NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu karanlık yıldızlar buldu

Efsanevi ‘karanlık yıldızlar‘ gerçekten var mı? NASA James Webb Uzay Teleskobu, 3 potansiyel aday belirledi.

NASA tarafından işletilen ve uzay araştırmalarında çığır açan yeni ve güçlü James Webb Uzay Teleskobu (JWST), karanlık maddeyi görmüş olabilir. Teleskop, yeni bir araştırmaya göre üç aday “karanlık yıldız” buldu. Bu yıldızlar, güçlerini yok edici karanlık madde parçalarından alıyor olabilir.

Çalışmanın yazarlarından biri ve Teksas Üniversitesi’nde enstitü direktörü Katherine Freese “Yeni bir yıldız türünün keşfi başlı başına heyecan verici,” dedi.”Eğer bu yıldızları karanlık madde güçlendiriyorsa, bu inanılmaz bir keşif.”

James Webb Uzay Teleskobu NASA

Karanlık madde nedir? Karanlık yıldız ne anlama geliyor?

Karanlık madde, evrendeki maddenin çoğunu oluşturur. Ancak, geleneksel teleskoplarla görülemez. Karanlık maddenin varlığını, yerçekimi etkileri ile belirleyebiliriz. Karanlık yıldızlar da karanlık madde parçaları tarafından güçlendirilebilir. Bu, güneşimiz gibi “normal” yıldızların “normal” madde tarafından güçlendirildiği gibidir.

Eğer karanlık yıldızlar varsa, bunlar evrenin nasıl ışık aldığını anlamamıza yardımcı olabilir. Bilim insanları, “karanlık yıldızların” evrenimizin ilk yıldızları olduğunu düşünüyorlar. Bu, evrenin sadece 700 milyon yıl yaşında olduğu dönemdi.

James Webb Uzay Teleskobu şimdiye kadar neler keşfetti?

James Webb Uzay Teleskobu (JWST), 25 Aralık 2021’de fırlatıldı ve o zamandan beri evrenin tarihine ve doğasına dair olağanüstü keşifler yaptı. İşte JWST’nin şimdiye kadarki en dikkate değer keşiflerinden bazıları:

  • JWST, evrenimizin şimdiye kadarki en uzak galaksilerini görüntüledi. Bu galaksiler, evrenin doğumundan sadece birkaç yüz milyon yıl sonra oluşmuş ve JWST’nin gelişmiş optik sistemi sayesinde ilk kez görülebiliyorlar.
  • JWST, yeni yıldızların ve gezegen sistemlerinin oluşumunu inceledi. JWST’nin görüntüleri, yıldızların ve gezegen sistemlerinin nasıl oluştuğunu ve zaman içinde nasıl geliştiğini anlamamıza yardımcı oluyor.
  • JWST, evrenin ilk yıldızlarının ve galaksilerinin atmosferlerini inceledi. JWST’nin gözlemleri, bu yıldızların ve galaksilerin nasıl oluştuğunu ve zaman içinde nasıl geliştiğini anlamamıza yardımcı oluyor.
  • JWST, evrenin en büyük ve en parlak kara deliklerinden birinin görüntülerini aldı. Bu kara delik, M87 galaksisinin merkezinde yer alıyor ve JWST’nin görüntüleri, kara deliğin çekirdeğini ilk kez görmemize izin verdi.

JWST’nin şimdiye kadarki keşifleri, evrenin tarihine ve doğasına dair anlayışımızı kökten değiştirdi. JWST’nin önümüzdeki yıllarda yapacağı keşiflere dair heyecanlıyız.

SpaceX Falcon 9 roketi ile uzaya bir seferde 54 uydu gönderdi

Elon Musk’ın uzay şirketi SpaceX bir Falcon 9 roketi ile 54 Starlink uydusunu alçak Dünya yörüngesine yerleştirdi.

SpaceX’in Falcon 9 roketi, yeni Starlink uydu filosunu yörüngeye yerleştirdikten sonra Atlantik Okyanusu’ndaki bir platforma iniş yaptı. Falcon 9 roketi, 16. seferiyle seferiyle daha önceki rekorunu eşitledi.

Falcon 9 roketi, SpaceX’in Starlink internet uydularından 54 tanesini taşıyordu ve Cumartesi (15 Temmuz) gecesi geç saatlerde Florida’daki Cape Canaveral Uzay Kuvvetleri İstasyonu‘ndan yörüngeye gönderildi. Kalkış, 11:50 p.m. EDT (16 Temmuz’da 0350 GMT) tarihinde gerçekleşti.

SpaceX bileşenleri mühendisi Zachary Luppen canlı yorum sırasında bu SpaceX fırlatması, bir gün geç geldiğini, çünkü SpaceX, roketin dokuz ilk aşama motorlarından birinde yüksek sıvı oksijen seviyeleri nedeniyle Cuma günü erken saatlerde yapmayı planladığı fırlatmayı son dakika iptal etmek zorunda kaldığını açıkladı.

SpaceX ve Falcon 9 hakkında

SpaceX (Space Exploration Technologies Corp.), Elon Musk tarafından 2002 yılında kurulan ve Falcon 9 roketleri ile öne çıkan özel bir Amerikan uzay taşımacılığı şirketidir. Şirketin merkezi Hawthorne, Kaliforniya’dadır. SpaceX, dünyanın en gelişmiş yeniden kullanılabilir roket ve uzay araçlarını geliştirmek ve inşa etmek için kuruldu. Bu, Musk’ın son hedefine, Mars’a insanlı seyahat ve gezegenin kolonileştirilmesi amacına ulaşmak için önemlidir.

SpaceX, özellikle Falcon 1, Falcon 9, Falcon Heavy ve Dragon uzay aracı ile tanınmaktadır. Falcon 9 ve Falcon Heavy roketlerinin ilk aşamaları, başlatıldıktan sonra dünyaya geri dönüp yeniden kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Dragon uzay aracı, Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) malzeme ve mürettebat taşıma kapasitesine sahiptir.

SpaceX, 2012’de Dragon’un ISS’ye başarılı bir şekilde malzeme taşıyan ilk özel uzay aracı olduğunda tarih yazdı. 2020’de, Crew Dragon Demo-2 görevi ile SpaceX, NASA astronotlarını uzaya taşıyan ilk özel şirket oldu.

Bunun yanı sıra, SpaceX, Starlink adını verdiği geniş bir uydu ağı oluşturmayı planlıyor. Bu ağ, dünyanın dört bir yanındaki internet kullanıcılarına yüksek hızda genişbant internet hizmeti sunmayı amaçlamaktadır.

Yıllar boyunca, SpaceX, uzay taşımacılığı alanında maliyetleri düşürmeyi ve roketlerin yeniden kullanılabilirliğini artırmayı hedefleyen bir dizi yenilikçi teknolojiyi benimsemekte ve geliştirmektedir. Bu da şirketi, küresel uzay endüstrisinde önemli bir oyuncu haline getirmiştir.

Pisuvarlar idrar testi yapabiliyor

0

Çin’deki bir alışveriş merkezinde bulunan pisuvarlar idrar testi yapabiliyor. İsteyen müşteriler, ödeme ile test sonucunu alabiliyor.

Bu olağanüstü tesisler, alışveriş merkezleri, popüler turistik yerler ve hareketli kentsel alanlar dahil olmak üzere çeşitli yerlerde ortaya çıkıyor. Onları diğerlerinden ayıran şey, benzersiz bir kullanıcı deneyimi sunan, dijital ekranlar ve dahili ödeme işlemcileri ile tamamlanan şık tasarımları. Hızlı sağlık içgörüleri vaat eden anında idrar örneği testleri yapma yetenekleri ile bu pisuvarlar adeta bir laboratuvar görevi görüyor.

