Volkswagen ortaklığı ile ilgili gelişmeler, Rivian hisselerini yükselişe geçirdi!

Volkswagen CEO’su Oliver Blume, Rivian ile olan yeni ortaklığın büyük fırsatlar sunduğunu belirterek, iş birliğinin kapsamını artırma niyetini dile getirdi.

Volkswagen ve Rivian, Kasım ayında başlatılan “Rivian and VW Group Technology, LLC” adlı ortak girişimle iş birliğini resmileştirmişti. Bu ortaklık, şu an için yazılım desteği üzerine yoğunlaşıyor. Rivian, Volkswagen için yeni bir yazılım tanımlı EV (SDV) mimarisi geliştiriyor ve bu yapı, elektrikli araçların maliyetlerini düşürmeyi ve üretim hızını artırmayı hedefliyor.

Volkswagen CEO’su Blume, Alman medya kuruluşu Spiegel’e yaptığı açıklamada, “Volkswagen Grubu, Rivian gibi küçük bir marka için büyük fırsatlar sunuyor.” dedi. Blume, iki şirketin modülleri paylaşmayı ve satın alma hacimlerini birleştirmeyi planladığını belirtti.

İlk aşamada, Rivian’ın yazılım yığını ve platformu Volkswagen modellerine entegre ediliyor. Rivian’ın kullandığı sistem 7 kontrol biriminden oluşurken, Volkswagen modellerinde bu sayı genellikle 100’ün üzerinde. Bu iş birliğinin devamında, yeni mimarinin Porsche’nin ultra lüks üç sıralı elektrikli SUV modeli ve elektrikli Golf’ün halefinde kullanılması planlanıyor. Audi, Porsche ve ABD pazarına yönelik Scout markası da bu teknolojiden faydalanacak.

Scout markası, 2027 yılında Güney Carolina’daki yeni Volkswagen fabrikasında üretilecek elektrikli off-road SUV ve pickup modelleriyle ABD pazarına giriş yapacak.

Rivian’ın ABD’deki yeni fabrikası ve finansal gelişmeler

Ortaklık haberleri, Rivian’ın ABD Enerji Bakanlığı’ndan (DOE) 6,6 milyar dolarlık bir kredi anlaşması imzalamasının hemen ardından geldi. Bu fon, Rivian’ın Georgia’daki yeni EV üretim tesisinde kullanılacak. Yeni fabrikada, daha küçük ve uygun fiyatlı R2 ve R3 modelleri üretilecek.

Volkswagen iş birliği, bu yeni SUV ve crossover modellerinin geliştirilmesine katkı sağlayacak. Rivian CEO’su RJ Scaringe, iş birliğini “anlamlı bir finansal fırsat” olarak nitelendirdi.

Rivian hisselerinde hareketlilik

Haberlerin ardından Rivian hisseleri Cuma günü %5’in üzerinde değer kazandı. Şirketin üçüncü çeyrek kazanç raporunu açıkladığı Kasım ayından bu yana hisseler %57 artış gösterse de, son bir yıl içinde hâlâ %10 civarında değer kaybetmiş durumda.

Volkswagen ile genişleyen ortaklık, Rivian’ın gelecekteki büyüme stratejileri açısından önemli bir kilometre taşı olarak görülüyor. Özellikle yazılım tanımlı EV mimarisi, maliyetleri düşürme ve üretim süreçlerini hızlandırma açısından şirket için kritik bir rol oynayabilir.

Meta, işten çıkarma politikasına devam ediyor!

0

Meta’daki işten çıkarmalar hız kesmeden devam ediyor gibi görünüyor, çünkü şirket CEO’su Mark Zuckerberg, yeni bir iş gücü azaltma dalgasını başlatmayı planlıyor. Bu kesintilerin, şirket çalışanlarının yüzde 5’ine kadar bir kısmını etkileyebileceği belirtiliyor. Zuckerberg, şirket içindeki düşük performanslı çalışanlara yönelik toleransın azalacağına dikkat çekerken, bu kararın Meta’da son iki yıl içerisinde işten çıkarılan 20.000’den fazla çalışanın ardından yeni bir aşamayı temsil ettiği ifade ediliyor.

Meta, işten çıkarma politikasını sürdürüyor

Mark Zuckerberg, şirket içindeki performans yönetimi politikalarının sertleştirileceğini belirterek, düşük performans gösteren çalışanları daha hızlı bir şekilde işten çıkarma planını açıkladı. Önceden, bu tür çalışanlara bir yıllık bir değerlendirme süreci tanınırken, artık daha kapsamlı ve kısa sürede sonuçlanan performansa dayalı kesintilere odaklanılacak. Bu yaklaşımın, işten çıkarmalar ve doğal çalışan kayıplarıyla birlikte şirketin genel çalışan sayısında yüzde 10 civarında bir azalmaya yol açacağı düşünülüyor. Bloomberg’e göre bu adım, özellikle performans değerlendirme sürecinden geçebilecek kadar uzun süredir görevde olan çalışanları hedef alacak.

Tahminlere göre Meta’daki bu son işten çıkarma dalgası, yaklaşık 7.000 kişinin görevine son verilmesiyle sonuçlanabilir. Bu durum, 2022’nin sonlarında başlatılan ve bugüne kadar on binlerce çalışanın ayrılmasına yol açan sürecin devamı niteliğinde. Zuckerberg’in geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamada, daha yalın bir organizasyon yapısının şirketin önceliklerini daha hızlı yerine getirmesine olanak tanıyacağını ifade etmesine rağmen, bu tarz bir ortamda çalışanların işlerinden nasıl daha fazla tatmin ve keyif alabileceğine dair ayrıntı paylaşmaması dikkat çekti.

Meta, 2025 yılına oldukça yoğun başladı. Şirket, üçüncü taraf doğrulama programlarını sona erdirmenin yanı sıra UFC CEO’su Dana White’ı yönetim kuruluna dahil etti. Ayrıca, “Nefret İçerikleri” politikasında tartışmalı değişiklikler yaparak çeşitli eleştirilere maruz kaldı. Instagram’da LGBTQ+ topluluğunun sıklıkla kullandığı bazı etiketlerin “gölge yasağı” uygulaması ile kısıtlandığının ortaya çıkması da şirketin bu dönemde tartışmalarla gündeme gelmesine yol açtı.

AMD, Zen 6 mimarisinde TSMC ile işbirliğine gidecek!

0

AMD‘nin yeni nesil Zen 6 mikro mimarisi için TSMC’nin gelişmiş N3E 3nm üretim sürecini kullanabileceği yönündeki iddialar, işlemci pazarındaki rekabeti daha da kızıştıracak gibi görünüyor. Mevcut raporlara göre, AMD’nin Zen 6 CCD kalıplarında bu yeni üretim süreci tercih edilecek. TSMC’nin N3E süreci, %20 hız artışı, %30’dan fazla enerji tasarrufu ve %60 civarında mantıksal yoğunluk artışı sağlıyor. Bu iyileştirmeler, gelişmiş EUV çift desenleme teknolojisi sayesinde mümkün oluyor.

