Türkiye’nin tasarım vizyonu çalıştayı başladı

0

Türkiye Tasarım Vizyonu 2030 çalıştayı iki gün boyunca tasarıma ilişkin politika ve stratejiler masaya yatırılacak.

Türkiye’nin tasarım alanında 2030 yılına ilişkin projeksiyonu netleşiyor. Türkiye Tasarım Vizyonu 2030 çalıştayı iki gün boyunca tasarıma ilişkin politika ve stratejiler masaya yatırılacak. Çalıştay öncesinde düzenlenen törende Türkiye’nin teknoloji ve inovasyon üssü Bilişim Vadisi Dünya Tasarım Örgütü’nün (WDO) resmi üyesi oldu.

Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT), Bilişim Vadisi ve Dünya Tasarım Örgütü’nün (WDO) iş birliği ile organize edilen Türkiye Tasarım Vizyonu Çalıştayı, Bilişim Vadisi’nde başladı. Bilişim Vadisi Genel Müdürü İbrahimcioğlu’nun ev sahipliğinde düzenlenen açılış törenine Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, TÜRKPATENT Başkanı Cemil Başpınar, WDO Başkanı David Kusuma katıldı.

Özel sektör karşılık veriyor

Etkinliğin açılışında konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Kacır, bugün itibari ile 319 tasarım merkezinde 7 bin 700’den fazla tasarım personeli istihdam edildiğini ve bu tasarım merkezlerinde 10 bine yakın projenin tamamlandığını söyledi. Tasarım merkezlerinde 2 bin 300’den fazla tasarım projesinin sürdüğünü ifade eden Kacır, “Görüyoruz ki biz bir adım atarsak özel sektörümüz buna 10 adım atarak karşılık veriyor” dedi. Kacır, çalıştayda ortaya konacak yenilikçi bakış açısını hızla kamu politikalarına dönüştüreceklerini kaydederek “Özel sektörümüzün, girişimcilerimizin, yaratıcı endüstrilerde çalışan tüm bireylerimizin önünü açmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Entegrasyonu kolaylaştıracak

WDO Başkanı David Kusuma, Türk tasarım ekosisteminin kapasitesinin çok yüksek olduğunu belirterek “Çok nitelikli ürünler çıkarabiliyorlar. Dolayısıyla önleri çok açık” dedi. Çalıştaya tüm dünyadan çok yetkin uzmanların katıldığını vurgulayan Kusuma, “Onların katılımı Türkiye ile WDO arasındaki entegrasyonu kolaylaştıracak” dedi. Bilişim Vadisi Genel Müdürü A. Serdar İbrahimcioğlu, Bilişim Vadisi’nin ilk stratejik planında tasarımı önemli bir noktaya koyduklarını anlatarak çalıştayda tasarımda 2030 yılı vizyonunu

Belirlemek için adım attıklarını belirtti. WDO Başkanının da çalıştaya katıldığını hatırlatan İbrahimcioğlu, “Çalıştayımızda Türk tasarımını konuşurken global trendlerin Türk tasarım vizyonuna etkisini ve Türk tasarımının tüm dünyaya açılmasını konuşacağız. Uluslararasılaşma için en önemli paydaşlardan birisi olan WDO da bu çalıştayda bizimle birlikte fikirlerini paylaşacak” diye konuştu. Profesyonellerin yanı sıra geleceğin tasarımcıları olacak üniversitelerin tasarım bölümlerinde okuyan öğrencileri de çalıştaya davet ettiklerini anımsatan İbrahimcioğlu, “Geleceğin tasarımcıları da geleceğin tasarımından ne beklediklerini neler yapacaklarını burada anlatmış olacaklar” dedi.

TÜRKPATENT Başkanı Başpınar, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılında Türkiye’nin 2030 Tasarım Vizyonu Belgesi’ni hazırlamak üzere önemli bir çalıştay gerçekleştirdiklerini belirterek “Bugün burada tasarımla ilgili meslek kuruluşları, tasarım akademisyenleri, bireysel tasarımcılar, tasarım ofisleri, temsilciler bir araya gelerek önümüzdeki 7 yılı kapsayacak olan strateji belgesini hazırlamak üzere iki gün boyunca çalışacağız” diye konuştu

Bilişim Vadisi’ne üyelik sertifikası

Açılış konuşmalarının ardından WDO’nun yeni üyesi Bilişim Vadisi’ne sertifikası verildi. Bilişim Vadisi Genel Müdürü A. Serdar İbrahimcioğlu sertifikasını, WDO Başkanı David Kusuma’dan aldı. WDO üyeliğine kabul edilen 12 kurum adına, kurum temsilcilerine rozetleri WDO Başkanı Kusuma tarafından takıldı.

Törende Türk Tasarım Danışma Konseyi 2023 ödülünün sahibi de belli oldu. Seçici kurul tarafından yapılan değerlendirme sonucunda çalışmalarının özgünlüğü, yenilikçiliği ve tasarım disiplinine kattığı değerler gibi kriterler gözünde bulunduruldu ve ödülün Sadık Karamustafa’ya verilmesi kararlaştırıldı. Rahatsızlığı nedeniyle törene katılamayan Karamustafa’nın ödülünü kızı Ayşe Karamustafa Türksoy, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Kacır’dan aldı.

Toplu aile fotoğrafının ardından iki gün sürecek çalıştaya geçildi. Türk tasarım kimliğinin geliştirilmesi ve uluslararası alanda tanıtılmasının amaçlandığı çalıştayda tasarım stratejisine yönelik tüm görüş ve öneriler kapsamlı bir şekilde değerlendirilecek. Çalıştaya WDO icra ve yönetim kurulu üyeleri ve paydaşları, dünyadan ve Türkiye’den önde gelen sektör temsilcileri, akademisyenler ve tasarımcılar katılacak. “Global Tasarım Trendleri Çerçevesinde Türkiye Tasarım Stratejisi” ve “Öngörülemeyen Koşullar için Tasarım” başlıklarında oturumlar düzenlenecek.

Amazon Sidewalk üçüncü taraf cihazlara açıldı

0

Oldukça hızı bir büyüme gösteren Amazon’un IoT ağı Sidewalk, geliştirme sürecinin ardından üçüncü taraf cihaz üreticilerinin entegrasyon çalışmalarına açıldı.

Sidewalk, şu anda 10 Amerikalıdan dokuzunu kapsayan bir ağ oluşturmak için Echo akıllı hoparlörler ve Ring kapı zilleri dahil olmak üzere Amazon’un birçok cihazını birbirine bağlıyor. Amazon, üçüncü taraf şirketlerin Sidewalk ağını doğrulamasını ve bundan yararlanan ürünleri prototiplemesini sağlayacak donanım geliştirme test kitleri için uygulamalar açtığını duyurdu.

Yüzde 90 kapsama alanına sahip

Amazon’da Cihazlar ve Hizmetlerden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Dave Limp: “Şu anda ABD nüfusunun yüzde 90’ından fazlasını kapsayan uzun menzilli, düşük bant genişliğine sahip bir ağ oluşturduk. Bu, geliştiricilerin bunu test etmeleri için açık bir davet. Birçok bağlı cihaz türü, Wi-Fi menzili ve çevresel sensörler, sızıntı dedektörleri ve akıllı kilitler gibi cihazların bağlanmasını engelleyen hücresel teknolojinin maliyeti ile sınırlandırılmış durumda. Sidewalk güvenli, düşük maliyetli bir yol sağlamak üzere tasarlandı ve geliştiricilerin ne yaptığını görmek için sabırsızlanıyoruz” dedi.

Ağ, Bluetooth ve 900MHz LoRa kullanarak yakındaki Echo ve Ring cihazlarını otomatik olarak algılayıp bağlayarak çalışıyor. Örneğin, bir ev güvenlik tedarikçisi, hücresel modem yedeğine ihtiyaç duymadan, internetin kesilmesi durumunda cihazları bağlı tutmak için Sidewalk’ı platformuna entegre edebiliyor.

Amazon, Sidewalk’ın artık çevresel sensörler, varlık izleme cihazları ve akıllı kapı kilitleri gibi üçüncü taraf cihazlarla entegre olarak metalaştırmaya ve erişimini genişletmeye hazır olduğuna inanıyor. Amazon ayrıca, Sidewalk telsizlerinin ve API’lerin mevcut ürünlere entegrasyonunu kolaylaştırmak için çeşitli geliştirici araç kitleri kullanıma sunuyor. Kitler, önde gelen yonga üreticileriyle işbirliği içinde oluşturuldu ve Amazon Web Services’in (AWS) IoT Core platformuyla çalışacak şekilde tasarlandı.

DDTECH’in yeni Genel Müdürü Gökhan Tahtacı oldu

0

Pazarlama yönetimi, ticari operasyonlar, satış, perakende ve ticari pazarlama alanlarında deneyim sahibi bir yönetici olan Gökhan Tahtacı DDTECH genel müdürlüğüne getirildi

Geliştirdiği ürün ve hizmetlerle Türkiye’nin dijital dönüşüm yolculuğuna rehberlik etmeyi hedefleyen DDTECH’in Genel Müdürlük koltuğuna Gökhan Tahtacı geçti.Uzun yıllardır teknoloji sektöründe üst düzey görevler alan Gökhan Tahtacı, DDTECH’in yeni Genel Müdürü oldu. Tahtacı, pazarlama yönetimi, ticari operasyonlar, satış, perakende ve ticari pazarlama alanlarında deneyim sahibi bir yönetici olarak tanınıyor.

Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olan Tahtacı, kariyerine 2002 yılında Erikli firmasında Kanal Sorumlusu olarak başladı. 2006-2008 yılları arasında Michelin firmasında çalışan Tahtacı 2008-2010 yılları arasında da Turkcell SuperOnline’da yönetici olarak görev yaptı. Tahtacı 2010 yılından bu yana Samsung Electronics ve Huawei Türkiye şirketlerinde üst düzey yöneticilik görevleri üstlendi.

Gökhan Tahtacı, DDTECH’in yeni dönemde ürün, servis ve hizmetlerini çeşitlendirerek geliştirmeye devam ederken, yurtdışı pazarlarda büyüme fırsatlarını değerlendireceğini söyledi.

Google, ChatGPT verilerini kullandı mı?

0

The Information tarafından yayınlanan rapora göre, Google ChatGPT verilerini kullanarak yeni sohbet robotu Bard’ı eğitti. Raporda, Jacob Devlin’in bu konuda uyarılarda bulunduğu iddia edildi.

Geçtiğimiz günlerde Google’ın önemli araştırmacılarından Jacob Devlin istifa etti ve OpenAI’a katıldı. Bu transferde istifadan daha öne çıkan durum ise Jacob Devlin’in, yapay zeka sohbet aracı Bard’ın ChatGPT verileriyle eğitildiği yönündeki uyarısı oldu.

Google ChatGPT verileri ile Bard’ı eğitti mi?

The Information‘ın yakın tarihli raporuna göre Jacob Devlin, Alphabet CEO’su Sundar Pichai ve diğer üst düzey yöneticileri bu konuda uyardı.

Google sözcüsü bu yöndeki iddiaları yalanladı ve OpenAl’nin sitesinden aldığı ChatGPT verilerinin kullanılmadığını söyledi.

Devlin, Ocak ayında Google’dan ayrıldıktan kısa bir süre sonra OpenAI’ye katıldı. Insider daha önce Devlin’in, rakipleri için yılın başında Google’dan ayrılan birkaç yapay zeka araştırmacısından biri olduğunu bildirdi.

Beş yılı aşkın bir süredir Google’da çalışan Devlin, yapay zeka çalışmalarının hızlanmasına yardımcı olan arama doğruluğu için makine öğrenimi modellerinin eğitimi üzerine 2018 tarihli bir araştırma makalesinin baş yazarıydı. Insider ve The Information’ın bildirdiğine göre, araştırması o zamandan beri hem Google hem de OpenAI’nin dil modellerinin bir parçası haline geldi.

Google Mart ayı başlarında ABD ve İngiltere’deki belirli kullanıcılara Bard’ı sundu. Bu iddiaların ardından Bard ile ilgili gelecek kullanıcı deneyimleri daha çok merak ediliyor.

Meta artık uzaktan çalışma istemiyor!

0

Meta CEO’su Mark Zuckerberg, Meta’nın artık belirli iş ilanları için uzaktan çalışma seçeneği sunmayacağını açıkladı.

Bu hareket, kullanıcıların etkileşim kurabilecekleri bir sanal paylaşılan alan yaratmayı amaçlayan metaverse ürününü geliştirmeye odaklanan şirketin önceliklerinde bir değişiklik olduğunu gösteriyor.

Bu hafta başında yapılan işten çıkarma duyurusunun ardından düzenlenen bir toplantı sırasında CEO, bir çalışanın şirketin uzaktan çalışma politikasına ilişkin sorusuna yanıt verdi. Zuckerberg, şirketin “uzaktan çalışmayı desteklemeye devam etmeyi” planladığını, ancak performans verilerini analiz edeceğini ve politikayı potansiyel olarak “güncelleyeceğini” söyledi.

Zuckerberg toplantı sırasında “Tüm uzaktan çalışmayı ya da buna benzer bir şeyi ortadan kaldırmayacağımız konusunda açık olmak istiyorum” dedi.

Zuckerberg, çalışanların “büyük çoğunluğu” “çoğu zaman ofislerde olmak istediklerini” söylerken, yüz yüze çalışma ile “odaklanmış çalışma” arasında bir denge bulmak istediğini de sözlerine ekledi.

Meta’nın öncelikleri değişiyor

COVID-19 pandemisi nedeniyle Meta, birçok çalışanı için uzaktan çalışma seçenekleri sunuyordu. Ancak, son değişiklik, şirketin metaverse vizyonuna doğru ilerlemesiyle birlikte şirketin önceliklerinde bir değişime işaret ediyor.

Zuckerberg, Meta’nın muhtemelen Mayıs ayına kadar süreceğini söylediği yeniden yapılanma sürecine atıfta bulunarak çalışanlara, “Yeni nesil dağıtılmış çalışma politikalarını ve hibrit çalışmayı geliştirmek, bunu tamamladıktan sonra üzerinde çalışmak istediğim bir sonraki şeylerden biri” dedi. Şirketin yaz aylarında politikayı nasıl “güncelleyebileceği” konusunda daha fazla bilgi sahibi olmayı hedeflediğini de sözlerine ekledi.

Milyarder bu hafta başında yaptığı bir işten çıkarma duyurusunda ofis içi çalışma konusuna değinmişti. Paylaşımda şirketin “performans verilerini” incelediğini ve Meta’ya şahsen katılan ya da şahsen kalan mühendislerin, uzaktan katılan ve uzaktan çalışmaya devam edenlere göre daha iyi performans gösterdiğini tespit ettiğini söyledi. Zuckerberg ayrıca analizin, haftada en az üç gün yüz yüze çalışmanın kariyerinin başındaki mühendisler için faydalı olduğunu gösterdiğini söyledi.

Meta, pandeminin başlangıcı sırasında çalışanlarının evden çalışmasına izin veren ilk şirketlerden biriydi. Şirket 2021 yılında politikasını değiştirerek, iş görevlerini uzaktan yerine getirebilen çalışanların sürekli olarak evden çalışmak için başvuruda bulunmalarına izin verdi. The Wall Street Journal’ın haberine göre Zuckerberg o dönemde, kendisini “daha mutlu ve üretken” kıldığı için yılın yaklaşık yarısında uzaktan çalışmayı planladığını söyledi.

Bu karar, şirkette çalışmak için yer değiştirmeye istekli veya yeteneği olmayan bazı potansiyel iş adayları arasında endişe yarattı. Ancak, yüz yüze çalışmaya doğru bir hareket, takım üyeleri arasındaki işbirliği ve iletişim gibi şirket için bazı faydalar da sağlayabilir.

Xpoda ile dijital dönüşüm projelerinde kod yazmaya son

Dijital dönüşüm projelerini kod yazmadan geliştirmesine imkan sağlayan Xpoda, Tempo BPO tarafından kullanıcılara sunulacak

Uçtan uca hizmet veren, inovatif yaklaşımlarla müşteri deneyimi yönetimi, danışmanlığı ve bilgi teknolojileri alanlarında faaliyet gösteren Tempo BPO, işletmelerin ihtiyaç duyduğu iş uygulamaları için dijital dönüşüm projelerini kod yazmadan geliştirmesine imkan sağlayan Xpoda ile stratejik iş ortaklığına imza attı.

Müşteri deneyimi yönetimi ve bilgi teknolojileri alanlarında hizmet veren bir iş süreçleri dış kaynak firması olan Tempo BPO ile No Code platformu Xpoda, güçlerini birleştirdi. Günümüzde yazılım geliştirmek hem yazılımcılar hem de müşteriler açısından uzun süren süreçler ve yüksek maliyetler anlamına gelmektedir. Yazılım nihayetinde bir şekilde teslim edilse bile günümüzün hızlı değişen dünyasında zaman, yazılımcıların aleyhine çalışmaktadır. Müşteri talepleri ve iş yapma biçimleri sürekli değişmektedir. Daha az kodlama yapılarak yazılım geliştirilmesine imkân tanıyan No Code ve Low Code platformlar da bu değişimi yakalamak isteyen kurumlar için öne çıkmaya başladı. Xpoda ile yapılan iş ortaklığı sayesinde, Tempo BPO hizmet verdiği servis kanallarını zenginleştirerek müşterilerine yazılım geliştirme hizmetini de sunmuş olacak.

