Huawei, yeni işlemci tasarımıyla Apple’a rakip oluyor

0

Huawei, son çıkardığı Mate 60 Pro akıllı telefonunda kullanılan yeni işlemci tasarımıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Bu hamle, Çinli teknoloji devinin, ABD yaptırımlarının yol açtığı teknoloji kısıtlamalarına rağmen yabancı teknolojiye olan bağımlılığını azaltma stratejisinin bir parçası.

Mate 60 Pro’nun içindeki ana çip, Huawei’nin kendi tasarladığı yarı iletkenlerle üretilmiş bir işlemciyi barındırıyor. Bu işlemcinin dikkat çekici bir yanı, sekiz merkezi işlem biriminden dördünün tamamen Huawei’nin kendi tasarımına dayanıyor olması. Diğer dört işlemci ise Arm tabanlı, ancak Huawei tarafından özelleştirilmiş ve uyarlanmış.

Huawei, işlemci tasarımıyla Apple'a rakip oluyor

Huawei, 2019’dan bu yana ABD’den gelen yaptırımlarla mücadele ediyor ve bu yaptırımlar altında 5G teknolojisi ve gelişmiş çiplere erişimi kesiliyor. Ancak, Huawei, kendi çip tasarım işletmesi olan HiSilicon sayesinde bu zorlukların üstesinden gelmeye çalışıyor ve Kirin 9000S SoC gibi ürünlerle kendi işlemci çekirdeklerini geliştiriyor.

Bu strateji, Huawei’nin Apple’ın uzun süredir başarılı bir şekilde uyguladığı kendi çip tasarımını benimsemesiyle benzerlik gösteriyor. Huawei’nin yerli tasarım yeteneği, ayrıca patent lisanslama maliyetlerini azaltma ve ürünlerini rakiplerinden farklılaştırma fırsatları sunuyor.

Huawei’nin yaklaşımı ayrıca, veri merkezi sunucularında kullanılan CPU çekirdek tasarımlarını telefona uyarlayarak endüstriye yeni bir yaklaşım sunuyor. Ancak ABD yaptırımları, Huawei’nin en son teknolojiyi kullanma konusundaki zorluklarını sürdürüyor.

Sonuç olarak, Huawei’nin Mate 60 Pro’su, şirketin teknoloji kısıtlamalarına rağmen inovasyon yapma yeteneğini gösteriyor, ancak performans ve güç tüketimi açısından hala bazı zorluklarla karşı karşıya. Bu, Huawei’nin rekabet avantajını sürdürme çabalarının bir yansıması olarak değerlendirilebilir.

Yeni gen düzenleme yöntemiyle mutasyon riski yüzde 70 azaldı!

0

Dünya genelindeki bilim insanları, genetik düzenleme aracı CRISPR kullanılırken meydana gelen istenmeyen mutasyonları yüzde 70’e kadar azaltmayı başardılar. Bu önemli gelişme, gen düzenlemesinin daha güvenli ve hassas hale getirilmesinde büyük bir adım o

Araştırmacılar, geleneksel CRISPR teknolojisinde kullanılan gen editörünün bölünmesinin, istenmeyen genom mutasyonlarına neden olma riskini önemli ölçüde azaltabilecek daha hassas bir araç geliştirdiler. Bu yeni araç, gen düzenlemesi sırasında istenmeyen mutasyonların oluşma olasılığını büyük ölçüde azaltarak hastalıklara neden olan mutasyonların düzeltilmesini kolaylaştırabilir.

Çalışmanın başyazarı Hongzhi Zeng, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Ekibimiz, açılıp kapatılabilen benzersiz bir güvenlik ve doğruluk düzeyi sağlayan daha gelişmiş bir CRISPR versiyonu oluşturmayı amaçladı. Bu yeni araç, genomumuzdaki hastalıklara yol açan mutasyonların yaklaşık yarısını düzeltebilme potansiyeline sahip” dedi.

Geleneksel CRISPR teknolojisi, istenen gen bölgelerinde düzenlemeler yaparken yanlışlıkla istenmeyen mutasyonlara neden olabilme sorunuyla karşı karşıyadır. Araştırmacılar, adenin baz düzenleyiciyi (ABE) iki ayrı proteine bölmek suretiyle yeni bir gen düzenleme aracı geliştirdi. Bu sayede yeni bölünmüş gen düzenleme araçlarının, orijinal ABE’ye göre daha kısa bir süre aktif kalmasının yanı sıra istenmeyen düzenlemeleri azaltma avantajına sahip olduğu görüldü.

Araştırma fareler üzerinde başarıyla test edildi ve Zeng, “Sağlam bir baz düzenleyici ile karşılaştırıldığında, bizim versiyonumuz hedef dışı düzenlemeleri yüzde 70’in üzerinde azaltıyor ve hedefe yönelik düzenlemelerin doğruluğunu artırıyor” açıklamasını yaptı.

Bu gelişme, genetik düzenlemenin gelecekte daha güvenli ve etkili bir şekilde kullanılmasına olanak tanıyabilir ve birçok genetik hastalığın tedavisinde yeni kapılar açabilir. Bilim insanları, CRISPR teknolojisinin potansiyelini daha da genişletmek için çalışmalarına devam ediyorlar.

AMD, robotlar için yeni çip çıkarttı!

0

AMD, robot teknolojisinin gelişimini hızlandırmak ve daha fazla uygulama alanı için kapılar açmak amacıyla yeni bir çip ve platform olan “Kria“yı piyasaya sürdü. Bu yeni platform, robotlar ve otomasyon sistemleri için tasarlanmış çiplerin kullanımını yaygınlaştırmayı amaçlıyor. İşte AMD’nin Kria platformunun getirdiği önemli yenilikler:

Kria platformu, robotik uygulamalarda yüksek performans sağlayacak güçlü donanım bileşenleri içeriyor. Dört çekirdekli Arm Cortex-A53 işlemci ve çift çekirdekli Arm Cortex-R5F gerçek zamanlı işlemci, çeşitli görevler için güçlü bir işlem kapasitesi sunuyor. Bu, robotların karmaşık işlemleri daha hızlı ve verimli bir şekilde gerçekleştirmesine yardımcı oluyor.

