Volvo otonom kamyon operasyonuna başlıyor

0

Volvo ve DHL, ABD’de otonom yük taşımacılığı faaliyetlerine başladıklarını doğruladı. İsveçli otomobil üreticisinin Autonomous Solutions (VAS) hattı ile Alman ulaştırma şirketi, başlangıçta Teksas’ta iki güzergahta faaliyet gösterecek: Dallas ile Houston ve Fort Worth ile El Paso arasında.

Volvo otonom kamyon için operasyon sürecine geçiyor

Programın lansmanıyla birlikte şirketin ilk üretime hazır otonom kamyonu olan Volvo VNL Autonomous’un resmi tanıtımı da yapılacak. Kamyonet bu yılın başlarında Mayıs ayında Las Vegas’taki ACT Expo’da tanıtılmıştı. “Özel amaçlı” VNL Autonomous, Volvo’nun geleneksel VNL’sinin bir evrimidir, uzun mesafe taşımacılığı için tasarlanmış bir Sınıf 8 yarı römorkudur ve kendi kendine sürüş kabiliyetini sunmak için Pittsburgh şirketi Aurora Innovation’ın donanım ve yazılımını içerir. Bu, yüksek çözünürlüklü kameralar, görüntüleme radarı ve uzun menzilli lidardan oluşan bir sensör paketi içerir.

VNL kendi kendine sürüş yapsa da, en azından başlangıçta iki rotada performansı izleyecek bir güvenlik operatörü eşlik edecek. Ve otomotiv sektöründe dünya lideri güvenlik konusunda ün kazanmış bir şirketten beklendiği gibi, kamyon kritik sistemler için yerleşik yedeklilikle birlikte geliyor.

Volvo, bunun “bir insan sürücünün sağladığı yedeklemeyi, birincil sistemlerin bir sorunla karşılaşması gibi nadir durumlarda otomatik olarak kontrolü ele alabilen sistemlerle değiştirdiğini” açıklıyor.

Şirket ayrıca operasyonları için bir destek ağı kurmakla da meşgul; rotaların tanıtımını koordine etmeye yardımcı olmak için geçen yıl Fort Worth’da bir ofis açtı ve servis ve bakım sağlamak için bayi Bruckner’s Truck & Equipment’ın yanı sıra eyaletteki diğer bayilerin yardımını aldı.

Rotalarda kaç adet kamyonun ne sıklıkta kullanılacağı henüz netlik kazanmadı ancak Volvo, yeni programın otonom yük taşımacılığını büyük ölçekte başlatmak için ihtiyaç duyulacak tüm ekosistemin kurulması ve doğrulanmasında “kritik bir aşamanın” başlangıcını işaret ettiğini söylüyor.

VAS’tan Sasko Cuklev: “Erken benimseyenler, otonom teknolojinin dağıtımını ve kabulünü hızlandırmada önemli bir rol oynuyor ve bu da hem güvenliği hem de operasyonel performansı doğrulamamızı sağlıyor. DHL Supply Chain ile iş birliğimiz, yük kapasitesini artıran ve tedarik zinciri verimliliğini optimize eden tamamlayıcı bir ulaşım modu olarak otonominin potansiyelini örnekliyor” diyor.

Sandisk yenilendi! Yeni marka kimliğini tanıttı

0

Sandisk Corporation, 2025 yılı başlarında yeni kurumsal marka kimliği ve kreatif stratejisiyle geri dönüş yapacağını duyurdu. Şirket, dayanıklı veri ve depolama çözümlerine odaklanarak yenilikçi bir yaklaşım sunuyor. Yeni marka kimliği kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayarak teknolojik ilerlemeleri destekleyen bir yapı oluşturuyor.

Sandisk’in yeni kreatif rotası kullanıcıların sınır tanımaksızın hareket edebilmesi için çeşitli olanaklar sunuyor. Şirket, verinin gücünü kullanarak bireyleri ve işletmeleri destekleyen bir anlayış geliştirdi. Sandisk Kreatif Başkan Yardımcısı Joel Davis, yeni kimliğin verinin potansiyelinden yararlanarak kullanıcıların hedeflerine ulaşmasına olanak sağladığını ifade etti.

Yeni logo tasarımı, minimalist ve işlevsel bir anlayışla hazırlandı. Logoda açık D harfi ve piksel odaklı S harfi bir araya gelerek iş birliği ve yenilik anlayışını yansıtıyor. Tasarım, hem yatay hem de dikey kullanımda markanın teknolojik yaklaşımını sergiliyor. Piksel detaylarından ilham alan bu yapı, Sandisk’in teknolojik yeniliklere odaklandığını gösteriyor.

Yeni görsel kimlik, verinin hızını ve esnekliğini vurgulayan temiz çizgilerden oluşuyor. Sandisk, veri depolama çözümleriyle kullanıcı odaklı hizmetler sunuyor. Şirket, yenilikçi teknolojilerle büyümeye devam ediyor.

Küre robot Rotunbot RT-G güvenliği sağlayacak

0

Çin, kolluk kuvvetlerinde çığır açan bir yeniliği deniyor: Karada ve suda 35 km/saate varan hızlarda suçluları kovalayabilen 125 kg ağırlığında amfibi bir robot küre. Rotunbot RT-G olarak adlandırılan bu fütüristik cihaz, Logon Technology’nin beyin çocuğudur ve birkaç yıldır geliştirilmektedir.

Küre robot Rotunbot RT-G özellikleri

Kendi kendini dengeleyen küresel robot, çamur, sulu kar ve hafif arazi koşulları dahil olmak üzere çeşitli arazilerde sabit hareketi sürdürmek için jiroskopik stabilizasyon kullanır. Ayrıca suda kolayca hareket edebilir ve bu da onu benzersiz bir şekilde çok yönlü hale getirir. RT-G, navigasyon için GPS, birden fazla kamera ve engellerden kaçınmak ve hedefleri izlemek için ultrasonik dedektörler dahil olmak üzere bir dizi gelişmiş sensörle donatılmıştır.

Su geçirmez ve yüzer tasarımı, nehirlere sorunsuz bir şekilde girip geri çıkmasını sağlayarak hiçbir arazinin erişilemez olmamasını sağlar. Şu anda Zhejiang eyaletindeki Wenzhou’daki bir ticari bölgede test edilen robot, bir dizi ölümcül olmayan suçla mücadele aracıyla donatılmıştır. Bunlara göz yaşartıcı gaz, duman bombaları, akustik kalabalık dağıtıcılar, kornalar ve şüphelileri etkisiz hale getirmek için tasarlanmış ağ atıcıları dahildir. Çalışma videolarında RT-G’nin uzaktan kontrol edildiği gösteriliyor, ancak gelecekteki sürümler artırılmış işlevsellik için otonom özellikler içerebilir.

