Elektrikli uçan feribot seri üretime geçiyor

Candela firması, elektrikli deniz taşıtları konusunda önemli bir adım atmaya hazırlanıyor. İsveçli elektrikli tekne üreticisi, geliştirdiği Candela P-12 elektrikli “uçan” feribotu için başarılı test “uçuşları” sonrasında seri üretime geçiyor.

Candela‘nın elektrikli “uçan” feribotu teknolojisi, su altında bir kanat kullanarak kaldırma kuvveti üreten V şeklindeki pruvasıyla dikkat çekiyor. Bu, su yüzeyinde adeta uçan deniz taşıtlarının yeni nesline öncülük ediyor. Candela’nın hidrofil teknolojisi, bilgisayar kontrollü hidrofiller sayesinde enerji kullanımını yüzde 80’in üzerinde azaltabiliyor.

Şirketin önceki hidrofil gezi tekneleri Avrupa su yollarında ve ABD’nin çeşitli yerlerinde görülmüştü. Candela, su yüzeyinde dalga oluşturmadan seyir yapabilme avantajıyla öne çıkıyor. Özellikle dar kanallara sahip bölgelerde ve yüksek hızlarda kullanılabilen Candela tekneleri, hidrofil kullanımının getirdiği avantajları başarıyla sunuyor.

Yeni Candela P-12, şirketin diğer modellerinde kullanılan hidrofil teknolojisini taşıyor, ancak yolcu kapasitesini 30 kişiye kadar artırıyor. Bu özellikle feribot operasyonlarında ticari kullanım için ideal hale getiriyor ve düşük menzil sorununu çözüyor.

Elektrikli "uçan" feribot

Candela P-12, 252 kWh bataryasıyla 100 km’ye kadar menzil ve 55 km/s maksimum hız sunuyor. Ayrıca, DC hızlı şarj ile hızlı bir şekilde şarj olabilme özelliği, ticari feribotlar için önemli bir avantaj sağlıyor. Candela‘nın tekneleri, mevcut rıhtım altyapısını kullanabilen tipik bir otomotiv tarzı DC şarj istasyonuna ihtiyaç duyuyor.

Candela P-12‘nin seri üretime geçmesiyle birlikte, şirketin bu elektrikli feribotunu 1,7 milyon Avro fiyatla satışa sunacağı açıklandı. Şirket, bu fiyatın içten yanmalı motorlu feribotlarla aynı düzeyde olduğunu ve diğer elektrikli feribotlardan daha düşük olduğunu belirtiyor.

Yakıt tasarrufu, düşük bakım seviyesi ve tek kişi tarafından çalıştırılabilme avantajlarıyla birleşen Candela P-12, ekonomik bir yatırım olarak öne çıkıyor. Şirket, toplam tasarrufun “yolcu başına kilometrede” yaklaşık %50 olduğunu iddia ediyor, bu da operasyonlar, kâr ve yeniden yatırım için daha fazla marj sağlıyor.

Candela P-12‘nin deniz taşımacılığında sürdürülebilir bir geleceğe önemli bir katkı sunması bekleniyor.

Amazon, Hyundai ile çevrimiçi otomobil satışına başlıyor

Amazon, otomobil satışına olan ilgisini artırarak Hyundai ile yapılan anlaşma ile çevrimiçi otomobil satışını başlatıyor. E-ticaret devi, gelecek yıldan itibaren Hyundai bayilerine, araçlarını Amazon platformunda listeleyebilme imkanı sunacak.

Önceden müşteriler, Amazon’da araba galerilerini inceleyebilir ve fiyatları karşılaştırabilirken, doğrudan araç satın alamıyorlardı. Ancak, yapılan açıklamaya göre, 2024’ten itibaren Amazon’dan Hyundai araçlarını satın almak mümkün olacak, bu da çevrimiçi otomobil alışverişinde yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor.

Müşterilere, Amazon üzerinden araçları inceleme ve tercih ettikleri ödeme yöntemleriyle satın alma olanağı sunulacak. Teslimat konusunda ise müşterilere iki seçenek sunulacak: Aracı yakındaki bir bayiden almak veya evlerine teslimat seçeneğini kullanmak.

Amazon, müşteri ile bayi arasında bir aracı olacak, yani satın alınan aracın nihai son satıcısı hala bir bayi olacak. Şirket, diğer otomobil üreticileriyle benzer anlaşmalar yapmayı düşünüp düşünmediği ise henüz belli değil, ancak otomobil endüstrisine entegrasyon sürecinin hız kazandığı açık.

Hyundai ile yapılan anlaşmanın bir parçası olarak, Amazon‘un sesli asistanı Alexa‘nın 2025 yılından itibaren Hyundai araçlarında kullanılabileceği ve Hyundai‘nin bulut hizmetleri için AWS‘yi kullanacağı da duyuruldu.

Şirket şu anda Hyundai araç satışlarına sadece ABD‘de başlayacak. Ancak, sürecin diğer ülkeler için de aktifleştirilip aktifleştirilmeyeceği henüz belirsiz. Bu yeni gelişme, Amazon‘un otomobil sektöründeki etkileşimini güçlendirmesi ve çevrimiçi alışveriş dünyasına daha fazla entegre olması açısından büyük bir adım olarak nitelendirilebilir.

iPhone 14 kullanıcıları bir yıl daha ücretsiz uydu acil SOS kullanabilecek!

Apple, iPhone 14 kullanıcılarını sevindirecek bir haberle geldi. Şirket, Uydu Üzerinden Acil Durum SOS özelliğini ücretsiz olarak kullanmaya devam edebilmeleri için bir yıl daha süre tanıyacak. Bu özellik, WWDC 2022 etkinliğinde duyurulmuş ve 15 Kasım 2022‘de resmi olarak kullanıma sunulmuştu.

15 Kasım 2023 tarihine kadar Uydu Üzerinden Acil SOS’i etkinleştiren iPhone 14 kullanıcıları, mevcut ücretsiz deneme sürelerini bir yıl daha uzatma fırsatına sahip olacaklar. Apple’ın Dünya Çapında iPhone Ürün Pazarlamasından Sorumlu Başkan Yardımcısı Kaiann Drance, bu uzatmanın, kullanıcıların dünya genelinde acil durum müdahale ekiplerine bağlanmalarına yardımcı olduğunu belirtti.

Drance, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Uydu üzerinden Acil SOS, dünyanın dört bir yanında hayat kurtarmaya yardımcı oldu. Los Angeles’ta aracı 400 metrelik bir uçurumdan düşen bir kişiden İtalya’daki Apenin Dağları’nda kaybolan yürüyüşçülere kadar müşterilerimiz, başka türlü ulaşamayacakları acil durum müdahale ekipleriyle bağlantı kurabiliyorlar” dedi.

Apple, başlangıçta iPhone 14 satın alanlara iki yıl ücretsiz kullanım taahhüdü yapmıştı. Ancak şirket, kullanıcıların bu hizmetten daha fazla faydalanmalarını sağlamak amacıyla bir yıl daha ek ücretsiz kullanım süresi sunmaya karar verdi. Drance, bu ek ücretsiz yılın, kullanıcıların acil durum hizmetinden daha uzun süre yararlanmalarını sağlayarak memnuniyetlerini artıracağını söyledi.

Şu an için, Apple’ın ücretsiz kullanım süresi sona erdikten sonra Uydu Üzerinden Acil SOS hizmeti için ne kadar ücret talep edeceği konusunda herhangi bir bilgi bulunmuyor. Ancak şirketin bu hizmeti daha fazla ülkeye yayma çabaları ve başarıları, kullanıcıların acil durumda daha güvenli hissetmelerine olanak tanıdığı için takdirle karşılanıyor.

Elektrikli otomobil ÖTV matrah sınırı değişti!

0

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de elektrikli otomobil dönüşümü başladı. Üstelik yalnızca binek araç değil, minibüs, otobüs, kamyonet, kamyon ve tır gibi hafif ve ağır ticari araçlar da bu sürece dahil oluyor. Üstelik bugün Elektrikli otomobil ÖTV matrah sınırı yukarı çekildiği için birçok modelin fiyatında büyük düşüşler yaşanması bekleniyor.

Elektrikli otomobil ÖTV matrah sınırı için güncelleme!

