Netflix patent savaşında Broadcom’la karşı karşıya!

0

Netflix, Broadcom ile uzun süredir devam eden patent savaşında bir karşı saldırı başlattı ve şirketin VMware yan kuruluşuna karşı sanallaştırma teknolojileri konusunda dava açtı. 23 Aralık 2024’te Kaliforniya Kuzey Bölgesi’nde dosyalanan yayın şirketinin şikayeti, beş patenti (aslen HP tarafından geliştirilmiş) ileri sürerek Netflix’in tipik olarak savunmacı IP stratejisinde agresif bir değişimi işaret ediyor.

Netflix patent savaşını kazanacak mı?

Netflix, COVID-19 salgınının erken aşamalarında Mart 2020’de başlayan Broadcom tarafından yaklaşık beş yıl süren patent davasına katlandı. Broadcom’un ilk davası, Netflix’in yayın hizmetlerinin, yayın hizmetleri önem kazandıkça azalmaya devam eden bir pazar segmenti olan set üstü kutular için yarı iletken işine onarılamaz şekilde zarar verdiğini iddia etti.

Netflix davası, Netflix’in portföyüne girmeden önce ikincil pazardan geçen beş sanallaştırma patentine odaklanıyor. Daha önce Regional Resources Ltd.’den geçen patentler, VMware tarafından kullanıldığı iddia edilen temel sanallaştırma teknolojileriyle ilgili:

ABD Patenti No. 7,779,424 ve aile patenti 7,797,707, her ikisi de sanal makine ortamlarında CPU kullanımını atfetmeye yönelik sistemleri ele almaktadır,

Sanal makine monitörleri için CPU kullanım atıfını kapsayan ABD Patenti No. 8.799.891,

Sanal makine başlatma ve yük dengelemeyi ayrıntılı olarak açıklayan ABD Patenti No. 8.185.893,

Birden fazla sanal makinenin grafiksel bir arayüz aracılığıyla uzaktan kontrolünü açıklayan ABD Patenti No. 8,863,122.

Şikayette, Broadcom ve VMware’in patentli teknolojileri kullanırken en azından kasıtlı körlük gösterdiklerini öne sürerek kasıtlı ihlal iddia ediliyor. İddia kanıtlanırsa, artırılmış zararlara yol açabilir. Karşı dava, Broadcom’un patent uygulama çabaları için zorlu bir yılı taçlandırıyor. Temmuz 2024’te Alman Federal Patent Mahkemesi’nin (Bundespatentgericht) Broadcom’un EP2575366 akış patenti geçersiz kılmasıyla önemli bir an yaşandı. Karar, Münih I Bölge Mahkemesi tarafından Netflix’e daha önce verilen 7,05 milyon avroluk hakaret cezasını etkili bir şekilde geçersiz kıldı.

ABD’de hemen ardından bir aksilik daha yaşandı. Federal Devre Temyiz Mahkemesi, Patent Yargılama ve Temyiz Kurulu’nun daha önce onayladığı Broadcom patentine yönelik iki Netflix itirazını yeniden gündeme getirerek Broadcom’un konumunu daha da zayıflattı.

Türk girişimi Khenda, 750 bin dolar yatırım aldı!

Türk girişimciler tarafından ABD’de kurulan Khenda, yapay zekâ destekli sürekli iyileştirme çözümleriyle dikkat çekerek Simya VC liderliğindeki yatırım turunda 750 bin dolar yatırım aldı. Bu yatırım, şirketin global ölçekte büyümesini hızlandırma, özellikle Kuzey Amerika pazarındaki satış ve pazarlama faaliyetlerini artırma ve böylece cirosunu genişletme hedeflerine ulaşmasını destekleyecek.

Türk girişimi Khenda, 750 bin dolar yatırım almayı başardı

Geleneksel yöntemlerle elde edilemeyen üretim verilerini yapay zekâ tabanlı görüntü işleme teknolojisiyle toplayan Khenda, mevcut güvenlik kameralarını kullanarak üretim süreçlerindeki darboğazları ve verimlilik problemlerini tespit etme imkânı sunuyor. Topladığı verileri raporlayan platform, mühendislerin üretim süreçlerini optimize etmelerine olanak tanıyor.

Simya VC’nin bu yatırım turunda, teknoloji odaklı girişimlere verdiği desteği sürdürüyor olması dikkat çekerken, DCP’nin katılımıyla Khenda’nın büyüme potansiyeli daha da güçleniyor. Simya VC Yönetici Ortağı Selma Bahçıvanoğlu, Khenda’nın inovatif yapay zekâ teknolojisinin sektörde verimlilik, zaman ve maliyet tasarrufu açısından bir dönüşüm sağladığını ifade ederek, girişimin küresel dijital dönüşümdeki rolüne olan inançlarını dile getirdi. Şirket, 2025 yılında da yenilikçi girişimlere yatırım yapma konusundaki kararlılığını sürdüreceğini belirtti.

Khenda Kurucu Ortakları Çağkan ve Aykan Ekici, yaptıkları açıklamalarda, şirketin Ar-Ge çalışmalarına ve pazardaki konumuna dair detaylar verdi. Çağkan Ekici, görsel dil modelleri üzerinde yapılan Ar-Ge faaliyetleri ve ürünlerine entegre edilen ileri yapay zekâ teknolojileri sayesinde, üretim süreçlerinin verimliliğini artıracak yeni adımlar atmayı hedeflediklerini ifade etti. Aykan Ekici ise Kuzey Amerika’da artan talebe dikkat çekerek, bölgedeki pazar paylarını genişletmek ve küçük ve orta ölçekli işletmeleri de müşteri ağına katmak için Vision-MES adını verdikleri yeni ürünleriyle çalışmalarını hızlandıracaklarını vurguladı. Khenda’nın bu hızlı büyüme süreci, hem teknoloji sektöründeki dönüşümü hem de global üretim endüstrisinde yenilikçi çözümlere olan ihtiyacı gözler önüne seriyor.

Lityum ihtiyacı, batarya geri dönüşümüyle karşılanabilir!

ABD merkezli Union of Concerned Scientists tarafından yapılan analiz, lityum iyon bataryaların geri dönüşümüne yönelik yatırımların artırılması halinde, 2050 yılına gelindiğinde lityum ihtiyacının %60’ının eski bataryalardan karşılanabileceğini ortaya koyuyor.

Lityum ihtiyacı, batarya geri dönüşümüyle karşılanacak

Bu senaryo gerçekleşirse, lityum madenciliğine olan talep önemli ölçüde azalabilir. Özellikle 2035 yılında otomobil satışlarının tamamen elektrikli modellere dönüşeceği ve lityum iyon bataryaların %90 oranında geri dönüştürüldüğü bir tablo çerçevesinde, 2050’deki lityum madenciliği ihtiyacının, 2035 yılı zirve değerinin yarısına düşmesi bekleniyor.

Lityum ihtiyacı, batarya geri dönüşümüyle karşılanacak.