Robot etkileyici bir ivme sergiliyor. Sadece 2.5 saniyede 30 km/s hıza ulaşıyor ve sağlam yapısı düşmelerle ve zorlu koşullarla başa çıkmasını sağlıyor. Ancak sınırlamaları var. Keskin dönüşler sallantılı görünüyor ve merdivenlerle ve diğer yüksek yüzeylerle mücadele ediyor. Bu dezavantajlar, belirli yüksek hızlı takiplerde veya karmaşık kentsel ortamlarda etkinliğini engelleyebilir.

Bu zorluklara rağmen, RT-G polis teknolojisinde önemli bir ilerlemeyi temsil ediyor ve ölümcül olmayan indirmeler ve şüpheli yakalama için umut vadeden bir araç sunuyor. Geliştirme devam ettikçe, bu hareketli uygulayıcı, suç önlemede yenilikçiliği pratiklikle harmanlayarak modern polislikte bir köşe taşı haline gelebilir.

Trump ve TikTok CEO’su görüştü

0

TikTok CEO’su, platformun yasaktan kurtulma çabaları sırasında Trump’la görüştü. TikTok’un yasağının Donald Trump’ın göreve başlamasından bir gün önce yürürlüğe girmesi planlanıyor.

Trump ve TikTok CEO’su görüşmesi nasıl sonuçlandı?

Kaitlan Collins’e göre, TikTok CEO’su Shou Zi Chew, platformun ABD’de yasaklanmasıyla karşı karşıya kalması nedeniyle Seçilmiş Başkan Donald Trump ile görüşmeye hazırlanıyor . Bu hamle Chew’u, Apple CEO’su Tim Cook, Amazon kurucusu Jeff Bezos, Google CEO’su Sundar Pichai ve Meta CEO’su Mark Zuckerberg’in ardından Trump ile Mar-a-Lago tatil beldesinde görüşen en son teknoloji yöneticisi yapıyor.

TikTok, 19 Ocak’ta yürürlüğe girecek yasakla veya elden çıkar yasasına karşı açtığı temyiz davasını kaybetmiş ve bugün Yüksek Mahkeme’den davaya müdahil olmasını istemişti. ABD başkanı başlangıçta ulusal güvenlik endişeleriyle ilgili iddialar nedeniyle sosyal medyayasağına öncülük etse de , bu yılın başlarında fikrini değiştirmeye başladı. Mart ayında Trump, TikTok yasağı istemediğini çünkü “…TikTok olmadan Facebook’u büyütebilirsiniz ve ben Facebook’u halkın düşmanı olarak görüyorum.” demişti. Daha sonra Haziran ayında TikTok’a katıldı.

Düzenlediği basın toplantısında TikTok yasağıyla ilgili sorulan soruya ABD başkanı, “bir göz atacağım” dedi. Trump ile görüşmenin yanı sıra Meta, Amazon ve OpenAI gibi teknoloji devleri de Trump’ın göreve başlama fonuna bağışta bulundu.

Daha önce TikTok’un Çinli ana şirketi hisselerini elden çıkarmadığı takdirde ABD’de yasaklanmasını öngören yasa tasarısının anayasaya uygun olduğuna Washington D.C. Temyiz Mahkemesi yargıçları oy birliğiyle karar vermişti.

Novus, DOT ürününü gelecek yıl piyasaya sürecek!

Novus, amiral gemisi ürünü DOT ile küresel çapta iddialı bir giriş yapmaya hazırlanıyor. 2025 yılında piyasaya sürülecek bu yenilikçi ürün, yapay zeka ajanlarının ve büyük dil modellerinin bir araya getirilmesiyle yapay zekayı daha erişilebilir ve etkili hale getirmeyi amaçlıyor. Şirket, DOT ile finans, sigorta, sağlık, üretim ve medya gibi çeşitli sektörlere yenilikçi çözümler sunarak iş süreçlerinde dönüşüm yaratmayı hedefliyor. Forbes Türkiye tarafından Ağustos 2024’te yayımlanan listede, “unicorn” olma potansiyeline sahip Türk yapay zeka şirketleri arasında önde gelen isimlerden biri olarak gösterilen Novus, küresel pazar payını artırmak için stratejik adımlar atıyor.

Novus, DOT ürününü gelecek yıl resmen piyasaya çıkarıyor

Şirketin kurucusu ve CEO’su Rıza Egehan Asad, DOT’un global lansmanının Novus’un sektördeki liderlik vizyonunu güçlendireceğini belirtirken, CRO Vorga Can da Fransa, İtalya, Almanya gibi Avrupa ülkelerinde operasyonlarını genişletmeyi ve ABD’nin Doğu Yakası’ndaki faaliyetleri yoğunlaştırmayı planladıklarını dile getiriyor. İngilizce, Türkçe ve Fransızca dillerinde etkili bir şekilde çalışan DOT, kullanıcılara rehberlik sağlayarak yapay zeka teknolojilerini teknik bilgi gereksinimini en aza indirerek kullanılabilir hale getiriyor. Kullanıcılarının sorularına doğru ve hızlı yanıtlar sunan yapısı, şirketlerin operasyonel süreçlerini kolaylaştırarak verimliliği artırmayı hedefliyor.

Novus, yalnızca DOT ile değil, diğer yenilikçi çözümleriyle de dikkat çekiyor. FinGenius AI, finans sektöründe veri analizi ve risk yönetiminde karar alma süreçlerini hızlandırarak işletmelere stratejik avantajlar sağlarken; 360° Sales AI, satış ekiplerinin performansını artırmaya ve müşteri ilişkilerini geliştirmeye yönelik çözümler sunuyor. Enterprise AI, bilgi paylaşımını hızlandıran ve süreç otomasyonuyla operasyonel yükleri azaltan bir sistem olarak öne çıkıyor. Ayrıca, AutoContent AI, markaların ihtiyaçlarına uygun, SEO uyumlu içerikler üreterek dijital pazarlamada etkinlik sağlıyor. Novus, bu geniş ürün portföyüyle işletmelerin dijital dönüşüm süreçlerinde önemli bir partner olmaya devam ediyor.

Şirket, sunduğu başarılı yapay zeka çözümleriyle finansal değerini de istikrarlı bir şekilde artırıyor. Vestel Ventures, Tacirler Portföy Yönetimi liderliğindeki yatırım turunda, Sabancı Ventures ve diğer yatırım fonlarının da katılımıyla toplamda 1,5 milyon dolar tohum yatırım alarak 2024 yılı itibarıyla değerlemesini 14 milyon dolara ulaştırdı. Bu başarısıyla Novus, gelecekteki büyüme hedeflerine bir adım daha yaklaşıyor.