Geçtiğimiz yılın haziran ayında, henüz Elektrikli otomobil piyasası için ÖTV matrah sınırı düzenlemesi yapılmamışken otomobillerde matrah seviyeleri şu şekildeydi;

  • 85 kW’ı aşmayan elektrikli araçlar: Yüzde 10
  • 85 kW- 120 kW arası elektrikli araçlar: Yüzde 25
  • 120 kW üzeri elektrikli araçlar: Yüzde 60

Daha sonra elektrikli otomobillere teşvik amacıyla ve de Togg’un piyasaya sürülmesinin öncesinde elektrikli otomobillere özel bir matrah seviyesi getirildi. O da şu şekildeydi;

  • 160 kW’ı geçmeyen ve 700 bin TL’yi aşmayan elektrikli araçlar: Yüzde 10
  • 160 kW’ı geçmeyen ve 700 bin TL’yi aşan elektrikli araçlar: Yüzde 40
  • 160 kW’ı geçen ve 750 bin TL’yi aşmayan elektrikli araçlar: Yüzde 50
  • 160 kW’ı geçen ve 750 bin TL’yi aşan elektrikli araçlar: Yüzde 60

Fakat yükselen dolar kuru ve enflasyon nedeniyle bu matrah seviyeleri bu yılın mart ayında tekrar güncellendi ve bugüne kadar şu şekildeydi:

  • 160 kW’ı geçmeyen ve 1 milyon 250 bin TL’yi aşmayan elektrikli araçlar: Yüzde 10
  • 160 kW’ı geçmeyen ve 1 milyon 350 bin TL’yi aşmayan elektrikli araçlar: Yüzde 50
  • 160 kW’ı geçen ve 1 milyon 350 bin TL’yi aşmayan elektrikli araçlar: Yüzde 50
  • 160 kW’ı geçen ve 1 milyon 350 bin TL’yi aşan elektrikli araçlar: Yüzde 60

Peki Kasım 2023 itibariyle yeni ÖTV matrah seviyeleri ne kadar oldu?

Elektrikli otomobil ÖTV matrah seviyesi bugün Resmi Gazete’de yayınlanan karar sonrasında şu şekilde güncellendi:

  • 160 kW’ı geçmeyen ve 1 milyon 450 bin TL’yi aşmayan elektrikli araçlar: Yüzde 10
  • 160 kW’ı geçmeyen ve 1 milyon 450 bin TL’yi aşan elektrikli araçlar: Yüzde 40
  • 160 kW’ı geçen ve 1 milyon 350 bin TL’yi aşmayan elektrikli araçlar: Yüzde 50
  • 160 kW’ı geçen ve 1 milyon 350 bin TL’yi aşmayan elektrikli araçlar: Yüzde 60

Yani, motor gücü 160 kW’ı geçen araçlar için bir değişiklik yapılmazken, 160 kW’ı geçmeyenlerde büyük indirimler göreceğiz. Bu da 160 kW’ı geçen araçların fiyatı 160 kW’ı geçmeyen versiyonlarından ucuz olsa bile daha fazla vergi ödeneceği için daha pahalı olacağı anlamına geliyor.

ChatGPT’nin geliştiricisi OpenAI’de dikkat çeken olay: CEO, kovuldu!

0

Son dönemlerde ChatGPT ile yapay zeka dünyasında bir hayli adından söz ettiren OpenAI ‘da dikkat çeken bir olay yaşandı. Öyle ki şirketin CEO koltuğunda oturan Sam Altman’ın görevine son verildi. Peki neden? İşte ayrıntılar…

OpenAI CEO ‘su Sam Altman’ın görevine son verildi

OpenAI, geçtiğimiz dakikalarda resmi web sitesinde paylaştığı blog gönderisiyle, şirket yönetim kurulunun Sam Altman’ın görevine son verme kararı aldıklarını duyurdu. İş dünyasında beklenmedik şekilde alınan bu kararın ardından Sam Altman, resmi X (Twitter) hesabı üzerinden bir açıklamada bulundu.

Sam Altman, yaptığı paylaşımda “OpenAI’daki zamanımı çok sevdim. Kişisel olarak dönüşümcü bir deneyimdi benim için ve umarım dünyaya da biraz katkıda bulunabilmişimdir. En çok da böyle yetenekli insanlarla çalışmaktan keyif aldım. Gelecekte neler olacağıyla ilgili daha fazla şey söyleyeceğim.” ifadesinde bulundu.

Şirket, Sam Altman‘ın görevine son verme sebebini, yönetim kuruluyla olan iletişimindeki tutarsızlık ve bu durumun kurulun sorumluluklarını yerine getirmesini engellemesi olarak açıkladı. Aktarılanlara göre Yönetim kurulu, artık onun OpenAI’ı yönetmeye devam edebileceğine güvenmiyordu.

Bu güvensizliğin tam nedeni ise tam olarak bilinmiyor. Fakat geçtiğimiz günlerde çıkan bir habere göre OpenAI, ChatGPT hizmetini devam ettirebilmesi için her gün 700 bin dolar para harcıyor. Oldukça yüksek olan bu maliyete göre şirketin 2024 yılında iflas edebileceği tahminleri yürütülüyordu. Bilmeyenler için OpenAI, şu anda Microsoft‘un 10 milyar dolar tutarındaki finansmanı sayesinde ayakta kalabiliyor.

OpenAI CEO 'su Sam Altman'ın görevine son verildi

OpenAI ‘ın geçici CEO ‘luk görevini şirketin Baş Teknoloji Sorumlusu Mira Murati üstlenecek. Yönetim kurulu, bu görev için Murati’yi en iyi seçenek olarak görüyorken, öte taraftan bir CEO arayışı sürmüyor değil.

Peki siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi aşağıdaki Yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Elon Musk’tan Meksika’ya 90 milyon dolarlık yatırım!

Elon Musk’un uydu ağı şirketi Starlink, Meksika’nın uzak bölgelerinde ücretsiz internet ve telefon hizmetleri sağlamak için 90 milyon dolarlık bir sözleşme imzaladı. Haber, Meksika Devlet Başkanı López Obrador tarafından bir basın toplantısında duyuruldu ve X’de Meksika Enstitüsü tarafından da doğrulandı.

Gönderiye göre projenin “10.000’den fazla kullanıcıya” fayda sağlaması bekleniyor ve projenin Aralık 2026’ya kadar sürmesi bekleniyor.

Projenin amacı yalnızca Meksika’daki ağ kapsamını genişletmek değil, aynı zamanda bağlantısını güçlendirerek siber güvenlik yeteneklerini de güçlendirmek.

Meksika direktör yardımcısı Lila Abed, “ABD ve Meksika ticari bağları güçlendirmek istiyorsa, Meksika siber güvenlik açısından en zayıf halka olmayı önlemeye yardımcı olmayı ve ortaklarına siber tehditlere ve saldırılara yanıt verebileceği ve bunları toparlayabileceği konusunda güvence vermelidir” dedi. 

Anlaşma, Meksika federal kurumu CFE Telecomunicaciones e Internet para Todos (CFE TEIT) ve uydu bağlantı sağlayıcısı SES’in Meksika’daki bağlantı uçurumunu kapatmaya yönelik bir projesinin parçası olarak geliyor.

Girişim kapsamında şu ana kadar ortaklar, SES-17 Ka-band uydusu aracılığıyla ülke genelinde yetersiz hizmet alan 400 uzak köy ve topluluğa ses ve veri hizmetleri sundu.

Ortaklar ve uzmanlar, önümüzdeki dört yıl içinde Latin Amerika’nın hem kırsal hem de kentsel bölgelerinde tahmini 57 milyon insanın ilk kez 4G veya 5G’ye erişeceğini tahmin ediyor.

Starlink, ülkede ücretsiz internet sağlamak için CFE TEIT ile çalışan diğer sekiz telekomünikasyon şirketine ve devlet cep telefonu hizmeti üzerinde çalışan dört firmaya da katılıyor.

CFE TEIT’in Starlink’in yanı sıra Apco Networks, Axess, GSAT, Next Telekom, SES, Tangerine Electronics, Televera Red, Viasat ve Hispasat ile de sözleşmesi bulunuyor.

