Geçtiğimiz şubat ayında Türkiye Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler ve Türkiye Başkonsolosluğu nezdindeki daimi misyonuna ev sahipliği yapan gökdelen New York Türk Evi’nde ofis açtı. Bugün ise dünya çapında yaptığı Türkiye için yatırım daveti ile gündem oldu.
New York çapında dijital ekranlardan Türkiye’ye yatırım daveti!
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi New York’un Times Square olarak bilinen meşhur meydanında bulunan devasa ekranlar aracılığıyla tüm dünyaya çağrıda bulundu ve Türkiye için yatırım daveti yaptı. 18 Eylül’de başlayan bu çalışma, yarın akşama kadar devam edecek.
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi konuyu şu sözlerle açıklıyor:“Dünyanın içinden geçtiği tüm belirsizlikler, kırılganlıklar, dalgalanmalar, ve istikrarsızlıklara rağmen Türkiye büyümeye devam ediyor; bölgesel güç odağı ve küresel diplomasinin/ticaretin oyun kurucu önemli bir aktörü olmayı sürdürüyor.
Dayanıklı ve hızlı büyüyen ekonomisiyle Türkiye, sürdürülebilir uluslararası doğrudan yatırımlar (UDY) çekmek için yatırımcı dostu politikalar ve geniş yetenek havuzunun yanı sıra Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesiştiği noktada küresel pazarlara erişim sunuyor.”
Türkiye;
Güçlü, dayanıklı ve hızlı büyüyen bir ekonomiye sahip.
Yatırım süreçlerini kolaylaştırıcı reformları kararlılıkla hayata geçiriyor.
Derin, yetenekli ve rekabetçi bir yetenek havuzu sunuyor.
Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesiştiği noktadaki stratejik konumuyla küresel pazarlara erişim sağlıyor.
Ekonomi:
Satın alma gücü paritesine (SGP) göre dünyanın en büyük 11. ekonomisi.
Son 20 yılda ortalama %5,4 oranında büyüme sergiledi.
G20 ülkeleri arasında Çin ve Hindistan’ın ardından dünyanın en hızlı büyüyen 3. ekonomisi.
Pandemi ve küresel ekonomik şoklara rağmen V-tipi toparlanmayla dayanıklılığını kanıtladı.
Son 20 yılda güçlü bir sürdürülebilir kalkınma modeli ortaya koydu.
Dış Ticaret:
2002 yılında 36 milyar ABD doları olan ihracat, 2022 yılında 255 milyar ABD doları oldu.
Küresel ihracattan alınan pay %1’in üzerine çıktı.
İhracat tutarı 1 milyar ABD doları ve üzerinde olan ürünlerin sayısı 2002 yılında 9 iken 2022 yılında 53’e ulaştı.
Yatırım:
Uluslararası doğrudan yatırım (UDY) girişi, 1980-2002 yılları arasında 15 milyar ABD doları seviyesinde yer alırken, bu rakam 2003-2023 yılları arasında 256 milyar ABD dolarını aştı.
Küresel UDY’den alınan pay 2002 yılına dek %0,2 iken günümüzde %1’in üzerine çıktı.
Uluslararası sermayeli şirketlerin sayısı son 20 yılda on kattan fazla artış göstererek 6.000’den 80.000’e ulaştı.
Son 20 yılda Türkiye’ye gelen UDY’nin coğrafi dağılımı incelendiğinde, Avrupa %70’lik payla başı çekerken, onu %15 ile Asya, %8 ile Amerika ve %7 ile Körfez ülkeleri takip ediyor.
UDY’nin sektörel dağılımında ise finansal hizmetler ve bankacılık en fazla UDY çeken sektörler olurken, onu imalat sanayi, enerji, toptan ve perakende ticaret ve bilgi-iletişim teknolojileri izliyor.
UDY akışlarında, Türkiye’nin barındırdığı potansiyele güvenip ülkenin bölgesel üretim, mühendislik, Ar-Ge, lojistik ve yönetim merkezi konumunu pekiştiren uluslararası yatırımcıların katkıları kilit rol oynuyor.
Türkiye’yi coğrafi komşularından ayrıştırarak uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye yönelmelerinde rol oynayan değer önerilerine bakıldığında genç, nitelikli, rekabetçi, teknolojiyi yakından takip eden ve girişimci iş kültürüne sahip yetenek havuzu öne çıkıyor.
Yatırım Ofisi’nin amacı:
Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki konumunu sağlamlaştırarak ileriye taşıyacak, katmadeğerli ve teknoloji odaklı yatırımları çekmek.
E-mobilite, yaşam bilimleri, enerji depolama, kimya, BİT, makine, ileri üretim, savunma-havacılık ve tarım desteklenen öncelikli sektörler arasında yer alıyor.
Araştırmacılar, kurbanların yazılımı resmi web sitesinden indirdiklerinde enfekte olduklarını keşfetti ve bunun olası bir tedarik zinciri saldırısı olduğunu ortaya koydu. Kampanyada kullanılan kötü amaçlı yazılımın varyantları ilk olarak 2013 yılında tespit edilmişti. Saldırıdan etkilenenler Brezilya, Çin, Suudi Arabistan ve Rusya dahil olmak üzere geniş bir coğrafyaya yayılmış durumda.
Kaspersky güvenlik uzmanları, siber saldırganların popüler bir ücretsiz yazılımın virüslü sürümünü kullanarak kurbanların cihazlarına bir tür Truva atı olan arka kapı yerleştirdiği, Linux sistemlerini hedef alan yeni bir kötü amaçlı kampanyayı ortaya çıkardı. Free Download Manager ile yayılan bu saldırı biçiminde, cihaza virüs bulaştıktan sonra saldırganlar hedefin sistemle ilgili ayrıntılarını, tarama geçmişini, kayıtlı parolalarını, kripto para cüzdanı dosyalarını, hatta Amazon Web Services veya Google Cloud gibi bulut hizmetlerinin kimlik bilgilerini ele geçirebiliyor. Kaspersky telemetrisine göre kampanyanın kurbanları arasında Brezilya, Çin, Suudi Arabistan ve Rusya dahil olmak üzere dünyanın her yerinden şirketler yer alıyor.
Kaspersky uzmanları bunun bir tedarik zinciri saldırısı olma ihtimalinin yüksek olduğuna inanıyor. Şirketin uzmanları, Linux bilgisayarlar için YouTube’daki Free Download Manager kurulum kılavuzlarını araştırırken, video içerik oluşturucularının yanlışlıkla ilk bulaşma sürecini sergilediği örnekler buldu. Buna göre resmi web sitesindeki indirme düğmesine tıklandığında Free Download Manager’ın kötü amaçlı bir sürümü indiriliyordu. Buna karşılık, başka bir videoda yazılımın yasal bir sürümü indiriliyordu. Bu durum, kötü amaçlı yazılımın geliştiricilerinin kötü amaçlı dosya yönlendirmesini bir dereceye kadar potansiyel kurbanın dijital ayak izine dayalı olarak görünecek şekilde senaryolaştırmış olabileceğini akla getiriyor. Sonuç olarak bazı kullanıcılar kötü niyetli paketle karşılaşırken, diğerleri temiz pakete yönlendiriliyor.
Kaspersky’nin bulgularına göre, kampanya 2020’den 2022’ye kadar en az üç yıl sürdü. Kötü amaçlı paket, 2020’de yayımlanan Free Download Manager sürümüyle yükleniyordu. Dahası, bu zaman dilimi boyunca StackOverflow ve Reddit gibi web sitelerinde virüslü yazılım dağıtımının neden olduğu sorunlar hakkında tartışmalar yapıldı. Ancak kullanıcılar bu sorunların kötü niyetli faaliyetlerden kaynaklandığının farkında değildi.
Bir Reddit kullanıcısı, Free Download Manager’ı kötü amaçlı yazılım içerdiği ortaya çıkan komut dosyasını çalıştırmadan yükleyip yükleyemeyeceğini merak ediyor.
Kaspersky GReAT güvenlik uzmanı Georgy Kucherin, şunları söyledi: “Analiz edilen arka kapının varyantları 2013’ten beri Linux için Kaspersky çözümleri tarafından tespit edilebiliyor. Ancak, Linux’un kötü amaçlı yazılımlara karşı bağışıklığı olduğuna dair yaygın bir yanlış kanı var ve bu da bu sistemlerin çoğunu yeterli siber güvenlik korumasından yoksun bırakıyor. Bu koruma eksikliği, bu sistemleri siber suçlular için cazip hedefler haline getiriyor. Esasen Free Download Manager vakası, Linux sisteminde devam eden bir siber saldırıyı çıplak gözle tespit etmenin zorluğunu vurgulayan bir örnek. Bu nedenle hem masaüstü bilgisayarlar hem de sunucular dahil olmak üzere Linux tabanlı bilgisayarların güvenilir ve etkili güvenlik önlemleri alması çok önemli.”
Kampanyanın teknik analizine Securelist yazısında yer verildi.
Kaspersky, Linux ve diğer genel tehdit türlerinden kaçınmak için aşağıdaki güvenlik önlemlerinin uygulanmasını öneriyor:
Bilinen ve bilinmeyen tehditlere karşı etkili koruma için davranış tabanlı algılama ve anomali kontrolü özellikleriyle donatılmış Kaspersky Endpoint Security for Business gibi kanıtlanmış bir uç nokta güvenlik çözümü kullanın.
Kaspersky Embedded Systems Security ürününü tercih edin. Bu uyarlanabilir, çok katmanlı çözüm, gömülü Linux tabanlı sistemler, cihazlar ve senaryolar için sıklıkla geçerli olan titiz düzenleyici standartlara uygun, optimize edilmiş güvenlik sağlar
Çalınan kimlik bilgileri dark web’de satışa çıkarılabileceğinden, bu gibi kaynakları izlemek ve ilgili tehditleri anında tespit etmek için Kaspersky Digital Footprint Intelligence hizmetini kullanın
18 eyalet başsavcısından oluşan bir grup Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Montana’nın Çin’e ait kısa video uygulaması TikTok’u yasaklama çabalarını desteklediklerini ve bir ABD yargıcının 1 Ocak yürürlüğe girme tarihinden önce yasal zorlukları reddetmeye çağırdığını söyledi.
Virginia liderliğindeki ve Georgia, Alaska, Utah, Indiana, Nebraska, Indiana, Iowa, Kentucky ve Güney Dakota dahil olmak üzere eyalet başsavcıları, platform ve kullanıcıların davalarının reddedilmesi gerektiğini söyledi “Çünkü TikTok, bireyleri Çin Komünist Partisi tarafından kolayca erişilebilen hassas kişisel bilgileri paylaşmaya teşvik eden aldatıcı iş uygulamalarına kasıtlı olarak katılıyor ve TikTok’un platformu Montana’daki çocuklara zarar veriyor.”
