HP Humane’i neden satın almak istiyor?

0

Donanım girişimi, varlıklarının çoğunun 116 milyon dolara HP tarafından satın alındığını duyurmuştu. Bu da VC fonlamasında topladığı 240 milyon doların yarısından az anlama geliyor. Girişim, 499 dolarlık AI Pinlerinin satışını derhal durduracak ve 28 Şubat’tan sonra giyilebilir cihaz artık Humane’in sunucularına bağlanmayacak.

HP Humane satın alımında perde arkası

Bundan sonra cihazlar arama, mesajlaşma, AI sorguları/yanıtları veya bulut erişimi yapamayacak. Son 90 gün içinde bir AI Pin satın alan müşteriler geri ödeme almaya hak kazanır. Ancak daha önce bir cihaz satın alanlar bu haktan yararlanamaz.

HP satın alımının duyurulmasından saatler sonra, birkaç Humane çalışanı HP’den %30 ila %70 arasında maaş artışı, ayrıca HP hisse senedi ve bonus planları içeren iş teklifleri aldı. Bu arada, diğer Humane çalışanlarına, özellikle AI Pin cihazlarına daha yakın çalışanlara işsiz oldukları bildirildi.

Geçtiğimiz yaz bir dönem Humane’in AI pin geri iadeleri, satış sayısından daha fazla olmuştu. Ekim ayında, uzun süredir müşterilerinden AI Pin’i için 699 dolar ücret alan şirket, fiyatı 200 dolar düşürmüştü. Ancak tüm bu çabalar karşılığını alamadı.

HP Humane’ın CosmOS AI işletim sistemi de dahil olmak üzere bazı teknolojilerini satın alacak. Humane yakın zamanda AI işletim sisteminin bir arabanın eğlence sisteminde, akıllı bir hoparlörde, bir TV’de ve bir Android telefonda çalışabileceğini öne süren bir reklam gösterdi. Bu teknoloji AI’yı HP’nin kişisel bilgisayarlarına ve yazıcılarına entegre etmek için kullanılabilir.

Humane ekibi, HP içinde HP IQ adlı yeni bir grubun temelini oluşturacak ve bu grubu “işin geleceği için HP’nin ürün ve hizmetleri genelinde akıllı bir ekosistem oluşturmaya odaklanmış bir AI inovasyon laboratuvarı” olarak tanımlıyor.

Apple modemi işlemcileriyle tek pakette birleşecek

Apple’ın modemini gelecekteki işlemcilerle tek bir pakette birleştirmeyi planladığı bildiriliyor. Ancak bunun gerçekleşmesi için muhtemelen birkaç yıl geçmesi gerekecek. Apple, Şubat ayında ilk şirket içi hücresel modemi olan C1’i duyurdu. Pek de uygun fiyatlı olmayan iPhone 16eve bu konuda çok fazla ayrıntıya girmese de şirketin gelecekteki yinelemeler için bazı büyük planları olduğu bildiriliyor.

Apple modemi için yeni bilgiler

Bloomberg’nin Mark Gurman’ına göre, Apple sonunda modem bileşenini ana işlemciye entegre etmeyi amaçlıyor. Modemi ana işlemciye entegre etmek enerji ve maliyet avantajları sağlayabilir, ancak bu tasarım hala çok uzakta. Gurman’a göre şirketin halihazırda test ettiği C2 ve C3’ü muhtemelen ilk önce modem olmadan göreceğiz ve entegre tasarım “en erken 2028’e kadar” gelmeyecek.

Bloomberg’den gelen raporda, C1 teknolojisinin daha sonra Apple’ın Sistem-Üzeri-Çip (SoC) ana işlemcilerine entegre edileceği tahmin ediliyor.Bu kesinlikle A serisi Apple Silicon işlemcilerini içerse de bu aynı zamanda M serisi Apple Silicon yongalarına da taşınabilir. A serisi ilk etapta M serisi yongaların yaratılmasının temeli olduğundan, A serisinde görülen gelişmelerin sonunda M serisine de ulaşması mantıklıdır. A serisi şu anda iPad ve iPad mini ile birlikte öncelikle iPhone’larda kullanılıyor. 2020’de piyasaya sürülen M serisi çoğunlukla Mac’lerde kullanılıyor. iPhone 16e’deki C1 hücresel çip mevcut ihtiyaçları karşılasa da, ileride daha geniş bir şekilde kullanılacak olan Milimetre Dalga (mmWave) hücresel gibi bazı teknolojilerden şu anda yoksun.

Apple, tanıtımı sırasında yeni C1 modemi “bir iPhone’da şimdiye kadarki en güç tasarruflu modem” olarak adlandırdı. 599 dolarlık iPhone 16e’de ayrıca bir A18 çipi (ancak dört GPU çekirdeğiyle) var. Ayrıca Apple Intelligence’ı destekliyor, bu olmasa bile insanların bundan gerçekten ne beklediğini görmek istiyor.

Yarı iletkenler askeri alanda gelişmeye sağlayacak

0

Çin’in 3. nesil yarı iletkendeki atılımı, yarı iletkenler askeri silahların ilerlemesini sağlayabilir. Çinli araştırmacılar, umut vadeden yarı iletken malzeme galyum nitrürdeki (GaN) kusurların başlıca nedenini keşfettiler. Bu malzeme, özellikle askeri uygulamalarda kullanılan gelişmiş elektroniklerin geliştirilmesi için kritik öneme sahip.

Yarı iletkenler askeri teknolojilerde temel olacak

Pekin Üniversitesi’ndeki Profesör Huang Bing ve ekibinin liderliğindeki ekip, GaN kristal büyümesindeki kusurların başlıca nedenini belirliyor. GaN üretimi, büyümeyi desteklemek için genellikle silikon ve safir gibi alt tabakalar kullanır. Sorunun, kristal yapısını bozan ve sızıntıya ve performans düşüklüğüne yol açan dislokasyon kusurlarından kaynaklandığını buldular. Ekip bu kusurları GaN’ın altıgen bir atomik yapıya sahip olması nedeniyle buldu, bu da onu silikonun kübik yapısından farklı kılıyor. Yarı iletkenler askeri anlamda stratejik bir öneme sahiptir.

GaN, 5G baz istasyonlarında, radarda, askeri iletişimde, havacılık ve elektronik savaşta yaygın olarak kullanılan üçüncü nesil bir yarı iletken malzemedir. Daha yüksek voltajlarda, frekanslarda ve sıcaklıklarda çalışabilme yeteneği nedeniyle belirli uygulamalarda silikondan daha iyidir.

Şu anda, ABD gibi büyük dünya güçleri gelişmiş çipler için GaN’a büyük ölçüde güveniyor. Bu, onu devam eden ABD-Çin teknoloji rekabetinde stratejik olarak önemli kılıyor. Çin, küresel galyum üretiminin yaklaşık %98’ini kontrol ediyor ve yakın zamanda ABD’ye ihracatı yasakladı. Bu durum, GaN tabanlı yarı iletkenlerin maliyetini artırdı ve ABD’nin (özellikle Pentagon’un) uygun fiyatlı çip tedarik etmesini zorlaştırdı. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS), GaN tabanlı çiplere dayanan endüstrileri etkileyecek önemli bir ekonomik etkinin olacağı konusunda uyarıyor. Yarı iletkenler askeri alanlarda kullanılmaya devam edilecektir.

