Bosch, 2024 sonuçlarını ve 2030 hedeflerini açıkladı!

0

Bosch Grubu, 2024 mali yılına ilişkin finansal sonuçlarını ve 2030’a kadar olan stratejik yol haritasını kamuoyuyla paylaştı. Şirket, küresel ekonomik çalkantıların etkisi altında faaliyet gösterdiği bir yılda toplam 90,3 milyar Euro’luk satış geliri elde etti.

Faaliyetlerden elde edilen faiz ve vergi öncesi kâr (FVÖK) 3,1 milyar Euro seviyesinde gerçekleşirken, FVÖK marjı yüzde 3,5 oldu. Bir önceki yıla kıyasla satışlarda yüzde 1,4’lük düşüş yaşandı. Döviz kuru etkisinden arındırıldığında bu oran yüzde 0,5 olarak kaydedildi.

Bosch Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Stefan Hartung, şirketin maliyet yapısında ve portföyünde önemli iyileştirmeler sağladığını belirtirken, 2030 Stratejisi doğrultusunda tüm pazar koşullarına rağmen büyümeyi sürdürme kararlılığını vurguladı.

Şirketin stratejisi, özellikle rekabetin yoğunlaştığı ve belirsizliğin hakim olduğu küresel ortamda ilk üç tedarikçiden biri olma hedefini taşıyor. Hartung, güçlü yönlerini kullanarak bu dönemde teknoloji ve yenilikçilik odağında ilerlediklerini ifade etti.

Bosch, sadece son beş yılda gelecek teknolojilerine yaklaşık 57 milyar Euro yatırım yaptı. 2024 yılı içinde araştırma ve geliştirme harcamaları 7,8 milyar Euro’ya yükselirken, Ar-Ge oranı yüzde 8,6’ya ulaştı. Bosch Ventures aracılığıyla duyurulan 250 milyon Euro’luk yeni girişim fonu, inovasyon ekosistemine verdiği önemin göstergesi olarak öne çıktı. Şirket, yalnızca 2023 yılı içerisinde 6.700’den fazla patent başvurusuyla dünyanın en yenilikçi şirketlerinden biri haline geldi.

Sürdürülebilirlik alanında da Bosch’un kararlılığı sürüyor. Şirket, 2030 yılına kadar ürün kullanımından kaynaklanan karbon emisyonlarını 2018’e kıyasla yüzde 30 oranında azaltmayı hedefliyor.

Bu oran daha önceki yüzde 15 hedefinin iki katı olarak belirlendi. Hartung, ekonomik zorlukların iklim krizini gündemden düşürmemesi gerektiğine dikkat çekti ve sürdürülebilirliği şirketin öncelikli konularından biri olarak tanımladı.

Bosch’un 2025 yılı genel görünümünde ise temkinli bir yaklaşım öne çıkıyor. Şirket, satış gelirlerinde organik olarak yüzde 1 ila 3 arasında büyüme öngörüyor. Yüksek ön yatırımlar ve yapısal dönüşümler nedeniyle kazançların baskı altında kalması bekleniyor.

Ancak FVÖK marjında, 2024 yılına kıyasla belirgin bir iyileşme öngörülüyor. Ayrıca Johnson Controls ve Hitachi’nin HVAC iş kolunun satın alımının yıl ortasında tamamlanması halinde, 2025 yılı satışlarında yüzde 1 ila 2 puanlık ek artış bekleniyor.

Mobilite iş kolunda, Bosch’un yazılım tanımlı araçlara, elektromobiliteye ve hidrojen teknolojilerine yönelik yatırımları dikkat çekiyor. Şirket, Auto Shanghai fuarında yapay zeka destekli sürücü asistan sistemleri ve araç içi bilgisayar çözümlerini tanıttı. 2024 yılı içinde başta Avrupa ve Çin’de olmak üzere 50 elektromobilite projesi hayata geçiriliyor. Hannover Messe fuarında tanıtılan Hybrion hidrojen yığınları ile hidrojen motor teknolojisine yönelik yatırımlar da şirketin büyüme stratejisinde kilit rol oynuyor.

Dayanıklı Tüketim Malları tarafında, Bosch bu yıl yaklaşık 90 yeni elektrikli el aleti piyasaya sürmeyi planlıyor. Matter bağlantı standardını destekleyen ilk ev aletlerinden biri olan yeni buzdolabı-dondurucu modeli, farklı üreticilerle hızlı ve güvenli entegrasyon sağlıyor. Ayrıca Mısır’da kurulan yeni fabrikada yılda 350.000 adet fırın üretilmesi hedefleniyor.

Sanayi Teknolojileri sektöründe ise Bosch, yazılıma dayalı servisler ve fabrika otomasyonu çözümlerine ağırlık veriyor. Bosch Rexroth, enerji dönüşümüne odaklanan elektrikli mobil uygulamalar ve dijital hizmetler sunuyor. Şirket, 2030’a kadar yalnızca yazılım ve servislerden 1 milyar Euro’luk gelir elde etmeyi hedefliyor.

Enerji ve Bina Teknolojileri alanında, Johnson Controls ve Hitachi’nin HVAC bölümünün satın alımıyla birlikte Bosch, Kuzey Amerika ve Hindistan gibi bölgelerde büyüme öngörüyor. Yeni hibrid ısıtma sistemleri, yapay zeka destekli orman yangını tespiti çözümleri gibi teknolojiler de bu büyümeyi destekleyecek.

2024 yılının sonunda Bosch’un dünya genelindeki çalışan sayısı 417.859’a geriledi. Bu, bir önceki yıla göre 11.557 kişilik bir düşüş anlamına geliyor. Şirketin 2024 yılı içinde sağladığı serbest nakit akışı 0,9 milyar Euro olarak gerçekleşti ve likiditesi 8,2 milyar Euro’ya ulaştı. Özkaynak oranı yüzde 44,3 ile korundu.

Bölgesel bazda değerlendirildiğinde, satışlar Avrupa’da yüzde 4,9 düşüşle 44,5 milyar Euro’ya gerilerken, Amerika kıtasında yüzde 4,8, Asya Pasifik’te ise yüzde 0,7 artış kaydedildi.

Faaliyet alanı bazında en yüksek gelir 55,8 milyar Euro ile Mobilite alanından gelirken, Sanayi Teknolojileri’nde yüzde 13’lük bir düşüş yaşandı. Dayanıklı Tüketim Ürünleri yüzde 1,6 artışla 20,3 milyar Euro, Enerji ve Bina Teknolojileri ise yüzde 2,7 artışla 7,5 milyar Euro satış geliri elde etti.

Waymo otonom araç fabrikası açacak

Waymo, Arizona eyaletinin Phoenix şehrinin banliyölerinde bulunan Mesa’da yeni bir otonom araç fabrikası kurma planlarını açıklayarak çarpıcı büyümesini vurguladı. Üretim ortağı Magna ile ortaklaşa işletilecek olan 22 bin metrekarelik tesis, otonom taksi şirketi tarafından “milyonlarca dolarlık bir yatırım” olarak tanımlanıyor.

Waymo’nun çarpıcı ölçeklenmesini daha da hızlandırmaya yönelik, şirket şu anda San Francisco, Phoenix, Los Angeles ve Austin’de her hafta 250.000’den fazla ücretli yolculuk sağlıyor. “Waymo Sürücü Entegrasyon Tesisi” olarak tanımlanan fabrika, başlangıçta Jaguar I-Pace SUV’larını arabaların kendilerini sürmesini sağlayan tamamen otonom teknolojiyle donatmaktan sorumlu olacak. Waymo, web sitesinde bir blog yazısı aracılığıyla haberi duyururken, şirketin ne kadar hızlı genişlediğine dair nadir bir içgörü sağladı.

