Avrupa Birliği, içten yanmalı motor yasağını iptal edecek mi?

Avrupa Birliği, 2035 yılı itibariyle içten yanmalı motora sahip araçların satışını yasaklamayı planlıyor, ancak bu yasak karşısında giderek daha fazla tepki yükseliyor. Bazı otomobil üreticileri ve hükümetler, AB Komisyonu’nun bu konuda aceleci davrandığını savunuyor. Avrupa Parlamentosu’nun en büyük siyasi grubu olan Avrupa Halk Partisi (EPP), Brüksel’deki yetkililere bu kararlarını yeniden gözden geçirmeleri için baskı yapıyor.

Avrupa Birliği, içten yanmalı motor yasağını iptal edebilir!

EPP’nin yayımladığı bir taslak belgeye göre, 2035 sonrası dönemde içten yanmalı motorların alternatif yakıtlarla hayatta kalmasını talep ediyor. Ayrıca, hibrit araçların 2035 sonrası dönemde de satışının devam etmesi gerektiği vurgulanıyor. Avrupa’da, elektrikli araçlara yönelik talebin azalmasıyla birlikte üreticiler, bu geçiş sürecinde hibrit araçlara yöneliyor ve elektrikli araç üretim planlarını ertelemeye başlıyor.

Avrupa Birliği, içten yanmalı motor yasağını iptal edebilir!

EPP, yeni emisyon düzenlemelerinin 2027 yılına kadar ertelenmesini de istiyor. Bu şekilde, şirketlerin ağır cezalardan korunmasını hedefliyorlar. 2025 yılı itibariyle yürürlüğe girecek olan emisyon düzenlemeleri, mevcut filo ortalamasını 115,1 g/km’den 93,6 g/km’ye düşürmeyi amaçlıyor. Ancak otomobil üreticileri, filo emisyon hedefini aşan her bir gram için 95 euro ceza ödemek zorunda kalacak ve bu ceza her bir araç için uygulanacak. Bu durum, büyük otomobil üreticileri için hızla artan mali yükümlülükler oluşturuyor. Örneğin, Renault CEO’su Luca de Meo, sektörün önümüzdeki yıl yalnızca emisyon cezalarına 15 milyar euro ödeyebileceğini hesapladığını belirtiyor.

EPP, Avrupa Komisyonu’nda önemli bir etkiye sahip. Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen de dahil olmak üzere, Avrupa Komisyonu’nun 27 üyesinin çoğunluğu bu gruptan geliyor. Bu durum, EPP’nin karar değişikliği taleplerinin etkili olabileceğini gösteriyor.

Microsoft, iPhone ve Windows arasında dosya paylaşımını kolaylaştıracak!

0

Microsoft, iPhone ve Windows PC arasında dosya paylaşımını daha kolay hale getirecek yeni bir özelliği duyurdu. Bu özellik, Apple’ın AirDrop teknolojisine benzer bir şekilde çalışarak, iPhone ve Windows PC kullanıcılarının dosya aktarımını hızlandırmayı amaçlıyor. Şu anda, bu yenilik yalnızca Windows Insider programına kayıtlı kullanıcılara sunulan Phone Link uygulamasının beta sürümünde test ediliyor. Bu özellik, Windows kullanıcılarının iPhone’daki dosyaları hızlı bir şekilde bilgisayarlarına aktarmasını ve tam tersine bilgisayardan iPhone’a dosya göndermesini sağlıyor.

Microsoft, iPhone ve Windows arasında dosya paylaşımını kolaylaştırıyor

iPhone’dan PC’ye dosya göndermek isteyen kullanıcılar, öncelikle paylaşmak istedikleri dosyaya gitmeli, ardından paylaşım simgesine tıklamalıdır. Bu simgeye tıklayarak, kullanıcılar “Windows Bağlantısı” seçeneğini seçebilecekler. Ardından, dosyayı gönderecekleri bilgisayarın seçilmesi gerekiyor. Bilgisayarlar arasında yapılan bu dosya aktarımı, kullanıcıların hem hız hem de kullanım kolaylığı açısından önemli bir avantaj sağlayacak.

Microsoft, iPhone ve Windows arasında dosya paylaşımını kolaylaştırıyor.
Microsoft, iPhone ve Windows arasında dosya paylaşımını kolaylaştırıyor.

PC’den iPhone’a dosya aktarmak içinse, kullanıcılar bilgisayarlarındaki dosyaya sağ tıklayıp “Telefonum” seçeneğini seçmelidir. Bu işlem, iPhone’a dosya göndermeyi basit ve hızlı bir hale getiriyor. Böylece, farklı cihazlar arasında dosya paylaşımı yapmak daha az zaman alacak ve karmaşık adımlar gerektirmeyecek.

Bu özelliği kullanabilmek için, Windows PC’nin ve iPhone’un belirli şartları sağlaması gerekiyor. iPhone’daki Windows Bağlantısı ve Telefon Bağlantısı uygulamalarının en son sürüme güncellenmesi ve cihazda iOS 16 sürümünün bulunması gerekiyor. Bu güncellemeler, uygulamaların sorunsuz çalışabilmesi için önemli bir rol oynuyor.

Microsoft, bu özelliği şu an için yalnızca Windows Insider programına katılan kullanıcılarla test ediyor. Ancak, 2025 yılına kadar tüm Windows PC kullanıcılarının bu özellikten yararlanması bekleniyor. Bu yenilik, özellikle farklı cihazları kullanan kişiler için dosya aktarımını daha verimli hale getirecek ve kullanıcı deneyimini geliştirecek.

Elon Musk, 400 milyar doları aşan servetiyle tarihe geçti!

Elon Musk, 400 milyar dolarlık serveti aşarak tarihe geçti ve bu başarıya ulaşan ilk kişi oldu. Bloomberg Milyarderler Endeksi’ne göre, Musk’ın serveti son dönemde büyük bir artış gösterdi ve 439,2 milyar dolara çıktı. Bu muazzam artış, özellikle Musk’ın sahip olduğu SpaceX’in değerinin özel bir hisse satışıyla 350 milyar dolara ulaşmasıyla ilişkilendiriliyor. Musk, SpaceX’teki %42’lik hissesiyle büyük bir paya sahip ve bu şirketin değeri, onun servetindeki büyümenin temel etkenlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Elon Musk, 400 milyar doları aşan servetiyle rekor kırdı

Tesla’nın hisselerindeki büyük artış, Musk’ın servetindeki artışı tetikleyen en önemli faktörlerden biri oldu. Tesla’nın hisse fiyatları, ABD seçimleri öncesinde artan beklentilerle önemli bir yükseliş gösterdi. Donald Trump’ın sürücüsüz araçların piyasaya sürülmesini kolaylaştıracağı ve elektrikli araç teşviklerini Tesla’ya avantaj sağlayacak şekilde yeniden düzenleyeceği yönündeki haberler, Tesla’ya olan güveni artırdı. Bu da, Tesla hisselerinin yaklaşık %65 oranında değer kazanmasına yol açtı. Bu artış, Musk’ın servetini önemli ölçüde yükselterek onu yeniden dünyanın en zengin kişisi yaptı.

