Techinside Google News
Techinside Google News

Teknoloji, insan ve mutluluk

Teknolojik ilerlemenin temel amacı, azami insan mutluluğunu ve refahı sağlama arayışı mıdır?

Barış Özkan / IFS Türkiye CTO

Bu soruya cevap aramadan önce, anlatılması ve tarif edilmesi en zor kavramlardan olan mutluluk kavramına yakından bakmalıyız.

- Advertisement -

Yaşadığımız hayatta, yaptığımız her eylemin, verdiğimiz her kararın, geceleri uykularımızı kaçıran düşüncelerin ve tüm hayat kargaşasının temel amacı mutlu olmak, mutluluğu elde edebilmek gayretidir. Lezzetli bir yemek yemek, beğendiğimiz bir ayakkabıyı satın almak, güzel bir tatile çıkmak, işimizde terfi alabilmek için çok çalışmak hatta âşık olmak gibi her eylem, hissiyat ve karara dair “neden?” sorusunu sorduğumuzda, cevabı mutlu olmak, iyi hissetmektir. Başkalarının mutluluğu  ve iyiliği için yaptığımızı düşündüğümüz davranışlarında özünde de mutlu olmak, olmayı istemek vardır. Bu hayatta yaptığımız her şeye “Bunu neden yaptın? Neden öyle düşündün?” diye sorabilirken “neden” sorusunu soramayacağımız tek şey mutluluğun ta kendisidir. Felsefik düşünceye  göre başka bir şeyin nedeni olmayan tek şey, mutluluktur.

Mutluluğa varan bir yol yok

Buda’ya göre sonu mutluluğa varan bir yol yoktur. Yol, mutluluğun ta kendisidir. Bu yüzden, bizi çok mutlu edeceğini düşündüğümüz o arabayı alabilme, o olağanüstü tatile gidebilme, işimizde takdir görüp terfi edebilme, Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna” romanında “Bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın varlığı hatta hayali birdenbire benim için nasıl böylesine ihtiyaç ve mutluluk sebebi olabilirdi?” diye çok güzel tarif ettiği, o  çok sevdiğine kavuşabilme gibi tüm o hedeflere ulaştığımızda ve sahip olduğumuzda bize esas mutluluk verenin, yolculuğun kendisi olduğunu anlarız. Bunu, XIX. Yüzyılın en önemli felsefecilerinden Henry David Thoreau, “Mutluluk kelebek gibidir. Siz yakalamaya çalıştıkça, kaçar. Ne zaman dikkatinizi başka yöne verirsiniz, o zaman gelir ve omuzunuza konar” derken, aynı zamanda mutluluğun, tesadüfi ve beklenmeyen anlarda geldiğini söyler.

Teknolojinin bugün ve gelecekte mutluluğumuza katkısı ne olacak?

Peki teknolojinin bugün ve gelecekte mutluluğumuza olan katkısı ne olacak? Eğer yaşamda, temel amacımız mutlu olmak, iyi hissetmek ise, tüm dünya için bunu sağlamak noktasında teknoloji en önemli rolü üstlenebilir mi?

Şayet insan refahı yalnızca daha keyifli bir yaşam, daha fazla kazanç, daha verimli bir iş ve kendimize ait daha fazla zaman olsaydı, makineler, robotlar ve algoritmalar, hiper-verimli bir dünya ve bolluk içinde bir dünya bize verebilirdi. Peki bu yeterli midir?

Benim çok sevdiğim ve sık sık alıntı yaptığım, bilim insanı-yazar Asimov, bu sorunun cevabını, kitaplarında sıklıkla geçen, insanların kolonize ettiği Solaria ve Aurora gezegenleri üzerindeki insan yaşamları ile sorgular. Bu gezegenlerde insan nüfusu azdır ve katı kurallara sahip nüfus planlaması ile gezegen nüfusu hep belirli bir sayıda tutulur. Bu yüzden yaşam standartları çok yüksektir. İnsanlar, bireysel olarak gezegenin eşit paylaşıldığı devasa büyüklükte, kendilerine ait arazilerde  yaşarlar. Her türlü gereksinimleri robot hizmetçiler tarafından karşılanır, kendilerine gerekli gıdaları devasa malikânelerinde bulunan çiftliklerde robotlar tarafından üretirler. Bu yüzden insanlar arası ilişkiler azalmıştır. Bu gezegenlerde yaşayan insanların hem kontrol edilebilir habitatları hem de yüksek tıp teknolojileri sayesinde ömürleri üç yüz yıla kadar uzamıştır ve gezegenin tüm üretim ve hizmet işlerini  robotlar yaptığı için, tüm bireylerin eşit şartlarda sahip olduğu olağanüstü bir refah mevcuttur. İnsanların meslekleri bu yüzden sanat, bilim, robotik gibi alanlarda, tasarım ağırlıklı  mesleklerde yoğunlaşmaktadır. Paraya ihtiyaç olmadığı için, toplumsal ilişkilerde sınıftan çok itibar görmek, statü sahibi olmak daha önemlidir. Haliyle bu toplumların her biri aşırı bireyci, bireysel özgürlüğü her şeyin önüne koyan toplumlar haline dönüşürler.