Analiz, lityum talebindeki azalmanın yalnızca geri dönüşüme değil, aynı zamanda elektrikli araçların daha verimli hale getirilmesine dayandığını da gösteriyor. Araç verimliliğinde %20 oranında bir artışın, 2035 yılına kadar lityum ihtiyacını %14, 2050 yılına kadar ise %22 oranında azaltabileceği ifade ediliyor. Bu senaryoya, ortalama araç menzilinin 520 kilometreden 450 kilometreye düşürülmesi gibi eklemeler yapıldığında, yeni lityum talebinin 2035 yılına kadar %12, 2050 yılına kadar ise %20 oranında daha da azalabileceği vurgulanıyor.

Raporda ayrıca, araç kullanımının azaltılması, bataryaların enerji yoğunluğunun her yıl %1 daha fazla artması ve sodyum iyon gibi lityuma alternatif batarya teknolojilerinin devreye girmesi gibi unsurların, lityum talebini 2050 yılına kadar %25’in üzerinde düşürebileceğine dikkat çekiliyor. Tüm bu veriler, çokça tartışılan lityum kıtlığı probleminin, gelecekte korkulan ölçüde bir sorun olmayabileceğini düşündürüyor. Özellikle alternatif batarya teknolojilerinin devreye girmesi, küresel lityum ihtiyacını daha da dengeli hale getirebilir ve madenciliğe bağımlılığı azaltabilir.

Galaxy S24 serisi, satışlarıyla Samsung’un yüzünü güldürdü!

2

Samsung, 2025 yılına karışık bir tabloyla başlasa da Galaxy S24 serisinin başarılı satış performansı şirketin moralini yükseltmiş durumda. Yarı iletken sektöründeki sorunlar nedeniyle zorlu bir dönem geçiren Samsung, amiral gemisi Galaxy S24 serisinde elde ettiği satış artışıyla güçlü bir yıl geçirme sinyalleri veriyor. Gelen veriler, Galaxy S24 serisinin ilk 11 aylık dönemde 34,66 milyon adetlik satış rakamına ulaştığını ve bir önceki yılın aynı döneminde 29,44 milyon satan Galaxy S23 serisini %18’lik bir artışla geride bıraktığını gösteriyor. Bu, Samsung’un amiral gemisi serisinde müşteri ilgisini başarılı bir şekilde artırdığını kanıtlıyor.

Galaxy S24 serisi, satışlarıyla Samsung’un yüzünü güldürüyor

Galaxy S24 serisi içinde, özellikle Galaxy S24+ modeli dikkat çekiyor. Geçen yılın Galaxy S23+ modeline göre %25,6 oranında bir artışla 6,77 milyon adet satan bu model, büyüme oranı açısından serinin lideri olsa da satış adedi bazında hâlâ serinin en az talep gören modeli olmaya devam ediyor. Serinin zirvesinde ise tahmin edilebileceği gibi Galaxy S24 Ultra bulunuyor. Bu model, 15,8 milyon satışla serinin en çok tercih edilen cihazı oldu ve bir önceki yılki Galaxy S23 Ultra modelini %16,5 oranında geçmeyi başardı. Galaxy S24 modeli ise temel sürüm olarak 12,1 milyon adetle istikrarlı bir satış grafiği çiziyor.

Katlanabilir modeller cephesinde ise tablo daha karmaşık görünüyor. Galaxy Z Flip 6 ve Galaxy Z Fold 6’nın toplam satışları %6 oranında düşerken, model bazında ayrıntılı incelendiğinde, Galaxy Z Fold 6’nın 2,09 milyon satarak selefi Galaxy Z Fold 5’i %9,4 geride bıraktığı görülüyor. Buna karşın Galaxy Z Flip 6’nın satışları, Flip 5’e kıyasla %14,8 oranında gerileyerek 2,81 milyon adede düştü. Katlanabilir cihazlar segmentinde artan rekabetin ve pazar dinamiklerinin Samsung için yeni stratejik planlamalar gerektirdiği açıkça görülüyor.

Toplamda Galaxy S24 serisinin başarısı, Samsung’un 2024 yılını savunmasız bırakmadığını gösterse de katlanabilir cihazların gerileyen satış performansı, şirketin bu alandaki stratejilerini gözden geçirmesini gerektirebilir. Samsung’un önümüzdeki dönemde Galaxy S25 serisiyle aynı ivmeyi sürdürüp sürdüremeyeceği büyük bir merak konusu. Özellikle bu serinin sunacağı yenilikler ve rakiplerle karşılaştırmalı avantajlar, Samsung’un amiral gemisi pazardaki geleceği üzerinde belirleyici olacak.

Micron, ABD’deki yarı iletken üretimini artıracak!

0

ABD merkezli yarı iletken üreticisi Micron, Virginia eyaletinin Manassas şehrindeki tesisini genişletmek için 2,17 milyar dolarlık bir yatırım planını duyurdu. Virginia Valisi Glenn Youngkin’in açıklamalarına göre, bu büyük yatırımın bölgede 340 yeni istihdam yaratması bekleniyor ve ABD’nin yarı iletken üretim kapasitesine önemli bir katkı sunacağı öngörülüyor. Micron’un tesisi, otomotiv, havacılık, savunma ve sanayi gibi farklı sektörlerin özel ihtiyaçlarına yönelik uzun ömürlü DRAM bellek üretimini gerçekleştirecek şekilde modernize edilecek. Bu modernizasyon, tesisin daha verimli ve yüksek teknolojiye uygun bir yapıya kavuşmasını hedefliyor.

Micron, ABD’deki yarı iletken üretimini genişletecek

Micron, daha önce aynı tesis için CHIPS ve Bilim Yasası kapsamında 275 milyon dolarlık bir federal fon desteği almıştı. Yeni yatırımla birlikte, otomotiv sektörüne yönelik DRAM üretiminin Tayvan’dan ABD’ye taşınması planlanıyor. Bununla beraber, şirketin yatırım hedeflerine ulaşması ve belirlenen istihdam koşullarını sağlaması halinde 70 milyon dolara kadar ek bir fon alabileceği belirtiliyor.

ABD’nin yerli yarı iletken üretimini artırmaya yönelik bu tür yatırımlar, ulusal güvenlik ve ekonomik rekabet gücü açısından stratejik bir öneme sahip. Virginia’daki bu tesisin, gelişmiş teknoloji üretim süreçleriyle ABD’nin tedarik zincirine güç katması bekleniyor.

Yatırımın detaylarına dair şu an için sınırlı bilgiler bulunuyor. Ancak, Micron’un bu projede genellikle düşük hacimlerde üretilen uzun ömürlü DRAM bellekler için daha maliyet dostu ekipmanları tercih edeceği tahmin ediliyor. Federal fondan elde edilen kaynaklarla, DUV litografi sistemleri gibi ekipmanlardan geniş bir envanter oluşturulabileceği ifade ediliyor. Micron’un CEO’su Sanjay Mehrotra, şirketin ABD merkezli tek bellek üreticisi olarak bu yatırımı hayata geçirdiğini ve savunma, otomotiv, havacılık gibi sektörlerin gelecekteki bellek ihtiyaçlarını karşılamak adına çalıştıklarını belirtti. Mehrotra, bu süreçte sağladıkları destek nedeniyle Virginia yönetimine ve eyalet yetkililerine minnettarlığını dile getirdi.