Bu iş ortaklığı ile No Code yazılım geliştirme servisimizi devreye alıyoruz

Yaptıkları iş birliğinden dolayı mutlu olduklarını belirten Tempo BPO CEO’su Taylan Akalın; “Xpoda ile yaptığımız iş ortaklığı bizleri çok heyecanlandırıyor. Amacımız müşterilerimizin iş süreçlerindeki ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir iş ortağı olmak. Bu doğrultuda her gün öğrenmeye, gelişmeye ve yeni fikirleri hayata geçirmeye devam ediyoruz. Xpoda ile yaptığımız iş ortaklığı ile No Code yazılım geliştirme servisimizi devreye alıyoruz. Xpoda’nın hızlı ve esnek yazılım geliştirme platformu ile müşteri deneyim merkezimizdeki çalışanlarımıza yazılım geliştiricisi yetkinliği kazandırarak onlara kariyer fırsatları da sunacağız. Hem Türkiye hem Avrupa’daki müşterilerimize sunduğumuz müşteri deneyimi, bilgi teknolojileri ve danışmanlık hizmetlerimizde dijital dönüşüme katkı sunmaya devam edeceğiz.”dedi.

Tempo BPO ile iş ortaklığı yapmaktan dolayı heyecan duyuyoruz

Bu iş ortaklığıyla Türkiye’deki işletmelerin gelişimine katkıda bulunmayı hedeflediklerini ifade eden Xpoda CEO’su Şenol Balo;“Xpoda olarak B2B pazarda büyümenin anahtarının güçlü iş ortaklıkları kurmak olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple Tempo BPO ile iş ortaklığı yapmaktan dolayı heyecan duyuyoruz. Bu ortaklık sayesinde, Xpoda platformunun daha geniş bir müşteri kitlesine ulaşmasını sağlayarak, işletmelerin iş süreçlerini hızla dijitalleştirme ve iyileştirme fırsatı yakalayacağız.  Yapay zeka teknolojilerine yaptığımız yatırımları hızlandırdığımız bugünlerde Tempo BPO’nun gücü ve tecrübesi ile Xpoda’nın teknolojisi bir araya geldiğinde önce Türkiye’deki, yakın zamanda ise Avrupa’daki müşterilerimize en iyi hizmeti sunacağımıza inanıyoruz.’’

Çevreci depolama ürünleri

ADATA, karbon ayak izini azaltma konusundaki çabaları çerçevesinde, ilk çevreci depolama ürünleri HC300 ECO ve UC310 ECO’yu Duyurdu

ADATA, ürünlerinin karbon ayak izini azaltma konusundaki sürdürülebilir çevre taahhüdünü, markanın ilk çevreci depolama ürünleri serisini duyurarak başlatmış oldu. HC300 ECO harici sabit disk sürücüsü (HDD) ve UC310 ECO USB flaş belleği UFD, geri dönüştürülmüş plastikten oluşan dış yüzeyi ve FSC™ (Orman Yönetim Konseyi) tarafından onaylanmış malzemelerle paketlenmesiyle, sürdürülebilir gelecek için yenilenebilir elektronik ürünler konusunda atılan büyük bir adımı temsil ediyor.

Çevre Dostu Harici HDD ve UFD bellekleri kullanıcıların beğenisine sunuldu

ADATA HC300 ECO ve UC310 ECO, ADATA ürünlerinin ESG kavramlarına odaklanan serisinin öncüleridir. Malzemeler normalde yaşam döngüsünü tamamladıktan sonra atık olarak atılır. Fakat bu cihazların kasaları su damacanaları gibi PCR (Tüketim Sonrası Geri Dönüştürülebilen)malzemelerden yapılmıştır. HC300 ECO’daki PCR malzemelerin kullanımı karbon emisyonlarını %48’e kadar azaltabilmektedir. Bu malzemeler ayrıca tek bir yerden sağlanmaktadır, böylece ürünün karbon ayak izi olabildiğince azaltılmaktadır.

Ek olarak, ADATA HC300 ECO ve UC310 ECO, karbondioksit emisyonlarını, atık suyu ve enerjiyi önemli ölçüde azaltan işlemlerle üretilen FSC™ sertifikalı çevre dostu kağıt malzemelerle paketlenmiştir.

Küçük Karbon Ayak İzi, büyük depolama imkanı

ADATA HC300 ECO, 2 TB kapasitesinin yanında şık yeşil desenli, sadece 10.3mm kalınlığında ince bir kasaya sahiptir. HC300 ECO, sarsıntıdan kaynaklanan durumlarda özel şok koruma mekanizması sayesinde oluşabilecek veri kaybı ve hasarı önleyebilmektedir.

UC310 ECO, USB 3.2 arabirimine ve 256 GB kapasiteye sahiptir. Ayrıca kapaksız döndürülebilen tasarımı sayesinde USB konektörünü korumaktadır. UC310 ECO’nun Mayıs ayında çıkışı planlanmaktadır.Hem HC300 ECO hem de UC310 ECO, ToGo akıllı yedekleme yazılımı sayesinde planlanabilen yedekleme ve gerçek zamanlı bulut senkronizasyonu sağlar.

ADATA ile Karbon Ayak İzinizi Azaltın

ADATA, daha yeşil bir yarın için tüketimi azaltma, geri dönüştürme ve yeniden kullanmayı kendi ürünlerinde günden güne artırarak teşvik etmeyi hedeflemektedir. Daha çevre dostu ürünler üretilmesinde her adım, ADATA’nın ESG taahhütlerini yerine getirmesinde bir kilometre taşıdır. ADATA Geleceği Yeniliyor” iken, sizleri de karbon izinizi azaltmaya davet etmektedir.

BMW sanal fabrika lansmanını yaptı

BMW sanal fabrika ile tasarım, inşa ve test süreçlerini dijital ortamda yürütecek. Sanal fabrika için Nvidia’nın Omniverse platformu kullanıldı.

BMW, endüstriyel metaverse oluşturmak ve işletmek için Nvidia’nın Omniverse platformunu kullanan bir sanal fabrikanın lansmanını duyurdu.

BMW sanal fabrika ile araçları ticari kullanıma sunulmadan önce yeni robotik ve lojistik sistemlerini planlama, test, optimizasyon çalışmaları yapacak. Dijital araç, Macaristan’ın Debrecen kentinde 2025 yılında faaliyete geçmesi planlanan bir elektrikli araç fabrikası da dahil olmak üzere üretim ağında kullanılacak.

BMW ve Nvidia sanal fabrikayı başlattı

Duyuru, Nvidia’nın GTC etkinliğindeki bir açılış konuşmasında yapıldı. Sunum, Omniverse‘in endüstrilerin devreye almadan önce fabrika düzenlerini, robotik uygulamaları ve lojistik sistemlerini planlamalarına ve test etmelerine nasıl izin verdiğinin bir gösterimini kapsadı.

Nvidia CEO’su Jensen Huang: “BMW’nin Omniverse ile kaydettiği ilerlemeden dolayı heyecanlı ve inanılmaz derecede gururluyuz. Ortaklık, dünya çapında yeni nesil akıllı bağlantılı fabrikalar için sanal entegrasyonun ve sanal araçların sınırlarını zorlamaya devam edecek” dedi.

BMW yönetim kurulu üyesi Milan Nedeljkovic, tamamen sanal bir dünyada tasarlayabilir, inşa edebilir ve test edebiliriz ifadelerini kullandı. BMW ekibi ayrıca Omniverse ile fabrika verilerini bulma, oluşturma, gezinme ve analiz etme gibi yeni fabrika iç görü yetenekleri sunan “Factory Explorer” uygulaması da dahil olmak üzere bir dizi özel uygulama geliştiriyor. BMW’nin Nvidia ile yaptığı bu ortaklı çalışmanın, üretim verimliliğine de olumlu yansıması bekleniyor.

LEDGER 1,3 Milyar Euro değerlemeye ulaştı

0

2022, değişken makroekonomik koşullar ile birlikte kripto endüstrisi için zorlu bir yıl oldu. Ledger ise zorlu geçen bu dönemin ardından çıktığı Seri C yatırım turu kapsamında 100 milyon euro yeni yatırım aldığını duyurdu. Üstün kullanım kolaylığı ve sağladığı güvenlik sayesinde dünyadaki tüm kripto varlıkların %20’sini güvence altına alan Ledger, bu yatırımın ardından 1,3 milyar euro değerlemeye ulaştı. Ledger CEO’su Pascal Gauthier, sürecin duyurulmasının ardından tüm dijital değerleri güvence altına alma hedeflerinden bahsetti.

Ledger Seri C yatırım turu kapsamında 100 milyon dolar yeni yatırım alarak toplamda 1,3 milyar dolar değerlemeye ulaştı. Ledger’ın, milyonlarca kişiye yeni nesil güvenilir cihazlar sunma misyonunun, uzun vadeli yatırımcıların devam eden desteği ve donanım devrimine önem veren yeni yatırımcıların vizyonu sayesinde hızlanması planlanıyor. Ledger CEO’su Pascal Gauthier yaptığı açıklamada “Uzun vadeli yatırımcılarımıza devam eden destekleri için minnettarız. Mevcut değer ve donanım devrimini destekleyen yeni yatırımcılara ise ‘Hoş geldiniz.’ diyoruz. Bu yatırım, kritik dijital varlıkları ve blok zinciri özellikli teknolojiyi keşfeden milyonlarca kişiye yeni nesil güvenilir cihazları sunma misyonumuzu hızlandıracak. Bildiğiniz gibi 2022, önemli kripto borsalarının çöküşü ve değişen makroekonomik koşullar da dahil olmak üzere kripto endüstrisi için zorlu bir yıl oldu. Bu zorlu ortamda Ledger, işimizin donanım ve hizmet bölümleri için sürekli olarak güçlü bir esneklik ve artan bir uyum gösterdi.” ifadelerinde bulundu. 

