Samsung, Gemini’yi uygulamalarına entegre edecek!

Samsung, One UI 7 güncellemesiyle yapay zekâ deneyimini tamamen yeni bir boyuta taşıyor ve Google’ın gelişmiş yapay zekâ platformu Gemini AI’yi stok uygulamalarına entegre ederek bu alanda öncü bir adım atıyor. Bu yenilik, özellikle Samsung Takvim, Samsung Notlar ve Samsung Hatırlatıcı uygulamaları üzerinde yoğunlaşıyor ve kullanıcıların günlük yaşamlarını daha kolay ve verimli bir şekilde yönetmelerine olanak tanıyor. Gemini AI sayesinde, bu uygulamalar hem yazılı hem de sesli komutlarla daha akıllı bir hale gelecek.

Samsung, Gemini’yi uygulamalarına entegre edecek

Samsung Takvim uygulamasında kullanıcılar, sadece sesli komutlar kullanarak etkinlik oluşturabilecek, düzenleyebilecek ve gerekirse silebilecek. Örneğin, bir fotoğraf içerisindeki metin bilgilerini tanıyabilen Gemini AI, bu verilerle doğrudan bir etkinlik oluşturulmasını sağlayacak. Samsung Notlar’da ise kullanıcılar, yazılı veya sesli talimatlarla notlar alabilecek, notlarını daha kolay özetleyebilecek ve içeriklerini düzenleyebilecek. Hatırlatıcılar uygulamasında, belirli bir tarih veya saat için hatırlatıcı oluşturmak, var olan hatırlatıcıları aramak ya da düzenlemek gibi işlemler yine sesli komutlarla mümkün hale gelecek. Böylece, kullanıcıların sadece birkaç basit talimatla kompleks işlemleri hızlı bir şekilde gerçekleştirebilmeleri sağlanacak.

Ancak bu gelişmiş yapay zekâ entegrasyonunun bazı sınırlamaları da bulunuyor. Örneğin, Samsung Takvim’de Gemini AI aracılığıyla etkinliklerin başkalarıyla paylaşılması veya çakışan etkinliklerin algılanması mümkün değil. Benzer şekilde, Samsung Notlar’da klasör oluşturma ya da notları etiketleme özellikleri Gemini AI ile desteklenmiyor. Hatırlatıcılar uygulamasında ise konum ya da fotoğraf ekleme, kategori oluşturma veya düzenleme gibi daha spesifik işlemler yapılamayacak. Bu sınırlamalar, ilerleyen güncellemelerle aşılabilir bir altyapıya sahip olabilir ve böylece yapay zekânın uygulamalardaki kapsamı genişleyebilir.

Samsung, One UI 7 güncellemesinin kararlı sürümünü, 2025 yılında piyasaya sürülmesi beklenen Galaxy S24 serisi ile eş zamanlı olarak sunmayı planlıyor. Bu hamle, Samsung’un yalnızca yazılım tarafındaki gücünü değil, aynı zamanda yapay zekâ entegrasyonundaki yenilikçi vizyonunu da sergiliyor. Gemini AI ile entegre edilen uygulamalar, kullanıcıların cihazlarını daha kişiselleştirilmiş ve etkili bir şekilde kullanmalarını sağlamayı hedefliyor. Samsung’un bu adımı, özellikle günlük hayatını organize etmek isteyen kullanıcılar için önemli bir teknoloji atılımı olarak öne çıkıyor. One UI 7’nin bu gelişmiş özellikleriyle birlikte, Samsung’un kullanıcı deneyimini iyileştirme konusundaki kararlılığı bir kez daha vurgulanmış oluyor.

İzmir’de güneş enerjili entegre üretim tesisi açıldı!

Türkiye, yenilenebilir enerji sektöründe önemli adımlar atarak bu alandaki kapasitesini hızla artırmaya devam ediyor. İzmir Aliağa’da açılışı gerçekleştirilen Güneş Hücresi ve Güneş Paneli Entegre Üretim Tesisi, bu kapsamda atılan en dikkat çekici adımlardan biri oldu. Smart Güneş Teknolojileri tarafından hayata geçirilen bu tesis, yılda 800 megavat hücre ve 1.200 megavat panel üretim kapasitesine sahip. Tam entegre bir yapıya sahip tesis, silisyumdan başlayarak ingot, wafer, hücre ve fotovoltaik güneş paneli üretim aşamalarını bir arada sunuyor ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektöründe rekabet gücünü artırmayı hedefliyor.

İzmir’de güneş enerjili entegre üretim tesisi hizmete girdi

Tesisin açılışına Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar katıldı. Bakan Kacır, bu yatırımı yalnızca enerji sektörüne değil, aynı zamanda Türkiye’nin çip üretiminde stratejik bir kapasite kazanmasına da olanak sağlayacak bir hamle olarak değerlendirdi.

İzmir'de güneş enerjili entegre üretim tesisi hizmete girdi.

Bakan Bayraktar ise Türkiye’nin yenilenebilir enerji konusundaki ilerlemesine vurgu yaparak, güneş ve rüzgar kaynaklı elektriğin tüm hanelerin yıllık ihtiyacını karşılayabilecek bir seviyeye ulaştığını belirtti. Ayrıca, yenilenebilir enerji kurulu gücünde Avrupa’da ilk 5, dünyada ise 11. sırada yer alındığını ifade eden Bayraktar, bu yıl Avrupa’da ilk 3’e, dünyada da ilk 9’a girilmesinin hedeflendiğini sözlerine ekledi.

Smart Güneş Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı Halil Demirdağ ise, tesisin 55 bin metrekarelik kapalı alanda inşa edildiğini ve 414 milyon dolarlık bir yatırımla hayata geçirildiğini söyledi. Bu yatırımın, enerji sektörüne katma değer sunmasının yanı sıra, 704 kişilik kalifiye personel istihdamı sağladığını ve tam kapasiteyle faaliyet gösterdiğinde toplamda 3.100 kişiye istihdam oluşturacağını belirtti. Bu proje, Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanındaki hedefleri doğrultusunda hem üretim kapasitesini artırmayı hem de sektördeki global rekabet gücünü daha ileri taşımayı amaçlıyor.

Bina dışına kaplanabilen güneş enerjisi paneli tasarlandı!