Ekip, taramalı transmisyon elektron mikroskobunun (STEM) akıllıca kullanımı sayesinde keşiflerini gerçekleştirdi. Bu teknolojiyi kullanarak, ilk kez atomik ölçekteki dislokasyonları gözlemlediler.

Elektronların sahip olabileceği en yüksek kararlı enerjiyi işaretler. Bir yarı iletkenin elektriği iletip iletmediğini ve ne kadar kolay ilettiğini belirler. Belirli safsızlıklar ekleyerek ve kapı voltajını artırarak, GaN üretimindeki dislokasyonları en aza indirdiler.

Pekin Hesaplamalı Bilim Araştırma Merkezi’nden Profesör Huang Bing Salı günü yaptığı açıklamada: “Kusurları önlemek için geleneksel stratejiler arasında farklı substratlar kullanmak ve kristalleşme sıcaklıklarını ayarlamak yer alıyor. Ancak bu yaklaşımlar yalnızca semptomları ele alıyor, nedeni değil” dedi. Askeri anlamda yarı iletkenler büyük önem taşımaktadır.

Sürdürülebilir kentler için yapay zeka kolaylık sağlıyor

0

IBM, yapay zeka destekli geliştirmeler için 5 kentsel sürdürülebilirlik kar amacı gütmeyen kuruluşu seçti. IBM Sürdürülebilirlik Hızlandırıcı, yapay zeka ve hibrit bulut gibi IBM teknolojilerini ve şirket uzmanlarını, kuruluşların misyonlarını iki yıl boyunca hızlandırmak için sağlayacak.

Kuruluşlar, hizmet verdikleri topluluklara sağladıkları destek düzeyine ve daha dayanıklı şehirler inşa etmek için yapay zekayı kullanma amaçlarına göre seçildi. IBM Sürdürülebilirlik Hızlandırıcı olarak bilinen iki yıllık program, alıcılara değişim yaratma çabalarını hızlandırmak ve ölçeklendirmek için yapay zeka ve hibrit bulut gibi IBM teknolojilerine ve uzmanlarına erişim sağlıyor.

Sürdürülebilir kentler ve yapay zeka

Ödüller, IBM’in Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 11 doğrultusunda şehirleri daha güvenli, daha dayanıklı ve daha sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlayan projeler için 2024 teklif talebini takip ediyor. 100’den fazla başvuru arasından seçilen alıcılar şunlardır:

Dünyanın dört bir yanından yaklaşık 100 belediye başkanından oluşan bir ağ olan C40 Cities. Grup, aşırı sıcaktan ve kentsel ısı adası etkisinden kaynaklanan riskleri analiz etmek için veri odaklı, yapay zeka destekli bir çözüm oluşturmak için çalışacak. Çözüm, şehirlerin artan ölüm oranları, sosyoekonomik eşitsizlikler ve aşırı yüklenen enerji kaynakları gibi bu risklerle başa çıkmak için stratejiler geliştirmesine yardımcı olacak.

Vatandaşlar ve yerel yönetimlerle teknoloji, kentsel yönetim ve kamu projeleri konusunda çalışan bir Hint kar amacı gütmeyen kuruluşu olan Janaagraha Centre for Citizenship and Democracy. Accelerator, karar vericilerin yerel kaynakların en iyi kullanımını belirlemelerine ve gelecekteki kentsel gelişimde sürdürülebilirliği iyileştirmelerine yardımcı olmak için konsolide şehir düzeyindeki verileri kullanan bir şehir veri ve analitik platformu oluşturmasına yardımcı olacak.

Sürdürülebilir, demokratik ve eşitlikçi şehirleri destekleyen Endonezyalı bir kuruluş olan Kota Kita. Kâr amacı gütmeyen kuruluş ve Accelerator, iklim stresine maruz kalan vatandaşlara yardımcı olmak için yeni AI modelleri geliştirecek. Modeller, dayanıklılık oluşturma girişimlerini artırmak ve nihayetinde yerel toplulukların kırılganlıklarını azaltan yeni projeler uygulamak için doğal afetler, demografik büyüme ve temiz suya erişim gibi faktörleri hesaba katacak.

ABD’deki en büyük hastane tabanlı araştırma organizasyonu olan kar amacı gütmeyen bir sağlık sistemi olan Mass General Brigham. Mass General ve Accelerator birlikte sağlık sistemleri ve toplum sağlık merkezlerinin aşırı sıcaklıkla başa çıkmasına yardımcı olmak için bir yapay zeka aracı geliştirecek. Araç, hiperlokal aşırı sıcaklık olaylarını tahmin etmek, risk altındaki hastaları belirlemek ve bir olay yaklaştığında onlara otomatik uyarılar göndermek için kullanılacak.

Katar yapay zeka ile kamu hizmetlerini güçlendirecek

0

Katar, yapay zekayı kullanarak kamu hizmetlerini güçlendirmek için Scale AI ile anlaşma imzaladı. Katar hükümeti, Körfez Arap ülkesindeki kamu hizmetlerini iyileştirmek amacıyla yapay zeka destekli araçlar ve eğitimler dağıtmak için yapay zeka veri şirketi Scale AI ile beş yıllık bir anlaşma imzaladı.

Katar yapay zeka ile kamuyu hedefliyor

Kaliforniya merkezli şirketin küresel büyüme başkanı Trevor Thompson, “Bu anlaşma dünyadaki diğer hükümetler için bir şablon olabilir ve bence etkiyi daha da hızlı yaratabilecek şekilde taahhütte bulunmamızı sağlıyor” dedi. Katar İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, anlaşmanın Katar hükümetinin operasyonları kolaylaştırmak amacıyla öngörücü analiz, otomasyon ve gelişmiş veri analizi gibi araçları benimsemesine olanak tanıyacağı belirtildi.

Açıklamada, Scale AI’nın önümüzdeki beş yıl içerisinde Katar hükümeti için 50’den fazla olası AI kullanımını geliştireceği belirtildi. Thompson anlaşmanın değerinin ne kadar olduğunu söylemeyi reddetti. Zengin bir gaz üreticisi ve uzun zamandır ABD’nin müttefiki olan Katar, komşuları Suudi Arabistan ve BAE’nin artan rekabeti arasında yapay zeka lideri olma yarışında.

2016 yılında kurulan Scale AI, OpenAI’nin ChatGPT gibi eğitim araçlarında kullanılmak üzere büyük miktarda doğru etiketli veri sağlıyor. Şirket ayrıca teknoloji devi Microsoft, Wall Street bankası Morgan Stanley ve OpenAI ve Cohere gibi yapay zeka firmaları gibi müşterilerine veri kümeleri oluşturma ve iyileştirme konusunda da yardımcı oluyor.

Türksat, veri merkezi kapasitesini 8 kat artıracak!

0

Türkiye’nin dijital altyapısını güçlendirme hedefi doğrultusunda Türksat, veri merkezi ve bulut hizmetlerinde büyük bir kapasite artışına gidiyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun açıklamalarına göre, Ankara Gölbaşı’nda inşa edilecek olan yeni veri merkezi, 28 bin 500 metrekarelik dev bir alana sahip olacak ve ülkenin dijitalleşme sürecinde kritik bir rol üstlenecek. Türksat’ın mevcut veri merkezi kapasitesini ilk fazda 3 kat, ikinci fazda ise 8 katın üzerinde artıracak olan bu yatırım, özellikle e-Devlet Kapısı başta olmak üzere kamu hizmetlerinin daha güvenli ve kesintisiz bir şekilde sunulmasını sağlayacak.