AMD, Zen 6 mimarisinde TSMC ile işbirliğine gidiyor

Zen 5 işlemcilerde kullanılan N4P sürecine kıyasla oldukça ileri bir adım olan bu geçiş, AMD’nin işlemci performansında önemli bir sıçrama hedeflediğini ortaya koyuyor. I/O yongalarında (cIOD ve sIOD) ise 4nm N4C sürecine geçiş yapılacağı belirtiliyor. Bu yenilik, masaüstü işlemciler için yüksek performanslı entegre GPU’lar (muhtemelen RDNA 3.5 mimarisine dayalı), gelişmiş NPU birimleri ve DDR5 bellek desteğinde daha yüksek hızlara erişim gibi avantajlar sunabilir.

AMD, Zen 6 mimarisinde TSMC ile işbirliğine gidiyor.
AMD, Zen 6 mimarisinde TSMC ile işbirliğine gidiyor.

AM5 platformu, Zen 6 işlemcileri desteklemeye devam edecek ancak PCIe arayüzü cephesinde büyük bir yenilik beklenmiyor. Bunun yerine, USB4 desteği sunabilecek gelişmiş bir kontrolcü gibi bağlantı teknolojilerinde iyileştirmeler yapılabileceği konuşuluyor.

AMD’nin Zen 6 işlemcilerinin, 2026 yılının sonlarına doğru piyasaya sürülmesi bekleniyor. TSMC’nin N3E ve N4C süreçlerinin sağladığı avantajlarla birlikte AMD’nin, özellikle Intel ve Apple gibi güçlü rakipler karşısında performans liderliğini sürdürebilmesi için elindeki kozları iyi değerlendirmesi gerekecek. Bu yeniliklerin, işlemci dünyasında önemli bir dönüm noktası olması muhtemel.

iPhone 17 serisi, soğutma sistemiyle bir ilke imza atabilir!

0

2025 yılında piyasaya çıkması beklenen iPhone 17 serisi, termal performansı önemli ölçüde iyileştirecek bir yenilikle gelebilir: buhar odası soğutma teknolojisi. Uzun zamandır birçok üst düzey Android cihazında kullanılan bu soğutma yöntemi, iPhone kullanıcılarının özellikle yüksek işlem gücü gerektiren durumlarda karşılaştığı ısınma sorunlarını azaltmayı hedefliyor.

iPhone 17 serisi, soğutma sistemiyle bir ilke imza atacak

Daha önce iPhone 15 Pro’da yoğun kullanımda yaşanan aşırı ısınma sorunu, iPhone 16 Pro’da geliştirilen yeni alüminyum termal yapı ve grafen levhasıyla büyük ölçüde çözülmeye çalışılmıştı. Ancak yoğun yük altında hâlâ bazı termal sıkıntılar yaşandığı gözlemlenmişti. Yeni sızıntılar, Apple’ın iPhone 17 serisinde buhar odası soğutma sistemine geçiş yapacağını ve bu çözümün sadece Pro ve Pro Max modellerinde değil, 17 Air gibi diğer modellerde de uygulanacağını gösteriyor.

iPhone 17 serisi, soğutma sistemiyle bir ilke imza atacak.

Buhar odası teknolojisi, içerisinde az miktarda sıvı bulunan mühürlü metal bir yapıya dayanıyor. Bu sıvı, yonga setinin ürettiği ısı ile buharlaşır ve ardından odanın yüzeyine yayılır. Böylelikle ısı verimli bir şekilde dağıtılarak cihazın aşırı ısınması engellenir. Özellikle zorlu uygulama ve oyun senaryolarında cihazın performans kaybı yaşamadan çalışmasını sağlaması, bu sistemi ideal bir termal çözüm hâline getiriyor.

Apple’ın bu hamlesi, uzun yıllar Android telefonların bir avantajı olarak görülen bu teknolojiyi iPhone’lara entegre ederek, markayı termal performans konusunda bir adım öne taşımayı hedefliyor. Bunun, iPhone kullanıcılarının daha uzun süre kararlı bir performans deneyimlemesine katkı sağlayacağı düşünülüyor. İddia edilen bu yenilik, iPhone 17 serisinin özellikle ileri düzey kullanıcılar ve mobil oyuncular arasında büyük ilgi görmesini sağlayabilir.

Elon Musk’ın patlayan roketi, uçuşların aksamasına sebep oldu!

Elon Musk’ın SpaceX şirketine ait Starship roketi, gerçekleştirdiği yedinci test uçuşu sırasında önemli bir aksaklıkla karşılaştı. Türkiye saatiyle gece 01:37’de Teksas’taki Starbase’den fırlatılan dev roketin, yörünge tırmanışı esnasında üst kademe olan Starship bölümünün patladığı açıklandı. 123 metre uzunluğundaki bu iki aşamalı roketin patlama sonucu yayılan enkazı, Turks ve Caicos Adaları yakınlarındaki okyanusa düştü. Ancak bu olay yalnızca roketin test süreci için değil, aynı zamanda sivil hava trafiği için de sorunlara neden oldu.

Elon Musk’ın patlayan roketi, uçuşların aksamasına neden oldu

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), Starship’in patlamasının ardından uçuş güvenliğini sağlamak için birçok uçuşun rotasını değiştirdiğini ve bazı uçakların havada beklemesini sağladığını açıkladı. Başta Miami Uluslararası Havalimanı olmak üzere, Florida’daki Fort Lauderdale-Hollywood Uluslararası Havalimanı ve çevre bölgelerde uçuş gecikmeleri yaşandı. Puerto Rico yakınlarında, denizde görülen enkaz parçaları, Flightradar24 verilerine göre birden fazla uçağın planlanan güzergahından sapmasına neden oldu. FAA, kısa süreli bu aksamalara rağmen normal hava trafiği düzenine dönüldüğünü duyurdu.

Elon Musk’ın patlayan roketi, uçuşların aksamasına neden oldu.

Starship test uçuşunda karmaşık bir tablo çizildi: bir yanda başarı diğer yanda başarısızlık. Super Heavy güçlendirici bölümü, uçuş sırasında inişi gerçekleştirdiği anda fırlatma kulesi tarafından başarıyla yakalandı ve bu, SpaceX için önemli bir ilerlemeydi. Ancak Starship bölümünün patlaması, test uçuşunun genel sonucunu gölgede bıraktı. SpaceX, bu süreçte Starship’in yeni ekipman ve gelişmiş sistemlerini test etmeyi amaçlıyordu. Şirket, roketin geliştirilmesi için daha fazla test uçuşu planlandığını ve bu denemelerin Ay’a ve Mars’a ulaşmayı mümkün kılacak bir sürecin parçası olduğunu belirtti.

