Arm, Qualcomm’a karşı davasından vazgeçiyor!

0

Arm ile Qualcomm arasındaki uzun süredir devam eden hukuki mücadele, son olarak Arm’ın Qualcomm’a yönelik başlattığı davadan vazgeçmesiyle sona erdi. Bu gelişme, 2022’de başlayan ve çip tasarımı sektöründe büyük yankı uyandıran bir dava sürecinin önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Arm, Qualcomm’un kritik Mimari Lisans Anlaşması’nı (ALA) feshetme girişiminden resmen geri adım attı ve bu sayede Qualcomm, Arm tabanlı çip üretmeye devam etme hakkına sahip oldu.

Arm, Qualcomm’a karşı davasından resmen vazgeçti

Qualcomm, 2022 yılında Apple’ın eski mühendisleri tarafından kurulan Nuvia çip tasarım şirketini satın almıştı. Nuvia, Arm ile özel bir lisans anlaşması yapmış ve Arm uyumlu CPU çekirdekleri tasarlamıştı. Qualcomm ise, Nuvia’nın tasarımlarını gelecekteki Snapdragon yonga setlerine entegre etmeyi planladı.

Arm, Qualcomm’a karşı davasından resmen vazgeçti.

Ancak Arm, Nuvia’nın tasarımlarını kullanabilmesi için Qualcomm’un önceden onay alması gerektiğini savunarak, bu durumu lisans ihlali olarak değerlendirdi. Bunun üzerine Arm, Qualcomm’a karşı dava açtı ve lisans anlaşmasının iptal edilmesini talep etti. Aynı zamanda Nuvia’nın CPU tasarımlarının da imha edilmesini istedi.

2023 yılında görülen davada jüri, büyük ölçüde Qualcomm lehine karar verdi. Ancak bazı kritik konularda fikir birliğine varılmadığı için davanın bazı bölümleri hâlâ belirsizliğini koruyor. Sonuç olarak, Qualcomm’un Arm tabanlı çip üretimi, Snapdragon X CPU serisi ve Snapdragon 8 Elite işlemcileri gibi önemli ürünlerini üretmeye devam etmesi mümkün oldu. Arm’ın dava sürecinden geri adım atması, Qualcomm’un bu ürünlerdeki üretim sürecini sekteye uğratmadan sürdürebilmesine olanak tanıdı.

Teknoloji devleri, yapay zeka için milyarlarca dolar ayıracak!

Teknoloji devleri arasındaki yapay zeka yarışı, 2025 yılı için açıklanan dev yatırımlar ile hız kazanıyor. ABD merkezli büyük şirketler, bu alandaki harcamalarını 320 milyar doları aşacak şekilde artırmayı planlıyor. Amazon, Google, Microsoft ve Meta gibi teknoloji devleri, yapay zeka altyapılarına yönelik tarihi yatırım planlarını duyurdu. Amazon, 2025 için 100 milyar dolardan fazla bir bütçe ayırmayı hedefliyor ve bu harcamaların büyük kısmı, Amazon Web Services (AWS) bulut altyapısını genişletmek için kullanılacak.

Teknoloji devleri, yapay zeka için milyarlarca dolar yatırım planlıyor

Google, yapay zeka alanındaki liderliğini pekiştirmek amacıyla 75 milyar dolar yatırım yapmayı planlarken, Microsoft da Azure platformunu genişleterek 80 milyar dolar ayırmayı hedefliyor. Meta ise, AI için 2024’te 40 milyar dolarlık harcama yapmış ve 2025’te bu rakamı 65 milyar dolara çıkarmayı planlıyor.

Teknoloji devleri, yapay zeka için milyarlarca dolar yatırım planlıyor.

Bu büyük yatırımların yanı sıra, DeepSeek gibi daha düşük maliyetlerle benzer AI çözümleri geliştiren rakiplerin ortaya çıkması, teknoloji devlerinin stratejilerini etkilemiş durumda. DeepSeek, daha az maliyetle benzer AI yetenekleri sunduğunu iddia etse de, büyük şirketler kendi yatırımlarına devam ediyor ve AI çipleri, veri merkezleri ve gelişmiş AI modellerine yatırım yapmayı sürdürüyor. Ayrıca, OpenAI CEO’su Sam Altman’ın SoftBank ve Oracle ile birlikte Stargate adlı bir AI altyapısına 100 milyar dolar yatırım yapmayı planladığı, bu tutarın zamanla 500 milyar dolara çıkabileceği belirtiliyor.

Yapay zeka alanındaki bu gelişmeler, batıda ABD’nin öncülüğünde yoğunlaşırken, Çin de bu alanda ciddi yatırımlar yapmaya devam ediyor. Ancak Çinli firmaların devletle olan ilişkileri ve devletin sunduğu büyük teşvikler, harcamaların boyutlarını daha zor takip edilebilir kılıyor. ABD ve Çin arasındaki bu yatırımlar, adeta bir yapay zeka soğuk savaşına dönüşmüş durumda.

BYD’nin yeni otomobili, pisti sürücüsüz tamamladı!

Çinli elektrikli araç üreticisi BYD, geliştirdiği ileri seviye sürüş destek sistemi God’s Eye’ın yeteneklerini sergilemek amacıyla süper otomobili Yangwang U9’u sürücüsüz olarak yarış pistine çıkardı. Hunan Zhuzhou Uluslararası Yarış Pisti’nde gerçekleştirilen bu test, aracın gündüz koşullarında otonom sürüş kabiliyetini gözler önüne sererken, BYD aynı denemeyi gece de tekrarlayarak sistemin yalnızca gün ışığıyla sınırlı olmadığını kanıtladı.

BYD’nin yeni otomobili, pisti sürücüsüz bitirdi

Yangwang U9’un sürüşünü sağlayan God’s Eye A, BYD’nin en gelişmiş otonom sürüş sistemi olarak öne çıkıyor. Şirket kısa süre önce, 9500 dolarlık Seagull dahil tüm modellerinde God’s Eye teknolojisini kullanacağını açıklamıştı. BYD’nin otonom sürüş çözümleri, donanım ve işlem gücüne göre A, B ve C olmak üzere üç ayrı kategoriye ayrılıyor. Seagull gibi uygun fiyatlı modellerde DiPilot 100 olarak adlandırılan God’s Eye C sistemi yer alırken, en üst seviye olan God’s Eye A, Yangwang U9 gibi modellerde bulunuyor.

BYD’nin yeni otomobili, pisti sürücüsüz bitirmeyi başardı.

