Çinli ByteDance, yapay zekalı video üretiminde çığır açtı!

Çinli teknoloji devi ByteDance, yapay zeka tabanlı video üretiminde çığır açan yeni modeli OmniHuman-1’i tanıttı. Bu gelişmiş sistem, yalnızca tek bir görüntü ve hareket sinyali (ses, video veya her ikisi birden) kullanarak gerçeğe son derece yakın insan videoları oluşturabiliyor. Yapay zeka teknolojilerinin ulaştığı nokta artık sınırları zorlamaya devam ederken, üretken modellerin gelişimiyle birlikte dijital içerik üretimi de yepyeni bir boyuta taşınıyor. ByteDance’in OmniHuman-1 modeli, yalnızca görsel gerçekçiliği artırmakla kalmayıp, aynı zamanda hareket ve mimik detaylarını da olağanüstü bir hassasiyetle işleyerek sektördeki mevcut yöntemlerden çok daha ileri bir çözüm sunuyor.

Çinli ByteDance, yapay zekalı video üretiminde devrim yaptı

OmniHuman-1, hareket ve görsel detayların doğallığını artırmak için çok modlu hareket koşullandırma (multimodal motion conditioning) stratejisini kullanıyor. Geleneksel yöntemlerin yüksek kaliteli veri eksikliği nedeniyle karşılaştığı zorlukları aşmayı başaran bu sistem, insan hareketlerini gerçeğe en yakın şekilde yeniden üretebiliyor. En dikkat çekici özelliklerinden biri, yalnızca ses gibi zayıf sinyal girdilerine dayanarak bile son derece gerçekçi insan videoları oluşturabilmesi. Portre, yarım vücut veya tam vücut görüntüleriyle çalışabilen model, farklı en-boy oranlarına sahip girişleri destekleyerek geniş bir kullanım alanı sunuyor.

OmniHuman özellikle şarkı söyleme ve konuşma gibi senaryolarda rakipsiz bir performans sergiliyor. Farklı müzik türlerine uygun jestler ve vücut hareketleri üretebilme yeteneğine sahip olan model, yüksek perdeli şarkılar ve kompleks yüz ifadeleriyle gerçeğe yakın sonuçlar ortaya koyuyor. Bu bağlamda, Nvidia CEO’su Jensen Huang ve ünlü şarkıcı Taylor Swift’in Çince ve Japonca dillerinde şarkı söylediği videolar, modelin yeteneklerini gözler önüne seriyor.

Ancak OmniHuman yalnızca insan görüntüleriyle sınırlı değil. Animasyon karakterleri, yapay nesneler ve hatta hayvanlar için bile gerçeğe yakın hareket animasyonları oluşturabilen model, özellikle karmaşık pozlar ve detaylı el hareketleri gibi mevcut sistemlerin zorlandığı alanlarda başarılı sonuçlar elde ediyor. Video hareketlerini kopyalayarak belirli bir vücut bölgesini ya da genel vücut dinamiklerini taklit edebilme yeteneği, sanal avatarlar ve dijital insan projeleri için yeni kapılar aralıyor. Bu teknoloji, başta oyun ve eğlence sektörü olmak üzere sinema, dijital içerik üretimi ve sanal gerçeklik uygulamalarında büyük bir devrim yaratma potansiyeline sahip.

TCL, küresel TV pazarında zirveye oynuyor!

0

TCL Electronics, 2024 yılı boyunca küresel TV pazarında güçlü bir büyüme kaydederek sevkiyatlarını 29 milyon adede çıkardı ve televizyon endüstrisinde önemli bir konum elde etti. Şirketin büyümesini hızlandıran en büyük etkenler arasında büyük ekranlı televizyonlara yönelik artan ilgi ve Mini LED teknolojisinin popülerleşmesi yer aldı. Özellikle yılın son çeyreğinde satışlar bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %19,3, çeyrek bazında ise %20 artış göstererek TCL’nin yükseliş ivmesini sürdürdüğünü ortaya koydu. Şirketin bu başarısında, TCL ve Thunderbird markalarıyla yürüttüğü çift markalı strateji, orta ve üst segment modellere odaklanması ve geniş ekran televizyon pazarındaki etkinliği büyük rol oynadı.

TCL, küresel TV pazarında önemli bir büyüme kaydetti

Tüketicilerin büyük ekranlı televizyonlara olan ilgisi TCL’nin satış performansını önemli ölçüde artırdı. 65 inç ve üzeri televizyonların sevkiyatlarında %21,3’lük bir artış yaşanırken, 75 inç ve daha büyük ekranlı modellerde bu oran %39,8’e kadar yükseldi. Bu eğilimin bir sonucu olarak, TCL tarafından satılan televizyonların ortalama ekran boyutu 52,4 inç seviyesine ulaştı. Özellikle üst segment ürünlere yönelik talep dikkat çekici bir yükseliş sergiledi; Quantum Dot TV satışları %69,5 oranında artarken, Mini LED TV sevkiyatları %194,5 gibi rekor bir büyüme kaydetti. TCL’nin geliştirdiği Mini LED panellerin daha iyi kontrast, parlaklık ve renk doğruluğu sunması, markanın bu alandaki başarısını perçinledi.

Mini LED TV

Küresel pazarlardaki performansı da TCL’nin büyümesinde kilit rol oynadı. Çin dışındaki pazarlarda gerçekleşen sevkiyatlar, büyük spor organizasyonlarının da etkisiyle %17,6 artış gösterdi. Avrupa’da özellikle 75 inç ve üzeri modellerin gördüğü yüksek ilgi sayesinde %33,8’lik bir büyüme yaşandı. Kuzey Amerika’da TCL, pazar payında ilk iki marka arasındaki yerini korurken, bölgedeki sevkiyatlarını %6,4 oranında artırdı. Latin Amerika ile Orta Doğu ve Afrika pazarlarında da güçlü bir yükseliş gözlemlendi ve bu bölgelerdeki toplam büyüme %12,7 olarak gerçekleşti.

TCL’nin 2024 yılı itibarıyla televizyon pazarındaki konumu, Mini LED ve Quantum Dot gibi ileri görüntüleme teknolojilerine yaptığı yatırımların karşılığını aldığını gösteriyor. Büyük ekran televizyonların giderek daha fazla ilgi görmesi, markanın premium segmentte daha fazla pay kazanmasına katkı sağladı. Önümüzdeki dönemde TCL, büyümesini sürdürmek için gelişmiş ekran teknolojilerine yönelik yatırımlarını artırmaya ve küresel pazardaki etkinliğini daha da güçlendirmeye odaklanacak.

Dünyanın en uzun yelkenli kargo gemisi faaliyete geçti!

0

Tuzla tersanesinde inşa edilen ve dünyanın en uzun rüzgar gücüyle çalışan kargo gemisi olarak tarihe geçen Neoliner Origin, deniz taşımacılığında devrim niteliğinde bir yenilik sunuyor. Fransız denizcilik şirketi Neoline tarafından geliştirilen bu yenilikçi Ro-Ro gemisi, Koç Grubu’na bağlı RMK Marine tersanesinde üretilerek suya indirildi. İnşa sürecinin tamamlanmasının ardından Türkiye’den hareket ederek Fransa’nın Saint-Nazaire limanına gidecek olan gemi, karbon emisyonlarını büyük ölçüde azaltarak çevre dostu taşımacılığın öncülerinden biri olmayı hedefliyor.