Kria’nın özelliklerinden biri, elektrik motorlarının hassas kontrolünü mümkün kılan düşük gecikme süresi. Bu özellik, fabrika otomasyonundan cerrahi robotik cihazlara kadar birçok alanda kullanılabilir. Özellikle endüstriyel otomasyon uygulamalarında, hızlı tepki süresi ve kesintisiz motor kontrolü kritik önem taşıyor.

Kria platformu, robotlar ve otomasyon sistemlerinin ötesinde birçok uygulama alanına hitap ediyor. Enerji üretimi, asansörler, trenler ve toplu taşıma araçları gibi sektörlerde kullanılabileceği gibi tıbbi sistemlerde de yer alabilir. Bu, robot teknolojisinin sadece endüstriyel otomasyonla sınırlı olmadığını gösteriyor.

Kria platformunun entegre fan-out ambalajı sayesinde küçük boyutlu olması, taşınabilir robotik sistemler için ideal bir seçenek sunuyor. Ayrıca, düşük güç tüketimi, enerji verimliliği ve pil ömrü açısından avantaj sağlıyor. Bu da mobil robotlar için uzun süreli görevlerde kullanılabilirliği artırıyor.

Kria’nın başlangıç kiti, kullanıcıların robotik projelere hızla başlamalarını kolaylaştırıyor. Bu kit, evde bile robotik sistemlerin kurulumunu hızlandırmak için gerekli bileşenleri içeriyor. Bu, robot teknolojisinin daha geniş bir kullanıcı kitlesi tarafından benimsenmesini teşvik edebilir.

AMD’nin Kria platformu, robot teknolojisinin önemli bir gelişimini temsil ediyor. Bu platform, robotlar ve otomasyon sistemleri için yüksek performanslı, düşük güç tüketimli ve erişilebilir bir çözüm sunarak gelecekteki robotik projelerin kapılarını açabilir. Robot teknolojisi, birçok sektörde daha fazla otomasyon ve verimlilik sağlayarak gelecekte daha yaygın bir şekilde kullanılabilir.

SpaceX, atık sularını boşaltmak için izni istiyor!

Teksas’ın güzel doğal kaynaklarını koruma ve sürdürülebilir ekonomik kalkınma arasında bir dengeyi sürdürmeye çalışırken, SpaceX Port Isabel’deki Güney Körfezi’ne 200.000 galon arıtılmış atık su boşaltma talebiyle gündeme geldi. Elon Musk’ın sahibi olduğu bu uzay aracı şirketi, Teksas Çevre Kalitesi Komisyonu’ndan izin almak için harekete geçti.

SpaceX‘in bu teklifi Teksas Çevresel Kalite Komisyonu, bu teklifi eyaletin insanları ve doğal kaynaklarını koruma hedefine uygunluğunu değerlendiriyor ve bu süreçte kamuoyunun görüşlerine büyük önem veriliyor. Komisyon, bu teklifin çevresel etkilerini dikkatle incelemekte ve bu konuda halkın katkısını bekliyor. Ayrıca, körfezin yakınında yaşayan ve bu potansiyel etkileri deneyimleyecek olan sakinleri bilgilendiriyor.

SpaceX atık su

Port Isabel Şehir Müdürü Jared Hockema, atık suyun arıtılması sürecinde eklenen tatlı suyun körfezin tuz dengesini etkileyebileceği endişesiyle ilgili olarak şunları söyledi: “Nihayetinde amacımız çevreyi halkın kullanımı için korumak. Çevreye erişime bağlılar, insanlar bozulmamış bir doğal çevre istiyorlar – bu yüzden Port Isabel’e ve Güney Padre adasına geliyorlar. Burası çok popüler bir balıkçılık noktası, eşsiz bir ekolojik konum. Bunun etkilenmediğinden emin olmak istiyoruz.” dedi

Bu gelişmeye karşı bazı Teksaslılar olumsuz tepkiler gösterdi. Örneğin,bir vatandaş “Elon toplumumuza çöplüğü gibi davranmak istiyor” şeklinde bir tweet attı. ETX Gov ise, “Teksas’ın en iyi plajlarını mahvedecekler” diyerek tepkisini dile getirdi. Lorena ise, “Bu bölgeden sadece birkaç kilometre uzakta yaşayan insalar ise bunun etkileyeceği yaban hayatı için endişeliyim” dedi.

Bu olay, çevresel ve ekonomik çıkarların dengelediği hassas bir konuyu yansıtıyor ve ilgili taraflar arasında dikkatli bir değerlendirme ve tartışma gerektiriyor.

F-35A ilk kez bir otoyola indi

Norveç Hava Kuvvetleri, Finlandiya’nın güneyindeki Baana 23 tatbikatının bir parçası olarak F-35A savaş uçağını otoyola indirerek tarihi bir adım attı. Bu tatbikatta gerçekleşen otoyol operasyonu, pilotlara bu tür zorlu görevleri başarıyla gerçekleştirebilme becerisi kazandırmayı amaçlıyor. İniş sırasında kullanılan yer, 551 numaralı yerel otoyolun Karttula ve Tervo kasabaları arasındaki bölümüydü.

Bu otoyol inişi sırasında, F-35A savaş uçakları motorları çalışırken yakıt ikmali de yapıldı, böylece hızlı bir şekilde tekrar havalandılar. Otoyol üzerinden kalkış ve iniş yapabilme yeteneği, muharebe operasyonlarının karmaşıklığı ve beklenmedik koşulları göz önüne alındığında son derece kritik bir kabiliyet.

Norveç Kraliyet Hava Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Rolf Folland, bu başarıyı sadece Norveç Hava Kuvvetleri için değil, aynı zamanda İskandinav ülkeleri ve NATO için de bir dönüm noktası olarak nitelendirdi. Bu gelişme, düşman kuvvetlerinin konvansiyonel uçak pistlerini tahrip etme olasılığı göz önünde bulundurulduğunda askeri operasyonların planlamasını daha karmaşık hale getiriyor. Bu nedenle, askeri uçakların otoyolları kullanarak hızlı bir şekilde operasyonlara katılabilme yetenekleri, savunma stratejilerinin bir parçası olarak büyük bir öneme sahip.

Tümgeneral Folland, “Savaş uçakları yerde savunmasızdır, bu nedenle küçük havaalanlarını ve şimdi de otoyolları kullanarak savaşta bekalarını arttırabiliriz” dedi. Bu gelişme, Norveç’in ve müttefiklerinin savunma kapasitelerini artırmak için attığı önemli bir adım olarak kayda geçti.