Waymo otonom araç fabrikası ile üretime hazırlanıyor

Açıklamada: “Waymo One şirketin araç çağırma hizmeti son ​​birkaç yılda önemli ölçüde büyüdü. Ayrıca, San Francisco, Los Angeles, Phoenix ve Austin’de 1.500’den fazla araçla daha fazla yolcu ağırladıkça ticari filomuzu da kademeli olarak büyüttük. Bu yılın başlarında Jaguar’dan son teslimatımızı aldık ve önümüzdeki yıl filomuz için 2.000’den fazla tamamen otonom I-Pace aracı üreteceğiz” ifadelerine yer verildi. Bunlar, Waymo’nun 2026 hedefleri olarak Atlanta, Miami ve Washington, D.C.’yi göstermesiyle mevcut lokasyonların yanı sıra yeni lokasyonlarda da hizmete sunulacak.

Tesis yalnızca Jaguar otonom araçları üretmeye odaklanmayacak. Ayrıca şirketin altıncı nesil Waymo Driver teknolojisini, Çinli marka Zeekr tarafından geliştirilen RT ile başlayarak diğer araç platformlarına entegre etmek için de kullanılacak. Bunun ötesinde, Waymo’nun hedefi fabrikanın yüksek hacimlerde aynı anda birden fazla platform inşa etmesi ve bu da otomatik bir montaj hattının tanıtımının habercisi olacak. Nihai hedef, Mesa’da yıllık bazda “on binlerce” Waymo AV üretilmesi.

Mesa’yı Waymo için bu kadar çekici bir lokasyon yapan faktörlerden biri de Phoenix’teki yerleşik pazarına yakınlığı. Şirket, bir araç üretim hattından çıktığında ve doğrulandığında, yarım saat içinde doğrudan fabrikadan çıkıp şehirde faaliyete geçebileceğini söylüyor. Diğer şehirler için ayrılmış araçlar, yerel depolarına gönderildikten sonra “birkaç saat” içinde hizmete sokulabilir.

Zeekr RT, Waymo filosuna yönelik tek yeni otonom taksi değil. Şirket ayrıca Hyundai ile Koreli devinin Ioniq 5 modelinin Waymo’nun altıncı nesil teknolojisiyle entegre edilmesini sağlayacak bir anlaşma yaptı, ancak bu arabalar otomobil üreticisinin Georgia, Bryan County’deki yeni tesisinde monte edilecek.

Fosil yakıtsız çelik üretimi için yeni yatırım

0

İsveçli şirket fosil yakıtsız çelik üretmek için 740 MW’lık elektrolizörler kuruyor. En yoğun döneminde, geleneksel yöntemlerle karşılaştırıldığında çok daha az emisyonla çelik üretecek tesiste 3000 personel çalışacak.

Fosil yakıtsız çelik üretimi ne anlama geliyor?

Yeşil hidrojenle çalışan çelik üretim tesisi şekilleniyor ve 740 MW elektrolizörler Kuzey İsveç’teki Boden’deki tesise gönderildikten sonra 2026’ya kadar üretime başlama yolunda. Tesisin arkasındaki şirket olan Stegra, üretim sürecinde kömürü yenilenebilir hidrojenle değiştirerek yeşil çelik üretmeyi hedefliyor.

Yüksek çok yönlülüğü, kusursuz dayanıklılığı ve yüksek uygun fiyatı nedeniyle çelik, tüketim mallarından inşaata, ulaşıma ve üretime kadar çeşitli uygulamalarda kullanılıyor. Etrafımızdaki modern dünya çelikle inşa edilmiştir. Ancak çeliğin her yerde kullanılması yüksek bir çevresel maliyete yol açıyor.

Tahminler, üretilen her ton çeliğin 1,9 ton karbon emisyonu ürettiğini gösteriyor. Yüksek çelik talebi, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde dokuzundan sorumludur ve bunun sonucunda daha sıcak bir gezegen ve daha aşırı hava olayları meydana gelir. Ülkeler önümüzdeki birkaç on yıl içinde emisyonlarını “net sıfıra” düşürmeyi hedeflerken, çelik üretimi gibi süreçlerin büyük bir yeniden düşünmeye ihtiyacı var ve Stegra tam olarak bunu yapıyor.

2020 yılında kurulan İsveç merkezli Stegra, azaltılması zor endüstrileri karbondan arındırmayı hedefliyor. Bu alanlar genellikle fosil yakıtlara dayanıyordu ancak aynı zamanda ekonominin büyümesi için vazgeçilmezdi. Stegra’nın bu tür endüstrileri karbondan arındırma yönündeki cesur hamlesi, Boden’deki tesisteki çelikle başlıyor.

Çelik üretimi, demir cevherinin erime noktasının altındaki sıcaklıklarda katı halde doğrudan indirgendiği doğrudan indirgeme işlemi için kömür veya fosil gaza dayanıyordu. Bu, daha sonra çelik yapmak için kullanılan süngerimsi demirin oluşumuyla sonuçlanıyor. Stegra’nın yaklaşımı, yüksek fırınlar kullanılmayacağı için süreçten kaynaklanan karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltacak olan bu kritik adımda yeşil hidrojenle müdahale etmeyi içeriyor.

Fransa robot ordu hedefi belirledi

Fransa, dünya çapındaki ülkeler savaşın geleceğini düşünürken, robotlara olan savaş bağımlılığını artırıyor. Birçok ülke savaşta robotları konuşlandırmayı tartışırken, Fransa bu hedefe ulaşmak için somut bir yol haritası geliştirdi.

Fransa robot ordu çalışmalarına başladı

Ülkenin devam eden otonom sistem denemelerine dahil olan üst düzey askeri yetkililer ve savunma sektörü paydaşlarını alıntılayan bir AFP raporuna göre, Fransa Silahlı Kuvvetler Bakanlığı 2040 yılına kadar savaş alanına hazır robotik sistemler teslim etme yolunda ilerliyor. Bu zaman çizelgesi, robotik platformları gelecekteki kuvvet yapılarına entegre etmeyi amaçlayan bir tatbikat olan Collaboration Homme-Machine (CoHoMa) mücadelesinin üçüncü yinelemesinde yeniden teyit edildi.

Fransız Ordusu için Gelecekteki Savaş Programları Komutanı General Bruno Baratz, operasyonel kara robotik yeteneklerinin üç yıl içinde ön cephe birliklerine sunulabileceğini söyledi. Baratz, mevcut geliştirme çabalarını yönlendiren aciliyeti vurgulayarak, “2040’tan çok önce savaş unsurlarımız için pratik fayda sağlayan gelişmiş sistemler konuşlandırmayı öngörüyoruz” dedi.

Paris’in batısındaki bir test tesisinde düzenlenen son CoHoMa denemelerinde, çeşitli hareketlilik çözümleri, bacaklar, tekerlekler ve paletli sistemlerle donatılmış otonom platformlar, zorlu arazilerde ve yapay engellerin arasından manevra yaptı. Bu makinelere, doğaçlama tuzaklardan kaçınma, arazi keşfi yapma ve hayali düşman çatışması altında zemini tutma gibi çeşitli savaş alanı simülasyonları görevi verildi. Fransız Ordusu Teknik Bölüm Müdürü General Tony Maffeis, insansız sistemlerin keşif ve patlayıcı mühimmat imhası gibi düşük temaslı rollerde zaten etkili olduğunu kanıtladığını söyledi.

Maffeis: “Robotlar, çevre güvenliği ve mayın temizleme için kullanıldığında bir kuvvet çarpanıdır,” dedi. Ancak, bu tür platformlara doğrudan muharebe rolleri emanet edilmeden önce önemli mühendislik ve taktik engellerin kaldığını kabul etti. Maffeis: “Robotlar, birliklerimizin ölümcüllüğünü ve hayatta kalma kabiliyetini artırmalı, manevrayı engellememeli veya karar vermeyi geciktirmemelidir” ifadelerini kullandı.

MIT masa tenisi robotuna yeni bir soluk getirdi

0

MIT mühendisleri, profesyoneller gibi masa tenisi oynayabilen hızlı ve hafif bir robotik kol üretti. Yüksek hızlı doğruluk için tasarlanan robot, bir masa tenisi masasının bir ucunda oturuyor ve topları geri döndürmek için standart bir kürek kullanıyor. Topun nereye düşeceğini ve ona en iyi nasıl vurulacağını tahmin etmek için bir dizi yüksek hızlı kamera ve güçlü bir kontrol sistemine güveniyor.

