Apple tarafından ilk olarak 2022 yılında tanıtılan CarPlay Ultra, yaklaşık üç yıllık bekleyişin ardından ABD ve Kanada’daki Aston Martin marka araçlarda kullanıma sunulmaya başlandı. Gecikmeli de olsa gelen bu sürüm, teknoloji devinin otomotiv dünyasındaki dijital hakimiyetini güçlendirmeyi amaçlıyor.
CarPlay Ultra, önceki sürümün ötesine geçerek artık yalnızca araçtaki ana ekranı değil, sürücü önündeki dijital gösterge panelini de tamamen devralıyor. Bu sayede iPhone, araç içindeki sistemlere daha derinlemesine entegre oluyor ve hız, yakıt tüketimi, seyahat bilgileri, motor sıcaklığı gibi veriler doğrudan CarPlay arayüzünde görüntülenebiliyor.
Yeni yazılım, iPhone 12 ve üzeri cihazlarla ve iOS 18.5 işletim sistemiyle uyumlu olacak. Bu sayede kullanıcılar bazı araç ayarlarını doğrudan CarPlay arayüzü üzerinden değiştirebilecek. Yine de geri görüş kamerası gibi bazı temel araç işlevleri, CarPlay arayüzünün önüne geçerek doğrudan görüntülenmeye devam edecek.
Apple, bazı mevcut Aston Martin modellerinin de önümüzdeki haftalarda yetkili bayiler aracılığıyla yazılım güncellemesi alarak CarPlay Ultra’ya geçiş yapabileceğini belirtti. Ayrıca Hyundai, Kia ve Genesis markaları da bu gelişmiş CarPlay sürümünü destekleyeceklerini şimdiden açıkladı.
Apple, 2022’de duyurduğu vizyondan çok uzak
Apple, CarPlay Ultra’nın yaygınlaşmasının yavaş olmasının sebeplerinden birinin, her otomobil markasının kendi görsel dili ve tasarım anlayışına özel entegrasyon süreci olduğunu belirtti. Aston Martin gibi lüks markalarla yakın iş birliği içinde geliştirilen özel temalar, Apple’ın sadece teknolojik değil, estetik uyum konusunda da ne kadar hassas davrandığını gösteriyor. Kullanıcılar, bu temaların renklerini ve duvar kâğıtlarını kendi zevklerine göre kişiselleştirebilecek.
CarPlay Ultra, bugüne dek otomobil üreticileri tarafından yaygın olarak benimsenen klasik CarPlay’in çok ötesinde bir deneyim sunuyor. Ancak Apple’ın 2022’de WWDC’de paylaştığı 14 markalık büyük vizyondan henüz çok uzak. Örneğin o listede yer alan Mercedes-Benz, CarPlay Ultra’yı kullanmayacağını resmen açıkladı.
Yine de Apple’ın bu hamlesi, Google’ın Android Auto ile attığı ileri adımlara karşı güçlü bir yanıt olarak görülüyor. Google, kısa süre önce Android Auto’ya kendi üretken yapay zekâ modeli Gemini’yi entegre edeceğini duyurmuştu. CarPlay Ultra ise Apple’ın araç içi teknolojilerde rekabete güçlü bir şekilde dâhil olduğunun net göstergesi.
Türk yazılım şirketi Bimser, Türkiye’yi yapay zeka destekli uygulamalarda ABD, Hindistan ve Avrupa gibi ülkeler ile birlikte liderliğe taşıyacak hamlelerine bir yenisini daha ekledi. Yazılım geliştirmede yeni bir dönemin kapılarını açan güçlü bir inovasyon hamlesi olarak Türk mühendisliğinin yepyeni örneği; AI (yapay zeka) destekli Synergy LowCode Platformu; bilişim dünyasında yerini aldı. Synergy LowCode Platformu sayesinde minimum kodlama bilgisiyle her kullanıcı hızlı ve etkin şekilde uygulama geliştirebilecek; işletmeler daha verimli ve esnek hale gelecek.
Synergy LowCode Platformu’nda; tek tıkla otomatik çeviri sağlayan çoklu dil desteği, otomatik analiz yapan, hatalar ve performans sorunlarını tespit eden kod kontrol asistanı, doğal dil ile sorgu asistanı, akıllı yardım asistanı, özet çıkaran, sorular soran, içerik hazırlayan doküman asistanı, anında kullanım desteği sunan help asistanı, otomatik kategori ataması yapan doküman kategori asistanı bulunuyor.
Türkiye Low-Code pazarında yükselen oyuncu
2025 yılı sonunda 757,6 milyar dolara ulaşması beklenen yapay zeka (AI) pazarında, dünya genelinde yapay zeka teknolojisi geliştiren şirket sayısının da 70 bine ulaşması beklenirken Türkiye’de de yapay zeka pazarında önemli gelişmeler yaşanıyor. Türkiye’de iki bin şirket yapay zeka teknolojisi geliştirmek için çalışırken önümüzdeki süreçte yapay zeka ile birlikte geleceğin yazılım geliştirme süreçleri de değişecek. Buna paralel olarak; özellikle üretim, finans, enerji ve kamu gibi sektörlerde artan dijitalleşme ihtiyacı, Türkiye’yi low code (az kod) pazarında yükselen bir oyuncu haline getirirken Türk bilişim şirketleri ve profesyonelleri de bu alanda yatırımlarını hızlandırdı.
Uzun yıllardır yazılım çözümleri ile şirketlerin dijitalleşmelerine yol arkadaşlığı yapan Bimser’in CEO’su Murat Atıcı, yakın gelecekte yazılım geliştirme dünyasının yapay zeka destekli hale geleceğini vurgulayarak; bunun hem yazılımcıların hız ve verimini artıracağını hem de yazılımcı olmayan iş profesyonellerinin yapay zeka destekli low code uygulamalar aralığı ile kendi yazılım uygulamalarını geliştirmesinin kolaylaşacağını açıkladı.
Güçlü bir inovasyon hamlesi
Bugün özellikle ABD, Almanya, İngiltere ve Hindistan gibi ülkelerin, low code platformları ile yapay zeka destekli uygulamaların kullanımında öncü konumda olduğunu belirten Atıcı, “IDC’nin 2023 sonunda yayımladığı verilere göre, ABD’deki kuruluşların yüzde 65’i en az bir low code platform kullanıyor. Gartner’ın araştırmasına göre, Türkiye’de şirketlerin sadece yüzde 12’si aktif şekilde low code/no code platformlarını kullanıyor. Ancak dijital dönüşüm projelerine olan yatırım iştahı artıyor ve 2025 sonuna kadar Türkiye’de low code kullanım oranının yüzde 30’un üzerine çıkması bekleniyor. Bimser olarak bu konuda sahip olduğumuz bilgi birikimi, yetkinlik ve tecrübe ile şirketlerimizin bu alanda gelişimi için etkin bir şekilde çalışıyoruz” dedi.
Bu alanda geliştirdikleri yepyeni ürünleri AI destekli Synergy Low Code Platformu hakkında da bilgi veren Murat Atıcı şunları söyledi: “Kullanıcıların minimum kodlama bilgisi ile hızlı ve etkin bir şekilde uygulama geliştirmelerine olanak tanıyan Synergy LowCode Platformu, iş süreçlerini dijitalleştirerek işletmelerin daha verimli ve esnek olmalarını sağlıyor. Ürünün AI ile geliştirilmiş yeni versiyonunu kullanıcıların hizmetine sunduk. Synergy AI, yalnızca bir platform değil; yazılım geliştirmede yeni bir dönemin kapılarını aralayan güçlü bir inovasyon hamlesi olarak şimdiden sektörde tüm dikkatleri üzerine çekti.”
Türk mühendisliğinin gücü dünya ile buluşacak
Bimser Synergy Low Code Platform’un sahip olduğu özellikleri ile kullanıcılarına geliştirme hızı, iş süreçlerinde akıllı otomasyon, küresel uyumluluk, kullanıcı deneyiminde mükemmellik, veri ve içerik yönetiminde akıllı çözümler gibi oldukça önemli özellikler sunduğunu da söyleyen Bimser CEO’su Murat Atıcı, “Bimser olarak, Synergy AI ile Türkiye’de yapay zekâ destekli yazılım geliştirme kültürünün öncüsü olmayı hedefliyoruz. Bu hedef doğrultusunda da yapay zekâ inovasyonlarına sürekli yatırım yapıyoruz. Sektörlere özel çözümler geliştirerek kurumların dijitalleşme yolculuklarına hız kazandırıyoruz. Kullanıcı dostu, hızlı ve esnek platformlar sunarak iş süreçlerini yeniden tasarlıyoruz. Global açılımımızı güçlendirerek Türk mühendisliğinin gücünü dünya ile buluşturuyoruz” dedi.
Workup’ın yeni döneminde; dikey bağımsız Workup, tarım teknolojileriyle ilgili Workup Agri, oyun teknolojileri alanındaki girişimleri hızlandırmayı amaçlayan Workup Gaming ve sürdürülebilirlik ile sosyal etki odaklı Workup4Future programları tek çatı altında birleşti.
