Luma AI’ın Ray2 video modeli Amazon Bedrock’ta kullanıma sunuldu

0

Luma AI’ın yeni nesil video üretim modeli Ray2, Amazon Bedrock’ta kullanıma sunuldu. Bu gelişmeyle birlikte Amazon Web Services (AWS), Luma AI’ın tamamen yönetilen modellerini sunan ilk bulut sağlayıcısı oldu.

Kullanıcılar, Amazon Bedrock konsolu veya AWS CLI aracılığıyla Ray2 modeline erişerek metin komutlarından yüksek kaliteli videolar oluşturabiliyor. Model, video sahneleri üretmek, hikaye anlatımı için sinematik sahneler tasarlamak ve karakterlere gerçekçi hareketler kazandırmak için kullanılabiliyor.

Amazon Web Services, 12 Şubat 2025 tarihinde yaptığı açıklamayla Luma AI’ın Ray2 modelinin Amazon Bedrock platformunda erişime açıldığını duyurdu. Yeni model, metin komutlarını etkileyici görsel anlatımlara dönüştürerek kullanıcıların yaratıcı süreçlerini destekliyor.

Luma AI’ın büyük ölçekli video üretme modeli Ray2, önceki versiyonu Ray1’e göre on kat daha fazla bilgi işlem kapasitesine sahip. Model, 540p ve 720p çözünürlükte, 5 saniye veya 9 saniye uzunluğunda videolar oluşturabiliyor. Üretilen videolar, gerçekçi hareketler ve mantıksal olay dizileriyle dikkat çekiyor.

Amazon Bedrock’taki Luma Ray2 modeli, kullanıcıların tek bir API çağrısıyla metin komutlarından oluşturulan gerçekçi ve yüksek kaliteli videolar üretmesini sağlıyor. Model, insan, hayvan ve nesneler arasındaki etkileşimleri anlamak ve doğal dil talimatlarını takip ederek gerçekçi karakterler oluşturmak için gelişmiş algılama ve muhakeme yeteneklerine sahip.

Ray2 ile üretilen videolar, eğlence, reklamcılık, medya ve içerik oluşturma gibi birçok alanda kullanılabiliyor. Kullanıcılar, sinematik ve gerçekçi kamera hareketleriyle hikayelerini zenginleştirebiliyor, farklı kamera açıları ve stilleriyle deneyler yaparak mimari, moda, film, grafik tasarım ve müzik projeleri için yaratıcı çıktılar oluşturabiliyor.

Amazon Bedrock üzerinden erişilebilen Luma AI’ın Ray2 modeli, kullanıcılara dört temel avantaj sunuyor. Model, metin komutlarından yüksek kaliteli aksiyon sahneleri üretme, sinematik sahneler oluşturma, karakterleri doğal hareketlerle canlandırma ve erken ürün konseptlerini hızlı bir şekilde görselleştirme yeteneklerine sahip. Kullanıcılar, ürün fikirlerini kısa sürede video formatında test edebilir ve üretim öncesinde tüketici ilgisini ölçmek için farklı video varyasyonları oluşturabilir.

Ray2 modeli, markaların ve içerik üreticilerinin ürünlerini ve hizmetlerini tanıtmalarına yardımcı olmak amacıyla görsel olarak etkileyici videolar oluşturma imkanı sunuyor. Kullanıcılar, bu videoları açılış sayfalarına, ürün tanıtım içeriklerine veya sosyal medya kampanyalarına entegre ederek müşteri etkileşimini artırabiliyor.

Ayrıca Luma Ray2’nin sunduğu video oluşturma yetenekleri, görsel efektler ve prodüksiyon süreçlerinde de kullanılabiliyor. Model, ön görselleştirme oluşturma, yeşil ekran sahneleri için gerçekçi arka planlar üretme ve özel efekt sahnelerinin ilk versiyonlarını hazırlama gibi görevlerde kullanılarak prodüksiyon maliyetlerini düşürebiliyor.

Luma AI’ın Ray2 modeli, ABD Batı (Oregon) AWS Bölgesi’nde kullanıma sunuldu. Kullanıcılar, Amazon Bedrock konsolu veya AWS CLI aracılığıyla modele erişerek sinematik ve gerçekçi video içerikleri üretmeye başlayabilir. Ray2 modeli hakkında daha fazla bilgi edinmek için AWS Blogu, Amazon Bedrock’taki Luma AI sayfası ve ilgili dokümantasyon kaynakları ziyaret edilebilir.

Metaverse projesi, geri dönüş yapabilecek mi?

0

Meta’nın büyük umutlarla inşa etmeye çalıştığı metaverse projeleri için bu yıl kritik bir dönemeç olacak gibi görünüyor. Reality Labs birimi altında geliştirilen projeler, yıllardır büyük bütçeler harcanmasına rağmen beklenen ticari başarıyı yakalayamadı. Şirketin CTO’su Andrew Bosworth’a göre 2025, metaverse’ün geleceğinin belirleneceği yıl olabilir. Eğer Horizon Worlds ve Quest serisi bu yıl büyük bir atılım gerçekleştiremezse, Meta’nın metaverse yatırımları tarihe “efsanevi bir başarısızlık” olarak geçebilir.

Metaverse projesi, geri dönüş yapmayı başaracak mı?

Bosworth’un şirket içi yazışmalarında Reality Labs’in geleceğinin belirsiz olduğuna dair vurguları dikkat çekiyor. Meta, sanal ve artırılmış gerçeklik alanında yatırımlarına devam etse de, özellikle Horizon Worlds’ün mobil sürümünün başarılı olması büyük önem taşıyor. Meta, bir dizi yapay zeka destekli giyilebilir teknoloji ürününü piyasaya sürerek pazardaki konumunu güçlendirmeyi planlıyor. CEO Mark Zuckerberg de yaptığı son açıklamalarda, bu yılın son derece yoğun geçeceğini ve özellikle akıllı gözlükler gibi alanlarda liderliği korumanın kritik olduğunu dile getirdi.

Metaverse oyun

Bosworth, Reality Labs’in şu ana kadar sahip olduğu en iyi ürün portföyüne ulaştığını ve artık yeni fikirler üretmekten çok, mevcut projeleri kusursuz bir şekilde uygulamanın hayati olduğunu belirtiyor. Ancak Meta, bu zamana kadar metaverse alanına yaptığı devasa yatırımlara rağmen beklenen kullanıcı kitlesine ulaşmakta zorlandı. Reality Labs’in 2020 yılından bu yana toplamda 60 milyar dolardan fazla zarar yazdığı biliniyor. Bu nedenle, Horizon Worlds’ün mobil versiyonunun başarısız olması, Meta’nın metaverse vizyonunun sona ermesine yol açabilir.

Özellikle son dönemde, Ray-Ban akıllı gözlükleri ve yapay zeka projeleri, metaverse girişimlerinden daha fazla ilgi görüyor. Eğer Horizon Worlds ve Quest serisi beklenen çıkışı yapamazsa, Meta’nın metaverse yatırımlarını azaltarak farklı alanlara yönelmesi kuvvetle muhtemel. Şirket içinde de bu konuda ciddi bir belirsizlik hâkimken, bu yılın sonunda Meta’nın ya metaverse’e devam edeceği ya da bu projeleri rafa kaldırarak farklı pazarlara yöneleceği kesinleşecek.

“Sorumlu” yapay zeka geliyor!