Bennu asteroidi örnekleri Dünya’ya getirildi!

NASA’nın OSIRIS-REx uzay aracı, yaklaşık 6,2 milyar kilometrelik tarihi bir yolculuktan sonra asteroit Bennu’dan aldığı örnekleri Dünya’ya getirerek bilim dünyasında büyük bir başarıya imza attı. Operasyon, ABD Ordusu’nun Utah çölündeki Dugway Deneme Alanı’nda gerçekleştirildi ve NASA ile ABD Hava Kuvvetleri ekipleri, OSIRIS-REx tarafından 2020’de toplanan Bennu asteroidi örneklerini içeren bir uzay kapsülünü başarıyla yeryüzüne indirdi.

Bu olağanüstü başarı, OSIRIS-REx uzay aracının Bennu asteroidine ulaşmak için tamamladığı 6,2 milyar kilometrelik yolculuğun ardından gerçekleşti. Uzay aracı, Dünya’nın yaklaşık 101.000 km üzerindeyken taşıdığı numuneleri serbest bıraktı. Kapsül, içinde 250 gram kaya parçacığı ve diğer materyaller bulundurarak bilim insanlarının Dünya’daki yaşamın kökenleri ve Güneş Sistemi’nin ilk günlerine dair önemli soruları yanıtlamaya yardımcı olabilecek verileri taşıyor.

NASA, kapsülün inişini canlı yayınla milyonlarca insanla paylaştı ve bu tarihi anı “Bilim için iniş! Tarihte ilk kez bu tür bir nesneden eve güzel şeyler getirdik. Artık hepimiz rahat bir nefes alıyoruz.” ifadeleriyle duyurdu.

Kapsül, 43,450 km/s hıza ulaşarak Dünya atmosferine giriş yaptığında ısı kalkanı 2,900 dereceye kadar yüksek sıcaklıklara maruz kaldı. Ancak iniş sorunsuz geçti ve kapsül, güvenli bir şekilde yeryüzüne indi. İlk incelemeler, kapsülün sağlam olduğunu ve iniş sırasında herhangi bir hasar almadığını gösterdi.

Şimdi, kapsül bir helikoptere bağlanacak ve ABD Ordusu’nun Dugway Deneme Alanı’nda özel bir odaya taşınacak. Burada açılacak olan kapsül içindeki Bennu asteroidi örneği, daha sonra farklı bilimsel kurumlara ve dünya uzay ajanslarına dağıtılacak. NASA, numunenin yüzde 70’ini tutacak ve uzun yıllar boyunca analiz edecek. Bu önemli veriler, Güneş Sistemi ve yaşamın kökenleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için kullanılacak.

OSIRIS-REx uzay aracının bu başarısı, uzay keşiflerinin ve bilimsel araştırmaların önemini bir kez daha vurguluyor ve gelecekteki keşiflere ilham kaynağı oluyor.

Samsung Arjantin’den sızan bilgilere göre yeni FE serisi cihazlar geliyor!

0

Samsung, Fan Edition (FE) temalı cihazlara verdiği önemi bir kez daha gösteriyor. Arjantin’de sızan bilgilere göre, Samsung’un bu yıl içinde FE serisine dört farklı cihaz eklemeyi planladığı ortaya çıktı. İlk üç cihaz kesin olarak bilinirken, diğer bir FE cihazının da yolda olduğu tahmin ediliyor. İşte sızdırılan bilgilere göre geliyor olan üç cihaz:

Samsung Galaxy S23 FE: teknoloji tutkunlarını heyecanlandıran yenilikler

Samsung’un Galaxy S serisi, her yıl teknoloji tutkunları tarafından büyük bir ilgiyle bekleniyor. Şimdi, bu serinin Fan Edition üyesi olan Samsung Galaxy S23 FE ile ilgili heyecan verici detaylar gün yüzüne çıkıyor. Cihazın özellikleri şu şekilde sıralanıyor:

  • 6,4 inç boyutunda Dinamik AMOLED ekran: Yüksek çözünürlük ve 120Hz yenileme hızı
  • İki farklı yonga seti seçeneği: Amerika Birleşik Devletleri’nde Snapdragon 8 Gen 1, diğer pazarlarda ise Exynos 2200.
  • Güçlü bir pil: 4.370mAh kapasite, 25W hızlı şarj desteği.
  • Kamera yetenekleri: Optik görüntü sabitleme (OIS) ile donatılmış 50 MP geniş açı kamera, 8 MP ultra geniş açı ve 12 MP telefoto sensör.

Samsung Galaxy Tab S9 FE: tablet deneyimini yeniden tanımlıyor

Samsung’un tablet serisi de bir yenilikle karşımıza çıkıyor. Galaxy Tab S9 FE, tablet kullanıcılarının beklentilerini karşılamaya aday özelliklere sahip:

  • 10.9 inç AMOLED ekran: Canlı renkler ve keskin görüntüler sunabilir.
  • Performans odaklı Exynos 1380 yonga seti.
  • RAM ve depolama seçenekleri: 8GB veya 12GB RAM ile 128GB veya 256GB depolama.
  • Fotoğrafçılar için: 13MP arka kamera.
  • Hızlı şarj özelliği: 45W şarj desteği.

Samsung Galaxy Buds FE: ses kalitesi ve konforun bir araya geldiği kulaklıklar

Ses tutkunları için tasarlanan Galaxy Buds FE, dikkat çekici özelliklere sahip:

  • 12mm sürücüler: Kaliteli ses deneyimi.
  • Üç mikrofon: Gelişmiş ses kalitesi ve arama performansı.
  • Aktif gürültü engelleme özelliği: Dışarıdaki gürültüyü bloke ederek daha derin bir müzik deneyimi.

Diğer bir FE cihazının da yakında tanıtılacağına dair söylentiler var ancak henüz resmi bir açıklama gelmedi. Samsung’un bu yeni FE serisi cihazlarıyla ilgili daha fazla detay ve resmi tanıtım tarihi merakla bekleniyor. Güncel bilgilere ve resmi duyurulara dair takipte kalın.

