişiden 7’si kripto paraya güveniyor.
2023 yılının “Kripto Para Bilinirlik ve Algı Araştırması”na ParibuLog üzerinden ulaşabilirsiniz.
Araç sahibinin zorlu kış ve yol şartlarında dayanıklılığını kontrol ettirme amacıyla getirdiği Pilot Garage Tatvan Şubesi’nde yerli otomobil özellikle yürüyen aksamı, alt koruma ekipmanları ve mühendisliğiyle tam not aldı. Yaklaşık 2 saat süren çok kapsamlı bir incelemeye tabii tutulan model, 15 milyondan fazla otomobili detaylı kontrol eden Pilot Garage’ın uzman teknisyenleri tarafından büyük beğeniyle karşılandı.
Geçtiğimiz aylarda Türkiye yollarıyla ilk kez buluşan Türkiye’nin yerli otomobili ilk kez oto ekspertizde detaylı incelemeye tabii tutuldu. Otomobil sahibi Engin Köse, merak ettiği teknik yeterliliklerin cevaplarını bulmak adına kurulduğu günden bu yana 15 milyondan fazla aracın ekspertiz işlemini gerçekleştiren Pilot Garage’ın Tatvan Bayisine uğradı.
İnce işçilik ve yüksek mühendislikle geliştirilmiş bir otomobil
Uzman teknisyenler tarafından yaklaşık 2 saat boyunca objektif ve kapsamlı biçimde incelenen Togg, tam not aldı. Şube Müdürü Emre Yetişkin, “Yerli aracımız şubemize giriş yaptığında heyecanlıydık. Ekibimizin incelemeleri sonucunda otomobilin ince işçilik ve yüksek mühendislikle üretildiği kanaatine vardık. Özellikle yürüyen aksamı ve kış şartları için özenle geliştirilen batarya bölümü hayranlık uyandırdı. Yerli aracımızla gurur duyduk.” dedi.
Aracın Doğu şartlarındaki dayanıklılığını kontrol ettirmek için ekspertiz yaptırdık
Araç sahibi Engin Köse ise “Mart ayında bin 365’inci kişi olarak kura bize çıkınca yaşadığımız heyecan bambaşkaydı, aracı teslim alınca heyecanımız kat be kat arttı. Yaşadığımız Doğu bölgesinde aracın dayanıklılığını kontrol ettirmek amacıyla güvendiğimiz Pilot Garage’a uğramak istedik. Teknisyenlerimiz de aracı büyük ilgiyle ve hayranlıkla karşılayınca tekrar mutlu olduk. Gönlümüz rahat biçimde aracımızı ailemizle, keyifle kullanacağız.” şeklinde konuştu.
X tarafından kaldırılan bu özellik, kullanıcıların bir gönderiyi yalnızca bir dizi insanla paylaşmasına izin verdi. Bu, sosyal ağın Instagram’ın “Yakın Arkadaşlar” özelliğini ele almasıydı. Şirket, özelliğin 31 Ekim’de ortadan kalkacağını ve kullanıcıların artık çevrelerine insan ekleyemeyeceğini söyledi.
“X, 31 Ekim 2023 itibariyle Circles’ı kullanımdan kaldırıyor. Bu tarihten sonra, Çevrenizle sınırlı yeni gönderiler oluşturamayacaksınız ve Çevrenize kişi ekleyemeyeceksiniz. Bununla birlikte; X, destek sayfasında “İnsanları aşağıda açıklandığı gibi takip etmeyi bırakarak Çevrenizden çıkarabileceksiniz.” dedi.
Şirket, son teslim tarihinden sonra insanların tarihi Circle gönderilerine bakmalarına izin vermeye devam edecek.
Twitter, Circle özelliğini ilk olarak Ağustos 2022’de birkaç ay beta sürümünde test ettikten sonra başlattı. Şirket, insanların Çevrelerine 150 kişi eklemelerine izin veriyor. Kullanıcıların yalnızca bir Çember oluşturmasına izin verildi.
Bu yılın başlarında, kullanıcılar Circle gönderilerinin yeşil bayrakla etiketlenmediğini fark etmeye başladılar ve bu da gönderinin tüm takipçilerine gittiğine inanmalarına neden oldu.
Bu sadece bir korku olsa da, Nisan ayında kullanıcılar, Circle gönderilerinin bazılarının diğer insanların özel algoritmik zaman çizelgelerinde görünmeye başladığını bildirdi. Mayıs ayında şirket, bu hatayı Circle gönderilerine bakmak için “Twitter Circle’ınızın dışındaki kullanıcıların” olabileceği bir “güvenlik olayı” olarak doğruladı.
Elon Musk hakimiyetindeki X, her geçen gün bir öncekinden daha ilginç kararlar doğrultusunda ilerliyor. Platformda inovatif anlamda yapılan yeniliklerin yanı sıra kullanıcılarla resmen zıtlaşılıyor. Bunun neticelerini ilerleyen günlerde daha iyi göreceğiz.
Teknoloji devi Apple, iOS 16 ile kullanıcılarına Safari ve iCloud Anahtar Zinciri aracılığıyla geçiş anahtarları oluşturma ve saklama yeteneği sunarak dijital güvenliği daha da artırmıştı. Şimdi ise iOS 17 ile, bu işlev üçüncü parti uygulamalara genişletilmiş durumda ve tanınmış şifre yönetim uygulaması 1Password, iOS uygulamasına passkey (geçiş anahtarı) desteği ekleyen öncülerden biri oldu.
1Password’ün yeni işlevi, kullanıcılara uygulamalarda ve tarayıcı uzantılarında geçiş anahtarlarını kullanma ve yönetme, geçiş anahtarını güvenli bir şekilde paylaşma, Watchtower aracılığıyla şifre güvenliği uyarılarını alma ve daha fazlasını sunuyor. Bu sayede, kullanıcılar dijital güvenliklerini daha da güçlendirebilecekler. Ayrıca, 1Password, yakında kullanıcıların yalnızca geçiş anahtarını kullanarak şifre kasasının kilidini açmasına olanak tanıyacak, bu da kullanım kolaylığı ve güvenlik açısından önemli bir geliştme.