0

Paris’te düzenlenen Yapay Zekâ Eylem Zirvesi, yapay zekânın geleceğine yön verecek önemli tartışmaların ardından sona erdi. Zirve kapsamında, Fransa ve Hindistan’ın da aralarında bulunduğu 61 ülke, yapay zekâ teknolojisinin açık, kapsayıcı ve etik ilkeler doğrultusunda geliştirilmesi gerektiğine dair ortak bir bildiriyi imzaladı. Söz konusu bildiride, yapay zekânın yönetiminde uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi gerektiği vurgulanırken, bu alandaki tekelleşmenin önüne geçilerek teknolojinin daha geniş kitlelere erişilebilir hale getirilmesi gerektiği ifade edildi. Bunun yanı sıra, yapay zekânın güvenliği ve güvenilirliği konusunda somut ilerleme kaydedilmesi gerektiği belirtilerek, bu teknolojinin sadece bireyler için değil, toplumların ve gezegenin geleceği açısından da sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulmasının önemi üzerinde duruldu.

Cerebrum Tech kurucusu, ”sorumlu” yapay zekanın gerekliliğinden bahsetti

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise zirvede yaptığı konuşmada, yapay zekânın yalnızca teknolojik bir gelişme olarak ele alınmaması gerektiğini, aynı zamanda insan hayatını iyileştiren inovasyonları hızlandıran bir araç olarak değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Cerebrum Tech Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. R. Erdem Erkul
Cerebrum Tech Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. R. Erdem Erkul

Zirveye Fransa Ekonomi, Finans, Endüstri ve Dijital Egemenlik Bakanlığı’nın davetlisi olarak katılan Cerebrum Tech Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. R. Erdem Erkul da yapay zekânın sorumluluk bilinciyle geliştirilmesinin önemine dikkat çekti. Erkul’a göre, yapay zekâ teknolojileri yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının, hükümetlerin, kurumsal yapıların ve teknoloji şirketlerinin de sorumluluk üstlenmesini gerektiriyor. Sorumlu yapay zekâ anlayışının, etik ve inovasyonu bir araya getiren bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini belirten Erkul, bu sayede iklim değişikliğiyle mücadeleden adaletin sağlanmasına, hassas verilerin korunmasından toplumların refah seviyesinin artırılmasına kadar birçok küresel soruna çözüm üretilebileceğini ifade etti.

Erkul, zirve kapsamında düzenlenen ve küresel ölçekte yapay zekâ alanındaki gelişmelerin değerlendirildiği Atlantic Council’in yuvarlak masa toplantısına da katıldı. Burada Türkiye’nin yeni nesil teknoloji şirketi olarak konumlanan Cerebrum Tech’in Ar-Ge çalışmaları hakkında bilgi verdi ve şirketin insanlığın yararına yapay zekâ çözümleri geliştirmek adına yürüttüğü projeleri tanıttı. Yapay zekâ teknolojilerinin etik çerçevede geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Erkul, bu alandaki düzenlemelerin teknolojiyle uyumlu hale getirilmesinin, toplumların yapay zekâya olan güvenini artıracağını ve bu teknolojinin daha geniş bir perspektifte fayda sağlamasına katkıda bulunacağını belirtti.

Huawei, ABD yaptırımlarına rağmen yükselişini sürdürüyor!

0

Huawei, ABD’nin 2019 yılından bu yana uyguladığı ağır yaptırımlara rağmen istikrarlı büyümesini sürdürerek 2024 yılında büyük bir gelir artışı elde etti. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Howard Liang, Huawei’nin yıllık gelirinin %22 artışla 118 milyar dolara ulaştığını açıkladı. Bu, 2016 yılında kaydedilen %32’lik büyümeden sonra en hızlı gelir artışı olarak dikkat çekiyor. Huawei’nin özellikle tüketici elektroniği, telekomünikasyon, otomotiv teknolojileri ve yapay zeka alanlarında genişlemeye devam etmesi, şirketin ABD yaptırımlarını aşarak büyümesini sürdürebildiğini gösteriyor.

Huawei, ABD yaptırımlarına rağmen iyi gidişatını sürdürüyor

Huawei’nin büyüme stratejisinde en büyük rolü, ABD’nin çip tedarik zincirine yönelik kısıtlamalarına karşı geliştirdiği yerli üretim çipler oynuyor. Google’ın Android işletim sistemine erişiminin engellenmesinin ardından kendi ekosistemine yönelen şirket, HarmonyOS tabanlı akıllı telefonlarıyla Çin pazarında büyük başarı sağladı. Canalys verilerine göre, Huawei 2024 yılında Çin’de akıllı telefon satışlarını %37 artırarak pazar payı açısından dördüncü sıradan ikinci sıraya yükseldi. Bu süreçte Apple, %17’lik bir düşüş yaşayarak üçüncü sıraya geriledi. Özellikle Mate 60 Pro’nun Çin’de büyük ilgi görmesi, Huawei’nin yeniden akıllı telefon pazarında güçlü bir oyuncu haline gelmesine katkı sağladı. Şirket, 2025 yılı itibarıyla HarmonyOS NEXT işletim sistemini tamamen kendi geliştirdiği yazılımlar ve servislerle entegre ederek bağımsızlığını daha da pekiştirdi.

Apple Huawei'

Huawei’nin büyümesi yalnızca akıllı telefonlarla sınırlı kalmadı. Şirket, otomotiv sektörüne yönelik çözümleriyle de büyük bir ivme yakaladı. Özellikle gelişmiş sürücü destek sistemleri ve artırılmış gerçeklik özellikli head-up display (AR-HUD) teknolojileri, Huawei’nin otomotiv sektöründe kendine sağlam bir yer edinmesini sağladı. Bunun yanı sıra, telekomünikasyon alanında 5G ve yapay zeka destekli ağ çözümleriyle Çin ve diğer Asya ülkelerinde büyük projelere imza atan şirket, ABD’nin 5G alanındaki ambargosuna rağmen sektörde lider konumunu korumaya devam ediyor.

Huawei’nin son dönemde piyasaya sürdüğü üçe katlanır ekranlı Mate XT modeli ise katlanabilir telefon segmentinde dikkatleri üzerine çekti. Bu model, şirketin yenilikçi tasarım anlayışını ve donanım konusundaki yetkinliğini ortaya koyarak küresel pazarda rekabet gücünü artırdı. Huawei’nin gelecekte yapay zeka, 6G teknolojisi ve otonom sürüş sistemleri gibi alanlarda daha büyük yatırımlar yaparak teknoloji dünyasında daha da güçlü bir konuma ulaşması bekleniyor.

Microsoft, Edge’in silinmemesi için ilginç bir yol izliyor!

0

Microsoft, Edge tarayıcısını kullanıcıların silmesini engellemek için oldukça dikkat çekici bir yöntem izliyor. Şirket, resmi web sitesinde “Microsoft Edge Nasıl Kaldırılır” başlıklı bir destek sayfası yayınlasa da, burada tarayıcının nasıl kaldırılacağıyla ilgili doğrudan bilgi verilmiyor. Bunun yerine, Microsoft, kullanıcıları Edge’i silmemeleri için çeşitli nedenlerle ikna etmeye çalışıyor.