Dünyanın en uzun yelkenli kargo gemisi hizmete başlıyor

Neoliner Origin’in en dikkat çekici özelliği, ana güç kaynağı olarak rüzgar enerjisinden yararlanıyor olması. 136 metre uzunluğundaki bu gemi, 5300 ton kargo taşıma kapasitesine sahip ve geleneksel fosil yakıtlı gemilere kıyasla %80 daha az yakıt tüketiyor. Bunun mümkün olmasını sağlayan en önemli unsur ise geminin devasa boyuttaki yelkenleri. Toplam 3000 m²’lik bir yüzeye sahip olan bu yelkenler, 76 metre yüksekliğinde katlanabilir Solidsail karbon direklere monte edilmiş durumda. Katlanabilir yapıdaki bu direkler, gerektiğinde alçaltılarak geminin limanlara giriş çıkışında veya düşük rüzgar koşullarında esneklik sağlamasına olanak tanıyor. Yelkenlerden maksimum verim elde etmek için gemide gelişmiş bir hava rota sistemi bulunuyor. Bu sistem, rüzgar akımlarını takip ederek en uygun güzergahı belirlemekte ve enerji kullanımını en verimli hale getirmekte kritik bir rol oynuyor. Ayrıca, geri çekilebilir anti-drift palaları sayesinde denizde daha stabil bir seyir sağlanıyor.

Geminin yük kapasitesi de oldukça dikkat çekici. 6 metrelik 265 konteyner veya 321 otomobil taşıyabilecek şekilde tasarlanan Neoliner Origin, sadece kargo taşımacılığıyla sınırlı kalmayıp aynı zamanda yolcu taşıma imkânı da sunuyor. Gemide 13 kişilik bir mürettebat bulunurken, 6 çift kişilik kabinde toplam 12 yolcu taşınabiliyor. Geminin seyir hızı ise hem verimlilik hem de yakıt tasarrufu sağlamak amacıyla 11 deniz mili olarak optimize edilmiş durumda. Geleneksel yakıtlı kargo gemileriyle kıyaslandığında, Neoliner Origin’in aynı mesafeyi kat ederken beş kat daha az yakıt tüketmesi ve karbon salınımını büyük ölçüde azaltması, deniz taşımacılığında çevreci teknolojilere yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Denizcilik sektöründe karbon ayak izini düşürmeyi amaçlayan bu proje, özellikle havacılık ve kara taşımacılığı gibi yüksek emisyonlu sektörlerde sürdürülebilir çözümler arayışının arttığı bir dönemde büyük bir öneme sahip. Neoliner Origin’in başarısı, gelecekte daha fazla yelken destekli ticari geminin geliştirilmesine öncülük edebilir. Uzun vadede, rüzgar gücünden yararlanan bu tür yenilikçi tasarımlar, uluslararası deniz taşımacılığında yakıt maliyetlerini düşürmekle kalmayıp çevresel sürdürülebilirliğe de büyük katkı sağlayabilir.

Yapay zekayla titanyumdan daha hafif nano malzeme geliştirildi!

0

Bilim insanları, yapay zeka destekli bir yaklaşımla titanyumdan çok daha hafif ve güçlü nanomalzemeler üretmeyi başardı. Toronto Üniversitesi Uygulamalı Bilimler ve Mühendislik Fakültesi’nde gerçekleştirilen bu çalışma, çelik kadar sağlam ancak strafor kadar hafif malzemelerin geliştirilmesine olanak tanıdı. Otomotivden havacılığa kadar geniş bir alanda devrim niteliğinde değişim yaratabilecek bu malzemeler, yalnızca birkaç yüz nanometre çapındaki tekrar eden yapı taşlarından oluşuyor. Karşılaştırıldığında, bu malzemelerin 100 tanesi yan yana dizildiğinde ancak bir insan saç telinin kalınlığına ulaşabiliyor.

Yapay zekayla titanyumdan daha hafif nano malzeme tasarlandı

Profesör Tobin Filleter öncülüğündeki ekip, nano ölçekteki yapıların stres dağılımını en verimli şekilde optimize edebilmek adına Bayesian optimizasyon algoritmasından yararlandı. Geleneksel yöntemlerin aksine, yalnızca 400 veri noktasına dayanan bu yöntem, yüksek kaliteli ve küçük ölçekli veri kümeleriyle çok daha verimli sonuçlar elde edilmesini sağladı. Araştırmanın baş yazarı Peter Serles, algoritmanın yalnızca mevcut tasarımları taklit etmekle kalmayıp, hangi geometrik değişikliklerin en iyi sonucu verdiğini analiz ederek tamamen yeni ve daha dayanıklı yapılar ortaya koyduğunu ifade etti.

Bilim insanları, bu teorik modelleri gerçeğe dönüştürmek adına iki foton polimerizasyonlu 3D yazıcılarla prototipler üretti. Deneysel testler sonucunda, karbon bazlı nanomalzemelerin geleneksel tasarımlara kıyasla iki kat daha dayanıklı olduğu ve yoğunluk başına dayanıklılığının titanyumdan beş kat daha fazla olduğu kanıtlandı. Elde edilen bu olağanüstü malzemenin özellikle havacılık ve otomotiv sektörlerinde büyük bir etki yaratabileceği belirtiliyor.

Profesör Filleter’e göre, bir uçakta kullanılan titanyum parçaların bu yeni malzemeyle değiştirilmesi her kilogram için yılda 80 litre yakıt tasarrufu sağlayabilir. Bu, yalnızca ekonomik bir avantaj sunmakla kalmayıp aynı zamanda havacılık sektörünün karbon ayak izini ciddi oranda azaltma potansiyeli taşıyor. Benzer şekilde, otomotiv endüstrisinde kullanımı, araç ağırlığını düşürerek menzilin artmasına ve daha verimli bir yakıt tüketimine katkı sağlayabilir.

ChatGPT aracılık yapmaya başlıyor

ChatGPT karmaşık araştırmalar için aracılık yeteneği kazanıyor. OpenAI, ChatGPT’nin karmaşık, çok adımlı araştırma görevlerini çevrimiçi olarak yürütmesini sağlayan güçlü bir aracılık yeteneği yayınlıyor. Derin Araştırma adı verilen özelliğin, bir insan araştırmacının saatler hatta günler alabilecek bir işi onlarca dakikada başardığı bildiriliyor.

ChatGPT aracılık yapacak

OpenAI, Derin Araştırma’yı yapay genel zekaya (AGI) doğru yolculuğunda önemli bir dönüm noktası olarak tanımlıyor. OpenAI: “Bilgiyi sentezleme yeteneği, yeni bilgi yaratmanın ön koşuludur. Bu nedenle, Deep Research, AGI geliştirme yönündeki daha geniş hedefimize doğru önemli bir adım atıyor” dedi.