Passkey Nedir?
Passkey, FIDO Alliance tarafından Apple, Google, Microsoft ve diğer büyük şirketlerle birlikte geliştirilen bir teknolojidir. Bu teknoloji, geleneksel şifrelerin yerine yüz tanıma, parmak izi okuma gibi daha güvenli ve kullanıcı dostu yöntemleri kullanarak, kullanıcılara şifresiz giriş imkanı sunar. 1Password’ün Baş Ürün Sorumlusu Steve Von, geçiş anahtarını güvenlik ve kullanım kolaylığını mükemmel bir şekilde dengeleyen parolasız kimlik doğrulamanın en iyi biçimi olarak tanımlıyor.
Bu güncelleme, iOS kullanıcılarına daha güçlü ve kullanıcı dostu bir şifre yönetimi deneyimi sunmak için önemli bir adımdır. Geçiş anahtarlarının daha geniş bir şekilde kabul görmesi, dijital güvenliğin geleceği için önemli bir adımı temsil etmektedir. Kullanıcılar artık şifrelerini daha güvenli ve kolay bir şekilde yönetebilirler. Geçiş anahtarları, dijital dünyada daha güvenli bir geleceğe doğru atılan adımlardan sadece biridir.
Bugün devam eden değerlendirmesiyle ilgili bir güncellemede, Microsoft ve Activision arasındaki anlaşmanın “bu yılın başlarında, orijinal işlemle ilgili olarak ortaya koyduğu endişeleri önemli ölçüde ele alan önemli değişiklikler yaptığını” söyledi.
Rekabet ve Piyasa Otoritesi (CMA), bulut oyun pazarındaki rekabeti önemli ölçüde zayıflatacağı gerekçesiyle Nisanayında 68,7 milyar dolarlık oyun mega birleşmesini engelledi, ancak geçen ay Microsoft’un incelemeye sunduğu yeniden yapılandırılmış bir anlaşma önerisi hakkında yeni bir soruşturma başlattı ve aynı zamanda Nisan ayında orijinal birleşme teklifini engelleme kararını da doğruladı.
Yeniden yapılandırılan anlaşma, Activision’ın bulut oyun haklarının rakip bir oyun üreticisi olan Ubisoft’a satılmasını öneriyor. CMA’nın şimdi “önceki endişeleri önemli ölçüde ele aldığını ve anlaşmanın temizlenmesinin kapısını açtığını” da öne sürüyor.
“Özellikle, Activision’ın bulut akış haklarının Ubisoft’a satılması, Call of Duty, Overwatch ve World of Warcraft gibi oyunlar da dahil olmak üzere bu önemli içeriğin bulut oyunlarıyla ilgili olarak Microsoft’un kontrolü altına girmesini önleyecektir.” diye yazdı. “CMA başlangıçta Microsoft’un bulut oyun hizmetlerinde zaten güçlü bir konuma sahip olduğunu ve rekabeti boğmak ve bu konumu güçlendirmek için Activision içeriği üzerindeki kontrolünü kullanabileceğini buldu. Bunun yerine yeni anlaşma, Activision’ın oyunlarının bulut akış haklarının bağımsız bir oyuncu olan Ubisoft’a aktarılmasıyla sonuçlanıyor ve önümüzdeki yıllarda bulut oyunları pazarı geliştikçe açık rekabeti sürdürüyor.”
Düzenleyicinin, Activision’ın bulut akış haklarının Ubisoft‘a satışına ilişkin belirli hükümlerin “atlanabileceği, feshedilemeyeceği veya uygulanıp uygulanmayacağı” ile ilgili hala “sınırlı endişeleri” var. Ancak Microsoft’unActivision’ınUbisoft’a haklarının satış şartlarının düzenleyici tarafından uygulanabilir olmasını sağlamayı amaçlayan çözümler sunduğunu ve CMA’nın geçici olarak bunların artık endişelerini çözmesi gerektiği sonucuna vardığını söyledi.
Yine de bu son adım değil. Şimdi, 6 Ekim’e kadar Microsoft’un önerdiği çözümler hakkında bir istişare başlattı. Bir açıklamada yorum yapan CMA’nın birleşmeler kıdemli direktörü ve 1. Aşama karar vericisi Colin Raftery şunları söyledi:
“Bu, bu önemli oyunların bulut dağıtımını Microsoft’un kontrolü altında değil, güçlü bir bağımsız tedarikçi olan Ubisoft’un elinde tutan yeni ve önemli ölçüde farklı bir anlaşma.
Anlaşmanın düzgün bir şekilde uygulandığından emin olmak için ek korumalarla, bu, pazarın yapısını koruyacak, açık rekabetin önümüzdeki yıllarda bulut oyunlarının gelişimini şekillendirmeye devam etmesini sağlayacak ve Birleşik Krallık oyuncularına Activision’ın oyunlarına bulut tabanlı çoklu oyun abonelik hizmetleri de dahil olmak üzere birçok farklı şekilde erişme fırsatı verecektir.”
Microsoft ve Activision, Temmuz ayında kararlaştırılan son tarihlerinin uzatılmasının ardından satın alma işlemini tamamlamak için gelecek ayın ortasına kadar süre verdiler. Yani zaman çizelgesi sıkı.
CMA ayrıca, yeniden yapılandırılan teklifle ilgili soruşturmasını tamamlamak için kendisine 18 Ekim’e kadar bir süre verdi. Her ne kadar bugünkü duyuru, yıldızların nihayet Microsoft-Activision için hizalandığını gösteriyor.