Microsoft, Edge’in silinmemesi için ilginç bir taktik geliştirdi

Sayfanın başında, Edge’in sunduğu çeşitli avantajlar sıralanıyor. Microsoft, tarayıcının özelliklerinden olan Microsoft uygulama mağazası, Copilot yapay zeka asistanı, Bing arama motoru ve Windows widget’ları gibi dikkat çekici işlevleri vurguluyor. Ardından, Google Chrome ile yapılan karşılaştırmada, Edge’in avantajları öne çıkarılıyor. Edge’in sunduğu Copilot entegrasyonu, dikey sekmeler, Designer adlı yapay zeka destekli görsel düzenleyici, indirim kuponu arama özelliği ve metin okuma fonksiyonu gibi özellikler, Google Chrome’da bulunmayan işlevler olarak tanıtılıyor.

Microsoft, Edge'in silinmemesi için ilginç bir taktik geliştirdi.
Microsoft, Edge’in silinmemesi için ilginç bir taktik geliştirdi.

Microsoft, Edge’i kaldırmanın kullanıcılar için olumsuz sonuçlar doğuracağını belirtiyor. Kullanıcıların odaklanma, akıcılık ve çevrimiçi zaman kontrolünü kaybedeceği, ayrıca Microsoft Defender SmartScreen, parola izleyicisi, özel arama ve çocuk modu gibi güvenlik özelliklerinden mahrum kalacakları belirtiliyor. Bu açıklamalar, kullanıcıları Edge’i kullanmaya devam etmeleri yönünde caydırmayı amaçlıyor.

Microsoft’un bu tür agresif stratejiler, daha önce de Edge’in kullanım oranını artırmak için benzer yöntemler kullanıldığını gösteriyor. Ancak, bu tür taktiklerin kullanıcılar arasında hoşnutsuzluk yaratabileceği ve şirketin kullanıcı deneyimini olumsuz etkileyebileceği de göz önünde bulundurulmalı. Bu durumda, Microsoft’un kullanıcıları Edge’e çekmek için ne kadar çaba harcadığı ve bu çabaların her zaman istenen sonucu vermeyebileceği de bir gerçek.

Instagram Keşfet Nasıl Sıfırlanır?

0

Instagram, kullanıcıların ilgi alanlarına göre özelleştirilmiş içerikler sunan Keşfet (Explore) sekmesi ile keşif deneyimini kişiselleştirir. Ancak zamanla Keşfet sayfanızda istemediğiniz veya alakasız içerikler çıkabilir. Bu, eski etkileşimlerinizin, beğenilerinizin ve takip ettiğiniz hesapların algoritmaya etkisiyle oluşur. Instagram Keşfet sıfırlama bu içeriklerden kurtulmanızı sağlar.

İçeriğinizi Yenileyin ve Keşfet’i Kendi İlgi Alanlarınıza Göre Şekillendirin

Eğer Keşfet sekmenizi sıfırlayarak daha alakalı içerikler görmek istiyorsanız, bunun birkaç etkili yöntemi var. Bu rehberde, Instagram keşfet algoritmasını nasıl sıfırlayabileceğinizi ve bunun neden gerekli olabileceğini adım adım anlatıyoruz. Instagram Keşfet sıfırlama için bu rehberi kullanabilirsiniz.

Instagram’da Keşfet Nasıl Sıfırlanır ve Neden İhtiyaç Duyabilirsiniz?

Instagram’da Keşfet (Explore) sayfası, ilgi alanlarınıza göre kişiselleştirilmiş içerikler sunar. Ancak zamanla beğenileriniz ve etkileşimleriniz değişebilir ve Keşfet sekmesi istemediğiniz içeriklerle dolabilir. Bu durumda, Keşfet’i sıfırlayarak içeriğinizi daha alakalı hale getirebilirsiniz.

  • Instagram Arama Geçmişini Silin:
    1. Instagram uygulamasını açın.
    2. Profilinize gidin.
    3. Üç Çizgi Menü (☰) → HareketlerinArama Geçmişini Gör adımlarını takip edin.
    4. Tümünü Temizle butonuna basarak arama geçmişinizi sıfırlayın.

Keşfet Algoritmasını Yenileyin:

  • Keşfet sekmesinde çıkan istemediğiniz gönderilere “İlgilenmiyorum” diyerek içeriği filtreleyebilirsiniz:
    1. Keşfet sekmesine gidin.
    2. Beğenmediğiniz bir gönderiye tıklayın.
    3. Sağ üstteki üç nokta () simgesine dokunun.
    4. “İlgilenmiyorum” seçeneğini seçerek içeriğinizi yeniden şekillendirin.

Beğeni ve Takipleri Düzenleyin:

  • Takip ettiğiniz hesaplar, beğendiğiniz gönderiler ve yorum yaptığınız içerikler Keşfet önerilerinizi etkiler.
  • İlgili olmayan hesapları takipten çıkabilir ve önemsiz beğenileri kaldırabilirsiniz.

Önbelleği Temizleyin:

  • Android için:
  1. Ayarlar → Uygulamalar → Instagram → Depolama → Önbelleği Temizle.
  2. iPhone için:
  3. Instagram’ı silip tekrar yükleyerek önbelleği sıfırlayabilirsiniz.

Neden Keşfet’i Sıfırlamak Gerekebilir?

  • Yanlış veya ilgisiz içerikler çıkıyor: Eski beğenilerinizin etkisiyle alakasız gönderiler görebilirsiniz.
  • Özel ilgi alanınıza göre şekillendirmek istiyorsunuz: Yeni bir hobi veya ilgi alanı geliştirdiyseniz, Keşfet’i buna göre yeniden düzenlemek isteyebilirsiniz.
  • Aile ya da iş için daha uygun içerikler görmek istiyorsunuz: Hesabınızı profesyonel bir kullanım için optimize etmek istiyorsanız, Keşfet içeriğini düzenlemek faydalı olabilir.

Bu adımları takip ederek Keşfet sekmenizi kişisel tercihleriniz doğrultusunda temizleyip yeniden şekillendirebilirsiniz.

Ulusal Design101 Proje Yarışması başlıyor

0

Bu yıl 6.sı gerçekleşecek “Somut tasarım algısını inovatif düşünceyle birleştirme” temalı Ulusal Design101 Proje Yarışması etkinliği, Akbank ana sponsorluğuyla sizlerle!

Etkinlik 22 Şubat – 1 Mart tarihlerinde Teknopark İzmir İnovasyon Merkezi’nde olacaktır. Öğrencilerin yaratıcı çözümler üretmelerini teşvik eden, takım çalışması, şirket kurma ve mülakat becerilerine katkı sunan etkinliği sakın kaçırmayın.

Yarışma takımlara özel olup bir takım 5 kişi olmalıdır. Başvurular arasından yapılacak eleme sürecinin ardından belirlenen yarışmacılar etkinliğe katılmaya hak kazanacaktır.

Bireysel başvuru yapan yarışmacılar, etkinlik gününden bir gün önce eşit oranda dağıtılacak ve ekibimiz, bireysel başvuruları takımlara çevirecektir.

Son başvuru tarihi: 18 Şubat

Bireysel veya takım başvuruları için kayıt formu QR’ını okutabilir veya aşağıdaki formu kullanabilirsiniz!

Kayıt formu

Hepinizi davetlisiniz!

Motorola, yeni amiral gemisinde önemli değişimler yapacak!

0

Motorola, akıllı telefon pazarındaki rekabeti artırmak için yeni amiral gemisinde iki önemli değişikliğe gidiyor. Şirket, katlanabilir telefon dünyasında farklı bir yaklaşım benimseyerek, geleneksel isimlendirme politikasını terk etmiş ve yeni modelini “Motorola Razr Ultra 2025” olarak tanıtmaya karar vermiş. Bu değişiklik, markanın önceki model numaralandırmalarından farklı olarak doğrudan yeni bir kimlik oluşturma çabası olarak dikkat çekiyor.

