WhatsApp, Hindistan’daki sınırlamalardan kurtulmayı başardı!

WhatsApp, kullanıcı sayısı açısından dünyanın en büyük pazarında artık rakip fintech şirketlerine karşı daha güçlü bir şekilde rekabet edebilecek.

Hindistan Ulusal Ödeme Kurumu (NPCI), popüler anlık ödeme altyapısı UPI’yı yöneten düzenleyici kuruluş, WhatsApp Pay’in ülkedeki tüm kullanıcılar için sunulmasına onay verdi. WhatsApp’ın Hindistan’da 500 milyondan fazla kullanıcısı bulunuyor.

Kısıtlamalar nasıl kalktı?

WhatsApp Pay için daha önce uygulanan 100 milyon kullanıcı sınırı, NPCI’nin bu haftaki kararıyla tamamen kaldırıldı.

NPCI, 2020 yılında hizmeti ilk kez tanıttığında 40 milyon kullanıcı ile sınırlamış, bu sınır 2022 yılında 100 milyona çıkarılmıştı. Ancak bu adım, WhatsApp’ın Hindistan’daki ödeme hizmetlerini genişletme yolunda daha fazla engel kalmadığını gösteriyor.

Hindistan’ın UPI platformu, aylık 13 milyardan fazla işlem gerçekleştiriyor ve piyasadaki yoğunlaşma sorunlarıyla mücadele ediyor. Şu anda Google Pay ve Walmart destekli PhonePe, UPI işlemlerinin %85’inden fazlasını kontrol ediyor.

NPCI, herhangi bir uygulamanın UPI ağındaki işlem payını %30 ile sınırlama planını tekrar erteleyerek bu kuralın yürürlüğe giriş tarihini 2026 sonuna kadar uzattı.

WhatsApp'tan büyük

WhatsApp’ın hedefleri

Şirket sözcüsü yaptığı açıklamada, “Ödeme hizmetlerimizi Hindistan’da güvenilir, kolay ve güvenli bir şekilde sunmaya kararlıyız.” dedi. Şirket, fatura ödemeleri, bilet rezervasyonu ve alışveriş gibi çeşitli kullanım alanları sunarak kullanıcıların hayatını kolaylaştırmayı hedeflediğini belirtti.

Ayrıca, Hindistan’daki dijital ödemeler ve UPI kullanımını hızlandırarak ülkenin dijital ve finansal kapsayıcılık gündemine katkıda bulunmayı amaçladıklarını vurguladı.

Rekabet ve gelecek planları

WhatsApp Pay’in genişlemesi, Meta’nın Hindistan’daki fintech sektöründe daha büyük bir oyuncu haline gelme çabalarının önemli bir parçası olarak görülüyor. Rakiplerine karşı avantaj sağlamak isteyen Meta, ödeme sistemlerini WhatsApp’ın geniş kullanıcı kitlesiyle entegre ederek büyümesini sürdürmeyi hedefliyor.

Bu gelişme, Hindistan’daki dijital ödeme ekosistemini daha da hareketlendirecek gibi görünüyor. NPCI’ın piyasa yoğunlaşmasına dair endişelerine rağmen WhatsApp’ın genişlemesine izin vermesi, sektördeki dengeleri değiştirebilir.

Apple, 13 yıllık geleneğini 2024’te bozdu!

0

Apple, 2010 yılından bu yana her yıl en az bir yeni cihaz piyasaya sürerek sektördeki yenilikçi imajını güçlendirmişti. Ancak 2024 yılı, bu köklü geleneğin bozulduğu bir yıl olarak kayda geçti. Şirket, on dört yıllık süreçte ilk kez tamamen yeni bir donanım ürünü tanıtmadı ve daha çok mevcut ürün serilerini güncellemek ve iyileştirmekle yetindi.

Apple, 13 yıllık geleneğini 2024’te devam ettirmedi

Vision Pro gibi devrimsel bir ürün her ne kadar dikkat çekse de, bu cihazın 2023 yılında duyurulmuş olması 2024’teki yenilikler arasında sayılmasını engelledi. Öte yandan Apple Intelligence gibi bir yazılım güncellemesi de yeni bir cihaz olarak kabul edilmedi.

Apple, 13 yıllık geleneğini 2024'te devam ettirmedi.

Apple’ın 2024’te boş bir yıl geçirmesine ilişkin birçok farklı teori öne sürülüyor. İlk olarak, elektrikli araç projesinin iptal edilmesi, şirketin önemli miktarda kaynak ve enerjisini tüketmiş olabilir. Bunun yanı sıra, Vision Pro ve Apple Intelligence gibi büyük projelerin geliştirme süreçlerinin yoğunluğu, Ar-Ge departmanını fazlasıyla meşgul etmiş görünüyor. Küresel pandemi sonrası ekonomik yavaşlamanın uzun vadeli etkilerinin hissedilmeye devam etmesi, tüketicilerin mevcut cihazlarını daha uzun süre kullanma eğilimi göstermesi ve genel teknoloji piyasasındaki durgunluk da bu durumu açıklayan diğer etkenler arasında yer alıyor.

Buna rağmen, Apple’ın 2025 yılı için yeni planlar hazırladığı görülüyor. Şirketin özellikle 7 inç büyüklüğünde ekranla donatılmış, HomePod benzeri bir akıllı ev kontrol merkezi üzerinde çalıştığı ve bu cihazın tamamen yeni bir donanım kategorisi olarak piyasaya sürüleceği konuşuluyor. Bununla birlikte, Apple’ın 2025’te büyük çaplı başka yeniliklere yönelip yönelmeyeceği şimdilik belirsizliğini koruyor. Yine de 2024’ün ardından şirketin hangi stratejik adımları atacağını görmek teknoloji dünyası için oldukça heyecan verici bir gelişme olacak.

TSMC, 2nm üretim sürecine geçiş yapıyor!

0

TSMC, yarı iletken endüstrisinde çığır açacak 2nm üretim sürecine geçiş yaparak sektörde yeni bir döneme imza atmaya hazırlanıyor. Tayvan’ın Hsinchu kentindeki Baoshan fabrikasında (Fab 20) başlatılan bu pilot üretim hattı, ilerleyen yıllarda hızla genişletilecek. İlk aşamada aylık 3.000 ila 3.500 wafer kapasitesine sahip olan bu tesis, üretim kapasitesini sürekli artırarak 2025 sonunda aylık 50.000 wafer, 2026 sonunda ise 120.000 ila 130.000 wafer seviyelerine ulaşmayı hedefliyor. Aynı zamanda Kaohsiung’daki Fab 22 fabrikasının devreye girmesiyle birlikte bu rakamların daha da yukarılara taşınması bekleniyor.

TSMC, resmen 2nm üretim sürecine geçiş yapacak

TSMC’nin 2nm teknolojisi, enerji tüketiminde yüzde 24 ila 35 oranında azalma ya da aynı voltajda performansta yüzde 15 artış sağlayabiliyor. Bununla birlikte, transistör yoğunluğu bir önceki nesil olan 3nm’ye kıyasla yüzde 15 daha fazla.