Mega birleşmeyi temizlemenin yeni bir yolunu bulmak için yapılan bu dans olağandışı, ancak Birleşik Krallık düzenleyicisinin kendisini mega birleşmeyi engellemede büyük küresel düzenleyiciler arasında izole bulmasından sonra giderek daha kaçınılmaz hale geldi.
Avrupa Birliği yetkilileri, Mayıs ayındabazı koşullarla satın almayı onayladı. Ve sonra, bu yazın ilerleyen saatlerinde, ABD mahkemeleri, FTC’nin anlaşmayı durdurmak için daha önce dava açma girişimini engelledi ve CMA’nın bloğunu Microsoft ve Activision’ın yolunda duran tek büyük engel olarak bıraktı. Bu nedenle Birleşik Krallık düzenleyicisi, Microsoft, Activision ve anlaşmanın diğer destekçilerinin tam ateş hattında yer aldı.
CMA’nın CEO’su Sarah Cardell, yaklaşımını bir kez daha savundu.
Bir açıklamada, “CMA’nın konumu baştan sona tutarlı olmuştur, bu birleşme ancak bulut oyunlarında rekabet, yenilik ve seçim korunursa devam edebilir.” dedi. “Orijinal yasağımıza yanıt olarak Microsoft, orijinal endişelerimizi gidermek için gerekli adımları atarak anlaşmayı önemli ölçüde yeniden yapılandırmıştır. Microsoft, orijinal soruşturmamız sırasında bu yeniden yapılandırmayı öne sürseydi çok daha iyi olurdu. Bu dava, güvenilir ve etkili bir çözüm seçeneği varsa ancak doğru zamanda masaya konmazsa tarafların maruz kalabileceği maliyetleri, belirsizliği ve gecikmeyi göstermektedir.”
Bu ayın başlarında bir Reuters raporu, Microsoft’un CMA ile anlaşmayı temizlemek amacıyla sunduğu tavizlerin, Microsoft’un İngiltere önerileri hakkında Microsoft rakiplerinden ve müşterilerinden görüş istediğini bildirdiği AB rekabet düzenleyicilerinin yeni dikkatini tetiklediğini öne sürdü.
Bloğun anlaşmayı kabul etmesi, Microsoft’un Call of Duty gibi önemli Activision oyunlarını rakip oyun akışı platformlarına lisanslamayı kabul etmesini gerektiriyordu, oysa yeniden yapılandırılan Birleşik Krallık önerisi, teknoloji devinin önümüzdeki 15 yıl boyunca dünyanın her yerinde, yani Avrupa Ekonomik Alanı dışında, bu hakların satın alınmadan önce Ubisoft’a devredileceği mevcut ve gelecekteki tüm Activision oyunlarının bulut akış haklarını almadığını görecekti.
Teknoloji devi Apple, kendi tasarladığı 5G modemi kullanarak bağımsızlığını artırmayı hedefliyor ancak bu hedefe ulaşmak hiç de kolay değil. iPhone 15 için özgün bir modem tasarımı oluşturma çabaları, beklenenden daha fazla gecikmeye yol açtı. Bu gecikmeler nedeniyle, Apple hala Qualcomm’dan modem satın almak zorunda kalıyor.
Apple, kendi modem tasarımını geliştirmek için milyarlarca dolar harcamış olsa da, bu alanda karşılaştığı teknik zorluklar ve yönetim sorunları, projenin beklenenden uzun süremesine neden oluyor. Eski Qualcomm yöneticisi Serge Willenegger, “Bu gecikmeler, Apple’ın projenin karmaşıklığını doğru bir şekilde tahmin edemediğini gösteriyor. Modem tasarımı oldukça karmaşık bir süreç” diyor.
Proje, 2018 yılında başladı ve o zamandan bu yana bir dizi zorlukla karşı karşıya kaldı. Özellikle, Apple’ın Qualcomm ile yaşadığı anlaşmazlıklar ve Intel ile işbirliği yapma seçeneği arasındaki kararsızlık, projenin yönetimini karmaşıklaştırdı. Bu dönemde Apple, kablosuz iletişim alanında uzun süre görev yapmış olan Ruben Caballero’nun Intel ile çalışma yönünde tavsiye verdiği belirtiliyor. Ancak donanım teknolojilerinden sorumlu kıdemli başkan yardımcısı Johny Srouji, Apple’ın kendi modemini üretme yolunda kararlıydı ve bu nedenle projenin yönetiminde bir bölünme yaşandı.
Bölünme, projenin ilerlemesini olumsuz etkiledi ve kaynakların verimli kullanımını zorlaştırdı. Bu da teslim tarihlerinin sürekli olarak ertelenmesine yol açtı. Nihayet, Apple’ın prototipleri test etmeye başladığı 2022 yılının sonlarına kadar, projenin ciddi bir ilerleme kaydetmediği anlaşıldı.
Testler sırasında ortaya çıkan bir diğer sorun ise Apple’ın 5G modemlerinin, Android rakiplerine göre oldukça geride kaldığıydı. İddialara göre, Apple’ın modemleri, hız ve performans açısından Qualcomm’un ürünlerinden üç yıl geride bulunuyor.
Sonuç olarak, Apple’ın kendi modemini üretme hedefi ertelenmek zorunda kaldı. İlk başta 2024’te çıkması beklenen iPhone SE 4’ün, kendi tasarladığı modemle donatılması da belirsizliğini koruyor.
Ancak tüm bu zorluklara rağmen, Apple’ın bağımsızlığını artırma hedefinden vazgeçmediği görünüyor. Qualcomm ile 2026’ya kadar olan anlaşma, Apple’a kendi modemlerini üretme yolunda daha fazla zaman tanıyor ve bu süre içinde teknik zorlukları aşma fırsatı sunuyor.