Volocopter iflas başvurusu yaptı

Volocopter, geçici iflas işlemleri sırasında bir yöneticinin yeni finansman arayışında olması nedeniyle işletme faaliyetlerinin devam edeceğini söyledi. Alman eVTOL (elektrikli dikey kalkış ve iniş) araç geliştiricisi Volocopter, yeni finansman arayışlarını sürdürürken iflas işlemlerinin başlatılması için başvuruda bulundu.

Volocopter iflas sonrası finans arayışında

Volocopter, geçici iflas süreci boyunca bir yöneticinin şirketi yeniden yapılandırması ve yeni finansman araması nedeniyle iş faaliyetlerinin devam edeceğini söyledi. Volocopter tarafından yapılan açıklamada, “Son dönemdeki yoğun fon toplama çabalarına rağmen, iflas süreçleri dışında düzenli operasyonları sürdürmek için uygulanabilir bir çözüm bulmak mümkün olmadı” ifadelerine yer verildi. Duyuru, bir başka Alman eVTOL jet üreticisinin, uçan taksi şirketinin iş faaliyetlerini yeniden başlatmasını sağlayan bir varlık satın alma anlaşması imzalamasından birkaç gün sonra geldi.

eVTOL üreticisi Lilium ile yapılan anlaşma , Avrupa ve Kuzey Amerika’dan yatırımcılardan oluşan bir konsorsiyum tarafından kurulan Mobile Uplift şirketiyle yapıldı ve yeni yatırımcılara Lilium GmbH ve Lilium eAircraft GmbH’nin bağlı kuruluşlarının işletme varlıkları verildi.

Joby Aviation ve Archer Aviation’ın hakim olduğu uçan taksi pazarında hem Volocopter hem de Lilium finansman zorluklarıyla karşı karşıya kaldı. Lilium iflas sorunuyla daha önce karşı karşıya kaldı ve sonunda yakın zamanda finansal olarak kurtarıldı. Şimdi Volocopter liderliğinin yeni fon sağlayıp sağlayamayacağını görmesi gerekecek.

Volocopter CEO’su Dirk Hoke: “Teknolojik, uçuş testi ve sertifikasyon ilerlememizde sektörümüzdeki emsallerimizden öndeyiz. Bu, kendimizi dahili yeniden yapılanmayla organize ederken yatırım yapmak için bizi çekici bir şirket haline getiriyor” dedi. Voloocpter, Temmuz ayında başlayacak 2024 Paris Olimpiyatları’nda uçmayı umuyordu. O dönemde, sadece Volocopter’e ait elektrikli hava araçlarının (EAV) yeni dikey pisti kullanmasına ve Paris Oyunları sırasında gösteri uçuşları gerçekleştirmesine izin verilmişti.

Volocopter uçan araçlarından biri olan Volocopter VoloCity, Las Vegas, Dallas ve Florida’nın Tampa kentinde uçuruldu. VoloCity, geçen yılın sonlarında orada gerçekleştirilecek uçuş öncesinde Federal Havacılık İdaresi (FAA) ile birlikte Tampa havaalanında testler de yaptı .

 APT korsanları siber saldırı yaptı

Çin devlet destekli bilgisayar korsanlarının gerçekleştirdiği önemli bir siber güvenlik ihlali, ABD Hazine Bakanlığı’nı tehlikeye attı. Hazine yetkilileri tarafından “büyük bir olay” olarak tanımlanan olayda, üçüncü taraf siber güvenlik sağlayıcısı BeyondTrust’ın güvenlik açıklarından yararlanıldı.

APT korsanları saldırı yaptı

Mektupta, bilgisayar korsanlarının Hazine Bakanlığı’na bağlı Bakanlık Ofisleri’ne (DO) uzaktan teknik destek sağlamak için kullanılan bulut tabanlı bir hizmeti manipüle etmelerine olanak tanıyan kritik güvenlik bilgilerine erişim sağladığı belirtildi. Ele geçirilen anahtar sayesinde saldırganlar, sistemin güvenlik protokollerini geçersiz kılarak Hazine’nin çeşitli kullanıcı iş istasyonlarına ve bu kullanıcılar tarafından saklanan sınıflandırılmamış belgelere uzaktan erişim sağlayabilirler.

Mektupta ayrıca olayın Çin hükümeti tarafından desteklenen Gelişmiş Sürekli Tehdit (APT) adlı bir aktörle bağlantılı olduğu belirtildi. Bu tür siber saldırılar, anında hasara veya kesintiye yol açmak yerine, hassas bilgileri toplamak amacıyla ağlara sızmak için uzun süreli ve odaklanmış çabalarla karakterize edilir.

Fidye yazılımları gibi genellikle hızlı ve otomatik olan tipik saldırıların aksine, APT’ler önemli ölçüde manuel müdahale ve stratejik planlama gerektirir. APT aktörleri, genellikle ağa uzun vadeli erişim sağlamak ve bu sayede uzun süreler boyunca bilgi toplamak amacıyla yüksek değerli kuruluşları hedef alırlar.

Bu karmaşık saldırıların gerçekleştirilmesi için gereken kaynaklar ve zaman, bunların genellikle bireysel bilgisayar korsanları tarafından gerçekleştirilmek yerine ulus devletlerin desteğini gerektirmesi anlamına geliyor. APT grupları, hedeflerine ulaşabilmek için operasyonlarında sosyal mühendislik de dahil olmak üzere ileri düzey teknikleri sıklıkla kullanmaktadır.

Bu tehdit aktörleri kötü amaçlı kodlarını sürekli olarak uyarlar ve tespit edilmekten kaçınmak için çeşitli kaçınma stratejileri kullanırlar. Bazı durumlarda, bu APT’lerin karmaşıklığı, kurban ağındaki tehlikeye atılmış sistemleri yöneten özel yöneticilerin katılımını gerektirir.

Bu ihlal, Aralık ayının başlarında ifşa edilen ve “Salt Typhoon” olarak bilinen Çinli bir bilgisayar korsanı grubuna atfedilen bir diğer önemli siber casusluk kampanyasının ardından geldi. Bu kampanyanın ABD telekomünikasyon sistemlerine ilişkin kapsamlı meta verilerin çalınmasıyla sonuçlandığı bildirildi.

Üst düzey bir ABD yetkilisi 4 Aralık’ta Salt Typhoon grubunun Amerika’nın telekomünikasyon altyapısının geniş bir bölümüne sızdığını, gizli bilgileri tehlikeye atmadan hassas meta verilere eriştiğini doğruladı.

2025 yılı Samsung için zorlu geçecek! Peki neden?

0

2025 yılı, Samsung için oldukça çetin bir dönem olabilir. Analistler, şirketin kârlılığında ciddi bir düşüş yaşanacağını ve küresel çapta rekabetin baskılarıyla yüzleşeceğini öngörüyor. Özellikle yüksek bant genişliğine sahip bellek (HBM) pazarında yeterli ivmeyi yakalayamayan Samsung, Çinli üreticilerden gelen yoğun rekabetle karşı karşıya. 2024 yılında yaşanan zorlukların ardından, şirket dökümhane biriminde milyarlarca dolarlık zarara uğrayarak bazı üretim hatlarını kapatma kararı almıştı. Bu durum, Samsung’un yarı iletken sektöründeki gücünü yeniden kazanmasını daha da zorlaştırıyor.