Deep Research, ChatGPT’nin yüzlerce çevrimiçi kaynaktan özerk bir şekilde bilgi bulmasını, analiz etmesini ve sentezlemesini sağlar. OpenAI’ye göre, araç yalnızca kullanıcıdan gelen bir komutla, bir araştırma analistinin çıktısına benzer kapsamlı bir rapor sunabilir. OpenAI’nin yaklaşan “o3” modelinin bir çeşidinden yetenekler çizerek, amaç kullanıcıları zaman alıcı, emek yoğun bilgi toplamaktan kurtarmaktır. İster akış platformlarının rekabetçi bir analizi, ister bilgili bir politika incelemesi veya hatta yeni bir işe gidip gelme bisikleti için kişiselleştirilmiş öneriler olsun, Deep Research kesin ve güvenilir sonuçlar vaat ediyor. Daha da önemlisi, her çıktı tam atıfları ve şeffaf belgeleri içerir. Bu da kullanıcıların bulguları kolayca doğrulayabilmesini sağlar.

Araç, özellikle niş veya sezgisel olmayan içgörüleri ortaya çıkarmada oldukça yetenekli görünüyor ve bu da onu finans, bilim, politika oluşturma ve mühendislik gibi sektörlerde paha biçilmez bir varlık haline getiriyor. Ancak OpenAI, Derin Araştırmanın hiper kişiselleştirilmiş öneriler veya belirli bir ürün arayan alışverişçiler gibi ortalama kullanıcılar için de yararlı olmasını öngörüyor.

Bu son aracılık yeteneği ChatGPT’nin kullanıcı arayüzü üzerinden çalışır; kullanıcılar mesaj oluşturucuda “Derin Araştırma” seçeneğini seçer ve sorgularını yazarlar. Destekleyici dosyalar veya elektronik tablolar da ek bağlam için yüklenebilir. Başlatıldıktan sonra, AI tamamlanması 5-30 dakika sürebilen titiz bir çok adımlı sürece başlar. Bir kenar çubuğu, gerçekleştirilen eylemler ve danışılan kaynaklar hakkında güncellemeler sağlar. Kullanıcılar diğer görevlerle devam edebilir ve nihai rapor hazır olduğunda bilgilendirilir.

NASA, Ay madenciliği yapan robotunu tanıttı!

NASA, Ay madenciliği için geliştirdiği IPEx adlı robotu tanıttı. Bu robot, Ay yüzeyinde malzeme kazıma işlemi yapacak ve önemli bir teknolojik adım olarak, gelecekteki insanlı Ay görevleri ve sürdürülebilir yaşam alanları oluşturulmasında kritik bir rol oynayacak. IPEx, özel olarak Ay yüzeyinde bulunan gevşek kayalık malzeme olan regolitin çıkarılması için tasarlanmış. Regolit, hidrojen, oksijen ve su gibi yaşam için hayati öneme sahip bileşenler içeriyor ve bu malzemenin çıkarılması, Ay’da uzun vadeli insan varlıklarının kurulabilmesi için önemli bir kaynak sağlıyor.

NASA, Ay madenciliği yapan robotunu görücüye çıkardı

IPEx robotu, oldukça yenilikçi bir tasarıma sahip. Özellikle, robotun kazıma sistemi, dönen ve içi boş silindirlere sahip olan kepçe tamburları kullanıyor. Bu tamburlar, zıt yönlerde dönerken geri besleme kuvvetini azaltarak, Ay’ın zayıf yerçekiminde verimli bir şekilde çalışmasını sağlıyor. Bu tasarım, robotun malzeme kazıma kapasitesini artırmak için önemli bir özellik sunuyor. Robot, bir Ay gününde 10.000 kilogram, yani 10 ton kadar malzeme kazma yeteneğine sahip. Bu kapasite, önceki Ay görevlerinden çok daha fazla bir kazı kapasitesini temsil ediyor. Önceden, Ay yüzeyinden yapılan kazılar birkaç kilogramla sınırlıydı.

Kazıma işlemi yapılan regolit, Ay’daki yaşam destek sistemleri için bir kaynak olabilir. Özellikle, bu malzeme doğrudan işlenerek oksijen gibi kritik kaynaklar üretilebilir. IPEx’in kazıdığı regolit, gelecekteki Yerinde Kaynak Kullanımı (ISRU) operasyonları için kullanılacak ve bu sistem, Ay’da kalıcı insan yerleşimleri için temel yapı taşlarını oluşturacak. Oksijen üretimi, yaşam desteği için temel bir ihtiyaçken, regolit aynı zamanda yakıt üretimi ve diğer temel gereksinimler için de kullanılabilir. Bu da NASA’nın Ay’da sürdürülebilir bir insan varlığı kurma hedefinin önündeki önemli engelleri aşmasına yardımcı olacaktır.

IPEx, gelişmiş teknolojilerle donatılacak. Robot, yüksek çözünürlüklü bir kamera ile donatılmış olup, bu sayede Ay yüzeyinde navigasyon yapacak ve çevresini net bir şekilde görebilecek. Ayrıca, robotun üzerinde bir Toz Azaltma Sistemi bulunuyor. Ay yüzeyi toz bakımından zengin olduğu için, tozun elektronik ve mekanik sistemler üzerinde olumsuz etkilerini engellemek için bu sistem oldukça önemli. IPEx ayrıca, hareket kabiliyeti sağlamak için özel tekerlekler kullanıyor ve bu sayede Ay yüzeyinde rahatça hareket edebiliyor. Termal Kontrol Sistemi ise robotun güvenli çalışma sıcaklıklarını korumasını sağlayarak, Ay’ın sert iklim koşullarına karşı dayanıklı olmasını temin ediyor. Regolit taşıma sistemi, dönen kova tamburları ve kollarla donatılmış ve bu sistem, kazılan malzemenin taşınmasını daha verimli hale getiriyor.

NASA, geçen yıl Mart ayında yaptığı testlerde, simüle edilmiş bir Ay kaya sahasında otonom sürüş yöntemlerini denemişti ve IPEx bu testlerde başarıyla görev yapmıştı. Bu testler, robotun Ay yüzeyinde gerçek koşullarda nasıl çalışacağını anlamaya yönelik önemli veriler sağladı. IPEx gibi robotlar, Ay yüzeyinde kazı yaparak çıkarılan regolitin işlenip değerli kaynaklara dönüştürülmesi için bir işleme tesisine taşıyacak. Ay’da yapılacak bu tür operasyonlar, yalnızca Ay’da değil, Mars gibi diğer gezegenlerde de benzer robotik sistemlerin kullanılması konusunda da temel oluşturabilir. NASA, bu tür robotların gelecekte Mars’ta da insanlı yerleşimlerin kurulabilmesi için kritik bir adım olacağını öngörüyor.

Sonuç olarak, IPEx robotu, Ay keşiflerinin ve uzayda sürdürülebilir yaşam alanlarının kurulmasının önemli bir parçası. NASA, bu tür robot teknolojileri ile, uzayda insan varlığının sürdürülebilirliğini sağlamayı amaçlıyor ve bu proje, uzay madenciliği alanında büyük bir adımdır. Bu robot sayesinde, Ay’daki yaşam destek sistemleri için gerekli kaynaklar daha verimli bir şekilde elde edilecek ve bu da uzayda kalıcı insan yerleşimlerinin inşası için büyük bir ilerleme sağlayacak.