İsviçreli PV entegrasyon firması Felix & Co. Windgate ile Avusturyalı Ertex Solar, bina yüzeylerinde estetik görünüme sahip güneş enerjisi panelleri kullanımı konusunda dikkat çekici bir projeye imza attı. Geleneksel güneş panelleri genellikle sadece çatı montajı ile ilişkilendirilirken, bu yenilikçi uygulama, binaya entegre fotovoltaik (BIPV) teknolojisinin bina yan cephelerine estetik bir şekilde uygulanabileceğini gösteriyor. Bu yaklaşım, elektrik üretimi ile şık tasarımı bir araya getirerek hem sürdürülebilirlik hem de mimari açıdan yeni bir standart oluşturmayı hedefliyor.

Bina dışına kaplanabilen güneş enerjisi paneli geliştirildi

Proje kapsamında, binanın yan cepheleri mavi tonlarda açılı pul desenleriyle süslenmiş güneş panelleriyle kaplandı. Toplam 868 m²’lik bir alanda uygulanan bu sistem, binanın yenileme sürecinde gerçekleştirildi. İlk olarak, renovasyon öncesi çatıdaki mevcut paneller söküldü ve binanın güney, batı ve doğu cephelerine bu özel PV paneller monte edildi. Ardından, önceki çatı panelleri tekrar yerine yerleştirilerek binanın elektrik üretim kapasitesi artırıldı. Bu yenilikçi uygulama sayesinde, çatı panellerinin yıllık 48 MWs olan üretimi, eklenen 67 MWs ile toplamda 115 MWs seviyesine yükseldi. Bu da tesisin yıllık elektrik tüketiminin %24,5’inin güneş enerjisinden karşılanmasını sağladı.

Yan cephedeki paneller, estetik kaygılar ve güneşe ideal bir açıyla yerleşim yapılamaması nedeniyle, çatıdaki paneller kadar yüksek verimlilik sunamasa da özellikle kış aylarında düşük güneş açılarından yararlanarak öz tüketimi artırdı. İki cam tabakası arasında yer alan paneller, farklı mavi tonlarda desenlerle basılmış olup, 4 farklı açıya göre ayarlanabilir bir sistemle monte edildi. Toplamda 646 modülden oluşan bu sistem, 100 kW anlık güç üretim kapasitesine sahip.

Bu etkileyici proje, yalnızca sürdürülebilir bir enerji çözümü sunmakla kalmayıp aynı zamanda mimarideki estetik anlayışa katkıda bulunarak İsviçre Güneş Ödülleri 2024’te renovasyon kategorisinde insanların seçimi ödülüne layık görüldü. Yeni bir standart oluşturan bu yenilik, güneş enerjisinin mimari tasarımın bir parçası haline nasıl getirilebileceğini başarılı bir şekilde sergiliyor.

Yeni MacBook Air, OLED ekranla gelmeyebilir!

0

Apple’ın gelecek nesil MacBook Air modeliyle ilgili beklentiler, OLED ekran özlemi olan kullanıcıları hayal kırıklığına uğratabilir. Güney Kore merkezli The Elec’in raporuna göre, Apple 2027 yılında piyasaya sürmeyi planladığı MacBook Air’de, OLED yerine oksit ince film transistörlü (TFT) LCD ekran kullanmayı düşünüyor. Oksit TFT LCD teknolojisi, mevcut amorf silikon (a-Si) TFT LCD ekranlardan daha üstün bir performans sunuyor. Bu teknoloji, daha hızlı elektron hareketliliği sağladığından, cihazlarda daha akıcı görseller ve iyileştirilmiş performans vadediyor.

Yeni MacBook Air, OLED ekranla gelmeyecek mi?

Apple, aslında bu ekran teknolojisini ilk kez 2022’de üst düzey MacBook Pro modellerinde kullanmıştı ve şimdi daha erişilebilir fiyatlı MacBook Air modellerine taşımayı hedefliyor. OLED ekran planlarını erteleyen bu kararın arkasında ise maliyet faktörü büyük bir rol oynuyor. Rapora göre Apple, başlangıçta 2027 civarında OLED ekranlı bir MacBook Air piyasaya sürmeyi planlıyordu, ancak üretim sürecindeki zorluklar nedeniyle daha gelişmiş LCD teknolojisine yöneldi.

Gelen bilgilere göre, yeni MacBook Air, OLED ekranla gelmeyecek.

OLED ekranların LCD’lere kıyasla daha üstün kontrast ve canlı renkler sunması, onları premium bir teknoloji haline getiriyor. Ancak yakın zamanda piyasaya sürülen OLED ekranlı iPad Pro’nun beklenen satış performansını yakalayamaması, Apple’ın bu teknolojiyi daha geniş çapta benimseme sürecini yavaşlatmış görünüyor. Ayrıca, OLED ekranların yüksek maliyetleri, bütçe dostu MacBook Air’in uygun fiyat politikasını sürdürmesini zorlaştırıyor.

Apple’ın bu nedenle, OLED teknolojisini tam anlamıyla geliştirip maliyetleri optimize edene kadar geçici bir çözüm olarak oksit TFT LCD ekranlarla devam etmesi bekleniyor. The Elec’in tahminlerine göre OLED ekranlı MacBook Air modelleri, ancak 2029 yılında karşımıza çıkabilir. Bu gelişme, Apple’ın fiyat-performans dengesini gözeterek daha erişilebilir ürünler sunma stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilebilir.

Çin, devasa büyüklükte ev tipi sanal enerji santrali kuruyor!

Çin, enerji yönetiminde önemli bir adım atarak Jiangsu eyaletinde dünyanın ilk gigawatt ölçekli “ev tipi sanal enerji santralini” (VPP) geliştirme sürecini başlattı. Bu yenilikçi projeyle, milyonlarca evde bulunan yüksek güçlü cihazlar (klima, elektrikli su ısıtıcıları vb.) bir araya getirilip, bulut tabanlı bir enerji havuzunda dijital olarak yönetilecek.

Çin, devasa büyüklükte ev tipi sanal enerji santrali kuracak

Bu sayede şebeke istikrarı sağlanacak ve yenilenebilir enerji kullanımı daha verimli hale getirilecek. VPP, aynı zamanda büyük veri, IoT (Nesnelerin İnterneti) ve yapay zeka gibi ileri teknolojiler kullanılarak yaz ve kış gibi talebin zirveye çıktığı dönemlerde yük yönetimini daha etkin yapmayı amaçlıyor.