Huawei HarmonyOS 600 milyon kullanıcıya ulaştı

Huawei’nin işletim sistemi HarmonyOS, hızla büyüyen bir ekosistemin parçası olarak 600 milyon kullanıcıya ulaştı. Şirketin kurucusu ve CEO’su Ren Zhengfei, bu başarıyı açıklarken, ABD yaptırımlarının zorluklarına rağmen Huawei’nin geleceğine olan inancını vurguladı.

HarmonyOS, Çin’de akıllı telefonlar, tabletler ve endüstriyel ekipmanlar gibi bir dizi cihazda kullanılan çok çeşitli işletim sistemlerini içeriyor. Zhengfei’ye göre, bu çeşitlilik Huawei’nin teknoloji portföyünü genişletmesine ve farklı sektörlerde rekabetçi olmasına olanak tanıyor. Şu an itibarıyla, yaklaşık 30 farklı HarmonyOS işletim sistemi kullanılıyor ve bu ekosistemin toplam kullanıcı sayısı 600 milyonu aşıyor.

Huawei, HarmonyOS ve diğer ekosistem ürünlerinin geliştirilmesine devam etmek için büyük yatırımlar yapmaya kararlı. Özellikle sunucu tabanlı EulerOS gibi projelere odaklanarak, Huawei, endüstriyel partnerlerle işbirliği yaparak büyümeyi hedefliyor. Bu, şirketin sadece tüketici ürünleri değil, aynı zamanda kurumsal çözümlerle de ilgilendiğini gösteriyor.

ABD yaptırımlarına rağmen, Huawei’nin kurucusu Ren Zhengfei, Amerikalılarla işbirliği yapmaktan kaçınmayacaklarını ve Çin’in kendi insan kaynaklarına ve bilimsel potansiyeline yatırım yaparak rekabetçi bir ekosistem oluşturması gerektiğini belirtiyor. Bu, Huawei’nin teknoloji alanındaki liderliğini sürdürmek için önemli bir adım olarak görülüyor.

Sonuç olarak, Huawei’nin HarmonyOS ekosistemi büyümeye devam ediyor ve şirket, teknoloji ve inovasyon alanındaki liderliğini sürdürme konusundaki kararlılığını gösteriyor. ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya olmalarına rağmen, Huawei, kendi içinde güçlü bir ekosistem oluşturarak rekabeti sürdürmeye devam ediyor. Bu, Çin’in teknoloji sektöründe uluslararası bir oyuncu olarak daha da güçlenmesine yardımcı olabilir.

Akıllı telefon pazarında büyük değişim: Son 6 yılda 500 şirket pazardan çekildi!

0

Akıllı telefon pazarı, son altı yılda çarpıcı bir dönüşüm yaşadı ve bu değişikliklerin yarattığı etkiler, pazar araştırmaları firması Counterpoint’in son raporu ile daha net bir şekilde anlaşıldı. 2017 yılında, dünya genelinde 720 farklı akıllı telefon markasıyla rekabet eden pazar, 2023 itibarıyla bu sayıyı neredeyse üçte birine düşürerek sadece 250 marka ayakta kaldı.

Bu dikkat çekici değişimin ardında yatan faktörler oldukça çeşitli. Öncelikle, sürekli büyüyen bir kullanıcı tabanı ve teknolojideki hızlı gelişmeler, akıllı telefon talebini artırdı. Ayrıca, 4G’den 5G ağlarına geçiş, tüketicilerin daha yeni ve hızlı cihazlara yönelmesini teşvik etti.

Ancak, yerel üreticilerin pazardan çekilmesi de bu değişikliğin önemli bir parçasını oluşturdu. Özellikle Hindistan’da Micromax ve Bangladeş’te Symphony gibi yerel üreticiler, üretim kapasitelerini azaltarak ve mobil pazardan çekilerek bu dönüşüme ayak uydurmadılar.

Çinli şirketler ise bu değişiklikte büyük bir rol oynadılar. Büyük teknoloji devleri Apple, Samsung, Xiaomi ve diğerleri ile rekabet edemeyen daha küçük şirketler, sınırlı bilimsel araştırma ve üretim kapasiteleri nedeniyle geride kaldılar. Ayrıca, yerleşik markaların akıllı telefon ve tabletlerinin kalitesi her zaman istikrarlı ve yüksek düzeyde olduğu için, bu büyük şirketlerle rekabet etmek her geçen gün daha da zorlaştı.

Çin merkezli şirketler, tüketicilere rekabetçi fiyatlarla kaliteli akıllı telefonlar sunarak pazarın büyümesine önemli katkılarda bulundular. Ancak, bileşen kıtlığı ve uluslararası mali zorluklar gibi faktörler, birçok küçük şirketi COVID-19 salgını sırasında bile hayatta kalmaktan alıkoydu ve bu nedenle bu şirketler zaman içinde pazardan çekilmek zorunda kaldılar.

Sonuç olarak, akıllı telefon pazarı son altı yılda büyük bir değişim yaşadı ve bu değişiklikte yerel üreticilerin geri çekilmesi ve Çinli şirketlerin etkisi büyük bir rol oynadı. Bu değişim, akıllı telefon pazarının geleceği konusunda büyük bir belirsizlik yaratıyor ve pazarın nasıl evrileceği merak konusu olarak önümüzde duruyor.

Apple AI şefi, Google duruşmasında yeni safari aramasını gündeme getirdi

Apple’ın yapay zeka şefi John Giannandrea, Google ile Adalet Bakanlığı tarafından yürütülen rekabet davası sırasında verdiği ifade sırasında iOS 17’de Safari tarayıcısına eklenen sessiz bir özelliğe dikkat çekti. Bu özellik, kullanıcılara Özel Tarama sırasında farklı bir varsayılan arama motoru seçme yetkisi veriyor.

Safari tarayıcısının iOS 17 sürümünde sunulan bu özellik, Ayarlar uygulamasının Safari ve Arama alt başlıkları altında bulunuyor. Kullanıcılar, bu özellik sayesinde normal tarama için varsayılan arama motorunu seçebilirlerken, aynı zamanda Özel Tarama modunda kullanacakları arama motorunu da belirliyebiliyorlar. Bu, kullanıcıların tek bir dokunuşla arama motorları arasında geçiş yapmalarını kolaylaştırırken, aynı zamanda daha fazla gizlilik sağlama seçeneği sunar. Örneğin, kullanıcılar Google yerine daha fazla gizlilik sunan bir arama motoru olan DuckDuckGo’yu tercih edebilirler.