MIT masa tenisi robotu ile önemli bir başarı yakaladı

Test sırasında araştırmacılar, robota birbiri ardına 150 top attı. Makine, üç vuruş türünde %88’lik bir başarı oranıyla yanıt verdi: döngüler (üst dönüş), vuruşlar (doğrudan vuruşlar) ve kesmeler (geri dönüş). Etkileyici bir şekilde, vuruş hızı en iyi insan oyuncuların dönüş hızlarına yaklaşıyor ve önceki tüm masa tenisi robotlarından daha hızlı.

Araştırma ekibi, bu sistemin sadece bir oyundan daha fazlası olduğunu söylüyor. Robotun menzilini genişletmeyi ve gelecekteki robotik eğitim sistemlerinde kullanmayı düşünüyorlar. Bunlar, insanların gerçekçi bir robotik rakibe karşı pratik yapmalarına ve tepki becerilerini keskinleştirmelerine yardımcı olabilir. Ancak teknolojinin daha geniş etkileri de var.

MIT lisansüstü öğrencisi David Nguyen: “Özellikle nesneleri gerçekten hızlı ve hassas bir şekilde yakalamakla ilgili olarak çözdüğümüz sorunlar, bir robotun dinamik manevralar yapması ve uç etki edicisinin bir nesneyle gerçek zamanlı olarak nerede buluşacağını planlaması gereken senaryolarda potansiyel olarak yararlı olabilir” dedi.

Ping pong oynayan robotlar yeni değil. Araştırmacılar 1980’lerden beri bu karmaşık oyunu oynayabilecek makineler üretmeye çalışıyorlar. Hızlı motorlar, hassas kontroller, gerçek zamanlı görüş ve akıllı planlama arasında hassas bir denge gerektiriyor. MIT’nin tasarımı bu dengeyi daha da ileri taşımayı amaçlıyor.

Nguyen: “Robotikteki kontrol sorunlarının yelpazesini düşünürseniz, bir uçta genellikle yavaş ve çok hassas olan bir nesneyi alıp iyi kavradığınızdan emin olmak gibi manipülasyon var. Diğer uçta ise dinamik olmak ve sisteminizdeki bozulmalara uyum sağlamakla ilgili olan hareket kabiliyetiniz var” diyor. Ayrıca Nguyen: “Ping pong bunların arasında yer alır. Hala manipülasyon yapıyorsunuz, yani topa vururken hassas olmanız gerekiyor, ancak 300 milisaniye içinde vurmanız gerekiyor. Yani, dinamik hareket ve hassas manipülasyonun benzer sorunlarını dengeliyor” ifadelerini kullandı.

Uber ve WeRide otonom taksi ağını genişletiyor

Uber ve WeRide, otonom taksileri devreye sokma yarışının hız kazanmasıyla birlikte çıtayı bir kez daha yükseltti. Yolculuk çağırma devi ve Çinli otonom teknoloji şirketi, önümüzdeki beş yıl içinde 15 yeni şehirde robotaksi hizmeti sunarak ilişkilerini daha da genişletmeye hazır olduklarını duyurdu. Bu aşamada belirli bir lokasyon belirlenmedi ancak Uber ve WeRide, hepsinin ABD ve Çin dışında, bazılarının da Avrupa’da olacağını doğruladı.

Uber ve WeRide otonom taksi hizmetini büyütüyor

Her durumda, WeRide otonom araçları ve teknolojiyi tedarik edecek, Uber ise filo operasyonundan sorumlu olacak. Bu duyuru, ikili arasındaki gelişen ilişkideki son gelişmeyi işaret ediyor. Geçtiğimiz yılın eylül ayında, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Abu Dabi’de otonom taksi hizmeti sunmak için stratejik bir ortaklık kuracaklarını doğruladılar ve bu hizmet daha sonra Aralık ayında başlatıldı. Bunu, Nisan ayında ikilinin, yerel Yollar ve Transit Otoritesi ile çalışmayı kabul ederek, komşu BAE eyaleti Dubai’de de bir hizmet sunacağının teyidi izledi. Ancak bu son haber, her yıl birkaç yeni şehrin eklenmesiyle birlikte, tahmini ölçek nedeniyle bugüne kadarki en önemli küresel robotaksi anlaşmasını oluşturuyor.

WeRide CEO’su Tony Han: “Uber ile ortaklığımızı yeni zirvelere taşımaktan heyecan duyuyoruz. Birden fazla kıtada yeni şehirlere genişlemek, her iki şirketin de teknolojimize olan güvenini ve yenilikçi, sürdürülebilir ulaşım çözümlerine olan ortak bağlılığımızı yansıtıyor. Bu genişleme, WeRide’ın küresel büyümeye yönelik iddialı stratejisiyle örtüşüyor. Otonom sürüş çözümlerini dünya çapındaki insanlar için daha uygun fiyatlı ve erişilebilir hale getirmek” dedi.

WeRide, bu yılın başlarında beş farklı ülkede (Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri ve Fransa) sürücüsüz araç ruhsatı alan ilk şirket olarak küresel ayak izini genişletme arzusunu gizlemedi. Bu arada Uber, dünya çapındaki pazarlarda platformunda daha fazla otonom araç sunmayı amaçlayan çok sayıda anlaşmaya imza attı. Gerçekten de birkaç gün önce, May Mobility, Volkswagen, WeRide, Waymo, Wayve, BYD ve Avride ile diğer anlaşmaların yanı sıra başka bir Çin şirketi olan Momenta ile bir ortaklık duyurdu.

WeRide anlaşmasıyla ilgili bir basın bülteni yayınladıktan hemen sonra, bu yılın ilerleyen zamanlarında Orta Doğu’daki “kilit bir pazarda” robotaksi sunmak için Guangzhou’nun Pony.ai ile ortaklık kuracağını da doğruladı.

LinkedIn’e göre en hızlı büyüyen sektörler hangileri?

0

Her bahar, yeni mezunlar ilk pozisyonlarını kapmak için iş piyasasına koşuyor. Ancak, gerçek dünya deneyimi az olduğundan, bir pozisyon elde etmek zor olabili. Veriler, özellikle yeni üniversite mezunlarının sıkıntı çektiğini gösteriyor. LinkedIn, yeni mezunların iş piyasasında gezinmesine yardımcı olmak için en hızlı büyüyen sektörler, iş unvanları, şehirler ve daha fazlası hakkında içgörüler sunan Grad Guide 2025’i yayınladı.

LinkedIn’e göre en hızlı büyüyen sektörler yeni mezunlar için fırsat

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, teknoloji rolleri en hızlı büyüyen unvanlar arasındaydı ve 2023 ile 2024 yılları arasında lisans mezunları arasında yapay zeka mühendisi başı çekiyordu:

Yapay zeka temasına devam etmek gerekirse, üçüncü sıradaki teknoloji rolü bir veri merkezi teknisyeniydi ve dördüncüsü bir sistem mühendisiydi. Yapay zeka modelleri popülerlik kazanmaya devam ederken, bu patlamayı desteklemek için onlara güç veren veri merkezlerinin bakımı kritik önem taşıyor. İlk 10’daki diğer teknolojiye yakın roller arasında idari analist ve ürün ortağı yer alıyordu. Ancak, yeni mezunlar için en hızlı büyüyen endüstriler daha az ofis odaklı ve uygulamalı çalışmaya odaklıydı. İlk üç (sırayla) inşaat, kamu hizmetleri ve petrol, gaz ve madencilikti. Yine de teknoloji tamamen denklemin dışında değil. LinkedIn, bu fırsatların “altyapı yatırımları ve yeni teknolojilerin benimsenmesi” sayesinde arttığını paylaştı.