SES’in Amerika Kıtası İşletmelerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Omar Trujillo, “Teknoloji ilerlemeye devam ettikçe, hem broadband hem de mobil ağlar üzerinden artan bağlantıya olan talep katlanarak artıyor” dedi ve şöyle devam etti: “Hükümetin yenilikçi yaklaşımının muazzam etkisini görmek çok etkileyici. CFE TEIT’in 4G’yi doğrudan kırsal alanlara büyük ölçekte ve kısa bir zaman diliminde getirmeyi hedeflemeleri çok iddialı.” Bakalım Musk’ın yeni mega projesi hayata geçirilebilecek mi?

Microsoft, Windows’u uygulama haline getirdi!

Uygulama esasen önceki Windows 365 uygulamasını alıyor ve uzak bir PC, Azure Sanal Masaüstü, Windows 365 ve Microsoft bünyesindeki Uzak Masaüstü Hizmetleri’nden Windows’un bir kopyasını yayınlamak için bir merkeze dönüştürüyor.

Microsoft’un Windows uygulaması; özel ekran çözünürlükleri ve ölçeklendirmesi, web kameraları, depolama cihazları ve yazıcılar gibi çevre birimleri için cihaz yeniden yönlendirmesi aracılığıyla birden fazla monitörü destekliyor.

Windows uygulamasının önizleme sürümü şu anda Android için mevcut değil. Microsoft’un işletme hesapları yelpazesiyle sınırlı, ancak tüketicilere de sunulacağına dair işaretler var. Windows’taki Windows uygulamasında oturum açma istemi, kişisel bir Microsoft Hesabı kullanarak uygulamaya erişebileceğinizi gösteriyor, ancak bu işlevsellik şu anda çalışmıyor.

Microsoft, özellikle Windows’ta gönderilen Uzak Masaüstü Bağlantısı uygulamasıyla, onlarca yıldır PC’lere uzaktan bağlanmak için benzer uygulamalara sahip. Özel bir “Windows Uygulaması” alışılmadık bir marka ve Microsoft’un Windows’u tamamen buluta taşımaya yönelik daha geniş hedeflerinin devam ettiğini işaret edebilir.

Insider'ın bildirdiğine göre, Microsoft'un kararıyla, geçen yıl yıllık maaşı %10 artarak 55 milyon dolara yükselen CEO Satya Nadella'dan gelen bir e-postayla yöneticileri bilgilendirdi

Microsoft, eski Surface ve Windows şefi Panos Panay’ın Eylül ayında Amazon için şirketten ayrılmasının ardından web odaklı yeni bir Windows ekibi oluşturdu. Yeni “Windows ve Web Deneyimleri” ekibi, büyük ölçüde Windows için yapay zeka destekli web hizmetleri oluşturmaya odaklanmış gibi görünüyor.

Ana arama arayüzünün web’den dinamik olarak güncellenmesi, bir widget sistemi ve hatta Copilot entegrasyonu ile Windows 11’de bir dizi web destekli özelliğin göründüğünü zaten gördük.

Windows Uygulaması, tüketicilerin Microsoft’un işletim sistemini çalıştırmayan cihazlarda bulut PC’lere ve Windows uygulamalarına erişmeleri için zemin hazırlayabilir.

Microsoft Copilot Studio hakkında bilmeniz gerekenler

0

Şirket, temel ürün yelpazesinde  yapay zeka tekliflerini genişletmeye devam ederken, 15 Kasım’daki 2023 Ignite geliştirici konferansında bir dizi duyurunun yanı sıra yeni platformun lansmanını da doğruladı. Şirket,  Copilot Studio’nun kullanıcıların “bağımsız yardımcı pilotları ve özel GPT’leri hızlı bir şekilde oluşturmasına, test etmesine ve yayınlamasına” olanak tanıyacağını söyledi.

Microsoft’ta iş ve iş uygulamaları Modern Bölüm Başkanı Jared Spataro: “Copilot Studio, özelleştirmeler ve bağımsız yardımcı pilotlar için uçtan uca yaşam döngüsünü tek bir pencerede sunuyor. Hepsini aynı web deneyiminden oluşturabilir, dağıtabilir, analiz edebilir ve yönetebilirsiniz” dedi. Microsoft Copilot Studio’nun lansmanı, geçen hafta OpenAI’den benzer bir Kendin Yap yardımcı pilot oluşturma platformu olan GPT Store’un kullanıma sunulmasının ardından geldi. Copilot Studio gibi, kullanıcıların kendi özel GPT’lerini ve uygulamalarını oluşturmalarına olanak tanıyor.

Microsoft Copilot Studio ile yapabilecekleriniz

Copilot Studio, temel olarak Microsoft 365 kullanıcılarının bireysel iş ihtiyaçlarına göre kendi sezgisel AI uygulamalarını tasarlamaları, test etmeleri ve başlatmaları için  merkezi bir geliştirme merkezi görevi görecek. Microsoft, bunların işletmeler için kullanışlı sohbet robotlarından daha fazlası olacağını vurgulamaya istekliydi. Kullanıcıların işle ilgili sorulara ayrıntılı yanıtlar sağlamak için doğal dildeki komutları ve soruları girmelerine olanak tanıyacaklar. Örneğin, BT ekipleri “rol ve fonksiyona özel” kendi bağımsız özel yardımcı pilotlarını oluşturabilirler. Microsoft, bunun, personelin günlük idari görevlerinde yardımcı olacak bir BT desteği yardımcı pilotu veya satış ekiplerinin teklif taleplerini (RFP’ler) daha verimli bir şekilde tamamlamasına yardımcı olacak bir yardımcı pilot şeklinde olabileceğini söyledi.

Copilot Studio ayrıca, tüm beceri seviyelerindeki kullanıcılar için özel yardımcı pilotlar oluşturma sürecini kolaylaştırmak amacıyla Microsoft’un “sürükle ve bırak düşük kod yaklaşımı” olarak tanımladığı şeyi de sağlayacak. Spataro: “Yardımcı pilotunuzu oluşturmak için az kodlu grafik arayüzü veya doğal dili kullanabilirsiniz. Copilot Studio, konuşma tasarımını yinelemeli olarak iyileştirmenize yardımcı olacak” dedi.

Üretken yapay zeka araçlarının kullanımına ilişkin güvenlik endişeleri, son aylarda yinelenen bir konu haline geldi; şirketler, veri sızıntısı potansiyeli ve hassas şirket bilgilerinin açığa çıkması konusunda endişeleniyor.

Yeni fidye yazılım grupları ortaya çıktı!

Saldırıların yoğunlaşmasıyla 2023’te 29 yeni fidye yazılımı grubu ortaya çıktı. Araştırmalar, bir dizi yeni fidye yazılımı grubunun 2023’ün ilk üç çeyreğinde saldırılarda artışa neden olduğunu gösteriyor.

WithSecure’un yeni araştırmasına göre, yeni fidye yazılımı gruplarının sayısındaki artış, 2023’te veri ihlallerinin artmasına katkıda bulundu. Siber güvenlik uzmanı, 2023 yılının ilk dokuz ayında 60 fidye yazılımı grubunun faaliyetlerini takip etti ve bunlardan 29’unun yeni çete olduğu belirlendi.

Yeni fidye yazılım grupları riski artırıyor

2023’ün ilk üç çeyreğinde, WithSecure’un kısmen yeni fidye yazılımı gruplarına atfettiği veri sızıntılarının sayısında önemli bir artış görüldü. Ancak yeni grupların yöntemlerine dair kanıtlar, bunların bağlı kuruluşlar veya çok noktalı gasp saldırıları düzenlemesiyle bilinen Conti Grubu gibi artık dağılmış kolektiflerin eski üyeleri olabileceğini gösteriyor.

Çok noktalı şantaj, tehdit aktörlerinin kurbanları daha yüksek fidye ödemeye zorlamak için bir dizi farklı gasp stratejisi kullanmasını içeren bir tür fidye yazılımı. Bu tür saldırıların örnekleri arasında , çok noktalı gaspın ilk yüksek profilli vakası olan Maze saldırısı gibi yaygın çift gasp fidye yazılımı taktiği yer alıyor. Bu tür saldırılara yönelik genel taktik, kurbanın verilerinin sızdırılmasını ve şifrelenmesini ve ardından bu verilerin yayınlanması tehdidinin kullanılmasını, bu verilerin potansiyel sektör rakiplerinin kullanımına sunulmasını ve mağdura ödeme yapması için baskı yapılmasını içeriyor.