Tenity ve Invexen yürütücülüğünde, Yapay Zekâ Fabrikası desteğiyle gerçekleştirilecek Workup Girişimcilik Programı’nda başvuruların ilk değerlendirmesi Entrapeer’ın yapay zekâ ajanları ve gelişmiş skorlama algoritmaları ile yapıldı. Ön değerlendirmenin ardından Workup takımı, Workup mezun ve mentorları, paydaşlar ve yatırımcılar tarafından programın 13. dönemine 17 girişim seçildi.
Girişimlerin hızlanmalarına ve ölçeklenmelerine yardımcı olan Workup, bugüne kadar 17 bine yakın başvuru aldı, programlardan 157 girişim mezun oldu. Mezun girişimlerin 70’i, farklı yatırımcılardan yaklaşık 40 milyon ABD Doları fon sağladı, 70 girişimle çeşitli iş birlikleri yapıldı.
Girişimlere ihtiyaçları doğrultusunda kişiselleştirilmiş program
Programa kabul edilmeleri sonrasında girişimlerin güncel durumları ve desteğe ihtiyaç duydukları konular birebir görüşmelerle tespit ediliyor. Uygun eşleştirmeler ve yönlendirmeler yapılarak girişimlere ihtiyaçları doğrultusunda kişiselleştirilmiş bir program hazırlanıyor.
Seçilen girişimler 6 ay boyunca,
• Alanlarında uzman kişilerden mentorluk,
• İş Bankası Grubu iştirakleri başta olmak üzere iş birliği,
• İş Bankası’nın kurucusu ve yatırımcısı olduğu fonlar başta olmak üzere yatırım imkânlarına erişim,
• Tecrübeli girişimcilerle deneyim paylaşımı, teknik çalıştaylar ve ilham etkinliklerine katılım,
• İş Kule Workup Alanı’nda ücretsiz ofis,
• Ücretsiz bulut sunucu kullanım hakkı ve altyapı destek paketleri,
• Yurt içi ve yurt dışı fiziki ya da online etkinliklere katılım,
• Basılı ve dijital mecralarda kendilerini tanıtma olanaklarına sahip oluyor.
Girişimler ayrıca, İş Bankası Girişimcilik Şubelerinin desteğinin yanı sıra yerli ve global çok sayıda iş ortağının startup’lara yönelik sunduğu çözüm ve hizmetlerden ücretsiz ya da indirimli yararlanabiliyor.
Workup Girişimcilik Programı 13. dönemine seçilen girişimler
Biomix: Biyogaz ve atık su arıtma tesislerine yönelik enerji verimliliği odaklı yeni nesil karıştırıcı çözümleri geliştiren teknoloji girişimi. https://biomix.com.tr/ana-sayfa-tr
Bomensoft: Operasyon süreçlerini optimize etmek için yapay zekayı hali hazırda bulunan sistemlere entegre eden görüntü işleme platformu. https://bomensoft.com/
Cutehill Games: Dünya çapındaki oyuncuların hayal gücünü yakalayan, eğlenceli, keyifli ve görsel açıdan etkileyici mobil casual oyunlar geliştiren oyun stüdyosu. www.cutehillgames.com
Cyclothe: Tekstil atıklarının toplanması ve ayrıştırılmasını dijitalleştiren teknolojiler geliştirerek döngüsel ekonomiye altyapı sunan sürdürülebilirlik girişimi. http://cyclothe.com/
Deepin: Veri ve yapay zekâ ajanlarının buluştuğu, aynı zamanda bunların bir araya getirilerek özel çalışma alanları oluşturulabilen yenilikçi pazaryeri. https://deepin.market/
Fikogya: Biyolojik kirlilik sorunlarına karşı geliştirdiği su yüzeyindeki filtrasyon sistemi sayesinde zararlı makro organizmaları sudan ayırıp, su kirliliğinin temel nedenlerini ve kaynaklarını tespit eden girişim. https://www.fikogya.com/tr/home
Fire-Stopper: Yerli maden atıklarından yeşil yöntemle yeni nesil alev önleyici üreten girişim. https://fire-stopper.blog/
Neptune: Kullanıcıların enstrüman çalmayı oyunlaştırılmış bir deneyimle öğrenmelerini sağlayan yapay zekâ destekli mobil uygulama. https://neptuneforkids.com
Next Big App: Yapay zekâ teknolojileri odaklı mobil uygulama stüdyosu. http://nextbig.app
Novocycle: Kuru-doğrudan geri dönüşüm teknolojisiyle kimyasal kullanmadan ve parçalama yapmadan lityum-iyon pillerin %96’ya kadar hammadde geri kazanımını sağlayan derin teknoloji girişimi. https://novocycle.com
Orphex: 30’dan fazla platformdan elde edilen dijital pazarlama verilerini birleştirerek tek bir arayüzde anlamlandıran ve önerileriyle kampanya ve bütçe optimizasyonları sağlayan yapay zekâ destekli veri analiz platformu. https://www.orphex.co/
RapidMule: Oyunlaştırma metodolojilerini kullanarak firmaların kullanıcı etkileşimini, bağlılığını ve sadakatini artırmasını sağlayan SaaS tabanlı oyunlaştırma platformu. https://www.rapidmule.com
Rudiq: Kurumsal şirketlere gayrimenkul, stok, envanter, alacaklar, hisse senedi, tahvil gibi gerçek dünya varlıklarının blokzincir ile tokenize edilmesi ve kredilendirilmesi gibi finansal hizmet altyapıları sunan tokenizasyon girişimi. https://rudiq.com/
Talkie Robie: 2-10 yaş arası çocukların İngilizce konuşma becerilerini oyun tabanlı bir yaklaşımla geliştiren, yapay zekâ destekli bir dil öğrenme uygulaması. https://www.talkierobie.com/
Tekno Sürüm: Büyükbaş hayvan çiftliklerinde ineklerin davranışlarını kamera görüntülerinden analiz ederek, doğum ve topallık gibi belirtileri yapay zekâ desteğiyle gerçek zamanlı bildiren sürü izleme platformu. http://www.teknosurum.com/
Vignetim: Yurtiçi ve yurtdışı seyahat eden bireyler ve araç filo yöneticileri için dijital vinyet, otoyol geçiş ücretleri, eSIM ve sigorta hizmetlerini tek bir platformda sunan entegre bir mobilite asistanı. https://vignetim.com/
WeFarm: Boş tarlaları üretim yapan çiftliklere dönüştürüp, bu topraklarda sağlıklı gıda üreterek tarla sahiplerine düzenli gelir modeli sunan tarım teknolojisi platformu. http://www.wefarm.com.tr/
Daha sürdürülebilir bir dünya hedefiyle çalışmalarını sürdüren Vodafone, elektronik atıkların geri dönüşümünü teşvik etmek ve bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla başlattığı projelere bir yenisini daha ekledi. “Bu Atıklar Kod Yazıyor” projesiyle çalışanlarının ve iş ortaklarının katkılarıyla toplanan e-atıkları geri dönüştürerek açtığı kodlama sınıflarıyla binlerce çocuğun hayatına dokunan Vodafone, şimdi de WWF-Türkiye ve Habitat Derneği işbirliğinde “Dünya İçin Lazım” projesini hayata geçirdi. Yeni projeyle, e-atıkların geri dönüştürülerek hem doğanın korunması hem de doğa bilinci yüksek, sorumlu nesillerin yetişmesi amaçlanıyor. Önümüzdeki 1 yılda 15 ton e-atığın geri dönüştürülmesinin hedeflendiği projede, toplanan e-atıklar aynı zamanda 81 ilde 500 lokasyonda 500 gönüllü eğitmenin katkısıyla 60 bin kişi için doğa eğitimine dönüştürülecek.
Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, e-atıkların yarattığı problemi ve geri dönüşümün getireceği faydaları anlatıyor.
7-14 yaş arası çocuklara sürdürülebilirlik eğitimi
Proje kapsamında, WWF-Türkiye tarafından sürdürülebilirlik, iklim değişikliği, doğa koruma, geri dönüşüm, e-atıklar başlıklarında eğitim içerikleri geliştirildi. Türkiye genelinde 7-14 yaş arasındaki çocuklara e-atık ve sürdürülebilirlik bilinci kazandırmak, e-atık nedir, neden geri dönüştürülmeli, e-atıklar nasıl geri dönüştürülür, geri dönüşüm nedir, neler geri dönüştürülebilir, geri dönüşüme gelene kadar neler yapılabilir (yeniden kullanım, tamir, vb.), iklim değişikliği nedir, bizi nasıl etkiliyor, sürdürülebilirlik nedir, bizler neler yapabiliriz başlıklarını kapsayan eğitimler verilecek. Böylece, çocukların doğa odaklı farkındalıklarını ve yetkinliklerini artırmak ve onları kendi çevrelerinde dönüşüm sağlayacak liderler olarak yetiştirmek amaçlanıyor.