Bu dava, Google ve Apple arasındaki rekabetle ilgili önemli konuları ele alıyor. Google’ın iPhone’da varsayılan arama sağlayıcısı olarak kalabilmesi için Apple’a ödemeler yaptığı gibi konular, rekabetin sağlıklı işlemesine yönelik endişelere neden olmuştu. iOS 17’deki değişiklikler, kullanıcılara hangi arama motorunun Özel Tarama modunda kullanılacağını seçme konusunda daha fazla kontrol sağlıyor. Davanın on hafta sürmesi bekleniyor ve Apple yöneticileri, tanık olarak ifade vermeye çağrılacaklar

Google’a yönelik iddialar, rekabeti engelleyici veya rekabeti bozucu faaliyetlerle ilgili olabilir ve bu dava, bu tür iddiaları araştırmak ve ele almak için yürütülen bir sürecin bir parçası olarak devam ediyor gibi görünüyor. Rekabet, teknoloji sektöründe önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor ve bu dava, sektördeki büyük oyuncular arasındaki rekabetin nasıl etkili bir şekilde denetlenebileceğini tartışmaya açıyor.

iPhone 15’e USB-C ile yüksek hızlı ethernet desteği geldi

0

Apple’ın son iPhone serisi, iPhone 15, USB-C Ethernet adaptörlerini destekleyerek kullanıcılara yüksek hızlı, güvenilir bir internet deneyimi sunuyor. Bu özellik, Wi-Fi bağlantılarının yetmediği anlarda mükemmel bir alternatif sunuyor.

iPhone 15’in USB-C portu, Ethernet adaptörleri ile uyumlu hale getirilmiş durumda ve bu da kablolu internet bağlantısının kapılarını aralıyor. Bu özellik, özellikle hızlı indirme hızlarına ihtiyaç duyan kullanıcılar için büyük bir avantaj sağlıyor.

Apple’ın resmi destek sayfasında da belirtildiği gibi, iPhone 15 USB-C portu üzerinden Ethernet kablosuna bağlandığında Ayarlar uygulamasında IP adresi gibi çeşitli yapılandırma seçeneklerini içeren gizli bir Ethernet menüsü açılıyor. Bu menü sayesinde kullanıcılar, Ethernet bağlantılarını özelleştirebilir ve hız testleri yapabilirler. Yapılan testler sonucunda, Ethernet bağlantısı üzerinden en yüksek 932 Mbps hıza ulaşıldı.

Daha önceki iPhone modelleri de adaptörler aracılığıyla Ethernet’i destekliyordu, ancak iPhone 15 Pro modelleri USB 3 desteği sayesinde daha yüksek hızlara erişme imkanı sunuyor. Bununla birlikte, dikkate değer bir detay, en üst seviye ve pahalı iPhone 15 Pro Max modelinin kutusundan USB 3 destekli kablo çıkmıyor; bu kabloyu ayrıca satın almak gerekiyor.

Kısacası, iPhone 15’in USB-C Ethernet desteği, kullanıcıların hız ve güvenilirlik konularında daha yüksek beklentilere cevap veren bir cihaza sahip oldukları anlamına geliyor. Bu özellik, mobil cihazlarla bağlantı konusunda yeni bir çığır açabilir ve kullanıcı deneyimini daha da iyileştirebilir.

Intel Core i9-14900KF: PassMark’ta rekor kırdı!

0

Intel’in yeni amiral gemisi işlemcisi Intel Core i9-14900KF, lansman öncesinde rekor bir başarıya imza attı. Gelecekt Intel Raptor Lake Refresh işlemciler için heyecan dorukta, çünkü bu işlemci, PassMark platformunda dikkat çekici bir performans sergileyerek gündeme oturdu.

Raptor Lake Refresh işlemcilerin getirdiği önemli güncellemeler arasında daha fazla çekirdek, yüksek saat hızları ve hızlı DDR5 bellek (potansiyel olarak 6400 MT/sn) desteği yer alıyor. Bu yeni işlemciler, Intel 7 işlem düğümünü koruyacak ve mevcut LGA 1700/1800 anakartlarla uyumlu olacak.

Intel Core i9-14900KF, 6GHz saat hızı ve 24 çekirdekli bir donanım ile geliyor. PassMark platformunda elde ettiği 4.939 puanlık rekor skoruyla, Eylül ayının en güçlü işlemcisi oldu. Bu başarı, mevcut amiral gemisi Intel Core i9-13900KS ve 13900K modellerini geride bırakarak dikkat çekiyor. İlginç bir not olarak, i9-13900KS’nin 6,0 GHz saat hızına sahip olduğunu ve i9-14900KF’nin DDR5-5600 bellek ile test edildiğini belirtmekte fayda var.

Ancak, çok çekirdekli performans açısından i9-14900KF, i9-13900K ile hemen hemen aynı seviyede performans sergiliyor, sadece çok küçük bir farkla ayrılıyor. Bu sonuçların, erken mühendislik örneklerine dayandığını unutmayalım. İşlemcinin gerçek potansiyelini tam olarak görmek için nihai sonuçları beklemek gerekebilir.

Intel Core i9-14900K ve KF dahil olmak üzere Raptor Lake Refresh işlemcileri, 17 Ekim tarihindeki bir Intel etkinliğinde resmi olarak tanıtılacak. Bu lansman, 125W kilitsiz Core-K serisi işlemci modellerini içerecek. 65W K olmayan modellerin tanıtımı ise önümüzdeki Ocak ayına planlanıyor. Bu yeni işlemcilerin performansını ve yeteneklerini görmek için sabırsızlıkla bekliyoruz.

ST SpaceMobile, uzaydan ilk 5G telefon görüşmesini yaptı!

Teksas merkezli AST SpaceMobile, telekomünikasyon alanında önemli bir dönüm noktasına imza attı. Şirket, 8 Eylül 2023 tarihinde uzay tabanlı 5G bağlantı teknolojisi kullanarak gerçekleştirilen ilk telefon görüşmesini duyurarak sektörde benzeri görülmemiş bir başarıya imza attı. Bu gelişme, iletişim dünyasını kökten değiştirmenin yanı sıra küresel bağlantıyı daha da yakınlaştırma potansiyeline sahip.