LinkedIn, içgörülerin ötesinde, uzmanlardan iş piyasasında gezinme ve hayalindeki rolü elde etmek için proaktif olma konusunda ipuçları da topladı. İlk olarak, yeni mezunlar daha sık “evet” demeye, konfor alanlarının dışındaki işleri ve fırsatları kabul etmeye teşvik ediliyor. Kariyer uzmanı Jenny Wood, LinkedIn’e insanların kariyerlerinin başlarında 75/25 kuralını uygulamaları gerektiğini, fırsatların %75’ine evet, %25’ine hayır demeleri gerektiğini söyledi.

İkinci ipucu, kariyerinin başındaki adayların işe daha az, insanlara daha çok odaklanmaları, çünkü bu yaklaşım fırsatlarını etkileyecektir. LinkedIn, insanları mülakat sürecinde ekip dinamikleri hakkında soru sormaya teşvik etti.

Japonya 3D baskı ile tren istasyonu yaptı

0

Japonya, yıldırım hızındaki hızlı trenleriyle ünlüdür. Şimdi, ultra hızlı tren istasyonu inşaatında da küresel bir öncü olabilir. Yeni bir projede, işçiler 75 yıllık bir kırsal tren istasyonu barınağını tamamen 3D yazdırılmış bir yapı ile değiştirdiler ve işi altı saatten kısa bir sürede tamamladılar.

Japonya 3D baskı ile tren istasyonu kullanıma açtı

Wakayama Eyaleti, Arida kıyı kentinde bulunan Hatsushima İstasyonu’ndaki yapı artık dünyanın ilk 3D yazdırılmış tren istasyonu binasıdır. Yapı kompakt, hava koşullarına dayanıklı, depreme dayanıklı ve çoğunlukla dijital bir yazıcıyla sahadan uzakta üretilmiştir. Göreceğiniz en büyük istasyon olmasa da sağlam ve dayanıklı.

West Japan Railway Company (JR West) tarafından Neuob adlı bir mimari tasarım stüdyosu ve uygun fiyatlı 3D yazdırılmış evler inşa etmesiyle bilinen bir girişim olan Serendix ile işbirliği içinde inşa edildi. Yıllardır, Japonya’daki kırsal, az kullanılan tren istasyonlarının bakımı zorlu olmuştur. Hatta bunlara bir adları bile var: Hikyo istasyonları.

Hikyo istasyonu, kırsal Japonya’da genellikle az kullanılan, genellikle büyük kasabalardan veya şehirlerden uzakta bulunan ve doğal veya nostaljik çekiciliğiyle bilinen uzak bir tren istasyonudur. Bu istasyonlar bu bağlamda önemlidir çünkü düşük yolcu sayıları ve izole konumları onları uygun maliyetli, hızlı 3D baskı yükseltmeleri için ideal adaylar haline getirir.

Bu tür alanlardaki nüfus yaşlanıyor, inşaat işçileri az ve birçok uzak istasyonda sadece bir avuç günlük yolcu var. Bu tür istasyonları inşa etmek veya yenilemek çok fazla maliyet ve aylarca süren yoğun iş gücü gerektiriyor. Ancak 3D baskı ile bunların hepsi değişebilir.

Tesla menzil artırıcı seçeneğini kaldırdı

0

Nisan ayında Tesla, Cybertruck menzil artırıcı seçeneğini web sitesinden kaldırdığında, yazı duvardaydı. Şimdi, resmi olarak iptal etti ve müşterilerin 16.000 dolarlık pil takımı için yatırdığı 2.000 dolarlık depozitoyu iade ediyor. Tesla, müşterilerine gönderdiği bir mesajda: “Artık Cybertruck için menzil genişletici satmayı planlamıyoruz. Sonuç olarak, depozitonuzu tamamen iade edeceğiz” dedi.

Tesla menzil artırıcı için depozito geri ödemesi yapacak

Cybertruck menzil genişletici, Tesla’nın 2023’ün sonlarına doğru piyasaya sürüldüğünde bu sıra dışı kamyonet için vaat edilen menzilleri sağlayamamasını ele almak için tasarlanmıştı ve aracın menziline yaklaşık 120 mil ekleyecekti. Örneğin, Cybertruck’ın üç motorlu versiyonunun 500 milden fazla menzile sahip olması bekleniyordu ancak yalnızca 320 mil sunuyor.

Tesla’nın cevabı, Tesla teknisyeni tarafından pikabın kasasına takılacak ayrı bir pil takımı kullanarak menzili artırmak oldu. Otomobil üreticisi başlangıçta paketin 2025’in başlarında piyasaya sürüleceğini söyledi, ancak geçen yılın sonlarına doğru bunu “2025 ortası” olarak değiştirdi. Menzil genişleticinin piyasaya sürülme takvimindeki değişiklikler, bunun için depozito ödeyen kişilerin henüz onu almadığı anlamına geliyor. Ve şimdi asla alamayacaklar.

Tesla, cesur ve köşeli bir tasarıma sahip fütüristik bir elektrikli pikap vaat ederek Cybertruck’ı 2019’da tanıttı. Elon Musk liderliğindeki otomobil üreticisi başlangıçta Kuzey Amerika’da 2021 lansmanını hedeflese de, üretim 2023’te Gigafactory Texas’ta nihayet başlamadan önce tasarım ve üretim zorlukları nedeniyle tekrar tekrar gecikmelerle karşı karşıya kaldı.

İlk alıcılara teslimatlar aynı yılın Aralık ayında başladı, ancak bunlar çift motorlu ve üç motorlu “Cyberbeast” varyantlarını içeriyordu ve tek motorlu Long Range modelini ön sipariş edenler hala onu bekliyor. Ancak Cybertruck, ilk çeyrekte yalnızca 6.406 adet teslim edilmesiyle mücadele ediyor gibi görünüyor. Bir önceki çeyrekte elde edilen satışların yarısından az. Azalan talep, binlerce satılmamış kamyon raporunun ortasında yaklaşık 200 milyon dolarlık satılmamış envanterle sonuçlandı.

Araç kalite sorunları, yüksek fiyatlandırma ve artan rekabetle karşı karşıya ve bu da Tesla’nın satışları artırmasını zorlaştırıyor. Cybertruck satışlarındaki düşüş, bazıları tarafından Elon Musk’ın siyasi faaliyetleri ve tartışmalarından kaynaklanan olumsuz kamu algısına bağlanan Tesla’nın daha geniş çaplı satış düşüşünü yansıtıyor gibi görünüyor.

İnsansı robot gemi yapımında kullanılacak

0

Houston merkezli robotik şirketi, önümüzdeki yıllarda gemi inşa görevleri için Güney Kore’ye insansı bir robot işçi göndermeye hazırlanıyor. Persona AI, tersanelerde gelişmiş kaynak görevlerini yerine getirebilen insansı robotlar geliştirmek için HD Korea Shipbuilding & Offshore Engineering (HD KSOE), HD Hyundai Robotics ve üretim firması Vazil ile ortaklık kurdu.

İnsansı robot gemi kaynağı yapacak

İnsansı kaynak robotlarının, işçiler için fiziksel zorlanma ve güvenlik risklerini azaltırken üretkenliği artırması bekleniyor. Prototipin 2026 yılı sonuna kadar tamamlanması ve saha testlerinin ve tam ticari kullanımının 2027 yılı için planlanması planlanıyor.

Persona AI CEO’su Nicolaus Radford: “Ağır sanayi, özellikle kaynak gibi yüksek riskli işlerde artan işgücü kısıtlamalarıyla karşı karşıya kaldıkça, sağlam, otonom insansı robotlara olan ihtiyaç her zamankinden daha acil. HD Hyundai ve Vazil ile olan bu ortaklık sembolik olmaktan öte, tersaneye konuşlandırılmak Persona’nın sağlam, insansı robotları için gerçek dünyadaki en büyük test alanlarından biri” dedi.

Proje, üretkenliği artıran, işçilerin fiziksel yükünü azaltan ve güvenliği artıran akıllı robotlar sunarak gemi yapımını ilerletmeyi amaçlıyor. Zorlu gemi yapım koşulları için tasarlanan bu insansı robotların, yapay zeka destekli cihazlar ve insan işçiler arasında sorunsuz etkileşimi kolaylaştırarak otomasyon çıtasını yükseltmesi bekleniyor.

