Yapay zekanın sağlık alanındaki uygulamaları

0

Yapay zeka, insanların genellikle yaptığı görevleri daha kısa sürede ve çok daha düşük maliyetle gerçekleştiriyor. Böylelikle hastaların, doktorların ve hastane yöneticilerinin hayatlarını basitleştiriyor. Yapay zekanın sağlık alanındaki uygulamaları hastaların, doktorların ve hastane yöneticilerinin hayatlarını basitleştirir. Sağlık hizmetlerinde yapay zeka, genetik kodlar arasında yeni bağlantılar buluyor. Ayrıca, cerrahiye yardımcı robotlara güç sağlama, idari görevleri yeri getirme görevlerini alıyor. Böylelikle tedavi seçeneklerini kişiselleştirme ve çok daha fazlası gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkıyor.

Yapay zekanın sağlık alanındaki uygulamaları ve örnekleri

Sağlık hizmetlerinde yapay zeka, hem sağlık çalışanlarının hem de hastaların deneyimlerini geliştirmek için kullanılıyor. Bunun için makine öğrenimi, doğal dil işleme, derin öğrenme kullanımını ifade ediyor. Yapay zekanın sağlık alanındaki uygulamaları, veri işleme ve öngörü yetenekleri, sağlık çalışanlarının kaynaklarını daha iyi yönetmelerini ve sağlık hizmetlerinin çeşitli yönlerine daha proaktif bir yaklaşım benimsemelerini sağlar.

Bu teknolojilerle doktorlar daha hızlı ve daha doğru teşhisler koyabiliyor. Ayrıca sağlık yöneticileri elektronik sağlık kayıtlarını daha hızlı bulabiliyor. Hastalar daha zamanında ve özel tedaviler alabiliyor. Her yıl, yaklaşık 400.000 hastaneye kaldırılmış hasta önlenebilir zararlar görüyor ve 100.000 ölüm gerçekleşiyor. Yapay zekanın sağlık alanındaki uygulamaları teşhis sürecini iyileştirmesi, AI’nın heyecan verici uygulamalarından biridir. Eksik tıbbi geçmişler ve büyük vaka yükleri ölümcül insan hatalarına yol açabiliyor. Bu değişkenlere karşı bağışık olan AI, çoğu tıp uzmanından daha hızlı hastalığı teşhis edebiliyor.

İlaç geliştirme sektörü, binlerce insan saati alan araştırma ve hızla artan geliştirme maliyetleriyle boğuşuyor. Her bir ilacı klinik denemelerden geçirmenin tahmini maliyeti ortalama 1,3 milyar dolar. Bu ilaçların yalnızca yüzde 10’u başarılı bir şekilde piyasaya çıkıyor. AI uygulamaları ilaç tasarlanmasına yardımcı oluyor. Ayrıca yan etkileri tahmin ederek ve klinik denemeler için ideal adayları belirleyerek bu süreci hızlandırıyor.

Yapay zeka, dijital iletişimleri desteklemek, hastalara program hatırlatıcıları, kişiselleştirilmiş sağlık ipuçları ve önerilen sonraki adımlar sunmak için kullanılabiliyor. Yapay zekanın sağlık teşhislerine yardımcı olma yeteneği, hasta ziyaretlerinin hızını ve doğruluğunu da artırarak daha hızlı ve daha kişiselleştirilmiş bakıma yol açıyor. Ve sorunsuz bir hasta deneyiminin verimli bir şekilde sağlanması, hastanelerin, kliniklerin ve doktorların günlük olarak daha fazla hastayı tedavi etmelerine olanak tanır. Özetle, yapay zekanın uygulamaları hem hastalar hem de sağlık çalışanları için büyük faydalar sağlar.

Elektrikli araç şarj altyapısında 2024 trendleri

0

Elektrikli araç şarj sektörü, 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefiyle istikrarlı şekilde büyüyor. 2024’e ilişkin son istatistikler bu dönüşümün canlı bir resmini çiziyor. İngiltere’nin EV şarj sektörü 2030 yılına kadar 3,9 milyar Sterlik değerinde olacak. Bu da bu on yıl boyunca önemli bir genişleme dönemini vurguluyor.

Elektrikli araç şarj altyapısında yenilikler

Nisan 2024 itibarıyla İngiltere, bir önceki yıla göre dikkate değer bir %53 artış yaşadı. Böyelikle 61.232 halka açık EV şarj noktasına sahip. Bu arada, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Küresel EV Görünümü 2024 raporu, küresel olarak elektrikli araç (EV) pazarının derinlemesine bir analizini sunarak önümüzdeki yıllar için önemli eğilimleri, istatistikleri ve projeksiyonları vurguluyor.

Shell Recharge, 8.698 adetle en fazla sayıda halka açık şarj cihazıyla bu alanda lider konumda. Altyapıdaki bu büyüme, Greater London’ın şarj noktası sayısında liderliğini sürdürmesi nedeniyle hayati önem taşımaktadır. Başkent tek başına Birleşik Krallık’taki tüm halka açık elektrikli araç şarj cihazlarının yaklaşık üçte birini (%32) oluşturmaktadır. Bu da 100.000 kişi başına etkileyici bir 221 cihaz yoğunluğuna sahiptir.

Birleşik Krallık’ta elektrikli araçların kullanımı da artışta. Nisan 2024 itibarıyla Birleşik Krallık yollarında yaklaşık 1.1 milyon tamamen elektrikli araç vardı. Bu bir önceki yıla göre %13’lük bir artışı yansıtıyordu. Hibritler de dahil olmak üzere plug-in elektrikli araçlar, 2024’ün başlarında yeni araç kayıtlarının %23,5’ini temsil ediyor. Aynı zamanda Birleşik Krallık’ta yaklaşık 400.000 ev tipi EV şarj noktası bulunuyor ve EV sahiplerinin %80’i bu ev tipi şarj cihazlarını kullanıyor. Bir ev şarj noktası kurmanın ortalama maliyeti 1.000 ABD £ (1.311 ABD $) seviyesindedir.

Sürdürülebilir şehirler için akıllı çözümler

0

Akıllı şehirler, teknolojinin verimli ve çevre dostu ortam yaratmak için kullanıldığı kentsel yaşamı temsil eder. Dijital ikizler, IoT ve enerji tasarruflu binalardaki en son gelişmelerden yararlanarak akıllı şehir çözümleri, mülklerinizi optimize etmenize ve kârınızı artırmanıza yardımcı olacak bir dizi araç ve strateji sunar. Peki akıllı şehir çözümleri tam olarak nedir ve işletmenize nasıl fayda sağlayabilirler? Akıllı şehirler sürdürülebilir şehirler için önemli bir adım.