Bu sistemler arasındaki farklar kullanılan donanıma göre belirleniyor. Örneğin, God’s Eye C yalnızca kamera tabanlı bir sistem olup milimetrik dalga radarı ve ultrasonik sensörlerle desteklenirken, God’s Eye A ise üç Lidar sensörüne sahip ve 600 TOPS işlem gücüne ulaşabiliyor. Özellikle gelişmiş donanımları sayesinde en yüksek seviye hassasiyet sunan God’s Eye A, tam otonom sürüşe en yakın sistem olarak öne çıkıyor.

Çinli otomobil üreticileri, elektrikli araç pazarındaki liderliklerini otonom sürüş teknolojileriyle pekiştirmeyi hedefliyor. 2025 yılı itibarıyla şirketlerin bütçelerinde yapay zeka destekli sürüş sistemleri öncelikli hale gelirken, BYD bugüne kadar sürüş destek sistemlerinin performansı konusunda eleştiriliyordu. Ancak şirket, yeni God’s Eye teknolojisiyle bu algıyı değiştirmeyi ve rakiplerine karşı önemli bir avantaj elde etmeyi amaçlıyor.

Kuantum ışınlama ile veri transferi yapıldı!

0

Oxford Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, kuantum ışınlama teknolojisini kullanarak iki kuantum bilgisayarı arasında veri aktarımı yapmayı başardı. Bu önemli gelişme, kuantum bilgisayarların daha büyük sistemler oluşturabilmesi için bir dönüm noktası olabilir. Deneyde, iki kuantum bilgisayar arasında yaklaşık iki metre mesafe vardı. Ancak, kuantum dolanıklık sayesinde, mesafenin teorik olarak bir önemi olmadığı belirtiliyor ve bu durum, gelecekte gezegenler arası kuantum ağlarının mümkün olabileceğini gösteriyor.

Kuantum ışınlama teknolojisi ile veri transferi gerçekleştirildi

Kuantum ışınlama, kuantum dolanıklık fenomenine dayalı olarak çalışıyor. Bu fenomen, iki parçacığın birbirinden uzak olmasına rağmen, birinin durumunun değişmesiyle diğerinin durumunun da anında değişmesini sağlıyor. Bu özellik, kuantum bilgisayarları arasında veri aktarımı için kullanılabiliyor. Deneyde, her biri bir stronsiyum ve bir kalsiyum iyonu içeren iki iyon tuzağı kullanıldı. Bu tuzaklar arasındaki optik kablolarla yapılan veri transferi, lazerler aracılığıyla başlatıldı.

Kuantum ışınlama teknolojisi ile veri transferi gerçekleştirildi.

Araştırmacılar, bu deneyde her lazer atışında dolanıklığın her zaman başarıyla gerçekleşmediğini ancak iyonların durumunun bozulmadığını keşfetti. Bu, deneyin tekrarlanabilirliğini sağladı. Dolanıklığın başarılı olduğu durumlarda, fotonlar yayılmaya başladı ve bu, kuantum ışınlamanın başarılı bir şekilde gerçekleştiğini gösterdi. Ayrıca, Grover algoritması kullanılarak yapılan testlerde, kuantum ağı %70 doğruluk oranı ile başarılı hesaplamalar gerçekleştirdi. Araştırmacılar, hata oranlarının kuantum ışınlamadan değil, yerel donanım işlemlerinden kaynaklandığını belirtti.

Bu buluş, gelecekte kuantum interneti olarak bilinen ultra güvenli ve yüksek kapasiteli ağların temelini atabilir. Kuantum bilgisayarlar arasında hatasız veri aktarımı sağlanması, kriptografi, yapay zeka, büyük veri analizi ve ilaç keşfi gibi pek çok alanda devrim yaratabilir. Ancak, mevcut deneyler hala optik kablolarla sınırlı ve kuantum gürültüsünün uzun mesafelerde fiber optik altyapıyı nasıl etkileyeceği belirsizliğini koruyor. Buna rağmen, bu gelişme, kuantum bilgisayarların daha büyük bir ekosistem oluşturmasına ve klasik bilgisayarlarla kıyaslanamayacak hız ve doğrulukta işlemler gerçekleştirmesine olanak tanıyabilir.

Tesla’nın yeni Megapack batarya fabrikası üretime başladı!

Tesla, Şanghay’daki Megapack batarya fabrikasında üretime başladığını duyurdu. Bu, şirketin ABD dışındaki ilk batarya üretim tesisi olma özelliğini taşıyor. 2024 yılı Mayıs ayında inşaatına başlanan tesis, Aralık 2024’te tamamlanarak üretime geçiş yaptı. Şanghay’daki tesiste, Tesla’nın büyük ölçekli enerji depolama sistemi (BESS) olan Megapack’ler üretilecek. Her bir Megapack ünitesi 38 ton ağırlığında olup, yaklaşık 3.600 haneye bir saat boyunca enerji sağlayabilen 3,9 MWh enerji depolama kapasitesine sahip.

Tesla’nın yeni Megapack batarya fabrikası faaliyete geçti

Tesla’nın Şanghay fabrikasında hedeflenen üretim kapasitesi, 2025’in ilk çeyreğinde yıllık 10.000 Megapack ünitesine ulaşmak. Bu da yıllık 40 GWh enerji depolama kapasitesine denk geliyor. Tesla, bu tesis sayesinde küresel enerji depolama pazarındaki etkisini artırmayı hedefliyor. Şirketin son mali raporları, enerji depolama işinin artan önemini ortaya koyuyor. 2024’te Tesla, enerji depolama bölümünden %67 artışla 10,86 milyar dolar gelir elde ederken, otomotiv geliri ise %6 düşüş gösterdi.

Tesla'nın yeni Megapack batarya fabrikası faaliyete geçti.

Yenilenebilir enerjinin artan kullanımıyla enerji depolamanın önemi de giderek arttı. 2024’te küresel enerji depolama kapasitesinin %76 oranında artarak 69 GW/169 GWh seviyesine ulaşması bekleniyor. Çin ise bu büyümede önemli bir oyuncu olarak dikkat çekiyor. Tesla, Çin’deki büyük pazardan daha fazla pay alabilmek için Şanghay’daki Megapack tesisini stratejik bir merkez olarak kullanmayı planlıyor.