AST SpaceMobile’ın başarılı denemesi, modifiye edilmemiş bir Samsung Galaxy S22 kullanılarak gerçekleştirildi. Özel bir Galaxy S22 telefonu, Hawaii’den İspanya, Madrid’deki bir Vodafone hattına sesli arama yaparak tarihi bir anı kaydetti. AST SpaceMobile, daha önce bu yılın başlarında akıllı telefonlara 4G sinyalleri göndererek uydusunu başarıyla test etmişti.

Bu olağanüstü başarının öne çıkan yönü, telefon görüşmesinin kablosuz cekim gücü olmayan bir bölgeden yapılması. Uzay tabanlı ağlar, dünya genelinde tam kapsama sağlama potansiyeli taşıyor. Başarının arkasında, alçak Dünya yörüngesine yerleştirilmiş en büyük ticari iletişim dizisi olan BlueWalker 3 bulunmaktadır.

AST SpaceMobile, daha önce dünyanın ilk uzay tabanlı sesli aramalarını tipik, değiştirilmemiş akıllı telefonlar kullanarak gerçekleştirmişti. Şirket, hızlı bir şekilde ilerleyerek geçtiğimiz aylarda 14 Mbps‘ye ulaşarak bir rekor kırmıştı. Şirketin test programı, sadece temel sesli aramaları ve metin mesajlaşmasını değil, aynı zamanda standart mobil cihazlarda internet gezinme, dosya indirme, mesajlaşma uygulamaları ve video akışını kolaylaştıran 5G bağlantılarını içeriyor.

AST SpaceMobile’ın Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Abel Avellan, bu önemli teknolojik ilerlemeyi şu sözlerle kutladı: “Bir kez daha, bilgiye erişimde paradigma değişikliğini temsil eden bir adım attık. BlueWalker 3’ün lansmanından bu yana, tüm büyük üreticilerin ürünleriyle tam uyumluluk sağlayarak 2G, 4G LTE ve şimdi de 5G desteği elde ettik.” Bu arada, AST SpaceMobile’ın sektör liderleri AT&T ve Nokia ile yürüttüğü işbirliklerini de belirtmek önemlidir. dedi

OSIRIS-REx Dünya’ya dönüyor! Canlı yayında izleyin!

NASA, uzay keşiflerinin önemli bir kilometre taşını daha gerçekleştirmeye hazırlanıyor. OSIRIS-REx uzay aracı, yedi yıllık bir görevin ardından Bennu asteroidinden örnekler topladıktan sonra Dünya atmosferine bir kapsül bırakacak. Bu tarihi görev, bilim dünyası için büyük bir heyecan yaratıyor.

Bennu asteroidi gibi asteroitler, güneş sistemimizin oluşumuna dair önemli izleri taşıyan ve yaşamın nasıl başladığını anlamamıza yardımcı olan araştırmalarda kritik bir rol oynuyor. Bu asteroit örnekleri, bilim insanlarına gezegenimizin evrimi ve yaşamın kökeni hakkında derinlemesine bilgi sunacak.

Ayrıca, bu tarihi görev, Dünya’yı potansiyel olarak tehlikeye atabilecek asteroitler hakkında daha fazla bilgi sağlama potansiyeli taşıyor. Bu bilgiler, gelecekte olası çarpışma tehlikelerine karşı daha iyi hazırlık yapmamıza yardımcı olabilir.

NASA, bu heyecan verici inişi canlı olarak izlemeniz için kapılarını açıyor. İşte bu tarihi anı canlı olarak izlemeniz için bazı yollar:

1. NASA’nın resmi web sitesi: NASA’nın resmi web sitesi olan https://www.nasa.gov/nasalive adresini ziyaret ederek canlı yayını takip edebilirsiniz.

2. NASA TV YouTube kanalı: NASA TV’nin resmi YouTube kanalı olan NASA TV YouTube Kanalı üzerinden de canlı yayını izleyebilirsiniz.

NASA’nın canlı yayını, 24 Eylül 2023 Pazar günü Türkiye saati ile saat 17:00’de başlayacak ve kapsülün Utah çölüne inişi yaklaşık olarak saat 17:55 civarında gerçekleşecek.

Bu tarihi anı canlı olarak izleyerek, uzay keşiflerinin sınırlarını bir kez daha zorlayan bu görevi yakından takip edebilirsiniz. NASA’nın bu heyecan verici görevi, insanlığın uzaydaki sıradışı başarılarına bir yenisini ekliyor.

Google ve Cloudflare’den manga korsanlığı davası için veri talebi

Manga korsanlığıyla mücadele devam ediyor ve bu sefer yayıncılar, eski büyük korsan site Mangamura’nın işletmecisine karşı milyonlarca dolarlık zararlarını telafi etmek için Google ve Cloudflare‘den yardım istiyor. Japonya’da açılan dava kapsamında, yayıncılar mahkeme celbiyle bu teknoloji şirketlerinden Mangamura’nın trafik istatistikleri ve diğer kişisel verilerini talep etti.

Manga korsanlığı, diğer dijital içerik kategorilerinde büyüme dururken özellikle popüler hale geldi. Ancak Japonya, korsan faaliyetlere karşı sıkı bir tutum benimsediğini açıkça belirtti.

Bu mücadele, özellikle 13DL gibi büyük korsan sitelerin kapatılmasıyla birçok başarı elde etti. Ancak en büyük darbeyi Mangamura’nın kapanması vurdu. Mangamura, Japonya merkezli korsanla mücadele grubu CODA’ya göre, yerel manga endüstrisine 2 milyar doların üzerinde zarar verdi.

Mangamura’nın işletmecisi Romi Hoshino tutuklandı ve cezai bir kovuşturmada suçunu kabul etti. 2021’de mahkeme Hoshino’yu üç yıl hapis ve 650.000 doların üzerinde para cezasına mahkum etti.

Ancak yayıncılar hala zararlarını telafi etmek istiyorlar. Kodakawa, Shogakukan ve Shueisha gibi manga yayıncıları geçen yıl eski Mangamura işletmecisine karşı bir hukuk davası açtılar ve 1,9 milyar yen (yaklaşık 13 milyon ABD doları) tazminat talep ettiler.

Bu iddiaları desteklemek ve tazminat talebini güçlendirmek için yayıncılar Mangamura’nın trafik istatistiklerini doğrulamaya çalışıyorlar. Ayrıca, Hoshino’nun kişisel katılımına dair daha fazla kanıt arıyorlar. Bu nedenle Google ve Cloudflare’den bu bilgilere erişim sağlamaları istendi.