2025 yılı Samsung için zorlu geçebilir

Şirketin kâr marjında ciddi bir gerileme bekleniyor. Analistler, Samsung’un işletme kârının 2025’te yaklaşık %40 düşeceğini ve bu durumun, geçen seneki 47,7 milyar dolarlık işletme kârını 30 milyar doların altına indireceğini ifade ediyor. Samsung, yarı iletken biriminin liderini değiştirmek gibi bazı stratejik adımlar atarak işleri düzeltmeye çalışsa da bu tür değişikliklerin hızlı bir etki yaratması pek mümkün görünmüyor.

2025 yılı Samsung için zorlu geçebilir.

Bu zorlu süreçte, yapay zekâya yönelik artan talep ve 2nm ile 3nm üretim süreçlerinde yaşanan sıkıntılar, Samsung’un teknoloji geliştirme alanındaki rekabet gücünü zayıflatıyor. Özellikle SK hynix gibi rakiplerin, yüksek performanslı bellek çözümlerinde pazar payını giderek artırması, Koreli devin pozisyonunu daha da zorlaştırıyor.

Bunun yanı sıra, Çinli üreticilerin uygun fiyatlı DRAM çözümleri piyasayı domine etmeye devam ediyor. Şirket hisselerinin geçtiğimiz yıl %30 oranında değer kaybetmiş olması da bu tablonun ne kadar zorlayıcı olduğunu ortaya koyuyor. Analistler, Samsung’un 2025 yılında önemli yapısal ve teknolojik atılımlar yapmadığı takdirde, bu olumsuz gidişatı tersine çevirmekte büyük güçlük çekeceği görüşünde.

Kuzey Amerika’da ilk otonom elektrikli kepçe faaliyete geçti!

0

Kanada’daki New Afton madeninde, Kuzey Amerika’da hizmete giren ilk otonom elektrikli kepçeler, madencilik sektöründe devrim niteliğinde bir adım olarak dikkat çekiyor. Bu gelişme, özellikle otomasyonun maden endüstrisine entegre edilmesinin önemini ortaya koyuyor. Sandvik şirketine ait olan ve Toro LH518iB model adıyla tanımlanan bu kepçeler, 18 ton ağırlığa sahip. Kasım ortasında madenin “Lift 1” bölgesindeki test alanlarında deneme süreci başarılı bir şekilde tamamlandı ve yıl başından itibaren kepçeler, madenin C bölgesine taşınarak düzenli hizmet vermeye başlayacak.

Kuzey Amerika’da ilk otonom elektrikli kepçe hizmete başladı

Bu otonom kepçelerin en dikkat çekici özelliklerinden biri, güçlü bir elektrikli motor sistemiyle çalışmaları. Toro LH518iB, 482 kWh kapasiteli lityum demir fosfat (LFP) bataryasına sahip ve bu batarya sayesinde kepçeler uzun süreli çalışmaları gerçekleştirebiliyor. Kepçenin üç adet motoru, 6000 Nm tork gücü üretirken, bu da büyük yüklerin hızlı ve verimli bir şekilde taşınmasına olanak tanıyor. Bu araçların en dikkat çeken teknolojik özelliklerinden bir diğeri ise, patentli AutoSwap teknolojisiyle bataryalarının değiştirilme süreçleri. Geleneksel büyük araçlarda kullanılan vinçlere gerek kalmadan, bataryaların hızlı ve pratik bir şekilde değiştirilmesi sağlanabiliyor. Bu teknoloji, batarya değişiminde zaman kaybını önler ve kesintisiz operasyon imkanı sunar.

Sandvik, bu yeni nesil otonom kepçelerin yer altı madencilik operasyonlarını verimli hale getireceğini öngörüyor. Otonom sistemler sayesinde ısının, gürültünün ve sera gazı emisyonlarının önemli ölçüde azalması bekleniyor. Elektrikli çalışma yapıları, çevreye duyarlı bir madencilik yönteminin uygulanmasında kritik bir rol oynuyor. Ayrıca, otomasyonun işgücüne olan etkisi de oldukça önemli. Çünkü madencilik sektöründe iş gücü sıkıntısı önemli bir sorun olabiliyor ve otonom araçlar sayesinde bu sıkıntının giderilmesi amaçlanıyor. Ayrıca, daha sıkı iş güvenliği düzenlemeleriyle, bu tür araçların kullanımı ile işyeri kazaları ve yaralanmalarının önlenmesi hedefleniyor.

Otomasyonun madencilik sektörüne entegrasyonu, gelecekte sektörde daha yaygın hale gelmesi beklenen bir gelişme. Madenlerde yapılan işler sıklıkla tekrarlayan ve zorlayıcı olabiliyor, bu nedenle bu tür otonom araçlar iş gücünü destekleyerek süreçleri hızlandıracak ve daha güvenli hale getirecektir. Bunun yanı sıra, özellikle uzak maden konumlarında, otomasyon çok daha cazip bir çözüm olarak öne çıkıyor. Otonom kepçelerin bu şekilde geniş çapta kullanımı, madencilik endüstrisinde hem ekonomik hem de çevresel açıdan olumlu etkiler yaratabilir.

Özetle, bu ilk otonom elektrikli kepçelerin devreye girmesiyle, otomasyonun ve çevre dostu teknolojilerin madencilik sektörüne entegre edilmesinin öncüsü olarak, madencilik işlemlerinde verimliliğin ve güvenliğin artırılması amaçlanıyor. Bu teknolojik gelişme, otonom sistemlerin geniş bir yelpazede daha fazla sektöre adapte edilmesinin ve yerleşik operasyonların dijital dönüşümünün başlangıcını işaret ediyor.

Samsung’dan S24 kullanıcılarına müjde

0

Samsung’un Android 15 tabanlı One UI 7 genel beta süreci hız kesmeden devam ediyor. Galaxy S24 serisi ile başlayan beta testlerinde, kullanıcıların beklediği yeni özellikler ve geliştirmeler ortaya çıkmaya başladı. Son olarak, One UI 7’nin beta aşamasında Galaxy S24 serisi için planlanan önemli bir yenilik gün yüzüne çıktı.

Parmak izi performansında büyük iyileştirme

Galaxy S24, S24+ ve S24 Ultra modelleri, halihazırda mevcut optik sensörlere göre daha hızlı olan ultrasonik parmak izi tarayıcısıyla dikkat çekiyor. Ancak önceki One UI yazılımında yaşanan bazı sorunlar, kilit açma deneyimini olumsuz etkileyebiliyordu. Yeni beta sürümde yapılan geliştirmeler, bu problemi çözmeyi hedefliyor.

Güvenilir sızıntı kaynağı Ice Universebiyometrik doğrulama işleminin artık daha net ve daha hızlı olduğunu belirtti. Bu iyileştirmenin, birkaç gün içinde yayınlanması beklenen yeni bir beta sürümüyle kullanıcılara sunulacağı ifade ediliyor.