5 kapılı Suzuki Jimny, Japonya’da rekor kırdı!

0

Suzuki, Japonya’da kısa süre önce siparişe açtığı 5 kapılı Jimny Nomade modeline beklenenden çok daha fazla talep aldı. Bu model, yalnızca dört gün içinde 50 bin sipariş alarak büyük bir ilgiyle karşılaştı.

5 kapılı Suzuki Jimny, Japonya’da gündeme oturdu

Ancak Suzuki, bu yoğun talep karşısında üretim kapasitesinin yetersiz kaldığını fark etti ve siparişleri durdurma kararı aldı. Şirket, siparişlerin ne zaman yeniden açılacağına dair bir bilgi paylaşmazken, Nisan ayında düzenlenmesi planlanan tüm tanıtım etkinliklerini de iptal etti.

5 kapılı Suzuki Jimny, Japonya'da gündeme oturdu.

Jimny Nomade, Hindistan’da üretilen ve sınırlı üretim kapasitesine sahip bir model. Ayrıca, Japonya dışında Güney Afrika ve Latin Amerika gibi pazarlara da ihraç edilecek. Bu nedenle, Japonya için ayrılabilen stok sadece ayda 1200 adetle sınırlı. Bu durum, teslimat sürelerini 3,5 yıl gibi uzun bir süreye çıkartıyor. Suzuki, bu sebepten dolayı müşterilerden özür dileyerek siparişlerin geçici olarak askıya alındığını belirtti.

Jimny Nomade, üç kapılı versiyona kıyasla daha uzun bir aks mesafesi ve ekstra kapılar sunuyor. Bu sayede, arazi yeteneklerinden ödün vermeden daha pratik bir kullanım imkânı sağlıyor. Modelin toplam uzunluğu ise 3.890 mm olarak belirlenmiş ve üç kapılı versiyonundan 340 mm daha uzun. Yine de, kompakt yapısını korumayı başarmış ve şehir içi kullanımda da pratiklik sunuyor.

Galaxy Ring, tüm Samsung cihazları kontrol edecek!

0

Samsung, giyilebilir teknoloji alanındaki çalışmalarına hız kesmeden devam ederken, son olarak Galaxy Ring adlı akıllı yüzük için ABD Patent ve Ticari Marka Ofisi’ne sürpriz bir başvuruda bulundu. Şirketin bu yeni patent başvurusu, Galaxy Ring’in sadece biyometrik verileri izlemekle kalmayıp, aynı zamanda daha geniş bir işlevselliğe sahip olabileceğini ortaya koyuyor. Mevcut durumda Galaxy Ring, temel olarak kullanıcılarının kalp atış hızı, uyku düzeni gibi biyometrik verilerini izleyerek bu bilgileri Samsung Health uygulaması aracılığıyla akıllı telefonlara aktarabiliyor. Ancak patentte belirtilen yenilik, akıllı yüzüğün kablosuz olarak diğer bağlı cihazlarla iletişim kurarak, bu cihazları kontrol etmek için bir ara yüz olarak kullanılabileceği yönünde.

Galaxy Ring, yakında tüm Samsung cihazları kontrol edebilir

Bu gelişme, Galaxy Ring’in gelecekte çok daha geniş bir kullanım alanı bulabileceğini gösteriyor. Örneğin, yüzük, dizüstü bilgisayarlar, tabletler ve diğer akıllı cihazlarla etkileşime girerek veri aktarımı yapabilir ve bu cihazları kontrol etme yeteneğine sahip olabilir. Bu, Samsung’un daha önce S Pen ile sunduğu benzer bir özellikten farklı olarak, çok daha sezgisel ve pratik bir kullanım sunmayı hedefliyor. S Pen, genellikle cihazlar arasında içerik ve dosya taşıma işlevine odaklanıyordu, ancak Galaxy Ring, vücudun doğal hareketlerini ve etkileşimini kullanarak bu işlemleri gerçekleştirebilir. Örneğin, Galaxy Ring’in bir cihazdan diğerine dosya veya içerik taşımasını sağlayan görseller, Apple ekosistemindeki benzer fonksiyonları hatırlatıyor.

Ancak, Samsung’un bu yeni patentinin gelecekteki bir ürüne dönüşüp dönüşmeyeceği hala belirsiz. Teknoloji dünyasında, şirketler yenilikçi fikirleri güvence altına almak için sıkça patent başvuruları yapıyorlar, ancak bu başvuruların her zaman nihai ürün haline gelmediği de bir gerçek.

Samsung’un bu alandaki çalışmaları, özellikle giyilebilir teknolojiler konusunda markanın gelecekteki stratejilerine ışık tutuyor olsa da, Galaxy Ring’in ne zaman piyasaya sürüleceği ya da hangi cihazlarla uyumlu olacağı gibi sorular şu an için yanıtsız kalıyor. Yine de bu tür patenler, kullanıcı deneyimini geliştirmeye yönelik büyük adımlar atılacağını gösteriyor ve teknoloji dünyasında heyecan uyandırıyor.

Spotify, tarihinde ilk kez kâr açıkladı! Peki nasıl?

0

Spotify, 2024 yılını kârlı kapatarak tarihi bir başarıya imza attı. Şirket, yıllardır zarar açıkladıktan sonra, 2024 yılı boyunca ilk kez kâr elde ettiğini duyurdu. 2023 yılında 532 milyon euro zarar açıklayan Spotify, 2024’ün tamamında ise 1,14 milyar euro kâr elde etti. Bu başarı, şirketin finansal stratejilerindeki önemli bir dönüşümü ve sürdürülebilir büyüme sağlama çabalarının bir sonucu olarak dikkat çekiyor. Spotify’ın yıllar süren zararlarının ardından, bu kâr açıklaması sektörde büyük bir yankı uyandırdı.

Spotify, tarihinde ilk kez kâr etmeyi başardı

Spotify’ın gelirleri de önemli bir artış gösterdi. 2023 yılında 13,2 milyar euro gelir elde eden şirket, 2024 yılında gelirlerini yüzde 18 oranında artırarak 15,6 milyar euroya çıkardı. Bu artış, şirketin daha geniş bir kullanıcı kitlesine hitap etmesinin yanı sıra, Premium abonelik ve reklam gelirlerinin artışıyla doğrudan bağlantılı. Spotify, kullanıcı sayısındaki yükselişle birlikte, gelirlerini de önemli ölçüde artırmayı başardı. 2024 yılı itibarıyla toplam aktif kullanıcı sayısı yüzde 12 oranında bir artışla 675 milyona yükseldi. Premium abone sayısı ise yüzde 11 artarak 263 milyona ulaştı. Bu büyüme, Spotify’ın kullanıcı deneyimini iyileştiren yenilikçi hizmetlerinin ve reklam destekli modelinin etkisini gösteriyor.