Agave Games fon toplamaya devam ediyor

0

Türkiye’den çıkan bir girişim, Where’s Wally tarzı giderek karmaşıklaşan çizimlerle kedileri bulmanız gereken popüler bir gündelik mobil oyun geliştirdi. Bu girişim son olarak 18 milyon dolarlık fon aldı. Find the Cat’in yaratıcısı olan Agave Games, Seri A’yı ekibini kurmak ve gelecek yıl en az iki yeni oyunla başlayarak gelecekteki oyunlar üzerinde çalışmak için kullanacak.

Agave Games fon başarısını sürdürüyor

Finansman, gündelik mobil oyunların büyük kitlelere ve gelirlere ulaşmaya devam ettiği bir zamanda geliyor. Find the Cat, hayatının ilk çeyreğinde 10 milyon indirmeyi geçti. Bir yatırımcı, büyük bir değerlemeyle tonlarca para toplayan popüler gündelik mobil oyun stüdyosuna atıfta bulunarak, “Bu, bir sonraki Tripledot” dedi.

Felix Capital ve Balderton Capital bu tura E2VC’nin katılımıyla birlikte liderlik ediyor. Her üç firma da zaten yatırımcıydı: Balderton ayrıca Agave’nin tohum turuna liderlik etmişti ve Tripledot Studios’un kurucu ortağı Akin Babayigit de yatırımcıydı. Agave şu ana kadar 25,5 milyon dolar topladı ve yatırım sonrası değerlemesi yaklaşık 100 milyon dolar civarında.

Türkiye, Zynga’nın 2020’de 1,8 milyar dolara satın aldığı Peak Games ile başlayan bir trendle hızla en büyük oyun girişimlerinin çoğuna ev sahipliği yapıyor. Peak’in mezunları daha sonra 255 milyon dolar toplayan Dream Games’i, Tripledot’u ve bu yılın başlarında 50 milyon dolar toplayan Spyke’ı kurdu.

Diğerlerinden farklı olarak, Agave yalnızca dolaylı anlamda bir Peak yan kuruluşudur: CEO Alper Oner, UC Berkeley’de bilgisayar mühendisliği okumak için ABD’ye taşınmıştı ve Bay Area’da kalıp çalışmaya ve neye odaklanmak istediğini anlamaya çalıştı. “Teknoloji sektöründe olmak istediğimi biliyordum,” dedi. “Ancak o zamanlar, Türkiye ekosistemi çok büyük değildi.” O zamanlar, Peak hızla büyüyordu, ancak bunun ötesinde, e-ticaret vardı ve çok daha fazlası yoktu, dedi.

Ardından COVID-19 salgını çıkınca memleketine dönmeye karar veren Öner, lise arkadaşları Ali Baran Terzioğlu, Burak Kar ve Oğuzhan Merdivenli ile bir araya gelerek birlikte neler inşa edebileceklerini konuşmaya başladı.

Akıllı gözlükler yapay zeka kullanıyor

0

Yenilikçi teknoloji şirketi Looktech, şimdiye kadar gördüğümüz en iyi görünümlü akıllı gözlükler için Wenzhou Moveup Optical Co ile iş birliği yaptı. Ancak GPT-4o, Gemini ve Claude ile güçlendirilen bu gözlükler sadece stilden daha fazlası.

Akıllı gözlükler yapay zeka destekli asistanlar oluyor

Ocak ayında CES 2025’te tanıtılacak olan Looktech AI Gözlükleri , nesneleri tanımlayabilen, metinleri çevirebilen, hatırlatıcılar ayarlayabilen, soruları yanıtlayabilen, GPS ile size yol gösterebilen, toplantıları özetleyebilen ve hatta yemek önerileri için buzdolabınızın içeriğini değerlendirebilen ve ardından isterseniz tabağınıza gelen kalorileri sayabilen giyilebilir ses/görüntü AI asistanlarıdır.

Hatta sizin adınıza yüzleri bile hatırlayabilirler ve yakalanmamanız için size isimler verebilirler. Bu aşamada, günlük yaşamda yapay zekanın yeni tarzına direnmek biraz boşuna görünüyor; ancak en azından artık giyilebilir teknoloji vaat edileni yakalıyor ve Google Glass’ın ilk zamanlarındaki iğrençlikten ışık yılları kadar uzakta.

Artık akıllı gözlüklerin inanılmaz derecede kullanışlı ve daha az ürkütücü olabileceğini görmek daha kolay hale geliyor. Bunlar, telefon ekranına bakarak daha az zaman geçirmenizi hedefliyor ve bunları gizlice fotoğraflar ve videolar çekmek için kullanmaya devam edebilmenize rağmen, kullanışlılıkları daha çok sahip oldukları büyük dil modellerinde.

Burada, sesle kontrol edilen bir AI yardımcısı olan Memo, tercihlerinize göre geri bildirimde bulunarak etkileşime girdikçe daha kişisel hale gelir. Alexa veya Siri olsun, diğer asistanlar gibi Memo da benzer bir komutla (“hey Memo”) etkinleştirilir, ancak çerçevede bulunan AI düğmesine dokunarak da açılabilir.

13 MP titreme önleyici kamera yüksek çözünürlüklü fotoğraflar çekecek ve sabitlenmiş 2K videolar kaydedecek ve daha sonra hareket halindeyken çekimleri paylaşmak isterseniz bunları bir AI düzenleyiciden bile geçirecek. Ve bu ürkütücü faktörü bir nebze ortadan kaldırarak, kamera etkinleştirildiğinde çerçevelerin yüzünde bir gösterge ışığı görüntülenecek ve diğerlerinin (en azından akıllı gözlükler hakkında yeterince bilgisi olanların) çekim modunda olduğunuzu bilmesini sağlayacak.

Elektrikli araçlarda batarya sorunu çözülüyor!

Elektrikli araçların geleceğini değiştirecek yeni bir lityum-iyon batarya teknolojisi, hem dayanıklılığı hem de performansıyla dikkat çekiyor. Kanadalı Dalhousie Üniversitesi araştırmacıları tarafından geliştirilen bu yenilikçi batarya, 20.000’den fazla şarj-deşarj döngüsüne dayanabiliyor ve %80 kapasite sınırına ulaşmadan önce 8 milyon kilometre yol alabiliyor.

Batarya teknolojisinde devrim niteliğinde olan bu gelişme, elektrikli araçların ömrünü uzatarak çevresel etkilerini azaltmayı hedefliyor. ABD’nin, elektrikli araç bataryalarının 8 yıl kullanım sonunda en az %80 kapasite korumasını zorunlu kılan düzenlemesi, bu teknolojiyle kolaylıkla karşılanabilir hale geliyor.

Uzun ömürlü ve yeniden kullanılabilir

Altı yıl süren kapsamlı testlerde üstün performans sergileyen bu batarya, araç ömrünün ötesine geçecek şekildetasarlandı. Kullanım süresi sona eren bataryalarrüzgar ve güneş enerjisi santrallerinde enerji depolama amacıyla yeniden değerlendirilebilecek.