Şirketin 2nm teknolojisine olan talep, bir önceki nesil 3nm’ye göre çok daha yüksek, ve bu durum, özellikle Apple, MediaTek, Qualcomm, Intel, Nvidia, AMD ve Broadcom gibi dev müşterilerin büyük ilgi göstermesiyle dikkat çekiyor. Apple’ın, TSMC’nin 2nm üretim hattını ilk kullanan şirket olacağı belirtiliyor, zira Apple, 3nm sürecinde de benzer bir rol oynamıştı.

TSMC Yönetim Kurulu Başkanı C.C. Wei, 2nm teknolojisinin daha piyasaya tam olarak çıkmadan yoğun talep gördüğünü ve şirketin bu talebi karşılayabilmek için agresif bir büyüme politikası izlediğini ifade etti. Sadece daha yüksek transistör yoğunluğu değil, aynı zamanda daha düşük enerji tüketimi ve artan performans gibi avantajlar, 2nm teknolojisini yarı iletken endüstrisi için kilit bir dönüm noktası haline getiriyor. Bu gelişme, gelecekteki cihazların daha hızlı, daha verimli ve daha güçlü olmasını sağlayarak sektördeki rekabeti bir üst seviyeye taşıyacak gibi görünüyor.

Google Chrome, hızla büyümeyi sürdürüyor!

0

Microsoft’un Edge tarayıcısını öne çıkarmak için yoğun çabalarına rağmen, Chrome’un kullanıcı tabanını genişletmeyi başarması, tarayıcı pazarındaki rekabetin boyutlarını yeniden gözler önüne seriyor. Google, Chrome üzerindeki baskılara rağmen, özellikle Amerika Adalet Bakanlığı’nın arama motoru tekelini kırmak amacıyla tarayıcının satışını gündeme getiren kampanyalarına direnirken, kullanıcı sadakati konusunda güçlü bir performans sergiliyor.

Google Chrome, hızla büyümeye devam ediyor

Son güncellemeler, Microsoft’un Edge’i kullanıcılar için cazip kılma çabalarının beklendiği gibi etkili olmadığını ortaya koyuyor. Örneğin, Windows’ta sıkça karşılaşılan pop-up uyarıları ve Chrome yüklemeleri esnasında kullanıcıyı Edge’e yönlendirme denemeleri, Chrome’un pazar liderliğini etkilemeyi başaramadı.

Google Chrome, hızla büyümeye devam ediyor.

Edge tarayıcısı, özellikle kurumsal alanlarda güvenlik avantajlarını vurgulayarak masaüstü tarayıcı pazarında %13’lük bir pazar payına ulaşmayı başardı ve yıllık 2 puanlık bir artış kaydetti. Ancak Chrome, 2024 sonunda pazar payını %66,88’e çıkardı ve bu süreçte yıllık 1,65 puanlık büyüme kaydetti. Chrome’un yalnızca bir ay içinde %0,5’lik pazar payı artışı elde etmesi, Microsoft’un stratejilerinin beklenen etkiyi yaratmadığını doğrular nitelikte. Bu durum, Google’ın, kullanıcıların gizlilikle ilgili endişelerine rağmen performans, kullanıcı deneyimi ve kapsamlı özellikleriyle öne çıkmayı başardığını gösteriyor.

2025, tarayıcı rekabetinin yönünü değiştirebilecek önemli bir yıl olabilir. Amerika’daki antitröst kampanyası, Google için ciddi bir risk taşırken, Microsoft, Avrupa Birliği’ne yapılan şikayetlerin hedefi oldu. Rakip şirketler, Microsoft’un Edge’i varsayılan tarayıcı yapmaya yönelik agresif stratejilerini rekabeti kısıtlayıcı unsurlar olarak nitelendirdi. Avrupa Komisyonu’nun bu talepler karşısında alacağı kararlar, hem Microsoft’un hem de Google’ın stratejileri üzerinde etkili olabilir. Tarayıcı pazarındaki bu gerginlik, kullanıcıların hangi ürünlere yöneldiği kadar, düzenleyici otoritelerin alacağı kararlara da bağlı olacak gibi görünüyor.

Kia, 23 bin aracı geri çağırıyor! Peki neden?

0

Kia, Amerika pazarında sattığı yaklaşık 23.000 adet EV9 elektrikli SUV modelini, koltukların düzgün şekilde monte edilmediği endişesiyle geri çağırma kararı aldı. Güney Kore merkezli şirket, bu durumun tek bir montaj hattı işçisinin dikkatsizliğinden kaynaklandığını belirtti.

Kia, 23 bin aracı geri çağıracak!

Özellikle ikinci ve üçüncü sıra koltuk vidalarının eksik olabileceği ihtimali, araç güvenliği açısından ciddi bir risk oluşturuyor. Kia’nın 25 Eylül 2023 ile 15 Ekim 2024 arasında Gwangmyeong fabrikasında ürettiği araçların geri çağırma kapsamına alınması, ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi’ne (NHTSA) sunduğu raporlarla duyuruldu.

Kia, 23 bin aracı geri çağıracak!

Sorunun kaynağı, ilk olarak bir müşterinin Eylül ayında yaptığı şikâyet ile ortaya çıktı. Müşteri, 2024 model EV9’un üçüncü sıra koltuklarının vidalarının eksik olduğunu bildirdi. Ardından benzer bir vaka daha tespit edilince, Kia kapsamlı bir inceleme başlattı. Güney Kore fabrikasından alınan 90 adet EV9’un incelenmesi sonucunda herhangi bir eksiklik bulunmamasına rağmen, ABD’deki vakaların ciddiyeti göz önünde bulundurularak geri çağırma kararı alındı.

Geri çağırma operasyonu, mevcut tüm araçların kontrolünü kapsıyor ve teslimat bekleyen yaklaşık 990 adet araç da önlem olarak yeniden incelendi. Bu sürecin, eksik vidalar nedeniyle yanlış monte edilmiş koltukların olası kaza anında yerinden çıkma riskini ve yolcuların güvenliğini tehdit etmesini önlemeyi hedeflediği ifade ediliyor. Etkilenen araçların sahiplerinden yerel bayilere başvurmaları istenirken, Kia bayileri de ikinci ve üçüncü sıra koltukları ücretsiz bir şekilde kontrol ederek eksik vidaları tamamlayacak. Bu durum, Kia için önemli bir prestij kaybı yaratmış olsa da hızlı bir müdahale ile kullanıcı güvenliğini sağlama çabası dikkat çekiyor.

iOS cihazlar, Android’e oranla daha fazla siber tehlikeye maruz kalıyor!