Hedef sektörde altın standart olmak

Ledger’ın kuruluşundan bu yana piyasanın inişli çıkışlı bir seyir izlediğini belirten Ledger CEO’su Pascal Gauthier, “İnsanların kriptonun var olup olmaması gerektiğini sorguladığı zamanlar oldu ancak bizim blok zinciri inovasyonuna olan inancımız hiç bir zaman sarsılmadı. Kripto para birimlerinin vaadini yerine getirerek ve Ledger’ı sektörde altın standart olarak konumlandırarak değişken anlarda müşterilerimiz için güvenli liman olmaya devam ediyoruz. Piyasadaki endişeler arttığında, insanlar Ledger cihazlarını satın almak ve Ledger Live işlem hizmetlerini günlük olarak kullanmak için yarışıyor.” dedi.

Değer Zinciri her sektörü yeniden tanımlayacak

 “Önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde, değer zinciri yükselişinin milyarlarca insanın varlıklarını yönetme şeklini yeniden şekillendireceğine, internet ile etkileşimimizi, aracıların rolünü, küresel ekonomiyi ve her sektörü yeniden tanımlayacağına inanıyorum.” diyen Pascal Gauthier, “Temel güvenlik özelliklerinden yoksun akıllı telefon ve bilgisayarlar, merkezi olmayan bir değer zincirinde varlık sahibi olmak ya da ticaret yapmak için değil, merkezi bilgi internetinde içerik üretmek ve paylaşmak için üretildi. Yeni dönemi keşfetmek için ise yeni nesil bir donanıma ihtiyacımız var. Ledger Stax’ın yakın zamanda piyasaya sürülmesiyle, tam olarak bunu mümkün kılmayı planlıyoruz. Bu yeni nesil donanım cüzdanı, Ledger’ın benzersiz güvenliği ile iPod ve iPhone’un ortak mucidi ve tasarımcısı Tony Fadell tarafından tasarlandı. Aldığımız tepkiler bizi çok memnun etti. En iyi kullanıcı deneyimini yaratmak için çalışmaya devam ediyoruz.” ifadelerinde bulundu.

Google Drive’da gizli bir sınır var!

0

Kısıtlamaları özetleyen net belgeler olmamasına rağmen, Google’ın bulut depolama hizmeti olan Google Drive’a yükleyebileceğiniz dosya sayısına katı bir sınır koyduğu ortaya çıktı.

Bu gizli sayı, yalnızca kullanıcılar onunla karşılaşmaya başladığında ortaya çıktı. Reddit’te bildirildiği ve CNET tarafından paylaşıldığı üzere , kullanıcılar bu sınırı Şubat ayında zor yoldan keşfetti. Google’ın IssueTracker’daki bir yayında , hem bireyler hem de işletmeler, yüklemelerin hesaplarında çalışmayı durdurduğunu, ancak hatalara ilişkin net bir açıklama yapılmadığını ve bu durumun, bozuk otomatik entegrasyonlar ve yedekleme sistemleriyle uğraşırken kullanıcıların kafasının karışmasına neden olduğunu belirtti. Hesabı daha yüksek bir depolama alanına yükseltmek de sorunu çözmedi.

Mart ayının başlarında, Google’ın müşteri hizmetleri temsilcileri, hesap sahiplerine verilen bireysel yanıtlardaki katı tavanı ortaya çıkardı ve kullanılan toplam depolama alanı planın sınırlarının altında olsa bile 5 milyon belgeyi geçemeyeceklerini belirtti. Bir Google Workspace sözcüsü, CNET’e yaptığı açıklamada bu politikayı doğruladı ve “güçlü performans ve güvenilirliği sürdürmek” için bireysel kullanıcıların toplam 5 milyon oluşturulan öğeyle sınırlı olduğunu söyledi. Ancak, IssueTracker iş parçacığındaki diğerlerinin 1 milyon sınırını aşmasıyla, bu sınırlamanın kullanıma sunulması tutarsız görünüyor. Hata 403 (“Bu hesap tarafından oluşturulan, çöpe atılan veya atılmayan öğe sayısı sınırı aşıldı”) ile karşılaştıysanız, bu sorunla karşı karşıya kalmış olabilirsiniz.

Dosya sayısıyla ilgili bu kısıtlamadan bahsetmek de Google’ın belgelerinde eksik. Bu makalenin yazıldığı tarihte, yalnızca bireysel dosya sınırlamalarını (şaşırtıcı derecede ince ayrıntılarla) kapsayan bir yardım sayfası mevcuttur. Bu arada, ortak drive hesaplarının dosya limitleri maksimum 400.000 olarak açıkça listelenmiştir ve rakip Dropbox’ın yüklenen dosya sayısında herhangi bir sınırlaması yoktur ; şirketin CNET’e onayladığı Box için de aynısı.

Etkilenen kullanıcılar artık zor bir kararla karşı karşıya: Hesap değiştirin (rakip bir hizmette veya Google’da) veya dosyaları silmeye başlayın. Her iki görev de, geniş kuruluşların (bir kişi, bu sınırlamanın kendi kuruluşlarına bağlı “on binlerce” kişiyi etkilediğini açıkladı) ve hesaplarını bulut yedeklemeleri için kullanmış olan kişiler için basit olmayacak. Yedekleme yazılımı, artımlı yedeklemelerin bir parçası olarak birden çok küçük dosya oluşturabilir ve bu dosyalar zamanla birikebilir – r/Google’ı bu sorun hakkında uyaran Redditor’da olduğu gibi.

Yanıt olarak, diğer Reddit kullanıcıları, tüm belgeleri birkaç zip dosyasına ekleyerek geçici bir çözüme işaret ettiler.

1 second of 20 secondsHacim %0

Veri odaklı sorunlar artıyor

0

Türkiye’deki şirketlerin %51’i kurumsal verilerin veya müşteri verilerinin kaybına veya başkalarının eline geçmesine bağlı olarak veri odaklı sorunlar yaşıyor

Kaspersky tarafından kısa süre önce yapılan bir ankete göre, Türkiye’deki şirketlerin %51’i kurumsal verilerin veya müşteri verilerinin kaybına veya başkalarının eline geçmesine bağlı olarak veri odaklı sorunlar yaşadıklarını belirtiyor. Özellikle siber tehdit ortamının gelişmeye devam etmesiyle, verinin korunmasına dikkat çekmek amacıyla 31 Mart Dünya Yedekleme Günü’nde hem işletmeler hem bireyler açısından veri yedeklemenin öneminin gündeme gelmesi amaçlanıyor.

Özellikle fidye yazılımlarının daha sofistike ve hedef odaklı hale gelmesi, kurumların verilerini güvende tutmak için gerekli tüm önlemleri alması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu konuda atılması gereken ilk adımları düzenli yedekleme ve siber güvenlik kontrollerinin yapılması oluşturuyor.

Tehdit aktörleri, geçmişin dağınık ve başıboş çeteleri gibi görülmenin ötesine geçti. Bunlar günümüzde kurumsal verileri mümkün olduğunca etkin bir şekilde tehdit etmeyi ve çalmayı amaçlayan, giderek daha kazançlı bir sektör olarak faaliyet gösteren sofistike varlıklara dönüşüyor. Verilerin tüm kuruluşlar için ne kadar önemli hale geldiği göz önüne alındığında, fidye yazılımı gibi kötü amaçlı yazılımların hızla çoğalması şaşırtıcı bir durum değil. Günümüzde bir çalışanın internetten indirdiği kötü niyetli bir dosyaya veya siber suçlular tarafından gönderilen bir e-postadaki eke tıklaması sadece yerel makinedeki verilerinin şifrelenmesine neden olmakla kalmıyor; fidye yazılımı kurbanın bilgisayarının iletişim kurduğu tüm cihazlardaki verileri (bağlı ağ sürücülerini, harici medyayı vb.) bozarak kullanılamaz hale getiriyor. Çoğu şirket için verilere olan erişimin kaybedilmesi operasyonların durmasına neden olarak gelir kaybına, itibarın zedelenmesine ve durumu düzeltmek adına yapılacak büyük masraflara neden oluyor. 

Son dönemde Orta Doğu, Türkiye, Afrika (META) bölgesindeki en önemli fidye yazılımı vakalarından biri Afrika’nın en büyük perakende zinciri olan Shoprite’a yapılan saldırı oldu. Diğer saldırı örnekleri arasında LockBit grubu tarafından Sahra Altı bölgesinde gerçekleştirilen saldırılar ve BAE’deki kuruluşlara yönelik Cl0p saldırıları yer alıyor. Yaşanan bu vakalar, fidye yazılımı ve diğer siber tehditlere karşı önlem almak için verilerin sıkça yedeklenmesinin önemini vurguluyor. Bu noktada çok az şirketin, olası bir saldırı ve veri ihlaline karşı bağışıklık sayılabileceğini akıldan çıkarmamak gerekiyor.