Dalhousie Üniversitesi araştırmacıları, bu teknolojinin merkezinde yer alan tek kristal elektrot yapısını geliştirerek, standart lityum-iyon bataryaların karşılaştığı temel sorunları çözdü. Araştırmalar, standart bataryaların lityum hareketi nedeniyle çatlama ve aşınma yaşadığını ortaya koyarken, tek kristal elektrotlu bataryalarda altı yıllık kullanımın ardından dahi herhangi bir bozulma tespit edilmedi.

Mikroskobik analiz ve yapısal dayanıklılık

Bu önemli keşif, Canadian Light Source (CLS) tesislerinde yapılan ileri düzey analizlerle desteklendi. CLS’in senkrotron ışını teknolojisi kullanılarak, standart bataryaların kristal yapılarının zamanla parçalanmaya eğilimli olduğu, ancak tek kristal elektrotlu bataryaların büyük bir buz küpü gibi dayanıklı kaldığı görüldü.

Araştırmayı yürüten ekip, bu yeni teknolojinin elektrikli araçların diğer bileşenlerinden daha uzun ömürlü olacağınıvurguluyor. CLS’de kıdemli bilim insanı olan Toby Bond, “Bu araçların mümkün olduğunca uzun süre dayanmasına gerçekten ihtiyacımız var, çünkü onları ne kadar uzun süre kullanırsanız, karbon ayak izi üzerindeki etkisi o kadar olumlu olur” açıklamasında bulundu.

Ticari kullanım yakın

Bu dayanıklı bataryaların ticari olarak üretimine başlandığı ve kullanımının önümüzdeki birkaç yıl içinde hızla yaygınlaşacağı belirtiliyor. Ortalama bir elektrikli aracın yılda 20.000 kilometre yol kat ettiği düşünüldüğünde, 8 milyon kilometre dayanıklılık sunan bu bataryalar, sektör için devrim niteliğinde bir adım olacak.

Antimadde roketleri, yıldızlararası yolculuğa imkan verecek!

Bilim insanları, yıldızlararası yolculuğun kapısını aralayacak “antimadde roketleri” üzerinde çalışarak mevcut uzay teknolojilerinin sınırlarını aşmayı hedefliyor. Antimadde, maddenin karşıt parçacıklarından oluşur ve bu parçacıklar normal maddeyle karşılaştığında yok olurken tüm kütlelerini enerjiye dönüştürür. Fizikte bilinen en enerjik reaksiyon olarak kabul edilen bu süreç, antimadde roketlerinin itki sistemini oluşturuyor. United Arab Emirates Üniversitesi tarafından yapılan araştırmalar, bu tür roketlerin Proxima Centauri gibi yakın yıldız sistemlerine sadece birkaç insan ömrü ölçeğinde ulaşabileceğini, hatta bunun aylar ya da birkaç yıl gibi kısa sürede mümkün olabileceğini iddia ediyor.

Antimadde roketleri, yıldızlararası yolculuğa imkan veriyor

Geleneksel roketler büyük itki gücü sağlasa da verimlilik konusunda sınırlı kalırken, elektrikli tahrik sistemleri yüksek verimlilik sunsa bile yetersiz itme kuvvetiyle öne çıkıyor. Antimadde, bu iki problem arasında ideal çözüm olarak görülüyor. Bilim insanları, antimadde reaksiyonlarından özellikle iki türün uzay görevlerinde etkili olacağını belirtiyor. Birincisi, antiprotonların proton ya da nötronlarla etkileşimi sonucu açığa çıkan muazzam enerji; ikincisi ise pozitronların elektronlarla etkileşimi. Bu reaksiyonların seçilmesindeki temel faktörlerden biri, antimadde parçacıklarının uzun süre güvenli şekilde saklanabilmesi. Özellikle antiprotonlar ve pozitronlar, bu gerekliliği karşılıyor.

Antimaddenin enerji yoğunluğu, bilinen herhangi bir yakıt türüyle karşılaştırıldığında benzersizdir. Örneğin, bir kilogram antimaddenin açığa çıkardığı enerji, geleneksel roket yakıtlarının 10 milyar katı ve Güneş’in çekirdeğinde gerçekleşen füzyon reaksiyonlarından 300 kat daha güçlüdür. Bu güç sayesinde antimadde ile çalışan bir roket saniyede 20 milyon metreye kadar özgül itki sağlayabilir. Böyle bir hız, yıldızlararası yolculuklar için devrimsel bir adım anlamına geliyor. Bilim insanları, antimadde reaksiyonları sonucu üretilen enerjinin %70’inin doğrudan itki kuvveti olarak kullanılabileceğini, bu sayede büyük enerji kayıplarının önüne geçilebileceğini ifade ediyor.

Ancak bu potansiyel beraberinde önemli zorlukları da getiriyor. Antimaddenin büyük miktarlarda üretimi, güvenli şekilde depolanması ve yüksek maliyeti, bu teknolojinin geliştirilmesindeki en büyük engeller olarak öne çıkıyor. Özellikle antihidrojen atomu, saf antimadde formu olarak stabil yapısı ve üretim kolaylığı nedeniyle umut vaat eden bir çözüm olarak görülüyor. Ancak mevcut teknolojiyle antimadde üretimi, uzay araçlarına güç sağlayacak ölçeklerin çok altında kalıyor. Araştırmacılar, antimaddenin büyük ölçeklerde üretim kapasitesinin artırılmasının antimadde roketlerinin gerçekleştirilmesi için kritik bir adım olduğuna dikkat çekiyor.

Sonuç olarak antimadde roketi teknolojisi, insanlığın uzaya ve yıldızlara ulaşma hayalini mümkün kılabilecek devrimsel bir potansiyele sahip. Bilinen tüm enerji üretim yöntemlerinden kat kat daha güçlü olan bu sistem, uzay keşfi ve yıldızlararası yolculuğun paradigmasını değiştirebilir. Ancak teknolojik zorluklar ve altyapı sorunlarının aşılması için önümüzde halen uzun bir yol var.

Dünyanın ilk çift başlı rüzgar türbini hizmete girdi!

Çinli MingYang Smart Energy şirketi tarafından geliştirilen Ocean X isimli dünyanın ilk çift başlı rüzgar türbini, Çin’in güneydoğusundaki Guangdong açıklarında devreye girdi. Yangjiang Qingzhou IV açık deniz rüzgar çiftliğinde yer alan bu türbin, toplamda 16,6 MW kapasiteye sahip ve yılda 54.000 MWh elektrik üretmesi bekleniyor. Bu üretim kapasitesi, yaklaşık 30.000 haneye temiz enerji sağlamaya yetiyor ve türbinin enerji verimliliği açısından yeni bir standart oluşturduğu görülüyor.