Musk, 2023 yılı itibariyle Tesla’nın hisse senedi fiyatlarındaki dalgalanmalara rağmen, servetindeki büyük artışı sürdürüyor. Tesla’nın yanı sıra, Musk’ın sahip olduğu diğer şirketlerden biri olan SpaceX’in de büyük bir değere sahip olması, onun servetini pekiştiren unsurlar arasında yer alıyor. SpaceX, özellikle uzay keşifleri ve ticari uzay yolculuğu konusundaki başarısıyla dikkat çekiyor ve bu şirketin sürekli olarak yeni anlaşmalar ve finansmanlar elde etmesi, Musk’ın servetinin büyümesine katkı sağlıyor.

Öte yandan, Musk’ın serveti sadece Tesla ve SpaceX’in değer artışıyla sınırlı değil. Musk’ın sahip olduğu başka projeler ve yatırımlar, onun finansal gücünü artıran bir başka faktör. Ancak Tesla ve SpaceX’in gösterdiği büyük büyüme, onun milyarderler sıralamasındaki zirveyi korumasında başlıca etkendir.

Forbes’un farklı bir milyarderler endeksine göre ise, Musk’ın net serveti 369 milyar dolar civarında tahmin ediliyor. Musk, şu anda en zengin kişi olarak birinci sırada yer alırken, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos ikinci sırada, Oracle’ın kurucusu Larry Ellison ise üçüncü sırada bulunuyor. Bu üç milyarder arasındaki servet farkı, teknoloji sektöründeki başarılarının yanı sıra, yatırım stratejilerinin de ne kadar etkili olduğunu gösteriyor.

Sonuç olarak, Elon Musk’ın 400 milyar doları aşan serveti, teknoloji ve uzay endüstrisindeki yenilikçi yatırımlarının bir sonucu olarak tarihe geçti. Bu başarı, sadece Tesla ve SpaceX gibi dev şirketlerin başarısı değil, aynı zamanda Musk’ın geleceğe dönük yatırımlarının ve vizyonunun da bir yansıması olarak dikkat çekiyor.

Oyunlar pahalılaşıyor, oyuncular izlemeye geçiyor

Son dönemde oyun sektörü çok büyük bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Oyun konsollarının ve bu konsollara özel oyunların şekillendirdiği rekabet alanı, yerini hızla abonelik servislerine ve PC oyunculuğuna bırakıyor. Microsoft’un Game Pass’i ve Sony’nin PlayStation Plus’ı gibi servisler, artık konsolların önüne geçmiş durumda. Oyunlar pahalılaşıyor, bu da oyuncuların abonelik servislerine yönelmesine neden oluyor.

Bu değişim, sadece oyun oynama alışkanlıklarını değil, oyuncu kitlesini de etkiliyor. MIDiA Research’ün yayımladığı yeni bir rapor, oyuncuların oyun oynayarak geçirdiği sürenin azalırken, oyun videoları izlemeye ayırdığı sürenin artıştığını ortaya koyuyor.

Oyuncular oynamaktan çok izliyor

MIDiA Research’ün 17 sayfalık raporuna göre, ortalama bir oyuncu haftada yaklaşık 16 saatini bu hobiye ayırıyor. Ancak bu sürenin yalnızca 7,4 saatini oyun oynayarak geçiriyorlar. Buna karşın, oyunlarla ilgili videolar izlemeye ayırdıkları süre 8,5 saate ulaşıyor. Peki neden oyunlar pahalılaşıyor?

Araştırma, farklı yaş grupları ve ülkelerden oyuncularla yapılırken, bu trendin sadece gençlerin Twitch ve YouTube kullanımı ile açıklanamayacağını vurguluyor. Ekonomik sebepler de bu değişimde büyük rol oynuyor. Artan oyun fiyatları ve azalan alım gücü, oyuncuların oyunları bizzat oynamak yerine videoları ve yayınları izleyerek yetinmesine yol açıyor. Bu da bize oyunlar pahalılaşıyor sorununun ciddiyetini gösteriyor.

Twitch ve YouTube, oyun sektörü için rakibe dönüştü

Twitch ve YouTube gibi platformlar, önceleri oyun şirketleri için birer tanıtım aracıyken, bugün artık oyuncuların vaktini çalan bir rakip ve aynı zamanda potansiyel bir gelir kapısı haline geldi. Bazı stüdyolar, bu yayınları kendi kontrolü altına almayı hedefliyor. Nintendo’nun, oyunlarıyla ilgili videoların sadece kendi onayladığı platformlarda paylaşılmasına izin vermesi bu yöndeki ilk adımlardan biriydi. Ancak bu strateji şimdilik başarılı olmadı.

Artan oyun maliyetleri alarm veriyor

Oyun oynamaya ayrılan sürenin azalmasının bir diğer nedeni de oyun yapım maliyetlerinin artması. Eski PlayStation patronu Shawn Layden’a göre, her yeni jenerasyonla birlikte oyun yapma maliyetleri katlanarak artıyor. PS1 döneminde 1 milyon dolara yapılan bir oyun, PS4 döneminde 150 milyon dolara kadar yükseliyor. Layden, PS5 döneminde AAA bir oyunun maliyetinin 300-350 milyon dolara ulaştığını belirtiyor. Bu maliyetlerin daha da artmasının sürdürülemez olduğuna dikkat çekiyor.

Maliyetlerin artması, oyun fiyatlarının da doğal sınırlarını aşmasına neden oluyor. Bu da stüdyoların risk almaktan kaçınmasına ve finansal krizlere sürüklenmesine yol açıyor. Oyunlar pahalılaşıyor, bu yüzden stüdyolar daha az risk alıyor.

Kısa oyunlar yeni trend olabilir

Layden’a göre oyun sektörü bu yeni gerçekliğe uyum sağlamak zorunda. 100 saatlik devasa oyunlar yapmak yerine daha kısa süreli ve odaklanmış oyunlar geliştirilmesi finansal olarak daha mantıklı. Veriler de bu öneriyi destekliyor: Oyuncuların çoğu uzun oyunları yarıda bırakıyor.

Konsolların önemi azalıyor

Tüm bu gelişmeler, Sony ve Microsoft gibi devlerin neden konsollardan ziyade Game Pass ve PlayStation Plus gibi abonelik servislerine odaklandığını gösteriyor. Konsolların donanım tarafında önemli bir ilerleme kaydetmesi şu an için pek olası görünmüyorSektörün geleceği, daha kısa oyunlar ve daha ekonomik çözümler etrafında şekillenecek gibi duruyor.

Honda’dan 2030 için iddialı katı hal batarya planı: 1000 kilometre menzil olacak

Japon otomotiv devi Honda, elektrikli araçların geleceğinde çığır açacak yeni nesil katı hal batarya teknolojisi üzerinde çalışmalara hız verdi. Şirket, geçtiğimiz haftalarda tanıttığı yeni üretim hattıyla, 2030 yılında piyasaya sunmayı planladığı bataryaların ilk ipuçlarını verdi. Ancak bu yenilikçi teknoloji için çözülmesi gereken ciddi üretim engelleri bulunuyor. Honda’dan 2030 yılına kadar önemli yenilikler bekleniyor.