Teknoloji dünyasında büyük bir heyecan yaratan son sızıntılara göre, Samsung’un yaklaşan amiral gemisi modeli Galaxy S24, iPhone 15 Pro Max’i bile geride bırakabilir. Sızıntılara göre, Galaxy S24’de kullanılacak olan Snapdragon 8 Gen 3 yonga seti, Geekbench 6 testlerinde oldukça etkileyici sonuçlar vermiş gibi görünüyor.
önemli bi kaynak olan @Tech_Reve, X hesabından Galaxy S24 için Snapdragon 8 Gen 3 yonga setinin çok çekirdekli performans testlerinde 7.400 civarında bir puan elde ettiğini belirtti. Bu, Samsung’un yeni amiral gemisinin çok güçlü bir çok çekirdekli performansa sahip olduğunu gösteriyor ve Android cephesinin iPhone’a karşı iddialı bir hamle ile gelebilir.
Özellikle, bu sonuçlar, en son iPhone 15 Pro ve iPhone 15 Pro Max’in Geekbench testlerinde elde ettiği puanlarla karşılaştırıldığında dikkat çekiyor. iPhone 15 Pro serisinin performansı 7.100 ile 7.300 arasında değişirken, Galaxy S24’ün bu değerleri aşması muhtemel görünüyor. Bu, Android cephesinin performans konusunda Apple’a ciddi bir meydan okuma getirebileceğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Ancak, performans sadece bir telefonun kalitesini belirleyen tek faktör değil. Tasarım, kamera yetenekleri, yazılım deneyimi ve pil ömrü gibi diğer özellikler de kullanıcılar için önemli olacaktır. Her iki markanın da benzersiz güçlü yönleri bulunuyor, bu nedenle hangi telefonun daha iyi olduğunu belirlemek kişisel tercihlere ve ihtiyaçlara bağlı olacaktır.
Sonuç olarak, Galaxy S24’ün iPhone 15 Pro Max ile ciddi bir rekabet içinde olacağına dair güçlü işaretler var. Ancak, resmi lansman ve bağımsız incelemeleri beklemek en sağlam sonuca ulaşmak için en iyisi olacaktır. Teknoloji tutkunları, bu iki güçlü rakip arasındaki rekabeti yakından takip edeceklerdir, çünkü bu, hem Android hem de iOS kullanıcıları için heyecan verici bir dönemi işaret ediyor.
Mikro yerçekimi ortamında ilaç üretmek üzere tasarlanan ve Haziran ayında uzaya fırlatılan Varda Space uzay aracı şimdilik dünyaya dönemiyor. ABD Hava Kuvvetleri, Varda Space’in kapsülünü Utah’taki bir eğitim alanına indirme talebini reddetti. ABD Federal Havacılık İdaresi şirketin ticari uzay lisansı başvurusunun kabul edilmediğini açıklarken ilaç üretimi yapan uzay aracının akıbeti şimdilik belirsiz.
Haziran ayında başarılı bir biçimde fırlatılan Varda Space uzay aracı, HIV tedavisinde kullanılan bir ilaç olan ritonavir kristalleri içeren bir kapsülü Temmuz ortasında geri getirmeyi planlıyordu. Ancak iniş alanı ve takvim seçiminde yaşanan aksaklıklar nedeniyle kapsülün dünyaya dönüşü 5 – 7 Eylül tarihlerine bırakılmıştı. Varda Space konuyla ilgili net bir açıklama yapmamakla birlikte, yetkililerle temaslarının sürdüğünü bildiriyor. Uzay aracının 1 yıl yörüngede kalabilecek şekilde tasarlandığını belirten şirket yetkilileri, kapsülü Dünya’ya geri getirmek için düzenleyicilerle işbirliği yapmaya devam ettiklerini bildiriyor.
Varda Space yetkilileri 30 Haziran’da ilk ilaç üretim deneyinin tamamlandığını ve HIV tedavisinde kullanılan ritonavir ilacının kristallerini yörüngede büyütmeyi başardıklarını açıklamıştı. Mikro yerçekimi ortamı, yerçekiminin neden olduğu kusurları genel olarak azaltarak uzayda daha iyi üretim yapılmasını sağlayabilecek bazı faydalar sağlıyor. NASA’ya göre uzayda üretilen protein kristalleri, Dünya’da üretilenlere kıyasla daha büyük ve daha mükemmel kristaller oluşturuyor.
Bununla birlikte zaten uzaya fırlatılan bir kapsül için ABD Federal Havacılık İdaresi’nin lisans talebini reddetmiş olması ve şirketin “yasal gerekliliklere uygunluk göstermediğini” belirtmesi sık rastlanan bir durum değil. Uzmanlar, yörüngeye uydu ve/veya kapsül fırlatmak ile onu dünyaya geri getirmenin çok farklı prosedürler içerdiğini ve bu noktada bazı aksaklıklar yaşanmış olabileceğini vurguluyorlar. Ancak söz konusu aksaklıkların nasıl giderilebileceği ve projenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı merak konusu.
Varda, görevini başarıyla tamamlayabilir ve dünyaya başarıyla geri dönebilirse ilaç sektörü için muazzam bir yenilik sağlanabileceği iddia ediliyor. Öte yandan uzmanlar proje maliyetleri, yaşanabilecek teknik aksaklıklar ve fırlatma/dünyaya dönüş süreçlerindeki onay prosedürleri göz önüne alınınca bu alanda çok hızlı bir değişimin beklenmemesi gerektiği görüşündeler.
Girişim şirketi, fonbulucu platformunda 5 Eylül günü çıktığı yatırım turunda ilk 165 dakikada kitle fonlama sistem yasalarının izin verdiği şekilde %20 ek fonlamayla birlikte 45 milyon TL toplayarak bir ilke imza attı. Başlangıçta talep ettiği 37,5 milyon TL’yi %331,3 oranında aşarak tur sonunda 124 milyon 247 bin 733 TL’lik rekor talebe ulaşan girişim, 6 bin 286 yatırımcıya pay vererek sistemin en güçlü etkisini yaratmayı başardı.