Dünyanın ilk çift başlı rüzgar türbini hizmete başladı

Ocean X, yenilikçi tasarımıyla dikkat çekiyor. V şeklinde bir kule üzerine monte edilmiş iki ayrı 8,3 MW’lik türbinden oluşan bu yapı, 219 metre yüksekliğe ve 369 metre gibi etkileyici bir kanat açıklığına sahip. Şirket, platform tasarımında genellikle köprülerde kullanılan kablo bağlama sistemlerinden faydalanmış. Bu yenilik, kule yapısının daha hafif olmasını ve yüklerin daha verimli bir şekilde dağıtılmasını sağlıyor. Ek olarak, Ocean X tasarımı aşırı şiddetli tayfun koşullarına dayanacak şekilde geliştirilmiş; türbin, 79,8 m/s’ye varan rüzgarlara ve 30 metre yüksekliğindeki dalgalara direnç gösterebiliyor.

Dünyanın ilk çift başlı rüzgar türbini hizmete başladı.

MingYang, 2020 yılında bu projenin ilk prototipini 1:10 ölçekli olarak geliştirerek fikirlerini test etmeye başlamıştı. Tam ölçekli Ocean X’in kıyıdan 70 kilometre uzaklıkta denize yerleştirilmesi, uzun süren mühendislik çalışmalarının ve teknolojik yeniliklerin bir sonucu. Platformun dayanıklılığını artırmak ve bakım kolaylığı sağlamak için asansör ve merdiven gibi erişim çözümleri de türbine entegre edilmiş. Yaklaşık 16.500 ton ağırlığındaki bu dev yapı, en az 35 metre derinlikteki sularda sorunsuz çalışabilecek şekilde tasarlandı.

Ocean X’in küresel ölçekte açık deniz rüzgar enerjisi projelerinde yeni bir çağ başlatması bekleniyor. MingYang, bu tür projelerde çevresel sürdürülebilirliği sağlarken aynı zamanda maliyetleri düşürmeye ve daha geniş enerji ihtiyacını karşılamaya odaklanıyor. Ocean X’in yalnızca Çin için değil, dünya genelinde yenilikçi rüzgar enerjisi teknolojilerinin gelişimi adına da önemli bir adım olduğu ifade ediliyor.

Avrupalı Birliği, Starlink’e rakip uydu ağı projesini başlatıyor!

Avrupa Birliği, uzay tabanlı iletişimde stratejik bağımsızlığını sağlamak ve Elon Musk’ın Starlink projesine rakip olmak amacıyla yeni bir uydu ağı projesini başlattı. IRIS² (Infrastructure for Resilience, Interconnectivity and Security by Satellite) adı verilen bu proje kapsamında, alçak ve orta dünya yörüngelerine 280’den fazla uydu yerleştirilmesi planlanıyor. Bu girişim, Avrupa’nın uzaydaki yeteneklerini genişletme hedefinin bir parçası olarak Galileo navigasyon sistemi ve Copernicus Dünya gözlem ağının ardından üçüncü büyük uzay yatırımı olma özelliğini taşıyor.

IRIS² projesinin toplam maliyeti 10,6 milyar euroyu buluyor. Bu bütçenin 6 milyar euroluk kısmını Avrupa Birliği karşılayacak. Bunun yanında, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) projeye 550 milyon euroluk bir destek sağlayacak. Özel sektör ise finansmanın 4 milyar euroluk bölümünü üstlenerek sürece katkıda bulunacak. Projenin hayata geçirilmesi, Eutelsat, Hispasat ve SES gibi Avrupa merkezli üç büyük uydu operatörünün ortaklık yaptığı bir konsorsiyum tarafından gerçekleştirilecek. Proje takvimine göre, ilk uydunun fırlatma tarihi 2029 yılı olarak belirlendi.

Avrupalı Birliği, Starlink’e rakip uydu ağı projesini başlattı.

Avrupa Birliği’nin bu projeyle ulaşmak istediği en önemli hedeflerden biri, kıtanın uzay tabanlı iletişimde stratejik özerkliğini sağlamak ve mevcut teknolojilere bağımlılığı azaltmaktır. Günümüzde SpaceX tarafından geliştirilen Starlink ağı, alçak dünya yörüngesinde faaliyet gösteren uyduların neredeyse üçte ikisini oluşturuyor ve büyük bir küresel etkiye sahip durumda. Avrupa’nın uydu üreticileri, Starlink’in geniş ölçekli başarısı karşısında rekabet etmekte zorlanırken, büyük ticari uydulara olan talepte de düşüş yaşanıyor. Bu bağlamda IRIS² projesi, sadece teknik açıdan değil ekonomik ve stratejik açıdan da büyük önem taşıyor.

IRIS² ağı, kıta genelinde geniş bant internet hizmeti sunmanın ötesine geçerek sivil, ticari ve askeri amaçlarla kullanılabilecek güvenilir ve yüksek hızlı iletişim altyapısı oluşturmayı hedefliyor. Proje, dijital dönüşüm sürecinde Avrupa’yı küresel ölçekte daha rekabetçi hale getirmekle birlikte güvenlik odaklı iletişim hizmetlerini de destekleyecek. Özellikle kriz anlarında ve kritik altyapıların güvenliğinde büyük bir rol oynayacak bu sistem, Avrupa Birliği’nin siber güvenlik kapasitesini de güçlendirmeyi amaçlıyor.

Proje kapsamında geliştirilecek uydular, alçak dünya yörüngesinde konumlandırılacak ve böylelikle gecikme süresi oldukça düşük, hızlı ve güvenilir internet hizmeti sağlanabilecek. Öte yandan bu ağ, uydu teknolojilerini bir üst seviyeye taşıyarak Avrupa’nın dijital altyapısını güçlendirecek ve hem kamu hem de özel sektör için yeni fırsatlar yaratacak. IRIS² projesi, teknolojik yeniliklerin yanı sıra ekonomik kalkınma ve istihdam açısından da önemli katkılar sunacak. Böylece Avrupa, uzaydaki rekabet gücünü yeniden kazanarak hem kendi pazarında hem de küresel pazarda daha güçlü bir konum elde etmeyi hedefliyor.

ChatGPT’nin yeni arama özelliği, tüm kullanıcılara sunuldu!

ChatGPT’nin web arama özelliği, bugün itibarıyla tüm kullanıcılara sunulmaya başlandı. OpenAI, Ekim ayında bu özelliği ilk olarak ücretli abonelere tanıtmıştı. Şimdi ise ücretsiz kullanıcılar da hesap oluşturarak ve oturum açarak bu hizmetten faydalanabilecek. OpenAI, web arama özelliğini kademeli olarak önümüzdeki birkaç ay içinde tüm kullanıcılara ulaştırmayı planlıyor.