Tüm ekosistem dahil olacak
Vodafone, WWF-Türkiye ve Habitat Derneği işbirliğiyle hayata geçirilen “Dünya İçin Lazım” projesiyle, sadece doğanın korunması değil, aynı zamanda doğayı sürekli koruyabilecek bilinçli bir topluluk yaratılması da hedefleniyor. Projeye e-atıklarını geri dönüştürmek isteyen herkes dahil olabilecek. Ülke genelinde yürütülecek projede, Vodafone bayileri veya ücretsiz kargo aracılığıyla toplanacak e-atıkların tamamı geri dönüştürülerek doğanın korunmasına katkı sağlanacak. Geri dönüşüm işlemi Ouno firması tarafından gerçekleştirilecek.
Online kanallardan ya da mağazalardan e-atıklar dönüşebilecek
Vodafone müşterileri, online kanallardan ya da mağazalardan e-atıklarını dönüştürebilecek. Online kanalı kullanmak isteyenler, Yanımda uygulaması üzerinden e-atık başvuru formunu dolduracak. Bu formda atık türü ve teslimat noktası (mağazaya veya kargo firmasına teslim) bilgilerini girecekler. Dilerlerse, mağazalardan da aynı başvuruyu gerçekleştirebilecekler. Mağazalarda bulunan QR kodunu okutarak formu doldurabilecekler. Sonrasında, e-atıklarını mağazalarda bulunan kutulara atarak kampanyaya katılabilecekler. Vodafone müşterilerine, gönderdikleri e-atıklar karşılığında bir teşekkür hediyesi olarak 5 gün geçerli 5 GB mobil internet sunulacak. Bu kampanyadan her ay 1 kez faydalanmak mümkün olacak. Vodafone müşterilerinin teslim ettikleri e-atıklar onlar adına çocuklar için doğa eğitimine dönüştürülecek. Atıklar teslim alındıktan sonraki bilgilendirmede, müşteriler adına yapılan eğitim desteğine ilişkin bağış kartı kendileriyle paylaşılacak.
E-atık miktarının 2050 yılında 120 milyon tona ulaşması bekleniyor!
Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, şunları söyledi: “E-atıklar son yıllardaki teknolojik gelişmeler ve tüketim alışkanlıkları ile dünyada en hızlı artış gösteren atık kollarından biri. Buna ek olarak, ekonomik açıdan da yüksek değer arz eden, önemli bir atık grubu. Dünya Ekonomik Forumu verilerine göre, e-atık miktarının 2050 yılında 120 milyon tona ulaşması bekleniyor. Her ne kadar birçok ülkede mevzuata dayalı çeşitli toplama sistemleri mevcut olsa da, geri dönüştürülebilen e-atık miktarı üretilen toplamın çok altında kalıyor. E-atıkların geri dönüşümünü teşvik etmeye ve farkındalık yaratmaya devam etmemiz gerektiğine olan inancımızla WWF-Türkiye ve Habitat Derneği işbirliğiyle ‘Dünya İçin Lazım’ projesini hayata geçirdik. Amacımız; e-atıkları dönüştürerek doğamızın korunmasına katkıda bulunmak, e-atık dönüşümü sayesinde doğa bilinci gelişen bir topluluğun oluşmasını sağlamak, vereceğimiz sürdürülebilirlik eğitimleriyle bu toplulukları geliştirerek büyütmek. Bu topluluklar da kendi içinde doğa bilinci yüksek ve bu bilinci etrafa yayan elçiler yetiştirecek. Bu anlayışla, 60 bin kişiye doğa eğitimi vereceğiz ve içlerinden proje elçileri seçeceğiz. Türkiye genelinde yürüteceğimiz projede tüm mağazalarımız ve ekosistemimiz aynı zamanda gezegenimiz için birer iyilik merkezine dönüşecek. Herkesi ‘Dünya İçin Lazım’ demeye ve e-atıklarını dönüştürmeye davet ediyoruz.”
Çocuklar bugünü de dönüştürme gücüne sahip
WWF-Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, şöyle konuştu: “Proje kapsamında hazırladığımız eğitim içerikleri, WWF-Türkiye’nin bilimsel uzmanlığı ve çocuklara yönelik doğa eğitimi deneyimi temel alınarak geliştirildi. Doğa Koruma, Sürdürülebilirlik, İklim Değişikliği, E-atık ve İleri Dönüşüm başlıklarındaki içerikler, online ve yüz yüze versiyonları ile ilk okul ve orta okul öğrencilerine uygun pedagojik yaklaşımlar doğrultusunda yapılandırıldı. Çocukların yaş düzeyine, algı kapasitesine ve ilgilerine uygun biçimde tasarlandı. WWF-Türkiye olarak çocukların doğayla kurduğu ilişkinin geleceğimizin yanı sıra, bugünü de dönüştürme gücüne sahip olduğunu biliyoruz. Bu nedenle yalnızca bilgi aktarmakla yetinmeyip; çocukların düşünmelerine, tartışmalarına, çözüm üretmelerine olanak tanıyor ve dönüşüme katkı sunan birer aktöre evrilmelerini amaçlıyoruz.”
Çok katmanlı ve bütüncül bir hareket
Habitat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı H. Emre Koyuncu ise şunları söyledi: “Dünya İçin Lazım’ projesi, sadece doğa bilincini artırmakla kalmıyor; aynı zamanda çocuklardan başlayarak öğretmenlere, ebeveynlere ve tüm topluma sürdürülebilir yaşam kültürünü yaymayı hedefleyen çok katmanlı ve bütüncül bir hareket. Vodafone ve WWF Türkiye ile güçlerimizi birleştirerek çıktığımız bu yolda, eğitimden gönüllülüğe, saha faaliyetlerinden dijital öğrenme içeriklerine kadar birçok alanda yenilikçi adımlar atıyoruz. 81 ilde yürüttüğümüz eğitim ve farkındalık çalışmalarıyla, çocuklara doğayla güçlü bir bağ kurma fırsatı sunarken; gönüllü eğitmenler ve ebeveynler aracılığıyla bu etkiyi büyütüyoruz. Çocuklara yönelik doğa eğitimlerinin yanı sıra ebeveyn ve eğitmenler için hazırladığımız seminerlerle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarını hem evde hem okulda desteklemeyi amaçlıyoruz. Ayrıca projemizde seçeceğimiz 20 proje elçisi rol model çocuk ile doğaya dair sorumluluk duygusunu güçlendirirken, bir yandan da eğitim programlarımızı yürüten gönüllü eğitmenlerimizin kapasitesini artırmayı planlıyoruz. ‘Dünya İçin Lazım’, yalnızca bir proje değil; çocukların geleceğe umutla bakmalarını sağlayan, toplumu doğayla yeniden buluşturan bir farkındalık hareketidir. Bu hareketin bir parçası olmaktan büyük bir gurur ve mutluluk duyuyoruz.”
ABD’li düzenleyici kurumlara yapılan yasal bildirime göre, bir hacker Coinbase ile iletişime geçerek müşteri verilerine eriştiğini ve yayımlamamak için fidye talep ettiğini belirtti.
Şirket, saldırının ayrıntılarını açıklarken, hacker’ın yurt dışındaki bazı destek çalışanlarına para ödeyerek iç sistemlere ait verilere ulaştığını ifade etti. Bu çalışanlar, görevleri gereği sistemlere sınırlı erişime sahipti. Coinbase, bu kişilerin artık şirkette çalışmadığını duyurdu.
Sızdırılan bilgiler arasında kullanıcıların adları, posta ve e-posta adresleri, telefon numaraları, Sosyal Güvenlik Numaralarının son dört hanesi, maskelenmiş banka hesap numaraları, banka tanımlayıcıları ve en önemlisi, resmî kimlik belgeleri (ehliyet ve pasaportlar) yer alıyor. Ayrıca, kullanıcıların hesap bakiyeleri ve işlem geçmişleri de hacker’ların eline geçti. Şirket, bazı kurumsal iç belgelerin de ele geçirildiğini açıkladı.
Coinbase CEO’su Brian Armstrong, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, hacker’ların şirketten 20 milyon dolar fidye istediğini, ancak bu talebi reddettiklerini duyurdu.
Coinbase, müşterilerinin kayıplarıbı karşılayacak
Coinbase, yaşanan ihlalin ardından ABD merkezli yeni bir müşteri destek merkezi açacağını ve güvenlik altyapısını daha da güçlendireceğini belirtti. Ayrıca, olayın etkilerini azaltmak amacıyla, bilgileri risk altında olan kullanıcıları bilgilendirdiklerini ve olası kötüye kullanımlara karşı uyarılarda bulunduklarını söyledi.
Şirket sözcüsü Natasha LaBranche, olaydan etkilenen müşteri oranının 9.7 milyon aylık aktif kullanıcının %1’inden az olduğunu ifade etti. Ancak bu oran bile on binlerce kullanıcının bilgilerinin sızdırıldığı anlamına geliyor.
Coinbase, bu siber saldırının yarattığı etkilerin 180 milyon ila 400 milyon dolar arasında bir maliyete neden olacağını ve bu miktarın olayın giderilmesi ile müşteri zararlarının telafisi için kullanılacağını duyurdu.