Çinli ByteDance’a ait olan platform, Mayıs ayında, şirketin ve kullanıcıların Birinci Değişiklik serbest konuşma haklarını ihlal ettiğini savunarak, türünün ilk örneği olan ABD devlet yasağını çeşitli gerekçelerle engellemek için bir dava açtı.
Eyaletler, 150 milyondan fazla Amerikalı tarafından kullanılan TikTok’un, ABD’li milletvekillerinden olası Çin hükümetinin etkisiyle ilgili endişeler nedeniyle ülke çapında yasaklama çağrılarıyla karşı karşıya kaldığını söylüyor. Biden yönetimine TikTok’u yasaklama veya çökerme konusunda daha fazla güç verecek yasa çıkarma çabaları durdu.
Geçen ay, bir Cumhuriyetçi olan Başsavcı Austin Knudsen, eyalet yasama meclisinin ve valisinin “TikTok’un yabancı bir düşmanın kontrolü altında olduğu sürece Montana’da faaliyet göstermesini yasaklamada doğru olanı yaptığını” söyledi.
Mart ayında milletvekilleri platformu zararlı içerik sunmakla ve genç kullanıcılara “duygusal sıkıntı” vermekle suçladı.
TikTok, “ABD kullanıcı verilerini Çin hükümetiyle paylaşmadığını ve paylaşmayacağını ve TikTok kullanıcılarının gizliliğini ve güvenliğini korumak için önemli önlemler aldığını” söyledi.
Montana, platform tarafından yapılan her ihlal için 10.000 dolar para cezası verebilir. Yasa, bireysel kullanıcılara ceza uygulamıyor. Montana’da 380.000 kişinin video hizmetini veya eyaletteki 1,1 milyon insanın üçte birinden fazlasını kullandığını tahmin ediliyor.
Eski ABD’li Başkan Donald Trump 2020’de TikTok’un yeni indirmelerini engellemeye çalıştı, ancak bir dizi mahkeme kararı yasağın yürürlüğe girmesini engelledi.
Akıllı telefon dünyasının önde gelen isimlerinden biri olan Honor, bugün tanıttığı Honor V Purse modeli ile dikkatleri üzerine çekti. Etkinlik sırasında Honor CEO’su George Zhao, iPhone 15 hakkında ilginç açıklamalarda bulunarak sektörde bir tartışma yarattı.
Zhao, Apple’ın 12 Eylül’de tanıttığı iPhone 15 serisini değerlendirirken, “iPhone 15 serisinde biraz hayal kırıklığına uğradık” ifadesini kullandı. Apple’ın odak noktasının sadece performansı ve kamera kalitesini artırmak olduğunu söyleyen Zhao, şirketin kullanıcılarına yeterince yenilik sunmadığını savundu.
Ayrıca, Apple’ın hala Lightning girişini kullanmaya devam etmesini eleştiren Zhao, USB-C’ye geçişin ve periskop lens teknolojisinin Honor için bir tehdit oluşturmadığını vurguladı. Ancak, Zhao’nun açıklamalarına rağmen, iPhone 15 serisinin satış rekorları kıracağını düşündüğünü belirtti. Bu sözler, iPhone 15 serisinin ön satışlarının bazı ülkelerde büyük bir ilgi gördüğünü doğruluyor.
Apple analisti Ming-Chi Kuo, iPhone 15 Pro Max’in ön siparişlerinin selefinin aynı dönemdeki satışlarına göre çok daha yüksek olduğunu bildirdi. Bununla birlikte, iPhone 15’in tanıtılmasının ardından kullanıcılar arasında Apple’ın yeni modellerine olan talebi artırdığı görülüyor.
Honor CEO’sunun açıklamaları, akıllı telefon sektöründeki rekabeti daha da kızıştırabilir. İlerleyen günlerde, kullanıcıların yeni modelleri nasıl karşılayacağını görmek için bekleyiş sürüyor. Apple ve Honor arasındaki bu rekabet, tüketicilere daha fazla yenilik ve kalite sunma yarışının bir yansıması gibi görünüyor.
Ford, gizemli bir video ile yayınladığı 2024 Ford Ranger Plug-in Hibrit’i Avustralya pazarında resmi olarak tanıttı. Blue Oval, bu hibrit modelin standart Ranger ile aynı çekme ve taşıma kapasitesini sunacağını, ancak ek olarak yerleşik bir jeneratör ve 40 kilometreden fazla elektrik menzili ile geleceğini açıkladı.
Ford sözcüsü, bu modelin sadece küresel pazarlar için olduğunu belirtti. Detaylar hala net olmamakla birlikte, bilinen bilgilere göre hibrit sistemi, turbo şarjlı 2.3 litrelik EcoBoost dört silindirli bir motor, bir elektrik motoru ve bir batarya paketinden oluşuyor.
Ford, Ranger Plug-in Hibrit’in diğer Ranger modellerinden daha fazla tork üreteceğini iddia ediyor, ancak bu rakamı henüz açıklamış değil. Yeni Ranger 3.0 litrelik turbo dizel V6 motorla yaklaşık 247 beygir gücü ve 443 pound-feet tork üretebiliyor. Şirket ayrıca PHEV modelinin 27 mil kadar sadece elektrikle gidebileceğini belirtiyor.
Elektrikli olmayan Ranger gibi, PHEV modeli de yaklaşık 3.500 kg çekme kapasitesine ve dört tekerlekten çekişe sahip olacak. Ayrıca, elektrikli olmayan versiyonu gibi Pro Power Onboard özelliği ile gelecek ve kullanıcıların şebeke dışındayken aletlere, oyuncaklara ve cihazlara güç sağlamasına olanak tanıyacak.
Görsel olarak, PHEV modelini dizel motorlu Ranger’dan ayırmak için dikkatli bir göz gerekebilir. Ford tasarımcıları, genellikle elektrikli modelleri temsil eden yeşil veya mavi ayrıntılardan kaçınmış gibi görünüyorlar ve hibrit sistemine özgü ana stil ipucu, kargo bölmesinin yan tarafına eklenen ikinci bir kapak gibi görünüyor. İç mekanın resimleri henüz yayınlanmadı,
Ford bayileri, Ranger PHEV’in 2025 yılında teslimatına başlayacağını açıkladılar. Önümüzdeki aylarda daha fazla ayrıntı ortaya çıkacaktır.
YouTube Music, kullanıcılarına müzik deneyimini daha da kişiselleştirmeleri için yeni bir özellik sunuyor. Popüler müzik dinleme platformu, yakın bir zamanda uygulama ve web sürümünde kullanılabilecek beş yeni ruh hali önerisi ekledi. Bu özellik sayesinde, kullanıcılar müzikleri duygusal durumlarına göre daha kolay bir şekilde bulabilirler.
2020 yılında, YouTube Music kullanıcılarına ruh hali filtreleri ekleyen bir aktivite çubuğu sunmuştu. Ancak, şimdi gelen Ağlama, Parti, Romantik, Havam Yerinde ve Rahatlamak gibi yeni filtrelerle birlikte bu özellik daha da zenginleşti. Kullanıcılar, hangi ruh halinde olduklarına bağlı olarak müziği daha iyi seçebilir ve dinleyebilirler.
İşte bu beş yeni ruh hali seçeneği:
Ağlama: Duygusal anlarınızda dinlemek için en iyi şarkıları bulun.
Parti: Parti modunda müziğin tadını çıkarın ve dans etmek için ritmi yakalayın.
Romantik: Sevgilinizle romantik bir akşam için mükemmel şarkıları keşfedin.
Enerji: Kendinizi güçlü hissettiğinizde dinlemek için motivasyon dolu şarkılar.
Rahatlamak: Stresli günlerde rahatlamak için sakinleştirici müzikler.
Bu yeni ruh hali filtreleri hem YouTube Music uygulamasında hem de web sürümünde kullanılabilir. Türkiye’deki kullanıcılar da bu özelliğe erişebilirler. Yeni ruh hali filtrelerini kullanmak için sadece uygulamanızı güncellemeniz yeterlidir.
YouTube Music, müzik dinleme deneyimini daha özel hale getirmeye devam ediyor ve kullanıcılarına daha fazla seçenek sunuyor. Artık hangi ruh halinde olursanız olun, doğru şarkıları bulmak daha kolay hale geldi.
Aylarca süren söylenti ve spekülasyonlardan sonra Apple CEO’su Steve Jobs, 9 Ocak 2007’de ilk iPhone’u tanıttı. Aslında Haziran ayına kadar satışa çıkmayan cihazın 4GB’lık modeli 499 dolardan, 8GB’lık versiyonu ise 599 dolardan başlıyordu. 3,5 inçlik bir teklif sundu. ekranı, 2 megapiksel kamerası ve o zamanlar yeni olan çoklu dokunma özellikleriyle övgü topladı. Ancak eleştirmenler, telefonun piyasada başarılı olamayacak kadar pahalı olduğunu söyledi.
iPhone’un evrimi
iPhone 3G
Orijinal iPhone’un satışa sunulmasından bir yıl sonra, 9 Haziran 2008’de Apple, halefi iPhone 3G’yi piyasaya sürdü. Yeni model, 3G tabanlı ağlara daha hızlı bağlanabiliyordu. Yerleşik GPS içeriyordu, daha fazla depolama alanı sunuyordu ve daha ucuzdu. 8GB’lık modeli 199 dolara, 16GB’lık versiyonu ise 299 dolara satılan iPhone 3G, 11 Temmuz’da satışa sunuldu.
iPhone 3gs
ine WWDC’de Apple’dan Steve Jobs, iPhone 3GS adı verilen daha hızlı bir sürüm olan bir sonraki iPhone’u duyurdu. Form faktörü önceki sürüme göre değişmemiş olsa da, yeni iPhone öncekinden iki kat daha hızlıydı. 32GB iPhone 3G S 299 dolara, 16GB’lık bir model 199 dolara satıldı.
iPhone 4
Yeniden tasarlanan iPhone 4, yeni adı verilen iOS 4 ile birlikte 7 Haziran 2010’da geldi ve FaceTime görüntülü sohbetin gelişini işaret etti. Fiyatlar değişmedi: 16GB’lık model için 199 dolara ve 32GB’lık versiyon için 299 dolara satıldı.
iPhone 4S
Apple, Steve Jobs’un sağlık sorunları nedeniyle istifa etmesinden birkaç hafta sonra, 4 Ekim 2011’de farklı bir tempoda iPhone 4S’i tanıttı. Yeni CEO Tim Cook, yeni telefonun çift çekirdekli işlemcisinden (iPad 2’de kullanılanın aynısı) bahsetti.