Kaspersky Dünya Yedekleme Günü’nde Verilerinizi Güvende Tutacak İpuçlarını Paylaştı

Verilerinizi düzenli olarak yedekleyin

Dünya Yedekleme Günü bu temel uygulama hakkında iyi bir hatırlatıcı işlevi görse de, dijital dünyaya temas eden şirketlerin veri yedekleme işini bu özel günün haricinde düzenli ve sık aralıklarla gerçekleştirmesi gerekiyor. Bunun için öncelikle yedeklenmesi gereken en önemli verileri belirleyin, sınıflandırın ve önceliklendirin. Elle yedekleme yapmak zaman alıcı bir süreç olduğundan, bu süreyi azaltmak için veri yedeklemenin otomatikleştirilmesine olanak tanıyan çözümleri tercih edebilirsiniz.

Yedeklemede doğru yedekleme medyasını kullanın

Yedeklerin ana sistemden izole edilmiş depolara kaydedilmesi mantıklı bir yaklaşımdır. USB flash sürücüler ve harici sabit diskler işe yeni başlayanlar ve KOBİ’ler için yeterli olabilecekken, daha büyük şirketlerin ağa bağlı depolamayı düşünmesi gerekebilir. Bununla birlikte bulut depolama, her işletmeye daha fazla mobilite ve dünyanın her yerinden, her cihazdan dosyalarına erişim olanağı sağlar. Söz konusu bulut yedekleri, şifreleme kullanan güvenilir bir hizmet sağlayıcıda saklanır. Ancak dosyaları bulut sağlayıcısına aktarmak için kullanılan bağlantının güvenli olduğundan emin olmak şirketin sorumluluğundadır.

3-2-1-1 kuralını aklınızdan çıkarmayın

3-2-1 yedekleme kuralı uzun zamandır standart bir veri yedekleme yaklaşımı olarak kabul edilse de, son zamanlarda bu kural yerini 3-2-1-1’e bıraktı. Geleneksel kural şu şekilde işler: Verilerinizin üç kopyasını saklayın, iki kopyası iki farklı formatta saklansın ve bir kopya da tesis dışında tutulsun. Buna sonradan ilave edilen ‘1’ ile denkleme değişmez depolama kavramı eklendi. Değişmez demek, bir kez oluşturulduktan sonra değiştirilemeyen veya modifiye edilemeyen veri anlamına geliyor. Bu, geleneksel yedeklemeleri tehlikeye atabilecek fidye yazılımlarına karşı koruma sağlamak için mükemmel bir yaklaşım.

Siber güvenlik yatırımlarının verimliliğini en üst düzeye çıkarmak ve herhangi bir saldırı durumunda veri ihlali riskini en aza indirmek için, işletmelerin tehdit algılama ve müdahale özelliklerine sahip etkili bir uç nokta güvenlik çözümü kullanması büyük önem taşıyor. Bu temel uç nokta koruma seviyesi Kaspersky Optimum Security çerçevesinde yer alıyor. Olgun BT güvenlik süreçlerine sahip kuruluşlar için Kaspersky Expert Security çerçevesi buna ek olarak anti-APT, en son tehdit istihbaratına erişim ve kuruma özel profesyonel eğitimler de sağlıyor.

CodeMaster kodlama yarışması yurtdışına açılıyor

0

OBSS Teknoloji, iş simülasyonuyla sıradan hackatonlardan ayrışan CodeMaster kodlama yarışmasını, 11. yılında İngiltere’de dünyanın en prestijli üniversitelerinden Oxford, Cambridge ve Imperial College öğrencileriyle buluşturuyor.

Türkiye’nin önde gelen yazılım ve teknoloji danışmanlığı şirketi OBSS, 18 yıldır bankacılık, finans, sigorta, e-ticaret gibi sektörlerde lider markaların iş ortağı olarak, uçtan uca hizmet sunan 850 kişilik bir ekiple büyümeye devam ediyor.

Teknolojide insanı ve ekosistemi ileri taşıma vizyonuyla hareket eden şirket, dünya çapında ödüllü arge yazılımını açık kaynak olarak paylaşmasıyla, yeni yeteneklerin gelişimini sağlayan kapsamlı staj, yeni mezun programları ve CodeMaster kodlama yarışmasıyla sektörde ayrışıyor.

CodeMaster 11. yılında İngiltere’de dünyanın en prestijli okullarından Oxford, Cambridge ve Imperial College London’da 10 yıldır Türkiye’de 80’den fazla üniversiteden genç yeteneklerin katıldığı, her sene 1.000’den fazla başvuru alan kodlama yarışması CodeMaster, 11. yılında global açılımına Avrupa’da İngiltere’den başlıyor. Mart ayı boyunca Oxford, Cambridge Üniversiteleri’nde süren yarışma, Mayıs ayında ise Imperial College London’da gerçekleşecek.7 Mart’ta Oxford Üniversitesi öğrencileri arasında gerçekleşen CodeMaster’ın en başarılı ilk 3 öğrencisi belli oldu. CodeMasters Bogdan, Cem ve Matilda sırasıyla 5000£, 2500£ ve 1000£ ödüllerini aldı. OBSS CEO’su Zafer Şen, CodeMaster ekibiyle birlikte kazananları Oxford Üniversitesi kampüsünde ziyaret etti. Sırada 31 Mart’ta Cambridge Üniversitesi var.
CodeMaster kodlama yarışması, teknik yetkinliği iş dünyası pratiğiyle birleştiriyor CodeMaster, teknolojide yetişen yeni yeteneklerin, üniversite yıllarında aldıkları teorik bilgileri, algoritma, kodlama, çözüm geliştirme gibi farklı yetkinlik ve becerilerle birleştirip,
belirlenen sürede iş dünyası konuları üzerinde hayata geçirebilmelerini ölçüyor. İş simülasyonu içeriğiyle sıradan hackatonlardan ayrılan CodeMaster, aynı zamanda katılımcıların çözüm üretme, analiz, problem çözme, planlama, analitik düşünme, algoritma geliştirme ve bütünleşik çözümler yaratma alanlarında kendilerini değerlendirebilecekleri bir platform haline geliyor. CodeMaster her sene OBSS’nin yazılım mimarları tarafından özel olarak geliştiriliyor. Üniversitelerin bilgisayar, yazılım, elektrik/elektronik, matematik ve endüstri mühendisliği bölümlerinden öğrencilerin başvurabildiği yarışmaya katılım için Java, C#, C, C++, JavaScript ve Python programlama dillerinden en az birine aşina olmaları bekleniyor.

Teknolojide yetenek keşfetmeye ve yetiştirmeye 18 yıldır yatırım yapıyor Bugüne kadar 50.000 yeteneğe doğrudan ulaşan ve teknik yetkinlik haritalarını çıkarmış olan OBSS, yeni yeteneklerin gelişimi için çok kapsamlı hazırlanan özel staj program içerikleri, yeni mezun programı, eğitim içerikleri ve iş simülasyonu içeren kod yarışması CodeMaster ile farklılaşıyor. Her sene 8.000’den fazla başvuru alan, 2 farklı Java, mobil iOS ve Android, front-end, makine öğrenimi, ALM, DevOps gibi düzenli olarak güncellenen kapsamlı staj programlarıyla her yıl 100 öğrenciyi sektöre hazırlıyor. OBSS Kurucu Ortağı ve CEO’su Zafer Şen, ‘’Teknolojide sadece yetkin kişileri değil, mesleki tutkusu yüksek kişileri bulmayı, onların gelişimini desteklemeyi ve teknoloji sektörüne kazandırmayı önemsiyoruz. Yaptığı işe tutkuyla bağlı insanlar sürekli gelişime, araştırmaya,yeniliklere açık oluyor. Bugüne kadar 50.000 gence doğrudan ulaştık. 8.000’den fazla başvuru alan özel staj ve yeni mezun programlarımızın içerikleri ile CodeMaster yarışmamızın iş dünyası simülasyonuna bakarak yetenek yetiştirmeye titizlikle ayırdığımız efor ve zaman anlamında sektörde ayrıştığımızı düşünüyorum. Şimdi bu deneyimimizi globalde de genişleterek, CodeMaster’ı dünyanın en prestijli okullarından olan Oxford, Cambridge ve Imperial College’da gerçekleştirecek olmak bizim için çok büyük bir gurur.’’ CodeMaster 2023’te Türkiye, İngiltere ve Etiyopya’da gerçekleşerek globale açılıyor.

Sahibinden.com Kullanıcıları Risk Altında mı?

Sahibinden.com kullanıcılarının verilerinin sızdırıldığına dair haberlere karşı Kişisel Verileri Koruma Kurumu’ndan açıklama geldi 

Son zamanlarda, birçok internet sitesinin kullanıcılarının kişisel verilerinin sızdırıldığına dair haberler yayılmıştı. Bu sitelerden biri olan sahibinden.com’un durumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) tarafından yapılan açıklama ile doğrulandı.