SpaceX CEO’su Elon Musk, olaya esprili bir şekilde yaklaşarak sosyal medya platformu X’te “Başarı belirsiz ama eğlence garanti” ifadeleriyle bir video paylaşımı yaptı. Şirket, 2025 yılı içinde Starship ile ilgili önemli ilerlemeler kaydetmeyi hedefliyor. Bu test uçuşunun sonuçları, SpaceX’in Mars’a insan yerleşimi gibi büyük hedeflerine giden yolda hem teknik hem de operasyonel anlamda önemli dersler barındırıyor.

Çin’in robot köpeği, koşu hızında rekor kırdı!

0

Çin‘in robot teknolojileri alanındaki iddialı adımlarına yeni bir başarı daha eklendi. Black Panther 2.0 adlı robot köpek, yayınlanan bir video ile 100 metreyi 10 saniyenin altında koşarak dikkatleri üzerine çekti. Daha önce bu alandaki rekoru elinde bulunduran Kore yapımı HOUND’u geride bırakan Black Panther 2.0, bu başarısıyla hem robotik hız rekorlarını hem de bu teknolojiye yönelik ilgiyi yeniden gündeme taşıdı. Özellikle askeri ve sivil kullanımlar için büyük bir potansiyel taşıyan bu robot köpek, sahip olduğu yüksek hız ve çeviklik kapasitesiyle hayranlık uyandırıyor.

Çin’in robot köpeği, koşu hızında rekor kırmayı başardı

Zhejiang Üniversitesi’nin insansı robot araştırma merkezi ile Mirror Me adlı teknoloji girişimi tarafından ortaklaşa geliştirilen Black Panther 2.0, adını taşıdığı kara panterden esinlenen çeviklik odaklı tasarımıyla farklılaşıyor. Diğer robot köpeklerin aksine engebeli arazilerde kullanım veya çok amaçlı işlevlerden ziyade tamamen hız odaklı bir proje olarak dikkat çekiyor. 38 kilogram ağırlığında ve 0.6 metre yüksekliğinde olan bu robot, karbon fiber malzemelerle geliştirilen dayanıklı bacaklara sahip. Bu bacaklar, hızı korurken darbeleri emen özel yay sistemleri içeriyor. Ayrıca çitadan ilham alınarak tasarlanan koşu ayakkabıları, zeminde yüzde 200 oranında daha iyi tutuş sağlayarak hız performansını destekliyor.

Black Panther 2.0’ın en dikkat çeken yönlerinden biri, farklı zeminlerde maksimum verimlilikle çalışabilmesi için yapay zekâ ve makine öğrenimi tekniklerinden yararlanması. Robotun uzuvları, yapay zekâ tabanlı bir koordinasyon sistemiyle birbiriyle uyum içinde hareket ederek üstün hız ve denge kabiliyeti sunuyor. Bu uyum, robotu dünyanın en hızlı dört bacaklı robotlarından biri haline getiriyor.

Çin’in robotik alandaki bu başarısı, ABD ile süregelen rekabetini bir adım öteye taşıyor. Bazı Çin yapımı teknolojilere şüpheyle yaklaşılması hâlâ gündemde olsa da, Black Panther 2.0 gibi projeler, ülkenin teknoloji alanındaki liderlik iddiasını güçlendiriyor. Bu gelişme, biyomimetik yaklaşımı bir adım daha ileri taşıyarak, doğal canlıların hareketleri ile robotik sistemler arasındaki farkı kapatmak için çalışan mühendislerin yeteneklerini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu teknolojinin önümüzdeki yıllarda hem ticari hem de savunma sektöründe nasıl şekilleneceği büyük bir merak konusu.

Boeing 777X, yeniden test uçuşlarına başladı!

Dünyanın önde gelen havacılık şirketlerinden biri olan Boeing, yeni nesil geniş gövdeli yolcu uçağı 777X’in test uçuşlarına beş aylık bir aranın ardından yeniden başladı. Ağustos 2024’te yaşanan teknik sorunlar nedeniyle askıya alınan test uçuşları, bu süre zarfında yapılan kapsamlı iyileştirme çalışmalarının ardından tekrar gerçekleştiriliyor. Özellikle uçak gövdesi ile motoru birbirine bağlayan yapısal parçalarda tespit edilen sorunlar, güvenlik endişelerini artırmış ve Boeing mühendislerini yoğun bir çözüm sürecine yönlendirmişti. Şirket, bu sorunları gidererek 777X’i tekrar gökyüzüyle buluşturmayı başardı.

Boeing 777X, yeniden test uçuşlarına start verdi

Test uçuşlarının yeniden başlaması, 777X modelinin sertifikasyon sürecinde kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. Boeing, testlerin yeniden başlatılmasının, hem Federal Havacılık İdaresi (FAA) hem de diğer havacılık otoritelerinin güvenini kazanmak için önemli olduğunu belirtiyor. Ancak ilginç bir şekilde, FAA yetkilileri bu kez test uçuşlarında yer almadı. Yine de, bu süreç Boeing için hem teknik hem de ticari açıdan büyük bir ilerleme kaydedildiğini gösteriyor.

Boeing 777X, dünya çapında havayolu şirketlerinin yıllardır güvenle kullandığı 777 modelinin yerini alacak şekilde tasarlandı. Daha verimli yakıt kullanımı, gelişmiş aerodinamik tasarım ve daha geniş kapasite özellikleri sunan bu model, modern havacılık ihtiyaçlarına cevap vermek üzere geliştirilmiş durumda. İlk teslimatın başlangıçta 2020 yılında Qatar Airways’e yapılması planlanmış olsa da, çeşitli üretim gecikmeleri ve sertifikasyon süreçleri nedeniyle bu tarih defalarca ertelendi. Şu anda teslimatların 2026’da başlaması öngörülüyor. Bu durum, 777X siparişi veren havayolu şirketleri arasında hayal kırıklığı yaratsa da modelin genel talebine olan etkisi sınırlı kaldı.

Boeing’in mevcut 777X sipariş defteri, bu uçağa duyulan ilginin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Şirketin toplamda 481 adet siparişi bulunuyor; bunların 170’i Emirates, 60’ı ise Qatar Airways’e ait. Ayrıca Lufthansa ve Singapore Airlines gibi önde gelen havayolu şirketleri de yüklü siparişlerle bu modelden faydalanmayı planlıyor. Boeing’in, bu büyük talebe cevap verebilmesi için sertifikasyon ve üretim sürecinde tüm adımları eksiksiz bir şekilde atması kritik öneme sahip. 777X’in gecikmelerine rağmen, sunduğu yenilikçi özelliklerle havacılık sektöründe uzun yıllar boyunca önemli bir yer tutacağı düşünülüyor.

Dünyanın önde gelen enerji depolama tesisi, yangına teslim oldu!