Motorola, yeni amiral gemisinde önemli değişimler yapmaya hazırlanıyor

Yeni cihazın teknik özellikleri de yavaş yavaş netleşmeye başladı. Geekbench veritabanında yer alan bilgilere göre, model, Qualcomm’un en güçlü mobil yonga setlerinden biri olan Snapdragon 8 Elite işlemcisiyle donatılacak. Bu işlemci, bir önceki nesil Snapdragon 8s Gen 3’e göre daha yüksek saat hızları ve gelişmiş grafik performansı sunuyor. 3.53GHz hızında çalışan altı çekirdeğe ek olarak, 4.32GHz hızında iki yüksek performanslı çekirdek içeriyor ve grafik performansı için Adreno 830 GPU kullanıyor.

Cihazın test sonuçları, performansının ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Geekbench testlerinde, tek çekirdek performansı 2.782, çoklu çekirdek puanı ise 8.457 olarak ölçülmüş. Ayrıca, cihazın 12GB RAM ile geleceği ve Android 15 işletim sistemiyle kutudan çıkacağı bilgisi de sızmış durumda.

Tasarım ve diğer teknik detaylar hakkında henüz kesin bilgiler bulunmamakla birlikte, donanım yükseltmeleri ve isim değişikliği, Motorola’nın katlanabilir telefon segmentinde önemli bir adım attığını ve yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki günlerde cihazla ilgili daha fazla bilgi ve detayların ortaya çıkması bekleniyor.

Yapay yaprak enerji üretiyor!

Çinli araştırmacılar, tıpkı gerçek yapraklar gibi güneşin hareketini takip edebilen yeni bir yapay yaprak türü geliştirdiler. Elektrik üretebilen ve potansiyel olarak suyu hidrojen ve oksijene ayırabilen bu yeni yaprak, yapay yaprak enerji üretiminde devrim yaratabilir. Yeni yapay yaprak, esnek güneş enerjili elektrotları koruyucu bir jel kaplamayla birleştiriyor. Ayrıca, sıcaklığa duyarlı bir polimere gömülmüş karbon nanotüplerden oluşan yenilikçi bir destekleyici yapıyı da içeriyor.

Yapay yaprak enerji verimliliğinde önemli bir aşamaya geldi

Yapay yaprak güneş ışığına maruz kaldığında, bu nanotüpler yerel olarak ısınır ve polimerin büzülmesine neden olur. Doğrudan güneş ışığına maruz kalmayan alanlar genişlemiş bir formda kalır ve bu da yaprağın bir ışık kaynağına doğru “eğilmesine” neden olur. Bu süreç, motorlara veya diğer cihazlara ihtiyaç duymadan yaprağın otomatik olarak ışık kaynağına bakmasını etkili bir şekilde sağlar. Bu mekanizma, enerji verimliliğini artırarak yapay yaprak enerji sistemlerinin daha efektif kullanılmasına olanak tanır. Araştırmacılara göre, bu mekanizma bitkilerin, özellikle Micranthemum glomeratum gibi suda yaşayan bitkilerin güneşi takip etme biçimine benzer.

Araştırmacılar, Advanced Functional Materials dergisinde yayımlanan eşlik eden makalelerinde, yeni yaprağın daha geleneksel sert sistemlere göre belirgin bir gelişme olduğunu gösterdiler. Örneğin, ışığa 45 derecelik bir açıyla bakıldığında, cihazın sabit alternatiflere göre yüzde 47 daha yüksek su ayırma verimliliği sağladığını buldular. Işık yaprağa 90 derecede çarparsa, izleme sistemi yüzde 866 daha fazla hidrojen ve oksijen yakıtı üretir. Yapay yaprak enerji üretimi açısından, yaprak, cam yerine hafif plastik üzerine fotoaktif maddeler yerleştirmek için yeni bir üretim tekniği kullanılarak geliştirildi. Ayrıca hidrojel kaplamalar kullanarak bitki hücresi sitoplazmasının yapay bir kopyasını oluşturdular.

Bu kaplama aynı zamanda geçirgendir ve suyun sisteme girmesine ve “atık” gazların sistemden çıkmasına izin verir. Çalışma sırasında, yaprağın fotoanotu (suyu parçalayan bir cihaz) 65 saatlik sürekli çalışmadan sonra aktivitesinin yüzde 73’ünü korudu. Doğadan ilham alınarak tasarlanan yapay yaprak, geleneksel güneş panellerinin ve diğer yapay yaprak enerji çözümlerinin sıklıkla zorlandığı su altı ortamında da olağanüstü bir performans sergiliyor.

Siber saldırı gazete basımını aksattı!

0

Haber medya şirketi Lee Enterprises’a ait ülke çapındaki gazeteler, geçen hafta gerçekleşen siber saldırının ardından baskı yapamadıklarını, web sitelerinde sorun yaşadıklarını ve daha küçük sayılarda yayın yaptıklarını açıkladı. Lee Enterprises, günü e-postayla gönderdiği açıklamasında, şirketin bir “siber güvenlik olayı” nedeniyle günlük operasyonlarında kesintiler yaşandığını ve kolluk kuvvetlerine haber verdiğini söyledi.

Siber saldırı gazete basımını durdurdu

Lee Enterprises, The St. Louis Post-Dispatch dahil 70’ten fazla günlük gazetenin ve Alabama, New York ve Oregon dahil 25 eyalette yaklaşık 350 haftalık ve özel yayının ana şirketidir. Şirket, saldırının nasıl gerçekleştiğini veya arkasında kimin olduğunu söylemedi.

Şirket: “Şimdi, durumdan hangi bilgilerin etkilenmiş olabileceğini belirlemeye odaklandık. Bu soruşturmayı olabildiğince hızlı ve kapsamlı bir şekilde tamamlamak için çalışıyoruz, ancak bu tür soruşturmalar karmaşık ve zaman alıcıdır ve birçoğunun tamamlanması birkaç hafta veya daha uzun sürer” dedi.

Lee Enterprises tarafından yayınlanan gazeteler siber saldırıyı bildirdi ve sorunların çoğunun Pazartesi sabahı başladığını söyledi. Her gazete saldırının operasyonlarını nasıl engellediğine dair ayrıntılara yer verdi. Sorunların aynı çözülüp çözülmediği belli değildi. Virginia eyaletine bağlı Charlottesville kentindeki Daily Progress gazetesi ile Wisconsin eyaletine bağlı La Crosse kentindeki La Crosse Tribune gazetesi, basım yapamadıklarını açıkladı. New Jersey’deki Atlantic City Basını, 1 Şubat’tan beri gazete basmadıklarını ancak eski sayıları basmak ve teslim etmek için çalıştıklarını söyledi. Tüm gazeteler hala makaleleri çevrimiçi olarak yayınlayabiliyordu, ancak bazı aboneler hesaplarına erişimde sorun yaşıyordu.

New York’taki Buffalo News gazetesi, saldırı nedeniyle gazetenin dağıtımının geciktiğini ve gazetenin tüm hafta boyunca daha küçük sayılarda yayın yapmak zorunda kaldığını, gazetenin normalden farklı bölümlerinde çizgi roman ve bulmacalar yayınlandığını bildirdi.