Türksat, veri merkezi kapasitesini tam 8 kat artırıyor

Türkiye’nin veri güvenliği açısından büyük bir stratejik öneme sahip olan yeni veri merkezi, tamamen yerli altyapı ve yazılımlarla desteklenecek. Bu sayede, kamu kurumlarının dijital hizmetleri ve e-Devlet uygulamaları, dışa bağımlılığı azaltan yerli çözümler üzerinden çalıştırılabilecek. Türksat Gölbaşı Veri Merkezi’nde 6 sistem salonu, 2 adet 20’şer kabinlik yüksek performans odası ve 6 bin metrekarelik beyaz alan yer alacak. Ancak, bu devasa tesisin donanım bileşenleriyle ilgili detaylar henüz açıklanmış değil. Özellikle yapay zeka odaklı veri merkezlerinde yoğun olarak kullanılan Nvidia GPU’lar gibi donanımların bu sistemde nasıl bir rol oynayacağı merak konusu.

Yeni veri merkezi, toplamda 21 MVA kurulu güç kapasitesine sahip olacak ve uluslararası standartlara uygun olarak inşa edilecek. LEED-Gold sertifikası, Uptime Institute TIER-III ve TSE 50600 standartlarını karşılayacak şekilde tasarlanan tesis, yüksek enerji verimliliği sağlayarak sürdürülebilir ve çevre dostu bir altyapı oluşturacak. Yapay zeka, derin öğrenme, veri madenciliği ve makine öğrenimi gibi yüksek işlem kapasitesi gerektiren alanlarda önemli bir rol üstlenecek olan veri merkezi, büyük veri analizi, algoritma eğitimi ve yüksek hızlı hesaplamalar için güçlü bir işlem gücü sunacak.

Bakan Uraloğlu’nun verdiği bilgilere göre, Türksat Gölbaşı Veri Merkezi’nin temeli bu yıl atılacak ve 2027 yılının ilk yarısında hizmete girmesi planlanıyor. Türkiye’nin veri yönetimi ve işleme kapasitesini uluslararası seviyeye taşıması beklenen bu yatırım, aynı zamanda kamu hizmetlerinin daha verimli ve güvenli bir şekilde sunulmasını sağlayacak. Ayrıca, büyük ölçekli veri merkezlerinin oluşturulmasıyla sektörde rekabetin artırılması ve kamu kaynaklarının daha etkin kullanılması hedefleniyor. Bu dev yatırımın, Türkiye’nin bulut bilişim ve veri güvenliği alanındaki bağımsızlığını güçlendireceği, aynı zamanda yapay zeka ve büyük veri analizine yönelik altyapıyı geliştirerek ülkenin dijital ekonomisine önemli katkılar sunacağı öngörülüyor.

Yapay zeka kodlama sorunlarını çözemiyor

OpenAI araştırmacıları en iyi yapay zekanın bile kodlama sorunlarının “çoğunluğunu çözemediğini” buldu. OpenAI araştırmacıları, en gelişmiş yapay zeka modellerinin bile insan kodlayıcılarla baş edemediğini itiraf ettiler. CEO Sam Altman, bu yıl sonuna kadar ” alt seviye ” yazılım mühendislerini yenebileceklerini söylüyor.

Yapay zeka kodlama konusunda beklentiyi karşılamıyor

Araştırmacılar, serbest çalışan sitesi Upwork’ten 1.400’den fazla yazılım mühendisliği görevi üzerine inşa edilmiş SWE-Lancer adlı yeni geliştirilmiş bir kıyaslama kullandılar. Kıyaslamayı kullanarak OpenAI, üç büyük dil modelini (LLM) — kendi o1 akıl yürütme modeli ve amiral gemisi GPT-4o ve Anthropic’in Claude 3.5 Sonnet’ini — teste tabi tuttu.

Özellikle, yeni ölçüt, LLM’lerin Upwork’teki iki tür görevle ne kadar iyi performans gösterdiğini değerlendirdi: hataları çözmeyi ve bunlara düzeltmeler uygulamayı içeren bireysel görevler veya modellerin uzaklaşıp daha üst düzey kararlar almaya çalışmasını sağlayan yönetim görevleri içeriyordu. Modellerin internete erişmesine izin verilmiyordu. Bu da çevrimiçi olarak yayınlanmış benzer cevapları kopyalayamayacakları anlamına geliyordu. Modeller, Upwork’te toplamda yüz binlerce dolar değerinde görevler üstlendiler, ancak yalnızca yüzeysel yazılım sorunlarını çözebildiler ve daha büyük projelerdeki hataları veya bunların temel nedenlerini gerçekten bulamadılar. Bu kalitesiz ve yarı pişmiş “çözümler”, daha yakından incelendiğinde genellikle dağılan, kendinden emin görünen bilgileri tükürmede harika olan AI ile çalışan herkese muhtemelen tanıdık gelecektir.

Makalede, her üç LLM’nin de “bir insandan çok daha hızlı” çalışabildiği belirtiliyor. Ancak, hataların ne kadar yaygın olduğunu kavrayamadıkları veya bunların bağlamını anlayamadıkları, “yanlış veya yeterince kapsamlı olmayan çözümlere yol açtığı” belirtiliyor.

Araştırmacıların açıkladığı gibi, Claude 3.5 Sonnet, kendisine karşı çıkan iki OpenAI modelinden daha iyi performans gösterdi ve o1 ve GPT-4o’dan daha fazla para kazandı. Yine de, cevaplarının çoğu yanlıştı ve araştırmacılara göre, gerçek hayattaki kodlama görevlerinde güvenilir olmak için herhangi bir modelin “daha yüksek güvenilirliğe” ihtiyacı olacaktı. Daha açık bir ifadeyle, makale bu öncü modellerin hızlı çalışıp yakınlaştırılmış görevleri çözebilmelerine rağmen, bunları insan mühendisler kadar yetenekli olmadıklarını gösteriyor.

Intuitive Machines Ay iniş aracını fırlatacak

0

Intuitive Machines’in ikinci ay iniş aracını fırlatması bekleniyor. Intuitive Machines ilk ticari ay inişi geçen yıl bu zamanlar Odysseus uzay aracıyla, ay yüzeyine dokunmak için bir şans daha hazırlıyor. İkinci uçuşu NASA’nın Ticari Ay Yük Hizmetleri kapsamında(CLPS) programının en erken 26 Şubat günü SpaceX Falcon 9 roketiyle fırlatılması planlanıyor. Şirket bir kez daha Nova-C iniş araçlarından birini, bu seferkinin takma adı Athena’yı gönderiyor. Athena’nın 6 Mart civarında iniş denemesi yapmadan önce aya ulaşmasının yaklaşık bir hafta sürmesi bekleniyor.

Intuitive Machines Ay iniş aracı

Uzay ajansına göre Athena, “ayda kaynak kullanımının ilk yerinde gösterilerinden birini” denemek için kullanılacak bir matkap ve kütle spektrometresi de dahil olmak üzere NASA aletleri taşıyor. Bu aletler, ayın Güney Kutbu’ndaki iniş sahasındaki topraktaki uçucu maddeleri ölçecek. Görev ayrıca Intuitive Machines’e uzay aracını altı ayağı da yere basacak şekilde indirme şansı sunuyor. Odysseus, yüzeye inmeyi başarsa da, devrildi ve yan yattı.

