Romanya’da hastanelere fidye yazılım saldırısı!  

0

Fidye yazılım saldırıları hız kesmeden devam ediyor. Daha önce ticari bankalardan hotel ve kumarhanelere dek çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren pek çok özel şirket ve devlet kurumunu hedef alan siber saldırganlar bu kez hastaneleri hedef aldı. Romanya’da hastaneler tarafından tıbbi faaliyetleri ve hasta verilerini yönetmek için kullanılan Hipocrate Bilgi Sistemi (HIS) hafta sonu ciddi bir saldırıya uğrarken pek çok hastane çevrim dışı olmak zorunda kaldı.

HIS kullanan 25 hastanenin olaydan doğrudan etkilendiği bildirilirken diğer 75 sağlık tesisi de olay araştırılırken tedbir amaçlı olarak sistemlerini çevrimdışı duruma getirildi. Romanya Sağlık Bakanlığı konuya ilişkin yaptığı açıklamada “11-12 Şubat 2024 gecesi, büyük bir fidye yazılımı siber saldırısı HIS bilgi sistemini çalıştıran üretim sunucularını hedef aldı. Saldırı sonucunda sistem çökmüş, dosyalar ve veri tabanları şifrelenmiştir,” dedi ve ekledi: “Olay, Ulusal Siber Güvenlik Müdürlüğü’nden (DNSC) siber güvenlik uzmanları da dahil olmak üzere BT uzmanları tarafından araştırılıyor ve kurtarma olasılıkları değerlendiriliyor. Saldırıdan etkilenmeyen diğer hastaneler için de istisnai ihtiyati tedbirler devreye sokulmuştur.”

Fidye yazılımı saldırısı Romanya genelinde büyük ve bölgesel hastanelerin yanı sıra askeri hastaneleri ve kanser tedavi merkezlerini de etkiledi. DNSC siber güvenlik uzmanlarından oluşan bir ekip şu anda siber olayı araştırırken, saldırganların hastanelerin verilerini şifrelemek için Phobos ailesinden bir fidye yazılımı çeşidi olan Backmydata fidye yazılımını kullandığı söyleniyor. DNSC, “Etkilenen hastanelerin çoğunda, verileri 12 gün önce kaydedilen biri hariç, nispeten yakın zamanda (1-2-3 gün önce) kaydedilen etkilenen sunucularda veri yedekleri var” dedi.

Saldırganlar 3.5 BTC (yaklaşık 157,000 €) tutarında bir fidye talebi gönderdi ancak, saldırıyı üstlenen grubun adı fidye notunda belirtilmemiş durumda. Söz konusu hastanelerde sistemler devre dışı bırakıldığından veya kapatıldığından beri doktorlar reçete yazmaya ve kayıtları kağıt üzerinde tutmaya geri dönmek zorunda kaldılar.

Fidye yazılım saldırısından etkilenen Iasi Bölgesel Onkoloji Enstitüsü yöneticisi Mirela Grosu basına verdiği demeçte, “400 bilgisayar ve sunucu kapatıldıktan sonra çoğunlukla kağıt üzerinde çalıştık,” dedi ve ekledi: “Hasta kabul kayıtlarını kağıt üzerinde yaptık, günlük kabul kayıtlarını kağıt üzerinde yaptık, tıbbi test önerilerini kağıt üzerinde yazdık. Her şey kağıt üzerinde yapılıyor, tıpkı yıllar önce yaptığımız gibi. Tüm sunucular kapatıldı. İnternet de kapatıldı, dolayısıyla herhangi bir kayıp, veri sızıntısı söz konusu olmayacak.”

Şu anda, hastanelerin tıbbi hizmetler yönetim platformunu şifreleyen fidye yazılımı operasyonunun ne olduğu ya da olay sırasında hastaların kişisel veya tıbbi verilerinin de çalınıp çalınmadığı konusunda herhangi bir bilgi bulunmuyor. Hipocrate sağlık sisteminin arkasındaki yazılım hizmeti sağlayıcısı RSC (Romanian Soft Company SRL), bu olayla ilgili henüz bir açıklama yapmadı.

Android Auto güncellemesi Google Asistan’ı çökertiyor!

Gelişen teknolojiye rağmen, bazen güncellemeler istenmeyen sorunlara neden olabiliyor. Android Auto‘nun en son güncellemesi de bazı kullanıcılar arasında Google Asistan sorunlarına yol açtı. Özellikle sesli komutlar üzerinde ortaya çıkan bu problemler, kullanıcıların günlük sürüş rutinlerini etkilemeye başladı.

Android Auto, Google Asistan’ı kullanılamaz hale getirdi. araçlardaki bilgi-eğlence sistemlerinin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş durumda. Sesli komut özelliği sayesinde kullanıcılar, arama yapma, müzik kontrolü, varış noktalarını ayarlama gibi işlemleri hızlı bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Ancak, son güncelleme sonrasında birçok kullanıcı, sesli komut verirken “Hay aksi, bir şeyler ters gitti” hatası ile karşılaştıklarını rapor etmeye başladı.

Android Auto güncellemesi Sorunun neden kaynaklandığı konusunda net bir çözüm bulunabilmiş değil. Google‘ın destek forumlarında yapılan bildirimlerde, sesli komutlar verilmeden önce dahi bu hatayla karşılaşan kullanıcılar olduğu belirtiliyor. Sorunun Android Auto 11.1 güncellemesi ya da daha büyük olasılıkla yeni Google uygulaması güncellemesi‘nden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Ancak, bu sorun tüm kullanıcıları etkilemiyor ve nadir görülen bir durum olmadığı da belirtiliyor.

Kullanıcılar, bu sorunun çözümü konusunda Google‘dan bir açıklama bekliyor. Ancak, şu an için sorunla ilgili net bir çözüm veya geri dönüş bulunmuyor. Android Auto kullanıcıları, güncellemeleri yapmadan önce forumlarda veya kullanıcı deneyimleri paylaşan platformlarda dikkatli olmalı ve güncellemenin beraberinde getirebileceği olası sorunlara karşı hazırlıklı olmalıdır.

Eski Apple mühendisi altı ay hapis cezasına çarptırıldı!

Eski Apple çalışanı Zhang, 2018 yılında Çin’e uçağa binmek üzereyken San Jose Uluslararası Havaalanında tutuklandı. Başlangıçta suçunu kabul etmedi, ta ki 2022’de tavrını değiştirip ticari sırları çaldığını itiraf edene kadar.

İlk olarak 9to5Mac tarafından görülen cezaya ilişkin mahkeme belgesine göre, parmaklıklar ardında hapis cezasına ek olarak 146.984 dolar tutarında tazminat da ödemek zorunda. Zhang, başlangıçta 10 yıla kadar hapis ve 250.000 dolar para cezasıyla karşı karşıyaydı.

Eski Apple çalışanı, şirketin kod adı Project Titan olan on yıllık otonom araç girişimi için donanım mühendisi olarak çalışıyordu. Apple’ın şikayeti üzerine Zhang, şirketin otonom aracına ait devre kartının mühendislik şemalarını içeren 25 sayfalık bir belgeyi AirDrop aracılığıyla eşinin dizüstü bilgisayarına aktardı. Şirketin geliştirme laboratuvarlarından devre kartlarını ve bir Linux sunucusunu çalmanın yanı sıra, Apple’ın prototipini açıklayan teknik kılavuzların bir kopyasını da bu dizüstü bilgisayara sakladı.

Zhang, babalık izni ve Çin gezisinin ardından iPhone üreticisine ülkede XPeng Motors için çalışacağını söyleyerek Apple’dan istifa etti. XPeng’in otonom sürüş teknolojisi üzerinde de çalışması nedeniyle bunun bir soruşturmayı tetiklediği bildirildi; bu da Zhang’ın CCTV’de Apple’ın laboratuvarlarından donanım alırken ve dosyaları karısının bilgisayarına aktarırken yakalandığını ortaya çıkardı. 19 Haziran’a kadar teslim olması bekleniyor ve ardından San Jose, Kaliforniya’daki evine mümkün olduğu kadar yakın minimum güvenlikli bir tesise gönderilecek.

Apple, on yıldır sürücüsüz araç üzerinde çalışılıyor ancak tüketicilerin satın alabileceği bir ürünü henüz piyasaya sürmedi. Bloomberg’den Mark Gurman, geçtiğimiz günlerde şirketin planlarını değiştirdiğini ve artık tam teşekküllü otonom bir araç yerine Tesla’nınki gibi bir EV geliştirdiğini bildirdi.

Uzun zamandır beklenen Apple Car’ın 2028’den önce piyasaya sürülmesi öngörülüyor.

Fortinet RCE açığının aktif olarak kullanıldığı saptandı!

ABD Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı (CISA), siber saldırganların Fortinet tarafından Perşembe günü yamalanan kritik bir uzaktan kod yürütme (RCE) hatasından aktif olarak yararlandığını doğruladı.

Açık (CVE-2024-21762), FortiOS işletim sistemindeki, kimliği doğrulanmamış saldırganların kötü niyetle hazırlanmış HTTP isteklerini kullanarak uzaktan rastgele kod çalıştırmasına izin verebilen sınır dışı yazma zayıflığından kaynaklanıyor. Güvenlik açığı bulunan cihazları yamalamak için güvenlik güncellemelerini hemen dağıtamayan yöneticiler, cihazdaki SSL VPN’i devre dışı bırakarak saldırı vektörünü ortadan kaldırabilir.