Boston merkezli bulut güvenlik firması Lookout tarafından yapılan son araştırma, iOS cihazlarının Android’e kıyasla kimlik avı ve web tehditlerine daha fazla maruz kaldığını ortaya koydu. 2024’ün üçüncü çeyreğine ait verilerin analizinde, iOS cihazlarının güvenlik tehditleriyle karşılaşma oranının Android cihazlarından yüksek olduğu belirlendi.

iOS cihazlar, Android’e oranla daha fazla siber tehlikeyle karşı karşıya

Özellikle kurumsal iOS cihazlarının %19’u, yılın ilk üç çeyreğinde en az bir mobil kimlik avı saldırısına uğramışken, Android cihazlarda bu oran %10,9 olarak tespit edildi. Bu durum, iOS cihazlarının özellikle hedef alındığını ve kullanıcıların daha fazla risk taşıdığını gösteriyor.

iOS cihazlar, Android'e oranla daha fazla siber tehlikeyle karşı karşıya.

Bununla birlikte, kötü amaçlı uygulamaların sayısındaki %32’lik bir artış dikkat çekti. Ayrıca, kurumsal kimlik bilgileri ve kimlik avı saldırılarında bir önceki çeyreğe göre %17’lik bir artış yaşandığı belirlendi. Lookout’un araştırması, siber suçluların mobil cihazları giderek daha fazla hedef almasının önemini vurguluyor ve mobil güvenlik önlemlerinin arttırılması gerektiğini belirtiyor. Siber tehditlerin büyüyen karmaşıklığı ve kalıcılığı, mobil cihazların güvenliğinin korunmasında daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini gösteriyor.

Lookout’un yapay zeka destekli veri seti, küresel çapta 220 milyon cihaz ve 360 milyon uygulamayı analiz ederek mobil tehditlere karşı verilen yanıtları iyileştirmek adına değerli bilgiler sunuyor. Ayrıca, şirket, mobil güvenlik açıklarının kritik riskler oluşturduğuna ve bu tür tehditlerin önüne geçebilmek için daha etkili güvenlik stratejilerinin uygulanması gerektiğine dikkat çekiyor.

Putin, Çin ile yapay zeka işbirliğinin geliştirilmesini istiyor!

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, hükümetine ve ülkenin en büyük finansal kuruluşlarından biri olan Sberbank’a, yapay zeka alanında Çin ile işbirliği yapmak amacıyla güçlü bir talimat verdi. Putin’in açıklamaları, Rus hükümetinin resmi internet sitesinde yayımlandı. Bu talimat, Sberbank’ın Rusya’daki yapay zeka çalışmalarına öncülük etmesinin yanı sıra, Çin’in teknolojik kapasitesinden faydalanılmasını teşvik etmeyi amaçlıyor. Devlet başkanı, Sberbank’a, Çin Halk Cumhuriyeti ile yapay zeka konularında daha kapsamlı bir iş birliği başlatılması gerektiği yönünde net bir yönlendirmede bulundu.

Putin, Çin ile yapay zeka işbirliğinin geliştirilmesi talimatını verdi

Rusya’nın bu kararları almasının arkasında, ülkenin teknoloji altyapısındaki belirli zorluklarla başa çıkma çabası yer alıyor. Özellikle Rusya, Batılı ülkelerle yaşadığı gerilim ve Ukrayna ile süregelen savaş nedeniyle birçok teknolojinin ithalatına sınırlamalar getirilmesiyle karşı karşıya kalmıştı. Özellikle, yapay zekanın gelişimine temel oluşturan kritik bileşenler olan GPU’lar (grafik işleme birimleri), başta ABD ve Avrupa Birliği olmak üzere büyük mikroçip üreticileri tarafından Rusya’ya ihracat edilmemeye başlandı. Bu durum, Rusya’nın teknoloji alanında ilerlemesini kısıtlayan ciddi bir engel oluşturdu. Putin, Çin ile yapılacak iş birliğinin, bu eksikliklerin giderilmesi adına önemli bir fırsat sunduğunu düşünüyor.

Ayrıca, Putin’in bu talimatı sadece bir ekonomik strateji değil, aynı zamanda Rusya’nın uluslararası ilişkilerde de takındığı bir duruşu yansıtıyor. ABD’nin yapay zeka alanındaki küresel hakimiyetini dengeleme amacı güden Putin, Batı’ya karşı duruşunu pekiştirerek, Batılı olmayan ülkelerle stratejik ittifaklar kurmayı hedefliyor. Çin ile yapılacak bu iş birliği, Rusya’nın teknolojik açıdan daha bağımsız hale gelmesine ve en güncel teknolojileri kullanarak Batı’nın teknolojik monopolüne karşı bir tür direniş oluşturmasına olanak sağlayacak.

Putin, aralık ayında yaptığı açıklamalarında, bu tür bir iş birliğinin daha geniş bir çerçevede şekilleneceğini vurgulamıştı. Rusya, BRICS ülkeleriyle daha güçlü bir iş birliği kurmayı amaçlarken, aynı zamanda bu ağı genişleterek diğer ülkeleri de yapay zeka teknolojilerinde gelişmek üzere bir araya getireceğini belirtti. Bu açıklamalarıyla Putin, Rusya’nın yalnızca içindeki sektörel eksiklikleri gidermek değil, aynı zamanda küresel bir güç olarak yapay zeka alanındaki rekabetin içinde yer almak istediğini de ifade etti.

Putin’in bu tür adımlar atması, Rusya’nın yapay zeka endüstrisinde geride kalmaması adına oldukça kritik. Ancak, Tortoise Media’nın Küresel Yapay Zeka Endeksi’ne göre Rusya, sıralamada 83 ülke arasında 31. sırada yer alıyor. Bu, Rusya’nın yapay zeka uygulamaları, inovasyon ve yatırımları açısından küresel anlamda çok fazla yol almadığını gösteriyor. ABD, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerin önünde olan bu sıralama, Rusya’nın ciddi şekilde yatırımlar yapması gerektiğinin bir işareti. Bu nedenle Putin’in, Çin ve diğer BRICS ülkeleriyle yapacağı iş birliği, Rusya’nın bu alandaki eksikliklerini kapatması için kritik öneme sahip.

Sonuç olarak, Putin’in talimatları, hem Rusya’nın iç teknolojik sorunlarına çözüm arayışı hem de dünya sahnesinde güçlü bir konum elde etme stratejisini yansıtırken, Çin ile güçlü bir iş birliği, teknolojik gelişim yolundaki adımları hızlandırmak adına büyük bir fırsat olabilir.

Çinli otomobil üreticisi XPeng, 6 bin kişiyi işe alıyor!

Çinli elektrikli araç üreticisi XPeng, küresel pazarlarda etkinliğini arttırma hedefi doğrultusunda büyük bir iş gücü genişletmesi yapmayı planlıyor. 2025 yılı sonuna kadar 6.000’den fazla yeni çalışan almayı hedefleyen şirket, hem yerel Çin pazarında hem de uluslararası arenada pazar payını güçlendirmeyi amaçlıyor. 2014 yılında kurulan XPeng, özellikle gelişmiş otonom sürüş teknolojisi olan XPilot, modern araç tasarımı, ileri düzey teknoloji kullanımı ve uygun fiyatlı elektrikli araçlar ile dikkat çekiyor. Şirketin piyasadaki en tanınmış modelleri arasında XPeng P7, XPeng G3, XPeng P5 ve XPeng G9 bulunuyor. Her biri yenilikçi tasarımları ve yüksek teknoloji özellikleriyle ön plana çıkıyor.