Son zamanlarda Pekin’deki bir iş merkezindeki bir alışveriş merkezinde görülen belirli bir pisuvara dikkat çekildi. Bu alışılmadık armatürün fotoğrafları hızla internette dolaştı ve meraklı gözlemciler arasında tartışmalar yarattı. Göz alıcı dijital ekranı ve entegre ödeme işleme birimi hayal güçlerini cezbetti. Bununla birlikte, gerçek mucize, gizli sensörlerin idrar örneklerini kalsiyum, glikoz, protein, keton cisimleri ve askorbat gibi bir dizi belirteç için analiz ettiği iddia edilen yüzeyin altında yatıyor. Geliştirici, sonuçların doğruluğuna ilişkin şüpheler devam etse de, bu son teknoloji idrar testi teknolojisi için patentler aldığını iddia ediyor.

Sağlık bilgileri görüntülenebiliyor

Bastille Post’un raporlarına göre, şirketin bu yüksek teknoloji ürünü pisuvarların arkasındaki müşteri hizmetleri, cihazlarının hastane test üniteleriyle aynı prensiplerde çalıştığını savunuyor. Bu pisuvarlardan elde edilen sonuçların değerli bir sağlık referansı olarak hizmet edebileceğini iddia ediyor. Bununla birlikte, konumları ve umumi tuvaletlerle ilgili doğal hijyen endişeleri nedeniyle şüphecilik ortaya çıkıyor. Şirket, tasarım aşamasında hijyen konularının gerçekten dikkate alındığını iddia ediyor, ancak bu önlemlerle ilgili ayrıntılar açıklanmadı.

Bu sıra dışı pisuvarlardan birine yaklaştıklarında, kullanıcıları canlı ekranda bir mesajla karşılıyor: “İşedikten sonra idrar tahlili raporu alacaksınız, parasını ödeyecek misiniz?” İlgilenen kullanıcılar daha sonra ödeme işlemini tamamlamak için ekranda verilen bir QR kodunu tarayabiliyor. Sadece iki dakika içinde test yapılır ve merakla beklenen sonuçlar görüntüleniyor. Dikkat çekici bir şekilde, bu anında sağlık değerlendirmesinin maliyetinin sadece 2,80 dolar olduğu bildiriliyor. Bu, bir kişinin hastanede idrar testi için ödeyeceği fiyatla kıyaslandığında çok düşük diyebiliriz.

Bu yüksek teknolojili pisuvarlar en az 2021’den beri ortalıkta dolaşırken, Pekin iş bölgesi kurulumunun viral fotoğrafları nedeniyle son zamanlarda ilgi odağı haline geldi. Bununla birlikte, bu yenilikçi tesisleri çevreleyen entrikalara rağmen Çinli bir doktor, bu pisuvarlarda yapılan idrar testlerinin yalnızca sağlık hatırlatmaları olarak görülmesi gerektiğini öne sürüyor. Klinik veya hastane ortamlarında gerçekleştirilen testlerle karşılaştırıldığında, tutarsızlıklar ve olası hatalar kalıcıdır ve tanısal güvenilirliklerini sınırlıyor.

Limanlardaki elektrikli araçları robotlar şarj edilecek

Hollandalı startup Rocsys ile otomatik elektrikli şarj limanlara geliyor. Startup, elektrikli şarj işini otomatik hale getirecek.

ABD’deki ki lojistik endüstrisi elektrifikasyon ve özerkliği hızla benimsiyor ve Hollandalı startup Rocsys bu dönüştürücü trendden yararlanmayı hedefliyor. Rocsys, herhangi bir elektrikli araç şarj cihazını otonom bir şarj cihazına dönüştürebilen bir robotik kol geliştirdi. Araç çalışma süresinin kritik olduğu ve hata payının düşük olduğu tersaneler ve limanlar gibi yüksek basınçlı ortamlarda, şarj cihazlarını manuel müdahale olmadan takıp çıkarma yeteneği, lojistik operatörleri için cazip ve anında kullanım durumlarına sahip.

Rocsys’in CEO’su ve kurucu ortağı Crijn Bouman, düzenlemelerin genellikle kamyon sürücülerinin şarj görevlerini yerine getirmesini yasakladığı limanlarda çözümlerinin önemini vurguladı. Bouman: “Dolayısıyla filoları elektriklendirmek için şarj sürecini otomatikleştirmeleri gerekiyor” dedi.

Limanlarda dönüşüm başlayacak

Rocsys, şarj sürecini otomatikleştirerek yasal uyumluluk sağlar ve insanların yüksek voltajlı ekipmanlara maruz kalmasını azaltıyorr. Bouman, tehlikeli ortamın sürücünün şarj sırasında aracın içinde kalmasını gerektirdiği İsveç’teki bir atık işleme tesisinde devam eden bir projeden alıntı yaptı. Elektrikli forklift şirketi Hyster, endüstriyel ekipman tedarikçisi Taylor Machine Works ve liman işletmecisi SSA Marine gibi ortaklarla olan işbirliklerinin ötesinde Rocsys, Kuzey Amerika’nın en büyük Big Box perakendecilerinden biriyle yakında başlayacak bir ticari ortaklığa sahip. Bununla birlikte, Rocsys’in ağır hizmet endüstriyel lojistiğinin ötesinde istekleri var.

Başlangıç, kısa süre önce öz sermaye ve borçtan oluşan 36 milyon dolarlık bir A Serisi finansman turu sağladı. Bu fonlar, Rocsys’in Kuzey Amerika bölümünün genişlemesini destekleyecek ve ana akım tüketici araçlarını ve sürücüsüz robotaksi filolarını kapsayan otomotiv sektöründe araştırma ve geliştirmeyi kolaylaştıracak.

Bouman, Rocsys’in bu ilerlemeyi tamamlayan otomatik elektrikli araç şarj etme vizyonuyla uyumlu olarak, gözünü önümüzdeki yıllarda otomatik vale işlevselliğini sunmayı planlayan otomobil üreticilerine dikti. Bouman: “Bugün ürün satmaya odaklanmayan, ancak esas olarak robotik şarjı destekleyecek 2026-2027 araç dalgasını destekleyebilmemizi sağlayan özel bir otomotiv ekibi kuracağız” diyor.

Rocsys ayrıca Audi, Porsche, BMW, Ford ve Mercedes-Benz’i içeren ROCIN-ECO adlı bir şarj konsorsiyumunun parçası. Bu konsorsiyum, başlıca Avrupa ulaşım yolları boyunca birlikte çalışabilir ve standartlaştırılmış robotik hızlı şarj altyapısı geliştirmeyi amaçlıyor. İleriye bakıldığında, Rocsys, robotaks ve sürücüsüz teslimat araçları filolarında potansiyel kullanım durumları öngörüyor. Şirket, filolarına hizmet vermek için şarj merkezleri kuran Amerikan otonom araç şirketleriyle zaten işbirliği yapıyor. Bouman, şarj standartlarından (örn. CCS veya NACS) bağımsız olarak mevcut ve gelecekteki şarj cihazlarına uyarlanabildiği için Rocsys’in çözümünün ezber bozan bir çözüm olduğunu iddia ediyor. İş modeli, robotik ekipmanın bir kerelik satın alınmasını ve tekrar eden bir hizmet ücretini içerir. AI’dan yararlanan sistem, performansı sürekli olarak artırmak için sahada oluşturulan müşteri verileri kullanılarak eğitilir. Müşterilerin filo yönetim sistemleriyle sorunsuz entegrasyon sağlamak için API bağlantısı da sunuluyor.

Şu anda, bir Rocsys robotunun maliyeti 20.000 ila 30.000 dolar aralığında. Ancak Bouman, yeni nesil modelin yaklaşık yüzde 60 daha düşük bir fiyat noktası ve daha kompakt bir form faktörü ile daha uygun maliyetli olacağını tahmin ediyor. 2027 yılına kadar, otonom sürüş özelliklerine sahip otomobillerin akını ile Rocsys, üçüncü nesil modeliyle 10.000 doların altında bir fiyat noktasına ulaşmayı hedefliyor.