Meta alternatifi açık protokollü uygulamalar trend oluyor

0

Tüketicilerin Big Tech’in sosyal uygulamalarına alternatiflere olan talebi artıyor. Bluesky ve Mastodon gibi alternatif sosyal ağlar, X’ten ayrılmak isteyen kişilerle ivme kazanırken, diğerleri açık protokoller üzerinde yasak geçirmez TikTok alternatifleri oluşturuyor. Benzer şekilde, birçok bağımsız geliştirici de Meta’nın aylık 2 milyardan fazla aktif kullanıcıya sahip amiral gemisi fotoğraf paylaşım uygulaması Instagram’a açık, merkezi olmayan alternatifler üzerinde çalışıyor.

Meta alternatifi açık protokollü uygulamalar

Yeni gelenlerin hiçbiri Meta’nın büyüklüğü ve kapsamıyla rekabet etmeye hazır olmasa da Meta’nın gölgesinde bile küçük bir niş oluşturma yetenekleri ikna edici. Ayrıca yatırımcıların büyüyen açık sosyal ağa dikkat etmeye başladığı bir zamanda geliyorlar. Bu arada Z kuşağı mensupları, yakın zamanda Instagram’a geri dönmektense TikTok’u bırakıp başka bir Çin sosyal uygulamasına geçme olasılıklarının daha yüksek olduğunu belirttiler.

Pixelfed: Yeni bir hizmet olmasa da, fotoğraf paylaşım sitesi Pixelfed Ocak ayında iOS ve Android için resmi mobil uygulamaları başlattı. Uygulama, Mastodon, PeerTube adlı bir YouTube rakibi ve şu anda Meta’nın  Threads  ve  Flipboard’u  (artı daha yeni uygulaması  Surf ) da dahil olmak üzere birçok başkası tarafından kullanılan ActivityPub üzerine kuruludur. Instagram’a benzer şekilde, Pixelfed kullanıcıların fotoğraf ve videoları paylaşmasına ve keşfetmesine ve doğrudan mesaj göndermesine olanak tanır.

Flashes: Bluesky gibi, uygulama da AT Protokolü üzerinde çalışıyor ve Bluesky’nin aynı görüntü ve video gereksinimleriyle sınırlı, yani gönderi başına 4 fotoğrafa ve bir dakikaya kadar uzunlukta videolara izin veriyor. Temelde fotoğraf odaklı bir Bluesky istemcisi olduğundan, Flashes’ta gönderi paylaşan kullanıcıların gönderileri Bluesky’da görünürken, Bluesky kullanıcılarının bu gönderilere yaptığı yorumlar da Flashes’ta görünür.

Pinksky: Viral içerik veya Reels yerine fotoğraflar üzerinden bağlantı kurmak isteyen eski Instagram kullanıcılarını çekmek için tasarlanan uygulama, üstte dokunulabilir Hikayeler bölümü de dahil olmak üzere tanıdık bir arayüze sahip. Ancak sıfırdan oluşturulan yeni uygulamaların aksine, Pinksky kullanıcıları henüz Pinksky kullanıcısı olmasalar bile Bluesky’deki mevcut arkadaş ve takipçi ağlarına erişebiliyorlar. Şimdilik uygulama yalnızca bir Bluesky istemcisi, ancak yeterli talep olursa Pinksky, ActivityPub veya Nostr ile entegrasyonlar gibi diğer teknolojileri de içerecek şekilde genişleyebilir.

Jumbo kargo aracı testi başarıyla geçti

0

Hibrit-elektrikli uçak üreticisi Pipistrel, Nuuva V300 elektrikli dikey kalkış ve iniş (VTOL) aracını önemli bir dönüm noktasına taşıdı. VTOL araçlarının geliştirilmesinde yapılan işlerin çoğu yolcu ve kişisel uçuş sektöründe olmuştur. Ticari hava taksi çalışmaları için onaylanan ilk tam sertifikalı eVTOL ile, Pivotal Helix’in geçen yaz tek kişilik elektrikli VTOL’unu göndermeye başlayacağının duyurulması ve CycloTech’in bu yıl BlackBird uçan arabasında yeni bir elektrikli VTOL tahrik sistemini test etmeyi planladığını duyurmasıyla, eVTOL’lerin bizi Jetson gibi işten eve veya tatile götürmesi çok da uzun sürmeyecek.

Jumbo kargo aracı

2011’de NASA’nın Yeşil Uçuş Mücadelesi’ni kazandığından beri , Sloven uçak üreticisi Pipstrel istikrarlı bir şekilde hibrit ve elektrikli uçaklar geliştiriyor. 2022’de şirketin Velis Electro’su, Avrupa Birliği Havacılık Emniyeti Ajansı tarafından tip sertifikası alan dünyanın ilk elektrikli uçağı oldu . Ve şimdi, şirket, aşağıdaki videoda görebileceğiniz gibi, Nuuva V300 hibrit-elektrikli VTOL’unun ilk havada durma testini başarıyla tamamlamasıyla başka bir dönüm noktasına ulaştı.

İlk olarak 2020’de duyurulan Nuuva V300, yolcu VTOL’undan uzaklaşarak uzun mesafeli kargo taşımacılığı alanına adım atıyor. Pipistrel’e göre, araç, elektrik/gaz kombine güç aktarma organını kullanarak 600 lb (272 kg) yükleri 300 deniz mili (555,6 km) mesafeye kadar taşımak üzere tasarlandı. Kargo, yukarı kaldırılan burundan yüklenebiliyor ve içeride yaklaşık 100 fit küp (2,8 metreküp) depolama alanına dağıtılabiliyor. Araç, bir yer kontrol operatörü tarafından denetlenmesine rağmen otonom olarak çalışıyor.

Textron eAviation’ın Başkanı ve CEO’su Kriya Shortt: “Nuuva V300’ün ilk uçuşuna tanıklık etmekten heyecan duyuyoruz. Bu, ortaya çıkan teknoloji ve gelişmiş hava hareketliliğindeki liderliğimizin yanı sıra çok amaçlı havacılık çözümlerine olan bağlılığımızın bir göstergesi” diyor.

Pipistrel, bu yılın ilerleyen dönemlerinde ilk modeliyle birlikte test etmek üzere bir Nuuva V300 daha piyasaya süreceğini söylüyor.

Asus, ekran kartı zarar gören kullanıcılara tazminat verecek!

0

Geçtiğimiz haftalarda, Intel ve AMD 800 serisi anakartlarında bulunan Asus Q-Release mekanizmasının ekran kartlarına zarar verdiği yönündeki şikayetler gündemi meşgul etti. Asus’un Q-Release Slim mekanizması, ekran kartlarını slottan çıkarmayı kolaylaştırmak amacıyla tasarlanmıştı, ancak bu mekanizma, kullanıcılar tarafından yanlış ya da aşırı zorlamayla kullanıldığında, ekran kartlarında kalıcı hasarlara yol açabiliyor. Şikayetler, ekran kartlarının slottan çıkarılması sırasında kartın zarar görmesi, pinlerin bükülmesi ve bağlantı noktalarında fiziksel hasarın meydana gelmesi gibi durumları içeriyordu. Bu durum, özellikle yüksek performanslı ekran kartlarını kullanan oyuncular ve içerik üreticileri arasında büyük bir endişeye yol açtı.