Sürdürülebilir şehirler için yenilikler

Özünde, akıllı şehirler daha verimli, sürdürülebilir ve yaşanabilir kentsel ortamlar yaratmak için teknolojiden yararlanıyor. Ancak bir şehri “akıllı” yapan şey yalnızca teknolojinin kendisi değil, aynı zamanda sakinlerine ve paydaşlarına fayda sağlamak için şehrin dokusuna nasıl entegre olduğudur. Akıllı bir şehirde, veri ve bağlantı hareketliliği, enerji verimliliğini, kamu güvenliğini ve sosyal eşitliği artırır. Örneğin, akıllı trafik yönetim sistemleri tıkanıklığı azaltabiliyor. Ayrıca hava kalitesini iyileştirebiliyor. Böylelikle, akıllı enerji şebekeleri enerji tüketimini optimize edebiliyor ve karbon emisyonlarını azaltabiliyor. Bu nedenle bu yenilikler akıllı şehirler için kritik öneme sahip.

Akıllı şehirler paylaşımlı hareketlilik ve dairesel ekonomi modelleri gibi kentsel yaşama yönelik yenilikçi yaklaşımları içerir. Akıllı şehirler için bu yaklaşımlar oldukça önemlidir.

Bağlantı: Akıllı şehirler, insanlar, cihazlar ve sistemler arasında veri akışını sağlamak için bağlantıya güvenir. Böylelikle bu şehirler, fiber optik ağlar, 5G kablosuz ağlar ve IoT cihazları gibi bir dizi teknolojiyi içerebiliyor.

Akıllı şehirler, sensörler ve kameralar gibi çeşitli kaynaklardan ürettiği veriyle, sistemleri ve hizmetleri optimize edebiliyor. Böylelikle gelecekteki ihtiyaçları öngörebiliyor ve değişen koşullara yanıt verebiliyor. Bu, akıllı akıllı hedefi doğrultusunda önemli bir adım.

Devlet kurumları, özel şirketler ve toplumlar gibi farklı paydaşlar arasında koordinasyonla entegre ekosistemler yaratır. Birden fazla sistem ve hizmet, sürdürülebilirlik ve yaşanabilirlik yönünde ortak hedeflere ulaşmak için birlikte çalışır. Bu entegrasyon akıllı şehirler inşa etmek için gereklidir.

Kristal elektrot bataryalarda devrim yapacak

0

Çığır açan elektrikli araç bataryası rekor menzile ulaşıyor. Bu yeni batarya 20.000 döngü ve 8 milyon km’den fazla dayanıyor. Ayrıca batarya yüzde 80 kapasiteyi korurken 20.000’den fazla şarj-deşarj döngüsüne dayanma yeteneğiyle, tek kristal elektrotlu yeni bir lityum iyon pil, elektrikli araç teknolojisi için çıtayı yükseltti. Altı yıllık yoğun testlerden sonra, Dalhousie Üniversitesi araştırmacıları, bir elektrikli aracın yaklaşık sekiz milyon kilometre teorik sürüş menziline denk gelen bu dönüm noktasına ulaştı.

Kristal elektrot bataryalarda yeni bir dönem başlatıyor

Bu yenilik, elektrikli araç benimsemesindeki temel bir zorluğa değiniyor: pillerin aracın kendisinden daha uzun süre dayanmasını sağlamak. Pillerin sekiz yıllık çalışmadan sonra yüzde 80 kapasitede kalmasını gerektiren ABD düzenlemelerini karşılamak zaten iddialı bir iştir. Ancak, pil ömrünü uzatmak enerji depolama sistemlerinde devrim yaratabilir ve kullanılmış elektrikli araç pillerinin yenilenebilir enerji projeleri için yeniden kullanılmasına olanak tanıyabilir.

Araştırmacılar, pil bozulmasının altında yatan süreçleri belirlemek için Saskatchewan Üniversitesi’nin Kanada Işık Kaynağı (CLS) ile çalıştı. Araştırmacılar, NSERC ve Tesla Kanada’nın desteğiyle iki tür lityum iyon pili test etti: biri tek kristal elektrotlu, diğeri ise tipik elektrotlu. Pilleri parçalamadan, CLS’nin ultra parlak senkrotron radyasyonunu kullanarak mikroskobik bir analiz gerçekleştirdiler.

Çalışma, geleneksel pillerin lityum kaynaklı elektrot malzemesinin genleşmesi ve büzülmesi sonucu oluşan mikroskobik çatlaklardan muzdarip olduğunu ve bunun da sonunda toz haline gelmeye yol açtığını ortaya koydu. Buna karşılık, tek kristal elektrot böyle bir bozulma göstermedi ve altı yıllık hücreler yenilerinden neredeyse ayırt edilemez hale geldi.

Çığır açan gelişme yapısal farkta yatıyor: geleneksel elektrotlar kırılgan, kartopu benzeri parçacıklardan oluşurken, tek kristal elektrotlar sağlam, buz küpü benzeri yapılardır. Bu dayanıklılık daha uzun ömür sağlar ve bu pillerin dayanıklılık açısından diğer elektrikli araç bileşenlerini geride bırakmasını sağlar. Araştırmacılar, bu yeniliğin elektrikli araçları daha sürdürülebilir hale getirme ve karbon ayak izlerini azaltma yolunda önemli bir adım olduğuna inanıyor.

Blockchain teknolojisinin tedarik zincirindeki yeni kullanım alanları

0

Kripto para ağlarının arkasındaki dijital kayıt tutma teknolojisi Blockchain, finans dünyasında potansiyel bir oyun değiştiricidir. Ancak büyük bir vaat taşıdığı bir diğer alan da tedarik zinciri yönetimidir. Bu teknolojinin tedarik zinciri yönetimindeki önemi büyüktür. Blockchain, ürünlerin daha hızlı ve daha uygun maliyetli teslimatını sağlıyor. Ürünlerin izlenebilirliğini artırıyor. Ayrıca ortaklar arasındaki koordinasyonu iyileştiriyor. Bununla birlikte ve finansmana erişimi kolaylaştırarak tedarik zincirlerini büyük ölçüde iyileştiriyor.

Blockchain teknolojisinin tedarik zincirinde rolü

Bu fırsatı iyi anlamak için tedarik zinciri yönetiminde lider olan yedi büyük ABD şirketini el alabiliriz. Bu şirketler (Corning, Emerson, Hayward, IBM, Mastercard ve anonim kalmak isteyen iki şirket daha) çeşitli sektörlerde faaliyet gösteriyor. Özellikle imalat, perakende, teknoloji ve finansal hizmetler. Bazıları blockchain’i keşfetmeye yeni başlıyor. Ayrıca bunlardan irkaçı pilot uygulamalar yürütüyor. Diğerleri daha da ileri giderek uygulamalar geliştirmek için tedarik zinciri ortaklarıyla çalışıyor. Bu makale, oyunun durumu, blockchain’in avantajları ve kripto para birimlerindeki kullanımından nasıl farklı olacağını açıklıyor.