Beyinde yapay zeka çipi kullanımıyla ilgili uyarı!

0

Birleşmiş Milletler, beyinde yapay zeka çipi kullanımıyla ilgili uyarılarda bulundu. UNESCO nöroteknolojide dikkatli olunmasını söyledi.

Düşünceleri çözme ve beyin mekanizmalarını manipüle etme vaadiyle nöroteknoloji, mahremiyetin ihlali ve temel insan haklarının ihlali konusundaki endişeleri artırıyor. Yapay zeka bu alandaki ilerlemeleri hızlandırırken BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nden (UNESCO) uzmanlar, nöroteknolojinin keşfedilmemiş topraklarında gezinirken dikkatli olunması çağrısında bulunuyor.

UNESCO’dan bir ekonomist olan Mariagrazia Squicciarini, bu hızlandırılmış ilerlemeyi, “nöroteknolojiyi steroid kullanmaya” benzetiyor ve yeteneklerini eşi benzeri görülmemiş seviyelere yükseltiyor. Ancak, dönüştürücü atılım potansiyelinin yanı sıra daha karanlık bir taraf da var. BM, algoritmaların yakında en içteki düşüncelerimizi, duygularımızı ve niyetlerimizi çözerek dış manipülasyon için rahatsız edici bir geçit sağlayabileceği konusunda uyarıyor.

Nöroteknoloji tehlikeli sonuçlara neden olabilir

UNESCO’nun sosyal ve beşeri bilimler genel müdür yardımcısı Gabriela Ramos, nöroteknolojinin geniş kapsamlı ve potansiyel olarak zararlı sonuçlarını vurguluyor. İnsan zihninin dış kontrole karşı savunmasız olduğu, bireysel mahremiyet ve haysiyet için önemli tehditler oluşturduğu bir gelecek tasavvur ediyor. Teknoloji şaşırtıcı bir hızla ilerlerken, BM Genel Sekreteri António Guterres bu gelişmelerin etik sonuçlarını ele almanın aciliyetini kabul ediyor.

Faydalar ve riskler arasındaki hassas dengeyi göstermek için UNESCO, nöbetleri tespit etmek ve zamanında uyarılar vermek için nöroteknolojik bir implant uygulanan bir epilepsi hastası olan Hannah Galvin’in durumunu sunuyor. Ancak cihaz, sürekli aktivasyon nedeniyle amansız bir nöbet saldırısını tetikleyerek hayatını bir kabusa çevirdi. Galvin, başka birinin zihnini işgal etmesi, derin bir sıkıntıya yol açması ve sonunda onu cihazı çıkarmasına neden olması gibi rahatsız edici duyguyu canlı bir şekilde anlatıyor.

Nöroteknoloji, çeşitli tıbbi uygulamalar için muazzam bir potansiyele sahipken, UNESCO insan haklarını koruma zorunluluğunun altını çiziyor. Düşüncelerimizin, duygularımızın ve kimliklerimizin benzeri görülmemiş erişimi ve manipülasyonu hakkında endişeler uyandırıyor. Buna cevaben, UNESCO’nun genel direktörü Audrey Azoulay, bireyleri nöroteknolojinin tecavüzünden korumak için uluslararası bir etik çerçeve oluşturulması çağrısında bulundu. Zihin-makine arayüzünün derinliklerine indikçe, bilimsel ilerleme ile mahremiyetin korunması arasında hassas bir denge kurmak olağanüstü hale geliyor. BM’nin uyarısı, insan zihninin gizemlerini çözmenin temel haklar ve bireysel özerklik pahasına yapılmaması gerektiğini tam zamanında hatırlatıyor.

İTÜ ZES Güneş Arabası Ekibinden büyük başarı!

0

ZES’in desteklediği İTÜ ZES Güneş Arabası Ekibi, Osmangazi Üniversitesi Mavera Teknoloji Takımı ve Eskişehir Teknik Üniversitesi Hidroana Takımı Eskişehir’de buluştu.

Akıllı Hayat 2030 stratejisi doğrultusunda, sürdürülebilir bir yaşam için yenilenebilir enerji kaynaklarına ve geleceğin teknolojilerine odaklanan Zorlu Enerji’nin yeni nesil teknoloji markası ZES; destekçisi olduğu İTÜ ZES Güneş Arabası Ekibi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mavera Teknoloji Takımı, Eskişehir Teknik Üniversitesi Hidroana Takımı’nı Eskişehir’de buluşturdu.

Geçtiğimiz yıl Belçika’da düzenlenen iLumen European Solar Challenge’da (iESC 2022) 24 saatlik parkuru üçüncülükle tamamlayarak önemli bir başarıya imza atan İTÜ ZES Güneş Arabası Ekibi, bu yıl 22-29 Ekim tarihleri arasında Avustralya’da düzenlenecek “Bridgestone World Solar Challenge 2023 – BWSC 2023” öncesi Türkiye turuna çıktı. ZES’in destekçileri arasında yer aldığı diğer iki üniversite takımı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mavera Teknoloji Takımı ve Eskişehir Teknik Üniversitesi Hidroana Takımı ile Eskişehir’de bir araya gelen İTÜ ZES Güneş Arabası Ekibi, güneş enerjili araçlar kategorisinde en prestijli ve en büyük organizasyon olan Bridgestone World Solar Challenge yarışı öncesi moral ve motivasyonunu yükseltirken, aynı zamanda 3 takım birbirleriyle deneyimlerini paylaştı.

Zorlu Enerji, “Akıllı Hayat 2030” sürdürülebilirlik yaklaşımı doğrultusunda tamamen yenilenebilir ve temiz kaynaklara dayalı, yeni nesil akıllı teknolojilerle şekillenen faaliyetleriyle gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak için sürdürülebilirlik odağında iş modelleri geliştirmeye devam ediyor. Küresel bir organizasyon olarak sürdürülebilirlik yaklaşımını tüm değer zincirine entegre eden Zorlu Enerji, üniversite-sanayi iş birliği kapsamında geleceğin mimarı gençlerin deneyim kazanma yolculuğunu önceleyen bir yaklaşımla bilim temelli ilerlemeyi desteklemeyi sürdürüyor.

ZES gençlere mentorluk desteği sağlıyor

İTÜ ZES Güneş Arabası Ekibi (İTÜ ZES GAE), Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mavera Teknoloji Takımı ve Eskişehir Teknik Üniversitesi Hidroana Takımı’nın sürdürülebilirlik odaklı yenilikçi çalışmalarına katkı sunmayı amaçlayan ZES, bir yandan da gençlerin deneyim kazandıkları bu yolculuklarında mentorluk yaparak gençlerin yanında yer alıyor.

Üniversite-sanayi iş birliklerimizi daha da güçlendirerek sürdürülebilir kılmayı amaçlıyoruz

Takımlar arasında ortak bir sinerji yaratılan etkinlikte gençlerle bir araya gelerek inovasyon ve Ar-Ge odağında söyleşi gerçekleştiren Zorlu Enerji Ar-Ge Müdürü Ural Halaçoğlu, üniversite–sanayi iş birliğinin güçlendirilmesine vurgu yaparak, şunları dile getirdi: “Elektrik üretiminin tamamını yenilenebilir enerjiden sağlayan ve ürettiği enerjinin yönetimine aday olan, dönüşümüne yön veren bir şirket olarak; sürdürülebilirliği bir iş yapış biçimine dönüştürmüş ve tamamen yeni nesil akıllı enerji sistemlerine odaklanmış durumdayız. İklim krizi ile mücadele, karbon emisyonlarının azaltılması, kaynakların sürdürülebilir şekilde kullanılması, enerji verimliliği ve enerji arz güvenliği, temiz teknolojiler, su kullanımı ve suyun korunması, insan ve çalışan hakları, fırsat eşitliği ve kurumsal yönetişim gibi birçok konuyu özenle ele alıyoruz. Özellikle genç yeteneklerin yaratıcı ve yenilikçi yönlerini desteklemeyi; gençlerin öğrenme temelli bilimsel projeleri ortaya koymaları için kolaylaştırıcı olmayı son derece önemli görüyoruz. Daha iyi bir gelecek için böylesine değer yaratan projeleri ZES markamızla desteklemekten gençlerimizin yanında ZES markamızla yer alarak, sürdürülebilir toplumsal değişim ve dönüşümün desteklenmesine katkı sağlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.” 