iPhone 5, 4 inçlik ilk sürüm. ekranı, 12 Eylül 2012’de CEO Tim Cook’un San Francisco’da 90 dakikalık bir sunum sırasında iPhone 4S’e yönelik daha hızlı ve daha ince yükseltmeyi tanıtmasıyla geldi. Steve Jobs’un 2007’de piyasaya sürdüğü birinci nesil akıllı telefona atıfta bulunarak, “Bu, orijinal iPhone’dan bu yana iPhone’un başına gelen en büyük şey” dedi.
iPhone 5S ve 5C
10 Eylül 2013’te Apple CEO’su Tim Cook bir değil iki iPhone’u piyasaya sürdü: lüks iPhone 5S ve renkli, daha ucuz iPhone 5C.
iPhone 6 ve 6 Plus
Apple, 2014 yılında üst üste ikinci kez iki iPhone’u tanıttı: 4,7 inçlik iPhone 6. ekran ve 5,5 inçlik iPhone 6 Plus. Her iki iPhone da önceki yılın modellerine göre daha hızlı ve daha verimli olan yeni A8 işlemcilere sahipti. Her ikisinin de kameraları yükseltilmişti.
iPhone 6S ve 6S Plus
Apple’ın iPhone 6S ve 6S Plus, temel aldıkları 2014 modellerine yapılan önemli yükseltmeleri temsil ediyordu. 6S ve 6S plus, 3D Touch adı verilen yeni dokunmatik teknolojiye ve 4K video çeken güçlendirilmiş 12 megapiksel iSight kameraya sahipti.
iPhone 7 ve 7 Plus
iPhone 7 ve 7 Plus, üç önemli istisna dışında 2015 modellerine çok benziyordu: Apple ses girişini kaldırdı, ana sayfa düğmesini dokunsal tabanlı bir sanal düğmeye dönüştürdü ve 7S’e çift kamera kurulumu ekledi.
iPhone 8 ve 8 Plus
Apple, 12 Eylül 2017’de yeni cam ve alüminyum kasa, Retina HD ekran, A11 Biyonik Çip ve kablosuz şarj özelliğine sahip iPhone 8 ve 8 Plus’ı tanıttı. Apple’ın şimdiye kadarki en dayanıklı cam olduğunu söylediği ön ve arka cam muhafaza Bir akıllı telefondaki tasarım iPhone 4 ve 4s’in tasarımını andırıyordu. True Tone teknolojisi, ekranın beyaz dengesini çevredeki ışığa uyacak şekilde ayarladı. Apple, A11 Bionic çipini “bir akıllı telefondaki şimdiye kadarki en güçlü ve en akıllı çip” olarak adlandırdı.
iPhone X
Apple, iPhone’ların onuncu yılını anmak için Eylül etkinliğini “bir şey daha” olan iPhone X (“on”) ile sonlandırdı. 64 GB için 999 dolardan ve 256 GB için 1.149 dolardan başlayan fiyatlarla Apple’ın bugüne kadarki en pahalı iPhone’u oldu. Face ID’yi etkinleştiren 7 megapiksel TrueDepth ön kamera aynı zamanda otomatik görüntü sabitlemeyi de içeriyordu ve alan derinliği efektli daha iyi selfieler için Portre modunu sunuyordu.
iPhone XR
Xr, geliştirilmiş su direnci ve 6,1 inçlik altı yüzeyli alüminyum ve cam tasarıma sahipti. 64 GB, 128 GB ve 256 GB modelleri bulunan ve 749 dolardan başlayan fiyatlarla sunulan bu cihaz, bir akıllı telefondaki ilk 7 nanometre çip olan ikinci nesil Neural Engine’e sahip Apple’ın A12 Bionic Çipini içeriyordu.
iPhone Xs ve Xs Max
5,8 ve 6,5 inç içerir. Apple’ın iPhone Xs ve Xs Max modellerinin her ikisi de tam ekran tasarımları ve gelişmiş çizilme ve su direnci sayesinde Dolby Vision ve HDR10’u destekleyen ve iOS sistem genelinde renk yönetimine sahip Super Retina OLED ekranlar sunuyordu. 12 megapiksel çift kamera sistemi, portre oluşturmada hassas kontrol için hem önizlemede hem de çekim sonrasında alan derinliğini ayarlama yeteneğiyle Portre modunda gelişmiş derinlik segmentasyonu sunuyordu.
iPhone 11
2018’deki iPhone XR’nin yerini alan iPhone 11, 50 dolarlık bir fiyat indirimine (699 dolara), yeni bir renge (mor), yeniden tasarlanmış iki kamera sistemine ve bir dizi gizli teknoloji yükseltmesine sahip oldu.
iPhone 11 Pro ve 11 Pro Max
Kamera sistemi, manzaranın dört katından fazlasını yakalayan ultra geniş bir kameraya ve saniyede 60 kareye kadar 4K videoya sahiptir. Aynı zamanda ses yakınlaştırma özelliğine de sahip. Apple’a göre A13 biyonik çip ve üçüncü nesil Neural Engine, önceki yılın modellerine kıyasla daha verimli çalışarak dört veya beş saate kadar ek kullanım sağlıyor.
iPhone 12 ve 12 mini
Apple, akıllı telefon serisinde OLED ekranlarını genişletip yeni 5,4 inçlik ekranı piyasaya sürdüğünde iPhone 12, iPhone 11’in yerini aldı.
iPhone 12 Pro ve 12 Pro Max
Her iki Pro modeli de A14 Bionic çipi kullanıyor ve hem 6GHz altı hem de mmWave çeşitleriyle 5G ağ bağlantısı sunuyor. Üç lensli Pro 12MP kamera sistemi, 4X veya 5X optik yakınlaştırma aralığını, düşük ışık koşullarında daha iyi fotoğraflar için Gece Modu’nu ve daha hızlı odaklanma ve gelişmiş AR/VR için LiDAR sensörlerini içeriyor.
iPhone 13 ve 13 mini
iPhone 13 ve 13 mini, önceki yılın modellerinin kaldığı yerden devam ediyor: 2020’dekiyle aynı form faktörüne ve fiyat aralığına sahipler. Her ikisinde de Ultra Geniş ve Geniş kameralara sahip 12 MP çift kamera sistemi, daha keskin fotoğraflar için sensör kaydırmalı optik görüntü sabitleme ve video için “sinematik mod” bulunuyor.
iPhone 13 Pro ve Pro Max
4K video 24 fps, 25 fps, 30 fps veya 60 fps hızında çekilebilir ve Dolby Vision ile 60 fps’ye kadar HDR video kaydı yapılabiliyor. Daha büyük bir pil, iPhone 13 Pro Max’te 2,5 saate kadar daha fazla pil ömrü anlamına geliyor.
iPhone 14 ve 14 Plus
iPhone 14 ve yeni 14 Plus, önceki yılla aynı form faktörüne ve fiyat aralığına sahip. Daha büyük Plus modeli, üretimi durdurulan iPhone 13 mini’nin yerini alıyor.
iPhone 14 Pro ve Pro Max
Her ikisinde de ince ayar yapılmış Ultra Geniş ve Geniş kameralara sahip 48 MP üçlü kamera sistemi ve geçen yılkiyle aynı 3X optik yakınlaştırma/2X optik uzaklaştırma bulunuyor.
iPhone 15 ve 15 Plus
iPhone 15 ve yeni 15 Plus, 2022 önceki modellerine çok benziyor. Ancak lüminyum ve renkli cam kombinasyonu ve yeni renkler içeren tasarım değişiklikleri sunuyor. Her ikisi de Bionic A16 işlemciyi (2022 Pro modellerinde kullanılan çipin aynısı) kullanıyor ve ilk kez USB-C şarjı alıyor. Fiyatlar yine iPhone 15 için 799 dolardan ve daha büyük olan 15 Plus için 899 dolardan başlıyor.
iPhone 15 Pro ve Pro Max
Bu yıl iPhone 15 Pro ve Pro Max için yapılan büyük değişiklik, ağırlığı 19 gram azaltan ve her iki modelin ekranının çevresinde daha ince çerçevelere izin veren yeni Titanyum tabanlı tasarımı içeriyor. İçeride her ikisi de Apple’ın yeni A17 Pro işlemcisini (6 çekirdekli) çalıştırıyor ve ince ayarlanmış 48MP arka kamera sistemine sahip.
Küresel kurumsal iş uygulamaları şirketi olan IFS, teknolojinin iş dünyasında hizmetleştirilmiş bir iş modeline geçişi ve faydalarını nasıl gerçekleştirdiği konusundaki rolünü değerlendiren araştırmasının ilk sonuçlarını paylaştı.
Censuswide tarafından yapılan araştırma, iş değeri yaratmanın temelini yapay zeka, otomasyon ve makine öğrenimi olarak belirliyor. EAM, FSM ve iş süreçlerinin uçtan uca entegre edilmesi gibi faktörler, servis odaklı dönüşümün gerçekleşmesinde önemli itici güçler olarak kabul ediliyor.
Araştırma, Üretim, Servis, Telekom, Enerji ve Doğal Kaynaklar, Savunma Sanayii, İnşaat, Taahhüt ve Mühendislik endüstrilerinden gelen 2.000’den fazla üst düzey yönetici ile Fransa, Almanya, Japonya, İskandinav ülkeleri, Birleşik Krallık, ABD ve BAE’de gerçekleştirilen anketleri içeriyor.
Katılımcıların %43’ü, iş modellerini hizmet odaklı bir modele dönüştürme konusundaki ivmenin yöneticiler için hala öncelikli bir konu olduğunu belirtiyor. Araştırma ayrıca bu dönüşümün “Liderler” ve “Geride Kalanlar” arasında %19 ve %23 oranında bir ayrım olduğunu göstermektedir. Bazı şirketlerin bu değişime daha geç adapte olmalarının ana nedeni, işgücü, süreçler ve teknoloji altyapısı üzerindeki etkiyi daha net bir şekilde anlamak istemeleridir.
Yapay zeka, farklı sektörlerde büyük bir dönüşüm yaratmış durumda
Bu teknoloji, şirketlerin operasyonel verimliliklerini artırmalarına (%28), yeni müşteri segmentlerini keşfedip yeni pazarlara yönelmelerine (%28), müşteri memnuniyetini artırmalarına (%27), müşteri sadakatini geliştirmelerine (%26) ve daha yüksek kar marjları elde etmelerine (%25) yardımcı oluyor. Bu nedenle, yapay zeka artık hizmet sunumunun temel bir parçası haline gelmiştir ve şirketler için değer yaratma ve değişimi hızlandırma konusunda kritik bir teknoloji olarak kabul edilmektedir.