Blockchain, dağıtık veya merkezi olmayan bir muhasebe defteridir. Birden fazla taraf arasındaki işlemleri doğrulanabilir. Bozulmaya karşı dayanıklı bir şekilde kaydetmek için kullanılan dijital bir sistemdir. Blockchain teknolojisinin tedarik zinciri üzerindeki etkisi, muhasebe defterinin kendisi de işlemleri otomatik olarak tetikliyor. Ayrıca bu şekilde programlanabilir, bu da tedarik zincirindeki verimliliği artırır.

Yasal para birimlerinin yerini almak üzere tasarlanan kripto para ağları için, blockchain’in temel işlevi, sınırsız sayıda anonim tarafın merkezi bir aracı olmadan birbirleriyle özel ve güvenli bir şekilde işlem yapmasını sağlamaktır. Tedarik zincirleri için, sınırlı sayıda bilinen tarafın kötü niyetli aktörlere karşı iş operasyonlarını korumasına izin vermek ve daha iyi performansı desteklemektir. Blockchain teknolojisinin tedarik zincirlerine entegrasyonu, başarılı blockchain uygulamaları, yeni izinli blockchain’ler, bir bloktaki işlemleri temsil etmek için yeni standartlar ve sistemi yönetmek için yeni kurallar gerektirecektir; bunların hepsi çeşitli geliştirme aşamalarındadır.

Dijital sanatın yükselişi ve yeni teknolojiler

0

Pikselli manzaralar ve animasyonlu karakterlerden önce, sanat dünyasında bir devrim yaşanıyordu. Bilgisayarların yükselişi ve deneysellik ruhuyla beslenen 1960’lar, dijital sanatın doğuşuna tanık oldu. John Whitney gibi öncü sanatçılar, büyüleyici soyut animasyonlar yaratmak için matematiksel algoritmalar kullandılar. Sanatın ne olabileceği ve nasıl yaratılabileceğinin sınırlarını zorladılar.

Dijital sanatın yükselişi ve gelecekteki yeri

1970’lere gelindiğinde, Salvador Dali gibi yerleşik ustalar yeni ortamı benimsiyorlardı. Belirli bir mesafeden Abraham Lincoln’e dönüşen “Akdeniz’i Seyreden Gala” adlı eseri, dijital manipülasyonun eğlenceli olasılıklarını sergiledi ve statik bir tuval fikrini paramparça etti.

Dijital resim ve çizim: Bu tür dijital sanat, geleneksel resim ve çizim tekniklerini taklit etmek için yazılım kullanır. Sanatçılar, fırçalar, dokular ve diğer dijital araçları kullanarak gerçekçi veya stilize çizimler, portreler ve manzaralar yaratabiliyor. Dahası, sanatçıların ve yaratıcıların fikirlerini hayata geçirmelerine yardımcı olmak için özel uygulamalar ve yazılımlar var. Bu uygulamalardan bazıları Adobe Workshop, Gimp ve Procreate’dir.

3B modelleme ve animasyon: özel yazılımlar kullanılarak üç boyutlu nesneler ve karakterler oluşturmayı içerir. Filmler, oyunlar ve diğer etkileşimli deneyimler oluşturmak için kullanılabilirler.

Dijital fotoğrafçılık ve fotoğraf manipülasyonu, dijital sanatın her yerde bulunan biçimleri haline geldi. Sanatçılar, görüntüler ve benzersiz ve gerçeküstü efektler için yazılımlar bunları manipüle edebiliyor.

Üretici Sanat: Bu tür dijital sanat, sanat eseri yaratmak için algoritmalar ve kod kullanır. Sanatçı parametreleri belirler ve bilgisayar sanatı üretir, bu da genellikle öngörülemeyen ve benzersiz sonuçlarla sonuçlanır.

Etkileşimli Sanat: Bu tür dijital sanat, izleyicinin sanat eseriyle bir şekilde etkileşime girmesine olanak tanır. Bu, dokunmatik ekranlar, hareket sensörleri veya diğer araçlar aracılığıyla yapılabiliyor.

Türkiye’nin hyperloop tren projesi: Gelişmeler ve gelecek planları

0

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Hyperbee Takımı, İsviçre’deki EHW Hyperloop Yarışması’nda üç prestijli ödül kazandı. Yetenekli mühendislik öğrencilerinden oluşan ITU Hyperbee Takımı, 15-21 Temmuz’da İsviçre’de yarışarak gelişmiş hyperloop kapsüllerini sergiledi. Yenilikçi çalışmaları, 10 aylık titiz araştırma ve geliştirmenin ardından onlara “İtki”, “Havaya Kaldırma” ve “Sensör ve Kontrol” kategorilerinde ödüller kazandırdı.

Türkiye’nin hyperloop tren projesi ödül almaya devam ediyor

Amacları, hyperloop tren prototiplerini geliştirerek ve ticarileştirerek yüksek hızlı demir yolu sektörüne öncülük etmek. Takımın başarıları arasında, 13-17 Ağustos’ta ​​arasında Gebze’de düzenlenen TÜBİTAK Hyperloop Geliştirme Yarışması’nda ikincilik yer alıyor. Takım kaptanı Hamza Bahadır Çelik, Türkiye’nin hyperloop tren projesi ile ilk uluslararası hyperloop ödülünü kazanmaktan gurur duyduğunu dile getirdi.

Küresel mühendislik içgörülerini çalışmalarına dahil etmenin önemini vurguladı ve gelecekteki yarışmalarda başarılı olmayı hedeflediklerini belirtti. Çelik, “Hyperloop teknolojisi henüz emekleme aşamasında ve henüz hiçbir ülke bunu büyük ölçekte uygulamadı. Ulusal destekle, Türkiye’nin hyperloop tren projesi ve teknolojisi ile küresel sahnede rekabet etmeye hazırız” dedi.

Takım kaptan yardımcısı Tuba Akbulut, Türkiye’de hyperloop teknolojisinde öncü olma hedeflerini vurguladı. Türkiye’nin hyperloop tren projesi için Hyperloop sistemleri ve bileşenlerini geliştirme ve prototipleme planlarını paylaştı. Ayrıca Türkiye’yi sektörde kilit bir oyuncu olarak konumlandırdı. “Hyperloop teknolojisi henüz yaklaşık on yıldır var olmasına rağmen, Avrupa’ya kıyasla hızlı ilerlememiz önemli. Başarılarımız, Türkiye’nin bu sektörde liderlik etme potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor” dedi.

Hyperloop teknolojisinin Teknofest gibi etkinliklerle dikkat çekmesi ise en önemlisiydi. Bununla birlikte İTÜ Hyperbee Takımı’nın başarısı, Hyperloop tren projesi için bu çığır açan alanda umut vadeden bir geleceğe işaret ediyor.

Cruise robotaksi programı için durdurma kararı ortalığı karıştırdı

0

Microsoft, Cruise robotaksisinin kapanması nedeniyle 800 milyon dolarlık bir darbe alacak. GM’in Cruise robotaksi programını sonlandırma kararı, otonom araç şirketinin azınlık yatırımcılarına kadar uzanan piyasada yankı bulmaya devam ediyor. Cruise robotaksi programı, teknoloji dünyasında büyük bir etki yarattı.