Spotify podcast

Spotify, son zamanlarda uyguladığı fiyat artışlarıyla dikkat çekti. 11 aylık bir süre zarfında, ABD’de Premium abonelik fiyatlarını iki kez artırarak, Temmuz 2023’te 9,99 dolardan 10,99 dolara, Haziran 2024’te ise 11,99 dolara yükseltti. Ancak, bu fiyat artışlarına rağmen, şirketin abonelik sayısını artırmayı başarması, Spotify’ın marka sadakati ve kullanıcıların premium hizmetlere olan ilgisinin yüksek olduğunu gösteriyor. Türkiye’de ise Spotify’ın bireysel Premium abonelik fiyatı 59,99 TL olarak belirlenmiş durumda, bu da şirketin global fiyat stratejisindeki farklılıkları yansıtıyor.

Spotify, geçtiğimiz yıl boyunca müzik hizmetini yapay zeka destekli çalma listeleri ve sesli kitap özellikleri ile geliştirdi. Yapay zeka temelli çalma listeleri, kullanıcıların müzik tercihlerine göre daha kişiselleştirilmiş bir deneyim sunarak, kullanıcı memnuniyetini artırmayı amaçlıyor. Sesli kitap özellikleri ise, müzik dışındaki içeriklere de ilgi gösteren kullanıcılar için yeni bir deneyim alanı oluşturdu. Ancak, Spotify’ın yıllardır vaat ettiği kayıpsız ses seçeneği hâlâ piyasaya sürülmedi. Kullanıcılar, bu özelliğin ne zaman kullanılabilir hale geleceği konusunda belirsizlikler yaşarken, şirketin bu konuda bir açıklama yapıp yapmayacağı merak konusu.

DeepSeek, bir ülkede daha yasaklandı!

0

Avustralya hükümeti, DeepSeek adlı yapay zeka şirketinin hizmetlerinin devlet kurumlarında ve kamuya ait cihazlarda kullanılmasını yasaklama kararı aldı. Bu karar, ulusal güvenlik endişeleri gerekçesiyle alındı ve DeepSeek’in devlet sistemlerinden derhal kaldırılması talep edildi. Karar, Avustralya’nın istihbarat birimlerinin yaptığı tehdit değerlendirmesi sonucunda, DeepSeek’in devletin güvenliği için kabul edilemez bir risk oluşturduğunu belirlemesi üzerine alındı.

DeepSeek, bu kez Avustralya’da yasaklandı

Bu gelişme, Tayvan’ın benzer bir adım atmasının ardından geldi. Tayvan da DeepSeek’in devlet kurumlarında kullanımını yasaklamıştı. Avustralya İçişleri Bakanı Tony Burke, yasağın DeepSeek’in Çin kökenli olmasından kaynaklanmadığını, asıl nedenin şirketin oluşturduğu güvenlik tehdidi olduğunu belirtti. Bununla birlikte, DeepSeek’in kullanıcı verilerinin sızdırılması ve veritabanının erişime açık olması gibi güvenlik açıkları da dikkat çekmişti.

DeepSeek, bu kez Avustralya'da yasaklandı.
DeepSeek, bu kez Avustralya’da yasaklandı.

DeepSeek, sadece 20 ay önce faaliyetlerine başlamış ve Ocak ayında, soruları cevaplamak için adım adım düşünme süreci gösteren yapay zeka destekli sohbet robotuyla büyük bir ilgi uyandırmıştı.

Ancak Avustralya hükümeti, bu yapay zeka hizmetinin devlet ve kamu sektörü için oluşturduğu tehditleri göz önünde bulundurarak yasağı getirdi. Bu yasak yalnızca kamu sektörü için geçerli olup, bireysel kullanıcılar için herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir. Bakan Burke, aynı zamanda vatandaşları çevrimiçi gizlilikleri konusunda daha dikkatli olmaya davet etti. Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Lütfen yanıtlarınızı bizimle paylaşın.

Davet uygulaması Apple Invites tanıtıldı! İşte özellikleri

0

Apple, etkinlik davetiyeleri oluşturmak ve davetler düzenlemek için yeni bir uygulama olan Apple Invites‘ı duyurdu. Bu uygulama sayesinde, herhangi bir etkinlik ya da özel bir durum için davetiyeler yaratmak oldukça kolay hale geliyor. Kullanıcılar, kendi resimlerini arka plan olarak kullanarak kişiselleştirilmiş davetiyeler oluşturabilir ve etkinliklerine davetli kişileri çağırabilirler.

Davet uygulaması Apple Invites resmen duyuruldu

Apple Invites, iOS 18 veya daha yeni sürümlerini çalıştıran iPhone’larda kullanılabilirken, aynı zamanda iCloud üzerinden de erişilebiliyor. iCloud+ aboneleri, Apple Hesabı veya Apple cihazına sahip olmadan da davetler oluşturabilecek, bu da uygulamanın kullanımını daha da genişletiyor.

Davet uygulaması Apple Invites resmen duyuruldu.

Misafirler, davetlere katılabilmek için herhangi bir Apple cihazı veya hesabına sahip olmasına gerek olmadan davetlere katılabilecekler. Apple Invites, kişisel galerinizden veya uygulamanın sunduğu arka plan galerisinden resimler seçmenize olanak tanıyarak davetiyeleri daha özgün hale getiriyor. Ayrıca, davetiyelere entegre edilebilen Apple Haritalar ve Hava Durumu uygulamaları sayesinde, misafirlere etkinliğe nasıl gidileceği ve hava durumu bilgisi sağlanabiliyor.

Bir diğer dikkat çeken özellik ise Apple Music entegrasyonu. Kullanıcılar, etkinlikleri için ortak bir müzik çalma listesi oluşturabilecek, bu da etkinliklerin atmosferini daha eğlenceli hale getirecek. Uygulama, aynı zamanda yapay zeka özellikleriyle de donatılmış. Image Playground aracılığıyla görseller üretmek ve Yazma Araçları ile davet metinlerini oluşturmak gibi seçenekler, kullanıcılara etkinlik davetlerini daha profesyonel ve etkileyici bir şekilde hazırlama imkânı sunuyor. Bu yenilik, kullanıcıların etkinliklerini düzenlemeyi ve davet etmeyi çok daha kolay hale getirmeyi amaçlıyor.

Xiaomi’nin yeni elektrikli aracı SU7 Ultra, bu tarihte geliyor!

Xiaomi, elektrikli otomobil pazarında iddialı bir hamle yaparak, SU7 Ultra modelini tanıtmaya hazırlanıyor. Şirketin CEO’su Lei Jun, Çin Yeni Yılı tatilinin ardından geleneksel kırmızı zarflar dağıtarak bu modelin yakında tanıtılacağına dair ipuçları verdi.

Xiaomi’nin yeni elektrikli aracı SU7 Ultra yakında geliyor

Şimdiye kadar ürettiği en güçlü elektrikli otomobil olması beklenen SU7 Ultra, üç motorlu sistemiyle 1.548 beygir gücü üretecek ve 0’dan 100 km/s hıza sadece 1,98 saniyede ulaşacak. Ayrıca, 200 km/s hıza 5,86 saniyede çıkabilecek olan araç, maksimum hızını 350 km/s’nin üzerine çıkarabilecek. Bu performans, Xiaomi’nin elektrikli araçlar konusunda iddialı olduğunu gösteriyor.