Bu olay, hem kripto para piyasasında hem de genel dijital güvenlik alanında büyük yankı uyandırırken, Coinbase gibi dev platformların dış kaynaklı personel politikaları ve veri güvenliği uygulamaları tekrar sorgulanmaya başlandı.
Sinop’ta, Avrupa Birliği destekli Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı aracılığıyla hayata geçirilen Su Ürünleri İşleme, Şoklama ve Depolama Tesisi’nin açılış töreninde konuşan Bakan Kacır, Giresun Şebinkarahisar OSB ve Gümüşhane Kelkit OSB’nin ilan edildiğini duyurdu. Bu iki yeni bölgeyle birlikte Türkiye genelindeki OSB sayısı 368’e çıktı.
Kacır, 2002 yılında 191 olan OSB sayısının 22 yıl içinde 368’e yükseldiğini belirtirken, bu süreçte üretimde aktif tesis sayısının 11 binden 60 bine çıktığını ifade etti. OSB’lerde istihdam edilen kişi sayısı da aynı dönemde 415 binden 2 milyon 700 bine ulaştı.
Bakan Kacır, organize sanayi bölgelerinin Türkiye genelinde üretim, istihdam ve kalkınma süreçlerinde kritik rol oynadığını vurguladı. OSB’lerin Anadolu’nun dört bir yanında kalkınmanın lokomotifi haline geldiğini belirten Kacır, Türkiye’nin bölgesel kalkınma hedefleri doğrultusunda bu yapıları daha da güçlendirmeye devam edeceklerini söyledi.
Kacır, önümüzdeki dönemde yerel kalkınmanın hız kazanacağını ve Türkiye’nin tüm şehirlerinin bu sürece dahil olacağını belirterek, terörden arındırılmış bölgelerde yatırım ve üretim faaliyetlerinin artacağına dikkat çekti.
Yeni ilan edilen Giresun Şebinkarahisar ve Gümüşhane Kelkit OSB’lerinin de bu kapsamda önemli bir katkı sunacağı öngörülüyor. Açılışı yapılan su ürünleri tesisi gibi yatırımlar ise bölgesel üretim kapasitesinin artırılması açısından örnek.
Trump, “Tim’le dün biraz problem yaşadım.” diyerek başladığı konuşmasında, Apple ürünlerinin üretimlerinin Hindistan’da yoğunlaştırılması yönündeki planlara oldukça tepkiliydi.
ABD Başkanı, konuşmanın devamında “Sana çok iyi davrandım, 500 milyar dolarlık yatırım sözü verdin ama şimdi Hindistan’da her yerde fabrikalar kuruyorsun. Hindistan’da üretmeni istemiyorum.” ifadelerini kullandı.
Trump’ın sözünü ettiği 500 milyar dolarlık yatırım, Apple’ın Şubat ayında ABD’ye yapacağını duyurduğu dev taahhütle ilgiliydi. Buna karşın şirket, Çin’e olan bağımlılığını azaltmak amacıyla Hindistan’daki üretimini hızlandırıyor. Apple, önümüzdeki birkaç yıl içinde küresel iPhone üretiminin %25’ini Hindistan’da yapmayı hedefliyor. Şirketin en büyük montaj ortağı olan Foxconn ise kısa süre önce Hindistan hükümetinden, HCL Group ile ortaklaşa yürüteceği bir yarı iletken fabrikası için onay aldı.
Trump, Apple’nin ABD’deki üretim kapasitesini artıracağını ileri sürse de, detay vermekten kaçındı. Ancak uzmanlar, iPhone’nin tamamen ABD’de üretilmesinin maliyet açısından gerçekçi olmadığını belirtiyor. Tahminlere göre, üretimin ABD’ye kaydırılması durumunda bir iPhone’nin satış fiyatı 1.500 ila 3.500 dolar arasında değişebilir.
Şu anda Apple’nin ABD’de ürettiği ürün sayısı oldukça sınırlı. Şirket yalnızca Mac Pro modelini ABD’de üretirken, Şubat ayında duyurduğu yeni bir tesis ile yapay zekâ sistemi Apple Intelligence için sunucu üretimine Teksas’ta başlamayı planlıyor.
Trump ayrıca Hindistan ile olan ticari ilişkilerden de söz etti. Hindistan’ın dünyadaki en yüksek gümrük tarifelerinden bazılarını uyguladığını belirten Trump, Hindistan’ın ABD’ye sıfır gümrük tarifesi teklif ettiğini açıkladı. Ancak Trump yönetimi, Nisan ayında yürürlüğe giren korumacı ticaret politikaları çerçevesinde Hindistan ürünlerine %26’lık karşılıklı bir tarife uyguladı; bu oran Temmuz ayına kadar geçici olarak düşürüldü.
Trump’ın bu açıklamaları, 2024 seçimleri yaklaşırken ulusal üretim ve istihdam politikalarını yeniden gündeme taşıyor. Apple gibi teknoloji devlerinin küresel üretim stratejileri ise bu söylemlerden doğrudan etkilenebilir.
Eski Kıta, her yıl yüz binlerce ton karbondioksiti taşımak üzere inşa edilen ilk açık deniz CO₂ taşıyıcısını denize indirerek iklim değişikliğiyle mücadelede büyük bir atılıma hazırlanıyor. Devasa geminin Hollanda’nın kuzeyindeki Royal Niestern Saner tersanesinde vaftiz edilip denize indirileceği ve bu sayede kıta genelinde karbon yakalama ve depolama (CCS) çalışmalarında yeni bir dönemin başlayacağı bildirildi.
Avrupa denizaltına karbondioksit gömmek için çalışmalar yapıyor
Küresel kimya, üretim ve enerji şirketi INEOS Energy ile Hollandalı gemi sahibi ve operatörü Wagenborg Offshore arasındaki devrim niteliğindeki ortaklığın sonucu olan bu devasa gemi, her yıl 400.000 ton sıvılaştırılmış karbondioksiti karadaki yakalama tesislerinden Danimarka Kuzey Denizi’nin derinliklerindeki depolama rezervuarlarına taşıyacak.
Tamamen Hollanda’da inşa edilen gemi, gelişmiş gemi içi soğutma ve basınç kontrolleri de dahil olmak üzere CO₂ taşımacılığı için özel sistemlerle en yüksek güvenlik ve çevre standartlarını karşılayacak şekilde tasarlanmıştır. AB’nin ilk tam ölçekli karbon yakalama ve depolama değer zincirini oluşturmayı amaçlayan Danimarka liderliğindeki bir girişim olan Project Greensand’in önemli bir parçasını oluşturur.
INEOS Energy Europe CEO’su Mads Gade, geminin inşasını Avrupa inovasyonu ve mühendisliği için bir kazanım olarak övdü ve ekibin AB’nin ilk tam ölçekli CO₂ depolama tesisini kurma hedefindeki hayati rolünü vurguladı. Gade: “Taşıyıcı artık bir sonraki inşaat aşamasına girerken, Greensand Avrupa’nın ilk tam CCS değer zincirini tamamlamaya yaklaşıyor” diye ekledi.
Dünyanın en büyük kimyasal üreticilerinden biri ve petrol ve gaz pazarının önemli oyuncularından biri olan INEOS, taşıyıcının sıvılaştırılmış CO₂ taşımacılığının benzersiz zorluklarıyla başa çıkmak üzere tasarlandığını açıkladı. Geminin son durağı Danimarka açıklarındaki Nini West platformu olacak . Burada CO₂, deniz tabanının 1.800 metre altındaki, milyonlarca yıldır hidrokarbonları güvenli bir şekilde tutan jeolojik oluşumlara enjekte edilecek.
OpenAI tarafından atılan bu adım, şirketin özellikle son dönemlerde şeffaflık konusunda yoğun eleştirilere maruz kalmasının ardından geldi.
Şirket, yeni oluşturulan Safety Evaluations Hub adlı internet sayfası üzerinden modellerinin zararlı içerik üretimi, jailbreak girişimleri ve halüsinasyon üretimi gibi testlerdeki performansını yayımlayacak. Şirket, bu merkezi düzenli olarak güncelleyerek özellikle büyük model güncellemeleri sonrası güvenlik performanslarını paylaşmayı planlıyor.
OpenAI blogunda yer alan açıklamada, “Yapay zekâ değerlendirme bilimi geliştikçe, model yetenekleri ve güvenliğini ölçmede daha ölçeklenebilir yöntemler geliştirme konusundaki ilerlememizi paylaşmayı hedefliyoruz. Güvenlik değerlendirme sonuçlarımızın bir kısmını buradan paylaşarak hem OpenAI sistemlerinin güvenlik performansını zaman içinde daha anlaşılır kılmayı hem de alandaki topluluk çabalarına katkı sağlamayı amaçlıyoruz.” denildi.