Cruise robotaksi programı için sürpriz karar

2021’de Cruise’a yatırım yapan Microsoft, düzenleyici bir dosyaya göre GM’nin eylemleri sonucunda 800 milyon dolarlık değer düşüklüğü gideri alacak. Microsoft, giderin diğer gelir ve giderde kaydedileceğini ve 30 Ekim 2024’te sağlanan ikinci çeyrek rehberliğine dahil edilmediğini söyledi. Dosyaya göre, ikinci çeyrek seyreltilmiş hisse başına kazanca yaklaşık 0,09 dolarlık olumsuz bir etkisi olması tahmin ediliyor. Bu durum Cruise robotaksi programı üzerinde önemli bir finansal etki yaratacak.

GM, Cruise’un yaklaşık %90’ına sahiptir. GM, hisseleri geri satın almak ve sahipliğini yüzde 97’nin üzerine çıkarmak için diğer azınlık hissedarlarla anlaşmalar yaptığını söyledi. GM, Cruise robotaksi programı halka açmak için gereken milyarlarca sermayeyi toplamaya çalışırken daha önce Microsoft, Walmart, Softbank , T.Rowe Price ve Honda dahil olmak üzere bir dizi dış yatırımcı getirmişti.

Cruise, Ocak 2021’de Microsoft’un yanı sıra GM ve ortağı Honda’yı da içeren bir turda 2 milyar dolar topladı. Bu artış Cruise’un değerlemesini 30 milyar dolara çıkardı. İki şirket ayrıca Cruise robotaksi programı kapsamında otonom araç çağırma hizmeti için Microsoft’un bulut ve uç bilgi işlem platformu Azure’u kullanma planlarını içeren uzun vadeli bir stratejik ortaklık kurdu.

General Motors, robotaksi gelişimini artık finanse etmeyeceğini ve bunun yerine otonom araç yan kuruluşu Cruise’u bünyesine katacağını ve bunu otomobil üreticisinin sürücü destek özellikleri geliştirme çabalarıyla birleştireceğini duyurdu. Sonunda tamamen otonom kişisel araçlar. GM, otonom araç girişimi Cruise’u Mart 2016’da  1 milyar dolara satın aldı. O zamandan beri GM, Cruise robotaksi programı kapsamında bir robotaksi işi aracılığıyla otonom araç teknolojisini ticarileştirmek için şirkete 10 milyar dolardan fazla harcadı.

Azınlık yatırımcı Honda, yaptığı açıklamada, Japonya’da robotaksi hizmeti başlatmak için General Motors ve Cruise ile ortak girişim kurmayı planladığı finansmanı durduracağını söyledi. Bu gelişme, Cruise robotaksi programı için büyük bir değişikliği işaret ediyor.

Google, yeni yapay zeka modeli Gemini 2.0’ı tanıttı!

0

Google, yapay zeka alanındaki yeniliklerine hız kesmeden devam ederek çok modlu yeni modeli Gemini 2.0’ı tanıttı. Bu model, 10 ay önce tanıtılan Gemini 1.5’in ardından gelirken, multimodal yetenekleri ve gelişmiş performansıyla dikkat çekiyor. Henüz deneysel ön izleme aşamasında olan Gemini 2.0, doğal ses ve görüntü üretme kabiliyetiyle öne çıkıyor. Bu özellik, kullanıcıların metin, ses ve görsel gibi farklı formatlar arasında sorunsuz geçiş yapmasını sağlıyor. Ayrıca, Google Arama ve Haritalar gibi popüler Google araçlarını doğrudan kullanabilmesi, modeli oldukça pratik hale getiriyor.

Google, yeni yapay zeka modeli Gemini 2.0’ı görücüye çıkardı

Gemini 2.0’ın bir diğer önemli avantajı, düşük gecikme süresiyle dikkat çeken Flash sürümünün kullanıcılara sunulmuş olması. Bu sürüm, masaüstü kullanıcıları için model açılır menüsünden kolayca erişilebiliyor. Bunun yanı sıra, yapay zeka destekli robot teknolojisine yapılan yatırımlar da devam ediyor.

Google, yeni yapay zeka modeli Gemini 2.0'ı görücüye çıkardı.

Google daha önce tanıttığı Project Astra isimli robotuyla, nesne tanıma ve fiziksel dünyada gezinme gibi yeteneklere odaklanmıştı. Google DeepMind’ın CEO’su Demis Hassabis, Gemini 2.0 sayesinde Astra’nın bu yeteneklerinin genişleyeceğini ve 2025 yılında asistan tabanlı yapay zeka çağının başlayacağını ifade etti.

Bunlara ek olarak, Google yeni araçlarla ekosistemini güçlendirmeyi sürdürüyor. Project Mariner isimli deneysel bir Chrome uzantısı, kullanıcıların web tarayıcılarını daha verimli bir şekilde kullanmalarını sağlıyor. Ayrıca, geliştiricilere yönelik Jules isimli bir asistan, kodlardaki hataları bulup düzeltmek için tasarlandı. Video oyunlarına yönelik de yenilikler sunan Google, ekranınızı analiz ederek oyunlarda daha iyi sonuçlar almanıza yardımcı olabilecek Gemini 2.0 tabanlı bir asistan geliştirdi. Tüm bu yenilikler, Google’ın yapay zeka alanındaki liderliğini pekiştirirken, kullanıcılar için daha etkileşimli ve çok yönlü bir deneyim sunmayı hedefliyor.

One UI 7, depolama alanı yönetimini kolaylaştırıyor!

0

One UI 7, Samsung telefonlarına depolama alanı yönetimini kolaylaştıracak yeni bir özellik sunuyor: Uygulama arşivleme. Bu özellik, Android 15’in önemli yeniliklerinden biri olarak, kullanıcıların cihazlarında yer açmalarına yardımcı oluyor. Özellikle depolama alanı sınırlı olan telefonlar için oldukça faydalı olan bu özellik, bir uygulamanın tüm verilerini ve yüklemelerini silmeden sadece geçici dosyalarını ve uygulamanın kendisini geçici olarak kaldırarak cihazda önemli miktarda alan boşaltıyor. Bu, kullanıcıların gereksiz dosyaları silmeden yalnızca kullanmadıkları uygulamaların alanını boşaltmalarını sağlıyor.