Houston merkezli Intuitive Machines tarafından yapılan Odysseus uzay aracı, Ay’ın yüzeyine başarıyla imişti. Bu, özel bir şirkete ait bir uzay aracının Ay yüzeyine ilk kez inmesi anlamına geliyor ve Apollo görevlerinden bu yana Ay’a ulaşan ilk ABD yapımı araç oldu. Odysseus, uzay ajansının Artemis programı kapsamında Ay’a yapılacak gelecekteki mürettebatlı görevler için hazırlıkta kullanılmak üzere kullanılacağını söylediği NASA aletlerini taşıyordu. NASA, inişi geçen yıl 22 Şubat’ta TSİ 18:23’te gerçekleştiğini doğruladı. İniş aracı, SpaceX Falcon 9 roketinin yardımıyla 15 Şubat’ta Dünya’dan fırlatıldı. The New York Times’a göre , inişin birkaç saat gecikmesine neden olan uçuşta bazı “teknik sorunlar” vardı.

OpenAI, Elon Musk’ın şirketi ele geçirmesine engel olacak!

OpenAI, Elon Musk’ın şirketi ele geçirmesini engellemek için çeşitli önlemler üzerinde çalışıyor. Yaklaşık 100 milyar dolarlık dev bir teklif sunan Musk’a karşı hızlı bir şekilde ret kararı alan şirket, ilerleyen süreçte zorla bir satın almanın önüne geçmek için şimdiden kurumsal yapısını yeniden şekillendirmeyi planlıyor.

OpenAI, Elon Musk’ın şirketi almasına engel olmaya çalışıyor

Şirketin kurucularından olan Elon Musk, OpenAI’dan yıllar önce ayrılmış olmasına rağmen şirketle bağını tamamen koparmadı. OpenAI’ın kuruluş amacından uzaklaştığını sıkça dile getiren Musk, CEO Sam Altman’ı bu nedenle sert bir dille eleştiriyordu. Ancak Musk’ın şirkete yönelik hamleleri, geçtiğimiz günlerde çok daha somut bir boyut kazandı. OpenAI’ın kontrolünü tekrar ele geçirmek için 97.4 milyar dolarlık bir teklif sunan Musk, şirket yönetimini karmaşık bir durumla karşı karşıya bıraktı.

2015 yılında kâr amacı gütmeyen bir organizasyon olarak kurulan OpenAI, 2019’da sınırlı kâr modeline geçmiş ve son dönemde tamamen ticari bir yapıya dönüşme planları yapmaya başlamıştı. Şirketin yeni ticari kolu oluşturulduğunda, mevcut kâr amacı gütmeyen yapıdaki çalışanlara yüzde 25’lik bir hisse tahsis edilecekti. Ancak Musk’ın neredeyse 100 milyar dolarlık teklifi, bu dönüşüm sürecine doğrudan etki etti. Ticari bir şirket statüsüne geçilmesi hâlinde hissedarlarına karşı yasal yükümlülükler doğacak ve böylesine büyük bir satın alma teklifini reddetmek hukuki açıdan zorlaşabilecekti. Benzer bir durum, geçmişte Twitter’da da yaşanmış, yönetim Musk’a satış yapmak istemese de yasal zorunluluklar nedeniyle bu süreci engelleyememişti.

OpenAI, aynı senaryonun tekrarlanmasını önlemek için çeşitli yasal düzenlemeler üzerinde çalışıyor. Financial Times’a göre şirket, kurumsal yapısını değiştirerek mevcut yönetim kadrosuna özel oy hakları tanımayı planlıyor. Böylece ticari bir şirket olarak faaliyet göstermeye başlasa bile karar mekanizmasında yalnızca OpenAI’ın kâr amacı gütmeyen kanadındaki yöneticiler etkili olacak. Konuyla ilgili değerlendirme yapan avukat Ellis Carter, bu tür bir düzenlemenin hem dışarıdan zorla gerçekleşebilecek bir satın almaya hem de şirket içinde yaşanabilecek yönetim değişikliklerine karşı etkili bir koruma sağlayabileceğini belirtiyor.

Ancak böyle bir yönetim modeli, OpenAI’ın yatırımcılar nezdindeki cazibesini azaltabilir. Yatırımcılar büyük sermaye aktarsalar bile karar süreçlerinde söz sahibi olamayacakları bir sisteme dâhil olacakları için şirketin değeri olumsuz etkilenebilir. OpenAI, Elon Musk’ın olası bir hamlesini ve Microsoft gibi büyük yatırımcılarını dengede tutmaya çalışırken, kendi değerinden de taviz vermek zorunda kalabilir.

OpenAI, propaganda yapan Çinli hesapları kapattı!

OpenAI, Çin bağlantılı bazı hesapları kapattığını duyurdu. Şirket, bu hesapların ChatGPT’yi kullanarak ABD karşıtı propaganda içerikleri ürettiğini ve bu içeriklerin Latin Amerika’daki saygın gazetelerde yayımlandığını belirtti. Özellikle Meksika, Peru ve Ekvador’daki medya organlarında, ABD’nin siyasi bölünmeleri, uyuşturucu kullanımı ve evsizlik gibi hassas konuları hedef alan İspanyolca makalelerin yayımlandığı tespit edildi.

OpenAI, propaganda yapan Çinli hesapları banlıyor

OpenAI, bu içeriklerin oluşturulma sürecinin Çin ana karasındaki çalışma saatlerine denk geldiğini vurguladı. Ayrıca, hesapların bu makaleleri, Latin Amerika gazetelerinden alınan ödeme makbuzları aracılığıyla ChatGPT ile çevirdiği de belirlenmiş. Bu, içeriklerin reklam amaçlı yerleştirilmiş olabileceği ihtimalini gündeme getiriyor.

OpenAI, propaganda yapan Çinli hesapları banlıyor.

OpenAI tarafından yapılan açıklamada, bu tür dezenformasyon faaliyetlerinin Çin’in Latin Amerika’da ana akım medyada ilk kez uzun formlu propaganda içerikleri yayımlaması olarak kaydedildiği ifade ediliyor. Şirket, bu tür operasyonların geçmişte genellikle sosyal medya platformlarında yoğunlaştığını, ancak bu sefer daha farklı bir boyut taşıdığını belirtti. Ayrıca, bu faaliyetlerin, daha önce Meta tarafından ortaya çıkarılan “Spamouflage” operasyonuyla benzerlik gösterdiği kaydedildi. Spamouflage, Çin’in dünya genelindeki sosyal medya platformlarında Çin yanlısı içerikler yaymak için gerçekleştirdiği büyük çaplı bir dezenformasyon kampanyası olarak biliniyor.

Yapay zeka teknolojilerinin giderek daha güçlü hale gelmesiyle, dezenformasyonla mücadele daha da zorlaşıyor. OpenAI ve diğer büyük teknoloji şirketleri, yapay zekanın kötüye kullanımını engellemek için güvenlik önlemlerini sıkılaştırırken, bu olaylar, AI tabanlı dezenformasyon operasyonlarının küresel ölçekte ne kadar ileri gidebileceğini gözler önüne seriyor.