Çin, devasa büyüklükte ev tipi sanal enerji santrali kuracak.
Çin, dev büyüklükte ev tipi sanal enerji santrali kuruyor.

Projede hane halklarının enerji tüketimini azaltmaları teşvik edilecek. Özellikle klima gibi yüksek enerji tüketen cihazların sıcaklık ayarlarını bir derece düşürerek önemli enerji tasarrufları sağlanması bekleniyor. Örneğin, her bir evde klima sıcaklıklarının sadece bir derece düşürülmesi, toplamda 2.6 GW enerji tasarrufu sağlayabilir. Haneler, bu tür önlemleri alarak enerji tüketimlerini düzenleyecek ve aynı zamanda maddi teşviklerden faydalanabilecekler.

Sanal enerji santralleri (VPP), geleneksel enerji santrallerinin fiziksel yapılarından farklı olarak, dağıtık enerji kaynaklarını (örneğin güneş panelleri, rüzgar türbinleri, bataryalar) dijital teknolojilerle birleştirir ve bunları tek bir sistem olarak yönetir. Bu yaklaşım, enerji arzı ve talebini dengelemeye yardımcı olur, şebeke stabilitesini artırarak yenilenebilir enerji entegrasyonunu kolaylaştırır. Bu tür projelerin, özellikle elektrikli araçlar ve şarj istasyonlarının entegrasyonu ile daha da genişletilmesi planlanıyor. Jiangsu’daki VPP, bölgedeki yenilenebilir enerji kapasitesinin artmasına paralel olarak, şebekeye esneklik sağlayarak enerji güvenliğini artırmayı hedefliyor.

Instagram, yeni Edits uygulamasını görücüye çıkardı!

0

Instagram, TikTok ve CapCut gibi video düzenleme araçlarının hâkim olduğu pazarın içinde yerini almak amacıyla yeni bir uygulama duyurdu. Instagram Edits, platformun kullanıcılarının daha yaratıcı ve özelleştirilmiş içerikler üretmesine olanak tanıyacak. Adam Mosseri, Instagram’ın başındaki isim, TikTok ve CapCut’ın ABD’deki yasakları esnasında bu yeni uygulamanın piyasaya sürüleceğini açıkladı. Bu uygulama, özellikle video düzenleme ve paylaşma konusunda büyük bir popülariteye sahip olan TikTok ve CapCut’a doğrudan rakip olacak şekilde tasarlanmış.

Instagram, yeni Edits uygulamasını duyurdu

Instagram Edits uygulaması, kullanıcıların video oluşturup düzenleyebileceği kapsamlı özellikler sunuyor. Uygulama, Instagram platformuyla tam uyumlu olacak ve video üretme, düzenleme ve ardından paylaşma işlevlerini tek bir çatı altında sunacak. Edits, kullanıcılara 10 dakikaya kadar video oluşturma imkânı tanıyacak. Bu özellik, daha uzun video içeriği üretmek isteyen kullanıcılar için önemli bir avantaj sağlıyor. Ayrıca, videolar 1080p çözünürlükte oluşturulabilecek, bu da yüksek kaliteli içerikler üretmek isteyenler için önemli bir özellikle öne çıkıyor.

Instagram Edits’in sunduğu içerik düzenleme araçları oldukça zengin ve kapsamlı olacak. Yapay zeka destekli animasyonlar, üretken yapay zeka desteğiyle altyazılar, metin ekleme, ses düzenleme, ses efektleri, filtreler, çıkartmalar ve daha birçok özelleştirme imkânı sunacak. Bu araçlar, videoların daha yaratıcı ve ilgi çekici hale gelmesine yardımcı olacak. Özellikle metin, ses ve efektler gibi katmanlarla zenginleştirilmiş videolar, Instagram Reels için daha etkileyici içerikler üretmek isteyen kullanıcılar için ideal bir seçenek olacak.

Uygulama, aynı zamanda Instagram Reels istatistiklerini de takip etmeye olanak tanıyacak, bu da içerik üreticilerinin videolarının performansını kolayca izlemelerini sağlayacak. Bu özellik, video üreticilerinin içerik stratejilerini belirlemesine yardımcı olacak ve hedef kitlesine daha iyi ulaşmalarına olanak tanıyacak.

Instagram Edits, henüz piyasaya çıkmadan önce Apple App Store’da ücretsiz olarak ön indirmeye açıldı. Mosseri, uygulamanın Şubat ayında kullanıcılarla buluşacağını söylese de App Store sayfasına göre kesin çıkış tarihi 13 Mart 2025 olarak belirlendi. Instagram Edits, video düzenleme pazarında çok daha fazla profesyonel özellik ve yaratıcı özgürlük sunmayı amaçlıyor, böylece platformda içerik üretenler için büyük bir artı yaratacak.

Xiaomi, 60 Km menzilli elektrikli scooter modelini tanıttı!

Xiaomi, elektrikli scooter pazarında performans arayanlar için dikkat çekici bir yenilikle kullanıcıların karşısına çıktı. Yeni modeli Xiaomi Electric Scooter 5 Pro, hem uzun menziliyle hem de gelişmiş güvenlik sistemleriyle dikkatleri üzerine topluyor. Bu model, 60 kilometreye varan bir sürüş menzili sunarken, farklı zemin koşullarına uyum sağlayabilen dengeyi artırıcı sistemlere sahip. Özellikle kaygan yollarda bile istikrarını koruyabilmesi, kullanıcılar için önemli bir avantaj oluşturuyor.

Xiaomi, 60 Km menzilli elektrikli scooter modelini görücüye çıkardı

Xiaomi Electric Scooter 5 Pro, sürücülere üç farklı hız modu seçeneği sunarak (6 km/s, 20 km/s ve 25 km/s) farklı ihtiyaçlara yönelik bir deneyim sağlıyor. Aracın yüzde 22’ye kadar olan yokuşları çıkma kabiliyeti, şehir içi ve hafif eğimli yollarda üstün performans sergiliyor. Dengeye katkıda bulunan 10 inç lastiklerle donatılmış olması, sürüş güvenliğini bir adım öteye taşıyor.

Xiaomi, 60 Km menzilli elektrikli scooter modelini görücüye çıkardı.