One UI 7, depolama alanı yönetimini kolaylaştıracak

Uygulama arşivleme, kullanıcıların yükledikleri uygulamalara dokunmadan depolama alanı açmalarını mümkün kılıyor. Arşivleme işlemi sırasında, uygulamanın tüm verileri ve ayarları korunuyor, yani uygulama bir daha kullanıldığında sıfırdan başlamak zorunda kalmıyorsunuz. Uygulamanın kendisi, sadece geçici dosyaları ve yüklemesi silinerek arşivleniyor. Bu, kullanıcıların bir uygulamayı yeniden kullanmak istediklerinde tamamen tekrar yüklemek yerine, arşivlenmiş versiyonunu çok daha hızlı bir şekilde telefonlarına geri yüklemelerine olanak tanıyor. Bu, cihazda çok fazla uygulama olan ve depolama alanı azalmış kullanıcılar için büyük bir kolaylık sağlıyor.

Samsung, bu özelliği One UI 7.0 güncellemesi ile sunmaya başladı ve şu anda bu özellik, yalnızca One UI 7 beta programına katılan kullanıcılar için kullanılabilir durumda. Kullanıcılar, uygulama arşivleme işlemini gerçekleştirmek için sadece uygulamanın “Uygulama Bilgileri” ekranını açarak, buradaki “Arşivle” seçeneğine tıklamaları yeterli. Uygulama arşivlendiğinde, telefonun depolama alanında belirgin bir boşalma sağlanıyor. Uygulamayı geri yüklemek ise çok hızlı bir işlem olarak gerçekleşiyor. Kullanıcılar, “Geri Yükle” seçeneğine tıklayarak uygulamayı tekrar cihazlarına yükleyebiliyorlar, bu işlem klasik yükleme sürecinden çok daha hızlı oluyor.

Bu özellik, yalnızca Google Play Store ve Galaxy Store gibi desteklenen dijital mağazalardan indirilen uygulamalar için geçerli. Samsung, 2025’in başlarında One UI 7.0’ın final sürümünü yayınlayacak ve bu tarihten itibaren tüm Galaxy telefon ve tablet kullanıcıları bu özelliği kullanabilecekler. Bu, Samsung’un kullanıcı deneyimini geliştirme çabalarından biri olarak, depolama alanı konusunda sıkıntı yaşayan cihaz sahiplerine büyük bir avantaj sunuyor. Böylece, kullanıcılar daha fazla uygulama indirip kullanabilirken, cihazlarında yeterli depolama alanı kalması sağlanmış oluyor.

Vestel’in ultra hızlı şarj cihazları ve enerji depolama sistemleri

0

Vestel, CEO Ergun Güler’le göre özellikle DC için en iyi üç elektrikli araç şarj istasyonundan biri olmak istiyor. Özel ürünlerin bir avantaj olduğunu söyledi. Vestel’in ultra hızlı şarj cihazları için yatırımı dikkat çekiyor. Ayrıca, bir AC istasyonunuz varsa, bir arabayı beş saatte şarj edebiliyorsunuz. Vestel bunları beş yıldan fazla bir süredir ihraç ediyor. Güler, Almanya veya İspanya’da bir duvar kutunuz varsa, bunu Vestel üretiyor diyor.

Vestel’in ultra hızlı şarj cihazları

Güler, Biz DC cihazlarda çok ileri bir şirketi diyor.. Yani, hızlı ve ultra hızlı şarj cihazları arabanızı sadece yedi ila sekiz dakikada şarj edebiliyor. Bazı şirketlerin bu tür cihazlar için küçük bir üretimi olabileceğini, ancak seri üretim alanında küresel olarak sadece üç şirket olduğunu ve Vestel’in bunlardan biri olacağını söyledi.

720 kilovatlık cihazlar için seri üretim yapılıyor. İyi haber şu ki, Vestel gelecek yıldan itibaren 1.000 kilovatlık bir cihaza sahip olaca. Vestel’in ultra hızlı şarj cihazları Türk elektrikli aracı Togg’daki tüm ekranları geliştirip ürettiğini ve ekran üretmek için uluslararası markalarla ve eğlence ekranları üretmek için büyük bir havayoluyla görüştüğünü söyledi.

Şirketin sektöre olan ilgisi, merkezi kuzey Kocaeli ilinde bulunan ve 2018 yılında beş Türk şirketinin ortak girişimiyle kurulan Türk EV üreticisi Togg’da %23’lük bir hisseye kadar uzandı. Avrupa’nın en büyük televizyon üreticisi olan Vestel, bilgisini başka bir alana aktarmak istiyor. Vestel’in ultra hızlı şarj cihazları özellikle Çin ve Almanya’dan birçok rakip var.

Vestel’in 163 ülkeye ihracat yapan uluslararası bir şirket olduğunu belirtti. Dolayısıyla hemen hemen her ülkeye çok yakın olduğunu vurguladı. Güler, 3,8 milyar dolarlık bir geliri olduğunu ve bunun 2,5 milyar dolarının ihracattan geldiğini söyledi.

Yapay zeka ve veri için iş süreci entegrasyonu

0

Birçok kuruluş, yapay zekanın modern iş operasyonlarında önemli bir bileşen olduğunu fark ediyor. The State of Data & AI Literacy Report’ta, liderlerin %40’ı yapay zeka okuryazarlığını kritik olarak tanımlıyor. Ayrıca liderlerin %62’si yapay zeka okuryazarlığının ekiplerinin günlük görevleri için önemli olduğuna inanıyor. Giderek daha rekabetçi ortamlarda, yapay zekayı kullanan şirketler, inovasyonu teşvik ediyor. Böylelikle daha hızlı, daha bilinçli kararlar alarak verimliliği artırabiliyor. Ayrıca önemli bir rekabet avantajı elde edebiliyor. Ancak, başarılı entegrasyon stratejik bir yaklaşım gerektirir.

Yapay zeka ve veri süreci

Yapay zeka gelişmeye devam ettikçe, iş operasyonlarına entegrasyonu endüstrileri yeniden şekillendiriyor. Şirketlerin iç süreçlerle ve dış pazarlarla etkileşim kurma biçimini yeniden tanımlıyor.

İşletmeler için yapay zeka yalnızca teknolojik bir yükseltmeden daha fazlası. Karar alma sürecinden üretkenliğe, rekabet gücüne, müşteri etkileşimlerine ve inovasyona kadar her şeyi etkileyen stratejik bir araçtır.

Yapay zeka entegrasyonu, görevleri otomatikleştirmek, operasyonel verimliliği artırmak ve veri odaklı karar almaya olanak sağlamak için akıllı sistemleri iş süreçlerine yerleştirmeyi içerir. Bu, çeşitli operasyonlar için devrim niteliğinde olmuştur. Örneğin, AI daha kişiselleştirilmiş ve veri odaklı etkileşimleri mümkün kılar ve bu da müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) için önemlidir. Temel bir AI yeteneği olan öngörücü analiz, gelecekteki müşteri davranışlarını, tercihlerini ve ihtiyaçlarını tahmin etmek için geçmiş ve gerçek zamanlı verileri analiz eder.