Yapay zeka yeteneklerinin oluşturulması konusundaki aciliyet, özellikle Üretim ve Servis sektörlerinde büyük bir öneme sahiptir ve bu sektörlerde %58’lik bir oranda belirgin bir şekilde görülmektedir. Bu aciliyeti takip eden diğer endüstriler ise sırasıyla Savunma Sanayii, (%51), Telekom (%50), İnşaat, Taahhüt ve Mühendislik (%48), Enerji, Altyapı ve Doğal Kaynaklar (%48) endüstrileridir. Bu endüstriler, inovasyonu teşvik etmek ve kendi pazarlarında sürekli olarak farklılaşma yaratmak konusunu önemsiyorlar. Bu stratejiler, gelir artışını sağlama ve kârlılığı artırma yolunda temel bir rol oynamaktadır.
CEO (%54) ve CFO (%49) liderliğinde, şirket genelindeki değer gündeminin en üst sıralarında finansal sağlığın ve iş esnekliğinin artırılması yer almaktadır. Hizmetleştirme kavramı, dijital dönüşüm aracılığıyla modernleşmenin bir gerekliliği olarak öne çıkarken, yönetim kurulu, ürün ve hizmet tasarımı ile sunumunda müşterilere öncelik vererek elde edilecek finansal faydalar arasında net bir bağlantı kurmaktadır.
Üst düzey liderlik ekibi işin evriminin açıkça arkasında olsa da, değişimin insanlar ve süreçler (%22) üzerindeki etkisinin tam ve eyleme geçirilebilir bir şekilde anlaşılması hayati önem taşıyor. CHRO’lar özellikle potansiyel etkinin farkındalar. Dijital teknolojinin değişimini yönetip, iş akışlarını ve süreçleri geliştirmek için yapay zeka ve otomasyonu kullanmak için temel (%50) olduğunu belirtiyor.
IFS Ürün Pazarlama, Analist İlişkileri ve Rekabetçi İstihbarat Kıdemli Başkan Yardımcısı Alex Rumble şunları belirtti: “Müşterilerimiz sıklıkla dijital dönüşümün yalnızca teknolojiyle sınırlı olmadığını ifade ediyorlar. Bu araştırma, iş süreçlerini geliştirmek ve organizasyonu proaktif bir şekilde dönüşüm yolculuğuna hazırlamak söz konusu olduğunda üst düzey yöneticilerle nasıl sıkı bir uyum içinde olduğunu açıkça gösteriyor.” Rumble, şunları ekledi: “Hizmetleştirme, temelde ürün ve hizmetlerin tasarımından üretimine, sunumundan hizmetine kadar müşteri odaklı bir yaklaşımı içerir. Bu konu uzun süredir gündemdeydi, ancak teknoloji eksikliği süreci engelliyordu.” Rumble, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Hizmet sunumu ve dijital teknolojilerdeki büyük gelişmeler, şirketlerin işlerini yeniden tasarlayarak müşterilerin ihtiyaçlarına daha iyi cevap verme ve iş değeri sunma fırsatları yarattı. Bu fırsatlardan yararlanmak için yapay zeka, otomasyon ve makine öğrenimi gibi güçlü araçlar önemli bir rol oynuyor. IFS için bu durum oldukça heyecan verici bir döneme geçildiğini işaret ediyor.
Teknoloji şirketi Intel, oldukça dikkat çeken bir başarıyla gündeme geldi. Şirket, ikinci yarı için planladığı yeni nesil gelişmiş ambalajlar için cam alt tabakaları piyasaya sürdü. Bununla birlikte yeni nesil işlemcilerde cam kullanımının ne işe yaradığı merak konusu oldu. İşte detaylar!
Intel, yeni nesil cam tabakasını tanıttı!
Sürekli yarı iletken endüstrisindeki sorunlarla gündemde olan Intel, bu kez ilgi çeken başarıyla karşımıza çıkıyor. Şirket, son olarak Moore Yasası’nı ileriye taşıyacak yeni nesil paketleme için ilk cam tabakasını tanıttı.
Intel’in Başkan Yardımcısı Babak Sabi, bu yenilikle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamasında ise cam tabaka için on yıldan fazla araştırmanın yapıldığını belirtti. Bu yeniliklerin ardından cam tabaka merak konusu oldu.
Diğer organik alt tabakalarla karşılaştırdığımız zaman cam, daha fazla ara bağlantı yoğunluğu taşıyor. Bunun yanı sıra daha iyi fiziksel, optik ve termal özelliklere de sahip. Ayrıca diğer tabakalara göre cam, daha yüksek sıcaklıklarda çalışma koşullarına dayanabiliyor.
Tüm bunlarla birlikte cam tabaka, yüzde 50 daha az desen bozulması sağlıyor. Normalde modern çipin kenar kısımları cam benzeri bir yapıya sahip ve organik malzemelerden meydana gelir. Yeni nesil cam yüzeyler sayesinde ise Intel, çipleri daha ince hale getirmesinin yanı sıra ara bağlantı yoğunluğunu da artırıyor.
Ayrıca camın geliştirilmiş özellikleri özellikle yüksek montaj verimlerine sahip form faktörü paketleri de sunuyor. Şirket, 2030 yılına kadar bir pakette bir trilyon tansistör sunmayı hedefliyor. Bunun yanı sıra bu gelişme, şirketin New Mexico üretim tesisine yaptığı 3,5 milyar dolarlık yatırımın ardından geldi.
Epson’un SurePress L-4733AW modeli, Loftware bulut entegrasyonlu, talebe dayalı renkli etiket baskısı sunan ColorWorks CW-C4000 ile birlikte otomatik etiketleme yapan Epson robotu fuarda büyük ilgi gördü.
İki ColorWorks yazıcı, bir akıllı kamera ve bir Epson robotu kullanılarak hazırlanan sistemle farklı boyutlarda ilaç kutuları özel olarak etiketlenebilecek. Böylece belirli ilaçlar için gereken insan müdahalesini ortadan kaldırırken olası insan etiketleme hataları da engellenecek…
Epson, Avrupa’nın en büyük etiket çözümleri fuarı olan Labelexpo’da yeni yazıcılarıyla birlikte etiketleme robotunu da tanıttı.
Epson’un SurePress L-4733AW modeli, Loftware bulut entegrasyonlu, talebe dayalı renkli etiket baskısı sunan ColorWorks CW-C4000 ile birlikte otomatik etiketleme yapan Epson robotu fuarda büyük ilgi gördü. İki ColorWorks yazıcı, bir akıllı kamera ve bir Epson robotu kullanılarak hazırlanan sistemle farklı boyutlarda ilaç kutuları özel olarak etiketlenebilecek. Böylece belirli ilaçlar için gereken insan müdahalesini ortadan kaldırırken olası insan etiketleme hataları da engellenecek.
Epson, 11-14 Eylül 2023 tarihleri arasında Brüksel’de düzenlenen Labelexpo Fuarı’nda SurePress etiket baskı makinelerinin yeni genişletilmiş serisini tanıttı. L-4733AW modeli Avrupa’da bir ticaret fuarında ilk kez görüntü. Bu model, SurePress 4000 serisinin güncellenmiş versiyonu olarak sergilendi. CMYK ve beyaz mürekkep ile birlikte turuncu mürekkep veya dijital vernik seçeneği ile sunulan SurePress L-6534VW ile birlikte geliyor.
Ödüllü önceki modelinin başarısını sürdüren SurePress L-4733AW kısa seri etiket baskı makinesi, kalite, tutarlılık, tekrarlanabilirlik ve daha yüksek hızlı baskı modlarının bir kombinasyonunu sunuyor. Epson’un yeni ve geliştirilmiş AQ4 mürekkep setini kullanarak (CMYK yeşil, turuncu ve beyaz ile birlikte), daha geniş bir renk gamı sunuyor ve daha çeşitli alt tabakalarda hassas renk eşleme sağlıyor. Ayrıca, işletmeci müdahalesini en aza indirgemek için tasarlanmış otomatik bakım özellikleri bulunuyor. Bu da daha hızlı, daha verimli, güvenilir bir iş akışı ve daha kısa teslimat süreleri anlamına geliyor.
Dakikada 50 metrelik baskı yapıyor
SurePress L-6534VW, ayrı bir kompakt etiket sonlandırıcı olan GM DC330 Mini ile birleştirilmiş şekilde de sergilendi. Üretkenliği optimize etmek için tasarlanan SurePress L-6534VW, yüksek hacimli üretim için dakikada 50 metreye kadar baskı hızları sunuyor.
Labelexpo’da tanıtılan diğer ürünler arasında Epson’ın bulut entegrasyonlu yeni ColorWorks etiket yazıcıları bulunuyor. Bunu Epson ve dünyanın en büyük bulut tabanlı kurumsal etiketleme ve sanat yönetimi sağlayıcısı Loftware arasında yapılan bir iş birliği duyurusu takip ediyor. Bulut entegrasyonlu ColorWorks yazıcıları, kimya, ilaç, elektronik, otomotiv, havacılık ve perakende sektörlerinde yüksek verimlilikli renkli etiketleme çözümlerine olan talebe yanıt vermek için çoklu konumlardaki kurumsal işletmelerin sistemlerine bağlanarak işlemlerini gerçekleştiriyor.
İnsan hataları engellenecek
Ayrıca, Epson, iki ColorWorks yazıcı, bir akıllı kamera ve bir Epson robotunu kullanarak yenilikçi bir otomatik etiketleme uygulaması sergiledi. Bu, farklı boyutlarda ilaç kaplarının özel etiketlenmesini gerektiren tıp endüstrisine yönelik bir uygulamayı gösteriyor. Otomatik süreç, belirli ilaçlar için gereken insan müdahalesini ortadan kaldırırken olası insan etiketleme hatalarını da engelliyor.
Fuarda öne çıkan diğer yenilikler arasında Epson’ın yeni prototip RFID yazıcısının bir gösterimi yer aldı. Türünün ilk örneği olan bu yazıcı, siyah beyaz alternatiflerine göre önemli avantajlar sunan renkli RFID etiketleri üretiyor.
Geçtiğimiz şubat ayında Türkiye Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler ve Türkiye Başkonsolosluğu nezdindeki daimi misyonuna ev sahipliği yapan gökdelen New York Türk Evi’nde ofis açtı. Bugün ise dünya çapında yaptığı Türkiye için yatırım daveti ile gündem oldu.
New York’taki tüm ekranlardan dünyaya Türkiye için yatırım daveti!