Her ortak, anlaşmanın şartları uyarınca projenin gerçekleştirilmesine önemli ölçüde katkıda bulunacak. Yüksek hassasiyetle kaynak yapabilen donanım ve yapay zeka tabanlı kontrol sistemlerinin oluşturulması da dahil olmak üzere insansı robotların geliştirilmesi, Persona AI tarafından yönetilecek. Şirket, gerçek dünyaya hazırlığı garantilemek için özel kaynak ekipmanları geliştirmeye ve endüstriyel bir test tesisi inşa etmeye odaklanacak.

Eski elektrikli araç pilleri küçük değişimlerle geri kazanılıyor

0

Yeni bir sektör raporu, elektrikli araç (EV) pil ömrü ve EOL (Ömrünün Sonu) süreçleri etrafındaki hakim anlatılara meydan okuyor. Elektrikli araç pil test ve yeniden üretim firması olan Autocraft EV Solutions, çoğu EV pil takımının ortalama sadece 1,1 modülü değiştirerek orijinal sağlıklarının %90’ından fazlasına geri döndürülebileceğini gösteren ilginç bulgular yayınladı.

Eski elektrikli araç pilleri geri kazanılıyor

Autocraft Solutions Group Mühendislik ve Kalite Direktörü Dr. Sara Ridley, “EV pil arıza oranları çok düşük olmasına rağmen, bunlar meydana geldiğinde daha iyi bir plana ihtiyacımız var. Bir arıza meydana geldiğinde EV pillerinin tamamen değiştirilmesi gerektiği varsayımı, çoğu pilin onarılabildiği göz önüne alındığında doğru değildir” dedi. “Elektrikli araç güven açığını kapatmak: pil yeniden üretiminin rolü” başlıklı rapor, 2024’te gerçekleştirilen 559 ticari onarımdan alınan garanti kapsamındaki onarım verilerini ve RECOVAS projesinden akademik olarak doğrulanmış içgörüleri analiz etti.

En son araştırma, elektrikli araç pillerinin genellikle bir bütün olarak arızalandığı yönündeki yaygın inanışı doğrudan çürütüyor. Bunun yerine, araştırma, her zamanki suçlu olarak bireysel hücre arızasını belirliyor. Bu, hedeflenen bileşen değişimiyle çözülebilecek bir soruna işaret ediyor. Şirket, bir basın bülteninde “Doğru test yeteneğiyle, arızanın temel nedenini teşhis etmek, yalnızca gerekli bileşenleri değiştirmek ve performansı geri yüklemek mümkündür” açıklamasını yaptı.

Autocraft’ın, büyük otomotiv üreticileri için binlerce garantili EV pilini başarıyla onararak elde ettiği veriler, ölçeklenebilir pil onarımının yalnızca teorik bir olasılık değil, güncel bir gerçeklik olduğu iddiasını doğruluyor. Dr. Ridley, “Pil arızası olasılığı bile EV’lere ilişkin algıyı zayıflatıyor ve birçok kişi bu riski üstlenmek istemiyor. Amacımız, bu anlatıyı değiştirmek ve alıcılara EV pillerinin büyük masraflarla değiştirilmek veya daha kötüsü, erken hurdaya çıkarılmak yerine verimli bir şekilde onarılabileceği konusunda güven vermek” diyor.

ABD’li teknoloji devleri, yapay zeka yarışı hakkında Senato’ya ifade verdi

Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz’un başkanlık ettiği oturumda konuşan isimler, özellikle altyapı yatırımlarının artırılması ve yapay zekâ çiplerinin ihracatındaki kısıtlamaların esnetilmesi çağrısında bulundu.

Microsoft Başkanı Brad Smith, “Bu yarışın galibi, teknolojisini küresel ölçekte en yaygın şekilde benimseten ülke olacak.” diyerek ihracat stratejisinin önemine dikkat çekti.

Çinli DeepSeek’in düşük maliyetli ve yüksek kaliteli yapay zekâ modeliyle geçen yıl küresel yankı uyandırması ve Huawei’nin gelişmiş çip hamlesi, ABD’li yetkililerde endişe yaratmış durumda. Smith, çalışanlarının DeepSeek kullanmasını yasakladıklarını belirtirken, “Huawei ve 5G’de gördüğümüz gibi, önce davranan tarafın yerini değiştirmek oldukça zor.” dedi.

Yapay zeka yarışında altyapı ve eğitimin önemi vurgulandı

OpenAI CEO’su Altman ise, önümüzdeki yıllarda yapay zekânın toplumsal etkisinin daha da hız kazanacağını belirterek, bu sürecin ABD’nin liderliğiyle mümkün olacağını ifade etti. Altman, “Altyapıya yapılacak yatırım, sadece yapay zekâ devrimini değil, ondan sonraki tüm devrimleri de ABD’nin yönlendirmesini sağlayacak.” dedi.

Yapay zekânın gelişimi için veri merkezlerinden enerji altyapısına kadar geniş kapsamlı yatırımlar gerektiğini belirten Altman ve diğer yöneticiler, aynı zamanda nitelikli insan gücünün de artırılması gerektiğini vurguladı. Smith, eğitim sisteminin yapay zekâya uyumlu hale getirilmesinin, teknolojinin benimsenme hızını artıracağını savundu.

Biden yönetiminin Çin’e yönelik teknoloji ambargoları, özellikle Nvidia ve AMD gibi firmaların ihracat faaliyetlerini kısıtlarken, sektörde bu politikaların geri tepebileceğine dair eleştiriler yükseliyor. Huawei gibi Çinli firmaların gelişmiş çipleri kendi pazarlarına hızla sunması, bu kaygıları artırıyor.

Google Yapay Zeka 'Bilim İnsanı', 10 Yıllık Süper Mikrop Sorununu 2 Günde Çözdü

Senatör Cruz, “Çin’i bu yarışta geçmenin yolu, yeniliği kısıtlamak değil, onu teşvik etmektir.” diyerek düzenleme yükünün azaltılması gerektiğini belirtti.

ABD’li teknoloji devlerinin çağrısı, yalnızca ticari çıkarlarla değil, küresel güç mücadelesi bağlamında da okunuyor. AI, artık yalnızca bir teknoloji değil; ekonomik, askeri ve ideolojik rekabetin merkezinde yer alıyor.

Yapay zekâ alanındaki üstünlüğü korumak isteyen ABD için altyapı, ihracat ve eğitim üçgeninde hızlı adımlar atılması kaçınılmaz görünüyor.

Bill Gates tüm servetini bağışlayıp vakfını kapatıyor!

Microsoft’un kurucu ortağı ve milyarder iş insanı Bill Gates, tarihi bir karara imza attı. Gates, 168 milyar dolarlık servetini önümüzdeki 20 yıl içinde tamamen dağıtacağını duyurdu. Ayrıca dünyanın en büyük yardım kuruluşlarından olan Bill & Melinda Gates Vakfı‘nı da 31 Aralık 2045 tarihinde kapatacağını açıkladı.

“Kimse ‘Zengin Öldü’ Demesin İstiyorum”

69 yaşındaki Gates, kararını kişisel blog yazısında paylaştı. Gates, “Öldüğümde hakkımda pek çok şey söylenecek. Ama kimsenin ‘Zengin öldü’ demesini istemiyorum,” ifadelerini kullandı. Gates, bağış kararını dünyada çözüm bekleyen acil sorunların varlığıyla açıkladı.

Bağış Miktarı İki Katına Çıkacak

2000 yılında kurulan Gates Vakfı, şimdiye kadar sağlık, eğitim ve yoksullukla mücadele gibi alanlarda 100 milyar dolardan fazla bağışta bulundu. Gates, kalan süreçte bu miktarı ikiye katlamayı hedefliyor. Bu amaçla vakfın yıllık bütçesi 6 milyar dolardan 9 milyar dolara çıkarılacak.