Rapora göre fidye yazılımı saldırılarının sıklığı 2023 yılının ilk üç ayında arttı. Bulgular, fidye yazılımı gruplarından veri sızıntılarında 2022 yılının aynı dönemine göre yüzde 50 oranında bir artış olduğunu ortaya koyuyor. 

Bununla birlikte, AAG’nin araştırmasına göre 2022’nin fidye yazılımı saldırıları açısından nispeten sakin bir yıl olduğunu ve 2021’e kıyasla yüzde 23 düşüş gösterdiğini de belirtmek gerekiyor. Bu uyarı, 2023’teki artışın ilk düşünüldüğü kadar keskin olmayabileceği anlamına geliyor, ancak fidye yazılımı operatörleri olarak çerçeveye giren yeni grupların sayısındaki önemli artışın endişe verici etkileri olmaya devam ediyor. Öncelikle bu, fidye yazılımının bilgisayar korsanlığı grupları için kazançlı bir gelir yaratma yöntemi olmaya devam ettiğini ve bu değişikliklere kadar bu tür saldırıların gelecekte artmaya devam ettiğini görmeye devam edebileceğimizi gösteriyor.

ChatGPT bir yaşında! Nereden, nereye geldi?

0

Geçtiğimiz 12 ay boyunca ChatGPT, yapay zekanın ve daha genel anlamda teknolojinin manzarasını temelden değiştirdi. Yapay zekanın öz farkındalığının yaklaşmakta olan felaketine ilişkin uyarılar hala havada asılı kalsa da üretken yapay zeka, asla mümkün olmadığı düşünülen görevleri üstlenerek birçok kişiyi şaşırttı.

San Francisco merkezli startup OpenAI, 30 Kasım 2022’de ChatGPT’yi başlattığında teknoloji ortamı temelden sarsıldı ve yapay zeka (AI) hızla uç bir fikir olmaktan çıkıp ana akım benimsemeye geçti.

ChatGPT birinci yılını geride bırakırken neler yaşandı?

Cisco CIO Fletcher Previn: “Makinelerle nasıl konuşulacağını öğrenmek için birkaç on yıl harcadık. Kasım 2022’de değişen şey, makinelerin bizimle nasıl konuşacağını öğrenmesiydi. Aralık ayına gelindiğinde, ChatGPT’nin önemli bir etki yaratacağı açıktı ve yaklaşık bir yıldır şaşırtmaya ve terörize etmeye devam ediyor” dedi.

Diğer kuruluşlar gibi Cisco da ChatGPT gibi üretken yapay zeka (genel yapay zeka) araçlarının eninde sonunda her arka uç BT sistemine ve harici ürüne yerleştirileceğine inanıyor.  IDC Dünya Çapında Yapay Zeka ve Otomasyon Pazar Araştırması grup başkan yardımcısı Ritu Jyoti: “ChatGPT’nin patlayıcı küresel popülaritesi bize yapay zekanın kamu tarafından benimsenmesinde ilk gerçek dönüm noktasını sağladı. Yapay zeka ve otomasyon yatırımları büyüdükçe sonuçlara, yönetişime ve risk yönetimine odaklanmak çok önemli” dedi.

Yapay zekanın kendisi yeni değil. Şirketler yıllardır tahmine dayalı ve yorumlayıcı yapay zekaya yoğun yatırım yapıyor. Ancak GPT-3.5’in piyasaya sürülmesi dünyanın dikkatini çekti ve genel olarak genAI’ya ve çeşitli araçları destekleyen büyük dil modellerine (LLM’ler) yapılan yatırımlarda bir artışı tetikledi. En basit ifadeyle, LLM’ler  sonraki kelime, görüntü veya kod tahmin motorları. Örneğin, ChatGPT, doğal dil girişlerini işleyen ve daha önce görülenlere dayanarak bir sonraki kelimeyi tahmin eden bir bilgisayar algoritması olan GPT LLM’nin üzerine inşa ediliyor. Daha sonra bir sonraki kelimeyi ve bir sonraki kelimeyi tahmin eder ve cevabı tamamlanana kadar bu şekilde devam ediyor. Yapay zekanın benimsenme yolculuğu benzersiz değil. Previn gibi teknoloji uzmanları bunu, güvenlik, gizlilik, veri sahipliği ve sorumluluk konularında benzer tartışmaları teşvik eden bulut bilişimin ilk günlerine benzetiyor.

Çoğu işletme halen ChatGPT ve diğer genAI araçlarını kullanarak yatırım getirilerinin nerede olacağını bulmaya çalışıyor. Gartner Research’ün seçkin başkan yardımcısı analisti Avivah Litan’a göre çoğu kişi bunu nasıl kullanacakları ve bundan nasıl yararlanacakları konusunda kararsız kalıyor.

Savunma sanayisinde yapay zeka kullanımı yasaklanıyor!

Biden ve Xi, insansız hava araçları ve nükleer silahlarda yapay zeka kullanımını yasaklayacak. San Francisco’daki toplantı, ABD-Çin ilişkilerinin dibe vurduğu bir dönemde gerçekleşti.

ABD Başkanı Biden ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping arasında San Francisco’da yapılan tarihi toplantıda, iki liderin otonom silahlarda yapay zeka kullanımını yasaklama konusunda anlaşmaya varması bekleniyor. South China Morning Post, yasağın Rusya-Ukrayna çatışması gibi modern savaşlarda giderek daha fazla kullanılan insansız hava araçları gibi silahlara uygulanacağını bildirdi.

Savunmada yapay zeka için yeni anlaşma

Post’un kaynaklarına göre Biden ve Xi’nin nükleer savaş başlıklarını kontrol eden ve konuşlandıran sistemlerde yapay zeka kullanımını da yasaklaması bekleniyor. Yapay zekanın savaşta ortaya çıkardığı potansiyel risklerin, San Francisco’daki Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Zirvesi’nin (APEC) oturum aralarında gerçekleşen tartışmaların ana odağı olması bekleniyor.

Toplantı, ABD-Çin ilişkilerinin ticaret nedeniyle yıprandığı bir dönemde gerçekleşti. ABD, ulusal güvenlik endişeleri nedeniyle Çin’e gelişmiş yapay zeka çipleri ve ekipmanlarının ihracatını sıkılaştırıyor. Çin, Amerika’nın en önde gelen yapay zeka rakibi olup, askeri becerisi Silikon Vadisi’nin en iyi yapay zeka donanım ve yazılımına erişimle daha da güçlendirilebilir.

Çin aynı zamanda yapay zekanın doğasında olan risklerden endişe duyduğunun da sinyalini veriyor.  İngiltere Başbakanı Rishi Sunak’ın ev sahipliği yaptığı Yapay Zeka Güvenliği Zirvesi’ne ABD, AB ve diğer 26 ülkenin yanı sıra Çin de katıldı. Çin ve ABD’nin de aralarında bulunduğu katılımcılar, yapay zekanın olası zararlarını dizginlemek için küresel olarak çalışmak üzere bir anlaşma imzaladı. Dahası ABD ve Çin, Hollanda’da düzenlenen konuyla ilgili ilk küresel zirvede yapay zekanın orduda sorumlu bir şekilde kullanılmasını onayladı.

Ekim ayında Xi,  toplumun iyiliği için yapay zekanın geliştirilmesi, güvenliği ve yönetimine yönelik Küresel Yapay Zeka Yönetişim Girişimi’ni duyurdu. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün açıklamalarına göre bu, yapay zeka risk seviyelerine dayalı bir test ve değerlendirme sisteminin kurulmasını ve yapay zekayı yönetecek uluslararası bir kurumun çağrılmasını içeriyor. Aynı ay Biden,  diğer hükümlerin yanı sıra, önde gelen yapay zeka şirketleri tarafından geliştirilen yapay zeka modellerinin kamuya açık olarak incelenmesi, yapay zeka uzmanları için göçmenlik kurallarının hafifletilmesi çağrısında bulunan, yapay zeka kullanımını düzenleyen bir yönetici emri imzaladı . Kasım ayında Başkan Yardımcısı Kamala Harris, yapay zekanın düzenlenmesine yönelik yönergeler belirlemek üzere ABD Yapay Zeka Güvenlik Enstitüsü’nün kurulduğunu duyurdu.