Kişisel veriler üçüncü taraf kişilerin eline geçti

KVKK tarafından yapılan açıklamada, bir siber saldırı neticesinde veri ihlalinin meydana geldiği ve bu olayın 27 Mart tarihinde tespit edildiği belirtiliyor. Verilerin sızdırılma başlangıç tarihi tespit edilemezken, kullanıcılarla ilgili birçok bilginin üçüncü taraf kişiler tarafından ele geçirildiği bildiriliyor. İhlalden etkilenen kişi sayısının ise 71 bin kişi olduğu açıklanıyor. 

KVVK tarafından Sahibinden.com veri ihlali ile ilgili yapılan açıklama şu şekilde: 

ası Kanununun “Veri güvenliğine ilişkin yükümlülükler” başlıklı 12 nci maddesinin (5) numaralı fıkrası “İşlenen kişisel verilerin kanuni olmayan yollarla başkaları tarafından elde edilmesi hâlinde, veri sorumlusu bu durumu en kısa sürede ilgilisine ve Kurula bildirir. Kurul, gerekmesi hâlinde bu durumu, kendi internet sitesinde ya da uygun göreceği başka bir yöntemle ilan edebilir.” hükmünü amirdir.

Veri sorumlusu sıfatını haiz Sahibinden Bilgi Teknolojileri Paz. ve Tic. AŞ (Sahibinden) tarafından Kurula iletilen veri ihlal bildiriminde özetle;

  • Veri sorumlusunun siber saldırıya uğraması sonucu veri ihlali gerçekleştiği,
  • İhlalden etkilenen kişisel verilerin internette paylaşıldığının 27.03.2023 tarihinde tespit edildiği, ancak ihlalin başlama tarihinin henüz tam olarak tespit edilemediği,
  • Yapılan araştırmada;
    • Sahibinden mağaza verilerinin (e-posta adresi verileri dışında kalan veriler) Sahibinden’in internet sitesi ve mobil uygulamasındaki ara yüzlerin çalışması için gerekli web service içeriklerinin kopyalanması suretiyle elde edildiğinin anlaşıldığı,
    • Kurumsal kullanıcılara ait e-posta adresi verilerinin kötü niyetli üçüncü kişilerce kullanıcılara şifre yenileme iletileri gönderilmesi suretiyle şifre yenileme servisinin sonuç çıktısından elde edildiğinin anlaşıldığı,
  • İhlalden etkilenen kişisel verilerin genel kapsamda Sahibinden mağaza bilgileri ve kurumsal kullanıcılara ait e-posta adresi olmak üzere; kullanıcı ID, kullanıcı adı, soyadı, mağaza adı, telefon numarası, e-posta adresi, hesap kayıt tarihi, konum, kullanıcı tipi, mağaza numarası, paket kategorisi, paket statüsü, paket periyodu, mağaza ürün türü, kayıt periyodu, açılış tarihi, mağaza taahhüt başlangıç tarihi bilgileri olduğu,
  • İhlalden veri sorumlusunun kurumsal kullanıcılarının etkilendiği, bu kapsamda şahıs şirketlerine ait verilerin de etkilendiği,
  • İhlalden etkilenen tahmini ilgili kişi sayısının tahmini 71.422 olduğu,
  • İhlalden etkilenen ilgili kişilerin ihlale ile ilgili bilgiyi “[email protected]” e-posta adresi veya çağrı merkezi telefon numarası (0850 222 44 45) aracılığıyla alabileceği

bilgilerine yer verilmiştir.

Konuya ilişkin inceleme devam etmekle birlikte, Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 30.03.2023 tarih ve 2023/504 sayılı Kararı ile söz konusu veri ihlal bildiriminin Kurumun internet sayfasında ilan edilmesine karar verilmiştir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

YAMAHA Motor üretimde yeşil alüminyuma geçti

Karbon Nötr hedefine yönelik her geçen gün önemli yeşil adımlar atan ve sürdürülebilir projeler geliştiren Yamaha Motor üretimde yeşil alüminyum kullanmaya başladığını duyurdu. Sürdürülebilirlik alanında üretim sürecinde yeşil alüminyuma geçen ilk Japon şirket olan Yamaha Motor, 2050 yılına kadar kullanımı daha geniş bir üretim prosesine yaymayı planlıyor.

Mobilite sektöründe geleceği şekillendiren öncü projelere imza atan Yamaha Motor, 2050 Çevre Planı çerçevesinde üretim ve ticari odaklı tüm faaliyetlerinde karbon nötrlüğünü hedefliyor. CO2 seviyeleri ve çevresel ayak izini azaltmanın yanı sıra karbon dengelemesine olanak tanıyan teknolojiler ve projeler geliştirmeye odaklanan Yamaha Motor üretimde yeşil alüminyuma geçiş yaparak önemli bir adım attı. Yeşil alüminyum, geleneksel olarak rafine edilmiş alüminyuma kıyasla yaklaşık yüzde 60 daha az karbondioksit yayıyor ve yenilenebilir enerji kullanılarak rafine ediliyor. Alüminyum parçalar, motosiklet ürünlerinin toplam araç ağırlığının yüzde 12 ile yüzde 31 kadarını oluşturuyor. Üretimde yeşil alüminyumun benimsenmesi, ürün yaşam döngülerinin bir parçası olarak hammadde üretimi sırasında karbondioksit emisyonlarının azaltılmasına olanak sağlıyor.


Yeşil alüminyumu ilk olarak yüksek hacimli modellerin ve arazi motosikletlerinin belirli parçalarının üretiminde kullanmaya başlayan Yamaha Motor, kısa vadeli süreçte tedarik hacminin izin verdiği ölçüde yeşil alüminyumun kullanım aralığını genişletmeyi planlıyor. Sürdürülebilir yaşam döngüsüne yönelik atılan bu önemli adımın, 2050 yılına kadar tüm ticari faaliyetlerinde karbon nötrlüğü elde etme çabalarının ve 2050 yılına kadar yüzde 100 sürdürülebilir malzemeye geçiş hedefinin bir parçası olduğunun üstünü çizen Yamaha Motor Türkiye Genel Müdürü Hakan Kaya, “İnsanlara heyecan verici, özgür ve daha tatmin edici bir yaşam sunma vizyonu ile hareket eden markamız bu misyona ulaşmak için çevre odaklı girişimlere her geçen gün yenisini ekliyor. Geçtiğimiz yıl kurulan Yamaha Motor Sürdürülebilirlik Fonu da bu alanda atılan oldukça önemli bir gelişmeydi. Fon, çevresel sorunları çözmeye çalışan, çok sayıda şirketle iş birliğine dayalı ilişkiler geliştirmeyi ve daha iyi bir dünya yaratmaya katkıda bulunmayı amaçlıyor. Şimdi ise üretimde gerçekleştirdiğimiz yeşil alüminyuma geçiş süreciyle sürdürülebilirlik gelişimimizi bir adım daha ileri taşıdık. İnsana ve çevreye iyi gelecek teknolojiler üretmek tek amacımız” de

Atık lastikler Ses Bariyerine dönüştü

0

Kuzey Çevre Otoyolu’nda gerçekleştirilen proje döngüsel ekonomiye katkıda bulunurken, otoyoldan kaynaklanan gürültünün azaltılmasını da sağlıyor.

Plastik tüketiminin azaltılmasını hedefleyen İş Dünyası Plastik Girişimi imzacısı ve Sıfır Atık Belgesi’yle faaliyetlerini sürdüren ICA, Kuzey Çevre Otoyolu’ndan toplanan atık lastiklerin geri dönüştürülmesiyle elde edilen ‘Ses Bariyeri’nin montajını tamamladı. ICA’nın 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nde duyurduğu proje döngüsel ekonomiye katkıda bulunurken, otoyoldan kaynaklanan gürültünün azaltılmasını da sağlıyor.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu İşletmecisi ICA, sürdürülebilirlik odaklı iş stratejisi kapsamında yenilikçi projelere imza atmaya devam ediyor. ICA, otoyoldan toplanan atık lastiklerin geri dönüşümüyle üretilen Ses Bariyeri Projesi ile çevrenin korunmasına, yol güvenliğine ve gürültünün azaltılmasına katkıda bulunuyor. ICA Genel Müdürü Serhat Soğukpınar, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nde duyurdukları Ses Bariyeri Projesi’nin, ICA’nın gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak konusunda aldığı sorumluluğun parçası olduğunu söyledi. Soğukpınar, Otoyol üzerindeki parçalanmış birçok cisim otoyol güvenliğini de tehdit ediyor. Bir yılda yaklaşık 135 ton araç lastiği parçası topladık. Lastik atıklarını döngüsel ekonomiye katkı sağlamak amacıyla geri dönüştürerek ses bariyeri yapımında kullanıyoruz” dedi. 

Kauçuk ses bariyeri karbon ayak izi en düşük ürünler arasında yer alıyor 

Ses Bariyeri Projesi kapsamında, otoyolun Kilyos-Zekeriyaköy bölgesinde yapılan ses analizleri sonucunda, bölgeye yaklaşık 2 kilometre uzunluğunda ses bariyeri yerleştirildi. Böylece otoyolun yerleşim bölgelerinin yakınından geçen kesimlerinde araç gürültüsünün en az seviyeye indirgenmesi hedeflendi. Serhat Soğukpınar, “Ses bariyeri ile otoyol yakınındaki habitat ve yerleşimler otoyol sesinden arınıyor ve biriktirdiğimiz lastik atıkları geri dönüştürülerek, döngüsel ekonomiye hizmet ediyor” diye belirtti. 