ChatGPT’nin yeni arama özelliği, tüm kullanıcılara sunuluyor

Yeni arama özelliği, ChatGPT’yi bir adım öteye taşıyarak, platformu Google gibi dev arama motorlarının doğrudan bir rakibi haline getiriyor. OpenAI, arama işlevinin doğruluğunu ve kapsamını artırmak için önde gelen haber ve veri sağlayıcılarıyla iş birliği yaptığını duyurdu. Bu sayede arama sonuçları; hisse senedi değerleri, spor karşılaşmalarının skorları veya hava durumu gibi konularda kullanıcıya detaylı bilgiler sunacak. Ayrıca bu tür bilgiler, widget şeklinde görüntülenerek daha hızlı ve doğrudan erişim sağlıyor.

ChatGPT'nin yeni arama özelliği, tüm kullanıcılara sunuluyor.
ChatGPT’nin yeni arama özelliği, tüm kullanıcılara sunuluyor.

Mobil cihazlar için de bir adım atan şirket, web arama özelliğinin optimize edilmiş bir mobil versiyonunu geliştirdi. Ayrıca gelişmiş ses moduyla arama yapma yeteneği de sunuluyor, ancak bu yenilik şimdilik sadece ücretli kullanıcılar için erişilebilir durumda. Bu sesli arama özelliği, mobil deneyimi daha akıcı hale getirerek kullanıcıların arama işlemlerini kolaylaştıracak.

Web arama özelliği, yerel aramalarda da kullanıcı deneyimini zenginleştiriyor. Örneğin restoranlar veya turistik yerler gibi belirli bir mekân arandığında, ChatGPT yalnızca metin tabanlı bilgi sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda o mekâna ait resimleri, kullanıcı derecelendirmelerini ve çalışma saatlerini de listeliyor. Kullanıcılar bir yere tıkladığında, detaylı bilgilerle birlikte yol tarifi alabilecekleri bir harita ekranına da doğrudan erişim sağlayabiliyorlar.

Bu yeni özellikler, ChatGPT’nin gerçek zamanlı bilgi sunma kabiliyetini güçlendirdiği gibi, onu kullanıcılar için bir bilgi asistanı ve arama motoru olarak daha işlevsel hale getiriyor. OpenAI, kullanıcı ihtiyaçlarına hızlı, kapsamlı ve görsel destekli sonuçlar sunarak Google’ın hakimiyetindeki arama motorları pazarına iddialı bir alternatif olmayı hedefliyor.

Burdur, Wikipedia fotoğraf yarışmasına damgasını vurdu!

0

Wikipedia topluluğu tarafından her yıl düzenlenen Wiki Loves Earth 2024 fotoğraf yarışmasının sonuçları açıklandı ve Türkiye bu yılki etkinliğe damgasını vurdu. 56 ülkeden 80 binden fazla fotoğrafın katıldığı yarışmada, manzara ve mikro kategorilerinde ülkemizin doğal güzellikleri büyük başarı elde etti. Her katılımcının birden fazla fotoğrafla başvurabildiği yarışmanın final aşamasında, her ülkeden belirlenen 15 yerel finalist arasından manzara ve mikro kategorilerinde en iyi 10 fotoğraf ödüle layık görüldü.

Burdur, Wikipedia fotoğraf yarışmasına damgasını vuruyor

Manzara kategorisinde birincilik, Burdur Gölü’nün büyüleyici kuş bakışı fotoğrafına verildi. Türkiye’den katılım gösteren diğer fotoğraflar da bu kategoride önemli dereceler elde etti. Üçüncülük Kaçkar Dağları’nın etkileyici görüntüsüne giderken, dördüncü sırayı Hürmetçi Sazlığı’nın ön plana çıkardığı Erciyes Dağı fotoğrafı aldı. Sekizinci sırada Karagül Milli Parkı’nın göz alıcı manzarası, onuncu sırada ise Yedigöller Milli Parkı’nın doğayla iç içe görüntüsü ödüle layık görüldü. Böylece, ilk 10’daki 5 manzara fotoğrafı Türkiye’den seçilmiş oldu.

Burdur, Wikipedia fotoğraf yarışmasına damgasını vuruyor.
Burdur, Wikipedia fotoğraf yarışmasına damgasını vuruyor.

Mikro kategoride de Türkiye’den çekilen benzersiz fotoğraflar derecelere adını yazdırdı. Kapıçam Milli Parkı’nda çekilen ve dua eder gibi görünen peygamber develeri fotoğrafı üçüncü sırayı alarak dikkatleri üzerine çekti. Ayrıca, yedinci sırada kendisine yer bulan bukalemun fotoğrafı da mikro kategoride ödüller arasında yerini aldı.

Kazanan fotoğraflar için düzenlenecek ödül töreni, 19 Aralık tarihinde Zoom platformu üzerinden gerçekleştirilecek. Türkiye’den pek çok doğal güzelliği dünyaya tanıtan bu başarı, ülkemizin zengin doğasını bir kez daha gözler önüne serdi. Yarışmada elde edilen sonuçlar, hem Türkiye’nin doğal alanlarının güzelliğini vurguluyor hem de yerli fotoğrafçıların sanatsal yeteneğini bir kez daha kanıtlıyor.

Türkiye’de elektrik sayaçları artık uzaydan okunacak!

0

Türkiye’de enerji sektöründe önemli bir adım atıldı. Özellikle kırsal bölgelerde yaşanan altyapı sorunlarına çözüm sunmak amacıyla geliştirilen yeni bir sistem sayesinde elektrik sayaçları uydu üzerinden okunacak. Bu proje Türkiye’nin teknolojik altyapısının güçlenmesine katkıda bulunurken enerji yönetiminde önemli bir dönüşümün kapılarını aralayacak.

Uzaydan sayaç okuma Aydın, Denizli ve Muğla’da hayata geçiyor!

Yeni sistem, nesnelerin interneti (IoT) altyapısını kullanarak elektrik sayaçlarından alınan verilerin Plan-S’in Connecta IoT Network teknolojisiyle uydu üzerinden iletilmesini sağlıyor. GSM erişiminin sınırlı veya yetersiz olduğu bölgelerde bile güvenilir ve kesintisiz veri aktarımı mümkün hale gelirken, enerji kayıplarının tespiti ve verimlilik analizleri daha etkin bir şekilde gerçekleştirilebilecek.

Uydu bağlantılı teknoloji elektrik sayaçlarından anlık veri akışı sağlayarak kayıp ve kaçak elektrik kullanımının tespitini kolaylaştıracak. Ayrıca saha operasyonlarının verimliliğini artırarak zaman ve maliyet açısından da önemli tasarruflar sunacak. Enerji şirketleri için büyük önem taşıyan bu sistem karbon emisyonlarının azaltılmasına da katkıda bulunacak.