Airbus uzay çöplerini temizlemek için bir çözüm geliştirdi!

0

Detumbler adı verilen cihaz 2021 yılında Airbus tarafından Fransız Uzay Ajansı (CNES) ile birlikte geliştirildi. Bu 100 gramlık küçük cihazlardan biri geçtiğimiz hafta sonu SpaceX’in küçük yüklere yönelik Transporter-9 “rideshare” göreviyle yörüngeye fırlatıldı. Airbus, Detumbler’ın 2024 yılı başlarında Exotrail’in bir nano uydusu üzerinde test edileceğini bildirdi. Amaç, eski ve kullanılmayan uydulardan kaynaklı uzay çöpü miktarını azaltmak.

Hizmet dışı bırakılan uydular genellikle yuvarlanmaya veya dönmeye başlar, bu da onları yakalamayı ve tehlikeden uzaklaştırmayı zorlaştırır. Böylece eski uydular zaman içinde uzay çöpü haline dönüşür. Airbus ve CNES’in [PDF] “bir uydunun yapısına takılabilen pasif bir manyetik sönümleme cihazı” olarak tanımladığı Detumbler’a duyulan ihtiyaç da buradan kaynaklanıyor. Airbus’tan yapılan açıklamaya göre ilgili cihaz takıldıktan sonra “uydu ile Dünya’nın manyetik alanı arasındaki farklı açısal oranlardan kaynaklanan girdap akımları sayesinde kinetik enerjiyi ve açısal momentumu dağıtır ve sonunda yuvarlanma hareketini durdurur.” Cihazların tamamen mekanik olduğu ve güç kaynağı gerektirmeden çalıştıkları bildiriliyor.

Airbus ve CNES araştırmacıları makalelerinde, rotor çapı sadece beş santimetre olan Detumbler’ın orta ila büyük uydulardaki yuvarlanma hareketini “sadece birkaç hafta içinde ortadan kaldırabileceğini ve aynı zamanda kendi kendine yuvarlanmayı önleyebileceğini” belirtiyor. Ekip bunun “aktif enkaz kaldırma için ezber bozan bir adım” olduğunu belirtiyor. Cihaz, “uçuş halindeki uyduların mevcut dağılımının yüzde 95’inden fazlasını kapsayan” 1,5 tona kadar kütleye sahip uyduları idare edecek şekilde tasarlandı.

Airbus tarafından tasarlanan Detumbler’ın mevcut bir uyduya kolayca takılıp takılamayacağı ya da fırlatma sırasında uydunun bir parçası olması gerekip gerekmediği henüz belli değil. Üstelik Detumbler’ın uzay çöpü etkisizleştirme sürecindeki etkinliği de henüz kanıtlanmadı, bu nedenle Airbus önümüzdeki yılın başlarında yörüngede test etmek üzere EnduroSat ve Exotrail ile ortaklık kurdu. EnduroSat, Transporter-9 ile gönderdiği beş uydudan da sinyal aldığını açıkladı.

Uzay çöpü nedir?

Uzay çöpü aslında Dünya’nın yörüngesinde bulunan ancak artık kullanılmayan ve çarpışma riski taşıyan teknoloji parçalarından oluşuyor. Resmi olarak uzay çöpü olarak adlandırılan bu çöpler arasında eski uydular ve uzay aracı parçaları gibi nesneler yer alıyor.

İlk uydunun fırlatıldığı 1957 yılından bu yana uzaya 10.000’den fazla uydu fırlatıldığı ve bunların yarısından fazlasının artık kullanım dışı olduğu tahmin ediliyor. NASA’ya göre ise dünya yörüngesinde 10 cm’den uzun 25,000’den fazla uzay çöpü parçası bulunmakta.

ABD’nin eyaletler arası ve uluslararası radyo, televizyon, telefon, uydu ve kablo iletişimini denetleyen Federal İletişim Komisyonu (FCC) geçtiğimiz ay bir ilke imza atarak, uzay çöpüne yol açtığı gerekçesiyle Dish Network firmasına 150.000 dolarlık bir ceza kesmişti.

Intel’den çip devrimi: Silikondan cama geçiş!

0

Yapay zekâ uygulamalarının gelişmesi ve hızla benimseme kazanmasıyla birlikte bulut bilişim hizmetlerinde olduğu kadar, bu hizmetleri destekleyen en temel sektörde yani çip endüstrisinde de hızlı bir dönüşüm yaşanıyor.  Uzmanlar çok daha fazla veri yükünü çok daha hızlı işleyebilecek yarı iletken mimarileri üzerinde çalışmalarını artırırken, bu alanda devrim niteliği taşıması muhtemel bir adım çip üretiminde dünya devlerinden birisi olan Intel firmasından geldi: Modern bilgisayar çiplerinin gövdesini plastikten cama dönüştürme fikri.

Çip mimarisinde substrat olarak bilenen ve alt tabaka olarak adlandırılan bu gövde, içindeki silikon beyinleri birbirine bağlar ve korur. Intel mühendislerine göre mevcut organik alt tabakalarla karşılaştırıldığında cam çok daha verimli bir seçenek gibi görünüyor zira cam, silikon ve organik materyallere kıyasla daha düzdür (düz silikon kalıpları çok düz bir anakarta bağlamak için mümkün olduğunca pürüzsüz yüzeyler son derece önemlidir), daha serttir (sayıları her geçen gün artan küçük veri iletim kablolarını daha iyi tutabilir) ve daha güçlü bir materyaldir. Ancak alt tabakada cama geçiş farklı zorlukları da beraberinde getiriyor.

Silikondan cama geçiş hiç kolay olmadı

Intel’in Montaj Testi Teknoloji Geliştirme ekibinde büyük bir rol oynayan ve ABD’de 350’den fazla patente sahip Srini Pietambaram substrat olarak cam kullanımı üzerine uzun bir süredir çalıştıklarını ancak üstesinden gelinmesi gereken bir dizi zorluğun da karşılarına çıktığını şu sözlerle ifade ediyor: “Bu basit bir teknoloji değil. Sadece bir hammadde değişimi gibi görünse de silikon ve cam birbirinden çok ayrı fiziksel özelliklere sahip. Üstelik her şeyi çalışır hale getirmek çok fazla uyarlama gerektiriyor ve tüm alt tabaka endüstrisinin camla başa çıkabilmek için yeniden şekillendirilmesi gerekiyor.”

Pietambaram ve Intel ekibi geçtiğimiz birkaç yıl boyunca öncü teknoloji ve malzeme buluşlarının sıra dışı bir kombinasyonu üzerinde çalıştılar ve adeta camı yeniden keşfettiler. Pietambaram’a göre camın çalışmasını sağlamanın teknik tarafındaki zorluklar arasında ne tür bir camın en iyi şekilde çalıştığını bulmak; metal ve cihazların nasıl katmanlanacağını, mikroskobik deliklerin nasıl ekleneceğini ve kabloların nasıl çalıştırılacağını; ve bir bilgisayarın çalışma ömrü boyunca içinde oluşan ısı ve mekanik kuvvetlerle camın nasıl daha iyi başa çıkacağını bulmak yer alıyor.

Daha pragmatik tarafta ise kenarların çatlamaya daha az eğilimli hale nasıl getirileceği; alt tabakalarla dolu bir tabakanın nasıl kesileceği veya “tekilleştirileceği”; ve basitçe, camın bir taşıma bandından veya silindirden “sekmeden veya uçmadan” nasıl taşınabileceği ve bir fabrika içinde nasıl hareket ettirileceği karşılaşılan temel zorluklar olarak öne çıkıyor.

Cam niye bu kadar değerli, silikondan farkı ne?

Bir pakette her geçen gün daha fazla çip ve bunları birbirine bağlayan daha fazla kablo olması, artık 30. yılını yaşayan günümüzün organik plastik substrat paketi üzerinde daha fazla baskı yaratıyor. Cam alt tabakalar sadece temel işleri daha iyi yapmayı vaat etmekle kalmıyor, aynı zamanda ara bağlantı yoğunluğunda ve optik ara bağlantıların entegrasyonunda 10 kat artış potansiyeli de sunuyor.