İTÜ ZES Güneş Arabası Ekibi (İTÜ ZES GAE) Hakkında:

İTÜ ZES Güneş Arabası Ekibi 2004 yılında İTÜ mühendislik öğrencileri tarafından kuruldu. Yarış simülasyonu için çıktığı Türkiye turunda sürdürülebilir bir yaşam için doğaya zarar vermeden de araç kullanmanın mümkün olduğunu göstererek, toplumda bu yönde bir farkındalık oluşturmayı hedefleyen İTÜ ZES GAE; imalat yolculuğuna güneş enerjisiyle çalışan arabalar ile başlamış ve bugüne kadar 10 güneş arabası ve iki otonom araç imal etmiş oldukça başarılı bir ekip. Otomotiv, enerji ve bilişim sektörleri başta olmak üzere ülkemizin kalkınmasına katkı sunan projelere mühendisler yetiştirmeyi amaçlayan İTÜ ZES GAE güneş paneli, elektrikli motor, batarya paketleme, batarya yönetim sistemi (BMS), kompozit şasi gibi çeşitli mühendislik alanlarını ilgilendiren birçok konuda çalışıyor.

Bridgestone World Solar Challenge 2023 yarışında Türkiye’yi ve İTÜ’yü en iyi şekilde temsil etme hedefi

İTÜ ZES Güneş Arabası Ekibi’nin en büyük hedeflerinden biri ise; güneş enerjili araçlar kategorisinde en prestijli organizasyon olan ve 22 – 29 Ekim tarihleri arasında Avustralya’da düzenlenecek “Bridgestone World Solar Challenge 2023”e katılıp Türkiye’yi ve İTÜ’yü en iyi şekilde temsil ederek, başarılı sonuçlara imza atmak. 36 yıllık köklü bir geçmişe sahip, dünyanın en önemli ve zorlu öğrenci proje yarışması sayılabilecek Bridgestone World Solar Challenge’dan 2009 yılında “The Best Newcomer” ödülü ile dönen ilk ve tek Türk ekibi olan İTÜ ZES GAE, Avrupa’daki başarısını Bridgestone World Solar Challenge 2023 ile taçlandırmayı hedefliyor. 

İTÜ ZES GAE’nin bugüne kadar ürettiği en iyi güneş arabası ARIBA ZES XE 

ZES ile yapılan iş birliği ile “İTÜ ZES Güneş Arabası Ekibi” adını alan ekip, 10. nesil güneş arabası “ ARIBA ZES XE” ve ikinci otonom aracı “ARIBA Autonomous 2’’ ile yola devam ediyor.  ARIBA ZES XE; İTÜ ZES Güneş Arabası Ekibi’nin bugüne kadar imal ettiği 10 güneş arabası arasında enerji tüketimi bakımından en verimli ve teknik açıdan en başarılı araç. Pandeminin zorlu koşullarında, mekanik sistemi ve laminasyonuna kadar özenle tasarlanan ARIBA ZES XE hafif, verimli, güçlü dizaynı ve güneş arabası kültürünü en iyi şekilde yansıtan özellikleriyle dikkat çekiyor. Ekip; 2004 yılından bu yana imal ettiği 10 adet güneş enerjisiyle çalışan elektrikli araba ile 3 kıtada 24’ten fazla ödülün sahibi oldu.

Yepyeni bir Hyundai Santa Fe geliyor

0

Hyundai’nin baştan sona yenilen popüler SUV modeli Santa Fe’nin görüntüleri yayınlandı.

Ağustos ayında dünya prömiyerini yapılacak olan Hyundai Santa Fe modelinin ilk görselleri paylaşıldı. Hyundai Motor Company, baştan sona radikal bir şekilde değiştirilmiş yeni Santa Fe ile tüm dikkatleri üzerine çekerken aynı zamanda beşinci nesille de D-SUV segmentindeki iddiasını sürdürmüş oluyor. 

Yeni Santa Fe daha güçlü bir izlenime sahip

Yeni Santa Fe

Önceki nesle göre daha güçlü bir izlenim uyandıran yeni model, incelikle detaylandırılmış bir dış tasarıma ve genişletilmiş bagaj kapağının açıklığından akan geniş ve çok yönlü bir iç mekana sahip. Yeni Santa Fe’nin kutumsu şekli ve farklı silueti, uzun dingil mesafesi ve geniş bagaj kapağı alanından yararlanıyor. Aracın önü, yüksek motor kapağı ve H şeklindeki farları, cesur ve keskin çamurluklarla birleşiyor. H şeklindeki ön farlar, görsel bütünlüğü artırmak için H motifli alt ön tasarımla uyum sağlıyor. Böylece, H şeklindeki tasarım öğeleriyle Hyundai’nin “H” amblemi yeniden yorumlanıyor.

Yeni Santa Fe

Yandan bakıldığında uzatılmış dingil mesafesi de cesur bir tavan hattı oluşturuyor. Çamurlukların etrafındaki güçlü hacim ise keskin bir şekilde hazırlanmış 21 inç jantları barındırıyor ve bunların tümü yeni SUV’a sağlam ve maceracı bir görünüm kazandırıyor.

İç mekan ferahlıyor

Yeni Santa Fe

Yeni Santa Fe’nin iç mekanı, son derece ferah ve yatay bir düzende hazırlanmış. Bu genişliğe uygun düz bagaj kapağı, açıldığında arkada balkon benzeri bir his uyandıran geniş bir iç hacim yaratıyor. Tamamen katlanabilir ikinci ve üçüncü sıradaki koltuklar, sınıfında lider iç alan sağlıyor. 

Ayrıca parlak renkli koltuklar ve tavan döşemesi, önceki nesle göre daha fazla ferahlık hissi yaratırken, yumuşak dokunuşlu ahşap desenli süslemeler ve narin işlemeli Nappa deri koltuklar da araca sofistike bir tarz katıyor. Yeni SUV ayrıca, bir dizi sürdürülebilir malzeme içeriyor. Süet tavan döşemesi, paspaslar, ikinci ve üçüncü sıra koltuk arkalıkları, geri dönüştürülmüş plastikten yapılırken hava yastığı ve kapı kaplaması da çevre dostu suni deriden yapılmış. Doğal ışıktan ilham alan iç ve dış renkler, yeni Santa Fe’nin benzersiz tarzını vurgulayarak şehir içi veya outdoor etkinliklerde kullanıcısına ilham ve canlılık veriyor.

Hyundai Santa Fe’nin dünya prömiyerini Ağustos ayında Hyundai’nin YouTube kanalında yapılacak.

DOS web sunucusu rekor kırıyor!

0

39 yıllık DOS web sunucusu 2.500 saat çalışma süresine ulaştı. Sunucu 4.77 MHz çalışıyor ve 39 yılda çok küçük değişiklikler içeriyor.

Brutman Labs’ın basit ama çekici olmayan web sitesinin arkasında bazı şaşırtıcı özellikler ve istatistikler bulunuyor. Siteye gönderilen yakın tarihli bir güncellemede, web hedefinin arkasındaki sunucunun etkileyici bir “2.500 saatlik sürekli çalışma süresi” için çalıştığı ortaya çıktı. Bununla birlikte, web sunucusunun 4,77 MHz CPU’ya sahip 39 yaşında bir IBM PCjr olması muhtemelen çok daha şaşırtıcı.