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi New York’un Times Square olarak bilinen meşhur meydanında bulunan devasa ekranlar aracılığıyla tüm dünyaya çağrıda bulundu ve Türkiye için yatırım daveti yaptı. 18 Eylül’de başlayan bu çalışma, yarın akşama kadar devam edecek.
Amerika'da güzel şeyler oluyor ??❤️ Tüm devlet başkanlarının davet edildiği New York'taki en işlek meydanda, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi'nin yayınladığı reklamlar, ülkemize beklediğimiz yatırımların hızlanması açısından çok değerli. Emeği geçenleri tebrik ederim ?? pic.twitter.com/e4Ut3VgsGI
Peki bu çalışmayla ne hedefleniyor ve yatırımcılara neler vaat ediliyor? Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi konuyu şu sözlerle açıklıyor:
“Dünyanın içinden geçtiği tüm belirsizlikler, kırılganlıklar, dalgalanmalar, ve istikrarsızlıklara rağmen Türkiye büyümeye devam ediyor; bölgesel güç odağı ve küresel diplomasinin/ticaretin oyun kurucu önemli bir aktörü olmayı sürdürüyor.
Dayanıklı ve hızlı büyüyen ekonomisiyle Türkiye, sürdürülebilir uluslararası doğrudan yatırımlar (UDY) çekmek için yatırımcı dostu politikalar ve geniş yetenek havuzunun yanı sıra Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesiştiği noktada küresel pazarlara erişim sunuyor.”
Türkiye;
Güçlü, dayanıklı ve hızlı büyüyen bir ekonomiye sahip.
Yatırım süreçlerini kolaylaştırıcı reformları kararlılıkla hayata geçiriyor.
Derin, yetenekli ve rekabetçi bir yetenek havuzu sunuyor.
Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesiştiği noktadaki stratejik konumuyla küresel pazarlara erişim sağlıyor.
Ekonomi:
Satın alma gücü paritesine (SGP) göre dünyanın en büyük 11. ekonomisi.
Son 20 yılda ortalama %5,4 oranında büyüme sergiledi.
G20 ülkeleri arasında Çin ve Hindistan’ın ardından dünyanın en hızlı büyüyen 3. ekonomisi.
Pandemi ve küresel ekonomik şoklara rağmen V-tipi toparlanmayla dayanıklılığını kanıtladı.
Son 20 yılda güçlü bir sürdürülebilir kalkınma modeli ortaya koydu.
Dış Ticaret:
2002 yılında 36 milyar ABD doları olan ihracat, 2022 yılında 255 milyar ABD doları oldu.
Küresel ihracattan alınan pay %1’in üzerine çıktı.
İhracat tutarı 1 milyar ABD doları ve üzerinde olan ürünlerin sayısı 2002 yılında 9 iken 2022 yılında 53’e ulaştı.
Yatırım:
Uluslararası doğrudan yatırım (UDY) girişi, 1980-2002 yılları arasında 15 milyar ABD doları seviyesinde yer alırken, bu rakam 2003-2023 yılları arasında 256 milyar ABD dolarını aştı.
Küresel UDY’den alınan pay 2002 yılına dek %0,2 iken günümüzde %1’in üzerine çıktı.
Uluslararası sermayeli şirketlerin sayısı son 20 yılda on kattan fazla artış göstererek 6.000’den 80.000’e ulaştı.
Son 20 yılda Türkiye’ye gelen UDY’nin coğrafi dağılımı incelendiğinde, Avrupa %70’lik payla başı çekerken, onu %15 ile Asya, %8 ile Amerika ve %7 ile Körfez ülkeleri takip ediyor.
UDY’nin sektörel dağılımında ise finansal hizmetler ve bankacılık en fazla UDY çeken sektörler olurken, onu imalat sanayi, enerji, toptan ve perakende ticaret ve bilgi-iletişim teknolojileri izliyor.
UDY akışlarında, Türkiye’nin barındırdığı potansiyele güvenip ülkenin bölgesel üretim, mühendislik, Ar-Ge, lojistik ve yönetim merkezi konumunu pekiştiren uluslararası yatırımcıların katkıları kilit rol oynuyor.
Türkiye’yi coğrafi komşularından ayrıştırarak uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye yönelmelerinde rol oynayan değer önerilerine bakıldığında genç, nitelikli, rekabetçi, teknolojiyi yakından takip eden ve girişimci iş kültürüne sahip yetenek havuzu öne çıkıyor.
Yatırım Ofisi’nin amacı:
Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki konumunu sağlamlaştırarak ileriye taşıyacak, katmadeğerli ve teknoloji odaklı yatırımları çekmek.
E-mobilite, yaşam bilimleri, enerji depolama, kimya, BİT, makine, ileri üretim, savunma-havacılık ve tarım desteklenen öncelikli sektörler arasında yer alıyor.
Kurumsal firma çalışanlarının, ChatGPT gibi yenilikçi yapay zekâ araçlarının avantajlarından yararlanmadan önce, veri güvenliğini tehlikeye atmadan bu araçlarla nasıl güvenli bir şekilde etkileşim kuracaklarını bilmeleri gerekiyor. Yapay zeka güvenliği konusunda önemli adımların atılması gerekli.
Yapay zekâ araçları fikir geliştirmemize, metin parçalarını özetlememize veya yeniden ifade etmemize, hatta bir iş stratejisi için bir temel oluşturmamıza yardımcı olabilir. Ancak yapay zekayı kullanırken araçlara girdiğimiz verilerin gönder düğmesine bastığımız anda bize ait olmaktan çıktığını unutmamalıyız.
ChatGPT gibi büyük dil modellerini (LLM’ler) kullanırken temel kaygılardan biri, hassas verilerin büyük uluslararası şirketlerle paylaşılmasıdır. Bu modeller, kullanıcı sorgularını etkili bir şekilde yorumlamalarını ve yanıtlamalarını sağlayan çevrimiçi metinlerdir. Ancak bir sohbet robotu ile etkileşime girip bilgi veya yardım istediğimiz her seferde, istemeden de olsa kendimiz veya şirketimiz hakkında veri paylaşabiliriz. Bir sohbet robotu için bir istem yazdığımızda, girilen veriler herkese açık hale gelir. Bu, sohbet robotlarının bu bilgileri temel olarak diğer kullanıcılara yanıt vermek için hemen kullanacağı anlamına gelmez. Ancak LLM sağlayıcısı veya ortakları bu sorgulara erişebilir ve bunları teknolojinin gelecekteki sürümlerine dahil edebilir.
ChatGPT geçmişini kapatmak yeterli mi?
ChatGPT’nin arkasındaki kuruluş olan OpenAI, sohbet geçmişini kapatma seçeneğini sunarak kullanıcı verilerinin OpenAI’nin yapay zekâ modellerini eğitmek ve geliştirmek için kullanılmasını engelledi. Bu şekilde kullanıcılar verileri üzerinde daha fazla kontrol sahibi oluyor. Çalışanlar ChatGPT gibi araçları kullanmak istiyorlarsa, sohbet geçmişini kapatmak ilk adımları olmalıdır. Sohbet geçmişi kapalı olsa bile, tüm istem verileri sohbet botu sunucularında saklanmaya devam eder. Tüm istemlerin harici sunuculara kaydedilmesi, bilgisayar korsanlarının yetkisiz erişimine yönelik potansiyel bir tehdit oluşturmaktadır. Ayrıca, teknik hatalar zaman zaman yetkisiz kişilerin diğer sohbet robotu kullanıcılarına ait verilere erişmesini sağlayabilir.
Şirket çalışanlarının en sık yaptığı hatalar
Müşteri verilerini girdi olarak kullanmak Çalışanların LLM’leri kullanırken yaptıkları ilk yaygın hata, şirketlerinin müşterileri hakkındaki hassas bilgileri paylaşmaktır. Çalışanların sorgularını sohbet robotlarına girmeden önce kalıcı olarak anonimleştirmeyi bilmesi gerekir. Müşteri gizliliğini korumak için isim, adres veya hesap numarası gibi hassas bilgileri gözden geçirmeleri ve dikkatlice ayıklamaları lazım. En iyi uygulama, ilk etapta kişisel bilgileri kullanmaktan kaçınmak ve genel sorulara veya sorgulara güvenmektir.
Gizli belgelerin sohbet robotlarına yüklenmesi Sohbet robotları, büyük hacimli verileri hızlı bir şekilde özetlemek ve taslaklar, sunumlar veya raporlar oluşturmak için değerli araçlar olabilir. Yine de ChatGPT gibi araçlara belge yüklemek, bu belgelerde saklanan şirket veya müşteri verilerini tehlikeye atmak anlamına gelebilir. Belgeleri basitçe kopyalamak ve araçtan sunum slaytları için özetler veya öneriler oluşturmasını istemek cazip gelse de bu veri açısından güvenli bir yol değildir. Bu, geliştirme stratejileri gibi önemli belgeler için geçerli olduğu gibi, toplantı notları gibi daha az önemli belgeler de çalışanların şirketlerinin değerli bilgi birikimini ortaya çıkarmasına yol açabilir. Çalışanların chatbottan bir özet veya yardım talep etmeden önce belgeleri manuel olarak incelemesi gerekir.
Şirket verilerinin ChatGPT ‘de ifşa edilmesi Şirketinizin bazı uygulamalarını ve iş akışlarını iyileştirmeye çalıştığınızı düşünün. ChatGPT’den zaman yönetimi veya görev yapısı konusunda yardım istiyorsunuz. Chatbotun bir çözüm geliştirmesine yardımcı olmak için bilgi istemine değerli bilgi birikiminizi ve diğer verileri giriyorsunuz. Tıpkı hassas belgelerin veya müşteri verilerinin chatbotlara girilmesi gibi, hassas şirket verilerinin de bilgi istemine dahil edilmesi, yetkisiz erişime veya gizli bilgilerin sızmasına yol açabilecek yaygın ancak potansiyel olarak zarar verici bir uygulamadır.
Intel ürün ailesini genişletmeye devam ediyor. Güncel teknolojileri daima ürünleriyle birleştirmenin bir yolunu bulan şirket, son gelişmeleri yıllık inovasyon etkinliğinin üçüncüsünde sergilemeye başladı. TechInside olarak bizim de yakından takip ettiğimiz etkinliğe kurucumuz Hakkı Alkan bizzat katılım sağlayarak etkinliği yerinde izledi. İşte Intel İnovasyon Etkinliği’nin ayrıntıları…
Yapay zekâ, silikon ve yazılımın büyüsüyle yeni bir küresel genişleme çağı olan ‘Silikonomi’yi doğuruyor
Intel, yıllık Intel İnovasyon etkinliğinin üçüncüsünde, yapay zekâyı her yere taşıyacak ve istemci ve uçtan ağ ve buluta kadar tüm iş yüklerinde daha erişilebilir hale getirecek bir dizi teknolojiyi tanıttı.