477Wh kapasitesindeki lityum bataryasıyla 60 kilometreye kadar menzil sunabilen scooter, aynı zamanda kısa devre veya aşırı ısınma gibi problemleri önlemeye yönelik güvenlik sistemleriyle kullanıcıları koruma altına alıyor. Karbon çelikten üretilmiş katlanabilir gövdesi, sağlamlığıyla birlikte 120 kilogram taşıma kapasitesine sahip. Ön ve arka otomatik farlarıyla geceleri de güvenli bir şekilde kullanılabilen bu model, performansıyla olduğu kadar tasarımı ve dayanıklılığıyla da göz dolduruyor.

Xiaomi Electric Scooter 5 Pro, 505€ fiyat etiketiyle satışa sunulmuş durumda. Bu model, hem şehir içi ulaşımda pratiklik arayanlar hem de güvenli sürüş isteyen kullanıcılar için ideal bir seçenek olarak öne çıkıyor.

Türksat 6A, Şubat ayında hizmete giriyor!

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türksat 6A uydusunun Şubat ayında tamamen devreye gireceğini duyurdu. 2024 yılının Temmuz ayında uzaya fırlatılan Türksat 6A, önceden belirlenen yolculuk sürecini başarıyla tamamlayarak 42 Derece Doğu yörüngesine yerleşti. Bu yörüngeye yerleşme süreci, teknik olarak oldukça karmaşık bir süreçti ve tüm aşamalar başarıyla tamamlanarak Türkiye ile uydu arasındaki veri iletimi de başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Türksat 6A, Türkiye’nin yerli üretim gücünü yansıtan ve dünya çapında önemli bir prestij sağlayacak özelliklere sahip bir uydu olarak dikkat çekiyor.

Türksat 6A, Şubat ayında resmen hizmete girecek

Türksat 6A’nın üretiminde kullanılan yerli teknolojilerin oranı yüzde 80’in üzerinde. Bu oran, Türkiye’nin uzay alanındaki bağımsızlık hedeflerine büyük katkı sağlayan bir gelişme olarak öne çıkıyor. Uydu, geniş kapsama alanı sayesinde yalnızca Türkiye’yi değil, aynı zamanda Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya gibi Asya ülkelerini de kapsayan geniş bir bölgeye yayın yapabilecek. Bu özellik, mevcut uydulardan çok daha geniş bir nüfusa ulaşma kapasitesine imkan tanıyacak ve böylece Türksat, mevcut yayın alanını önemli ölçüde genişletecek. Şu anda Türksat uyduları, 3,5 milyar nüfusa erişirken, Türksat 6A ile birlikte bu sayı 4,5 milyara ulaşacak.

Türksat 6A, TV yayıncılığı için önemli bir yenilik sunuyor. Uydu, 20 adet Ku-Bant aktarıcıya sahip olacak ve bu aktarıcılar sayesinde çok daha fazla kanalın yayını sağlanabilecek. Ku-Bant teknolojisi, özellikle yüksek kaliteli televizyon yayınlarının iletilmesi için en verimli yöntemlerden biridir ve Türksat 6A, bu teknolojiyi en iyi şekilde kullanacak. Türksat 6A’nın Türkiye’nin Ku-Band kapasitesini 528 MHz artırarak, toplam kapasitenin 6.668 MHz’e ulaşmasını sağlaması da önemli bir gelişme. Bu artış, özellikle yüksek çözünürlüklü televizyon yayınları ve veri iletimi konularında çok daha geniş bir spektrum sunarak daha kaliteli bir hizmetin önünü açacak.

Türksat 6A’nın Türkiye’nin uzay alanındaki en önemli projelerinden biri olması bekleniyor, zira bu uydu sadece teknik altyapı açısından Türkiye’nin gücünü pekiştirmekle kalmayıp, aynı zamanda uluslararası düzeyde uzay araştırmaları ve uydu teknolojileri alanında da Türkiye’nin prestijini artırmaya katkı sağlayacak. 42 Derece Doğu yörüngesinde konumlanacak olan uydu, aynı zamanda Türkiye’nin enerji, güvenlik ve iletişim alanlarındaki vizyonunu da güçlendirecek, böylece uzun vadede Türkiye’nin uzayda yer edinmesini sağlayan önemli bir adım olacak.

Bayraktar TB3, çifte atış testinde hedefi tek delikle vurdu!

Türk savunma sanayisinin en yenilikçi projelerinden biri olan Bayraktar TB3, gerçekleştirdiği son atış testinde dikkat çekici bir başarıya imza attı. ASELSAN ASELFLIR-500 Elektro-Optik Sensör Sistemi ve Roketsan MAM-T mühimmatıyla yapılan testte, iki ayrı mühimmatın tek noktaya isabet etmesi, sistemin hassasiyetini bir kez daha gözler önüne serdi. İşte detaylar!

Bayraktar TB3 envantere girmeye hazırlanıyor

Geçtiğimiz haftalarda TCG Anadolu gemisinden başarılı iniş-kalkış testleri gerçekleştiren Bayraktar TB3, envantere giriş öncesi silahlı testlerine hız kesmeden devam ediyor. Dünyanın kısa pistli gemilere konuşlanabilen ilk ve tek SİHA’sı olan TB3’ün üçüncü prototipiyle yapılan testlerde MAM-T mühimmatının santimetre hassasiyetinde isabet sağladığı görüldü.

Türk mühendisler tarafından geliştirilen ASELFLIR-500 Elektro-Optik Sensör Sistemi, SİHA’ların keşif ve hedefleme kabiliyetlerini üst seviyeye taşıyor. ASELSAN’ın geliştirdiği sistem, muadilleri arasında en yüksek performansa sahip çözümlerden biri olarak dikkat çekiyor.

MAM-T mühimmatı, MAM-L’ye kıyasla dört kat daha fazla ağırlığa sahip ve Mk81 muadili harp başlığı ile yüksek yıkıcı etki sağlıyor. 230 mm çapındaki bu mühimmat, platformun hızına ve irtifasına bağlı olarak 30 ila 80 kilometre menzile ulaşabiliyor.

Bu atış testi, Türkiye’nin son yıllarda geliştirdiği mühimmatların isabet oranlarının dünya standartlarının üzerinde olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. İki mühimmatın aynı noktaya isabet etmesi, sapma oranının neredeyse sıfır olduğunu gösteriyor, bu da operasyonel kabiliyet açısından büyük bir avantaj sağlıyor.

Dünyanın en büyük yüzer rüzgar türbini inşa edildi!