1000 kilometre menzil vadediyor

Honda, geliştirdiği katı hal bataryalar ile donatılmış elektrikli araçların 2030 yılına kadar tek şarjla 1000 kilometre menzil sunacağını açıkladı. Bu menzil değerinin 2040 yılına kadar 1250 kilometreye kadar çıkması hedefleniyor. Bu alandaki rekabet hızla artarken, kısa süre önce Çinli üretici Chery1500 kilometre menzil hedefini duyurmuştu. Görünen o ki, katı hal bataryalar ile menzil standardı artık 1000 kilometrenin üzerine çıkacak. Honda’dan 2030 hedefleri aynı zamanda bu gelişmelere dayanıyor.

Katı hal bataryaların avantajları

Honda’nın yeni nesil katı hal bataryaları, geleneksel sıvı elektrolitli lityum iyon bataryalara kıyasla önemli avantajlar sunuyor:

  • %50 daha küçük,
  • %35 daha hafif,
  • %25 daha düşük üretim maliyeti.

Ayrıca, bu bataryaların daha güvenli olduğu ve daha yüksek şarj hızlarına olanak tanıyacağı belirtiliyor. 2040 itibarıyla boyut, ağırlık ve maliyet konularında daha da ilerleme kaydedileceği öngörülüyor.

Honda yetkilileri, katı hal bataryaları seri üretime hazır hale getirmek için ciddi engellerle karşı karşıya olduklarını açıkladı. En büyük sorun, şu anki prototip hücrelerin boyutunun olması gerekenden 100 kat küçük olması. Honda’dan 2030 için yapılan açıklamada, “Bu yüzden, boyut ve seri üretimle ilgili sorunları en kısa sürede belirleyip çözmek için bu pilot hattı oluşturduk. Prototip bataryamızı büyütüp seri üretime nasıl geçireceğimizi araştırıyoruz,” ifadelerine yer verildi.

Diğer zorluklar ise üretim sürecine dayanıyor:

  • Seramik ayırıcıların kırılgan yapısı dendrit oluşumuna ve kısa devrelere neden olabiliyor.
  • Üretim sırasında tesisin nem seviyesinin düşük tutulması gerekiyor ki bu da yüksek enerji ve büyük ekipman ihtiyacı doğuruyor.

Yenilikçi üretim teknikleri

Honda, bu sorunların üstesinden gelebilmek için yenilikçi üretim yöntemleri geliştiriyor:

  • Rulo presleme tekniği ile elektrolitler eşit ve kompakt bir katman halinde sıkıştırılacak.
  • Sürekli karıştırma yöntemi, üretim hızını üç kat artıracak.
  • Kapsülleme yöntemi, nem seviyesini kontrol altına alırken enerji maliyetlerini azaltacak.

Honda, bu zorlukları aşarak elektrikli araç pazarında öncü olmayı hedefliyor. Eğer bu teknoloji planlandığı gibi ilerlerse, Honda’nın 2030’da katı hal bataryalı elektrikli araçlarıyla sektörde çığır açması bekleniyor.

X, Grok’un yapay zeka görsel aracı Aurora’yı geri çekti!

0

Elon Musk’ın liderliğindeki sosyal medya platformu X, kısa bir süre önce Grok yapay zeka sohbet robotu için sunduğu yeni görsel üreticisi Aurora’yı hızlı bir şekilde geri çekti. Aurora, kullanıcılarına oldukça gerçekçi görseller üretme imkanı sunan yeni bir araç olarak tanıtılmıştı ve bazı kullanıcılara Cumartesi günü sunulmuştu.

X, Grok’un yapay zeka görsel aracı Aurora’yı kısa sürede geri çekti

Ancak, bu özellik Grok’un model seçimi menüsünde “Grok 2 + Aurora (beta)” olarak yer aldıktan kısa bir süre sonra “Grok 2 + Flux (beta)” modeliyle değiştirildi. Aurora, Black Forest’ın Flux modelinin gelişmiş bir versiyonu olarak, özellikle spesifik görselleri üretme kapasitesine sahipti. Örneğin, Tesla araçlarının gerçekçi görselleri Aurora ile kolayca üretilebiliyordu.

X, Grok’un yapay zeka görsel aracı Aurora’yı kısa sürede geri çekti.

Ancak, Aurora’nın sunumu tartışmalara yol açtı. Görsel üretici, içerik sınırları konusunda bazı sorunlar yaşadı. Testler sırasında, araç, “kanlı bir Donald Trump görseli” üretme talebine yanıt verirken, çıplaklık içeren görselleri üretmeyi reddetti. Bu durum, Aurora’nın içerik sınırlamalarına dair bazı belirsizlikleri gündeme getirdi. Ayrıca, daha önceki Grok versiyonlarında yaşanan benzer içerik üretim sınırları tartışmalarıyla paralellik gösteriyor. Bu araçla oluşturulan görseller arasında, Elon Musk ve Sam Altman gibi tanınmış kişilerin yanı sıra, telif hakkı koruması altındaki karakterlerin görüntüleri de yer aldı. Bu, Aurora’nın telif hakkı ihlalleri konusunda herhangi bir sınırlama getirmediğini gösteriyor.

Elon Musk, Aurora’nın çok erken bir aşamada kullanıma sunulduğunu belirterek, aracın hızla gelişmeye devam edeceğini ifade etti. Ancak, araçtan çıkan bu tartışmalar ve içerik üretimindeki belirsizlikler, X’in bu aracı geri çekmesinin nedenleri arasında yer alıyor olabilir.

AMD Ryzen AI Max+ Pro 395 ortaya çıktı! İşte özellikleri

0

AMD‘nin yeni nesil Strix Halo serisinin amiral gemisi modeli Ryzen AI Max+ Pro 395, Geekbench veritabanında ortaya çıkarak dikkat çekici özellikleriyle gündeme geldi. Bu APU, taşınabilir cihazlar ve iş istasyonları için yüksek performanslı bir çözüm olarak konumlandırılıyor ve özellikle yapay zeka hızlandırma kapasitesiyle öne çıkıyor. Ryzen AI Max+ Pro 395, 16 Zen 5 çekirdeği ve 32 iş parçacığıyla geliyor. İşlemci, 3.0 GHz temel saat hızı ve 5.1 GHz’e kadar çıkan maksimum turbo frekansı ile yüksek işlem gücü sunuyor. Ayrıca 64 MB L3 ve 16 MB L2 önbelleğe sahip olmasıyla büyük bir bellek kapasitesi avantajı sağlıyor.

AMD Ryzen AI Max+ Pro 395 yine gündem oldu

Grafik tarafında, Radeon 8060S GPU ile RDNA 4 mimarisine dayalı grafik işleme gücü sunan bu model, Vulkan API testinde 67.004 puan alarak GeForce RTX 3050 seviyesini geride bıraktı. Testlerin erken donanım ve optimize edilmemiş sürücülerle yapıldığı göz önünde bulundurulursa, nihai performansın çok daha yüksek olacağı tahmin ediliyor. Ayrıca, 55W ila 130W arasında değişen TDP aralığı, taşınabilir cihazlar için esnek bir enerji tüketimi sağlıyor.