Ancak Tesla, artan rekabet ve fiyat baskılarıyla da karşı karşıya. Megapack’in maliyeti, 2024’ün başında 4,56 CNY/Wh iken, 2025’in başında bu rakamın 2,23 CNY/Wh’ye düşmesi bekleniyor. Fakat Çinli üreticiler, Tesla’nın fiyatlarının çok altına inebilen fiyatlarla enerji depolama sistemleri sunabiliyor. Tesla, Şanghay’daki tesisiyle maliyetleri daha da düşürmeyi ve Çinli rakipleriyle daha iyi rekabet etmeyi hedefliyor.

DeepSeek, Honor cihazlara entegre olacak!

Honor, DeepSeek-R1 teknolojisini cihazlarına entegre etmeye başladığını resmen duyurdu. Huawei’den ayrılarak bağımsız bir marka haline gelen Honor, yapay zeka (AI) alanındaki gelişmeleri hızla sürdürürken, bu kez DeepSeek-R1 modelini akıllı telefonlarına ve dizüstü bilgisayarlarına entegre ediyor.

DeepSeek, resmen Honor cihazlara entegre oluyor

DeepSeek, ChatGPT’nin belki de en büyük rakiplerinden biri olarak Ocak ayında piyasaya sürdüğü sohbet botuyla büyük bir dikkat çekmişti. Hem düşük maliyeti hem de yüksek performansı ile teknoloji dünyasında yankı uyandıran bu model, şimdi Honor cihazlarında da kullanılmaya başlanacak.

DeepSeek, resmen Honor cihazlara entegre oluyor.

Honor, kendi akıllı asistanı YOYO’nun yeni sürümünde DeepSeek-R1’in kullanıldığını duyurdu. YOYO’nun aylık 130 milyon aktif kullanıcısı olduğu belirtiliyor ve bu yeni entegrasyon, doğal dil işleme, bağlamsal anlama ve mantıksal akıl yürütme gibi alanlarda önemli gelişmeler vaat ediyor. Bu sayede, Honor kullanıcıları daha sezgisel, akıllı ve kişiselleştirilmiş bir deneyim yaşamayı bekleyebilirler. DeepSeek’in entegrasyonu, kullanıcıların cihazlarıyla etkileşimde daha verimli ve doğal bir deneyim sunmayı amaçlıyor.

DeepSeek-R1, MagicOS 8.0 ve üzeri sürümlere sahip Honor telefonlarında kullanılabilecek. Kullanıcıların, YOYO asistanını 80.0.1.503 sürümüne güncellemeleri gerekiyor. Ancak, şu anda bu entegrasyon yalnızca Çin pazarında mevcut ve küresel pazara ne zaman yayılacağı konusunda henüz net bir bilgi bulunmuyor. Bu gelişme, yapay zeka alanında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor ve Honor’un akıllı cihaz deneyimlerini daha da güçlendirmeyi hedeflediğini gösteriyor.

Türkiye’nin ilk yerli hava-hava füzesi GÖKDOĞAN, testi geçti!

TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (TÜBİTAK SAGE) tarafından geliştirilen ve Türkiye’nin ilk yerli görüş ötesi hava-hava füzesi olma özelliği taşıyan GÖKDOĞAN, gerçekleştirilen test atışıyla önemli bir eşiği daha başarıyla geçti. F-16 savaş uçağından ateşlenen füze, havadaki hedefini tam isabetle vurdu. Bu gelişme, Türkiye’nin hava savunma ve taarruz kapasitesini artıran kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Türkiye’nin ilk yerli hava-hava füzesi GÖKDOĞAN, testi geçmeyi başardı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, resmi sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, GÖKDOĞAN’ın test atışında hedef uçağı başarıyla vurduğunu duyurdu. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ise GÖKDOĞAN’ın, havadan havaya füze yeteneğinin stratejik önemini vurgulayarak, bu başarının Türkiye’nin hava hakimiyeti ve caydırıcılığı açısından kritik bir kazanım olduğunu belirtti.

GÖKDOĞAN füzesi şu an için F-16 savaş uçaklarından ateşlenerek test ediliyor, ancak ilerleyen süreçte insansız hava araçlarına (İHA) da entegre edilmesi planlanıyor. Türkiye’nin geliştirdiği bir diğer hava-hava füzesi olan BOZDOĞAN, kısa menzilli görüş içi (WVR) angajmanlar için geliştirilirken, GÖKDOĞAN, görüş ötesi menzilli (BVR) bir füze olarak daha uzun mesafelerden angajman yapma kabiliyetine sahip. Her iki füzenin de yerli olarak geliştirilen MURAD AESA radarının İHA’lar için optimize edilmiş versiyonuyla entegre edilerek kullanılacağı ifade ediliyor.

ABD üretimi AIM-120 AMRAAM muadili olarak geliştirilen GÖKDOĞAN, katı hal yakıt teknolojisine sahip ve aktif radar (AR) arayıcı başlığı ile donatılmış durumda. Bu sayede “ateşle ve unut” prensibiyle çalışabilen füze, çoklu hedef angajmanı, fırlatma sonrası kilitleme (LOAL) ve geniş açılardan hedefe angaje olma gibi gelişmiş yeteneklere sahip. Elektronik harp ortamlarında etkin çalışabilecek şekilde tasarlanan GÖKDOĞAN, karıştırma kaynaklarına yönlendirilebilir özelliği ile rakip sistemlere karşı üstünlük sağlıyor.

Yaklaşık 65 kilometrelik etkileyici bir menzile sahip olan füze, 4+ Mach hızında seyredebilmesiyle öne çıkıyor. Bu teknik özellikler, GÖKDOĞAN’ın Türkiye’nin hava savunma kapasitesine büyük bir katkı sağladığını gösterirken, aynı zamanda uluslararası arenada rekabetçi bir füze sistemine sahip olunduğuna işaret ediyor. Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki yerlileşme hamlesinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilen bu başarılı test, hava-hava mühimmatları konusunda dışa bağımlılığı azaltma hedefinde önemli bir aşama kaydedildiğini ortaya koyuyor.

ABD’nin çip ambargosu, Çinli yapay zeka şirketlerini vuracak!