Asus, ekran kartı zarar gören kullanıcılara tazminat verebilir

Asus, bu sorunlarla ilgili olarak yaptığı ilk açıklamada, Q-Release mekanizmasının yanlış kullanımda ufak tefek soyulmalar ve çizilmeler dışında büyük hasara yol açmasının olasılığının düşük olduğunu belirtti. Ayrıca, bu tür hasarların çoğunlukla kullanıcıların ekran kartlarını zorla çıkarmasından kaynaklandığını ifade etti. Ancak, şikayetlerin artması ve konunun büyümesi üzerine Asus, kullanıcıların zararını karşılamak için harekete geçti. Şirket, zararın boyutuna göre tazminat sağlayacağını duyurdu ve kullanıcıların yaşadığı sorunların giderilmesi için belirli bir plan oluşturduklarını açıkladı.

Son açıklamada, Asus’un zararın boyutuna göre belirli bir ölçek üzerinde tazminat vereceği ve bunun için tüm markalarla temas halinde olduğu belirtildi. Firma, sorunlu anakart sahiplerine yönelik destek sağlamak için daha fazla adım atmayı taahhüt etti. Asus, Q-Release mekanizmasını içeren anakartların listesini yayınlayarak, bu modellerde herhangi bir sorun yaşayan kullanıcılara yönelik işlem başlatılabileceğini duyurdu. Şirket, aynı zamanda incelemelerine devam ederek, bu tür hasarları en aza indirmek için daha fazla test yapacağını ve gerekli düzenlemeleri gerçekleştireceğini belirtti.

Asus’un kullanıcılarına zararlarını tazmin etme kararının, markanın müşteri memnuniyetine ne kadar önem verdiğini gösterdiği düşünülüyor. Bu süreç, aynı zamanda şirketin, ürünlerindeki potansiyel tasarım hatalarını daha hızlı tespit etme ve kullanıcılarla daha etkili bir iletişim kurma konusundaki kararlılığını da gözler önüne seriyor. Ayrıca, Asus’un diğer markalarla iletişimde olması ve daha geniş bir kullanıcı kitlesine yardımcı olma çabası, bu sorunun sektördeki diğer üreticiler için de bir referans olabileceğini düşündürüyor.

Küçülmeye giden Sonos, 200 çalışanı işten çıkarıyor!

0

Sonos, son aylarda karşılaştığı ciddi finansal zorluklar ve teknik problemler nedeniyle küçülmeye gitme kararı aldı. Şirket, geçtiğimiz tatil dönemi için gelirlerinde yüzde 15 civarında bir düşüş beklediğini açıkladı. Bu düşüşün ardından, şirket yönetimi, iş gücünde önemli bir kesintiye gitme yoluna karar verdi. Geçici CEO Tim Conrad, şirketin başka bir çözüm yolu olmadığını belirterek, 200 kişiyi işten çıkaracaklarını duyurdu. Bu adım, Sonos’un maliyetleri azaltma ve gelecekteki sürdürülebilirliğini sağlama çabalarının bir parçası olarak görülüyor.

Küçülmeye giden Sonos, 200 çalışanıyla yollarını ayıracak

Sonos’un yaşadığı bu kriz, esasen iOS uygulamasındaki bir hatanın yol açtığı büyük bir sorundan kaynaklanıyor. Geçtiğimiz ay, Sonos’un iOS uygulamasında yapılan bir güncelleme ciddi bir hata içeriyordu. Bu hata, kullanıcıların cihazlarında çeşitli teknik aksaklıklara yol açtı ve şirkete büyük bir müşteri kaybı yaşattı. Uygulama sorunları, özellikle Sonos’un prestijli müşteri kitlesinin güvenini sarstı. Şirket, kullanıcı şikayetlerini gidermek ve uygulama sorunlarını çözmek için yoğun bir şekilde çalışırken, müşteri güvenini yeniden kazanmanın şirketin önceliği haline geldiği belirtildi.

Sonos iflas

Bu uygulama krizi, aynı zamanda Sonos’un CEO’su Patrick Spence’in istifasına neden oldu. CEO’nun istifası, şirketin üst yönetiminde bir boşluk yaratırken, geçici CEO olarak Tim Conrad göreve getirildi. Ancak Conrad, şirketin mevcut durumda başka bir çözüm yolu kalmadığını ve iş gücünü azaltmanın tek çıkış yolu olduğunu ifade etti. Bu bağlamda, Sonos 200 kişiyi işten çıkarma kararı aldı ve bu işten çıkarılacak çalışanlar büyük bir kısmı, şirketin operasyonel ve yazılım geliştirme departmanlarından olacak.

Sonos’un karşı karşıya olduğu bu kriz, yalnızca şirketin içindeki teknik ve finansal sıkıntılardan kaynaklanmıyor. Aynı zamanda küresel ekonomik zorluklar ve sektördeki genel küçülme eğilimleri de bu durumu pekiştiriyor. Özellikle, teknoloji sektöründeki büyüme eğilimlerinin yerini daralma ve işten çıkarmalar gibi olumsuz gelişmeler alırken, Sonos bu sıkıntılardan etkilenmiş görünüyor. Yapay zeka ve diğer ileri teknolojilerdeki hızlı gelişmeler, bazı şirketlerin hızlı büyümesini sürdürürken, geleneksel ses teknolojisi firmaları gibi şirketler zorlu bir döneme girebiliyor.

Sonos’un yaşadığı bu kriz, sadece finansal değil, aynı zamanda prestij kaybına da yol açtı. Şirket, müşteri güvenini yeniden inşa etmeye çalışırken, aynı zamanda iOS uygulamasındaki hataların çözülmesi gerektiği bir dönemde. Müşterilerin geri kazanılması, şirket için hayati önem taşıyor. Ancak, uygulama sorunlarının giderilmesi ve yeniden müşteri memnuniyeti sağlanması, Sonos’un uzun vadeli başarısını belirleyecek olan temel faktörlerden biri olacak.

Sonos’un şu anda aldığı küçülme kararları, şirketin finansal denklemini yeniden kurmak için yapılan adımlar olarak değerlendiriliyor. Ancak bu adımların, şirketin pazardaki liderliğini sürdürme konusunda yeterli olup olmayacağı ise zamanla görülecek.

Galaxy S24 serisi için One UI 7 gecikecek! Peki neden?

0

Samsung Galaxy S24 kullanıcılarının büyük bir heyecanla beklediği One UI 7 güncellemesi, beklenmedik bir sorun nedeniyle planlanan tarihte yayınlanamayacak. Güncellemeyi test eden kullanıcılar, üçüncü beta sürümünde ekranın renk doğruluğunda ciddi bir sapma olduğunu, özellikle sarı tonların belirgin şekilde arttığını fark etti. Güvenilir duyumcu Ice Universe’e göre, Samsung mühendisleri bu renk kalibrasyonu hatasını gidermek için ek çalışmalar yürütüyor ve hatayı düzeltecek yeni bir beta sürümü yayınlamayı planlıyor. Bu durum, kararlı sürümün çıkış tarihini de erteledi.

Galaxy S24 serisi için One UI 7 geç gelecek

Samsung’un beta test süreci genellikle belirli bir aşamada tamamlanır ve en son beta sürümünün ardından bir hafta içinde kararlı güncelleme dağıtıma başlanır. Ancak renk kalibrasyonu gibi doğrudan ekran deneyimini etkileyen önemli bir hata söz konusu olduğunda, şirketin ek testler yapması ve daha fazla optimizasyon gerçekleştirmesi kaçınılmaz hale geliyor.

Samsung Galaxy S24 sızıntıları

Bu nedenle, One UI 7 güncellemesinin Galaxy S24 serisine ne zaman sunulacağı konusunda kesin bir tarih vermek zor. Ancak mevcut gelişmeler, kullanıcıların en az iki hafta daha beklemek zorunda kalabileceğini gösteriyor.