AMD Ryzen AI Max+ Pro 395 yine gündem oldu.
AMD Ryzen AI Max+ Pro 395 gündem oldu.

Ryzen AI Max+ Pro 395, Zen 5 mimarisiyle birlikte 40 RDNA 3+ hesaplama birimi, 256-bit LPDDR5X-8000 bellek denetleyicisi ve 16 PCIe Gen4 hattı gibi özelliklerle geliyor. Bunun yanı sıra, AMD’nin XDNA 2 motoruyla 60’a kadar AI TOPS (Yapay Zeka Operasyonları) performansı sağlayabiliyor. Bu da yapay zeka destekli görevler için büyük bir avantaj sunuyor.

2024’ün ikinci yarısında tanıtılması beklenen bu işlemci, Zen 5 tabanlı diğer AMD modelleriyle birlikte piyasaya sürülecek. Dizüstü bilgisayarlar, Mini PC’ler ve taşınabilir el cihazları gibi geniş bir ürün gamında yer alması beklenen Ryzen AI Max+ Pro 395, hem genel kullanıcılar hem de profesyoneller için performans ve yapay zeka entegrasyonunda yeni bir standart belirlemeye hazırlanıyor.

Apple Çin pazarında gücünü pekiştirdi

Apple, 2024 yılının üçüncü çeyreğinde küresel akıllı telefon pazarında üstünlüğünü bir kez daha kanıtladı. Özellikle Çin’de büyük bir satış başarısı yakalayan teknoloji devi, Apple Çin pazarında bu dönemde en çok satan 10 akıllı telefon modelinin yarısını kendi ürünleriyle doldurmayı başardı.

En çok satanlar listesinde iPhone 15 Pro Max zirvede yer alırken, onu sırasıyla iPhone 16 Pro MaxiPhone 16 ProiPhone 15 Pro ve iPhone 15 modelleri takip etti. Apple’ın bu başarısı, markanın Çin pazarındaki güçlü algısını ve kullanıcılarına yüksek kalite sunan ürünleriyle fark yarattığını bir kez daha gözler önüne serdi.

Yerel rakipler gölgeye düştü

Çin’in önde gelen akıllı telefon üreticileri Honor, Oppo, Xiaomi, Vivo ve Huawei, listede yer almayı başarsa da toplam pazar paylarında Apple’a yaklaşamadılar. Özellikle Huawei, geçmişteki üstün konumuna rağmen yalnızca Huawei Pura 70 modeliyle listede temsil edildi.

ABD’nin uyguladığı ticaret kısıtlamaları nedeniyle rekabet gücünü kaybeden Huawei, yüksek segmentte zemin kaybetmeye devam ediyor. Şirket, daha az güçlü yerel çipleri kullanmak zorunda kalırken, üst düzey cihaz kategorisinde Apple ile rekabet etmekte zorlanıyor.

Huawei, sadık kullanıcı kitlesi sayesinde yerel pazarda hâlâ bir destek buluyor. Pek çok Çinli tüketici, Huawei ürünlerini tercih ederek yerli teknolojiyi desteklemeyi ve dışa bağımlılığı azaltmayı hedefliyor.

Geçtiğimiz ay tanıtılan Mate 70 serisi, Huawei’nin tamamen kendi geliştirdiği HarmonyOS Next işletim sistemiyledikkat çekti. Android kodundan tamamen bağımsız olan bu işletim sistemi, iOS ve Android’e alternatif bir platform oluşturmayı hedefliyor. Mate 70 serisinin başlangıç fiyatı 756 dolar olarak açıklanırken, aynı etkinlikte katlanabilir Mate X6 modeli ve yapay zeka odaklı yeni özellikler de tanıtıldı.

Apple’ın Yükselişi ve Huawei’nin Geleceği

Apple, küresel akıllı telefon pazarındaki etkisini artırmaya devam ederken, Huawei’nin sektördeki geleceği belirsizliğini koruyor. Uzmanlar, şirketin teknolojik yenilikler ve küresel rekabette daha güçlü bir konum için stratejik adımlar atması gerektiğini vurguluyor.

Apple’ın yükselişi, Çin gibi rekabetin yoğun olduğu pazarlarda markanın ne kadar güçlü bir çekim gücüne sahip olduğunu gösteriyor. Huawei ise karşı karşıya olduğu zorluklara rağmen, yerli teknolojiyi ileri taşımak için yenilikçi çözümler geliştirmeye odaklanmış durumda.

WhatsApp, sesli mesajlar için hızlı yanıt özelliği getirebilir!

0

WhatsApp, kullanıcı deneyimini geliştirmek amacıyla yeni bir özellik üzerinde çalışıyor. Bu özellik, sesli mesajlara hızlı yanıt verilmesini sağlayacak ve kullanıcıların daha verimli bir şekilde iletişim kurmasına olanak tanıyacak.

WhatsApp, sesli mesajlar için hızlı yanıt özelliği getirecek

Şu anda, WhatsApp Android için beta 2.24.26.6 sürümünde test edilen bu yeni özellik, sesli mesajlara yanıt vermek için gereken adımları önemli ölçüde kısaltacak. Mevcut durumda, kullanıcılar sesli mesajı dinledikten sonra yanıt vermek için mesajı kaydırıp yanıt seçeneğini seçmeli ve ardından yeni bir sesli mesaj kaydetmeli. Bu süreç, bazen zaman alıcı ve karmaşık olabiliyor.

WhatsApp, sesli mesajlar için hızlı yanıt özelliği getirecek.

Yeni özellik ise, sesli mesajın hemen yanında, kullanıcıların hızlıca yanıt vermelerini sağlayan bir düğme ekleyecek. Bu düğme, kullanıcıların bir sesli mesajı yanıtlamak için ekstra adımlar atmadan, tek bir dokunuşla sesli yanıt kaydetmelerine olanak tanıyacak. Böylece, WhatsApp üzerinden sesli mesajlaşmak daha hızlı ve pratik bir hale gelecek. Bu özellik, WhatsApp’ın daha önce video mesajlar için tanıttığı benzer bir hızlı yanıt fonksiyonu ile paralellik gösteriyor.

WhatsApp’ın geliştirdiği bu hızlı yanıt özelliği, kullanıcıların sesli mesajlar üzerinden etkileşimde bulunurken daha verimli bir deneyim yaşamalarını sağlayacak. Şu anda, bu özellik yalnızca WhatsApp’ın beta programına katılan sınırlı sayıda kullanıcı ile test ediliyor. Ancak, başarılı bir şekilde test edilmesi durumunda, özellik tüm kullanıcılar için erişilebilir olacak. Bu tür yeniliklerin WhatsApp’ın sosyal medya platformlarında daha fazla kullanıcı dostu özellikler sunma çabalarının bir parçası olduğu söylenebilir.

Hidrojen yakıtı elde etmenin yeni bir yolu keşfedildi!