ABD’nin yapay zeka çiplerine getirdiği kısıtlamalar, Deepseek ve diğer Çinli şirketlerin gelecekteki rekabet şansını ciddi şekilde etkileyebilir. Deepseek’in OpenAI ve Google gibi devlerle rekabet eden bir yapay zeka modeli geliştirmesi, özellikle donanım açısından kısıtlı olduğu düşünüldüğünde büyük bir başarı olarak değerlendiriliyor. Ancak yapılan analizler, şirketin aslında Nvidia’nın en güçlü GPU’larına dolaylı yollardan eriştiğini gösteriyor. Şu an için Deepseek’in H800 ve H20 modellerinin yanı sıra H100 çiplerini de kullanarak yapay zekasını eğittiği belirtiliyor. Bu durum, Nvidia’nın en üst düzey GPU’ları olmadan da rekabetçi modeller geliştirilebileceği yönündeki ilk iddiaların gerçeği tam olarak yansıtmadığını ortaya koyuyor.

ABD’nin çip ambargosu, Çinli yapay zeka şirketlerine zarar verecek

Çinli şirketler, GPU’lara erişim sağlamak için farklı yöntemler kullanıyor. Bunların başında, bulut hizmetleri sunan şirketlerden GPU kiralamak geliyor. Örneğin, ByteDance’in Google ve Oracle gibi büyük bulut sağlayıcılardan geniş çapta GPU kiraladığı biliniyor. Ayrıca Singapur gibi üçüncü taraf ülkeler üzerinden dolaylı satın alımlar da Çin’in GPU engelini aşmasına yardımcı oluyordu. Ancak Joe Biden’ın görev süresi bitmeden imzaladığı yeni düzenleme, bu dolaylı yöntemlere ciddi sınırlamalar getirerek Amerikalı şirketlerin AI çiplerini yurt dışına kiralamasını ve satmasını daha da zorlaştırdı.

ABD'nin çip ambargosu, Çinli yapay zeka şirketleri için tehlike arz ediyor.

Bu yeni yaptırımların Deepseek ve ByteDance gibi şirketler üzerinde uzun vadede büyük bir baskı oluşturması bekleniyor. Mevcut GPU stoklarıyla kısa vadede bir sorun yaşanmayabilir, ancak birkaç yıl içinde yeni nesil yapay zeka modellerinin geliştirilmesi için daha fazla işlem gücüne ihtiyaç duyulacak. Mevcut kısıtlamalar devam ederse, Çinli şirketlerin Batılı rakipleriyle aynı hızda ilerleyememesi olası görünüyor. Özellikle internet üzerinden büyük ölçekli AI hizmetleri sunmak giderek daha fazla donanım gerektirdiği için bu şirketlerin rekabet avantajını sürdürmesi zorlaşabilir.

Öte yandan, Deepseek gibi şirketler yazılım ve model verimliliğini artırarak bu açığı kapatmaya çalışıyor. Ancak yapay zeka teknolojisinde Jevons Paradoksu geçerli olduğundan, verimlilik artsa bile toplam işlem gücü ihtiyacı da büyümeye devam ediyor. Bu nedenle, birkaç jenerasyon sonra Çinli şirketler için en büyük engelin GPU kıtlığı olacağı öngörülüyor. Ancak teknoloji dünyasında her şey hızla değiştiği için kesin tahminler yapmak zor. Çin’in bu kısıtlamaları aşmak için yeni stratejiler geliştirip geliştiremeyeceği önümüzdeki yıllarda netleşecek.

Ford, elektrikli araç departmanında rekor zarar açıkladı!

Ford, 2024 yılı itibarıyla elektrikli araç (EV) ve yazılım işinde 5,1 milyar dolar zarar ettiğini duyurdu. Bu rakam, bir önceki yılın 4,7 milyar dolarlık zararından daha yüksek. Şirket, elektrikli araç işinde 2025’te 5,5 milyar dolar daha zarar etmeyi öngörüyor. Ancak, Ford’un içten yanmalı araç satışları sayesinde yıl sonunda toplamda 5,9 milyar dolar net gelir ve 10,2 milyar dolar düzeltilmiş kazanç elde etti. Bu, Ford’un elektrikli araç işindeki zararları dengelemeye yardımcı olmuş olsa da, şirket maliyetli yeni araç lansmanları ve düşen araç fiyatları nedeniyle 2025’te kazancının 2 milyar doların üzerinde azalabileceğini belirtiyor.

Ford, 2024’te elektrikli araç departmanında rekor zarar etti

Ford, elektrikli araç pazarında General Motors gibi rakipleriyle kıyaslandığında geri planda kalıyor. GM, 2024’te yeni Chevy ve Cadillac modellerini piyasaya sürerken, Ford’un satışta yalnızca üç elektrikli aracı bulunuyor. GM’nin elektrikli araç birimi kârlılık gösterirken, Ford hala zarar etmeye devam ediyor.

Ford Avrupa’da

Ford, yalnızca bataryalı elektrikli araçlar yerine şarj edilebilir hibrit araçlar ve genişletilmiş menzilli elektrikli araçlara da odaklanmayı planlıyor. Şirket, elektrikli üç sıralı SUV projesini iptal ettikten sonra, yeni nesil elektrikli kamyonet lansmanını 2027’nin sonlarına ertelemeyi tercih etti. Ayrıca 2026’da yeni bir elektrikli ticari van ve 2027’de orta boy bir elektrikli SUV sunmayı hedefliyor.

Öte yandan, Ford’un CEO’su Jim Farley, ABD Başkanı Donald Trump’ın Meksika ve Kanada’dan ithalata %25 oranında gümrük vergisi getirme tehdidinin şirketin maliyetlerini artıracağını belirtiyor. Ayrıca, Biden dönemi elektrikli araç teşviklerinin sona ermesiyle ilgili endişeler de bulunuyor. Farley, uzun vadeli gümrük vergilerinin yalnızca Ford’a değil, genel olarak ABD otomotiv sektörüne de zarar vereceği konusunda uyarıda bulunuyor.

Samsung Exynos 2500 işlemcinin çıkış tarihi belli oldu!

0

Samsung, Exynos 2500 yonga setinin çıkış tarihiyle ilgili önemli bir açıklama yaptı. Uzun süredir sızıntılarla gündemde olan bu işlemci, daha önce Galaxy S25 serisinde yer alması beklenirken, yalnızca Snapdragon 8 Elite işlemcisiyle tanıtılan Galaxy S25 modellerinin ardından geri planda kalmıştı. Bu süreçte, Samsung’un 3nm GAA üretim sürecinde yaşadığı düşük verimlilik sorunları da gündeme gelmişti. Ancak son gelişmelere göre, Exynos 2500 için hazırlıklar hızla devam ediyor ve bu işlemci, 2025 yılının ikinci yarısında piyasaya sürülecek.