Çinli üretim devi CRRC, dünyanın en büyük yüzer rüzgar türbini olan Qihang türbinini, açık deniz enerji sektöründe bir dönüm noktası olarak duyurdu. Bu 20 MW’lık yüzer rüzgar türbini, 260 metreye ulaşan kanat çapı ile sektördeki tüm benzerlerinden daha büyük bir yapıya sahip. Dongying rüzgar enerjisi test üssünde kurulan prototip, 151 metrelik göbek yüksekliğiyle de dikkat çekiyor. Her bir tam dönüşü, bir ailenin 2 ila 4 günlük enerji ihtiyacını karşılayacak kadar elektrik üretebilmesiyle, enerji verimliliği açısından benzersiz bir performans sunuyor.

Dünyanın en büyük yüzer rüzgar türbini kuruldu

CRRC’nin açıklamasına göre, bu dev türbin yıllık 25.000 ton kömür kullanımının önüne geçerek karbon emisyonlarını yılda yaklaşık 62.000 ton azaltma potansiyeline sahip. Platformda kullanılan yenilikçi kontrol teknolojileri, enerji üretiminde maksimum verimliliğin yanı sıra üniteyi zorlu deniz koşullarına karşı daha dayanıklı hale getiriyor.

Dünyanın en büyük yüzer rüzgar türbini kuruldu.

Örneğin, tayfun gibi aşırı hava koşullarında performansını ve güvenliğini koruyabilmesi için geliştirilmiş dayanıklılık teknolojilerine sahip. Üstelik, ünite çalışma sırasında minimum salınımla maksimum akıcılık sağlayarak enerji üretiminin kesintisiz ve kararlı bir şekilde sürmesini garanti ediyor.

Karada gerçekleştirilen testler ve sertifikasyon süreçleri tamamlandığında, Qihang türbini derin deniz alanına taşınarak şebekeye bağlı enerji üretimine başlanacak. Bu büyük yenilik, sadece Çin’in değil, dünya çapındaki yenilenebilir enerji teknolojilerinin gidişatını değiştirme potansiyeline sahip ve açık deniz rüzgar enerjisinde çıtayı önemli ölçüde yükseltiyor.

iOS 19, iPhone’daki kamera uygulamasını değiştiriyor!

0

iOS 19 güncellemesiyle birlikte Apple, iPhone’un Kamera uygulamasında büyük bir tasarım değişikliğine gitmeye hazırlanıyor. Bu değişiklik, özellikle uygulamanın kullanıcı arayüzünde köklü değişiklikler getirecek ve visionOS’in tasarım felsefesini yansıtan bir görünüm ortaya koyacak. Bu, Apple’ın daha geniş bir ekosistem tasarımı oluşturma amacının bir parçası olarak dikkat çekiyor.

iOS 19, iPhone’daki kamera uygulamasını değiştirecek

Yeni Kamera uygulamasında ana odak noktası, daha temiz, düzenli ve kolay erişilebilir kontrollerle kullanıcı deneyimini geliştirmek olacak. Kameradaki menüler ve seçenekler, eskiye kıyasla çok daha şeffaf ve az yer kaplayan bir tasarımla sunulacak. Yarı saydam menülerin eklenmesiyle birlikte, kullanıcıların ekranın arkasındaki canlı görüntüyü daha fazla görmek mümkün olacak. Bu yeni tasarım, özellikle fotoğraf ve video modları arasındaki geçişleri daha rahat hale getirecek.

Kamera uygulamasında kullanıcılar, Fotoğraf ve Video modları arasında rahatça geçiş yapabilecek. Bu geçişler, menülere dokunarak aktif hale getirilen yeni ek kontrol seçenekleriyle tamamlanacak. Fotoğraf moduna geçtiğinizde, derinlik ayarları, portre modu, fotoğraf stillerini uygulama gibi seçeneklere erişim sağlanacak. Panoramik çekim yapabilme ve uzamsal video kaydetme gibi özellikler de Fotoğraf modunun içeriğine dahil olacak. Video modunda ise, kullanıcılar çözünürlük ve kare hızını değiştirmenin yanı sıra daha profesyonel çekimler yapmak için gerekli diğer ayarlara da kolayca ulaşabilecekler.

Ekranın üst kısmında ise flaş ve Canlı Fotoğraflar gibi sık kullanılan temel işlevlerin kontrolleri yer alacak. Böylece kullanıcılar, en çok ihtiyaç duydukları ayarları doğrudan erişebilecek. Yeni tasarımda, özellikle video kaydı sırasında çözünürlük ve kare hızının değiştirilebilmesi, daha çeşitli çekim senaryoları için kullanıcılara esneklik sunacak.

Yarı saydam menüler, Apple’ın hem kullanıcı deneyimini geliştirme hem de görsel tasarımı sadeleştirme isteğini ortaya koyuyor. Ancak, daha önce de iOS 18 ile visionOS benzeri bir yeniden tasarım beklenmişti, ancak bu gerçekleşmemişti. Bu nedenle, iOS 19’a dair paylaşılan ekran görüntülerinin de ne kadar gerçekçi olduğunu şu an için söylemek zor. Ancak bu tasarım öğelerinin, Apple’ın mevcut uygulama ve hizmetlerinde kullanılan yeniliklerin bir parçası olabileceği ve bu unsurların yakında iOS 19’a dahil olacağı öngörülüyor.

Kesintisiz çalışabilen yenilenebilir enerji projesi duyuruldu!

Birleşik Arap Emirlikleri, güneş enerjisi üretimi ve depolamasını entegre eden devasa bir yenilenebilir enerji projesi duyurarak enerji sektöründe çığır açtı. Abu Dabi Sürdürülebilirlik Haftası (ADSW) kapsamında tanıtılan bu proje, dünyanın ilk kesintisiz yenilenebilir enerji sağlayabilen sistemlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Projenin günlük kapasitesi, 1 gigawatt (GW) kesintisiz enerji sağlayabilecek şekilde tasarlanmış durumda ve bu, dünya genelinde sürdürülebilir enerji hedeflerinde önemli bir kilometre taşı olarak değerlendiriliyor.