OpenAI’nın bu kararı, son aylarda şirketin güvenlik testleri konusunda yeterince titiz davranmadığına dair yapılan eleştirilerin ardından geldi. Özellikle bazı modellerin teknik raporlarının yayımlanmaması ve güvenlik testlerinin aceleye getirilmesi etik uzmanlar tarafından sıkça eleştirilmişti. OpenAI CEO’su Sam Altman da, Kasım 2023’te yaşanan kısa süreli görevden alınma sürecinde, model güvenliği konularında yönetim kurulunu yanıltmakla suçlanmıştı.
Geçtiğimiz ay ise GPT-4o modelinin güncellenen sürümünde kullanıcılar, modelin sorgusuz sualsiz onaylayıcı ve aşırı olumlu tepkiler verdiğini bildirdi. Sosyal medya platformu X, ChatGPT’nin problemli ve tehlikeli fikirleri alkışladığını gösteren ekran görüntüleriyle doldu. Bu gelişmeler üzerine OpenAI, modeli geri çekmek zorunda kaldı.
Bu tip sorunların tekrar yaşanmaması adına OpenAI, bir dizi düzeltme ve önlem alacağını açıkladı. Bu önlemler arasında, bazı modellerin lansman öncesinde sınırlı kullanıcılarla test edilmesini sağlayacak “alpha aşaması” adlı yeni bir opt-in sistem de bulunuyor. Böylece, kullanıcı geri bildirimleriyle modellerin piyasaya sürülmeden önce daha güvenli hale getirilmesi hedefleniyor.
Şirketin bu yeni adımı, yapay zekâ sektöründe güvenliğin ön planda tutulduğu bir yaklaşımın habercisi olarak değerlendiriliyor. OpenAI yönetiminin, gelecekte daha kapsamlı testleri de merkezi platforma dahil etmesi bekleniyor.
SpaceX tarafından yapılan açıklama, FCC’nin GPS dışında yeni sistemlerin araştırılmasına yönelik başlattığı kamuoyu araştırması sürecine yanıt olarak geldi.
FCC’nin temel hedefi, yalnızca ABD Savunma Bakanlığı’nın kontrolünde olan GPS’e bağımlılığı azaltmak ve yeni nesil PNT sistemlerini hayata geçirmek. SpaceX’in mektubunda, alçak yörüngede (LEO) çalışan uydu takımyıldızlarının PNT hizmetlerini geniş bant internet ve mobil bağlantı ile entegre şekilde sunabileceği vurgulandı. Şirket, Starlink’in cep telefonu entegrasyonlu versiyonunda zaten PNT sistemleri üzerinde çalıştığını ve bu hizmetin T-Mobile işbirliğiyle Temmuz ayında beta olarak başlayacağını açıkladı.
SpaceX, doğrudan cihaza hizmet sunan bu sistem sayesinde hem Amerika’da hem de dünya genelinde (130’dan fazla ülkede) yeni nesil konum hizmetlerinde liderlik rolü üstlenebileceğini iddia ediyor. Mektupta, Starlink uydularının GPS’e bağımlı olmadan çalışabildiği, bu özelliğin de güvenli ve dayanıklı bir PNT altyapısının temelini oluşturduğu belirtildi.
SpaceX, FCC’yi eleştirirken rakiplerine de serzenişte bulundu
SpaceX, mektubunda sadece kendi teknolojisini tanıtmakla kalmadı; rakip şirket EchoStar’ı da eleştirdi. EchoStar’ın mobil uydu hizmetleri için ayrılan 2GHz frekans bandını etkin kullanmadığını savunan şirket, FCC’nin bu bandın kullanım koşullarını denetlemesi gerektiğini vurguladı. FCC de EchoStar’ın bu bandı mevcut yetkilendirme şartlarına uygun kullanıp kullanmadığını kamuoyundan gelen görüşlerle değerlendirmeye başladı.
Öte yandan yalnızca SpaceX değil, Apple’ın uydu sağlayıcısı Globalstar da FCC’ye yazı göndererek kendi uydularının GPS’e alternatif ya da tamamlayıcı olabileceğini belirtti. Globalstar, uydularının GPS’ten farklı bir bantta yayın yaparak sinyal karıştırma ve sahtecilik saldırılarına karşı daha dayanıklı olduğunu, ayrıca 2.4GHz’deki güçlü sinyallerle performans ve güvenilirlik sunduğunu öne sürdü.
FCC’nin önümüzdeki aylarda GPS alternatifi sistemlerle ilgili kamuoyundan gelen veriler doğrultusunda nasıl bir strateji izleyeceği merak konusu. Ancak görünen o ki uzaydan sağlanan konum ve zamanlama hizmetleri, önümüzdeki yıllarda büyük bir dönüşümün eşiğinde.
Yapay zekâ destekli influencer pazarlama platformu Winfluencer, İTÜ ARI Teknokent’ten aldığı yeni yatırımla küresel büyüme yolunda önemli bir adım attı. İlk temelleri İTÜ Çekirdek Kuluçka Merkezi’nde atılan Winfluencer, Big Bang Startup Challenge sahnesinde öne çıkarak dikkatleri üzerine çekmişti.
Yapay zeka girişimi Winfluencer, İTÜ ARI Teknokent’ten yatırım alıyor
Bugün ise İTÜ Magnet çatısı altında büyümesini sürdüren girişim, aldığı yatırımla global pazarlarda daha iddialı bir konuma gelmeyi hedefliyor. Son olarak Almanya’da Innogate keşif haftasına katılan Winfluencer, markalar ile içerik üreticileri arasında veri temelli ve ölçülebilir iş birlikleri sunan teknolojisiyle fark yaratıyor.
Yapay zeka girişimi Winfluencer, İTÜ ARI Teknokent’ten yatırım alıyor
Platform, markaların influencer seçiminden kampanya yönetimine, performans izleme ve başarı tahminine kadar tüm süreci yapay zekâ ile otomatikleştiriyor. Bu sayede hem markalar hem de içerik üreticileri için şeffaf, hızlı ve sonuç odaklı bir deneyim sunuluyor. Halihazırda 50’den fazla büyük markayla çalışan ve 80’i aşkın müşteriye hizmet veren Winfluencer, aynı zamanda dört stratejik ajans ile iş birliği içerisinde.
Platformda aktif olarak kampanyalara katılan binlerce influencer yer alıyor. Yapay zekâ sayesinde içeriklerin kalitesi analiz ediliyor, etkileşim potansiyeli önceden tahmin ediliyor, böylece pazarlama süreçleri daha verimli hâle geliyor.
İTÜ ARI Teknokent Genel Müdürü Prof. Dr. Attila Dikbaş, teknoloji tabanlı girişimlerin global sahnede değer yaratması gerektiğine dikkat çekerek, Winfluencer’ın bu vizyonun başarılı bir örneği olduğunu vurguladı. Girişim, yakın zamanda Innogate’in İngiltere programı kapsamında Londra’ya açılmayı hedefliyor.
Kurucu ortak ve Genel Müdür Funda Yener ise İTÜ ekosistemi sayesinde geldikleri bu noktada, uluslararası pazarlarda daha da büyümeyi planladıklarını ifade etti. Türkiye’nin teknoloji ihraç eden bir ülke olma vizyonuna katkı sunan Winfluencer, Ar-Ge’ye dayalı çözümleriyle bu hedef doğrultusunda emin adımlarla ilerliyor.
Hindistan Hükümeti, Foxconn ve HCL Group ortaklığında kurulacak yarı iletken fabrikasına onay verdi. Yatırımın toplam büyüklüğü 37.06 milyar rupi, yani yaklaşık 433 milyon dolar.
Bu yeni tesis, Hindistan’ın kuzeyindeki Uttar Pradesh eyaletinde inşa edilecek ve 2027 yılında faaliyete geçmesi planlanıyor. Hindistan Enformasyon Bakanı Ashwini Vaishnaw, projeyi çarşamba günü yapılan bir kabine toplantısında kamuoyuna duyurdu.
Foxconn’un bu yatırımı, sadece firmanın büyüme hedeflerine değil, aynı zamanda Apple’ın Çin’den uzaklaşma stratejisine de hizmet ediyor. Uzun süredir Çin’de üretim yapan Apple ve tedarikçileri, ABD ile Çin arasında süregelen ticaret savaşlarının etkisiyle alternatif üretim üsleri arıyor. Özellikle ABD’nin Çin’e uyguladığı yüksek gümrük tarifeleri, teknoloji devlerini Hindistan gibi ülkelere yöneltti.
Yeni kurulacak fabrika, özellikle akıllı telefonlar, dizüstü bilgisayarlar, otomobiller ve diğer tüketici elektroniği ürünlerinde kullanılan ekran sürücü çiplerinin üretimini gerçekleştirecek. Aylık 20.000 yarı iletken plakası ve 36 milyon çip üretim kapasitesine sahip olması planlanan tesis, Hindistan’ın yarı iletken üretiminde ciddi bir oyuncu haline gelmesini hedefliyor.