One UI 7 ile gelen diğer yenilikler

Samsung, One UI 7 ile kullanıcı deneyimini artırmak için hem arayüz hem de yapay zeka tarafında birçok yenilik sunuyor. İşte beklenen bazı önemli özellikler:

  • Daha Yumuşak Animasyonlar ve Geçişler: Arayüz daha akıcı bir deneyim sunacak.
  • İki Sayfalı Hızlı Panel Düzeni: Bildirimler ve kontroller için yenilikçi bir ekran tasarımı.
  • Yeniden Tasarlanmış Kamera Uygulaması: Tek elle kullanım için optimize edilmiş yeni bir görünüm.
  • Yeni Simge ve Widget’lar: Ana ekran ve kilit ekranı için yeni widget’lar ile daha fazla özelleştirme imkanı.
  • Yeni Animasyonlar ve Şarj İkonları: Ekran kilidi açma ve şarj için yenilikçi görsel efektler.
  • Uygulama İkonu Boyut Ayarları: Daha fazla özelleştirme için boyut seçenekleri.
  • Hap Şeklinde Görev Çubuğu: Devam eden görevler için modern bir kullanıcı arayüzü.

Android 15 güncelleme takvimi

Samsung, Android 15 tabanlı One UI 7 güncelleme takvimini henüz paylaşmadı. Ancak şirketin artık dört büyük Android güncellemesi sunduğu göz önüne alındığında, güncellemenin Galaxy S, Galaxy A, Galaxy Z ve Galaxy Tab serileri de dahil olmak üzere 50’den fazla cihaz için sunulması bekleniyor.

Sonuç olarakOne UI 7 güncellemesi, yalnızca Galaxy S24 serisini değil, Samsung’un geniş ürün yelpazesini kullanan tüm kullanıcılar için önemli yenilikler vadediyor.

BYD, Ar-Ge faaliyetlerine ağırlık vermeyi sürdürüyor!

Çin merkezli otomobil üreticisi BYD, Ar-Ge faaliyetlerindeki yoğun yatırımlarıyla sektörde önemli bir yer edinmeyi sürdürüyor. BYD Yönetim Kurulu Başkanı Wang Chuanfu, 2024 yılı itibarıyla şirket bünyesinde 110 bin mühendisin görev yaptığını ve günlük ortalama 32 patent başvurusu yapıldığını açıkladı. Bu rakamlarla BYD, dünyanın en fazla Ar-Ge personeline sahip otomobil üreticisi konumunda olduğunu iddia ediyor.

BYD CEO’su, Ar-Ge faaliyetlerinin altını çizdi

Şirket, toplam çalışan sayısını 2021 yılındaki 300 binden yaklaşık bir milyon kişiye çıkararak son yıllarda büyük bir büyüme kaydetti. BYD’nin Ar-Ge alanındaki büyümesi de dikkat çekici: 2011 yılında 20 bin olan mühendis sayısı, günümüzde 110 bine ulaştı. Ayrıca, 2024’ün üçüncü çeyreği itibarıyla toplam Ar-Ge yatırımı 21.9 milyar dolara çıktı.

BYD CEO'su, Ar-Ge faaliyetlerinin altını çizdi.

Wang, şirketin bu başarısında yeni mezunların önemli bir payı olduğunun altını çizerek, son yıllarda işe alınan 50 bin kişinin %80’inin Ar-Ge alanında çalışmaya başladığını belirtti. Şu anda BYD’nin kıdemli yöneticileri ve teknik liderlerinin büyük bölümü, şirketle kariyerlerine yeni mezun olarak başlamış.

2024 yılı içerisinde BYD, 4.3 milyon satış rakamına ulaşarak kendi koyduğu 3.6 milyonluk hedefi aşmayı başardı. Bu başarı, BYD’nin hem yerel hem de küresel pazarlarda giderek daha önemli bir oyuncu haline geldiğini gösteriyor. Çin’in genel otomotiv sektörü, elektrikli araçlara ve sürdürülebilir çözümlere yaptığı yatırımlarla dünya çapında bir dönüşüm yaratırken, BYD bu değişimde öncü markalardan biri olarak öne çıkıyor.

Samsung Good Lock uygulaması artık tüm ülkelerde kullanılabilecek!

Samsung, kullanıcılarına derinlemesine özelleştirme seçenekleri sunan Good Lock uygulamasını tüm ülkelerde erişilebilir hale getiriyor. Daha önce yalnızca belirli ülkelerde kullanılabilen ve Galaxy Store ile sınırlı olan bu popüler uygulama, One UI 7 güncellemesiyle birlikte global erişim kazanacak.

Good Lock, kullanıcıların cihazlarını rootlama veya karmaşık modlara ihtiyaç duymadan farklı şekillerde özelleştirmelerine olanak tanıyor ve bu yönüyle kullanıcıların favori araçlarından biri. Yenilenen sürümle birlikte artık Google Play Store üzerinden indirilebilecek olan uygulama, Samsung cihaz sahiplerine çok daha kolay bir kullanım deneyimi sunmayı hedefliyor.

One UI 7 ile gelen yenilikler

One UI 7 güncellemesiyle birlikte Good Lock ve modüllerinde pek çok geliştirme yapıldı. İşte öne çıkan özellikler:

Good Lock

  • Ana uygulama iyileştirmesi: Daha kullanıcı dostu bir arayüz. Samsung Good Lock ile bu deneyimler daha da iyi hale getirilecek.
  • Arama ve filtreleme: İhtiyaç duyulan işlev ve gönderilere kolay erişim.
  • Yönetim kolaylığı: Ayar sıfırlama, widget ekleme ve özellik yönetimi için yeni bir ‘Sayfam‘ sekmesi.

Home Up

  • Serbest yerleşim: Ana ekran öğelerini ızgara kısıtlaması olmadan düzenleme. Good Lock sayesinde bu özelleştirmeler daha kolay yapılabilecek.
  • Hareket animasyonları: Özelleştirilebilir animasyon ve çoklu dokunmatik hareket desteği.
  • Edge panel ve görev çubuğu: Daha fazla özelleştirme seçeneği.

Game Booster+

  • Kategori değişimi: Oyun olarak algılanmayan uygulamaların kategorisini değiştirme. Samsung Good Lock ile oyun deneyimi özelleştirilebilecek.
  • GPU ayarları: Oyunlarda daha iyi grafik performansı için geliştirmeler.

LockStar ve MultiStar

  • Kilit ekranı düzenleme: Daha doğal ve tutarlı bir deneyim. Samsung kullanıcıları, Good Lock ile kilit ekranlarını daha iyi düzenleyebilir.
  • Flip cihazları için gelişmiş işlevsellik: Kapak ekranının daha etkin kullanımı.

Tema ve Wonderland

  • Gelişmiş ikon ve tema desteği: Klasör simgesi özelleştirme, genişletilmiş çıkartma ve duvar kağıdı seçenekleri.
  • Yazı rengi görünürlüğü: Arka plan rengine uyumlu otomatik renk değişimi.

Kamera Asistanı

  • Videoları harici depolama: USB-C üzerinden harici cihazlara doğrudan video kaydı. Samsung Good Lock kullanıcıları, videolarını daha kolay depolayabilecek.

Ne Zaman kullanıma sunulacak?