Samsung Exynos 2500 işlemcinin çıkış tarihi ortaya çıktı

Samsung’un çip geliştirme birimi LSI, Exynos 2500’ün optimize edildiğini ve yılın ikinci yarısında duyurulacağını belirtti. Yonga setinin hangi cihazda kullanılacağı ise henüz kesinleşmiş değil. Ancak, Galaxy S25 serisinin dışında kalan Exynos 2500’ün, özellikle Galaxy Z Flip 7 ile çıkabileceği konuşuluyor.

Samsung Exynos 2500 işlemcinin çıkış tarihi ortaya çıktı.

Bu, Samsung için çip maliyetlerini düşürme açısından önemli bir adım olabilir. Ancak, Geekbench 6 testlerinde yapılan karşılaştırmalara göre, Exynos 2500’ün tek çekirdek ve çok çekirdek performansı, Snapdragon 8 Elite’in gerisinde kalıyor. Gerçek dünya kullanımında bu farkın ne kadar hissedileceği belirsiz olsa da, Samsung’un Exynos serisini rakipleriyle daha rekabetçi hale getirmesi gerektiği aşikar.

Samsung, önümüzdeki yıllarda 3nm GAA üretim sürecindeki verimliliği artırarak Exynos çiplerine daha fazla ağırlık vermeyi planlıyor. Bu strateji doğrultusunda, 2026’da çıkacak Galaxy S26 serisinin tamamen Exynos tabanlı olabileceği söylentileri de gündeme gelmiş durumda. Ancak kısa vadede Exynos 2500’ün rekabet gücü, teknoloji dünyasında merakla beklenen bir konu olmaya devam edecek.

ChatGPT-5 mi geliyor? OpenAI’ın planları ortaya çıktı!

0

OpenAI CEO’su Sam Altman, geçtiğimiz saatlerde şirketin yapay zeka yol haritasını açıkladı. Altman, GPT-4.5’in (kod adı: Orion) yakında piyasaya sürüleceğini ve bunun OpenAI’ın son “zincirleme düşünme” içermeyen modeli olacağını belirtti. Ardından, GPT-5’in daha kapsamlı ve birleşik bir yapıya sahip olacağı ifade edildi. Peki GPT-5 ne zaman geliyor? Ayrıntılar haberimizde…

OpenAI gelecek planlarını açıkladı: GPT-4.5 ve GPT-5 yolda!

Öncelikle, Altman’a göre GPT-4.5 (Orion), GPT-5’ten önceki son büyük güncelleme olacak. Bu model, mevcut sistemlerin geliştirilmiş bir versiyonu olacak ve daha iyi dil işleme yetenekleri sunacak. Ancak OpenAI, “model seçme” (model picker) özelliğinden rahatsız olduğunu ve gelecekte daha birleşik bir yapay zeka sistemi oluşturmayı düşünüyor.

gpt-5-mi-geliyor-openai-planlari-ortaya-cikti

Altman, GPT-4.5 ve GPT-5’in çıkış tarihleri hakkında kesin bir bilgi vermese de, önümüzdeki haftalar veya aylar içinde piyasaya sürülebileceğini ima etti. Aslında, GPT-5’in en önemli özelliği, OpenAI’nin tüm teknolojilerini tek bir sistemde birleştirecek olması. Altman, bu modelin “o-serisi” ve “GPT-serisi” sistemlerini birleştirerek, farklı görevler için en uygun düşünme sürecini kullanabileceğini söyledi. Yeni sistemin kullanıcı erişimi şu şekilde olacak:

  • ChatGPT Plus aboneleridaha gelişmiş bir yapay zeka seviyesine erişebilecek.
  • Pro aboneler ise en yüksek zeka seviyesinde GPT-5 modelini kullanabilecek.

Ayrıca, OpenAI’nin daha önce tanıttığı o3 modeli, bağımsız bir model olarak sunulmayacak ve GPT-5’in bir parçası olacak. Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar kısmına yazabilirsiniz…

Yapay zeka, kendini kopyalamayı öğrendi!

Yapay zeka, son dönemde önemli bir dönemece girdi. Fudan Üniversitesi’nden bilim insanları, yapay zekanın insan müdahalesi olmadan kendini kopyalayabilme yeteneğine sahip olduğunu gösterdi. Bu buluş, Meta ve Alibaba’nın büyük dil modelleri (LLM) kullanılarak gerçekleştirilen deneylerle ortaya kondu. Yapılan testlerde, Meta’nın Llama3-70B-Instruct modeli ve Alibaba’nın Qwen2.5-72B-Instruct modeli, kendilerini kopyalamayı başardı. Özellikle, yapay zekanın zincirleme çoğalma yeteneği, bu teknolojinin potansiyel tehlikelerini gözler önüne seriyor.

Yapay zeka, artık kendini kopyalayabiliyor

Araştırma, yapay zekanın “kapanmadan kaçınma” ve “zincirleme çoğalma” senaryolarını test etti. Sonuçlar, bu yapay zekaların sistemdeki hataları düzeltebildiği, eksik dosyaları tamamlayabildiği ve hatta bazı işlemleri sonlandırarak sistemdeki çakışmaları giderebildiğini gösterdi.

Yapay zeka, artık kendini kopyalayabiliyor.

Bu buluş, yapay zekanın evrimiyle ilgili kritik bir eşik olduğunu düşündürüyor. Uzmanlar, bu tür gelişmelerin, yapay zekaların kendilerini kopyalayarak hayatta kalma kabiliyetlerini artırabileceğini belirtiyor. Bununla birlikte, “başıboş yapay zeka” (rogue AI) riskine dair endişeler de artıyor. Bu tür yapay zekaların, öz farkındalık ya da özerklik kazanarak insan çıkarlarına karşı çalışabilecekleri uyarıları yapılıyor.

Bu bulgular, yapay zekanın gelişiminin çok hızlı bir şekilde ilerlediğini ve bu teknolojinin güvenlik sorunlarına yol açabileceğini gösteriyor. Bu alandaki ilerlemeler, sınır yapay zekası (frontier AI) olarak adlandırılan yeni nesil yapay zeka sistemlerinin ortaya çıkmasıyla daha da önem kazanıyor. Bu gelişmelerin, yapay zekanın gelecekteki yönelimleri ve güvenlik stratejileri üzerinde büyük etkileri olabilir.

Bu Çinli otomobil, paralel park sorununa çözüm buldu!