“Nesilsel bir değişimi temsil eden yapay zekâ, bilişimin herkes için daha iyi bir geleceğin temelini teşkil ettiği yeni bir küresel genişleme çağına yol açıyor” diye belirten Intel CEO’su Pat Gelsinger, sözlerine şöyle devam etti: “Geliştiriciler için bu, mümkün olanın sınırlarını zorlamak, dünyanın en büyük zorluklarına yönelik çözümler üretmek ve yeryüzündeki herkesin hayatını iyileştirmek için büyük toplumsal ve ticari fırsatlar yaratıyor.”
Geliştiricilere yönelik etkinliğin açılışında yaptığı sunumda Gelsinger, Intel’in yapay zekâ yeteneklerini donanım ürünlerine nasıl taşıdığını ve açık ve çok mimarili yazılım çözümleri aracılığıyla nasıl erişilebilir hale getirdiğini gösterdi. Gelsinger ayrıca yapay zekânın “silikon ve yazılımın büyüsüyle büyüyen bir ekonomi” olan “Silikonomi”nin gelişmesine yardımcı olduğunun da altını çizdi. Bugün silikonun beslediği 574 milyar dolarlık endüstri, yaklaşık 8 trilyon dolar değerinde küresel bir teknoloji ekonomisine güç veriyor.
Silikon, paketleme ve multi-chiplet çözümlerindeki yeni gelişmeler
İş silikon inovasyonuyla başlıyor. Intel’in dört yılda beş düğümlü süreç geliştirme programında işlerin yolunda olduğunu belirten Gelsinger, Intel 7’nin halihazırda yüksek hacimli üretimde olduğunu, Intel 4’ün üretime hazır olduğunu ve Intel 3’ün bu yılın sonunda piyasaya sürüleceğini açıkladı.
Gelsinger ayrıca Intel’in 2024’te istemci bilgisayar pazarına girecek olan Arrow Lake işlemcisi için ilk test çiplerini içeren bir Intel 20A plakayı da gösterdi. Intel 20A, Intel’in arka taraf güç dağıtım teknolojisi olan PowerVia’yı ve RibbonFET adı verilen her tarafı kapılı (gate-all-around) yeni transistör tasarımını içeren ilk işlem düğümü olacak.PowerVia ve RibbonFET’ten de yararlanan Intel 18A, 2024’ün ikinci yarısında üretime hazır olma yolunda ilerliyor.
Intel’in Moore Yasası’nı ileriye taşımasının bir başka yolu da yeni malzemeler ve Intel’in bu hafta duyurduğu bir atılım olan cam alt tabakalar gibi yeni paketleme teknolojileridir. Cam alt tabakalar, bu on yılın sonunda piyasaya sürüldüğünde, yapay zekâ gibi veri yoğun, yüksek performanslı iş yüklerine olan ihtiyacı karşılamaya yardımcı olmak için bir paket üzerindeki transistörlerin sürekli ölçeklendirilmesine olanak tanıyacak ve Moore Yasası’nın 2030’un ötesine geçmesini sağlayacak.
Intel ayrıca Universal Chiplet Interconnect Express (UCIe) ile üretilmiş bir test çipi paketini de sergiledi. Gelsinger, Moore Yasası’nın bir sonraki dalgasının çoklu çipletli paketlerle ve açık standartların IP entegrasyonundaki sürtünmeyi azaltması durumunda beklenenden daha da erken geleceğini söyledi. Geçen yıl oluşturulan UCIe standardı, farklı satıcılardan gelen çipletlerin birlikte çalışmasına olanak tanıyarak çeşitli yapay zekâ iş yüklerinin genişletilmesi için yeni tasarımları mümkün kılacak. Açık spesifikasyon, 120’den fazla şirket tarafından destekleniyor.
Test çipi, Intel 3 üzerinde üretilen bir Intel UCIe IP çipiyle TSMC N3E işlem düğümünde üretilen bir Synopsys UCIe IP çipini birleştirdi. Çipletler, gömülü çoklu kalıp ara bağlantı köprüsü (EMIB) gelişmiş paketleme teknolojisi kullanılarak bağlandı. Bu tanıtım; TSMC, Synopsys ve Intel Foundry Services’ın UCIe ile açık standart tabanlı bir çiplet ekosistemini destekleme taahhüdünü vurguluyor.
Performansı Artırmak ve Yapay Zekâyı Her Yere Yaymak
Gelsinger, bugün Intel platformlarında geliştiriciler için mevcut olan yapay zekâ teknolojisi yelpazesine ve bu yelpazenin önümüzdeki yıl içinde nasıl önemli ölçüde genişleyeceğine dikkat çekti.
Yakın tarihli MLPerf AI çıkarım performans sonuçları, Intel’in en büyük, en zorlu üretken yapay zekâ ve büyük dil modelleri de dahil olmak üzere yapay zekâ sürekliliğinin her aşamasını ele alma konusundaki kararlılığını daha da güçlendiriyor. Sonuçlar ayrıca Intel Gaudi2 hızlandırıcısını, yapay zekâ bilişimi ihtiyaçları için piyasadaki tek uygun alternatif olarak öne çıkarıyor. Gelsinger, büyük bir yapay zekâ süper bilgisayarının tamamen Intel Xeon işlemciler ve 4.000 Intel Gaudi2 yapay zekâ donanım hızlandırıcısı üzerine kurulacağını ve ana müşterinin Stability AI olacağını açıkladı.
Alibaba Cloud’un Teknolojiden Sorumlu Başkanı Zhou Jingren ise, Alibaba’nın yerleşik yapay zekâ hızlandırmalı 4. Nesil Intel® Xeon® işlemcileri “üretken yapay zekâ(mız) ve büyük dil modeli(miz) olan Alibaba Cloud’un Tongyi Temel Modelleri”ne nasıl uyguladığını açıkladı. Jingren, Intel’in teknolojisinin “yanıt sürelerinde ortalama 3 kat hızlanmayla kayda değer iyileşmeler” sağladığını belirtti.1
Intel ayrıca yeni nesil Intel Xeon işlemcilerin ön gösterimini yaparak, 14 Aralık’ta piyasaya sürülecek olan 5. Nesil Intel Xeon işlemcilerin aynı miktarda güç kullanarak dünyanın veri merkezlerine performans iyileştirmeleri ve daha hızlı bellek kombinasyonu getireceğini de açıkladı.
2024’ün ilk yarısında piyasaya sürülecek olan e-çekirdek verimliliğine sahip Sierra Forest, 4. Nesil Xeon’a kıyasla 2,5 kat daha iyi raf yoğunluğu ve watt başına 2,4 kat daha yüksek performans sunacak ve 288 çekirdekli bir versiyona sahip olacak.
P-çekirdek performansına sahip Granite Rapids ise Sierra Forest’ın lansmanının hemen ardından piyasaya sürülecek ve 4. Nesil Xeon’a kıyasla 2 ila 3 kat daha yüksek yapay zekâ performansı sunacak2.
2025 yılında ise Clearwater Forest kod adlı yeni nesil E-çekirdekli Xeon, Intel 18A işlem düğümünde sunulacak.
Intel Core Ultra işlemcili yapay zekâ bilgisayarı
Yapay zekâ da daha kişisel hale gelmek üzere. Gelsinger, “Yapay zekâ, bilgisayar deneyimini temelden dönüştürecek, yeniden şekillendirecek ve yeniden yapılandıracak; bulut ve bilgisayarın birlikte çalışmasının gücüyle kişisel üretkenliği ve yaratıcılığı açığa çıkaracak” dedi ve ekledi: “Yeni bir yapay zekâlı bilgisayar çağını başlatıyoruz.”
Bu yeni bilgisayar deneyimi, bilgisayarda güç tasarruflu yapay zekâ hızlandırma ve yerel çıkarım için Intel’in ilk entegre nöral işlem birimini ya da NPU’sunu içeren Meteor Lake kod adlı Intel Core Ultra işlemcilerle geliyor.Gelsinger, Core Ultra’nın da 14 Aralık’ta piyasaya sürüleceğini teyit etti.
Intel’in istemci işlemci yol haritasında bir dönüm noktasını temsil eden Core Ultra, Foveros’un gelişmiş 3D paketleme teknolojisiyle desteklenen ilk istemci chiplet tasarımı. Yeni işlemci, NPU ve Intel 4 işlem teknolojisi sayesinde güç tasarruflu performanstaki büyük ilerlemelere ilave olarak, yerleşik Intel® Arc™ grafikleriyle ayrık seviyede grafik performansı getiriyor.
Gelsinger sahnede bir dizi yeni yapay zekâlı bilgisayar kullanım örneğini gösterirken, Acer’ın Operasyon Direktörü Jerry Kao ise, Core Ultra ile güçlendirilmiş ve yakında piyasaya sürülecek olan bir Acer dizüstü bilgisayarın ön gösterimini yaptı. “Intel Core Ultra platformundan yararlanmak için Intel ekipleriyle birlikte bir Acer yapay zekâ uygulamaları paketi geliştiriyoruz” diye belirten Kao, “OpenVINO araç seti ve donanımı hayata geçirmek için birlikte geliştirilen yapay zekâ kütüphaneleriyle geliştiriyoruz” dedi.
Silikonominin kontrolünü geliştiricilere vermek
Gelsinger, “İlerleyen yapay zekânın, tüm ekosisteme daha fazla erişim, ölçeklenebilirlik, görünürlük, şeffaflık ve güven sunması gerekiyor” dedi.
Intel, geliştiricilerin bu geleceğe ulaşmasına aşağıdakilerle yardımcı olacağını açıkladı:
Intel Developer Cloud’un genel kullanıma sunulması: Intel Developer Cloud, geliştiricilerin derin öğrenme için Intel Gaudi2 işlemciler de dahil olmak üzere en son Intel donanım ve yazılım inovasyonlarını kullanarak yapay zekâyı hızlandırmalarına yardımcı oluyor ve 5. Nesil Intel® Xeon® Scalable işlemciler ve Intel® Data Center GPU Max Serisi 1100 ve 1550 gibi en yeni Intel donanım platformlarına erişim sağlıyor. Geliştiriciler Intel Developer Cloud’u kullanırken yapay zekâ ve HPC uygulamaları oluşturabilir, test edebilir ve optimize edebilirler. Ayrıca performans ve verimlilikle dağıtılan küçük ve büyük ölçekli yapay zekâ eğitimi, model optimizasyonu ve çıkarım iş yüklerini çalıştırabilirler. Intel Developer Cloud, hızlandırılmış bilişim ve kodun yeniden kullanımı ve taşınabilirliğini desteklemek için donanım seçimi ve özel programlama modellerinden özgürlük sağlamak üzere açık bir çoklu mimari, çok satıcılı programlama modeli olan oneAPI ile açık bir yazılımı temel alıyor.