One UI 7, şu anda Galaxy S24 serisinde beta aşamasında. Güncellemenin, Ocak ayı sonunda Galaxy S25 serisiyle birlikte tüm kullanıcılar için erişime açılması bekleniyor. Good Lock’un küresel çapta erişilebilir hale gelmesi, Samsung kullanıcılarının cihazlarını daha özgürce özelleştirmesine olanak tanıyacak.

Samsung kullanıcıları, One UI 7 ile birlikte gelen bu yenilikleri dört gözle bekliyor!

Tesla, Çin’deki yeni fabrikasında test üretimine başlıyor!

Tesla, Çin’deki ikinci fabrikasının inşaatını tamamlayarak test üretimine başladı. Şanghay’da kurulan bu yeni tesiste, enerji depolama için tasarlanan ve “Megapack” olarak adlandırılan ünitelerin üretimi gerçekleştirilecek. Şirket, 2025’in ilk çeyreğinde, yani fabrikanın inşasına başlanmasından yaklaşık bir yıl sonra seri üretime geçmeyi hedefliyor. “Megafactory” adıyla bilinen bu tesis, Tesla’nın Amerika dışındaki ilk Megapack üretim merkezi olma özelliğini taşıyor ve Şanghay’daki mevcut fabrikanın hemen yanında yer alıyor. İnşaatı 23 Mayıs’ta düzenlenen temel atma töreniyle başlayan tesis, yalnızca yedi ay gibi kısa bir sürede tamamlandı. Daha önce de Tesla’nın Çin’deki ilk fabrikası bir yıl içinde bitirilmişti.

Tesla, Çin’deki yeni fabrikasında test üretimine başlayacak

Yeni tesiste üretilecek Megapack’ler, hem Çin pazarında kullanılacak hem de diğer ülkelere ihraç edilecek. Yılda 10 bin adet üretim kapasitesine sahip olan fabrika, toplamda yaklaşık 40 GWh enerji depolama kapasitesi sağlayacak. Tesla’nın verdiği bilgilere göre, her bir Megapack ünitesi 3 MWh’nin üzerinde enerji depolayabiliyor ve bu miktar, 3600 hanenin bir saat boyunca elektrik ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde.

Üretimde lityum demir fosfat bataryalar kullanacak olan tesis, 200 bin metrekarelik bir alan üzerine kuruldu ve toplamda 202 milyon dolarlık bir yatırımla hayata geçirildi. Megapack’lerde kullanılan pil hücrelerinin ana tedarikçisi şu anda CATL, ancak Tesla gelecekte BYD gibi farklı üreticilerle işbirliği yaparak tedarik zincirini çeşitlendirmeyi planlıyor.

Çin’deki bu tesisin stratejik önemi, sadece yerel enerji depolama çözümlerine katkı sağlaması değil, aynı zamanda küresel piyasalara da hizmet edecek bir üretim merkezi olmasıyla dikkat çekiyor.

Samsung Galaxy S25 beklenenden daha yüksek fiyatla gelebilir

0

Güney Kore merkezli teknoloji devi Samsung, merakla beklenen Galaxy S25 serisini 22 Ocak’ta düzenlenecek Galaxy Unpacked etkinliğinde tanıtmaya hazırlanıyor. Seride Galaxy S25, Galaxy S25+ ve Galaxy S25 Ultra olmak üzere üç model yer alacak. Ancak, gelen son bilgiler, serinin beklenenden daha yüksek fiyatlarla satışa sunulabileceğini gösteriyor.

Exynos yerine Snapdragon kullanılacak

Samsung’un genelde ABD, Kanada ve Çin gibi pazarlarda Qualcomm işlemcilerini, diğer bölgelerde ise Exynos işlemcilerini kullandığı biliniyor. Ancak bu yıl bir değişiklik söz konusu. Söylentilere göre, Samsung, Exynos 2500 yonga setinin düşük üretim verimi nedeniyle tüm dünyada yalnızca Qualcomm’un yeni nesil Snapdragon 8 Elite işlemcisiyle Galaxy S25 modellerini piyasaya sürecek.

Exynos 2500’ün üretim sürecinde gerekli olan yüzde 70’lik başarı oranına ulaşılamadığı, yalnızca yüzde 20-30 arasında bir verim elde edilebildiği bildiriliyor. Bu durum, Samsung’un Exynos işlemcilerden vazgeçmesine ve Qualcomm Snapdragon’a yönelmesine neden olmuş durumda.

Snapdragon 8 Elite: yüksek maliyetli bir çözüm

Snapdragon 8 Elite, TSMC’nin 3nm üretim teknolojisiyle üretilen ilk Snapdragon modeli olacak. Bu işlemcinin üretim maliyeti yaklaşık 190 dolar olarak bildiriliyor. Yeni mimari, gelişmiş işlem gücü ve yapay zeka özellikleriyle dikkat çeken bu yonga setinin maliyetindeki artış, Galaxy S25 serisinin fiyatlarına da doğrudan yansıyacak.

TSMC’nin 3nm teknolojisinin yüksek maliyetleri ve Samsung’un 3nm üretim süreçlerindeki başarısızlığı, Galaxy S25 serisinin üretim maliyetlerini daha da yukarı çekiyor.

Samsung Foundry’nin mücadelesi

Samsung, daha önce de benzer bir sorunla karşılaşmış ve Snapdragon 8 Gen 1 yonga setinin üretimi, düşük verim nedeniyle TSMC’ye taşınmıştı. Bu işlemcinin geliştirilmiş versiyonu ise Snapdragon 8+ Gen 1 adıyla piyasaya sürülmüştü. Mevcut durumda, TSMC’nin kontratlı yonga üretimindeki pazar payı yüzde 64 seviyesindeyken, Samsung Foundry’nin pazar payı yüzde 12’de kalıyor.

Fiyat artışına hazır olun

Galaxy S25 serisinin üretim maliyetlerindeki artış, fiyatlarda belirgin bir yükselişi beraberinde getirebilir. Snapdragon 8 Elite’in küresel pazarda kullanılacak olması, Samsung’un stratejisinde önemli bir değişiklik olarak görülüyor.

Teknoloji meraklıları, Samsung’un bu yeni serisiyle hangi yenilikleri sunacağını ve fiyat politikasının tüketiciler tarafından nasıl karşılanacağını merakla bekliyor.

Yapay zekalı ajanlar yakında etrafımızı sarabilir!

2024 yılı, yapay zeka destekli sohbet robotlarının hızlı gelişimine şahit olduğumuz bir dönem olarak dikkat çekti. GPT-4o’dan güç alan ChatGPT’nin Mayıs ayında büyük bir atılım yapması, Temmuz ayında SearchGPT ile internet entegrasyonunu sağlaması ve Eylül ayında insan gibi düşünebilen o1 modelinin tanıtılması bu ilerlemenin en belirgin adımlarıydı. Yılın sonlarına doğru o3 modeli de hayatımıza girerek bu dönüşümü daha da hızlandırdı. OpenAI’ın Sora adlı video üretim yapay zekasını genel kullanıma açması ve Google’ın Veo 2 teknolojisiyle video üretiminde öne çıkması, yapay zekanın çok çeşitli alanlardaki potansiyelini gözler önüne serdi. Ancak 2025, yapay zekanın sadece gelişimle kalmayıp odağını “yapay zeka ajanlarına” çevirdiği bir yıl olacak.