0

BYD‘nin premium markası Denza, Z9 GT modeliyle paralel park sorununa son derece yenilikçi ve havalı bir çözüm sunuyor. Özellikle yeni sürücüler için zorlayıcı olabilen paralel park işlemi, Denza Z9 GT’nin sahip olduğu gelişmiş elektrik motoru kontrol sistemi sayesinde oldukça kolay bir hale geliyor. Geleneksel park sensörleri ve geri görüş kameraları sürücülere yardımcı olsa da, bu modelin sunduğu sistem, doğrudan aracın hareket mekaniğini değiştirerek işi tamamen farklı bir seviyeye taşıyor.

Bu Çinli otomobil, paralel park sorunu için çözüm sunuyor

Denza Z9 GT, 100 kWh kapasiteli batarya paketi, üç elektrik motoru ve yaklaşık 1.000 beygir gücüyle dikkat çeken bir elektrikli spor otomobil. Ancak onu farklı kılan asıl özellik, park manevrası yaparken sunduğu özel bir teknoloji. Araçta bulunan üç motorun ikisi arka tekerlekleri kontrol ediyor ve yazılımla bağımsız olarak yönlendirilebiliyor. Bu sayede aracın ön tarafı sabit kalırken, arka kısmı yana doğru kaydırılarak park işlemi gerçekleştiriliyor.

Bu Çinli otomobil, paralel park sorununa çözüm getirdi.

Sistem şu şekilde çalışıyor: Öncelikle sürücü, park yerine aracın ön tarafını çapraz bir şekilde sokuyor. Ardından, bilgi-eğlence ekranında gösterilen sistem devreye girerek arka tekerleklerin açısını ayarlıyor. Motorlar, arka tekerleklere zıt yönlerde tork uygulayarak, tekerleklerin birbirine ters hareket etmesini sağlıyor. Aynı anda, ön tekerlekler aracı geri kaymaktan koruyacak şekilde öne doğru yönlendiriliyor ve en dıştaki ön tekerlek sabit bir pivot noktası oluşturarak arka kısmın yana doğru kaymasına olanak tanıyor. Böylece araç, herhangi bir ileri-geri manevra yapmadan doğrudan park yerine oturuyor.

Bu inovatif park çözümü, paralel park konusunda sıkıntı yaşayan sürücüler için oldukça cazip bir özellik. Ancak sistemin uzun vadeli kullanımda lastik aşınmasını artırabileceği belirtiliyor. Özellikle arka tekerleklerin zıt yönlerde dönmesi nedeniyle lastikler normalden daha hızlı yıpranabilir. Bununla birlikte, özelliğin ölçülü kullanımıyla bu etkinin en aza indirilebileceği düşünülüyor. Yine de, bu teknolojinin hem sürücülere kolaylık sağlayacağı hem de park esnasında çevredeki insanlara oldukça etkileyici bir gösteri sunacağı kesin.

Yapay zeka yatırımları, yarı iletken endüstrisini uçurdu!

0

Yapay zeka teknolojilerinin hızla benimsenmesi, yarı iletken endüstrisinde büyük bir büyüme dalgası yarattı. 2024 yılında küresel yarı iletken gelirleri, yüzde 18,1 artışla 626 milyar dolara ulaştı ve analistlere göre bu rakam 2025 yılında 705 milyar doları aşacak. Bu büyümenin arkasındaki en büyük itici güç, veri merkezleri ve sunucular için geliştirilen yapay zeka çipleri oldu. Büyük dil modelleri (LLM) ve üretken yapay zeka uygulamalarının yaygınlaşması, yüksek işlem gücü gereksinimini artırarak AI hızlandırıcılara olan talebi rekor seviyelere çıkardı.

Yapay zeka, yarı iletken endüstrisini büyütüyor

Pazarın lideri konumundaki Samsung, 66,5 milyar dolarlık gelirle yarı iletken sektöründe zirveye yerleşirken, Intel 49,1 milyar dolarla ikinci sırada yer aldı. Nvidia ise AI çiplerine yönelik muazzam talep sayesinde yüzde 84’lük büyüme kaydederek 46 milyar dolarlık gelire ulaştı ve hem veri merkezi hızlandırıcıları hem de GeForce RTX serisi grafik kartlarıyla sektördeki konumunu güçlendirdi.

Bellek üreticisi SK Hynix, 42,8 milyar dolarlık geliriyle yüzde 86’lık büyüme kaydederek dördüncü sıraya yükseldi. Bellek yongaları, özellikle yapay zeka iş yüklerinin artışıyla GPU’lar kadar kritik bir hale geldi ve bu durum, DRAM ve NAND bellek gelirlerinde yüzde 75’in üzerinde bir artış yaşanmasına neden oldu.

Gartner analistlerine göre, yüksek bant genişliğine sahip bellekler (HBM), DRAM pazarının ana gelir kaynaklarından biri olmaya devam edecek. Özellikle yapay zeka ve veri merkezi odaklı uygulamaların daha yüksek performans gereksinimleri, HBM segmentinin büyümesini hızlandıracak. 2025 yılında HBM pazarının yüzde 66,3 büyüyerek 19,8 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Genel olarak, ilk 10 yarı iletken şirketinden dokuzu 2024 yılında rekor sonuçlar elde etti ve bu trendin 2025’te de devam etmesi öngörülüyor.

Dünyanın ilk tamamen elektrikli CSOV gemisi geliştiriliyor!

Bibby Marine, denizcilik sektöründe devrim niteliğinde bir projeye imza atıyor. Şirket, dünyanın ilk tamamen elektrikli CSOV (Commissioning Service Operation Vessel) gemisini inşa etmek için İspanyol tersanesi Armon ile sözleşme imzaladı. Bu gemi, özellikle açık deniz rüzgar enerjisi endüstrisi için tasarlanmış olup, 2027 yılında faaliyete geçmesi planlanıyor. Gemi, 25MWh kapasiteli Corvus Energy Blue Whale Batarya Enerji Depolama Sistemi (BESS) ile donatılacak.

Dünyanın ilk tamamen elektrikli CSOV gemisi tasarlanıyor

Bu, denizcilik sektöründe kullanılan en büyük Lityum Demir Fosfat (LFP) batarya sistemi olacak. Böylece gemi, tüm operasyonlarını tamamen elektrik gücüyle sürdürebilecek ve operasyon süresince sıfır emisyon üretecek.

Dünyanın ilk tamamen elektrikli CSOV gemisi tasarlanıyor.
Dünyanın ilk tamamen elektrikli CSOV gemisi tasarlanıyor.