Brutman Labs web sayfasının alt başlığı “retrocomputing performans sanatı” ve bunun eski donanım ile elde edilen yetenekli ve istikrarlı web hizmeti arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanabileceği düşünülüyor. Yazma sırasında, sunucu durumu sayfası, bej renkli IBM bilgi işlem fosilinin 2.541 saat+ boyunca sürekli olarak görevini yaptığını ortaya koyuyor. Bu, yeniden başlatma olmaksızın 105 günden fazla çalışma anlamına geliyor.

Sistem özelikleri neler?

Yukarıda özetlenen başarı daha yakından incelenmeyi hak ediyor. Peki BrutmanLabs.Org sunucusunun arkasındaki özellikler nelerdir? Aşağıdaki resimde listelenen donanım ve yazılımları görebilirsiniz:

Burada bir web sunucusu olarak görev yapan 39 yaşındaki IBM PCjr, bazı önemli modernizasyonlar geçirdi. Muhtemelen en büyük yükseltme, bir IDE bağdaştırıcısı ve bir 240 GB SATA SSD takılı olarak depolama altsistemine teslim edildi. Ayrıca, RAM, 39 yıl önce bu makinede alışılmadık bir durum olan 736 KB’ye çıkarıldı. Bununla birlikte, bu sistemin atan kalbi, 4.77 MHz’de çalışan, efsanevi Intel 8088 ile kod ve pin uyumlu bir çip olan NEC V20 CPU olmaya devam ediyor.

BrutmanLabs.Org’u web sitesi aracılığıyla ziyaret ederseniz. Ouduğunuz web sayfalarına hizmet veren makineye bu eski IBM PCjr tarafından hizmet veriliyor. Site, ilgili ve yan projeler hakkında birçok bilgi için de ziyaret edilmeye değer. Gurur duyacağınız bir bilgisayar sistemi çalışma süresine sahipseniz; notları uptimeporn subreddit’teki kalabalıkla karşılaştırmaya değer olabilir. Bu listeler yalnızca bilgisayarlar için değil, her türlü cihaz için tutuluyor. 19 yılı aşkın bir süredir aralıksız çalıştığı iddia edilen bir Cisco router hakkında ilgi çekici bir paylaşım dikkatimizi çekti.

Tübitak proje başvuruları için tarih belli oldu 

Tübitak Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) tarafından yürütülen proje destek programına başvurular, deprem nedeniyle uzatıldı

Tübitak tarafından Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) ölçeğindeki kuruluşların proje esaslı araştırma, teknoloji geliştirme ve yenilikçilik faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) tarafından yürütülen, 1501-Sanayi Ar-Ge Destek Programı ve 1507-KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı kapsamında her yıl Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere iki çağrı açılıyor.

Deprem nedeniyle proje kapanış tarihleri uzatıldı 

Ülkemizde yaşanan deprem felaketleri nedeniyle 1501 ve 1507 programı 2023-1 dönem çağrıları için kapanış tarihleri uzatıldı. Bu nedenle, TEYDEB’e ulaşan yazılı ve sözlü sorular dikkate alınarak 2023-2 dönem çağrısı ile ilgili 2023-2 dönem çağrılarının zamanlaması Tübitak tarafından aşağıdaki şekilde yayınlandı: 

1501 2023-2 Taslak Çağrı takvimi

Çağrı açılış tarihi07.08.2023
Kuruluş bazlı ön kayıt başvurusu son tarihi30.10.2023
Çağrı kapanış tarihi:01.11.2023

1507 2023-2 Taslak Çağrı takvimi

Çağrı açılış tarihi07.08.2023
Kuruluş bazlı ön kayıt başvurusu son tarihi16.10.2023
Çağrı kapanış tarihi:18.10.2023

Tedarik zincirleri tehdit altında!

0

Uzmanlar, tedarik zincirinin sürekliliği adına olası siber tehditlerin önüne geçilmesi gerektiğini ifade ediyor. Özellikle son dönemde siber güvenlik dünyasında bu konu üzerindeki tartışmaların arttığı görülüyor. Peki tedarik zinciri güvenliğinde siber güvenlik uygulamaları ne ifade ediyor? Brandefense CEO’su Hakan Uzun, konuya ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Günümüzde teknolojinin hayatın her alanına entegre olmasıyla birlikte artan siber güvenlik tehditleri giderek daha büyük etkilere neden oluyor. Özellikle pandemi döneminde hızla artış gösteren siber saldırılar; şirketlerin, devletlerin ve bireylerin gizliliğine yönelik kritik bilgileri hedef alarak büyük zararlara yol açıyor. Alanın uzmanları ise tedarik zinciri güvenliğinin siber dünya ile ilişkisini incelemeyi sürdürüyor. Tüm bu gelişmeler, sektördeki tartışmaların ve endişelerin çoğalmasına yol açıyor. Böylesi bir dönemde konuyla ilgili değerlendirme yapan Brandefense CEO’su Hakan Uzun, önemli noktalara dikkat çekiyor.

“Küresel ölçekteki siber tehditler sebebiyle tedarik zinciri alanındaki güvenlik sorunları daha karmaşık hâle geliyor. Dolayısıyla tedarik zinciri güvenliğinde siber güvenlik konusunun önemi de günden güne artıyor.

Kurum ve kuruluşların küresel rekabette ayakta kalabilmek ve sürdürülebilir bir büyüme sağlayabilmek için, tedarik zinciri güvenliğine öncelik vermesi gerekiyor. Bu noktada, sektör profesyonelleri olarak iş dünyasına vermemiz gereken ciddi mesajlar bulunuyor.

Günümüz konjonktüründe tedarik zincirlerinin; üretim, tedarik ve dağıtım açısından birbiriyle doğrudan ilişkili bir dinamiğe sahip olduğunu görüyoruz. Bu zincirde herhangi bir zayıflık veya güvenlik açığı, kurum ve kuruluşların tüm operasyonlarını olumsuz etkileyebiliyor ve ciddi maddi kayıplara neden olabiliyor. 

Kurum ve kuruluşlar, siber güvenliğe yönelik bakış açılarını güncelliyor

Tedarik zincirleri yapı itibarıyla genellikle kritik öneme sahip sistemleri, veri havuzlarını veya altyapıya erişimi olabilecek üçüncü tarafları içeriyor. Söz konusu üçüncü tarafların, yanlış adımları takip ettiği bir senaryoda siber güvenlik açıkları ortaya çıkabiliyor. 

Kötü niyetli tehdit aktörleri, yetkisiz bir şekilde erişim elde ederek hem veri manipülasyonu hem de kötü amaçlı yazılımlar ile tedarik zinciri içerisindeki zayıflıklardan faydalanabiliyor. Özellikle güvenlik zafiyeti bulunan sistemler, tedarik zincirinin işleyişini bozmak isteyenler tarafından hedef alınabiliyor.

Tedarik zinciri güvenliği konusundaki yaşanan önemli olaylar ve saldırılar, kurum ve kuruluşların güvenlik tedbirlerini gözden geçirmelerine ve risk yönetimi stratejilerini güçlendirmelerine yol açıyor. Özellikle pandemi dönemi sonrasındaki tedarik zinciri sorunları, tedarik zinciri güvenliği konusunun gündemde daha da öne çıkmasına neden oluyor.  IDC’ye göre, küresel ölçekteki güvenlik harcamaları bu yıl sonunda 219 milyar dolara ulaşırken, 2026’da ise yaklaşık 300 milyar dolara yükseleceği öngörülüyor. 

Sürdürülebilir tedarik zincirinde siber güvenlik çözümlerinin önemi artıyor 

En nihayetinde tedarik zincirinde yaşanan güvenlik zafiyetleri, kurumsal yapıların güvenilirliğine ve itibarına ciddi biçimde zarar verebilir. Güvenilir bir tedarik zinciri, müşterilere sağlam bir veri koruması sunarken, siber saldırılara karşı korunmalarını da sağlayarak güvenli bir atmosfer yaratabilir.  Aynı zamanda, tedarik zinciri güvenliği, işletmelerin itibarını ve rekabet avantajını korumasına yardımcı oluyor.

Dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Türkiye ekosisteminde de siber güvenlik ihlallerinden kaynaklanan tedarik zinciri kesintileri ciddi sonuçlar doğurmaya devam ediyor. Bu sebeple zincirdeki sürekliliği sağlamak adına her bir aşamanın güvence altına alınması büyük önem arz ediyor.

Brandefense tedarik zinciri koruma modülü altı kategoriyi kapsıyor

Brandefense tedarik zinciri koruma modülü, işletmeleri çok çeşitli gelişen siber tehditlerden korumak amacıyla tasarlandı. Yenilikçi teklifimiz, kuruluşlara güvenlik ve rahatlık sağlamak adına her biri gelişmiş kontroller ve puan kartlarıyla donatılmış altı önemli kategoriyi kapsıyor. Bu teknoloji aracılığıyla Brandefense, tedarik zinciri güvenliğinin çeşitli yönlerine yönelik çözümler sunuyor.

Brandefense’in tedarik zinciri güvenlik çözümü, her kategori için kapsamlı puan kartlarının yanı sıra genel bir puan derecelendirmesi sunarak işletmelerin güvenlik durumlarını ölçmelerine ve iyileştirme alanlarına öncelik vermelerine olanak tanıyor. Gerçek zamanlı içgörüler ve proaktif tehdit tespiti ile kuruluşlar, güvenlik duruşlarını geliştirebilir. Bu sayede tedarik zincirlerindeki olası kesintileri en aza indireceğini dile getirebiliriz.

Huawei’den 30 üstün yetenekli Türk öğrenciye destek

0

Huawei’in küresel düzeyde yürüttüğü bir numaralı sosyal değer projesi Seeds for the Future’ın Türkiye programı başladı. Bu yıl 17-24 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşen program, Türkiye’de sekizinci kez hayata geçiriliyor. Gelecek için Tohumlar eğitim kampına bu yıl 5.888 başvuru arasından seçilen 30 üstün yetenekli Türk öğrenci dahil oluyor.  

Gelecek için Tohumlar programı, dijital dünyada bilişim alanında başarılı gençleri desteklemeyi ve profesyonel kariyerlerinde daha fazla beceri kazanmalarına yardımcı olmayı amaçlıyor. Program, dünyanın her yerindeki yetenekli gençleri yetiştirerek, hedeflerine ulaşmaları için teşvik ediyor.

Türkiye’nin farklı üniversitelerinden programa başvuran 5.888 öğrenciden; Adem Atabağ, Sinem Arslan, Arda Gökalp Batmaz, Elif Akyüz, Elif Candan, Öznur Bulca, Sahra Sarı, Zeynep Yorulmaz, Hatice Erbey, Aylin Gül Aksu, İnci Coşkun, İpek Ünlüakın, Melis Karadağ, Betül Nur Yıldırım, Mehmet Örs, Zehra Demirtaş, Ahmet Enis Güven, Samet Başaran, Yusuf Fatih Çevik, Emirhan Türkol, Hilal Güzel, İrem Kalaycıoğlu, Sümeyra Şengül, Bahar Salman, Ezgi Naz Öztürk, Rıdvan Kutay Sivri, Rümeysa Bilik, Metin Kerem Öztürk, Esma Demir ve Zeynep Kunt, 17 Temmuz’da İstanbul Riva Club’da başlayan Gelecek için Tohumlar eğitim kampına katılmaya hak kazandılar.

Huawei Türkiye Kurumsal İlişkiler ve İletişimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ma Yongnong, yaptığı açılış konuşmasında şunları söyledi: “Türkiye’nin farklı şehirlerden İstanbul’a gelen ve Gelecek için Tohumlar programına katılan tüm öğrencilere hoş geldiniz diyorum. Yaklaşık 6.000 başvuru arasından en iyi 30 öğrenciyi seçmek için birçok değerlendirme ve mülakat yaptık. Bu değerlendirme sonunda en iyiler arasında yer alan siz değerli öğrencileri tebrik ediyorum. Bu programın iki hedefi var. Birincisi, 5G, yapay zeka, bulut ve dijital güç gibi en son teknolojiler alanında verilecek eğitimlerle, yaratıcılık yeteneklerinizi geliştirmek. İkincisi ise ekip çalışması ruhunu geliştirmek.

Önümüzdeki günlerde birlikte öğrenecek, birlikte pratik yapacak, birlikte gelişecek ve birlikte değer yaratacaksınız. Bu yıl dağıtılacak olan 100 bin dolarlık start-up fonuna sahip olacak proje ekiplerinden biri olmanız, bu alanda Türkiye için mücadele etmeniz ve önümüzdeki sekiz günün tadını çıkarmanız dileğiyle, başarılar diliyorum.”

Öğrenciler, Gelecek için Tohumlar programı kapsamında; 5G, Yapay Zeka, Bulut ve Dijital Enerji gibi konulardaki eğitimlere katılacak. Programda ileri düzey ICT kursları ve eğitimlerinin yanı sıra, uzmanlardan dersler, Çin ve Türk kültürlerine dair çeşitli aktiviteler de yer alıyor.

Diğer yıllardan farklı olarak, Gelecek için Tohumlar eğitim kampında bu sene pek çok yenilik söz konusu. 2021 yılında hayata geçirilen küresel Tech4Good proje yarışması kapsamında bu yıl dünyada ilk üçe giren proje takımlarına 100 bin dolarlık başlangıç fonu sağlanacak.  Öğrenciler kamp dönemi boyunca projelerini geliştirirken Tech4Good danışmanı tarafından da destek alacak. Dünya çapında yapılacak değerlendirmede başarılı olan takımlar, önümüzdeki yıl Çin’de Startup Sprint programına katılma fırsatı yakalayacak.

Eğitimlerini başarıyla tamamlayan öğrencilere ise uluslararası geçerliliği olan “Huawei Seeds for the Future” sertifikası verilecek ve küresel mezunlar topluluğuna katılmaya davet edilecek.  

Gelecek için Tohumlar projesi, 2008 yılında ilk kez Tayland’da hayata geçirildi. Proje, 139 ülkede uygulanarak, 500’den fazla üniversiteden 15.000 genç öğrenciye ulaştı. Türkiye’de ilk kez 2015 yılında düzenlenmesinden bu yana 170 üniversite öğrencisi projeye katıldı.

AMD Avrupa dillerinin yapay zekaya aktarılmasını sağlıyor

0

ChatGPT ve benzeri üretken yapay zekayı eğitmek için büyük dil modellerinin (LLM – Large Language Model) kullanıldığını duymuş olmanıza rağmen, bu modelleri hayata geçirmek için gereken bilgi işlem gücünün boyutunu bilmiyor olabilirsiniz.

ChatGPT için kullanılan sürüm gibi LLM’ler genellikle İngilizceye dayalı olduğundan, akademik araştırma söz konusu olduğunda yeterince kullanışlı olmayabiliyor ve dil çeşitliliğinin yetersiz olması kullanıcılar için bir engel oluşturabiliyor.

Finlandiya merkezli Turku Üniversitesi bu durumu değiştirmek için harekete geçerek, Avrupa dillerinin rahat kullanılabileceği büyük dil modellerini oluşturacak LUMI süper bilgisayarını kullanmak için Avrupa’daki 10 üniversite araştırma laboratuvarıyla iş birliği yaptı. Gelecekte, akademik araştırma ve eğitim amacıyla kullanılmak üzere en azından tüm resmi AB dilleri ve diğer birkaç dil için temel modeller oluşturmayı umut ediyorlar.