Başka bir deyişle, cam substrat kullanımı ile dizayn edilmiş gelecekteki çipler çok daha fazla veriyi çok daha hızlı bir şekilde aktarabilir. Örneğin, bugünkünden çok daha yetenekli ve hızlı yapay zekâ uygulamaları ve oyun grafikleri hayal edin.

Pietambaram, Intel mühendislerinin cam alt tabakaları ortaya çıkarırken karşılaşıp çözdükleri yüzlerce soruna yaptığı katkılardan dolayı Intel’in 2023 Yılın Mucidi ödülünü kazandı. Başarısının temel sebebini “İhtiyacımız olan belirli bir teknoloji için ortada bir sorun veya darboğaz olduğunda, bu benim içimdeki en iyiyi ortaya çıkarıyor” şeklinde açıklayan Pietambaram “Günlerimi ve gecelerimi okuyarak, anlamaya ve bir şeyler bulmaya çalışarak geçiriyorum. Bana ilham veren şey bu. Ama takım toplantıları ve yaratıcı fikir alış verişleri de son derece önemli. Fikir üretmek işbirliğine dayalı bir çabadır” diyor.

Intel şimdiden cam substratlar için siparişler almaya başlamış durumda ve bu konudaki çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Çip üreticisi, önümüzdeki on yıl içinde substrat tasarımlarının tüm sektörde tamamıyla silikon ve organik materyallerden cama yöneleceği konusunda inançlı.  

Hyundai Ioniq 5 N performans EV’si ABD pazarına adım atıyor!

0

Hyundai bu hafta Los Angeles Otomobil Fuarı’nda üretim performans versiyonu Ioniq 5N’yi ABD pazarına tanıtacak. Elektrikli crossover aracın nihai özelliklerini açıklayan firma Ioniq 5 N’nin Mart 2024’te ABD bayilerinde satışa sunulacağını duyurdu.

Daha önce Temmuz ayında İngiltere’de düzenlenen Goodwood Hız Festivali’nde Avrupa tanıtımı yapılan Ioniq 5’in bu yeni versiyonu Hyundai’nin N alt markası altındaki performans ayarlama ekipleri tarafından üretildi. Hyundai’nin temel E-GMP elektrikli araç platformunu kullanan 2025 Ioniq 5 N‘in arkasındaki mühendisler, otomobil üreticisinin N Vision 74, RM20e ve RN22e gibi deney araçlarından öğrendikleri motor sporları teknolojisini de yeni araca eklediler.

Hyundai Ioniq 5 N tamamen elektirkli bir araç olmakla birlikte, sekiz vitesli çift kavramalı şanzımana sahip fosil yakıtlı otomobil hissini taklit eden N e-shift ve sahte motor sesleri çıkaran N Active Sound-plus gibi motor tutkunları için alışılagelmiş bazı özellikler içeriyor. N’nin dış görünümü normal Ioniq 5’ten çok farklı görünmüyor, ancak ince değişiklikler aracı cazip kılmak ve öne çıkarmak için tasarlanmış. Önde, arkada ve arka tekerlek yuvasının yanında N rozetleri var, ayrıca hem ön hem de arka tamponun ortasında turuncu yama şeridi, turuncu bir etek ve daha fazla hava akışı sağlayan yeni bir ön ızgara mevcut. Ioniq 5 N, klasik Ioniq’e kıyasla 0,79 inç alçaltılmış ve 21 inçlik büyük jantlara ve lastiklere uyması için alt kısımda iki inç daha geniş ve arka difüzöre uyum sağlaması için 3,2 inç daha uzun bir tasarıma sahip.

Hyundai, aracın iç mekanının tamamını da görücüye çıkardı. Koltuklar güçlendirilmiş desteklere sahip ve keskin dönüşleri daha konforlu hale getirmek için orta konsolda dizlikler ve kaval kemiği desteği var. Ayrıca araçta USB-C bağlantı noktaları ve kablosuz şarj pedi de mevcut.

640 beygir gücüyle tam bir pist aracı

Hyundai Ioniq 5 N, daha önceki SE, SEL ve Limited modellerindeki 77.4kWh’ye kıyasla daha büyük bir 84kWh batarya paketi ile donatılmış durumda. Batarya 18 dakikada yüzde 10’dan yüzde 80’e kadar şarj olabiliyor ve maksimum 238kW şarj hızına sahip. Aracın çift motorları maksimum 478kW (641 beygir gücü) itiş gücüne yardımcı olan iki aşamalı bir invertöre sahiptir. Bu maksimum güç, dokunmatik ekrandan veya kalkış modundayken otomatik olarak etkinleştirilebilen özel “N Grin Boost” modunda elde edilebiliyor.

Hyundai bu yeni aracında termal yönetim sistemini, akü ve motorlar için bağımsız radyatörler, ısıyı hücrelerden uzaklaştırmak için bir iletkenlik kanalı ve daha iyi motor yağı soğutması ve ayrıca bir akü soğutucusu içerecek şekilde yükseltti. Hyundai, sistemin rakip performans EV’lerine kıyasla “ısı kaynaklı güç bozulmasına karşı daha yüksek bir dirence sahip olduğunu” söylüyor.

Ioniq 5 N pist için üretildiğinden, 42 ek kaynak noktası ile daha da stabilize edilmiş ve parçaları bir arada tutan ekstra yapıştırıcılara sahip. Bu da araca pist kullanımı ve drift için daha fazla sağlamlık kazandırıyor. Hyundai, N’nin “ralli esintili” yol tutuşuna sahip olduğunu ve hızlı bir direksiyon oranına ve gelişmiş tork geri bildirimine sahip motor tahrikli bir hidrolik direksiyon sistemi barındırdığını söylüyor. EV’nin “N Pedal” adı verilen tek pedallı sürüş sistemi, güçlü bir yavaşlama kuvveti ile virajlarda sürücülere yardımcı olurken, bir miktar enerji yenilenmesi de sağlıyor.

Avrupa pazarı için yapılan tanıtımda oldukça ilgi çeken Hyundai Ioniq 5 N, ABD pazarı için de oldukça iddialı. Analistlerse özellikle elektrikli araç piyasasının ABD’de daha gelişmiş olduğunu ve Hyundai firmasının bu gelişmiş pazarda rekabete hazır olduğunu göstermek istediğini söylüyorlar.

Girişimciler finansmana ulaşma sorununu nasıl çözebilir?

Türkiye’de girişimcilik alanındaki gelişmeleri, zaman yönetimi, pazar penetrasyonu, yatırım riskleri ve sosyal medyanın etkileri üzerine son trendler ve stratejileri Startupfon kurucu ortağı Gülsüm Çıracı ile değerlendirdik. Girişimcilerin sorunları, finansmana ulaşım için yapılması gerekenler, hangi aşamada hangi kaynağa ulaşmak için ne yapılmalı, hangi tür girişimlerin yatırım alma olasılığı daha yüksek gibi soruların yanıtlarını aradık.

Girişimcilik ekosistemi hızla büyüyor

Türkiye’nin teknoloji ve girişimcilik alanında hızla büyüyen ekosistemi hem yerli hem de küresel pazarda dikkat çekiyor.

Son on beş yılda Türkiye, startup ekosisteminde kayda değer ilerlemeler kaydetti ve global bir girişimcilik merkezi haline geldi. Merge-up kültürü (birleşme ve satın almalar) ve unicorn şirketlere olan yoğun ilgi, bu büyümenin temel taşlarından. Özellikle yenilikçi ve sürdürülebilir finansman stratejileri, ekosistemin can damarını oluşturuyor.

Teknoloji şirketlerinin başarısında zaman yönetimi kritik bir rol oynuyor. Etkili bir zaman yönetimi planı, işletmelerin hedeflerine adım adım ulaşmalarını, beklenmedik durumlar için tampon süreler yaratmalarını ve esnek olmalarını sağlıyor. Bu, özellikle hızla değişen iş ortamında uyum sağlama kabiliyetini artırıyor.