OpenVINO araç setinin Intel Distribution’ının 2023.1 sürümü:OpenVINO, Intel’in istemci ve uç platformlardaki geliştiriciler için tercih ettiği yapay zekâ çıkarım ve dağıtım çalışma zamanıdır. Sürüm, Meta’nın Llama 2 modeli gibi birçok üretken yapay zekâ modeli de dahil olmak üzere işletim sistemleri ve farklı bulut çözümleri arasında entegrasyon için optimize edilmiş önceden eğitilmiş modeller içeriyor. ai.io ve Fit:match gibi şirketler, uygulamalarını hızlandırmak için OpenVINO’yu nasıl kullandıklarını sahnede gösterdiler: ai.io, herhangi bir potansiyel sporcunun performansını değerlendirmek için; Fit:match ise, tüketicilerin en uygun giysileri bulmalarına yardımcı olmak amacıyla perakende ve sağlıklı yaşam endüstrilerinde devrim yaratmak için.
Project Strata ve uçta yerel bir yazılım platformunun geliştirilmesi:Platform 2024 yılında modüler yapı taşları, üstün hizmet ve destek teklifleriyle piyasaya sürülüyor. Akıllı uç ve hibrit yapay zekâ için gerekli altyapıyı ölçeklendirmeye yönelik yatay bir yaklaşım olan platform, Intel ile üçüncü taraf dikey uygulamalardan oluşan bir ekosistemi bir araya getirecek. Ayrıca geliştiricilerin dağıtık uç altyapısı ve uygulamaları oluşturmasını, dağıtmasını, çalıştırmasını, yönetmesini, bağlamasını ve güvenliğini sağlamasını mümkün kılacak.
Bunlar, Intel Innovation’dan gelen haberlerin sadece başlangıcı. Intel’in geliştiriciler için yapay zekâ fırsatları yaratma ve yapay zekâ ile güvenliğin yakınsamasını hızlandırma konusundaki diğer yöntemlerini Intel Teknolojiden Sorumlu Başkanı Greg Lavender’dan öğrenmek için Çarşamba günü PDT saati ile 9:30’da Intel Newsroom‘u ziyaret edebilirsiniz.
Intel az önce yaptığı lansman ile birlikte en yeni işlemcilerini ve yapay zeka ürünlerini tanıttı. Lansmana basının yoğun ilgisiyle beraber en yeni Intel teknolojileri de paylaşıldı. Yeni iGPU bunlar arasında. Fakat lansmanla birlikte Intel’in çok büyük bir iddiası yenilenmiş oldu. İşte Intel ve yapay zeka konusunun detayları…
Intel yapay zekaya hükmetmeyi planlıyor!
Intel’in Aralık ayında piyasaya süreceği yeni işlemcileriyle birlikte rekabet artmaya devam edecek. Bu kapsamda marka piyasaya sürülecek yeni çipin bilgi işlem gücü için bulut veri merkezlerinden yararlanmak yerine dizüstü bilgisayarda üretken bir yapay zeka sohbet robotu çalıştırabileceğini söyledi.
Bu özellikler şimdilik tanıtılmadı fakat Intel’in Silikon Vadisi’nde yapmayı planladığı bir geliştirici konferansında tanıtılacak. Bu özellik sayesinde şirketler kişisel ve müşteri verilerini tehlikeye atmadan kolayca ChatGPT tarzı teknolojileri test edebilirler. Bu, Intel’in bugünkü etkinliğinde tanıttığı “Meteor Lake” dizüstü bilgisayar çipinde yerleşik olan yeni yapay zeka veri işleme özellikleri ve şirketin piyasaya sürdüğü yeni yazılım araçlarıyla mümkün olacak.
Intel yöneticileri ayrıca şirketin gelecek yıl “Arrow Lake” adlı yeni bir çip modelini tanıtacaklarını ve Intel’in tekrardan eski günlerdeki gibi 1. sırada olacağına söz verdiler. Bir dönem x86 ile sürdürülen sultanlık dönemi AMD’nin Ryzen serisi ve Apple’ın Intel işlemcili Mac’ler yerine Apple M işlemcilerine geçmesiyle tehlikeye girdi.
Tüm bu gelişmeler göz önüne alındığında ise Intel’in yeni trendleri ilk yakalayan şirket olmayı hedeflediğini görebiliyoruz. Bu durum AMD ve Apple gibi çip üreticileri için de bir fırsat ayrıca. Çünkü bir pazarda ne kadar çok rekabet ederseniz o kadar kaliteli ürün çıkartabilirsiniz. Bu da genel fayda da tüketici odaklı diyebiliriz.
Peki siz neler düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmında belirtmeyi unutmayın…
Intel, aylar önce yaptığı açıklamayla Core i markasından vazgeçeceğini söyledi. Bununla birlikte Intel Core i yerine yeni modellerden bazılarının Core Ultra olarak adlandırılacağı ortaya çıktı. Şirketin bugün gerçekleştirdiği Innovation 2023 etkinliğinde ise Intel Core Ultra tanıtıldı. İşte detaylar!
Intel Core Ultra 14 Aralık’ta piyasaya sürülecek!
Intel’in yeni adlandırma planının bir parçası olarak Core Ultra bugünkü etkinlikte tanıtıldı. Etkinlik kapsamında Intel Core Ultra’nın 14 Aralık’ta piyasaya sürüleceği ortaya çıktı. Bu çipler, yerleşik bir NPU içeren ilk çip olacak. Bununla birlikte Core Ultra, Intel’in son yeniliklerini içeren ve gözler önüne seren en önemli adımlarından biri.
Core Ultra, tamamen yeni P ve E çekirdeklerine sahip olmasının yanı sıra güç verimliliği bakımından dikkat çekiyor. Ayrıca yeni işlemci, söz konusu Watt başına düşen performans olduğunda grafikler iki katı daha hızlı olacak.
Ayrıca işlemci, NPU’yu desteklemesinin yanı sıra diğer yapay zeka işlevleri için GPU’sunu ve CPU’sunu da kullanacak. Öte yandan işlemciyle ilgili dikkat çeken bir diğer nokta ise şirketin yakın zamanda duyurduğu Thunderbolt 5 standardını desteklemiyor olması.
Bunun yerine Core Ultra, Thunderbolt 4 ve PCIe Gen5’i içerecek. Ayrıca Intel, 3D Foveros paketlemesiyle güçlendirilmiş ve yapay zeka işlevini artırmaya odaklanan Meteor Lake işlemcileri için ışık yakıyor. Ayrıca Core Ultra ile Intel, yapay zekalı bilgisayar çağını da başlatacak.
Core Ultra, NPU ve 4 Intel işlem teknolojisi sayesinde güç verimliliği performansında ilerleme katedecek. Bunun yanı sıra yeni işlemci, yerleşik Intel Arc grafik kartıyla ayrı düzeyde grafik performansı da getiriyor. Acer’ın Operasyon Direktörü olan Jerry Kao, Core Ultra ile güçlendirilniş bir Acer dizüstü bilgisayarın ön gösterimini yaptı.
Peki, siz yeni işlemci hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlar kısmından bizlerle paylaşmayı unutmayın!
Microsoft’un yapay zeka araştırma bölümü, son zamanlarda açık kaynak eğitim verilerini içeren bir depoyu yanlışlıkla ifşa etmesiyle gündeme geldi. Bu olay, bulut güvenliği girişimi Wiz’in detaylı bir inceleme ve keşfi sonucunda ortaya çıktı. İncelenen veri deposu GitHub üzerinde bulunuyordu ve araştırmacılar tarafından yayınlanmıştı.
Depo, görüntü tanıma için açık kaynak kodu ve yapay zeka modellerini sağlamayı amaçlıyordu. GitHub deposunun kullanıcılarına, bu modelleri bir Azure Depolama URL’sinden indirmeleri için talimatlar verilmişti. Ancak Wiz, bu URL’nin yanlış yapılandırıldığını keşfetti ve bu hata nedeniyle özel verilerin yanlışlıkla ifşa edildiğini tespit etti.
Bu ifşa edilen veriler, büyük ölçüde hassas bilgiler içeriyordu ve toplamda 38 terabayt büyüklüğünde. İçerik, iki Microsoft çalışanının kişisel bilgisayarlarının yedeklerini içeriyor ve bunların yanı sıra Microsoft hizmetlerinin şifreleri, gizli anahtarlar ve 30.000’den fazla dahili Microsoft Teams mesajı gibi birçok başka hassas kişisel veriyi de içeriyor.
Bu durumun en ciddi yanı, URL’nin yanlışlıkla “tam kontrol” izinlerine izin verecek şekilde yapılandırılmış olması. Bu da, kötü amaçlı kişilerin bu verileri silme, değiştirme veya kötü amaçlı içerik ekleyebilme olanağı sağlıyor.
Wiz, Microsoft ile paylaştığı bulguları 22 Haziran’da iletti ve Microsoft, bu SAS (paylaşılan erişim imzası) belirtecini iki gün sonra 24 Haziran’da iptal etti. Microsoft, potansiyel kurumsal etkiyi araştırmak için çalışmalara başladığını ve 16 Ağustos’ta bu incelemeyi tamamladığını belirtti.
Microsoft’un Güvenlik Yanıt Merkezi, herhangi bir müşteri verisinin ifşa edilmediğini ve bu sorun nedeniyle başka hiçbir dahili hizmetin riske atılmadığını açıkladı.
Bu olay, yapay zeka teknoloji şirketlerinin büyük miktarda veriyi işlerken güvenlik önlemlerine daha fazla dikkat etmeleri gerekliliğini vurguluyor. Yapay zeka çözümleri geliştirirken büyük veri kümeleri üzerinde çalışan geliştirme ekiplerinin, bu verilerin güvenliğini sağlamak ve hassas bilgilerin ifşa edilmesini önlemek için daha fazla çaba göstermesi gerekiyor. Bu tür olayların önlenebilmesi için daha fazla güvenlik kontrolünün ve önleminin alınması gerekiyor.