Çinli otomobil üreticisi XPeng, 6 bin kişiyi işe alacak

Şirketin büyüme stratejisi, daha fazla araç üretimi, yeni teknolojik gelişmeler, daha geniş bir pazar ağı ve daha fazla küresel pazara giriş yapmayı içeriyor. XPeng’in CEO’su He Xiaopeng, şirketin büyüme hedeflerine ulaşmak amacıyla çalışan sayısını hızla artırma kararının alındığını duyurdu. Üretim kapasitesini genişletmeyi, yeni araç modelleri geliştirmeyi ve küresel pazarlarda daha fazla varlık göstermeyi planlayan XPeng, 2025 yılı sonunda sadece Çin iç pazarında değil, küresel ölçekte de etkili bir oyuncu olmayı hedefliyor.

Çinli elektrikli araç üreticisinin küresel genişleme stratejisi, 60’tan fazla pazarda faaliyet göstermek olarak belirlenmiş durumda. Bununla birlikte, XPeng, 2024 yılı içinde 30 yeni ülkede faaliyet göstermeye başladı ve bu süreç, şirketin küresel büyüme yolunda önemli bir kilometre taşı olacak. Şirket, özellikle Batı pazarlarında daha fazla yer almak amacıyla, Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya pazarlarındaki varlığını arttırmayı planlıyor. Bu süreçte XPeng, yerel pazarlara özgü ihtiyaçları karşılamak ve talebi artırmak için uygun fiyatlandırma politikaları ile birlikte çeşitli pazarlama stratejileri geliştirmeyi hedefliyor.

XPeng’in büyüme planlarının temelinde, gelişmiş elektrikli araçlar üretmenin ötesinde, yeni nesil otonom sürüş teknolojilerini de daha yaygın hale getirmek var. Şirketin XPilot teknolojisi, araçların kaza riskini azaltmaya, sürüş verimliliğini artırmaya ve daha güvenli bir sürüş deneyimi sunmaya odaklanıyor. Bu teknoloji, ilerleyen yıllarda XPeng’in en önemli satış unsurlarından biri olacak gibi görünüyor. Ayrıca, şirketin otonom sürüş sistemleri ve enerji verimliliği konusundaki araştırma ve geliştirmeye büyük yatırımlar yapmayı sürdürmesi bekleniyor.

XPeng’in küresel genişleme stratejisi, sadece üretim kapasitesini artırmaya yönelik değil, aynı zamanda şirketin marka imajını da uluslararası düzeyde güçlendirmek amacıyla dizayn ediliyor. Bunun için şirket, yeni pazarlarda tanınırlık yaratmak ve satışları artırmak adına sektördeki diğer elektrikli araç üreticileriyle rekabet edebilmek adına kapsamlı bir plan ortaya koyuyor. Çin’in dışındaki pazarlarda en büyük rakipleri arasında Tesla, BYD ve NIO gibi firmalar bulunuyor. Bu rekabet ortamında XPeng, daha fazla iş gücü alarak üretim kapasitesini arttırmayı ve ürün gamını genişletmeyi planlıyor. 60 pazara ulaşma hedefiyle, şirketin 2025 yılında önemli bir büyüme göstermesi bekleniyor.

Çin, veri iletim hızında Starlink’i solladı!

Çin, uzay teknolojilerindeki üstün başarılarına bir yenisini ekleyerek Starlink’i geride bırakmayı başardı. Chang Guang Satellite Technology tarafından gerçekleştirilen lazer iletişim çalışmaları, uzaydan yere saniyede 100 gigabit veri iletimi yaparak büyük bir kilometre taşını geride bıraktı. Bu hız, bir önceki rekorun tam on katı olup, SpaceX’in Starlink projesini açıkça geride bırakıyor. Başarının anahtar noktası, dünyanın en büyük metre altı ticari uzaktan algılama uydu ağı olarak bilinen Jilin-1 takımyıldızından gelen gelişmiş teknolojik altyapıya dayanıyor. 117 uyduyu kapsayan bu ağ, mobil yer istasyonları ile veri aktarımı yaparak inovasyonda çığır açıyor.

Chang Guang Satellite Technology’den Wang Hanghang, lazer iletişim alanında Starlink’in önünde olduklarını belirterek, Musk’ın teknolojiyi geliştirmekte olduğuna inandıklarını, ancak Çin’in bu teknolojiyi şimdiden konuşlandırmaya başladığını ifade etti. Şirket, 2027’ye kadar ağda 300 uyduyu birleştirmeyi hedefliyor ve bu gelişme sayesinde lazer iletişimiyle verimliliği daha da artırmayı amaçlıyor. Lazer iletişim birimlerinin tüm Jilin-1 uydularında yer alması için çalışmalar devam ederken, sistem hem uydu-uydu hem de uzaydan Dünya’ya veri iletimi gerçekleştirebilme kabiliyetiyle öne çıkıyor.

v

Bu başarının altında, 2020 yılında geliştirilmeye başlanan kompakt lazer iletişim terminali yatıyor. Sırt çantası boyutundaki bu terminal, Haziran 2023’te test edilmiş ve hareketli bir mobil kamyona entegre edilen yer istasyonu ile uyum içinde çalışmıştı. Hava koşullarına dayanıklı bu taşınabilir istasyonlar, güvenilir veri iletimi sağlarken, Çin genelinde kurulacak ek istasyonlar sayesinde algılama verimliliğinin artması planlanıyor.

Daha önce Ekim 2023’te 10 Gbps veri aktarımı gerçekleştiren sistemin, atmosferik bozulma, hızlı uydu hareketleri ve lazer ışınlarının hassas hizalanması gibi zorlukları aşması, teknoloji açısından önemli bir ilerleme olarak değerlendiriliyor. Saniyede 100 Gbps hızıyla on uzun metrajlı filmi aynı anda iletebilme kapasitesine sahip bu sistem, navigasyon, 6G internet ve uzaktan algılama gibi yenilikçi alanlarda uydu altyapısının daha da gelişmesine kapı aralayarak teknolojik bir dönüm noktası oluşturuyor.

ABD hükümeti, Çin’i siber saldırı yapmakla suçluyor!

ABD Hazine Bakanlığı, aralık ayında gerçekleşen bir siber saldırının Çin hükümetine bağlı bilgisayar korsanları tarafından gerçekleştirildiğini iddia etti. Bakanlık, konuyla ilgili olarak Temsilciler Meclisi’ne gönderdiği mektupta, saldırının ardından Hazine çalışanlarının iş istasyonlarına uzaktan erişim sağlandığını ve bazı sınıflandırılmamış belgelerin ele geçirildiğini bildirdi. Saldırının 8 Aralık 2024’te gerçekleştiği belirtiliyor ve ABD Hazine Bakanlığı, olayı “büyük bir siber güvenlik olayı” olarak tanımlıyor.