CISA’nın duyurusu, Fortinet’in açığın “potansiyel olarak gerçek zamanlı olarak istismar edildiğini” belirten bir güvenlik tavsiyesi yayınlamasından bir gün sonra geldi. Şirket henüz potansiyel CVE-2022-48618 ile ilgili daha fazla ayrıntı paylaşmamış olsa da, CISA bu açığı Bilinen Açıklar Kataloğuna ekledi ve bu tür hataların “kötü niyetli siber aktörlerin sık kullandıkları bir saldırı vektörleri” olduğu ve “federal kuruluşlar için önemli riskler” oluşturduğu uyarısında bulundu.

Siber güvenlik kurumu ayrıca, Kasım 2021’de yayınlanan bağlayıcı operasyonel direktifin (BOD 22-01) gerektirdiği şekilde, ABD federal kurumlarına FortiOS cihazlarını bu güvenlik açığına karşı yedi gün içinde, 16 Şubat’a kadar güvence altına almaları çağrısında bulundu.

Fortinet’ten kafa karıştırıcı açıklamalar

Fortinet bu hafta FortiSIEM çözümündeki diğer iki kritik RCE açığını (CVE-2024-23108 ve CVE-2024-23109) yamaladı. Şirket başlangıçta CVE’lerin gerçek olduğunu reddetmiş ve bunların Ekim ayında düzeltilen benzer bir açığın (CVE-2023-34992) kopyaları olduğunu iddia etmişti.

Daha sonra ortaya çıktığı üzere, hatalar Horizon3 güvenlik açığı uzmanı Zach Hanley tarafından keşfedildi ve raporlandı; şirket sonunda iki CVE’nin orijinal CVE-2023-34992 hatasının varyantları olduğunu kabul etti. Uzaktan kimliği doğrulanmamış saldırganlar bu güvenlik açıklarını kullanarak savunmasız cihazlarda keyfi kod çalıştırabileceğinden, tüm Fortinet cihazlarının mümkün olan en kısa sürede derhal güvenli hale getirilmesi şiddetle tavsiye edilmektedir.

Fortinet sistemlerinde tespit edilen bu açıklar, çoğu zaman sıfırıncı gün olarak adlandırılır ve siber casusluk kampanyalarında ve fidye yazılımı saldırılarında kurumsal ağları ihlal etmek için yaygın olarak hedeflenir.

Örneğin, Fortinet Çarşamba günü yaptığı açıklamada Çinli Volt Typhoon hack grubunun Coathanger özel zararlı yazılımını kullandıkları saldırılarda iki FortiOS SSL VPN açığını (CVE-2022-42475 ve CVE-2023-27997) kullandığını belirtmişti.

IFS Türkiye, daha çok şirketi dijitalleştirmeyi hedefliyor!

Dünya genelinde şirketler için kurumsal kaynak planlama (ERP), kurumsal varlık yönetimi (EAM) ve saha servis yönetimi (FSM) gibi kurumsal iş uygulamaları geliştiren ve uygulayan IFS, bu yıl Türkiye’deki 20’nci yılını kutluyor. 2023’te globalde 1,2 milyar dolar ciro ve lisans bazında yüzde 33 büyüme gerçekleştiren şirketin, Türkiye’de lisans bazında büyümesi ise yüzde 44 oldu. Teknolojik yol haritasını, özellikle yapay zeka alanındaki önemli gelişmelere odaklayan şirketin 2024 yılı için hedefi ise yüzde 40 büyüme sağlamak.

60’tan fazla ülkede 80’e yakın ofisiyle, dünya genelinde üretim, dağıtım, servis, enerji ve bakım-onarım alanlarında faaliyet gösteren şirketler için Kurumsal Kaynak Planlama (ERP), Kurumsal Varlık Yönetimi (EAM) ve Saha Servis Yönetimi (FSM) gibi kurumsal iş uygulamaları geliştiren ve uygulayan IFS’in çözümleri şirketlerin verimliliğini, karlılığını ve müşteri memnuniyetini artırmasına yardımcı oluyor. Dünya çapında 6500’den fazla çalışanı olan IFS, Türkiye’de ise 20’nci yılını kutluyor. 40 yıllık global endüstri tecrübesini ülke çapında 600’ün üzerinde müşterisi ile paylaşan IFS Türkiye, daha fazla şirketin dijital dönüşümüne katkıda bulunmayı hedefliyor.

Yapay Zekayı kurumsal iş uygulamalarına entegre ediyor

IFS Türkiye CEO'su Ergin Öztürk
IFS Türkiye CEO’su Ergin Öztürk

2023’te sektörde yaşanan gelişmelerin IFS’in ekosisteminin genişlemesine ve çözümlerinin daha geniş bir şirket ve bölge yelpazesine ulaşmasına katkı sağladığını söyleyen IFS Türkiye CEO’su Ergin Öztürk, “Teknolojik yol haritamız, özellikle yapay zeka alanındaki önemli gelişmelere odaklandı. Yapay zeka, farklı sektörlerde büyük bir dönüşüm yaratmış durumda. Bu teknoloji, şirketlerin operasyonel verimliliklerini artırmalarına (yüzde 28), yeni müşteri segmentlerini keşfedip yeni pazarlara yönelmelerine (yüzde 28), müşteri memnuniyetini artırmalarına (yüzde 27), müşteri sadakatini geliştirmelerine (yüzde 26) ve daha yüksek kar marjları elde etmelerine (yüzde 25) yardımcı oluyor. Bu nedenle yapay zeka, akıllı iç görüler aracılığıyla otomasyonu hızlandıran ve çalışan verimliliği  ile varlıkları optimize eden stratejik odak noktamız oldu. Bu doğrultuda, IFS olarak yapay zeka kullanımıyla otomasyon, tahmin ve optimizasyon yeteneklerimizi güçlendirdik ve Falkonry AI firmasını satın alarak da kurumsal iş uygulamalarında yapay zeka şirketi olduğumuzu kanıtladık. Bu teknolojik adımlarımız ve ifs.ai’yı hayata geçirmemiz müşterilerimizin iş süreçlerini daha verimli hale getirmelerine ve rekabet avantajı elde etmelerine katkı sağladı” dedi.

Bu kapsamda IFS’in 2023 yılında globalde 1,2 milyar dolar ciro ve lisans bazında yüzde 33 büyüdüğünü söyleyen Öztürk, Türkiye’de ise lisans bazında yüzde 44 büyüme kaydettiklerini paylaştı. Bu sene de geçen seneki büyüme hızını sürdürmeyi hedeflediklerini kaydeden Öztürk, “Bu sene yüzde 40 büyümeyi ve lokal iş ortağı ağımızı daha da genişletmeyi hedefliyoruz. Yapay zeka ve makine öğrenmesi, endüstri 4.0, otonom sistemler gibi devrim yaratan teknolojileri iş uygulamalarımıza entegre ederek yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu.

Getmobil 6 milyon dolar yatırıma ulaştı!

Yatırım turu, erken aşama pazaryeri girişimlerine yaptığı yatırımlar ile bilinen Hollanda’nın en büyük fonlarından DFF(Dutch Founders Fund) liderliğinde gerçekleşirken, 212, TechOne VC, Logo Ventures ve Maxis ve Arya yatırımcılar arasında yer aldı. Yatırım Hollanda’dan Türkiye’ye bu ölçekte gelen en büyük tutara sahip olmasıyla dikkat çekerken, aynı zamanda DFF’in Türkiye’deki ilk yatırımı olarak göze çarpıyor. Yatırım sürecinde Getmobil’in danışmanlığını Height Partners üstlendi.

İlk olarak 2018’de Mehmet Uygun ve Zeynep Uygun tarafından telefon tamir dükkanı olarak kurulan Getmobil, sonraki süreçte ikinci el elektronik ürün alım satımı yapan küçük ve orta ölçekteki işletmeleri, Türk tüketicileri ile bir araya getiren bir pazaryeri platformuna dönüştü. Firma ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılan Yenilenmiş Cihaz Yönetmeliği kapsamında Yenileme Merkezi olarak da faaliyet gösteriyor.

Şirketin kurucu ortaklarından Mehmet Uygun, “Bakanlık tarafından getirilen düzenleme sayesinde, yenilenmiş cihazların pazar payı ikinci el cihazlar arasında hızlı şekilde büyüdü. Ancak, yıllık yenilenmiş cihaz satış adetleri diğer ülkeler ile karşılaştırıldığında, Türkiye’de hala çok düşük seviyelerde, bakanlığın regülasyon desteği ve özel sektörün yaptığı yatırımlarla bu sektörün Dünya’ya göre çok daha hızlı ilerleyeceğini düşünüyoruz.” diye belirtti. “Pazaryeri platformumuz ülkemizde 35 bin civarında olduğunu bildiğimiz ikinci el elektronik esnafımız için hem alım hem de satım yönünden sağladığı fırsatlar ile, tüm sektörün kalkınmasını ve kurumsallaşmasını sağlıyor.”

Getmobil, kullanılmış cihazları direkt olarak son kullanıcıdan ya da iş ortaklarının takas programları üzerinden topluyor. Bunun yanı sıra firmanın sunduğu yazılım alt yapısı sayesinde, iş ortağı küçük işletmeler satın alacakları cihazların değerlemesini profesyonel şekilde yaparak cihaz satın alımı yapabiliyorlar. Cihazlar Getmobil’in bakanlık onaylı yenileme tesislerinde yenileme sürecinden geçtikten sonra, getmobil.com ve diğer offline, online platformlar üzerinde satışa açılıyor.