Bu yetenekten yararlanan işletmeler, bir müşterinin ne zaman satın almaya hazır olabileceğini görebiliyor. Ayrıca ne zaman desteğe ihtiyaç duyabileceği gibi müşteri eylemlerini tahmin edebiliyor. Dahası, AI odaklı CRM araçları müşterileri davranışlarına göre daha hassas bir şekilde segmentlere ayırabiliyor. Ayrıca pazarlama çabalarının müşteri beklentileriyle daha iyi uyumlu olmasını sağlar.

Kişisel verilerin yurtdışına aktarılması: Yeni yönetmelik ve etkileri

0

1 Haziran 2024’te yürürlüğe giren KVKK’daki değişiklikler, verilerin yurtdışına aktarılmasının yasal dayanağının elden geçirilmesini öngörmektedir. Kişisel verilerin yurtdışına aktarılması her zaman dikkatle ele alınmalıdır.

10 Temmuz 2024 tarihinde Türkiye Veri Koruma Kurumu (KVKK) tarafından çıkarılan ve aynı gün yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Yurtdışına Aktarılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, özellikle uygun güvencelere dayalı olanlar olmak üzere, sınır ötesi veri aktarımları açısından KVKK’nın 9. maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları açıklığa kavuşturmayı amaçlamaktadır. Bu yönetmelik, kişisel verilerin yurtdışına aktarılması sürecinde önemli rol oynar.

Kişisel verilerin yurtdışına aktarılması

KVKK’daki değişikliklere göre, sınır ötesi veri aktarımları artık aşağıdaki durumlardan birinde mümkün olacaktır: (i) KVKK’nın yeterliliğe karar vermesi; (ii) uygun güvencelerden birinin mevcut olması; veya (iii) diğer istisnai durumlarda. Yönetmelik uyarınca, kişisel veriler yalnızca KVKK ve Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslara uygun olarak veri sorumlusu ve veri işleyicisi tarafından Türkiye dışına aktarılabilir. Kişisel verilerin yurtdışına aktarılması için bu unsurlar gereklidir.

Yeterlilik kararı. KVKK uluslararası kuruluş veya sektörle ilgili alınan yeterlilik kararının varlığında kişisel verilerin yurtdışına aktarılabileceğini öngörmektedir. Yönetmelik, KVKK’da belirtilen bir yeterlilik kararının benimsenmesi için gerekli hususları yinelemektedir. Kişisel verilerin yurtdışına aktarılması böylece mümkün hale gelir.

KVKK olarak Yönetmelik, KVKK’nın gerektiğinde ilgili kurum ve kuruluşların görüşünü alabileceğini belirtiyor. Ayrıca KVKK tarafından verilen yeterlilik kararlarının Resmi Gazete’de ve KVKK’nın internet sitesinde yayınlanacağını öngörmektedir. Yönetmelik ayrıca, KVKK’nın bir yeterlilik kararının alınması için gereken ek kriterleri belirlemeye yetkili olduğunu öngörmektedir. DPA bugüne kadar herhangi bir yeterlilik kararı yayınlamamış veya herhangi bir ek kriter belirlememiştir.

Yeterlilik kararı en az dört yılda bir yeniden değerlendirilecektir. Yönetmelik, yeniden değerlendirme dönemlerinin yeterlilik kararında açıkça tanımlanacağını belirtmektedir. Ayrıca, DPA, yeniden değerlendirme sonucunda veya yeniden değerlendirme döneminden bağımsız olarak, ilgili ülkenin, o ülke içindeki bir veya daha fazla sektörün veya bir uluslararası kuruluşun yeterli düzeyde koruma sağlamadığını tespit ederse, kararı değiştirme, askıya alma veya iptal etme hakkına sahiptir. Bu tür kararlar Resmi Gazete’de ve DPA’nın web sitesinde de yayınlanacaktır. Kişisel verilerin yurtdışına aktarılması süreçleri bu şekilde denetlenir.

Uygun güvenceler. Rızaya ilişkin istisnalardan birinin geçerli olduğu durumlarda, DPL, listelenen uygun güvencelerden birinin uygulanması halinde, veri sahibinin haklarını kullanma ve aktarımın yapılacağı ülkede etkili yasal yollara başvurma fırsatına sahip olması koşuluyla kişisel verilerin Türkiye dışına aktarılabileceğini öngörmektedir.

LC Waikiki’nin yeni teknoloji yatırımı: LCW Digital tanıtım videosu

0

LC Waikiki ekibi Google ile yakın bir şekilde çalışarak temel hedefleri belirledi. Bu hedefler marka sorgu hacimlerini artırmak, organik ve doğrudan kanal trafiğini artırmak, yeni ziyaretçi sayılarını büyütmek ve toplam e-ticaret gelirini artırmak. LC Waikiki’nin yeni teknoloji yatırımı bu süreçte önemli bir rol oynadı. Şirket dijital dönüşüm süreçleri bu hedeflerin başarılması için oldukça kritikti.

LC Waikiki dijital dönüşüm hedefi

İlk adım olarak, yeni trafiği artırmak için her zaman açık görüntülü reklam kampanyaları başlattılar. Ayrıca pazar payını artırmak için genel arama kapsamını optimize ettiler. Bu arada ekip, TrueView ve Bumper Reklamları gibi kategoriye özgü YouTube reklamları da geliştirdi. Bununla birikte LC Waikiki’nin yeni teknoloji yatırımı dijital dönüşüm sürecinde kategori sahipliğini artırmasını sağladı.

LC Waikiki ve Google kampanyaların etkisini anlamak için gelire dayalı bir nedensellik analizi yürüttüler. Sonuçlar, görüntülü reklamcılığa ve kategori YouTube harcamasına orta huni yatırımının marka sorgu hacmini, yeni ziyaretçileri ve genel geliri artırdığını gösterdi. LC Waikiki dijital dönüşüm kampanyaları oldukça başarılı olarak değerlendirildi. LC Waikiki’nin yeni teknoloji yatırımı analiz sonuçlarında da başarıyla yansıdı.

YouTube sayesinde tüm kategorilerde marka değerlendirmesi ve marka ilgisi arttı. Bununla birlikte, yeni web sitesi ziyaretçileri %26 arttı. Organik oturumların %38 ve organik kanal gelirinin %63 artması önemli bir aşama oldu. Doğrudan oturumlar %15 arttı ve doğrudan kanal geliri %37 arttı. Üstelik nedensellik analizi, yeni yaklaşım olmasaydı LC Waikiki’nin marka sorgu hacminin %22 daha az olacağını ve toplam web sitesi gelirinin %44 daha düşük olacağını kanıtladı. Ayrıca LC Waikiki’nin yeni teknoloji yatırımı başarıların elde edilmesine büyük katkı sağladı. LC Waikiki analiz sonuçları bu başarıları ortaya koydu.