ABD hükümeti, Çin’i siber saldırı yapmakla suçladı

Ancak Çin hükümeti, bu suçlamaları reddetti ve Washington Büyükelçiliği sözcüsü Liu Pengyu, ABD’nin bu iddialarını yalanladı. Pengyu, saldırıyı üstlenmeyi reddederek ABD’nin ellerinde bir kanıt olmadığını belirtti. Hazine Bakanlığı, siber saldırının Çin devletiyle bağlantılı olduğuna inanmakla birlikte, saldırıyı hangi hacker grubunun düzenlediğini belirleyemediklerini ifade etti.

ABD Hazine Bakanlığı, Çin’i siber saldırı yapmakla suçladı.

ABD Hazine Bakanlığı, olayın ardından acilen ABD Siber Güvenlik Ajansı (CISA) ile iletişime geçmişti. Hazine tarafından yapılan açıklamada, 30 Aralık itibarıyla, tehdit aktörlerinin Hazine sistemlerine ve verilerine devamlı erişim sağlamaya çalıştığına dair hiçbir yeni kanıt bulunmadığı belirtildi. Ancak, Hazine, tüm bu tür tehditleri çok ciddiye alarak siber savunma sistemlerini önemli ölçüde güçlendirdiğini vurguladı.

Bakanlık yetkilisi Michael Gwin, son dört yılda sistemlerini güçlendirdiklerini ve finansal sistemi tehditlerden korumak için özel sektör ve kamu sektörü ortaklarıyla iş birliği yapmaya devam edeceklerini söyledi. Ayrıca, son dönemde Çin destekli bilgisayar korsanlarının, ABD hükümet yetkililerinin özel iletişimlerine erişim sağlamak için telekom şirketlerini ve internet devlerini hedef alan çeşitli siber saldırılar düzenlediği biliniyor. Bu saldırıların arasında ABD başkan adaylarının da hedef alındığı saldırılar bulunuyor.

Vivo 2025 yılında karma gerçeklik başlığını tanıtmaya hazırlanıyor

Karma gerçeklik (MR) teknolojisi pazarı bir süredir duraklama döneminden geçiyor olsa da, 2025 yılında piyasaya sürülecek yeni cihazlar bu trendi tersine çevirebilir. Bu cihazlardan biri de Çin merkezli teknoloji devi Vivo’nun geliştirdiği yeni karma gerçeklik başlığı olacak. Vivo 2025 yılında dikkat çekici bir cihaz sunacak.

Yeni Rakip: Vivo MR başlık

Vivo, 2025 yılında MR teknolojisi alanında iddialı bir ürünle pazar liderliğine oynuyor. Şirkete yakın kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Vivo’nun MR başlığı, Apple Vision Pro ve Samsung’un Project Moohan gibi rakipleriyle doğrudan rekabet edecek şekilde tasarlandı. Vivo 2025 hedefleri arasında liderlik var. Şirket, prototipleri 2025 yılının ikinci yarısında tamamlamayı ve kapsamılı testlere başlamayı planlıyor.

Cihazın ilk prototipinin 2025 yılının Eylül ayında hazır olması bekleniyor. Ardından başlayacak olan kullanıcı testleri, farklı şehirlerde gerçekleştirilecek ve cihazın işlevselliği ile kullanıcı deneyimini önemli ölçüede geliştirmeyi hedefleyecek. Ancak piyasaya çıkış tarihi konusunda kesin bir bilgi bulunmuyor. Vivo yetkilileri, başlığı destekleyen içerik ekosisteminin hazır olmasının bu süreci belirleyeceğine dikkat çekiyor. Vivo 2025 yılına odaklandı.

Gelişim süreci ve hedefler

Vivo’nun karma gerçeklik başlığı projesi, ilk kez 2024 Temmuz ayında düzenlenen Vivo Görüntüleme Konferansı’nda gündeme gelmişti. Şirketin görüntüleme biriminden sorumlu başkan yardımcısı Yu Meng, bu teknolojinin geliştirilme sürecini doğrularken, 2025 yılında lansmanın planlandığını açıklamıştı. Meng’in açıklamaları, şirketin MR teknolojisinde pazar lideri olma hedefi taşıdığını gösteriyor.

Android XR ve yapay zeka destekli teknolojiler

Vivo’nun yeni MR başlığı, teknolojik altyapıdaki büyük değişimlerin bir parçası olarak öne çıkıyor. Google’ın kısa süre önce duyurduğu Android XR işletim sistemi, karma, arttırılmış (AR) ve sanal gerçeklik (VR) cihazları için yeni bir dönem başlatıyor. Bu yeni sistemin, yapay zeka destekli özellikler sunarak cihazların daha akıllı bir deneyim sağlaması bekleniyor. Kullanıcıların görüş alanlarındaki nesneler ve mekanlar hakkında bilgi alabilmesi gibi işlevler bu özellikler arasında yer alıyor.

Vivo’nun yeni MR başlığı ne vaat ediyor?

Vivo, MR başlığı konusundaki çalışmalarıyla teknoloji dünyasında şimdiden büyük bir merak uyandırıyor. Başlığın Apple Vision Pro ile benzer bir deneyim sunması hedeflenirken, yenilikçi özelliklerle bu alanın çıtasını yükselteceğiifade ediliyor. Kullanıcıların bu cihazdan neler bekleyebileceği, önümüzdeki yıllarda yapılacak tanıtım ve test süreçleriyle daha net bir şekilde ortaya çıkacak. Vivo 2025 lansmanı ile sektörü şaşırtmayı amaçlıyor.

Karma gerçeklik pazarının önümüzdeki yıllarda yaşayacağı hızlı büyümeyle birlikte, Vivo’nun bu alandaki ilk adımının sektörde önemli bir etkisi olması bekleniyor.

Apple yeni uygun fiyatlı modeli iPhone SE 4’ün ismini değiştiriyor

2

Apple, bu yılın bahar aylarında piyasaya sürmeyi planladığı uygun fiyatlı iPhone SE 4 modeli için ilginç bir karar alabilir. Apple yeni uygun fiyatlı modeliyle büyük bir kitleye hitap etmeyi amaçlıyor. Majin Bu adlı bir ihbarcının X platformunda paylaştığı bilgiye göre, Apple bu modeli iPhone 16E adıyla piyasaya sürecek. Bu iddia henüz doğrulanmamış olsa da, Apple’ın isim değişikliğiyle müşterilerin ilgisini daha fazla çekmeyi hedeflediği düşünülüyor.

Modern tasarım ve güçlü donanım

Şimdiye kadar çıkan iPhone SE modelleri, eski tasarım anlayışını devam ettiriyordu. Ancak iPhone SE 4iPhone 14’ün modern tasarımına dayanan bir yapıya sahip olacak. Bunun yanı sıra, cihazın donanımsal olarak iPhone 16’ya oldukça benzeyeceği belirtiliyor. Apple yeni uygun fiyatlı iPhone SE 4 modelinde bu değişiklikle başarılı olmayı planlıyor. Bu durum, isim değişikliğinin satışları artırmak için mantıklı bir adım olabileceğinigösteriyor. Yine de bu iddiayı kesinleştirmek için resmi bir açıklama bekleniyor.