Gates, önümüzdeki yirmi yılda vakfın ek olarak yaklaşık 200 milyar dolar daha bağışlayabileceğini öngörüyor. Bağış miktarı, enflasyon ve piyasa koşullarına göre değişiklik gösterebilir.

Öncelikli Hedefler: Sağlık ve Eğitim

Gates, vakfın hedeflerini ayrıntılı şekilde sıraladı:

  • Anne ve küçük çocuk ölümlerini önemli ölçüde azaltmak,
  • Polio, sıtma, kızamık ve Gine kurdu hastalığı gibi bulaşıcı hastalıkları tamamen yok etmek,
  • Afrika ülkelerinde eğitim ve tarımda gelişmeler sağlayarak yüz milyonlarca insanı yoksulluktan kurtarmak.

Gates, bu hedeflerin başarıya ulaşması için hükümetlerle iş birliğinin önemine dikkat çekti. “Bu ilerlemeler ancak hükümetlerin ortaklığıyla mümkün olur,” dedi.

Hükümet Yardımları Yetersiz Kalıyor

Gates, birçok hükümetin, özellikle ABD’nin küresel yardımlarda büyük kesintiler yaptığını vurguladı. Bu kesintilerin vakıf ve benzeri yardım kuruluşlarının dolduramayacağı kadar büyük bir boşluk yarattığını belirtti.

Gates, endişesini “Hiçbir hayır kurumu, Gates Vakfı büyüklüğünde bile olsa bu boşluğu tek başına kapatamaz,” sözleriyle dile getirdi. Ayrıca “Dünyanın en zengin ülkeleri, en yoksul insanlara yardım etmeye devam edecek mi belirsiz,” ifadesini kullandı.

Gates’in Hayırseverlik İlhamı

Bill Gates’in hayırseverlik kararında ailesinin ve yakın dostlarının büyük etkisi oldu. Gates, özellikle annesi Mary Gates‘ten ilham aldığını belirtti. Annesi, Gates’e sık sık “Büyük imkanları olanlardan büyük sorumluluklar beklenir,” derdi.

Microsoft’un başarısından sonra bir dönem dünyanın en zengin insanı olan Gates, annesinin sürekli “Sahip olduğun zenginliğin sadece geçici emanetçisi olduğunu unutma,” diye hatırlattığını anlattı. Gates, babasının da benzer bir anlayışa sahip olduğunu vurguladı. Babası, vakfın eş başkanlığını 2020’deki ölümüne kadar sürdürmüştü.

Warren Buffett Etkisi

Bill Gates’in bağış kararında önemli etkisi olan bir diğer isim ise yakın arkadaşı milyarder yatırımcı Warren Buffett. Buffett, şimdiye kadar hayır kurumlarına on milyarlarca dolar bağışladı. Ayrıca Buffett, ölümünden sonra servetinin %99’unu bağışlamayı çocuklarına vasiyet etti.

Gates, Buffett’ı “cömertliğin nihai modeli” olarak tanımladı. Buffett’ın, servetin tamamını bağışlama fikriyle kendisini tanıştıran kişi olduğunu söyledi.

Bill Gates, servet bağışı konusunda Gilded Age döneminin ünlü sanayicisi Andrew Carnegie’nin “Servet İncili” adlı makalesinden de ilham aldı. Gates, Carnegie’nin “Zengin ölen kişi utanç içinde ölür,” sözünden çok etkilendiğini yazdı.

Gates, bu cümlenin kendisini bağışlarını hızlandırmaya yönlendirdiğini ifade etti. Diğer zenginlerin de bağışlarını artırmaları gerektiğini vurguladı. Gates, “Dünyanın en yoksullarına yapılacak yardımların hızlanması çok büyük fark yaratabilir,” dedi.

Gates, geleceğe iyimser baktığını da söyledi. Yapay zekâ ve sağlık alanındaki teknolojik gelişmelerin önümüzdeki 20 yılda dünyayı daha iyi bir yere dönüştüreceğine inanıyor. Ancak, iyimser olmasa bile parasını yine de topluma faydalı olacak şekilde bağışlayacağını dile getirdi.

New York Times’a verdiği röportajda Gates, “İkna olmasaydım ne yapardım? Bir sürü yat mı satın alırdım? Kumar mı oynardım? Bu paranın topluma en olumlu şekilde geri dönmesi gerekiyor,” diye konuştu.

Gates’in bu kararı, dünyanın dört bir yanında hayırseverlik kavramına yeni bir boyut getirecek gibi görünüyor.

Yapay zeka Web’i yok ediyor!

0

İnternet dünyasının en önemli isimlerinden Cloudflare CEO’su Matthew Prince, yapay zekanın internet üzerindeki etkisini çarpıcı şekilde değerlendirdi. Prince, yapay zekanın internetteki mevcut iş modellerini hızla yok ettiğini duyurdu. “Yapay zeka, içerik üreticilerine değer sağlamıyor. Bu durum web’in sürdürülebilirliğini tehdit ediyor,” diyerek sektörü uyardı.

İnternetin Kalbi Tehlikede: İçerik Üreticileri Alarmda!

Prince’e göre, özellikle büyük dil modelleri (LLM), kullanıcı başına Google’dan daha fazla içerik tarıyor. Ancak içerik sağlayıcılarına getirisi neredeyse yok denecek kadar az oluyor. Cloudflare verilerine göre, OpenAI, içerik üreticilerinin sitelerinden elde ettiği her 250 içerik için sadece bir geri dönüş sağlıyor. Daha çarpıcı bir örnek ise Anthropic şirketinde: Bu oran 6000’e bir düzeyine çıkıyor.

Bu durumun nedeni olarak, yapay zeka destekli içerik özetleme araçları gösteriliyor. Kullanıcılar, bu yapay zeka özetleri sayesinde kaynak siteleri ziyaret etmeye ihtiyaç duymuyor. İçerik üreticileri, ziyaretçi trafiği azalınca ciddi maddi kayıplarla karşılaşıyor.

Google’ın Yapay Zeka Hamlesi Yayıncıları Zor Duruma Sokuyor!

İnternet devi Google, yakın zamanda kullanıma sunduğu AI Overviews özelliğiyle arama sonuçlarını doğrudan özetliyor. Bu durum, kullanıcıların sitelere olan tıklama oranını önemli ölçüde azaltıyor. İngiltere merkezli bazı yayıncılar, Google’dan gelen trafiğin bu özellik sebebiyle yüzde 50’ye kadar düştüğünü bildirdi.

Prince, bu durumun yayıncıların reklam gelirlerini büyük ölçüde etkilediğini belirtti. İnternet reklamcılığının temelinde, site ziyaretlerinin sayısı kritik rol oynuyor. Yapay zeka nedeniyle azalan trafik, reklamverenlerin de bu sitelerden uzaklaşmasına neden olabilir.

Apple’ın Yapay Zeka Hamlesi Google’ı Köşeye Sıkıştırıyor

İş modeli sarsılan tek şirketler içerik üreticileri değil. Apple, popüler tarayıcısı Safari’ye kendi yapay zeka destekli arama motorunu entegre etmeye hazırlanıyor. Bu hamle, arama motoru pazarında Google’ın hâkimiyetini tehye sokuyor. Apple’ın bu atağı sonrası Google’ın hisseleri yüzde 7’den fazla değer kaybetti.

Teknoloji dünyasında bu gelişme, yapay zekanın büyük teknoloji şirketlerini de ciddi anlamda tehdit ettiğini gösteriyor. Google’ın reklam gelirleri, Apple’ın yapay zeka hamlesinden önemli ölçüde etkilenebilir.

İçerik Üreticilerinin Telif Savaşı

Yapay zekanın içerik üreticileri için yarattığı tehditler sadece trafik kaybıyla sınırlı değil. İçerik üreticileri, yapay zekanın ürettikleri içerikleri izinsiz şekilde kullandığından şikayet ediyor. Özellikle, Perplexity AI adlı yapay zeka şirketi, Forbes ve Wired gibi prestijli içerik üreticilerinin materyallerini izinsiz kullandığı iddialarıyla karşı karşıya kaldı.