Hindistan, gelecekte Apple’ın ana üretim merkezi olabilir
Bernstein analizine göre, Apple’ın 2025 yılı sonuna kadar iPhone üretiminin %15-20’sini Hindistan’da gerçekleştirmesi bekleniyor. Şu anda bu oran %10-15 civarında. Foxconn’un Hindistan’da iPhone üretimine ilk olarak 2019 yılında başladığı ve özellikle Çin’de yaşanan pandemi kaynaklı gecikmeler sonrası üretim kapasitesini hızla artırdığı biliniyor.
Hindistan hükümeti ise bu tür yatırımları Yarı İletken Misyonu adı verilen programla destekliyor. Bu program kapsamında onaylanan projelere maliyetin %50’sine kadar devlet desteği veriliyor. Foxconn’un yeni fabrikası, bu program kapsamında kurulacak altıncı yarı iletken tesisi olacak.
Öte yandan, Hindistan’da çip üretimi halen zorlu bir süreç. Foxconn, daha önce Vedanta ile 19.5 milyar dolarlık bir yatırım planlamış ancak bu projeden 2023 yılında çekilmişti.
Bu son yatırım kararı, hem Apple’ın Çin’e olan bağımlılığını azaltma planlarının hem de Hindistan’ın küresel yarı iletken üretiminde söz sahibi olma hedeflerinin somut bir adımı olarak görülüyor.
KoçDigital ev sahipliğinde MEXT Teknoloji Merkezi’nde gerçekleştirilen KoçDigital Summit 2025, yapay zekâ, tedarik zinciri ve Endüstri 4.0 teknolojileri odağında iş dünyasına değer katan önemli içgörüler ve sektörel başarı hikayelerine ev sahipliği yaptı. Türkiye’nin en büyük yapay zekâ zirvesine, 13 farklı sektörden 200’ü aşkın şirket temsilcisi katıldı.
500’ün üzerinde proje, 350 milyon dolar ek karlılık
Zirvenin açılış konuşmasını yapan KoçDigital Managing Director Evren Dereci, yapay zekânın küresel ekonomiye olan etkisine dikkat çekerek, 2030 yılına kadar bu etkinin 15,7 trilyon doları bulmasının beklendiğini vurguladı. KoçDigital’in bu alandaki öncü rolünü vurgulayan Evren Dereci,“KoçDigital olarak son 3 yılda 14 ülkede 150’den fazla müşterimizle hayata geçirdiğimiz 500’ün üzerinde projeyle 350 milyon dolar tekrar eden karlılık ve 85 milyar dolarlık bir ekonomiyi destekliyoruz” dedi. Ayrıca yapay zekâ uygulamaları sayesinde müşterilerinin üretim kapasitelerinde yüzde 5 ila 25 artış, planlanmamış bakım oranlarında yüzde 50 azalma ve üretim maliyetlerinde yüzde 10-25 düşüş sağladıklarını kaydetti.
Dereci, sunumunda günümüz dünyasını şekillendiren demografik değişimler, teknolojik gelişmeler, güç dengesinin yayılması ve jeopolitik değişimler gibi önemli megatrendlere de değindi. KoçDigital’in bu karmaşık yapıyı fırsata çevirme ve bölgesel bir ekosistem oluşturma vizyonunu paylaştı.
KoçDigital, yapay zekayı sahada konuşur hale getirdi
Evren Dereci, KoçDigital’in yapay zekâyı dört ana alanda Üretkenlik, (Generative AI), Üretim (Manufacturing AI), Müşteri Analitikleri (Customer AI) ve Kurumsal AI (Enterprise AI) alanlarında dönüşüm programları uyguladığını ve bu sayede müşteri memnuniyetini artırdıklarını, operasyonel verimlilik sağladıklarını ve iş değerine katkıda bulunduklarını belirtti. Dereci,“Yalnızca teknoloji üretmiyoruz; ürün ve servislerimizi kendimiz geliştiriyor, gerçek hayat örnekleriyle canlı demolar sunuyoruz. Üretim tesisleri içindijital ikizlerle başladığımız yolculukta bugün ‘konuşan fabrikalara’ ulaştık. Platform360 ürünümüz ile Endüstri 4.0 dönüşümü ve Supply Dynamics ürünümüz ile tedarik zinciri planlama projelerinde yapay zekâyı artık sahada, karar destek sistemlerinde, üretim hatlarında sonuç alır hale getirdik” şeklinde konuştu. Dereci, şirketin Gentio çözümüyle yapay zekâ uygulamalarında yüzde 30’a varan maliyet tasarrufu ve projeleri devreye alma süreçlerinde 4 kata kadar hızlanma sağladığına dikkat çekti.
Hedef, yapay zekada ve endüstriyel dönüşümde bölgesel liderlik!
KoçDigital’in başarıları sadece Türkiye ile sınırlı kalmıyor. Şirketin Paris’te Orman Bakanlığı iş birliğiyle yürüttüğü orman yangınları risk tahminleme projesi, uluslararası alanda büyük takdir topladı. Sürdürülebilirlik alanındaki su kaynaklarının etkin kullanımını hedefleyen projesi de 2024 yılında Davos’da akredite edildi. Ayrıca 2025 itibarıyla KoçDigital insansı robotların Türkiye’deki tesislerde yerini alacağı duyuruldu. Evren Dereci, KoçDigital’in yapay zekâ alanındaki hedefini net bir şekilde ortaya koyarak, “Hedefimiz sadece Türkiye’de değil, bölgede de yapay zekâ alanında liderlik” dedi.
Zirvede, ‘Yapay Zekâ Tabanlı Yeni Nesil İş Modelleri’, ‘Sektörel Başarı Hikayeleri ve Panel Oturumları’, ‘Geleceğin Fabrikaları ve Dijital Üretim Çözümleri’, ‘Yapay Zekâ ile Güçlenen Dayanıklı ve Rekabetçi Tedarik Zinciri Dönüşümü’ ve ‘Veri Yönetişimi ve Modernizasyon Yaklaşımları’ gibi konular ele alındı.
Bankalararası Kart Merkezi (BKM), 2025 yılının Nisan ayına ait kartlı ödeme verilerini açıkladı. Rakamlar, dijital ödemelerdeki hızlı büyümenin devam ettiğini gösteriyor. Nisan ayında toplam 1,78 trilyon TL tutarında 1,60 milyar adet kartlı ödeme işlemi gerçekleşirken, mağaza içi yapılan her 5 kartlı ödemeden 4’ü temassız olarak yapıldı. İnternetten kartlı ödemeler ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 78’lik büyüme ile 545,4 milyar TL’ye ulaştı.
Dijital ödemelerde güçlü büyüme devam ediyor
BKM verilerine göre Nisan 2025 itibarıyla Türkiye’deki toplam kart sayısı 446,3 milyon adede ulaşarak, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10’luk bir artış gösterdi. Bu kartların 133,2 milyonu kredi kartı, 212,0 milyonu banka kartı ve 101,1 milyonu ise ön ödemeli kart olarak raporlandı.
Kart sayılarındaki büyüme oranları incelendiğinde, banka kartlarının yüzde 11 ile en hızlı büyüyen kategori olduğu görülüyor. Bunu yüzde 9’luk artışla kredi kartları ve yüzde 8’lik artışla ön ödemeli kartlar takip ediyor.
Nisan ayında kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile yapılan toplam ödeme tutarı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 58 artarak 1,78 trilyon TL’ye ulaştı. Bu tutarın büyük bir kısmını, 1,52 trilyon TL ile kredi kartları oluştururken, banka kartları ile 247,9 milyar TL, ön ödemeli kartlar ile ise 19,2 milyar TL tutarında ödeme gerçekleştirildi.
Özellikle kredi kartı ile yapılan ödemelerdeki yüzde 63’lük büyüme dikkat çekiyor. Banka kartları ile yapılan ödemelerde de yüzde 41’lik güçlü bir artış yaşanırken, ön ödemeli kartların kullanımında ise yüzde 11’lik bir düşüş gözlemlendi.
Kartlarla yapılan toplam işlem adedi de 1,60 milyar olarak gerçekleşti ve geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10’luk bir artış kaydetti. Bu işlemlerin 911,3 milyon adedi kredi kartları ile yapılırken, 617,9 milyon adedi banka kartları, 74,8 milyon adedi ise ön ödemeli kartlar ile gerçekleştirildi.
İşlem adedi açısından incelendiğinde, banka kartlarının yüzde 15 ile en yüksek büyüme oranına sahip olduğu görülüyor. Bu veriler, tüketicilerin günlük alışverişlerinde banka kartlarını daha fazla tercih etmeye başladığını gösteriyor.
İnternetten yapılan kartlı ödemeler, Nisan 2025’te geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 78 gibi etkileyici bir oranda artarak 545,4 milyar TL’ye ulaştı. İnternetten yapılan kartlı ödemelerin toplam kartlı ödemeler içindeki payı da yüzde 30’a yükseldi.
Bu oran, geçen yılın aynı döneminde yüzde 27 seviyesindeydi. İşlem adedi açısından bakıldığında, internetten yapılan kartlı ödeme adedi yüzde 11 artarak 225,2 milyon adede ulaştı. İnternetten yapılan kartlı ödemelerin toplam işlemler içindeki payı ise yüzde 15 olarak gerçekleşti. Bu veriler, Türkiye’de e-ticaretin ve dijital ödemelerin hızla büyümeye devam ettiğini gösteriyor.