GSM altyapısının zayıf olduğu kırsal alanlarda uzaktan sayaç okuma sistemlerinin etkin kullanılamaması saha çalışmalarında önemli zorluklara neden oluyordu. Yeni uydu tabanlı sistem sayesinde bu sorun aşılırken, enerji verilerinin kesintisiz ve doğru bir şekilde toplanması sağlanacak.

Projenin pilot çalışmaları kapsamında daha önce veri alınamayan bölgelerden başarıyla veri akışı sağlandı. Sistemin 2025 yılı itibarıyla tam kapasiteyle devreye alınması planlanıyor. Bu projeyle birlikte Türkiye,elektrik dağıtımında uydu teknolojisi kullanarak önemli bir ilke imza atmış olacak.

TikTok, içerik denetimlerini maksimuma çıkardı!

TikTok, bu yıl platformdaki moderasyon çabalarını yoğunlaştırarak geniş çaplı bir temizlik operasyonu gerçekleştirdi. Çin ile olan bağlantıları ve kontrolsüz içeriklerin hızla yayılması nedeniyle sık sık eleştirilen TikTok, hükümetlerle sorun yaşamamak adına hem yapay zekâ sistemleri hem de manuel inceleme ekipleriyle çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Paylaşılan son raporlara göre, Ocak ve Temmuz aylarını kapsayan 6 aylık süreçte dünya genelinde 427 milyon hesabın kapatıldığı duyuruldu. Bu hesapların 379 milyonunun sahte hesaplardan oluştuğu, 41 milyonunun 13 yaş altı kullanıcılara ait olduğu ve 7 milyonunun da topluluk kurallarını ihlal ettiği için kapatıldığı belirtildi.

TikTok, içerik denetimlerini maksimum seviyeye çıkardı

Türkiye özelinde yapılan denetimlerde de ciddi adımlar atıldı. Raporda, yılın ilk 6 ayında Türkiye’de 7 milyon 97 bin videonun topluluk kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle platformdan kaldırıldığı açıklandı. İlginç bir detay olarak bu videoların yüzde 98’inin kullanıcılar tarafından hiç görüntülenmeden silindiği, yüzde 88’inin ise 24 saat içerisinde kaldırıldığı belirtildi.

Yapay zekâ destekli moderasyon teknolojilerinin etkinliği dikkat çekerken, otomatik moderasyonla kaldırılan içeriklerin oranının bir önceki yıla göre yüzde 62’den yüzde 80’e yükseldiği görüldü. Buna ek olarak, proaktif tespit oranı yüzde 98,2 ile şimdiye kadarki en yüksek seviyeye ulaşmış durumda. Kural ihlali nedeniyle kaldırılan videoların yeniden yüklenme oranı ise geçen yıla kıyasla yarı yarıya düşüş gösterdi.

Ayda 1 milyardan fazla içeriğin paylaşıldığı TikTok, içerik denetimini sağlamak için sadece otomatik sistemlere güvenmekle kalmıyor. Platformda kural ihlali yapan videoları ve hesapları belirlemek amacıyla 40 binden fazla kişiden oluşan global inceleme ekibi de görev yapıyor. Bu kapsamlı ve yoğun denetleme süreçleri, TikTok’un içerik standartlarını yükseltme ve güvenli bir kullanıcı ortamı sağlama hedefini güçlendirdiğini ortaya koyuyor.

Çinli Nio, 60 milyondan fazla batarya değişimi yaptı!

0

Çinli elektrikli otomobil üreticisi Nio, batarya değişim hizmetinde önemli bir kilometre taşına ulaştı. Şirket, 13 Aralık 2024 itibarıyla toplamda 60 milyon batarya değişimi gerçekleştirdiğini duyurdu. Nio’nun batarya değişim ağının hızla büyüdüğü ve dünya genelindeki kullanıcılar için önemli bir hizmet sunduğu görülüyor. Şirket, Çin’de 2.785 batarya değişim istasyonu ve bu istasyonlardan 909’unun otoyollar boyunca konumlandığını açıklarken, Avrupa’da da 51 değişim istasyonu ile hizmet veriyor. Ayrıca, Nio’nun 4.600’den fazla şarj istasyonu bulunduğu bildirildi.

Çinli Nio, 60 milyondan fazla batarya değişimine imza attı

Aralık ayı itibarıyla, Nio’nun değişim istasyonlarında günlük ortalama 80.000 batarya değişimi yapıldığı belirtiliyor. Bu, her 1,08 saniyede bir aracın batarya değiştirmek için bir istasyona geldiği anlamına geliyor. Ağustos ayında 50 milyon batarya değişiminden sonra, yalnızca 5 ay içinde bu rakama 10 milyon daha eklendi. Nio’nun batarya değişim hizmeti, oldukça hızlı bir büyüme göstermiş durumda. Özellikle son iki buçuk yılda, 50 milyon batarya değişimi gerçekleştirilerek büyüme hızının katlandığı ifade ediliyor.

Çinli Nio, 60 milyondan fazla batarya değişimine imza attı.

Nio’nun CEO’su Li Bin, şirketin 2025 yılına kadar Çin’deki 1.200 ilçe düzeyindeki bölgelerde batarya değişim istasyonu kurmayı hedeflediğini ve bu sayıyı aynı yılın sonunda 2.300’e çıkarmayı planladıklarını duyurdu. Şirketin batarya değişimindeki bu hızlanmanın, Onvo markasına ait Onvo L60 SUV modelinin satışlarıyla paralel bir gelişim gösterdiği düşünülüyor. Kasım ayında yalnızca bu modelin 5.082 adet teslim edildiği açıklandı.

Nio, Çin’in yanı sıra Avrupa’da, Norveç, İsveç, Danimarka, Almanya, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerde de batarya değişim istasyonları işletiyor. Son dönemde Birleşik Arap Emirlikleri’ne de adım atan şirket, Kasım ayında Abu Dabi’de amiral gemisi bir merkez açarken, 2025 yılına kadar ülkedeki ilk batarya değişim istasyonunu da faaliyete geçirmeyi planlıyor.

İngiltere, İtalya ve Japonya, 6. nesil savaş uçağı geliştiriyor!

İngiltere, İtalya ve Japonya, Küresel Savaş Hava Programı (GCAP) adı altında 6. nesil savaş uçağı geliştirmek için önemli bir ortaklığa imza attı. Bu büyük ölçekli proje kapsamında, yapay zekâ tabanlı hayalet savaş uçağının 2035 yılı itibarıyla hizmete girmesi hedefleniyor. Üç ülkenin önde gelen savunma ve havacılık firmaları, projeyi yönetmek üzere yeni bir ortak girişim oluşturma kararı aldı. İtalya’dan Leonardo, İngiltere’den BAE Systems ve Japonya’dan JAIEC şirketlerinin katılımıyla kurulacak olan bu girişimin 2025’in ortalarında faaliyete başlaması bekleniyor. Ortak girişimin merkezinin İngiltere’de olacağı ve ilk CEO’nun İtalya’dan atanacağı bildirildi. Girişime dahil olan şirketlerin her biri eşit oranda, yani üçte bir oranında pay sahibi olacak.