Gemi, sadece elektrikli olmanın ötesinde, çift yakıtlı metanol motorlarıyla da desteklenecek. Bu motorlar, geminin operasyonel menzilini artıracak ve güvenilirliğini sağlayacak. Metanol, geleneksel deniz dizeline kıyasla daha düşük çevresel etkiye sahip olduğu için, bu sistem emisyonları azaltma konusunda önemli bir rol oynayacak. Ayrıca, gemi, enerji kullanımını optimize eden bir DC şebeke güç dağıtım sistemiyle donatılacak ve yapay zeka ile dijitalleşme teknolojileri kullanılarak operasyonel verimliliği artırılacak.

Bir başka dikkat çekici özellik ise, geminin açık deniz operasyonları sırasında dinamik pozisyonunu korurken bataryalarını şarj edebilme yeteneği olacak. Bu özellik, servis operasyon gemileri (SOV) pazarında bir ilk olarak değerlendiriliyor ve bu geminin sektördeki gelecekteki gelişmelere yön verecek potansiyeli bulunuyor.

Lyft otonom taksileri Dallas’ta çalışacak

Lyft’in hangi otomobil üreticisiyle ortaklık kuracağı ve hizmet başlatıldığında kaç adet sürücüsüz taksinin mevcut olacağı henüz belli değil. Otonom taksi pazarı, Lyft’in gelecek yıl Dallas’ta sürücüsüz yolculuklar sunacağını duyurmasıyla hareketlenmeye devam ediyor. Lyft otonom taksileri, şehre yeni bir ulaşım şekli sunacak.

Lyft otonom taksileri yaygınlaşıyor

Şehirdeki müşteriler, Lyft CEO’su David Risher’ın X’te yaptığı bir paylaşımla doğruladığı yeni anlaşmanın bir parçası olarak, Japon filo uzmanı Marubeni’ye ait olan ve  İsrailli şirket Mobileye’nin teknolojisini kullanan Lyft üzerinden robotaksi rezervasyonu yapabilecek. Risher: “Geçtiğimiz Kasım ayında, @Lyft’e hazır otonom araçları platformumuza getirmek için @Mobileye ile iş birliğimizi paylaştık. Bugün, bu yolculuğa katılmak üzere dünyanın önde gelen otomotiv ve filo finansman şirketlerinden biri olan @Marubeni_Corp’u ağırlıyoruz. En geç 2026’da, @Mobileye AV teknolojisine sahip @Marubeni’ye ait arabalar Lyft platformunda CityofDallas’ta piyasaya sürülecek” dedi. Lyft otonom taksileri Dallas’ta yoğun ilgi görecek gibi duruyor.

Risher, Marubeni’nin çeşitli yan kuruluşları ve ortak girişimleri aracılığıyla 900.000’den fazla aracı yönettiğinin bildirildiğini ve Lyft’in Flexdrive kiralama ve filo biriminin içgörülerini “araçlardan en iyi şekilde yararlanmak” için kullanacağını söyledi. Bunların hangi araçlar olacağı henüz belli değil. Çünkü Lyft hangi otomobil üreticisiyle ortaklık kuracağını açıklamadı. Ancak Mobileye çözümleri, Volkswagen Grubu markaları, Nissan ve Ford’un da aralarında bulunduğu çok sayıda üreticinin otomobillerine takılıyor. Hizmet başladığında Dallas’ta kaç tane sürücüsüz taksinin mevcut olacağı henüz belli değil ancak Risher önümüzdeki aylarda daha fazla gelişmeyi paylaşacağına söz verdi. Lyft otonom taksileri konusunda daha fazla bilgi vermeyi planlıyor.

Lyft’in kararı, ABD genelinde otonom taksi pazarının önemli bir ivme kazandığını gösteriyor. Mevcut lider Waymo şu anda Phoenix , San Francisco , Los Angeles ve Austin’de faaliyet gösteriyor ve 2025’te Atlanta’da Uber ile yolculuklar sunacak, ayrıca 2026’da Miami’de lansman yapacak. Ayrıca bu yıl San Diego, Las Vegas ve New Orleans dahil olmak üzere 10 yeni ABD şehrinde test yapma planlarını da açıkladı. Lyft otonom taksileri, ABD genelinde rekabeti artıracak büyük bir yenilik olarak öne çıkıyor.

Hava taksi şirketi Archer finansman topladı

0

Hava taksi şirketi Archer Aviation, savunma sanayiine yönelik hibrit uçak platformunun gelişimini hızlandırmak için 300 milyon dolar topladı. Yeni finansman, BlackRock tarafından yönetilen fonlar da dahil olmak üzere kurumsal yatırımcılardan geldi. Archer, savunma uygulamaları için yeni nesil hibrit tahrikli VTOL (dikey kalkış ve iniş) araçları geliştirmek amacıyla geçen yılın sonlarında Archer Defense’i kurdu.

Hava taksi şirketi Archer

Yeni finansman, piller ve kompozitler de dahil olmak üzere üretim kapasitelerinin geliştirilmesine yönelik. Archer’ın kurucusu ve CEO’su Adam Goldstein: “Savunmada gelişmiş dikey kalkışlı uçaklar için fırsatın başlangıçta beklediğimden önemli ölçüde daha büyük göründüğüne inanıyorum. Sonuç olarak, bu fırsatı ve daha fazlasını yakalamamıza yardımcı olmak için kompozitler ve piller gibi kritik yeteneklere yatırım yapmamıza yardımcı olacak ek sermaye topluyoruz” dedi.

Archer, Georgia eyaletinin Covington kentindeki uçan araç üretim tesisine taşınmak için oturma izni aldı. 38 bin 600 metrekarelik tesiste ilk üretimin 2025 yılı başında başlaması planlanırken, yıl sonuna kadar ayda iki adet eVTOL (elektrikli dikey kalkış ve iniş) aracı üretilmesi planlanıyor. Arc adı verilen yüksek hacimli tesis, sermaye, ileri üretim teknolojisi ve uzmanlık yatırımı yapan otomobil üreticisi Stellantis ile işbirliği içinde inşa edildi. Archer, tesisin bu on yılın sonuna kadar yılda 650 hava taksisi üretmesini bekliyor ve tamamen elektrikli Midnight’ı da Arc tesisinde üretmeyi planlıyor. Archer Midnight, dört yolcu, bir pilot ve el bagajını taşıyabiliyor ve uçuşlar arasında 10 dakikalık pil şarj süresiyle 20 ila 50 mil arası yolculuklar hedefliyor.