Kesintisiz çalışabilen yenilenebilir enerji projesi görücüye çıktı

Projede 5.2 GW gücünde güneş enerjisi üretim kapasitesine sahip bir santral ile 19 gigawatt-saatlik (GWh) bir batarya enerji depolama sistemi (BESS) entegre edilmiş. Bu teknoloji, yenilenebilir enerjinin sürekliliğini sağlamak amacıyla özel olarak geliştirildi. Enerji depolama alanında lider konumdaki CATL, batarya sistemini TENER teknolojisiyle sağlarken, güneş panelleri Jinko Solar ve JA Solar gibi sektörün önde gelen firmalarından temin edilecek. 19 GWh’lik depolama kapasitesi, güneş enerjisinin doğası gereği kesintili olma sorununu aşarak sürekli olarak şebekeye enerji aktarımını mümkün kılıyor.

Kesintisiz çalışabilen yenilenebilir enerji projesi görücüye çıktı.

EWEC CEO’su Othman Al Ali, bu projeyle Abu Dabi’nin sürdürülebilir enerji gelişimi ve inovasyonda küresel ölçekte yeni bir standart belirlediğini vurguladı. Ayrıca projenin, yapay zeka ve ileri teknoloji gibi kritik endüstrilere kesintisiz enerji sağlayarak, enerji güvenliğini ve sürdürülebilirliği garanti altına alacağını belirtti. Projenin teknolojik inovasyonlarla hem enerji sektöründe hem de diğer endüstrilerde önemli bir dönüşüme öncülük etmesi bekleniyor.

Henüz projenin maliyeti veya devreye alınacağı kesin tarih açıklanmasa da 10 bin kişilik yeni istihdam yaratacağı bildirildi. Bu ölçekli bir girişim, Birleşik Arap Emirlikleri’nin sürdürülebilir enerji alanındaki liderlik rolünü pekiştiren bir adım olarak değerlendiriliyor.

Avrupa Birliği, X platformuna yönelik soruşturmayı hızlandırdı!

0

Avrupa Komisyonu, Elon Musk‘ın sahibi olduğu X platformuna yönelik soruşturmasını, Dijital Hizmetler Yasası’na (DSA) uyumluluk çerçevesinde yoğunlaştırmış durumda. Komisyon, X’in içerik önerilerinde kullanılan tavsiye sistemine ilişkin belgeleri 15 Şubat 2025’e kadar sunmasını talep etti. Avrupa Birliği, özellikle bu algoritmaların kullanıcı davranışını nasıl etkilediğini, belirli görüşleri ön plana çıkarıp çıkarmadığını ve diğer görüşleri gölgeleme ihtimalini incelemek istiyor. Komisyon, X’in adil seçimler ve ifade özgürlüğü üzerinde bir risk oluşturup oluşturmadığını değerlendirmek adına, sistemin teknik detaylarına erişim talebinde de bulundu.

Avrupa Birliği, X platformuna yönelik soruşturmayı yoğunlaştırıyor

AB’nin Dijital Hizmetler Yasası gereğince teknoloji platformlarının şeffaflık yükümlülüklerine uyması beklenirken, X’in tavsiye algoritmalarının tasarımı ve gelecekteki değişikliklerine yönelik bilgilerin saklanması zorunluluğu getirilmiş durumda. Komisyon, bu adımı seçim güvenliği ve platform şeffaflığını artırmak amacıyla attığını belirtiyor.

Avrupa Birliği, X platformuna yönelik soruşturmayı yoğunlaştırıyor.

Soruşturmanın siyasi boyutu da dikkat çekiyor. Musk’ın, Almanya’da aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif Partisi’ni (AfD) ve İngiltere’de sağcı Reform Partisi’ni desteklediği iddiaları, birçok Avrupa siyasetçisi tarafından seçimlere müdahale olarak değerlendirildi. Musk, bu eleştirilerin ifade özgürlüğüne yönelik bir hakaret olduğunu savunarak, kendi düşüncelerini dile getirmekle sınırlı olduğunu ifade etti. Öte yandan, Avrupa Komisyonu, Musk’ın siyasetçilerle etkileşimde bulunma hakkını kabul etmekle birlikte, platform algoritmalarının siyasi tarafsızlığını sorgulamakta kararlı.

Bu gelişmeler, Musk’ın Avrupa siyasetiyle artan etkileşimi ve X’in dijital düzenlemelere uyumu konularını tartışmaya açarken, gelecekte alınacak kararların hem platformun itibarını hem de kullanıcıları etkileyebileceği vurgulanıyor.

Android 16, tabletlerin çoklu görev yeteneklerini geliştirecek!

0

Android 16, özellikle tabletler ve katlanabilir cihazlar için çoklu görev deneyimini önemli ölçüde iyileştirecek yeni bir özellik sunmayı hedefliyor. Şu anda ikinci geliştirici sürümü yayınlanmış olan Android 16 işletim sisteminde, bu yeteneğin varlığına dair ipuçları keşfedildi. Söz konusu özellik, OnePlus’ın “Open Canvas” adıyla tanıttığı çoklu görev yaklaşımını andırıyor. OnePlus Open modeliyle sunulan bu sistem, kullanıcıların üç uygulamayı etkili bir şekilde kullanabilmesini sağlıyordu.

Android 16, tabletlerin çoklu görev yeteneklerini geliştiriyor

Bu yeni çoklu görev yöntemiyle ekranın %90’lık kısmı iki uygulama tarafından paylaşılırken, üçüncü uygulama ekranın %10’unu kaplayarak kolay bir geçiş imkanı sunuyor. Kullanıcılar, bir uygulamayı ön plana getirdiğinde diğer iki uygulama alan daraltarak kullanım kolaylığını sürdürüyor.

Android 16, tabletlerin çoklu görev yeteneklerini geliştiriyor.

Uygulamalar arasında geçiş yapmak, görev çubuğundan sürükleyerek yeni bir uygulama eklemek ya da yerlerini değiştirmek son derece pratik. Üstelik, dört parmakla sıkıştırma hareketi sayesinde tüm açık uygulamalar aynı anda görüntülenebiliyor. Bu, diğer Android cihazlarda görülen sınırlı alan nedeniyle verimli olamayan çoklu görev çözümüne kıyasla büyük bir avantaj sağlıyor.