İngiltere, İtalya ve Japonya, 6. nesil savaş uçağı geliştirecek

Leonardo’nun CEO’su Roberto Cingolani, projeye dair detayları İtalyan basınıyla paylaşırken, geliştirilecek olan savaş uçağını “radara yakalanmayan ve aynı zamanda insansız hava araçlarından oluşan bir filoyu yönetecek uçan bir süper bilgisayar” olarak tanımladı.

İngiltere, İtalya ve Japonya, 6. nesil savaş uçağı geliştirecek.

Cingolani, söz konusu sistemin yalnızca bir uçak geliştirme projesi olmadığını, aynı zamanda yapay zekâ destekli bir hava platformu oluşturulacağını ifade etti. Projenin ilk aşamasında, ana savaş uçağının geliştirilmesi için üç ülke tarafından toplam 45 milyar euro yatırım yapılacak. İkinci aşamada ise yapay zekâ kontrolüne sahip, keşif, saldırı ve önleme amaçlı silahlı insansız hava araçları (SİHA) sisteminin hayata geçirilmesi planlanıyor.

Üç ülke tarafından 2022’de temelleri atılan bu stratejik GCAP projesine, Suudi Arabistan’ın da katılım sağlayabileceği iddia ediliyor. Toplam maliyetin 100 milyar euronun üzerinde olması beklenirken, bu girişimin özellikle askeri hava teknolojileri alanında küresel bir güç dengesini değiştirme potansiyeli taşıdığı düşünülüyor. Üç ülkenin ortak çalışması, teknolojik açıdan bir dönüm noktası olan yapay zekâ temelli hava sistemlerini hayata geçirme konusundaki kararlılıklarını gözler önüne seriyor.

Yazılım hatası programcıyı bir gecede milyoner yaptı!

Teknoloji dünyası bugün şok edici bir olayla sarsıldı. Basit bir yazılım hatası, genç bir programcıyı gece boyunca milyoner yaptı. Siber güvenlik uzmanları olayı incelemek için harekete geçti.

Siber güvenlik ekipleri krizi araştırıyor, şirketler alarma geçti!

Dün gece geç saatlerde bir yazılım geliştiricisi, finans yazılımı üzerinde çalışırken hesabında olağanüstü bir artış fark etti. Sistemdeki hata, şirketin devasa fonlarını yanlışlıkla programcının kişisel hesabına aktardı.

Olayı yaşayan genç programcı, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Ekranda gördüğüm rakamlara inanamadım. Sayfayı defalarca yeniledim ama değişmedi.”

Uzmanlar, hatanın otomatik bir güncelleme sırasında tetiklendiğini belirtti. Finans yazılımı, kontrol mekanizmasını devre dışı bırakarak büyük miktarda parayı yanlış yönlendirdi.

Şirketin finans güvenlik ekipleri, sorunu çözmek için sistemleri acil bakıma aldı. Siber güvenlik şirketleri, hatanın nedenini araştırmak ve benzer olayların önüne geçmek için devreye girdi.

Şirket sözcüsü konuyla ilgili açıklama yaptı: “Bu tür bir hata kabul edilemez. Hemen güvenlik önlemlerini artırdık.”

Otomasyon sistemlerinin finansal riskler barındırıyor

Olay, teknoloji dünyasında büyük yankı uyandırdı. Uzmanlar, otomasyon sistemlerinin finansal riskler barındırdığına dikkat çekti. Yetersiz kontrollerin bu tür krizlere yol açabileceği vurgulandı.

Yetkililer, programcının hesabındaki tüm parayı geçici olarak dondurdu. Hukukçular, olayın sorumluluğunu tartışıyor. Programcının bu hatadan kazanç sağlamaya çalışıp çalışmadığı araştırılıyor.

Bu olay, finans yazılımlarındaki güvenlik açıklarını gözler önüne serdi. Siber suçluların benzer zayıflıkları hedef alabileceği endişesi büyüyor.

Teknoloji şirketleri alarma geçti, finansal sistemler ise bir kez daha gözden geçiriliyor. Hata sonucu milyoner olan programcı ise belirsiz bir sürecin tam ortasında.

Qualcomm, Intel’in iddialarına cevap verdi!

0

Intel’in geçici CEO’su Michelle Johnston Holthaus’un Snapdragon işlemcili Windows dizüstü bilgisayarlarının yüksek iade oranına sahip olduğu iddiasına Qualcomm hızlı bir yanıt vererek cihazların kullanıcılar tarafından “sevildiğini” belirtti. Qualcomm, açıklamasında, Snapdragon X Elite ve Snapdragon X Plus işlemcili dizüstü bilgisayarların müşteri memnuniyeti açısından yüksek puanlar aldığını ve tüketici değerlendirmelerinde 4 yıldızın üzerinde bir ortalama yakaladığını vurguladı. Şirket, bu ürünlerin iade oranlarının sektör standartları dahilinde olduğunu savunsa da net bir oran paylaşmaktan kaçındı.

Qualcomm, Intel’in iddialarına yanıt verdi

Açıklamada, Qualcomm’un Snapdragon işlemcili dizüstü bilgisayarlarının yaklaşık 720.000 birim sevkiyat gerçekleştirdiği ve performans ile pil ömrü açısından Apple Silicon’a önemli bir rakip oluşturduğu belirtildi. Ayrıca ürünlerinin TechRadar, Fast Company gibi önemli yayın kuruluşları tarafından da ödüllendirildiği ifade edildi.

Qualcomm, Intel'in iddialarına yanıt verdi.

Ancak, Snapdragon dizüstü bilgisayarların lansman fiyatlarının yüksek olması nedeniyle bazı kullanıcıların cihazları tercih etmekte tereddüt ettiği, ayrıca zaman zaman yaşanan uyumluluk sorunlarının kullanıcı deneyimini etkilediği iddialar arasında.

Bu açıklamalarla birlikte Qualcomm’un Snapdragon işlemcili dizüstü bilgisayarlarının piyasada nasıl bir konumda olduğu hala tartışma konusu. Kullanıcıların genel olarak ürünlerden memnun göründüğü ve yüksek puanlamalar yaptığı belirtilirken, Intel’in iddiasını destekleyebilecek somut veri eksikliği de dikkat çekiyor. Qualcomm ise cihazlarının gelişmiş performansı, uzun pil ömrü ve kullanıcı deneyimi ile pazarda güçlü bir alternatif sunduğunu savunmaya devam ediyor. Bu karşılıklı açıklamalar, iki dev şirket arasındaki rekabetin ilerleyen dönemlerde daha da kızışacağını gösteriyor.