Archer daha önce 430 milyon dolar ek öz sermaye toplamıştı ve toplanan toplam sermaye yaklaşık 2 milyar dolara ulaşmıştı. Söz konusu finansman, uzun vadeli destekçiler Stellantis ve United Airlines’ın yanı sıra kurumsal yatırımcılar Wellington Management ve Abu Dabi yatırım holding şirketi 2PointZero’dan geldi.

Intel Panther ve Wildcat Lake işlemciler ortaya çıktı!

0

Intel, Panther Lake ve Wildcat Lake işlemcileriyle ilgili önemli yeni bilgiler sızdırıldı. Bu işlemciler, Intel’in yeni nesil mimarilerinin bir parçası olarak tasarlanıyor ve özellikle mobil platformlar için optimize edilecek. Panther Lake, Intel’in 18A üretim süreciyle üretilecek ve ilk olarak dizüstü bilgisayarlarda kullanılacak. Bu işlemciler, 2025’in ikinci yarısında piyasaya sürülecek olan Core Ultra 300 serisinin bir parçası olacak. Panther Lake işlemcilerinin, Intel’in önceki nesil Cougar Cove performans çekirdeklerinden güç alması bekleniyor ve bu sayede 16 çekirdeğe kadar bir yapı sunulacak.

Intel Panther ve Wildcat Lake işlemciler resmen sızdırıldı

Bu çekirdeklerin konfigürasyonu, 4 performans çekirdeği (P-Core), 8 verimlilik çekirdeği (E-Core) ve 4 düşük güç çekirdeğinden (LP-Core) oluşacak. Panther Lake işlemcileri, aynı zamanda 12 Xe3 GPU çekirdeği, 10 TOPS’a kadar yapay zeka performansı ve 12 PCIe 5.0 hattı desteği sunacak. Bu işlemcilerin GPU tarafında ise Intel’in Battlemage ailesinin halefi olan Celestial Xe-LPG mimarisine geçiş yapması bekleniyor; bu, grafik performansında önemli bir artış sağlayacak.

Wildcat Lake ise Panther Lake’in daha düşük konfigürasyonlu versiyonu olarak karşımıza çıkacak. Bu işlemciler, ultra taşınabilir dizüstü bilgisayarlar için optimize edilecek ve en üst modelinde 6 çekirdek bulunacak. Wildcat Lake, 2 performans çekirdeği, 0 verimlilik çekirdeği ve 4 düşük güçlü çekirdek (LP-Core) ile donatılacak. GPU tarafında ise 2 Xe3 çekirdeği yer alacak ve PCIe 4.0 desteği sunulacak. Bu özellikleriyle Wildcat Lake, daha fazla taşınabilirlik ve düşük güç tüketimi isteyen kullanıcılar için ideal olacak.

Intel, bu yeni işlemcilerle mobil cihazlar için performansı artırmayı hedefliyor ve grafik, yapay zeka gibi alanlarda büyük iyileştirmeler sunmayı amaçlıyor. Panther Lake’in en üst konfigürasyonu, güçlü işlemci ve grafik çekirdekleri ile hem oyun hem de içerik üretimi gibi yüksek performans gerektiren uygulamalarda önemli bir ilerleme sağlayacak. Wildcat Lake ise, taşınabilirlik ve batarya ömrü odaklı kullanıcılar için daha uygun bir seçenek olacak.

Yapay zeka ödeme güvenliğini nasıl sağlıyor?

0

Finansal hizmetler kuruluşları yapay zekanın işlerini devrim niteliğinde değiştirme potansiyelini kabul ediyor. Aslında IDC , dünya çapında yapay zeka harcamalarının 2028’e kadar 632 milyar dolara ulaşacağını öngörüyor. Finansal hizmetler sektörü bu miktarın en büyük kısmını (%20) oluşturacak. Ancak operasyonları basitleştirmenin ve müşteri deneyimini iyileştirmenin ötesinde, AI aynı zamanda ödeme işleme manzarasını da dönüştürmeye hazır. Özellikle, dolandırıcılık tespitini ve önlemeyi geliştirme ve işlemleri basitleştirme söz konusu olduğunda.

Yapay zeka ödeme güvenliği sağlıyor

Sahtecilik tespiti, güvenli ödeme sistemlerinin temel bir bileşenidir ve yapay zeka, sahtekarlık içeren işlemleri benzeri görülmemiş bir hız ve hassasiyetle azaltabilir. Mastercard’ın Asya-Pasifik bölgesindeki ürün ve inovasyondan sorumlu başkan yardımcısı Sandeep Malhotra: “Geçtiğimiz yıl, çeşitli kullanıcı tabanımız için 125 milyardan fazla ödeme işlemini korumak için yapay zekayı kullandık. Bu kadar büyük miktarda veriyi küresel ölçekte işleme ve izleme yeteneği, yapay zeka olmadan mümkün olmazdı” diyor.

Discover şirketinin blogunda, şu yeni uygulamaların finansal işlemlerin güvenliğini sağlamaya yardımcı olduğu belirtiliyor:

  • Verileri gerçek zamanlı olarak analiz edin ve sahtekarlık tekniklerindeki değişiklikleri belirleyerek işlemlerin haksız yere reddedilme riskini en aza indirin.
  • İşlemlerde gizli olabilecek tehditleri sürekli olarak tespit edin ve bunlara karşı savunma sağlayın.
  • Şüpheli işlemleri tespit edip işaretlemek için verileri hızla tarayarak müşterinizi tanıma çerçevelerinizi güçlendirin.
  • “Dolandırıcılığı” (bir kişinin meşru bir ücreti itiraz etmesi) tespit etmek için müşterilerin satın alma alışkanlıkları hakkında veri toplayın.

Salesforce ayrıca bankaların finansal işlem anlaşmazlıklarını daha verimli bir şekilde çözmelerine yardımcı olmak için 2024’te yapay zeka destekli bir çözüm piyasaya sürdü . Bu çözüm, üretken yapay zeka tabanlı müşteri iletişimi ve satıcılarla basitleştirilmiş iş akışlarını kapsıyor. Salesforce’un genel müdürü ve finansal hizmetler kıdemli başkan yardımcısı Eran Agrios:”Bu yeni yetenekler, tüm işlem anlaşmazlığı döngüsünü basitleştirip düzene sokarak bankaların olağanüstü müşteri deneyimleri sunmalarına ve işletmeleri genelinde inovasyonu teşvik etmelerine olanak tanıyor” diyor.