0

Kaliforniya’nın kuzeyinde yer alan ve dünyanın en büyük lityum tabanlı batarya enerji depolama tesislerinden biri olarak kabul edilen Moss Landing Elektrik Santrali’nde büyük bir yangın çıktı. Bu olay, çevrede yaşayan en az 1.500 kişinin tahliye edilmesine neden oldu. İtfaiye ekipleri yangına müdahale ederken bölge sakinlerine, olası sağlık riskleri nedeniyle kapı ve pencerelerini kapalı tutmaları tavsiye edildi. Yangın sırasında yayılan zehirli gazlar ve yoğun duman, tahliyelerin yanı sıra geniş çaplı önlemleri de zorunlu kıldı.

Dünyanın önde gelen enerji depolama tesisinde yangın çıktı

Vistra Energy’ye ait olan bu dev tesis, 2023 yılındaki kapasite artışından sonra 750 megawatt enerji ve 3.000 megawatt-saatlik bir depolama kapasitesine ulaşarak, bu alanda dünyanın en büyüğü unvanını almıştı. Şirket, tesisin Kaliforniya’nın enerji şebekesinin dengelenmesinde kritik bir rol oynadığını ve özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektriği depolama amacıyla faaliyet gösterdiğini vurgulamıştı. Ancak yangının bu devasa yapı üzerinde ciddi hasarlara yol açtığı belirtiliyor. Yapılan açıklamalara göre, yangın 300 MW kapasiteli bir binadan başlamış ve bataryaların bulunduğu alanın %40’ını kullanılamaz hale getirmiş durumda.

Dünyanın önde gelen enerji depolama tesisinde yangın çıktı

Yetkililer, yangının tesisin sınırlarını aşmadığını ve kontrollü bir şekilde müdahale edilmeye çalışıldığını ifade ediyor. Ancak lityum bataryalarla ilgili yangınlar, doğası gereği söndürülmesi son derece zor ve yüksek riskli durumlardır. Bu durum, yangının kontrol altına alınma çabalarını da oldukça karmaşık bir hale getiriyor. İtfaiye ve acil durum ekiplerinin ilk önceliği, yangının yayılmasını engellemek ve kontrol altına almak olarak belirlenmiş durumda.

Şirket tarafından yapılan açıklamada, tesiste çalışan tüm personelin güvenli bir şekilde tahliye edildiği ve can kaybının önüne geçildiği duyuruldu. Yangın tamamen söndürüldükten sonra olayın nedeni hakkında bir soruşturma başlatılacağı ifade ediliyor. Moss Landing gibi devasa batarya depolama tesisleri, yenilenebilir enerjiye geçiş sürecinde hayati bir öneme sahip olmasına rağmen, bu tarz büyük çaplı olaylar enerji sektöründeki güvenlik açıklarını yeniden gündeme getiriyor. Batarya teknolojilerindeki yangın riskleri ve alınması gereken önlemler, bu olayla birlikte bir kez daha dikkat çekmiş durumda.

Türkiye YouTube kaldırma taleplerinde ilk 3’te

Son yıllarda hükümetlerin dijital platformlardan içerik kaldırma talepleri önemli ölçüde artış gösterdi. YouTube ve Google gibi platformlar, özellikle video içeriklerinin denetimi konusunda sık sık resmi başvurularla karşılaşıyor. VPN sağlayıcısı Surfshark tarafından yayımlanan bir rapor, bu durumun boyutlarını ortaya koydu.

Rapora göre, Google’ın son beş yılda aldığı 300.000’den fazla içerik kaldırma talebinin %54’ü YouTube içeriklerine yönelik. Google Arama sonuçlarına yönelik talepler %31’de kalırken, geri kalan %15’lik oran Google’ın diğer hizmetlerini kapsıyor.

Türkiye YouTube’da üçüncü sırada

İçerik kaldırma taleplerinde ilk sırayı Rusya alırken, YouTube özelinde Hindistan 8.000 taleple ikinci sırada yer aldı. Türkiye ise YouTube’da toplam 6.000 içerik kaldırma talebiyle üçüncü sırada bulunuyor. Google Arama sonuçları açısından ise Güney Kore, Rusya’nın ardından 16.000 taleple dikkat çekiyor.

Ulusal güvenlik ilk sırada

Raporda, içerik kaldırma taleplerinin gerekçelerinin ülkeden ülkeye farklılık gösterdiği belirtildi. Son beş yılın verilerine göre, 96.000 başvuruyla “ulusal güvenlik” en sık dile getirilen sebep oldu. 2020 yılında en çok görülen gerekçe itibar zedeleme iken, 2023’te dolandırıcılık öne çıktı.

ABD üst sıralarda yer almadı

Raporda dikkat çeken bir diğer unsur, ABD’nin YouTube ve Google Arama üzerindeki içerik kaldırma taleplerinde üst sıralarda yer almaması oldu.

Raporda bazı sınırlamalar olduğu da ifade edildi. Verilerin yalnızca 150 ülkeyi kapsadığı ve 2024 yılına ait bilgilerin yalnızca haziran ayına kadar toplandığı belirtildi. Ayrıca toplam başvuru hacmi ölçüldüğü için daha az talepte bulunan ülkelerin daha fazla içerik kaldırmış olması mümkün.

Şarj istasyonları artık daha güvende

Elektrikli araç şarj istasyonlarında kablo hırsızlığını önlemek amacıyla harekete geçen ChargePoint, yeni nesil kesilmeye dayanıklı kablolarını ve ChargePoint Protect isimli alarm sistemini tanıttı. Özellikle ABD’de yaygınlaşan kablo hırsızlıkları, şarj cihazlarının bakır içeriği nedeniyle büyük bir sorun oluşturuyor. Bu durumu engellemek için ChargePoint, hem teknolojik hem de fiziksel önlemlerle kullanıcı güvenliğini artırmayı hedefliyor.

Kesilmeye dayanıklı kablolar

ChargePoint, yeni kablo tasarımının kesilmeye karşı yüksek direnç sunduğunu belirtiyor. Şirket, kablo içeriğiyle ilgili teknik detayları paylaşmasa da, bu kabloların kesilmesinin oldukça zaman alacağını ve bu durumun hırsızlar üzerinde caydırıcı bir etki yaratacağını ifade ediyor. Ayrıca, kablonun dayanıklılığına rağmen esnekliği korunarakşarj işlemlerinin kolay bir şekilde yapılabileceği vurgulanıyor.

Bu yeni kablolar, tüm ticari ve filo şarj istasyonlarında kullanılmaya başlanacak. ChargePoint, bu dayanıklı kablo tasarımını diğer üreticilere de lisanslamayı planlıyor ve böylece çözümün yaygınlaşmasını hedefliyor.

ChargePoint Protect alarm sistemi

Yeni duyurulan ChargePoint Protect sistemi, şarj istasyonlarında kabloya müdahale tespit edildiğinde otomatik olarak devreye giren bir alarm sistemi. Bu sistem, şarj istasyonundaki hoparlör, ekran ve ışıklar aracılığıyla hırsızları caydırıcı uyarılar veriyor.