Corpus Enerji, fonbulucu platformunda 5 Eylül’de başlattığı yatırım turunu rekor seviyede sonuçlarla tamamladı. Corpus Enerji, şirket paylarının %10,78’inin yatırımcılara arzıyla 37,5 milyon TL fon talebiyle çıktığı yatırım turunun ilk 165 dakikasında kitle fonlama sistem yasalarının izin verdiği şekilde %20 ek fonlamayla birlikte 45 milyon TL toplayarak bir ilke imza attı. Başlangıçta talep ettiği 37,5 milyon TL’yi %331,3 oranında aşarak tur sonunda 124 milyon 247 bin 733 TL’lik rekor talebe ulaşan girişim, 6 bin 286 yatırımcıya pay vererek sistemin bugüne kadarki en başarılı sonucunu kayda geçti.
Nominal pay tutarının iki katı değeriyle geri vermeyi planlıyor
Girişim şirketi kampanya öncesinde yapılan talep toplama sürecinde 9 bin 68 kurumsal ve bireysel yatırımcıdan 147 milyon 437 bin 60 TL ön talep almış, bilançosunda sermaye yedekleri kaleminde bulunan toplam 5 milyon TL’yi yatırım turu sonunda toplanan fon ile birlikte 10 milyon TL’lik mevcut öz sermayesine ilave edeceğini açıklamıştı. Tura katılan yatırımcıların talep etmeleri halinde, fon aktarıldıktan altı ay sonra başlamak kaydıyla, şirketin belirleyeceği bir tarih aralığında, paylarını satmak isteyen yatırımcılardan talep toplayacağını da duyuran şirket, bu tarih aralığında paylarını satmak isteyen yatırımcılara paylarının en az %10-%50 arasını şirket kurucusu Baran Kılıç nominal pay tutarının iki katı değeriyle geri vermeyi planlıyor.
Güneş enerjisini elektrik enerjisine çeviren katı sistemlerle sera gazı emisyonu olmadan temiz elektrik üreten ve kritik çevre sorunlarına yönelik çözümler geliştiren Corpus Enerji, eriştiği finansmanla Antalya Organize Sanayi Bölgesinde toplam 12 bin metrekarelik alandaki 7 bin 400 metrekarelik tesisinde yıllık 500 MW fotovoltaik (PV) panel üretimi gerçekleştirecek ve üç yıl içerisinde halka arz olacak.
“Bu alana yapılan yatırım ülkemizin enerji noktasındaki dışa bağımlılığını azaltacak” Corpus Enerji Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Baran Kılıç, “Coğrafi konumuyla güneş enerjisi potansiyeli oldukça zengin olan ülkemizde bu potansiyelin yeterince değerlendirilemediğinin altını çizen Corpus Enerji Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Baran Kılıç, şirketin başlıca hedefinin Türkiye’deki bu açığı kapatacak teknolojiler geliştirmek olduğunu söyledi. Baran Kılıç, “Antalya’da faaliyetlerine başladığımız ve toplamda yaklaşık 15 milyon doları bulması beklenen güneş paneli üretim yatırımımız, temiz enerjinin geleceğini inşa etme vizyonumuzun bir parçası. Üretim tesisimize hali hazırda 1,3 milyon dolar sabit yatırım gerçekleştirdik ve üretimi büyütmek amacıyla yaklaşık 9,8 milyon dolar daha öz kaynaklarımızdan kullanabileceğimizi öngörüyoruz. Bu yatırımın somut hedeflerinin hem çevresel sürdürülebilirliğe hem ülkemizin enerji noktasındaki dışa bağımlılığını azaltmaya hem de ekonomik büyümeye katkı sağlaması kaçınılmaz. Tur sonucunda elde ettiğimiz fonun da yardımıyla üretim kapasitemizi arttıracak ve üç yıl içinde halka arz yoluyla borsaya kote olacağız. Türkiye’nin ve Corpus Enerji’nin geleceğine inanarak yatırım yapan yatırımcılarımıza, daha doğrusu birlikte ilerleme sözü verdiğimiz yeni iş ortaklarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu başarılarla dolu yeni başlangıç hepimizi için hayırlı ve uğurlu olsun” dedi.
TİM Başkanı Mustafa Gültepe, ‘’Gelecek yüzyılda inovasyona en çok ihtiyaç duyulacak 10 mega konuyu tanımladık. Türkiye Innovation Week’te yenilenebilir enerji kaynaklarından gıda ve tarım teknolojilerine, sağlıkta çığır açan çalışmalardan yeni nesil eğitim teknolojilerine, yapay zekadan finansal teknolojilere kadar birçok konuyu geniş bir perspektifle inceleyeceğiz’’ dedi.
Ticaret Bakanlığı koordinasyonuyla Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından her yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla düzenlenen Türkiye Innovation Week, bu yıl 23-25 Kasım tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek.
TİM Başkanı Mustafa Gültepe
TİM Başkanı Mustafa Gültepe, Cumhuriyet’in 100’üncü, TİM’in 30’uncu, Türkiye Innovation Week’in ise 10’uncu yılını kutladıkları bu anlamlı seneyi bir dönüm noktası kabul ettiklerini, bu nedenle Türkiye İnovasyon Haftası’nın isim ve logosunu değiştirdiklerini açıkladı. Küresel ekonominin büyük bir değişim ve dönüşüm yaşadığını belirten Gültepe, “Bu dönüşümde de inovatif davrananlar bir adım öne çıkacak. Ülkemizin ve yakın coğrafyamızın en büyük inovasyon buluşması Türkiye İnovasyon Haftası, bu seneden itibaren yolculuğuna yeni ismi ve yeni logosuyla devam edecek. 23-25 Kasım tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştireceğimiz Türkiye Innovation Week’le geleceği kurgulamaya devam edeceğiz’’ dedi.