Döngüsel ekonomi, güçlü bir alternatif

Şirketin ana yatırımcılarından DFF’i temsil eden Sjoerd Nikkelen: “Döngüsel ekonomi son dönemde hem çevreye olan zararı azaltmak hem de tüketici tarafındaki erişilebilirliği artırmak açılarından, güçlü bir alternatif olarak öne çıkıyor.” diye belirtti. “DFF olarak, gelişmekte olan pazarlarda doğru teknolojik alt yapıyı sunması durumunda, döngüsel ekonomi üzerine faaliyet gösteren firmaların hızlı şekilde başarıya ulaştığını gözlemledik. Türkiye’nin nüfusu ve ekonomisi düşünüldüğünde bu konuda büyük bir potansiyeli var ve Getmobil, geliştirdiği teknolojik altyapı ve küçük işletmeleri öne çıkaran yapısı sayesinde bu potansiyeli ortaya çıkaracak doğru stratejilere sahip” diyerek sözlerine son verdi.

 Her yıl 5 milyar elektronik cihazın çöpe atıldığını unutmamak gerekiyor. Diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki davranışa benzer şekilde ülkemizde de, tüketicilerin çevre bilinci artıyor ve buna bağlı olarak kullanılmış cihazlar yeni cihazlar karşısında güçlü bir alternatif olarak karşımıza çıkıyor.

Son olarak, şirketin daha önceki yatırım sürecine dahil olan Nevzat Aydın, Ömer Aras ve Ahmed Karslı gibi isimler bu turda yatırımlarını artırırken, sektörde önde gelen firmalardan Hindistan menşeili Cashify’in kurucu ortağı Mandeep Manocha da şirketin yeni ortakların arasında yer aldığını belirtelim.

Telekomünikasyon sektörünü 2024’te ne bekliyor?  

Geleneksel olarak en önemli öncelik gelir artışıydı, ancak finansmana erişimin daha pahalı olması nedeniyle artık verimliliği en üst düzeye çıkarmaya odaklanıldığını görüyoruz. Omdia’nın yaptığı bir araştırma, her 10 telekomünikasyon şirketinden yalnızca birinin son on yılda operasyonel harcamalarını (opex) gelirlerine oranla azalttığını gösteriyor. Dünya çapında dijital dönüşüm harcamalarının 2027 yılında yaklaşık 3,9 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor ve telekomünikasyon sektöründe sermaye harcamalarının (capex) nasıl kullanılacağı konusunda derin eğriler olacak.

Günümüzün ağlarını kurmak ve çalıştırmak giderek daha pahalı hale geliyor, bu da telekomünikasyon şirketlerinin harcamalarını kullanımla nasıl uyumlu hale getirecekleri konusunda değişikliklere neden olacak. AWS Küresel Telekomünikasyon İş Birimi Genel Müdürü Chivas Nambiar, 2024 için telekomünikasyon sektörüne yönelik 4 trendi açıkladı.

Üretken yapay zekanın sonraki aşamalarını benimsemek

 Son zamanlarda üretken yapay zeka kadar ses getiren başka bir teknolojiyle karşılaşmadık. Altman Solon tarafından yapılan bir anket,  telekomünikasyon şirketlerinin yapay zeka harcamalarının mevcut miktarın altı katına kadar artabileceğini ve üretken yapay zeka kullanan iletişim hizmeti sağlayıcılarının (CSP) önümüzdeki yıl içinde ortalama yüzde 34’e, önümüzdeki iki yıl içinde ise yüzde 48’e ulaşmasının beklendiğini gösteriyor.  

Telekomünikasyon şirketleri, mevcut sistemleri güçlendiren çağrı özetlemeleri veya sohbet robotları gibi çözümlerin hızlı bir şekilde uygulanmasına ve benimsenmesine olanak tanıyan üretken yapay zeka kullanımının ilk aşamasında bulunuyor. CSP’lerin yüze 92’sinin sohbet robotlarını kullanma olasılığının yüksek olduğu ve yüzde 63’ünün halihazırda üretimde bir sohbet robotları olduğunu belirttikleri göz önüne alınırsa, müşteriye yönelik sohbet robotları, telekomünikasyon sektöründe üretken yapay zekanın en yaygın olarak benimsenen kullanım örneği olarak karşımıza çıkıyor.

2024 yılında, telekomünikasyon şirketlerinin üretken yapay zeka destekli araç ve deneyimlerini olgunlaştıracağı ve ölçeklendireceği bir sonraki benimseme aşamasını göreceğiz. Telekomünikasyon şirketleri, yeni değer fırsatları yaratmak amacıyla kişiselleştirilmiş ürün teklifleri ve pazarlama gibi alanlarda kullanılan üretken yapay zekayı müşteri deneyiminin bir parçası haline getirmeye odaklanacak. One New Zealand, çağrı merkezi temsilcilerinin müşterilerin neden aradığını ve çağrı çözümünü proaktif olarak nasıl destekleyeceklerini daha iyi anlamalarına yardımcı olan, böylece müşteri güveninde yüzde 10’luk bir artış sağlayan üretken bir yapay zeka çözümü sundu. Amdocs’un sekiz uzman müşteri ve kullanıcı deneyimi şirketini tek bir marka altında birleştirmek için Stellar Elements’i piyasaya sürmesiyle yaptığı ilk çalışmalar, bu kullanım örneklerinden bazılarının iş değerini artırmak için kurumsal kullanıma hazır üretken yapay zeka araçlarının üzerine ne kadar hızlı inşa edilebileceğini gösterdi. Cox Communications da inovasyonu teşvik etmek ve müşteri hizmetlerini geliştirmek için üretken yapay zekadan faydalanıyor ve bu sayede manuel belge aramaları için harcanan süreyi 2-3 saatten sadece saniyelere indiriyor.

Hizmet Olarak Yazılım (SaaS) kullanımını artırmak

Birçok büyük telekomünikasyon şirketi geleneksel olarak hizmet geliştirmek için çeşitli teknolojilerin parçalarını bir araya getiren kurucular olmuştur. Telekomünikasyon şirketleri, eski teknolojilerin borcu gibi sorunları çözmek için SaaS çözümlerinden yararlanıyor ve bu da genel müşteri deneyiminin iyileşmesini sağlıyor. T-Mobile gibi operatörler, karmaşık sistem geçişi işlerini yürütürken bir yandan dijital öncelikli vizyonlarının bir parçası olarak müşteri deneyimlerini hızla dönüştürmek için Salesforce, Adobe ve Amdocs gibi şirketlerin SaaS çözümlerinden faydalanıyor.

2024 yılında telekomünikasyon şirketleri, yeni ürünlerin piyasaya sürülme süresini iyileştirmenin yanı sıra daha iyi finansal performans ve iş çevikliği elde etmek için SaaS kullanmaya odaklanmaya devam edecek.

API’ler aracılığıyla yeni ağ özelliklerinin kilidini açmak

Telekomünikasyon şirketleri, 5G ağlarındaki bilgilerin kilidini açarak Uygulama Programlama Arayüzleri (API’ler) aracılığıyla ağ yeteneklerini ortaya çıkarmaya odaklanacak, böylece hizmet kalitesi ve bant genişliği gibi alanları yönetmek için ağ programlanabilirliği üzerinde daha fazla kontrol sağlayacak.

Sektör, operatörler genelinde API’leri standartlaştırdığından, telekomünikasyon şirketlerinin kendi API ağlarını mı barındıracaklarını yoksa bulut sağlayıcılarıyla mı çalışacaklarını değerlendirmeleri gerekecek. Bu değerlendirmede, bilgi işlem gücü, depolama, veritabanları ve geliştiricilere destek için gelişmiş bir deneyim sunmak için gereken makine öğrenimi yetenekleri gibi bir ağ API’si için gerekli olan bileşenleri göz önünde bulundurmak da önem taşıyor.

Çekirdek ağ özelliklerini dönüştürmek için bulutu kullanarak operatör değerini artırmak

Birçok telekomünikasyon şirketi, operasyonel harcamalar/gelir oranlarını yüzde 10’dan fazla azaltabilen daha uygun maliyetli ağlar oluşturmak için bulutu kullanıyor.

Bulut RAN’a (Radyo Erişim Ağı) odaklanma 2024 yılında da devam edecek ve telekomünikasyon şirketleri bu teknolojinin daha yüksek verimlilik, maliyet azaltma ve daha düşük güç tüketimi gibi tüm avantajlarından yararlanacak. Örneğin, NTT DOCOMO ve NEC Corp gibi CSP’ler, bulut RAN kullanarak   güç tüketimini yüzde 70’in üzerinde azaltabileceklerini gösterdi.

Bulut, maliyet optimizasyonunun yanı sıra, CSP’ler için ürün hatlarını ve yeteneklerini yeniden tasarlamak gibi yeni gelir fırsatları da sunuyor. Ayrıca, Deutsche Telekom’un bağlantı hizmetlerini üçüncü taraf bağlantı, bilgisayar ve depolama kaynaklarıyla birleştirmesi örneğinde olduğu gibi, küresel olarak dağıtılmış bir kurumsal ağ oluşturma fırsatı da bulunuyor. TELUS, 2023 yılında birden fazla akıllı ev uygulamasına olan ihtiyacı azaltan ve yeni cihazlar için kurulum sürecini basitleştiren bir akıllı ev çözümü piyasaya sürdü.