Japonya’nın Shinshu Üniversitesi’nden bilim insanları, yalnızca su ve güneş ışığını kullanarak hidrojen yakıtı üretmek için yeni bir reaktör prototipi geliştirdi. Bu yenilikçi yaklaşım, hidrojen üretiminde doğal gaz kullanımına olan bağımlılığı ortadan kaldırarak çevresel sürdürülebilirliğe önemli katkı sağlayabilir. Reaktör, suyu hidrojen ve oksijene ayırmak için özel fotokatalitik paneller kullanıyor. İki aşamalı süreçte önce oksijen ayrıştırılıyor, ardından hidrojen atomları izole edilerek depolanabilir bir yakıt haline getiriliyor. Bu yöntem, mevcut tek adımlı katalizör yöntemlerinden daha verimli ve çevre dostu bir alternatif sunmayı amaçlıyor.

Hidrojen yakıtı elde etmenin yeni bir yolu ortaya çıktı

Prototip reaktörün ilk testleri UV ışığı altında yapıldı ve başarılı sonuçlar elde edildi. Ardından güneş ışığında yapılan testler, enerji dönüşüm oranında %50’lik bir artış sağladı. Ancak bu yöntemin ticari olarak uygulanabilir hale gelebilmesi için önemli bir teknik engel aşılması gerekiyor: Güneş ışığından hidrojen üretimindeki verimlilik oranı şu anda yalnızca %1 seviyesinde. Bu oranın en az %5’e çıkması gerektiği belirtiliyor.

Sürdürülebilirliği stratejisinin merkezine koyarak, insan ve teknoloji odağıyla daha akıllı ve yeşil bir dünyaya katkı sunmak için projeler üreten Enerjisa Enerji; İVME ve İTÜ Çekirdek kapsamı altında 51 projeyi 4.2 milyon TL kaynak ayırarak destekledi.

Araştırmayı yürüten ekip, bu teknolojinin daha verimli fotokatalizörler geliştirilerek ve reaktör ölçekleri büyütülerek iyileştirilebileceğini ifade ediyor. Araştırmanın lideri Kazunari Domen, fotokatalizörlerin verimliliğinin artırılması halinde hidrojen yakıtı üretimiyle ilgili altyapı ve düzenlemelerin hızlanacağını belirtiyor. Domen’e göre, bu gelişmeler, seri üretim teknolojisi ve gaz ayrıştırma süreçlerinin yanı sıra büyük ölçekli tesislerin kurulmasını da teşvik edecek.

Bu konsept, sürdürülebilir enerji üretimi açısından büyük bir potansiyele sahip. Teknik zorlukların aşılması durumunda, dünyanın en bol bulunan kaynaklarından biri olan su ve güneş ışığından temiz ve yenilenebilir bir yakıt üretimi mümkün hale gelebilir. Bu da hem çevresel etkilerin azaltılmasına hem de enerji sektöründe köklü bir dönüşüme katkı sağlayabilir.

RTX 4090, büyük bir talep patlaması yaşıyor! Peki neden?

0

Nvidia’nın en güçlü ekran kartı olan RTX 4090, RTX 50 serisi öncesinde ciddi bir talep patlaması yaşıyor ve stok sıkıntısı nedeniyle fiyatları hızla yükseliyor. RTX 4090, neredeyse iki yıl önce piyasaya sürülmüş ve önceki nesil RTX 3090 ile 3090 Ti’ye kıyasla dikkat çekici bir performans artışı sağlamıştı.

RTX 4090, büyük bir talep patlaması yaşadı

Ancak, Nvidia’nın RTX 40 serisi üretimini yılın ikinci yarısında azaltmasının ve Ekim-Kasım aylarında tamamen durdurmasının ardından, kartın fiyatları MSRP’nin (üreticinin önerdiği perakende satış fiyatı) yaklaşık iki katına çıkarak 2.700 ila 3.500 dolar arasında değişen seviyelere ulaştı. Özellikle ABD’de Newegg ve Amazon gibi platformlarda birçok model “tükendi” olarak listeleniyor.

RTX 4090, büyük bir talep patlaması yaşadı.

RTX 5090’ın piyasaya çıkışına hazırlık yapan Nvidia, stoklarını Blackwell mimarisine sahip yeni nesil ekran kartlarına yönlendirirken, RTX 4090 fiyatlarının yükselmeye devam etmesi tüketiciler için erişimi zorlaştırıyor. Avrupa ve Birleşik Krallık’ta da benzer bir durum söz konusu; fiyatların yükselmesi ve stokların tükenmesi bu bölgelerdeki kullanıcıları da zorluyor. Türkiye’de ise durum biraz daha farklı; RTX 4090 fiyatları yaklaşık 1.800 ila 2.200 dolar arasında seyrediyor, ancak bu fiyatlara KDV dahil değil. Kartın orijinal olarak 1.599 dolardan satışa sunulduğunu hatırlamakta fayda var.

RTX 50 serisinin piyasaya sürülmesine az bir süre kala RTX 4090’a olan bu yüksek talep, hem Nvidia’nın üretim stratejilerini hem de ekran kartı pazarındaki tüketici davranışlarını yeniden değerlendirme gereğini ortaya koyuyor. Özellikle yeni nesil RTX 5090’ın fiyat ve stok durumu, tüketiciler için belirleyici bir faktör olacak gibi görünüyor.

General Motors, Çin pazarında büyük zarar etti!

0

General Motors (GM), Çin otomobil pazarındaki düşük maliyetli yerli rakiplerle rekabette ciddi zorluklar yaşıyor ve bu durumun finansal sonuçlarına doğrudan yansıdığı belirtiliyor. BYD gibi Çinli üreticilerin pazar paylarını hızla artırdığı bir ortamda, GM’nin 2024 yılı için Çin’deki gelirlerinde 5 milyar dolarlık bir kayıp beklentisi var. Şirketin, özellikle SAIC-GM ortak girişiminden gelen açıklamalara göre, yılın son çeyreğinde gelirlerde 2,6 ila 2,9 milyar dolarlık bir düşüş yaşanması öngörülüyor. Buna ek olarak, GM’nin yeniden yapılanma sürecine 2,7 milyar dolarlık bir harcama yapması bekleniyor. Yeniden yapılanma planında fabrika kapatmalar ve portföy optimizasyonları gibi önlemler yer alıyor, ancak hangi tesislerin kapatılacağına dair bir bilgi henüz paylaşılmış değil.

General Motors, Çin pazarında büyük zarar açıkladı

2024’te GM, Çin’de üst üste üç çeyrek boyunca zarar etti ve yıllık kaybının 350 milyon dolara ulaştığı bildirildi. Bu durum, şirketin satışlarının yılın ilk dokuz ayında yaklaşık %20 oranında azalmasının bir sonucu olarak görülüyor. Şirketin Çin pazarındaki payı son on yılda dramatik bir düşüşle %15’ten %8,6’ya geriledi. GM, Çin operasyonlarının kısa vadede toparlanmasının beklenmediğini açıkça ifade ederken, sürdürülebilirlik ve kârlılık odaklı bir yeniden yapılanma süreci yürütüldüğünü, 2025 yılı itibarıyla yıllık bazda iyileşme beklediklerini belirtti.