Yapay zekalı ajanlar ortaya çıkmaya başladı

Yapay zeka ajanları, şu an bile kullanımda olmalarına rağmen yeni yılda teknoloji dünyasının tam merkezinde yer alacak. Bu ajanlar, kullanıcıların yerine otonom olarak eylem gerçekleştirebilen güçlü yapay zeka botları olarak tanımlanıyor. Örneğin, e-postalardan veri çekerek bu bilgileri başka uygulamalara aktarabilen, kullanıcı talimatı olmaksızın bağımsız olarak çalışan yapay zeka ajanları, verimliliği artıran önemli araçlar haline geliyor. Microsoft, Nvidia, Google ve Salesforce gibi dev şirketler, bu alandaki çalışmalarını ve projelerini hızla geliştiriyor. Yapay zeka ajanları, özellikle zaman alıcı ve monoton görevleri otomatikleştirerek iş dünyasında dönüşüm yaratma potansiyeline sahip. Örneğin, çalışanların IT sorunlarına yanıt verme hızını artırdığı ya da satışlarda gelir artışı sağladığı görülüyor. Microsoft’un verilerine göre, bu ajanlar sayesinde IT desteğinde başarı oranı yüzde 36 yükselirken satış gelirlerinde yüzde 9,4’lük bir artış sağlanmış.

Şirketlerin bu yeni teknolojiyi tüm detaylarıyla hayata geçirmesi biraz zaman alacak olsa da yapay zeka ajanlarının kullanıcıların günlük hayatında hızla önemli bir yer edinmesi bekleniyor. Günlük yaşamın içinde de etkisini hissettiren yapay zeka, örneğin bir uçuş rezervasyonu yapmak için tercihlerinizi, takviminizi ve bütçenizi analiz ederek size en uygun seçenekleri önerebiliyor. Şirketler bu tür ajanlarla insanların karar verme süreçlerini kolaylaştırmayı amaçlıyor.

Google’ın geliştirdiği Project Mariner, bu teknolojinin etkileyici bir örneği olarak dikkat çekiyor. Mariner, Google E-Tablolar’daki verileri analiz edip, şirketlerin iletişim bilgilerini web’den bağımsız olarak tarayıp toplayabiliyor. Apple da bu alanda Siri’ye yeni yetenekler kazandırmayı planlıyor. Örneğin, bir uçuşun iniş saatini ve trafik durumunu kontrol edip yola çıkmanız gereken zamanı hesaplayabilecek bir güncelleme üzerinde çalışıyor. Tüm bu gelişmelerin hızlı bir şekilde günlük hayatımıza entegre edilmesi biraz zaman alacak gibi görünse de 2025 yılı boyunca bu tür teknolojilerin giderek daha fazla kullanıldığına şahit olacağız. Bu süreç, yalnızca teknoloji severler için değil, iş dünyasından günlük hayata kadar geniş bir yelpazede dönüşüm yaratmaya hazırlanıyor.

OnePlus Watch 3 tüm özellikleriyle ortaya çıktı!

OnePlus, akıllı saat pazarındaki rekabet gücünü artırmak için ürün yelpazesini genişletmeye devam ediyor. Çinli teknoloji devi, 7 Ocak’ta düzenleyeceği etkinlikte yeni ürünlerini tanıtmaya hazırlanırken, Watch 3‘ün tüm detayları netleşti. İşte merakla beklenen OnePlus Watch 3’ün özellikleri:

Gelişmiş sağlık özellikleri

OnePlus Watch 3, kullanıcıların sağlık verilerini daha yakından takip edebilmesi için önemli yenilikler sunuyor. Yeni OHealth uygulama güncellemesiyle cihaz;

  • EKG (Elektrokardiyogram) özelliğiyle atriyal fibrilasyon, sık PVC’ler ve anormal kalp atış hızlarını tespit edebiliyor.
  • Bilek Sıcaklığı Ölçümükan oksijen seviyesi, uyku analizi ve horlama riski değerlendirmesi yapabiliyor.
  • Health Insights ve Health Journey özellikleri, kullanıcıların sağlık trendlerini uzun vadede takip etmesine olanak tanıyor.

Teknik detaylar ve tasarım

OnePlus Watch 3Snapdragon W5 işlemci2 GB RAM ve 32 GB depolama alanıyla geliyor. Ayrıca pil kapasitesinin 631 mAh seviyesine ulaşacağı belirtiliyor. Bu özellikler, tek şarjla uzun süreli kullanım vadediyor.
Cihazın tasarımı, selefi OnePlus Watch 2’nin şık estetiğini koruyor. Ancak, döner kadran gibi yeniliklerle daha gelişmiş navigasyon özellikleri sunuyor.

Bağlantı ve bağımsız çalışma

Watch 3LTE bağlantısını destekliyor. Bu sayede cihaz, bir akıllı telefona ihtiyaç duymadan arama yapma, bildirim alma ve müzik akışı sağlama gibi işlevleri yerine getirebiliyor. Ancak LTE bağlantısının ilk etapta yalnızca Çin pazarında aktif olacağı belirtiliyor.

OnePlus Watch 3 ile daha iyi bir deneyim

Markanın ilk akıllı saati OnePlus WatchWear OS eksikliği nedeniyle eleştirilmişti. Ancak OnePlus Watch 2, geliştirilmiş özellikleriyle bu algıyı değiştirmeyi başardı. OnePlus Watch 3 ise, hem donanım hem de yazılım özellikleriyle Apple ve Samsung’un premium akıllı saatleriyle rekabet edecek bir konumda bulunuyor.

OnePlus, yeni akıllı saat modeliyle kullanıcıların sağlık ve bağlantı deneyimini bir üst seviyeye taşımayı hedefliyor. Tüm bu özelliklerle OnePlus Watch 3, dikkatleri üzerine çekecek gibi görünüyor.

WhatsApp, Hindistan’daki sınırlamalardan kurtulmayı başardı!

WhatsApp, kullanıcı sayısı açısından dünyanın en büyük pazarında artık rakip fintech şirketlerine karşı daha güçlü bir şekilde rekabet edebilecek.

Hindistan Ulusal Ödeme Kurumu (NPCI), popüler anlık ödeme altyapısı UPI’yı yöneten düzenleyici kuruluş, WhatsApp Pay’in ülkedeki tüm kullanıcılar için sunulmasına onay verdi. WhatsApp’ın Hindistan’da 500 milyondan fazla kullanıcısı bulunuyor.

Kısıtlamalar nasıl kalktı?

WhatsApp Pay için daha önce uygulanan 100 milyon kullanıcı sınırı, NPCI’nin bu haftaki kararıyla tamamen kaldırıldı.

NPCI, 2020 yılında hizmeti ilk kez tanıttığında 40 milyon kullanıcı ile sınırlamış, bu sınır 2022 yılında 100 milyona çıkarılmıştı. Ancak bu adım, WhatsApp’ın Hindistan’daki ödeme hizmetlerini genişletme yolunda daha fazla engel kalmadığını gösteriyor.