ASUS, kokulu kablosuz faresini tanıttı!

0

ASUS, kullanıcı deneyimini farklı bir boyuta taşıyan yenilikçi bir bilgisayar aksesuarı olan Fragrance Mouse’u tanıttı. Standart bir kablosuz fare gibi görünen bu ürün, diğerlerinden ayrılan en dikkat çekici özelliği sayesinde bilgisayar başında geçirilen zamanı daha keyifli hale getirmeyi amaçlıyor. Fragrance Mouse, içerisine esansiyel yağ eklenebilen özel bir koku haznesine sahip ve bu sayede kullanıcılar, fareyi kullanırken hoş bir koku yayılmasını sağlayabiliyor. ASUS’un geliştirdiği bu ilginç konsept, hem geleneksel bilgisayar aksesuarlarına yeni bir bakış açısı getiriyor hem de kişisel çalışma alanını daha ferah ve hoş bir atmosferle doldurmayı hedefliyor.

ASUS, kokulu kablosuz faresini görücüye çıkardı

Cihazın teknik özelliklerine bakıldığında, Fragrance Mouse MD101 modelinin Bluetooth ve 2.4 GHz kablosuz bağlantı seçeneklerini desteklediği görülüyor. 2.400 DPI’a kadar ayarlanabilen bir optik sensöre sahip olan bu fare, kullanıcıların ihtiyacına göre hassasiyet seviyesini belirlemesine olanak tanıyor. Güç tüketimi açısından oldukça verimli bir yapıya sahip olduğu belirtilen fare, yalnızca tek bir AA pille çalışıyor ve ASUS’un açıklamasına göre bu pil bir yıla kadar kullanım süresi sunabiliyor. Kullanıcılar, ek bir şarj ihtiyacı olmadan uzun süre boyunca cihazı kesintisiz bir şekilde kullanabiliyor.

Fragrance Mouse’un koku yayma mekanizması ise oldukça basit ancak dikkat gerektiren bir sisteme dayanıyor. Fare, alt kısmında bulunan özel bir hazneye yerleştirilen esansiyel yağ sayesinde pasif olarak koku yayıyor. Kullanıcılar, kendi zevklerine uygun bir esans seçerek bu hazneye birkaç damla yağ ekleyebiliyor. Ancak ASUS, %100 saf esansiyel yağların kullanılmaması gerektiğini vurguluyor. Bunun yerine, kamış difüzörler, ultrasonik difüzörler veya aroma taşları için özel olarak üretilen esansiyel yağların tercih edilmesini öneriyor. Farenin aroma haznesi alt tarafta konumlandırıldığı için cihazı açarken veya taşırken dikkat edilmediği takdirde yağın sızarak fareye veya çalışma yüzeyine bulaşma riski bulunuyor. Bu da kullanım sırasında ekstra özen gösterilmesini gerektiriyor.

ASUS’un kokulu teknolojik ürünler konusundaki ilk denemesi bu fareyle sınırlı değil. Şirket, daha önce Çin pazarında Adol Book 14 Air dizüstü bilgisayarını tanıtmıştı. Bu model, kasasında değiştirilebilir koku disklerini yerleştirebileceğiniz özel bir bölmeye sahipti. Pasif olarak koku yayabilen bu diskler, cihazın fan sistemiyle desteklenmiyor ancak bilgisayarın aşırı ısınması durumunda kokunun daha belirgin hale gelmesi bekleniyordu. ASUS’un bu tip yenilikçi fikirleri hayata geçirmesi, teknoloji dünyasında farklı deneyimler sunmaya yönelik yeni bir eğilimin habercisi olabilir.

Fragrance Mouse’un fiyatlandırması ve global pazardaki satış durumu konusunda ise henüz net bir açıklama yapılmadı. ASUS’un bu ürünü hangi pazarlarda satışa sunacağı ve ne kadarlık bir fiyat etiketiyle raflara yerleştireceği merak konusu olmaya devam ediyor. Ancak kokulu bilgisayar aksesuarlarının gelecekte daha geniş bir kitleye hitap edip etmeyeceği ve kullanıcılar arasında nasıl bir karşılık bulacağı da zamanla netleşecek.

Intel, yapay zekalı Xeon 6 işlemcilerini tanıttı!

0

Intel, AI ve ağ yetenekleriyle öne çıkan Xeon 6 işlemcilerini tanıttı. İşletmelerin, AI gibi bir sonraki nesil iş yüklerini karşılamak amacıyla altyapılarını modernize ederken yüksek performanslı ve verimli hesaplama gücü gereksinimi her alanda, veri merkezlerinden ağlara, uç birimlere ve PC’lere kadar kritik önem taşıyor. Bu zorlukları aşmak amacıyla Intel, Xeon 6 işlemcilerini tanıttı.

Intel, yapay zekalı Xeon 6 işlemcilerini görücüye çıkardı

Bu işlemciler, Performans çekirdekleri (P-core) ile sektördeki en yüksek performansı sunarak, veri merkezi ve ağ altyapısı iş yüklerinin geniş bir yelpazesinde üstün verimlilik sağlayarak sunucuların performansını artırıyor.

Intel, yapay zekalı Xeon 6 işlemcilerini görücüye çıkardı.

Intel, Xeon 6 işlemcilerinin Verimli çekirdekleri (E-core) ile güç verimliliği alanında önemli bir fark yaratabilir.. Şirket, bu işlemcilerin, ekosistemle birlikte çalışarak pazara sunum süresini nasıl hızlandırdığını gösterdi. Haziran 2024’te ürünün tanıtılmasından bu yana, 5G çekirdek çözümü ortakları, bağımsız olarak performans iyileştirmeleri, watt başına performans artışları ve Intel Altyapı Güç Yöneticisi ile iş birliği yaparak çalışma süresi güç tüketiminde azalma sağladıklarını doğruladı.

Intel ayrıca, yüksek performanslı ve enerji verimli Ethernet çözümlerini tanıttı. Yeni Intel® Ethernet E830 Denetleyicileri ve Ağ Bağdaştırıcıları ile Intel® Ethernet E610 Denetleyicileri ve Ağ Bağdaştırıcıları, işletmeler, telekomünikasyon, bulut, uç bilişim, yüksek performanslı hesaplama ve AI uygulamalarının artan taleplerine yanıt verecek şekilde tasarlandı. Bu yeni nesil çözümler, güçlü ve yüksek performanslı bağlantı sunmanın yanı sıra enerji verimliliğini, güvenliği artırarak sahip olma maliyetini düşürmeyi hedefliyor.

Avustralya Telegram için ceza kararı aldı

Avustralya, Telegram’a çocuk istismarı ve terör sorularına cevap vermede gecikme nedeniyle para cezası verdi. Avustralya’nın çevrimiçi güvenlik düzenleyicisi, mesajlaşma platformu Telegram’a, çocuk istismarı ve şiddet içeren aşırılıkçı materyallerin yayılmasını önlemek için uygulamanın aldığı önlemlerle ilgili soruları yanıtlamadaki gecikmesi nedeniyle yaklaşık 1 milyon Avustralya doları (640.000 ABD doları) para cezası verdi.