Çin otomobil pazarındaki bu çalkantının arka planında, BYD gibi üreticilerin muazzam yükselişi dikkat çekiyor. BYD, yalnızca Kasım ayında 506.804 araç satarak rekor kırdı ve yılın ilk 11 ayında toplamda 3,7 milyon elektrikli ve hibrit araç satışı gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yıl Volkswagen’i geçerek Çin’in en çok satan otomobil markası olan BYD, aynı zamanda Ford’u geride bırakarak yıl sonuna kadar dünyanın altıncı en büyük otomobil üreticisi olma yolunda ilerliyor.

Öte yandan GM, ABD pazarında daha umut verici bir tablo sergiliyor. Şirket, 2024’ün üçüncü çeyreğinde elektrikli araç satışlarını %60 oranında artırarak 32.095 adede ulaştı ve bu segmentte Ford ve Hyundai’yi geride bırakmayı başardı. Kuzey Amerika’da Tesla’nın ardından en çok elektrikli araç satan marka konumuna gelen GM, iç pazardaki bu başarısıyla Çin’deki kayıplarını telafi etmeye çalışıyor. Ancak, Çin pazarındaki yerini yeniden kazanması için uzun vadeli stratejik adımların kaçınılmaz olduğu anlaşılıyor.

Tesla’nın robotaksileri tamamen insansız olmayabilir

Tesla’nın 2025 yılına yönelik robotaksi planlarına dair detaylar gün yüzüne çıktı. Şirketin otonom taksilerinin ilk etapta tam anlamıyla insansız çalışmayabileceği belirtiliyor. Güvenlik önlemleri kapsamında, araçların gerektiğinde uzaktan bir teleoperatör tarafından kontrol edileceği ifade ediliyor.

Operatörler göreve hazır olacak

Geçtiğimiz hafta, New York City’de düzenlenen Deutsche Bank Otonom Sürüş Günü etkinliğinde Tesla yöneticisi Travis Axelrod’un verdiği bilgiler ışığında bir rapor hazırlandı. Raporda, Tesla’nın robotaksi hizmeti için güvenlik adına teleoperatör desteği planladığı ortaya çıktı. Bu sistemle, otonom taksiler bir sorun yaşadığında uzaktan hazır bekleyen bir insan operatör duruma müdahale edebilecek.

Tesla CEO’su Elon Musk, 2025 yılında Seviye 5 otonom robotaksi testlerine başlanacağını duyurmuştu. Seviye 5 otonom sürüş, araçların hiçbir insan müdahalesine ihtiyaç duymadan hareket edebileceği bir teknoloji olarak tanımlanıyor. Ancak bu seviyedeki araçların güvenlik riskleri taşıması nedeniyle Tesla’nın böyle bir önlem aldığı düşünülüyor. Teleoperatörlerin ne kadar kontrol sahibi olacağı ve araçları sürekli izleyip izlemeyeceği konusundaki detaylar ise henüz netlik kazanmış değil.

Tesla, robotaksi hizmetinde mevcut Model 3 ve Model Y araçlarını kullanmayı planlıyor. Ancak bu araçların yeni modeller mi yoksa kiralamalardan dönen araçlar mı olacağı belirsiz. Bu durum, Tesla sahiplerinin araçlarını robotaksi hizmeti sırasında bir Tesla çalışanına kontrol etme izni verebileceği anlamına geliyor.

rRobotaksi çağırma işlemini kolaylaştırmak için kendi geliştirdiği bir yolculuk paylaşım uygulamasını kullanacak. Bu uygulama, şirketin sürecin her aşamasını kontrol etmesini sağlayacak. Tesla’nın bu sayede hem kullanıcı deneyimini hem de veri akışını doğrudan yönlendirmesi hedefleniyor.

Düzenlemeler büyük Bir engel

Tesla, robotaksilerin yaygınlaşması önündeki en büyük engelin mevcut düzenlemeler olduğunu belirtiyor. Şu anda yasal sınırlamalar nedeniyle yılda en fazla 2500 araç konuşlandırılabiliyor. Şirket, bu sınırın aşılması için federal düzeyde yasa değişiklikleri yapılmasını talep ediyor.

Tesla’nın 2025 hedefleri doğrultusunda robotaksi hizmetinin nasıl bir ivme kazanacağı ve düzenlemelerin bu süreci nasıl şekillendireceği merak konusu olmaya devam ediyor.

Microsoft, tartışılan Recall özelliğini kullanıma sunacak!

0

Microsoft, Windows 11 için geliştirdiği tartışmalı “Recall” özelliğini daha geniş bir kullanıcı kitlesine sunmaya başlıyor. Bu özellik, Windows 11 Insider Preview Build 26120.2510 (KB5048780) güncellemesiyle, AMD ve Intel işlemcili Copilot Plus bilgisayarlarla uyumlu hale getirildi. Recall, kullanıcıların masaüstünde yaptıkları tüm işlemleri ekran görüntüleri alarak kaydeden bir “fotografik hafıza” işlevi görüyor. Bu sayede, kullanıcılar önceki çalışmalarını doğal dilde yapay zeka kullanarak veya ekran görüntülerini inceleyerek geri çağırabiliyorlar.

Microsoft, tartışılan Recall özelliğini kullanıma sunuyor

Ancak bu özellik, ilk tanıtıldığında mahremiyet ve güvenlik endişelerini gündeme getirmişti. Çünkü Recall, ayrım gözetmeksizin kullanıcıların masaüstündeki her şeyi kaydediyor, bu da şifreler, hassas veriler ve gizli bilgileri içerebiliyor. Eğer bu kayıtlara kötü niyetli bir kişi erişirse, ciddi güvenlik riskleri ortaya çıkabilir.

Microsoft, tartışılan Recall özelliğini kullanıma sunuyor.

Bu nedenle Microsoft, eleştirilerden sonra özellik üzerinde güvenlik önlemleri ekleyerek daha güçlü bir sürüm çıkardı. Ancak, bu güncellenmiş versiyon bile bazı kullanıcılar için sorunlara yol açabiliyor ve Microsoft, gelecekteki güncellemelerde bu sorunları gidermeyi planlıyor.

Bunun dışında, KB5048780 güncellemesiyle Windows 11 Insider kullanıcılarına başka yeni özellikler de sunuluyor. Paint uygulamasında, tuval üzerine çizilen resimleri yapay zeka ile görsellere dönüştürebilen “Paint Cocreator” özelliği ekleniyor. Ayrıca, Fotoğraflar uygulamasına, metin istemlerine göre görseller üretebilen ve mevcut resimleri değiştirebilen “Restyle Image” ve “Image Creator” özellikleri ekleniyor. Kullanıcılar ayrıca, ekranlarındaki içeriklere göre hızlı eylemler sağlayan “Click to Do” yeteneklerine de kavuşuyor.

Avustralya’da, 323 şişe ölümcül virüs kayboldu!