AMD Instinct™ GPU’lar ve EPYC™ CPU’lar tarafından desteklenen LUMI süper bilgisayarı – yakın zamanda Avrupa’nın en hızlı süper bilgisayarı ve aynı zamanda enerji açısından en verimli süper bilgisayarlarından biri olarak gösterildi – TurkuNLP Group’un makul bir süre içinde yeni modeller oluşturmasına olanak tanıyor. Bunu bir bağlama oturtmak gerekirse LUMI, Finlandiya’da bulunan önceki nesil makinelerden yüz kat daha büyük işlem gücüne sahip. Önceden, ekibin bir bilgisayarda 1 milyar parametreli dil modelini önceden eğitmesi yarım sene sürerken, şimdi LUMI’nin yaklaşık 40 milyar belirteci, karakterleri, heceleri veya sözcükleri işlemesi yalnızca iki hafta sürüyor.

CSC’de Makine Öğrenimi Uzmanı Väinö Hatanpää, “LUMI ile bilgi işlem kapasitesi ve daha fazla ölçeklendirme yeteneği, müşterilerimizin Makine Öğrenimi/Yapay Zeka sınırlarını zorlamasını sağlıyor” açıklamasını yaptı.

Twitter iflas mı ediyor?

0

Elon Musk tarafından satın alındığından bu yana büyük bir finansal krizin içinde olan Twitter, gelirlerinde düşüş yaşamaya devam ediyor. Musk’ın paylaştığı verilere göre, Twitter’ın reklam gelirlerinde yüzde 50’lik azalma görüldü. Ayrıca platform ağır bir borç yüküyle karşı karşıya.

Twitter reklam gelirleri yüzde 50 düştü

Geçtiğimiz yılın Ekim ayında Twitter’ın kontrolünü ele geçiren Elon Musk, bir dizi kemer sıkma politikası uygulamıştı. Şirket çalışanlarının yarısından fazlasını kovan ve gereksiz eşyaları satışa çıkaran milyarder isim, aynı zamanda aylardır ofis kirasını ödemiyor.

Blue aboneliğini genişleten ve bir dizi yenilikle birlikte sunan platform, yine de gelirlerinde düşüş yaşamaya devam ediyor. Musk paylaştığı açıklamada, reklam gelirlerinde yüzde 50’ye yakın bir düşüş olduğunu belirtti. Borç yükü nedeniyle hala kazançların hala negatif olduğunu aktardı.

Threads platformları karıştı: Binlerce kullanıcı yanlış uygulamayı indirdi!

Threads platformunun çıkışından faydalanan aynı isimdeki başka bir platformun indirme sayıları son dönemde önemli sayıda artmış durumda.

Musk’ın Twitter için uyguladığı önlemler, yeni reklamveren çekmek veya kendi reklamverenlerini platformda tutmaya ikna etmek için yeterli olmadı. İlk olarak Mart ayında, platformu kazançlı hale getirmek istediğini söylemişti. Ancak dört aydır bu hedefe ulaşamamış gibi görünüyor.

Öte yandan bir süre önce, fenomenleri Twitter’a çekmek için reklam gelirlerini Blue aboneleriyle paylaşmaya başladı. Ancak bunun şirketin mali durumunu düzeltmeye yetip yetmeyeceğini zaman gösterecek.

Musk’ın Twitter’ı kazançlı hale getirmek için bir sonraki hamlesinin ne olacağı henüz belli değil. Bazı analistler, şirketi satması veya özel sektöre devretmesi gerektiğini öne sürüyor.

Microsoft Office’in varsayılan fontu değişiyor

0

Microsoft, son 15 yıldan beri ilk kez varsayılan Office fontunu değiştiriyor. Uzun süredir kullanılan Calibri, kullanıcı geri bildirimlerine dayanılarak seçilmiş, yeni bir font olan Aptos ile değiştiriliyor.

Microsoft, Calibri ile 15 yıllık ilişkisinin sona geldiğini belirtildi. Microsoft, 2007’de Microsoft Office genelinde Times New Roman’ı değiştirmişti, ancak son günlerde 2021’de, Redmond şirketi, Calibri’yi değiştirmek için beş orijinal, özel font sipariş ettiğini açıklamıştı. Kullanıcılardan favori varsayılan seçeneklerini seçmelerini istendi.

Bierstadt, Grandview, Seaford, Skeena ve Tenorite arasında, Bierstadt, Microsoft 365 için varsayılan olarak seçildi, ancak hepsi kullanıcılar için açılır font seçicisine eklendi. Orta 20. yüzyıl İsviçre tipografisinden esinlenen yazı karakteri, Aptos adını alarak bir isim değişikliği geçirdi, ancak “henüz yeni adına hazır olmayanlar” için orijinal Bierstadt adıyla açılır seçicide yer alıyor.

Microsoft’un baş program yöneticisi Si Daniels, şirketin değişikliğin son aşamasında olduğunu ve Aptos’un varsayılan font olarak Word, Outlook, PowerPoint ve Excel’de görünmeye başlayacağını belirtiyor.

Aptos, sans serif olarak da adlandırılan Grotesk veya Gotik, basit harf biçimlerine sahip ve kolayca okunabilir bir font. Farklı geometrik şekillerden oluşuyor ve cesur, iyi tanımlanmış, yönlendirici ve kısıtlı olarak tanımlanıyor. Daniels, harflerin hatlarında bulunan ince dairesel karelerin, özellikle küçük boyutlarda daha yüksek okunabilirlik sağladığını ekliyor.

Microsoft, bunun gelişen teknolojiye, örneğin daha yüksek çözünürlüklü ekranlara adapte olmak için gerektiğini söylüyor. Aptos’un mükemmel font olduğu belirtiliyor. “Fontun keskin, düzgün ve görüntüleme türü için harika olması gerekiyordu,” diye açıklıyor.

xAI, Tesla ve Twitter beraber çalışacak!

Tesla CEO’su Elon Musk, yeni yapay zeka girişimi xAI‘nin Tesla ile hem “silikon cephesinde” hem de “AI yazılım cephesinde” işbirliği yapmayı planladığını söyledi.

Twitter verileri eğitim için kullanılacak

Cuma günü Twitter Spaces‘taki sesli oturumda Musk, xAI’nin Twitter verilerini “maksimum meraklı” yapay zeka sistemleri ve ürünleri eğitmek için kullanacağını belirtti. X Corp.‘un sosyal ağın API’lerine erişim için ücret alıp almayacağını belirtmedi.

Musk, herhangi bir kanıt öne sürmeden de olsa, Dünya’daki her yapay zeka geliştiricisinin eğitim için Twitter verilerini “tüm durumlarda illegal bir şekilde” kullandığını iddia etti. Diğer şirketlerin hangi kanunları çiğnediğini belirtmedi.

Musk’a göre, Twitter’ın veri seti, test ve grafik modellerini eğitmesine izin veriyor. Ancak, yapay zeka sistemlerinin insan üretimi verilerden daha fazlasına ihtiyacı olduğunu ekledi. Musk, xAI’nin, güçlendirme öğrenme yaklaşımını kullanan Alphabet‘e ait DeepMind‘ın izinden gitmesini umuyor.

Girişim xAI’nin olası dil modeli “politik olarak doğru” olmayacak. Defalarca ilerici değerlere karşı çıkan Musk, “Yapay zekamız, aslında doğru oldukları halde insanların tartışmalı bulabileceği yanıtlar verebilir” dedi. Musk’a göre, xAI’nin “sadece interneti değil, fiziksel dünyayı da anlayan” bir teknoloji geliştirmesi gerekecek. Tesla’nın sürüş verilerinin kendisine tam da bunu yapmada yardımcı olacağına inanıyor.

ZTE nubia Z50S Pro çıkış tarihi belli oldu

0

ZTE’nin nubia markası, Z50S Pro ile yeni bir amiral gemisi teklifi sunmaya hazırlanıyor ve şimdi cihazın 20 Temmuz’da piyasaya sürüleceğine dair resmi bir açıklama var.