Özet Sonuçlar

  • Marka değerlendirmesi ve marka ilgisi tüm kategorilerde arttı
  • Yeni web sitesi ziyaretçileri %26 arttı
  • Organik oturumlar %38 arttı ve organik kanal geliri %63 arttı
  • Doğrudan oturumlar %15 arttı ve doğrudan kanal geliri %37 arttı
  • Marka sorgu hacmi %22 arttı
  • Toplam web sitesi geliri %44 arttı

Sosyal medyada yaş sınırı uygulamalarının getirdiği değişiklikler

0

Sosyal medyanın ve akıllı telefonların yaygınlaşması ve ekranların önünde uzun saatler geçirilmesi, çocukların ve gençlerin karşı karşıya olduğu riskleri dünya çapında odak noktasına getirdi.

Sosyal medyada yaş sınırı nasıl etki ediyor?

Nüfusun büyük bir bölümünün, özellikle çocukların ve gençlerin ekranların önünde geçirdiği uzun saatler, manipülasyon, dijital zorbalık, yanlış bilgi, nefret söylemi, müstehcen içerik, gizlilik ihlalleri, dolandırıcılık ve siber güvenlik konusunda endişelere yol açtı.

Bu endişeler, çeşitli ülkelerin akıllı telefonlara ve sosyal medya platformlarına düzenlemeler, kısıtlamalar getirmesine yol açtı. Avrupa’da birçok politikacı, platformların kendilerine koydukları 13 yaş sınırını gerektiği gibi uygulamadıklarını savundu. Ayrıca sosyal medya yaş sınırının 15 veya 16 ile sınırlandırılmasını önerdi. DataReportal’ın Temmuz 2024 verilerine göre, dünya nüfusunun %67’si internet kullanıyor ve %70’i cep telefonu kullanıyor.

Sosyal medya profilleri nüfusun yaklaşık %64’ünü oluşturuyor. Ortalama olarak, dünya genelindeki internet kullanıcıları her gün 6,5 saatini çevrimiçi geçiriyor. Avustralya Başbakanı Anthony Albanese sosyal medyanın çocukları gerçek hayattan uzaklaştırdığı yönündeki endişelerini dile getirdi.

Yıl sonuna kadar sosyal medya platformlarında yaş kısıtlamaları uygulamak için bir yasa tasarısı sunmayı planladığını duyurdu. Ayrıca yasanın hangi yaş grubuna uygulanacağı konusunda tartışmaların sürdüğünü söyledi.

Avustralya hükümeti yanlış bilgi ve dezenformasyonun yayılmasını önlemek için sosyal medyaya “baskı” yapmasına izin verecek. Bunun için bir yasa tasarısı sunduğunda sosyal medyayla ilgili endişeler ve düzenlemeler tekrar gündeme geldi.

OpenAI ve Anduril ortaklığının askeri yapay zeka teknolojilerine etkisi

0

Savunma teknolojisi şirketi Anduril Industries ve ChatGPT üreticisi OpenAI, ulusal güvenlik görevleri için ortaklık kurdu. Bu amaçla gelişmiş yapay zeka çözümleri geliştirmek ve dağıtmak üzere bir ortaklık duyurdu.

OpenAI ve Anduril ortaklığı

Şirketler, ortaklığın ABD’nin insansız hava araçlarına karşı savunma sistemlerini (CUAS) ve bunların potansiyel olarak ölümcül hava tehditlerini gerçek zamanlı olarak tespit etme, değerlendirme ve bunlara yanıt verme yeteneklerini iyileştirmeye odaklanacağını söyledi. CUAS, havadayken tespit edip durdurarak drone saldırılarına karşı savunmaya yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır.

AI modelleri, Anduril’in CUAS tehditleri ve operasyonları hakkındaki veri kütüphanesinde eğitilecektir. OpenAI CEO’su Sam Altman, Andaril ile ortaklığımız, OpenAI teknolojisinin askeri personeli korumasınına yardımcı olacak dedi. Bu hamle, ABD, müttefikleri ve Çin arasında, savaş gemileri ve savaş uçakları da dahil olmak üzere otonom olarak çalışacak AI kontrollü silahlar geliştirmek için bir yarışın ortasında geldi.

2017 yılında kurulan Anduril, insansız hava araçları, efektörler ve varlıklar da dahil olmak üzere çok çeşitli sensörler genelinde entegre otonom çözümler geliştiriyor. Ayrıca bunları sahaya sürüyor ve taktik ortamlarda konuşlandırılan robotik sistemlerin operasyonlarını otomatikleştirme konusunda deneyime sahip.

Önemli bir değişimle OpenAI, AI teknolojisinin askeri kullanımını yasaklamaktan, savunma teknolojisi şirketleriyle ortaklık kurmaya geçti. Ulusal güvenliği güçlendirme misyonuyla birlikte duyurulan ortaklık, OpenAI’nin küresel savunmadaki rolüne ilişkin gelişen duruşunu gösteriyor. Bunun AI, etik ve savaşın geleceği için ne anlama geldiğine bir bakalım.

ABD’nin Çin telekom ekipmanlarını kaldırma planı

0

ABD Temsilciler Meclisi, telekom şirketlerinin Çinli telekom şirketleri Huawei ve ZTE tarafından yapılan ekipmanları kaldırması için 3 milyar doların biraz üzerinde bir bütçe içeren yıllık bir savunma tasarısı üzerinde oylama yapmaya hazırlanıyor. Güvenlik riskleri için Amerikan kablosuz ağlarından yeni sekme açılıyor.

ABD’nin Çin telekom ekipmanları için hedefi

1.800 sayfalık metin Cumartesi günü geç saatlerde yayınlandı ve Çin’i hedef alan diğer hükümleri içeriyor. Bunlar arasında Çin’in ABD ulusal güvenlik düzenlemelerinden kaçınma çabalarına ilişkin bir rapor var. Raporda Çin’in biyoteknoloji yeteneklerinin mevcut durumu hakkında bir istihbarat değerlendirmesi yer alıyor.

Federal İletişim Komisyonu, güvenli olmayan ekipmanın kaldırılmasının maliyetinin 4,98 milyar dolar olacağını tahmin ediyor. Ancak Kongre daha önce “sök ve değiştir” programı için yalnızca 1,9 milyar dolar onaylamıştı.

Washington, ABD müttefiklerini Huawei ve diğer Çin ekipmanlarını kablosuz ağlarından temizlemeye agresif bir şekilde çağırdı.

FCC Başkanı Jessica Rosenworcel geçen hafta ABD Kongresi’ni acil ek fon sağlamaya çağırdı. Ayrıca 126 operatörün ağlarındaki ekipmanı değiştirme programının 3,08 milyar dolarlık açıkla karşı karşıya olduğunu belirtti. Bununla birlikte ulusal güvenliği ve bu ağlara bağımlı kırsal tüketicilerin bağlantısını riske attığını söyledi.