Özetlemek gerekirse, telekomünikasyon şirketlerinin değerlendirme yapması ve doğru bulut sağlayıcısını seçmesi önem taşıyor çünkü iş ortağı seçimleri, kurumsal kullanıma hazır ve güvenli üretken yapay zeka yeteneklerini, bulut tabanlı SaaS sağlayıcılarının genişliğini, API’leri için mevcut olan geliştirici topluluklarını ve yeni nesil teknolojilerin de uygulanabilmesi için yeteneklerin geliştirilebilmesi konusunda sektörün derinliğini belirleyecek. Telekomünikasyon şirketlerinin bir adım önde olmak için çevik kalmaları ve bu yeni trendlerin ve teknolojilerin iş hedeflerini nasıl hızlandırabileceğini ve onları 2024’ün de ilerisinde uzun vadeli başarıya nasıl ulaştırabileceğini değerlendirmeleri gerekiyor.

Dolandırıcılık faaliyetlerinin ABD’ye 2023 maliyeti 10 milyar dolar!

0

ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC), Amerikalıların 2023 yılında dolandırıcılara 10 milyar doların üzerinde para kaptırdığını ve bunun bir önceki yıla kıyasla bildirilen kayıplarda %14’lük bir artışa işaret ettiğini söylüyor. Bunu bir bağlama oturtmak gerekirse, Chainalysis firması da fidye yazılımı dolandırıcılık çetelerinin rekor bir yıl geçirdiğini ve fidye yazılımı ödemelerinin 2023’te 1,1 milyar doların üzerine çıktığını söylüyor.

FTC tarafından yayınlanan rapora göre 2023’te yıl 2,6 milyondan fazla tüketici bildiriminde bulunmuş olup, bu rakam 2022 yılı ile neredeyse aynı. Taklit dolandırıcılığı en sık bildirilen dolandırıcılık kategorisi olarak ortaya çıkarken, iş dünyası ve devlet taklitçiliği raporlarında kayda değer artışlar görüldü. En sık başvurulan yöntemler listesinde ikinci sırayı online alışveriş dolandırıcılığı alırken üçüncü sırayı ödüller, çekilişler ve piyangolarla ilgili dolandırıcılıklar takip etti. Yatırım dolandırıcılığı ve iş veya iş fırsatı planlarına yönelik dolandırıcılık faaliyetleri de yine üst sıralarda.

FTC yayınladığı raporda “Tüketiciler 2023 yılında yatırım dolandırıcılığı nedeniyle diğer tüm kategorilerden daha fazla – 4,6 milyar dolardan fazla – para kaybettiklerini bildirmiştir. Bu miktar 2022 yılına göre %21’lik bir artışı temsil ediyor” dedi ve ekledi: “Bildirilen ikinci en yüksek kayıp miktarı, yaklaşık 2,7 milyar dolarlık kayıpla sahtekârlık dolandırıcılığından geldi. Tüketiciler 2023 yılında banka havaleleri ve kripto paralar nedeniyle diğer tüm yöntemlerin toplamından daha fazla para kaybettiklerini bildirmişlerdir.”

FTC 2023 yılında Tüketici Sentinel Ağı (Sentinel) güvenli çevrimiçi veri tabanına 5,4 milyon tüketici raporu eklemiş ve ajansın IdentityTheft.gov web sitesi aracılığıyla 1,1 milyondan fazla kimlik hırsızlığı raporu aldığını duyurdu. Bununla birlikte, FTC tarafından paylaşılan veriler aslında dolandırıcıların 2023 yılında verdiği gerçek zararın sadece bir kısmını yansıtıyor, çünkü çoğu vaka asla rapor edilmemekte.

FTC ayrıca kendisine bildirilen dolandırıcılık raporlarının ülke kırılımlarını da yayınladı. Buna göre ABD dışında en fazla bildirim yapılan ülkeler sırasıyla 20.489 bildirim ile Kanada, 17.524 bildirim ile İngiltere ve 17.065 bildirim ile Çin olarak öne çıkıyor. Raporda Türkiye’nin de 3.341 bildirim ile 12. sırada olduğu görülmekte.

12,9 İnç ekranlı yeni nesil iPad Air yolda

0

Teknoloji devi Apple, kullanıcılarına daha gelişmiş bir deneyim sunmayı hedefleyen yeni nesil iPad’leriyle heyecan uyandırıyor. Bu serinin öne çıkanı ise 12,9 inç ekran boyutuna sahip olan ilk iPad Air olacak. Mart ayında piyasaya sürülmesi beklenen bu cihazın özellikleri ve detayları merakla bekleniyor.

Yeni nesil iPad Air, performans konusunda iddialı bir duruş sergilemek için Apple’ın M2 çipinden güç alacak. Bu güçlü işlemci, kullanıcılara hızlı ve sorunsuz bir deneyim sunmayı amaçlıyor. 12,9 inçlik büyük LCD ekranı ise görsel anlamda etkileyici bir performans vaat ediyor.

 Yeni Nesil iPad Air Yolda

Cihazın tasarımında da dikkat çekici değişikliklere gidilecek. Sızdırılan şemalara göre, cihazın kamera tasarımı dikey yönelimli bir şekilde yeniden tasarlanacak ve bu, önceki modellerle benzerlik gösterecek, özellikle de iPhone X’e benzeyecek.

Bununla birlikte, Apple’ın iPad Pro için özel olarak planladığı alüminyum tasarıma sahip yeni Magic Keyboard, sadece iPad Pro serisiyle uyumlu olacak. Ancak, 10,9 inç ve 12,9 inç iPad Air modelleri, mevcut Magic Keyboard modelleriyle uyumlu olacak, bu da kullanıcıların mevcut aksesuarlarını kullanmaya devam edebilecekleri anlamına geliyor.

Yeni nesil iPad Air, güçlü donanımı, geliştirilmiş ekran teknolojisi ve tasarımındaki yeniliklerle dikkat çekecek gibi görünüyor. Mart ayındaki lansmanla birlikte, Apple’ın tablet pazarındaki liderliğini sürdürmesi ve kullanıcılara daha geniş bir ürün yelpazesi sunması bekleniyor. Kullanıcılar, bu yeni iPad Air modeli ile birlikte daha da gelişmiş bir tablet deneyimi yaşayacaklarına dair heyecanla bekleyişlerini sürdürüyor.

OpenAI CEO’su, çip konusunda sanılandan çok daha çılgın!

OpenAI CEO’su Altman’ın tüm bu sinir ağı hızlandırıcı fabrikalarını kurmak için Abu Dhabi merkezli G42, Japonya’nın SoftBank’ı ve Microsoft gibi ortaklarından milyarlarca dolar fon aradığı iddia edilmişti.

Şimdi, Wall Street Journal’ın daha fazla isimsiz kaynağa atıfta bulunan bir raporu, iddialı projenin 7 trilyon dolara kadar fon sağlamayı içerebileceğini iddia ediyor.

Rakamı perspektife koymak gerekirse; bu, geçen yıl tüm yarı iletken pazarının toplam gelirinin neredeyse 14 katı. Gartner’a göre, dünya çapındaki yarı gelirler 2023’te 533 milyar doları aştı. Ve üretken yapay zeka hakkındaki tüm heyecana rağmen analistler, satış rakamının bu yıl yüzde 17 artarak 624 milyar dolara çıkmasını bekliyor.

Ancak diyelim ki; tartışma adına, Altman ve ortakları gerçekten de bu kadar cesurlar ve bu çabayı finanse etmek için bir şekilde 2023 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin gayri safi yurt içi hasılasının dörtte birini ayırabilirler. 7 trilyon dolar size ne satın alır?

Bu Nvidia‘yı, TSMC‘yi, Broadcom‘u, ASML‘yi, Samsung‘u, AMD‘yi, Intel’i, Qualcomm‘u ve diğer tüm çip üreticilerini, tasarımcıları, fikri mülkiyet sahiplerini ve önemli ekipman satıcılarını bütünüyle silip süpürmeye yetecek kadar bir para ve tüm bunları yaptıktan sonra geriye trilyonlar kaldı.

Sam’ın yüzyılın en büyük rekabet karşıtı savaşını başlatarak muazzam miktarda parayı harcamasını izlemek eğlenceli olabilir, ancak bu paranın fabrikalara ve işlemci paketlemesine yatırılması, çip üretimini artırmak için aklındakilerin daha olası olduğu düşünülüyor. Aslında, o tür bir parayı harcamanın daha iyi birkaç yolunu düşünebiliriz, ama biraz çiplere odaklanalım.

İşte çok daha fazla fabrika

Nasıl dilimlerseniz dilimleyin, 7 trilyon dolar hâlâ fabrikalara, hatta onlardan oluşan bir ağa bile harcanacak çok büyük bir meblağ.

Günümüzde son teknolojiye sahip bir çip fabrikasının maliyeti, tesisin büyüklüğüne ve konumuna bağlı olarak 10 ila 30 milyar dolar arasında bir yere düşüyor. Diyelim ki Altman’ın öngördüğü tesislerin maliyeti ortalama 20 milyar dolar civarında olacak. Bu gidişle 7 trilyon dolar size yaklaşık 350 dökümhane sahası kazandırıyor.