Ancak, OnePlus’ın Open Canvas sistemi tescilli olduğu için yalnızca şirketin cihazlarında kullanılabiliyor. Android 16 ise, bu özelliğin benzer bir versiyonunu genel Android ekosistemine entegre ederek tüm cihazlara getirmeyi hedefliyor gibi görünüyor. Android Authority tarafından keşfedilen ve etkinleştirilen bu özelliğin henüz tam işlevsel olmamasına rağmen, Google’ın bu alandaki çalışmalarının kullanıcı deneyimini yeni bir boyuta taşıyabileceği belirtiliyor. Özellikle büyük ekranlı cihazlar için düşünülen bu güncelleme, tabletlerin ve katlanabilir telefonların verimliliğini artıracak gibi görünüyor.

Dünyanın en büyük araç taşıyan gemisi faaliyete geçti!

0

BYD, otomotiv sektöründe küresel genişleme stratejisinin bir parçası olarak denizcilik alanındaki yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Şirketin dördüncü ro-ro gemisi olan BYD Shenzen, resmen hizmete girdi ve 9200 araç kapasitesiyle dünyanın en büyük araç taşıyan gemisi unvanını elde etti.

Dünyanın en büyük araç taşıyan gemisi resmen hizmete başladı

Bu devasa gemi, BYD’nin son yıllarda gösterdiği büyümenin somut bir kanıtı olarak dikkat çekiyor. Şirket, 2024 yılında otomobil satışlarını %40 oranında artırarak toplam 4,25 milyon araca ulaştı ve bu başarı, yeni gemilerle lojistik kapasitesinin güçlendirilmesini daha da önemli hale getirdi.

Dünyanın en büyük araç taşıyan gemisi resmen hizmete başladı.

BYD, 2024’ten itibaren biri BYD Explorer No 1 olmak üzere dört ro-ro gemisini denize indirdi. İlk gemi Ocak 2024’te faaliyete geçti ve o zamandan bu yana Avrupa’nın İspanya ve Almanya gibi ülkeleri ile Brezilya arasında yoğun taşıma faaliyetleri gerçekleştirdi. Bu gemiyi, her biri 7000 araç taşıma kapasitesine sahip BYD Changzhou ve BYD Hefei izledi. Ancak BYD Shenzen, diğerlerinden farklı olarak 9200 araç taşıyabilen, hem kapasite hem de teknoloji açısından yeni bir seviyeyi temsil ediyor.

219 metre uzunluğa ve 37,7 metre genişliğe sahip olan BYD Shenzen, 18,5 knot hızında seyahat edebilme yeteneğine sahip. Gemi, yalnızca kapasitesiyle değil, çevreci teknolojileriyle de öne çıkıyor. Çift yakıtlı LNG sistemiyle çalışan BYD Shenzen, BYD’nin kutu tipi batarya paketleri ve şaft-kayış jeneratörleriyle donatılmış olup, şirketin en çevre dostu gemisi olarak ön plana çıkıyor. Bu yeni nesil gemi, BYD’nin global pazarlardaki konumunu daha da sağlamlaştırırken, sürdürülebilirlik hedeflerine uygun adımlar atmaya devam ettiğini de gösteriyor.

Yapay zeka, insan ömrünü uzatmaya çok yaklaştı!

0

Son yıllarda yapay zekanın insan hayatına etkisi gözle görülür şekilde artarken, OpenAI tarafından geliştirilen GPT-4b modeli insan ömrünü uzatmada devrim niteliğinde bir adım atıyor. Retro Biosciences ile gerçekleştirilen iş birliği, yapay zeka ve biyoteknolojiyi birleştirerek yaşlanmayı yavaşlatmayı ve hatta geriye çevirmeyi hedefliyor.

Yapay zeka, insan ömrünü uzatmaya çok yakın

OpenAI CEO’su Sam Altman’ın kişisel olarak projeye 180 milyon dolar yatırım yapması, bu girişimin ne kadar ciddiye alındığını gözler önüne seriyor. Altman’ın desteği sayesinde Retro Biosciences, 10 yıl boyunca operasyonlarını sürdürebilecek ve yaşlanmayı geciktirme hedefindeki ilk somut kanıtlara ulaşmaya odaklanabilecek.

Yapay zeka, insan ömrünü uzatmaya çok yakın.

GPT-4b, özellikle Yamanaka faktörleri adı verilen ve hücrelerin yeniden programlanarak kök hücrelere dönüşmesini sağlayan proteinler üzerinde yoğunlaşıyor. Bu faktörler, yaşlanmaya bağlı hastalıkların tedavisinde ve organ yenileme süreçlerinde umut vadediyor. Yapay zeka, protein dizilimlerini analiz edip optimize ederek Yamanaka faktörlerinin etkinliğini tam 50 kat artırmayı başardı. Bu ilerleme, hücresel yenilenme süreçlerini hızlandırabilir ve yaşlanmaya bağlı dejeneratif hastalıkları önlemede yeni tedavi yöntemlerinin yolunu açabilir. Laboratuvar testlerinde alınan olumlu sonuçların ilerleyen dönemlerde bilimsel yayınlarla paylaşılması bekleniyor.

Bu projede, Google’ın AlphaFold girişimiyle elde edilen protein yapısı tahmin yetenekleri, GPT-4b’nin geliştirilmiş analiz kapasitesiyle daha da ileri taşınıyor. GPT-4b sadece protein yapısını tahmin etmekle kalmayıp, amino asit dizilimlerini optimize ederek bu proteinlerin işlevselliğini artırıyor. Harvard Üniversitesi’nden uzmanlar, bu tür yeniliklerin karmaşık biyolojik sorunların çözümünde büyük bir potansiyele sahip olduğunu ifade ediyor. Projenin sonuçları, bilim dünyasında yaşlanma süreçlerinin anlaşılması ve önlenmesinde yeni bir çağın başlangıcını işaret edebilir. Yalnızca on yıl içerisinde insan ömrünü 10 yıl uzatmayı hedefleyen bu girişim, geleceğin tıbbını şekillendirebilecek bir öneme sahip.

Eski OpenAI yöneticisi, yeni yapay zeka girişimiyle geliyor!

OpenAI‘da teknoloji direktörü olarak görev yapan Mira Murati, bu rolünden ayrılarak kendi yapay zeka girişimini hayata geçirmek üzere çalışmalarına başladı. Murati’nin bu yeni projesi, genel amaçlı yapay zeka araştırmalarına odaklanırken, gelişim aşamasında olmasına rağmen sektörün önemli isimlerini şimdiden çekmeyi başardı.