Samsung’un bu güncellemede birçok yeni özellik sunduğu biliniyor ve şirket, One UI 7’nin kararlı sürümünün sorunsuz olmasını istiyor. Renk doğruluğundaki bu tür problemler, özellikle amiral gemisi bir modelde olumsuz bir kullanıcı deneyimine yol açabileceği için Samsung’un acele etmeyip sorunu tamamen çözüme kavuşturması bekleniyor. Dolayısıyla, Galaxy S24 sahiplerinin biraz daha sabırlı olmaları gerekecek.

50 dolar maliyetle OpenAI’a rakip yapay zeka geliştirildi!

Stanford ve Washington Üniversitesi’nden araştırmacılar, yalnızca 50 dolarlık bulut işlem kredisiyle OpenAI’ın gelişmiş yapay zeka modelleriyle rekabet edebilecek seviyede bir yapay zeka modeli geliştirdi. “s1” adı verilen bu model, OpenAI’ın o1 ve DeepSeek’in R1 modellerine yakın bir performans sergileyerek, büyük bütçelerle geliştirilen yapay zeka modellerine gerçekten gerek olup olmadığı konusunda soru işaretleri yarattı. Özellikle düşük maliyetle güçlü bir modelin eğitilebilmesi, yapay zeka alanındaki yatırım anlayışının sorgulanmasına neden oldu.

50 dolar maliyetle OpenAI’a rakip yapay zeka tasarlandı

s1 modeli, GitHub üzerinden açık kaynak olarak erişime sunulmuş durumda. Araştırmacılar, bu modeli oluştururken mevcut bir yapay zeka modelini baz alıp “damıtma” (distillation) yöntemiyle eğitti. Bu süreçte, Google’ın Gemini 2.0 Flash Thinking Experimental modelinin yanıtları kullanılarak s1’in akıl yürütme yetenekleri geliştirildi. Benzer yöntemler daha önce de kullanılmıştı, ancak en dikkat çekici nokta, s1’in sadece 50 dolarlık bir maliyetle ortaya çıkması oldu. Geçtiğimiz aylarda Berkeley Üniversitesi’nden araştırmacılar, benzer bir yapay zeka modelini eğitmek için 450 dolar harcamıştı. Ayrıca, OpenAI modellerini damıtarak kendi modellerini eğittiği söylenen DeepSeek’in de benzer bir strateji izlediği biliniyor.

50 dolar maliyetle OpenAI’a rakip yapay zeka tasarlandı.

Bu tür düşük bütçeli başarılar, büyük teknoloji şirketlerinin milyarlarca dolarlık yapay zeka yatırımlarının sürdürülebilirliği konusunda yeni tartışmalara yol açıyor. Eğer küçük araştırma ekipleri birkaç yüz dolara rekabetçi modeller üretebiliyorsa, büyük çaplı yatırımların gerçekten gerekli olup olmadığı merak konusu haline geliyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var: s1’in eğitimi sırasında kullanılan Gemini 2.0 Flash Thinking Experimental modeli, Google AI Studio üzerinden ücretsiz erişime açık olsa da, Google’ın kullanım koşulları modellerin tersine mühendislik ile yeniden oluşturulmasını yasaklıyor. Şirketin bu konudaki tutumu ve olası yaptırımları henüz netlik kazanmış değil.

Araştırmacılar, s1 modelini geliştirirken yapay zeka modellerinin belirli davranışları taklit edebilmesi için denetimli ince ayar (SFT) yöntemini kullandı. Modelin akıl yürütme yetenekleri, nispeten küçük bir veri kümesiyle damıtılarak geliştirildi. Çinli teknoloji devi Alibaba’nın Qwen laboratuvarına ait küçük ölçekli açık kaynak bir model üzerine inşa edilen s1, 1.000 özenle seçilmiş soru ve bu soruların ayrıntılı düşünme süreçleriyle eğitildi. Eğitim süreci sadece 30 dakika sürerken, 16 adet Nvidia H100 GPU kullanıldı.

Meta, Google ve Microsoft gibi devler, 2025 yılı içinde yapay zeka altyapısına yüz milyarlarca dolar yatırım yapmayı planlarken, s1 gibi projeler büyük yatırımlar olmadan da güçlü yapay zeka modellerinin ortaya çıkarılabileceğini gösteriyor. Ancak burada göz ardı edilmemesi gereken kritik bir nokta var: Damıtma yöntemi her zaman mükemmel sonuçlar vermeyebilir. Bunu bir öğretmen-öğrenci ilişkisine benzetmek mümkün. Öğretmen, öğrencisine bildiklerini aktarabilir, ancak bunu yaparken kendi hatalarını ve yanlı duruşunu da farkında olmadan aktarabilir.

Damıtma yöntemi, genellikle büyük ve güçlü modellerin yeteneklerini daha küçük ve verimli modellere aktarmak için kullanılır. Ancak bu süreç, sıfırdan yeni ve daha güçlü modeller yaratmak için yeterli değildir. Yani, damıtılan bir model genellikle eğitildiği modelin kapasitesini aşamaz. Gerçek dünyada zaman zaman öğrenci öğretmeni geçebilir, ancak yapay zeka dünyasında damıtma yöntemleriyle küçük bir modeli çok daha üstün hale getirmek pek mümkün değildir. Yine de, güçlü modelleri isabetli bir şekilde taklit edebilmek ve ince ayarlamalarla belirli açılardan daha iyi hale getirmek mümkün olabilir. Ancak tamamen yeni ve güçlü yapay zeka modelleri yaratmak için hâlâ büyük yatırımlar gerekiyor.

Intel’in veri merkezi işlemcileri satış hedefine ulaşamadı!

0

Intel, veri merkezi işlemcisi pazarında tarihi bir gerileme sürecine girmiş durumda. 2024 yılı itibarıyla şirketin veri merkezi işlemci satışları son 13 yılın en düşük seviyesine inerken, AMD’nin güçlü rekabeti ve yapay zeka odaklı yeni sistemlerin yükselişi Intel’in pazardaki konumunu daha da zorlaştırıyor. 2010’ların ortalarında bulut bilişimin yaygınlaşmasıyla pazarı domine eden Intel, düşük çekirdek sayısına sahip işlemcileri yüksek adetlerde satarak büyük kazançlar elde ediyordu.

Intel’in veri merkezi işlemcileri satış hedefinin uzağında kaldı

Ancak AMD’nin 2019’dan itibaren rekabeti artırması ve 2022’de 96 çekirdekli 4. Nesil EPYC işlemcilerini piyasaya sürmesiyle birlikte pazarın dengesi değişti. Yapay zeka odaklı veri merkezleri artık çok sayıda CPU yerine daha az CPU ve yüksek sayıda GPU içeren sistemlere yöneliyor. Bu da Intel’in geleneksel iş modelinin geçerliliğini kaybetmesine neden oldu.

Pazar analizlerine göre Intel’in veri merkezi işlemci satışları 2011’e kıyasla yüzde 20, 2021’e kıyasla ise yüzde 80 oranında azalmış durumda. Ancak ilginç bir şekilde şirketin gelirlerinde bir miktar artış yaşandı. Bunun temel sebebi, müşterilerin daha yüksek çekirdek sayısına sahip işlemcilere yönelmesi ve fiyatların yükselmesi oldu. Şirketin mali raporlarında, sunucu işlemci fiyatlarının 2023’e göre yüzde 12 arttığı ancak satış hacminin yüzde 10 düştüğü görülüyor. Yani Intel, daha az sayıda işlemci satarak gelir artışı elde etmeye çalışıyor ancak pazar payı kaybı engellenemiyor.