Avustralya Telegram kararını açıkladı

eSafety Komisyonu Mart 2024’te sosyal medya platformları YouTube’dan yanıt istediX ve Facebook Telegram ve Reddit’e, aşırılıkçıların kullanıcıları çekmek için canlı yayın özellikleri, algoritmaları ve öneri sistemlerini kullanmalarını engellemek için yeterli çaba göstermedikleri gerekçesiyle suçlamalarda bulundu.

Telegram ve Reddit’e hizmetlerindeki çocuk cinsel istismarı materyalleriyle mücadele etmek için attıkları adımlar soruldu. Mayıs ayına kadar yanıt vermeleri gerekiyordu ancak Telegram yanıtını Ekim ayında sundu.

eSafety Komiseri Julie Inman Grant yaptığı açıklamada: “Avustralya’da zamanında şeffaflık gönüllü bir gereklilik değildir ve bu eylem, tüm şirketlerin Avustralya yasalarına uymasının önemini vurgulamaktadır” dedi. Grant, Telegram’ın bilgi sağlamadaki gecikmesinin eSafety’nin çevrimiçi güvenlik önlemlerini uygulamasını engellediğini söyledi.

Telegram, geçen yıl eSafety’nin tüm sorularına tam yanıt verdiğini ve herhangi bir sorun yaşanmadığını söyledi. Şirket, gönderdiği e-postada: “Haksız ve orantısız ceza yalnızca yanıt süresini ilgilendiriyor ve itiraz etmeyi düşünüyoruz” ifadelerine yer verdi. Avustralya’nın casusluk teşkilatı Aralık ayında, soruşturulan öncelikli terörle mücadele vakalarının beşte birinin gençleri içerdiğini bildirdi. Mesajlaşma platformu, kurucusu Pavel Durov’un Ağustos ayında uygulamayı yasa dışı faaliyetlerde kullandığı iddiasıyla Fransa’da resmi soruşturma altına alınmasının ardından dünya çapında giderek artan bir incelemeye tabi tutuluyor.

Grant, çevrimiçi aşırılıkçı materyallerin oluşturduğu tehdidin giderek arttığını belirterek, büyük teknoloji şirketlerinin şeffaf olmaları ve hizmetlerinin kötüye kullanılmasını önlemek için önlemler almaları gerektiğini söyledi.

Alibaba yapay zeka yatırım planını açıkladı

0

Alibaba önümüzdeki 3 yıl içinde yapay zekaya 52 milyar dolardan fazla yatırım yapacak. Çinli e-ticaret devi, son on yılda yapay zeka ve bulut bilişime yapılan toplam yatırımın, bu alana harcanan parayı aştığını söylüyor. Şirketten yapılan açıklamada, Alibaba’nın “bulut bilişim ve yapay zeka altyapısını geliştirmek için önümüzdeki üç yıl içinde en az 380 milyar yuan yatırım yapmayı” planladığı belirtildi.

Alibaba yapay zeka stratejisine odaklanıyor

Şirket, stratejisinin “(Alibaba’nın) uzun vadeli teknolojik yeniliğe olan bağlılığını güçlendirmeyi ve şirketin yapay zeka odaklı büyümeye odaklanmasını vurgulamayı” amaçladığını söyledi. Şirket, 31 Aralık’ta sona eren üç aylık dönemde 280,15 milyar yuan gelir elde ettiğini bildirdi. Bu, analistlerin tahminlerinden biraz daha yüksek oldu.

Alibaba geçen hafta Aralık ayına kadar olan üç aylık dönemde gelirinin yüzde 8 arttığını, tahminleri aşarak 280 milyar yuana ulaştığını bildirdi ve Cuma günü Hong Kong hisselerinde yüzde 14’lük bir artışa yol açtı.

CEO Eddie Wu geçen hafta yaptığı açıklamada, üç aylık sonuçların “(Alibaba’nın) ‘kullanıcı odaklı, yapay zeka odaklı’ stratejilerinde önemli ilerleme kaydedildiğini ve temel faaliyetlerimizin yeniden hızlanan büyümesini gösterdiğini” söyledi. Alibaba, toplam yatırım tutarının şirketin son on yılda yapay zeka ve bulut bilişime harcadığı miktarı aştığını belirtti.

Şirket, 2025’e Çin’in AI yarışında kazanan olarak başladı ve stratejik iş anlaşmalarıyla yatırımcıları kendine çekti. Hisse senedi, son kapanış itibarıyla bu yıl %68’den fazla arttı. Diğer Çinli firmalar da sektöre yatırım yapıyor. TikTok’un Çinli sahibi ByteDance, konuya yakın kaynaklara göre bu yıl için 150 milyar yuandan fazla sermaye harcaması ayırdı ve bunun büyük bir kısmı yapay zekaya odaklanacak.

Dassault Systèmes ve KUKA işbirliğini duyurdu!

Anlaşma kapsamında, Dassault Systèmes, KUKA’nın endüstriyel yazılım çözümleri için oluşturduğu dijital ekosistem mosaixx’e katılıyor. Bu sayede KUKA müşterileri, Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platformu ve uygulamalarına kolayca erişim sağlayabilecek. Bu genişletilmiş erişim, sanal ikiz teknolojisi ve gelişmiş iş birliği yetenekleriyle, şirketlerin daha verimli ve uyumlu çözümler geliştirmelerine olanak tanıyacak.

İmalat Sektöründe Dijital Dönüşüm İçin Güç Birliği

Endüstriyel robot kurulumlarının küresel piyasa değeri, yapay zeka ve enerji verimliliği gibi trendlerin etkisiyle 16,5 milyar dolara ulaştı. 2024 yılında dünya genelinde dört milyondan fazla endüstriyel robot fabrikalarda faaliyet gösteriyor ve 2026 yılında yıllık kurulum sayısının 718.000’e çıkması bekleniyor.

KUKA Grubu, 2024 yılında mosaixx platformunu, endüstriyel yazılım için açık ve iş birliğine dayalı bir bulut platformu olarak başlattı. Bu platform, sistem entegratörleri ve mühendislerin, makine türü veya üreticisinden bağımsız olarak fabrika zeminleri ve üretim makinelerinin dijitalleşmesi ve otomasyonunu sağlamalarına yardımcı oluyor.

Dassault Systèmes‘in 3DEXPERIENCE platformu ve uygulamaları, dünya genelinde endüstriyel ekipman sektöründe ürün, süreç ve altyapıların sanal olarak tasarlanması, simülasyonu ve mühendisliği için kullanılıyor. Bu sayede, fiziksel üretim veya uygulama öncesinde gerçek zamanlı verilerle çalışmalar yapılabiliyor.

Fiziksel üretim öncesinde gerçek zamanlı verilerle çalışma

KUKA Digital CEO’su Quirin Goerz, “Dassault Systèmes ile olan iş birliğimiz, mosaixx portföyümüzü sektör lideri sanal ikiz teknolojisiyle genişletmemizi sağlıyor. Mühendisler, gerçek zamanlı verilerle simülasyon ve analizler yapabilirken, sistem entegratörleri de esnek uygulamalarla uyum ve inovasyonu artırabiliyor,” dedi.