Fon eksikliğinin bazı kırsal ağların kapanmasına yol açabileceği konusunda uyardı. Bu da “bazı bölgelerdeki tek sağlayıcıyı ortadan kaldırabilir” ve 911 hizmetini tehdit edebilir. Rekabetçi Taşıyıcılar Derneği CEO’su Tim Donovan ü duyuruyu övdü. 2019’da Kongre, FCC’ye federal sübvansiyon alan ABD telekom operatörlerinin ağlarını Çin telekom ekipmanlarından temizlemelerini talep etmesini söyledi. Böylelikle Beyaz Saray 2023’te program için 3,1 milyar dolar istedi.

Senato Ticaret Komitesi’nden Cantwell, fonun 500 milyon dolara kadar olan miktarına dikkat çekiyor. Kablosuz tüketicilerin artan spektrum taleplerini karşılamak için AWS-3 olarak bilinen bantta gelişmiş kablosuz spektrum için FCC tarafından düzenlenen bir kerelik spektrum müzayedesinden elde edilen fonlarla karşılanacağını söyledi. ABD’nin Çin telekom ekipmanları için planı bu kez işe yarayacak gibi görünüyor.

Tesla ölümcül kaza oranları ve güvenlik önlemleri

0

Yeni bir çalışma, Tesla araçlarının ABD’de en yüksek ölümcül kaza oranına sahip olduğunu gösteriyor. Bu da güvenlikleri konusunda endişelere yol açıyor. iSeeCars çalışması, 2017’den 2022’ye kadar olan kazaları kapsıyor. ABD Ölüm Analizi Raporlama Sistemi’nden (FARS) alınan veriler analiz ediyor. Bu, Tesla’nın otonom sürüş modu ve Kaliforniya polisinin Tesla devriye arabalarıyla karşılaştığı son zorluklar hakkındaki artan tartışmalar arasında geliyor.

Tesla ölümcül kaza oranları

Çalışmaya göre, Tesla otomobillerinin ölümcül kaza oranı milyar mil başına 5,6’dır. Ölümcül kaza oranı 5,5 olan Kia ve 4,8 olan Buick gibi diğer markalardan daha yüksektir. ABD’deki tüm otomobiller için ulusal ortalama ölümcül kaza oranı milyar mil başına 2,8’dir. Ancak çalışma, Tesla’nın yüksek kaza oranının araçlarının doğası gereği güvensiz olduğu anlamına gelmediğini vurgulamaktadır.

Çalışmada ayrıca Tesla araçlarının gelişmiş güvenlik teknolojisiyle donatıldığı belirtilyor. Aslında, 2024 Tesla Model Y, Karayolu Güvenliği Sigorta Enstitüsü’nden En İyi Güvenlik Seçimi+ ödülü aldı. Tesla otomobilleri, otomatik acil frenlemeye sahip. Ayrıca çarpışma önleme sistemleri gibi yenilikçi güvenlik özellikleriyle biliniyor.

iSeeCars’ta yönetici analist Karl Brauer, Tesla araçlarında daha yüksek ölümcül kaza oranının sürüş davranışı ve yol koşulları gibi faktörlerin bir kombinasyonunu yansıtabileceğini açıkladı. Trafik kurallarına uyan sorumlu ve dikkatli bir sürücünün, kullandığı araç modeline bakılmaksızın kazalardan kaçınma olasılığının en yüksek olduğunu vurguladı. Veriler daha yüksek bir orana işaret etse de, bu Tesla araçlarının güvenli olmadığı anlamına gelmiyor. Sürücü alışkanlıkları ve dış koşullar dahil olmak üzere birçok faktör genel kaza istatistiklerinde rol oynuyor.

iSeeCars araştırması, Tesla araçlarının ABD’deki tüm otomobil markaları arasında en yüksek ölümcül kaza oranına sahip olduğunu ve her bir milyar mil sürüş başına 5,6 ölümcül kaza oranına sahip olduğunu buldu.

Nükleer destekli plazma roket geliştirildi!

Nükleer destekli plazma roketleri, uzay yolculuklarını hızlandırarak yeni bir çağı başlatma potansiyeline sahip. Bilim insanları, özellikle Güneş Sistemi’nin derinliklerini keşfetme hayallerini gerçekleştirebilecek bu teknolojiyi uzun zamandır dönüştürücü bir yenilik olarak görüyor. İşte bu vizyon doğrultusunda, Ad Astra ve SpaceNukes adında iki öncü şirket, güçlerini birleştirerek kritik bir adım atmaya hazırlanıyor. Ad Astra’nın geliştirdiği VASIMR adındaki sistem, plazmayı manyetik alanlar yardımıyla hızlandırarak itki gücü sağlıyor ve geleneksel elektrikli itki sistemlerinden çok daha yüksek enerji ihtiyaçları gerektiriyor. Mevcut enerji kaynakları bu sistemin gereksinimlerini karşılamada yetersiz kalırken, çözüm olarak SpaceNukes tarafından geliştirilen Kilopower adlı küçük ölçekli nükleer reaktör devreye giriyor.

Nükleer destekli plazma roket tasarlandı!

Ad Astra, VASIMR teknolojisini 20 yıldan uzun süredir geliştirirken, bu sistemin tam potansiyeline ulaşabilmesi için 100 kW’ın üzerinde bir elektrik gücüne ihtiyaç duyuluyor. İşte burada, SpaceNukes’un geliştirdiği ve başlangıçta 1 kW olarak test edilen Kilopower reaktörleri devreye giriyor. ABD Uzay Kuvvetleri tarafından desteklenen yeni nesil Kilopower modelleri, gelecekte 12 kW’tan başlayarak 100 kW seviyesine kadar çıkacak şekilde tasarlanıyor. Bu gelişmeler, VASIMR’in büyük enerji talebini karşılayacak bir altyapı sunarken, iki şirket bu nükleer enerjiyi roket sistemine entegre etmek için yakın bir iş birliği içinde çalışıyor.

Bu teknolojik ilerlemeler, Mars’a olan yolculuğu birkaç aya indirerek uzay araştırmalarında devrim niteliğinde değişiklikler yapabilir. Aynı zamanda, Güneş Sistemi’nin dış bölgelerindeki Enceladus ve Titan gibi uydulara yapılacak daha kapsamlı görevleri mümkün kılarak, insanlığın uzaydaki potansiyelini genişletiyor. Ad Astra ve SpaceNukes bu teknolojiyi 2020’lerin sonlarında yörünge testine sokmayı, 2030’larda ise ticari kullanımına başlamayı hedefliyor. Sabırla ilerleyen bu süreç, bilim dünyası tarafından gerçekçi bir yol haritası olarak değerlendiriliyor.

Nükleer destekli bu teknolojilerin uzayda test edilip ticarileştirilmesi, zaman ve kaynak açısından ciddi yatırımlar gerektiriyor. Ancak, atılan bu adımlar gösteriyor ki, yüksek hızlı uzay yolculukları artık hayal olmaktan çıkıp gerçekleşmeye çok yaklaştı. İnsanlığın Mars’a hızlı yolculuk yapabileceği bir gelecek artık yalnızca bir zaman meselesi olarak görülüyor.