ChargePoint Protect’in bir diğer önemli özelliği ise istasyon sahiplerini SMS ve e-posta yoluyla anlık olarak bilgilendirebilmesi. Bu sayede istasyon sahipleri, durumu hızlıca polisle paylaşarak hırsızların yakalanmasınısağlayabiliyor. Protect sistemi, belirli ChargePoint şarj cihazları için ücretsiz bir yazılım güncellemesiyle kullanıma sunulacak.

Hırsızlığa karşı daha güvenli şarj istasyonları

ChargePoint’in yeni kablosu ve alarm sistemi, elektrikli araç şarj istasyonlarının daha güvenli bir hale gelmesi için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Hem dayanıklı kablo hem de akıllı alarm sistemielektrikli araç kullanıcılarının ve şarj istasyonu sahiplerinin güvenliğini artırmayı amaçlıyor.

Çinli platformlar AB’de GDPR ihlali iddiasıyla hedefte

Avusturya merkezli gizlilik savunucusu NOYB (None of Your Business), Çinli teknoloji devleri TikTok, Temu, Xiaomi, Shein, AliExpress ve WeChat’e karşı Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Tüzüğü’nü (GDPR) ihlal ettikleri gerekçesiyle şikayette bulundu. Örgüt, bu şirketlerin Avrupalı kullanıcıların bilgilerini yasa dışı bir şekilde Çin’deki taraflarla paylaştığını iddia ediyor.

AB veri koruma standartları ve Çin tartışması

GDPR, AB dışına veri aktarımını ancak hedef ülkede veri koruma standartlarının yeterli olduğu durumlarda izin veriyor. Ancak NOYB, Çin’i “otoriter bir gözetim devleti” olarak nitelendirerek, bu ülkeye yapılan veri transferlerinin durdurulması gerektiğini savundu. Örgüt, AliExpress, Shein, TikTok ve Xiaomi’nin doğrudan Çin’e veri aktardığınıTemu ve WeChat’in ise “üçüncü ülkelere” veri transferi yaptığını ifade etti. Bu ülkelerin büyük olasılıkla Çin’i içerdiği belirtiliyor.

Ağır para cezası talebi

Şikayet kapsamında NOYB, Çin’e yapılan veri aktarımlarının tamamen durdurulmasını ve bu şirketlere küresel gelirlerinin yüzde 4’üne kadar varan para cezaları verilmesini talep ediyor. Bu oran, GDPR kapsamında öngörülen maksimum ceza sınırını ifade ediyor ve şirketler için ciddi bir mali yaptırım anlamına geliyor. Şikayetler Yunanistan, Hollanda, Belçika, İtalya ve Avusturya’da sunulmuş durumda.

NOYB’un lideri Max Schrems, daha önce Apple ve Meta gibi Amerikan teknoloji devlerine karşı yürüttüğü başarılı davalarla biliniyor. Schrems’in Facebook’a karşı açtığı davalar, GDPR’ın uygulanmasında dönüm noktaları olarak kabul ediliyor ve milyarlarca dolar cezalarla sonuçlanmıştı. Şimdi ise dikkatler, Çin merkezli platformlara çevrilmiş durumda.

Çinli şirketler için risk büyük

Bu yeni veri koruma mücadelesi, Çinli teknoloji devleri için ciddi bir yasal ve mali risk oluşturuyor. GDPR ihlalleri nedeniyle ağır cezalar alma ihtimali, Avrupa pazarındaki operasyonlarını önemli ölçüde etkileyebilir. Avrupa Birliği’nde kullanıcı gizliliğini koruma adına alınan bu önlemler, diğer bölgelere de ilham verebilir.

Hindistan uzayda tarih yazdı: uydu kenetlemede dördüncü ülke oldu

Hindistan Uzay Araştırma Organizasyonu (ISRO), uzay teknolojilerinde önemli bir aşamayı geride bırakarak tarihi bir başarıya imza attı. Hindistan, 15 Ocak’ta gerçekleştirdiği Uzay Kenetlenme Deneyi (SpaDeX) kapsamında iki uyduyu Dünya yörüngesinde başarıyla kenetledi. Bu başarıyla birlikte Hindistan, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Çin’in ardından uzayda uydu kenetlemeyi başaran dördüncü ülke oldu.

SpaDeX deneyi ve tarihi başarı

30 Aralık’ta Hindistan’ın PSLV roketiyle fırlatılan SpaDeX misyonu, tamamen yerli teknolojilerle geliştirilen otomatik kenetlenme sistemini test etmek amacıyla yürütüldü. ISRO, SpaDeX kapsamında “Target” ve “Chaser”adını verdiği 220 kilogram ağırlığındaki iki uydunun kenetlenmesini başarıyla gerçekleştirdi. Planlanan kenetlenme tarihi 6 Ocak olmasına rağmen, daha fazla test ve simülasyon yapılması adına deneme 15 Ocak’a ertelendi. Bu dikkatli yaklaşım, başarıyı garantileyen önemli bir faktör oldu.

ISRO, X platformunda yaptığı paylaşımda, “Uzay aracı kenetlenmesi başarıyla tamamlandı! Tarihi bir an. Tüm ekibi tebrik ediyoruz! Hindistan’a tebrikler!” ifadelerini kullandı.

Gelecek uzay misyonları için kritik adım

SpaDeX misyonu, Hindistan’ın uzay teknolojilerindeki yerli üretim kapasitesini ve ilerlemesini bir kez daha gözler önüne serdi. ISRO yetkilileri, bu teknolojinin özellikle Ay’dan örnek toplama misyonlarıBharatiya Antariksh Station (BAS) adı verilen uzay istasyonu projeleri ve çoklu roket fırlatmaları gibi gelecekteki projelerde kritik önemesahip olduğunu belirtiyor.

SpaDeX misyonu sırasında, Target ve Chaser uyduları arasındaki mesafe önce 15 metreden 3 metreye kadar düşürüldü. Ardından iki uydu başarıyla kenetlendi ve tek bir obje olarak yönetilmeye başlandı. ISRO, kenetlenme sonrası güç transferi ve ayrılma testlerinin de yakında tamamlanacağını açıkladı.

Uzun vadeli uzay hedefleri

Hindistan, uzay teknolojilerinde elde ettiği bu başarının ardından gelecekteki projelerine odaklanmaya devam ediyor. 2035 yılına kadar tamamlanması planlanan BAS uzay istasyonu ve 2028’de gerçekleştirilmesi hedeflenen Chandrayaan-4 misyonu, Hindistan’ın uzay yarışındaki yerini sağlamlaştıracak önemli projeler arasında yer alıyor.

Hindistan’ın bu tarihi başarısı, uzay teknolojilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak nitelendiriliyor. ISRO’nun yerli üretime dayalı kenetlenme teknolojisi, ülkenin uzay araştırmaları alanında öncü bir güç olma yolundaki kararlılığını bir kez daha gösterdi.