İnovasyona ihtiyaç duyulacak 10 mega konu
Türkiye’nin ve dünyanın gelecek planının konuşulacağı kapsamlı bir program hazırladıklarını belirten TİM Başkanı Mustafa Gültepe, ‘’Gelecek yüzyılda inovasyona en çok ihtiyaç duyulacak 10 mega konuyu tanımladık. Türkiye Innovation Week’te yenilenebilir enerji kaynaklarından gıda ve tarım teknolojilerine, sağlıkta çığır açan çalışmalardan yeni nesil eğitim teknolojilerine, yapay zeka ve otomasyondan finansal teknolojilere kadar birçok konuyu geniş bir perspektifle inceleyeceğiz. İnovasyona en çok ihtiyacımız olacak sektör ve endüstriler hakkında, önde gelen isimlerle, yenilikçi yaklaşımlarla ve çığır açan fikirlerle küresel ölçekte pozitif değişim yaratma yolunda nasıl ilerleyebileceğimizi planlayacak, konuşacak ve tartışacağız. Bu bakış açısıyla ele alacağımız sorunlar ve sunacağımız çözümlerle katma değerli ihracatın peşinde olan ihracatçılarımız için de stratejik bir yol haritası sunmayı hedefliyoruz’’ diye konuştu.
Online kayıtlar 23 Eylül’de başlıyor
9 yılda 10 milyon kişiye erişen inovasyon ekosisteminin en büyük buluşması bu yıl da dünyada ve Türkiye’de fark yaratan inovasyon liderlerini, sektör devlerini, akademisyenleri, öğrencileri bir araya getirecek. Türkiye Innovation Week 2023; dünyaca ünlü konuşmacıların yer alacağı paneller, master classlar, inovasyon projeleri-programları, konferanslar, sergiler, atölye çalışmaları, interaktif deneyim alanları, sergi ve enstalasyonlara ev sahipliği yapacak. www.turkiyeinnovationweek.com’dan online kayıtın zorunlu olduğu etkinlik ücretsiz ziyaret edilebilecek. Türkiye Innovation Week 2023 için kayıtlar 23 Eylül’de başlayacak.
Starlink Uydu hizmetinin Türkiye’de satışa başlayacak olmasıyla birlikte SpaceX üzerinden yeni iş ilanları da yayınlanmaya başlandı. Bununla birlikte özellikle “müşteri hizmetleri” veya “müşteri temsilcisi” pozisyonundaki iş ilanlarının artması bekleniyor. İşte SpaceX tarafından yayınlanan iş ilanının şartları ve maaş gibi detayları…
SpaceX Türkçe ve İngilizce bilen müşteri temsilcisi arıyor!
SpaceX, Elon Musk’ın yaptığı görüşmeler ve diğer süreçlerin tamamlanması ile birlikte Türkiye’de de hizmet vermeye başlayacak. Tabi bu büyük bir alt yapı gereksinimi de beraberinde getirmekte. Şirket bu yüzden SpaceX üzerinden bir iş ilanı yayınladı. Buna göre şirket Türkçe ve İngilizce bilen müşteri temsilcileri aradıklarını belirtti. İş ilanının detayları ise şöyle:
Aranan temel nitelikler:
Lise diploması veya denklik belgesi
Ön saflarda müşteri destek rolünde 1 yıldan fazla deneyim
İyi derecede İngilizce ve Türkçe bilmektedir
Aranan ek gereksinimler:
Tatillerde çalışmaya müsait olmalı
Bu uzak bir konum değildir ve halihazırda Hawthorne, CA bölgesinde yerel değilse yer değiştirmeyi gerektirecektir
Aşağıdaki vardiyaların bir veya daha fazlasında günde 10-12 saat çalışmaya uygun olmalıdır:
1. vardiya: Alternatif Hafta İçi Programı (06:00 – 18:00)
Pazartesi Perşembe
Pazartesi Çarşamba
1. vardiya: Alternatif Hafta Sonu Programı (06:00 – 18:00)
Perşembe – Pazar
Cuma Pazar
3. vardiya: Alternatif Hafta İçi Programı (18.00 – 06.00)
Pazartesi Perşembe
Pazartesi Çarşamba
3. vardiya: Alternatif Hafta Sonu Programı (18.00 – 06.00)
Perşembe – Pazar
Cuma Pazar
Ücretler
Müşteri Destek Görevlisi/Seviye 1: 22,00 ABD Doları/saat
Müşteri Destek Sorumlusu/Seviye 2: 24,50 ABD Doları/saat
SpaceX ilanına yukarıda bulunan linkten ulaşabilirsiniz. Şirket haberimizde yazanlara ek olarak bir kaç ekstra gereksinime ve imkana ilanında yer vermiş. Formu iş ilanının en altında doldurabilir, CV’nizi gönderebilirsiniz. Kaç kişinin işe alınacağı veya bunun dışında kaç ilanın daha açılacağı henüz belli değil.
GoogleHaritalar‘ın yol tariflerindeki hatalar, Snow Creek köprüsünün çökmesine neden olarak bir adamın hayatını kaybetmesine yol açtığı iddiasıyla şirkete karşı bir dava başlatıldı. 2022 yılında yaşanan trajik olayın ardından, 47 yaşındaki Philip Paxson’ın eşi Alicia Paxson, Google’ı ihmalkârlıkla suçlayarak dava açtı.
Hickory Daily Record gazetesine göre, Philip Paxson, Google Maps’in talimatlarını izleyerek Snow Creek köprüsünden geçmeye çalıştı. Ancak köprü, neredeyse on yıl önce çökmüş olduğu halde hâlâ Google Haritalar’da yanlış olarak gösteriliyordu. Bu hatanın sonucunda Paxson hayatını kaybetti.