Xiaomi'nin yeni elektrikli aracı SU7 Ultra yakında geliyor.

SU7 Ultra, CATL’in yeni Kirin batarya teknolojisiyle donatılacak ve bu sayede daha uzun menzil ve daha hızlı şarj imkânı sunacak. İlk olarak mart ayında piyasaya sürülmesi beklenen modelin, tanıtımının beklenenden önce yapılacağı belirtiliyor. Xiaomi, 26 Şubat’ta büyük bir lansman etkinliği düzenleyecek ve bu etkinlikte SU7 Ultra ile birlikte 15 Ultra akıllı telefonunun da tanıtılacağı doğrulandı. Her iki modelin mart başında Barselona’daki MWC 2025 etkinliğinde sergilenmesi planlanıyor.

Xiaomi, elektrikli otomobil pazarındaki bu yeni adımıyla, özellikle güçlü donanımıyla dikkat çeken SU7 Ultra ile pazar payını artırmayı hedefliyor. Ayrıca, akıllı telefon pazarında da Xiaomi 15 Ultra modeliyle güçlü bir giriş yapmayı planlıyor. Snapdragon 8 Elite işlemcisi ve Leica imzalı dört arka kamerası ile mobil fotoğrafçılık alanında da iddialı olacak olan 15 Ultra, kullanıcılarına üst düzey bir deneyim sunmayı vaat ediyor. Xiaomi, bu iki yeni modeliyle teknoloji dünyasında daha da güçlü bir konum elde etmeyi amaçlıyor.

TSMC, yükselen maliyetleri tüketiciye yansıtabilir!

0

Dünyanın en büyük çip üreticisi olan TSMC, artan maliyetlerini karşılamak için bu yıl çip fiyatlarını yüzde 15 oranında artırmayı planlıyor. Bu fiyat artışının başlıca sebepleri arasında üretim maliyetlerindeki artış ve ABD’nin Tayvan’a yönelik uygulamayı düşündüğü yeni gümrük tarifeleri bulunuyor. TSMC’nin ürettiği çipler, akıllı telefonlardan bilgisayarlara kadar hemen her gelişmiş teknolojik cihazın içinde yer aldığından, bu fiyat artışı tüketici ürünlerini doğrudan etkileyebilir.

TSMC, yükselen maliyetleri tüketiciye yansıtmaya hazırlanıyor

TSMC’nin özellikle 7nm ve daha gelişmiş üretim süreçlerine sahip çipler için fiyat artışı yapmayı düşündüğü belirtiliyor. Bu çiplerin wafer yani yonga plakası fiyatı, mevcutta 10.000 dolar civarındayken, yeni tarifelerle birlikte bu fiyatın 3nm wafer’lar için 20.000-23.000 dolar arasında değişebileceği öngörülüyor. Apple gibi büyük teknoloji firmalarının bu fiyat artışlarından etkilenmesi bekleniyor, çünkü Apple, TSMC’nin en büyük müşterisi olarak, 3nm wafer başına yaklaşık 18.000 dolar ödüyor.

TSMC, yükselen maliyetleri tüketiciye yansıtmaya hazırlanıyor.

Bu fiyat artışlarının, son yıllarda beklenen performans iyileştirmelerini gerçekleştiremeyen cihazlarla sonuçlanması olası. Örneğin, yeni nesil iPhone çipleri ve Nvidia’nın RTX 50 serisi grafik kartları, performans açısından teknoloji dünyasında hayal kırıklığı yaratmıştı. Bu durum, yüksek fiyatlarla satılan ancak performans artışında yeterli sıçramayı gösteremeyen cihazların piyasada artmasına yol açabilir.

ABD’nin Çin’e yönelik uyguladığı gümrük tarifeleri, Tayvanlı çip üreticilerini dolaylı olarak etkiliyor ve 18 Şubat’ta yeni bir tarifeler turunun başlatılması bekleniyor. Bu tarifeler, TSMC ve diğer çip üreticilerinin üretim süreçlerinde maliyet artışlarına yol açarken, ABD’deki üretim tesislerinin inşası ise uzun vadede anlamlı bir yanıt vermek için yeterli zaman alacak gibi görünüyor. TSMC, Arizona’da 4nm çip üretimine başlamakla birlikte, Tayvan’daki en gelişmiş üretim tesisleri gerisinde kalacak. Şirket, Tayvan’ın Tainan şehrinde 1nm üretim tesisi kurmayı planlıyor.

Alma beslenme ve yapay zekayı birleştiriyor

0

Üretken AI modelleri, uygulama geliştiricilerine sağlam bir bilgi tabanını doğru modelle birleştirmenin, bir zamanlar terapistler veya yönetici asistanları gibi maliyetli profesyonellere bağımlı olan kullanıcılara hizmetleri çok daha düşük bir fiyata sunmalarını sağlayabileceğini göstermiştir. Fitness şirketi Whoop’un eski ürün başkan yardımcısı Rami Alhamad, yeni uygulaması Alma ile beslenme konusunda benzer bir görüşe sahip.

Alma beslenme uygulaması

Kuzey Amerika’daki kullanıcılara sunulan iOS uygulaması, kalori takibi ve beslenme rehberinin yanı sıra üzerinde bir yapay zeka katmanı bulunan iyi tasarlanmış bir uygulama. Alhamad, MyFitnessPal gibi fitness uygulamalarının beslenme takibini sıkıcı hale getirdiğini, kullanıcıların yemekleri manuel olarak arayıp farklı yemek türleri için bunları girmek zorunda kaldığını düşünüyor. Bunun yerine, sadece Alma’nın AI asistanıyla ne yediğiniz hakkında konuşmanız (veya yazmanız) gerektiğini ve uygulamanın tahminler yoluyla porsiyonları ve kalori alımını hesaplayacağını düşünüyor. Uygulama size kalori sayısını gösterdikten sonra bu ölçümleri de ayarlayabilirsiniz.

Alternatif olarak, yemeğinizin fotoğrafını çekebilirsiniz ve AI algoritması sizin için yemekleri tanımlayacaktır. Bu tür özellikler halihazırda Kholsa destekli Healthify ve YC destekli Snapcalorie gibi uygulamalarda mevcuttur. Ancak Alma, büyümenin temel itici güçleri olarak tasarımına, çeşitli girdi yöntemlerine ve kullanım kolaylığına güveniyor. Kalori takibinin yanı sıra, AI asistanından lif ve protein alımı hedeflerinize uygun yemekler önermesini isteyebilirsiniz. Ayrıca, bir menü resmi yükleyebilir ve AI asistanından hedefinize uygun ürünleri önermesini isteyebilirsiniz.

Uygulama ayrıca size belirli bir günde kalori ve makro açısından ne yediğinize dayalı bir puan verir. Uygulama bu puanı kullanarak diyetinizi iyileştirmeniz için ipuçları verir. Dahası, uygulamada AI asistanıyla daha fazla sohbet ettikçe, tercihlerinizi öğrenir ve buna göre size önerilerde bulunur. Bu içgörüleri profillerinizde görebilir ve düzenleyebilirsiniz.