Honor CEO’su görevinden ayrıldı! Şirketin yeni yol haritası ne olacak?

Honor’un yeni CEO’su, dört yıldır şirketin çeşitli üst düzey yönetim pozisyonlarında görev yapan Jian Li olacak.

Çin medyasına sızdırılan ve Honor yetkilileri tarafından doğrulanan bir iç yazışmada Zhao, sağlık sorunları nedeniyle istifa ettiğini ve dinlenmek, iyileşmek ve ailesiyle daha fazla vakit geçirmek istediğini belirtti. Zhao, bu kararı “Hayatımın en zor kararı” ifadeleriyle tanımladı.

Honor’un yol haritası ne olacak?

George Zhao’nun ayrılığı, Honor’un 2023 yılında duyurduğu halka arz (IPO) planlarını hayata geçirmeye çalıştığı bir döneme denk geldi. Honor, 2020 yılında Huawei’den ayrılarak bağımsız bir şirket haline gelmiş ve bu sayede Huawei’e uygulanan ABD yaptırımlarından etkilenmekten kurtulmuştu.

Honor, Zhao liderliğinde yüksek segment cihazlara odaklanarak uluslararası pazarda genişleme hedefiyle önemli adımlar attı. Şirket, özellikle katlanabilir akıllı telefonlar gibi yenilikçi ürünlerle dikkat çekmeye çalıştı. Counterpoint Research verilerine göre, şirketin Çin’deki pazar payı 2020’de %9,8 iken 2024’te %15’in üzerine çıktı. Çin dışında ise pazar payı 2020’de %1’in altındayken 2024’te %2,3’e yükseldi.

Şirket ayrıca, cihazlarında yapay zeka teknolojileri sunarak rakipleriyle rekabet etmeyi sürdürdü. Counterpoint Research ortağı Neil Shah, şirketin yüksek segment cihazlar ve yenilikçi teknolojilere odaklanmasının, yeni lider Jian Li döneminde de devam edeceğini öngörüyor.

Yeni CEO’ya zorlu görevler düşüyor

Jian Li’nin öncelikli görevleri arasında, Honor’un yurt dışındaki varlığını genişletmek ve markanın küresel bilinirliğini artırmak yer alıyor. Shah’a göre, şirketin Çin dışında tanınırlığı hâlâ düşük ve bu durumun aşılması için daha fazla zaman, yatırım ve ürün farklılaştırması gerekiyor.

Honor’un özellikle Avrupa gibi premium pazarlarda markasını güçlendirmek için yenilikçi katlanabilir tasarımlar ve ileri yapay zeka özellikleri sunmaya devam etmesi gerektiği belirtiliyor. Li’nin liderliğinde şirketin uluslararası pazarda Samsung ve Apple gibi devlerle rekabet edebilmek için farklılaşma stratejilerine ağırlık vermesi bekleniyor.

George Zhao’nun ardından Honor’un nasıl bir yol izleyeceği ve Jian Li’nin şirketi hangi noktalara taşıyacağı merakla bekleniyor.

BYD 2025’de tüm modellerinde akıllı sürüş sunmaya başlayacak

Çin merkezli otomobil üreticisi BYD2025 itibarıyla tüm araçlarında NOA (Navigate on Autopilot) akıllı sürüş özelliğini sunmaya hazırlanıyor. Şirket, yalnızca premium modellerinde değil, Seagull gibi 9.500 dolardan başlayan uygun fiyatlı araçlarında bile Seviye 2 ve üzeri otonom sürüş teknolojilerini hayata geçirmeyi planlıyor. Bu adım, BYD’nin otonom sürüş teknolojilerinde rakipleriyle arasındaki farkı kapatma hedefinin bir parçası.

BYD yazılım ve akıllı sürüşe odaklanıyor

Elektrikli araç satışlarında Çin pazarında lider olan BYD, bugüne kadar yazılım, ADAS (Gelişmiş Sürücü Destek Sistemi) ve akıllı sürüş teknolojilerinde rakiplerinin gerisinde kalmıştı. Ancak son iki yıldır yazılım yatırımlarına hız veren şirket, 2025 yılında bu alandaki açığını kapatmayı hedefliyor. DJI ve Huawei gibi firmalarla iş birliği yapan BYD, gelişmiş sürüş destek sistemlerini yalnızca birkaç modelinde sunabiliyordu. Şimdi ise bu sistemlerin yaygınlaştırılması için büyük bir atılım yapmaya hazırlanıyor.

13,6 Milyar dolarlık dev yatırım

BYD, gelişmiş sürüş sistemleri geliştirmek için Eylül 2023’te bir ekip kurdu ve şu anda bu ekibin büyüklüğü 1.300 kişiyeulaştı. Şirket, Ocak 2024’te ADAS geliştirmeye 13,6 milyar dolar yatırım yapacağını duyurdu. ADAS ekibi, özellikle kentsel otonom sürüş ve otoyol otonom sürüş teknolojileri geliştirmeye odaklanıyor.

Çin Sanayi ve Bilişim Teknolojileri Bakanlığı’na yapılan başvurulara göre, BYD13 bin dolarlık araçlarında bile 7/11 kamera kurulumları ve üç gözlü görüş kameraları kullanacak. Bu sistemdeki 11 kameradan 7’si uzun menzillive 4’ü geniş açılı park kameraları olacak şekilde tasarlanıyor.

BYD’nin üç seviyeli DiPilot sistemi

BYD’nin sürüş yardım sistemleri şu anda üç ana kategoriye ayrılıyor:

  • DiPilot 100: 100 TOPS işlem gücüne sahip giriş seviyesi ADAS. Nvidia’nın Drive N Orin çipiyle destekleniyor ve temel yardımcı işlevler sunuyor.
  • DiPilot 300: Tek lidar, tek Nvidia Orin X çipi ve 300 TOPS işlem gücüyle orta seviye ADAS. Yarı otonom otoyol sürüşü gerçekleştirebiliyor.
  • DiPilot 600: Çoklu lidar, iki Nvidia Orin X çipi ve 508 TOPS gücüyle şehir içi ve otoyolda Seviye 3 otonom sürüş sunuyor.

Ucuz modellerde bile otonom sürüş teknolojisi

BYD2025 yılından itibaren uygun fiyatlı araçları da dahil olmak üzere tüm modellerinde otonom sürüş özelliklerini yaygınlaştırmayı planlıyor. Bu kapsamda, şirket yıl sonuna kadar ürün gamındaki tüm araçlarda farklı seviyelerde akıllı sürüş teknolojilerini kullanıma sunmayı hedefliyor.