BKM verilerine göre, Nisan 2025’te mağaza içi yapılan her 5 kartlı ödemeden 4’ü temassız olarak gerçekleşti. Temassız ödemelerin mağaza içi ödemeler içindeki payı yüzde 81’e ulaştı. Bu oran, geçen yılın aynı döneminde yüzde 78 seviyesindeydi.
Temassız ödeme adedi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13 artarak 1,07 milyar adede ulaşırken, temassız ödeme tutarı ise yüzde 59 artarak 567,2 milyar TL olarak gerçekleşti. Bu veriler, temassız ödeme teknolojisinin tüketiciler tarafından benimsendiğini ve standart bir ödeme yöntemi haline geldiğini gösteriyor.
BKM’nin açıkladığı veriler, Türkiye’de ödeme sistemlerinin hızla dijitalleştiğini gösteriyor. İnternetten yapılan kartlı ödemelerin toplam içindeki payının artması, temassız ödemelerin yaygınlaşması ve banka kartlarının kullanımının artması, bu dijitalleşme sürecinin önemli göstergeleri olarak öne çıkıyor.
BKM’nin açıklamasında, bir üyenin bildirimlerindeki düzenleme sonucunda bazı ön ödemeli kartların kategorisinin banka kartı olarak değiştirildiği ve bu kartlarla yapılan işlemlerin Nisan 2025 itibarıyla banka kartı altında raporlanacağı bilgisi de paylaşıldı.
1990 yılında 13 kamu ve özel Türk bankasının ortaklığıyla kurulan ve 2020 yılında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A.Ş.’nin hâkim hissedarı olduğu BKM, ödeme sistemleri ekosistemine güvenli ve hızlı çözümler üreten teknoloji odaklı bir kurum olarak bu dijitalleşme sürecine önemli katkılar sağlıyor.
BKM, yerli ve milli kart şeması TROY, çevrimiçi ödeme doğrulama sistemleri GO ve 3D-Secure, Kamu Ödeme Geçidi, TR Karekod Yönlendirme Sistemi, Kolay Adresleme ve dijital cüzdan BKM Express gibi çeşitli hizmetleriyle, Türkiye’de dijital ödemelerin gelişimine katkıda bulunmaya devam ediyor.
BKM’nin 2025 Nisan ayı verileri, Türkiye’de kartlı ödemelerin ekonomi içindeki payının giderek arttığını gösteriyor. Toplam 1,78 trilyon TL’lik kartlı ödeme hacmi, ekonominin önemli bir kısmının artık kartlar üzerinden döndüğünü ortaya koyuyor.
Özellikle internetten yapılan kartlı ödemelerde görülen yüzde 78’lik artış ve temassız ödemelerin mağaza içi ödemelerin yüzde 81’ini oluşturması, Türkiye’nin dijital ödeme sistemlerinde hızla ilerleyen bir ülke olduğunu gösteriyor.
Sony, Trump’ın tarifelerini karşılamak için PS5 fiyatlarında artış düşünüyor. Şirket ayrıca PlayStation üretimini ABD’ye taşıma fikrine de sıcak bakıyor.
Sony PS5 fiyatı için tarife değişikliği gündemde
Sony, gelecek yıl için mali tahminini duyurdu ve 100 milyar yen (yaklaşık 680 milyon $) tutarındaki tarifelerden etkilenmeyi bekliyor. Şirket, telafi etmek için üretimi ABD’ye taşıma ve tüketiciler için fiyatları artırma gibi seçenekleri değerlendirdiğini söylüyor.
Şirketin kazanç görüşmesi sırasında yatırımcılarla konuşan Sony CFO’su Lin Tao, şirketin kârlılığı üzerindeki etkiyi azaltmak için tarifelerin fiyatını tüketicilere “aktarmayı” düşündüğünü doğruladı. Ancak Tao, PS5’ten isim vermeden bahsetti ve Sony’nin elektronik işindeki diğer yerlerdeki artışlar yoluyla konsolunun fiyatını korumaya çalışması mümkün. Sony bu yıl PS5’in fiyatını yalnızca Birleşik Krallık, Avrupa, Avustralya ve Yeni Zelanda’da artırdı.
PS5, Donald Trump’ın gümrük vergilerinin yükünü hafifletmek için üretimi ABD’ye taşıma olasılığını tartışırken CEO Hiroki Totoki’den bir çağrı aldı. Konsolun “yerel olarak üretilebileceğini” ve bunun “ileride düşünülmesi gereken” “etkili bir strateji” olacağını kabul etti.
Mart ayında sona eren 12 aylık dönemde Sony, bir önceki yıla göre hafif bir düşüşle 18.5 milyon PS5 konsolu sevkiyatı gerçekleştirdi ve şirketin toplam sevkiyat sayısı 77.7 milyona ulaştı.
Sony hala PS5 donanımının çoğunu Çin’de üretiyor ve bu nedenle oyun işi şu anda özellikle risk altında. Bu hafta duyurulan 90 günlük duraklama ve oranlardaki düşüşten sonra bile, Çin’den ABD’ye yapılan ithalatlara uygulanan %30’luk gümrük vergisi, diğer ülkelere uygulanan %10’luk orandan önemli ölçüde daha yüksek ve oyun konsolları, belirli diğer elektronik cihazlar için muafiyetlere dahil edilmedi. Microsoft, Xbox konsollarının fiyatını zaten 100 dolara kadar artırdı, ancak Nintendo, önümüzdeki ay piyasaya sürülmeden önce Switch 2 fiyatını aynı tutmayı seçti.
Tencent, Microsoft’un tuhaf bir geçmişi olan yapay zeka grubu WizardLM ekibini işe aldı. Pekin merkezli Microsoft yapay zeka araştırma grubu WizardLM’nin , WeChat ve PUBG Mobile gibi gişe rekorları kıran oyunların sahibi olan Çinli şirket Tencent’e katıldığı görülüyor.
Tencent yapay zeka tarafında güçleniyor
X’te yayınlanan bir gönderide, WizardLM içinde bir dizi projeye liderlik eden kıdemli bir AI araştırmacısı olan Can Xu, kendisinin ve ekibinin Tencent’in AI geliştirme organizasyonlarından biri olan Hunyuan’a katılmak için Microsoft’tan ayrıldığını söyledi. Hunyuan, son birkaç ayda video ve 3B nesne oluşturucuları da dahil olmak üzere AI modelleri yayınladı.
WizardLM aslında Hunyuan markalı bir model yayınladı: Hunyuan-TurboS 0416. Kendisini WizardLM’nin “kurucu ortağı” olarak tanıtan Qingfeng Sun, X’teki bir gönderide Hunyuan-TurboS 0416’nın Google’ın Gemma 3 serisi gibi “açık” AI modellerinden daha iyi performans gösterdiğini söylüyor.
Geçtiğimiz Nisan ayında, o zamanlar Microsoft’a bağlı olan ekip, OpenAI’nin GPT-4’üyle rekabet edebileceğini söylediği WizardLM-2 adlı bir AI modeli ailesi yayınladı . Ancak Microsoft, yalnızca bir gün sonra, modellerin “toksisite testinden” geçmediğini söyleyerek WizardLM-2’yi web’den çekti.
WizardLM ekibi 16 Nisan 2024’te X’te yayınladığı bir gönderide, “Model yayınlama sürecinde gerekli olan bir öğeyi yanlışlıkla atladık – toksisite testi,” diye yazdı. Açıklamada: “Şu anda bu testi hızla tamamlıyoruz ve ardından modelimizi mümkün olan en kısa sürede yeniden yayınlayacağız” ifadeleri yer aldı.
Bu arada, yapay zeka geliştirme platformu Hugging Face’te bir paylaşım yapan Hugging Face CEO’su Clément Delangue, Microsoft’un diğer WizardLM modellerini de ortadan kaldıran bu hamlesinin, bir dizi açık kaynaklı projeyi bozarak Hugging Face topluluğuna zarar verdiğini söyledi.
MediaMarkt Türkiye, 2024 yılına dair faaliyet sonuçlarını ve gelecek vizyonunu kamuoyuyla paylaştı. Şirket, 2024’te Türkiye’nin en çok tercih edilen elektronik perakendecisi konumunu korurken, MediaMarktSaturn grubunun Avrupa’daki satış performansı açısından Almanya’dan sonra ikinci büyük pazar oldu. MediaMarkt Türkiye CEO’su Hulusi Acar, Türkiye’nin bu başarıdaki katkısının kritik önemde olduğunu açıkladı.
Türkiye genelinde 102 mağaza, 4.000 çalışan ve 8 milyon MediaMarkt Club üyesiyle faaliyet gösteren şirket, Avrupa’daki 11 ülkedeki 1016 mağazasıyla toplamda 22,4 milyar euro ciro elde eden MediaMarktSaturn grubunun lokomotif pazarlarından biri oldu. Şirketin perakende medya alanında da global ölçekte 48 milyon euro ek gelir sağladığı belirtildi.