Apple yeni uygun fiyatlı

iPhone SE 4’ün beklenen özellikleri

Apple’ın yeni uygun fiyatlı modeli iPhone SE 4, teknik özellikleriyle dikkat çekiyor. Apple yeni uygun fiyatlı modeli ile herkese hitap etmeyi hedefliyor. Sızdırılan bilgilere göre cihazda şu özellikler bulunacak:

  • A18 işlemci
  • 8 GB RAM
  • 6.1 inç büyüklüğünde 60 Hz OLED ekran
  • 48 MP çözünürlükte tek arka kamera
  • Apple Intelligence yapay zeka desteği
  • Aksiyon tuşu
  • Siyah ve beyaz olmak üzere iki renk seçeneği

Cihazın fiyatının 500 dolar civarında olması bekleniyor. Modern tasarımı, güçlü donanımı ve uygun fiyat etiketiyle iPhone SE 4, geniş bir kullanıcı kitlesine hitap etmeyi hedefliyor. Apple yeni uygun fiyatlı modeli ile pazardaki yerini güçlendirmek istiyor.

Apple’ın iPhone SE 4 ile ilgili bu iddiaları doğrulayıp doğrulamayacağı ise büyük merak konusu. Gelişmeleri yakından takip ediyor olacağız.

İzinsiz drone uçuranlara rekor ceza!

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM), 2025 yılı itibarıyla izinsiz drone veya kayıtsız insansız hava aracı (İHA) uçuranlara uygulanacak cezaları güncelledi. Yeniden değerleme oranı yüzde 43,94 olarak belirlenirken, bu oranla birlikte izinsiz drone uçurmanın cezası 78 bin 701 TL’ye yükseldi.

Başvuru şartı bulunuyor

SHGM kurallarına göre, İHA uçurmak isteyen kişilerin uçuş öncesinde iha.shgm.gov.tr adresinden izin başvurusu yapması gerekiyor. Başvuru yapılmadan gerçekleştirilen uçuşlarda tespit edilen kişiler78 bin 701 TL idari para cezasıyla karşı karşıya kalacak. İzinsiz drone uçurmak ciddi bir yaptırımla sonuçlanabilir.

Uçuş güvenliğini tehlikeye atanlara daha ağır yaptırımlar

Uçakların güvenliğini tehlikeye sokan veya uçuşları engelleyen İHA sahiplerine uygulanan cezalar ise 19 bin 668 TL ile 131 bin 176 TL arasında değişiyor. Örneğin, uçaklara engel teşkil eden drone sahiplerine en üst limitten ceza uygulanabilecek.

Lazer ve havai fişek gösterilerine sıkı denetim

SHGM, hava sahasını tehlikeye sokan diğer aktiviteler için de cezaları artırdı. İzinsiz lazer veya havai fişek gösterisi gerçekleştirenler19 bin 668 TL idari para cezasıyla karşılaşacak. Ayrıca, uçaklara lazer tutarak inişlerine engel olan kişilere de aynı miktarda ceza uygulanacak. Havacılık güvenliğine zarar veren izinsiz drone kullanımı da cezalar arasında yer alıyor.

Uçak içerisinde duman çıkartanlara cezalar devrede

Uçak içerisinde sigara içen ya da duman çıkaran cihaz kullanan yolcular için de 19 bin 668 TL ceza uygulanacak. Bu ceza, hem yolcuların güvenliğini sağlamak hem de uçuş kurallarına uyulmasını teşvik etmek amacıyla uygulanıyor.

Havacılık güvenliği ve hava sahası düzeninin sağlanması için SHGM’nin sıkı denetimleri 2025’te de devam edecek. İzinsiz drone uçurmanın cezası, bu kurallara uyulması, hem bireysel hem de kamusal güvenliği korumak açısından büyük önem taşıyor.

Türk Telekom yeni yıla fiber atılımla girdi

Türk Telekom, 2025 yılına Türk Telekom, 2025 yılına Mardin’de gerçekleştirdiği fiber altyapı dönüşümü ile adım atarken, toplam fiber ağ uzunluğunu 474 bin kilometreye ulaştırdı. Mardin Dara Antik Kenti’nde yürütülen çalışmalar neticesinde şehrin fiberleşme oranı yüzde yüze yaklaştı. Fiber altyapı ile sunulan erişim hızı kapasitesi ise ülke ortalamasının üzerine çıkarak 487 Mbps’ye ulaştı..

9 Milyon haneye 1 Gbps erişim hızı

Mardin Organize Sanayi Bölgesi’nde 1 Gbps’lik erişim hızı sağlayan fiber altyapı dönüşümünü tamamlayan Türk Telekom, yeni yılı saha ekipleriyle birlikte Mardin’de karşladı. Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, şehrin dijital altyapısında gelinen seviyeye dikkat çekerek, “Herkes için erişilebilir yüksek hızda internet sunmak amacıyla Türkiye’nin her köşesini fiber ağlarla örüyoruz. 9 milyondan fazla haneye 1 Gbps erişim hızı sağlıyoruz. Türkiye genelinde ortalama 300 Mbps’i aşan hız verebilecek altyapı kapasitesine sahibiz,” dedi.

Fiber Mobilite ile dijital geleceğe adım

Önal, 2025 yılında fiber yatırımlarının hız kesmeden devam edeceğini belirtirken, 5G teknolojilerinin temel taşı olan fiber altyapının önemine vurgu yaptı. Şu ifadeleri kullandı:

“Şimdi fiberdeki gücümüzü mobile aktardığımız yeni bir dönemin içindeyiz. ‘Fiber Mobilite’ adını verdiğimiz, küresel teknoloji rekabetinde ülkemizi öncü yapma hedefimizi de pekçiştiren bu stratejiyle, fiberle bağlı LTE mobil baz istasyonu oranımızı yüzde 53’e yükselttik. Mardin’de ise bu oranı yüzde 56’ya taşıdık. Fiber Mobilite oranının Türkiye ortalamasının üzerine çıktığı, medeniyetlerin beşiği olan Mardin’de dijital geleceği inşa etmenin gururunu yaşıyoruz.”

Uluslararası dönüşümün merkezi: Mardin

Önal, Mardin’den uluslararası alana uzanan fiber ağ ile Türkiye’nin dijital dönüşümde lider bir rol oynadığını vurguladı. Türk Telekom’un, Mardin’den yola çıkarak Türkiye’yi dijital altyapıda dünyanın önde gelen ülkeleri arasına yerleştirme vizyonunu ortaya koydu. “Fiber altyapıdaki liderliğimizle bölge coğrafyada da dijital dönüşümün öncüsü oluyoruz,” diyerek açıklamalarını tamamladı.

Samsung CES 2025’te yeni nesil monitörlerini tanıtacak!