AMD Ryzen 5 7400F görücüye çıktı! İşte özellikleri

0

AMD, Ryzen 7000 serisine bütçe dostu bir seçenek olarak Ryzen 5 7400F modelini ekledi. Ryzen 5 7500F’e benzeyen bu işlemci, düşük fiyatıyla dikkat çekiyor ve performanstan ödün vermeden uygun maliyetli sistemler kurmayı hedefleyen kullanıcılar için güçlü bir alternatif sunuyor. 6 çekirdek ve 12 iş parçacığına sahip olan Ryzen 5 7400F, temel saat hızı olarak 3,7 GHz, boost frekansı olarak ise 4,7 GHz değerleriyle geliyor. Boost frekansı, Ryzen 5 7500F ile karşılaştırıldığında 300 MHz daha düşük, ancak bu farkın genel kullanım ve oyun performansı üzerinde çok büyük bir etkisi olmayacağı belirtiliyor.

AMD Ryzen 5 7400F resmen tanıtıldı

İşlemci, 6 MB L2 ve 32 MB L3 önbellekle birlikte geliyor ve 65W TDP değerine sahip. B650 ve yeni nesil B840/B850 gibi AM5 platformlarıyla uyumlu olan bu model, düşük bütçeli oyuncu bilgisayarları için cazip bir seçenek sunuyor. Ancak entegre grafik birimine sahip olmadığı için harici bir ekran kartı gerektiriyor. Bununla birlikte, Wraith Stealth soğutucu ile birlikte sunulması da kullanıcılar için maliyet açısından bir avantaj sağlıyor.

AMD Ryzen 5 7400F resmen tanıtıldı.

Yeni B840 çipseti, overclock desteği sunmamasına rağmen Ryzen 5 7400F, overclock edilebilir bir işlemci olarak B650 veya B850 çipsetlerle daha iyi bir performans sergileyebilir. Özellikle bu özellikler göz önüne alındığında, Ryzen 5 7400F’nin oyun ve günlük kullanımda güçlü bir performans sunması bekleniyor.

AMD, Ryzen 5 7400F modelini Almanya’daki sitesinde listelemiş durumda ve global pazarda da yakında satışa sunulması planlanıyor. Fiyat aralığı 149-169 dolar arasında değişecek olan bu işlemci, bütçesine dikkat eden kullanıcılar için güçlü ve erişilebilir bir seçenek olmayı vaat ediyor.

Tesla, Türkiye’de yeni Supercharger istasyonu açtı!

Tesla, Türkiye’deki elektrikli araç kullanıcılarının ihtiyaçlarını karşılamak için Supercharger ağını genişletmeye devam ediyor. Son olarak, İzmir-İstanbul otoyolunun İzmir yönünde, Balıkesir’in girişine yakın O204 Oksijen dinlenme tesisinde yeni bir Tesla Supercharger şarj istasyonu açıldı. Bu yeni istasyon, 8 adet Supercharger soketi ile donatılmış durumda ve saatte 250 kW’a kadar şarj hızı sağlıyor. Bu özellik, Tesla araçlarının daha hızlı bir şekilde şarj olmasına olanak tanıyarak uzun yolculuklardaki şarj süresini önemli ölçüde kısaltıyor. Balıkesir’deki bu yeni istasyonun açılışıyla birlikte, Türkiye’deki Supercharger noktalarının sayısı toplam 11’e ulaştı. Bunun yanı sıra, İzmir-İstanbul yönünde yer alan diğer bir Supercharger istasyonunun yakın bir gelecekte açılması planlanıyor.

Tesla, Türkiye’de yeni Supercharger istasyonu kurdu

Tesla’nın mevcut Supercharger istasyonları, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde stratejik olarak konumlandırılmış durumda. İstanbul’da, hem Avrupa Yakası’nda (Gayrettepe) hem de Anadolu Yakası’nda (Libadiye Caddesi) istasyonlar bulunuyor. Ayrıca, Ankara, Bolu, Edirne, Çankırı, Akhisar ve Gemlik gibi şehirlerde de Supercharger istasyonları hizmet veriyor. Supercharger ağı, otoyollar üzerindeki noktalarda yoğunlaşırken, kullanıcıların özellikle uzun yolculuklarda rahatlıkla şarj ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlıyor.

Tesla’nın Türkiye genelinde açmayı planladığı yeni Supercharger istasyonları arasında, İzmir, Bursa, Aydın, Denizli, Antalya, Burdur, Bilecik ve Samsun gibi büyük şehirler yer alıyor. Tesla, elektrikli araçlar için yaygın şarj alt yapısını oluşturma konusunda oldukça hızlı ilerliyor, ancak bu yeni istasyonların hangi tarihlerde faaliyete geçeceğiyle ilgili bir açıklama yapılmadı.

Supercharger ağının genişlemesi, Türkiye’deki elektrikli araç kullanıcıları için büyük önem taşıyor. Tesla’nın hedefi, daha geniş bir kullanıcı kitlesi için elektrikli araçların kullanımını teşvik etmek ve şarj erişimini daha erişilebilir hale getirmektir. Bu yeni şarj istasyonları, Tesla kullanıcılarının Türkiye’nin farklı şehirleri ve bölgeleri arasında daha rahat seyahat etmelerini sağlamak için önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Tesla, bu istasyonlar sayesinde elektrikli araç kullanıcılarının batarya seviyeleri konusunda endişe duymadan uzun mesafeleri kat etmelerini mümkün kılmayı amaçlıyor.

2024 yılının en güvenli otomobilleri belli oldu!

2024 yılı Euro NCAP güvenlik testleri sonuçlandı ve yıl boyunca test edilen 44 farklı model arasında en iyi güvenlik performansı sergileyen otomobiller belirlenerek kategorilerine göre ödüllendirildi. Testlerde genel güvenlik performansı en yüksek araca verilen ödülü Mercedes-Benz E-Serisi kazandı. Premium bir model olan bu araç, dört ana güvenlik kategorisinde (yetişkin yolcu koruması, çocuk yolcu koruması, savunmasız yol kullanıcılarının korunması ve güvenlik yardımcıları) ağırlıklı ortalamada en iyi sonucu elde ederek dikkatleri üzerine çekti.

2024 yılının en güvenli otomobilleri ortaya çıktı

Sınıflara göre bakıldığında ise kompakt SUV kategorisinde, Çinli üreticiler büyük başarı elde etti. Zeekr X, bu sınıfta Avrupa ve Japon üreticilerin önüne geçerek “Sınıfının En İyisi” seçildi ve aynı zamanda 2024’ün en güvenli tam elektrikli aracı olarak ödül kazandı. Büyük SUV kategorisinde ise Mazda CX-80, Audi Q6 e-tron ile yarışarak sınıfının lideri olmayı başardı. Büyük aile otomobilleri kategorisinde, Volkswagen Passat ve Škoda Superb ikilisi, ortak platform avantajını etkili kullanarak üstün güvenlik performanslarıyla öne çıktılar ve “Sınıfının En İyisi” ödülüne layık görüldüler.

2024 yılının en güvenli otomobilleri ortaya çıktı.
2024 yılının en güvenli otomobilleri ortaya çıktı.