Eski OpenAI yöneticisi, yeni yapay zeka girişimiyle karşımıza çıkacak

Ekibine katılanlar arasında, OpenAI’da özel projeler başkanı olarak görev yapmış Jonathan Lachman gibi deneyimli isimler yer alıyor. Ayrıca, OpenAI, Google DeepMind ve Character AI gibi prestijli yapay zeka firmalarından araştırmacılar ve mühendisler bu yeni girişime ilgi göstermeye başladı.

Eski OpenAI yöneticisi, yeni yapay zeka girişimiyle karşımıza çıkacak.
Eski OpenAI yöneticisi, yeni yapay zeka girişimi kuruyor.

Mira Murati, Eylül 2023’te OpenAI’dan ayrılmadan önce geçici olarak CEO görevini üstlenmiş ve bu süreçte şirketin yönetim krizini yönlendirmeye yardımcı olmuştu. OpenAI CEO’su Sam Altman’ın sürpriz bir şekilde görevden alınmasıyla başlayan ve Altman’ın toplu işten çıkarma tehdidinin ardından tekrar CEO olarak atanmasıyla sonuçlanan çalkantılı dönemde, Murati kritik bir rol üstlenmişti. Bu deneyimler, Murati’nin liderlik becerilerini daha da pekiştirmiş görünüyor.

Henüz ismi açıklanmayan bu yeni girişim, yapay zeka sektöründeki rekabetin giderek kızıştığı bir dönemde sahneye çıkıyor. İlk aşamalarında olmasına rağmen, Murati’nin vizyonunun ve deneyiminin, bu girişimi kısa sürede önemli bir konuma taşıyabileceği öngörülüyor. Yapay zeka teknolojilerinin sınırlarını zorlamayı hedefleyen bu yeni projede ilerleyen dönemde nasıl yeniliklerin ortaya çıkacağını görmek heyecan verici olacak.

Gen terapisi, kalpteki doku hasarını onarabilecek!

0

Kalp krizi sonrası ortaya çıkan doku hasarlarını onarabilen bir gen terapisi, Hollanda’daki Hubrecht Enstitüsü’nden araştırmacılar tarafından geliştirildi. Bu yenilikçi çalışmanın temelinde, zebra balıklarının hasarlı kalp dokusunu hızla yenileyebilme yeteneği yatıyor. Zebra balıkları, Hmga1 adı verilen bir proteini kullanarak hasarlı kalp dokusunu yalnızca 60 gün içerisinde eski haline getirebiliyor. Bilim insanları bu olağanüstü yenilenme mekanizmasını inceleyerek tedaviyi memeli organizmalara uyarlama potansiyelini ortaya çıkardı.

Gen terapisi, kalpteki doku hasarını onarabilir

Araştırmacılar, zebra balıklarındaki bu yenilenme sürecini fareler üzerinde test etti. Hmga1 proteini, bir virüs vektörü yardımıyla hasarlı kalp dokusuna iletildi ve sonuçlar son derece umut vericiydi. Hasar görmüş bölgelerdeki kalp kası hücreleri yeniden bölünmeye ve büyümeye başlarken, kalp fonksiyonlarında belirgin iyileşmeler kaydedildi. En önemli noktalardan biri, tedavinin yalnızca hasarlı dokuları hedeflemesi ve sağlıklı dokuda herhangi bir anormal büyüme ya da istenmeyen yan etki yaratmaması oldu.

Gen terapisi, kalpteki doku hasarını onarabilir.

Bu çalışmanın bilimsel değeri, insanlarda da bulunan Hmga1 geninin aslında embriyonik dönemde aktif olup doğumdan sonra kapanmış olması gerçeğinde yatıyor. Araştırmacılar, bu “uyuyan” geni yeniden aktifleştirerek kalp krizine bağlı hasarların etkili bir şekilde onarılabileceğini düşünüyor. Şimdiye kadar yapılan deneyler, gen terapisinin güvenli ve seçici etkisini vurguluyor. Ekip, insan kalp kası hücreleri üzerinde yapılacak ileri deneylerle bu yöntemin klinik uygulamalarını değerlendirmeye hazırlanıyor.

Bu buluş, kalp krizinden muzdarip milyonlarca insan için çığır açıcı bir tedavi yöntemi sunabilir ve modern tıbbın önemli bir sorununu çözme yolunda kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Alman kasabası, güneşten ısınmaya geçecek!

Almanya’nın Bracht kasabası, yenilenebilir enerji kullanımını artırmak amacıyla güneş enerjisinden yıl boyu ısınma sağlamayı hedefliyor. Bu projede, toplamda 180 binanın ısıtılması için kullanılan güneş enerjisi ile sağlanan 80 °C civarında sıcak su temin edilecek. Fosil yakıtlardan uzaklaşmayı amaçlayan kasaba, bu projenin sürdürülebilirliğini sağlamak için sıcak suyun depolanması ve dağıtımı konusunda ileri teknolojiler kullanacak.

Alman kasabası, güneşten ısınmaya geçiyor

Bracht’taki bu sistemde, yaz boyunca güneş enerjisi ile ısıtılan su, 14 metre derinliğinde ve 27.000 metreküplük bir çukurda depolanacak. Çukurun yapımı, su geçirmez dayanıklı geomembran ile kaplanarak sağlanacak, ve sistemin yüksek verimliliği, toprakla doğal izolasyona da dayanarak sıcak suyun depolanmasını sürdürebilecek.

Almanya'daki Brach kasabası, güneşten ısınmaya geçiyor.

Yaz aylarında 90°C’ye kadar ısınan su, kışa kadar bu derin çukurda tutulacak ve gerektiğinde ısı pompaları devreye girerek suyu 30°C’ye kadar düşürecek. Isı kaybı, zaman içinde azalacak.

Kasabanın merkezi ısıtma sistemi, yıl boyu ihtiyaç duyulan enerjinin %70’ini güneş enerjisinden, %20’sini biyokütleden ve %10’unu ısı pompalarından elde edecek. Ayrıca, aşırı soğuk havalarda devreye girecek bir biyokütle kazanı da kurulacak. Projenin toplam maliyeti yaklaşık 16,5 milyon Euro olacak. Bu yatırım, enerji üretim ve dağıtımına yapılan harcamanın yanı sıra, ısı depolama sistemi olan PTES için de önemli bir bütçe ayırıyor. Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yanıtlarınızı aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle kolayca paylaşabilirsiniz.