Türkiye pazarına girmek, doğru teknoloji ve iş becerilerine sahip olmayı gerektiriyor. Başarılı yerel ortaklıklar kurmak ve teknoloji platformlarını etkili bir şekilde kullanmak, potansiyel müşterilere hızla ulaşma ve işletmelerin büyümesini sağlama açısından önem taşıyor. Bu stratejiler, Türkiye ekonomisine katkıda bulunacak başarılı işletmelerin temelini oluşturuyor.

Teknoloji sektörüne yapılan yatırımlar, hem teknolojik hem de finansal riskler taşıyor. Bu risklerin yönetimi, sektöre hakimiyet ve deneyim gerektiriyor. Yatırımcıların, bu alandaki kararlarını bilinçli bir şekilde vermesi, hem kendi kazançlarını hem de sektörün sağlıklı büyümesini destekliyor.

Sosyal medya, bireyler ve toplum üzerinde derin etkiler yaratıyor. Karşılaştırmacı bir kültür ve anlık tatmin arayışı, sabır ve sebat eksikliğine yol açıyor. Bireylerin, sosyal medyanın olumsuz etkilerinin farkında olmaları ve bunları hafifletmek için adımlar atmaları gerekiyor.

Halüsinasyonlara karşı en iyi yapay zeka modelleri açıklandı!

Yapay zeka (AI) modelleri, son yıllarda giderek daha popüler hale geldi. Bu modeller, metin oluşturmak, dilleri çevirmek ve hatta yaratıcı içerikler üretmek için kullanılabiliyor. Ancak, AI modellerinin de bir dezavantajı var: Halüsinasyonlara eğilimli olabilirler.

Halüsinasyon, gerçekte var olmayan şeyleri görme, duyma, hissetme veya tatma olarak tanımlanır. AI modelleri, eğitim aldıkları verilerdeki boşlukları doldurmak için gerçekleri uydurarak halüsinasyon gösterebilirler. Bu uydurma gerçekler o kadar zarifçe yapılıyor ki dikkatsiz bir zihin çok rahat bir şekilde kandırılabilir.

Vectara, önde gelen çeşitli yapay zeka sohbet robotlarını ‘halüsinasyon görmeme’ konusundaki becerilerine göre sıralayan bir yapay zeka halüsinasyon tablosu yayınladı.Tabloya göre, GPT-4, en düşük halüsinasyon oranı ve en yüksek doğrulukla en iyi başarımı gösterdi. GPT-4, OpenAI tarafından geliştirilen ve halihazırda ChatGPT üzerinde kullanılan bir büyük dil modeli.

Listenin ikinci sırasında, GPT-3.5 yer aldı. GPT-3.5 de OpenAI tarafından geliştirilen bir büyük dil modeli.Listenin en altında ise Google’a ait iki büyük dil modeli yer aldı. Google Palm Chat, kendisine verilen materyal üzerinde yüzde 27’nin üzerinde halüsinasyon oranı yakalayarak en güvenilmez model oldu.

Vectara’nın ölçümlerine göre Google Palm Chat’in yanıtları tamamen halüsinasyon kalıntılarıyla dolu.Vectara’nın araştırması, yapay zeka modellerinin güvenilirliğini değerlendirmek için önemli bir adım. Bu araştırma, kullanıcıların bu modelleri kullanırken daha dikkatli olmalarını sağlamaya yardımcı olabilir.

Halüsinasyonlar neden olur?

AI modelleri, halüsinasyon göstermenin birkaç farklı nedeni vardır. Bunlardan biri, eğitim aldıkları verilerin kalitesidir. Veriler eksik veya yanlışsa, modeller gerçekleri uydurarak boşlukları doldurmaya çalışabilir.

Bir diğer neden ise, modellerin tasarımıdır. Bazı modeller, daha yaratıcı ve özgün metinler üretmek için tasarlanmıştır. Bu modeller, bazen gerçekleri uydurarak daha ilginç veya eğlenceli yanıtlar üretebilirler.

Halüsinasyonları nasıl önleyebilirim?

AI modellerinin halüsinasyon göstermesini önlemenin birkaç yolu vardır. Bunlardan biri, modelleri güvenilir kaynaklardan gelen verilerle eğitmektir. Bir diğeri ise, modellerin tasarımını daha gerçekçi yanıtlar üretecek şekilde değiştirmek.

Kullanıcılar olarak, AI modellerini kullanırken daha dikkatli olmamız önemlidir. Modellerin yanıtlarını her zaman doğru olarak kabul etmemeliyiz. Modellerin yanıtlarının doğruluğunu kontrol etmek için başka kaynaklardan da bilgi edinmeliyiz.

Amazon Astro robotuna yeni iş alanı buldu!

0

E-ticaret ve teknoloji devi Amazon, dün yayınladığı bir açıklama ile ev tipi robotu Astro’nun perakendeciler, üreticiler ve bir dizi başka sektör için 5.000 metre kareye kadar olan alanlarda suç önleme aracı olarak tasarladığı bir versiyonu olan Astro for Business’ı duyurdu. Astro for Business başlangıç için sadece ABD’de piyasaya sürülüyor ve 2,349.99 $ gibi yüksek bir fiyatla geliyor.

Amazon, ilk ev robotu olan Astro’yu Eylül 2021’de tanıttı. Çömelmiş, üç tekerlekli cihaz, Alexa’nın sesli komutlarını yanıtlamak için evin içinde yuvarlanabiliyor ve diğer görevlerin yanı sıra bir ocağın açık bırakılıp bırakılmadığını kontrol etmek için tezgahları veya ev içindeki diğer engellerin üzerinden görmesini sağlayan 42 inçlik bir periskop kameraya sahip.

İlk çıkışından iki yıl sonra, 1.599 dolar olan orijinal Astro, sınırlı sayıda ve yalnızca davet usulüyle temin edilebiliyor. Amazon geçtiğimiz Eylül ayında yıllık donanım ve yazılım etkinliğinde Astro’yu bazı işletmelerle test ettiğini duyurmuştu ve Çarşamba günü şirket sağlık ve zindelik, yiyecek ve içecek, inşaat ve diğer sektörlerdeki şirketlerden talep aldıklarını duyurdu.

Amazon Astro’nun ürün müdürü Anthony Robson yaptığı açıklamada, “Astro’yu çeşitli işletmelerde test ediyoruz ve Astro’nun akıllı hareketinin kör noktalarda ve mevcut sabit kameraların göremediği alanlarda görünürlük sağlamaya nasıl yardımcı olduğunu ilk elden gördük, bu da işletme sahiplerine orada olmadıklarında bile envanterleri ve mülkleri korunduğu için gönül rahatlığı sağlıyor” dedi.

Amazon, bir ticaret birliği olan Ulusal Perakende Federasyonu’nun verilerine işaret ederek, mağaza hırsızlığı ve organize perakende suçların ABD’de 2022’de yaklaşık 100 milyar dolara ulaştığını gösterdi. Amazon ayrıca ek bir ücret karşılığında Astro for Business ile birlikte robotu Ring sensörlerine ve hareket dedektörlerine bağlayabilen Ring Protect Pro gibi bir dizi güvenlik ürünü de sunuyor. Sanal bir güvenlik görevlisi hizmeti, Astro’nun tanınmayan bir kişi, kırılan cam veya duman gibi potansiyel bir tehdidi uzak güvenlik merkezlerine bildirmesine olanak tanıyor. Güvenlik görevlileri daha sonra canlı görüntüleri izleyebiliyor ve polisi veya acil müdahale ekiplerini arayabiliyor.

Amazon hem son tüketicilere ve kurumsala yönelik nihai bir ürün olarak, hem de kendi depolarında kullanmak üzere robot yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Firma kısa bir süre önce de insansı robot denemesi de dahil olmak üzere depolarındaki otomasyonu artırmak için iki yeni teknolojiyi test ettiğini açıklamıştı.

SpaceX, Starship’in ikinci uçuşu için gereken onayı aldı!

Bu son fırlatma onayı için beklemede olan SpaceX, 17 Kasım Cuma günü Boca Chica, Teksas yakınlarındaki tesisinden fırlatmayı deneyecek.