O zaman sorun şu oluyor: Bunları kim inşa edecek? Bu tesisler, imalat dünyasındaki en büyük, en karmaşık operasyonlar arasında yer almakta olup, sayısız tedarikçiden ve bunları kurmak, bakımını yapmak ve işletmek için özel olarak eğitilmiş personelden bileşen ve malzeme gerektirir.

Bu nedenle, bu tesislerin faaliyete geçmesinin dört veya daha fazla yıl sürmesi ve getirileri kabul edilebilir seviyelere getirmenin muhtemelen çok daha uzun sürmesi alışılmadık bir durum değil. Fabrikaları düzgün bir şekilde inşa etmenin hızlı bir yanı yok.

ABD’de, CHIPS finansman tasarısı sayesinde sağlanan 53 milyar dolarlık devlet sübvansiyon potunun da etkisiyle, yerli yarı iletken üretimi ile araştırma ve geliştirmeye yönelik bir yatırım furyası gördük. Ancak dökümhane operatörleri halihazırda ciddi sorunlarla karşı karşıya.

İşçi sıkıntısı, TSMC’nin Arizona fabrikasının gelişimini zaten geciktirdi. TSMC, tesisi tekrar rayına oturtmak amacıyla Tayvan’dan Amerika’ya teknisyenler gönderecek kadar ileri gitti.

Geçen yaz, Yarı İletken Endüstrisi Birliği (SIA) ve İngiltere merkezli Oxford Economics, ABD yarı iletken endüstrisinin 2030 yılına kadar 67.000 teknisyen, mühendis ve bilgisayar bilimci açığıyla karşı karşıya olduğu konusunda uyardı. Önümüzdeki birkaç yıl içinde bu sayının 70.000 ila 90.000’e yaklaşacağını öngörülüyor.

Ve bu sadece ABD’de geliştirilmekte olan bir avuç fabrika için geçerli. Ek 350 sitenin küresel ölçekte nasıl sorunlu olacağını görmek çok fazla hayal gücü gerektirmiyor.

Piyasayı su bastı

Bu yeterli değilse, yarı iletken talebi döngüsel bir şekilde iniş ve çıkış eğiliminde. Satın alma çılgınlıklarını genellikle uzun sindirim döngüleri takip eder ve bilgisayar satışlarındaki artışlar genellikle işletim sistemi veya yazılım sürümleriyle örtüşür.

Belki de bu yüzlerce fabrika sadece OpenAI veya yapay zeka dünyasını değil, onunla ilgili her şeyi de kapsayacak şekilde tasarlandı. Ancak, OpenAI CEO’sunun aslında sadece sürekli olarak makine öğrenme hızlandırıcıları ve ilgili hesaplama birimleri istemesi de bir olasılık.

Bellek piyasası, ortalama satış fiyatlarının rekor düşük seviyelere düşmesine neden olan stok bolluğunun etkisinden yeni kurtuluyor. Bu arada Intel’in, yarı iletken pazarındaki mevcut zayıflıkları ve CHIPS yasası finansmanı almadaki gecikmeleri suçlayarak Ohio fabrikalarının tamamlanma tarihini 2026 sonuna ertelediği bildirildi.

Tabii ki endüstri dedikoduları, Altman’ın sözde 7 trilyon dolarlık yarı iletken girişiminin gerçekleşeceği zaman çizelgesini henüz detaylandırmadı. Bunun bir gecede gerçekleşmeyeceğini varsaymak güvenli. Bu tür gelişmelerin, çok agresif bir şekilde inşa edilmesini ve piyasayı çok fazla çiple doldurmasını önlemek için ayarlanması gerekiyor.

Önümüzdeki 25 yıla yayılmış olsa bile, hâlâ çok büyük miktarda bir paradan bahsediyoruz; yılda 14 fabrikaya yetecek ve yıllık 280 milyar dolarlık bir maliyet. Bu hedefe ulaşmak için TSMC, Samsung ve Intel’in yatırım harcamalarını kabaca üç katına çıkarması ve tamamını çip fabrikalarına yönlendirmesi gerekecek.

Kuşkusuz bu kulağa daha az çılgınca geliyor, ancak teorik zaman çizelgesi göz önüne alındığında, Altman’ın neden şimdi 7 trilyon dolar toplaması gereksin ki? Genellikle Intel gibi şirketlerin kendi dökümhane yol haritalarından bahsettiklerini gördüğünüzde, yalnızca hemen hazırlık aşamasında olan şeyleri finanse etme eğiliminde olduklarını görürsünüz.

Örneğin, x86 devi, Ohio’daki mega fabrikaya önümüzdeki on yıl içinde 100 milyar dolar yatırım yapma planını açıkladığında, aslında parça başına tahmini maliyeti 10 milyar dolar olan iki tesis inşa etme taahhüdünde bulunmuştu. Ve bu bile gecikti.

Daha büyük bir planın parçası mı?

Yani belki de bu 7 trilyon dolarlık proje, OpenAI’in hedeflerini körükleyecek daha büyük bir plan. Bütün bu çiplerin bir yere gitmesi gerekecek. Bu, sadece çipleri yapmak için fabrikalara değil, aynı zamanda bunları kullanmak için veri merkezlerine ve (umarız) her şeyin çalışması için temiz enerjiye ihtiyaç duyacağı anlamına geliyor ve bu da yüksek dolara mal olur.

Yapay zeka modellerine güç sağlamak için kullanılan çiplerin güce aç olduğu biliniyor. Tek bir sekiz GPU’lu Nvidia H100 düğümü 10,2 kilovat olarak derecelendirildi. Bunu 350.000 GPU’ya kadar ölçeklendirin (Meta’nın bu yıl bu kadar dağıtacağını iddia ediyor) ve çok büyük bir güce bakıyorsunuz.

GPU’lar için 7 trilyon dolarlık bütçenin yalnızca yüzde 1,4’ü olan 100 milyar dolarlık bütçe ayırarak, her biri 20.000 dolarlık hacim oranında beş milyon H100 satın alabilirsiniz. Kayıtlara geçmesi için bu, Nvidia’nın 2024’ün tamamında piyasaya sürmesi beklenen sayının iki katından fazla.

Söylemeye gerek yok, güç sorun olacak. Dolayısıyla bu zorluğun üstesinden gelmek için biraz para ayırmak mantıklı olacaktır.

Buradaki iyi haber şu ki Altman’ın enerji girişimlerini destekleme konusunda uzun bir geçmişi var. Geçen yıl, OpenAI CEO’su tarafından desteklenen nükleer fisyon girişimi Oklo, halka açılma planlarını duyurdu.

Bu arada, işin daha deneysel tarafında OpenAI CEO’su, modüler bir helyum-3 füzyon enerji santralini ticarileştirmeye çalışan Helion Energy’ye ağırlık verdi. Helion’un reaktörünün gerçekten çalıştığını henüz kanıtlamamış olmasına rağmen, Altman’ın katılımı Microsoft’un girişimle bir enerji satın alma anlaşması imzalaması için yeterli görünüyor. Teknolojinin, çalışmayı başarabilecekleri varsayılarak, en az 2028 yılına kadar dağıtım görmesi beklenmiyor.

Her durumda, bu sizin naçizane hacklemenizi, Altman’ın hırslarının kapsamını tanımlamak için kullanılan 7 trilyon doların ya büyük bir abartı ya da daha büyük, daha bütünsel bir planın parçası olduğu sonucuna götürüyor.

Figopara yönetiminde değişiklik!

0

Ticari işletmelerin finansman süreçlerini yönetebileceği ana platform olma yolunda ilerleyen Figopara’nın Kurucu Ortağı Bulut Arukel şimdi de şirketin Stratejiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi. Yeni göreviyle birlikte Figopara’nın gelecek stratejilerini ve hedeflerini açıklayan Arukel, uzun dönemde Türkiye’deki ticari işletmelerin yüzde 20’sine her sabah dokunmayı ve 5 ülkede çözüm sunan bir platform olmayı hedeflediklerini dile getirdi.

İşletmelerin finansal yönetimini destekleyen ve sağlıklı nakit akışına sahip olmasına aracılık eden yeni nesil finans platformu Figopara’nın Kurucu Ortağı Bulut Arukel yeni göreviyle birlikte şirketin gelecek hedeflerini paylaştı.

Önceliklerinin mutlu müşteriler olduğunu dile getiren Arukel, “Figopara olarak bir işletme sahibinin her sabah uyandığında girdiği ana uygulama olmayı hedefliyoruz. Finansallara, yatırım araçlarına, borsa yatırımlarına, nakit ihtiyacına veya kendi ekosisteminden gelir elde etme opsiyonu varsa bunu partner bankalarımız ya da farklı çözümlerimizle gerçekleştirmek istiyoruz” diye konuştu.

Hedef 5 ülkede çözüm sunan bir platform olmak

Kısa vadede, odaklı bir şekilde müşteri sayısını artırmayı hedeflediklerini belirten Arukel orta vadedeki hedeflerini ise strateji oluşturarak müşterilerine ekstra çözümler sunmak olarak tanımladı. Arukel “Her ticari işletmenin farklı problemleri var ve o problemleri çözmek gerekiyor. Figopara olarak masa kurma konusunda çok iyiyiz.  Bu kapsamda birçok partneri tek yapıda buluşturup hem onlara hem de onların hizmet sunduğu işletmelere katkı sağlıyoruz. Uzun vadede ise Türkiye’deki ticari işletmelerin yüzde 20’sine her sabah dokunmak istiyoruz. Uluslararası alandaki hedefimiz ise; 5 ülkede çözüm sunan bir platform olmak. Türkiye’nin en büyük kurumsal firmaları ve KOBİ’leriyle çalışıyoruz. Bugün bankalar ticari işletmelere birçok enstrüman sunuyor. Ancak işletmenin bu ürüne ulaşması için her bir bankayla tek tek görüşmesi gerekiyor. Bu çok zorlu ve zaman alıcı bir süreç. Bu modeli tek bir uygulamaya, platformda sunmak da önceliklerimiz arasında. Bir diğer hedefimiz de stratejik iş birlikleri ve stratejik kampanyalar” şeklinde konuştu.         