Samsung Electronics, 7-10 Ocak 2025 tarihleri arasında Las Vegas‘ta düzenlenecek dünyanın en büyük elektronik fuarı CES 2025’te, yapay zeka, 4K, 500Hz ve 3D gibi önde gelen teknolojilerle donatılmış yeni monitörlerini sergilemeye hazırlanıyor. Bu yenilikçi monitörler arasında, yapay zeka destekli 32 inç Smart Monitor M9, sektörün ilk 27 inç 4K 240Hz OLED monitörü Odyssey OLED G8, 500Hz yenileme hızına sahip Odyssey OLED G6, gözlüksüz 3D deneyimi sunan Odyssey 3D ve 37 inç büyük ekranıyla Viewfinity S8 bulunuyor.

2025 Smart Monitor M9

Samsung’un 2025 yılına özel çıkardığı Smart Monitor M9 (M90SF), 32 inç OLED ekranı ve 4K çözünürlüğüyle dikkat çekiyor. 165 Hz yenileme hızı ve AI Picture Optimizer teknolojisi ile monitör, izlenen içeriğe göre görüntü kalitesini otomatik olarak optimize ediyor. Derin öğrenme algoritması kullanarak düşük kaliteli içeriği 4K’ya yükseltme yeteneğine sahip olan bu model, oyun ve video konferans deneyimlerini yeni bir seviyeye taşıyor.

Smart Monitor M9Tizen OS Home sayesinde geniş bir OTT içerik kütüphanesine erişim sağlarken, yerleşik 4K kamerası ile video konferans çözümü sunuyor. Ancak 4K AI Upscaling Pro özelliği, sadece Oyun Merkezi ve PQ Öncelik Modu aracılığıyla etkinleştirilebiliyor.

Odyssey OLED oyun monitörleri: G8, G6 ve Odyssey 3D

Odyssey OLED serisinin dikkat çeken modellerinden biri olan Odyssey OLED G8 (G81SF), 27 inç büyüklükte ve 4K çözünürlükle (3.840 x 2.160) 240 Hz yenileme hızı sunan ilk monitör olma özelliğine sahip. G6 modeli ise QHD çözünürlüklü (2.560 x 1.440) ve 500 Hz yenileme hızı ile sektörde bir ilk. Her iki monitör de NVIDIA G-SYNC Uyumluluğu ve AMD FreeSync Premium Pro desteği ile ekran yırtılmasını minimuma indiriyor.

Samsung’un bir diğer devrim niteliğindeki monitörü Odyssey 3D (G90XF), 27 inç boyutuyla gözlük gerektirmeden 3D deneyimi sunuyor. Mercekli lens ve stereo kameraya sahip olan bu monitör, yapay zeka yardımıyla 2D içeriği 3D’ye dönüştürebiliyor.

Viewfinity S8: yüksek çözünürlük ve ergonomi

Samsung’un üretkenlik odaklı monitörü Viewfinity S8, 37 inç büyüklüğü ve %34 daha fazla ekran alanı sunan tasarımıyla öne çıkıyor. 4K çözünürlüğe sahip bu monitör, TÜV Rheinland tarafından “Ergonomik Çalışma Alanı Monitörü” olarak sertifikalandırıldı. Yükseklik, eğim ve döndürme ayarlarını destekleyen standıyla konforlu bir kullanım sunuyor. Ayrıca, 90W’a kadar şarj desteği sunan USB-C bağlantısı sayesinde çok yönlülülük sağlıyor.

Fiyat ve çıkış tarihi

Samsung, bu yenilikçi monitörlerin fiyat ve çıkış tarihiyle ilgili detayları CES 2025’te paylaşacak. Teknoloji tutkunları, Samsung’un fuarda sunacağı yeni ürünleri sabırsızlıkla bekliyor.

Malezya’dan WeChat ve TikTok’a lisans zorunluluğu!

1 Ocak 2025’te yürürlüğe giren bu yasa, Malezya’da 8 milyondan fazla kullanıcıya sahip WeChat ve TikTok’un yanı sıra mesajlaşma servislerinin de lisans almasını şart koşuyor. Aksi takdirde yasal yaptırımlarla karşılaşmaları söz konusu.

Malezya İletişim ve Multimedya Komisyonu (MCMC), Telegram’ın lisans sürecinin son aşamasında olduğunu, Metanın (Facebook, Instagram ve WhatsApp’ın sahibi) ise başvuru sürecine başladığını belirtti. Ancak X (eski adıyla Twitter), ülkedeki kullanıcı sayısının 8 milyon eşiğini aşmadığını iddia ederek başvuru yapmadı. Bu iddianın doğruluğu MCMC tarafından inceleniyor. YouTube’un sahibi Google ise, video paylaşım özellikleriyle ilgili endişelerini dile getirerek başvuruda bulunmadı.

Sıkı denetim ve siber suçlarla mücadele

Yeni yasayla birlikte Malezya, artan siber suçlarla mücadele etmeyi hedefliyor. 2024 yılında zararlı sosyal medya içeriklerinde keskin bir artış gözlenmiş, bu durum hükümeti platformlara içerik denetimi konusunda baskıyı artırmaya yönlendirmişti.

Zararlı içerikler arasında çevrim içi kumar, dolandırıcılık, çocuk istismarı, siber zorbalık ve özellikle ırk, din ve kraliyetle ilgili hassas konular bulunuyor.

Kullanıcı verileri ve uygulama istatistikleri

Bağımsız verilere göre, WeChat Malezya’da 12 milyon, YouTube 24.1 milyon, TikTok 28.68 milyon, Facebook ise 22.35 milyon kullanıcıya sahip. X platformunun kullanıcı sayısı ise 5.71 milyon olarak tahmin ediliyor.

Yeni düzenlemelerle uyumlu hareket etmeyen platformların ciddi yasal yaptırımlarla karşılaşabileceği belirtilirken, yasa, dijital ortamda kullanıcı güvenliğini sağlamayı amaçlıyor. MCMC, platformların yasalara uyum sağlama sürecini yakından takip edecek.

Spotify, podcast üreticileri için yeni bir iş modeline geçiyor!

Spotify tarafından ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya’da devreye alınan bu uygulama, özellikle video içeriklerden gelir elde etme fırsatı sunarak dikkat çekiyor. Şirket, bu adımıyla podcast ekosistemini güçlendirmeyi ve video içeriklerde YouTube gibi devlerle rekabet etmeyi hedefliyor.

Spotify’ın yeni programı, içerik üreticilerinin video podcast’lerinden doğrudan gelir sağlamasına olanak tanıyor. Şirketin, geçtiğimiz kasım ayında düzenlediği Now Playing etkinliğinde ilk kez duyurduğu bu model, kısa sürede büyük ilgi gördü. Spotify’a göre, programa uygun podcast’lerin %65’i sisteme kaydolmuş durumda. Bu içerik üreticileri arasında Smart Money Happy Hour, The Paranormal Podcast, Girls Rewatch Podcast gibi popüler yapımlar yer alıyor.