ABD Federal Havacılık İdaresi Çarşamba günü yaptığı açıklamada, SpaceX’e tek bir Starship uçuşu için fırlatma lisansı verdiğini söyledi. Aynı gün, ABD Balık ve Yaban Hayatı Servisi, 2022 Programlı Çevresel Değerlendirme bulgusu “önemli çevresel değişiklik yok“unun yazılı bir değerlendirmesini tamamladı.

Ajans yaptığı açıklamada, ”FAA, SpaceX’in tüm güvenlik, çevre, politika ve finansal sorumluluk gereksinimlerini karşıladığını belirledi.” dedi.

Roket, Nisan ayındaki fırlatılıştan bu yana topraklandı. Lansman şirketleri tarafından yürütülen ve FAA tarafından denetlenen topraklama ve aksilik soruşturmaları, lansman sırasında bir anormallik meydana geldiğinde yaygın bir prosedür.

Bunun uzun zamandır beklenen bir şey olduğunu söylemek biraz yetersiz kalıyor. Nisan ayındaki ilk yörünge uçuş testi, özellikle Super Heavy booster’ın 33 Raptor motoru tarafından kraterlenen fırlatma rampasına çok fazla hasara neden olsa da, SpaceX hem hasarı onarmayı hem de hem fırlatma altyapısını hem de roketi yedi aydan kısa bir sürede yükseltmeyi başardı.

Şirket meşgulken, düzenleyicinin yetişmesini beklemekten çekinmedi. SpaceX’in yapı ve uçuş güvenilirliği Başkan Yardımcısı Bill Gerstenmaier geçen ay milletvekillerine Starship’in “bir aydan fazla bir süredir” bir sonraki uçuş testine hazır olduğunu ve incelemeleri için birden fazla ajansı beklediğini söyledi.

Starship şimdiye kadar yapılmış en güçlü roket. Yaklaşık 400 fit yüksekliğinde tamamen yığılmış duran roketin iki aşaması var: bir Süper Ağır Güçlendirici ve Starship olarak da adlandırılan bir üst aşama. Yakın vadede roket, yaklaşık 4 milyar dolara yükselen sözleşmelerin bir parçası olarak NASA‘nın 2025 için planlanan Artemis III misyonu için insanları aya indirecek; uzun vadede, SpaceX CEO’su Elon Musk’ın “bilinç ışığını evrene yaymak”; yani Mars’ı kolonileştirme hedeflerini yerine getirmek için tasarlandı.

Ancak şirketin önünde çok iş var. Starship’in ilk yörünge test uçuşu, aşama ayrılmasından kısa bir süre önce kısa kesildi ve aracın kalkıştan yaklaşık dört dakika sonra Dünya’ya geri dönmeye başladıktan sonra Meksika Körfezi üzerinde havada patlaması gerekiyordu. Şirket, güçlendiricinin 33 metan yakıtlı Raptor motorlarıyla bazı sorunlar yaşadı; bunlardan üçü hiç ateş etmedi ve ikisi de uçuşun ortasında nakavt edildi.

Ancak SpaceX, motorlara getirdiği yükseltmeler ve iki aşamayı ayırmak için yeni bir yöntem sayesinde bu görevin ilkinden daha ileri gideceğini umduğunu söylüyor.

Gravity, bir elektrikli aracı 5 dakikada şarj edebilen teknoloji geliştirdi!

GV’nin genel ortağı Erik Nordlander yaptığı açıklamada, girişimin EV şarjında “temel olarak farklı” bir şey yaptığını ve yüksek hızlı şarjı büyütmeyi mümkün kıldığını söyledi.

İki yıl önce, Gravity kurucusu Moshe Cohen, New York’un taksi filosunu elektrikli araçlara dönüştürmeye yardımcı olmak istedi. Şehrin ilk Tesla Model Y kabini’ni devreye aldı. Ancak kısa süre sonra, Manhattan’daki bir elektrikli taksi filosunun karlı olması için yerel olarak şarj edebilmeleri gerektiğini ve bunun kolayca gerçekleşmesi için mevcut altyapının mevcut olmadığını fark etti.

Mevcut “hızlı” şarj cihazları her dakikanın önemli olduğu bir taksi filosunun ihtiyaçları için çok yavaştı. Şarj ekipmanını kurmak genellikle, şebekeye yeni bağlantılar kurmak için bir yardımcı programla çalışmanın pahalı, yavaş bir sürecini de içeriyor. Cohen, arabaları şarj etmenin daha iyi bir yolunu bulmak için taksilere odaklanmaya karar verdi.

Şirketindağıtılmış enerji erişim noktaları” veya şarj cihazları yerine DEAP’ler olarak adlandırdığı şarj noktalarına sahip yeni teknoloji, elektrik şebekesiyle arayüz oluşturmak üzere tasarlandı. Gücü saniye saniye şarj cihazlarına ayarlayarak ve en yüksek talep için binanın mevcut kapasitesi dahilinde çalışarak şebekeyi zorlamaktan kaçınıyor. Uzun vadede, binlerce şarj cihazı şebekeye bağlıysa, daha fazla güneş veya rüzgar gücü olduğunda dinamik olarak ayarlayarak stabilize etmeye de yardımcı olabilirler. Bu arada, münferit binalardaki sistemler, diğer kullanımlar için o binaya güç geri gönderebilecek.

Cohen, ”Esasen, gücü binanın geri kalanıyla gerçek zamanlı olarak paylaşabiliriz.” diyor. “Tüketimi dengelemek için gerektiğinde park edilmiş araba akülerinden binaya güç gönderebileceğiz.” (Şirketin bunu yapmaya başlamadan önce “iki yönlü” şarj için UL sertifikası alması gerekecek, ancak yetenek zaten teknolojide.)

Şirketin yazılımı, gücün arabalara nasıl ulaştığını yönetiyor; örneğin, kiralık EV’lerin bulunduğu bir havaalanı otoparkında, bir müşteri tarafından alınmak üzere olan bir arabaya daha fazla güç göndermek mümkün olacak. Ve belirli bir zamanda düzinelerce EV kullanılmadan bekliyorsa, sistem aracılığıyla diğer arabalara güç sağlamaya da yardımcı olabilirler.

Manhattan garajında 24 DEAP bulunan ekipmanın ilk kurulumunda, yeni yardımcı program bağlantıları eklemeden sistemi eklemek mümkün oldu. Cohen, çoğu durumda, sistem Gravity’nin yaklaşımını kullanırsa, binaların EV şarjını kaldırabilmek için en yüksek talebe dahi yeterli kabloya sahip olduğunu söylüyor.

Şarj cihazları, 500 kilowatt enerji ile çoğundan çok daha güçlü (diğer hızlı şarj cihazları çok daha büyüktür, ancak tipik olarak sadece 350 kilowatt). Şu anda ABD’de bulunan EV’ler 350 kilowatt’tan fazla enerjiyi kabul edecek şekilde tasarlanmadı, bu nedenle şarj cihazlarının tam potansiyelini kullanamazlar. Ancak 500 kilovatlık şarj cihazlarıyla çalışacak teknoloji zaten var ve Cohen, buradaki otomobil üreticilerinin yakında daha hızlı şarj edebilecek arabalara geçeceğine inanıyor.

Herhangi bir şirketle çıkış noktam, yeni teknolojinin mevcut teknolojiden bile daha ucuz, daha hızlı ve daha uygun olması gerektiğidir.” diyor. “Yani, size bir benzin istasyonundan daha kötü bir deneyim sunan herkesin zaten modası geçmiş olduğunu düşünüyorum.” Yükseltilmiş bir araba ile Gravity’nin teknolojisi beş dakikada 200 mil menzil ekleyebilir. Kia EV6 (240 kilowatt maksimum hıza sahip) gibi nispeten hızlı bir şekilde şarj olabilen mevcut bir EV, Gravity’nin şarj cihazını kullanarak 15 dakikada ücretsiz olarak %80’e çıkabilir.

Gelecekte, şirket hem daha hızlı şarj edebilecek hem de evin geri kalanı için enerjiyi yönetebilen ev EV şarj cihazlarını piyasaya sürmeyi planlıyor. “5 veya 10 kat daha hızlı ücret alacak.” diyor Cohen, “Ama aynı zamanda faturalarınızı da düşürecek.