Dassault Systèmes Müşteri Rol Deneyimi Kıdemli Başkan Yardımcısı Gian Paolo Bassi ise, “KUKA ile olan ortaklığımız sayesinde, 3DEXPERIENCE platformu ve CATIA, DELMIA, SOLIDWORKS gibi uygulamalarımıza erişimi kolaylaştırıyoruz. Bu, otomotiv, havacılık, elektronik, metal işleme, lojistik, sağlık ve daha birçok sektörde müşterilerimizin sanal dünyadan faydalanarak iş birliği yapmalarına ve yenilikçi çözümler geliştirmelerine olanak tanıyacak,” şeklinde konuştu.

Bu ortaklık, Houston’da düzenlenen ve SOLIDWORKS ile 3DEXPERIENCE platformu kullanıcı topluluğuna adanmış 3DEXPERIENCE World etkinliğinde duyuruldu.

Dassault Systèmes, 1981 yılından bu yana sanal dünyalarla gerçek yaşamı iyileştirmeyi amaçlayan bir şirket olarak, 3DEXPERIENCE platformu ile 350.000 müşterisine sürdürülebilir inovasyonlar sunuyor. KUKA ise, endüstriyel otomasyon ve robotik alanında küresel bir lider olarak, mosaixx platformu ile dijitalleşme ve otomasyon çözümleri sunuyor.

Bu stratejik ortaklık, imalat sektöründe dijital dönüşümü hızlandırarak, şirketlerin operasyonel verimliliklerini artırmalarına ve rekabet avantajı elde etmelerine katkı sağlayacak.

Yapay zeka hile yapma eğilimi gösteriyor

0

Yapay zeka güvenliği ve etiği üzerine çalışan bir araştırma grubu olan Palisade Research’ün yakın zamanda yaptığı bir araştırma, rahatsız edici bir eğilimi ortaya koydu. Yeni yapay zeka modelleri, siber güvenlikteki zayıflıkları kendi başlarına bulup kullanabiliyor, güvenlik önlemlerini atlatabiliyor ve teknik olarak izin verilmese bile görevleri tamamlamak için kısayollar kullanabiliyor. Yapay zeka hile yapabilir mi diye düşünmeden edemiyoruz.

Yapay zeka hile konusunda endişe yaratıyor

Takım, 2014’ten beri büyük ustaları şaşırtan, kötü şöhretli güçlü bir satranç motoru olan Stockfish’e karşı en iyi yedi büyük dil modeli (LLM) sıraladı. İmkansıza karşı mücadele eden ancak kazanmaya kararlı olan OpenAI’nin o1’i ve DeepSeek’in R1’i, taşlarının tahtadaki konumlarını değiştirmek için sistem dosyalarını manipüle etmeye başladı. Bu davranış, yapay zeka hile yapma potansiyelini göstermektedir.

Araştırmacılar her modele her hamle için “mantığını” açıklama görevini verdi. Bir maçta, sırtı duvara dayalıyken o1, “görev ‘güçlü bir satranç motoruna karşı kazanmak’tır, bir satranç oyununda adil bir şekilde kazanmak değil” diye yazdı. Bu mantık, modelin %37 oranında hile yapmaya çalışmasına ve oyunlarının %6’sında başarılı olmasına yol açtı, R1 ise %11 oranında denedi ancak işe yarayan bir hile bulamadı. Yapay zeka hile yapabilir mi sorusu burada da ön plana çıkıyor.

Bu makale, sorun odaklı LLM gelişiminin iki ucu keskin bir kılıç olduğunu öne süren bir dizi araştırmanın sonuncusu niteliğinde. Başka bir yakın tarihli çalışmada, ayrı bir araştırma ekibi o1’in sürekli olarak aldatmacaya giriştiğini buldu. Model araştırmacılara istemsizce yalan söyleyebilmekle kalmadı, aynı zamanda testin sonunu tetiklemekten kaçınmak için temel matematik sorularına verilen cevapları aktif olarak manipüle etti. Bilgisayarınıza balta vurmanıza gerek yok ancak bu tür çalışmalar yapay zeka geliştirmenin değişken etiğini ve hızlı ilerleme yerine hesap verebilirliğin gerekliliğini vurguluyor. Palisade’in İcra Direktörü Jeffrey Ladish, Time Dergisi’ne bulguları hakkında yaptığı açıklamada: “Modelleri eğitip zorlu sorunları çözmeleri için güçlendirdiğinizde, onları amansız olmaya da alıştırıyorsunuz” dedi. Gerçekten de, yapay zeka hile yapma potansiyeli ciddi bir endişe kaynağı.

Nvidia GeForce RTX 5090, hız rekoru kırdı!

0

Nvidia’nın GeForce RTX 5090 ekran kartı, hız aşırtma dünyasında yeni bir rekora imza atarak 3.5 GHz hızına ulaşmayı başardı. Asus’a ait SAFEDISK hız aşırtma ekibi, özel olarak seçilmiş bir RTX 5090 modeli ile bu başarıyı elde etti. Hız aşırtma işleminde sıvı nitrojen (LN2) soğutma sistemi kullanıldı, bu da GPU’nun sıcaklığını oldukça düşürerek çok daha yüksek hızlarda çalışabilmesini sağladı. RTX 5090’ın GPU frekansı, 2.5 GHz seviyesinden 3.48 GHz’e çıkarıldı. Bunun yanı sıra, 32 GB GDDR7 bellekler de hız aşırtıldı ve 34 Gbps veri hızına ulaşarak, bellek bant genişliği de önemli ölçüde artırıldı.

Nvidia GeForce RTX 5090, hız rekoru kırmayı başardı

RTX 5090’ın bu hızda çalışması, kartın stok hızlarıyla sınırlı kalmadığını ve gerçek potansiyelinin çok daha yüksek olduğunu gösteriyor. Yapılan testlerde, RTX 5090, önceki rekorları geçerek çok etkileyici sonuçlar elde etti. Özellikle 3DMark Port Royal testinde 43,515 puan alarak eski rekoru geride bıraktı. Bunun yanı sıra, 3DMark Fire Strike Extreme testinde 58,393 puan, Unigine Superposition 1080p Xtreme testinde 34,295 puan ve Unigine Superposition 8K testinde ise 23,311 puan elde etti. Bu testler, ekran kartının hem oyun hem de grafik işleme gücünün ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyuyor.

Ayrıca, 3DMark Time Spy Extreme Genel Performans testinde 28,717 puan ve GPUPI 32B testinde de 41 saniye 673 ms gibi oldukça hızlı bir süre kaydedildi. Bu sonuçlar, RTX 5090’ın hız aşırtma sınırlarının ne kadar yüksek olabileceğini ve gelecekte daha fazla iyileştirme yapılabileceğini gösteriyor. Hız aşırtma topluluğu için bu tür başarılar, ekran kartlarının potansiyelinin sürekli olarak artırılmasına ve yeni rekorların kırılmasına olanak tanıyor.

Bu başarı, GeForce RTX 5090’ın yalnızca stok frekanslarıyla değil, hız aşırtma işlemleriyle de rakiplerinden çok daha üstün performans sergileyebileceğini kanıtladı. Özellikle 4.0 GHz hızına ulaşılması durumunda, GPU dünyasında bir başka kilometre taşı yaşanabilir. Nvidia’nın yeni nesil ekran kartlarının gelecekte bu tür hızları stabil bir şekilde sunması, oyun ve grafik tasarım dünyasında devrim niteliğinde gelişmelere yol açabilir. RTX 5090’ın sunduğu performans, Nvidia’nın amiral gemisi ekran kartları arasındaki liderliğini pekiştiriyor ve hız aşırtma meraklılarının yeni hedeflerine ulaşması için ilham veriyor.