Alicia Paxson’ın avukatları, Google’ı, şirketin yönlendirmesini güncellememekle ve bu tehlikeli durumu düzeltmemekle suçladılar. Dava ayrıca Google’ın ana şirketi Alphabet’i ve köprü ve çevresindeki arazi sahiplerini de ihmalkâr davranmakla suçluyor.
Alicia Paxson, “Köprünün onarımı için maliyetin bir sorun olabileceğini duymuştuk,” dedi. “Ancak basit düzeltmelerle bu trajediyi önlenebilirdi. Philip’ın ölümüyle sonuçlanmasına izin verilemez’ diye belirtti
Google, çöken köprü konusunda bilgilendirildiği halde haritalarını güncellemeyerek suçlanıyor. Paxson, başka kimsenin benzer bir trajedi yaşamamasını umuyor.
Olayın dikkat çekici bir yanı da Apple Maps’in aynı bölgedeki köprüyü doğru bir şekilde gösterirken, Google Maps’in hala yanlış bilgi göstermesi. Bu durum, haritalama teknolojilerinin güncellenmesi ve hataların düzeltilmesi gerekliliğini bir kez daha vurguluyor.
Teknoloji dünyasının devi Apple, kullanıcılarının cihazlarının pil sağlığını daha yakından takip edebilmelerine olanak tanıyan yeni özellikleriyle gündemde. iPhone 15 ve iPhone 15 Pro’nun piyasaya sürülmesiyle birlikte, pil şarj döngüsü hakkında daha fazla bilgiye erişmek artık çok daha kolay hale geldi. Pil sağlığını koruma ve cihazın uzun ömürlü olmasını sağlama konusundaki bu adımlar, Apple’ın kullanıcı deneyimini bir adım daha ileriye taşıdığını gösteriyor. İşte bu yeni özelliklerin ayrıntıları ve nasıl kullanılacağına dair detaylar
iPhone kullanıcıları, pil döngüsü ve daha fazlasını öğrenmek için Ayarlar uygulamasını açabilirler. Aşağıdaki adımları takip ederek bu bilgilere ulaşabilirler:
iPhone’unuzun Ayarlar uygulamasını açın.
Genel bölümüne gidin.
Hakkında kısmına dokunun.
Batarya bölümüne göz atın.
Bu adımları takip ederek, iPhone’unuzun kaç kez şarj edildiği gibi önemli pil bilgilerine erişebilirsiniz. Ayrıca, pilin üretim tarihi ve ilk açıldığı tarih gibi bilgilere de kolayca ulaşabilirsiniz.
Özellikle pilin ne kadar eskidiği konusunda meraklı olanlar için en dikkat çekici kısım, şarj döngüsü bilgileridir. Bu bilgilere erişmek, pil sağlığını izlemek ve pilin ömrünü uzatmak için oldukça faydalı olabilir.
Ancak, iPhone 15 ve iPhone 15 Pro modelleri dışında bu özelliklerin diğer iPhone modellerine getirilip getirilmeyeceği henüz net değil. Apple’ın gelecekteki iOS güncellemelerinde bu özellikleri daha geniş bir kullanıcı kitlesine sunup sunmayacağını görmek için bekleyiş devam ediyor.
Pil sağlığını önemseyen ve iPhone’unun uzun ömürlü olmasını isteyen kullanıcılar için bu yeni özellikler oldukça önemli bir adım olarak karşımıza çıkıyor. Apple, kullanıcıların cihazlarını daha iyi yönetmelerine yardımcı olmayı hedefliyor gibi görünüyor.
Merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan ve savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar, soykırım suçları ve saldırı suçlarına bakan Uluslararası Ceza Mahkemesi yaptığı açıklamada, geçen hafta “bilgi sistemlerini etkileyen anormal faaliyetler” tespit ettiğini duyurdu. Mahkeme, “siber güvenlik olayı” olarak adlandırdığı durum hakkında ayrıntılı bilgi vermemekle birlikte müdahale için acil önlemlerin devreye alındığını açıkladı.
Uluslararası Ceza Mahkemesi sözcüsü Fadi El Abdallah yaptığı yazılı açıklamada, olay fark edilir edilmez hemen müdahale edildiğini ve Hollanda’daki yetkililerin yardımıyla başvurdukları ekstra müdahale ve güvenlik önlemlerinin devam ettiğini bildirdi. Açıklamada, “İleriye dönük olarak Mahkeme, bulut teknolojisinin kullanımını hızlandırmak da dahil olmak üzere siber güvenlik çerçevesini güçlendirmek için halihazırda yürütülmekte tedbirlerini sıkılaştıracaktır” denildi.
Siber saldırı hakkında detaylı açıklama yok!
Mahkeme olayla ilgili daha fazla ayrıntı vermiyor. Bununla birlikte bir yandan olayın etkisini analiz ederken bir yandan da mahkemenin temel faaliyetlerini sürdürmeye odaklandıklarını açıklıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi geçmişte de çeşitli siber saldırılar ve casusluk girişimlerine sahne olmuştu. Geçtiğimiz yıl Hollanda istihbarat teşkilatı, sahte Brezilya kimliği kullanan bir Rus casusun mahkemede stajyer olarak çalışmak için yaptığı sofistike bir girişimi engellediğini açıklamıştı.
Rusya’nın Ukrayna’da savaş suçları işlediği iddialarını soruşturan Uluslararası Ceza Mahkemesi, Ukrayna’da çocukların kaçırılmasında kişisel sorumluluğu olduğu gerekçesiyle Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında savaş suçları tutuklama emri çıkarmıştı. Son dönemde mahkemeye yönelik artan siber saldırılar da Rusya kaynaklı siber saldırı olasılığını akla getirmekte.
Konuyla ilgili görüş bildiren uzmanlar, Rusya’nın doğrudan bir siber saldırı gerçekleştirmeyeceğini ancak çeşitli siber saldırı gruplarının faaliyetlerine göz yumuyor olabileceğini ifade ediyorlar. Uzmanlar ayrıca yapılan saldırının mahkemenin işlevini yerine getirmesini engellemekten ziyade, sunuculardan hassas bilgileri çalmak ve/veya delil karartma amacıyla gerçekleştirilmiş olabileceğini belirtiyorlar.