Yargıç Sallie Kim, bu bilgilere erişmenin davaya önemli katkılar sağlayabileceğini düşünerek mahkeme celbini onayladı. Google ve Cloudflare ise henüz bu talebe yanıt vermedi.

Japonya’daki dava sadece Mangamura’nın işletmecisini hedefliyor olsa da, bu tür yasal işlemlerin diğer korsan site operatörlerini de etkileyebileceği umuluyor. Shueisha’nın halkla ilişkiler müdürü Atsushi Ito, “Davanın dünyanın dört bir yanına ulaşacağını ve onları korsan faaliyetlerden caydıracağını umuyoruz,” dedi.

Razer ve Dolce&Gabbana işbirliğiyle özel koleksiyon tanıtıldı

0

Razer ve Dolce&Gabbana, teknoloji ve moda dünyalarının güçlü temsilcileri olarak, bu işbirliğiyle benzersiz bir ürün koleksiyonu yaratma yolunda ilerliyorlar. Koleksiyonun tasarımında oyun dünyasının enerjisi ve tutkusu, Dolce&Gabbana’nın lüks estetiğiyle buluşuyor.

Razer, oyun koltuğu konusundaki uzmanlığını bu koleksiyon için özel olarak tasarlanmış bir versiyon olan Razer Enki Pro ile sunuyor. Bu koltuk, oyuncuların rahatlığı ve performansı için optimize edilmiş bir deneyim sunmayı hedefliyor. Aynı zamanda Razer Barracuda kulaklıkların 24 ayar altınla kaplanmış 50 mm hoparlörlü premium bir versiyonu da koleksiyonun önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu kulaklıklar, üstün ses kalitesi ve lüks bir tasarımın birleşimini sunuyor.

Koleksiyon ayrıca özel olarak tasarlanmış kıyafetlerle tamamlanıyor. Bu kıyafetler, oyuncu tarzını yansıtan özel detaylarla ve Dolce&Gabbana’nın zarif dokunuşlarıyla dikkat çekiyor. Hem oyun dünyasının tutkunları hem de moda severler için bu koleksiyon, tarz ve teknolojinin muhteşem bir birleşim.

Ancak, bu özel koleksiyonun dünya genelinde sadece 1.337 parça ile sınırlı bir sayıda üretileceğini belirtmekte fayda var. Bu nedenle, bu benzersiz ürünlere sahip olmak isteyenler için büyük bir talep olması muhtemel. Satışlar, 2023’ün dördüncü çeyreğinde başlayacak, ancak fiyatlar hala açıklanmış değil. Ancak, bu kadar özel ve lüks tasarım ürünlerin yüksek fiyat etiketleriyle gelecektir.

Razer ve Dolce&Gabbana işbirliği, farklı dünyaları bir araya getirerek teknoloji ve modanın sınırlarını zorluyor. Bu koleksiyon, her iki markanın hayranları için unutulmaz bir deneyim sunmayı amaçlıyor ve oyun dünyası ile modanın buluştuğu benzersiz bir an.

Tesla, Dojo D1 çip siparişlerini artırıyor

Tesla, Tayvanlı yarı iletken üreticisi TSMC ile işbirliğini güçlendirmeye devam ediyor. Taiwan’s Economic Daily tarafından yayınlanan bir rapora göre, Tesla, kendi sürücü yardım sistemlerini ve otonom sürüş yapay zeka modellerini eğitmek için kullanmayı amaçladığı Dojo D1 süper bilgisayar çipi için siparişlerini ikiye katlayacak. Bu hamle, Tesla’nın yapay zeka hesaplama gücünü artırarak otonom sürüş ve diğer ileri sürüş teknolojilerini hızlandırmayı hedefliyor.

Tesla’nın Dojo D1 süper bilgisayar çipi, sürücü yardım sistemlerinin ve otonom sürüş yapay zeka modellerinin eğitiminde kullanılmak üzere özel olarak tasarlanmış bir uygulamaya özel entegre devre (ASIC) olarak biliniyor . Ancak bu çip, robot taksiler ve benzeri hizmetlerde de geniş bir kullanım potansiyeline sahip. Rapor, Tesla’nın önümüzdeki yıl TSMC ile Dojo D1 ASIC siparişini ikiye katlayarak 10.000 adet çıkaracak. Ayrıca, siparişlerin 2025 yılına kadar artmaya devam etmesi bekleniyor.

Dojo D1 çipinin iddia edilen teknik özellikleri arasında 50 milyar transistör içermesi ve FP16/CFP8 hassasiyetinde 362 TeraFLOPs veya tek hassasiyetli FP32 görevlerinde yaklaşık 22,6 TeraFLOPs kapasitesi bulunuyor.

Ne Tesla ne de TSMC, Dojo D1 çip sipariş artışı hakkında resmi açıklamada bulunmadılar ve bu konuda sessiz kalmayı tercih ediyorlar.

Morgan Stanley analistleri, Tesla’nın yapay zeka hesaplama gücünü sadece otomotiv alanında değil, aynı zamanda yeni pazarlarda da kullanmaya başlayabileceğini ve Dojo süper bilgisayarının işletmeler için fayda sağlayabileceğini öngörüyorlar.

İngiltere’deki yapay zeka zirvesine AB üst düzey katılım sağlayabilir

İngiltere Ticaret Bakanlığı ve Başbakanlık Ofisi 1 – 2 Kasım tarihlerinde Londra’da üst düzey katılımla Yapay Zeka Güvenliği Zirvesi düzenlemeye hazırlanıyor. Zirveye kimlerin katılacağı, oturumlar ve konuşmacı listeleri henüz açıklanmamış durumda. Ancak Avrupa Komisyonu’nun resmi olarak bu etkinliğe davet edildiği bildiriliyor. Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Vera Jourova’nın zirveye katılıp katılmayacağı ise henüz net değil.

Yapay zeka uygulamaları son dönemin en popüler konularından birisini oluşturuyor. Bir yandan firmalar birbiri ardına çeşitli yeni araçlar ve hizmetler duyururken, bir yandan da teknoloji devleri bu yeni araç, uygulama ve hizmetleri kendi ürünlerine entegre etmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Rekabetin hayli yüksek olduğu bu ortamda, ülke yönetimleri de boş durmuyor ve bir yandan yapay zeka için bir cazibe merkezi haline gelmeye çalışırken bir yandan da mevcut AI uygulamaları için (özellikle güvenlik bağlamında) bir çerçeve oluşturmaya gayret ediyorlar. Londra’da düzenlenecek etkinlikte tartışılmak üzere 5 ana hedef belirlenmiş durumda.   