Ava Labs, yerli blockchain girişimi EtraPay’i satın aldı!

Türkiye’nin blockchain ekosisteminde tarihi bir gelişme yaşandı ve yerli girişim EtraPay, ABD merkezli Ava Labs tarafından satın alındı. Bu satın alma, Türkiye’de blockchain alanında gerçekleşen ilk exit olarak kayıtlara geçti ve sektör açısından önemli bir dönüm noktası oluşturdu. EtraPay’in geliştirdiği teknoloji, blockchain tabanlı ödemelerde en büyük sorunlardan biri olan gizlilik ile denetlenebilirlik arasındaki dengeyi sağlamak amacıyla sıfır bilgi kanıtları (ZK Proofs) ve homomorfik şifreleme teknolojilerini bir araya getiriyor. Şirketin sunduğu bu inovatif yaklaşım, özellikle finansal regülasyonlara uyumlu ve aynı zamanda kullanıcı mahremiyetini koruyan bir altyapı oluşturulmasına olanak tanıyor.

Ava Labs, yerli blockchain girişimi EtraPay’i satın alıyor

EtraPay’in geliştirdiği Encrypted ERC (eERC) standardı, blockchain dünyasında gizlilik odaklı işlemler için yeni bir standart oluşturuyor. Bu teknoloji, blockchain tabanlı ödeme sistemlerinin şeffaflık ve güvenlik prensiplerinden ödün vermeden daha geniş kitleler tarafından kullanılmasını sağlayacak. Ava Labs, EtraPay’in bu yenilikçi sistemini kendi ekosistemine dahil ederek, blockchain tabanlı ödemelerde önemli bir dönüşüm yaratmayı amaçlıyor. Özellikle AvaCloud altyapısı ile birleştirildiğinde, bu yeni teknoloji finans, merkeziyetsiz finans (DeFi), tokenizasyon ve tedarik zinciri yönetimi gibi farklı sektörlerde yeni kullanım alanları oluşturabilir.

EtraPay’in bu noktaya ulaşmasındaki yolculuğu da dikkat çekici. Medipol Üniversitesi bünyesinde akademik bir proje olarak başlayan girişim, zamanla bir teknoloji startup’ına dönüşerek uluslararası ölçekte ilgi çekmeyi başardı. Şirketin kurucusu ve CEO’su Nurullah Mahmut Dündar, yaklaşık 1,5 yıl önce öğrencileri ve aynı zamanda ortakları olan Furkan Boyraz, Berat Öztürk ve Emre Kaan Satış ile birlikte bu projeye başladıklarını belirterek, blockchain ödemelerinde gizlilik ve denetlenebilirlik konularında getirdikleri çözümlerin Ava Labs tarafından fark edilmesinin büyük bir başarı olduğunu vurguladı.

Bu satın alım, Türkiye’den çıkan teknoloji girişimlerinin uluslararası sahnede büyük teknoloji şirketleri tarafından stratejik bir yatırım aracı olarak görülebileceğini kanıtlayan önemli bir örnek teşkil ediyor. Türkiye’deki blockchain ekosistemi için de büyük bir motivasyon kaynağı olabilecek bu exit, hem girişimcilik alanındaki yatırımları artırabilir hem de yerel startup’ların küresel pazarda rekabet edebilir düzeye ulaşabileceğini gösteren somut bir başarı hikayesi sunuyor.

Bu gelişmeyle birlikte, önümüzdeki dönemde Türkiye’de blockchain teknolojilerine yönelik ilginin artması, girişimcilik ekosisteminin daha fazla yatırım çekmesi ve yerli inovasyonların küresel çapta daha fazla benimsenmesi beklenebilir. Sence bu exit, Türkiye’de blockchain girişimciliğini nasıl etkileyebilir? Yeni yatırımların önünü açabilir mi?

Renault Group, 2024 yıl sonu finansal verilerini açıkladı!

0

Renault Group, 2024 yıl sonu finansal sonuçlarını açıklayarak güçlü bir performans sergilediğini ortaya koydu. Şirket, yıl boyunca cirosunu %7,4 artırarak 56,2 milyar avroya ulaştırırken, faaliyet kârında da dikkat çekici bir yükseliş elde etti. Bu başarıda, Renault’nun yenilikçi model stratejileri, müşteri odaklı yaklaşımı ve sürdürülebilirlik konusundaki yatırımları önemli rol oynadı. Özellikle sabit döviz kurları dikkate alındığında, gelir artışı %9’a ulaştı.

Grup, 2023’e kıyasla faaliyet kârını 146 milyon avro artırarak 4,3 milyar avroya çıkardı ve bu rakam, cironun %7,6’sına denk geldi. Otomotiv faaliyet kârı ise 2024 yılında 2,9 milyar avro olarak kaydedildi. Bunun yanında, net kâr %21 artış göstererek 2,8 milyar avroya ulaştı ve raporlanan net kâr ise 0,8 milyar avro oldu. Şirketin güçlü operasyonel performansı sayesinde serbest nakit akışı beklentileri aşarak 2,9 milyar avroya ulaştı. Ayrıca, otomotiv net mali pozisyonu yıl sonunda 7,1 milyar avro seviyesine çıkarak bir önceki yıla göre 3,4 milyar avroluk bir artış gösterdi.

Renault Group, 2024 yıl sonu finansal verilerini duyurdu

Renault Group CEO’su Luca de Meo, şirketin operasyonel yetkinliklerini artırmaya, stratejilerini hayata geçirmeye ve hedeflerine ulaşmaya devam ettiğini vurguladı. 2024 yılının, geniş ürün yelpazesinin sağladığı ilk kazanımlarla önemli bir dönüm noktası olduğunu belirten de Meo, elde edilen performansın, şirketin büyük bir dönüşüm sürecinden geçtiğinin kanıtı olduğunu ifade etti. Renault Group’un daha çevik, verimli ve yüksek performanslı bir yapıya kavuştuğunu belirterek, bu başarıyla yetinmeyeceklerini ve inşa ettikleri güçlü temeller üzerine kârlı büyümeyi hedefleyen yeni bir döneme girdiklerini açıkladı. De Meo, şirketin başarısının arkasında çalışanların tutku, bağlılık ve ekip ruhunun bulunduğunu belirterek tüm ekibe teşekkür etti.

2025 yılına yönelik olarak Renault Group, operasyonel performansını daha da güçlendirmeyi ve nakit üretimini artırmayı hedefliyor. Şirket, yedi yeni modelin piyasaya sürüleceği bir yıl olacağını duyururken, maliyetlerin hızlı bir şekilde düşürülmesiyle kârlılığı artırmayı amaçlıyor.

2025 yılı için belirlenen hedefler arasında, grup faaliyet kâr marjının %7 ve üzeri seviyelerde tutulması, 2 milyar avrodan fazla serbest nakit akışı sağlanması ve 2023 mali yılına ilişkin hisse başına 1,85 avro olan temettü teklifinin %19 artırılarak 2,20 avroya çıkarılması bulunuyor. Bu teklifin 30 Nisan 2025 tarihinde gerçekleştirilecek Yıllık Genel Kurul toplantısında hissedarların onayına sunulması planlanıyor.