Bu durum, içerik üreticilerini hukuki mücadelelere sürükleyebilir. Yayıncılar, içeriklerini korumak için mahkemelere başvurmayı düşünüyor. Uzmanlara göre, yakın gelecekte yapay zekanın kullanımı konusunda ciddi yasal düzenlemeler kaçınılmaz olacak.

Web İçerik Üretiminde Yeni Dönem Başlıyor

Tüm bu gelişmeler, internet yayıncılarını ve içerik üreticilerini yeni çözümler bulmaya itiyor. Bazı yayıncılar, içeriklerinin değerini korumak adına abonelik modellerine geçiyor. Bu da ziyaretçilerin içeriklere erişebilmek için belirli bir ücret ödemesi anlamına geliyor. Diğerleri ise yapay zeka şirketleriyle lisans anlaşmaları yapmayı düşünüyor.

Cloudflare CEO’su Prince, çözümün acil olarak bulunması gerektiğini vurguluyor: “İnternetin geleceği için sürdürülebilir iş modelleri geliştirmek şart,” diyerek, sektörün birlikte hareket etmesi gerektiğini ifade etti.

Yapay zeka devriminin hızla ilerlediği bugünlerde, internet dünyasının geleceği ciddi bir sınav veriyor. İçerik üreticileri ve teknoloji devleri, yapay zeka ile mücadelede kritik kararlar almak zorunda kalacak.

Kripto para borsası Coinbase’den 2,9 milyar dolarlık satın alım!

Bu işlem, bugüne kadar kripto endüstrisinde gerçekleşen en büyük satın alma olarak kayda geçti. Satın alma bedelinin 700 milyon doları nakit, geri kalan kısmı ise 11 milyon Coinbase A tipi hisse ile karşılanacak. İşlemin yıl sonuna kadar tamamlanması bekleniyor.

Coinbase’in kurumsal ürünlerden sorumlu başkan yardımcısı Greg Tusar, şirketin artık açık pozisyon hacmi ve opsiyon işlem hacmi bakımından küresel ölçekte liderliğe oynayabileceğini vurguladı. Coinbase, ABD içindeki en büyük spot kripto borsası konumunda olsa da, küresel pazarda Binance gibi devlerle rekabette geride kalıyordu. Bu satın alma, şirketin küresel büyüme stratejisinin temel taşı olarak görülüyor.

Deribit CEO’su Luuk Strijers, konu hakkında “Coinbase ile güçlerimizi birleştirmek, küresel kripto türev ürünleri piyasasında yeni bir dönemin kapısını aralayacak.” açıklamasında bulundu. Deribit, geçtiğimiz yıl 1 trilyon doları aşan işlem hacmi ve yaklaşık 30 milyar dolarlık açık pozisyonla güçlü bir oyuncu olduğunu kanıtlamıştı. Şirket, opsiyonlar, vadeli işlemler ve perpetual kontratlar gibi birçok üründe önde gelen platformlardan biri konumunda.

Coinbase, bu birleşmeyle birlikte sadece küresel erişimini genişletmekle kalmayacak, aynı zamanda gelir çeşitliliğini artırarak kârlılığını da güçlendirmeyi hedefliyor. Tusar, Deribit’in istikrarlı bir şekilde pozitif EBITDA ürettiğini belirtti ve birleşik yapının bu kârlılığı artırarak sürdüreceğine inandıklarını ifade etti.

bitcoin değeri

Bu anlaşma, kripto endüstrisinin ABD’de artan düzenleyici desteği arkasına aldığı bir dönemde geldi. Beyaz Saray’ın ilk kez açıkça kripto yanlısı politikalar benimsemesi, sektörde birleşme ve satın alma faaliyetlerinin hız kazanmasını sağladı. Geçtiğimiz aylarda Kraken, NinjaTrader’ı 1,5 milyar dolara, Ripple ise Hidden Road’u satın alarak benzer stratejik hamleler gerçekleştirmişti.

Coinbasein elinde 31 Aralık itibarıyla 8,5 milyar dolarlık nakit rezervi bulunuyor. Bu da şirketin gelecekte benzer büyüme fırsatlarını değerlendirebileceği anlamına geliyor.

Nvidia CEO’suna rekor zam!

AI ve veri merkezlerine olan küresel talebin patlama yaşadığı bir dönemde şirketin yakaladığı olağanüstü finansal başarı, üst yönetimin maaşlarında da yankı buldu. Ancak Nvidia yöneticisinin aldığı bu devasa ücret paketi, bazıları için takdir, bazıları için ise tartışma konusu oldu.

Şirketin mali raporlarına göre Huang’ın temel maaşı yıllık bazda %50 artarak 1,49 milyon dolara yükseldi. Buna ek olarak, 38,8 milyon dolarlık hisse senedi ödülleri, 6 milyon dolar tutarında performansa dayalı nakit ödeme ve 3,57 milyon dolar da diğer ek ödemelerle toplam tazminatı 50 milyon dolara yaklaştı. Huang’ın kişisel serveti ise 110,2 milyar dolar seviyesine ulaştı. CEO’nun Nvidia’daki %3,77’lik hisse payı bu servetin temelini oluşturuyor.

Nvidia rekor kırıyor, yönetim ödüllendiriliyor

Nvidia’nın 2025 mali yılında elde ettiği rakamlar etkileyici. Şirketin geliri bir önceki yıla göre %114 artışla 130,5 milyar dolara çıktı. Faaliyet kârı %147 artarak 81,5 milyar dolara, net kâr ise %145 artışla 72,9 milyar dolara ulaştı. Bu büyüme performansı, özellikle yapay zekâ eğitim ve çıkarımında kullanılan GPU’lara yönelik dünya çapındaki yoğun talepten kaynaklandı.

Nvidia aynı zamanda Blackwell adlı yeni çip mimarisi, GeForce RTX 50 serisi ve ajan-yapılı yapay zekâ uygulamaları için geliştirilen yeni araçlarla teknoloji liderliğini pekiştirdi. Şirketin 2025 yılında sadece hisse geri alımlarına 53,8 milyar dolar harcadığı, hissedarlara ise 2,4 milyar dolar temettü dağıttığı belirtildi.

CEO dışındaki üst düzey yöneticiler de bu başarının karşılığını aldı. CFO Colette Kress, 21,4 milyon dolarlık bir ücret paketiyle önceki yıla kıyasla büyük bir artış yaşadı. Küresel saha operasyonlarından sorumlu Ajay Puri ise 21,6 milyon dolarlık kazancıyla listede öne çıktı.

Nvidia’nın raporunda, şirket çalışanlarının ortalama maaşı 301.233 dolar olarak belirtiliyor. CEO ile ortalama çalışan arasındaki maaş farkı ise 166:1 oranında. Şirketin CEO’su Huang’ın kızı ve oğlu da Nvidia’da çalışıyor; kızının yıllık maaşı yaklaşık 1,13 milyon dolar, oğlununki ise 530 bin dolar civarında.

Şirketin genel başarısı göz önüne alındığında, üst düzey yöneticilere yapılan bu ödemeler bazı çevrelerce “hak edilmiş” olarak değerlendirilse de, çalışanlar arasındaki maaş uçurumu ve aile üyelerinin yüksek maaşları, yönetişim ve eşitlik açısından soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.

Türk Telekom, 2025 yılına güçlü başladı!

Türk Telekom, 2025 yılının ilk çeyrek finansal ve operasyonel sonuçlarını açıkladı. Şirket, gelir artışı, yüksek kârlılık, rekor yatırım tutarı ve mobil segmentte ulaştığı tarihi abone kazanımı ile yıla güçlü bir başlangıç yaptı. Mobil, sabit internet ve fiber alanındaki büyüme verileri, şirketin dijital altyapı yatırımlarını kesintisiz sürdürdüğünü gösterdi.