0

Avustralya’nın Queensland eyaletindeki bir laboratuvarda, içinde ölümcül virüs örnekleri bulunan 323 şişenin kaybolması, biyogüvenlik açısından ciddi endişeler doğurdu. Queensland Sağlık Bakanlığı, olayın 2021 yılında meydana geldiğini, ancak 2023 yılının Ağustos ayında fark edildiğini açıklayarak kapsamlı bir soruşturma başlattı. Kaybolan numuneler arasında Hendra virüsü, Lyssavirüs türleri ve Hantavirüs gibi yüksek ölüm oranına sahip patojenler bulunuyor. Özellikle Hendra virüsünün %57 ölüm oranı ile atlardan insanlara bulaşabildiği bilinirken, Lyssavirüs ise kuduz benzeri etkiler gösteriyor.

Avustralya’da, 323 şişe ölümcül virüs resmen kayboldu

Olayın, laboratuvar dondurucularından birinin arızalanması sonucu numunelerin yeni bir dondurucuya taşınması sırasında, kayıtların düzgün tutulmamasından kaynaklandığı açıklandı. Queensland Sağlık Bakanı Tim Nicholls, yaşanan durumu “ciddi bir biyogüvenlik protokolü ihlali” olarak tanımlayarak, bu tür olayların önlenmesi için protokollerin daha sıkı bir şekilde uygulanması gerektiğini vurguladı.

Avustralya'da, 323 şişe ölümcül virüs resmen kayboldu.
Avustralya’da, 323 şişe ölümcül virüs resmen kayboldu.

Yetkililer, kaybolan şişelerin kasıtlı bir sabotaj veya biyolojik silah geliştirme amacıyla alındığına dair bir kanıt olmadığını, olayın büyük ihtimalle ihmalkârlıktan kaynaklandığını belirtiyor. Ayrıca uzmanlar, bu tür virüslerin laboratuvar dışındaki ortamlarda hızla etkisiz hale geldiğini ve bulaşıcılıklarını yitirdiğini ifade ederek halk sağlığı için ciddi bir risk oluşturmadığını savunuyor.

Bu olay, biyogüvenlik sistemlerinin güçlendirilmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Queensland Sağlık Bakanlığı, çalışanlarına biyogüvenlik konusunda ek eğitim verilmesi ve tehlikeli maddelerin taşınması ile depolanması süreçlerinin yeniden değerlendirilmesi için çalışmalar başlattı. Ancak, bu tür ihmallerin tekrarlanmaması için uluslararası standartlarda daha katı denetim mekanizmalarının uygulanması gerektiği konusunda geniş bir fikir birliği bulunuyor.

Rekabet kurumu, lastik sektöründe 17 şirkete soruşturma başlattı

Rekabet Kurumu, Türkiye’de lastik üretimi ve satışı yapan 17 şirket hakkında soruşturma başlattı. Yapılan ön araştırmalar sonucunda bu şirketlerin rekabet ihlali yapıp yapmadığının incelenmesine karar verildi. Soruşturma kapsamında yer alan firmalar arasında hem yerli hem de uluslararası dev markalar bulunuyor.

Haksız rekabet iddiaları araştırılıyor

Soruşturmanın odağında, şirketlerin rekabeti kısıtlayıcı uygulamalar ve anlaşmalar yapıp yapmadığı iddiaları yer alıyor. Rekabet Kurumu, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un ihlal edilip edilmediğini tespit etmek amacıyla şu iddiaları mercek altına aldı:

  • Rakipler arasında rekabete hassas bilgi paylaşımı
  • Rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalar yapılması
  • Bayilerin yeniden satış fiyatlarının belirlenmesi
  • Bayiler arasında bölge ve müşteri paylaşımı yapılması
  • Bayilerle münhasırlık anlaşmaları yapılması
  • Bayilere rekabet etmeme yükümlülüğü getirilmesi

Soruşturma kapsamındaki şirketler

Rekabet Kurumu tarafından soruşturma başlatılan şirketler arasında hem yerel hem de uluslararası lastik markaları bulunuyor. Rekabet Kurumu’nun incelediği şirketler şunlardır:

  • Brisa Bridgestone Sabancı Lastik Sanayi ve Ticaret AŞ
  • Michelin Lastikleri Ticaret AŞ
  • Otomotiv Lastikleri Tevzi AŞ
  • Abdulkadir Özcan Otom. Lastik. San. Tic. AŞ
  • Pirelli Otomobil Lastikleri AŞ
  • Prometeon Turkey Endüstriyel ve Ticari Lastikler AŞ
  • Goodyear Lastikleri Türk AŞ
  • Hankook Lastikleri AŞ
  • Özcanlar Lastik San. ve Tic. Ltd. Şti.
  • Kardeşler Ulaşım Jant Mot. Araçlar Servis Hizmetleri Ticaret Ltd. Şti.
  • Aydın Lastik Sat. Ser. Hiz. Ltd. Şti.
  • Abdullah Özdoğan Tic. Ot. Petrol İnş. Mak. San. İth. İhr. Tic. Ltd. Şti.
  • Prolas Otom. Nak. Hırdavat San. ve Tic. Ltd. Şti.
  • Modül Lastik Otomotiv Ticaret Anonim Şirketi
  • Cengizler Oto Lastik Pazarlama İnşaat Turizm Nakliyat Tekstil Emlak İthalat ve İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketi
  • Gürlas Oto Lastik San. Tic. Ltd. Şti.
  • Tatko Lastik Sanayi ve Ticaret AŞ

Rekabet kurumu’nun açıklaması

Rekabet Kurumu21 Kasım 2024 tarihli kararında, önaraştırma sürecinde elde edilen bilgi ve belgelerin ciddi ve yeterli şüphe oluşturduğunu belirterek, 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi çerçevesinde soruşturma açıldığını duyurdu. Bu süreçte, soruşturma kapsamındaki şirketlerin savunmaları alınacak ve rekabet ihlali yapılıp yapılmadığınailişkin nihai karar verilecek.

Bu gelişme, hem sektördeki şirketler hem de tüketiciler tarafından yakından takip ediliyor. Rekabet Kurumu’nun kararı, piyasalarda önemli yansımalar yaratabilir.

Nokia’dan dünyanın ilk 5G destekli 360 derece kamerası

0

Nokia, sanal gerçeklik alanındaki öncü adımlarından sonra uzun bir aradan sonra yeniden oyunun kurallarını değiştirecek bir ürünle karşımızda. Firma, dünyanın ilk 5G destekli 360 derece kamerasını duyurarak teknoloji dünyasında büyük bir ses getirdi.

5G ile yeni bir boyut

Yeni Nokia 360 Kamera, Wi-Fi ve Ethernet bağlantısının yanı sıra 5G desteğiyle de öne çıkıyor. Bu sayede herhangi bir telefona ihtiyaç duymadan 8K çözünürlüğünde videoları mekânsal ses ve düşük gecikmeyle aktarabiliyor. Kamera, Nokia’nın özel yazılımı Real-time eXtended Reality Multimedia ile uyumlu olarak çalışıyor ve farklı endüstriyel ekipmanlarla entegre edilebiliyor.

Zorlu koşulların üstesinden geliyor

IP67 sertifikasına sahip olan kamera, zorlu hava koşullarına dayanıklı yapısıyla dikkat çekiyor. 5G versiyonu ise askeri dayanıklılık sertifikasına sahip olarak daha da güçlendirilmiş.