Stratejik satın almalar devam edecek

İş Bankası’ndan TekCep ve TekPos’u bünyemize katmamız ile birlikte Türkiye’de ilk defa bir fintech ile bankanın geliştirdiği uygulamayı satın aldı. Bu bizim ileride ticari işletmelerin %20’sine erişme hedefimiz ile direkt katkı sağlayan iş birliği. 2024’de de bu katma değerli iş birliklerimizi artırarak ticari işletmelerin yanında olan, ihtiyaç duydukları tüm finansal çözümleri sağlayan bir uygulama olma stratejimizi destekleyeceğiz.

Şirket içi önceliklerini de açıklayan Arukel, “Şirket içinde tüm çalışanların mutlu olması, herkesin keyifle işe gelmesi önceliğimiz. Herkesin güzel bir iş üretmesi gerekiyor. Üretim kısmında da müşterinin sorununa çözümler getiren yenilikler sunmak şart. Bunun olabilmesi için de çalışanların işe bir değer kattığı bir organizasyon gerçekleştirmek önceliğimiz. Mutlu çalışanın mutlu müşteri yarattığı bilinciyle de çalışan mutluluğu, kariyer ve liderlik gelişimlerine de odaklanacağız. 2024 stratejisi içinde çalışma arkadaşlarımıza farklı yetkinlikler kazandıracak bir modele gidiyoruz. Onlara sadece içeride değil dışarıda da eğitebileceğimiz bir model uygulayacağız” diye konuştu.  

HASO’nun yeni CEO’su Kerem Özgür Araç oldu!

0

Türkiye’nin ilk ve tek ‘Hemen Al Sonra Öde’ çözümünü geliştiren HASO üst yönetiminde bayrak değişimi. Türkiye’nin önde gelen finansal kurumlarında ve reel sektör şirketlerinde, veriye dayalı katma değerli ürünlerin geliştirilmesi alanında 25 yıla yakın özel sektör tecrübesi olan Kerem Özgür Araç, karar değerlendirme ve alacak yönetimi platformu olarak 2020 yılından bu yana hizmet geliştiren ve sunan Hemen Al Sonra Öde – HASO’nun yeni CEO’su oldu.  HASO’nun kurucu ortağı ve bugüne kadar CEO’su olan Serdar Kodal’dan CEO’luk görevini devralan Araç, “Hemen Al Sonra Öde’nin; sunduğu alışveriş deneyimi, yüksek onay ve müşteri dönüşüm oranları ile geldiği nokta 2024’teki büyümemizin de temel yapı taşı olacak. Mevcut müşterilerimizde satış hacmini arttırırken, yeni entegrasyonlarımızla güçlü ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamayı hedefliyoruz. Türkiye’nin alanında öncü şirketi olan HASO’yu yepyeni ufuklara taşımak için hazırız” dedi. HASO Kurucu Ortağı Serdar Kodal ise “Kerem Özgür Araç’ın bilgi ve deneyimiyle aldığı bu güçlü bayrağı daha da iyi noktalara taşıyacağına inanıyor, başarılar diliyorum” diye konuştu.

Türkiye’nin ilk ve tek ‘Hemen Al Sonra Öde’ çözümünü geliştiren HASO, perakendeci ve pazar yerlerine e ticaret platformları üzerinden herhangi bir finansal ürün gerekliliği olmadan taksitli satış yapma imkânı sağlıyor. Bu uygulama sayesinde alışveriş yapan bireylerin değerlendirilip, limit verilmesinden, taksit planlarının oluşturulmasına, alışveriş sonrası ödemelerin takibine kadar uçtan uca hizmet veren HASO, 2022 yılında Türkiye’nin önde gelen pazar yerlerinden Hepsiburada ile çözüm ortaklığı yaptı. HASO, 2023 yılında da Defacto, BSL, Superga, Kappa’nın katılımı ile ivmesini arttırdı. Yurt dışında birçok örneği olan Sonra Öde Sistemi’nin Türkiye’de ilk ve tek firması HASO, online e-ticarette firmaların ortak sorunları için çözüm üretmeye devam ediyor.

Perakende sektörünün çözüm ortağı

Türkiye’nin önde gelen finansal kurumlarında ve reel sektör şirketlerinde, veriye dayalı katma değerli ürünlerin geliştirilmesi için uzun yıllar çalışan Kerem Özgür Araç, HASO’nun başarılı işleyişine önemli katkılar sunmak için çalışacağını söyledi. Araç,  “Hemen Al Sonra Öde’nin; sunduğu alışveriş deneyimi, yüksek onay ve müşteri dönüşüm oranları ile geldiği nokta 2024’teki büyümemizin de temel yapı taşı olacak. Mevcut müşterilerimizde satış hacmini arttırıken, tamamladığımız ve devam eden yeni entegrasyonlarımızla da hacmimizi büyütmeyi planlıyoruz. Online’da edindiğimiz bu tecrübeyi 2024 yılında mağazalara da aynı kolaylıkla taşıyacağız. Alış verişi kolaylaştırmanın yanında, perakandeci ve pazar yerlerine finansal kurum kasları vererek müşterilerinin tüm yaşam döngüsünden haberdar olma, analiz etme, strateji geliştirme, satışlarını arttırma ve sepet tutarlarını büyütme imkânı veriyoruz. Türk perakendeciliğinin bu yeni döneminde, güvenilir ve rüştünü ispatlamış bir çözüm ortağı olmanın haklı gururunu yaşıyoruz” dedi.

Meta, Filistin paylaşımından sonra Hamaney’in hesaplarını kaldırdı!

Merkezi California’da bulunan Meta, gerekçesi hakkında hiçbir ayrıntı sunmadı. Ancak hesapların “Tehlikeli Kuruluşlar ve Bireyler politikamızı defalarca ihlal ettiği için” kaldırıldığını söyledi.

Politika, “Şiddet içeren bir misyon ilan eden veya şiddete bulaşan kuruluşların veya bireylerin platformlarımızda varlık göstermesine izin vermiyoruz.” diyor. Buna ABD hükümeti tarafından terörist olarak tanımlananlar da dahil.

Hamaney ve İran içindeki geniş himaye ağı uzun süre Amerikan yaptırımlarının hedefi oldu. Hamaney, Donald Trump döneminin yönetimi tarafından 2019’dan bu yana ABD yaptırımlarının hedefi haline geldi; çünkü Orta Doğu’da gerginlikler, Trump’ın Amerika’yı Tahran’ın dünya güçleriyle olan nükleer anlaşmasından tek taraflı olarak çekilmesiyle başladı.

Ancak son yıllarda, özellikle Mahsa Amini’nin İran’da zorunlu başörtüsünü taktığı iddiasıyla tutuklanmasının ardından 2022’de ölümünün ardından başlayan kitlesel protestolardan sonra, Hamaney’in görevden alınması yönünde çevrimiçi platformlarda baskı artıyor.

Hamaney’in Facebook’u kullanması geçmişte yoğun eleştirilere yol açmıştı. Meta bünyesindeki sosyal ağ, İran’da 2009’daki tartışmalı başkanlık seçimlerinden ve ardından gelen Yeşil Hareket protestolarından bu yana yasaktı. İran, Amini’nin ölümü üzerine yaşanan protestoların ardından Meta bünyesindeki Instagram ve WhatsApp mesajlaşma hizmetini engellemeye başladı.

Hamaney’in hâlâ X’te (eski adıyla Twitter) bir hesabı bulunuyor.

Meta Filistin

Hamaney ve dini liderle bağlantılı hesaplar, Hamas’ın İsrail’e düzenlediği ve 1.200 kişinin ölümüne ve 250 kişinin de rehin alındığı saldırıyı övüyordu. Saldırının hemen ardından Hamaney yaptığı konuşmada Hamas’a destek verdi ve şunları söyledi: “Siyonist rejime saldırıyı planlayanların ellerinden öpüyoruz.”

İran, Hamas’a silah ve destek sağladı; ancak 7 Ekim saldırısını Tahran’ın yönettiğine inanılmıyor. O günden bu yana İsrail’in Gazze Şeridi’nde Hamas’a karşı yürüttüğü savaş 27.000’den fazla Filistinlinin ölümüne yol açtı ve Orta Doğu’nun tamamında gerilimlere yol açtı. Lübnan’daki Hizbullah ve yine İran tarafından silahlandırılan Yemen’deki Husi isyancıları gibi İran destekli milisler, o tarihten bu yana İsrail’e saldırılar düzenledi.

Hakaretle Mücadele Birliği’nden Jonathan Greenblatt, Meta tarafından alınan kararı övgüyle karşıladı.

Greenblatt internette şöyle yazdı: “Yıllardır bu platformları şiddetli antisemitizmi kışkırtmak, militan anti-siyonizmi meşrulaştırmak ve soykırım tehditlerinde bulunmak için kullandı.