Türkiye’nin satış ve müşteri bağlılığı açısından grup içinde öne çıktığını belirten Acar, 2021’den bu yana pazarda lider olduklarını ve bu liderliği koruduklarını ifade etti. Türkiye’nin MediaMarktSaturn için stratejik bir ülke olarak konumlandığını söyleyen Acar, grup genelindeki MMSGH ülkelerinden dokuzunu geride bıraktıklarını belirtti.
Acar, 2025 yılında Türkiye tüketici elektroniği pazarının 1 trilyon TL’yi aşmasının beklendiğini açıkladı. Şirket, bu doğrultuda yatırımlarına hem dijital kanallar hem de fiziksel mağazalar üzerinden devam ediyor. MediaMarkt, omnichannel alışveriş deneyimini stratejisinin merkezine alarak müşterilerin yüzde 43’ünün bu modeli kullandığını, harcamaların yüzde 61’inin bu kanaldan geldiğini paylaştı.
Mobil uygulama üzerinden yapılan dijital satışlarda ciddi bir artış kaydedildi. 2025 mali yılının ilk çeyreğinde mobil uygulama gelirlerinin toplam dijital satışlar içindeki payı yüzde 26’dan yüzde 41’e yükseldi. Uygulamanın indirilme oranı 3,5 kat artarken, satışlarda yüzde 208’lik bir büyüme yaşandı. MediaMarkt Club programı da bu büyümeye eşlik etti. Son bir yılda 2 milyondan fazla yeni üye katıldı ve tüm satışların yaklaşık yüzde 50’si Club üyeleri üzerinden gerçekleşti.
Şirket, müşteri deneyimini geliştirmek amacıyla yapay zekâ teknolojilerinden de faydalanıyor. AI destekli chatbot ile kullanıcı soruları yanıtlanırken, “AI Hediye Bulucu” özelliği kişiye ve bütçesine göre öneriler sunuyor. Ayrıca, satış sonrası hizmetler kapsamında ürün bakım hizmetleri doğrudan müşterilerin evlerinde sağlanıyor.
MediaMarkt, PEAQ, KOENIC ve ISY gibi kendi markalarını tüm kanallar üzerinden tüketiciyle buluştururken, yerli üretimi desteklemeye devam ediyor. Şirket, yenilenmiş cihaz kategorisinde 200.000 eski cihazı geri kazanıma kazandırdı, 27.000 cihazı ise yenileyerek yeniden satışa sundu.
Görme engelli bireyler için BlindLook iş birliğiyle geliştirilen sesli yönlendirme sistemi, tüm mağazalarda aktif olarak kullanılıyor. Bu sistem aracılığıyla 46.000 kişiye erişildiği açıklandı. Teknolojiyi erişilebilir kılmayı müşteri deneyiminin bir parçası olarak tanımlayan şirket, bu uygulamaları sosyal sorumluluk değil, hizmet politikası olarak konumlandırıyor.
Kadın istihdamı da şirketin öncelikleri arasında yer alıyor. Türkiye genelindeki mağazalarda kadın çalışan oranının yüzde 50’ye çıkarılması hedefleniyor. Şirket, bu hedef doğrultusunda istihdam politikalarını şekillendiriyor.
Eğitim alanında ise Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) ile yürütülen “Eğitimle Daha İyiye” projesi kapsamında deprem bölgelerinde dört mobil öğrenim birimi kuruldu. Bu birimlerle yaklaşık 8 bin çocuğa ulaşıldı. Projede dört yıl içinde 24 bin çocuğa erişilmesi planlanıyor.
MediaMarkt Türkiye, perakende dönüşümünün merkezinde yer alarak sadece ticari başarılarla değil, toplumsal fayda üreten uygulamalarıyla da sektördeki liderliğini sürdürüyor. Şirketin 2027 yılı için belirlediği hedef, ana kategorilerde ve tüm kanallarda tüketicilerin ilk tercihi olmak.
Son on yılda, casus yazılım araçları gazetecilerin, aktivistlerin ve politikacıların telefonlarında tekrar tekrar bulundu. Bu, casus yazılım teknolojilerinin benzeri görülmemiş yaygınlaşması ve teknoloji sektöründeki koruma eksikliği konusunda endişelere yol açtı.
Sıfır tıklama saldırıları için önlemler
Meta’nın WhatsApp’ı yakın zamanda yaklaşık 90 kullanıcıyı (çoğunlukla iki düzine ülkedeki gazeteciler ve sivil toplum üyeleri) hedef alan bir bilgisayar korsanlığı kampanyası keşfettiğini açıkladı. Bir WhatsApp sözcüsüne göre, saldırının arkasında şu anda Florida merkezli özel sermaye şirketi AE Industrial Partners tarafından satın alınan İsrail casus yazılım şirketi Paragon Solutions vardı.
Paragon’un casus yazılımı Graphite’in, kullanıcılara kötü amaçlı bir PDF eki göndererek WhatsApp gruplarına sızdığı bulundu. Kullanıcıların bilgisi olmadan, WhatsApp ve Signal gibi şifreli uygulamalardaki mesajlara erişebilir ve okuyabilir.
WhatsApp’a olan şey sıfır tıklama saldırısıydı. Yani hedeflerin cihazlarının tehlikeye girmesi için herhangi bir işlem yapması gerekmiyor. Buna karşılık, kimlik avı veya tek tıklama saldırıları kullanıcının kötü amaçlı bir bağlantı veya ek ile etkileşimini gerektirir. Bir telefon sıfır tıklama yeteneğiyle enfekte olduğunda, saldırgan bir güvenlik açığından yararlanarak sessizce tam erişim elde edebilir.
Mobil tehdit koruma şirketi iVerify’ın kurucu ortağı Rocky Cole verdiği bir röportajda: “Grafit örneğinde, WhatsApp üzerinden PDF veya resim gibi bir tür yük gönderiliyor ve bu paketleri alan ve işleyen temel süreçlerde, saldırganların telefonu enfekte etmek için kullandığı güvenlik açıkları bulunuyor.” dedi.
Cole, “Her ne kadar kamuya açık raporlamada Grafit’in ayrıcalık yükseltme güvenlik açığı içinde yer alıp alamayacağı ve WhatsApp dışında çalışıp çalışmayacağı veya hatta iOS çekirdeğinin kendisine geçip geçemeyeceği” belirtilmese de, kendi tespitlerimizden ve müşterilerle yaptığımız diğer çalışmalardan, çekirdek erişimi elde etmek için WhatsApp üzerinden ayrıcalık yükseltmenin gerçekten mümkün olduğunu biliyoruz” dedi.
Kaliforniyalı bir yargıç, “çok sayıda yanlış, hatalı ve yanıltıcı hukuki alıntı ve alıntı” içeren ek bir brifing aldıktan sonra, yapay zekanın gizli kullanımı nedeniyle bir çift hukuk firmasını sert bir şekilde eleştirdi. Yargıç Michael Wilner, Bluesky’de hukuk profesörleri Eric Goldman ve Blake Reid’in de belirttiği gibi, “makul derecede yetkin hiçbir avukatın araştırma ve yazmayı yapay zekaya dış kaynak olarak vermemesi gerektiğini” söyleyerek, söz konusu hukuk firmalarına 31.000 dolarlık yaptırım uyguladı.
Yapay zeka sahte araştırma yaptı
Yargıç Milner: “Onların özetini okudum, atıfta bulundukları yetkililer tarafından ikna edildim ve daha fazla bilgi edinmek için kararları araştırdım. Neredeyse bu sahte materyallerin bir yargı emrine dahil edilmesi gibi daha korkutucu bir sonuca yol açıyordu” diyor.
Dosyada belirtildiği gibi, State Farm’a karşı açılan bir hukuk davasında davacının yasal temsilcisi, ek bir brifing için bir taslak oluşturmak amacıyla AI’ı kullandı. Ancak, bu taslak, bilgileri bir brife ekleyen ayrı bir hukuk firması olan K&L Gates’e gönderildiğinde “sahte AI tarafından oluşturulmuş araştırma” içeriyordu. Yargıç Milner: “Görünüşe göre her iki firmadaki hiçbir avukat veya personel, brifingi sunmadan önce bu araştırmayı alıntılamamış veya başka bir şekilde incelememiş” diye yazıyor.
Yargıç Milner özeti incelediğinde, “atıfta bulunulan yetkililerden en az ikisinin hiç var olmadığını” buldu. K&L Gates’ten açıklama istedikten sonra firma özeti yeniden sundu ve Yargıç Milner, özetin “ilk iki hatanın ötesinde çok daha fazla uydurma alıntı ve alıntı” içerdiğini söyledi. Daha sonra, avukatların AI kullanımını doğrulayan yeminli ifadeler vermesiyle sonuçlanan bir Neden Gösterme Emri yayınladı. Taslağı oluşturan avukat, Google Gemini’yi ve CoCounsel ile Westlaw Precision’daki AI yasal araştırma araçlarını kullandığını kabul etti.