Özellikle COVID-19 döneminde bulut bilişim ihtiyacının artmasıyla Intel 2020 ve 2021 yıllarında satışlarını yükseltmişti. Ancak 2022’den itibaren, genel amaçlı sunucu taleplerinin azalması ve yapay zeka destekli sistemlerin daha çok GPU tabanlı bir yapıya geçiş yapmasıyla Intel’in satışları ciddi şekilde düştü. 2023’te başlayan bu düşüş 2024’te de devam etti ve şirketin veri merkezi işlemcilerinde tarihi bir gerileme yaşandı. Intel, bu gidişata karşı 2024 yılında Xeon 6 serisi işlemcilerini piyasaya sürdü. Bu işlemciler, 128 yüksek performanslı veya 144 enerji verimli çekirdek seçenekleri sunuyor. Ancak müşterilerin daha az sayıda fakat daha güçlü işlemcilere yönelmesi, toplam satış adetlerindeki düşüşü engelleyemedi. Gelirlerdeki artışa rağmen pazar payı kaybı sürüyor ve Intel, veri merkezi alanında büyük bir dönüşüm yaşayan sektörde zemin kaybetmeye devam ediyor.

Kriptolar daire mülkiyetinde soruna neden oldu

Bir tane ev sahibi yerine yüzlerce ev sahibiniz olduğunu ve sıcak su sorununuzu çözmeleri için onları blok zincirinde aramanız gerektiğini düşünün. Bu, Kriptolar daire kiracıları için yeni gerçeklik. Bu bölge, kâr amacıyla topluluklar oluşturan büyük şirketler ve gayrimenkul spekülatörleriyle fazlasıyla uğraşmış bir bölge.

Kriptolar daire mülkiyetinde büyük problem yarattı

Gayrimenkul tokenizasyonunda dünya lideri” olarak kendini tanımlayan RealT, sübvansiyonlu evleri kapmak için yaygın bir kripto planını ortaya çıkardı ve kiracılarını teknoloji meraklıları için deney farelerine dönüştürdü. Plan şu şekilde işliyor. Önce bir emlak firması düşük kiralı mahallelerde evler satın alıyor ve Kriptolar daire şeklinde yeni bir mülkiyet modeli oluşturuyor. Sonra firma, RealT platformunda yüz binlerce “RealToken” şeklinde mülklerinin “kesirli mülkiyet” hisselerini satıyor ve bu da kripto para birimi Ethereum ile satın alınabiliyor. Daha sonra mülkün yönetimi, kiracıları bulan ve kirayı toplayan yerel bir mülk yöneticisine devredilir. RealT daha sonra yatırımcılara, mülkün kira gelirine karşılık RealToken’lardaki paylarına göre USD Coin gibi stablecoin’ler şeklinde haftalık ödemeler yapar.

Kısacası, Kriptolar daire modeli ile bu, zaten korkunç olan ve çoğunlukla ev sahiplerini kayıran, kiracıların refahını hiçe sayan bir kiralama pazarına daha fazla umursamaz aracı eklemenin uzun ve karmaşık bir yolu. Oxford Üniversitesi’nden emekli işletme profesörü Andrew Baum Outlier: “Gayrimenkulde kripto ile ilgili hayal edebileceğiniz her türlü korkunç, distopik senaryo var. Çatınız akıyorsa, şirketten parayı nasıl çekeceksiniz?” diyor.

RealT Florida merkezli olsa da kripto yatırımcıları yurtdışındadır. Şirketin yalnızca ABD dışından erişilebilen tam web sitesi, yatırım tavsiyeleri ve  borç verenler için açıklamalarla doludur. Şirketin önceliğinin ihtiyaç sahibi topluluklara konut sağlamaktan çok, Kriptolar daire sahipleri için karı maksimize etmek olduğunu açıkça ortaya koyar.

Platformun kiracıları, Outlier’a, platformun taşeron yönetim grupları tarafından ele alınmayan siyah küf, su basan borular ve bozuk klimalar gibi sorunlar nedeniyle Kriptolar dairelerinde koşulların kötü olduğunu söyledi.

Yenilenmiş telefon pazar Yepy açıldı!

0

sahibinden.com kullanılmış cep telefonlarının yenilenerek uygun fiyatlarla yeni kullanıcılarla buluşmasını sağlayan yeni pazaryeri Yepy’yi tanıttı. Yepy, eski cihazları satın alarak lisanslı yenileme merkezlerinde yenilenmiş telefonları garanti ve taksit imkanıyla satışa sunuyor.

Yepy, kullanıcıların teknolojik cihazlara daha uygun fiyatlarla ulaşmasını sağlamak amacıyla geliştirildi. Platform, ilk etapta cep telefonları için hizmet veriyor. Kullanıcılar, eski telefonlarını satabiliyor ve yenilenmiş cihazları uygun fiyatlarla satın alabiliyor.

Ticaret Bakanlığı tarafından onaylı “Yenileme Merkezi” lisansı alan firmalar, cihazları TSE yenileme standartlarına uygun şekilde yenileyerek tekrar satışa sunuyor. Yepy, elektronik atıkların azaltılması, kaynak tasarrufu ve ithalat bağımlılığının düşürülmesi gibi amaçlarla geliştirilmiş bir sistem sunuyor.

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) ve Birleşmiş Milletler Eğitim ve Araştırma Enstitüsü (UNITAR) tarafından yayımlanan Küresel E-atık Monitörü 2024 raporuna göre, dünyada her yıl 62 milyon ton, Türkiye’de ise 1,1 milyon ton elektronik atık üretiliyor. Türkiye, Asya kıtasında en fazla elektronik atık üreten ülkeler arasında beşinci sırada yer alıyor.

Türkiye’de elektronik atıkların yalnızca %12’si geri dönüştürülüyor. Yepy gibi platformlar, ikinci el cihazların değerlendirilmesini sağlayarak çevresel etkileri azaltıyor ve döngüsel ekonomiye katkı sunuyor. Kullanılabilir durumdaki cihazlar, Yepy aracılığıyla tekrar satışa sunularak tüketicilere güvenli ve şeffaf bir alışveriş imkânı sağlanıyor.

Yepy üzerinden yenilenmiş telefonlar, 12 aya kadar taksit seçenekleriyle satışa sunuluyor. Yenileme işlemleri tamamlandıktan sonra cihazlar kapsamlı testlerden geçirilerek yenileme merkezleri tarafından 1 yıl garantili olarak satışa sunuluyor. Kullanıcılar, eski cihazlarını birden fazla teklif arasından en avantajlı fiyatla satabiliyor. Böylece, kullanılmayan cihazlar ekonomik bir değere dönüşüyor.

sahibinden.com CEO’su Burak Ertaş, Yepy’nin ikinci el ve yenilenmiş teknolojik ürünlerin yeniden ekonomiye kazandırılması açısından önemli bir iş modeli sunduğunu belirtti. Yepy ve İkinci El Alışverişten Sorumlu Genel Müdür Hakan Orhun, Yepy’nin ikinci el telefon pazarında yeni bir dönem başlattığını ve gelecekte farklı elektronik cihazların da platformda yer alacağını açıkladı. Kullanıcılar, yenilenmiş cihazları uygun fiyatlarla satın alabilirken, eski cihazlarını da hızlı ve güvenilir bir şekilde satabiliyor.