Atık lastikleri geri dönüştürerek oluşturulan ses bariyerleri aynı zamanda Çevresel Ürün Beyanı (EPD) sertifikasına sahip. Kauçuk ses bariyerlerinin, atık malzemelerden üretildiği için, ‘karbon ayak izi’ en düşük ürünler arasında yer aldığına dikkat çeken Soğukpınar, “Bu çevre dostu bariyeri ömrünü tamamlayacağı 10. yılının sonunda yeniden geri dönüştüreceğiz ve tekrar kullanacağız. İşimizi en yüksek standartlarda yapmak ve sürdürülebilir bir dünyaya katkıda bulunmak birinci hedefimiz. Bu doğrultudaki çalışmalarımıza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. 

Faaliyetlerini Sıfır Atık Belgesi ile sürdürecek

ICA aynı zamanda Global Compact Türkiye, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) ile TÜSİAD tarafından, iş dünyasında plastik tüketimini azaltmak amacıyla kurulan İş Dünyası Plastik Girişimi’nin de imzacısı. ICA bu doğrultuda, Sıfır Atık Yönetim Sistemi’ni kurarak sergilediği atık ve çevre yönetim çalışmaları sonucunda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca verilen Sıfır Atık Belgesi’ni almaya hak kazandı. 

Türkiye’nin ilk Lise Girişimcilik Zirvesi gerçekleşti

0

Genç Başarı Eğitim Vakfı önderliğinde Ege Genç İş İnsanları Derneği ve Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi işbirliğiyle düzenlenen Girişimcilik Zirvesi 29 Mart’ta gerçekleşti. Türkiye’de liseli gençleri odağına alan ilk zirve olma özelliği taşıyan etkinlikte, İzmir Girişimcilik Araştırma Raporu’nun detayları paylaşıldı.
 
Girişimci zihin yapısına sahip gençlerin ve çocukların yetişmesi amacıyla ilköğretimden yüksek öğretim düzeyine kadar farklı yaş grupları için eğitici ve deneyim odaklı programlar tasarlayan Genç Başarı Eğitim Vakfı önderliğinde, Ege Genç İş İnsanları Derneği ile Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi işbirliğiyle düzenlenen, Türkiye’nin ilk lise Girişimcilik Zirvesi, İzmir İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Medet Ekşi ve Yatırım Destek Ofisi Uzmanı Gökçe Aydoğdu’nun da aralarında olduğu 300 liseli girişimci öğrencinin katılımıyla 29 Mart’ta gerçekleşti. 6 Şubat depreminde hayatını kaybeden vatandaşları anma töreniyle başlayan zirve, açılış konuşmalarıyla devam etti.


Genç Başarı Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Çelik Ören gerçekleştirdiği konuşmasında “Girişimci Zihin Yapısında gençler yetiştirmek için ülke genelinde faaliyetlerimizi büyük bir hızla yürütüyoruz. Bu yıl GençBizz Lise Girişimcilik Programı kapsamında ülkemiz genelinde 700’ü aşkın liseli girişim kuruldu. Birçok farklı sektöre odaklanan gençler bu programla sadece iş kurmayı değil, kariyerlerini şekillendirecek yolları da öğreniyor. Biliyoruz ki ülkemizin kalkınması ve üreten bir nüfusa sahip olması için girişimci zihinlerin sayısının her alanda artmasına ve bu zihin yapısının olabildiğince erken yaşta kazandırılmasına ihtiyaç var. Bugün burada bir araya geldiğimiz gençler bu başarıya ulaşabileceğimizin en büyük kanıtıdır” dedi.

Girişimcilik çağımızın yükselen trendi

Girişimciliğin çağımızın yükselen trendi olduğunu söyleyen EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı ve İzQ Yönetim Kurulu Üyesi Alp Avni Yelkenbiçer, “Dünyada ekonomiye girişimcilik olgusunun yön verdiği, girişimciyi bu yeni ekonomi modelinin merkezine yerleştiren bir sisteme geçiliyor. Türkiye’de girişimciliğe bakış açısı dünya ile paralel bir şekilde olumlu olarak değişiyor ancak ortaya çıkan girişim sayıları ve başarı hikayeleri bakımından değerlendirildiğinde henüz istenilen düzeye ulaşmadığı görülüyor. Bu nedenle girişimcilik olgusunun yaygınlaştırılarak yüksek farkındalık düzeyine sahip toplum yaratmak büyük önem taşıyor. O nedenle bugün burada gerçekleştirdiğimiz etkinliği çok önemsiyoruz” dedi.

Girişimciliğe yönelik eğilimlerin küçük yaşlarda başlatılması önemli


EGİAD Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Özhelvacı ise konuşmasında, “Türkiye’nin de içinde yer aldığı önemli genç nüfusa sahip dünyanın pek çok ülkesinde girişimciliğin geliştirilebilmesine yönelik önemli çabalar sergileniyor, genç girişimci adayların nasıl daha fazla girişimciliğe yönlendirilebileceğine ilişkin etkinlikler önem kazanıyor. Bu etkinlikler vasıtasıyla girişimciliğe yönelik algıların, tutumların ve böylece eğilimlerin geliştirilmesi; küçük yaşlarda başlatılmak üzere her düzeyde girişimcilik eğitimlerinin sağlanması ve ülke genelinde yaygınlaştırılması oldukça önemli” ifadelerini kullandı.
 
Konuşmaların ardından EGİAD Genel Sekreteri Prof. Dr. Fatih Dalkılıç, İzmir Girişimcilik Araştırma Raporu’nun sunumunu gerçekleştirdi. Prof. Dr. Fatih Dalkılıç, “Araştırma verilerine göre, her 10 katılımcıdan 8’i bir iş kurmanın bir yıl öncesine kıyasla zor olduğunu düşünüyor. Yeni iş kurarken veya büyütürken ise finansman kaynaklarına ve finansmana erişim çoğunluk tarafından ‘zor’ olarak analiz edildi. Katılımcıların yüzde 56’sı İzmir’de yakın zamandaki girişimcilik için iş kurmak adına iyi fırsatlar olmayacağını belirtiyor. İş kurma nedenleri arasında ise ‘iş imkanları az olduğundan geçim sağlamak’ en çok oylanan yanıt oldu” dedi.

İzmir girişim sermayesi fonu kurulmalı

Prof. Dr. Fatih Dalkılıç, rapor sonucunda ortaya çıkan önerileri ise şöyle sıraladı: “Birincisi, fırsat girişimciliği, girişim sadece para kazanma-geçinme için olmamalı, ekonomideki fırsatları yakalayarak girişim kurulmalı. İkincisi, İzmir girişim sermayesi fonu kurulmalı, İzmir’deki değerlerin İzmir’de kalmasına yönelik değerler yaratılmalı. Üçüncüsü, finansman erişim, yani teşvikler, yatırımlar için biraz daha kolay, hızlı ve rahat olmalı. Dördüncüsü, ortak çalışma alanlar yaygınlaştırılmalı; girişimin seviyesine göre (erken, büyüme, ölçeklenme gibi) farklı küme alanları yaratılmalı.”
 

Oyun dünyasının kalbinin attığı GDC 2023’te neler yaşandı?

0

Oyun dünyasının sınırları her geçen gün biraz daha genişliyor. Bu durum, insanları bir araya getirecek etkinlik ve platformlara olan ihtiyacı artırıyor. Oyun Geliştiricileri Konferansı (GDC) 2023 ise tam da bu ihtiyacı karşılıyor. Dünyanın her yerinden katılımcıları çekmeyi başaran ve hem yazılımcıların hem de oyuncuların sabırsızlıkla beklediği konferans, aradan geçen bir haftanın ardından sona erdi. İşte ayrıntılar…

GDC 2023’te neler yaşandı?

GDC 2023, oyun geliştirmeye ilgi duyan tüm amatörleri ve sektörün önde gelenlerini bir araya getirdi. Bu yıl, GDC’yi 28.000’den fazla kişi ziyaret ederken, 1.000’den fazla konuşmacı ve 700’den fazla oturum, atölye çalışmaları gibi pek çok bağlantı kurma ve öğrenme fırsatı yer aldı. AyrıcaGDC Expo Floor’da 330’dan fazla sergi düzenlendi ve Amazon Web Services, Adobe, Discord, Google, NEXON gibi endüstri liderleri en yeni teknolojilerini, programlarını ve hizmetlerini sergiledi. ShiftDelet.Net olarak biz de etkinliği ABD’de yerinde takip ettik. 

GDC buna ek olarak, 27-29 Haziran 2023 tarihlerinde düzenlenecek olan GDC Showcase 2023 adlı dijital bir etkinliği duyurdu. Bu çevrimiçi etkinlik sayesinde dünya genelindeki geliştiriciler, GDC oturumlarına kolaylıkla katılabilecek. 