ABD yarı iletken Ar-Ge’sine milyarlarca dolar ayırıyor

ABD Hükümeti tarafından yapılan açıklamada yeni kurulması planlanan Ulusal Yarı İletken Teknoloji Merkezi’nin (NSTC) en son yarı iletken teknolojilerinin tasarım, prototipleme ve pilot uygulamalarını kapsayacağı belirtildi. Kamu-özel sektör konsorsiyumu, yarı iletken işgücünün geliştirilmesi ve sürdürülmesinin yanı sıra temel yeteneklere erişim sağlayarak ortak tesisler ve ortak uzmanlık kullanacak. ABD Ticaret Bakanlığı (DoC) NSTC’nin ayrıca “daha canlı bir ulusal ekosistem yaratmak için yarı iletken sektöründe Ar-Ge’ye katılımın önündeki engelleri azaltacağını” açıkladı.

Yarı iletkenlerle ilgili en son yatırımın finansmanı, ABD’nin daha önce açıkladığı 52 milyar dolarlık CHIPS ve Bilim Yasası fonu sayesinde sağlandı. ABD hem Çin’e karşı daha iyi rekabet edebilmek ve küresel yarı iletken kıtlığını gidermek amacıyla  hem de stratejik önem atfettiği yerli yarı iletken endüstrisini güçlendirmek için girişimlerine hız verme kararı almıştı.

NSTC’ye ek olarak açıklanan mevzuat, üretim, çip ölçümleme ve ulusal bir üretim enstitüsünü kapsayan programları ilerletmek için toplam 11 milyar dolar finansman sağlıyor. ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo, “hedeflenen endüstri teşviklerini tamamlayan Ar-Ge’ye yapılan stratejik yatırımlarla, CHIPS for America’nın yarı iletken üretimini yalnızca ABD’ye geri getirmekle kalmayacağını, aynı zamanda ABD torpaklarında kalıcı olmasını sağlayacağını” belirtti.

ABD yönetimi ayrıca çip endüstrisinin ihtiyaç duyduğu iş gücünü karşılayabilmek adına da bazı sübvansiyon ve teşvik programları planlıyor. Yapılan açıklamada “ABD yönetimi NSTC’nin işgücü çabalarına en az yüz milyonlarca dolar yatırım yapmayı planlamaktadır; buna birden fazla bölgede faaliyet gösterecek bir İşgücü Mükemmeliyet Merkezi kurulması da dahildir. Bu çalışma, Biden-Harris İdaresi’nin İşgücü Merkezleri ve Gelişmiş Üretim Sprint’i aracılığıyla yapılan çalışmalar da dahil olmak üzere, Başkan’ın Amerika’ya Yatırım Gündemi tarafından oluşturulan geleceğin kritik sektörlerinde Amerikalıları iyi ücretli, yüksek kaliteli işlere bağlamak için adil eğitim yolları oluşturma çabalarına dayanacaktır” ibaresi yer alıyor.

ABD Ticaret Bakanlığı’nın ayrıca önümüzdeki aylarda yine çip üretimini finanse etmek için birkaç büyük ödül programı duyurmayı planladığı da bildiriliyor. ABD yönetimi bu tip programlarla bir yandan ülkede teknoloji yatırımlarını desteklerken bir yanda da ABD’nin Çin teknolojisine yaptığı yatırımları sınırlayarak yatırımların ülkede kalmasını sağlamaya çalışıyor.

Fransa’da 33 milyon kişinin kişisel verileri ifşa edildi!

0

Fransa’nın resmi veri gizliliği izleme kuruluşu CNIL, iki farklı sağlık hizmeti ödeme hizmet sağlayıcısındaki büyük bir güvenlik ihlali neticesinde 33 milyon kişiye ait kişisel verilerin ifşa edildiğini açıkladı. Viamedis ve Almerys ödeme şirketlerinin Ocak ayı sonlarında sistemlerinde ihlal yaşandığını açıklayan CNIL, bunun 33 milyondan fazla müşteriye ait verilerin çalınmasına yol açtığını duyurdu.

Söz konusu sağlık hizmetleri ödeme hizmetleri müşterileri ve ailelerine ilişkin ifşa edilen veriler arasında doğum tarihleri, medeni durum, sosyal güvenlik numaraları ve sigorta bilgileri yer alıyor. CNIL, hiçbir bankacılık bilgisi, tıbbi veri veya iletişim bilgisinin tehlikeye atılmadığını belirtiyor. CNIL’in eski genel sekreteri ve dijital veri koruma avukatı Yann Padova, Fransız radyo ağı Franceinfo’ya yaptığı açıklamada, “[Fransa’da] ilk kez bu büyüklükte bir ihlal yaşanıyor” dedi. Padova bu ihlalin Fransa tarihindeki en büyük ihlal olduğuna inanıyor.

Viamedis’te yaşanan ihlalde, verilerin sağlık uzmanlarını hedef alan bir kimlik avı saldırısı yoluyla ele geçirildiği ve sistemlerine erişim sağlamak için bu uzmanlardan çalınan kimlik bilgilerini kullandığı bildirildi. Almerys firması ise veri ihalilinin nasıl gerçekleştiğini açıklamadı, uzmanlar saldırının benzer bir biçimde yapıldığı görüşündeler.  CNIL, AB’nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği uyarınca gerekli olduğu üzere, etkilenenlerin bilgilendirilmesini sağlamak için Viamedis ve Almerys ile birlikte çalıştığını, ancak ülkenin neredeyse yarısına haber vermenin muhtemelen biraz zaman alacağını duyurdu.

Bu arada Fransız yetkililer, çalınan ve ifşa edilen verilerin kimlik avı saldırılarında veya sosyal mühendislik planlarında kullanılmak üzere diğer ihlallerden elde edilen verilerle birleştirilebileceği konusunda uyarıda bulunuyor. CNIL, herhangi bir kuruluşun ihlalde kusurlu olup olmadığını belirlemek için ayrıca bir soruşturma açıldığını söyledi.

Son dönemde özellikle Sıfırıncı gün açıklarının artması ve saldırı vektörlerinin çeşitlenmesi, veri ihlali rakamlarının da hızla artmasına neden oluyor. Kasım ayında bu konuda bir rapor açıklayan Identity Theft Resource Center (ITRC), ABD’de veri ihlal sayılarının rekor kırdığını duyurmuştu. Güvenlik uzmanları, özellikle fidye yazılım saldırılarındaki artışın da devam ettiğine dikkat çekerken kurumları sistem güncellemeleri konusunda daha çevik olmaya davet ediyorlar.

Bitcoin ve Blockchain hakkında bilmeniz gerekenler

Bitcoin ve Blockchain herkesin dilinde ama birçok insan için bu terimler kapalı bir kitap. Konu aslında karmaşık. En önemli terimleri mümkün olduğunca açık bir şekilde açıklamaya çalışacağız.

Bitcoin ve Blockchain için bilgi notu

Bitcoin (BTC) dijital bir para birimi. Ad, bit (bilginin en küçük ikili birimi) ve madeni paranın birleşimi ile oluşuyor. Miktar 21 milyonla sınırlı ve bunların 19.5 milyonu halihazırda çıkarılmış veya üretilmiş durumda. Ancak yıllar geçtikçe dağıtılan BTC miktarı azaldıkça, son Bitcoin’in çıkarılmasına yüz yıldan fazla zaman geçecek. Bitcoin’in en küçük birimi Satoshi. Teorik olarak çok daha küçük ölçeklendirilebilir, ancak bu yalnızca bir BTC’nin çok daha değerli olması durumunda anlamlı olacak. Kesin rakamlar yok, ancak uzmanlar bugüne kadar çıkarılan tüm Bitcoin’lerin yüzde 20’sinin sonsuza kadar kaybolduğunu varsayıyor. Bunun nedeni kullanıcı hatası, kayıp anahtarlar, teknik aksaklıklar, hack’ler ve hırsızlık.

Önemli noktalardan biri Bitcoin ağının kimseye ait olmaması. Tamamen merkezi olmayan (P2P) ve açık kaynaklıdır: herkes katılabilir. Çekirdek bir ekip, yazılımın daha da geliştirilmesiyle ilgileniyor. Bitcoin’i daha iyi anlamak istiyorsanız blockchain’in ne yaptığını bilmeniz gerekiyor. Blockchain halka açık bir defter gibi çalışan bir teknoloji. Yapılan her işlemi kayıt altına alır. Bu Bitcoin ve diğer kripto para birimleri için de geçerli. Bu defterdeki her sayfa, belirli sayıda işlemin kaydedildiği bir blok. Böyle bir blok dolduğunda kronolojik sıraya göre zincire ekleniyor. Bloklar karmaşık matematiksel algoritmalar kullanılarak birbirine bağlanıyor ve bu nedenle zincir çok güvenli.

Blockchain madenciliği ise düğümlerin bloklarda yer alan bilgileri doğrulamak için gerçekleştirdiği hesaplamalı çalışmanın bir metaforu. Gerçekte madencilik daha çok blokları kontrol etmeye benzer. Madenciler, Bitcoin işlemlerinin meşruiyetini doğruluyor ve bunu yaptıkları için bir ödül alıyor.

Halving: İlk blok (Genesis Block) 3 Ocak 2009’da çıkarıldı ve o zamanki ödül 50 BTC’ydi. Bir algoritma, yarılanmanın yaklaşık dört yılda bir gerçekleşmesini sağlıyor. Bu, blok başına dağıtılan BTC miktarını yarıya indiriyor.