Uber ve Waymo robotaksi lansmanına hazırlanıyor

Uber, Waymo robotaksi ile yolculuk yapmak isteyen müşterilerini ilgi listesine katılmaya davet ediyor. Uber Waymo’nun Austin, Teksas’taki halka açık robotaksi hizmetinin lansmanına hazırlanıyor ve bu, sonunda yayına girdiğinde Alphabet’e ait şirketin AV’lerinde yolculuk etmekle ilgilenen kişilerin listesine müşterileri katılmaya teşvik ediyor. Ayrıca, yeni hizmetin bir parçası olarak Teksas başkentinin bir bölümünde faaliyet gösterecek olan yeni ortak markalı robotaksinin fotoğraflarını da yayınladı.

Uber ve Waymo lansmanı

Waymo şu anda Austin’de halka açık değil. Şirketin sürücüsüz araçları yalnızca Waymo’nun bekleme listesine katılıp hizmetin erken testçileri olan küçük bir grup insana sunuluyor. Waymo, hizmetin daha geniş bir kitleye ne zaman açılacağını söylemedi ancak Uber duyurusunun satır aralarını okuyunca, yakında açılacağı anlaşılıyor.

Piyasaya sürüldüğünde, Waymo’nun araçları yalnızca Austin’deki uygulamasında mevcut olacak. İki şirket ilk olarak 2023’te Waymo’nun robotaksisini Uber uygulamasına koymak için ortaklıklarını duyurdu. Phoenix’te kısa ömürlü bir pilot uygulama yürüttüler ve şimdi ilk resmi sürümü Austin’de piyasaya sürmeyi planlıyorlar, ardından Atlanta’da piyasaya sürecekler.

Waymo’nun kendi yolculuk hizmeti uygulaması Waymo One, Austin’de faaliyete geçmeyecek. Waymo One’ı açan müşteriler Uber’in uygulamasına yönlendirilecek. Hazırlık için Uber, Austin’deki müşterilerden tamamen sürücüsüz araçlarında yolcu olma konusundaki ilgilerini belirtmeleri isteniyor. Müşteriler, “Tercihler” altındaki uygulama ayarlarında, Waymo’nun lansmanı hakkında güncellemeler almak ve hizmet yayına girdiğinde otonom bir araçla eşleştirilme şanslarını artırmak için “ilgi listesine” katılmayı seçebilirler.

Ortak markalı araçlar yakında direksiyon başında bir sürücü olmadan Austin’de dolaşırken de görülecek. Araçlar yalnızca Hyde Park, Montopolis ve şehir merkezini içeren şehrin coğrafi olarak sınırlandırılmış 37 mil karelik bir bölümünde çalışacak.

Şirket, Waymo ile eşleştirilen Uber müşterilerinin “UberX, Uber Green, Uber Comfort veya Uber Comfort Electric ile aynı ücretleri ödeyeceğini” söylüyor. Bu ücretler, müşteriler yolculuğu kabul etmeden önce önceden sağlanacak ve araç geldiğinde müşteriler Uber uygulamasından yolculuğun kilidini açıp başlatabilecek.

Cruise işten çıkarma yapıyor

0

Waymo ve Tesla gibi şirketler gaza basıp ülke çapında robotaksi tekliflerini genişletmeyi planlarken, GM vitesi geri kaydırmaya başladı. Bir e-posta, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en büyük otomobil üreticisinin, GM’nin 10 milyar dolarlık yatırım yaptığı otonom araç şirketi Cruise’daki iş gücünün neredeyse yarısını kestiğini ortaya koydu. Bu da büyük bir Cruise işten çıkarma dalgasına neden oldu.

Cruise işten çıkarma yaparak küçülüyor

Cruise’un başkanı ve idari işler müdürü Craig Glidden tarafından duyurulan işten çıkarmalar yaklaşık 1.000 çalışanı etkileyecek. Bunlara bu hafta şirketten ayrılacak olan Cruise’un CEO’su Marc Whitten da dahil. Onunla birlikte kapıdan çıkan yöneticiler arasında baş güvenlik görevlisi Steve Kenner, küresel kamu politikası başkanı Rob Grant ve baş teknoloji uzmanı Mo Elshenawy yer alıyor.

İşten çıkarmalar, General Motors’un Cruise’un tam satın alımını tamamladığını duyurmasıyla geldi ve bir zamanlar yeni kurulan şirketi tamamen kendi çatısı altına aldı. GM’nin sahipliğiyle birlikte odak noktasında bir değişiklik oldu. Robotaksi işi büyük ölçüde kişisel araçlar için otonom teknoloji lehine terk ediliyor. Özellikle de GM’nin birçok yeni modeline yerleştirdiği Super Cruise sistemi bunların başında yer alıyor. Şirketin robotaksi işinden çekilmesi büyük bir Cruise işten çıkarma sürecini tetikledi.

GM’in Super Cruise’a geçişi iki yönlüdür: İlk ve en önemlisi, şirket özelliklerin kendisine para kazandırabileceğini düşünüyor. En son kazanç çağrısının ardından, otomobil üreticisi tüketici otomobillerindeki otonom seçeneklerin beş yıl içinde toplam yıllık gelirinin 2 milyar dolara kadar çıkabileceğini tahmin etti. Çünkü şirket özelliklere erişmek için aylık veya yıllık bir ücret talep ediyor. Cruise işten çıkarma sürecinin bir parçası olarak Super Cruise’a daha fazla odaklanıyorlar.

İkinci olarak, robotaksi GM için gerçek bir para tuzağı oldu. Şirket henüz gerçekten başlamamış olan hizmete büyük meblağlar yatırmakla kalmadı, aynı zamanda bu otonom araçların çok açık bir beta testine rızaları olmadan maruz kalan kişilerde ciddi yaralanmalara da neden oldu. 2023’te bir Cruise robotaksi bir yayaya çarptı ve onu 20 fit sürükledi. Bu da ciddi yaralanmalara neden oldu. Şirket, soruşturması sırasında Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi’ne yalan söylemeye çalıştığı bir olaydı, bu da Cruise işten çıkarma kararında etkili oldu.

Avrupa yapay zeka girişimleri ne kadar fon topladı?

0

Avrupa’daki yapay zeka girişimleri 2024’te 8 milyar dolar topladı. Avrupa yapay zeka stratejisi çerçevesinde, Fransa, sadece birkaç gün içinde Yapay Zeka Eylem Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak ve devlet başkanları küresel teknoloji liderleriyle görüşmek üzere Paris’e akın edecek. Büyük ihtimalle yapay zekanın güvenliğine veya çevresel etkisine odaklanan bazı büyük yatırımlar ve diplomatik anlaşmalar duyuracaklar.

Avrupa yapay zeka girişimleri için destek sürüyor

Zirve öncesinde erken aşama VC firması Galion.exe büyüme yatırım firması Revaia ve danışmanlık firması Chausson Partners, Avrupa yapay zeka ekosistemindeki mevcut trendleri inceleyen Fransız Yapay Zeka Raporu’nu oluşturmak için bir araya geldi. Şu anda tüm gözler ABD ve Çin’de, OpenAI’nin onlarca milyar dolar toplamayı hedeflemesi ve DeepSeek’in herkesin dikkatini çekmesiyle birlikte, Avrupa’da da AI girişimlerinde bir patlama yaşandı. Sadece 2024’te, AI şirketleri bölgedeki tüm VC fonlamasının yaklaşık %20’sini temsil ediyordu.