Yılın en iyileri ödüllerini aldı

GDC 2023, geçtiğimiz yılın en iyi geliştiricilerini 25. bağımsız Oyun Festivali (IGF) Ödülleri ve 23. yıllık Oyun Geliştiricileri Seçim Ödülleri (GDCA) ile onurlandırdı. Özellikle, Cosmo D Studios’un Betrayal At Club Low, jüri üyelerine oyunları farklı bir şekilde düşünme imkanı sağlayan Nuovo Ödülü’nü ve Seumas McNally Büyük Ödülü’nü kazandı. Elden Ring, GDCA’da En İyi Görsel Sanat, En İyi Tasarım ve Yılın Oyunu ödüllerini kazanırken, God of War Ragnarök geliştiricileri de En İyi Ses, En İyi Teknoloji ve Seyirci Ödülü’nü kazandı.

GDC, önümüzdeki yıl 18-22 Mart 2024 tarihlerinde geri dönecek. GDC 2024 için başvurular yaz aylarında açılacak.

Elektrikli araç satışlarında büyük artış

0

İncelenen tüm pazarlarda arasında elektrikli araç satışlarında en yüksek yıllık büyümenin yaşandığı görülüyor

PwC’nin strateji danışmanlığı grubu Strategy&, 2022’nin son çeyreğindeki bataryalı elektrikli araç satışlarına ilişkin raporunu yayımladı. Rapora göre jeopolitik gerginliklere ve yüksek enerji fiyatlarına rağmen, bataryalı elektrikli araç satışları dünya çapında yıllık bazda %70 arttı. ABD, incelenen tüm pazarlarda arasında elektrikli araç satışlarında en yüksek yıllık büyümeye ulaşırken hemen ardından Çin ve Avrupa geldi. Türkiye’de ise bataryalı elektrikli araç satışları bir önceki yıla göre %172 artarak 7.743 adede ulaştı.

PwC ve strateji danışmanlığı grubu Strategy&, 2022 yılının dördüncü çeyreğinde dünya çapındaki elektrikli araç (BEV) satışlarına ilişkin raporunu paylaştı. Rapor; ABD, Avrupa, Çin, Japonya, Güney Kore ve Türkiye gibi pazarlardan derlenen verileri yansıtıyor.

Elektrikli dönüşüme yönelik tüketici ilgisinin sürdüğünü gösteren rapora göre, jeopolitik gerginlikler ve yüksek enerji fiyatları bile bu eğilimi değiştirmedi, 2022 yılında satışlar dünya çapında yıllık bazda %70 arttı. Toplam sahip olma maliyeti bakımından elektrikli araçlar, güncel elektrik fiyatlarıyla bile, içten yanmalı araçları geride bıraktı.

Türkiye’de %172 artış kaydedildi

Strategy& Türkiye Lideri Kağan Karamanoğlu’nun verdiği bilgilere göre Türkiye’de 2022 genelinde 7.743 adet elektrikli araç satıldı. Karamanoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Miktar az görülse de Türkiye’de satışlarda bir önceki yıla göre %172 artış kaydedildi. Fişli hibrit araç satışları (PHEV) ise yıllık bazda %15 artarak 1.000 adede ulaştı. Türkiye’de hibrit araçlar (HEV) yıl boyunca elektrikli araçlar içinde en büyük paya sahip olmaya devam etti ve toplam pazarın %8’ini oluşturuyor. dedi

Elektrikli araçlarda ABD pazarı canlandı 

Elektrikli araç pazarını ülkeler bazında inceleyen rapora göre ABD dikkat çekici bir yükselişte. Daha önce Çin ve Avrupa’nın büyük bölümünde görülen gelişimin gerisinde kalan ABD’de, bu pazarda beklenen canlanma 2022’de gerçekleşti. Bir önceki yıla göre %88 oranında bir artışla incelenen tüm pazarlar arasında satışlarda en yüksek yıllık büyümeye ulaştı. Bu yükselişte orijinal ekipman üreticilerinin (OEM) yeni ve cazip modellere yaptığı yatırımlar, devlet teşvikleri ve gelişen şarj altyapısı etkili oldu. ABD’deki BEV satışları 2022 yılının dördüncü çeyreğinde %92’lik bir artışla bir önceki yılın aynı dönemine göre neredeyse ikiye katlandı. Müşterilerin zorlayıcı ekonomik koşullar karşısında kemer sıkması nedeniyle, ABD’de güç aktarım mekanizması satışlarının 2022 yılında %8 azalmasına karşılık böyle bir artış kaydedilmesi, tüketicideki eğilimi göstermesi açısından dikkat çekiyor.

Çin istikrarlı büyüyor, Avrupa’da Almanya ve İngiltere dikkat çekiyor 

ABD’nin hemen ardından Çin geliyor. Son yıllardaki etkileyici büyümesini sürdüren ülkede bataryalı elektrikli araç satışları 2022 yılında %85 arttı. Bataryalı, fişli (şarj edilebilir) ve hibrit elektrikli araç satışlarının toplamına bakıldığında da satışların bir önceki yıla göre %87 arttığı görüldü. Bu artış, incelenen pazarlardaki açık ara en yüksek orana işaret ediyor

ABD ve Çin’e göre daha mütevazı ancak yine de kayda değer bir düzeyde gerçekleşti.

Avrupa’daki en büyük beş pazar olan Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ve İngiltere bir önceki yıla kıyasla %28 büyüdü. Satışlar, 2022 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %39 arttı. Bu artışta iki ülke öne çıktı: Almanya ve İngiltere. İngiltere, %40 yıllık büyüme oranıyla en yüksek ivmeyi yakalayan ülke olurken Almanya’da ise satışlar, sadece 2022 yılının dördüncü çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine kıyasla %66 arttı. Almanya’daki bu durum “en yüksek büyüme” olarak nitelendirildi. Almanya’daki tüketiciler 2023 yılının başında devlet teşviklerinde yapılacak kesintiden önce hızla harekete geçerek 2022’nin dördüncü çeyreğinde ilk defa içten yanmalı motorlu (ICE) araçlardan daha fazla hibrit ve bataryalı elektrikli araç satın aldı.

Avrupa’nın diğer pazarlarında, en yüksek ilgi gözle görülür bir farkla İsveç ve Norveç’te kaydedildi. Satışlar, 2022 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre İsveç’te %84, Norveç’te %76 arttı. Ayrıca İsveç, diğer Avrupa pazarları grubunda 2022 yılı genelinde %66 ile en yüksek artış oranına ulaştı.

Android cihazlar için çok sesli podcast platformu

0

Hem podcast içerik üreticileri hem de dinleyiciler için etkileşimi mümkün kılan fonksiyonlar sunan Poddy, Android cihazlar için de kullanıma sunuldu

İki Türk girişimci tarafından herkesin özgürce ve her dilde sesini duyurabildiği global bir platform oluşturmak üzere kurulan çok sesli podcast platformu Poddy, 24 Şubat 2023’te iOS cihazlarda kullanıma sunuldu. Tek uygulama üzerinden podcast içeriği üretme ve dinlemeyi mümkün hale getirerek aynı zamanda yenilikçi olarak hem içerik üreticiler hem de dinleyiciler için etkileşimi mümkün kılan fonksiyonlar sunan Poddy, Android cihazlar için de kullanıma resmi olarak açıldı.

Podcast dinleyicilerinin de seslerini duyurabilmeleri ve içerik üreticilerin dinleyicilerle etkileşim kurabilmeleri adına “çok sesli podcast platformu” olarak geliştirilen mobil uygulama Poddy, 24 Şubat 2023’te iOS cihazlarda kullanıma sunulmuştu. iOS cihazlarda App Store uygulama mağazasından indirilebilen Poddy mobil uygulaması artık Android cihazlarda da kullanılabiliyor. Android cihaz kullanıcıları Poddy’i Google Play Store üzerinden ücretsiz olarak indirebiliyorlar. 

Podcast platformları arasında öncü

Poddy ile herkesin özgürce ve her dilde sesini duyurabilmesini sağlamayı hedeflediklerini ifade eden Poddy CEO’su Cüneyt Göktürk, “Poddy’i geliştirmek üzere yola çıktığımız ilk günden beri erişilebilirliği yüksek, herkesin sesini duyurabilmesine olanak tanıyan bir platform hedefiyle çalışıyoruz. Yoğun ve hassas çalışmalarımız sonucunda artık somut olarak şekillenmeye başlayan Poddy’yi deneme sürecine aldıktan kısa bir süre sonra ülkemizi etkileyen depremlerin gerçekleşmesiyle henüz beta sürümünde olmasına rağmen iyileşmemize katkı sağlayacak bir araç olması amacıyla 24 Şubat 2023’te iOS cihazlarda indirmeye hazır hale getirmiştik. Kullanıma sunulduğu tarihten itibaren 5 gün bile olmadan 1000’den fazla kullanıcıya ulaşan ve şuana kadar binlerce iOS kullanıcısının beğenisini kazanan Poddy’i şimdi de Android cihazlarda kullanıma sunmuş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu kapsamda artık tüm akıllı cihaz kullanıcıları Poddy çok sesli podcast platformunun bir parçası olarak sesli içerik üretmenin ve dinlemenin etkileşimli halini deneyimleyebilecek” dedi.