2024’te ayrıca Çinli üreticilerin elektrikli pick-up sınıfındaki ilerlemesi de gözlerden kaçmadı. Maxus eTERRON 9, Avrupa’daki testlerde yüksek skorlar alarak Çinli markaların güvenlik teknolojilerindeki gelişimini bir kez daha gözler önüne serdi. Bununla birlikte küçük aile otomobilleri kategorisinde aday bulunmaması dikkat çekti. Bu sınıfta test edilen araçlar yeterli güvenlik standartlarına ulaşamadıkları için ödüle layık görülmedi.

Euro NCAP’in 2024 yılı testleri, araç güvenliği konusunda Çin, Almanya ve Japonya gibi ülkelerden üreticilerin öne çıktığını ve özellikle elektrikli araçların güvenlik standartlarında ciddi bir ilerleme kaydettiğini gösteriyor.

MrBeast, TikTok’u satın almak istiyor!

0

TikTok’un ABD’deki varlıklarına yönelik yasak tehdidiyle birlikte, platformun kaderi ülkedeki büyük finansal güçlerin ve girişimcilerin rekabetine sahne olmaya başladı. Son günlerde ortaya çıkan en dikkat çekici haberlerden biri, ünlü içerik üreticisi ve girişimci MrBeast’in TikTok’u satın almak için ciddi adımlar attığı yönünde. Kendi YouTube kanalıyla dünya çapında ün kazanan ve içerik üretim sektöründe önemli bir figür haline gelen MrBeast’in, ByteDance’in elindeki TikTok ABD varlıklarını satın alma niyetiyle fon arayışına girmesi, sosyal medya dünyasında geniş yankı uyandırdı.

MrBeast, TikTok’u satın almak için girişimlere başladı

Başlangıçta bu açıklamalar bir şaka veya etkileşim çabası olarak yorumlanmış olsa da MrBeast, milyarderlerle yaptığı toplantılardan bahsederek iddialarının arkasında durduğunu gösterdi. Özellikle ByteDance’in bu konuda kendilerine bir fırsat tanıması gerektiğini vurgulayan açıklamaları, hamlesinin ciddi bir girişim olabileceğini kanıtlıyor. ABD Yüksek Mahkemesi’nde TikTok yasağının temyize taşınması gündeme gelmiş olsa da, ülkedeki iş insanları ve şirketler bu durumdan kârlı çıkabilecekleri bir satın alma için zaman kaybetmeden harekete geçiyor.

MrBeast, TikTok’u satın almak için girişimlere başladı.

Diğer yandan, Elon Musk’ın da TikTok’u satın almakla ilgilendiği iddiaları spekülasyonları daha da alevlendiriyor. Twitter’ı satın almasının ardından sosyal medya alanında genişlemeyi düşünen Musk, bu yarışta büyük bir rakip olarak dikkat çekiyor. TikTok’un ABD’deki varlıkları, hızla gelişen dijital ekonomi ve geniş kullanıcı tabanıyla dev bir yatırım fırsatı olarak görülüyor.

ABD’de TikTok’un yasaklanması kararının ertelenme ihtimali bulunsa da, bu süreçte oluşan belirsizlik zengin yatırımcılar ve büyük şirketler için bir fırsat alanı yaratmış gibi görünüyor. MrBeast’in böylesi büyük bir projeye girmesi, içerik üreticilerinin geleneksel sınırları aşarak medya dünyasında nasıl yeni oyuncular haline geldiğini de gözler önüne seriyor. ByteDance’in bu duruma nasıl bir yanıt vereceği ise önümüzdeki süreçte belirleyici olacak.

Çimento üretimi, çevre dostu hale geliyor!

0

Dünya genelinde karbon emisyonunun yüzde 8’inden sorumlu olan çimento üretimi, sürdürülebilirlik adına önemli bir dönüm noktasına ulaşabilir. Michigan Üniversitesi’ndeki bilim insanları, çimento üretiminden kaynaklanan karbon salınımını önemli ölçüde azaltabilecek yeni bir elektrokimyasal yöntem geliştirdi. Bu yöntem, çimento üretim sürecindeki en büyük karbon kaynağı olan kireçtaşının parçalanması sırasında açığa çıkan karbondioksiti yakalamayı ve bunu tekrar kullanmayı hedefliyor. Özellikle kentleşme ve artan altyapı projeleriyle birlikte çimento talebinin önümüzdeki yıllarda yüzde 50 oranında artmasının beklendiği göz önüne alındığında, bu buluşun çevresel etkisi çok daha kritik bir hâl alıyor.

Çimento üretimi, çevre dostu hale gelecek

Günümüzde en yaygın kullanılan Portland çimentosu, kireçtaşının yüksek sıcaklıklarda kil ile karıştırılmasıyla üretiliyor. Ancak bu süreç, hem fırınların fosil yakıtlarla ısıtılması hem de kireçtaşının kimyasal olarak parçalanması nedeniyle büyük miktarda karbon salınımına yol açıyor. Yeni yöntem ise fırınlarda kullanılan enerjiyi en aza indiren ve süreçte havadaki karbondioksiti doğrudan yakalayıp faydalı ürünlere dönüştüren bir elektrokimyasal mekanizma içeriyor. Araştırmacılar, bu yöntemde kalsiyum karbonatı geri dönüştürülmüş beton veya bazalt gibi düşük maliyetli materyallerle üretmenin mümkün olduğunu ve böylece çimento üretimini hem ekonomik hem de çevre dostu hâle getirmenin yollarını bulduklarını belirtiyor.

Sistemin temelinde, kalsiyum karbonat oluşturmak için havadaki karbondioksitin sudaki hidroksit iyonlarıyla reaksiyona sokulması yatıyor. Bu süreç, mevcut çimento üretim altyapısına entegre edilebilecek şekilde tasarlandığından, herhangi bir büyük yeniden yapılanma ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Dahası, bu yeni yöntemin kullanılmasıyla, çimento üretiminden kaynaklanan karbon emisyonlarının yüzde 8’den yüzde 3’e düşürülmesi mümkün olabilir. Bu da küresel ölçekte her yıl yaklaşık üç gigaton karbondioksitin atmosfere salınmasının önüne geçebilecek potansiyel bir iyileşme anlamına geliyor.

Projeyi yöneten bilim insanlarından Jiaqi Li, bu yöntemin hem düşük maliyetli hem de geniş çapta uygulanabilir bir çözüm sunduğunu vurguluyor. Özellikle, şantiyelerden elde edilen geri dönüştürülmüş beton ve bazalt gibi dünyanın hemen her bölgesinde bulunabilen malzemelerin kullanımı, yöntemin benimsenmesini daha kolay hale getiriyor. Bu yenilik, çimento endüstrisinde yalnızca çevresel bir dönüşüm değil, aynı zamanda ekonomik açıdan da önemli bir değişimin habercisi olarak görülüyor.