Bir cüzdanı fiziksel bir cüzdanla karşılaştırabilirsiniz. Ancak içinde kağıt para yerine bitcoin veya diğer kripto para birimleri saklanır. Bir cüzdandaki en önemli veri şu şekilde:

  • Genel anahtar: Bu, etkili bir şekilde cüzdanınızın hesap numarası veya adresidir. Bu adresleri başkalarıyla paylaşarak size bitcoin veya diğer kripto para birimleri gönderebilmelerini sağlayabilirsiniz.
  • Özel anahtar: Bitcoinlerinize erişim anahtarı görevi görüyor.

Google One sonunda 100 milyon aboneye ulaştı!

0

Google CEO’su Sundar Pichai Cuma günü yaptığı açıklamada, arama devinin Google One abonelik hizmetinde 100 milyon kullanıcı rakamına ulaştığını duyurdu. Gmail, Drive ve Fotoğraflar gibi ücretsiz hizmetler için ek depolama alanı ve daha fazla özelliğe erişim sağlayan hepsi bir arada abonelik hizmeti Google One bundan yaklaşık 6 yıl önce, Mayıs 2018’te kullanıma sunulmuştu.

Google’ın sonunda bu kilometre taşına ulaşılması, şirketin fotoğraflar için sınırsız Google Drive depolama alanını sonlandırması gibi insanları ücretsiz planlarından uzaklaştırma çabalarının altını çiziyor. Arama devine ait YouTube Premium hizmetinin bu noktaya ulaşması dokuz yıl sürdü, ancak o da reklamların kaldırılması ve müzik ya da yüksek kaliteli akış gibi ekstra özellikler sayesinde kısa süre önce 100 milyon aboneye ulaştı (ve aynı zamanda YouTube reklam engelleyicileri engellemek için değişiklikler yaptı).

Şirket geçen ay dördüncü çeyrek kazançlarını açıkladığında ve işten çıkarmalar için harcadığı milyarları açıkladığında 100 milyon sınırına yakın olduğunu söylemişti. Geçtiğimiz hafta ise Bard’ın yerini alacak Gemini Advanced tanıtıldı ve Google One planı güçlendirilmiş oldu.  

Yeni AI planı, şirketin 2TB depolama alanı ve VPN ve dark web izleme gibi diğer özelliklerle birlikte gelen yıllık 100 dolarlık mevcut Google One Premium planına benziyor, ancak iki kat daha pahalı. Kullanıcılara Bard sohbet robotunun yeni adı olan Gemini’nin güçlendirilmiş bir versiyonuna erişim sağlıyor ve yakında Gmail ve Docs gibi hizmetlerin içindeki bu üretken yapay zekâ özelliklerine erişim ekleyecek.

Gemini Advanced, kodlama, mantıksal akıl yürütme ve yaratıcı çalışma gibi karmaşık görevlerde başarılı olmak için tasarlandı. Uzun konuşmalar sürdürebiliyor ve önceki etkileşimlerden bağlamı anlayabiliyor. Google, Gemini Advanced’in kişisel bir öğretmen olabileceğini, kodlama tavsiyeleri verebileceğini ve içerik oluşturucuların yeni fikirler üretmesine yardımcı olabileceğini belirtiyor.

Gemini Advanced, Google One AI Premium Planı’nın bir parçası olarak aylık 719.99 TL karşılığında, ilk iki ay ücretsiz deneme fırsatı ile kullanıma sunulacak.

Bu arada Google’ın AI Premium kayıtları için destek sayfasının sorun giderme bölümüne göre, kullanıcılar Apple’ın App Store ödemeleri yoluyla AI Premium planına abone olamıyor, bu nedenle abone olmak için önce bu planı iptal etmeniz gerekiyor. Ayrıca, aile grupları arasında paylaşılamıyor

Jeff Bezos, 2 milyar dolarlık Amazon hissesi satacak! Devamı da gelebilir!

Amazon yönetim kurulu başkanı, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na 7 Şubat ve 8 Şubat tarihlerinde 11.997.698 adet hisse senedinin satışını bildirdi.

Yaklaşık otuz yıl önce şirketi bir garajda kurduğu Seattle merkezli Amazon’un hisselerinin kolektif değeri, listelenen fiyat toplamlarına göre 2,04 milyar dolardan fazlaydı.

Hisse senetleri 1 milyon ile 3,2 milyondan fazla arasında beş blok halinde gruplandırıldı.

Ayrı bir SEC dosyasında Bezos, 7 Şubat civarında tahmini piyasa değeri 8,4 milyar dolar olan 50 milyon Amazon hissesinin satış teklifini listeledi.

Bezos, roket şirketi Blue Origin ve hayırseverliği de dahil olmak üzere diğer projelerine daha fazla zaman ayırmak için 2021’de Amazon CEO’luğundan istifa etti. Miami’ye taşındığı bildirilmesine rağmen, hisse senedi kayıtlarındaki adresi Seattle olarak listeleniyor.

Şirket, yakında birçok büyük hamle ile karşımıza çıkacak

Amazon Web Services (AWS), yakın geçmişte; son teknoloji görüntü işleme ve yapay zekadan yararlanarak mobil uygulamalar geliştiren Lyrebird Studio’nun, fotoğraf düzenleme uygulamaları, ses ve video düzenleyicileri ile sosyal araçlardan oluşan koleksiyonunu geliştirmek için bulut sağlayıcısı olarak AWS’i tercih ettiğini duyurdu.

Ayrıca şirket, her geçen gün yapay zeka destekli özelliklerisinin sayısını artırarak pazarda kendini önde çıkarmaya çalışıyor. Bu yaklaşım Amazon’a önemli bir başarı kazandırdı. Finansal çeyrek ve yıl sonu raporu açıklamasında yatırımcılara seslenen Amazon CEO’su Andy Jassy, “Bu dördüncü çeyrek, bizim için rekor kıran bir tatil alışveriş sezonuydu ve Amazon için güçlü bir 2023’ü kapanışı sağladı.” dedi ve ekledi:

Anlamlı gelir, işletme geliri ve serbest nakit akışı ilerlemeleri kaydetmiş olsak da, en çok memnun olduğumuz şey, işletmelerimiz genelinde devam eden inovasyon ve müşteri deneyimi iyileştirmeleridir.

ABD sipariş karşılama ağımızın bölgeselleştirilmesi, Prime üyeleri için şimdiye kadarki en yüksek teslimat hızlarına ulaşmamızı sağlarken aynı zamanda hizmet maliyetimizi de düşürdü; AWS’nin müşterilere ve özellik sunumuna uzun vadeli odaklanmaya devam etmesi ve Bedrock, Q ve Trainium gibi yeni genAI yetenekleri müşterilerde yankı uyandırdı ve genel sonuçlarımıza yansımaya başladı. 2024’e girerken ekiplerimiz hızlı bir tempoyla çalışıyor ve önümüzde heyecan duyacağımız çok şey var.

GeForce RTX 4080 SUPER yok satıyor: stoklar tükendi!

0

NVIDIA’nın son teknoloji ekran kartı RTX 4080 SUPER, 1 Şubat’ta satışa sunulduktan sonra kısa sürede teknoloji dünyasında büyük bir çıkış yakaladı. Ancak, beklenmedik bir talep patlaması nedeniyle RTX 4080 SUPER’ın stokları hızla tükendi. Bu durum, ABD ve dünya genelindeki büyük perakende sitelerinde kartın bulunamaz hale gelmesine yol açtı.

Amazon gibi önemli perakende kanallarında sadece ilk haftasında tükenmekle kalmayıp, üretim ortaklarının da talebe yetişememesi, GeForce RTX 4080 SUPER stok sorunu yaşamasına neden oldu. Şu anda, stokların ne zaman yeniden aktif olacağı belirsizlik taşıyor ve bu durum, kartı satın almak isteyen kullanıcıları endişelendiriyor.*

GeForce RTX 4080 SUPER

GeForce RTX 4080 SUPER , selefi RTX 4080’e kıyasla 200 dolar daha uygun bir fiyat etiketiyle tanıtıldı: 999 dolar. Ancak, stok sorunları nedeniyle kartın fiyatlarının kademeli olarak yükseldiği gözlemleniyor. ABD pazarında ulaşmak neredeyse imkansız hale gelirken, Avrupa’da kartın fiyatlarının 1.120 euro’dan yukarı çıktığı görülüyor. Türkiye’deki durum da benzer bir trendi yansıtıyor.

RTX 4080 SUPER, teknik özellikleriyle de dikkat çekiyor. 10.240 CUDA çekirdeği, 16GB GDDR6X belleği (23 Gbps), 64MB L2 önbellek, 256 bit veriyolu, 2.295MHz/2.550MHz saat hızı gibi güçlü özelliklere sahip. Ayrıca, 3. nesil 80 RT çekirdeği ve 320 Tensor çekirdeği gibi özellikleriyle yapay zeka konusunda da iddialı bir performans sunuyor.*

Stok sorunlarına ilişkin yapılan açıklamada, henüz yüksek talep mi yoksa yetersiz üretim mi sorun yarattığına dair net bir bilgi verilmedi. Ancak, kartın talep görmesiyle birlikte fiyatların artması, kullanıcıları alternatif çözümlere yönlendiriyor. NVIDIA, stok sorunlarına çözüm bulmak ve talebe yetişmek adına çalışmalarını sürdürüyor.