Intel, bugün ABD’de düzenlediği Innovation 2023 etkinliğinin ilk gününde yeni teknolojilerini ve ürünlerini tanıttı. Şirket özellikle yapay zeka konusunda yaptığı atılımlara ve yeni Meteor Lake serisi işlemcileri ile Core Ultra’nın yeteneklerine odaklandı. Fakat birçok kişinin yakından takip ettiği Xeon serisi için de gelişmeler paylaşıldı. İşte detaylar…
Yeni 5. Nesil Intel Xeon serisi işlemciler tam 288 çekirdeğe sahip!
Intel etkinliğinde en çok dikkat çeken ürünler arasında yeni Xeon işlemcileri oldu. Şirket, üç ürün ailesini ortaya koyan yol haritasını paylaştı. Sierra Forest, Granite Rapids ve Clearwater Forest olarak adlandırılan Xeon CPU’ları 2024-2025 yılında gelecek.
Daha önce de Intel’in Granite Rapids adı verilen yeni nesil P-Core Xeon ailesi, Sierra Forest adı verilen E-Core Xeon ailesi ve onu takip eden Clearwater Forest’a dair bilgiler paylaşıldı. Fakat bugün, bu üç ürün ailesinin de yeni Birch Stream platformu ile uyumlu olacağı duyuruldu. Ek olarak, bu platformun LGA 4710 ve LGA 7529 sürümleri de olacak.
Bugün daha çok üzerinde durulan konu ise Intel’in aslında 14 Aralık’ta piyasaya süreceği yeni 5. nesil Xeon serisi işlemcileri Emerald Rapids oldu. Aynı zamanda önceden karşılaştığımız bazı sızıntılar da doğrulandı. Peki neler söylendi?
Intel, 5. Nesil Intel Xeon işlemcilerin aynı miktarda güç kullanarak dünyanın veri merkezlerine performans iyileştirmeleri ve daha hızlı bellek kombinasyonu getireceğini söyledi. 2024’ün ilk yarısında piyasaya sürülecek olan e-çekirdek verimliliğine sahip Sierra Forest, 4. Nesil Xeon’a kıyasla 2,5 kat daha iyi raf yoğunluğu ve Watt başına 2,4 kat daha yüksek performans sunacak. Ayrıca 288 çekirdekli bir versiyona da sahip olacak.
P-çekirdek performansına sahip Granite Rapids ise Sierra Forest’ın lansmanının hemen ardından piyasaya sürülecek ve 4. Nesil Xeon’a kıyasla 2 ila 3 kat daha yüksek yapay zekâ performansı sunacak. 2025 yılında ise Clearwater Forest kod adlı yeni nesil E-çekirdekli Xeon, Intel 18A işlem düğümünde sunulacak.
Intel, Innovation 2023 etkinliği kapsamında bir dizi önemli gelişmeyi açıkladı. Meteor Lake kod adına sahip olacak yeni işlemci ailesinin 14 Aralık’ta görücüye çıkacağı belirtildi. Bu ailenin en önemli özellikleri arasında Intel 4 mimarisini benimsemesi, “i” ismi yerine Core Ultra’ya geçiş yapması ve yapay zeka yetenekleri bulunuyor.
Intel Meteor Lake (Core Ultra serisi) 14 Aralık’ta çıkacak
Meteor Lake ailesi Intel için yeni bir döneme işaret ediyor. TSMC’nin yolundan giden Intel, bu konuda Intel 4 işlem teknolojisini kullanacak. Meteor Lake ailesinde dört ayrı yonga (Intel, “karo” ifadesini kullanıyor) bulunacak. Bunlar CPU çekirdekleri, entegre grafik belleği (GPU), I/O ve sistem özellikleri olarak ayrı bölümlerde çalışacak.
Meteor Lake’e güç veren işlemci, 6 performanslı Redwood Cove çekirdeği ve 8 verimli Crestmontçekirdeğini içerecek. Entegre GPU ise mevcut modellere kıyasla frekans artışı sunacak ve grafik performansını iki katına çıkaracak. GPU’ların TSMC N5 mimarisi üzerine inşa edildiğini belirtelim.
Yapay zeka için optimize edilmiş bir sinirsel işlem birimi (NPU) modülü ise bu görevlerin ayrı şekilde ele alınmasına olanak tanıyacak. Intel, özel NPU birimiyle dizüstü bilgisayarlarda üretken yapay zeka döneminin başlayacağını söylüyor.
Modüler tasarım hem performansa hem de güç verimliliğine öncelik veriyor. İşlemci için verimli çekirdeklerden yeni bir “Düşük Güç Adası” bulunuyor. Yeniden tasarlanmış bu yonga, standart ara bağlantılar yerine her bir yongayı birbirine bağlıyor. Ayrı karolar sayesinde bant genişliğini artıran Intel, her işlevin en iyi süreci seçeceğine inanıyor.
Meteor Lake yongalarına ek olarak Intel, 2025 yılına kadarki yol haritasını da paylaştı. Şirket, Intel 4 çıkışını takip ederek 2024 yılında Intel 3 mimarisine sahip işlemcilerini piyasaya sürmeyi hedefliyor. Daha da önemlisi, 2025 yılında çıkaracağı 20A mimarisiyle TSMC’nin önüne geçmeyi hedefliyor.
Ve bu aynı antik kristaller, modern teknolojide lazerler, filtreler, aynalar ve hatta yansıma önleyici gizli cihazlar yapmak için kullanılabilir.
Araştırmacılar, kırık cam parçalarının, diğerlerinin geçmesine izin verirken belirli dalga boylarını engelleyebilen fotonik kristaller oluşturmak için yüzyıllar boyunca minerallerle yeniden düzenlemeler yaptı ve yeniden birleştirdi.
Tufts Üniversitesi’nin Massachusetts’teki Silklab’ından çalışma ekibi, İtalyan Teknoloji Enstitüsü (IIT) Kültürel Miras Teknolojisi Merkezi’ni ziyaret ettikten sonra tesadüfen projelerine başladı.
Dr. Tufts Üniversitesi Silklab’da mühendislik profesörü olan Fiorenzo Omenetto şöyle açıkladı: “Sa Raftaki bu güzel ışıltılı cam parçası dikkatimizi çekti.”
“İtalya’nın antik kenti Aquileia yakınlarında ele geçirilen bir Roma camı parçasıydı.”
Dr. Merkezin müdürü Arianna Traviglia, Dr. Omenetto ekibi sevgiyle nesneyi “wow camı” olarak adlandırdı.
Araştırma ekibi kısa süre sonra fotonik kristallerin doğal nanofabrikasyonuna baktıklarını fark etti.
Dr. Omenetto, “İki bin yıldır çamurda oturan bir camınız olması ve nanofotonik bileşenin ders kitabı örneği olan bir şeyle sonuçlanmanız gerçekten dikkat çekici.” dedi ve kabul etti.
Kimyasal analiz, cam parçasını MÖ 1. Yüzyıl ile MS 1. Yüzyıl arasında tarihlendirdi ve kökenleri Mısır’ın kumlarına dayandı.
Parçanın çoğu orijinal, koyu yeşil rengini korumuştu, ancak yüzeyinde neredeyse mükemmel, ayna benzeri bir altın yansımasına sahip milimetre kalınlığında bir patine vardı.
Dr. Omenetto ve diğer Tufts profesörü Dr. Giulia Guidetti, sadece malzemenin yapısını ortaya çıkarmakla kalmayıp aynı zamanda bir element analizi sağlayan yeni bir tür taramalı elektron mikroskobu kullandı.
Dr. Guidetti, “Temel olarak, malzemenin neyden yapıldığını ve elemanların nasıl bir araya getirildiğini yüksek çözünürlükte söyleyebilen bir araçtır.” dedi.
Araştırmacılar, patinanın “Bragg yığınları” olarak bilinen reflektörlere benzeyen, son derece düzenli, mikrometre kalınlığında, yüksek ve düşük yoğunluklu silika katmanlarından oluşan hiyerarşik bir yapıya sahip olduğunu buldular.
Her Bragg yığını, farklı, nispeten dar ışık dalga boylarını güçlü bir şekilde yansıtıyordu; onlarca Bragg yığınının dikey olarak istiflenmesi, patinanın altın ayna görünümüyle sonuçlanır.
Yapının yaklaşık 2.000 yıllık bir süre boyunca nasıl oluştuğunu değerlendiren araştırma ekibi, “korozyon ve rekonstrüksiyon” adı verilen olası bir mekanizmanın yüzyıllar boyunca sabırla oynamış olabileceğini öne sürüyor.
Dr. Guidetti şunları söyledi: “Çevredeki kil ve yağmur, minerallerin difüzyonunu ve camdaki silikanın döngüsel korozyonunu belirledi.”
Aynı zamanda, silika ve mineralleri birleştiren 100 nanometre kalınlığındaki tabakanın montajı da döngüler halinde gerçekleşti.
“Sonuç, yüzlerce kristal malzeme katmanının inanılmaz derecede düzenli bir düzenlemesidir.”
Araştırma ekibi, fotonik kristallerin, lazerler, filtreler, aynalar ve yansıma önleyici malzemeden yapılmış gizli cihazlar yapmak gibi karmaşık modern teknolojide çeşitli uygulamalara sahip olduğunu söyledi.
Dr. Omenetto, bilim adamlarının yakında optik malzemeleri üretmek yerine laboratuvarlarda yetiştirebileceklerini de sözlerine ekledi.
Şunları söyledi: “Camın yaşı çekiciliğinin bir parçası olsa da, bu durumda, laboratuvardaki süreci önemli ölçüde hızlandırabilirsek, onları üretmek yerine optik malzemeler yetiştirmenin bir yolunu bulabiliriz.”
Moleküler çürüme ve yeniden yapılanma sürecinin ebedi Roma kentinin kendisiyle bazı paralellikleri var.
Eski Romalılar, su kemerleri, yollar, amfitiyatrolar ve tapınaklar gibi uzun ömürlü yapılar yaratma eğilimine sahipti ve bu yapıların çoğu şehrin topografyasının temeli haline geldi.
Sonraki yüzyıllarda, şehir, savaşın, sosyal kargaşanın ve zamanın geçişinin getirdiği değişikliklerle yükselen ve düşen binalarla katmanlar halinde büyüdü.
Ortaçağda insanlar yeni inşaat için kırık ve terk edilmiş antik binalardan malzeme kullandılar. Bununla birlikte, modern zamanlarda, sokaklar ve binalar genellikle doğrudan eski temellerin üzerine inşa edilir.
Dr. Guidetti, “Camın yüzeyinde yetişen kristaller, aynı zamanda şehir geliştikçe zeminde meydana gelen koşullardaki değişikliklerin bir yansımasıdır: çevre tarihinin bir kaydı.” dedi ve çalışmanın Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlandığını söyledi.