Toplamda bu, 2024’te Avrupa yapay zeka girişimleri için yaklaşık 8 milyar dolarlık fon anlamına geliyor. Yapay zeka girişimleri halen nispeten genç olduğundan, bu ölçütün hızla artması muhtemel. 2024’te AI girişimleri tarafından toplanan sermayenin yüzde yetmişi, B Serisi turuna yönelik bir tohum içindi.

Genel olarak VC fonlaması çekme eğiliminde olan Avrupa ülkeleri de ana AI yatırım merkezleri haline geldi, İngiltere gruba liderlik ediyor, Fransa ve Almanya onları takip ediyor ve İskandinav ülkeleri demografik ağırlığının üzerinde bir performans sergiliyor. İlginçtir ki, yapay zeka şirketleri büyüdükçe uluslararası yatırımcıları da çekme eğiliminde oluyorlar; ABD’li girişim sermayedarları, C Serisi turunda ve sonrasında yapay zeka şirketlerine yatırılan paranın yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor.

Yapay zeka ve dijital teknolojilerden sorumlu Bakan Yardımcısı Clara Chappaz, düzenlediği basın toplantısında, Fransa’da “35 bin kişiye istihdam sağlayan ve günümüz toplumunu dönüştüren her alanda faaliyet gösteren 750’den fazla girişim” bulunduğunu söyledi. Ayrıca AI araştırmalarına odaklanan 2.000 bilim insanı ve yapay zeka üzerinde çalışan 600 doktora öğrencisi olduğunu da belirtti. Ayrıca ABD’deki Avrupa yapay zeka şirketleri için çalışan epeyce Fransız mühendis ve araştırmacı olduğunu fark etmiş olabilirsiniz.

Fransız AI Raporu’nun arkasındaki ekip, Fransa’daki en iyi 400 AI girişimine daha yakından baktı ve yükselen yıldızları belirlemeye çalıştı. Mistral AI ve Poolside, AI sektörünü takip eden okuyucular için zaten tanıdık isimler olsa da, AI girişimlerinin büyük çoğunluğu bir sonraki temel model üzerinde çalışmıyor.

Zyxel güvenlik açığı için açıklama yaptı

0

Router üreticisi Zyxel, müşterilerine bilgisayar korsanları tarafından istismar edilen güvenlik açığı bulunan donanımları değiştirmelerini söylüyor. Tayvanlı donanım üreticisi Zyxel, potansiyel olarak binlerce müşteriyi etkileyen iki aktif güvenlik açığı için bir yama yayınlamayı planlamadığını söyledi.

Zyxel güvenlik açığı ile karşı karşıya

Tehdit istihbaratı girişimi GreyNoise, geçen ayın sonlarında Zyxel yönlendiricilerini etkileyen kritik dereceli sıfır günlük bir güvenlik açığının aktif olarak istismar edildiği konusunda uyardı . GreyNoise, kusurların saldırganların etkilenen cihazlarda keyfi komutlar yürütmesine izin verdiğini ve bunun da sistemin tamamen tehlikeye atılmasına, veri sızdırılmasına veya ağa sızılmasına yol açtığını söyledi.

GreyNoise’a göre, söz konusu güvenlik açıkları geçen yılın temmuz ayında tehdit istihbarat örgütü VulnCheck tarafından keşfedildi ve ertesi ay Zyxel’e bildirildi. Ancak üretici tarafından henüz yamalanmadı veya resmi olarak açıklanmadı. Zyxel bu hafta yayınladığı bir duyuruda, “yakın zamanda” iki güvenlik açığından haberdar olduğunu söyledi. Bu açıklar artık resmen CVE-2024-40890 ve CVE-2024-40891 olarak izleniyor. Şirket, bu açıkların çok sayıda kullanım ömrü dolmuş ürünü etkilediğini söylüyor. Şirket, söz konusu kusurların kendilerine VulnCheck tarafından bildirilmediğini ve ilk olarak 29 Ocak’ta, GreyNoise’un aktif bir istismar bildirmesinden bir gün sonra bunların farkına vardıklarını iddia ediyor.

Cihazları 1 milyondan fazla işletme tarafından kullanılan Zyxel , bu hataların “yıllardır kullanım ömrü sonuna [EOL] ulaşmış eski ürünleri” etkilediğini ve bu nedenle bunları düzeltmek için yama yayınlamayı planlamadığını söylüyor. Bunun yerine şirket, müşterilerine savunmasız yönlendiricileri “en iyi koruma için yeni nesil ürünlerle” değiştirmelerini öneriyor.

VulnCheck yayınladığı blog yazısında, etkilenen cihazların Zyxel’in EOL sayfasında listelenmediğini ve etkilenen modellerden bazılarının Amazon üzerinden satın alınabildiğini belirtti.

Google yapay zeka ilkelerinde değişiklik yaptı

0

Google artık yapay zekanın silah ve gözetleme için kullanılmasının uygun olduğunu düşünüyor gibi görünüyor. Google yapay zeka ilkelerinde önemli bir değişikliğe gitti.

Google yapay zeka ilkelerini değiştirdi

Google, 2018’de ilk kez yayımlandığından beri Google yapay zeka ilkelerinde en önemli değişikliklerden birini yaptı. The Washington Post tarafından fark edilen bir değişiklikte, arama devi, silahlarda veya gözetleme teknolojisinde kullanılmak üzere AI araçları “tasarlamayacağına veya dağıtmayacağına” dair verdiği sözleri kaldırmak için belgeyi düzenledi. Daha önce, bu yönergeler, belgenin mevcut sürümünde bulunmayan “peşinden gitmeyeceğimiz uygulamalar” başlıklı bir bölüm içeriyordu.

Bunun yerine artık “sorumlu geliştirme ve dağıtım” başlıklı bir bölüm var. Google AI ilkelerinde yapılan değişiklikler burada açıkça görülmektedir. Google orada, “kullanıcı hedefleri, sosyal sorumluluk ve uluslararası hukuk ve insan haklarının yaygın olarak kabul görmüş ilkeleriyle uyumlu olacak şekilde uygun insan denetimi, gerekli özeni gösterme ve geri bildirim mekanizmaları” uygulayacağını söylüyor.

Bu, şirketin AI ilkelerinin önceki sürümü hala web sitesinde yayındayken geçen ayın sonuna kadar yaptığı belirli taahhütlerden çok daha geniş kapsamlı bir taahhüt. Örneğin, silahlarla ilgili olarak, şirket daha önce AI’yı “temel amacı veya uygulaması insanlara zarar vermek veya doğrudan kolaylaştırmak olan silahlar veya diğer teknolojilerde” kullanılmak üzere tasarlamayacağını söylemişti. AI gözetleme araçlarına gelince, şirket “uluslararası kabul görmüş normları” ihlal eden teknoloji geliştirmeyeceğini söylemişti. Ancak, Google AI ilkelerinde yapılan son değişiklikler bu taahhütlerin kapsamını genişletmiştir.