Siber saldırlar Lahey’de görülebilir mi?
Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yönelik siber saldırıyı ilginç kılan bir başka nokta ise, bu tip saldırıların da artık yavaş yavaş mahkemenin ilgi alanına giriyor olması. Siber güvenlik camiası bir süredir siber savaş için bir tür Cenevre Sözleşmesi’nin ortaya konması gerektiğini tartışıyor. Özellikle elektrik şebekeleri, bankalar ve hastaneler gibi sivil kritik altyapıyı hackleyenler için net sonuçlar doğuracak yeni uluslararası yasaların gerekip gerekmediği konuşuluyor. Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin baş savcısı da bu konuda görüş bildirerek, yeni yasalara gerek kalmadan bu tip saldırıların mahkemenin ilgi alanına girebileceğini savunuyordu. Baş savcı, Lahey’in tıpkı fiziksel dünyada işlenen savaş suçlarında olduğu gibi, mevcut uluslararası hukuku ihlal eden her türlü bilgisayar korsanlığı suçunu soruşturacağını ve kovuşturacağını açıklamıştı.
Veri sızıntıları iddialarıyla geçirdiğimiz 2022 yılının ardından 2023 yılında da benzer dehşet seviyesine sahip haberler almaya devam ediyoruz. Şimdi yeni bir iddiaya göre bir bilgisayar korsanı grubu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin (ODTÜ) verilerini çaldı.
KromSec isimli bir bilgisayar korsanı grubu, ODTÜ verilerini sızdırdığını iddia ediyor
Dün gece saat 10 sularında X platformunda (eski adıyla Twitter) @DailyDarkWeb kullanıcı isimli bir hesap bir gönderi paylaştı. Paylaşılan gönderide KromSec isimli bir bilgisayar korsanı grubunun, “Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri” olan ODTÜ’nün verilerinin sızdırdığı iddia ediliyor.
Dark Web’de paylaşılan gönderide ODTÜ’nün verilerini sızdırdığını iddia eden KromSec isimli bilgisayar korsanı grubu şöyle diyor:
“Orta Doğu Teknik Üniversitesi, ülkedeki en iyi üniversitelerden biri. Keşke güvenlik seviyeleri de ‘en iyilerden biri’ olsaydı!
Düzinelerce öğrenciyi, akademisyeni ve bilgi sistemerini barındıran ODTÜ’nün üniversite veritabanı sızdırıldı.
Öğrencileri sevdiğimiz bilinen bir gerçek ?
Bu yüzden sadece akademisyenleri içeren bir tablo paylaşıyoruz ve üniversite yönetimine KromSec’in sistemlerine girdiğini hatırlatıyoruz!
Neden ülkedeki en iyi öğrencieri bünyenizde bulundurmanıza rağmen güvenlik sisteminiz ‘en iyisi’ değil?
–KromSec“
ODTÜ’nün verilerinin sızdırıldığı iddiası hakkında henüz herhangi bir resmi otoriteden açıklama yapılmadı. Ancak veri kurtarma sektöründe ismini duyurmuş bir yazılımcı olan Habib Karataş, bu gönderinin altında şu açıklamalarda bulundu:
İlk veri sızıntısı tahmini olarak 9-10 Eylül günü gerçekleşti. Bu ve bunun gibi bir kurumun daha verilerini ele geçirdiklerini bildirmişlerdi. Durumu bildirmek için iletişime geçtiklerini, sağlıklı ve ciddi bir dönüş alamadıkları için veri yayınladıklarını belirtmişlerdi.
Karataş’ın dediklerine göre veri sızıntısı bundan yaklaşık 12 gün önce gerçekleştirilmiş ve bu konu hakkında ODTÜ yönetimiyle iletişime geçilmiş. Ancak iddialara göre üniveriste yönetimi durumu ciddiye almamış ve KromSec de sızdırdığını iddia ettiği verileri paylaşmaya karar vermiş.
Sosyal medya devi Facebook, kısa bir süre önce logosunu yeniledi. Yeni logo, önceki sürümüne göre daha modern bir görünüme sahip ve hafif mavi tonlarıyla dikkat çekiyor. Bu değişiklik, Facebook’un sahibi olan Meta’nın platformun “kimlik sistemini” güncelleme sürecinin bir parçası olarak gerçekleşti.
Meta, bu logo değişikliğini, Facebook’un temel mavi renginin daha güçlü ve özgüven dolu bir ifadesini yansıtmak olarak açıklıyor. Görsel olarak, eski logoya göre “f” harfindeki bazı ince değişiklikler ve mavi tonların artışı dikkat çekiyor.
Meta’nın verdiği bilgilere göre, Facebook aylık 3 milyar kullanıcı tarafından kullanılmakta, bu da herhangi bir tasarım değişikliğinin geniş bir izleyici kitlesi tarafından fark edileceği anlamına geliyor.
Sadece logo ile sınırlı kalmayan bu güncelleme, Facebook platformunun yazı biçimi, renk paleti ve hareketli reaksiyonlar gibi bir dizi tasarım öğesinde değişiklikler içeriyor. Bu, Facebook deneyimini daha modern ve etkileyici hale getirme amacını taşıyor..
Meta, gelecekte daha fazla tasarım değişikliği ve güncelleme planladığını belirtiyor, bu da Facebook kullanıcılarının platformda daha fazla yenilik görmesini bekleyebileceğimiz anlamına gelmektedir. Meta, bu güncellemeleri platform için bir “yenilenmiş kimlik sistemi” olarak tanımlıyor ve bu nedenle, Facebook’ta daha fazla tasarım değişikliği ve güncelleme görmeyi bekleyebiliriz.