Yeni programın, Spotify’ın video podcast kütüphanesini genişletmesi bekleniyor. Bu girişim, aynı zamanda platformun, YouTube’un hakim olduğu video alanında daha güçlü bir yer edinme stratejisinin bir parçası.

Reklamsız Spotify deneyimi ve tanıtım araçları

Spotify, Premium kullanıcılarına video podcast içeriklerini reklamsız izleme olanağı da sunmaya başladı. Ayrıca, içerik üreticilerinin programlarını tanıtabileceği “Podcast Clips” adlı bir araç geliştirdi.

Bu kısa tanıtım videoları, podcast’lerin keşfedilmesini kolaylaştırırken, Spotify’a göre dinleyici dönüşüm oranını %33 oranında artırıyor. Bu özellik, özellikle Kasım ayında sınırlı bölgelerde başlatıldığından bu yana içerik üreticilerinden büyük ilgi gördü.

Spotify hesap silme

Rekabet gücü ve gelecek hedefleri

Spotify, bu yeniliklerle yalnızca mevcut kullanıcılarına daha iyi hizmet sunmayı değil, aynı zamanda içerik üreticilerini platformuna çekmeyi hedefliyor. Video podcast ekosistemini büyütme stratejisi, Spotify’ın YouTube gibi devlerle rekabetini artırırken, içerik üreticileri için cazip bir ortam yaratıyor.

Spotify’ın yeni girişimleri, platformun sadece bir müzik dinleme uygulaması olmaktan çıkarak, geniş kapsamlı bir medya platformuna dönüşme yolundaki önemli adımlarından biri olarak öne çıkıyor.

Sanayide dijital dönüşüm: DT Cloud, nano ve ACA iş birliği!

Türkiye’nin yerli bulut hizmet sağlayıcısı DT Cloud, yerli ERP ve yapay zeka asistan üreticisi Nano Teknolojik ile ACA liderliğinde, organize sanayi bölgelerine ileri teknoloji altyapısı sunarak KOBİ’lerin dijital dönüşüm sürecini destekleyecek bir stratejik partnerlik sözleşmesi imzaladı. Yerli olarak geliştirilen bulut hizmetleri ile Anadolu’nun üretim ekosistemi, daha güçlü bir rekabet avantajı elde edecek.

DT Cloud CEO’su Tolga Dinçer, imza töreninde yaptığı konuşmada, “Bu protokol sadece bir imza değil, geleceğe yazılmış bir mektuptur. Anadolu’nun potansiyelini dünyanın dört bir yanına duyuracak ve dijital dönüşümü yerli ve milli teknolojilerle gerçekleştireceğiz.” ifadelerini kullandı.

Nano Teknolojik Kurucu Ortağı ve ACA Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Acaroğulları ise şu ifadelere yer verdi: “DT Cloud’un yerli ve milli bulut teknolojisi ile Nano’nun kurumsal yazılım çözümleri, organize sanayi bölgelerine yönelik dijitalleşme stratejilerimizi uygulamaya koymamıza olanak tanıyor. Bu adımla birlikte, KOBİlerimizin uluslararası alanda rekabet gücünü artırmayı amaçlıyoruz.” 

DT Cloud, yerli Ar-Ge ekibi ile geliştirdiği altyapısı ile Anadolu’nun dijital geleceğine yön vermeye devam etmeyi planlıyor. İş birliği protokolü ile birlikte, Batı’nın güvenli limanı Balıkesir’den de başlayarak sanayi bölgelerinin dijital dönüşümünü hızlandırmak, Türkiye’nin üretim kapasitesini yapay zeka ve ileri teknolojilerle büyütmek hedefleniyor.

Ayrıca, her büyükşehire mikro veri merkezleri kurularak, bulutu herkes için kolay erişilebilir hale getirmek, DT Cloud’un misyonları arasında yer alıyor. İmalat sanayine yapay zeka dopingi yaparak, dijital dönüşüm sürecine katkı sağlanması için DT Cloud, tüm yatırımlarına ve ekosistem iş ortaklıklarına son hızla devam etmektedir.

Nvidia ve Qualcomm, 2nm üretim sürecinde Samsung’a yönelebilir!

0

Yarı iletken sektöründe 2nm üretim sürecine geçişle birlikte yeni bir rekabet dalgası yaşanıyor. TSMC, bu alandaki liderliğini sürdürmekle birlikte yüksek üretim maliyetleri nedeniyle bazı büyük müşterilerini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Nvidia ve Qualcomm gibi önemli teknoloji devleri, TSMC’nin aşırı yüksek fiyatlarından etkilenerek alternatif tedarikçiler aramaya başladı. Bu noktada Samsung Foundry, 2nm süreç için bu devlerin ilgisini çeken bir seçenek haline geldi.

Nvidia ve Qualcomm, 2nm üretim sürecinde Samsung’a yönelecek

Apple’ın 2nm işlemci planları, yüksek maliyetler ve sınırlı üretim kapasitesi nedeniyle 2026’ya ertelenmiş durumda. Apple, iPhone 17 serisi için A19 Pro işlemcilerinde 2nm teknolojisini kullanmayı hedefliyordu. Ancak, TSMC’nin plaka başına maliyetinin 30 bin dolar gibi astronomik bir seviyede olması nedeniyle, bu hedefini bir süreliğine askıya aldı. Diğer yandan, TSMC, 2nm düğümünde %60 gibi etkileyici bir verim oranına ulaşsa da üretim kapasitesini artırmakta zorlanıyor. Şirketin aylık yonga üretimini 10 binden 80 bine çıkarma planı var, ancak bu hedefe 2026’dan önce ulaşması pek mümkün görünmüyor.

Nvidia ve Qualcomm’un 2nm teknolojisini test etmek için Samsung Foundry ile iş birliği yapması, dikkat çeken bir gelişme. Bu şirketler, TSMC’nin yüksek fiyatlarına bağımlı kalmamak ve tedarik zincirlerini çeşitlendirmek adına Samsung’un 2nm sürecinde test çalışmaları yürütüyor. Samsung’un diğer çip üreticileriyle çalışması devam etmekle birlikte, AMD, Nvidia ve Qualcomm gibi büyük müşterilere de odaklanması gerekiyor. Ancak bu şirketlerin ilgisini çekmek, Samsung’un 3nm sürecindeki başarısızlıklarından kaynaklanan olumsuz algıyı değiştirmesine bağlı olacak.

Samsung için 2nm süreçte başarı sağlamak kritik önem taşıyor. Şirket, 3nm üretim sürecinde yaşadığı verim sorunları nedeniyle daha önce büyük müşterilerden beklediği siparişleri alamadı. Dolayısıyla 2nm’deki performansı, Samsung’un gelecekteki konumu ve büyük oyuncularla kuracağı ilişkiler açısından belirleyici olacak. Buna rağmen, Nvidia ve Qualcomm gibi şirketlerin Samsung’u aktif olarak değerlendirmesi, yarı iletken pazarında rekabetin yön değiştirdiğini gösteriyor. TSMC’nin pazar liderliğini sürdürüp sürdüremeyeceği ise önümüzdeki yıllarda netleşecek.