Yakın tarihli bir Geekebch listesi, cihazın 3.36 GHz’de hız aşırtmalı Cortex-X3 prime çekirdeğe sahip Snapdragon 8 Gen 2 yonga seti ile donatılacağını ortaya koydu. Cihaz ayrıca 12GB RAM taşıyacak ve muhtemelen ZTE MyOS 13 ile Android 13 dönemimi başlatacak.

Çin’in 3C ajansındaki önceki bir liste, geçen yılki Nubia Z50 ile eşleşecek olan 80W kablolu şarjı doğruladı. Şimdilik açıklanan başka bir özellik bulunmuyor, bu nedenle ZTE nubia Z50S Pro’nun piyasaya sürülmesinden önceki günlerde nubia’nın daha fazla ayrıntıyı ortaya koymasını beklememiz gerekecek.

Threads DM özelliği mi geliyor?

0

Meta’nın Twitter rakibi platformu Threads’in yeni özellikleri sızdırıldı. Platforma bir sonraki güncelleme ile gelmesi beklenen yeni özellikler arasında Threads DM gibi beklenenden erken gelen özelliklerde var.

Threads DM özelliği beklenenden daha erken geliyor!

Threads platformu artık yeni özelliklerine kavuşuyor. Platform çıkış yapması ardından kısa bir süre içerisinde 100 milyon kullanıcıya ulaştı. Ancak ciddi eksikler vardı. Keşfet özelliğinin olmaması, DM mesajlarının olmaması vb. eksikler kullanıcıların canını sıkan problemler arasındaydı.

Threads yeni özellikler

Threads ile ilgili ortaya çıkan 13 sayfalık bir makaleyse yeni gelecek özellikleri bizim için gösterdi. Aralarında DM özelliği de bulunan yeni özelliklerin bir sonraki güncelleme ile gelmesi bekleniyor. Fakat DM özelliği ile ilgili şaşırtıcı bir durum var. Instagram’ın patronu olan Adam Mosseri Threads’e yakın bir tarihte DM özelliğinin gelmeyeceğini bunun yerine kullanıcıların Instagram üzerindeki DM’leri kullanmaları gerektiğini belirtmişti. Fakat çıkan sızıntı raporda DM özelliği de yer alıyor.

Telefonunuz nasıl hacklenebilir? İşte mutlaka almanız gereken önlemler!

Bu durum DM özelliği ile ilgili son dakika bir değişikliğe gidilmiş olabileceği ihtimalini güçlendiriyor. Threads bir anda yükseldi fakat belirli bir kesimdeki kullanıcıların da uygulamayı kullanmayı bıraktığı gerçeği aşikar. Acaba Meta kullanıcı kaybını durdurmak için mi böyle bir hamle yaptı? Bunu ilerleyen günlerde göreceğiz.

Raporda DM haricinde ortaya çıkan diğer özelliklerse Trend Topic bölümü ve gelişmiş arama yapma kutucuğu. Yani Threads Twitter’ı her anlamda bünyesine katıyor diyebiliriz. DM’den sonra gelen belki de en önemli özellik Trend Topic bölümü çünkü Twitter’ı ayakta tutan en önemli özellik gündem kısmı.

Threads yeni özellikler

Tabi tüm bunlar Twitter’a karşı ne kadar başarılı olacak bunu ilerleyen günlerde göreceğiz. Ancak uzmanlara bakıldığında en kuvvetli ihtimalin iki platformunda batmayacağı ikisinin de belirli kullanıcı sayılarına ulaşarak stabil şekilde kullanılmaya devam edeceği yönünde.

Türk Telekom Siber Güvenlik Kampı başvuruları başladı

0

Türk Telekom’un siber güvenlik uzmanı ihtiyacını karşılamaya yönelik her yıl düzenlediği Siber Güvenlik Kampı başvuruları başladı. Siber güvenlik alanında kendini geliştirmek isteyen, sektörde kariyer hedefi bulunan ve alanında uzman isimlerle bir araya gelmek isteyen gençler için düzenlenecek Türk Telekom Siber Güvenlik Kampı başvuruları 21 Temmuz’a kadar devam edecek. 

Türkiye’nin gençlere en fazla yatırım yapan şirketlerinden Türk Telekom, gelecek nesillerin kariyer gelişimine katkı sağlamaya devam ediyor. Siber güvenlik alanında kendini geliştirmek isteyen gençler için konusunda uzman eğitimcilerin katılımıyla düzenlenen Türk Telekom Siber Güvenlik Kampı, 14-23 Ağustos tarihleri arasında olacak. Geleceğin siber kahramanlarına uygulamalı eğitimler verilirken kamp sonunda yapılacak yarışmada, dereceye giren katılımcılara ödülleri takdim edilecek.

“Yetişmiş insan kaynağı oluşmasına katkı sağlamayı misyon ediniyoruz”

 Türk Telekom İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Emre Vural

Türk Telekom Siber Güvenlik Kampı’nın Türkiye’nin Ulusal Siber Güvenlik vizyonuna katkı sağlamak amacında olduğuna dikkat çeken Türk Telekom İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Emre Vural şu açıklamayı yaptı: “Türk Telekom olarak alanında yetişmiş insan kaynağı oluşmasına katkı sağlamayı misyon ediniyoruz. Yürüttüğümüz projelerle bilgi birikimimizi ve tüm imkânlarımızı gençlerimiz için seferber ediyor, ulusal ve kişisel güvenliğin ana parçalarından siber güvenlik alanında uzmanlarımızı ve gençlerimizi bir araya getirerek onlara eğitim fırsatı sunmaktan gurur duyuyoruz. “

Siber güvenlik alanında önde gelen isimlerin katkıda bulunacağı kampta; siber güvenliğe giriş, bilgi güvenliğine giriş, bilgi güvenliği yönetim sistemi , bilişim hukuku ve KVKK, Network Güvenliği, Windows Sistem güvenliği, linux sistem güvenliği, sızma testleri, mobil uygulama sızma testleri, adli bilişim (forensic), sosyal mühendislik ve oltalama, kablosuz ağ güvenliği, siber olay müdahale, tehdit, siber tehdit ve istihbaratı, zararlı yazılım analizi dersleri ve daha birçok kapsayıcı eğitim alınabilecek.

Türk Telekom Siber Güvenlik Kampı’na kimler başvurabiliyor?

Türk Telekom Siber Güvenlik Kampı’na lisans 3. ve 4. sınıf öğrencileri, yüksek lisans öğrencileri, lisans ve yüksek lisans mezuniyeti üzerinden en fazla 2 yıl geçmiş olanlar, aktif olarak çalışmayanlar başvuruda bulunabiliyor.

Apple Watch Ultra 2 için bazı parçalar 3D yazıcıda basılacak

0

Analist Ming-Chi Kuo, bu yıl içinde piyasaya sürülecek olan ikinci nesil Apple Watch Ultra 2 hakkında yeni ayrıntılar paylaştı.

Analiste göre Apple, Watch Ultra‘da kullanacağı bazı parçaları 3D yazıcıda basacak. Apple‘ın 3D baskı teknolojisini aktif olarak benimsediği gerçeği, şirketin tedarik zincirinin en son incelemesinden açıkça görülüyor.

Apple Watch Ultra 2

Titanyum mekanik parçalardan bahsediyoruz. Bu dijital taç, yan düğme ve eylem düğmesi olabilir. Bunlar mevcut Apple Watch Ultra‘daki tek mekanik parçalar, ancak artık CNC ile işlenmiş. Bu değişiklik üretim süresini azaltabiliyor ve Apple Watch Ultra 2 maliyetini de düşürebilir. Bu nedenle analist, Apple‘ın gelecekte 3D baskılı bileşenlerin sayısını artıracağına inanıyor.

Yeni Apple Watch Ultra‘nın iPhone 15 ve Apple Watch Series 9 ile birlikte sonbahar sunumunda tanıtılması bekleniyor.