  • Öncü yapay zekanın (mevcut uygulama ve araçlar) yarattığı riskler ve eylem ihtiyacı konusunda ortak bir anlayış geliştirmek
  • Ulusal ve uluslararası çerçevelerin en iyi nasıl destekleneceği de dahil olmak üzere, öncü yapay zeka güvenliği konusunda uluslararası işbirliği için bir süreç ortaya koymak
  • Öncü yapay zeka güvenliğini artırmak için kuruluşların alması gereken uygun önlemleri önermek
  • Model yeteneklerinin değerlendirilmesi ve yönetişimi desteklemek için yeni standartların geliştirilmesi de dahil olmak üzere, yapay zeka güvenlik araştırmalarında potansiyel işbirliği alanlarının belirlenmesi
  • Yapay zekanın güvenli bir şekilde geliştirilmesinin, yapay zekanın küresel bağlamda pozitif bir etki yaratabilmek için kullanılmasını nasıl sağlayacağını göstermek

Söz konusu etkinliğin konuşmacı ve katılımcı listeleri gizli tutulsa da aralarında ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in de bulunduğu bir dizi dünya liderinin zirveye katılması bekleniyor. Çin’in de davet edilen ülkeler arasında. Bu alanda daha sert bir yasal düzenleme hazırlığı içinde olan Avrupa Komisyonu da en üst düzeyde davet aldı ama katılım durumu henüz belli değil.

E-ticarette lüks tüketim yükseliyor

E-ticaret üzerinden lüks tüketimde 2022-2022 ve 2023’ü kıyasladığımızda adetsel anlamda bir büyüme olduğunu ifade eden TOBB E-ticaret Meclis Üyesi, Ticimax Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli, “Yıl sonuna kadar en az yüzde 15 adetsel büyüme bekliyoruz. Lüks tüketim alışkanlıklarında bir genişleme var diyebiliriz” dedi.

E-ticaret üzerinden lüks tüketimde 2022-2022 ve 2023’ü kıyasladığımızda adetsel anlamda bir büyüme olduğunu ifade eden TOBB E-ticaret Meclis Üyesi, Ticimax Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli şunları söyledi:

Ticimax Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli

“Örneğin lüks tekstil giyim kategorisinde 2021 yılında ciro rakamı (Yaklaşık 15 bin e-ticaret sitesinin verilerine göre) 1.743.274.549 TL iken, bu rakam 2022’de 3.685.195.334 TL’ye yükselmiş. 2023’ün ilk 8 ayında ise 4.835.219.070 TL olarak gerçekleşmiş. Yıl sonuna kadar bu rakamın en az 7 milyar TL’ye ulaşarak geçen yılın iki katına yükselmesini bekliyoruz. Lüks tüketim yıllık ortalama sepet tutarları kategorisinde örneğin saat-aksesuar segmentine baktığımızda, 2021 yılı rakamı 9.983 TL, 2022 yılı rakamı 28.318 TL olarak gerçekleşmiş. 2023 ilk 8 ayının ortalama sepet tutarı ise 34.334 TL.

Bu rakamın yıl sonuna kadar Black Friday, Cyber Monday ve yılbaşı alışverişleri gibi özel alışveriş festivallerinin de olduğunu göz önünde bulundurursak, en az 60 bin TL’ye ulaşarak geçen yılı ikiye katlayacağını düşünüyoruz. Mücevheratta 2021 yılı yıllık ortalama sepet tutarı 3.549 TL, 2022 yılı yıllık ortalama sepet tutarı 7.121 TL. 2023 ilk 8 ayında ise bu tutar 16.634 TL’ye ulaşmış. Yıl sonuna kadar geçtiğimiz yılın en az 3 katı kadar bir büyümeye ulaşacağını düşünüyorum. Lüks modada 2021 yıllık ortalama sepet tutarı 616 TL, 2022’de bu rakam 1.221 TL’ye ulaşmış. 2023 ilk 8 ayında ise 2.364 TL’ye yükselmiş. Yıl sonuna kadar bu kategorinin de geçtiğimiz yılı en az üçe katlayacağı görülüyor.”

En çok sipariş alan sektörler

Lüks kategoride en çok sipariş alan sektörler sıralaması en yüksekten en düşüğe şöyle; tekstil giyim, kozmetik güzellik, hediyelik ve aksesuar, iç giyim, takı ve mücevherat, motorlu taşılar ve otomotiv yedek parça, hobi, ev bahçe mobilyaları, oyun, beyaz eşya, bilgisayar. Lüks markalar özelinde yıllık ortalama sepet tutarı en fazla olan kategoriler ise şu şekilde sıralanıyor; Saat ve aksesuar, bilgisayar, mücevherat, mobilya dekorasyon, lüks moda ve iç giyim.

Yüzde 15 adetsel büyüme bekleniyor

Verileri değerlendiren TOBB E-ticaret Meclis Üyesi, Ticimax Kurucu CEO’su Cenk Çiğdemli şunları aktardı: “Veriler bize gösteriyor ki; lüks tüketimde enflasyon farkını çıkardığımızda, yıl sonunda adetsel anlamda büyüme, lüks tüketim alışkanlıklarında ise bir genişleme görmüş olacağız. Fiyatlar, maliyetler ve enflasyon yukarı yönlü ilerlerken lüks tüketimin cirosu bir önceki yılı şimdiden yakalamış durumda. E-ticaret’in en hareketli olduğu dönemlere girmek üzereyiz. Black Friday, Cyber Monday ve yılbaşı alışverişleri gibi özel kampanya ve alışveriş festivallerinin olduğunu göz önünde bulundurursak, adetlerin yıl sonuna kadar (tüm kategorilerin ortalamasında) geçen yılın yüzde 15 oranında üstüne çıkmasını bekliyoruz. En az yüzde 15 adetsel büyüme bekliyoruz. Bu da enflasyondan bağımsız olarak e-ticaret üzerinden gerçekleşen lüks tüketimdeki büyüme oranını göstermektedir.”