Türk Telekom, 2025 yılına iyi başladı

2025’in ilk çeyreğinde Türk Telekom’un konsolide gelirleri, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18,3 artarak 45,6 milyar TL’ye çıktı. Faiz, amortisman ve vergi öncesi kâr (FAVÖK), yüzde 26,5 artışla 17,9 milyar TL’ye ulaşırken, FAVÖK marjı yüzde 39,3 oldu. Net kâr, yıllık bazda yüzde 45,2 artarak 5,1 milyar TL olarak açıklandı. Şirket aynı dönemde bir önceki yıla göre yüzde 27,7 artışla 8 milyar TL yatırım gerçekleştirdi.

Fiber altyapı alanındaki çalışmalarına hız kesmeden devam eden Türk Telekom’un fiber ağı, yılın ilk çeyreği itibarıyla 482 bin kilometreye ulaştı. Fiberle ulaşılan hane sayısı 33,2 milyona çıktı. Toplam 13,9 milyon fiber abonenin 8,3 milyonu FTTC (saha dolabına kadar fiber), 5,6 milyonu ise FTTH/B (eve/binaya kadar fiber) altyapısıyla hizmet alıyor. Fiber abonelerin sabit genişbant içindeki payı yüzde 90,1’e yükselerek önceki yılın aynı dönemine göre önemli bir artış gösterdi.

Şirketin toplam abone sayısı 2025’in ilk çeyreğinde 53,6 milyona ulaştı. Mobil segmentte kaydedilen veriler ise şirket tarihine geçti. Mobil yeni abone kazanımında, 2014 yılından bu yana en güçlü ilk çeyrek performansı elde edildi. Çeyreklik bazda 511 bin net mobil abone kazanan Türk Telekom’un toplam mobil abone sayısı 27,9 milyona yükseldi. Faturalı segmentte ise 593 bin yeni aboneyle son on iki ayda toplam faturalı net abone kazanımı 2,1 milyona ulaştı. Mobil Numara Taşıma (MNT) pazarında bir kez daha en çok tercih edilen operatör olan Türk Telekom, bu alandaki liderliğini sürdürdü.

Şirketin 5G hazırlıkları da devam ediyor. LTE baz istasyonlarının yüzde 54’ü fiber bağlantıya sahip hale getirildi. Bu oran, Avrupa’nın 2030 hedefinin üzerine çıkmış durumda. Fiber mobilite anlayışıyla 5G’ye geçiş süreci desteklenirken, uzaktan ameliyat, akıllı tarım, kültür-sanat ve spor gibi alanlarda da 5G tabanlı pilot projeler hayata geçiriliyor.

Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, 2025 yılına mobil ve sabit internet performansını koruyarak başarılı bir giriş yaptıklarını belirtti. Türkiye’nin her köşesinde dijital dönüşüm çalışmalarını sürdürdüklerini aktaran Önal, şirketin sadece bir telekomünikasyon firması değil, aynı zamanda teknoloji üreten ve ihraç eden bir yapı olarak hareket ettiğini vurguladı. Mobilde beklentileri aşan bir performans sergilediklerini söyleyen Önal, 5G’yi yalnızca bir teknoloji değil, Türkiye’yi daha güçlü bir geleceğe taşıyan stratejik bir araç olarak değerlendirdiklerini ifade etti.

Bosch Ventures Kuzey Amerika pazarını hedefliyor

0

Bosch Ventures, 270 milyon dolarlık yeni fonuyla Kuzey Amerika’ya yöneliyor. Bosch’un girişim kolu, derin teknoloji girişimlerine yatırım yapma geleneğini sürdürecek 270 milyon dolarlık yeni bir fona sahip. Ancak bu sefer Bosch Ventures, parasının daha fazlasını Kuzey Amerika girişimlerine yatırmayı planlıyor.

Bosch Ventures Kuzey Amerika girişimlerine odaklandı

2007’de kurulan Bosch Ventures, şu anda altıncı fonunda. Ve kurumsal VC teknik olarak küresel bir firma olsa da, bugün odak noktası daha çok Kuzey Amerika’ya yönelik. Bu, ABD yönetiminin Çin ile ABD arasında bir ticaret savaşına, dalgalı bir borsaya ve durgunluk korkularına yol açan politikasından etkilenen bir bölge olduğu için strateji çelişkili görünebilir. Ancak Bosch Ventures’ın yönetici müdürü Ingo Ramesohl, Kuzey Amerika’daki anlaşma akışının her zamankinden daha güçlü olduğunu söyledi.

Ramesohl: “Çok fazla olumlu enerji görüyorum. İnsanlar yenilik yapmak ve bozmak için durmuyor. Bu yüzden benim için yeni yatırımlar için gerçekten harika bir zaman” diyor. Silikon Vadisi, Boston, Almanya, Tel Aviv ve Çin’de ofisleri bulunan firma, genellikle 5 milyon ila 10 milyon dolar arasında yatırım yapıyor. Ramesohl, firmanın bu fondan muhtemelen 20 ila 25 yatırım yapacağını söyledi.

Ramesohl, kendisine en çok hangi teknoloji sektörleriyle ilgilendiği sorulduğunda, “Bu temelde son fonların başarı hikayelerinin devamı” dedi. Firma hala otomotiv, iklim teknolojisi, siber güvenlik, yarı iletken üretimi, enerji verimliliği ve kurumsal yazılımlara yatırım yapıyor. Üretken AI, daha spesifik olarak, AI araçlarını üretim gibi fiziksel dünyaya uygulamak da listenin başında yer alıyor. Yine de AI, en azından 2017’de Bosch Yapay Zeka Merkezi’ni kurduğundan beri üretim şirketinin merkezinde yer alıyor. Şirket, tüm Bosch ürünlerinin artık AI kullanılarak geliştirildiğini veya üretildiğini söyledi ve Ramesohl da bunu doğruladı.

Ramesohl: “Gen AI çok değişiyor ve aynı zamanda birçok yeni işletmeye, birçok yeni inovasyona olanak sağlıyor” dedi. Yapay zekanın en umut verici uygulamalarının operasyonlarda olduğunu belirtti.

Mitsubishi elektrikli araç rekabetine geri döndü

0

Mitsubishi resmen ABD elektrikli araç sahnesine geri dönüyor. Şirket, 2026 yazında Kuzey Amerika’da yepyeni bir elektrikli SUV piyasaya süreceğini doğruladı. Bu, 2017’de sahneden çekilen ilginç küçük i-MiEV’den bu yana ilk tamamen elektrikli modelini işaret ediyor.

Mitsubishi elektrikli araç pazarında önemli bir oyuncu olacak

Yeni EV kompakt bir crossover olacak ve Mitsubishi sulu ayrıntıların çoğunu gizli tutarken, yaklaşan Nissan Leaf ile aynı yeni nesil platforma dayanacağını biliyoruz. Bu, 480 km menzili destekleyen Nissan Ariya’nın temelini oluşturan CMF-EV mimarisinde hareket edeceği anlamına geliyor. Yani bu ortalama bir giriş seviyesi EV olmayacak.

Mitsubishi, hedeflerinin müşterilere “esnek güç aktarma organı seçenekleri” sunmak olduğunu söylüyor. Bu da pazarlama dilinde “Herkese uygun bir şey olacak” anlamına geliyor. Yani ister tamamen elektrikli, ister hala benzinli veya hibrit güçten yana olun, sizi korumayı hedefliyorlar.

Bu gizemli elektrikli araç, sonunda Mitsubishi’nin şu anki ABD serisinin (Outlander, Outlander PHEV, Eclipse Cross ve Outlander Sport) yanında yer alacak ve markanın elektrikli dünyadaki mevcut radar altı statüsünün ötesine geçmesine yardımcı olacak. Kısacası: Mitsubishi sonunda EV’ler konusunda ciddileşiyor ve bu yeni SUV potansiyelini karşılarsa, markayı tekrar radarınıza sokabilir.

Özellikle Asya ülkeleri elektrikli araç pazarındaki rekabeti farklı bir yöne taşıdı. Buna Mitsubishi’nin de eklenmesi kullanıcı tarafında önemli bir avantaj sağlayabilir. Artan rekabet daha uygun fiyata daha erişilebilir özellik anlamına gelecek.