Madenlerde kullanılıyor

Nokia 360 Kamera, halihazırda Finlandiya’nın en derin madeni olan Pyhäsalmi Madeni’nde kuruldu ve Ar-Ge çalışmalarında kullanılıyor. Bu sayede madenlerde güvenlik ve verimlilik artırılması hedefleniyor.

Cihazın fiyatı, kurumsal taleplere göre belirleniyor. Özellikle madencilik, enerji ve imalat gibi sektörlerde faaliyet gösteren büyük şirketlerin ilgisini çekeceği düşünülüyor.

Nokia’nın bu yeni ürünü, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojilerinin endüstriyel uygulamalarda daha yaygın olarak kullanılmasının önünü açabilir.

Konum vergisi yürürlüğe girdi

0

Bugün Resmi Gazete’de yayımlanan yasa, coğrafi verilerden gelir elde eden işletmeleri yakından ilgilendiriyor. Ancak kamuoyunda yanlış anlaşılan bu vergi bireylerin veya küçük esnafların konum paylaşımı gibi işlemlerine yönelik bir yükümlülük getirmiyor.

Yeni düzenleme harita ve navigasyon verileri üreten ve bunları ticari olarak kullanan şirketlere ciddi bir mali sorumluluk yüklüyor. Örneğin Google Maps, Yandex Maps ve Apple Maps gibi navigasyon platformlarının yanı sıra araç takip sistemleri ve uydu görüntüsü yazılımlarını kullanan şirketler artık Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan izin belgesi almak zorunda. İzin belgesi olmadan faaliyet gösteren işletmelere ağır yaptırımlar uygulanacak.

Konum Vergisi nedir? İzin bedelleri nasıl hesaplanacak?

İzin bedelleri şirketlerin yıllık net satış tutarına göre farklı katsayılarla hesaplanıyor. Yerli şirketler için izin katsayısı 1.750 TL’den başlayarak 1 milyon 750 bin TL’ye kadar çıkabiliyor. Ödenmemesi durumunda ise ceza miktarı 10 katına kadar yükselebiliyor. Yabancı şirketler içinse bu katsayı 1.250 kat daha yüksek belirlenmiş durumda. Bu da yabancı firmaların ödeyeceği lisans bedelinin 100 milyon TL’yi aşabileceği anlamına geliyor.

Kimler etkilenecek?

Bu düzenleme konum ve harita verilerini ticari bir gelir modeliyle kullanan şirketleri kapsıyor. Örneğin, bir restoranın sosyal medyada konum paylaşması bu vergiye tabi değil. Ancak haritalar ve coğrafi veri sistemleri üzerinden gelir sağlayan yazılım şirketleri için durum farklı.

Türkiye’ye ait coğrafi verileri ticari olarak toplayan, paylaşan veya satan işletmelerin ulusal coğrafi veri sistemi kapsamında izin belgesi almaları ve bu belge karşılığında belirlenen izin bedellerini ödemeleri zorunlu olacak.

İzin belgesi almadan faaliyet gösteren işletmelere bir yıllık en yüksek izin bedeli tutarında idari para cezası kesilecek. Yabancı şirketler için bu ceza yıllık izin bedelinin iki katı olarak uygulanacak. Ayrıca izin bedelini 15 gün içinde ödemeyen şirketlerin başvuruları geçersiz sayılacak.

Kamuoyunda Konum vergisi olarak adlandırılan bu düzenleme belirttiğimiz gibi bireylerin veya küçük işletmelerin günlük faaliyetlerini kapsamıyor. Düzenlemenin odağında Türkiye’ye ait coğrafi verileri ticari amaçlarla kullanan büyük ölçekli şirketler var. Böylece bireyler ve küçük işletmelerin bu vergiden etkilenmeyeceği net bir şekilde ifade ediliyor.

Bakanlık, coğrafi verilerin toplanması, paylaşılması ve ticari amaçlarla kullanılması süreçlerini denetleyecek ve izinlerin verilmesinden sorumlu olacak. Elde edilen gelirlerin, Türkiye’nin coğrafi bilgi altyapısını geliştirmek ve sürdürülebilir bir veri yönetimi oluşturmak için kullanılması planlanıyor.

İlgili Resmi Gazete kararı için burayı tıklayabilirsiniz.

Abu Dabi otonom taksi için üçüncü merkez olacak

0

Uber ve Çinli otonom taksi şirketi WeRide, Abu Dabi’de araç çağırma ortaklığının başladığını doğruladı. Hizmetin başlaması, Eylül ayında ikilinin Birleşik Arap Emirlikleri’nde robotaksi hizmetini hayata geçirmek için güçlerini birleştireceklerini duyurmasının ardından gerçekleşti. Bu, Uber’de otonom araçların (AV’ler) ABD dışında ilk kez kullanıma sunulduğu bir dönüm noktası niteliğindedir. Ortaklar ayrıca Abu Dabi operasyonunun ABD ve Çin dışındaki en büyük ticari otonom taksi hizmeti olduğunu iddia ediyor.

Abu Dabi otonom taksi hizmetine ev sahipliği yapacak

Yeni bir robotaksi hizmeti başlatıldığında norm haline geldiği üzere kapsamı da kademeli olarak genişleyecek. Başlangıçta, kendi kendine sürüş kabiliyetlerine rağmen, filodaki tüm WeRide araçları insan güvenlik operatörleri eşliğinde gelecektir. Görevleri, araçların güvenli bir şekilde sürülmesini sağlamak ve herhangi bir sorun çıkması durumunda müdahale etmek olacaktır. 2025 için tam bir sürücüsüz hizmet planlanmaktadır.

Operasyon alanı da ilk başta Saadiyat Adası, Yas Adası ve Zayed Uluslararası Havaalanı’na gidiş ve dönüş rotalarını içerecek şekilde sınırlı olacak. Ancak uzun vadede, amaç bunu genişletmek. Abu Dabi sürücüleri yollarında AV’lere alıştıkça Emirlik Entegre Ulaşım Merkezi’nden destek alınacak, Uber/WeRide filosu ise yerel bir ulaşım şirketi olan Tawasul Transport tarafından yönetilecek. Başlangıçta yollarda kaç tane sürücüsüz taksi olacağı henüz belli değil.

Uber müşterileri için kullanıcı deneyimi önemli ölçüde değişmeyecek. UberX veya UberComfort aracı talep eden yolcular potansiyel olarak WeRide otonom taksilerinden biriyle eşleştirilecek ve Uber uygulamasının tercihler bölümünden hizmete katılmaları isteniyor.

ABD’de son 12 ayda otonom taksilerle ilgili çıkan olumsuz haberleri göz önünde bulunduran WeRide, Uber yolcularının otonom araçta seyahat etme konusunda endişe duymamasını sağlamak istiyor.

Uluslararası iş başkanı Jennifer Li: “WeRide, titizlikle doğrulanmış otonom sürüş teknolojisiyle yolcu ve yaya güvenliğini önceliklendiriyor. İlk halka açık Robotaxi şirketi olarak WeRide, 1.800 günden fazla kamuya açık operasyonel deneyimle güvenliğe olan bağlılığını kanıtladı ve otonom araç performansı için yeni ölçütler belirledi” dedi.