Hindistan’ın UPI platformu, aylık 13 milyardan fazla işlem gerçekleştiriyor ve piyasadaki yoğunlaşma sorunlarıyla mücadele ediyor. Şu anda Google Pay ve Walmart destekli PhonePe, UPI işlemlerinin %85’inden fazlasını kontrol ediyor.

NPCI, herhangi bir uygulamanın UPI ağındaki işlem payını %30 ile sınırlama planını tekrar erteleyerek bu kuralın yürürlüğe giriş tarihini 2026 sonuna kadar uzattı.

WhatsApp'tan büyük

WhatsApp’ın hedefleri

Şirket sözcüsü yaptığı açıklamada, “Ödeme hizmetlerimizi Hindistan’da güvenilir, kolay ve güvenli bir şekilde sunmaya kararlıyız.” dedi. Şirket, fatura ödemeleri, bilet rezervasyonu ve alışveriş gibi çeşitli kullanım alanları sunarak kullanıcıların hayatını kolaylaştırmayı hedeflediğini belirtti.

Ayrıca, Hindistan’daki dijital ödemeler ve UPI kullanımını hızlandırarak ülkenin dijital ve finansal kapsayıcılık gündemine katkıda bulunmayı amaçladıklarını vurguladı.

Rekabet ve gelecek planları

WhatsApp Pay’in genişlemesi, Meta’nın Hindistan’daki fintech sektöründe daha büyük bir oyuncu haline gelme çabalarının önemli bir parçası olarak görülüyor. Rakiplerine karşı avantaj sağlamak isteyen Meta, ödeme sistemlerini WhatsApp’ın geniş kullanıcı kitlesiyle entegre ederek büyümesini sürdürmeyi hedefliyor.

Bu gelişme, Hindistan’daki dijital ödeme ekosistemini daha da hareketlendirecek gibi görünüyor. NPCI’ın piyasa yoğunlaşmasına dair endişelerine rağmen WhatsApp’ın genişlemesine izin vermesi, sektördeki dengeleri değiştirebilir.

Apple, 13 yıllık geleneğini 2024’te bozdu!

0

Apple, 2010 yılından bu yana her yıl en az bir yeni cihaz piyasaya sürerek sektördeki yenilikçi imajını güçlendirmişti. Ancak 2024 yılı, bu köklü geleneğin bozulduğu bir yıl olarak kayda geçti. Şirket, on dört yıllık süreçte ilk kez tamamen yeni bir donanım ürünü tanıtmadı ve daha çok mevcut ürün serilerini güncellemek ve iyileştirmekle yetindi.

Apple, 13 yıllık geleneğini 2024’te devam ettirmedi

Vision Pro gibi devrimsel bir ürün her ne kadar dikkat çekse de, bu cihazın 2023 yılında duyurulmuş olması 2024’teki yenilikler arasında sayılmasını engelledi. Öte yandan Apple Intelligence gibi bir yazılım güncellemesi de yeni bir cihaz olarak kabul edilmedi.

Apple, 13 yıllık geleneğini 2024'te devam ettirmedi.

Apple’ın 2024’te boş bir yıl geçirmesine ilişkin birçok farklı teori öne sürülüyor. İlk olarak, elektrikli araç projesinin iptal edilmesi, şirketin önemli miktarda kaynak ve enerjisini tüketmiş olabilir. Bunun yanı sıra, Vision Pro ve Apple Intelligence gibi büyük projelerin geliştirme süreçlerinin yoğunluğu, Ar-Ge departmanını fazlasıyla meşgul etmiş görünüyor. Küresel pandemi sonrası ekonomik yavaşlamanın uzun vadeli etkilerinin hissedilmeye devam etmesi, tüketicilerin mevcut cihazlarını daha uzun süre kullanma eğilimi göstermesi ve genel teknoloji piyasasındaki durgunluk da bu durumu açıklayan diğer etkenler arasında yer alıyor.

Buna rağmen, Apple’ın 2025 yılı için yeni planlar hazırladığı görülüyor. Şirketin özellikle 7 inç büyüklüğünde ekranla donatılmış, HomePod benzeri bir akıllı ev kontrol merkezi üzerinde çalıştığı ve bu cihazın tamamen yeni bir donanım kategorisi olarak piyasaya sürüleceği konuşuluyor. Bununla birlikte, Apple’ın 2025’te büyük çaplı başka yeniliklere yönelip yönelmeyeceği şimdilik belirsizliğini koruyor. Yine de 2024’ün ardından şirketin hangi stratejik adımları atacağını görmek teknoloji dünyası için oldukça heyecan verici bir gelişme olacak.

TSMC, 2nm üretim sürecine geçiş yapıyor!

0

TSMC, yarı iletken endüstrisinde çığır açacak 2nm üretim sürecine geçiş yaparak sektörde yeni bir döneme imza atmaya hazırlanıyor. Tayvan’ın Hsinchu kentindeki Baoshan fabrikasında (Fab 20) başlatılan bu pilot üretim hattı, ilerleyen yıllarda hızla genişletilecek. İlk aşamada aylık 3.000 ila 3.500 wafer kapasitesine sahip olan bu tesis, üretim kapasitesini sürekli artırarak 2025 sonunda aylık 50.000 wafer, 2026 sonunda ise 120.000 ila 130.000 wafer seviyelerine ulaşmayı hedefliyor. Aynı zamanda Kaohsiung’daki Fab 22 fabrikasının devreye girmesiyle birlikte bu rakamların daha da yukarılara taşınması bekleniyor.

TSMC, resmen 2nm üretim sürecine geçiş yapacak

TSMC’nin 2nm teknolojisi, enerji tüketiminde yüzde 24 ila 35 oranında azalma ya da aynı voltajda performansta yüzde 15 artış sağlayabiliyor. Bununla birlikte, transistör yoğunluğu bir önceki nesil olan 3nm’ye kıyasla yüzde 15 daha fazla.

Şirketin 2nm teknolojisine olan talep, bir önceki nesil 3nm’ye göre çok daha yüksek, ve bu durum, özellikle Apple, MediaTek, Qualcomm, Intel, Nvidia, AMD ve Broadcom gibi dev müşterilerin büyük ilgi göstermesiyle dikkat çekiyor. Apple’ın, TSMC’nin 2nm üretim hattını ilk kullanan şirket olacağı belirtiliyor, zira Apple, 3nm sürecinde de benzer bir rol oynamıştı.

TSMC Yönetim Kurulu Başkanı C.C. Wei, 2nm teknolojisinin daha piyasaya tam olarak çıkmadan yoğun talep gördüğünü ve şirketin bu talebi karşılayabilmek için agresif bir büyüme politikası izlediğini ifade etti. Sadece daha yüksek transistör yoğunluğu değil, aynı zamanda daha düşük enerji tüketimi ve artan performans gibi avantajlar, 2nm teknolojisini yarı iletken endüstrisi için kilit bir dönüm noktası haline getiriyor. Bu gelişme, gelecekteki cihazların daha hızlı, daha verimli ve daha güçlü olmasını sağlayarak sektördeki rekabeti bir üst seviyeye taşıyacak gibi görünüyor.