Dünya’dan, kolonize gezegenlere bakan birisi için, Solaria’da yaşam tatil köyü kıvamında güzel bir hayat olarak görünse de, aslında kargaşa halinde ki dünyadan daha mutlu değildir insanlar.

Kendi yerküremize dönecek olursak, teknoloji tarihi boyunca toplumsal ve bireysel refahımızın artmasını sağlamıştır. Yukarıda bahsedildiği kadar idealize edilmiş, ütopik bir refah söz konusu olmasa bile, her yeni yüzyıl artan nüfusa rağmen teknoloji sayesinde insanların daha iyi şartlarda yaşadıkları bir dünyaya sahne olmuştur. Bugün, bizden çok uzak olan ve aylarca göremeyecek olduğumuz sevdiklerimizle, teknoloji sayesinde yüz yüze görüşebiliyoruz, evimizi yerimizden kalkmadan bir robo-süpürgeye temizletebiliyoruz. Paylaştığımız bir tatil fotoğrafına gelen beğeni ve güzel yorumlarla, mutlu oluyoruz ve kendimizi iyi hissediyoruz. Ama bugün bizi mutlu eden “o” teknoloji, birden en büyük mutsuzluk kaynağına da dönüşebiliyor.

Yapılan bir araştırma, İngiltere’de gençlerin yüzde 13’ü ve ABD’de yüzde 6’sının Instagram yüzünden kendilerini öldürme isteği duyduklarını da ortaya koymakta. Kendi yaşamında mutluluk kadar üzüntü, sıkıntı ve problem yaşayan insanlar, sosyal medya üzerinde her hayatın toz pembe ve mükemmel yaşandığı, mutluluk ve keyif dolu  paylaşımlarla, bu dünyada kendini ayrık otu gibi ve başarısız hissedebiliyor. Aldığımız bir beğeni, bizi ne kadar mutlu ediyor? Louvre müzesini gezerken, Mona Lisa’yı görebilmek için bir saat sırada bekledikten sonra, izin verilen bir dakikayı insanları o tabloya doya doya bakmak yerine fotoğraf çekmek için harcadıklarını gördüğümde, harcanan vakit ile potansiyeli daha yüksek  mutluluk anlarını kaçırmıyor muyuz diye kendime sormuştum. Bugün, insanlara mutluluk verme vaadiyle yola çıkan sosyal medya, insanları depresyona ve hatta ciddi oranda intihara yönlendiren bir canavara dönüşmek üzere. Yaptığı paylaşıma aldığı beğeni ve yorumlarla mutlu olan insanlar, bir süre sonra başkalarına göre neden daha az beğeni aldığı ile ya da çok sevdiği bir dostu neden beğenmedi ile tam tersi bir mutsuzluk sarmalına düşebiliyorlar.

Teknoloji, refah ve mutluluğa ulaşma çabasında yardımcı araçlar olmalıdır. Kendileri amaca dönüştüklerinde, ruhumuzu ve benliğimizi  besleyen, onu hakikatten alıkoyan unsurlar haline gelirler. Teknoloji, bugün ve gelecekte biz  insanları eğlendirecek, mutlu edecek, keyif aldıracak yeni oyuncaklar sunacak. Bize yeni hazlar sunmaya devam edecek. Ama bize anlık mutluluk veren bu hazlar ortadan kalktığında, kendimiz ile baş başa kaldığımızda, mutsuzluğumuz derinleşecek. Hazzın mutluluk sayıldığı bir cennet mi, yoksa, bu cennetin bir cehenneme dönüştüğü bir gelecek  mi bizi bekliyor?

Gelecek, teknolojinin insanlara sağladığı refahın, yüksek yaşam standartlarının, en kıymetli hazinemiz olan zamanı bize hediye ederek mutluluğu sağlaması süreci ile, egomuzu ele geçiren ve bizi bir haz denizinden mutsuzluk nehrine sürükleyebilecek aynı teknolojinin savaşı ve birlikteliği olarak devam edecek. Bakalım bu savaşı hangi taraf kazanacak?


Barış Özkan
Barış Özkan
IFS Türkiye CTO

Barış Özkan
IFS Türkiye CTO

1976 Ordu doğumludur. Lisans eğitimini Bilgisayar Mühendisliği üzerine tamamladıktan sonra çalışma hayatına IBM Türkiye’de mühendis olarak başlamıştır. Genç bir yazılım mühendisi olarak katıldığı IFS Türkiye ekibinde, halen CTO olarak görevini yürütmektedir. Seyahat edip yeni kültürler tanımaktan, edebiyat, tarih ve felsefe ile ilgili kitaplar okumaktan ve müzikten keyif alır. Evli ve bir çocuk babasıdır.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda paylaşın!

SON VİDEO

TÜMÜ
00:06:39

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi çekebilir